Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 EKİM 1998 CUMARTES
HABERLER
Kamer Genç'e
soruşturma
• ANKARA (AA.) - Ankara
Cumhunyet Başsavcılığı,
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demırel ile iigıli açıklamalan
nedeniyle TBMM
Başkanvekili ve DYP Tunceli
Milletvekili Kamer Genç
aleyhinde soruşturma
başlattı. Başsavcılık Genç'in,
verdiği iddia edilen
beyanatının bir gazetede
ya\ımlanması üzenne
inceleme başlattı.
Genç'in. Demirel hakkında
söyiediği iddia edilen ve
soruşturmaya konu olan
haberdeyer alan bazı sözler
şöyle: "Kurtuluş. Demirerin
kısa sürede ölümüne bağlıdır.
,-\rdından da benim yenne
gelmeme bağlı."
Dolum tesisinde
patlama: 5 ölü
• GAZİANTEP
(Cumhunyet) - Gaziantep'te
bir tüp dolum tesisinde
meydana gelen patlamada
Mehmet tkızek, Mustafa
Dağdelen. Cavit Dağdelen.
Mehmet Ünal ve Mehmet
Yiğitçioğlu yaşamını yitirdi.
Eski ii sağlık
müdürüne ceza
• İstanbul Haber Servisi -
Yenı açılan polıklıniklere
tıbbi cihaz alımı sırasmda
"rüşvet" aldığı gerekçesiyle
yargılanan eski II Sağlık
Müdürü Temel Dağoğlu.
Yargıtay'm "beraat" karannı
bozmasından sonra, tekrar
yargılanarak 3 yıl !0 ay hapis
ve 2 milyar 614 milyon lira
ağır para cezasına çarptınldı.
Reuters'in
140. yılı
• İstanbul Haber Servisi -
Uluslararası haber ajansı
Reuters'in Türkiye'deki
140'inci yılı, diin Topkapı
Sarayı'ndaki tarihi Darphane
Binalan'nda düzenlenen bir
geceyle kutlandı.
Gözaltında
jskence davası
• Istanbu) Haber Servisi -
Gözaltına alınan 18 kişiye
ışkence yaptıkları öne sürülen
8 polisle ilgili davaya tstanbul
7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
devam edildi. Sanık polisler
hakkında gıyabi tutuklama
istemini reddeden mahkeme
heyeti duruşmayı erteledi.
CHP'liler Fas'a
gidiyor
• İstanbui Haber Senisi -
Parti Meclısi üyesı Dr.
Mehmet Kabasakal
başkanlığındaki 7 kışilik CHP
heyeti. 5-6 Ekım 1998
tarihlerinde Sosyalist
Enternasyonal tarafından
Fas'ta gerçekleştirilecek
"Yerel Yönetimler"
toplantısına katılacak.
İHD'de açıklama
• İstanbul Haber Senisi -
tnsan Haklan Derneği'nde
(tHD) açıklama \apan
Sömürüsüz Bir Dünva Için
Davanışma gazetesinin
muhabırlen Aynur Akkemik
ve Zülfinaz Mert. kısa
aralıklarla 3 kez gözaltına
alındıklannı belirttı.
Kumkapı'da yangın
• İstanbul Haber Servisi -
Güvenlık Caddesi Sepetçi
Selim Sokak'ta ticari
otomobillere kaçak olarak
LPG dolumu yapılan Tekin
Aykut'a ait oto yıkama
servısinde tüp patlaması
sonucu yanaın çıktı. Saat
21.00 sıralannda meydana
gelen olayda. bın İran
uyruklu 3 kişi yaralanırken
işyeri sahibi gözaltına alındı.
Bektrtk kesintisi
• İstanbul Haber Servisi -
TEAŞ'aaittrafo
merkezlerinde yapılacak
çalışmalar nedeniyle
Kumburgaz'a bugünden 13
Ekim'e kadar 08.00-18.30
saatleri arasında.
Gazıosmanpaşa'ya da yann
13 saat süre\le el'ekrik
verilemeyecek.
Kumburgaz'da elektrik
kesintisi uygulanacak semtler
şöyle: 3-4 Ekim. Kınah.
Değirmenköy. Yeni Çanta.
Büyük Seymen \e ci\an. bu
bölgeden enerji alan sanayi
aboneien. 5-6-7 Ekim: Yeni
Çanta. Eski Çanta köyleri ve
civan. 9-10-1! EkirmÇeltik.
Yolçatı, Küçük Seymen,
KJassis Golf, Kınah TEM
gişeleri ve civan. 12-13
Ekim: KJassis Golf su
kuyulan \e TEM gişeleri.
Gaziosmanpaşa'da yann
(06.00-19.00) saatleri arası
elektrik \erilemeyecek yerler
iseşunlar: "Kayabaşı Köyü,
Şarrüar Köyü. Hacımaşh
Köyü, Sazlıbosna Köyü,
Çilingir Köyü, Dursunköy,
Haraççı ve Taşoluk beldesinin
bir kısmı."
Eski CIA şefinin dinci gericiler ve PKK çevresiyle ilişkisi incelemeye alındı
Askerin Fııfler ralıatsızhğıANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Eski CIA Ortadoğu
ve Türkiye Masası Şefi
Graham Fuller'in Türkiye'de
irticai ve PKK'li çe\Telerle
dıyaloğu rahatsızhk yarattı.
Istihbarat birimleri,
Türkiye'nin Atatürk'ün ortaya
koyduğu düşünce ve
uygulamalan terk etmesi
gerektiği, laik demokratik yapı
yerine şeriata dayalı bir
yapılanmanın yararlı olacağı
yönünde kamuoyu oluşturmaya
çalışan Fuller'in faaliyetlerini
incelemeye aldı.
Istihbarat binmleri, CIA
Ortadoğu ve Türkiye Masası
Şefliği'nden aynldıktan sonra
Türkiye'de faaliyetlerini
sürdüren Fuller'in özellikle
bölücü ve irticai hareketlerle
yakın diyalog kurduğunu ifade
ettiler. Fuller'in "Türidye'nin
Atatürk'ün ortaya koyduğu
düşünce ve uygulamalan terk
etmesi gerektiği, Türkiye'de laik
demokratik yapı yerine şeriata
dayalı bir yapılanmanın yarark
olacağı, Türkiye'de tek tnillet
egemenliğine dayalı devlet
anlayışımn terk edilmesi, yerine
federasyonlardan oluşan bir
yapılanmaya gidilmesi
gerektiği, terör örgütü
PKK'nin Türkrve tarafından
tarunmasının yararlı olacağı,
Kuzey Irak'ta bir Kürt devieti
kurulmasını savunmak" gibi
düşünceler çerçevesinde
Türkiye'de kamuoyu
oluşturmaya çalıştığı ileri
sürüldü.
Fuller'in bazı belediye
başkanlıklannca il ve ilçelere
davet edilmesi istihbarat
birimleri tarafından dikkatle
izlenirken bu çevrelerin
Fuller'e "yıkıcı ve terör
eylemlerinin arkasında
Âmerika'nın bulunduğu
izlenimini vermek için bu
ülkenin üst düzey bir yetkilisi
gibi davranmalarTnın dikkat
çekici olduğu vurgulandı.
Istihbarat birimleri, Fuller'in
1989 yılından itibaren Türkiye
aleyhindeki etkinliklerinin
bilindiğine, ancak son
dönemlerde bunu arttırdığına
dikkat çekerek Türkiye'nin
Sovyetler Birliği'nin
yıkılışından sonra jeopolitik ve
jeostratejik yönden önemini
yitirecegini bekleyenlerin
yanılgıya düştüğüne, yeni
dünya düzeninde Türkiye'nin
daha da artan bir öneme sahip
olması nedeniyle istikrarsızlığa
sürüklenmesi için her türlü
faaliyetle karşılaşabilecegine
işaret edildi..
Gazi davasında tanıklıkyapan gazeteciler, sanıkpolisleri ateş ederken gördüklerini söyledi
'Hedefgözeterek ateş ettiler'AHMET ŞEFİK
TRABZON-İstanbul Gazi Mahallesi'nde
12-13 Mart 1995'te meydana gelen olaylar
sırasında dokuz vatandaşın ölürnünden so-
rumlu tutulan ikisi tutuklu. biri gıyabi rutuk-
lu. 17'si tutuksuz 20 polisin yargılanmasın-
da Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde de-
vam edildi. 13. duruşmada olaylar sırasında
görev yapan gazeteciler tanık olarak dinlen-
di. Uzun namlulu rüfekle ateş eden polisleri
görüntüleyen gazeteci AhmetŞtk turuklu sa-
nıklar Adem Albayrak ve Mehmet Gündo-
ğan'ı teşhis ettı. Mahkeme. Cumhunyet ga-
zetesinin arşivınde bulunan olaylarla ilgili
fotoğraf malzemesinin belge olarak getiril-
mesinekararverdi.
Cazi davasından notlar
Dursun Kaya Gülec başkanlığında görü-
len duruşmayı izlemek için Istanbul'dan dört
otobüs Trabzon'a geldi. Ölenlerin yakınlan
ve gelen vatandaşlarotobüsten indikten son-
ra adlıye önüne kadar "Gazi Davası tstan-
bul'a aîınsın". "Gaa'nin halkı değil, çeteler
>argüansın'' sloganlan atarak kısa bir yürü-
yüş yaptı.
Geniş güvenlik önlemlerinin ahndığı du-
ruşmayı CHP İstanbul Milletvekili Ercan
Karakaş da ızledı. Karakaş, Adalet Bakan-
lığı'nı davanın istanbul 'a ya da yakın bir ye-
re ahnması için göreve çağırdı.
Duruşmada, olaylan ızleyen gazeteciler
Mi>asetlknıır.AhmetŞık,HacerVıkiırunve
EvTİm Alataş tanık olarak dinlendi.
Nevroz dergisinden Evrim Alataş, 13
Mart günü saat 11 'de Gazi Mahallesi'ne git-
tiğini. askerlerin olay yerinde olduğunu, hal-
kın toplandığını, polislerin de askerlerin ar-
kasında bulunduğunu belirterek şunlan an-
lattı:
"Sivü polisler bize de ateş ediyorianü. Ya-
nımızda bir çocuk başından yaralandı. Sak-
landık. Ancak polisler bizi gördü. Yanımtza
gektiler, ateş ederler diye kaeamadık. İki â-
vfldL Birinin etinde uzun namlulu rüfek var-
dt Bizi demirie orada dövdüler, makineieri-
mizi kırdılar. Eğer makinekrimiz olmasaydı
bizi öMürecelderdi."
Olaylan Cumhuriyet adına izleyen ve şu
anda Radikal gazetesinde çalışan Ahmet Şık
ise şunlan söyledi:
u
Potis önce havava, ardından da kitlenin
'Davanın Tnıbzon Ua
görülmesinin mantiğı ne'
MtYASE tLKNUR
Yaklaşık 3.5 yıldan bu ya-
na süren Gazi davasının dün-
kü duruşması yine gözlerden
ırak. olay mahalline 1200 ki-
lometre uzakta yapıldı.
Bu. Trabzon'dâ yapılan
13. duruşmaydı. Olayda ya-
kınlannı kaybeden aileler.
her duruşmada olduğu gibi
bu kez de gıdiş-geliş 2400
kilometre yol katettiler. Ad-
liye binasma yaklaştığımız-
da aıleleri getiren üç otobüs-
le karşılaştık. Girişte bir
problem olmasından kuşku
duyan CHP istanbul Millet-
vekili Ercan Karakaş, bindi-
ği taksinin şoförüne biraz
hızlı gitmesi ve otobüslerin
önüne geçmesi uyansında
bulunduktan sonra ekledi:
"Yazık bu insanlara, her ay
bunca yolu tepip geiiyoriar.
Davanın Trabzon'dâ görül-
mesinin bir manbğı var mı
Allah aşkına?"
Trabzonlu taksi şoförü ise
omuzlannı silkerek "Gthne-
sinler beyfendT dedi.
Adliye önüne varıldığın-
da ellerinde kaybettikleri ya-
kınlannın resimleri olan ai-
leler otobüslerden inerek
bahçeye geçtiler. Tamamına
yakını gelmişti. Işte olaylar-
da 19 yaşındaki oğlu AK'yi
kaybeden. 73 yaşındaki. adı
gibi Çicek anne. Ağızında
dişi kalmamış yaşlı kadınca-
gız aksatmadan her duruş-
maya geüyor. Ayağı sakat ol-
duğu için koltuk değnekle-
riyle yürüyen Mustafa Tunç
yine eşiyle beraber gelmiş.
Ümraniye olaylannda eşini
kaybeden Aynur Demir, 5. 7
ve 9 yaşlanndakı üç kızının
elinden tutup koşmuş Trab-
zon'a. 16 saat yol geldikten
sonra hiç dinlenmeden aym
yolu geri dönecekier.
Bu kez tanık gazetecilerin
dinlendiğı duruşmada, tu-
tuklu sanık olarak Adem Al-
bayrak ve Mehmet Metin
Gündoğan hazır bulundu.
Sanıklardan Mehmet Metin
Gündoğan sakin görünüşüy-
le dikkat çekerken Adem Al-
bayrak göz göze geldiği ta-
nıİclar ve ailelere 40 yıllık
dosrmuş gibi pişkin pişkin
gülüyor ve göz kırpıyordu.
Duruşma sırasmda sanık
avukatlarından ve 12
Mart'ın askeri savcılanndan
İlhami Yekkçi, polislerin
ateş ettiğini ilk kez kabul et-
ti. Daha önceki duruşmalar-
da ısrarla polislerin ateş et-
mediğini savunan. emniye-
tin anlaşmalı avukatı Yelek-
çı. tanık ifadelerinden sonra
•*Tamam. polisler ateş etmiş-
tir. Biz ateş etmedi demiyo-
ruz. Ama durup dururken
etmedilerya. Karşıtaraf tah-
rik etmiştir de ondan ateş
açümışnr" demek zorunda
kaldı.
Müdahil avukatlar, bir kez
daha gelecek duruşmada
Hanefi Avcı ile Fikri Sağ-
lar'uı dinlenmesi talebinde
bulundular. Ancak talepleri
yine reddedildi ve duruşma
6 Kasım'a ertelendi.
Gazi olaylannın hemen
sonrasında gelip şov yapan-
lar, "Davajı biz takip edece-
ğtz" diye söz verenler kafa-
lannı yine kuma gömecek ve
yeni şovlanna malzeme ara-
yışına girecekler.
Gazi davası duruşmasında sanıklan teşhis eden tanüdardan Radikal Gazetesi mu-
habiri Ahmet Şık, olay günü uzun namlulu silahlarryla hedef gözeterek halkın üzeri-
ne ateş açddığını söyledi. Ahmet Şık, bu olayın fotoğraflannı bizzat kendisinin çek-
tiğuü, mahkemenin istemesi halinde söz konusu fotoğraflan Cumhuriyet Gazete-
si'nin arşhinden istevebileceklerini söjiedL (FOTOĞRAF. Cumhuriyet Arşivi)
üzerine ateş açma>a başladı. Shil >e resmi po-
üslerin ellerinde rüfekler vardL Hedefateşya-
pıyoriardı. İ sttlik halka çokyakmdüar. Bun-
lann hepsini görüntüledim. Bir kısmı Cum-
huriyet'te vayımlandı. Olaylan bir binanın
üzerinden izü>ordum.Teieobjektifim olduğu
için bepsini çok yakından görüyordum. Srvil
kodunun bıyıklan çenesine kadar inivordu.
Yanıoda bir resmi polis de vardı. Başka bir
sakaOı shili zaman zaman elinde tabanca, za-
man zaman omzunda tüfekie görebiliyor-
dum. Kot pantolonlu kişinin ateş etmesinden
hemen sonra iki kişinin düştüğünü net bi-
çimde gördüm. O sırada resmi polisler de
ateş ediyordu. Duşenlerin hangi tabancadan
çıkan mermi ile düştüğünü bilmem."
Ahmet Şık, sanık polislerden Adem Al-
bayrak'ı ve Mehmet Gündo-
ğan'ı teşhis etti. Şık, olayla-
n aynntıh biçimde göriintü-
lediğini, çok sayıda fotoğra-
fın Cumhuriyet gazetesinin
arşivinde bulunduğunu, iste-
nirse bunlann mahkeme ta-
rafından alınabileceğini söy-
ledi.
Gazetemiz muhabiri Mi-
yase Ilknur da girdikleri bir
ara sokakla büyük bir kar-
maşanın içine düştüklerini,
yerde birçok kişinin yattığı-
nı, gençlerin bu insanlan ka-
çırmaya çahştıguu, polisle-
rin kaçanlara ateş ettiğini be-
lirterek şunlan anlattı:
"Sol tarafta coplu kaikan-
h resmi polisler, sağ tarafta
iseellerinde silah ateşeden 5-
6poiis vardL Biz birgecekon-
dunun duvanna >aslanarak
korunmava çahşbk. Polis bi-
ze kaçın di>ordu. Polisler ya-
nımıza gelerek bize hakaret
ettiler. küfrettiler. copla ra-
hatsızettiler. Bizi oradan kov-
dular. Oradan aynhp gider-
ken feci bir manzarayla kar-
şılaştun. PTT'nin karşısın-
daki sokaktan polisler halkın
üzerine ateş ediyordu. Biri-
sinde uzun namlulu rüfek
vardı. Hedef gözetiyordu.
Uzun namlulu rüfegi olan,
kot takım gi\ iyordu. Resmi-
lerde ateşediyordu. Yere dü-
şen çok insan vardı. Kimisi
yaralamjOT.kimisi de kaçar-
kenıdüsüyordu."
Özgürlük dergisinden Ha-
cer Yıldırun da, polisin ken-
dılerini demir çubukla döv-
düğünü söyledi.
Sanıklann avukatı İlhami
Yelekçi rutuklulann tahliye-
sini isterken müdahil avukat-
lar, olayın bir provokasyon
olduğunu, Susurluk çetesi ile
olayın baglanüsı bulunduğu-
nu, mahkemenin bu tarihi
olayda daha sorumlubirdav-
ranış göstererek çetelerle bu
olaylann bağlantısını araştır-
ması gerekriğini savundular.
SIFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR calislar@cumhuriyetcom.tr
TARSUS - Türk yargı siste-
minin labirentlerinde bir çıkış
yolu ararken, kendimi Istan-
bul-Adana uçağında buluver-
dim. İstanbul Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde savcı 1.5 ile
4.5 yıl arası ceza istediğinde
şaşırmadım. Burası Türki-
ye'ydi ve kendi garip iç dün-
yamızda yaşamaya devam
ediyorduk. Sonra, dünyanın
hemangi bir yerinden Türki-
ye'ye yönelik bir gelişme oldu-
ğunda şaşırıp kalıyorduk.
Bunun en tipik örneği Ital-
ya'da toplanan "Kürt Parla-
mentosu"ydu. Italya bize bu
ihaneti nasıl yapardı? Dostu-
muz ve müttefikimiz değil miy-
di? Kafamızı kumdan çıkarı-
yor ve şaşkınlıkla italya'ya ba-
kıyorduk. Italya'yı yakından
tanıyan gazeteci arkadaşları-
ma soruyorum. Onlar çok ön-
ceden Italya'da böyle bir ha-
vanın oluştuğunu söylüyorlar.
Zaten, öyle uzaktan izleme-
ye gerek yok. Türkiye, Kürt so-
runu konusunda askeri ön-
Geçmiş Zamanlarm Peşinde
lemler dışında ne yazık ki,
hiçbiradım atmadı. İnsan hak-
lan ve demokrasi konusunda
en küçük bir anlayış değişikli-
ği gerçekleştirmedi. iç siyasi
çekişmeler, yargının da bir si-
lah olarak kullanılmasına dö-
nüştü. Iktidarı elinde tutan
güçler, istedikleri zaman iste-
diklerini yargılayıp, hapse ata-
bilecekleri bir ortam yarattılar.
Italya'da son gelişmelerin
arkasında olduğu söylenen
gazeteci Dino Frusillo'nun
gazetelere verdiği demeci
okuyorum; şöyle diyor: "Türk-
ler ve Kürtler barış içinde ya-
şamalı. Ben Türk hükümetinin
izlediği rejimi eleştiriyorum.
Türkiye'de bir demokrasi
problemi var."
•••
Aslında bu yazının başına
oturduğumda, geçmiş za-
manların peşine düştüğümüz
ilginç geziyi yazmayı istiyor-
dum. Turizm Bakanlığı'nın da-
veti üzerine, "inanç turu" adı
verilen bir gezinin ilk günün-
deyiz. Tarsus'tan başlayan bu
tur Diyarbakır'da noktalana-
cak.
Gezi, Tarsus'tan başlayınca,
ben de uzun yıllardır doğru
dürüst gidip gelmediğim, ço-
cukluğumun ve ilk gençliğimin
Tarsusu'nda kendimce dola-
şıyorum. Annem ve teyzem bir
günlüğüne beni görmek için
Namrun yaylasından Tarsus'a
geldiler. Ben de gezideki 60
kadar yerli-yabancı gazeteci-
yi bırakıp Tarsus'taki evimize
yöneldim.
Akşam serinliğinde mahal-
lenin eski sokaklarında bir yol-
culuğaçıktım. Hemen bitişiği-
mizdeki Nazmiye Hala'mın e-
vi duruyordu. Nâzım Amca ile
Nazmiye Hala çocukluğumu-
zun en önemli iki simasıydı. Ev
duruyordu, ama artık onlar bu
dünyadan göçüp gitmişlerdi.
Nazmiye Hala'mın, "Ulan Oral
geldin mi?" diyen sesi hâlâ
kulağımdan silinmedi.
OnlarAleviydi, biz Sünni. A-
ma onları birçok akrabamdan
daha çok severdim. Feride
Teyze'yi de öyle. Onlar da
Aleviydi. Çocukluk arkadaşım
Erekol, Feride Teyze'nin oğ-
luydu. On yıl önce kalp krizi
geçirerek yaşamını yitirmişti.
Hemen karşımızda Halil
Emmi'nin dükkânı vardı. Son-
radan o dükkânı Duran almış-
tı. Onlara bitişik Hilmiye Tey-
zeler ve Duran Amcalar otu-
ruyordu. Dünyalar iyisi Hüs-
niye Teyze'yi çocukluğumuz-
da böbrek yetmezliğinden yi-
tirmiştik. Sonra da oğulları
Çetin ve Halil genç yaşta yi-
tip gitmişlerdi bu dünyadan.
Kendi mahallemin sokakla-
nnda dolaşmak bana garip bir
hüzün verdi. Neredeyse bü-
tün evler duruyordu. İçinde
çok farklı insanlar yaşıyor,
farklı bir dünyada farklı göz-
lüklerle çevreye bakıyorlardı.
O zaman ne televizyon var-
dı, ne de borsa. Akşamları bir
evde toplanılır, Bektaşi fıkrala-
n anlatılırdı. Sosyal ilişkiler da-
ha değişik ve daha içtendi.
Tarsus'un 2500 yıllık antik
yolunda dolaşırken, ben baş-
ka bir dünyaya dalıp gitmiş-
tim. Geçmiş zamana doğru
yolculuğa 30-40 yıl öncesinin
Tarsusu'ndan başladım.
Tarsus Idman Yurdu'nda
birliktefutbol oynadığım kap-
tanımız Kürt Bahri'yi sordu-
ğumda öldü dediler. Çok üzül-
düm.
Kleopatra'nın 2000 yıl ön-
ce yürüdüğü yolda yürürken,
şu kısacık insan ömründe ya-
şanan acımasızlıklar ve akıl al-
maz hırslar, gözümde birden
anlamsızlaşıverdi.
Kimler gelip kimler geçmiş-
ti bu dünyadan. Kala kala yal-
nızca taşlar kalmıştı...
CIMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Tiirban ve Demokrasi
Köktendinciliğinde, referansının Islam olduğunda
kuşku bulunmayan Tayyip Erdoğan TCK 312. mad-
desince yargılanarak mahkûm oldu. 1982 Anayasa-
sı'nın geçici 15. maddesine göre Anayasaya aykırılığı
ileri sürülemeyen yasalar gereğince bundan böyle si-
yaset yapamayacak. Bu mahkûmiyet ve siyaset yasa-
ğı demokrasiyle bağdaşıyor mu? Benzer bir soruyu tür-
ban yasağı konusunda da yineleyebıliriz: Dinsel bir
inancın simgesi ve dayatması da olsa insanların giyim
kuşamlarına müdahale edilmesi demokrasiyle ne öl-
çüde bağdaşmaktadır?
Bu soruları yanıtlamak için demokrasiyi tanımlamak,
buna bağlı olarak da Türkiye'deki yönetim biçimine de-
mokrasi denilip denilemeyeceği sorusuna karşılık ver-
mek gerekiyor.
Demokrasi farklı ve karşıt görüşlerin bir arada var
olabildiği, ama daha da önemlisi bu görüşlerin örgüt-
lenme özgürlüğüne sahip olduğu toplumsal yaşama
biçimidir. Başka bir deyışle, demokrasi denildiğinde
akla ilk gelen "anlatım özgürlüğü", demokrasinin ne-
deni olmaktan çok sonucudur... Bir ülkedeki siyasal yö-
netim biçimine demokrasi denilip denilemeyeceği
araştınlırken o ülkede demokrasinin altyapısının (ge-
rekli örgütlenmelerin) bulunup bulunmadığına bakmak
gerekiyor.
• • •
Daha somutlanacak olursa, toplumun büyük ço-
ğunluğunu oluşturan emekçi halk yığınlannın (köylü-
lerin, işçilerin, memurlann, ücretlilerin) örgütsüz oldu-
ğu, var olan örgütlenmelerin de siyasal yaşamı yön-
lendirecek güce sahip bulunmadığı bir ülkede, bu du-
rum göz önünde tutulmaksızın demokrasiyi soyut bir
anlatım ya da davranış özgürlüğüne indirgeyerek tar-
tışmak havanda su dövmektir. Demokrasi savaşımı bir
yandan bu örgütlenmelerin önündeki "yasal" engelle-
rin kaldırılması için çaba harcarken bir yandan da on-
ların pratikte gerçekleşmesine katkıda bulunabilmek,
örgütlenme çalışmalannda yer almaktır... Bu gün biz-
de görülen ise böyle bir bilinçten ve belki istekten de
yoksun bazı aydınların demokrasi kavramını soyut bir
anlatım ve davranış özgürlüğüne indirgedikleri, de-
mokrasi savaşımını ise şu sıralarda neredeyse Tayyip
Erdoğan'ların anlatım özgürlüğünü savunmak, türban
yasağına karşı çıkmak, üniversitelerde düzen sağlama-
ya çalışan rektörlere hakaret etmekle eşdeğer saydık-
landır.
•••
Tayyip Erdoğan'ın mahkûm edilmesine neden olan
konuşmasındaki sözlerinı her şeyden önce herhangi
bir dinsel inanca karşı saygısızlık olarak görmek gere-
kir. Minareleri süngüye, kubbeleri kalkana benzetmek,
kışkırtıcılıktan, herhangi bir yasa maddesine karşı ol-
maktan'önce, yakışıksızdır. Istanbul'un "seçilmiş"be-
lediye başkanının (ve düşündaşlarının) söz konusu şi-
irin yazarı olduğu iddia edilen Ziya Gökalp'e gerçek-
ten saygı duyduklanna da ınanmıyorum. Köktendinci-
likle ilgisi bulunmayan Türkçü Gökalp'in ünlü bir şiirin-
deki "camilerde Türkçeezan", "okullarda TürkçeKu-
ran" okunması gibi istekleri konusunda Tayyip Erdo-
ğan vedüşündaşlarının ne düşündüklerini bundan ön-
ceki bir yazımda öğrenmek istemiş, yanıt alamamış-
tım... Bütün bunlara karşın, kim olursa olsun herhan-
gi bir kimsenin söylediği sözlerden ötürü cezaevine ko-
J
nulmasını, siyasetle uğraşmasının yasaklanmasını de-
mokrasiyle bağdaştırmak mümkün değil. Fakat asıl
sorun, böyle birdemokrasiye nasıl ulaşılacağıdır. Ken-
dileri gibi düşünmeyenlere, değil anlatım özgürlüğü,
yaşama özgürlüğü bile tanımayacaklannı açıkça söy-
leyenlerin anlatım özgürlüğünü savunarak demokrasi
savaşımını neredeyse salt böyle bir çabaya indirgeye-
rek bu gibi kimselerden sahte demokrasi kahraman-
lan yaratarak mı; yoksa emekçi halk yığınlannın örgüt-
lenmesinin önündeki engellere karşı çıkarak, onlann ül-
ke siyasal yaşamında ağırlıklarını duyuracaklan etkin-
liklere destek olarak, sivil toplum örgütlerinin güçlen-
mesine katkıda bulunarak mı? Bu bir kişisel tercih so-
runu değil, yazımın girişinde belirtmeye çalıştığım gi-
bi demokrasi savaşımında öncelik sorunudur.
•••
Türban yasağı ve bu yasağa bazı aydınların karşı çı-
kışlan konusunda da benzer şeyler söylenebilir. Res-
mi kurumlarda (ve günlük yaşamın çeşitli alanlannda)
türban vb, dayatmasının masum, kişisel bir inanç ko-
nusu olmadığı açıktır. Yine de kalıcı çözüm yasakla-
malarla değil, ilköğretimden başlayarak gerçekten de-
mokratik bir eğitimin yaygınlaştırılmasıyla sağlanabi-
lir. Eğitim kurumlannda bilim dışı öğretim sürdürüldü-
ğü, Kuran kurslan ve imam-hatip liseleri bugünkü ko-
numlanyla var oldukları sürece "türban" sorunu da
(belki farklı biçimler alarak) varlığını sürdürecektir.
• • •
Herkesin (bu arada en uç, hatta fanatık) kişi ve grup-
lann dilediğince düşünce üretip örgütlenebildiği, dile-
diği biçimde yaşadığı bir toplumsal düzen kuşkusuz
ki en geniş anlamıyla demokratik bir düzendir. Fakat
böyle bir hoşgörü ortamına ulaşmanın yolu ve güven-
cesi, emekçi halk yığınlannın, tüm çalışanlann örgüt-
lenmesi; başka bir deyişle, çağdaş anlamıyla örgütlü
toplum olabilmektir. Çok radikal, çok demokrat bazı
aydınlanmızın yeterince anlamadıklan ya da anlamak
istemedikleri şey sanıyorum ki budur.
Not: Geçen ağustos ayında bu sütunda yayımlanan
"İlk Yardım Konusunda İki Mektup" başlıklı yazımla ilgi-
li olarak Emniyet Genel Müdürlüğü Basın Merkezi'nden
bir açıklama geldi. Açıklamada Emniyet Örgütü'nün ba-
zı birimlerinde 1998 Mayıs ayından başlayarak "Uygu-
lamalı İlk Yardım Eğitimi" verildiği, geçen ay ortalanndan
bu yana da polis okullannda aynı eğitimin verilmeye baş-
landığı bildiriliyor. Basın Merkezi'ne dikkatleri ve tamam-
layıcı açıklamalan için teşekkür ederim.
M. Ali Aybar anılıyor
tstanbul Haber Servisi -
Türkiye sosyalist hareketi-
nin önderlerinden Mehmet
AHA>1)ar, doğum gününde,
kurucusu olduğu Tarih Vak-
fı tarafından düzenlenen
"Yeni SryasetBiçimkri" ko-
nulu sempozyumla anılıyor.
"Sosyaüzmi göremeden.
fakat sosyaüzmin kurulaca-
ğı umut ve inancını koruya-
rak öteceğhn'' diyen eski
TÎP Genel Başkanı ve Sos-
yalist De\Tİm Partisi'nin
kurucu Genel Başkanı olan
Aybar. "Türkiye'ye özgü
sosyaKzmi" savunurken
"Demokrasi olmadan sos-
yalizm ohnaz" diyordu. Ay-
bar, 10 Temmuz 1995'te
kalp yetmezliğinden ölmüş-
tü. Aybar'ı, kurucusu oldu-
ğu Tarih Vakfı. Aybar'ı, 90.
yaş günü olan 5 Ekim tari-
hinde, her yıl olduğu gibi bi-
limsel bir sempozyumla
anıyor. Yann Darphane bi-
nalannda Aybaranısına dü-
zenlenecek olan sempoz-
\-umda "Yeni Shaset Biçim-
leri" tartışılacak. Dr. Tank
Ziya Ekinci'nin "Etnik,
Dinsel, Kültürel Kimlikler
ve Yeni Shaset BiçimJeri",
Hasan Büknt Kahraman'ın
"Sanat ve Yeni Siyaset Bi-
çimJeri", Prof Dr. Gencay
Gûrsoy'un "Gelecek Pers-
pektifleri ve Yeni Shaset Bi-
çimleri", Etyen Mahçup-
yan'ın "Basın. Ya>ın, lled-
şim ve Yeni Shaset Biçimk-
ri". Prof. Dr. Burhan Şena-
talar'ın "Ünhersitekr, Öğ-
retim ÜyeferiveYeniSiyaset
Biçimkri". Ferzan Yıldı-
nm' ın "YerelYönetimkr ve
Yeni Siyaset Bjçimteri". U-
fiık Uras'ın "Yeni Siyaset
Biçimkri v<e Politik Parti-
kr". Lğur Cankocak'm da
"MehmetAli Aybar veYeni
SryasetBjçimkri" konusun-
da konuşma yapacağı sem-
pozyum saat 10.00'da baş-
İayacak.