Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23EKİM1998CUK
HABERLER
Bankaya sahipolma savaşı• Sümerbank'ın satışı sırasında Kıbrıs'taki Tunca Bank'tan
Türkiye'ye izinsiz 300 milyar lira para transferi yapıldı. Bu
paranın Garipoğlu'na aktarıldığı öne sürüldü. Tunca Bank'ın
sahibi Nesim Malki'ydi. Bankanın hissedarı da sonradan
Sümerbank'ın genel müdürü olan Şükrü Karahasanoğlu.
=*-.
• Tefeci olarak bilinen Musevi asıllı işadamı Nesim Malki, Ali
Osman Sönmez ve Cavit Çağlar'ın tekstil ürünlerini
pazarlıyordu. Kıbrıs'ta iki bankası, Türkiye'de döviz ve
factoring şirketleri vardı. Ancak en büyük hayali Türkiye'de
bir banka sahibi olmaktı. . .
Bu filmde
AYŞEYILDIRIM
rol alanlar
IrolKuil
Nesim Malki
Alaattîn Çakıcı
Mehmet .\«ar
1995 yılında öldürülen Musevi işadamı
Nesim Malki cinayetinin ardındaki karanlık
ilişkiler yumağı çıkar çatışmalannı iyice su
yüzüne çıkardı. Uç yıl önce gerçekleştirilen
ve bugün yeni yeni aydınlanmaya başlayan
Malki cinayeti deşildikçe Özer Çiller'den
Hayyam Garipoğlu'na Aiaartin Çakıa'dan,
MehmetAğardan Şükrü Karahasanoğlu'na
Cavit Çağiar'dan Erol Evcü'e kadar pek çok
isim gündeme geldi. Bu kişilerin ilişkileri
çerçevesinde de bir başka olay gündeme yer-
leşti: Kara para aklanması ve para transfer-
leri için gereldi olan bankalara sahip olma
savaşı...
Tefeci olarak bilinen Musevi asıllı işada-
mı Nesim Malki, Ali Osman Sönmez ve Ca-
vit Çağlar'ın tekstil ürünlerini pazarlıyordu.
Kıbns'ta iki bankası, Türkiye'de döviz ve
factoring şirketleri vardı. Ancak en büyük
hayali Türkiye'de bir banka sahibi olmaktı.
Civangate skandalında adı geçen Banque In-
dosuez'i almak istedi. Ancak hükümet tara-
findan engellendi. Bankaya daha sonra Med-
ya Holding ile Emlakbank talip oldu. Olaya
OzerÇiller'in adı kanşıp konu TBMM gün-
demine getirilince Dinç Bflgin bankayı al-
maktan vazgeçti.Malki bu kez Sümer-
bank'ın satışında ortaya çıktı. 3 kez ihaleye
çıkan Sümerbank, dördüncü ihaleye katılan
Hayyam Garipoğlu'na verildi. Malki'nin
Garipoğlu ile ortak olduğu iddialan ortaya
atıldı, ancak konu tartışılmaktan öteye git-
medi. Ne ilginçrirki Sümerbank'ın satışı sı-
rasında Kıbns'taki Tunca Bank'tan Türki-
ye'ye izinsiz 300 milyar li-
ra para transferi yapılrruş-
tı. Tunca Bank'ın sahibi ise
Nesim Malki'ydi. Banka-
nın ortaklanndan birisi de
Şükrü Karahasanoğlu.
Çıkarilişkılerinin çetre-
filliğini, banka savaşlannı,
cinayetlerin nedenlerini
anlayabilmek için 1991 yı-
lından bu yana gelişmele-
re gözatmak gerekiyor.
factoring ve döviz şirketleri olan ancak Tür-
kiye"de bir banka kurma hayali kuran Nesim
Malki'nin sahibi olduğu Tunca Tekstil, ban-
ka için teklif verdi. Tunca Tekstil'le birlikte
Anadolu Endüstri Holding, Aktaş Elektrik
gibi başka şirketler de banka için teklif ver-
mişti, ancak Fransızlann yaptığı inceleme
sonunda en iyi teklifi Tunca Tekstil 'in ver-
diği anlaşıldı. Grup, bankayı aldıktan sonra
başına eski Emlakbank Genel Müdürü ve
Tunca Tekstil'in üst düzey yöneticisi Şükrü
Karahasanoğlu'nu getirmeyi planlıyordu.
Bu sırada, 16 Eylül 1994 tarihli Sabah Ga-
zetesi'nde Tunca Tekstil'in ana onağının
"tefed" olduğu manşetten veriliyordu. Bu
haber, Tunca Tekstil için sonun başlangıcıy-
dı.
Tunca Grubu, daha önce kararlaştınldığı
gibi 5 Ekim 1994'te Paris'te Fransız banka-
sıyla satış protokolünü imzaladı. Daha son-
ra hisse devir için Hazine'ye başvurdu. An-
cak iki ay beklemesine rağmen, olumlu ya
da olumsuz hiçbiryanıt alamadı.
Satışla ilgili iznin o dönem Hazine'den
sorumlu Devlet Bakanı Aykon Doğan tara-
fından özellikle bekletildiği iddia edildi.
Çünkü, Doğan, Şükrü Karahasanoğlu'nun
Emlakbank Genel Müdürlüğü döneminde
yaşanan 'Bako vurgunu' dolayısıyla, onun
hakkında Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na ih-
barda bulunmuştu. Karahasanoğlu ise "Ba-
ko olayuıda benim birsuçum yok. Gend mü-
dürlüğüm döneminde olayin sorumlularuıı
görevden aJıp. haklannda bizzat ben suç du-
yunısunda buiunduırT diyordu.
Hazine'nin yanıt vermemesi sonucu pro-
lacaktı.
Bankanın müşterileri oldukça ilginç tesa-
düfleri de ortaya çıkanyordu.
Efe özal, Marjinal Menkul Değerler'in
sahibi olduğu dönemde bu bankaya 1 mil-
yar lira yatırmış, daha sonra repodaki para-
yı parça parça çekerek hesabuu kapatmıştı.
Bankanın eski Başkanı Antoine Jean Gour-
ti Galignani de Turgut ÖzaFın yakın dos-
tuydu. Yanına randevusuz bilegirebildiği bi-
liniyordu.
Engin Civan'ı vurdurtmak iddiasıyla yar-
gılanan Selim Edes'in eşi Semra Edes de bu
bankanın iyi müşterileri arasındaydı.
Özallar ve Edes'lerin sectiği, şifreli hesap-
lann ortaya çıktığı Banque Indosuez'in
Medya Holding ve Emlakbank'a satılması
parlamento gûndemine de geldi. ANAP Ay-
dın Milletvekili Yfikse)Yalora,TBMM Baş-
kanlığı 'na 13 maddelik soru önergesi verdi.
Yalova, Başbakan Tansu Çffler'in yanıtla-
ması istemiyle verdiği önergede, "Emlak-
hank'ıi! kunıluş kanununda bövlesi ortak-
hklara cevazverecek yetki var mKtor" diye so-
ruyordu.
ANAP Genel Başkanı MesutYıbnaz da o
günlerde bankanın satışına tepki göstererek
şöyle diyordu. "ÖzeOeştirmeKanunu'nagö-
re iki yıl içinde özeUeştirilmesi gereken Em-
lakBankası1
naönce bir\abancı banka>ı(ln-
dosuez)satm aldıran hükümet,sonra bu ban-
kayı bir basın kuruluşuna (Sabah Grubu)
daha tekbir kuruş almadandevreüniştir. Bu
medya kuruluşu hiç yoktan bir banka sahi-
bi ohıyor. Şinıdi öğrendiniz mi halkın para-
sını neyapûklannL" Bu satışın çok konuşul-
Yll 1991....
Karahasanoğlu'nun 'ayakizleri'
Hayyam Garipoğlıı
Süleyman Demirel'ın
başbakanlığında DYP-
SHP koalisyonu işbaşına
geldi. Yeni hükümette ban-
kalardan sorumlu Devlet
Bakanı Cavit Çağlar'dı. Bu
sırada Emlak Bankası Ge-
nel Müdürü olan Engin Ci-
van. yeni hükümetin ken-
disini görevden alacağını
bilerek görevinden aynldı.
Civan'ın yerine Tütün-
bank Genel Müdür Yar-
dımcısı olan Şükrü Kara-
hasanoğlu'nun atanması
için l Aralık 1991 tarihin-
de hazırlanan üçlü karar-
name Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'a sunul-
du. Karahasanoğlu'nu atama önerisi, döne-
min Devlet Bakanı Cavit Çağlar tarafindan
yapıldı.
Çağlar, Karahasanoğlu'nu Tütünbank'tan
tanıyordu. Ancak Cumhurbaşkanı Özal, 6
Ocak 1992 tarihine kadar atamayı onayla-
madı. Karahasanoğlu, köşkten onay çıkma-
dığı için bankada bir odada oturmaya başla-
dı. Şükrü Karahasanoğlu, tefeci piyasasının
büyüklerinden Nesim Malki'nin sahibi ol-
duğu Kıbns'taki Tunca Bank'ın da yüzde
11.5 ortağjydı. Nesim Malki ise Cavit Çağ-
lar'ın ve Ali Osman Sönmez'in tekstil mal-
lannı pazarhyordu.
Bangue indosuez
İsviçre'deki Banque Indosuez'in adı Tür-
kiye'yi sarsan Civangate skandalında orta-
ya çıkmıştı. Engin Civan 'rn Emlakbank Ge-
nel Müdürü olduğu dönemde tsviçre'deki
bankada "MeroT, "Magfc Box", "Jaguar",
"Gotcha" isimli şifreli hesaplar açılmıştı.
Daha sonra bu hesaplann Özallarla bağlan-
tılan ortaya çıktı. Banque Indosuez, Fran-
sa'nın üçüncü büyük bankasıydı. Dünyada
700'e yalan şubesi bulunuyordu. Türkiye'ye
1984 yılında Turgut Özal'ın izniyle gelen
banka "Eurotürk Bank* adını almış, sonra
bir yatmm bankası daha kurmuştu. Yatınm
bankası, özelleştirmelerde aracıhk ediyordu.
YavuzCanevi'nin yönetim kurulu başkan-
lığını yaptığı banka, 1994 yılının nisan ayın-
da satışa çıkanldı.
Kıbns'ta iki bankası, finans sektöründe
% 1991 Tütünbank: Karahasanoğlu banka-
nın genel müdür yardımcısı.
# 1992 Emlakbank: Karahasanoğlu genel
müdür. Atanmasında o dönemde Devlet Baka-
nı olan Cavit Çağlar rol oynadı.
# 1994 Mart Tunca Bank: Karahasanoğlu
yüzde 11.5 ile ortak. Bankanın sahibi Nesim
Malki. Sümerbank'ın satışı sırasında Garipoğ-
lu 'na aktarılmaküzere ErolEvciladına Tütün-
bank üzerinden para transferi yapıldı.
# 1994 Nisan Bank Indosuez: Nesim Mal-
ki 'nin bankayı alması için çalıştı. Banka alına-
madı. Satışın engellenmesinde Özer Çiller'in
rol oynadığı öne sürüldü. Bankaya Medya Hol-
ding ve Cavit Çağlar da talip olmustu.
# 1995 Sümerbank: Bankayı Hayyam Gari-
poğlu aldı. Bankanın genel müdürü Şükrü Ka-
rahasanoğlu ydu. Nesim Malki nin ortakoldu-
ğu yeni ortaya çıktı.
# 7997 Etibank: Karahasanoğlu, Medya
Holding ile Cavit Çağlar'ın aldığı bankanın
genel müdürü.
tokol süresi doldu. Izin çıkmayınca Fransız
Bankası 31 Aralık 1994'te Tunca Tekstü'le
olan sözleşmesini bozdu.
Ertesi gün bankanın Medya Holding Bil-
gin) ve Emlak Bankası tarafindan ortaklaşa
satm alındığı açıklandı. Üstelik de kamu
bankalannın özelleştirileceğinin açıklandı-
ğı günlerde bir kamu bankasının hem de ko-
nut üretmekamacıyla kurulan bir kamu ban-
kasının ticari bir bankayı satın alması şaşkın-
lık yarattı.
O günlerde Şükrü Karahasanoğlu, Para
Dergisi'nde yayımlanan röportajında şöyle
diyordu:
"Dünyada finansı Musevüer idare eder.
Başbakanımız geçen a> İsrail'e giderek des-
tekistedL Türkiye, şu an için yurtdısından tek
kuruş kredialamıvor. Bu taJebin karşüanma-
su dünya finans çe\ relerine olumlu bir me-
saj sayüabilirdi. Ancak sayın Aykon Do-
ğan"ın. nedenini anlayamadjğımızbirgerek-
çe\1e bu girişimi önlemesini, ülkemiz için ta-
lihsiziik olarak görüyor ve üzülüyorum."
Bankanın Malki'ye satışının durdurulma-
sının ardında Özer Çiller'in bulunduğu id-
dialan ortaya atıldı. Doğan Grubu Dışbank'ı
satm alrruştı, geride kaldığını hisseden Sa-
bah Grubu da bir banka sahibi olmak istiyor-
du.
Emlakbank'la ortaklık oluşturan Medya
grubuna, Hazine'den gerekli satış izninin he-
men çıkıvermesi bu iddialan daha da pekiş-
tirdi. Yeni bankanın ortakhk yapısına göre
yüzde 65 hisse Medya Holding'in, yüzde 35
hisse Emlakbank'ın olacak, Yavuz Canevi
de bir yıl süreyle bankanın yönetiminde ka-
ması sonucunda Sabah gazetesinin. l Mart
1995 tarihli sayısında. Dinç Bilgın'in "Bank
Indosuez'e ortak olma fikrinden vazgeçiyo-
ruz" dediği açıklandı. Daha sonra bankayı
Ağa Ceylan satın aldı.
Sümerbank
Malki, Türkiye'de banka sahibi olma ha-
yallerini hiç bitirmedi. Sümerbank'uı özel-
leştirileceği açıklanınca yine heveslendi.
Hatta Sümerbank'ın genel merkezi ile Mas-
lak'taki binasını döşettirip hazırlattı. Ancak
bankayı tekstil piyasasının önemli ismi olan,
ancak o güne kadar ismi pek duyulmayan
Havyam Garipoğlu aldı.
Bilindiği gibi Sümerbank, 3 kere ihaleye
çıkmış, dördüncü ihaleye ise sürpriz olarak
o zamanlar Marmara Bira'run sahibi olan
Garipoğlu'na ait Ipeks AŞ de katılmıştı. 30
Ağustos 1995'te yapılan satışta 103.4 mil-
yon dolar vererek Sümerbank'ı alan Gari-
poğlu, hemen arkasından bankanın başına o
tarihte Malki'nin danışmanlığını ve KK-
TC'deki Tunca Bank'ın koordinatörlüğünü
yapan Şükrü Karahasanoğlu'nu getirdi.
Bunun üzerine kamuoyunda Sümer-
bank'ın satışının hileli olduğu ileri sürüldü.
Ancak Garipoğlu-Malki ortaklığına ilişkin
somut bir delil olmadığı için konu tartışıl-
maktan öteye gidemedi.
Garipoğlu'nun Karahasanoğlu'nu, Mal-
ki'nin hisselerini temsilen bankanın başına
getirdiği bugün ortaya çıktı.
ilginç bir nokta ise Malki öldürüldükten
kısa bir süre sonra Şükrü Karahasanoğ-
lu'nun Sümerbank'taki işi de son buldu. Ka-
rahasanoğlu o tarihte Medya Holding (Dinç
Bilgin), Cavit Çağlar'ın ortağı olduğu Eri-
bank'm başına getirildi.
Emniyette sorgulanan Garipoğlu'na yö-
neltilen "Nesim Malki öldürüldükten sonra
Şükrü Karahasanoğlu'nun görevine neden
son verdiniz" sorusu yanıtsız kaldı.
Tunca Bank
Kıbns Tunca Bank Limited, 1994 Nisan
aymda off-shore hizmeti vermek üzere ku-
ruldu. Kuruluş sermayesi 105 milyar lira.
Tunca Bank'ın kuruluşunda bulunmayan,
ancak 1994 Mart aymda gruba katlan Şük-
rü Karahasanoğlu, yüzde 11.5 oranındaki
hisse ile bankaya ortak oldu. O zamana-ka-
dar Nesim Malki adına bankacılık iznini
alan, Türkiye'deki Kapital Bank'ın kunılu-
şunu hazırlayan Facto Kapital'in Genel Mü-
dürü lsmail Hakkı Tuyün, kendi hissesinin
Karahasanoğlu 'na verilmesi nedeniyle Mal-
ki'nin şirketlerindeki görevlerinden istifa et-
ti.
İlginç bir olay ise Sümerbank'm satışı sı-
rasında Malki'nin, sahibi olduğu Kıbns'ta-
ki Tunca Bank'tan Türkiye'ye 300 milyar
lira transfer ettirmiş olması... Şükrü Karaha-
sanoğlu, bu olay nedeniyle Sümerbank Ge-
nel Müdürü olduğu dönemde de yargılandı.
1995 yılında yaşanan olay şöyle gelişti:
Tunca Bank'ın bir müşterisi, yaklaşık 1.5
yıl önce bankadan 2 miryon dolar kredi kul-
lanırve kendisine bir çek hesabı açılır. Müş-
teri zaman içinde ödeme zorluğuna düşer ve
ileri tarihli çekleri kırdırarak
hesabını iyileştirmeye çalışır.
Ancak bankadaki para çe-
kişi nedeniyle hesap bakiyesi
yükselir. Şaşkınhğa uğrayan
müşteri bu çekilişlerin kendi-
si tarafindan yapılmadığmı
iddia eder. Kendisi adına ya-
pılan işlemlerin bankanın iki
yetkilisine bıraktığı açık çek-
ler vasıtası ile kendi inisiyati-
ü dışında yapıldığını ileri sü-
rer. Bu iddia karşısında Tun-
ca Bank'ın Genel Müdürü ve
binde bir hissedan olan Yük-
sel Yazgın, banka murakıpla-
nndan detaylı bilgi ister. Du-
rumu Karahasanoğlu'na bil-
diren Yazgın, 15-30 Ağustos
1995 tarihleri arasında izne
aynlır. Bu tarihlerde Karaha-
sanoğlu, müşteriye ait hesa-
bın kapaüiması için Yazgın'ın
bankadaki 1.6 milyar lirasına
el konuhnasını talep eder ve
bu işin sorumlusunun da ge-
nel müdür olduğunu bildirir.
Suçlamayı kabul etmeyen
Yazgın, suçlamalara karşılık
konuyu yargıya taşır ve Kara-
hasanoğlu hakkında bir dava
açar. 12 Aralık 1995'te Lefko-
şa Kaza Mahkemesi'nde görülen davaya ko-
nu olan suçlamalar ise oldukça ilginç. Yaz-
gın'a göre Tunca Bank kanalıyla büyük pa-
ra fransferleri gerçekleştirilmiş ve bankanın
içi boşaltılmıştır.
Yazgın'ın iddialanndan birisi 15-30
Ağustos 1995 tarihleri arasında bir Alman
finans kuruluşundan yapılan toplam 2 mil-
yon dolarlık para transferidir Bu para önce
Tunca Bank'a, sonra Türk Lirası'na çevrile-
rek Türkiye'ye gönderilmiştir.
Yazgın'ın iddiasına göre Karahasanoğ-
lu'nun daha önce genel müdür yardımcılığı
yaptığı Tütünbank'a havale edilen para hiç-
bir teminat alınmadan bir şahıs adına yatın-
Iır. Bu şahıs, EroJEvdl'dir. Yine iddialara gö-
re Evcil, bu parayı, bir başka banka kanalıy-
la Hayyam Garipoğlu'na ulaştınr.
Yazgın'ın iddiasına göre bir diğer para
transferi ise Sümerbank'ın satışı sırasında
gerçekleştirilmiştir.
Yazgın, Tunca Bank kanalıyla, Türkiye'de
faaliyet gösteren Tütünbank'a 300 milyar li-
ra transfer edildiğini ileri sürdü. tddiaya gö-
re bu 300 milyar lira bir kanalla Hayyam
Garipoğlu'na iletüdi. Bu operasyonda Kıb-
ns Merkez Bankası'nin koyduğu bazı ban-
kacılık kurallan da ihlal edildi. Kıbns yasa-
lanna göre Türkiye dahil, herhangi bir ülke-
ye para transferi için Merkez Bankası ile
Ekonomi ve Maliye Bakanlığı'nın izninin
alınması şart.
Kıbns yasalanna göre Kıbns'ta banka or-
taklığı olan bir kişi, bir başka ülkede banka
genel müdürlüğü yapamıyor. Yani Karaha-
sanoğlu bu konuda da suçlandı.
UZ YAZIIORHAN BtRGİT
BEİJING - Türkiye'den çok uzak-
ta, Çin HalkCumhuriyeti'nin başken-
tindeyim.
Okurlarımın tümü benim iki şap-
kam olduğunu, belki bilmeyebilir.
Şapkalardan birisi, Cumhuriyet'in
"Düzyazı"köşesinde, haftada üç kez
kendileri ile buluşmak. ikincisi de Ay-
dın Doğan Vakfı'nın yönetimini üst-
lenmek. Bu ikinci görev uyarınca, Çin
Halk Cumhuriyeıi Kültür Bakanlığı'nın
çağrılısı olarak Beijing'e cumhuriyeti-
mizin yetmiş beşinci yıldönümü et-
kinlikleri çerçevesinde Dışişleri Ba-
kanlığımızın istemiyle Uluslararası
Hürriyet Karikatür Yarışmaları'nda
derece alan karikatürlerden oluşan
bir sergiyi getirdim.
Dün açılışı yapılan bu sergiye katı-
lanlar, Türkiye'nin her alanda dış ta-
nıtım için yeterli görev yapamayışını
dile getırdıler.
Karma bir karikatür sergisi ile de ol-
Dış Tamtımda En Büyük Handikap
sa, bir dış tanrtımın yaranna değindi-
ier. Önce Büyükelçiliğimizin personel
sayısından başlayarak dış tamtımda
niçin hep "öüfün/eme"ye kalmakzo-
runda oiduğumuzu anlatmakta yarar
var.
Bir değerli büyükelçi. Bir müsteşar
ve onun yardımcısı.
Çok gayretli bir üçüncü kâtip. Bir as-
keri atase ile bir de Ticaret Müşaviri.
Bana bunlan anlatan, Beijing'te sa-
yılan ikiyi ya da üçü geçmeyen işa-
damlanmızdan birisi. Unlü "Koç"şir-
ketinin burada "Halkın Günlüğü" ad-
lı Çin'in en büyük gazetesini Inter-
net'e geçirme operasyonunu üstle-
nen Koç Sistem'in Genel Müdürü
Murat Alman.
Hoş, o söylemese bile, Ticaret Mü-
savirimizin tek tabanca halde çalışma
çabalan ortada. İki yıldır Türkiye'yi ba-
şarı ile temsil eden; ama burada asıl
görevin politik değil, ekonomik oldu-
ğunu görerek bugünlerde merkeze
geri dönmeye hazırlanan Büyükelçi-
miz Ünal Ünsal da Türk işadamları-
nın bu büyük pazan boş bırakmala-
nndan dert yanıyor.
Zaten Çin Halk Cumhuriyeti ile Tür-
kiye arasındaki alışverişin rakamsal
boyutfan da resmi kişilenn konuşma-
larına gereksinme duymadan, olan
bitenin aynası olarak her şeyi yansı-
tıyor.
Geçen yıl bu ülkeden 700 miryon
dolar mal almışız. Dışsatımımız ise 60
milyondolar. Bir yıl önce dışsatımımız
100 milyon dolan buluyormuş.
Çin'den dışalım yolu ilealdığımız mal-
lar için 550 milyon dolar ödemişiz. O
yıl bu ülkede büyük birdemir-çelik sı-
kıntısı duyulmuş. Bizim sektördeki
stoklarımızın tümü Çinli işadamının
aradığınayanrt verdiği için, ihracatçi-
zelgemiz o yönde gelişmiş.
1997'de Çin piyasası, demir-çelik
gereksinmesini Ukrayna'dan karşıla-
yınca, bize izleyicitribünlerineyerieş-
mek düşmüş. Büyükelçimiz, bütün
Beijing otellerini somut projelerle dol-
duran Batılı işadamlannı anlatıyor.
Hoş, Türk işadamlanndan da ara-
da bir gelen-giden oluyormuş, ama
bunlar hemen birer mazeret ile Çin
piyasasının suyuna da, sabununa da
dokunmak istemiyoriarmış.
Bu isteksizliğin o tür bahaneleri bir
yana, Hongkong'ta "Koç'finması adı-
na araştırma yapan genç bir işadamı,
Ünal Ünsal'a gerçek nedeni açık açık
söylemiş:
"Yabancılaryatınm peşindeler. Çin
onlardan ülkelerine yatınm yaparak
üreteceklehni önce burada, artan
olursa onları da dışsatımyolu ile baş-
ka ülkelere göndermelerini istiyor.
Bizim anlı şanlı işadamlanmızın bü-
yük çoğunluğu ise rant ekonomisin-
den daha ne kadar kazanınz diye he-
sap yapıyorlar."
•••
Yalan mı?
Honkong'tan Beijing'e gelen yurt-
taşımız gibi hepimizin bildiği şu ger-
çek yalan olsaydı, daha bir ay önce
kollannı sıvayarak medya sektörümü-
ze dip dalışı yapan yiğidimiz, devlet
adına hesaplannın inceleneceğini du-
yar duymaz "Yandım Allah" geri
vitese başvurur muydu?
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Lozan, Cumhuriyet
ve Bağımsıdık...
Cumhuriyet'in 75. yılını kutlarken Lozan Ban
Antlaşması'nın da 75. yılıdır; kutlamalar iç içe OIL
yor doğallıkla. Abartmalı bir önem veriş değild
bu. Doğuş bakımından aralannda üç aylık bir far
var; ve Lozan Cumhuriyet'i değil, Cumhuriyet Lo
zan'ı izlemiştir. Lozan, ülkenin bağımsızlığını ulus
lararası planda tescil ederken, Anadolu toprakla
nnda bağımsızlığın bir başka simgesi olacak Cum
huriyet'i ilan etmenin de yolunu açmıştır.
Lozan olmasaydı Cumhuriyet de olmazdı, ya d<
gecikirdi.
Ikisinin etle tırnak gibi birbirine bağlılığı bundan
Ve Sevr parçalamıştı Anadolu'yu. Lozan yeni
den bütünleştirir.
Sevr, emperyalizmin oyunu değil de Lozan o du-
rumda, öyle mi? ... . . . . , , v
Lütfen, biraz ciddi olalım! ' . " * - '•: n--
Anadolu'nun tarihine bakarken, hiç dikkatiniz
çekmemiş midir? Pek eski tarih bir yana, ortaçağ-
da, merkezi otoritenin parçalanmasının arkasın-
dan, yani 13. yüzyılın sonlanndan başlayarak, Ana-
dolu'nun beyliklere parçalanmışlığı uzun sürmez.
Osmanlı Beyliği, çok geçmeden derler toparlar ve
Anadolu'yu bütünleştirir. 1402'de, Ankara Sava-
şı'nın arkasından doğan o korkunç iktidar boşlu-
ğunda, Anadolu tekrar parçalanır; ne var ki, bu da-
ha da kısa sürer, bütünlük sağlanır.
Şuraya getirmez mi bu sizi: Sevr'in kâğıt üstün-
de kalıp Lozan'ın hayata geçmesi, ne bir oyun, ne
bir zoriamadır: Anadolu'nun yasası bu!
Ve gücünü de tarihten alıyor...
Sonra, bugünkü sorunumuz, Lozan'ı lanetleyip
Sevr'e iç geçirmek olmamalı. Sorun, Anadolu'nun
bütünlüğü içinde, hangi din ve mezhepten olursak
olalım, hangi etnik kökenden gelirsek gelelim, in-
sanca ve kardeşçe yaşamanın düzenini sağlamak-
tır.
Cumhuriyet, o koşullan yaratıp hayata geçirme-
nin engeli olarak görülmemeli. örnek mi istiyorsu-
nuz? Şimdi bir parça unutur gibi olduğumuz için
hatıriatmış olalım: 1923 Devrimi, bir "mazlum mil-
let" ideolojisine dayanır aslında. Biraz üstüne eği-
liniz o fikrin, hangi geniş ve bereketli ufuklara gö-
türmez ki sizi?
Sığlık, her yerde ayakbağıdır, hele tarihe eğilir-
ken.
Tarihe, gerçeği ve gerçekliği içinde bakmalıytz!
•
Birkaç haftadır, dev bir eserin sayfalan arasında
gezinip duruyorum: Profesör Cemil Bilsel'in, Lo-
zan adlı, iki ciltlik, bin küsûr sayfalık ünlü çalışma-
sı bu. Kitap 30'lu yıllann canlılığı içinde yazılıp ya-
yımlanmıştı. Sosyal Yayınlar, büyük bir isabetle,
tıpkı basımını çıkarmış bulunuyor.
Kitapta tarih var, sosyoloji var, hukuk var.
Rahmetli Cemil Bilsel Hoca, bütün bunlann ay-
dınlığında bir sentez çıkanp koymuş ortaya.
Alabildiğine duyariı bir üslûpla da yazılmış...
Yazar, kitabının önsözünde, "Lozan, bir kelime
ile söytenmek istenirse, istiklâldir", yani bağımsız,-
lıktır, diyor. Şöyle bitiriyor önsözünü: "Beni böyie
bir kitap yazmaya sevk eden şey, sırf.bir minnet
borcunu ödemedir Istiklâlsizlik bir millet için ölüm
kadar acıdır. Ben, istiklâlsizliğin acısı ile, kürsüsün-
de senelerce kıvranan bir hoca idim. IstiklâJile do-
ğan günün sevincini, bu sebeple, en çokduydum
ve bunu ifade etmek istedim." Ve ekliyor: "Dev/ef-
ler istiklâlimizi Lozan'da kabul ettiler. Bunun için,
kitabımın adını Lozan koydum."
Böylece, Lozan'la bağımsızlık eşanlamlı.
Lozan Konferansı'nın, daha açılışından başlaya-
rak, Ismet Paşa'nın nasıl onurlu bir bilinçle işe sa-
nldığını görüyorsunuz. Emperyalizmin temsilcileri
karşısında dimdik ve ödünsüz konuşuyor. Küllerin-
den yeniden doğan Anadolu insanlannın temsilci-
si olduğunu adım başında hatıriıyor.
Lord Kürzon'a kök söktürüyor.
Lord Kürzon da, yenilse bile eserini savunuyor.
Nitekim, antlaşmanın onanması sırasında, Ingilte-
re'de Lordlar Kamarası'nda eleştirilere karşı verdi-
ği şu yanıt, anlamlı: "Bugünkü halin icaplannda bu
muahede akdi kabil olan en iyi muahededir."
Ancak, içine sindiremeyenler de var. Isviçreli bir
profesör, Cemil Bilsel'e, 500 kişilik uluslararası bir
toplantıda şöyle der: "Su muahede Avrupa'nın
Türkiye önünde kapitülasyonudur. Onu Avrupa'nın
tasdik etmemesini isteyeceğiz." "Kapitülasyon",
burada "teslim" anlamındadır.
Gavzın derecesine bakınız siz!
Ve Ismet Paşa'nın, antlaşmanın onanması sıra-
sında TBMM'de söylediği şu gerçekçi sözler: "Ha-
rekâtı milliyenin hiçbir safhasında hesapsız bir ka-
rar ve hesapsız bir cür'et yoktur."
Ne yaptıgını elhak bilen ve yapabilen bir kuşak-
tıo!
Bir devlet kurmanın karannı vermişlerdi ve ağır-
başlılık içinde gerçekleştirdiler bunu.
Bir de, o devletin bugün düştüğü duruma ve onu
bu hale getirenlere bakınız. Vay bize, eyvah bize!..
Türkiye Demokrasi Kurultayı
3 Kosun 1da çetelere
karşı miûngyapüacak
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Demokra-
tik sivil toplum kuruluş-
lannca oluşturulan Tür-
kiye Demokrasi Kurulta-
yı adına açıklama yapan
Türk Mühendis ve Mi-
mar Odalan Birliği (TM-
MOB) Başkanı YavuzÖ-
nen, çeteler, itirafçılar,
tetikçiler, kara paracılar,
silah tüccarlan, uyuştu-
rucu kaçakçılan ve tefe-
cilerin ülkeyi yönetir du-
ruma geldiğini gösteren
son gelişmeler karşısın-
da sessiz kalan kitleleri
harekete geçirmek için 3
Kasım'da Ankara'da mi-
ting düzenleyeceklerini
bildirdi.
Önen, işsizliğin yay-
gınlaştığı, üretime ilişkin
yatınmlann durduğu ül-
kede, özelleştirmedeki
yolsuzluklara da işaret
etti. Devletin çetelerden
temizlenmesinı, savcıla-
nn görevlerini yerine ge-
tirmesini isteyen Önen,
tüm özelleştirme ihalele-
rinin iptal edilmesi, yüz-
de lO'luk ülke barajınm
da kaldınhnası gerektiği-
ni belirtti.
Ülkeyi sarmalayan
yolsuzluk, usulsüzlük ve
karanlık ilişkilere duyar-
sız kalan kitlelerin uyan-
dınlması amacıyla
DISK,KESK,TMMOB,
Türk Eczacılan Birliği,
Türk Tabipleri Birliği,
Türkiye Serbest Muhase-
beci Mali Müşavirler ve
Yeminli Mali Müşavirler
Odalan Birliği (TÜR-
MOB), Mülkiyeliler Bir-
liği, Çağdaş Hukukçular
Derneği, Çağdaş Gazete-
ciler Derneği, Insan Hak-
lan Derneği, Halkevleri
vePirSultanAbdal Kül-
tür Derneği tarafindan
"Türldye Demokrasi Ku-
ruMayı" oluşturuldu.