16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 1998 PAZAR OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Prof. Besim Tanyel'in Yıldızının Parladığı An ERDALİNÖNÜ B asında çıkan bir ölüm du- yurusu, Ege Üniversite- si'nden emekli fizikpro- fesörü, Atom Enerjisı Ko- misyonu üyesı Besim TanyePi kaybettigimizi haber verdi. Prof. Tanyel, Ege Üniyer- sitesi'ne gitmeden önce Ankara Cni- versitesi Fen Fakültesi'nde fakültenm kuruluşundan başlayarak yıllarca öğre- tim üyeliği yapmıştı. Orada önce öğ- rencisi, sonra meslektaşı olmaştum. Bu yazıyla arkadaşımı saygı ile anarken, o dönemde Türk bilimine yaptığı sıradı- şı bir katkının öyküsünü anlatmak isti- yorum. Olayın bence şöyle ilginç bir yanı da var. Yıldızın parladıgı anlar diye bir de- yim vardır. Bununla genellikle bir de- hanın fikir ya da eylem olarak insanlı- ğı etkileyen buluşlar, devrimler yaptığı dönemlerbelirtilir. Ama sanıyorum ki, sıradan insanlara da yaşamlan boyunca en az bir kez yıldızlannın pariayabile- ceği bir an geür. O anı iyi değerlendire- bilirlerse, o güne kadaryaptıklannı çok aşan ölçüde bir başanya imza atabilir- ler. tşte anlatacağım ûlayda Besim Tan- yel. karşısına çıkan böyle birfirsattan en iyi biçimde yararlanma becerisini gös- termiş ve birçok bilim adamımızın ya- şamını olumlu yönde etkilemiştir. Yanm yüzyıl önce, İkinci Dünya Sa- vaşı sonunda. atom enerjisı ve onun et- rafindaki nükleerteknoloji, dünyaya ye- ni ufuklaraçan bir çağın müjdecisi ola- rak ortaya çıkmıştı. O günlerde bu alan- daki bilgiler büyük ölçüde ABD 'nin te- kelindeydı ve tüm ülkelerbu bilgileri pay- laşmak öztemi içinde idiler. Böyle bir ortamda, ABD Cumhurbaşkanı Eisen- bower, 8Aralık 1953 günü yaptığı bir konuşmada, savaşı bitirmek için kulla- Bj)an atom enerjisinden tüm dünyanın banşçj amaçlar için yararlanması za- -manının geldiğini söyledi ve bu hedefe yönelikkapsamlı birplanaçıkladı. 'Ba- nş için atom' adını verdiği bu projede, önce bütun ülkelere hizmet edecek, akıl v e teknik yardım verecek bir uluslara- rası atom enerjisi ajansının kurulması- nı öneriyor, sonra, isteyen ülkelerde bir nükfeer araştırma reaktörü kurulması için gerekli bilgiyi ve zenginleştirilmiş uranyum yakıtmı sağlamayı ABD adı- na üstleniyordu. Eisenhovver'ın önerisi büyük ilgi uyan- dırdı, bütün dünyada çok olumlu karşı- landı. Birleşmiş Milletler derhal hare- kete geçti. Viyana'da bir uluslararası atom enerjisi ajansının kuruJmasına baş- landı. ABD Kongresi'nde gerekli görüş- meler tamamlandıktan sonra Amerikan hükümerinin projeyi başka devletlere daha iyi anlatmak ve katılmalannı sağ- lamak için girişime geçtiğini gördük. Bu sırada Türk hükümeti de projeye ka- tılmaya karar verdi ve Dışişleri Bakan- lığı NATO Dairesi, ABD ile bu konuda yapılacak görüşmeleri yürütmek, gere- ğini yapmakla görevlendirildi. NATO Dairesi'nin başkanı Büyükelçi Hüvey- da Mayatepek, böylece, bilmedıği bir konuda anlaşma hazırlamak göreviyle karşı karşıya kalmıştı. Kendisine biryar- dımcı aradı ve en yakınında Ankara Fen Fakültesi'nde nükleer fîzik dersi ver- mekte olan Prof. Besim Tanyel'i, ba- kanlığa danışman atadı. Amerikalılarla yapılan ilk görüşme- de, Eisenhower'm öneriJerini içeren bir anlaşma taslağinın hazır olduğunu gör- düler. Amerikan tarafı, propaganda ya- rannı arttırmak için, anlaşmanın gecik- meden imzalanmasını istiyordu. Bu aşa- mada Tanyel, getirilen taslakta önemli bir eksikJik gördü ve bunun bilim yaşa- mımız için önemli bir firsat yarattığını sezdi. ABD, başka ülkeler gibi Türki- ye'ye de, bu yeni alanda ilerlemek için bir yardım yapmak istiyor ve konuyu bi- len bir Amerikan firmasının, ücreti kar- şılığında Türkiye'de bir araştırma reak- törü kurmasını sağlıyordu. Yalnız bu araştırma reaktöründe kim, nasıl araş- tırma yapacaktı? Henüz Türkiye'deki bilim insanlan, fizikçiler, kimyacılar, biyologlar, doktorlar nükleer teknikJeri kullanarak araştırma yapmasını bilmi- yorlardı. Bu teknikleri ve yeni bilimsel yaklaşımlan öğrenmenin kolay bir şey olmadığını, çok zaman ve çaba istedi- ğini, Besim Tanyel, kendi geçirdiği de- neyimden biiiyordu. Doçentliği sırasın- da nükleer alanda çalışmak için Fen Fa- kültesi'nden izin alarak ABD'nin ileri bir üniversitesinde bir yıldan fazla kal- mış, yeni birbuluş getirebilecek bir araş- tırmaya girişmiş. fakat izin süresi bitip geri çağnldığı için, sonuca varacak vak- ti olmamıştı. Tanyel, bir kez araştırma reaktörü ku- rulduktan sonra hükümetlenn konu ile ilgilerinin azalacağını tahmin etti. Bu ne- denle, gerekli araştıncılann yetişmesi- ni sağlayacak ayn bir programın anlaş- maya konulmasını ve ancak bu prog- ram tamamlandıktan sonra reaktörün yapımına başlanmasını önerdi. Doğru- dan doğruya kendi inisiyatifi ile ortaya attığı bu öneriyi Amerikan tarafi önce kabul etmedi. Böyle bir ek programın, anlaşmanın uygulanmasını geciktirece- ğini öne sürerek reddettiler. Fakat Ma- yatepek, Tanyel'in önerisinin sağlam bir gerekçesi olduğunu gördü ve onu destekledi. Bu durumda iki ülkenin dı- şişleri görevlileri anlaşamadılar. Birkaçgöruşmeyapıldı. Sonunda Tan- yel, toplantıdaki Amerikalı bilimcileri ikna etmeyi başardı. Onlann desteğiy- le, 40 kadar Türk üniversite öğretim üyesinin iki yıllık sürelerle ABD'nin ileri araştırma merkezlerinde çalışma- sını sağlayacak parasal bir desteğin an- laşmaya konulmasını Amerikan temsil- cileri İcabul ettiler. Bu ek projeyi de Dı- şişleri Bakanlığı yürütecekti. Tanyel'in Amerikalılar karşısında tek başına diren- mesi hem istediği programın anlaşma- ya girmesini sağlamış hem de ona Ma- yatepek'in büyük güvenini kazandır- mıştı. Anlaşmanın imzasıyla birlikte araştırma programı yürürlüğe girdi. He- nüz bir atom enerjisi komisyonu kunıl- muş olmadığı için anlaşmayı uygulama görevi NATO Dairesi'ne verildi ve Be- sim Tanyel programa katılacak bilimci- leri belirleyecek tek seçici oldu. Tanyel, bu olağandışı yetkisini, krşi- sel beklentilerini ve duygulannı bir ya- na bırakarak tam biryansızlıkla (taraf- sızlıkla)kullandı. Herdaldan, araştırma yetenekleri bilinen öğretim üyelerini seçti ve izlence (program) büyük birba- şan ile uygulandı. Seçilen kişiler prog- rama canla başla katıldılar. ABD'de kal- dıJdan sürede Türk bilimciierinin adla- nnı dünyaya duyuran önemli araşrırma- lar yaptılar. Ömeğin Feza Gürsey, Bro- okhaven Ulusal Araştırma Merkezi 'nde- ki çahşmalanyla dünyanın önde gelen fizikçileri arasına girdi. Nükleer reak- tör kuramı (teonsi) sağlık fizigi, bölü- nebilir elementlerin kimyası, nükleer tıp, izotoplann bilimde ve sanayideki uygulamalan gibi, atom enerjisiyle doğ- rudan doğruya ilgili birçok konunun uz- manJan bu programla oluştu. Yalnız Be- sim Tanyel'in kendisi yararlanamadı. Programın takvimi içinde. onun araştır- ma yapmak için ABD'ye gıtme zama- nı gelince fakültesi gerekli ızni verme- di. İki yıllık araştırma programına katı- lıp dönenierin yardımıyla fstanbul'da Çekmece Nükleer Araştırma Merke- zi'nin kunılmasına girişildi ve orada yıllarca yararlı araştırmalar yapıldı. Ya- zık ki sonradan bu alana gereİcen ilgı gös- terilmedi ve çalışmalar, dünyadaki ge- lişmeleri izleyecek hızla ilerleyemedi. Bu, ayn bir öyküdür. Eisenhovver'ın banş için atom proje- si, Türkiye'ye bir nükleer araştırma re- aktörünü şöyle ya da böyle gerirecekti. Ama Besim Tanyel'in eline geçen fir- satı iyi değerlendirerek başlattığı araş- tırma programı, ABD'nin önerisini aşan boyutİarda Türk bilim yaşamım canlan- duîlı. Duraklamayagirilmişbirdönemin aşılmasını sağlayan atılımlara yol açtı. Geçen ağustosta yaşama gözlerinı yu- man Tanyel'in bugün unutulmuş olan bu hizmetini bilim tarihimizin yetennce değerlendıreceğini umuyorum. kendisi- ni minnetle anıyorum. İlhan Koman ve 'Akdeniz' Yontusu... ALİH.NEYZİ * Ihan Koman. ülkemizde ender yetişen usta bir I vontucu(heykelci)idi. Yazgısı öyleymiş: Yon- I tuculukta ustalığını, yerieştiğı tsveç'te kanıtla- I dı. Yapıtlan İsveç, Danımarka ve Belçika'da bir- -M~ çok meydanı süslemektedir. Vatanına öylesine bağlı idi ki, uzun yıllar yaşadığı Isveç'in uyrukluğu- nu almak için başvurmamış ve yıllarca ders verdiği Yerli Üretimde üniversitede kendisini profesörlüğe atayabilmek için İsveç Parlamentosu özel biryasayla I. Koman'ı onur- sal uyruk üan etmiş ve o yıllarda bizim hükümetimiz de çifte pasaportlu olmayı kabul, hatta teşvik ettiği için, son yıllarda iki pasaportlu olmuştu. Ölümünden sonra, İsveç hükümeti, ardında kalan bitmiş yada pro- je halindeki tüm yapıtlannın korunması için birkay- yım atadı. Genç sayılacak yaşta ölümü, insanlığın kaybı olmuştur. 'Evfiya'nm (kendisi budeyimi pek severve çok kul- lanırdı) Anıtkabir'de çalıştıgı ve bazı duvar kabart- malannı yapöğı biliniyor. Taksim, Di\an Oteli'nin bah- çesinde biryontusu varve birde Halk Sıgorta'nın Zin- cirlikuyu'daki binastnın önünde duran 'Akdeniz'. Ül- kemizde, anıtsal boyutlu başka biryapıtı olduğunu san- mıyorum. îyi otomobil... İyi avantajlar... İYİ ŞANSLAR! Basarı Yılı c < GLS 6 aya kadar %Ofaiz ACCEMT LS ÖNBtklN AMAHTM TUÜMFtYATI 3.193.70O.00OTL PtŞİNAT Z 193.700.000 TL nıari 1.000.000.000 TL VMC|AT| 6 9 12 18 24 AYUK NTT FAİI (%| %0,00 % 1,96 %3,04 %4,53 %5,49 AYUK ÖDENK TUTAM 166.666.667 TL 124.O05.237TL 103.459.590 TL 86.952.047 TL 82.001.978 TL 300 Ericsson Cep Telefonu Gösterdiği güven ve desteği için Türk halkına sonsuz teşekkürler! 12 Kasım-30 Kasım tarihlerinde uygun şartlarla Hyundai alın, büyük çekilişe katılın, kazanın! Şans Hyundai Yetkili Satıcılarında sizleri bekliyor. - Bu kdmpdfiydı MîBi Pfyango İdarrsi rtm 10.1II 99fi lanh v*^ B02 I MPLai i 00.02/2513-105W «-»yıh ı/r*i ıh- dû/fMileniTU'ktedır Yukandaki oranlar 1 mılyar TLye kadar olan kredılı alımUrda geçeriıdır (Dıger kredı ımkânlannı Hyundaı Yetkılı Sabcılanndan ögrenebılırsinız.) 1 Pe^ın alımlarda tum sabıt vergıler (KDV ve Ek Ta^ıt Vergjsı harıç) tutan kadar ındırim uygulanır (Banka kredılı alımlarda, pe^ın ındınmı geçerU değıldır ) Bu odeme ko^uiian Accent (Sedan, Hatchback, Spoıty), Atos, H100 (Panel Van. CJimlı Van, MinlbOs. Kamyonet) ve Starex MİnİbÜS modetterı ıçın geçerlıdır ' Bu odeme ko^ullan sınırlı $ayıda araç ıçın geçeriıdır Bu odeme koşuHar. {^ EMLAK BANKASI ve H Y U n D R I R B S f l n •şbırlıgı ıl« duzenlenmıştir. HYunonınsE Irt «12 2JL> 68 9J-9» Falu U12 21L1O5 9J Pıyan^uda 20 *det 1999 model Hyundai Aecent GLS ve 500 ddel SIM kart!( Encs>on GH688 tep teletonu (Hd( hjrr<> ikuimiye niarak ddğtttei. jktır Accent. Atos, Elantrd, Sorvıta, HlOO (Pane! Var, Camfı Van, Minibus, Kdnı>onetl Staren Mmibıev HîSO Kân^nn CaBoper (4x4) modoHenndcn btnm saiin dlan gercek wya tine\ki$i fdfura kdrsılrğtnda hu adet nuınaralt cet"' Bu kampdnya. ^tyundaı Yetktlt Sdtıcridnndan yapılan ^ımfardâ geteriıdif Kazanan taUbhtet. H Arahk }998saa1 J 5 OO'Ie Svvisi OteMe not^r VP Mıft: Pıvango yetkılıleri huzurundd yap\\â<dk cekilıs sonucundj be'irlenecHttır Kazanan taiihh!ef, 12.1Z1<«8 tarrfvnde Hürriyet Sabah ve Turfeye Rdietelefind^ tlan edtkvHctir tkr^miyetefin verasrt ıntıkal, yâsdi yukünılüiük oJan af'rrt safım ve dıger Tüm vergiVrı (KDV hüriç) ;,ıiih!f>-e arttir. Kampdnyadd satın jlınan didçtara ait TAV rrwkbu/u fototoprsmı ıbraı etmeyvn tdliMıierp kjznnmıs oktukidtı ıkrami^etet ventmez. CeİuItstekt «krarrıy«?)enn son teslim tarihi asiîtef tçtn 28 12.1998, yrdekl* ıçaı se 12.01 -1999'dur. Bu tanhlere u>ina>dn fdlıhlıkf haktinnı kayb^dfcekferdif Cekffı&e 18 yaşındin kücükler, Hyunddi Assan ç^sanhn. bu teşkiiate b<*#ı <&> HYunonı Geçenlerde, ünü büyük yazanmız Çetin AJlan bir köşe yazısında. "Bu .•Vkdeniz \onrusunu. lâyık oldu- ğu üzere, bir Akdeniz kumsalına (yanılmıyorsam Iz- tuzu) taşımalı" anlamma gelen bir yazı yazmış. Iti- raf etmem gerek, ustanın bu yazısmı okumamıştım. Ardından, politika yaşamı dışında şairliği de kanıt- lanmış Başbakan Yardımcımız Sayın Bfllent Ecevit de, "Sa>in Altan'ın göriişüne kabliyorum, gereğiııin yapılması için önlem alınmasını öneri.vorum" diye görüşünü açıklamış. Bizim medya mıllen, boşdurur mu? Bir gazeteci, sevgili flhan Koman'ın kızkardeşi ile, baş- ka biri de eski eşi ile görüş- müş ve onlann düşünceleri de yayımlanmış. Ingilizlerin birdeyimi var- dır. Karşılıgı. u ça> fincanın- da firtma" anlamma gelir. Bu yayınlan, Jstanbul'da bu- lunduğum bırkaç gün ıçmde izledım ya da bana aktanldı. Hep bekledım kı, Tann'nm bir akıllı kulu çıkıp da "Ki- min malını nereye götürfi- yorsunuz?" diye sorsun. Za- manında, konu ile ilgilenmiş biri olarak 'Akdeniz' yontu- sunun Zincirlıkuyu'ya geli- şının öykûsûnü çeşitli yayın- larda yazdım. Yinelememe gerek yok. Ancak ola> ı şöy- le özetlemek gerektiğine ina- nıyorum: Özel bir sigorta kuruluşu, Koman'dan bir yontu iste- miş, .Ancak, en azından sa- nat dalında tutucu bir kurum söz konusu olduğundan, ön- ce 'maket' göndermesi is- tenmış. Bu örneğı yönetim kurullan onaylarsa sipariş kesmleştirilecekmiş. 'EvB- ya' anlattıydı. O yıllarda üze- rinde çalıştıgı 'rüzgârrünel- leri' türünden soyut bir şeyin Istanbul'da kabul görmeye- ceğıni düşünmûş. "BeDdyir- mi yıl önce bir İsveç sigorta şirketine sunduğum. ama uy- gulanmavan bir projeyi size sunnıayı yeğiediın. Bundan öte fıgürarjf biryontu} a eiim varmazdı" dedigini anımsı- yorum. Yontu yerleştikten kısa bir süre sonra Hürriyet ya da Simavi Vakfi onu yı- lın olayı üan etti. Koman'ı Is- tanbul'a davet ettiler ve onur- landırdılar. Sonuçta. bir özel şirketın satın alıp bahçesıne diktiğı bir yontu. Hürriyet'in arka çık- ması ile büsbütün Istanbul 'a mal olmuş. Üstelik Istanbul artık büyük bir megapol ve bu tür anıtsal yontulardan yoksun (son günlerde ün ka- zanan Alibeyköy'ün 'anrt- rrusın' sözümüzden hariç!) U- han Koman'ın yontusunu Is- tanbul dışınagötürmeyekım- senın hakkı olamaz. Son yıl- larda kaçınılmaz şekilde alış- maya başladığımız yöntem- lere başvurarak 'işiÇakıa'va ha\-altedeceklerse' ona bir di- veceğım yok. Son bir sözüm daha var: •Akdeniz' yontusu üç santim sactan kesılmiştir. Önce 'ze- hirü' denilen sülüğen, sonra özel boya altında korunmuş- tur. Sahibı olan şirket, ona ge- reken ılgıyı göstermekte ve sırası geldiğınde bo>asını ta- zelemektedır. Onu hoyratça yerinden söküp, yılın uzun süresi 'Caretta'lardan baş- ka kimsenin dolaşmadığı bir kumsala dikerseniz, bir yıla kalmaz paslarur. Boğaz kı- yısına dikilen sac yontulann hepsi paslanıp çürümedi mi? El, insaf! CUMHURİYET'TE OKURLARA ORHAN ERİNÇ Duygusallığın Sırası Dejji Devlet yönetiminde duygusallığın yeri olm6 ğını kimi devlet adamlarımızla, ülkenin karşıla ğı uluslararası sorunların çözümüne katkı saÇ mak gerekçesiyle girişilen gösterileri ırkçılık koî saldırılara dönüştüren kimi yurttaşlarımıza uy< da bulunmak bir zorunluluk haline geliyor. Bu uyarılan yapmakla yükümlü olanların baş da da iletişim organlan var. Ancak izlediklerimiz ve okuduklanmız, med> mızın bu görevi yerine getirmek bir yana "yanı na körükle gitmek" deyimini hatırlatan, bir yöni mi yeğlediğini gösteriyor. Çoşkuları ya da1<ızgı lıkları kullanırken, hatta körüklerken sorunun ç zümüne katkıda bulundukları gibi bir yanlış VJ sayımla hareket etmekten kendilerini alamıyorl, Geçen hafta Sayın Demirel'in, Cumhurbaşk nı'nın çağrılısı olarak gittiği Avusturya'daydık. Gezi, insanlık suçu işleyen terör örgütü PKK'n lideri Öcalan'ın Italya'daki ilk günlerine rastlıyc du. İlk izlenimler, Avusturya'nın da ItaJya'nınki c bi düşündüğünü gösteriyordu. Ancak görüşmı lersonunda yapılan açıklamalar, Türktarafının ve diği bilgilerin yanlış kanılan değiştirdiğinin işare lerini taşıyordu. Yine aynı günlerde, ölüm cezasının kaldınlmj sına ilişkin tasan çalışmaları yoğun biçimde tart şılıyordu. Sayın Demirel, olasıdır ki zamanlam açısından hazırlıkları yanlış yorumlanabilir bult. yordu. Konuya ilişkin sözleri, tasarının yasalaş ması halinde yeniden TBMM'ye gönderilebilece ğinin işaretini taşıyordu. Zamanlama belki yanlıştı, ama en azından Be kanlar Kurulu'nun ölüm cezasının kaldınlmasına iliş kin tutumu aylar önce kesinleşmiş, Türk Ceza Ya sası Degişiklik Tasarısı TBMM'ye sunulmuştu. Tasannın 57'nci maddesi ile ölüm cezası yerin ağırlaştınlmış müebbet hapis cezası öngörülmü ve cezanın, hükümlünün hayatı boyunca sıkı gt venlik rejimine göre çektirileceği hükme bağlar mıştı. Şartlı salıvermeden yararlanma konusu da 66'nı maddede sınırlanmış, bu uygulamadan yarariar mak için en az otuz yıl hapis yatma koşulu getiri mişti. Aynı suçu birkaç kez işleVniş olanlar için is süre 35 yıl olarak belirlenmişti. Bu süreler sonre sında şartlı salıverilme doğrudan işlemeyecek, be lirli koşulların varlığmın mahkeme tarafından ka bulü ile gerçekjeşecekti. Avrupa Insan Hakları Sözleşmesi'nin ölüm ce zasını kaldıran 6 numaralı protokolünü zamanır da imzalasaydık konu tartışılmıyor olacaktı. Ya d degişiklik tasansını alt komisyonda uykuya yatıı mamış olsaydık, bir insanlık ayıbından kurtulmu olacaktık. Adalet Bakanlığı şimdi hem bu ayıptan kurtu mak hem de insanlık suçu sanığı terör örgütü I deri Öcalan'ın iadesıni sağlamak için yasa değ şikliğini gerçekleştirmek istiyor. Sorunu öcalan'ın dolaylı affına endekslemekte vazgeçsek doğrusunu yapmış olacağız. Ama a o duygusal tarafımız yok mu... • Geçen hafta içinde Cuma Kitaplan'mızla ilgı bir haber yayımladık. Haber, içerdiği bilgi sınırla içinde doğru, ama eksikleri nedeniyle yanlış anle malara yol açacak nitelikteydi. Kocaeli 31. Bölge Eczacı Odası'nın çok iyi n yetli ve çağdaş bir yaklaşımla Kocaeli Milli Eğitir Müdürlüğü'ne başvurarak "Atatürk ve cumhur, yet konulu kitaplann ortaöğretim öğrencilerin dağıtılmasını" önermesi ile başlayan gelişmele yasa ve yönetmelikler gereği sonuçsuz kalmıştı Çünkü yürürlükteki yönetmelik, başvurunun y£ yıncı tarafından yapılmasını öngörmekte, başvL ru yazısına söz konusu kitabın eklenmesini ve ir celeme ücretinin de özel hesaba yatınlmasını zc runlu kılmaktadır. Her kitap için de aynı yolun İ2 lenmesi gerekmektedir. Sorun, başvuruyu yönetmeliğe göre değerler dirmesi gerekirken, Milli Eğitim Bakanlığı Talim v Terbiye Kurulu Başkanlığı'na gönderenîl Milli Eğ tim Müdürlüğü'nün tutumundan kaynaklanmıştı • Evin Göktaş, Italya'da yakalanan Abdulla Öcalan'ın iadesini isteyen Türkiye'nin elindel kozlan haberfeştirdi. • Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Göh çek'in son 4.5 yılda 100-150 trilyon liralık beled ye kaynaklannı gerici vakıf ve kışilere aktardığır anlatan Belediye Meclis Üyesi Muzaffer Saraç'l röportaj yapan Işık Kansu, Gökçek'in gözaltın alınmasına yol açan süreci ortaya koydu. • FR DYP ve CHP'nin Türk Ticaret Bankası ihe lesine fesat kanştınldığı gerekçesiyle Başbakan M« sut Yılmaz ve Devlet Bakanı Güneş Taner hak kında verdiği gensoru önergesinin 213 ret oyun karşılık 311 oyla kabul edilmesinin ardından, ye ni kurulacak hükümette "Yüce Divan pazarlığ, nin" etkin olacağını Ayşe Sayın haberleştirdi. • TBMM'de bu yasama döneminde 230 milletve kilinin parti değiştirdiğini Dürdane Kırçuval okuı \anm\za duyurdu. • Orman Yasası'nın orman kıyımına yol açtğını Ası man Abacıoğlu yazdı. • 'Sanık Yasalar' kitabının yazan Avukat Kemi Kıriangıç hakkında soruşturma açılması ve 1 Eylül Anayasası'nı eleştirdiği için sendikacıya ve rilen 10 ay hapis cezasıyla ilgili haberleri Neca Aygın duyurdu. • Tank Yılmaz, Hazine Müsteşarlığrnın yasal baş luk içinde bulunan bankacılık sektörüne acil çc züm sağlama gayesiyle TBMM gündemine getiı diği 20 maddelik yasa tasansına yönelik eleştir leri gündeme getirdi. • Fatma Koşar, serbest bölgelerin devlete bir ge tirisi olmadığını, yalnızca girişimciye yaradığıı yazdı. • Hazal Ateş Çakır, Rusya'daki krizin Türk mC teahhitlerıne ağır darbe vurduğunu, şantiyelerin b rer birer kapanmaya başladığını haberleştirdi. • Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce b hafta geçirmeniz dileği ve saygılarımızla. oerinctecumhuriyetcom.tr.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle