16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyefİ İmtivaz Sabibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç Genel Yayın Koordınatörû Hikmet Çetinkaya • Yazıişleri Müdürü. tbrahim Yıldız '• Sorumlu Müdür: Fikret tlkiz 9 Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara • Görsel Yönetmeır Fikret Eser lsnhbarat: Cengiz Yıldırım 0 Ekonomı. Özlem Yüzak # Kültür: Handan Şenköken t Spor Abdülkadir Yücelnıan • Makaleler Sami Karaören 0 Düzeltme' Abdullah Yazıcı 0 Fotograf Erdoğan Köseoğlu • Bilgı-Belge- Edibe Buğra • Yurt Haberlen- Mehmet Faraç Yayın Kurulu. Ilhan Selçuk (Ba$kan), Orhan Erinç, Oktay Kurtböke, Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner, F.rgun Balcı, tbrahim Yıldız, Orhan Bursah, Mustafa Balbay, Hakan Kara. AnkaraTemsılcısı. Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No 125, Kat.4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel 4195020 (7 hat), Faks 4195027#tzmırTemsilcısı:SentarKızık, H ZiyaBlv. 1352S.2 3Tel 4411220, Faks'4419117 • AdanaTemsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, InönüCd. 119 S No.lKat:l.Tel:363 12 11, Faks. 363 12 15 Muessese Müduıu Üstân Akınen 0 Koontaator Ahmet Konıban • Muha- sebe BUent Yener • idare Hüseyin Gürtr • l,sleOTie Öoder Çeflk • Bıİgı- Işlem Nail tnal 9 Bılgısayar Sıstem Mflrüvet Çüer«Saaş FazaelKnza MEDYA C: • Yönetun KunıJu Başkanı - Genet Mûdür Gulbin Erduran 9 Koordınatör Reha Işıtman # Genel MüdûrYarduncısı: SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 51395 80-51384*0^1, Faks.5138463 Ya\ımla>an \e Basan: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın \e Yayınctlık A Ş Turkocağı Cad 3¥ 41 Cagaloglu 34334 tst PK 246 Islanbul Tel 10 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 27KASIM1998 Imsak: 5.26 Güneş: 6.58 Öğle: 11.59 tkindi: 14.23 Akşam: 16.45 Yatsı: 18.12 www.cumhuriyet.com.tr Silikon yaptıpmam' • Çeviri Servisi- Yıllarca New York'lu yapımcılar tarafından dar gögüs ölçülen nedeniyle dikkate alınmayan Joana yeni Walt Disney filmi Mulan'ın film müziğindeki başansıyla tüm dikkatleri üzerine çekti. Estetik ameliyatı yaptırmayı yıllarca reddeden Joana'nın ilk single'ı da Avrupa'da yakında gösterime girecek olan filmle eş zamanlı olarak piyasaya sürülecek. Akkuyu ders kitaplarında • İZMİR(AA) -İçel'in Silifke ilçesinde kurulması planlanan ve çevTeciler tarafindan tepkiyle karşılanan Akkuyu Nükleer Santralı, ders kitaplanna konu oldu. Milli Eğitim Bakanlığf nın ilköğretim okullan 6. sınıflar için bu yıl hazırlattığı Sosyal Bilgiler Kitabı'nda, bu santrallann radyasyonlu atıklannın çevreye son derece zararh olduğu belirtilerek "Nükleer atıklann saklanması ve depolanması oldukça pahalı bir iştir. tnsan sağlığına zarar vermeyen daha güvenli, ucuz ve temiz enerji kaynaklannın varlığı ortaya konulmuştur" deniliyor. 2500 yıllık at arabası • BURSA(AA)- Balıkesir'in merkeze bağlı Üçpınarlar köyünde yol açma çalışmalan sırasında bir tümülüste bulunan ve MÖ 6. yüzyıla ait olduğu belirlenen at arabasının onanmı. Bursa Arkeoloji Müzesi'nde sürüyor. Mûze Müdürü Öcal Özeren, at arabası parçalannın, bölgede 2500 yıl önce kurulmuş "Akhemeytler" medeniyetine ait olduğunun saptandığını söyledi. At arabası kalıntılannın bulunduğu bölgede çok sayıda tümülüsün (mezar ve odası) yer aldığını, tümülüslere dönemin ünlü kişilerinin mezan ile mezannın altında yaptınlan odaya özel eşyalanmn konuîduğunu anlatan Özeren, çıkanlan at arabasının bir döneme ışık tutacağını kaydetti. Kadm danışma merkezi • ANKARA (AA)- Ankara Barosu, kadınlara hukuksal ve psikolojik danışmanlık vermek amacıyla 30 Kasım Pazartesi günü Ankara Adliyesi içerisinde "Kadın Danışma Merkezi" açacak. Ankara Barosu Başkanı Süha Okay, merkezde, kadına hukuksal yardımla birlikte dokümantasyon, yayın ve eğitim hizmeti de verileceğini bildirildi. Süha Okay, çalışmalann proje olarak Avrupa Birliği'ne sunulduğunu da kaydetti. Çinli kadına tazminat • PEKİN (AA) - Çin'de bir kadın, geçirdiği bir ameliyat sırasında karnında unutulan plastik bir tüple 19 yıl yaşadıktan sonra 80 bin yuan (9 bın 600 dolar) tazminat aldı. Basında yer alan haberlere göre 66 yaşındaki kadın, 1978 yılında geçirdigi ameliyat sırasında karnında unutulan 17 santimetre uzunluğundaki tüpten. geçen yıl kurtulabildi. 1985'te HIV virüsü taşıyan ya da AIDS olan hasta sayısı 5'ti; bu yılın eylül aymda 829'a ulaştı 'AIDSTiyi dışlayarak salgın önlenemez' Etkinlikler Sosyal sorunlan tartışılacak tstanbul Haber Servisi -AIDS Sa- vaşım Derneği'nin "1 ArahkDün- ya AIDS Günü" kapsamında ilk et- kinliği 30 Kasım günü Taksim Ata- türk Kültür Merkezi'nde gerçekleş- tirilecek. Saat 14.00'te başlayacak et- kinlikte konserler, konuşmalar, dia gösterileri ve sergiler yer alacak. 1 Aralık'ta Harbiye Askeri Müze'de, saat 13.OO'te "GençHkve AIDS" ko- nulu bir panel gerçekleştirilecek. Panelde, AIDS'lilerin sosyal sorun- lan, aile ve çevresiyle ilişkileri tar- Uşılacak. Levi's de gençleri HIV/AIDS'e karşı korumak amacıyla kampanya başlattı. Kampanya çerçevesinde Levi's'in bulunduğu tüm ülkelerde TV, sinema ve yazılı basında 'Con- dom Man' animasyonu ile gençle- rin HIV/AIDS hakkındaki hatah gö- rüşlerini sunan kısa metrajlı foto söyleşilere yer verilecek. Ayakkabı markası Rockland yet- kılılen de "Aydınlatabileceğimiz her Idşi, bin Idşinin hayaü demektir" dü- şüncesinden yola çıkarak 1 Aralık günü satıştan elde edecekleri geli- rin bir bölümünü AIDS ile Savaş Vakfı'na bağışlayacaklannı açıkla- dılar. Rockland yetkililen. "Amacımız, bu bağışlann öncülüğünü yaparak bütün değerli kuruluşlanmızı bu oze) gün çercevesindeyardıma çağır- makvebu korkunç hastalığı günde- me getirerek gençlerimizin ve toplu- mumuzun aydınlatılnıasına yardım- cı olmak" dediler. Asya'da AIDS HIV virüsü taşıyanlann ve AIDS'lilerin yüzde 95'i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Güney ve G.Ooğu Asya'da 6.7 müyon kışı AIOS'lı yada l\\\ ""virüsü taşjyor '•'•:•'.•: HIV taşıyanlann oranı' (15-49 yaş arası) | %0.5 -%8 Q %0.13-%03 • %0.03-%0.13 %0.0 -%0.03 Bu bötgelerdeki venlerelde edilemedi. C tahmini) tstanbul HaberServisi- "Çağm vebasT ola- rak adlandınlan ve yeni gelıştirilen ilaç ka- nşımlanyla öldürücü yönü bir ölçüde kont- rol altına alınan AIDS, Türkiye'de yayılma- ya devam ediyor. Sağlık Bakanlığı'nın veri- lenne göre, AIDS'in ülkemizde ortaya çık- tığı 1985 yılında HIV-AIDS'li hasta sayısı 5 iken, bu rakam 1998'in Eylül aymda 829'a ulaştı. 1 Aralık Dünya AIDS Günü'ne kısa bir süre kala dünyadakı HIV-AIDS'lilerin sayısı 33.4 milyona yükseldi. Türkiye'deki HIV- AIDS'lilerin 376'sı he- teroseksüel ve biseksüellerden, 84'ü damar içi madde kullananlardan, 14'ü de hemofili hastalanndan oluşurken, 36 kişinin kan nak- li yoluyla, 7'sinin doğumsal yollardan bu hastalığı kaptığı açıklandı. 312 kişiye ise hastalığın nasıl bulaşüğı bilinmiyor. Sağlık Bakanlığı'nın kayıtlannda, HIV-AIDS has- talannın 698'inin TC yurttaşı, 131 'inin ya- bancı uyruklu olduklan belirtiliyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, AIDS yüzde 80 oramnda cınsel ilişki, yüz- de 5 kan nakli, yüzde 10 damar içi madde kul- lanımı ve yüzde 5 de doğum yoluyla yayılı- yor. 1981 yılında tanımlanan AIDS hastahğı- nın hızlı yayıhmı, AIDS'e yakalananlarda kişısel sorunlan ve toplumsal konumlannda- ki değişiklikleri de beraberinde getiriyor. AIDS Savaşım Derneğı Başkanı Prof. Dr. Enva-Taü Çetin, Birleşmiş Milletler'in (BM) "1998 Dünya AIDS Kampanyası"nı, "Deği- şiıniGüclendir" sloganıyla gençlere yönlen- dırdiğını belırtti. Çetin. "Bizûn de çalışma- lanmızdaki ana konulanmız gençlerin HIV- AIDS konusunda bilgilendirilmesi ve gençle- • Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, AIDS yüzde 80 oranında cinsel ilişki, yüzde 5 kan nakli, yüzde 10 damar içi madde kullanımı ve yüzde 5 de doğum yoluyla yayılıyor. re korunmavoüannınöğretihnesiamaanayö- nefiktir" dedı. Hastalık sonucunda ortaya çıkan aynmcı- lığa ve damgalamaya karşı çıkılması gerek- tiğini savunan Prof. Çetin şöyle devam ettı: "Salguun önlenmesi, HTV-AIDS'lileri dışla- ma, terk etme ve onlann sorunlannı yok say- ma ile değil, bu konuda in&ani değeriere sa- nlma yoluyla mümkündür. AIDS toplumun hastalıgıdır. AIDS hastalannın da toplumda- ki herkes kadarsağhkholmavetedaviolanak- lanndan vararlanma hakkı vardır." Dünyadaki 33.4 milyon HIV-AIDS'lile- rin yüzde 95'ini gelişmekte olan ülkelerde- ki insanlar oluşturuyor. 1998 yılında AIDS'e 5 milyon 800 bin kişi yakalandı. Bunlardan yansı 15-24 yaşlan arasındaki gençler. AIDS'e yakalananlann 590 binini ise 15 yaşın altın- daki çocuklar oluşturuyor. 1998 yıh içinde 2 milyon 500 bin kişi AIDS nedeniyle yaşa- mını yitirirken, yakalananlann yüzde 70'ini Afrikalılar meydana getiriyor. Doğu ve Gü- neydoğu Asya'daki AlDS'Ii sayısı ise 6.7 milyonu buluyor. Kamboçya ömeği AIDS'in genelevlerde de çok yaygın bir tehlike oldu- ğunu ortaya koyuyor. A i D S ' l e s a v a ş ı m d a y e n i b i r a d ı m HlVvirüsüne karşı etkîli flaç SOFYA (AA) - Çağm vebası olarak bilinen AIDS hastalığına karşı mücadele tüm dünyada devam ederken Bulgaristan'da bir profesör, HTV virüsünün hücreleri etkilemesini önleyen yeni bir ilaç geliştirdi. Bulgaristan Deney, Patoloji ve Parazitoloji Enstitüsü'nden yapılan açıklamada, Prof. Evgeni Gibev tarafından geliştirilen yeni ilacın bugüne kadar bulunan diğer AIDS iiaçlanna göre en az 3 kat daha etkili olduğu öne sürüldü. Araştırma çahşmalannın henüz tamamîanmadığım belirten enstitü yetkililen, ancak 780 kobay ve 10 gönüllü AIDS hastası üzerinde yapılan deney çalışmalanndan son derece başanh sonuçtar elde edildiğini açıkladılar. Enstitü yetkililen, söz konusu ilaçla ilgili araştırmanın tamamlanması için Avrupa Birliği'nden yardım isteneceğinı dile getirdiler. 'AIDS'in cinselyolla bulaşması utanç vet ÖZCAMGllNEŞ ŞANLIURFA - Türkiye Aile Sağlığı ve Plan- laması Vakfi'nca (TAP) başlatılan "Aik Sağhğı Ko- nusunda Medya ile Destek CMuşturubnası Proje- si" kapsamında yapılan bir araştırmava katılan yerel gazeteciler, AIDS'in cinsel yolla geçmesi- ni utanç verici, kan yoluyla bulaşmasını ise nor- mal buldular. TAP Vakfi'nın yürüttüğü projeye baz oluştur- mak üzere pilot bölge seçilen Adana ve Şanlıur- fa'daki 34 yerel medya çalışanı üzerinde araştır- ma yapıldı. Haber müdürü, muhabir, radyo ve te- levizyon yapımcılannın katıldığı araştırma ile il- gili raporda, yöre insanmın aile sağlığı konusun- da doktora başvurmadığı, gitse bile sağlık ocak- lanmn çok kötü durumda olduğu belirtildi. Üreme sağlığı, aile planlaması ve güvenli an- nelik hizmetlerine ulaşmamn zor olduğu, söz ko- nusu konularla ilgili televizyon programlannın kaduılar tarafından "Ajıpor" denilerek izlenme- diği kaydedilen raporda, halkın bu konudaki ha- berlere kapalı olduğu bildirildi. Raporda şugörüşlere yer verildi: "AIDS'in cin- sel volla geçmesini utanç \erici. kan \oluyla bulaş- masını ise normal bulan kaüumcılar, sağlık görev- lilerinin cinsel volla geçen hastahğa yakalananla- raözeDveanlayişlay'aklaşınadığııuvurguladılar.'' Kız kaçırma olaylannm başlık parası, kan da- vası gibi nedenlerle sürdüğü, kadının eşi tarafin- dan dövülmesinin "aile içi şiddet"ten sayılmadı- ğından üzerinde dunılmadığına işaret edilen ra- porda, kadına yönelik şiddetin nedenleri arasm- da cinselliğin ilk sırada geldiği, işleri kötü giden veya cinsel başansızlığa uğrayan erkeğin eşini dövdüğü belirtildi. Ünlü mankenler yolnldıiÇeviri Servisi- Zayıf, bitkin ve gözle- rinin altı morarmış fotoğraflanyla, 9O'lı yıllann ünlü top modellerinden farklı gö- rüntüsüyle doruğa çıkan Kate Moss ge- çen hafta içinde Londra yakınlannda bir psikiyatri kliniğine kaldınldı. Eğlenme- ye ve sabahlara kadar süren partilere düş- künlüğüyle tanınan süper model Kate Moss'u, yorgunluk ve depresyon tanı- sıyla kaldınldığı klinikte uzun bir terapı süreci bekliyor. 9O'lı yıllarla birlikte podyumlarda fir- tınalar estiren top modellerden artık sa- dece ikisi, Claudia Schiffer ve Naomi Campbell eskisi kadar yoğun çalışıyor. Moda uzman çevreleri diğer top model- lerin yaşadıklan tempoya dayanamaya- rak yavaş yavaş mesleklerinden çekil- diklerini ve kozmetik gibi yan moda sa- nayiilerine kaydıklannı belirtiyorlar. Cla- udia Schiffer ve Naomi Campbell'in ise intihar teşebbüsüne varan depresyonlar ve içe kapanma süreçleri yaşadıklan bi- liniyor. Aralannda Elle MacPherson, Christy Turüngton ve linda Evangelista gibi dün- yaca ünlü adlann bulunduğu birçok mo- del de mankenlikte doğal smırkabul edi- len 30-32 yaş sımnnı aşmış bulunuyor. Pisıyboy Dergisi için kısa bir süre önce so- yunan Cindy Cravvford'un yeni eşiyle birlikte aldığı bu karar ise, podyumlara bir veda niteliğinde görülüyor. Aynca Crawford, çocuk istediğini ve bu pozla- n doğumdan sonra vermek istemediğini yaptığı söyleşilerde de belirtmişti. Kate Moss, yorgunluk vedepresyon tanısrvla psikiyatri kliniğine kaklınkü. 4. Balneoloji Kongresi' başladı 'Hekim kontrolü olmadan kaphcalar kullamlmamalı' e-posta: tan (â prizma. net. tr tstanbul Haber Servisi - Türk insanının en büyük alış- kanlıklanndan bın olan kap- lıcalar konusunda bilinçsiz olduğu belirtildi. Prof. Dr. Zeki KaragüUe, kaplıcaya gitmenın Türkiye'de gele- neksel olduguna dikkat çeke- rek "Her yıl kaphcaya giren 8^-10 milyon insanın yalnız- ca yüzde 10'u hekim kontro- lünden geciyor. Kaphcalar, doğru hastanın. doğru kap- bcaya. doğru zamanda gidip doğru tedavi olması halinde yararhdu*" dedı. İstanbul Tıp Fakültesi Tıb- bi Ekoloji ve Hidro-Klima- toloji Araştırma ve Uygula- ma Merkezi tarafindan dü- zenlenen "IV. Ulusal Balne- oloji Kongresi" dün başladı. Bugün de devam edecek olan kongrede, doğal kaynakla- nn tedavi amaçlı kullanım- lan tartışılacak. Türk insa- nın doğal tedavi olarak kap- lıcalan önemsediğini belirten Prof. Zeki Karagülle. "Oy- sa iklim. çamurlar, gazlar ve termal sular da doğal tedavi yöntemlerdir. Bizinsanlanmı- zın bakış açısını genişletmek istiyoruz" dedi. Karagülle. Türkiye'de geleneksel ola- rak yıllardır gidilen kaplıca- lann 20 yıldır bilimsel ola- rak ele alındığını söyledi. Kaphcalardan banyo, içme ve inhelasyon (soluma) ola- rak 3 yöntemle yararlanıldı- ğını belirten Karagülle, "Kro- nik hastahklann tedavisinde kaphcalardan vararlanıhr. Kapbcalara gelenlerin >üz- de 80"i romatizmadan şikâ- yet edivor. Kaphcalar bunun dısında Solunum sistemi, ji- nekoloji, sindirim sistemi, kalp-damar ve dolasun bo- zukluklan gibi hastahklarda da eÜdBdir" diye konuştu. Türkiye'de sadece 25 tane uzman hekim olduğunu da ifade eden Karagülle, bu sa- yının arttınlmasını ıstedi. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN 'Hangi Istiklâl Vardır ki!...' Avrupa'nın, şu 'evrensellik' numarasıyla y^J 'kimliksizleştirme' operasyonunu, Gâzi'nin nasıl değertendirdiğine bir göz atalım mı? Hele, Kont N. Trubetskoy'un 'tespiti'ni bir hatırlayalım, aynen şu- dur: "...her bir Avrupalının gizli arzusu; yerkürenin tüm halklannın 'kimliksizleştirilmesi' ve tüm öz- gün kültür kimliklerinin (sadece bir tanesi, yâni Avrupa kürtürü hâriç) yıkılmasıdır bu kültür 'ev- rensellik' iddiasında olup, tüm öteki kültürteri, 'ikinci sınıf durumuna sokrnak jstemektedir..." (Te- on dergısı, Ekim 1998, s. 14) J. M. Albertini'nın, aynı konudaki sözlerini hatıria- mak da, bana çok yararlı görünüyor; peki, o ne de- mişti: "...sömürücü, yerli halkın, metropoldeki sömür- geci halka benzemesi amacıyla, eski anlayış ve kuruluşlara, yeni bir biçim vermeye çalışır; ama yerlileri aşağı bir düzeyde tutarak, tam bir ben- zeriikten kesinlikle kaçınır..." "...bu politika iki temel ırkçı duşünce üstüne ku- rulmuştur. Bu düşüncelere göre, hiçbir insan için bir Avrupalıya benzemekten, daha güzel bir şey olamayacagından ötürü, Asya, Afrika ve Latin Amerika halkına, Batı uygarlığı aktanlmaiıdır ve Nçbir uygariık Avrupa uygarlığından üstün değil- dir..." (Azgelişmışliğin Mekanızması, s. 141, MAY Ya- yınlan, 1974) Birbirinden on yıllarca sohra ifade edilmiş bu dü- şünceler, iki 'anafikı'r'de,şaşılacak surette birteşmi- yor mu? 1/ Kültürünü 'evrensel' ilan eden 'emperya- list' 'Batı'lı, öteki kültürieri reddeder, kendi kültürünü 'aktarmaya' çalışır. 2/ Bu 'aktarma'da, öteki kültürie- ri ve halklan, 'aşağı düzeyde tutarak, tam bir benzer- likten kaçınır 1 ve öteki küttürteri 'ikinci sınıF durumun- da bırakır. Türkiye'yi ıslah etmek gibi bahanelerle...' Q imdi Gâzi Mustafa Kemal Paşa'nın aynı olayı na- O sıl 'saptadığına' bakmak istemez miydiniz? "...Avrupa'nın bütün ilertemesine, yükselmesi- ne ve uygariaşmasına mukabil, Türkiye gerile- miş, düştükçe düşmüştür. Türkiye'yi yok etmeye girişenler, Türkiye'nin ortadan kaldınlmasında çı- kar ve hayat görenler (...) çıkarlan paylaşarak it- tifak etmişlerdir. Ve bunun sonucu olarak birçok zekâlar, duygular,fikirlerTürkiye'nin yok edilme- si noktasında yoğunlaşmıştır. Ve bu yoğunlaşma, yüzyıllar geçtikçe oluşan kuşaklarda, adeta tah- rip edici bir gelenek şekline dönüşmüştür. (Şim- di buraya dikkat) Ve bu geleneğin, Türkiye'nin ha- yatına ve vartığına aralıksız uygulanması sonucun- da; nihayet, 'Türkiye'yi ıslah etmek', Türkiye'yi uy- garlaştırmak' gibi birtakım bahanelerle, Türki- ye'nin iç hayatına, iç yönetimine işlemiş ve sız- mışiardır. Böyle elverişli bir zemin hazıriamak güç ve kuvvetini elde etmişlerdir..." Ya şu söyledikleri, Kont Trubetskoy'un da, Alber- tini'nın de söytediklerini, nasıl doğruluyor: "...bunun etkisi altında kalarak, milletin, en çok da yöneticilerin zihinleri tamamen bozulmuştur. Artık durumu düzettmek, hayat bulmak, insan ol- mak için, mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bü- tün işleri Avrupa'nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi zihniyetler ortaya çıktı..." Peki şu 'tespite' ne buyrulur? "...Türkiye'de fikir adamlan, adeta kendi kendilerine hakaret edi- yorlardı; diyorlardı ki, 'Biz adam değiliz ve olama- yız, kendi kendimize adam olmamıza ihtimal yok- tur'. Bizim canımızı, tarihimizi, variığımızı; bize düşman olan, düşman olduğundan hiç şüphe edilmeyen Avrupalılara, kayrtsız şartsız bırakmak istiyorlardı. 'Onlar bizi idare etsin' diyorlardı..." (6 Mart 1922) Bu kadar mı, hayır! Aradan çok geçmeden, 'Avru- palı'nın, 'meseleyi', Türkiye'ye karşı nasıl koyduğu- na tekrar dönecek; şu müthiş sözleri söyleyecektir, ki 'kimliksizleştirici uygulamalan' nasıl 'yakaladığını' ve 'onlara' nasıl karşı çıktığını açıkça göstermekte- dir. "...yüzyıllardan beri düşmanlanmız, Avrupa ül- keleri arasında, Türklere karşı kin ve düşmanlık fikirleri yaymışlardır. Batlı zihinlere yerleşmiş bu fikirler, özel bir zihniyet vücuda getirmişlerdir. Bu zihniyet, hâlâ ve her şeye rağmen mevcuttur. Ve Avrupa'da hâlâ Türk'ün hertüriü gelişmelere kar- şı bir adam olduğu, manen ve düşünsei düzeyde gelişmeye elverişsiz bir adam olduğu zannedil- mektedir. Bu çok büyük bir yanılgıdır..." "...bizi aşağılanmaya mahkûm birtoplum ola- rak tanımakla yetinmemiş olan Bat, çöküntümü- zü kolaylaştrmak için, elinden geleni yapmıştır. Batı ve Doğu zihinlerinde, birbirine karşı iki ilke söz konusu olduğu vakit, bunun en büyük kay- nağını bulmak için, Avrupa'ya bakmalı. Işte Av- rupa'da aralıksız mücadele ettiğimiz zihniyet bu- dur..." (Eylül 1923) Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir!' t O ' s t e m ' > neresinden bakılsa, Gâzi'nin bu 'müca- O delesini' haksız bulacak, onu ve 'Müdafaa-i Hukuk Doktrini'ni, 'ecnebi düşmanlığı' ile itham edecekti, varsın etsin! Mustafa Kemal Paşa, üste- lik bir 'ecnebi' gazeteciye, -Fransız gazetecisi Ma- urice Pernot'ya,- gözünü kırpmadan şunlan söyle- yebilmiştir: "...eğer 'ecnebi düşmanlığından', o kadar pa- halı elde edilen bağımsızlığa gölge düsürebitecek her şeyden nefret etmek anlamı çıkanlırsa, evet, bizim 'ecnebi düşmanı' olduğumuz söylenebilir. Size açıkça söyledim, sonuna kadar açık sözlü olacağım. Henüz güvenimiz yerinde değildir, ev- velce 'ecnebi' teşebbüslerinin, ecnebi amaçlan- nın içimizde uyandırdığı kaygılar, bütünüyie orta- dan kalkmış değildir. Eğer bazen ihtiyatiı hareket ediyorsak, aşın derecede kuşkulu davranıyor- sak, bize çok pahalıya mal olan özgüriüğümüzü kayİsetmek korkumuzdandır..." (1923) Gâzi Mustafa Kemal, Avrupa'nın, çevre ülkelerine, -bu arada tabiı Avrasya'ya (Turan'a)- ne gözle bak- tığını, niyetinin ne olduğunu; Kont Trubetskoy'dan da, Galiyef'den de, hiç aşağı kalmayan, bir açıklıkla görmüş; hem işin aslını, hem de geleceğe dair en- dişelerini, birer birer açıklamıştır. Avrasya Projek- siyonu konusundaki fıkirlerine geçmeden, 'Batı'lı 'kimliksizleştirici'lere, 'uygar1aştıncılar'acevab\ neol- muştu, onu mu merak ettiniz, aynen şudur: "...hangi istiklâl vardır ki, yabancılann nasihat- larıyla, yabancılann planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir; tarihte, böy- le bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirii sonuç- larla karşılaşmışlardır. (Buraya dikkat ısterim) Işte, Türkiye de bu yanlış zihniyetle sakat olan, bazı yöneticiler yüzünden; her saat, her gün, her yüz- yıl biraz daha çok gerilemiş, daha çok düşmüş- tür..." (6 Mart 1922) Inanılır şey mi, aynı hataya düşeceğimizi, adeta görmüş; uyanyor! httpV/ www. prizma.net tr/ A ILHAN http'7/www.eda.tr/-bilgryay/yazar/ailhan.ht)m
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle