16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 KASIM 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Demirtaş Ceyhun, yeni kitabı 'Kod Adı: Ulu Hakan'da aydınlanmızın geçmişini irdeliyor 'Kimliğnnizi taıumlayamıyoruz' • Bugünün Türk aydınlan, kökenlerinin medreseden geldiğini ve medresenin bir bilim yuvası olduğu konusunda en küçük şüphe duymuyor. Medrese Türk aydınının kökeni olamaz. Edebiyat ve İslamiyetin tarihi dışında başka bir şey okurulmamış bir kurum medrese. Buradan yetişenlere nasıl GÜL ERÇETİN DemirtaşCe\hun. 'OsmanlıdaAvdınKa*- ramı' adlı yapıtının ardından bu kez yenı kı- tabı 'Kod Adı: l'lu Hakan'ın bırincı ciidi ile aydınlanmızın geçmişini, kendi deyımiyle Türk aydmının drammı irdeliyor. 'Türk ay- dınının temeii nedir?'. "1299'da kurulan bir uç be>liğinin 1400'lerde bir imparatoriuk ha- linedÖnüşmesi hangi kühürel temeUeredayan- maktadır?' sorulannın \ anıtlannı an\ or Cey- hun kitabında. Türk aydınının Osmanlı ger- çegı konusunda cahil olduğunu vurgulaya- rak yerleşik yanılgılan yıkmayı amaçlayan Ceyhun'la son kitabı iizenne konuştuk. - Kitabınıza 11u Hakan adını verme nede- niniz nedir? Bütün tarihımızi bılmediğimiz gıbı IL Ab- dülbamid'i de bilmıyoruz. Asıl kıtabın ikin- ci bölümünde ön plana çıkacak Abdülhamıd dönemı, ancak Osmanlı tarihinde kilit birye- re sahıp bu sultan. Kımilen Kızı! Sultan di- yor, ancak özellıkle dincı kesım ıçin bir 'ulu hakan'. kanuni ye. Fatüi'e ulu hakan demi- yorlarda Abdülhamid'i yeriere göklere sığ- dıramıyorlar. Osmanlı tarihinde ilk ders ki- taplan Abdülhamid dönemınde yazıldı. Ab- dülhamid bu kitaplan hatta mekteplerde oku- tulacak olanlan bıle ulemaya yazdırdı. Ule- ma da ıstediğı gibi çarpıttı bu kitaplardaki bilgileri. lşte düşünce hayatımızın temellerin- de bu kitaplar yatıyor. Bugün hâlâ bu kitap- lann çizdiği çerçeveler içınde bıçımlenıyor ay- dınlanmızın düşün dünyası. Bu nedenle Ulu Hakan kitabın adı. - OsmanlTda Ayduı Kavra- j mı adlı kitabını/jn ardından bir kez daha a\dınlanmızın geçmişini, vapısını irdeliyor- sunuz. Sizi a\dın ka\ramına çekenne? Evet aydın kavTamının üze- rinde çok duruyorum çünkü Türk avdınının hâlâ kimliğini tanımlayamadığını düşünüyo- rum. Türk aydmı bu tür tanım- lamalan tamamen kendisinı AvTupalılara endeksleyerek ya- pıvor. 'AcabaöyJemi?', 'Aydı- nımızın kökeni nedir?', 'Aydı- nunız nereden gelmiş,' sorula- n benim içm çok önem taşıyor. Aydınımızın kökenini biraz ka- nştırdığımız zaman büyük so- rularla karşılaştım. Bugünün Türk aydınlan, kökenlerinin medreseden geldiğı ve med- resenin bir bilim yuvası oldu- ğu konusunda en küçük şüp- he duymuyor. Medrese Türk aydınının kökeni olamaz. Bü- tün tarihi boyunca edebiyat ve tslamiyetin tarihi dışında ta- rih. coğrafya. matematik oku- tulmamış bir kurum medrese. Buradan yetişenlere nasıl ay- dın denir? - Medrese aydın yetiştirmi- yorsa nereden yetişivordu Os- manlı aydınlan? Medrese, Selçuklulardöne- minde