25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 KASIM 1998 PERŞEMB HABERLER 1932'de kurulan Türk Dili Tetkik Cemiyeti dilimizi sadeleştirme çalışmalannın öncülerindendir Âta'nın ilk 'Öz Türkçe' söyleviNURERUĞURLU Atatürk, Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni Ankara'da kurduktan sonra (1932). cemiyet ilk iş olarak 'halk ağzından söz derieme' konusunu ele almıştır. Maarif Vekilliği'nin (Milli Egitim Bakanlığı'nın) önerisi üzerine, tcra Heyeti Vekılleri'nce (Bakanlar Kurulu'nca) onaylanan 'talimatname' (tüzük) gereği, illerde valilerin, ilçelerde kaymakamlann başkanlığında, belediye başkanlanyla komutanlardan, eğitim, saglık ve okul müdürleriyle ögretmenlerinden oluşan birer 'derieme heyeti' kurulmuş ve her okul bir 'derieme ocağT sayılmış, Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nce hazırlanan •kılavuz" öncülüğünde derieme işine girişilmiştir. Tüzüğe göre derlenen, toplanan sözler fişlere geçirilecek, bunlar ilçe merkezlerinde toplanacak, orada sıralandıktan sonra il merkezlerine göndenlecek. burada yenıden gözden geçirilen fışler ayıklandıktan sonra Ankara'ya yollanacak. merkezde 'derieme kolu' tarafından yenıden ıncelenecek, düzene konulacaktır. Derieme işi 1933 yılının ocak ayında başlamış. on dokuz ay içinde Ankara'da toplanan fişlerin sayısı 130.000'e ulaşmıştır. Dil çalışmalannın hızlandmlmasını isteyen Atatürk. 8 Mart 1933 akşamı Türk DiH Tetkik Cemiyeti üyelerini Çankayaya çağırrruş, yapılan toplantıda dil işleri gözden geçirilmiş, bir 'OsmanLcadan Türkçeye Karşıhk Arama' programı hazırlanmıştır. Bu programa göre, en kısa süre içinde, "Türk Dili Tetkik Cemiyeti tarafından bir 'Karşüık Arama Kılavuzu' düzenlenecektir. Her gün, en az on-on beş yabancı sözcük bu İcılavuzda yayımlanacak. herkes burada yayımlanan sözcüklere 'öz Türkçe' karşıhk ya da karşılıklar arayacak, bulduklannı Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ne gönderecektir. Başbakanlık, Cumhuriyet Halk Partisi ve Halkevlerine bu iş için görev verilmiş; ajans, radyo ve bütün gazeteler işbirliğine çağnlmışör. Yabancı sözcüklere Türkçe karşılık bulmak için, aynca Türk Dili Tetkik Cemiyeti tarafindan tarama' işlerine de başlanmıştır. Tarama çalışmalan için şu kaynaklardan yararlanılması önerilmiştir: lllerden gelen derieme fişleri ile özel derlemeter ve derieme nıteliğındeki eserler. RadkıfTSözlüğü (IVcilt)baştaolmak üzere. her çeşıt yerlı ve yabancı sözlükler. Yazma ve basma, yerli ve yabancı tanınmış eski eserler. Taranan 150 kadar kitaptan 125.000'dencok fış hazırlanmıştır. Bu fışler düzenlenerek 'Osmanlıcadan Türkçeye Söz Karşüıklan Tarama Dergisi' yayımlanmıştır (Agâh Sırn Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, Türk Dil Kurumu Yayınlan. Ankara 1972). Bu Tarama Dergisi'ndeki yeni Öz Türkçe sözcüklerle yazmak büyük ilgi göımüş, yankı uyandırmıştır. 4 <* M*lî kanıtnUr üzerind y«pılan tetkikat 4 Türkiye'yc uğur getirdîniz 9 Atatiirk,bulunan bu yeni 'ÖzTürk- çe' sözcüklerle ilk söylevini Isveç Veliahtı Prens Gustav Adolf un, eşi ve kızıyla Ankara'ya gelmesi üzeri- ne Çankaya Köşkü'nde onuruna ve- rilen akşam yemeğinde söylemiştir (3 Ekım 1934). Atatürk'ün çok ilgi çekici. tarih- sel bir belge olan bu söylevini, ori- jinal metin olarak, olduğu gibi veri- yoruz: "Ahes Ruvayâl: Bu gece, ulıı konuklanmıza, Tür- Idye'ye uğurgetirdiklerini söylerken, duyduğum, tükel özgü bir kivançür. Burada kaldığınız u/ca sizi ara- maktan hiç durmıyacak ılık sevgi içinde, bu yurtta, yurdunuz için bes- lenmişduygulann bir yankusunu bu- Iacaksınız. İsveç-Türk uluslannın kazanmış ol- duklan utkulann silinme/ damgala- nnı tarih taşımaktadır. SüerdemiiğL, onu. bu iki ulus. ünlü, sanlı ö/lt rinin derinliğinde sonsuz rurmaktadır. Ancak, daha başka bir alanda da onlar erdemlerini o, denlü yayünkh yöndemle göstermişlerdir. Bu yolda kazandıklan utkular, gerçekten da- ha az özence değer değildir. Avrupa'nın Ud bitim ucunda yer- ieriniberkitenıılusianmız,ataçözlük- lerinin tüm ıssüan olarak baysak, öniirme, uygunluk kddacuan olmuş bulunuyorlar; onlar, bugün.en güzel utkuyu kazanmtya anıklamyoıiar: baysal utkusu. Altes Ruvayâl: Yetmis beşinci doğum >ıhnda oğuz babanız bütün acundasay gıh bir sev- ginin söyüncü ile çevrelendL Genclik, baysal içinde erk sürmenin gücü iste bundadır. Ünlü babanız,yüksek larahmz Be- şinci Gustav'ın gönenci için en tsı dt- leklerimi sunarken, Altes RuvayîL sizin Altes Ruvayâl, Prenses Loui- se'nin, sevimli kızmız .Altes Ruvayâl Prenses Ingnd'in esenliğine; tüzün İsveç ulusunun gönencine, gentiğjne içiyorum." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II., Türk Inkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınlan, Ankara 1959). Biz bu yazımızda da, 'tsmet Inö- nü'nün Ük 'Öz Türkçe' Söylevi'nde olduğu gibi (bk. Cumhuriyet gaze- tesi, 26 Eylül 1998), metin üzerinde bir çalışma yaparak, Atatürk'ün bu konuşmasında geçen kimi sözcükler- le, bunlann Osmanhca karşılıklan- nı ve bugün bunlann yerine kullanı- lan ya da eklerle değışime uğrayan ve 'Atatürk Kühür, Dil veTarih Yük- sek Kurulu, Türk Dil Kurumu' tara- fından yayımlanan TürkçeSözlük'te (Ankara, 1988) yer alankarşılıklan- nı vermeye çalışacağız: Atatürk'ün bu söylevinde acun sözcüğü, Osmanlıca dünya karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde de acunolarak kullanılmaktadır, aian sözcüğü, Osmanlıca saha karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde de abn olarakkullanılmaktadır, amk- bunaksözcüğü, Osmanlıca hazırian- mak karşılığı olarak kullanılmış, bu- günkü dilde de anıklamak olarak kullanılmaktadır; ataç sözcüğü, Os- manlıca ceddanîkarşılıgı olarak (ata- ya özgü, atayla ilgili anlammda) kul- lanılmış, bugünkü dilde daha çok so- yadı olarak kullanılmaktadır; baysal sözcüğü, Osmanlıca sulh karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde sulh sözcüğü karşılığı olarak banşyer almakta, baysal sözcüğü daha çok soyadı olarak kullanılmaktadır; bay- sak sözcüğü, Osmanlıca huzur kar- şılığı olarak kullanılmış. bugünkü dilde huzursözcüğü karşılığı olarak dirlik-dinçtik kullanılmaktadır; ber- khen sözcüğü, Osmanlıca tesbiteden karşılığı olarak kullanılmış, bugün- 4 Toplaııtuıız kutluAtatürk, 'Öz Türkçe' sözcüklerle ikin- ci konuşmasını 1 Kasım 1934'te Türld- ye Büyük ıMfflet Mecösl'nin açılışında yapmıştır. Atatürk'ün bu ilgi çekici konuşması- nı da, tarihsel belge olarak, olduğu gibi (orijinal metin) veriyoruz: "Bü>ük MiOet MecHsinin Sayın Üye- leri! Büyük Millet Medisi'niıı dördüncü de\resinin dördüncü toplanmayıhmaçar- ken, ulusun değeıti veİdlkrine saygdan- nusunanm. Geçen ytl içinde, yurtta çok gerekli is- lergörüimüştür. Dışişlerindeki arasız ça- bşmalarumız da, genel siyasamıza: uhısal ülkümüze uygun olarak başarılmıştır. Bundan ötürü, bü>ük Meclis'in ulus işle- rindeki özeni, ulusumuzun canlılığı, ger- çekten öğünçle anılmağa değer. Arkadashır! Ülkenin ekonomikkunımunu berkke- rek gcnişlermek. en önde tuttuğumuz iş- lerdendir.Onu n için,sanayi prognunımı- n. durmadan yürütmekteyiz. Tasarlanan fabrikalardan çoğunun te- meüeri aûlnuşnr; hepsinin kurulup işle- tilmesiiçin,fence,nıaMyecegereken)erde bulunmuştur. Ülkenin, en beffi eksikliğini giderecek olan bu fabrikalaru çok gecmeden. kurup işletnıek, hükümetin en önde göreceği iş- lerden olacakür. ücaretbağhhklanmız,karşıhkh,denk anlaşmalar çerçevesi içindedir. EtonomiksıkBrtBimortayaçıkardığ ye- ni gkhşler içinde, yeni tkaret yöndemle- rinin h«ilikleri görühnüştür. Ancak, bir \andan da, dışticaretfanizi,>ardmıa ku- ranılarla.dogrubflgiterlekola>laştırmak )oDan araşnnlmabdır. Arkadaşlar! Bilirsiniz ki, dışanya satoklarunızın başhcası, ekim ürünlerimizdlr. Bu yıl, ûrönleriınizden bir nicesinin değerigeçen yülara göre daha elverişli olmuştur. Yapılan silolann da, yurdumuzun üs- tün güzellikte olan ürünlerüu, piyasalara tsmtnıakta çok yardunı olacakür. Bunuıda btatikte, ektm işine; ürünfcri- mizin armrdmasuıa, bütünözenintziver- menizçokyerindeohır. Arkadaşlar! Yurdun bayındırtagı programı da bü- \ikemekledurmadan >ürütülmektedir. Bugün,\«pılmaktabuhuıanyenidemir- voOan beş yüz Idlometrevi geçmektedir. Sınn atmanlarla birtikte de\ let eündeki demir>oUannuzbeşbinkiloiDetre>igeçer. Arkadaşlar! Geçenyü,bütcedeahnan tutumlardan, üçülerden aynhmyarakyüriuneğe özen- t çahşdmaktadır. Devkt gearinin, oran- buidığı gibi gerçekkstirfleceği çok umu- lar.Türkparası sağlamdeğerini tutmak- adm Hükümettjusiyasayaçokdeğerver- mektedir; bundan böylede bu siyasadan ı\Tilmı\^caktır. Ergani ödüncünün. üçüncü bölümü de, bu yiL beklenildigi gibi kapannuştır. Ulusuniuzun. bö\1eiik)c. hemde\1etin ma- Hyece olan gücüne güvenini, hem de ba- ymdırük siyasamıza verdiği değeri, bir daha göstermiş olması. övünülecek bir erginlfflctir. Devkt işjerini maliyece sağlam bir te- mdüzamekurmakiçia,IvnietMecİ9'nm gösterdiği uyanıkuğı övgflkıie ananm. Ulusun, ulus gençlerinin, çocuMann sağuklan, sağbunhklan, gurbüzlülderi; üzerine düştügümüz çok gerekli bir dir- lik iştir. Sağhk Sosyal Yardım Bakanlı- ğı'nın bu yönden btze kıvanç \erecek yol- da çabşmalan olduğunu görmekteyiz. Küttür işlerimizüzerine, uluscagönül- riiitt^ibOiibBlib^ ş şındadaTürktarihini, doğrutemeOeri iis- tüne kurmak; Öz Türkdillne, değeriolan genişliği vermek için candan çahşılmak- ta olduğunu söylcmelhim. Bu çahşmala- nn göz kamaşüna \erimlere erecegine şimdiden inanabilirsiniz. Arkadaşlar! Güzel sanatiann hepsinde, ulus genç- Uğbıin ne rürlü Oerietflmesini istediğinizi büirim. Bu, \apılmaktadır. Ancak bunda en çabuk en önde götürülmesi gerekliolan Türk musikisidir. Bir ulusun yeni değisik- fiğirKteö^musiladedeğişikBğialabüıne- si, kavnyabumesidir. Bugün dinletmeğe yeltenilen musUd yüz ağartacak değerdeolmaktan uzakbr. Bunu açıkça biunebyiz. Llusai; ince duy- gubn, düşünceferi anlatan; yüksekdeyiş- leri. söy1e>işleri toplamak, onlan bir gün önce, genel son musiki kuraianna göre iştemekgerektr.Ancak: bugüzeyde,Türk ulusal musikisi yükselebuır, e\renseimu- sikidc yerine alabflir. KiiltürtşleriBakanlığı'mnbonadeğe- rince özen vermesini, kamunun da bun- da ona yardıma otanasuu dflerim. Arkadaşlar! LTuslar araa siyasa acunu; geçen yû içindekorunma kaygmna düştü; bu yüz- den bütün üikeferde sflahlanma>n hız ve- rfldi CumhuriyetHükümetide,bundan do- layu bir yandan, ulusal koruma gücünü pekjştinniye çaüşırken,biryandandaba- nşınsarsılınamasıicin,ulusl«nnbirBkte çauşmasına umut veren yoldfln ayntaıa- mak uğrunda elinden geleni esirgeme- miştir. Cumhuriyet Türkiyesi'nm, dosttukte- nnaçözulmezbağttğı,geçDii}ydbnia,tür- lüişferdedenenmiştir. Uhısumuzunacun- ca tanmmışuzlüğanün gereğidekarsıhk- h verflmiş sözu tuönaktr. Buna ne türtü özenikiiği, bundan böyle de özenfleceği beffidir. Balkan Andlaşması, Balkan Dev letle- rinin, birbirinin varuklanna özel saygı beslemesinigöannündetntanmuflttbirbd- gedir. Bunun, smıriarm konnunasmda, ger- çek bir değeri oktuğ* besbeffidir. Ankara'da topbmiHîolan 'Balkan And- laşma Divanı'nm verbni, yerinde çahs- masını ulusumuz sevgjyle karşıladL Arkadaşlar! Ulusumuz,genelekonomik,genelafya- sal karşAkbğı büyük olgunlukia karşda- ğunu anlanusür,yenıden cıkabilecekgüç- hîkleri yenmeğedeanıkolduğunu göster- Son belediye seçimlerinde, rey kid- lanabBecekolanların,y-üzdeyetnıişbeşin- den çoğu, reykrini kuOanmışlanlır. Ulusun, içeride buüğinin, hem beffi,' hem denenmiş olması, gelecek için, ea büyük güvençtir. Arkadaşlar! Dördüncö Bflyfik MfBet MedM, uhıs hg y y ç ş madegerWgostermistir.ButoplantıyıfcD- H b l r f İ İ k ulus isleri için de, en doğru yoOan buhıp gösterecegMzegüvenimizvardu-.Topiaıı- tmız kuthı obun." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, ü.) AtatBrk'ün bunlara benzersöylevleriy- le dilimize yeni 'öz Türkçe' sözcükler kazandırma çabası sürmüştür. Çünkü Atatürk'e göre Dil Devrimi, 'Genel Türk Devrimi' olarak adlandırdığı 'devrimter demetiniohısturanbütününanakoflarm- d^biridir'Bueylem,Türkçeyi ulusal dil durumuna getirmeye yönelik çabanın Atatürk tarafindan devrfan olarak düşünül- mesi, hazırlanması ve uygulanmasıdır. Çünkü Atatürk, Türkçenin ulusal bir nitelik kazanmasıru. ulusal bağımsızhğın bir gereği olarak görmüş ve şunlan söy- lemiştir: "Ülkesini yüksek istiklâlini korumasuu büen Türk ulusu, dffini de yabana dSerin boyunduruğundan kur- tarmabdır.n kü dilde beUrleme-saptama olarak kullanılmaktadır: bitim ucu sözcüğü, Osmanlıca nihayet karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde son-so- nunda olarak kullarulmaktadır: den- lü sözcüğü. Osmanlıca kadar karşı- lığı olarak kullanılmış, bugünkü dil- de denli olarak kullanılmaktadır; er- dem sözcüğü, Osmanlıca fazitetkar- şılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde de erdem olarak kullanılmak- tadır; erk sözcüğü, Osmanlıca hü- kümet icra etmek karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde de erk olarakkuOanıbnaktadır: esenük söz- cüğü. Osmanlıca sıhhatkarşılığı ola- rak kullanılmış, bugünkü dilde de esenükolarak kullanılmaktadır; gen- Bk sözcüğü, Osmanlıca refah karşı- lığı olarak kullanılmış, bugünkü dil- de büyümek-genişlemek olarak kul- lanılmaktadır, gönenç sözcüğü, Os- manlıca saadet karşılığı olarak kul- lanılmış, bugünkü dilde muduluk yer almakta, gönenç daha çok soya- dı olarak kullanılmaktadır; güç söz- cüğü, Osmanlıca kuvvetkarşılığı ola- rak kullanılmış, bugünkü dilde de güç olarak kullanılmaktadır; ısı söz- cüğü, Osmanlıca hararet karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde de ısı olarak kullanılmaktadır; küda- cı sözcüğü, Osmanlıca âmil karşılı- ğı olarak kullanılmış. bugünkü dil- de etkenolarak kullanılmaktadır; la- vanç sözcüğü, Osmanlıca zevk kar- şılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde de krvanç olarak kullanılmak- tadır; oğuz sözcüğü, Osmanlıca mü- barek karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde kutsal yer almakta, oğuz sözcüğü daha çok ad ve soyad olarakkullanılmaktadır; önürme söz- cüğü, Osmanlıca terakki karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde ilerleme olarak kullanılmaktadır; özenç sözcüğü, Osmanlıca gıptakar- şılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde imrenme olarak kullanılmak- tadır; özgü sözcüğü, Osmanlıca hu- sisi karşılığı olarak kullanılmış, bu- günkü dilde de özgü olarak kullanıl- maktadır; özlük sözcüğü, Osmanlı- ca vasıf karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde de özlük olarak kul- lanılmaktadır; söyüncü sözcüğü, Os- manlıca nişane-i muhabbet karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde sevgi befirtisi olarak kullanılmakta- dır; süerdemlik sözcüğü, Osmanlıca fazüet-hüner karşılığı olarak kulla- nılmış, bugünkü dilde erdem-bece- ri olarak kullanılmaktadır; tükel söz- cüğü, Osmanlıca tamam karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde bütün-eksiksizolarak kullanılmakta- dır; tüzün sözcüğü, Osmanlıca asfl karşılığı olarak kullanılmış, bugün- kü dilde soylu yer almakta, tüzün sözcüğü daha çok soyadı olarak kul- lanılmaktadır; utkusözcüğü. Osman- lıca zafer karşılığı olarak kullanıl- mış, bugünkü dilde de utku olarak kullanılmaktadır; uygunluk sözcü- ğü, Osmanlıca ahenkkarşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde uyum kullanılmakta, uygunhık,Osmanlıca mutabakat-mukarenet karşılığı ol- maktadır; uz sözcüğü, Osmanlıca müddet karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde süre yer almakta, uz sözcüğü daha çok soyadı olarak kul- lanılmaktadır; ünlü sözcüğü, Osman- lıca sanh karşılığı olarak kullanıl- mış, bugünkü dilde de ünlüolarak kul- lanılmaktadır; yaranklı sözcüğü. Os- manlıca nurkıkarşılığı olarakkullanıl- mış, bugünkü dilde aydınhk-ışıkh olarak kullanılmaktadır; yanku söz- cüğü, Osmanlıca aksiseda karşılığı olarak kullanılmış, bugünkü dilde yankı olarak kullanılmaktadır; yön- dem sözcüğü, Osmanlıca usuûarz karşılığı olarak kullanılmış, bugün- kü dilde yöntemolarak kullanılmak- tadır. Atatürk'ün söylevindeki 'acun, alan, anıklamak, erdem, erk, esenlik, güç, ısı, kıvanç, özgü, özlük, tüm, ut- ku, ünlü' gibi sözcükleri bugün de aynı anlamda severek kullanıyoruz; 'ataç, baysal, baysak, bitim ucu, den- lü,genfik,gönenç,kddaa,oğuz, onür- me,Ö2öic,söyüncü.süerdemfik,tüzün, uygunhık,uz,yalnnku.yöndem' gibi sözcüklerde ses düşmesi, anlam kay- ması, anlam değişikliği olmuştur. Bununla birlikte bu sözcükleri bugün de kimi ozan ve yazarlanmız aynı an- lamda kullanmaktadırlar. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Şoklu Bal Çanağı Korkmaz Yiğit'in açıklamaları Türkiye'yi şoki soktu! Borsalar düştü, vb. Tasarrufçu dolara yöneldi. Hükümetm küçük ortağı çekildi çekilecek. Bü yük ortağı acil toplantı kararlaştırdı. Baykal, des teğini çekti. Hükümet düştü düşecek! • • • Korkmaz Yiğit, yeni ne söyledi de milletçe şokj girdik? Açıklamalarına bu gözle bakınca şunu görüyo- ruz: Bütün söylediklerinin belkemiğini, işadamla- rıyla devletin, özellikle ekonomik tepe noktalar arasındaki sarmaş dolaşmışlık oluşturuyor. Adam ihaleye girecek, bakanla başbakanla iliş- kiye geçiyor. Adam gazete satın alacak, yine bakan ve baş- bakan devrede. Araya bir tanıdık işadamı veya bir politikacı ko- yuyorsun; sonra uzun, upuzun atlıyorsun, hooo- oop, parti başkanlanna, bakanlara ve başbakana uzanıyorsun. Sonra gelsin saatlerce halvet halle- ri! Peki, Korkmaz Yiğit'in açıkladığı bu sarmaş-do- laş ilişkiler yeni mi? Hayır. Yıllarca böyle. Milletvekili, bakanı, başbakanı, cumhurbaşkanı, parti başkanı... Bazen eşi de çocuğu da... Işadamının yatında, uçağında, helikopterinde... Bu ilişkiler yumağı, her yıl katmerleşerek çoğa- lıyor, büyüyor. Şöyle bir yıllık gazeteleri tarayın. Bu ilişkilere on- larca örnek bulursunuz. Hele politikacıların ve işadamlarının acenteleri- ne bakın. Hergün binlerce göruşme saptarsınız. Ey millet, Korkmaz Yiğit şimdi bu ilişkileri açık- ladı diye niçin şoka girersin? Ey hükümet, sen de niye şimdi düşersin? • • • Bütün bunlan biliyordukda, böyiesınedoğrudan, kör gözüm parmağına yapıldığını düşleyemiyorduk! Bir işadamı başbakan veya bakanla, veya tersi, "gazete, banka alışverişini, ihaleye ilişkilerini" ni- ye konuşur? Ihalenin sistemi var, bir düzen kurmuş ve kural- lar koymuşsun. Adam gazete alacaksa alsın, TV kanalı alacak- sa alsın, yat alacaksa alsın. Bunlardan politikacı- ya ne, sorusunu soracak saf vatandaş kaldığını dü- şünemiyorum Türkiye'de. Ortada karşılıklı bir beslenme var. Beriki öbürünü, öbürü berikini besliyor. Politika- cı pasta dilimini ışadamının, işadamı da elindeki pasta dilimini siyasetçinin ağzına büyük bir dost- iukla, cömertlikle, centilmenlikle uzatıyor. Bir besleme/beslenme ilişkisi hem de herkesin gözlerini yaşartacak bir biçimde sürüyor! Politikacı, bu sımbiyotik ilişkı içinde, kendisini ve partisini destekleyecek büyük sermaye ve işada- mı grubu yaratıyor. Merkezi veyerel her iktidarde- ğişikfiğinde, yepyeni şirketler ve kişiler ortaya çı- kar ve hızla gelişerek semirir. Siyasetçiler bu sa- yede, en masum biçimiyle, seçimlerde harcaya- cak büyük bir kaynağı ortaya çıkarmış oluyor. • • • Güncele dönersek: Ortada kocaman bir bal ça- nağı var. Herkesin parmağı bal çanağının içinde. Bal çanağında güncel olarak bugün ne var? Türkiye'yi ekonomik olarak bugünlere taşımak- ta başrolü oynayan, bu ülke halkının 75 yıllık biri- kimi var. Devlet şirketleri var. Arsaları var. Binaları var. Fabrikaları, makineleri var. Ürünleri var. Yani her şey var. Bütün bunlann sahibi bu millet. Ama bu milletin yüzde 99'u çanağın yanına bi- le yaklaşamıyor. • • • Politikacfişadamıyla ihaleleri ve satın almaları... Işadafnı da politikacıyla ihaleleri ve satın alma- ları... Konuşmayacak da ne konuşacak? Şoka giren bu millete şaşıyorum doğrusu! Zakari'den Atatürk fotoğraflan sergisi lZMtR(CumhurK«Ege Bürosu)- Görsel sanatlar dalında araşnrmalar yapan tzmirli sanatçı Chantal Za- kari ve Amerikalı eşi Mi- keMandeL alışılagelmişin dışında hazırladıklan Ata- türk fotoğraflan sergisini. Başak Sigorta Sanat Gale- risi'nde izlenime açtılar. Amerika'da görsel sanat- lar alanında öğretmenlık yapan iki sanatçı, Fulbright Bursu ile hazırladıklan pro- jelerinde, Atatürk'ün Türk halkı üzerindeki imajı ve etkisini araştırdılar. 1997 yılında 3 ay süreyle Türki- ye'de bulunduklan sırada değişik bölgeleri gezerek kent alanlanndaki Atatük heykelleri ve farklı mekân- lardaki Atatürk fotoğrafla- nnı kendi bakış açılanyla yansıttılar. Sanatçılann ça- lışmalanndaki fotoğraflar, yalın fotoğraf, kolaj ve pho- to-shop yöntemiyle sunulu- yor. Geçen yıl Ankara'da la- iklik karşıtı gösteri yapan- lara, Atatürk fotografi gös- tererek tepkilerini ortaya koyan Türk sanatçı Chan- tal Zakari ve Amerikalı eşi Mike Mandel, Türk halkıy- la özdeş bildikleri Ata- türk'ü, simgeleraracıhğıy- la aktanyorlar. Sanatçıla- nn yapıtlannda, Atatürk'ün Türkiye'nin tüm alanlann- da ve mekânlannda insan- larla bire bir ılişkı ıçerisin- de olduğu gözlenıyor. Pro- jenın yaratıcılanndan Chan- tal Zakari, Atatüık'ün ölü- münün 60. yılında, Türi insanının Atatürk'e olar bağhlığının daha da arttığı- nm gözlendiğini belirterel şunlan söylüyor: "Türkiye Cumhuriye- tj'nin kumcusu, cumhuri- yet insanlan tarafindan çağ- daşlık semboiü olarak ka- bul ediliyor. Çünkü Türki- ye, uygardünyanın birpar- çası ve edindigi noktada et büyük pay Atatürk'e ait Biz de bu bilinçle gercek- leştirdiğimizçahşmamızda Atatürk'ün halk üzerinde ki etkisini ve bu etkinin so- nuçlannı arasOrdık. Fotoğ- raflann kompozisyonundt kent alanlanndaki heykel ve değişik mekânlardak Atatürk simgelerini odaV alarak Türk insanım fot olarak kullandık. Odak et- rafinda toplanan fonlanr rengiyle Türkiye gerçeğin yansıtmak istedik." Chantal Zakari ve eş Mike Mandel, Izmir'in ar- dından Ankara'da sanat- severlerle buluşturacaklar sergilerini, önümüzdek günlerde Amerika'da da aç- mayı istediklerini belirtiyor- lar. Sanatçılar bu konuda Türkiye'ye mal olmuş biı liderin halkıyla özdeş ol- duğunu uluslararası alan- da da göstermek istedik- lerini belirtiyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle