Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Ya\ın Yonetmenı Orhan Erinç
# Genel Vayın Koordınatoru Hikmet
Çetinkayatf Yazıışlen Muduru. İbrahinı
Vıldız 9 Sorumlu Müdur Fikret tlkiz
• Haber Merkezı Mudurü Hakan
Kara 9 Görsel Yönetmen Fikret Eser
Istıhbarat Cengiz Yıldinm# Ekonomı: Özlem
V ii/ak # Kuitür Handan Şenköken 9 Spor
Abdülkadir V üceiman 9 Makaleler Sami
Karaören 9 Duzehme AbduUah Y'azıcı 9
Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge'
Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen Mehmet Faraç
Yayın Kurulu llhan Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç. Okta\
Kurtbokı Hikmet Çetinkaj a.
Şükran Soncr. Ergun Balcı.
tbrahinı V ıldız, Orhan Bursalı,
Mustafa Balba>. Hakan Kara.
Ankara TemsılciM. Mustafa Balbav Atanirk Bulvan
No 125, Kaf4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7
hat). Faks:419502'7
#IzmırTemsı]eısı Serdar k'ıak,
H ZıyaBK 1352 S 2 3Tel 4411220. Faks 4419117
9 Adana Temsılcısı. Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119
S No 1 Kat 1. Tel. 363 12 1 i, Faks 363 12 15
Müessese-Muduru ^stün Akmen •
Koortiınaıör AhmelKorulsan • Muha-
sebe Büknt Yeoef#ldare Hüsçyin
Girer^Uletme Öıder Çeük • Büp-
İ$lem >ail Ina) #3ılgısayar Sıslem
Münhet ÇBer«Sjnş FazfletKuz»
MEDYA C: • Yönetıı
Başkanı - Genel Siuduı
Erduran # Koordınau
Işıtman 4 Genel MudurY
SevdaÇoban Tel 514
51395 80-5138460-61,Fak:
YatımUyao ve Basao: Yenı Gun Haber \idnsi, Basm \e Ya>ıncıhk A Ş
Türkocaib Cad 3941 Cağaloğh 34334 Isl PK 246 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 120 hatl Faks (0 212ı 513 85 95
16KASIM1998 Imsak: 5.15 Güneş: 6.45 Öğle. 11.56 îkindi: 14.29 Akşam: 16.53 Yatsı: 18.17 www. cumhuriyet. (
Mavi ve siyah
koleksiyon
• Haber Merkezi -
"Beymen Studio
Koleksiyonu' modern. şık
ve farklı stiliyle kışı
karşılıyor. Mavi \e siyah
olarak tasarlanan 'Beymen
Studio Koleksiyonu',
günün her saatinde
gijebilecek, rahat ve şık
kıyafetlerden oluşuyor.
Koleksiyon. dantel
gömlek \ e üzerine
giyilecek montla 'şık';
dar. siyah bır elbisenin
üzerine gıyilen deri ceket
ıle 'asi' görünmeyi
mümkün kılıyor.
Zonguldak
Konservatuvarı
• ZO.NGl'LDAK
(Cumhuriyet) - Zonguldak
Belediyesi'nin girişimleri
ve Kültür Bakanlığı'nın
desteği ile açılan
Zonguldak
Konservatuvan'nda yeni
öğretim dönemi törenle
başladı Zonguldak
şehnnin merkezinde
bulunan tarihi
"Cumhunyet Halk
Fırkası" restore edilerek
"Zonguldak Kültür ve
Sanat Merkezı "ne
dönüştüriildü. Yeni
öğretim döneminde müzik
ve tiyatro bölümü için
başvurular kısa sürede
donduruldu.
'Cinsellik'
• TRABZON'(AA)-
Sağlık Bakanlığı, Türkiye
Aile Sağlığı ve Planlaması
Vakfı (TAP Vakfi), Alman
Teknik Işbirliği Kurumu
ve Trabzon Gazeteciler
Cemiyeti tarafindan
ortaklaşa sürdürülen
"Cinsel Yolla Bulaşan
Hastalıklar Konusunda
Yerel Medya ile Destek
OluşturuJması Projesi"
kapsamında
gerçekleştirilen
araştırmanın sonuçlan
açıklandı. TAP Vakfi'ndan
konujla Jİgili yapılan
açıklamada, arastırmaya
26 basın mensubunun
katıldığı bildirildi.
Araştırmada. cinsel yolla
bulaşan hastalıklar
konusunda toplumun
bilinç düzeyınin düşük
olduğu \e her kesim ıçin
cinsel eğitim verilmesi
gerektiği belirlendi.
Kmlay'da kan
sıkıntısı
• KAYSERİ(AA)-
Ka> sen Kızılay Kan
Merkezı Müdürü Dr.
Ismail Ulusoy, kan talebini
karşılayamadıklannı
belırterek kan bagışı için
kamu kurum ve
kuruluşlan ile demokratik
kjtle örgütlerinin desteğini
beklediklerini sövledı.
Ulusoy, bu yıl ıçınde 8 bin
ünite kan topladıklannı,
ancak ellerinde talebi
karşılamaya yetecek kan
bulunmadığını kaydetti.
Kan bağışlannda kasım
ayında büyük düşüş
yaşandığını belirten
Ulusoy. "Elimizde sınırlı
sayıda kan bulunuyor. Çok
acil olmayan kan
taleplerini geri çevirmek
zorunda kalıyoruz" dedi.
İlaç tüketimi
• ANTALYA(AA)-
Antalya Eczacı Odası
Başkanı Cihan Dinç,
bilinçsiz kullanım
nedeniyle "peynir ekmek"
gibi ilaç tüketildigini
belirterek ilaç fırmalannın
tüketimi kamçıladıklannı
5ne sürdü. 1 Ocak 1999'da
llaçta Patent Yasası'nın
yürürlüğe gireceğinı
hatırlatan Cihan Dinç. bu
nedenle ilaç sektörünün
büyük darbe yiyeceğini
öne sürdü. Dinç, "Kendi
ellerimızle. kendimizi dışa
bağlıyoruz" diye konuştu.
Orman Yasası'nın hemen her maddesiyle orman kıyımma yol açtığı belirtildi
Yasalar yeşfle kıyıyorASUMAN ABACIOĞLU
İZIVÜR - Uzmanlar; ormanlan, anayasai
ve yasal düzenlemelerin yok ettiğını \ urgu-
ladılar. Ormancılar, "orman"ın tanımın-
dan, *ormansuundışınacıkanJması"na. Tu-
rizm Teşvik Yasasından "ormanlannözel-
leştirihne$i'1
ne kadarpek çok konuda yasa-
Iann değiştırilmesı gerektığını sövlediler.
Kırsal Çevre \e Ormancılık Sorunları
Araştırma Derneği, "Ormanlanmızuı Kur-
tanlabilmesi İçin Yürürlükten Kaldınlma-
sı ve/veya Yeniden Düzenlenmesi Gereken
Attayasal ve YasaJ Düztnlemeier" başlıklı ça-
lışmasında, 1956da yürürlüğe gırdıkten
sonra günümüze değin dokuz kez değişti-
nlen 6831 savih Orman Yasası'nın "he-
men ber maddesiyle orman kıyımına" yol
açtığı belirtildi. Raporda, •'bu vasanın 'or-
man' ı taıumlayan 1. maddesi ile ormancılık
düzeni dışına çıkanlacak alanlara ilişkin 2.
maddesinde yapılan değişikliklerin günde-
me getirildiği >ıJlarda orman \ angınlannın
doruğa çıkuğı" belirtildi. 6831 sayılı yasa-
nın 1. maddesinın "onnan" sayılacak yer-
lerin ekosıstem özelliklen ve ölçütleri ile eko-
sıstemin sürdürülebilırlik koşullannın göz
önünde bulundurularak belırlenmesini zo-
runlu kılacak bıçimde düzenlenmesi ge-
rektıği kaydedildi.
Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunlan
Araştırma Derneği Başkanı Doç. Dr. \'ü-
cel Çağlar. 6831 sayılı yasanın 2. madde-
sine dayanılarak her yıl yangınlarla yitin-
len orman alanının ortalama olarak "tam
üç kaö alanın" bır daha ormancılık vapıla-
ma)acak duruma getınidığıne dikkat çe-
kerek "Yalnızca 1987-1996döneminde dev-
let oraıanı sayılan 4.5 mihon dönüm alan.
'31. 12.1981 tarihınden önce orman niteli-
ğını tam olarak kaybetmış yerlerden" sa>>
larak ormancılık düzeni dısına çıkanimış,
buralan bu duruma getirenlerin insafina
terk edilmiştir'' dedi.
Yücel Çağlar. 6831 sayılı yasanın 52 ve
57. maddelerinin. özel ve tüzelkişilerin
"devlet ormanı" sayılan alanlarda "özelor-
man statüsünde" orman yetiştirmelenne
olanak sağladığını, 1987'de japılan degişık-
likle "hıısusi orman alanlannda" daha ön-
ce yatay alanın yüzde 2'si olan inşaat yapa-
bilme ıznınin yüzde 6'ya çıkanldığını be-
lirterek "Devlet ormanı sayılaü arazilerde
özel ve tüzelkişilerin özel orman statüsün-
de orman yetiştirmelerine" olanak veril-
memesinı istedı.
Ormanı tahrip eden dfizenlemeler
Çağlar'ın verdiği bilgıye göre ormanla-
n tahrip eden "Ormancılıkla doğnıdaıı ü-
giü olmavan yasal düzenkmeter"den bazı-
lan şunlar:
2873 savılı Milli Parklar Yasası: Bu yasa-
nın 7 ve 8. maddeleri. millı park ve tabiat
parklannda çeşitli yapılaşmalara izin ver-
mektedir.
2634sajıh Turizm Teşvik Yasasa: Yasanın
rurizm alan ve merkezlerindeki "de\letor-
manı" sayılan arazılenn Turizm Bakanlığı
tarafindan turizm yatınmcılanna tahsis edij-
mesıni öngören 8. maddesi ıle 'Kamu Ara-
alerinin Turizm Yatuımlaruıa Tahsisi Hak-
kında Yönetmelik'te orman ekosistemleri-
nın nitelık ve nıceliğının korunmasına yö-
nelik olarak hemen hemen hiçbir yaptınm
bulunmamaktadır.
3402 Sa\ılı Kadastro Yasası: Yasanın 4.
maddesi, orman kadastro komisyoniannın
belirli bir süre içinde çalışmalannı yapama-
dığı ya da bitiremediği yörelerde, orman-
cıhk bilimiyle uzak yakın hıçbır ilışkisı bu-
lunmayan "genel'' kadastro komisyonlan-
na orman kadastrosu yapma yetkisini ver-
mektedir.
Susuduk
en büyük
sorun
Hindistan'ın
baüsındaki çöüerie
kaplı Rajasfhar
eyaletinde yaşa>anlana
en büyük sorunları
susuzluk. Hindistan'm
mayıs ayında nükleer
denemeler
gerçekleştirdiği
bölgede, lOyaşındaki
Bimla Raııi, başında
testisiyleevinesu
taşıyor. Rani bu y^aşma
dek okulla tanışmatnış.
(Fotoğraf: REUTERS)
Akademisyenler araştırma bölgelerindeki kaçakçılığa dikkat çekti
6
Bilimsel kazı sayısı yetersiz'
İZMİR(Cumhumet EgeBiirosu)-
Arkeolojik kazılarla ılgılı tartışmalar.
bilim adamlannı ıkıye böldü. .Arkeolog-
lar Derneği. "isteyeninistediğiyerde"
kazı yapmasını eleştmrken bazı bilim
adamlan, Türkiye de bılimsel kazı sa-
yısını yetersiz bulduklannı bildirdi-
ler. Bu bilim adamlan. kaçak kazıla-
nn önlenmesı için bilimsel kazıların
yaygınlaşmasını istediler
Kültür Bakanlığı'nın arkeolojik ka-
zılarla ilgıli polıtikasına karşı çıkan
Anıtlar ve MüzelerGenel Mü-
dürü Prof. Dr. Ender Varinli-
oğlu'nun ıstifasının ardından
başlayan tartışmalar, arke-
ologlar arasında görüş ayn-
lıklannı ortava çıkardı. Prof.
Dr. Varinlioğlu, uzun süre ka-
zı yapmalanna karşın çalışma-
lannı "yayımlamaj'an'' arke-
ologlara bu yıl kazı ızni veril-
memesini istemişti. Varinli-
oğlu, "Eğeronlarkazacaklar
ama yazmayacaklarsa. eğer
onlar kazı döneminde kazı
cvindeya da kendi\azlıkların-
da dinleneceklerse. s asa> ı hi-
çe sayıp >a>uı vapmavacak-
larsa, bu durumda görevini
başanyla,dürüstçe>erinege-
tircn bilim adamlainna haksız-
lık olmaz mı" görüşünü dıle
getirdi.
Varinlioğlu. "Profesörlüğe
yiikseltildikleri gibi kazı üst-
İenmeyi de başaran.ancak bi-
limscl vayına-olasılıkla-gücü
yetmejen kişilere izin veril-
mesini içimesindircmivorum.
Yurt topraklaruu bilgisizüğe,
sorumsuzluğa, v urdum duy-
mazlığa kurban etmek >asa-
ya ve ilkelerime aykındır. Ye-
raltındaki güzelim eserleri.
bunlandeğerlendireme\en ki-
şilere teslim etmek doğamla.
egitimimle, kişiliğimle bağ-
daşmaz" dedi.
,-\rkeoloji \ e Arkeologlar Derneği
2. Başkanı Turgut Batur ve Anadolu
Sanat Tarihçiler Derneği Sözcüsü Sel-
çukŞener. kazıların. özel eğitim ve uz-
manlık ıstediğine dikkat çel«erek şun-
lan söyledi: "Kazüardakiilkesizlik ve
belirsizlik tarihi ve kültürel mirasırnı-
zı tehdit edici bmııtlara ulasmıştır. Ül-
kemizdeheristevenyerli veyabancı bi-
lim adamı (!) istediği >erde> üze> araş-
ürması ve kazı izni alabilmektedir. Ön-
e-posta : tan (a prizma. net. tr
celikler ve sorunlar saptanmadan ka-
zı izinleriverilmekte,yerli bilim adam-
lan kazı izinleri için siyasileri yaban-
cı kaacılar ise elçilikleri devreye$oka-
rak izin talebinde bulunmaktadırlar."
Ankara Üniversıteşı Dıl ve Tarih
Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Hayat Erkanal ıse bu tartış-
maları gereksız bulduğunu belirterek
"Kazdarda yayuı tarOşması bir yana
bırakılarak bilimsel kazıların saytsı da-
ha da arttuTJmaJı" dedi. Türkiye'nin
kaçak kazılar tarafindan "de-
lik deşik" edildiğini ve bu-
nun önlenemedığini vurgu-
la>an Erkanal, bilimsel ka-
zılarda kazı ekibinin. bölge-
yi kontrolüne aldığını ve çev-
reyle ilgilenerek kaçakçıhk
olaylannı engellediğini söy-
ledi.
Erkanal, "Toprakalönda-
kj küMrterimizin en iyim-
ser tahminJe sadece yüzde
5'ini biüyoruz. Anadolu, en
az araşorılan jw" dedi. Er-
kanal. Türkiye'deki kazı sa-
yısının çok düşük olduğunu
da belirterek şu görüşlere yer
verdı: "Türkiye'de o kadar
çok küttür bölgesi ve nıaale-
sef o kadar yoğun kaçakçılık
olayı var ki. Böyle bir ortam-
da özeüikle genç insanları.
belli bölgelere girmeleri ve
kazı yapmaian için teşvik et-
memiz lazım. Tiim merkezi
ortadan kaldıracak düzeyde
tahribatlar söz konusuyken
ya>ın yaptın, yapmadın tar-
tışması anlamsız. Zaten ar-
keolojiye, kazılara harcadı-
gımız para çok az. Arkeolog-
lar güç bela kazı vapmava
çahşı>orlar. İnsanlann hak-
kmı>emeyelini. Doğrudürüst
parasını verirsin, yayın da
yapar."
AÇEV düzenliyor
Baba adaylan
için eğitim kursu
İstanbul Haber Servi-
si- Istanbu) Üniversıteşı
(ÎÜ)KadınveÇocukSağ-
lığı Eğitim ve Araştırma
Birimi ile Anne Çocuk
Eğitim Vakfı (AÇEV),
"Sağhkü Başlangıçlar Pro-
jesi" kapsamında baba
adaylan için eğitim kursu
düzenliyor.
Fatih Eğitim Parkı'nda
dün düzenlenen tanıhm
toplantısında konuşan is-
tanbul Üniv ersitesi Kadın
ve Çocuk Sağlığı Eğitim
ve Araşnrma Birimi'nden
Dr. Janet Molzan Turan,
kurs ile baba adaylannın
hamilelik, doğum, bebek
bakımı gibi konularda bıl-
gilendirilmesini amaçla-
dıklannı söyledi. Türki-
ye'de ilk kez böyle bir uy-
gulama başlatıldığını an-
latan Turan, baba adayının
eşlerine hamilelik ve do-
ğumdan sonraki dönem-
lerde desteğinin önemli
olduğunu vurguladı.
AÇEV Baba Destek
Programı Sorumlusu Dr.
AH Kemal Çetin, haftada
iki saat olmak üzere altı
hafta sürecek kursta, ba-
balık rolü, iletişim, gebe-
lik, bebek bakımı-beslen-
mesi, doğum sonrası aile
sağlığı ve gebelikten ko-
runma yöntemleri konu-
lannda eğitim verileceği-
ni bildirdi.
AÇEVProgramKoor-
dınatörü Erçin Kimmet
ise babası ile uyumlu iliş-
kiler içinde bulunan ço-
cuklann daha başanlı ol-
duklannı kaydetti.
Projeye, AB, Hollanda
Konsolosluğu. Fatih Be-
lediyesi ve istanbul Ulus-
lararası Kadınlar Derneği
de destek venyor.
TEAŞ,Akkuyu)
sınavlagüvenlik
görevlîsialacak
• Nükleer karşıtlan, son günlerde yaşaı
ihale, çete-mafya-siyasetçi ilişkilerinin
nükleer santral ihalesinde de yaşandığıru
belirterek milyarlarca dolann döndüğü v
rüşvetlerin önemli olduğu nükleer sektör
yetkilileri daha dikkatli olmaya çağırdılaı
ÜMTrOTAN
tZMİR - Nüldeer karşıt-
lan ve çevTCciler. Akkuyu
Nükleer Santralı'yla ilgili
Türkiye'de hukukun tıkandı-
ğı gerekçesiyle Avrupa In-
san HakJan Mahkemesi'ne
gitmeye hazırlanırken TE-
AŞ, santral için güvenlik gö-
revlisi alıyor.
Akkuyu ihalesine katılan
üç konsorsiyum "mutlu
son"a ulaşmak için ellerin-
den gelen çabayı gösterdiği
bugünlerde, Türkiye Elekt-
rik Üretim tletim AŞ 'de (TE-
AŞ) boş durmuyor. 2872 sa-
yılı Çevre Kanunu, ÇED Yö-
netmeliği, 1593 sayılı Umu-
mi Hıfzıssıhha Kanunu ve
Gaynsıhhi Müesseseler Yö-
netmeliği'ne aykın olarak
yürürülen Akkuyu Nükleer
Santralı yapım ihalesiyle ü-
gili tartışmalar sürüp sonuç-
lar bir türlü açıklanamazken
TEAŞ Resmi Gazete'ye ver-
diği ilanla, olmayan ve ya-
pılıp yapılmayacağı da so-
nuçlandınlamayan tesise sı-
navla güvenlik görevlisi ala-
cağını duyurdu. 23495 sa-
yılı Resmi Gazete'de, Ak-
kuyu Nükleer Enerji Santra-
lı fesis Müdürlügü'ne alı-
nacak 26 güvenlik görevii-
sinin ideolojik amaçlı faalı-
yetlere katılmamış olması.
son beş yıl içinde hiçbir par-
tiyle ilişkisi olmaması ve
1.70'ten uzun olması "ar-
zu" ediliyor.
8.11.1998tarihindeyapı-
lacak sınavlardan sonra alı-
nacak güvenlik görevlileri-
nin nerede çalıştınlacaklan
merak konusu olurken Ak-
kuyu yöresindeki yurtı
nn başvuruda bulunrr
için büyük çaba harcaı
öğrenildi.
Bazı ülkücü gruplar
nükleer santralda çalış
mak üzere yurttaşlan 1
ye aldığı ve Büyükece
nükleer santrala karşı
köylülerin büyük baskı a
da tutulduğu belirtiliyo
Nükleer karşıtlan, çe
ciler ve yeşiller bir çivi
çakılmaması gereken 1
geye nüldeer santral yap
ya kalkanlann bunun hı
bını v ermeye de hazır olı
lan gerektiğıni belirte
Türkiye'de öncelikle hu
kun işletildiği bir ortar
gerekliliğini vurguladı
Nükleer karşıtlan şu gör
lereyerverdiler:
"Hukukunüstüniüğâ g
ardı cdildiğinde Türkiye
nerelere getindiğinin son
bir göstergesiyasanıyor. (
teler, mafva. siyasetçi iliş
leri bep hukukun göz a;
edilmesinden kavTiaklam
YetkUUer yülardir hukul
çiğneyerek nükleer santı
vapmak istivor. Biz de h
kuka uyun' diyonız. An
diııletemiyoruz. Suç duvı
rusunda bulunuyoruz. Mal
kemeler gerekçe gösternn
den reddediyor. Şu an Av n
pa tnsan haklan Mahken»
si'negitmcve hazuianıyoru
Korkmaz Yiğit, Türkban
thaiesi ve siyasetçi ilişkikr
nin nükleersantral ihalesü
dedeyaşandığını zaman ga
terecektir. MÜyariarca dol->
paranın döndüğü n.
sektörde yetkifileri dahadı»
katü olmaya çağmyoruz."
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN.
'İngiliz Kaşığıyla, Alaman.••
"...Türkrye, yıllardan beri, düşünce dünyasında
ali kıran baş kesen bir entelektüel haymatlosluk
(vatansızlık) olayı ile karşı karşrya: bu sözde en-
telektüel tipi, yerini iki şeye göre tâyin edryor. 1/
'Halk ne düşünüyorsa, onun, tamam karşısında yer
alacaksın!' 2/ 'Vaziyet alışlarında, asla ve asla,
'milli' olmayacaksın!'; yâni düşünce konusunda,
hiçbir pasaportun olmayacak, bir tür zihniyet va-
tansızı olacaksın! Aydın raconu' kesmenin, en
kolay yolu budur; çünkü halk ile birlikte olmak ce-
saret ister..."
Yanıldınız, efendim! Bu satırlar bendenizin, yirmi
beş yıl önce kaleme aldığı, bir söyteşiden aktanlma-
dı; taze, dumanı üzerinde bir yazıdan alınıyor: Ertuğ-
rul Özkök'ün -68 Kuşağı'ndan bir aydın- geçen haf-
taki 'Politika' köşesinde okuduk (Hürriyet, 7 Kasım
1998). Bildiğiniz gibi acı bir hakikatin ifadesidir: darı-
sı, onun kuşağından olan; tam da, onun eleştirdıği bu
tavn, marrîetmiş gibi herAllah'ın günü sergileyen, 'en-
tel' takımının başına!
Ertuğrul a (Özkök) gelince, ona ne diyebilirim? Ol-
sa olsa, 'Günaydıni
Urunsürenbirşok!.:
t/~\nun kuşağı' dedim, boşuna değil! '68 Kuşağı
\J Devrimciliği'nin, oldum olası 'teori' dergisi sa-
yılan 'Birikim' aslına bakılırsa 'ulusallığı' tartışan bir
sayı çıkardı (Temmuz/Ağustos, 1998, s. 111/112). So-
runu va'zedişleri bile, buna ne derece 'yan oturduk-
lannı' gösteriyordu: 'Yerlilik, Gerçek ya da Maske?';
yâni 'ulusallık' -ya da 'yerlilik' pekâlâ bir 'maske' ola-
bilir! Bu mantık, acaba onlann 'her şeyi', ya da 'her
fikri'bir 'maske' olarak algılamış olmalanndan mı do-
ğuyor? Içlerinden birisinin belirttiği üzere, işlerumduk-
lan gibi yürümeyince; finans/kapital düşmanlığından,
su içergibi, finans/kapital uşaklığına; yada 'hızlı'Tan-
n/tanımazlıktan, '/7/z//'şeriatçılığa, 'yataygeçişyapan'
onlann kuşağı değil mi?
Tuncay Birkan, pek güzel söylemiş: "...özellikle
12 EylüPden sonra sol, 'iletişim kurma', meramı-
nı anlatma ve karşılık bulma konusunda, bu ülke
halkıyla ciddi bir sorun yaşamış; daha doğrusu,
bunu epey zamandır yasadığı halde, farkına var-
mamış olduğunu, darbe dönemi sırasında yasa-
dığı korkunç yalnızlık ve terk edilmişlik (hatta iha-
nete uğrama) hisleriyle anlamıştı..."
"...bunun şoku epey sürdü. Bu duruma tepki
olarak bazı solcular, 'ne halleri varsa görşünter, bu
halk buna lâyık demek ki! gibi bir hâlet-i ruhiyey-
le kendilerini reklâmcılığa, ticarete, sağ partilere
sryasi danışmanlık yapmaya, hatta doğrudan bun-
lara katılmaya adadılar, kimileri bu ülke halkıyla
banşmak adına, onlardan biri olmaya, 'Islâmı seç-
meye karar verdi..." (Birikim, anılan sayı, s. 32)
Aynen böyle olmadı mı?
Abraham Lincoln ne demişti?
Epeyce oluyor, Taksim'de bir sabah kahvesinde, -
adı lâzım değil- onlardan bir yönetmenle, otur-
muş lâflanıyoruz: mahzun sonbahar, ağaçlarda keder-
li bir dalgınlık; otobüsler, kahvenin camlanndan, ma-
vi hayaller halinde geçiyor. Tartışma neydi, unutmu-
şum; hatırladığım, yeri düşüp de ülkemi savunduğu-
mu görünce, o 'aydın'ın -epeyce şaşarak- yönettiği
soru: "-...fakat siz, devleti mi savunuyorsunuz?";
hak ettiği cevabı, Abraham Lincoln'a atfedilen fıkra-
dan esinlenerek vermiştı'm: "-...peki, ya siz? Siz 'han-
gi' devleti savunuyorsunuz?"
Fıkrayı hatırladınız mı? Mütevazı Lincoln oturmuş,
pabuçlannı boyuyormuş; zâdegândan birisi gelip de
onu bu halde görünce, şaşkın ve dehşete düşmüş,
soruyor: "-...ay siz pabuçlannızı kendiniz mi boyu-
yorsunuz?"; nüktedan Lincoln'ın cevabı, başlı başı-
na bir 'ders': "-...ya siz, kimin pabuçlannı boyuyor-
sunuz?"
Yan ve gizli sömürgeden müdevver bir belâdır 'ay-
dınımız', ne yazık ki 'çağdaş ve bağımsız' yetişmez,
'komprador' ve 'colonial' yetişir, daha açık söylersek,
aralıksız 'başkalannm pabuçlannı boyar'; üstelik bu-
nu marifet bellemiştir, öyle yapmayanı bu yüzden kü-
çümser, ya da yok sayar! Meraklısı, hastalığın 'koca'
Reşrt Paşa'ya, •Yeni Osmanlılar'a, 'Genç Türkler'e
kadar dayandığını bilmez mi?
Istisnaın adı, Gâzi Mustafa Kemal'dir; tatlısu fren-
gi' bu 'entel' takımının, 'bittabi' en nefret ettiği de, O!
Çünkü 'tambağımsız' bir 'u/usa/cfeyfef'tasanmını. ha-
yata geçirmeseydi; bu 'haşerat' Sevres Muahedesi
hükümlerine göre, Ingiltere, Fransa ya da Amerika
sömürgesine -ya da mandasına- dönüşecek bu top-
raklarda; halkımızın inanılmaz sağduyusuyla yakıştır-
dığı üzere, güzel güzel, 'Ingiliz kaşığıyla, AJaman
boku yiyeceklerdi'!
'Kaşık' ve 'yemek' fark etmez; onlann önemsediği,
yiyeceklerinin mutlaka 'ecnebi' olması!
'Yağma yok!'
Oyüzden, adı 'devrimci' ya da 'ilericı' değil, düpe-
düz 'komünist' ya da 'sosyalist' olan önceki ay-
dın kuşağı; Gâzi'nin ve Anadolu ihtilâl ve İnkılâ-
bı'nın 'ulusallığına' asla itiraz etmemiş; anti/emperya-
list tavnnı, daima belirtip övmüş; dayanışmacı (soli-
dariste) arayışlanna, destek olmuştur: her türlü 'sos-
yalliğin', dolayısıyla 'sosyalizm'm, 'Ulusal Demok-
ratik Devrim'den sonra geleceğini, kestirebilecek ka-
dar 'diyalektik' biliyprlardı; çünkü, sahiden Marksist-
tiler: Nâzım'dan Dinamo'ya, Şevket Süreyya'dan
Kemal TâhıVe; yoksa neden, Müdafaa-i Hukuk plat-
formunda görünsünlerdi?
Bunlarsa, 'yertiliğe'düpedüz kızıyor; üstelik bu ulus-
lararası proleter dayanışması (International) adına
değil; bilinmez hangi 'özelleştirme' ve 'küreselleş-
tinne1
adına, bir öfke; talihsizliği orada ki, bu 'ulusal-
lığı', sermayenin 'kozmopolitliğine' yedirecek çaba;
tam da, 'Yeni Dünya Düzeni'nin, nerede başanlı ilan
edildiyse, orada 'çavulladığı'dönemerastlıyor: Endo-
nezya, Malezya, Güney Kore, Bağımsız Devletler
Topluluğu, vd.
'Yerlilik', dolayısıyla 'ulusallık'; iddiası, 'evrensel-
lik' olan emperyalizmin, başlıca 'düşmanı'dır:
'Özelleştirme' ve 'küreselleşme' demek, hakikat-
te Yeni Dünya Düzeni'nin; -yani gerçekte neyin, yer-
yüzünü baştan başa sömürgeye çevirecek, bir
Sermaye Enternasyonali'nin;- nasılsa, hâlâ ba-
ğımsız kalmış ülkeleri; 'gizli' sömürgelere dönüş-
türmesi, demek değil midir?
Peki ya o bağımsızlıklar, bizımkısi gibi yedi düvele
karşı kan döküp, kılıç hakkına kazanılmış bağımsız-
lıklarsa?..
Yağma yok!
http.7/ www. prizma.net tr/ AILHAN
http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm