16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Ya\ın Yonetmenı Orhan Erinç # Genel Vayın Koordınatoru Hikmet Çetinkayatf Yazıışlen Muduru. İbrahinı Vıldız 9 Sorumlu Müdur Fikret tlkiz • Haber Merkezı Mudurü Hakan Kara 9 Görsel Yönetmen Fikret Eser Istıhbarat Cengiz Yıldinm# Ekonomı: Özlem V ii/ak # Kuitür Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir V üceiman 9 Makaleler Sami Karaören 9 Duzehme AbduUah Y'azıcı 9 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge' Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yayın Kurulu llhan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç. Okta\ Kurtbokı Hikmet Çetinkaj a. Şükran Soncr. Ergun Balcı. tbrahinı V ıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balba>. Hakan Kara. Ankara TemsılciM. Mustafa Balbav Atanirk Bulvan No 125, Kaf4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 hat). Faks:419502'7 #IzmırTemsı]eısı Serdar k'ıak, H ZıyaBK 1352 S 2 3Tel 4411220. Faks 4419117 9 Adana Temsılcısı. Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S No 1 Kat 1. Tel. 363 12 1 i, Faks 363 12 15 Müessese-Muduru ^stün Akmen • Koortiınaıör AhmelKorulsan • Muha- sebe Büknt Yeoef#ldare Hüsçyin Girer^Uletme Öıder Çeük • Büp- İ$lem >ail Ina) #3ılgısayar Sıslem Münhet ÇBer«Sjnş FazfletKuz» MEDYA C: • Yönetıı Başkanı - Genel Siuduı Erduran # Koordınau Işıtman 4 Genel MudurY SevdaÇoban Tel 514 51395 80-5138460-61,Fak: YatımUyao ve Basao: Yenı Gun Haber \idnsi, Basm \e Ya>ıncıhk A Ş Türkocaib Cad 3941 Cağaloğh 34334 Isl PK 246 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 120 hatl Faks (0 212ı 513 85 95 16KASIM1998 Imsak: 5.15 Güneş: 6.45 Öğle. 11.56 îkindi: 14.29 Akşam: 16.53 Yatsı: 18.17 www. cumhuriyet. ( Mavi ve siyah koleksiyon • Haber Merkezi - "Beymen Studio Koleksiyonu' modern. şık ve farklı stiliyle kışı karşılıyor. Mavi \e siyah olarak tasarlanan 'Beymen Studio Koleksiyonu', günün her saatinde gijebilecek, rahat ve şık kıyafetlerden oluşuyor. Koleksiyon. dantel gömlek \ e üzerine giyilecek montla 'şık'; dar. siyah bır elbisenin üzerine gıyilen deri ceket ıle 'asi' görünmeyi mümkün kılıyor. Zonguldak Konservatuvarı • ZO.NGl'LDAK (Cumhuriyet) - Zonguldak Belediyesi'nin girişimleri ve Kültür Bakanlığı'nın desteği ile açılan Zonguldak Konservatuvan'nda yeni öğretim dönemi törenle başladı Zonguldak şehnnin merkezinde bulunan tarihi "Cumhunyet Halk Fırkası" restore edilerek "Zonguldak Kültür ve Sanat Merkezı "ne dönüştüriildü. Yeni öğretim döneminde müzik ve tiyatro bölümü için başvurular kısa sürede donduruldu. 'Cinsellik' • TRABZON'(AA)- Sağlık Bakanlığı, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAP Vakfi), Alman Teknik Işbirliği Kurumu ve Trabzon Gazeteciler Cemiyeti tarafindan ortaklaşa sürdürülen "Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Konusunda Yerel Medya ile Destek OluşturuJması Projesi" kapsamında gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlan açıklandı. TAP Vakfi'ndan konujla Jİgili yapılan açıklamada, arastırmaya 26 basın mensubunun katıldığı bildirildi. Araştırmada. cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda toplumun bilinç düzeyınin düşük olduğu \e her kesim ıçin cinsel eğitim verilmesi gerektiği belirlendi. Kmlay'da kan sıkıntısı • KAYSERİ(AA)- Ka> sen Kızılay Kan Merkezı Müdürü Dr. Ismail Ulusoy, kan talebini karşılayamadıklannı belırterek kan bagışı için kamu kurum ve kuruluşlan ile demokratik kjtle örgütlerinin desteğini beklediklerini sövledı. Ulusoy, bu yıl ıçınde 8 bin ünite kan topladıklannı, ancak ellerinde talebi karşılamaya yetecek kan bulunmadığını kaydetti. Kan bağışlannda kasım ayında büyük düşüş yaşandığını belirten Ulusoy. "Elimizde sınırlı sayıda kan bulunuyor. Çok acil olmayan kan taleplerini geri çevirmek zorunda kalıyoruz" dedi. İlaç tüketimi • ANTALYA(AA)- Antalya Eczacı Odası Başkanı Cihan Dinç, bilinçsiz kullanım nedeniyle "peynir ekmek" gibi ilaç tüketildigini belirterek ilaç fırmalannın tüketimi kamçıladıklannı 5ne sürdü. 1 Ocak 1999'da llaçta Patent Yasası'nın yürürlüğe gireceğinı hatırlatan Cihan Dinç. bu nedenle ilaç sektörünün büyük darbe yiyeceğini öne sürdü. Dinç, "Kendi ellerimızle. kendimizi dışa bağlıyoruz" diye konuştu. Orman Yasası'nın hemen her maddesiyle orman kıyımma yol açtığı belirtildi Yasalar yeşfle kıyıyorASUMAN ABACIOĞLU İZIVÜR - Uzmanlar; ormanlan, anayasai ve yasal düzenlemelerin yok ettiğını \ urgu- ladılar. Ormancılar, "orman"ın tanımın- dan, *ormansuundışınacıkanJması"na. Tu- rizm Teşvik Yasasından "ormanlannözel- leştirihne$i'1 ne kadarpek çok konuda yasa- Iann değiştırilmesı gerektığını sövlediler. Kırsal Çevre \e Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği, "Ormanlanmızuı Kur- tanlabilmesi İçin Yürürlükten Kaldınlma- sı ve/veya Yeniden Düzenlenmesi Gereken Attayasal ve YasaJ Düztnlemeier" başlıklı ça- lışmasında, 1956da yürürlüğe gırdıkten sonra günümüze değin dokuz kez değişti- nlen 6831 savih Orman Yasası'nın "he- men ber maddesiyle orman kıyımına" yol açtığı belirtildi. Raporda, •'bu vasanın 'or- man' ı taıumlayan 1. maddesi ile ormancılık düzeni dışına çıkanlacak alanlara ilişkin 2. maddesinde yapılan değişikliklerin günde- me getirildiği >ıJlarda orman \ angınlannın doruğa çıkuğı" belirtildi. 6831 sayılı yasa- nın 1. maddesinın "onnan" sayılacak yer- lerin ekosıstem özelliklen ve ölçütleri ile eko- sıstemin sürdürülebilırlik koşullannın göz önünde bulundurularak belırlenmesini zo- runlu kılacak bıçimde düzenlenmesi ge- rektıği kaydedildi. Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunlan Araştırma Derneği Başkanı Doç. Dr. \'ü- cel Çağlar. 6831 sayılı yasanın 2. madde- sine dayanılarak her yıl yangınlarla yitin- len orman alanının ortalama olarak "tam üç kaö alanın" bır daha ormancılık vapıla- ma)acak duruma getınidığıne dikkat çe- kerek "Yalnızca 1987-1996döneminde dev- let oraıanı sayılan 4.5 mihon dönüm alan. '31. 12.1981 tarihınden önce orman niteli- ğını tam olarak kaybetmış yerlerden" sa>> larak ormancılık düzeni dısına çıkanimış, buralan bu duruma getirenlerin insafina terk edilmiştir'' dedi. Yücel Çağlar. 6831 sayılı yasanın 52 ve 57. maddelerinin. özel ve tüzelkişilerin "devlet ormanı" sayılan alanlarda "özelor- man statüsünde" orman yetiştirmelenne olanak sağladığını, 1987'de japılan degişık- likle "hıısusi orman alanlannda" daha ön- ce yatay alanın yüzde 2'si olan inşaat yapa- bilme ıznınin yüzde 6'ya çıkanldığını be- lirterek "Devlet ormanı sayılaü arazilerde özel ve tüzelkişilerin özel orman statüsün- de orman yetiştirmelerine" olanak veril- memesinı istedı. Ormanı tahrip eden dfizenlemeler Çağlar'ın verdiği bilgıye göre ormanla- n tahrip eden "Ormancılıkla doğnıdaıı ü- giü olmavan yasal düzenkmeter"den bazı- lan şunlar: 2873 savılı Milli Parklar Yasası: Bu yasa- nın 7 ve 8. maddeleri. millı park ve tabiat parklannda çeşitli yapılaşmalara izin ver- mektedir. 2634sajıh Turizm Teşvik Yasasa: Yasanın rurizm alan ve merkezlerindeki "de\letor- manı" sayılan arazılenn Turizm Bakanlığı tarafindan turizm yatınmcılanna tahsis edij- mesıni öngören 8. maddesi ıle 'Kamu Ara- alerinin Turizm Yatuımlaruıa Tahsisi Hak- kında Yönetmelik'te orman ekosistemleri- nın nitelık ve nıceliğının korunmasına yö- nelik olarak hemen hemen hiçbir yaptınm bulunmamaktadır. 3402 Sa\ılı Kadastro Yasası: Yasanın 4. maddesi, orman kadastro komisyoniannın belirli bir süre içinde çalışmalannı yapama- dığı ya da bitiremediği yörelerde, orman- cıhk bilimiyle uzak yakın hıçbır ilışkisı bu- lunmayan "genel'' kadastro komisyonlan- na orman kadastrosu yapma yetkisini ver- mektedir. Susuduk en büyük sorun Hindistan'ın baüsındaki çöüerie kaplı Rajasfhar eyaletinde yaşa>anlana en büyük sorunları susuzluk. Hindistan'm mayıs ayında nükleer denemeler gerçekleştirdiği bölgede, lOyaşındaki Bimla Raııi, başında testisiyleevinesu taşıyor. Rani bu y^aşma dek okulla tanışmatnış. (Fotoğraf: REUTERS) Akademisyenler araştırma bölgelerindeki kaçakçılığa dikkat çekti 6 Bilimsel kazı sayısı yetersiz' İZMİR(Cumhumet EgeBiirosu)- Arkeolojik kazılarla ılgılı tartışmalar. bilim adamlannı ıkıye böldü. .Arkeolog- lar Derneği. "isteyeninistediğiyerde" kazı yapmasını eleştmrken bazı bilim adamlan, Türkiye de bılimsel kazı sa- yısını yetersiz bulduklannı bildirdi- ler. Bu bilim adamlan. kaçak kazıla- nn önlenmesı için bilimsel kazıların yaygınlaşmasını istediler Kültür Bakanlığı'nın arkeolojik ka- zılarla ilgıli polıtikasına karşı çıkan Anıtlar ve MüzelerGenel Mü- dürü Prof. Dr. Ender Varinli- oğlu'nun ıstifasının ardından başlayan tartışmalar, arke- ologlar arasında görüş ayn- lıklannı ortava çıkardı. Prof. Dr. Varinlioğlu, uzun süre ka- zı yapmalanna karşın çalışma- lannı "yayımlamaj'an'' arke- ologlara bu yıl kazı ızni veril- memesini istemişti. Varinli- oğlu, "Eğeronlarkazacaklar ama yazmayacaklarsa. eğer onlar kazı döneminde kazı cvindeya da kendi\azlıkların- da dinleneceklerse. s asa> ı hi- çe sayıp >a>uı vapmavacak- larsa, bu durumda görevini başanyla,dürüstçe>erinege- tircn bilim adamlainna haksız- lık olmaz mı" görüşünü dıle getirdi. Varinlioğlu. "Profesörlüğe yiikseltildikleri gibi kazı üst- İenmeyi de başaran.ancak bi- limscl vayına-olasılıkla-gücü yetmejen kişilere izin veril- mesini içimesindircmivorum. Yurt topraklaruu bilgisizüğe, sorumsuzluğa, v urdum duy- mazlığa kurban etmek >asa- ya ve ilkelerime aykındır. Ye- raltındaki güzelim eserleri. bunlandeğerlendireme\en ki- şilere teslim etmek doğamla. egitimimle, kişiliğimle bağ- daşmaz" dedi. ,-\rkeoloji \ e Arkeologlar Derneği 2. Başkanı Turgut Batur ve Anadolu Sanat Tarihçiler Derneği Sözcüsü Sel- çukŞener. kazıların. özel eğitim ve uz- manlık ıstediğine dikkat çel«erek şun- lan söyledi: "Kazüardakiilkesizlik ve belirsizlik tarihi ve kültürel mirasırnı- zı tehdit edici bmııtlara ulasmıştır. Ül- kemizdeheristevenyerli veyabancı bi- lim adamı (!) istediği >erde> üze> araş- ürması ve kazı izni alabilmektedir. Ön- e-posta : tan (a prizma. net. tr celikler ve sorunlar saptanmadan ka- zı izinleriverilmekte,yerli bilim adam- lan kazı izinleri için siyasileri yaban- cı kaacılar ise elçilikleri devreye$oka- rak izin talebinde bulunmaktadırlar." Ankara Üniversıteşı Dıl ve Tarih Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayat Erkanal ıse bu tartış- maları gereksız bulduğunu belirterek "Kazdarda yayuı tarOşması bir yana bırakılarak bilimsel kazıların saytsı da- ha da arttuTJmaJı" dedi. Türkiye'nin kaçak kazılar tarafindan "de- lik deşik" edildiğini ve bu- nun önlenemedığini vurgu- la>an Erkanal, bilimsel ka- zılarda kazı ekibinin. bölge- yi kontrolüne aldığını ve çev- reyle ilgilenerek kaçakçıhk olaylannı engellediğini söy- ledi. Erkanal, "Toprakalönda- kj küMrterimizin en iyim- ser tahminJe sadece yüzde 5'ini biüyoruz. Anadolu, en az araşorılan jw" dedi. Er- kanal. Türkiye'deki kazı sa- yısının çok düşük olduğunu da belirterek şu görüşlere yer verdı: "Türkiye'de o kadar çok küttür bölgesi ve nıaale- sef o kadar yoğun kaçakçılık olayı var ki. Böyle bir ortam- da özeüikle genç insanları. belli bölgelere girmeleri ve kazı yapmaian için teşvik et- memiz lazım. Tiim merkezi ortadan kaldıracak düzeyde tahribatlar söz konusuyken ya>ın yaptın, yapmadın tar- tışması anlamsız. Zaten ar- keolojiye, kazılara harcadı- gımız para çok az. Arkeolog- lar güç bela kazı vapmava çahşı>orlar. İnsanlann hak- kmı>emeyelini. Doğrudürüst parasını verirsin, yayın da yapar." AÇEV düzenliyor Baba adaylan için eğitim kursu İstanbul Haber Servi- si- Istanbu) Üniversıteşı (ÎÜ)KadınveÇocukSağ- lığı Eğitim ve Araştırma Birimi ile Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV), "Sağhkü Başlangıçlar Pro- jesi" kapsamında baba adaylan için eğitim kursu düzenliyor. Fatih Eğitim Parkı'nda dün düzenlenen tanıhm toplantısında konuşan is- tanbul Üniv ersitesi Kadın ve Çocuk Sağlığı Eğitim ve Araşnrma Birimi'nden Dr. Janet Molzan Turan, kurs ile baba adaylannın hamilelik, doğum, bebek bakımı gibi konularda bıl- gilendirilmesini amaçla- dıklannı söyledi. Türki- ye'de ilk kez böyle bir uy- gulama başlatıldığını an- latan Turan, baba adayının eşlerine hamilelik ve do- ğumdan sonraki dönem- lerde desteğinin önemli olduğunu vurguladı. AÇEV Baba Destek Programı Sorumlusu Dr. AH Kemal Çetin, haftada iki saat olmak üzere altı hafta sürecek kursta, ba- balık rolü, iletişim, gebe- lik, bebek bakımı-beslen- mesi, doğum sonrası aile sağlığı ve gebelikten ko- runma yöntemleri konu- lannda eğitim verileceği- ni bildirdi. AÇEVProgramKoor- dınatörü Erçin Kimmet ise babası ile uyumlu iliş- kiler içinde bulunan ço- cuklann daha başanlı ol- duklannı kaydetti. Projeye, AB, Hollanda Konsolosluğu. Fatih Be- lediyesi ve istanbul Ulus- lararası Kadınlar Derneği de destek venyor. TEAŞ,Akkuyu) sınavlagüvenlik görevlîsialacak • Nükleer karşıtlan, son günlerde yaşaı ihale, çete-mafya-siyasetçi ilişkilerinin nükleer santral ihalesinde de yaşandığıru belirterek milyarlarca dolann döndüğü v rüşvetlerin önemli olduğu nükleer sektör yetkilileri daha dikkatli olmaya çağırdılaı ÜMTrOTAN tZMİR - Nüldeer karşıt- lan ve çevTCciler. Akkuyu Nükleer Santralı'yla ilgili Türkiye'de hukukun tıkandı- ğı gerekçesiyle Avrupa In- san HakJan Mahkemesi'ne gitmeye hazırlanırken TE- AŞ, santral için güvenlik gö- revlisi alıyor. Akkuyu ihalesine katılan üç konsorsiyum "mutlu son"a ulaşmak için ellerin- den gelen çabayı gösterdiği bugünlerde, Türkiye Elekt- rik Üretim tletim AŞ 'de (TE- AŞ) boş durmuyor. 2872 sa- yılı Çevre Kanunu, ÇED Yö- netmeliği, 1593 sayılı Umu- mi Hıfzıssıhha Kanunu ve Gaynsıhhi Müesseseler Yö- netmeliği'ne aykın olarak yürürülen Akkuyu Nükleer Santralı yapım ihalesiyle ü- gili tartışmalar sürüp sonuç- lar bir türlü açıklanamazken TEAŞ Resmi Gazete'ye ver- diği ilanla, olmayan ve ya- pılıp yapılmayacağı da so- nuçlandınlamayan tesise sı- navla güvenlik görevlisi ala- cağını duyurdu. 23495 sa- yılı Resmi Gazete'de, Ak- kuyu Nükleer Enerji Santra- lı fesis Müdürlügü'ne alı- nacak 26 güvenlik görevii- sinin ideolojik amaçlı faalı- yetlere katılmamış olması. son beş yıl içinde hiçbir par- tiyle ilişkisi olmaması ve 1.70'ten uzun olması "ar- zu" ediliyor. 8.11.1998tarihindeyapı- lacak sınavlardan sonra alı- nacak güvenlik görevlileri- nin nerede çalıştınlacaklan merak konusu olurken Ak- kuyu yöresindeki yurtı nn başvuruda bulunrr için büyük çaba harcaı öğrenildi. Bazı ülkücü gruplar nükleer santralda çalış mak üzere yurttaşlan 1 ye aldığı ve Büyükece nükleer santrala karşı köylülerin büyük baskı a da tutulduğu belirtiliyo Nükleer karşıtlan, çe ciler ve yeşiller bir çivi çakılmaması gereken 1 geye nüldeer santral yap ya kalkanlann bunun hı bını v ermeye de hazır olı lan gerektiğıni belirte Türkiye'de öncelikle hu kun işletildiği bir ortar gerekliliğini vurguladı Nükleer karşıtlan şu gör lereyerverdiler: "Hukukunüstüniüğâ g ardı cdildiğinde Türkiye nerelere getindiğinin son bir göstergesiyasanıyor. ( teler, mafva. siyasetçi iliş leri bep hukukun göz a; edilmesinden kavTiaklam YetkUUer yülardir hukul çiğneyerek nükleer santı vapmak istivor. Biz de h kuka uyun' diyonız. An diııletemiyoruz. Suç duvı rusunda bulunuyoruz. Mal kemeler gerekçe gösternn den reddediyor. Şu an Av n pa tnsan haklan Mahken» si'negitmcve hazuianıyoru Korkmaz Yiğit, Türkban thaiesi ve siyasetçi ilişkikr nin nükleersantral ihalesü dedeyaşandığını zaman ga terecektir. MÜyariarca dol-> paranın döndüğü n. sektörde yetkifileri dahadı» katü olmaya çağmyoruz." SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN. 'İngiliz Kaşığıyla, Alaman.•• "...Türkrye, yıllardan beri, düşünce dünyasında ali kıran baş kesen bir entelektüel haymatlosluk (vatansızlık) olayı ile karşı karşrya: bu sözde en- telektüel tipi, yerini iki şeye göre tâyin edryor. 1/ 'Halk ne düşünüyorsa, onun, tamam karşısında yer alacaksın!' 2/ 'Vaziyet alışlarında, asla ve asla, 'milli' olmayacaksın!'; yâni düşünce konusunda, hiçbir pasaportun olmayacak, bir tür zihniyet va- tansızı olacaksın! Aydın raconu' kesmenin, en kolay yolu budur; çünkü halk ile birlikte olmak ce- saret ister..." Yanıldınız, efendim! Bu satırlar bendenizin, yirmi beş yıl önce kaleme aldığı, bir söyteşiden aktanlma- dı; taze, dumanı üzerinde bir yazıdan alınıyor: Ertuğ- rul Özkök'ün -68 Kuşağı'ndan bir aydın- geçen haf- taki 'Politika' köşesinde okuduk (Hürriyet, 7 Kasım 1998). Bildiğiniz gibi acı bir hakikatin ifadesidir: darı- sı, onun kuşağından olan; tam da, onun eleştirdıği bu tavn, marrîetmiş gibi herAllah'ın günü sergileyen, 'en- tel' takımının başına! Ertuğrul a (Özkök) gelince, ona ne diyebilirim? Ol- sa olsa, 'Günaydıni Urunsürenbirşok!.: t/~\nun kuşağı' dedim, boşuna değil! '68 Kuşağı \J Devrimciliği'nin, oldum olası 'teori' dergisi sa- yılan 'Birikim' aslına bakılırsa 'ulusallığı' tartışan bir sayı çıkardı (Temmuz/Ağustos, 1998, s. 111/112). So- runu va'zedişleri bile, buna ne derece 'yan oturduk- lannı' gösteriyordu: 'Yerlilik, Gerçek ya da Maske?'; yâni 'ulusallık' -ya da 'yerlilik' pekâlâ bir 'maske' ola- bilir! Bu mantık, acaba onlann 'her şeyi', ya da 'her fikri'bir 'maske' olarak algılamış olmalanndan mı do- ğuyor? Içlerinden birisinin belirttiği üzere, işlerumduk- lan gibi yürümeyince; finans/kapital düşmanlığından, su içergibi, finans/kapital uşaklığına; yada 'hızlı'Tan- n/tanımazlıktan, '/7/z//'şeriatçılığa, 'yataygeçişyapan' onlann kuşağı değil mi? Tuncay Birkan, pek güzel söylemiş: "...özellikle 12 EylüPden sonra sol, 'iletişim kurma', meramı- nı anlatma ve karşılık bulma konusunda, bu ülke halkıyla ciddi bir sorun yaşamış; daha doğrusu, bunu epey zamandır yasadığı halde, farkına var- mamış olduğunu, darbe dönemi sırasında yasa- dığı korkunç yalnızlık ve terk edilmişlik (hatta iha- nete uğrama) hisleriyle anlamıştı..." "...bunun şoku epey sürdü. Bu duruma tepki olarak bazı solcular, 'ne halleri varsa görşünter, bu halk buna lâyık demek ki! gibi bir hâlet-i ruhiyey- le kendilerini reklâmcılığa, ticarete, sağ partilere sryasi danışmanlık yapmaya, hatta doğrudan bun- lara katılmaya adadılar, kimileri bu ülke halkıyla banşmak adına, onlardan biri olmaya, 'Islâmı seç- meye karar verdi..." (Birikim, anılan sayı, s. 32) Aynen böyle olmadı mı? Abraham Lincoln ne demişti? Epeyce oluyor, Taksim'de bir sabah kahvesinde, - adı lâzım değil- onlardan bir yönetmenle, otur- muş lâflanıyoruz: mahzun sonbahar, ağaçlarda keder- li bir dalgınlık; otobüsler, kahvenin camlanndan, ma- vi hayaller halinde geçiyor. Tartışma neydi, unutmu- şum; hatırladığım, yeri düşüp de ülkemi savunduğu- mu görünce, o 'aydın'ın -epeyce şaşarak- yönettiği soru: "-...fakat siz, devleti mi savunuyorsunuz?"; hak ettiği cevabı, Abraham Lincoln'a atfedilen fıkra- dan esinlenerek vermiştı'm: "-...peki, ya siz? Siz 'han- gi' devleti savunuyorsunuz?" Fıkrayı hatırladınız mı? Mütevazı Lincoln oturmuş, pabuçlannı boyuyormuş; zâdegândan birisi gelip de onu bu halde görünce, şaşkın ve dehşete düşmüş, soruyor: "-...ay siz pabuçlannızı kendiniz mi boyu- yorsunuz?"; nüktedan Lincoln'ın cevabı, başlı başı- na bir 'ders': "-...ya siz, kimin pabuçlannı boyuyor- sunuz?" Yan ve gizli sömürgeden müdevver bir belâdır 'ay- dınımız', ne yazık ki 'çağdaş ve bağımsız' yetişmez, 'komprador' ve 'colonial' yetişir, daha açık söylersek, aralıksız 'başkalannm pabuçlannı boyar'; üstelik bu- nu marifet bellemiştir, öyle yapmayanı bu yüzden kü- çümser, ya da yok sayar! Meraklısı, hastalığın 'koca' Reşrt Paşa'ya, •Yeni Osmanlılar'a, 'Genç Türkler'e kadar dayandığını bilmez mi? Istisnaın adı, Gâzi Mustafa Kemal'dir; tatlısu fren- gi' bu 'entel' takımının, 'bittabi' en nefret ettiği de, O! Çünkü 'tambağımsız' bir 'u/usa/cfeyfef'tasanmını. ha- yata geçirmeseydi; bu 'haşerat' Sevres Muahedesi hükümlerine göre, Ingiltere, Fransa ya da Amerika sömürgesine -ya da mandasına- dönüşecek bu top- raklarda; halkımızın inanılmaz sağduyusuyla yakıştır- dığı üzere, güzel güzel, 'Ingiliz kaşığıyla, AJaman boku yiyeceklerdi'! 'Kaşık' ve 'yemek' fark etmez; onlann önemsediği, yiyeceklerinin mutlaka 'ecnebi' olması! 'Yağma yok!' Oyüzden, adı 'devrimci' ya da 'ilericı' değil, düpe- düz 'komünist' ya da 'sosyalist' olan önceki ay- dın kuşağı; Gâzi'nin ve Anadolu ihtilâl ve İnkılâ- bı'nın 'ulusallığına' asla itiraz etmemiş; anti/emperya- list tavnnı, daima belirtip övmüş; dayanışmacı (soli- dariste) arayışlanna, destek olmuştur: her türlü 'sos- yalliğin', dolayısıyla 'sosyalizm'm, 'Ulusal Demok- ratik Devrim'den sonra geleceğini, kestirebilecek ka- dar 'diyalektik' biliyprlardı; çünkü, sahiden Marksist- tiler: Nâzım'dan Dinamo'ya, Şevket Süreyya'dan Kemal TâhıVe; yoksa neden, Müdafaa-i Hukuk plat- formunda görünsünlerdi? Bunlarsa, 'yertiliğe'düpedüz kızıyor; üstelik bu ulus- lararası proleter dayanışması (International) adına değil; bilinmez hangi 'özelleştirme' ve 'küreselleş- tinne1 adına, bir öfke; talihsizliği orada ki, bu 'ulusal- lığı', sermayenin 'kozmopolitliğine' yedirecek çaba; tam da, 'Yeni Dünya Düzeni'nin, nerede başanlı ilan edildiyse, orada 'çavulladığı'dönemerastlıyor: Endo- nezya, Malezya, Güney Kore, Bağımsız Devletler Topluluğu, vd. 'Yerlilik', dolayısıyla 'ulusallık'; iddiası, 'evrensel- lik' olan emperyalizmin, başlıca 'düşmanı'dır: 'Özelleştirme' ve 'küreselleşme' demek, hakikat- te Yeni Dünya Düzeni'nin; -yani gerçekte neyin, yer- yüzünü baştan başa sömürgeye çevirecek, bir Sermaye Enternasyonali'nin;- nasılsa, hâlâ ba- ğımsız kalmış ülkeleri; 'gizli' sömürgelere dönüş- türmesi, demek değil midir? Peki ya o bağımsızlıklar, bizımkısi gibi yedi düvele karşı kan döküp, kılıç hakkına kazanılmış bağımsız- lıklarsa?.. Yağma yok! http.7/ www. prizma.net tr/ AILHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle