19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 ARALIK 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER İP'nin düzenlediği forumun sonuç bildirgesinde kara para ve uyuşturucuya bağımlı hale gelindiği vurgulandı 'Özefleştirme sömürge pr<IJ-M •anııIstanbul Haber Servisi - Özelleştirme ile Türkiye ekonomisinin kara para ve uyuşturucuya bağımlı hale geldiği, siyaset ve devlerin mafya ve çetelere emanet edildiği belirrildi. Özelleştirmenin de Susurluk'la bire bir bağlantısının artık kanıtlandığı vurgulandı. Işçi Partisi (İP) tarafından geçen hafta sonu Istanbul'da düzenlenen "Özelleştirme, Kara Para, Mafya ve tktidar Seçeneği Forumu"nun sonuç bildirgesi açıklandı. tP Basm Bürosu'nca yapılan açıklamada, özelleştirmenin, uluslararası sermayenin, IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla dayattığı bir sömürge programı olduğuna dikkat çekilerek "Emperyalizmüı ulusal devlerJeri ve iç pjyasayı çökertme progranudır. Veni şçi Partisi tarafından geçen hafta sonu îstanbul'da düzenlenen "Özelleştirme, Kara Para, Mafya ve Iktidar Seçeneği Forumu"nun sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede özelleştirme,"emperyalizmin ulusal devletleri ve iç piyasayı çökertme programıdır. Yeni Sevr'in ekonomik ayağıdır ve Cumhuriyet yıkıcılığıdır" biçiminde tanımlandı. Sevr'in ekonomik ayağıdır ve Cumhuriyet jıkıcdığıdır" denildi. Yargı devre dışı Çok Taraflı Yatınm Anlaşmasf nın da (MAI), küreselleşmenin anayasası olarak dayatıldığına işaretedilen sonuç bildirgesinde, amacın ulusal devletin temeli olan ulusal yargıyı devre dışı bırakmak olduğu kaydedildi. Bildirgede aynca özetle şu görüşlere yer verildi: • Küreselleşmenin anayasası olarak dayatılan MAI, ulusal devletin temeli olan ulusal yargıyı devTe dışı bırakmaktadır. • Özelleştirmeyi savunan hükümetler, Türkiye ekonomisini ayakta tutan KlT'ler konusunda halka yalan söylemişlerdir. Krizin sorumJusu KlT'ler ve devletçilik degildir. • Kamuya ait ne varsa talan ediiiyor. Çözüm. kamu ağırlıklı, planlı bir karrna ekonomidedir. • Özelleştirme, IMF'nin dayatmasıyla Ankara'daki hükümetler tarafından uygulanmaktadır. Bu durumda Ankara'yı yeniden Ankara yapmak temel meseledir. • Özelleştirme, işçi kıyımı ve sendikasızlaştırma programıyla birlikte uygulanıyor. Türk-lş ve DlSK iktidar seçeneği yaratılmasına kayıtsız kalamaz. • Bir iktidar seçeneği yaratmak için koşullar son derece elverişlidir. Batı kaynaklı irticaya karşı mevzilenen ordunun, gene Batı kaynaklı özelleştirmeye de net olarak karşı çıkmaya başlaması dengeleri değiştirmiştir. 1989'dan beri Cumhuriyet ekonomisinin yıkıma uğratılmasına karşı direnen işçi sınıfi ve kamu çahşanlanmız bugün büyük kuvvetleri yanına almış durumdadır. • Bülent Ecevit'in hükümeti CHP ile birlikte oluşturması özelleştirmeye karşı bir sol hükümet modeli için iyi birbaşlangıç olacaktır. DSP-CHP'nin hükümet birlikteliği bir seçim ittifakının da yolunu açacaktır. Böylece, DSP-CHP-İP ve diğer Cumhuriyet devrimi güçlerinin oluşturacağı sol güç birliğı, solu iktidara taşıyacaktır. İstanbul Barosu'ndan yeni proje Faili meçhuller ve kayıplar için yeni bir umut Istanbul Haber Servisi - Istanbul Barosu Insan Hak- ları Merkezi, faili meçhu! cinayetler ve kayıplarla ilgi- li bilimsel bir "rapor" ha- zırlamak; bilgi akışını sağ- lamak için "Dokümantas- yon Merkea" kurmak; mağdurlara yönelık "Huku- ki Vardım Birimi"nı oluş- turmak, uzun vadede de "Anayasanın degiştirilmesi için toplumsaJ uziaşı yarat- mak" amacıyla "Faili Meç- hul Cinayetkr ve kayıplar Projesi"ni başlattı. tnsan Haklan Merkezi Başkanı Prof. Dr. tbrahim Kaboğlu, projenın başanya ulaşabil- mesi için başta TBMM ol- mak üzere aynm yapmaksı- zın tüm resmi ve sivil kuru- luşlara kendileriyle iletişi- me geçme çağnsında bulun- du." HazırlıkJannı uzun bir süredir yüröten Faili Meç- DİSK Krizekarşı ortak mücadde çağnsı İstanbul Haber Servisi - DfSK Gene! Başkanı Rntvan Budak ile Genel Sekreter MuratTbkmak, Türk-lş Ge- nei Başkanı Bayram Meral ve Hak-lş GenefBaşkanı S*- Km UshTya mektup gönde- rerek kriz gerekçesiyle işten çıkarmalar karşısında ortak hareket etme çağnsmda bu- lundular. DÎSK'ten yapılan yazıh açıklamaya göre mektupta, dünya öiçeğindeki kriz nede- niyle Türkiye'de birçok sek- törde çahşanlan olumsuz et- kileyen birsürecin başladığı- na işaret edilerek kötü niyet- li işverenlerin krizi gerekçe olarak kuliandıklan ve işçile- ri düşük ücretie çaJışmaya zorladıklan savunuidu. Aralannda büyük şirketle- rin de bulunduğü birçok fir- manın işçilerini işsizlik veya ücret, çahşma süresi ve istih- dam esnekliği arasında terci- he zorladığı kaydediien mek- tupta, binJerce işçinin işsiz kalması halınde yaşamlanm sürdürecek asgari bir geiiri garanti eden "işsizlik sigorta- ş " gibi birsistemiiî eksikliği anımsaüldı. İşverenlerin talepleri dog- ruftusunda birdizi önlem ali- nırken işçilerm tepki duy- fcnna''nun gûndeme getiril- mesinin fc düşündürücü't ol- duğu dile getirilen mekrupta şu çağnda bulumıidu: "Bö- tm bunlar, işçi örgütierinin birlikte davranışını zonınlu kılmaktadır.Sorunlanbirlik- te tartışmak, ortak çözüm önerileri geliştirmek ve bun- ian diğer emek örgütierfvk birlikte değeriendirerek ha- yatageçirmek gerektiğine sa- mimiyetle inanıyonız. Bu ne- denk\olabiteceken kısasüre- de, önceb'kie işçi sendikalan konfederasyonianaın baş- kanları olarak bir araya geİ- meyi ve daha sonra yönetim kurulianmızia birlikte aöla- cak adımlan saptamayı öoe- rijonız.'' hul Cinayetler ve Kayıplar Projesi dün basına ve kamu- oyunatanıtıldı. İstanbul Ba- rosu Staj Eğitim ve Kültür Merkezi 'nde gerçekleştiri- len tanıtım toplantısının açış konuşmasını İstanbul Baro- su Başkanı Yücel Sayman yaptı. Sayman, Faili Meçhul Cinayetler ve Kayıplar Pro- jesi'ne eşzamanlı olarak tûm barolann içinde bulun- duğü bir başka çalışmayı da yürüterek. "kutsal devlet an- layışı n nı sorgulama> ı amaç- ladıklannı söyledi. Projeyi anlatan lbrahim Kaboğlu böyle bir çalışma- yı başlatmaktaki amaçlan- nın Türkiye'dehukukdev- letinin temeUendirilmesi" sürecıne katkıda bulunmak olduğunu belirtti. Kaboğlu, Türkiye'de faili meçhul sal- dın ve kayıplann çbk oldu- ğunu, gazeteci Metfn Gök- tepe, Gazi olaylan, Susur- luk çetesi davalannda olduğu gibi faili belli olmayan ancak birden çok sanığın yargılan- dığı davalarda kamu vicdanını tarmin ede- cek sonuçlara ulaşıla- madığını ve en önem- lisi de "bittiği yolun- daki iddialara karşın faili meçhul cinayetle- rin devam ediyor ol- duğunu' 1 vurguladı. Çalışmalannın her türlü siyasi. etnik, din- sel farklılık ve tercı- hin üstünde gerçek- ieştirileceğınin altını çizen Kaboğlu, çahş- ma usulü ve süreleri hakkında ise şu bilgi- leri verdi: "Çahşma süresince başta TBMM olmak üzere bu konudaödev- li ve >etkili tüm devlet organlamla diyalttg içindeolmak isriyoruz. TBMM Faili Nİeçhul Siyasal CinaverJeri Arastırma Komisyo- nu'nun ve Susurluk'la ilgUiBaşbakaıuıkTef- tiş Kurulu'nun hazır- ladığı rapoıiardan da yararlanılacaktır. Ça- hşmamızın süresi yak- laşık iki yıldır. Bu süre içinde mağdurlarla görüşülecek; da>a ve soruşturma dosyalan toplanacak; dağmık bilgiler bir araya geti- rilecek; çeşith' sempoz- yum ve paneller dü- zenlenecektir." Kaboğlu. tüm bu çalışmalann sonucun- da elde etmek istedik- leri hedefleri de şöyle sıraladı: "1999 yılının sonu- na kadar bilimsd bir rapor hazırlamak; ko- nuy la ilgifi tüm bilgi ve belgelerin toplandığı bir Dokümantasvon Merkezi oluşturmak; olaylan taldp etmek için Faili Meçhul Ci- nayederi ve Kayıplan İzleme ve Hukuki Vardım Birimi kur- mak; nihai olarak ise bu problemi kökten çözecek anayasal ve yasal düzenlemelerin yapüması konusunda toplumsal bir uzlaş- manın oluşmasına katkıda bulunmak." ç i V i UAKANUGJ MAÇKA ILKÖGRETÎM OKULU Oğrenciler nriklürleriııi geri istedi Maçka İlköğretim Okulu Müdürü Mehmet Bağa'nın. gazetemizde yayımlanan bir haberde okuluyla ilgili görüş açıklamasi sooucu görevdeo ahnmasına tepki göstermek için okukla tnplanan ven'ler, Bağa göre\ine iade edilene dek çocuklannı okula göndermeyeceklerini söy lediler. Bağcı'nın dürüst bir insan olduğunu savunan \eliler, makbuz karşıhgında toplanan bağışlarla okula bilgisayar odasL ınternet bağiantBi, doğalgaz tesisatı gibi yenilikler getird@ni söyiediler. Vehler, Bağcı'nın görevden alinmasında K'oruma Derneği'nin eski üyeleri Gokşen Merdan, Muzaffer Lstabaşoğlu ve Gökşen l ygur'un girişimlerinin etkili olduğunu öne sürdüfcr. Müdürlerinin görevinden abnması nedenivk ağiayan oğrenciler. "Mehmet Bağo, bizûn için iyı şeyier yaptı. Geri dönsün" dedüer. Öğrencik'r \e veiileri Bağcı'nın görevine iadcsi için yüzlerce dflekçe vazdılar. (YUSUF Zl YA AY) FIYATINA TAKSİTLE! Yataş'ın kaliteli, sağlam, rahat kanepe ve oturma grupları hem evinize uygun hem de bütçenize. •4 X A Û « A ( 0 - 3 2 2 ) 3 2 2 6 8 6 8 I H A T A f l - « | ( l ( a ( ) VIWAAp^1?)3St6Ba0r5fıa()(ÇANKn £ATA.K)R!K<A^ YOZGATı • ANTAKYA (0-32C) 21615 94 -AmALYA (0-242) 243 0203(BUKHJH/ -BAUKESIR (O2fi6J245 9314 -242 31 31 •ÇOTHJU (O364) 213 2254 •OENCL] (0-2561 261 3915 •0frAHBAKlR4CM12)2Sta5a${2>Mt)fBATMAN HAKKARI UARD1N SIIRT ŞIRNAKJ -aAaö ^424) 218 34 72 237 88 91 («NGÛL MTUS, MUŞ TUNC&İ,tfAM) • ERZMCM4 (0-448^ 214 00 33 (3 N4) (AHDAHAK lâOIR KABS) • EKRMM «M42) JU8202-235«40-ESKİŞEHIfl(OZ2,22i«39 BJı;:C* «JTAHYAJ• SAaANTEP(0-342)2207031 -2202011 jXJUS ŞANUUflFA) •G«ESUN(O«4)2l27419OlıapaX)(O«XJ)'İSTA«BUI.(0-21«)3l»5410(l J SX)lBAflTlN BO.U BURSA. ÇANAIOtALE BHRW KARABÛK. MBOAHEJ KXAEU TEK1PDA4. VAIOVA, ZOMGUMK» • O4İR (0-233 863 13 00-853 13 13 (AV0«, UANS*. UUĞLA. UŞAK) -KAH»UMNMA««Ş|B«4)231 4819 •XWAM«(0-339) 213 » 71 (2M) • KASTAMONU(O-366)2141931 • KAYSEW .0-3521 245 04 OC |20 h*) JflBfilS. «RŞÖİfl) •KONYA<Q-332)251(M M-25135 9S(2fiat) • tULATYA (0422)322 76 66-325 46 61-68 (AOYAUAN)-MERSİN (0^24)327 36 60(5 haD -N£VŞEHIR(0- 3»4) 213 75 05- NK5« (0-396) 213 44 28 • «ZE «M64) 213 18 73 (3 « ) (WT™) • SAMSUN »382) 286 67 29 (TOMT) • SIVAS (0J4S) 226 0506 225 74 75 • S«OP (0-3681 26M 544-IBABZON (0-16?) 321 2Î 03 • 321 17 36IUVeuRT, GUMUŞHA«)Y»TAŞHOKEI»»Û«ALAH AOANA Msx VaBS Hono 233 28 29 • AOAPAZAfll SaüV)a V U ) Ho«. 27» 10 79 • ANKARA ÇjnUyı Vau, Hon» 438 62 33 • Dtaıoı YaU* Hona4»8934'NrtdtralasHl>ıa339)941-Ku(UauI V « ^ Honw447Ofta9(3htf)-SlWvYaatHGn«348 67 69-ANTALirAYat^Hnm2471722-eALKESIRYM«HonH242 3131 244 98 2B • OTAflBAKIR Vatoş Home 251 85 65 (2 hal) • ELAZIĞ YattJ H O M 23637 3B • EfiZİNCAN Yattş Home 214 80 33 • EHZURUU»MaşHo™23619W-2l8 67»e-&AZlANTB=V»»tW»2»70 31 • « ^ R Y W H < ™ z 2 7 9042.ISTANeU.B^ F ı t f Y a i ^ H t r o O S ' I S ^ ı B ı i - M r t U t f c V a ^ H a m ^ o , 5 3 O W , .«Oç üiç< ı<m «^c<K«W V ^ 420 86 43 • Şmevl» YMçHome 644 1526 ' ^ İ V U H n 230 77 73 • y««a> Ytlı; Home 309 54 10 • IZWT Yenktrf Yaaş Home 34t 35 57 • KARS Yaıa$ HOT« 212 06 20 • KAYS€RI Yma$ Harte 235 73 30 • UALATYA Yauş Home 322 76 66 325 46 61-68 • SAKARYA Yalat Hom 278 10 79 Bu kampa/rya T C Sanayı ve Tearel Bakanlfğrnın 25 Mayts 1994 lanh ve 21940 sayılı teblığ hükumlenne uygun olarak yapılmakladır Fıyatlara KOV daMUır Vergı oranlannda olabılecek dağıfkMıttf nyaflara aynefi yartsıtılacaktır Taiepler stejt ve ûratıfn olanalüarı dahılınde ksrşılanacaktır Bu kaınpanya Yataş A Ş nın sabtt fryal oaranDsj altındaöır Tavsryv adılefi fiyaOardır ftyaflannıız Türit üraaı'dır YATAS Stzin evin ne eksiği vardı? ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ İnadına Jacoben...Şu "Jacoben olmayı" birtürlü anlatamıyorum. Her- kes, kendince biranlam çıkartıyor. Tabii ortak payda- ları, Jacobenlerin eli kanlı katiller oldukları ve kendi "doğrulannt" zorla dayatmaları... Geçenlerde bir televizyon tartışmasında; konuş- macılardan biri, "beni alışılageldiği üzere" Jacoben olmakla (aklı sıra) suçlayınca, gene boş bir tartışma yaptık. Ben Jacoben olmayı, büyük bir memnuniyet ve onuria kabul ediyorufn. Ancak benim anladığım Ja- cobenlikle, bu beylerin anladıkları Jacobenlik, birbi- rine hiç benzemiyor. Türkiye'de ve dünyada "liberallerin", ya da kendi- ni liberal olarak tanımlayanların, Jacobenizme karşı olmalannı elbette anlamak mümkün ve kendi açıla- rından haklı ve tutarlıdırlar. Ama kendinı "solcu"olarak tanımlayanlann, Jaco- benliği mahkûm etmeye çabalamasını anlamak çok güç. Zira, sosyalızmin ve sosyal demokrasinin köke- nınde Jacobenizm vardır. Şimdiye dek bunu defalar- ca yazdım. Anlaşılan, bundan sonra da yazmayı sür- dürmemiz gerek. Fransız Devrimi, burjuva ağııiıklı bir devrim idı. Ve devrimin ilk yıllarının kaosu içinde, kimin neyi savun- duğunu saptamak çok güç idi. Fakat sınıfsal yapısı gereğı ve sonucu olarak, "liberal" anlayış öne çıkıyor- du. Liberaltere göre devletin görevi, "özgürlük ortamı- m" korumak idi. Zaten doğuştan "rasyonel"(akıla) ve "faydacı" (utulutanst) olan bireyler, kendilerı için en doğru olan şeyi yaparlar ve en iyi konuma gelirlerdi. Böylece tek tek bireyler kendileri için en iyi ve doğru şeyi yaptıklan zaman, otomatik olarak toplum için de, en iyi ve yararlı şey yapılmış olurdu. Eğer devlet özgürlük ortamını korumak konusun- da zaafa düşerse, o zaman insanların "dlrenme hak- kı" doğardı. Bu direnme hakkının kullanılması, hiç kuşkusuz "özgürlük ortamını" yeniden oluşturabil- mek için olacaktı. Bu anlayışı çağlar boyunca savunan düşünürleri di- le getirmek ıstemıyorum. Ancak şu kadannı söyleye- yım kı; günümüzde bu düşünce, Milton Fried- mann'ın temsil ettıği bir grup çerçevesinde savunul- maktadır. Ve "Sosyal Darwınizm"\e desteklenen bu anlayış, aslında çoktan mahkûm edilmış olan "vahşi liberalizm"üer) başka bir şey olmayan, "yeni libera- lizm" olarak yutturulmaya çalışılmaktadır. (Bızim libe- rallerı vahşılıkten "tenzih ediyorum". Başta sevgılı Besim Tibuk olmak üzere, bizim liberaller vahşi de- ğıl "hayalperesttirter"...) Lafı fazla uzattım ama; yeri gelmişken, bırkaç sa- tırla "sosyal Danvinizm" üzerinde de durmamız ge- rekir. Bilindiği üzere; ünlü dogabilimci Darvrin, "türierin kökeni" üzerinde yaptığı araştırmalarda, türünün de- vamın/ sağlayan canlılarda iki özellik saptamış. Bun- lardan bin, "değişen koşullara uyum sağlamak"; di- ğeri de, "güçlü olmak". Yani Darvvin'e göre, değişen koşullara ayak uydurabılen ve güçlü olan türler var- lıklannı sürdürebiliyoriar. Darvvin'in bu anlayışını, toplumsal ve ekonomik ya-. şama uyarlayanlarda var. Bunlar; özellikle ekonomik yaşamda güçlü olanların ve değişen koşullara ayak uydurabılenlerin ayakta kalabileceğini, diğerlerinin si- lıneceğıni ıleri sürüyorlar ve "doğrusunun" bu oldu- ğunu iddia ediyoriar. Zengini daha zengin, fukarayı daha fukara yapan bu anlayış, aslında çok ciddt top- lumsal patlamalann da hazırlayıcısı oluyor. Şimdi gene Devrim Fransasfna dönmek istiyorum. Liberal anlayışın esip gürlediği bir dönemde, bir grup siyasetçı ve düşünür bu anlayışa karşı çıkıyorlardı. Bu adamlar, eski bir Jacoben manastırında toplandıkla- rı için, bunlara "Jacobenler" adı verildi. Jacobenler, devletin salt "özgüıiükleıi koruması- n/n "yetersiz olduğunu ilen sürüyorlardı. "Yaşadığımız toplumda bır eşitsizlik var", diyorlardı. "Devletin öz- gürlükleri sadece koruması demek, o toplumdaki eşitsizliği koruması demektir. Devletin görevi; önce, insanlann eşit olacağı, fırsat eşitliğıne sahip olacağı bir dûzen oluşturmak ve ondan sonra o düzeni ko- nımaktır." Ve Jacobenler, özellikle iktidan ele geçirdikleri 1. Cumhuriyet döneminde, arzuladıklan düzeni kurmak için, müthiş kan döktüler. Ve sonunda "Devrim ken- di çocuklannı da yedi". Fakat devrim ancak bu sa- yede "kurtuldu". Kim ne derse desin... Devrim sonrasındaki yarım yüzyılın gelışmelerini, özetlemem bile mümkün değil. Ancak şunu vurgula- mak isterim ki, 1840'larda Paris'e gelen Karl Marks, inanmış bir Jacobendi ve Engels'le tanışarak sana- yi işçisinin nesnel durumu hakkında bilgisini geniş- lettikten sonra, kendi kuramını oluşturacaktır. Günümüzde Jacoben olmak demek; toplumda, in- sanlann fırsat eşitliğine sahip olabilecekleri, insanla- nn özgür olabilecekleri ve demokrasinin tüm kurum ve kurallanyla işleyen bir düzen için mücadele etmek demektir. Günümüzün Jacobeni; nedarağaçlan umu- du içindedir, ne de giyotinler kurmak ıster. Ama toplumda, ellerindeki maddi gücü kullanarak medyayı istediği gibi kullanan; ya da insanlann din- sel inançlannı kullanarak kendisine siyasal ikbal yol- lan arayan insanlar, "özgürlüklerimiz tehdit altında" diye ağlaşır dururlar... Hangi özgürlükler? Umut ettikleri düzen içinde in- sanlann özgürlüğü mü vardır? Insanlan özgür bırakır- lar mı? Nerede bırakmışlar? Egemenlerin kolruklannı banş içinde bıraktıklan düzen var mı? Kim gösterebilir bunu?.. 75. yıl etkinlikleri Koç Universitesi İnönüyü anacakİstanbul Haber Servisi - Cumhuriyetin 75. yıl kutla- ma etkinlikleri çerçevesinde Koç Universitesi bugün saat 14.00'te "İsmet tnönü'yü Anma Cünü" düzenliyor. Cniversitenin Istinye Kampusu'ndaki Mavi Am- fi'de yapılacak tören, Rektör Prof. Dr. Seha Tiniç'in açış konuşmasıyla başlayacak. Daha sonra lnönü'nün toru- nu ve "Mevhibe", "Çanka- ya'nın Hanımefendisi" adlı kitaplann yazan Gülsün B0- gehan. slayt gösterimi eşli- ğinde dedesi Ismet İnönü \e anneannesi Mevhibe İnönü ile ilgili bir sunuş yapacak. Bu sunuşu Ingilizce ola- rak yayımlanmış "tsmetİn«> nü: Bir Devlet Adamımn Oluşumu" adlı kitabın yaza- n ve Koç Universitesi Iktisa- di ve İdari Bilimler Fakülre- si Dekanı Prof. Dr. Metin Heper'ın ve yine lngilizce olarak yayımlanmış "Ismet İnönüve Türkive'nin OJuşu- mu" adlı kitabın yazan ve Dışişleri Bakanhğı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Dr. O. Faruk Loğogİu'nun tnö- nü'nün kişiliği, siyasal gö- rüşleri \ e dış poiitikası ile il- gili orijinal temalan içeren konuşmalan takıp edecek. Tören, Ismet lnönü'nün kızı ve Ismet İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker'in "Is- met İnönü'den Haüralar" adlı Jnönü'nün bilinmeyen yönlerine değinen birkonuş- masıyla devam edecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle