Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
> KASIM 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI /cumek(« turk.net 13
ficaretin serbestleştirilmesi konulu Asya Pasifik Ekonomik Işbirliği toplantılanndan sonuç çıkmadı
APEC'de Doğu-Baü çdEkonoıniServisi-Malezya'nın
işkenti Kuala Lumpurda görüş-
leleri süren Asya Pasifik Ekono-
lik İşbirliği (APEC) toplantıla-
. bu yıl üye ülkelerin ticaretin
-•rbestleştırilmesı üzerindeki sert
jtışmalanna sahne oldu. Japon-
a ve A_BD arasında yoğunlaşan
iz düellosunun gerginleştirdiği
>plantılarda son olarak üye ülke
akanlannın 9 anahtar sektörde
beralizasyon konusunda anJaş-
ıaya varamaması ve ABD tara-
nın üst düzey temilcilerinin I-
ık'la yaşanan gerginlik yüzün-
en toplantıya katılamaması ne-
eniyle anlaşmaya varamadan
jnaerdi.
ABD Başkanı Bffl Clintonın,
•ak ile yaşanan anlaşmazlık ne-
eniyle daha önce katılacağını
ildirdiği toplantıya katılamaya-
ağını açıklamasının ardından
görüşmelerde ABD'yi en üst dü-
zeyde temsil eden Dışişleri Baka-
nı Vladeline Albright da Kuala
Lumpur'dan erken aynlmak zo-
runda kaldı. Görüşmelerde Batı-
lı kanadın 'fîili' sözcüsü ve tica-
retin serbestleştirilmesi üzerinde
en çok ısrar eden ABD'nin baş-
kanlık düzeyınde temsil edilme-
mesinin ve Japonya'nın ısrarlı tu-
rumunu sürdürmesinin anlaşma-
ya vanlamasına yol açtığı belirtil-
di.
Kanada Ticaret Bakanı Sergio
Marchi, 21 APEC üyesinin. güm-
rüklerin tamamen indirilecegi 9
anahtar sektörü içeren "Sektörel
Liberalizasyonda Erken Gönül-
lülük" adlı program üzerinde an-
laşmaya vanlması üzerine görüş-
melerin Dünya Ticaret Orgütü
(WTO) bünyesine taşıyabilecek-
lerini açıkladı Japonya'nm iki
Kuala Lumpur'daki görüşmeleri protesto edeıüer de vardı.
anahtar sektör üzerindeki tarife-
lerini indirmemekte diretmesi-
nin, görüşmeleri durduran ana et-
ken olduğu dile getirildi.
Japonya Dışişlen Bakanhğı
Sözcüsü Miki Kiyoi, "Buradan
dümava verebüeceğiınizen güçiü
mesaj, krizden kurtulmak için na-
sü dayanışma yapacağunızdır"
diye konuştu. Miki Kiyoi,
ABD'nin, Japonya'nın balıkçılık
ve orman ürünleri sektörlerinde
tarifeleri indirmesini istemine
karşın öfkesini gizlemeyerek
"Eğerdünyanın en büyükekono-
misi bu iki sektörü büyüteçle bii-
yürüvorsa bu tavır biç de sonuç
getirici değüdir" dedi.
ABD Ticaret Temsilcisi Char-
lene Barshensky'nin cuma günü
yaptığı konuşmada serbest ticaret
üzerindeki görüşmeleri baltala-
makla suçladığı Japon yetkililer,
toplantıda APEC'in Doğu kana-
dmın kendisı ile benzer görüşler
taşıdığını vurgularken ABD tem-
silcileri APEC'in Batılı kanadı-
nın (Kanada, Avustralya, Yeni
Zelanda) sözcülüğüne soyunmuş
durumda.
Malezya Başbakanı Mahathir
Muhammed ise yaptığı konuş-
mada, Microsoft Genel Müdürii
ve dünyanın en zengin işadamla-
nndan biri olan BUIGates'i bilgi-
sayar alanında para spekülatörü-
ne benzetti. Mahathir Muham-
med dün yaptığı konuşmada,
"Gates gerçek bir serbest piyasa-
cı. Ancak ABD adaleti onu reka-
betekarşı gelmekle suçlarken ger-
çek para spekülatörleri neden
suçlanmıyor" diye konuştu. Ga-
tes'in Malezya'nın "Süper mul-
ti-medya koridonı" adlı projesi-
nin danışmanı olduğu biliniyor.
Çin'den yardını müjdesi
Tayvan'dan gelen haberlere gö-
re Çin Devlet Başkanı Jîang Ze-
min'in APEC toplantılannda As-
ya finansal krizinden ekonomi-
leri sarsılan ülkelere 4.5 milyar
dolar yardım yapacağını açıkla-
yacağı belirtilmiş ve toplantılar-
da, Çin'in tekrar para birimi "yu-
an"ı devalüeetmeyeceği garanti-
sini vereceği bildirilmişti.
DÜNYA EKONOMÎSİNE BAKIŞ /ERGİN YILDIZOĞLULONDRA (ergirt(S ergindemon.co.uk.)
Küresel para arzındakı genişleme,
olardaki göreli zayıflamanın Japonya-
ışı Asya ülkeleri üzerindeki basıncı
zaitması, IMF yardım paketının Latin
ı/nerika'da ekonomik istikrarsızlığı ol-
lasa bıle güven duygusunu güçlendır-
iesi, küresel mali pıyasalardaki fırtına-
ı şimdilik yatıştırdı. Şimdi dikkatimizı
?krar reel ekonomiye ilişkin sorunlara
evirebiliriz.
Nerdeyse, tamamen sosyal demok-
at partilerce yönetilen Avrupa Birlı-
li'nde yenı bir ekonomik düzenleme
ırayışı şekilleniyor. Ekonomik büyüme
e işsizlik öncelikler listesinde hızla öne
leçerken, malı disiplın ve denk bütçe
iaha geri sıralara itiliyor. Sermayenin
erbest dolaşımı ve ticaretin liberalleş-
nesi konulannda da bu önceliklere uy-
iun olarak daha temkınli ve denetimcı
.•ğilimler güçlenıyor.
Asya'da da neo-liberalızmden bir
ızaklaşma var: Ekonomik büyümeye
ıncelık veren, küreselleşme dinamık-
arinı denetlemek isteyen eğilimler, özel-
kle Japonya önderiiğınde bir grup ül-
;e arasında güçleniyor. Bu manzaraya
>akıp da "vVashington-Konsensüs'e
jmdi ne oluyor" diye sormak, bu soru-
'a da "Tarih oluyor" diye cevap verrnek
nümkün. Diğer taraftan bunlar siyasi
legemonya dıJzleminde ızdüşümleri
)lan gelişmeler.
\sya'da hegemonya Ol3,w,, „,
Tiiıcadelesi ••
Rusya, Vietnam, ve Peru'nun da ka-
ılmasıyla üye sayısı 21 'e çıkacak olan
VPEC (Asya Pasifik Ekonomik Konse-
'0 ülkelerinin toplam GSMH'si 14 trilyon
iolar. Bu ülkeler dünya gelirinin yüzde
>8'ini ve dünya ticaretinin yüzde 47'si-
ii yaratıyor. APEC, Avrupa Birliği'ne ve
^AFTA'ya neredeyse eş degerde bir
jkonomik bölge. ABD, Kanada, Mek-
;ika gibi NAFİA ülkeleri aynı zamana-
ja APEC'in de üyesi. Bu durum APEC
çınde, hegemonya ilişkilerinde bir ger-
jınlik oluşturuyor. ABD burada da ege-
nenligini korumak isterken, Japonya
;endini APEC'in dogal önderi olarak
lörüyor. Son APEC toplantısı bu iki ül-
e arasında, bu güne kadar hiç görül-
nedik şiddette bir liderlik çekişmesine
Dikkatler Reel Ekonomiye Dönerken.
1*TRA\\ORLD TRADECE
V
ABD Ticari Temsilcisi Charlene Barshefski (sağda), görüşmelerde Japonya'yı
serbest ticareti engellediği gerekçesi ile sert bir dille eleştirdi. Malezya Başba-
kanı Mahathir Muhammed (solda) ise görüşlerini önceki APEC topJantlannda
olduğu gibi sloganist bir biçimde dile getirdi.
sahne oldu.
1994 APEC toplantısında APEC ülke-
leri gönüllü olarak gümruk duvarlarını
ındırerek ticareti serbestleştirmeyi ka-
rarlaştırmışlardı. Şimdi ABD-Kanada
ekseni, bölgede ticaretin serbestleştınl-
mesi sürecini hızlandırmak ıçın baskı
yapıyor. Japonya ise, bu sürecin gönül-
lü özelliğini korunmasmda ısrarlı. ABD
' Ticari Tefnsilcisı Chartene Barshefs- -
ki'ye göre "Japonya bu süreçte yıkı-
cı bir rol oynuyor... Bu asla kabul edi-
lemez bir durumdur" (Wall Street Jo-
urnal 13/11/98). Toplantı başlarken
ABD tutumunu sertleştirdı. Japonya'yı
diplomatik nezakete uymayan bir dille
"bölge ûlkelerine, serbestleştirme
inisiyatifinden geri adım atmalan için
yardım vaat etmekle" suçladı. Japon-
ya buna, Ticari Temsılcı Mikie Kiyoi'nın
ağzından "Sizin şeytani bir ruhunuz
olduğunu bilryoruz. Ama lürfen baş-
kalannın dünyaya aynı şeytani göz-
le baktığını düşünmeyiniz" diyerek
sert bir cevap verdi (Los Angeles Ti-
mes 14/11/1998).
Japonya, ekonomik koşullarının hız-
lı dışa açılmaya uygun olmayan ülkele-
rin üzerinde, ABD'nin baskı yapmasma
karşı. Japonya da, balıkçılık ve orman
ürünleri alanlarında uyguladığı yüzde
4.4 ve yüzde 1 'lık gümrtik tanfelerini in-
dirmeye niyetlı değil. Japonya bölge tı-
caretının Japon-Yen paritesince belir-
lendiğine, bunun da sık sık yüzde 20-
30'luk dalgalanmalar yaşadığına işaret
ederek ABD'nın yüzde 1 üzerinde ısrar
etmesinin mantıksız olduğunu savunu-
ABD'nin en büyük korkusu
ABD ise Japonya'nın bu ayncalıgı ka-
bul ettirdiği takdirde açılacak kapıdan
içeri diğer bölge ülkelerinin gırmesin-
den korkuyor. ABD'nin en büyük korku-
suysa, bölgede korumacı ve denetle-
mecı eğılimlerin güçlenerek sermaye
hareketlerini kısıtlaması. ABD, birsüre-
dir bölge ülkelenni, sermaye kaçışının
ekonomik büyümeyi olumsuz etkileye-
ceğinı söyleyerek uyarıyordu. Ancak,
dıkkatlı bir bakış, ABD'nin sorununun
bölge ülkelerinin ekonomik büyümesi
değıl de, ABD bankalannın sermaye ih-
raç alanlannı açık tutmak ve VVashıng-
ton Konsensüsü savunmak olduğunu
kolaylıkla görebilir.
Bölge ütkelerine yapılacak yardımın
düzenlenmesı, ABD ve Japonya ara-
sındakı ıkınci çatışma alanını oluşturu-
yor. Japonya'nın bölge ûlkelerine yö-
nelik 30 milyar dolarlık yardım paketi
önerisi var.
ABD'nın paketinin ana bileşenini ise
dış borçlann tasfiyesi oluşturuyor. Böl-
geden 190 milyar dolaraiacağı olan Ja-
ponya, ABB'tm, nem dehıçpeıra koy-
madan, Japon paketine dayanarak uy-
gulamak istedigi bu plana karşı. Japon-
ya ödeme kolaylığı, yeni kredi ve daha
uzun vade öneriyor. Gözlemciler, Japon
Başbakanı Obuchi'nin APEC toplantı-
sında, bu paketi ABD ınısiyatifini gen-
letmek için kullanacağına da ınanıyor-
lar. Bu arada, 30 milyar dolar nakit yar-
dım içeren paketin, (dolayısıyla Japon-
ya'nın lideriığinin) aralannda Çin Halk
Cumhuriyeti, Malezya, Endonezya,
Rusya gibi ülkeler tarafından ABD'nın-
kine göre daha olumlu karşılandığı gö-
rülüyor.
Avrupa Birliği hükümetlerinin çoğun-
luğunu oluşturan sosyal demokratlar,
ekonomi polıtikalannda, eşgüdümlü bir
değişikliğe yöneldiler. 24-25 Ekim
Avusturya toplantısında birtiği oluştu-
ran ülkeler, işsizliğe ve ekonomik büyü-
meye öncelik verdiler. Böylece artık da-
ha düşük faizler, daha yüksek kamu
harcamaları gündemde (The Econo-
mist, 31/10).
Yeni yönelım 11 Kasım'da Internati-
onal Herald Tribune'de Italya Başba-
kanı Massimo D'Alama tarafından,
"1999'da zor bir döneme giriyoruz,
ekonomik büyüme düşüyor, reses-
yon riski artıyor. Bu sırada Euro da
devreye girecek. Ekonomik büyü-
meyi teşvik edecek kamu yatınmla-
nna gerek olabilir" sözlenyle dile ge-
tirildi. D'Alamo "Gerekirse Avrupa, is-
tikrar paktını da yeniden yorumlaya-
bilir" dedi.
Bu sırada, bir taraftan Almanya'da
yeni Sosyal Demokrat Maliye Bakanı
Oskar Lafontain, Bundesbank'a faiz-
leri ındirmesı ıçın baskı yapıyor, diğer ta-
raftan Fransa'da Malıye Bakanı Stra-
uss Kahn, düşük enflasyona, zayıf
ekonomik büyümeye işaret ederek Re-
agan/Vblcker çizgisi yerine Clin-
ton/Greenspan çizgisine daha yakın
olduklannı vurguluyor (Le Monde
13/11). Avrupa'da yeni bir "entelektü-
el homo/enliğin" Keynesgil bir "sosyal
demokratkonsensûs"ün oluşmakta ol-
duğu kesin. Ancak bu eğilimin nereye
kadar ilerleyebileceği, neo-liberal dö-
nemin gelir dağılımında ve çalışma ya-
şamında yarattığı tahnbatı ne kâdar ta-
mir edeceğı belli değil. .,_,.
Dikkatler reel ekonomiye dönmeyfe*'
başlayınca, dün IMF Washington ve
Wollstreet tarafından küreselleşme,
çağ atlama vb. olarak sunulan "gazino"
ekonomisınin teorısi de hızla buhar ol-
maya başiadı. Düne kadar neo-liberal
bir ekonomist olan Avusturya Merkez
Bankası Genel Müdür Yardımcısı
Stephen Grenvill, gibi, "Kabul etme-
liyiz ki piyasalar, en olumlu koşullar-
da bile, VValras'ın, iyi bilgilenmiş,
uzak görüşlü mezatçısından bekle-
nenin aksine, kârları maksimize ede-
cek, sermaye hareketferinin maliye-
tini minimize edecek şekilde işleme-
mişlerdir ve hiçbirzaman da işleme-
yeceklerdir" (Avustralian Financial
Review 14/11) diyenlenn sayısı hızla
artıyor.
1999yılıprogramı Resmi Cazetedeyayımlandı
Çocuğunuzun
yarınlarını düşünürken
keyfinizi kaçırmayın!
Diploma Hesabı
Diploma Hesabı, çocuğunuzun
eğitim harcamalarmı güvenceye alıyor.
Şimdiden.
Diploma Hesabı, Iktısat Bankası'nın özel sorunlara gehrdıği
ozel çözumlerden sadece bırı Gelın konuşalım
Sıze en uygun çözumu sunalım
http //www ıkîısatDank com tr
İKTİSAT
Memn uniye tle
Nakıt Alışverış • Nakıt Ev • Nakıt ihtıyaç • Nakıt Otomobıl • Nakıt Tatn • Nakıt Çek • Nakıt Hesap • Otomatık Ûdeme
Hükümet yeni yılda
emekliliğe el attıANKARA (AA) - Enflasyonun üç yıl-
lık bir program çerçevesinde düşürûlme-
sini içeren 1999 yılı programı, dünkü Res-
mi Gazete'nin mükerrer sayısında yayım-
lanarak yürürlüğe girdi.
Hükümet programında, sosyal sigorta
kurumlannın özerkliğinin sağlanması ve
özel emekliliğin desteklenmesi gibi konu-
lar üzerinde çalışmalann hızîandınlacağı
kaydedildi.
Programda. küresel krizin sona ermesi
ve uluslararası piyasalarda rasyonel ol-
mayan ortamın ortadan kalkmasıyla, ya-
bancı sermayenin, temel dengeleri sağ-
lam olan, yapısal reformlan gerçekleştir-
miş ekonomilere yönele-
ceği vurgulanarak bu çer-
çevede, sosyal güvenlik
ve finans kesimine ilişkin
düzenlemeler başta ol-
mak üzere yapısal re-
formlarda sağlanacak ge-
lişmelerin büyük önem
taşıdığı hatırlatıldı.
Bakanlar Kurulu'nun
"1999 Yılı Programınuı
U vgulanması, Koordinas-
yonu ve İzJenmesine Da-
ir" kararına göre, 1999
Programı"nın ekonomide
yapısal uyumun ve ıstikrann sağlanması-
na yönelik olarak uygulanmakta olan ve
Türkiye'nin uzun vadeli stratejileri ile de
uyumlu üç yıllık orta vadeli programın
ikinci dilimini oluşturduğu vurgulandı.
Sosyal güvenlik ön planda
Programda. üçer aylık programların
açıklanmasıyla gelişmeler hakkında iç ve
dış kamuoyunun sürekli bilgilendirilme-
sine devam edileceği kaydedildi.
Programda hükümetin gelecek yıl ele
alacagı başlıca konular şöyle dile getiril-
di:
• Programda, özel
sağlık ve emekliîik
sigortalannın teşvik
edileceği vurgulanırken
bankacdıktarisklerien
aza indirmek ve sistemin
sağlıkh temellere
oturmasını sağlamak
için denetim sisterninin
etkinliğinin arttınlacağı
kaydedildi.
SOSyal gÜVenlİk:Sosyal sigorta ku-
rumlan ve sigorta kollan itibanyla norm,
standart birliğinin sağlanacağı. kurumla-
nn idari ve mali özerkliğinin tesis ediie-
ceği, özel sağlık ve emeklilik sigortasının
teşvik edileceği ifade edildi.
Tarımsal destekleme:Fı>at mü-
dahaleleri ve girdi sübvansıvonları azal-
tılarak üreticiye doğrudan gelir desteği
sağlayan sıstemlerin yaygınlaştınlması,
ürün borsalannın geliştirilmesi ve birlik-
lerin serbest piyasa koşullan çerçevesin-
de faaliyet göstermelerinin sağlanacağı
belirtildi.
Kamu bankalari: Kamu bankala-
nnın özeileştirilmesine
hız verileceği ifade edilen
programda, bu sektörde
riskleri en aza indirmek ve
sistemin sağlıkh temelle-
re oturmasını sağlamak
için denetim sisteminin
etkinliğinin arttınlacağı
kaydedildi. Bankacılık ve
sigortacılık başta olmak
üzere finans sektöründe
öncelikli yasal düzenle-
melerin yapılacağı kayde-
dildi.
Vergi: Numara uygu-
Iamasınm yaygınlaştınlacağı belirtilen
programda, halen değişik adlar altında ver-
gi, pay ve fon şeklindeki kesintilerin Özel
Tüketim Vergisi (ÖTV) adı alnnda birleş-
tirilerek vergi sistemine etkinlik kazandı-
nlacağı bildirildi. KDV uygulamasının ba-
sitleştirilmesi, oran sayısının azaltılması
için çalışmalann yapılacağı duyruldu.
ZorunlU tasarruf: Programda,
halk arasında "Zorunlu tasarruf" olarak
da adlandınlan "Çalışanlan Tasarrufa
Teşvik Hesabı" kesintilerinin kaldınlma-
sı ve hesaplann tasfiyesi çalışmalaruıa de-
vam edileceği belirtildi.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Sermaye-Devlet İlişkisinde
Yeni Bir Dönem mi?
Ülkemizde özel sermaye birikiminin, özellikle 1950
sonrası dönemde ve giderek artan bir oranda, dev-
let olanaklarıyla ivme kazandığı bilinir. Başlangıçta
devlet bir ölçüde de olsa tüm işverenleri eşit uzak-
lıkta tutmaya özen gösteriyordu. Daha sonraki yıl-
larda, siyasetçiya/c;n aile çevresine özelişlem yap-
maya başladı; bu uygulama yaygınlaştı ve yoğun-
laştı; son açıklamaların kanrtladığı gibi, ekonomik,
siyasal ve toplumsal boyutlanyla çok yönlü yıkıma
dönüştü.
• • •
Demokratik devlet, tanımı gereği, değişik toplum
kesimleri karşısında yansız kalmalıdır; işçi kesimi-
ne ne kadar yakın ise sermaye kesimine de aynı ya-
kınlıkta olmalıdır. Ülkemizde bu ilkenin işlemediği
biliniyor; devlet, demokratik bir ülkede kesinlikle gö-
rülemeyecek bir biçimde sermaye sahiplerinin ya-
nında yer alıyor.
Ancak, Türkiye'de bunun da ötesinde, başka bir
olgu yaşanıyor; devlet, sermaye kesiminin tümünün
yanında değil, içlerinden bir bölümünün yanında
yer aiıyor. Son açıklamalar, devletin kimi sermaye sa-
hipleriyle iç içe geçtiğini kanıtlıyor. Bu iç içelik yal-
nızca devletin parasal olanaklannın kullandınlma-
sıyla sınırlı kalmıyor; bir işadamı öbürüne, Cumhur-
başkanı ve Başbakan yanımda diyor ve bir banka-
nın satın alınmasıyla ilgili ihaleye kanşmamasını
önerebiliyor.
Bu durumda, sermaye sahipleri arasında bulun-
ması gereken rekabet ortamı, siyasetçinin kanşma-
sıylayok oluyor. Devlet bir sermaye sahibinin yanın-
da yer alınca rekabet buharlaşır devlet bürokrasisi
işlemez; gerekli önlemler alınamaz; yasalar uygula-
namaz; çünkü devletin kendisi işin içindedir.
Son olaylarda çok daha ürkütücü bir süreç yaşa-
nıyor. Rakibi elemek için devlet, yeterli bulunmuyor,
devletin yanında ek güvence aranıyor; aynı işada-
mı, bir çefe reisini de, Cumhurbaşkanı ve Başba-
kan ile biriikte rakiplerini yıldırma aracı olarak dev-
reye sokuyor; bunu gerekli görüyor. Bu anlayış ve
uygulama sermaye çevrelerinde çok yaygın görü-
nüyor; o kadar ki.. ilgili Bakan çetenin işe kanşma-
sını sıradan biralışkanlık gibi algılıyor ve "maalesef"
diyor.
Aynı Bakan'ın telefonla katıldığı bir TV programın-
da, birkaç kez vurguladığı bir boyut daha var; Ba-
kan, "Ben o işadamını sevmezdim" ya da "hiçbirza-
man sevmedim" diyebiliyor. Türkiye, sermaye biri-
kim süreçlerine yeni bir katkı yapıyor: Sevgiye da-
yalı sermaye birikimi! Konunun gülmece olmayacak
boyutu daha önemlidir: Bu sözler, tek başına, dev-
letin iş çevreleriyle olan ilişkilerinin ne kadarnesnel
ölçûtlerden uzakya da adamına göre olduğunu ka-
nıtlar.
Türkiye'de düzeltilmesi gereken ilk nokta budun
siyasetçilerin iş çevreleriyieözel/bireysel ilişkileri ke-
silmeli, bu ilişkiler olabildiğince açık-seçik kural ve
ilkelere bağlanmalıdır. Sorun, bunu kjmin gerçekleş-
tireceğidir.
Hiç kuşkusuz, burada birinci derecede sorumlu
.Olanlar, sermaye birikimiyle kendilerine ve yakınla-
~ri~nâ özel çıkar sağlayan siyasetçilerdir. Yurttaş ola-
rak bizJerin sorumlu tutacağımız, seçtiğimiz siyaset-
çilerdir.
Bu noktayı vurguladıktan sonra, özenle belirtelim
ki, günümüzün koşullarında, siyasetçiler kadar ol-
masa da ona yakın ölçüde sorumlu olanlar işveren
oda, biriik ve dernekleridir. Oda, birlik ve dernekle-
rin toplumsal sorumluluklan vardır. Bunun bir boyu-
tu da. üyelerinin çıkarlarının korunmasmda dengeli
bir ortam ofuşturulmasıdır. Son olaylar bağlamında
uygulanan bir/birkaç üyelikten çıkarma girişimi, bu
doğrultuda atılmış çok olumlu bir adımdır; ancak
yeterli değildir. Devlet-girişimci ilişkisinin meslek ah-
lakı sınırtan içinde kalması sağlanmalıdır. İşveren ör-
gütleri, hiç zaman yitirmeden, devletin, üyelerine
eşit uzaklıkta tutulmasına ilişkinyeni birdüzenleme-
nin öncülüğünü yapmalıdır. Bu sorumluluk onlann
üzerindedir.
Türkiye girişimci birlikleri, bu olaylardan sonra,
devlet kapısıyla ilişkilerinin açık, ilkeli ve nesnel ol-
masını sağlarlarsa, en azından toplumsal sorumlu-
luklarından birini yerine getirmiş olur; ve yıllardır ya-
şanan Türkiye'ye özgü sermaye birikimi yöntemle-
ri sona erer. Bu yapılırsa, yıllardır toplumun en ağır
kanayan, ölümcül yaralarından birı iyileşme yoluna
girer. Devlet-sermaye sahibi ilişkilerinde yeni bir dö-
nem başlar. Bunun gerçekleşmesi, gerçekten büyük
birtoplumsal, siyasal ve ekonomik kazanım olacak-
tır.
• • • :
Usta yazarlar Oktay Akbal ve AJi Sirmen'e hoş-
geldiniz demek gerçekten güzel. ' ;
TNT jş Celistirme Müdürii Eden-Smith
'Kendi işinize
vakıfoUmıhsımz'
BAR1ŞDOSTER
Bu yıl Avrupa Kalite
Büyük Ödülü'nü kazanan
uluslararası ekspres kurye
taşımacılıgı, lojistik ve da-
ğıtım şirketi TNT'nin tn-
giltere İş Geliştirme Bö-
Iüm Yöneticisi PaulEden-
Smith. her alanda kaliteyi
ve müşteri memnuniyetini
amaçladıklannı belirttı.
Smith "En kaliteli hizmeti
vermek için,en başarüı ör-
gütlenmevi gerçekleştir-
mek ve en nitdikli kişileri
çahştınnak gerekir.D^an-
dan danışmanbk firmalan
getirmevi değil, işimize >a-
kıf otmayı seçtik" dedi.
Bu yıl aldıklan Avrupa
Kalite Bü>aik Ödülü'nü
759 puanla kazandıklannı
ve bu puanın şimdiye ka-
dar bu yanşmada elde edi-
len en iyi ikinci puan oldu-
ğunu vurgulayan Smith,
"1995,96 ve 97 yülannda
ûç kezüstüstekaJiteödülü-
nü aldıktan sonra bu vıl
büyük ödülü kazandık.Bu
nedenle 5 vıl süre>k bu va-
Paul Eden-Smith
nşmaya kablamayacağız.
Kalite bizim misyon cüm-
lemiz" dedi. Smith, şirke-
tin yıllık cirosunun 12 mil-
yar sterlin olduğunu ve
dünya genelinde 145 bin
çalışanlannın bulunduğu-
nusö>ledi.
Haftada 2.1 milyon adet
belge ve paket dağıttıkla-
nnı ifade eden Paul Eden-
Smith, TNT'nin Avru-
pa'da kendi kulvanndaki
en büyük firma olduğunu
belirtti. Toplam kalite yö-
netiminin, sürekli gelişi-
min anahtan olduğunu ifa-
de eden Smith," fnsan yö-
netimi ve liderlik de kârb-
lık kadar önemlidir" dedi.