Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 KASIM 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Gülçin ve Armağan îlci, yıllardır 'demiryolumuzu isteriz' diyerek sanki bu karayolu felaketine koştular
Burchır'akanat gerdilerOKTAY EKİNCt
Dahabiray kadarönce, 15 Ekim 1998
günü bırlikteydik sevgili Gülçin'le ve
ağabeyi Armağan tki'yle... Cumhuri-
yet'in 75. yıh nedeniyle Burdur Betedi-
yesi ıle Mimariar Odası Temsüciliği'nin
düzenledığı panelde konuşmacıydım.
Antalya'dan Burdur'a varıp, önce ku-
caklaşıp. sonra da yemeğe oturduğu-
muzda. daha önceki gelışlenm gibi söz
yine "demiryolu özJeminden" açılmış-
tı. Burdur-Antalya arasında yıllardır "ta-
sarlanan" şu demıryoluna bır an önce
başlanabilseydi, hem onca insanımızı
trafik kazalannda yitirmeyecektik hem
de bölge, Akdeniz kıyı kusağına "uy-
garca" bağlanacaktı... Oysa şu "Cum-
huriyet" hükûmetleri, sanki her alanda-
ki politikalannı "Cumhuriyetilkelerine
aykm" bir tutum içinde sürdürmede ya-
nşıyor gibiydiler. Sadece demiryollan-
nı dışlama konusunda değil, ulusal de-
ğerlerimizi yok eden yatınm kararlann-
da da... Eğer Cumhuriyet'in o ilk dö-
nemlerindekı "yurt sevgisi" bugün de
her şeyin önünde olsaydı, dünyaya bile
konımak için söz verdığimiz Burdur
Gölü kıyısına o çevre katilı Isparta Or-
ganizeSanayiBölgesrnı ve doğaya mey-
dan okuyan Isparta Havaalanı'nı yap-
mak miimkün olabılir mıydı? Üstelik,
açıkça "hukuka ve filke çıkarlanna ay-
km" olduklan yönündeki onca bilimsel
raporlara ve yargı kararlanna râğmen...
Gülçin'le ve Armağan Bey'le aslmda
sadece Burdur'u ziyaretlerimızde değil.
"herzaman" beraberdik. Gülçin, yaşa-
dığı kente, bölgeye ve hatta ülkenin tüm
yörelerine sahip çıkan, güzellikleri ve
dogrulan korumak için gece-gündüz de-
meden çaba gösteren, Çumhuriyetgaze-
tesi muhabirliği ile "Cumhuriyet'e ka-
nat geren gençliğuıi" inanılmazbırözve-
ri ve çahşkanlık içinde bütünleştiren. her
yönüyle bir "bilinç ve sorumluluk" sim-
gesiydi...
Armağan llci de bütün bu erdemlerin
tümünü "yerelyönenıne'' taşımanın Tür-
kiye'de eşine az rastlanır bir örneğini
sergiliyordu. Konıma Kurulu'nun
Gülçin tlci
Cumhurbaşkanı
Sûleyman
Dcmirel'in 'Gölü
kiıietmeyecek'
dediği Organize
Sanayi Bölgesi
anklannın Burdur
Gölü'ne nasıl
akıöldığını
gösterirkeiL
"SİT" kararlanna değil tepki göstermek,
tam tersine "alkışiayarak" ve destek ve-
rerek diğer yüzlerce belediye başkanın-
dan u
farkh"birduyarlılıkçizgisindeol-
duğunu kanıthyordu. Hele Burdur Gö-
iü'ne göz diken Ispartalı yatınmcılara
ve onlann birdediğini iki etmeyen Cum-
hurbaşkanı Süleyman Demirel'e karşı
sürdürdüğü "Burdur savunmasındaki"
kararlı ve uygarca tutumu, herhalde sa-
dece çevre tarihine değil, "yurttaşhk"
bilinci tarihine de geçecekti...
İşte böylesine güzel iki insanı, kendi-
ien gibi pınl pınl ve tertemiz bir beledi-
ye çalışanı olan şofbr Atamet Oğuz'la
birlikte trafik kazasında yitiımiş olmak.
artık dayanılır gibi degil... Yıllardır "de-
miryohımuzu isteriz" diye diye sanki bu
kazaya koştular. Yıllardır "çevre, top-
Iumsal haklar, ülke değerleri" diye diye
uğraştılar, didındiler.
Yıllardıru
Burdurumuz"dıye diye de.
hepimizi hem kendilerine hem de Bur-
dur'a bağladılar... Masamın üzerinde,
biray önceki ziyaretimizde verdikleri ve
Isparta Organize Sanayi Bölgesi'nin
"devamı" olarak yine Burdur Gölü kı-
yısında kurulması planlanan yeni orga-
nize sanayi bölgesüıin "sakıncalannı"
belgeleyen dosya var. Burdurlularbu ye-
nı felakete karşı "direnişlerini" ise bun-
dan böyle Gülçin ve Armağan iki yan-
lannda ve önlerinde olmadan sürdüre-
cekler. Biz de söz veriyoruz ki, yine Bur-
durlularla birlikte olacağız. Üstelik sa-
dece artık bu ülkenin güzelliklerine olan
bağlılığırruzdan ötürü değil, Gülçin ve
Armağan llci'ye verdiğimiz sözler ve
"anılarT için...
Düşünüyorum da, eğer Burdur Gölü
ağlamayı becerebilseydi, herhalde şim-
di bütün sulannı gözyaşı yapıp, o şıma-
nk ve gözlerini rant bürümüş çevre düş-
manlannın üzerine çoktan püskürtmeye
başlamıştı...
Yine de acaba anlarlar mıydı?..
Gözyaşlanyla uğurlandılarMEHMETFARAÇ/ BÜLENTECEVtT
BURDUR - Afyon'un Dinar ilçesi yakınlannda geçir-
dikleri trafik kazasında yaşamlannı yitiren Burdur Bele-
diye Başkanı Armağan Dd ile gazetemızın temsilcisi de
olan yeğeni Gülçin fici, dün binlerce Burdurlu'nun göz-
yaşlan arasmda toprağa verildi. Törene katılan CHP Ge-
nel Başkanı Denk Baykal ^erölümdaimaacıdn-.Aııcak
Burdur yeri dolduruJamayacak değerini kaybetti" dedi.
Armağan ve Gülçin llci'nin cenaze törenleri için Bur-
durlulardün sabahın erken saatlennde CHP il binası, Bur-
dur Belediyesi ve Armağan flci'nin konutu önünde bü-
yük kalabalıklar oluşturdular. Kentteki bazı işyerlerinin
kapılanna siyah bayraklar astıklan görüldü. işyerlerinin
büyük çoğunluğunun camlannda da Armağan ve Gülçin
tlci'nin fotoğraflan yer aldı. Armağan ve Gülçin tlci'nin
cenazeleri dün sabah saat 09.00'da Burdur Devlet Hasta-
nesi morgundan alınarak önce BurdurBelediye Binası'na
getirildi. Cenazelerburada hazırlanankatafalka konuldu.
Binlerce Burdurlu saat I0.30'a kadar katafalkın önünde
saygı duruşunda bulundu. Cenazelerdaha sonra büyük bir
kortej eşliğinde CHP Burdur tl Binası'nin önüne getirii-
di. Buradaki törene CHP Lideri Deniz Baykal, Genel Sek-
reter Adnan Keskin ile aralannda YılmazAteş, VısufÖzr
top, Tuncay Karaytuğ \ e Bekir Kumbul'un da bulundu-
ğu çok sayıda milletvekiliyle bırlikte Burdur Valisi Sü-
leyman Oguz, tzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Bur-
han Özfatura, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Ha-
san Subaşı, çevre il ve ilçelerin belediye başkanlan, kay-
makamlar. siyasi partı ıl başkanlan, BurdurTugay Komu-
tanı Ali Rıza Sebnanpakoğlu. askeri yetkililer, Şevket De-
mirel ile binlerce yurttaş katıldı.
Deniz Baykal. parti binası önünde yapılan törendeyap-
tıgı konuşmada şunlan söyledı: "Her öiüm daima acıdîr.
Bazı ölümier ötenin yakınİan, bazıian ise hcrkes için aa
»tricklir.Anmağanllciyaşanıınınenvîerimfidönemineget-
mişken ekfc ettiği deneyimierie yalnız Burdur için değfl
Türidye için çaba harcayacakken aramızdan aynkü. O
berkes için bir şeyler ifade ediyordu. Akılla. mantıkla hal-
kmahizroetetmenin en verimii çağuıda kaybettifc_ O Bur-
dur şehjdidir."
Türk bayrağına sanh cenazeler buradan ahnarak kor-
tej esliğinde Burdur Ulu Camii'ne getirildi. Cenazelerin
hep omuzlarda tasmdığı Burdur"da, Armağan tlci'nin Be-
lediye Meclisi'nde aldırdığı bir karar gereğince ilk kez
kendi cenazesi arabayla camiyegetiriidi. Güçlükie teskin
edilebilen llci ailesinin büyüklerinin kollannda serumlar-
la ve yakınlanmn desteğiyle cenaze törenine katıldıklan
gözlendi. Adeta bir ölüm sessizliğinin sardığı kentte ce-
naze törenine katılan binlerce insan Ilci'ler için ağladı.
Gülçin llci'nin tabutunda bir Cumhuriyet gazetesi ol-
ması dikkat çekti. Cenazeler burada kjlınan namazdan
sonra iki kilometrelik bir yürüyüşten sonra şehir mezar-
lığında toprağa verildi.
Oğrencının
sınavı 2 Mayıs'taANKARA (UBA) - Bu yıl ÖSYM tara-
Tıtfîfihfftk deft uyğulanâcâk olan *tek st-
nav"a başvurular 18 Kasım 1998 Çarşam-
ba günû sona eriyor.
Sınava girmek isteyen adaylar, 18 Ka-
sım'a kadar kayıtlı bulunduklan okul mü-
dürlüklerinden ya da ÖSYM Sınav Merke-
zi Yöneticilikleri'nden 1999-ÖSS Kılavu-
zuve Başvurma Belgesi'ni 1 milyon 250
bin lira karşılığında alabilecekler. Adaylar.
kurallara uygun olarak doldurduklan baş-
vuru belgesini ve banka dekontunu yine
okul müdürlüklerine ya da Sınav Merkezi
Yöneticilikleri'ne 18 Kasım Çarşamba gü-
nü mesai saati bitimine kadar teslim ede-
cekler.
TC ya da KKTC uyruklu olanlardan,
1998-99 öğretım yılında ortaöğretim ku-
rumlanndan mezun olabilecek durumda
bulunan öğrenciler, ortaöğretim kunurüa-
nnın son sınıflannda beklemeli durumda
bulunanlar, ortaöğretim kurumlannın dışa-
ndan bitirme sınavlanna girenler, ortaöğ-
Milli Eğitim Bakanı
Güneydoğu'daM
öğretmenlere
ektazminat
KARAMAN (AA)- Milli Eğitim Ba-
kanı Hikmet l luğba>'. hükümet sorunun
kendileri dışında gelıştifini belirterek
"Türkrye'vi bir hûkümet bunahmı ile
karşı karşrya bırakan CHP Genel Baş-
kanı Deniz Baykal'dır* dedi.
Karaman'da gezi ve incelemelerini
sürdüren Uluğbay. basm mensuplanyla
sohbet toplantısmda, "Hükümet soru-
nu biderin dışında getişti. Zira. Tûrki-
ye\vi bir hükümet bunahmı ile karşı kar-
şrya bırakan Saym Bay kal'dır. Gensoru
görüşTnelerinden sonra ortaya çıkacak
duruma göreTB.VLM veTürkdemokra-
sisinin sağüklı bir sonuca ulaşacagmı
umuyorum
r
Birsiyasiparti liderininnj-
tumunu değeriendirmek istemiyorum.
Ancak,şunuda söylemeden «eçenıiy ece-
ğim: SayınBaykaL ülkeyi hükümet sıkm-
tısıiçinedüşürmüştür.\atandaşJanınız-
dan \e siyasilerden. 17 »dır yapılan ça-
hşmalan daha önceki aylaria karşılas-
tmnalannıvçsiyasilereonagörenotver-
melerini bekBy'onını.'' dedi. Milli Eği-
tim Bakanı UJuğbay, Güneydoğu'da gö-
rev yapan öğretmenlerin tazminatlarmı
arttıracaklannı bildirdi. Geçen yıî öğ-
retmenlerin maaşlannda yüzde 18 ora-
nında ek artış yapıldığını anımsatan U-
hığbay. "Krhafta, 10günicerisinde Gü-
neydoğu'da çalışan öğretmenJerin taz-
müıatlan arttınlacaktır. Bu konnda ge-
rekü çabşmalar yapıbyor. \ ılbaşında ise
diğer memurlarla birlikte öğretmenle-
rin maaşlanndayüzde20 artış olacaknr.
Böykce diğer mesiek grupları ile öğret-
menlerin maaşlan arasındaki fark arta-
cak, özlük haklannda iyfleşmeler ola-
cakbr" diye konuştu. Uluğbay, 8 yıllık
kesintisiz zorunlu temel eğitime 1998
yıh eylül ayı itibanyla sağlanan 208 tril-
yon 664 milyar iira kaynağın 258 mil-
yar lirasmın engelli öğrenciler için har-
canacağını bildirdi.
retım kuruml^ından rnezun gla
oğrenimlerini yâl?ancı üİ4a(d
sınava girebilecekler.
Sınavlar mayısta
ÖSS Sınavı 2 Mayıs 1999 tarihinde sa-
at 09.30'da tek oturumda tüm sınav mer-
kezlerinde yapılacak. Yabancı Dil Sınavı
(YDS) ise 16 Mayıs 1999 saat 09.30'da
üniversite rektörlüklerinin bulunduğu şe-
hirlerde gerçekleştirilecek. Adaylar,
ÖSS'ye katılmak için 6 milyon lira,
YDS'ye katılmak için ise 10 milyon lira
ödeyecekler. Sınavdan sonra tercihlerin ya-
pılacağı 1999-ÖSYS Yükseköğretim
Programlan ve Kontenjanlan Kılavuzu ile
Tercih Formu'nu ise 3 milyon lira karşılı-
ğında temin edebilecekler.
Her iki sınavın sonuçlan da 12 Temmuz
1999 tarihinde ÖSYM Başkanı tarafından
düzenlenecek bir basm toplantısıyla açık-
lanacak. Yerleştirme sonuçlan ise 24
Ağustos 1999'daki bir basm toplantısıyla
adaylara duyurulacak.
OSS sonunda adaylar için Sözel Ağırlık-
h ÖSS (ÖSS-SÖZ), Sayısal Ağırlıklı ÖSS
(ÖSS-SAY) ve Eşit Ağırlıklı OSS (ÖSS-
EA), yabancı dil sınavına girenler için de
ÖSS-DİL puanı olmak üzere 4 türÖSS pu-
anı hesaplanacak. Bu puanlar, Ortaöğretim
Başan Puanlan ile ağırlıklandınlarak her
aday için bir ÖSS puanı oluşturulacak. Bu
puan adaylann yükseköğretim programla-
nna yerleştirilmelerinde kullanılacak.
Adaylar, kendi alanlannda bir yükse-
köğretim programına yerleşirken ağırlıklı
ortaöğretim başan puanı 0.5 ile, diğer
programlara yerleşirken ise 0.2 ile çarpı-
lacak. Böylece kendi alanında bir yükse-
köğretim programı tercih etmiş adaylara ek
puan avantajı sağlanmış oiacak.
iyabeüüerin bîsiklettııru
Türidye Diyabet Tedavi ve Eğitim Vakfi, Dünya Di-
yabet Günü nedeniyle Boğaziçi Köprüsü'nde bi-
siklet ruru düzenkdL Yaklaşık 50 kişinin katıldığı
etkinlikte, Alrunizade'den yola çıkan diyabetliler
Boğaziçi Köprüsü'nden geçerekYıldız'a kadar pe-
dal çe>irdiler. Türkiye Diyabet Teda>i ve Eğitim
Vakfi Başkanı Prof. Dr. Temel Yümaz, ülkemizde
yaklaşık 5 milyon diyabetii bulunduğunu belirterek,
"Amacımızbu insanlara iyi yaşam standardı kazan-
dırmakör. Türkiye'de20 bin insülin kullanan şeker
hastası küçükçocuk var. Bu çocuklann günde 2 kez
insülin iğnesi olmalanna karşuı sağnklı olarak sos-
yal faaliyetlerc katılabileceklerini göstermek iste-
dik~ dedl Yılmaz. Türkiye'nin altina imza arüğı
St Vlncent anlaşnıasına uymadığuıı da ammsata-
rak. diy abetiilerin temel ihti)açlannın bir an önce
sağlanmasuu istedL Bu arada köprü üzerindeki bir
sikletlileri izlemek istey en bazı araçlar kaza yapü.
İki ay n kazada 8 araç birbirine girdL
(Fotöğraf: KAAN SAĞANAK)
Ata'nın
anısına
semah gösterisi
Cem Vakfi ve Galata Mevlevihanesini
Vasatma Derneği'nce, Atatürk'ün
ölümünün 60. yıhnda, "Başöğretmen
Gazi Mustafa Kemal Atarürk ve Milli
Mücadele Arkadaşlan İçin Atarürk
tlahileri Konseri ve Atarürk Ayini ile
Sema Gösterisi ve Cem Ayini"
düzenlendL Lürfi Kırdar Lluslarası
Kongre ve Sergi Sarayı'nda önceki gece
gerçekleştirilen gecede konuşan Cem
Vakfi Genel Başkanı Prof. Dr. tzzetin
Doğan, Atatürk'ün laiküği temel aiarak
kurduğu devleti, ondan sonra gelen
politikacılann aynı eksende devam
ettirdiğini söylemenin zor olduğunu
betirterek, ".\ncak buna rağmen özeüikJe
1960'h yıllardan sonra Diyanet İşleri
Başkanlıgı 70 bine yaklâşan cami
sayısıy la, Kuran kurslany la değişik bir
mecraya bürünmüştür. Dini ihtiyaçlar
için herkesten toplanan paralan yalnızca
Sünni kardeşierimiz için harcamaya
bağladılar. Bundan da hiç utanç
duymadılar" dedi. Semah topluiuğu
tarafindan cem ayini gerçekleştirilen
gecede, sema gösterisi de yapüdı.
(Fotöğraf: AYKUT KÜÇÜKKAYA)
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
12 Eylül Demokrasisi
Çökerken
Türkiye'dekı klasik kavram kargaşası sorunu,
son Türkbank olayında da kendisini gösterdi.
Herkes. mafyayı, yağmanın nedeni sanmaya
başJadı.
Hayır, sevgili okuriar, bin defa hayır!
Mafya, yağmayı doğurmadı Türkiye'de.
Tam tersine.
Türkiye'de yağma düzeni, mafyayı doğurdu.
• • •
Daha açık bir biçimde anlatmaya çalışayım.
Önce çeteler oluşup, bunlar haraç almaya başla-
madı Türkiye'de.
Önce politikacılann, işadamlanyla birlikte yağma-
sı başladı.
Sonra bu yağma o boyutlara vardı ki, ortada do-
nen "kolaykazanılmışpara" herkesin dikkatini çek-
meye başladı.
Arna bu da, "mafyalaşma" için yeterli değildi.
Çünkü yeterli örgütlenme yoktu.
Derken, devlet, yine politikacılar eliyle, soğuk sa-
vaş mantığı içinde milliyetçi-mukaddesatçı çeteleri
örgütlemeye başladı.
Devlet desteği ile kanlı cinayetler işleyen bu "mil-
liyetçi" ve "Cılkücü" katiller, Sovyetler Birtiği'nin çök-
mesinden scxira işsiz kaldı.
Ortada dönen kara para o boyutlara varmıstı ki,
yağmacılar arasındaki hesaplaşmalar artık mahke-
melerde çözülemiyordu.
Zaten ilişkilerin çoğu rüşvetlerin, komisyonlann
paylaşılması gibi yasadışı ışler olduğu için, bu sorun-
lar mahkemelere gitmıyordu bile.
Bu durumda bu eskı katiller artık "çek senet maf-
yası" olarak tahsilat yapmaya başladı.
Tam bu noktada, Mancistlikleri kendilerinden
menkul bazı yazarianmızın deyimiyle "Atatürk'ten
sonra en devrimci! Türk büyüğü olan Özal" ve aile-
si devreye girdi ve bu çetelerden yardım isteyerek
"mafyayı resmiyağma düzeninin, yapısal bir parça-
s/"halinegetirdi.
•••
Aslında kimse paniğe kapılmasın.
Bugün çöken düzen "demo/cras/"filan değildir.'
Hatta demokrasinin özel bir biçimi olan "paria-
menter demokrasi" bile değildir.
Çöken düzen, "12 Eylül demokrasisi'dir.
_ "12 Eylül demokrasisi", Evren, Doğramacı ve
Özal tarafından kurulmuş ve işletilmiş olan özel bir
rejimdir.
Ne yazık ki, onlardan sonra gelen sivil politikacı-
lar da bu sistemi, işlerine geldiği için, yağmadan en
başta kendileri yarartandıklan, yani en büyük payı
kendileri aldıklan için değiştirmemişlerdir.
•••
Mesut Yılmaz, aslında "çetelerin üzerine gitmek-
te" başanlıdır.
Akın Birdal suikastının, hem milliyetçiliğe sığınan,
hem de asker uzantıları olan kadrosu, onun zama-
nında yakalanarak adalete verilmiştir.
Ama aynı başarıyı "yağma düzeni" konusunda
göstermesini beklemek çok safdillik olur.
Iktidara gelir gelmez, "yağmayâ dönük' "turizm
yatınmlan" karamamesini kim çıkaımıştır?
SİT alanlan kimin zamanında yapılaşmaya açıl-
mıştır?
Özelleştirmenin, Ege Cansen'i bile isyan ettiren
akıldışılığı kimin zamanında sürdürülmüştür?
Mesut Yılmaz ne yapsın ki?
Kendisi bu sistem içinde Başbakan olmuş bir po-
litikacıdır.
Öyle anlasılıyor ki, bir yandan "çetelerle" müca-
dele ederken, öte yandan "yağmacı sistemin",
"medya egemenliği" alanındaki kaymağından da, bir
"özelleştirme operasyonu sırasında" yararlanmaya
yeltenmiş ve bir sürü gözü dönmüş yamyamın bir-
birini yemeye kalkmasından dolayı, bu defalık heve-
si kursağında kalmıştır.
Kavramlan birbirine kanştırmayın.
Çöken "pariamenter demokrasi" değil, "12 Eylül
demokrasisi"d\r.
Bu nedenle çözüm, başkanlık veya yan baş-
kanlık sistemi ya da askeri darbe değildir.
Çözüm, gerçek bir "temsili demokrasi'nin işle-
tilmesinde, yani gerçek bir "demokratik hukuk
devletrrim kurulmasındadır.
Bunun için de hemen bir adalet reformu, derhal
yeni bir styasal partiler yasası yapmak ve bunlar-
dan sonra seçimlere gitmek ilk ve acil adımlar oia-
rak yeteriidir.
Yoksa unutmayın, Cumhuriyet tarihimizdeki bütün
askeri darbeler, "sivillerin rejim üzerindekianlaşmaz-
lıklan sonunda" ortaya çıkmıştır.
Aynca Öcalan'ın yakalanmış olması ile yukanda
anlattığım oluşumun uzak yakın bir ilişkisi de yoktur.
Sakın fırsatçılann aklınızı kanştırmasına izin verme-
yin.
Ve unutmayın: Yamyamlara oy yok!
Bu konudaTOBB önemli bir adım attı ve "DYP'ye
oy yok" dedi.
Dansı öteki sivil toplum örgütlerinin başına.
web sayfası: http^/remzi.com.tr/yazar.html
Resim, ilk kez Fatin Rüştü Zorlu Lisesi'nde 'kol etkinliği' oldu
Beğeni düzeyi sıuıatla artar
FİGENATALAY
Çocuğunuz belki bir piyanist, res-
sam, balerin ya da tiyatro sanatçısı ol-
mayacak. Ama onun sanattan zevk al-
ması, iyi bir dinleyici, iyi bir izleyicı
olması sizin ve resim öğretmeninin
elinde. Üstelik, küçük yaşlarda sanat-
la iç içe olmanın getireceği tek yarar
da bu değil. Sanat, onun beğeni düze-
yini, giyimini, konuşmasını, davra-
nışlannı, yasama bakış açısını etkile-
yecek, güzelleştirecek.
Küçük yaşlarda verilecek sanat eği-
timi çok önemli ama ne yazıkki 'Re-
sim-Iş', 'seçmeli ders' kapsamında ve
bu nedenle de pek çok öğrenci tara-
findan ciddiye alıranıyor. Okullarda-
ki eğitsel kol çalışmalan içinde de bu-
güne kadar yer almayan 'Resim', ilk
kez Fatin Rüştü Zorlu Lisesi'nde kol
etkinliği olarak kuruldu. Bu okulun
öğrencileri, sanatın güzeli yaratma-
da, kişinin görsel dünyasını geliştir-
mede, estetik ve beğeni düzeyinı ar-
tırmada en etkin yol olduğunu keşfe-
decek, sergiler açacak, belki de yete-
neklerinin farkedilmesiyle kendileri-
ni sanat dünyasınuı içinde bulacaklar.
Okulun resim öğretmeni Ali Ekber
Ataş'ın çabalanyla kurulan Resim
Kolu'nun tüm okullarda yaygınlaş-
ması yönünde çahşmalar da başlatıl-
dı. Resim'in öncelikle 'zorunlu ders'
kapsamına alınması ve atelye orta-
mında, görsel kaynaklar kullanılarak
verilmesi gerektiğini belirten Ataş.
çocuğun sanatla çok küçük yaşlarda
tanıştınlmasının önemine dikkat çek-
ti . "Çocuğu. eline kalem alabikcek ya-
şa geldiginde önüne boyalar, kâğıtiar.
örnekler vererek. müdahak etmeden,
özgür düny asından uzaklaştırmadan
yönlendirinek gerekü-" diyen Ataş,
sanat eğitiminin çocuğa sağlayacağı
yararlan şöyle sıraladı:
• Sanat, dünyaya, insana, doğaya,
olaylara bakışta farkh bir perspektiı
sağlar.
• Sanat, kişiyi şiddet eğilimlerin-
den uzak tutar.
• Sanat toplumlararasıen etkin ile-
tişim araodır. Evrensel bir dil geUşti-
rir.
• Sanat, kişinin görsel dünyasını
geliştirir, estetik ve beğeni düzeyini
arttınr.
• Sanat eğhimi, güzel bir tablodaa
iyi bir müzikten. bale gösterisinden.
operadan zevk almayi öğrvtir."
Fatin Rüştü Zorlu Lisesi'ndeki
"Resim Kolu"nun kuruluş tüzüğün-
deki amaçlanndan bazıian ise şöyle:
• Sanatın bir yararma etkinliği ol-
duğu bilincini öğrenciye kavTatmak,
okuyan, düşünen. soru soran, araşo-
np sorgulayan. inceleyen. gözkmle-
yen. sürekli yeniliğin ve değişimin iz-
leyictsi olan, yarancı bireyleri bulup
ortaya çıkarmak, onlara koşullar ha-
zuiamak.
• Sanatın yararma etkinliğinin ya-
nında, toplumlann hem kendi içlerin-
debirbirleriyle etkileşimlerini hem de
insanın doğayla, dünyayla buluşması-
nı, denkleşmesini, toplumlararası sa-
nat koridorlannı kuran, kendi beğeni-
lerini diğer dünyatoplumlannın beğe-
nilerini kendisine taşıyan bir anlayışı
hedeflemek.
• Sanat etkinliği kişiye, kendi yara-
Omlartnı ortaya koymasuun. içindeya-
şadıgı toplumun değeıierini dedüşün-
sel ve yaratı evreminde biçitnlendire-
rek, dünya sanatına kazandırma uğ-
raşısını ve ay rıcaJığını tanır.
•Özgür, yaratıcı, eleştirel düşünme
yeteneğinin gelişmesine katkı sağla-
yan etkinlikler gerçekleştirmek, öğ-
rencileri bunlara katmak.