Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Cenel Ya)in Ybneımem Orhan Erinç
9 Genel Ya>ın Koordınatoru Hikmet
Çetinkaya 9 Yazıışlen Mudüni tbrahim
Vıldız # Sorumlu Müdur Fikret llkû
9 Haber Merkezı Müdürü Hakan
Kara 9 Görsel Yönetmen Fikret Eser
L-.nhbarat. Cengiz \ ıfdırım 9 Ekonomı. Özlem
Yü/ak 9 Kiillur. Handaıı Şetıköken 9 Spor.
Abdülkadir Yücelman 9 Makalder. Sami
Karaören 9 Duzeltme Abdullah Yazıcı 9
Foroğraf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge
Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen MehmetFaraç
Yayın Kurulu llhan Selçuk
(Başkanl. Orhan Erinç, Oktav
Kuıtböke. Hikmet Çerinkaya.
Şükran Soncr. Ergun Balcı.
fbrahim Yıldız, Orhan Bursalı,
Mustafa Balbav, Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay AtaturkBulvarı
\'o- 125. Kat 4, Bakanhklar-Ankarâ Tel 4195020 (7
hat), Faks 4195027 9 Izmır Temsılcısı: SerdarKmk,
H ZiyaBlv 1352 S 23Tel 4411220, Faks. 4419117
• AdanaTemsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, inönüCd. 119
S No I Kat 1, Tel: 363 12 ll.Faks 363 12 15
Muessese Mudûnı Vstün Akroen #
Koordınator Ahmrt Korulsan 9 Muha-
sebe Bfllent Vener#tdare Hüseyin
Gürer »Ulcttn: Önder ÇHik • Bıİgı-
Işlem INail toal • Bılgısayar Sıstem
Mûrihet Çiler«Satı$ FaaletKu»
MEDYA C: • Yonetım Kut
Başkanj - GeneJ Mudür Gûl
Erduran 0 Koordmator R<
l;ıtman # Gencl ViudurYarduiK
Sevda Çobaa Tel 5İ4 07 5
5139580-513&46O61.Faks 5138-
Va>ıml*}an >e Basao: ^enı Gun Haber Ajansı. Basın \e Yayıncılık A Ş
TurkocaŞj Cad 39 41 Cagaloğiu 34334 Ist PK 246 ktanbui fel (0 2!2| 512 05 05 (20 hatl FaU 212151 16ARALIKI998 Imsak: 5.41 Güneş:7.15 Öğle: 12.07 Ikindi: 14.23 Akşam: 16.44 Yatsı: 18.12 www.cumhuriyet.com.
8 yılhk eğitime
katkı
• İstanbul Haber Servisi -
Üniversıte gınş sınavında
gösterdığı başan nedeniyle
kendısıne venlen 100
milyon lıralık ödülü, 8
yıllık e|itime katkı için
Mılli Eğitim BakanlığTna
bağışlayan Boğaziçi
ÜniverMtesı Endüstri
Mühendısliği hazırlık sınıfı
öğrencısi Gökçe
Esenduran'a da Vali Erol
Çakırtarafından Taksim
Anıtı maketi hediye edıldi.
Sokak çocuklan
mum üretiyor
• tZMİR(AA)-Izmır
Sokak Çocuklannı Koruma
Demeğı gönüllüleri ve
Sokak Çocuklan
Rehabılitas>on Merkezi'nde
bannan çocuklann ürettigi
bın adet mum satışa sunuldu.
Dernek Başkanı N'eşe Can
Hürtürk. mum yapım
çalışmalannın adeta birgrup
terapısi nıteliğinde geçtiğini,
çocuğun bir yandan ışiyle
meşgul olurken dığer yandan
sosyal hızmetler ve psıkolojı
eğitimi almış uzmanlarca
rehabıliteedildiğini söyledi.
Müzeye yeni
eserler
• NEVŞEHfR
(Cumhuriyet) - Nevşehir
Eski Eserlen ve Müzelen
Sevenler Demeğı, Nevşehir
Arkeolojı \e Emografya
Müzesı'ne çeşıtli
dönemlerden kalma toplam
98 esen satuı aldı. Müze
Müdürü Halıs Yenipmar.
dernek olarak 217 milyon
500 bın lira harcama yaparak
4 Abbasi ve Osmanlı sikkesi.
46 Roma dönemine ait sikke,
21 testıcik. lOtoprakkandil,
9 tunç dönemine ait toprak
kap. 4 Urartulardan kalma
bronz bilezik, 1 bronz mühür
ve 2 saç ığnesinı müzeye
kazandırdıklannı söyledı.
Fare
İCHICAGO(AA)-
ABD'nın San Francısco
kentınde sürmekte olan,
Hücre Bıyolojısı Bırliğı'nin
kongresınde. bır çeşıt gen
terapısi geliştirildiği ve
bunun yaşlı fareleri
güçlendırdiği ijeri sürüldü.
Pennsylvania Ünıversitesi
araştırmacılanndan Lee
Svveenev ve arkadaşlan
tarafından yapılan
çalıştnalarda, fareye
uygulanan bu gen
terapisiyle. adalelerin
büyütüldüğü ve
güçlendınldığı belirtildi.
• ANKARA (ANKA)-
Halk arasında 'hastalık
hastalığı" olarak bilinen
psikosomatık bedensel
yakınmalann organik,
flziksel bır nedeni
bulunamayanlann nedeninin
psikolojık olduğu bıldirildi.
Gazi Cniversitesi Öğretim
Cyesi Yard. Doç. Dr.Yıldız
Dilek Ertürk: baş, sırt. ayak,
kol, mide. bağırsak ve
kadınlann âdet
dönemlenndekı ağnlannın
psikolojık olduğunu belirtti.
Ertürk. uykusuzluk. kusma,
unutkanlık. bayılma,
karamsarlık.geçıci vücut
döküntüleri. felçler ve kör
olma durumlannın da temel
nedeninin, önemsenmemek
gıbi sosyo-kültürel
soruniardan ve kışinin eğıtim
düzeymden kaynaklandığmı
vurguladı.
İntihar
araştırması
İA\KARA(ANKA)-
Türkıye'de en yüksek intihar
oranı. 75 yaş ve yukansında,
meslekler açısından da
tıcaretle ilgilenenlerde
görülüyor. Gülhane Askeri
Tıp Akademısi
istatistıklenne göre. intihar
olaylannın en az görüldüğü
yaş grubu ıse 10-14. Medeni
durumlanna göre intihar
olaylannın en fazla
görüldüğü kesım
"boşanmış" kişiler olurken.
"halen evli" olan kışıler,
intıharın en az görüldüğü
grubu oluşturuyor.
'Cumhuriyetin 75 Yılına Toplu Bakış' kongresinde yükseköğrenimin tarihsel gelişimi değerlendirildi
'Sagbksız üniversiteler artıyor'
• ODTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Aybar Ertepınar,
"Üniversitelerde sağlıksız büyüme var. Onemli olan kaliteden
ödün vermeden, en uzak köşelere kadar üniversite açmak" dedi.
ANKARA (Ctımhuriyet Bürosu) - Or-
ta Doğu Teknık Cniversitesi 'nde düzen-
lenen "Cumburnetin 75 Yılına Toplu
Bakaş" kongresinde Osmanlı-
dan Cum-
huriyete yükseköğrenimin gelişimi de-
ğerlendirildi. Cumhuriyet üniversitele-
ri için öngörülen model özgürlük ve
özerklik temelıne dayanırken; 20 Hazi-
ran 1933'dekurulan Ankara Yüksek Zi-
raat Enstıtüsü, rektörün ve dekanlann
öğretim üyelerince seçilmesini öngören
yapısıyla 2547 sayıfı YÖK Yasası'ndan
çok ilerdeydi.
Kongrede, Cumhuriyet döneminde
başlatılan aydınlanma savaşımmda kilit
rol üstlenen "eğitinı reformlannın" ge-
rekçelen ortaya kondu. Gazi Cniversi-
tesi Eczacıhk Fakültesi öğretim üyesi
Prof. Dr. Ningur Noyanalpan. Osmanlı
döneminde üniversıtenm "fıtne ve fesat
başlarT olarak algılandıgına dıkkat çe-
kerek Abdülhamit döneminde Darülfu-
nun'da öğretim üyelennden "siyasipro-
paganda vapılmayacağı güvencesi iste-
nen"senetalındığını kaydetti. .Noyanal-
pan. "Asbnda, bu bugünkü 2547 savılı
YÖK Yasası'nı çağnştınyor" dedi.
1812'deki veba salgınında ulemanın
"übbi müdahakve" karşı çıktığmı ka>-
deden Noyanalpan, "Uleına, veba saJgı-
nına müdahalevi engelledi. Onlara göre
salgın, tannsaJ bir sonuçtu. Salgına mü-
dahale,Tann"nın işinemüdahalevdi" dı-
yerek cehaletin boyutuna dikkat çektı.
Tıp egitiminin 1827'de ltalyanca,
1839'da Fransızca yapıldığına işaret eden
Noyanalpan, Darülfünun'un Osman-
lı'nınçok uzağında kalan birkurumsal ya-
pı olduğunu behrttı. No>/analpan. istan-
bul Darülfiinunu"nun kapatılışına kadar
uzanan süreci de >öyle özetledi:
u
RefikSa>dam, Cumhuriyetin Ukyıl-
lannda etkisini gösteren sıtmava karşu Da-
rülfünun'dan >ardım istedi. Oarülfü-
nun'dan 'sıtmayla savaşa ılışkin dersle-
n' programma almasını istedL Dariilfü-
nun. bu isteğe olumsuz vanıt verdi: Da-
rülfiinun, yalnuca op tahsüi verir. Dariil-
fiinun, Curohurnetdöneminde harf de\-
rimi. hilafet ve saltanatın kaldınlmast,
öğretimin birliği yasası ve ulusal dostiuk
anlaşmalanndan habersiz kaldı. Ata-
türk'ün dil ve tarih te/jnin dikkate alın-
mamasL Darülfünun'un kapanlması için
yeterii gerekçeleri oluşturdu."
6 Haziran 1933'te gerçekleşen üni-
versite refbrmuyfa Darülfünun'un "ilfaı
harekederinden uzak kaldıgı" gerekçe-
siyie kapatıldığmı kaydeden Noyanalpan,
onun yerine ulusun yaşamına bilim ve
teknolojiyi koyacak İstanbul Üniversi-
tesi'nin kurulduğunu anımsattı. Noyanal-
pan, İstanbul ünıversıtesı'nde öğretim
elemanlarımn, son yıllardaki bilimsel
çalışmalan ıleAvrupa'daki eserleri ince-
leme biçimleri dikkate almarak seçildı-
ğıni belırterek "50öğretim üyesiözelan-
laşmalarta Avrupa'dan getirildi" dedi.
Noyanalpan, İstanbul Unıversıtesi'nde
önce günümüzdeki sisteme benzeyen,
rektörün bakanlıkça seçilmesi ve Cum-
hurbaşkanı 'nca onaylanmasını öngören
yöntemin uygulandığını söyledi. 20 Ha-
ziran 1933'te kurulan Ankara Yüksek Zi-
raat Enstitüsü'nde ise rektör ve dekan-
lann öğretim üyeleri, memur ve öğren-
cıler tarafından seçildiğini kaydeden No-
yanalpan, burada özerk üniversite mo-
delinin yaşama geçınldiğinı kaydettı.
Marmara Ünıversitesi Eczacıhk Fakül-
tesi öğretim üyesi Prof. Dr. Emre Dölen,
Darülfûnun'dan gerekli desteğin görüle-
memesi nedeniyle İstanbul Universite-
si'nin iktidara bilimsel görünüşiü destek
sağlayan bir kuruluş olarak öngörüldü-
ğünü vurguladı. Dölen, İstanbul Üniver-
sitesi'nin "bilimsel araşürma ve tartts-
mava davanan bir üniversite yerine de-
netim altında tutulan bir üniversite ola-
rak kurulduğuna" dikkat çekti.
ODTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Av bar Ertepınar, Türkiye'deki üniversi-
telenn 65 yıllık tarihine dikkat çekerek
"Üniversite tarihi cumhuriyetten daha
genç. Oysa, Batı'da üniversiteler 1000 yıl
öncesüıekadar uzanır. Bu nedenle65 vıL
ünhçrsite sorunlannı en aza indirgemek
için yeterii değiT dedi. Ertepınar, "Üni-
versitelerde sağlıksızbüyüme var.Önem-
li olan kaliteden ödün »ırmeden,en uzak
köşelere kadar üniversite açmak" dedi.
Ertepınar, YÖK. Yasası'nın üniversitele-
rin fınansman, yönetım ve eğıtim model-
len açısından farklılaşmasma olanak ta-
nıması gerektiğini vurguladı. Ertepınar,
2000 yılında en popüler meslek dalının
ışsizlik olacağı uyansında da bulundu.
EREZ; MAHKJEME KARARI\XA İCRA SÜRECİ BAŞLADI
Promosyona ceza yolda
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-
Gazetelerin, dağıtım şırketlerı aracı-
lığıyla kampanya yaparak promos-
yon yasasını delmelerine karşı yargı-
nın yürütmeyi durdurma karan ver-
mesinin ardından icra süreci başladı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Valım Erez,
Ankara 8. Aslıye Ticaret Mahkeme-
si'nin promosyon hilesinin yasaya ay-
kınlığını hükmeden yürütmeyi durdur-
ma karannın kendılenne tebliğ edil-
diğını ve mahkeme karanyla ilgilı ıc-
ra sürecinin başladığını söyledi.
Promosyon yasası. 28 Ocak 1997
tarihinde yürürlüğe gırmesine karşın,
gazetelenn delme çabalanna karşı Sa-
nayı ve Ticaret Bakanlığı 'nın yargı sü-
recıyleyetinmesi nedeniyle bugüne ka-
dar işlerlık kazanamadı. Ancak, 1998
yılında Hürriyet, Milliyet ve Sabah gi-
bi bazı gazetelenn, "kampanyalann
dağıtun şirketleri aracılıgıvla gazete-
lere destek amaçh olarak yapıkükla-
n" savıyla başlattıklan promosyon
hilesi, bakanlığın başvurusu üzenne
• Gazetelerin, dağıtım
şirketleri aracılığıyla
verdikleri promosyonun da
yasalara aykın olduğu
yolundaki yargı karan üzerine,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
yaptınm uygulamak üzere
harekete geçti.
yargı karanyla durduruldu. Ankara
8. Asliye Ticaret Mahkemesi, kasım
ayında. Anayasa Mahkemesi'nin 29
Eylül 1998 tanhinde promosyon ya-
sasının anayasaya uygunluğunu ikin-
cı kez saptamasının ardından hıleli
promosyon kampanyalannın durdu-
rulmasına hükmetti.
'Icra süreci başladı'
Sanayi ve Ticaret Bakanı Erez, mah-
keme karannın kendilerine tebliğ edil-
diğini bildirdi. Yasagereği gazetele-
re yönelik cezaı yaptınmın söz konu-
su olup olmadığına ilişkın soru üze-
rine Erez. *Mahkemeyürütmeyi dur-
durma karan verdi.Zaten bu. doğnı-
dan dağıtım şirketleri adına yapılryor.
İcra süreci başladı" dedi.
Erez, daha önce "Bu yasaya rağmen,
promosyona kanlanlar,devletegüven-
memenin cezasını çekecekler" açık-
lamasını yapmıştı. Ancak, şu anda
devam eden kampanyalann bitirilme-
si ve gerive dönük olarak iadelerin
söz konusu olmamasıyla "tüketicile-
rin komnması'' eğilımi ağırlık bası-
yor.
Kültürel ürünler dışında gazetele-
rin kampanva yürütmelerini yasak-
layan promosyon yasası. yasaklara
uymayan süreli yayınlara 500 milyon
lirayla başlayan, ülke düzeyinde ya-
yın yapılması durumunda 10 milyar
liraya yükseltılen; promosyonla ilgi-
li reklam ve ilanın durduruimaması
üzerine de her sayı için 1 milyar lira
olarak belirtilen para cezalan öngö-
rülüyor. Bakanlık. dava sürecinden
önce gazeteleri promosyon kampan-
yalan konusunda uyarmıştı.
Kom 'un moyo desen
yarışmasında defilelifinal
Bu yıl dördüncüsü dü/cnlenen
"Kom mayo deseniyanşmasr ve
final töreni dün Svvissotel'de yapıldı.
Teksril \<e konfeksiyon sektöriine
genç yetenekler kazandırmay ı
amaçlayan yanşmada birinciliğe
Emine Dilek Çandar, ikinciliğe
Narin Recepoğlu, üçüncüliiğe ise
Fuha Yaman seçildi. Ödüllerin
verilmesinin ardından, aralannda
Esin Moralıoğlu ve Duygu
Dikmenoğlu'nun da bulunduğu
mankenler tarafından Kom 1999
yaz mayo modelleri bir defile ile
sunuldu. (Fotoğraf: KAAN
SAĞANAK)
Heykele
dönüşen acı
10 yıl önce fskoçya'nın
Lockerfoie kenti
fizerinde bombalanarak
düşürûlen PAN AM 103
uçağında ölenleriıı acısı
hökeie dönüştürüldü.
Suse lxn»enstein adlı
sanatçı, uçak kazası
kurbanlannı anmak için
yapögı he> keJleri Nev»
York'taki evinin
bahçesinde sergiliyor. O
zamanlar 21 yasında
olan oğiu Ale\ander'ı da
Lockerbie faciasında
yitiren sanatçı,
hey kellerinde kazada
yaşamını yitiren 270
yolcunun ardından
annelerin duyduğu acıyı
yansıüyor. (Fotoğraf:
REUTERS)
e-posta : tan (o prizma. net. tr
Ediz Hun
'Alternatii
enerji
kaynaklan
aranmalı'
İstanbul Haber Servisi
ANAP İstanbul II Başkar
Yardımcısı ve Sosyal İşleı
Başkanı Ediz Hun, nükleeı
enerjinin şakasınm olmadı-
ğını ve radyoaktiviteden kaç-
manın çok güç olduğunu be-
lirterek "Güneş,rüzgârveje-
otermal enerji gibi alterna-
tif enerji kay naklanna yö-
neJmek gerekir" dedi.
CevTe konusundaki çalış-
malanylatanınan sinema sa-
naîçısı Hun, partisinın il mer-
kezinde yaptığı konuşma-
da, 2050 yılında dünya nü-
fiısunun yaklaşık 12 milyar
olacağına dikkatçekerek bu-
na karşın doğanın hızla yok
edildiğini söyledi. Nüfiısun
sürekli artmasının sakınca-
larına da değinen Hun.
önemli olanın istikrarlı bır
yaşam olduğunu vurguladı.
"Çevre maliyeti, ûretimle
elde edilen gelirden daha
yüksek. Ekokıjik ekonomi
dönemi başladı" diye konu-
şan Hun. önümüzdeki kırk
yıl içınde dünya nüfusunun
ikiye katlanacağını ve yaşa-
mın daha sorunlu olacağını
kaydettı. Hun, "fnsanlarne
yaak kibirbirlerine vedoğa-
va karşı çok kıncı oluyoriar.
Insaa çevreden, doğadan so-
yufJanamaz. İnsanhk olarak
heryıl2 milyarağaç dikmek
zorundayız. Çev renin şaka-
ayoktur"dedı. lstanbul'da,
1951 yılında kişi başına 2.4
metrekare yeşil alan düşer-
ken, günümüzde bu raka-
mın 0.3 metrekareye indi-
ğini ifade eden Hun, park
yapıp menekşe ağacı dik-
mekle yeşil alan sorununun
çözülemeyeceğıni savıındu.
Hun, akarsulardan enerji
elde edilmesiyle pek çok
kentimizın elektrik sorunu-
nun çözülebıleceğmi kay-
detti.
SÖYLEŞİ ATTllA İLHAN
'Ağaç Gibi Hür, Orman Gibi Kardeşçesine...'
Okrtabımın ('Duvar
1
) 2. basımına yazdığım 'önsöz'de
söylemiştim: o tarihte biz, yânı 'SosyafistGerçek-
çiler', 'halkşiinndengeliştirdiğimiz' bır 'kalabalıklar'şi-
irinı denemekteydik; meraklısı ıncelesin, hemen hep-
si genç (20-25 arası) o şairler, aynı kaynaktan su içtik-
leri hakte; kişilikleri fevkalade farklı, örgüsü. değişik,
üslûbu renkli şiirler üretmişlerdi: Akıncıoğlu, Ö. F. Top-
rak a benzemezdi; Rrfat llgaz, Suat Taşer'e, vs...
Memet Fuat bunu tespit etmiş, dıyor kı: "... 1940
sonrası toplumsalcı şairlerinin birlikte arjılmama-
ları herhalde özgün, kişilikli sanatçılar olmalann-
dan. Birbirini çağnştıran, benzer şiirler değil yaz-
dıkları. Herkes başına buyruk, herkesin kendi bi-
çemi, kendi söyleyişi var..." (Adam / Sanat Aralık 1998,
s. 8). Bu elbette, onun dürustlüğu! Keşkı aynı şeyi, II.
Yeni şairterinı eleştirdığımE tarihtede, yapabılseydi. Çün-
kü diyordum ki ben, II. Yeni, biçimci (formaliste) bir
şiirdir; şaırleri tamamıyle kelime üzerinde çalıştığın-
cfan, ne şiirin muhtevası kişılik kazanabiliyor ne de şa-
irin kendisi; o yüzden, istersenız o türden bır şiiri, aşa-
ğıdan yukanya okuyabılır, mısraiann ve kıt'aların yeri-
ni gelişıgüzel değiştirebilirsiniz; hatta, bir şairin yazdı-
ğı şiin yansından kesip, arkasına bir başka şairin şiiri-
ni ekleyebılirsiniz, hiç fark etmez; çünkü bunlann, ne
kimliği vardır, ne kişiliğü.
Cevap olarak denilryordu ki, "Onlar, aynı 'ekol'ün şa-
irieridtr; bu kadar benzeıiik olması, normal!"; iyi de,
'Sosyalist Gerçekçiler', aynı 'ekol'ün şairleri değiller
mi? Naal oluyor da, sözbiriiği etmişçesine aynı konu-
lara eğiliyorlar da, şiirleriyle, birbirlerinden rahatça ay-
nlabiliyorlar? Çünkü onlar, hem işlediklen 'muhteva'nn;
hem o 'muhteva'öan çıkardıkları 'form'un, dıyalektik
dinamığinden, onjınal bırer sentez oluşturuyorlar; şiir-
lerinde, bırakın ters okumayı, bent değiştirmeyı filân;
tek mısraı yerinden oynatamazsınız, sihıro dakıka bo-
zulur.
Sakın örnek demeyin, çünkü en kolayı o...
Maddeten değilse bile, mânen ölmüj!.'
arp ve Şiir' başlıklı yazıdan aktaracağım, şu sa-
tırlara -bu arada, Türkçesıne de- bakar mısınız
lütfen:
"... harp, cemiyetin en büyük hâdiselerinden bi-
ri olduğuna göre, şairin de bu mücadelede, bu kav-
gada müsbet bir rolü olduğu inkâr edilemez! Za-
ten sanatkâr, etrafında olup bitenlerie, muhitinin,
kafasına in'ikâsmdan başka bir şey olmayan; bü-
tün canlı ve manevi varlıklan ile birlikte, bizzat ken-
disi bir realitedir.. Muhiti ile âhenkli bir bağ kura-
mamış olan bir sanat adamı, herhalde bugünkü ro-
mantik şairterden daha az gülünç değildir. Harp gi-
bi sosyal bir krize dirsek çeviren şair, maddeten ol-
masa bile, mânen ölmüş sayılır..." (Ömer Faruk Top-
rak, 'Yürüyüş', 9llkteşrin (Ekim) 1942, sayı 9, s. 14).
Mesele böyle konulmuş, gerisi şairlerin işi! şimdi bir
Nâzım'ın Italyan/Habeş savaşını anlatan 'Taran-
ta/Babu'sunu. İspanya ıç savaşını anlatan, 'Karan-
lıkta Kar Yağıyor' ya da 'Akdeniz'de Dolaşan Ha-
yalet'ini hatırlayınız; bırde Dinamonun 'XXI. Asnn In-
sanlanna Mektub'unu, 'Sulh Şarkı'sını; veya A. Ka-
dir'ın 'Yolda Esirler'inı, Ö. F. Toprak'ın 'Hayır, Affet-
miyorum Sevgilim'ını; theme ortaklığına rağmen,
'Sosyalist Gerçekçi' şairlerin 'kişılik farklılıklan', sizi
ciddi şekilde etkıleyecektir. Bunu ne yaratıyor? Bir ke-
re,'... sanatçının etrafında olup bitenlerie, muhiti-
nin kafasına in'ikâsmdan başka bir şey olmayan;
bütün canlı ve manevi varlıklanyla birlikte, bizzat
kendisinin bir realite (hakikat)' olması, sonra, kuş-
kusuz 'sınıf anlamında kullanılmış 'muhitiyle âhenk-
li bir bağ kurabilmesi!'.
Oysa, dostum Memet Fuat, bizden çok daha iyi bi-
lir; II. Yeni 'takımı' şiiri -genel olarak sanatı- hayatın,
yânı 'kavganın' dışında, soyut bir oyun olarak alıyor-
du. 'Şiirde mana tesadüfidir' diyen, onlar değil mi?
Muhteşem' bir 'sentez'!..
Zaman zaman, Marmara Gazinosu'nda (Beyazrt)
rastlaşılırdı: adı 'gazino', aslında öğrenci kahvesi!
Yukandan, hele güneşli yaz günleri, Adalar a kadar de-
niz göz alabildiğine uzanıyor; sırmalı mavi panltılar, bu-
lut damlası yelkenler! Bir keresinde Edip (Cansever),
damdan düşercesıne sormuştu:"-... filan şiirinde, gök-
yüzü için 'elma yeşili' deyimini kullanmışsın; Re-
marque'tn falan romanında bu renk mevcut, ora-
dan mı aldın?"
Ne kadar şaşırdığımı, anlatamam: önce, göz sahibi
herkesin, elmadaki değişik yeşilin, zaman zaman, he-
le gün batımı sırasında, gökyüzünde görmüş olabile-
ceğinı, düşündüğümden; sonra, nasıl olup da bır şa-
irin, bu gerçeği, ancak bir romancı vasıtasıyla fark e-
debildığinden! Bu onun, gerçek manada, yaşamadı-
ğının 'kanıtı' değil miydi? Neden sonra Edip'in (Can-
sever), okuduğu roman ve hikâye metinlerinden, bu
tür 'malzemeler' topladığını, yakınlarından dinlemışim-
dir. (Bunlar, yoksa bir manada, 'cdlage' mı yapıyor?)
Kişilıği, bır yere kadar şüphesiz 'genetik' oluşturur;
ama ondan sonrast, 'yaşantının' esen: II. Yeni şairle-
ri, ne şehirierinl yaşryoriardı, ne ülkelerini; onlann
gözünde 'kelimeler' hayat 'yapan' diyalektiğin, çe-
şrtli adlan değil; bilinçten çok, göze hitap edecek
bir mozaikte, yan yana koyacakları çeşitli 'süs-
ler'di; o yüzden de hemen hepsi, aynı 'formaliste'
şiiri, yüzlerce kere tekrar yazdılar; iyice 'özdeşle-
şip' birbirinden ayırt edilemez oldular!
'Sosyalist Gerçekçiler' oy\e mı ya? Bırakın dünya-
dakı ve toplumdakı çelişkilen ruhlannda yaşamayı; şe-
hirlerini ve ülkelerini, insanlan ve onlann sorunlanyla,
ta yürekten yaşıyorlardı; onun ıçindir ki, sadece Saba-
hattin Ali'nin, Kemal Tahir'ın, Orhan Kemal'in, Ke-
mal Bilbasar'ın, Yaşar Kemal'in ve diğerterinin roman-
lannı vehıkâyelennı; Nâzım'ın. Dinamo'nun, NailV'nin,
Cahit Irgafın, Suat Taşer"ın vediğerterinin şiirtenni oku-
yarak, '40 Karanlığı'nın Türkiye'sini, somut olarak ve
bütün boyutlanyla, görebilirsiniz.
Bunun ne demek olduğu, bu sanatçılann hayatlan-
nın yansını -belkı yansından çoğunu- hapıslerde ya da
sürgünlerde; ya 'kaçak', ya 'mimli' olarak yaşadıklan
düşünülürse, daha iyi anlaşılır; başardıklan ulusal sen-
tezin ihtişamı insanı büsbütün etkiler.
Türkiye'de 'Sosyalist Sol', sebep ister 'totaliter'
baskı, ister halka fışçi sınrfına) intıkal edemeyiş olsun,
siyasi düzeyde başanlı sayılamaz, burası bir gerçek;
ama aynı hükmü, estetik düzeyde vermek, mümkün
değildir: 'Sosyalist Sol'un şairieri ve romancılan,
-aynı 'totaliter' baskrya rağmen- 'halka intikal ede-
bilmişler'dir: 'Cumhuriyet Edebiyatı'nı, kim ne der-
se desin, onlann eserleri ayakta tutuyor; zaten ya-
nsından çoğu, onlann!..
Tam tersıne. estetik düzeyde 'başarısızlar'; 'Sosya-
list Gerçekçilik'e alternatrf oluşturmaya 'heveslenen',
'I. Yeni', 'II. Yeni', 'Post/Modern Yeni'türünden, ipe
sapa gelmez 'sapmalar'dır.
Meraklısı için not Sorunu, enine boyuna incele-
mek için, ilki 'Garip Hareketi'ni, ikincisi 'II. Yeni Ola-
yı'nı irdeleyip eleştiren, 'Gerçekçilik Savaşı' (BDS Ya-
yınevi, 3. Basım. 1991) ve 'II. Yeni Savaşı' (Bilgı Yayı-
nevi. 3. Basım. 1996) başlıklı kitaplara başvurulabilir.
http:// www. prizma.net tr/AILHAN
http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm