Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 IOSIM 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET
V SAYFA
17
rBaşkennen
kesftJer
Bakemin siyasal odaklannda bir
turattık. tşte not defterimizden
binaç kesit:
- itni hükümet konusunda iki
seçsnek var: AS'AP. DYP ve DSP;
geı?k Mesut Yılmaz, gerekse Tansu
Çiler ile ilgili soruşturmalann
üze-inın örtülmesi konusunda
işbrliğı yapmışlardır. Bu işbirliğini
hünimete taşısınlar ve koalisyon
kununlar. Bu olmazsa, zaten 45 gün
sorra Cumhurbaşkam bir seçim
hüiiimetı kıırar. Sonuçta Türkiye,
hüiümetst kalmaz.
- Scn bunalım Cumhurbaşkam
Süieyman Demirel'in eline büyük
birkoz verdı. L'zun sürediryan
başkanlık, başkanlık sistemini
gûrdeme getiren Cumhurbaşkam,
"Bikın, bu sistem ile Türkiye
yönetilemiyor, artık sizin de bir
başkan babanız olsun " detne
olanağına ka\y
uştu.
- DYP hderi Tansu Çiller,
REFAHYOL'un iktidardan
uzaklasması sonrası oluşan "Çiller,
dolayısıyla DYPyönetim erkinden
uzak tutulacak " görüntüsünü sılnte
fırsatını yakaladı. Hatta
Cumhurbaşkam ileyaptığı
görüşmede kendisinin başbakanlığa
hazır olduğu ımasmda bulunarak bu
elverişli ortamdan pay çıkarmaya
yöneldi.
- Aynı olgu FP için de geçerli. FP,
45 gün içinde hükümet kurulamazsa
Cumhurbaşkam tarafmdan
oluşturulacak seçim hükümetinde
mutlakayer alacagını çok iyi
biliyor. Çünkü anayasantn 114.
maddesine göre cumhurbaşkam
seçim hükümeti kurar. bakanları
atarken " TBMM 'deki siyasi parti
gruplanndan, oranlarına göre
iiye"alacak. Budunımda TBMM'de
grubu bulunan FP, seçime,
iktidardan uzaklaştırılmış
"istenmeyen " bir parti olarak değil,
"hükümet ortağı" olarak girecek.
CHP 'li dostlar, eleştiriler kar-
şısında çokkınlgan oluyorlar. Par-
tinin gidişi, olaylarkarşısında ta-
kındığı tavır ile ilgili kamuoyun-
da tartışılangörüşlergündemegetirildi mi.
üzüntülerini bildiriyorlar
Temel amaç, kimsenin üzülmemesini
sağlamak. Ancak üzülen, çoğunluk: bu
üzüntüden haberdar olmak istemeyen de
azınlık konumundaysa bu işte bir terslık
var demektir. CHP üstyönetimindeki dost-
laryine üzülecekler belki, ama ANASOL-
D koalisyonunun düşürülmesi sürecinde.
kayıtlt üyelerde dahil, genişyığınlarpar-
tinin tutumundan pek hoşnut değil. Hat-
ta bu kez üzüntünün boyutu kızgınlığa
dogru evriliyor.
Bu olumsuz tepkilerin haksız bir yanı
yokmu? Var. Örneğin, banka veihalepa-
zarlıklannın bizzat içindeyer alan bir ik-
tidarın cezalandınlması gerekiyordu ve
CHP bu savında haklıydı. Ancak böylesi
pazarhklara neden olan düzeni eleştirme
açısından CHP işle\ini yerine getiriyor
mu° Karşı çılaş noktası burası mı? CHP
kadrolannın iktidar dönemindeki ve ya-
hn geçmişteki uygulamalanna bakıyor-
sunuz, hiç de öyle değil.
Duyduğumuza göre, CHP Genel Mer-
kezi ne son dönemde çok savıda tepki te-
lefonu vefaksı ulaşıyormuş. CHP üstyö-
neümine iletilen mektuplardan bir tanesi
elimize ulaştı. Aralannda CHPAnkara il
delegeleri, eski millenekilleri YücelAkın-
cı ve ErolSaracoğlu. esh Ankara tl Baş-
kanı L'ğur Cilasun un da bulunduğu gru-
bun mektubunda, saman alevigibi coşku-
laryaratanpolitikalaryerine, akıldolu ka-
lıcı politikalar üretilmesi, halka tasanm-
lar sunulması gerektiği savlamvor. "Sa-
yın Genel Başkanın öngördüğü gibi 18
\isan seçimlerinde yüzde 24 civarında
oy alarak Türkiye 'nin 1. partisi olamaz-
sanız, başansızllğınızın üç temelnedeni
olabilir" deniyor. CHP'liler, üç temel ne-
deni de şöyle sıralıvorlar:
"1- Parti üst yönetimi, iç ve dış dina-
CHP'ye CHP içinden eleştiri
mikleri iyi değerlendirememiş; buna uy-
gun strateji ve taktikler geliştirerek Tür-
kiye halkına, özellikle açlık smırındaya-
şayan 9.5 milyon insanımıza yeni ümit-
ler verememiş, kısacası siyasi önderlik'
görevini yerine getirememiş demektir.
Bu durumda partimizde, Sayın Genel
Başkanımızın çoksevdiğibir deyişle cid-
di bir pilotaj hatası' olduğu düşünül-
melidir.
2- Parti yönetimimiz, toplumumuzun
en dinamik unsurtannı oluşturan genç-
lerle ve kadınlaria düzgün bir iletişim
kuramamış, bu dinamizmi partiye akta-
ramamış demektir.
3-Sayın GenelBaşkanunız, 'Siyasetbir
takım işidir. Takımı hazırlamak, kadroyu
belirlemek ve sahaya siirmek teknik di-
rekıörün işidir' demektedir. Sahaya sü-
rülen takım öngörülen başarıyı kazana-
mazsa, teknik direktör veyönetim kad-
rosu göreviniyeterince yerine getireme-
miş demektir. Partirnizin 1995 ge-
nel seçimlerinde aldığı oy oranı
olan 10.75puan, olması gereklıbir
çıtayüksekliği değildir. Bunu aşan
her oy oranının, örneğin son araştırma-
ların gösterdiğiyüzde 16 oy dolayında bir
oy oranının, bu değerlendirmeler ışığın-
da bir 'başarı' olarak görülmesi ve gös-
terilmemesi gereklidir."
CHP lıler, mektuplanm şö'vle bitirmiş-
ler: "CHP 'nin yaşamasıgerektiğine ina-
ntyoruz. Çünkü ülkenin çıkarı, CHP'nin
kör topal değil, sağlıklıyaşamasındadır.
Cumhuıiyetin vetoplumungerçekgü ven-
cesiCHP'yidoğuranfıkirlerdesaklıdır."
Düşiik yoğunluklu demokrasi
Yanıtı aranan soru şu:
"Yeni hükümet nasd kurulacak? "
Asıl büyük soru ise şu:
İster şubatta, ister nisanda, ister
2000ydında yapılsm, ilk seçimde halk,
oyunu hangi siyasipartiye verecek?"
Çıhn sokağa, rasgele iiç-beş kişiye
sorun: "Birader, oyunu kime verecek-
sin?"
Karşdığı, büyük olasılıkla şöyle ola-
cak: "Bilmemki, hepsi birbirinebenzi-
yor. Hepsi ile ilgili kuşkularım var. Hiç-
birinegüven duyamıyorum."
Böyle bir tutum. kuşkusuz "çağtmtz-
da temsilidemokrasinin islevikalmadı"
diyenter, "başkancı" ve demokratik ol-
mayan sistemlerpeşinde koşan çevreler
larafindan istismar edüebilir.
Çözüm, elbette bunlar değil. Çözüm,
daha çok demokratikleşmede, örgütlen-
mede ve ulusal öneriler üretebilmede.
Ancak öncelikle, hangi koşullann ülke-
miziböyle birsiyasibunahmm içinesok-
tuğumt, bu noktaya nasılgeldiğimizisor-
gulamamız gerehyor.
Hukukçu-yazar Emin Değer'm "01-
tadaki Balık Türkiye" adlı küabının bu
yaz başında yayımlanan güncelleştiril-
miş 6. basımındayer alan birbölüm, bu
noktaya bilinenlerdenfarkhyorum geti-
riyor: "...Reaganyönetimi üçüncü dün-
ya için bir demokrasiprojesi geliştirir.
Burada da amaç, her zaman olduğugi-
bi, toplumsal değişim ve reformlann
önünü kesmekya da ABD çıkarlanyla
çelişmeyecek bir sınır içinde tutmakttr.
Başkan Reagan 'demokrasicihadı 'ola-
rak ilan ettiğibuprojeyi, 1982 'detngil-
tere parlamentosunda yaptığı bir ko-
nuşmayh açıklar. 1983 te de, ABD Dı-
şişleri Bakanı George Schultz ve ABD
Enformasyon Bakanhğı 'nin Direktörü
Charles Üıck tarafmdan kamuoyuna
tanıtdan bu Demokrasi Projesi yle az
gelişmiş ülkelerdeki çıkarlannm yeni
taktiklerle korunması amaçlanıyordu.
Kısaca amaç değil, yöntem değiştirili-
yordu. Bu yeni yöntem Düşük Yoğun-
luklu Demokrasi' olarak nitelendi"
Emin Deger, bir başka sayfada "Dû-
şük Yoğunluklu Demokrasi" kavramı-
nın tanımım şöyleyapıyor. "Dolayltsal-
dın, düşükyoğunluklu çatışma-savaşya
da düşükyoğunluklu demokrasikavram
veuygulamalan, amaç vesonuçlanyâ-
nünden birbiriylekesişmektedir. Bu kav-
ramlar, emperyalist sistemin üçüncü
dünya ülkelerini, basktcı, kişiliksiz, ba-
ğımlı, sömürüye açık bir düzen veyö-
netim altında tutmak için geliştirilmiş-
tir. Bu yöntem, ABD'nin kanatlan al-
tındaki ülkelerde hep aynı sonucu ver-
mektedir. Borç içinde ve kalktnmada
geri katmış bir ülke, etnik ve dinsel ve
siyasalparçalanmtşhğut getirdiği ken-
di içinde savaşan gruplar veparçalan-
mış bir toplumsalyapu.. Oylesine par-
çalanmış biryapı ki, ülkenin yönetimi,
partilerin hiçbiri tarafmdan sağlana-
maz. Herkes ötekinisuçlar. ancak çıkış
yolu butunamadığmdan insanlar çö-
zümsüzlük içinde çırpınırlar. Yargısız
infazlar, gözaltmda kaybolmalar vefa-
Uibilinmeyen öldürümlerle kendi insa-
nının güvenini yitirmiş devletler, top-
lumsal dokusu bozulmuş, kurumlan,
dahası hükümetleri devletiyle çatışan
ülkeler..."
Değer 'insözünüettiği "düşükyoğun-
luklu demokrasi". bugün yaşadıklan-
mızla örtüşmüyor mu?
ÇALIŞANLARIN / SORULARI
SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL
Çalışma, Personel ve
Sosyal Güvenlik Yasaları
Som: Bir üniversitede görevüyim. Çalışma ve sosyal güvenlik yasaları
ile ilgili bir çalışma hazırlı\orum. Bu konudaki >asaların çok
çeşitli oluşu \e yararlanacağim vasalann çeşitii Resmi gazetelerde
yayımlanması ve yeterince kaynak yayın bulamayışım, çahşmamı
oldukça zorlaştırmaktadır. Sorularım:
1) Çalışma ve sos\al güvenlik yasalan, hangi Resmi gazetelerde
ne isimle ve hangi yasa savısı ile yayımlanmıştır?
2) Bu yasalann tümünii bulabileceğim bir kaynak var mıdır?
(S.Ç.)
YAN'IT: Ülkemizdeki çalışma, personel ve sosyal güvenlik yasalan. ol-
dukça çeşitlidir. Bu yasalar çeşıtli olduğu kadar, çok sık değışiklige uğra-
yan yasalann da başında yer alırlar. Gerek kamu, gerekse özel kesim çalı-
şanlannın hak ve yükümlülüklennı düzenleyen bu yasalan yasa sayılan, isim-
leri ve yayımlandıklan Resmi Gazete tanhleri ile açıklamaya çalışalım.
1) 1475 sayılı İş Yasası: Resmi Gazete, 1 Eylül 1971 (yetmişbir)
2) 854 sayılı Deniz İş Yasası: Resmi Gazete, 29 Nisan 1967 (altmış ye-
di)
3) 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası: Resmi Gazete, 23 Temmuz 1965
(altmış beş)
4) 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasası: Resmi Gazete. 13 Ekim
1983 (sekseıi üç)
5) 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Yasası: Resmi Gazete 10
Ağustos 1967 (atmış yedi).
6) 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yasası: Resmi Gazete, 26 Şubat
1983(seksenüç)
7) 3466 sayılı Uzman Jandarma Yasası: Resmi Gazete. 4 Haziran 1988
(seksen sekiz)
8) 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlaria Çauştıranlar Arasında-
ki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Yasa: Resmi Gazete. 20 Haziran
1952 (elli iki).
9) 2821 sayılı Sendikalar Yasası: Resmi Gazete, 7 Mayıs 1983 (seksen
üç).
10) 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası: Resmi Ga-
zete, 7 Mayıs 1983 (seksen üç).
11) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası: Resmi Gazete 29, 30. 31 Tem-
muz ve 1 Ağustos 1964 (altmış dört).
12) 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağimsız Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Yasası (kısa adı Bağ-Kur Yasası): Resmi Gazete: 14
Eylül 1971 (yetmişbir).
13) 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Yasası: Resmi
Gazete. 17 Haziran 1949"(kırkdokuz).
14) 2829 savılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen
Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Yasa: Resmi Gazete. 27 Mayıs
1983 (seksen üç).
15) 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dı-
şında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendi-
rilmesi Hakkında Yasa: Resmi Gazete, 22 Mayıs 1985 (seksen beş).
16) 233 ve 399 sayılı Kamu tktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin
Düzenlenmesi Hakkında Yasa Hükmünde Kararnameler (kısaadı Söz-
leşmeli Personel Kararnamesi): Resmi Gazete 18 Haziran 1984 (seksen
dört) ve 29 Ocak 1990 (doksan) mükerrer sayı.
17) 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlanna Aylık Bağlanması Hakkında Yasa: Resmi Gazete. 10 Tem-
muz 1976 (yetmiş altı).
18) 2925 sayılı Tanm Işçileri Sosyal Sigortalar Yasası: Resmi Gaze-
te 20 Ekim 1983 (seksen üç).
19) 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal
Sigortalar Yasası: Resmi Gazete. 20 Ekim 1983 (seksen üç).
20) 2108 sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasası: Resmi Ga-
,'ete, 10 Eylül' 1977 (yetmiş > edi).
21) 3671 sayılı Türkije Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek,
Yollukve Emekliliklerine Dair Yasa: Resmi Gazete. 28 Ekim 1990 (dok-
san).
22) 2330 sayılı Nakti Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Yasa: Res-
mi Gazete. 6 Kasım 1980 (seksen)
23) 2566 sayılı Bazı Kamu Görevlilerine Nakdi Tazminat Verilmesi ve
Aylık Bağlanması Hakkında Yasa: Resmi Gazete, 22 Aralık 1981 (seksen
bir)
24) 3292 sayılı Vatani Hizmet Tertibi Aylıklarının Bağlanması Hak-
kında Yasa: Resmi Gazete, 3 Haziran 1986 (seksen altı).
_ 25) 3480 sayılı Maluller ile Şehit Dul ve Yetimlerine Tütün ve Alkol
Ürünlerinin Satış Bedellerinden Pay Verilmesi Hakkında Yasa: Resmi
Gazete, 16 Ekim 1988 (seksen sekiz).
26) 1005 sayılı lstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hiz-
met Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Yasa: Resmi Gaze-
te, 24 Şubat 1968 (altmış'sekız).
Çalışma ve sosyal güvenlik yasalannın isimleri, sayıları ve yayımlandık-
lan Resmi Gazete tanhleri ile aktarmaya çalıştık.
2) Bu yasalar, yayımlandıklan günden bu yana pek çok değişikliğe uğ-
ramıştır. Bu yasalan yayımlandıklan günkü Resmi gazetelerden izlemeniz
sizı yanıltacaktır. Bu yasalann tümünü ve günümüzdeki uygulanan son
ıçenğı ile en doğru bicimde, Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel
Müdürlüğü'nce yayımlanan "Yürürlükteki KanunlarKülliyatTndabulabilir-
sınız.
Büyük ölçüde yararlandığımız, güvenilir, özenli ve başanlı bir çalışma
ürünü olan bu yayımlara katkıdabulunan ve emeği geçen herkesin, başanlanru
ıçtenlikle kutluyoruz.
HAYVANLAR ISMAİL GÜLGEÇ
KİM KİME DUM DUMA BEMÇAK behicakia turk.net
BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇI
atıp v\\Wk\
güzelim! <S
HARBİ SEMİH POROY
TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 30 Kasım
OSCAR WILDE7N DÜNYASL
13OO'D£ BUGUU,Ü*JUJ İKlAfJOAU OZAN v
OSCAJİ WILO€, 4i YAŞtNPA PAR/S7E ÖLDÜ. ESPRİ-
LBfil,TUHAf OAVHANIÇLAg! {/B GİYSİlBRİylE t/IC-
TORJA ÇAĞI INGJL7Z££'SİNDE 8ÛYÛK. İUBİ TUPtA.
YAN \MiLpe, •f8SO'Le/ee DEĞIM PBK FAZLA YAPIT
V£JtM€MlÇTİ, VERİMÜLİĞI DAHA SCM/SA AR7MIÇ-
Tf. "POtZtAM 6EAY'tU POtZmeSl*'ADLI ÛtjLU ROMA-
A/IMI DA O 2AMAKİ YAZMlÇTl.. 1&SO'LARt>A,8A.
ŞAglA/IN £>Ogi/6UMPA*3K£U SİR SKANOAL PAT-
LAK. Y£/eMlf, LûeO AlfGBD DOUGLAC İLE E.ŞCİNS£L
İLİÇKÎS/ AÇJĞA Ç/KM/fri. BUNU MAHKEME V£
2 YILLIK TUTUKLULUK tZLE&i. O StRALAR 'N&Oe-
R£,BU TÜg İUÇKJLEKİ HOf 6ÖRMÜYO&{)U.WIL-
oe,i89tpe ûuzssiui T&ZKETTİ ve OLÛMÜ-
NE peĞiN PAR.lS'TE YAÇAO1..
Sanatçı
Aubrtû r
8ear<£îley
fırçasından
Oscar
Wılde.'ın
karikaturv
GÖRÜŞ
AHMET ÜMİT ALOĞLU Ögretmen
Çağdaş Eğitim ve
Ögretmen
Atatürkçü düşüncenin boyutları herhalde bir-
takım çevrelerin fetişleştirdikleri Atatürk ile kav-
ranamayacağı gibi radikal Islamcıların "Atatürk
sağ olsaydı partimize üye olurdu" gibi fantastik
söylemlerindeki "hiciv"\n sınırları içine de sığdı-
rılamaz. Atatürkçü düşüncenin temel direkleri
tam bağımsızlık, ulusal egemenlik, özgürlükçü-
lük ve evrensel barışçılıktır.
Atatürk milliyetçiliğinin, oylumunu da bağım-
sızlık temelinde Batılılaşma, yani çağdaş uygar-
lık oluşturur. Üstelik o, bağımsızlığı, yurttaşların
uluslaşabilmesinin ve Batılılaşabilmesinin temel
koşulu olarak gördüğünden, Batı emperyaliz-
minden kurtulmadan ulusal egemenliğin sağla-
namayacağını, Batılılaşılamayacağını, çağdaş
uygarlık düzeyine ulaşılamayacağını, bir toplum-
sal koyut (postülat) olarak görmüş, ulusumuzu
"Batı" dediğimiz çağdaş dünyanın içine yerleş-
tirmek istemiştir. (Baskın Oran, 1993)
Çağdaşlığı içinde yaşadığımız dünyada onu ya-
bancılaşmadan, onun yaşanırlığını bozmadan, bi-
ze sunduğu sosyal, demokratik, laik ortamda, ge-
lişmiş teknolojinin olanaklanndan olabildiğince
yararlanarakyaşamak, bunun olanaklarını hazır-
layacak çabayı sürekli göstermek biçiminde an-
lamak yanlış bir yaklaşım olmayacaktır.
Modern ve uygar olmak Atatürk'e göre ulusu-
muzun yaşam sorunudur. Ya modern ve uygar
olacağız ya da yok olacağız. Bir başka söyleyiş-
le Kurtuluş Savaşı öncesindeki "Ya istiklal, ya
ölüm!" parolasmın savaş sonrası amaçları bakı-
mından aldığı şekil budur, denebilir.
Uygarlığa ise ancak eğitilmiş insanla ulaşıla-
cağı bilinen bir gerçektir.
Eğitim, toplumun bir üyesi olan bireyi toplu-
mun bilgi, değer ve davranış ilkelerine göre bi-
çimlendirmek şeklinde tanımlanabilir.
Durum böyleyse ne yapılmalıdır? Öğretmen-
lere seslenirken bu sorunun cevabını vermek is-
temektedir:
"Öğretmenler, cumhuriyet, düşünce, bilim, tek-
nik, beden bakımlanndan güçlü veyüksekkarak-
terli koruyucular ister Yeni kuşağı bu nitelik ve
yeteneklerde yetiştirmek sizin elinizdedir."
Elbette bu niteliklerde yetişen kuşaklar yalnız
birey olarak mutlu olmayacaklar, ulusları için de
yararlı olacaklardır.
Eğitimin insanlık ve barış için önemi ve değe-
ri de şu sözlerinde açıklığa kavuşuyor:
"Eğer sürekli barış isteniyorsa, insan yığınlan-
nın durumlannı iyileştirecek uluslararası önlem-
ler alınmalıdır Insanlığın tümünün gönenci açlık
ve baskının yerine geçmelidir. Dünya yurttaşlan
çekemezlilik, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak
biçimde eğitilmelidir."
Ya ögretmen?
Sağlıklı düşünen herkes kabul eder ki sağlık-
lı bir eğitimin ilk koşulu "yetkin ögretmen"dir.
(Tanilli, 1996) "öğretmen, yalnızca öğretici de-
ğil, aynızamanda eğitıcidirde. Bu ikiligörevinye-
rine getirilmesinde, öğretmen, okulun olanakla-
nnı kendi yetenekleriyle, milli eğitimin amaçları-
nı gerçekleştirmek ve bilgili olduğu kadarbu bil-
giyi özümsemiş, günüyle bağlantı kurabilmiş in-
san/ar"yetiştirecek insandır. (Istanbul 3. Idare Mah-
kemesi, 7.6.1988, 626 sayılı karar) (*)
Bu insanın, bireysel olarak, aldığı sorumluluk-
ların büyük ve kutsal oluşu işinin nesnesinin in-
san oluşu ve ülkemizin koşulları bakımından
başka ülkelerin öğretmenlerinden farklı nitelik-
lerinin ve sorumluluklarının bulunması gerektiği
açıktır.
Atatürk çizgisinde öğretmen, ulusu ve ülkesi
ile ilgili gerçekleri bilmek, kavramak, yetiştirece-
ği nesillerinse bu gerçeklerin üstesinden gelme-
si gereken yurttaşlar olarak eğitilmesi gerektiği-
nin bilincinde olmak zorundadır.
Kısaca öğretmen, ulusumuzu Atasının amaç-
ladığı çağdaş uluslar ailesinde hakkı ve layıkı
olan yere ulaştırmak için eğitmekte olduğu genç-
liği onun çizgisinde yetiştirmek bilincinde ve hat-
ta zorunluluğunda olan kimsedir.
(*) Öğretmeni anlatmak için bunca bilimsel çalış-
ma varken bir mahkeme kararından alıntı yapma-
mızın nedeni çarpıcı oluşundandır. Hayatta (haya-
tın bütün aşamalarıyla beraber hukukta da) en doğ-
ru yol göstericinin bilim olduğu tartışma götürmez
bizce.
BULMACA SEDAT YAŞAYAM
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ Aklın yerine
ımanı koyan te- 1
olojık öğretile- o
nn genel adı. 2/
Bir şeyi oluştu- 3
ran parçalann .
kendi aralann-
da ve parçalarla 5
tüm arasında
bulunan uygun- 6
luk... Belirti. 3/ 7
Roma kentine
eskiden venlen 8
ad... Sarma, ku- q
şatma. 4/ Tenıs-
te topu rakibin arkasına
düşürmeyı amaçlayan
vuruş... Laos'un para bi-
rimi.5/AvrupaParaAn- 2
laşması'nın simgesi... 3
Hayvan damı. 6/ Teke 4
Yanmadasf nda, Lik-
ya'nın altı büyük ken-
tındenbiri...Birrenk.7/ 6
Kum, çakıl ya da mu- 7
curla yapılan ve silin- g
dırle sıkıştınlan yol. 8/ Q
Osmanlı devletirun Ku- y
zey Afrika'daki son topraklannı da yıtırdiği antlaşmanın
adı... Birçalgı. 9/Bağışlama... Matematıkte "kesendoğ-
ru" anlammda kullanılan terim.
\ UKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Doğarken çocuğun çıkmasmı kolaylaştırmak için ba-
şı tutmaya yarayan kıskaç biçiminde aygıt. II Oylumlu...
Bir yöne eğilmiş olan. 3/ Alanya ilçesindeki ünlü mağa-
ra. 4/ Hayvanlara vurulan damga... Okyanusların çok
derin kesimlerine verilen ad. 5/ Gerçekte öyle olmadığı
halde öyle sayılan. 6/ Marangoz işlerinde ınce kenar per-
vazı... " — Tezonar": Heykelcimiz. 7/ Eli açık, cömert,
yiğıt... Verme, ödeme. 8/ Bir düşünce ya da karara kar-
şı çıkma. 9/ Osmanlı ordusunda ve donanmasında hafıf
piyade askeri... Pokerde, birbirini izleyen değişik fenk-
te beş karta verilen ad.