Iranlılann Şii görüşüne karşı Sünni Hanefi görüşü yay- gınlaştırmak için kurulmuş bir kurum. Bu işlevini hîçbir za- man da yitirmedi. Osmanlının entelektüel zemini bu neden- le medreselere oturtulamaz. Osmanlı İmparatorluğu ıçin gerekli olan kültürel zemınin iki kaynağı var. Bunlardan bi- ri Divan şiiri. Abdülhamidza- manında yazılan tarihlere ka- dar Osmanlı şıirine Divan şi- in denmemiş, bu tarihlerdede son derece ağır eleştiriler ge- tirilmış bu edebıyata. Toplumun yaşamından atmak içın dınden. toplumdan kopuknır den- miş. Kültürel yapının bir başka kaynağı da En- derun okullan. Enderun terimı üç ayn ışlevi ifade edıyor aslında. Osmanlı sultanlannın yaşadıklan mekân. devietin yönetım merke- zı ve sarayda venlen eğitim anlamına geliyor. Divan şairleriyle Enderundan yetişenler za- ten çok benzer eğıtımlerden geçıyorlar. En- deruna Müslüman çocukian gıremiyor. Hıris- tiyan çocukian eğitiliyor burada. Divan şair- leri ise Müslüman çocukian. Ancak medre- seden yetışmış olsalar bile dışandan ek ders- ler alıyorlar. Bir tek Kuran bilerek şiir yazıl- maz zaten. Osmanlı tarihindeki iktidar kav- gası aslında hep bu özel derslerle ve Ende- rundan yetişen aydınlarla medreseden yetişen ulema arasmda geçmıştir. Çok açık bir gra- flk var burada. L lema saraya hâkim olduğu zaman imparatorluk tepetaklak gidiyor. Ule- ma saraydan kovulduğu zaman imparatorluk toparlanıyor. 'Çözüm hep orduda arandı' - Kitapta toplumsal ya da ekonomik bir so- nınla karşılaşıldığında Osmanlı ayduılannın da günümüz a>dınlaruıın da aklına ilk ordu- nun geldiğini söylüyorsunuz. Aydınlarla ordu arasındaki bu bağlanoyı biraz açar mısınız? Osmanlının maliyesinde tanmdan elde edi- len vergilerçok küçük bir yertutuyor. Asıl ge- liri fetihler oluştunıyor. Ordunun görevi bu- günkü gıbi sınırlan korumak değil yalnızca, devietin en büyük üretici gücü ordu. Ekono- mik bir birim. bir fabrika adeta. Örneğin do- nanma Akdeniz'i tutuyor. gelir sağlıyor; ka- ra kuvvetleri zengin bir ülkeye gidiyor, hem yağmalıyor bu ülkeyi hem de burayı vergiye bağuyor. Osmanlıdaki ilk sorunlar da ordu- nuc bu üretım niteliğindeki gücünün azai- masi) la başladı. O günkü teknolojıyle ordu- nun Alp Dağlannı aşıp Viyana'yı alması ola- naksızdı. Yakın Balkan topraklan birkaç kez fethedilip buralardaki zenginlikler tükendik- ten sonra Vıyana sınırlannda kaldı Osmanlı. Gelir sağlayabılmek için Kanuni döneminde bu kezdoğuya yönelindi. Ancak doğu sefer- leri çok daha masraflıydı. Gidılen yerler uzak olduğu için ıki kışı tstanbul dışında geçıriyor- du ordu. Bu da maliyetı birkaç kez arttınyor- du. Üstelik sefer düzenJenen toprakJarçok zen- gin >erler olnudığından elde edilen gelir de çok fa/la değildı. Sonuçta fetihler maliyeti kur- tarmamaya başladı. Bu nedenle Osmanlfda bütün sorunlann çözümü hep orduda arandı. Günümüz aydını da hâlâ yüzyıllardan gelen bir alışkanlıkla bir sorun olduğunda orduyu hatırlıyor. Ordu da zaten ö) le birgeleneği ol- duğu için kendisinde böyle bir hak görüyor. - Kitabuuzuı ikinci bölümünde ndere yer vereeeksiniz? -Abdülhamid dönemi agırlıklı olacak ikin- ci böiümde. Bu dönemde yapılan çarpıtma- laradeğinerek 'Timur 14O2'deYıldınm'ı yen- dikten sonra ancak birkaç ay kaldığı Anado- lu'yu tarihçik'rinıLan belirttikkri gibi taş üs- tönde taş kalmamacasına yakıp yıknuş mıdır gerçekten?' Öyle olduysa 'Sultan Çelebı to- pu topu on yü sonra devleti nasıl derleyip to- parladı \e torunu Fatih de gene topu topu 40 yıl sonra Bizans İmparatorluğu'na nasıl son veıth'?' 'Yavuz Sultan Selım 1517'deRkiani- ye Savaşı'ndan sonra hilafeti de gerçekten ls- tanbul'agetirmif midir?' gıbi sorulann > anı- tını arayacağım. İkinci bülümde Abdülhamid ön planda. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ) Attila Bayraktar'ın resim sergisi 4 Aralık'a dek DestekReasürans Sanat Galerisi 'nde 'Amacım kalıcı resimyapmak'• Paris'te yaşayan Attila Bayraktar'ın Türkiye'deki bu ilk sergisi, 40 yılın deneyimlerinden oluşuyor. Resimlerinde manzaralar, figürler sanatçının imgeleminde yer alan görüntüler. E S R 4 ALİÇAN LŞOĞLU Bundan tam kırk yıl önce. Gü- ze) SanatlarAkademisi'nden me- zun olduktan sonra Pans'e giden \ e orada yaşamaya başlayan At- tiia Bayraktar. Türkıye"de açtığı ilk kaşısel sergisi ile Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde izleyicilerle buluşuyor. Türkiye'de grafık eğitımı alan ve Paris'e sadece resimle uğraş- mak amacıyla gıden Bayraktar. o gün bu gündür resimle uğraşjyor. "Afişi terk ederek gittim Fran- saŞ'a. İşin \erinde öğrenilmesi ge- rektiğine inanıyordum" diyen sa- natçı. o günlerde Türkiye'de mü- zelerin azlığını, büyük ustalann yapıtlanm kitaplarda bıle görme- nin olanaksızlığını dile getiriyor. "Şimdi de pek yok. ama o günler- de miize >ok denecek kadar azdı. Büyük ustalann resimlerini gör- mek inıkinsı/dı. O dönemde gün- demde olan akımları sadece mec- mualardan takip edebiliyorduk. 'Y'aşamımboyTinca detnodeolmmacakbirresimyapınak için uğraştun.'(Fotoğraf: KADERTUĞLA) İşi yerinde görmek gerekhordu." Paris Milli "V'üksek Güzel Sanat- lar Okulu'nda iki yıl eğitim gören. Louvre Müzesi'nde ve dığer Av- rupa müzelerinde çaltşmalar ya- pan Atilla Bayraktar, bu çalışma- lan konferanslarla da destekledi. Türkiye'de buJunduğu süre için- de Karakedi, Tef. Akbaba ve Ak- şam gıbı dergi ve gazetelerde ka- rikatürleri de yayımlanan Bayrak- tar. Paris'e ilk gittiği dönemde re- simlerinde grafik eğitiminin etki- sini silmek için büyük uğraşlar \ennış. "10 yıldan fazla zaman harca- dım onlardan kurtulmak için. Kü- çümsemek aniamında sö\ lemi> o- rum... Grafik ve plastik sanadar birbirinden çok a\ n alanlar. Gra- fîk sanatiarda edindiğimiz birta- kım ahşkaolıklan ka\ betmek ge- rekhordu. L'zun birsüreyi bu prob- lemlerihalletmeye harcadun. Plas- tik form kola> kolay okullarda öğ- retilecek bir şey değil. Dekoratif içerikten plastik içeriğe geçmek benim için zor oldu." Attila Bayraktar'ın resimlerin- de manzaralar, figürler ağırlıkta. ancak bunlar sanatçının imgele- minde yer alan görüntüler."Bir re- sim ya "abstre'diı»ya da yoktur" diyen sanatçı. non-figüratif res- min bütün fazlalıklardan kurtu- lup hissedileni, duyulanı doğrudan doğruya verme açısından en temiz dıl olduğu görüşünde. u Resimde soyudaşma mutlak- nr, a>nca non- figüra tifte arük do- ğanın elemanlannı tamamen ken- di yarattığıınız şekil ve formlarla ifade ederiz." Bayraktar'ın Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde sergilenen re- simlennin tümü Paris'ten taşın- mış Istanbul'a. Buresimler 40 yı- lın deneyimlerinden oluşuyor. Res- min her şeyden önce iki rengin yan yana konulmasından meyda- na geldiğini belinenşanatçınjnre-y^,, simlen şekiller, kişiler ve görön- • tülerin bir aranjmanj olarak sunu- luyor izleyiciye. Guaş, yağlıboya, suluboya ve pastel çalışan sanatçı, Türkiye'de ilk kez bir sergi açsa da Paris'te bir- çok resmi sergilenmiş. Türkiye'ye geldikçe genç sa- natçılann çalışmalannı da yakın- dan takip eden Attila Bayraktar, genç kuşağın sanat dünyasına ye- ni bir soluk getirdiğine inanıyor. Yeni kuşağın kendilerinden daha şanslı olduğunu söyleyen sanatçı, gittikçe yaygınlaşmaya başlayan yayınlann doğru kullanılarak Av- rupa'daki ressamlar ve akımlarla hemen ilışki kurulması gerektiği- ni vurguluyor. Attila Bayraktar. "Bütün derdim kalıcı resim, demode olmayacak bir resim yapmak. Yaşamun bo- yunca bunun için uğrdşdm" diyor ve bir sanatçının yaşadığı toplum- sal olaylara ve dünyaya kapalı kal- maması gerektiğinin, etkilendiği bu olaylan tuvaline yansıtmak zo- runda olduğunun altını çiziyor. Attila Bayraktar önümüzdeki günlerde îstanbul 'dan sonra Rus- ya'nın Ryazan şehrinde de sanat- severlerle olacak. Anadolu Müzikleri ve Çalgılan Müzesi kuruluyorKültürSenisi- Kültür Bakanlığı. .Anıt- lar ve Müzeler Genel Müdürlüğü bünye- sinde îstanbul Yıldız Sarayı kompleksi içinde Anadolu MüzikleriveÇalgüan Mü- aesiçalışmalanna başlandı. Müzede, Etnem Cngör'ün 500 parçalık çalgı koleksiyonu ile çeşitli yerlerde bulunan ve unutuhna- ya yüz tutan çalgılann yanı sıra müzik ta- rihimiz içinde yer alan mum taş plak. gra- mofon ve diğer müzik dinleme araçlan sereilenecek. Yıldız Sarayı Cariyeler Da- ıresı restore edilerek müzeye dönüştürüle- cek. Anadolu MüzikJeri ve Çalgılan Mü- zesı ile Türk Müziğı ve Anadolu'da yaşa- mış uygarlıklara ait bütün çalgılann ilk ve asıllannın belgelendirilmesi. tarihsel süreç içinde var olan müziklerinin kronolojısi- nin çıkanlarak örneldenmesi ve kayda alın- ması, bu çalgılann ve müzıklerin kendine özgü ses kayıtlan ile biraraya getirilmesi sağlanacak. Müze çalışmalan şu başlıklar altında gerçekleştirilecek: Öncelikle Türkiye'de bulunan geleneksel bütün çalgılann mü- ze bünyesinde toplanması ve sergilenme- si; herçalgının veuzmanlartarafindan uy- gun görülen müziklerin ses kayıtlannm yapılarak bu kayıtlann bilgisayar ortamı- na taşınması böylelikle ziyaretçilerin her çalgının sesinı o çalgıyı izlerken dinleme- si \e teknik bilgi edinmesi; Mevlevı mü- zığı mehtermüziği. halk müziği gibi form- lann tanıtımı amacıyla orjinal ortamlann hazırlanarak görüntü ve sesın kullanımıy- la müziklerin daha iyi algılanmasının sağ- lanması; müzede yer alacak bütün ürünle- re ait bilgilerin bulunabileceği kitap, CD. broşür ve süreli yayınlann hazırlanması; müze bünyesinde oluşrurulacak yapım, onanm atölyeleri sayesinde çalgı ve mal- zemelenn sağhkiı koşullar altında onanl- ması \e asıllanna benzerlennin ürerilme- sı. Anadolu Müzikleri ve Çalgılan Müze- si'nın Kenan \ürttagül başkanlığındaki danışma kurulu üyeleri ise şöyle: Aydın Yer- likaya. SeyhanLKaneli, Tunçlanışık- Asım Cebect ŞeoolTîryaki. Sebahattin Türkog- lu. FilizÇağman. Yemlihan Atalay, Serdar TuğruL Gülşen Karakadıoğlu. Güner Öz- kan. Oğuz Elbaş. Ertuğrul Bayı^ktarka- tal, Nurhan Karadağ. Yalçın Tura, FüizYe- nişehirlioğlu. ŞenerOnakiı. Belkıs Dinçol. Aydın Yerlikaya yönetımindeki yürütme ku- rulu ise Gülşen Karakadıoğlu, Oğuz Elbaş, İsmail Lütfu Erol. BurcuTunakan \ e Gü- ner Özkan'dan oluşuyor. Kültür Bakanı İstemihanTalay,müzığın toplumlann kültürel bırikıminde önemli biryere sahipolduğunu vurguJayarak mü- ziğin aym zamanda toplum içindeki in- ıldız Sarayı kompleksindeki müzede, Ethem Üngör'ün 500 parçalık çalgı koleksiyonu ile unutulmaya yüz tutan çalgılann yanı sıra müzik tarihimiz içinde yer alan mum/'taş plak, gramofon ve diğer müzik dinleme araçlan sergilenecek. sanlann duygu ve düşüncelerini yansıttı- ğını söyledi. Talay, müze çalışmasınm ya- ru sıra yapılması planJanan projelerarasın- da Yıldız Sarayı içinde bulunan Büyük ve Küçük Mabeyn'in saray müze haline dö- nüşütürülmesi, yine Yıldız Sarayı içinde- ki Kaskat Köşku'nün restore edilerek sa- rayın taşınabilir küçük eşyalannın sergi- lenmesi olduğunu söyledi. Talayayncade- polarda kalan müzik aletlerinin bir araya getırileceğını ve elde edilecek binkıme görebuparçalann Cariyeler Dairesi'nin res- torasyon çalışmalan döneminde Topkapı Sarayı Sergi Alanı'nda sergileneceğini be- Iirtti. Talay, konuşmasının sonunda Kültür Bakanlığı olarak geçen yıl kaybettiğimiz opera sanatçısı Zehra Yıldız amsına bir CD ve sanatçının yaşamını konu alan bir kitap yayımlanması ıçin 10 milyariık bir katkıda bulunacaklannı söyledi. Ethem Üngör ise konuşmasmda 12 yıl boyunca tüm Anadolu'yu dolaşarak elde ettiği 500parçalık çalgı koleksiyonundan söz etti. Üngör, koleksiyonunda yer alan çalgının yapıcısrom değerli bir usta olma- sı, çalgının ünlü birine ait olması, yaşının 50'yi geçmesi. çalgının üstünde fildişi. se- def süslemelerin bulunınası \e sesinin gü- zel olmasının yanı sıra otantik bir özelli- ğinin olması ya da insanlann kendi imkân- lan ile yapmış olması gerektiğini söyledi. Cumhuriyetin 75 yılında Türkçalgılan ile ilgili hiçbirçahşmanın yapılmadığına dik- kat çeken Üngör, bugüne dek bu konuda- ki tekliflerinin değerlendirilmediğini de sözlerine ekledi. Oğuz Elbaş, müzeçalışmalannın teme- linde, Anadolu'nun ilk çağlanndan başla- yarak Orta Asya 'dan günümüze kadaruza- nan tarihsel dönemi geleneksel özellikle- riyle ortaya koymak olduğunu beürtti. El- baş. müze kurulduktan sonra müze içinde konserler vekonferanslar da düzenlenece- ğinı söyledi. Ertuğrul Bayraktarkatal da geleneksel müziği ve kültürleri tanımada geleneksel çalgılann önemli bir yeri olduğuna dikkat çekerek gelecek kuşaklann da müzedenya- rarlanabileceğini söyledi. ŞÜKRAN KURDAKUL Son OnBeş Gün Son on beş gün düşünceyle hareketin birlikte ya- şandığı bir zaman parçası oldu benim için. Önce, Filistin halkının bağımsızlıkyıldönümü ne- deniyle düzenlenen törenlere katıldım. 13-18 Ka- sım günleri yarım yüzyıldır süngü ucunda yaşayan bir halkın nice acılara göğüslerini siper etmiş ev- latlanyla göz göze geldim. Derinliklerindeki insa- nı tanımaya çalıştım onlann. Kadını, erkegi, gün görmüşü, genci, cahili, bil- gesi dünyaya "Hak verilmez, almır" ilkesini so- mutlamak için gelmiş gibiydiler. Aykırı toplum güçlerinin eskitemediği iki sözcük haklılığın simgesi olarak biçimleniyordu dudakla- nmda. "MüstakilFilistin..." Birey olma bilincini vatandaşlık bilincine dönüş- türen insanlarla biriikteydiniz. - Kaç yılını içerde geçirdin kardeşim Riyad? - On yılımı... Bağımsız Filistin için... - Oğlunuz Muhammed'i neden vurdular usta? - Filistin'in bağımsızlığını istediği için... Her soru benzer yanıtlarlakarşılanıyorFilistin'de. Yıllar yılı kasabaları, kentlen bile açık hava ha- pishanesine döndüriilen bir ülke burası. Yaralarını sarmaya uğraşan gazi ülkelerden bi- ri. Başkan Arafat'ı dinterken de anlıyorsunuz bu ger- çeği. Törenlerde özgürlük şarkılan söyteyenlerin coş- kulanndaki titreşimlerden de. Altı gün boyunca, uzun yolun son aşamalannı yaşayan direniş savaşçılannın kararlı sabnnı gör- düm Kudüs'te, Nablus'ta, Ramallah'ta, Eriha'da, Deyşa'da... Acılann sütüyle yaratılmış dizeler dinledim. Emel Akçalı'nın dilimize kazandırdığı Hannan Awad şiirini okurken olduğu gibi. "Ben bir çiçeğim, yoldaşım Kan meydanında Çevremdeki nesnelere aşinayım Gökyüzünü kucaklıyorum Ve şiir yazıyorum Gözlerinde tan ağaran Ve gökyüzünün ağladığı Kardeşlerim için, Kalplerinde aşk şarkısının Yeniden çaldığı kardeşlerim için Cömert vatanımız için Uzun yolculuğunda Yolumda ilertiyonım Yok oluyoruz ama ölmüyonız Imkânsız olandır ölen" Gerçekten, uzun yol olarak nitelediğim tam ba- ğımsızlık savaşımının son aşamalannda Filistin halkı. Çünkü var oluşunun kanıtı olan kimliğini ut- kulanyla gösterdi dünyaya. Silah tacirlerinin yok edemediği bu kimliği bes- leyen kültür zenginliği değil mi? • • • Sonra, Edebiyatçılar Derneğimizin Ankara'da 20-22 Kasım günlerinde düzenlediği "Cumhuriyet ^Dönemi Türk Edebiyatı Sempozyumu "na katıl- dım. Kültür ve edebiyat yaşamımızın vazgeçilmez kafalan 75 yıllık sürecin getirdiği utkulan değişik açılardan değerlendirdiler. II. Cumhuriyetçiler gibi güdümlü yadsımacılann, görmezlikten gelmeye çabaladıkları önemli sıçra- malar var yaşadığımız 75 yılın gizinde. Birincil ka- zanım tarihsel süreci yok sayan siyasal iktidarla- ra karşın toplumun değişik sınıf ve katmanlanndan gelen insanlann kültür birikimi, ikincisi bitip tüken- mek bilmeyen uygarlık dışı baskılara karşın bu kül- tür birikiminin yaşama geçirilme savaşımı. 194O'lı yıllardan sonraki çatışkıları anımsamaya Çalışalım. Aykırı güçler teslim alabilmişler midir ilerleme bilincimizi? Cumhuriyetin ve demokratikleşmenin gizli-açık düşmanlan taş koyabildiler mi ilerleme bilincimi- ze? Mehmet Gün'den elekîroakustik müzik dinletisi • Kültür Servisi - Mehmet Gün, 7 Aralık 1998 Pazartesi günü bariton ve soprano iki opera sanatçısının eşlik edecegi. bilgisayar destekli teknolojik ses efektleri ve tınılar üzerine kurgulanmış bir elektroakustik müzik dinletisi gerçekleştirecek. Mehmet Gün, Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'ndeki 'Şeytanın Son Günahı' adlı resim sergisi kapsamında canlı olarak gerçekleştireceği dinletide modern notasyonla kompoze edilmiş parçalardan örnekler verecek. Gelfn Çocuklar Birlikte Düşünelim' • KüMr Servisi - Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, 'Eğitime Katkı Projesi' kapsamında yayımladığı çocuk kitaplanna bir yenisini daha ekliyor. 'Gelin Çocuklar Birlikte Düşünelim' adlı kitap; çocukian, duyu algılannı kullanarak demokrasi, banş. çocuğun söz hakkı, kadın erkek eşitliği. iletişim. çe\Te gibi çağdaş toplumun kavramlan üzerine düşündürmeyi; güncel yaşamlannda, okulda, evde, sokakta her an gördükleri, karşüaştıklan örneklerle bunlan adeta yeniden bulgulayarak öğrenmelerini, düşünce üretmelerini sağlamayı amaçlıyor. Nazan Ipşiroğlu ve Zehra tpşiroğlu tarafindan yayıma hazırlanan kitap, görsel malzeme olarak pek çok karikatür içeriyor. Zülfü üvanelfnin romanı İspanya'da yayımlandı • Kültür Ser\isi - Zülfü Livaneli'nin "Engereğin Gözündeki Kamaşma' adlı romanı; Barcelona'da Edhasa Yayınevi tarafindan Ispanyolca olarak yayımlandı. 'Konstaniyenin Baş Hadımı' adıyla yayımlanan roman İspanya, Latin Amerika ve ABD'nin İspanyolca konuşulan bölgelerinde satışa sunuluyor. Roman. Ispanyol yazılı basınında büyük ilgi uyandırdı ve bütün büyük gazeteler romanla ilgili söyleşi ve makaleler yayımladılar. Romanın yayımlanışı nedeniyle Barcelona'daki El Raval Kitabevi'nde düzenlenen törende konuşma yapan yazar Porcel, Türk edebiyatmı değerlendirdi. Porce, daha önce romanlan İspanyolca da yayımlanmış olan Orhan Pamuk ve Yaşar Kemal'e de değinerek karşılaştırmalarda bulundu. Tören. ünlü yorumcu Maria Del Mar Bonet'in, Uivaneli'nin 'Leylim Ley' adlı şarkısını Katalan dilinde söylemesiyle sona erdi. f.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle