25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet f İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenr Orhan Erinç ~ Genel Yayın Koordınatörii: Hıkmet Çetinkaya 0 Yazıışlen Müdürij- Ibrahim Vıldız • Sorumlu Müdür Fikret tlkiz Haber Merkezı Müdurü: Hakan Kara 9 Görsel Yönetmen Fikret Eser Istıhbarat: Cengiz Yıldırım # Kültür: Handan Şenköken # Spor: Abdülkadir Yücelman • Makaleler: Sami Karaören # Düzeltme: Abdullah Yazıcı # Fotograf: Erdoğan Köseoğlu # Bıîgı-Belge: Eâibe Buğra # Yurt Haberlen: Mehmet Faraç Yayın Kurulu- Ilhan Selçuk (Bajkan). Orhan Erinç, Oktav Knrtböke, Hiknıet Çetinkaya, Şfikran Soner, Crgun Balcr. fbrahim Yıldız, Orhan BunaJı. Mustafa Balbav. HaJiao Kara. Ankara TemsıJcısı Mustafa Balbav Atatürk Bulvan No. 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat). Faks: 4195027 • fzmır Temsilcisi. Serdsr Kıak, H ZiyaBlv. 1352 S. 2 3 Tel. 4411220, Faks-44] 9117 • Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, tnönü Cd. 119 S. No.l Kat.i. Tel: 363 12 11. Faks- 363 12 15 Müessese Mûdunl Üstün Akroen # Kooıdmalor Ahmct Koruban # Muha- sebe- Bölent Yener • Idare Hüseyiıı Gürtr0kletme Önda-Çdik#Bıİgı- l$lem Nail tnaj # Bılgısayar Sıstem Mûrûvet ÇüerASatış FazUet Kuza MEDYA C: • Yönetun Kı Ba$kanı - Genel Müdür Gfl Erduran # Koordınatör F Ifitman • Genel MudûrYaıdmı SevdaÇoban Tel 514 07 . 513958O-513S*»«l,Faks 513i Yayımlayan ve Basan: > cnı Gün Hab^r Ajansı. Basın \e\ ayıncılık A Ş TurkocagıCad 39 41 Cagaloğlu 34334 tst PK 246 Istanbu) fej (0 212ı 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 23EKİM1998 İmsak: 5.50 Güneş: 7.17, Öğle: 12.56 Ikindi: 15.51 Akşam: 18.20 Yatsı: 19.42 www.cumhuriyet.com Makyaj mabemesi tanıtımı • İstanbul Haber Servisi - Makyaj malzemesi firması Guerlain. 1998-99 sonbahar-lcış üriinlerini uygulamah olarak tanıttı. Hyatt Regency Oteh'nde düzenlenen tanıtımda, öncelikle doğru ve güzel bir makyajın nasıl yapılması gerektiğı anîatıldı. Daha sonra firmanın uzmanlan tarafından sezonun yeni renklen ve makyaj teknıklen uygulamalı olarak gösterildi. T.TurizmŞûrası sona endi • ANKARA (Cumhuriver Bürosu) - Tunzm Bakanlıfı'nca cumhunyetin 75. yıldönümü nedenıyle diizenlenen " 1. Turizm Şûrası" sona erdi. Şûranın kapanış törenınde konuşan Tunzm Bakanı Gürdal, turizmın 75 yılda geldiği yer ıtıbanyla "biçilen fömleğe sığmadığını" elırttı Regaip Kandili kutlandı • İstanbul Haber Servisi - Regaip Kandılı nedeniyle dün gece camiler doldu taştı. Üç aylann başlangicında büyük camiler mahyalarla donatıldı. Hz. Muhammed'in insanhk âlemine teşrifinin başladıgı gün olan ve okunan her duanın kabul edıldığıne inanılan Regaip gecesi, üç aylann ilk günü, Recep'in ilk cuma gecesi kutlanıyor. Regaip gecesi Allah'ın kullanna ikramlar yaptığı gece anlamını taşıyor. Kandil nedeniyle bir mesaj yayımlayan Dıyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, "Huzurlu, güçlü. milli birlık ve beraberlıği sağlam bir Türkıye hepımızın hedefi olmalıdır. Geleceğimıze güvenle bakabilmemiz için insanlarımızı. özellıkle genç kuşaklanmızı ilim, ahlak. vatan ve millet sevgısiyle yannlara hazırlamalıyız"' dedi. Atatürk büstü açıldı İstanbul Haber Servisi - Kadıköy Beledıyesı. Türk Kadınla'rBırliğı(TKB)ve Levazun Maliye Okulu Komutanlığı'nın işbirliğiyle Kanuni Sultan Süleyman îlkögretim Okulu için yaptınlan Atatürk büstü, ll Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbev ve Kadıköy Beledıye Başkaru Selami Öztürk'ün katıldığı bir törenle dün açıldı. Beymen'den dev mağaza • Haber Merkezi- Beymen'in Mersin bayisi yenilenerek 2 bin 500 metrekareye yayılan bir 'megastore" halıne getirildı. 61 kışilik bir de sinemaya sahip olan Mersin Be>men Megastore'un açılışını Bo>ner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Osman Boyner yaptı. Cem Boyner, Ümit Boyner, Lerzan Boyner ve Beymen Genel Müdürü Michael Ellis Jones"un da açılışına katıldığı mağazada. tüm Beymen koleksiyonlanyla dünyaca ünlü yabancı markalar bulunuyor. Çevne eğitjmi • İstanbul Haber Servisi - Çe\Te Bakanlığı ve Çevre Koruma ve Atıklan Degerlendirme Vakft (ÇEVKO) işbirlıgi ile Ankara Portakal Çiçeğı Vadisi'ndeki okullara yönelik çevre ve geri kazanım amaçlı bir eğitim ve uygulama çalışması başlatıldı. Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki yanlış eğitim politikalarma tepki olarak emekliliklerini istedileı Eğitimde geıici kadrolara isyan EBRU TOKTAR • Ilköğretim müfettişi Mehmet Akçasoy ve Talim Terbiye Kurulu uzmanı Selahattin Elibol, bakanlıktaki Türk-Islam sentezci kuşatmanın kınlamadığını söyleyerek emekliliklerini istediler. Ilköğretim müfettişi Akçasoy, daha önce 8 yıla karşı çıkanlann şimdi Atatürkçü vizyonu ile bakanı aldattıklannı belirtirken Elibol, Cumhurbaşkanı'na sunduğu raporlann dikkate ahnmadığını söyledi. diğini vurgularken, kendilerince ha- zırlanan raporlann da işleme kon- mamasına tepki gösterdi. Akçasoy, "denetim elemanı" olarak şeriatçı kadrolara ilişkin hazırladığı belgeli raporlann gereğinin yapılmadığını belirtirken Elibol. Cumhurbaşkanlı- ğı 'na sunduğu eğitim raporunun Mil- li Eğitim Bakanlığı 'nda dikkate alın- madığını söyledi. Laik-demokrat eğitimciler, Milli Eğitim Bakanlığf nda izlenen yanlış politıkalar nedeniyle kendiierini ANKARA - Milli Eğitim Bakan- lığf ndaki hatalı eğitim politikalan ve Türk-tslam sentezci kadrolann hâlâ temizlenememesi, laik-demok- rat, Atatürkçü eğitimciieri isyan et- tirdi. Bakanlıktan emekliliklerini iste- yen ilköğretim müfettişi Mehmet Ak- çasoy ve Talim Terbiye Kurulu uzma- nı Selahattin Elibol, eğitim sorunla- nna uzun erimli çözümler üretilme- emekliliğe zorlayan gelişmeleri Cum- huriyet'e anlattılar. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel için hazırladığı kapsamlı eğitim raporu ile tarunan fel- sefeci Talim Terbiye Kurulu uzmanı Selahattin Elibol, bakanlığın içinde yer alan bir eğitimci olarak yapılan yanlışlara dikkat çekti. 'Sorunlara eğilen yok' Bakanlığa kırgınlığını gizlemeyen Elibol şunlan söyledi: "Eğitim, bir topiumsaj kurum ola- rak diğer kurumlarla iç içedir. So- runlar, salt burada başlanuvor ki,yal- nız buradan bakılarak çözülsün. So- runlara makro açıdan bakarak ras- yonel çözümler üretmekgerek. Cum- hurbaşkanLğı'na sunduğumuz ra- porda, bu sorunlar ele aunmış ve tar- tışılmıştır. Ne var Id bakanlık Cum- hurbaşkanı'nın kendisine gönderdi- ği rapor konusunda gereken duyar- lılığı gösteremiyor. Aslında. bakaniı- ğın yapısını bilenler. bu duruma faz- la şaşıramıvor." Yenilenen felsefe programına gö- re hazırlanan ilk feîsefe ders kitabı- run yazan Elibol, büyük eğitim ve kül- tür reformcusu, aydın, yazar, eski Milli Eğitim Bakanı Hasan ÂM Yü- cel'in tanıtılması için bakanlık tara- fından hazırlatilan "Doğumunun 100. Yılında Hasan Âli Yücel" adlı kita- bın da mimanydı. Elibol, 1986 yılın- da 200'e yakın dünya klasiğini de yeniden yayımlatmıştı. 'Türk-İslam sentezciler yuvalaıuyor' Milli Eğitim Bakanhğı'ndaki ge- rici kadrolara verdiği savaşımla tanı- nan ilköğretim müfettişi Mehmet Ak- çasoy, 30 yıllık meslek yaşamında eğitimin ve yönetimin demokratikleş- mesi için verdiği mücadelelere dik- kat çekti. Akçasoy, 55. hükümetin, devrimci cumhuriyet rejimini tehdit eden irtica etkinliklerine karşı gere- ken önlemleri almadığını vurguladı. Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki "Türk- İslam sentezci bain" kadrolara hâlâ dokunulmadığını savunan Akçasoy, "Irkçüar ve köktendinciler, Türki- ye'nin her yerinde yasa tanımaz e>- lemlerinesayılaruu artürarak devam etmektedir" dedi. Akçasoy, 55. hükümetin 8 yıllık kesintisiz temel eğitimin gerçekleş- mesi, irtica ve şeriatın kökünün ku- rutuknası için kamuoyunca verilen desteği "boşa çıkanüğuu" söyledi. 'İrtica hâiâ tehlike' Eğitim yoluyla yayılan irticanın hâlâ en büyük tehlike olduğunu sa- vunan Akçasoy, "Denetim elema olarak yazdığım raporlann gereği y, pılmıyor. Rejimi tehdit eden kanı görevlüeri hakkında belgelere daya rapoıianmız işleme konmuyor. YJ pıba da dinci müfettişler yoluyla oiaj iann üstü örtülüyor" diye tepki gö< terdi. Akçasoy, "55. Türkij'e Cumhun yeti hükümetinin şahsımı doğmdaı etldkyen eğitim politikasını protestı ediyorum. Bundan sonra görevde kal mamuı anlamı kalmadı. Tüm gav retlerim boşa gitti. Demokrasi mü cadelemesrvilolarak devam etme ka ran aldun. Bakanhktaki çeteler, 12 Ey- lül'den kalma dinçi-faşist kadrolaı hâlâ yerindedunıvor. Bunlar. daha ön- cekj dönemlerde 8 > üa karşı çıkıyor- lardı. Ancak şimdi Atatürkçü vizyo- nuyla bakan karşısına geçip onu ai- datiyoriar" diye konustu. Objektife yansıyan vahşi yaşam 1998 yıh Vahşi Yaşam Fotoğraf Yanşması sonuçlandı. Ingiltere'de düzenlenen \e dünva- nın en önemli fotoğraf etkinliklerinden biri olarak gösterilen vansmaya bu yıl 60 ülkeden 20 bin fotoğrafçı katıldı. Yansmada İngiii/ Edmund Feüovves tarafindan Faİkland Adala- n'nda çekilen 4 Fok Balığı" adlı fotoğraf (sağda) 1998 Vahşi Yaşam Hayvan Portreleri da- lında özel ödüle değer görüldü. Güne> Afrikalı Jamie Thom'un 'Zebranın Kuynığunda- ki Kuş' adh fotoğran (üstte) Eric HoskingÖdiuu'nü kazasdL (Fotoğraflar. REUTERS) EUROPA UYDUSUNDA YERALTI OKYANUSLARI BELİRLENDt Jüpiter'de yaşam olasıhğı NEW YORK (AA) - Bilim adam- lannca Jüpiter gezegeninin uydula- nndan Europa'da ortaya çıkanlan ye- raltı okyanuslannın, uzayda hayat konusunda ciddi umut oluşturduğu ifadeedildi. Uzmanlar, ısınınyanı sı- ra buz şeklinde değil de mayi halin- deki suyun, hayatın oluşumu açısın- dan önemli bir faktör teşkil ettiğini belirtiyorlar. Cökbilimcîleri sasırtan benzerlik Güneş sîstemine kardeş CmCAGO(AA)- ABD'li gök- büimciler, ilk kcz, Güneş sisttmi- ne benzerbir sistem ile karşılaşük- lannı açıkladılar. Güneş sisteminden 40 ışık yıh uzakta olduğu belirtilen ve Güneş sisteminin özelliklerini taşıyan sis- temde. güneş özelliğini taşıyan bir yıldizm yöriingesinde, kuyrukluyıf- dızlann, kozmik kalınulann ve toz- lann bulunduğu bildirildi. Arizona Üniversitesi Lunar ve Planetary laboratuvannda çalışan bilim adamı David trilhng, yeni keşfedilen sistemde, Güneş siste- mindeki diğer benzer özelliklerin de bulunduğunu, ancak bunlann henüz keşfedilmediğini söyledi. JournalNature adlı bilimsel der- gide yer alan keşifraporunda, Tril- ling ve diğer gökbilimci Prof. Ro- bert Brmvn, buluş ile ilgili özellik- len açıkladılar. Yeni buiunan sisterodeki yüdızın, Güneş ile aynı yaş ve ölçûde oldu- ğu, bilim adamlannın yeni sistem ile ilgili görüntüleri, NASA'ıun Mauna-Kea, Hawaü'deki kızılöte- si teleskopu ile saptadıklan belir- tildi. Yeni buiunan sistemin, Güneş sistemindeki Kuiper kemerineben- zediği ve aynı ölçüleri taşıdığı ile- ri sürülüyor. Kıı^>er kemeri, Plu- ton"un yörüngesinden başlayarak Güneş'in 8 milyar kilometre uza- ğından uzayın derinliklerine doğ- ru iniyor. Los Angeles California Üniversi- tesi öğretim üyelerinden Krishan Khurana, "Söz konusu okvanuslar- da hayat olabileceğini'' ıfade etti. Jü- piter'in uydulanndan Europa ve Cal- İisto'nun yûzeyi, Güneş'ten çok uzak olduklan için buzullarla kaplı bulu- nuyor. Ancak yeraltı okyanuslann- da durumun böyle olmadığı belirti- liyor. Veriler Galile'den Jüpiter'in uydulannda tuzlu sudan oluşan yeraltı okyanuslan bulundu- ğu sonucuna, Galile uzay aracından alınan verilerin incelenmesi ışığın- da ulaşıldı. Yüzeyden 90 kilometre derinlikte buiunan okyanuslann, uy- dulann iç sıcaklığı nedeniyle buz ha- line dönüşmeden kaldıklan tahmin ediliyor. Uzmanlar bu okyanuslann derinliklerini de hesapladılar ve yak- laşık 9 km derinliğinde olduklan tah- mininde bulundular. Bilim adamlan, Jüpiter'in Europa uydusunun, üzerinde hayat olan ilk gökcisimlerinden biri olabilecegini belirtiyorlar. Galile uzay aracı, Cal- listo uydusunda hidrojen ve karbon- dioksitten oluşan bir atmosfer bu- lunduğunu da saptadı. Cumhuriyet ve Sağlık paneli Dr. Atabek: Hekimlik insana yardım sanatı e-posta : tan (a prizma. net. tr İstanbulHaber Servisi-Dr. ErdalAtabek, Türkiye'dehe- kimlerin çok güç koşullarda hizmet verdiklerini belirte- rek sistemin bozukluğunun hekimlere yüklenemeyece- ğini vurguladı. Elemanmı kay- beden bir sistemin başanlı olamayacağını kaydeden Ata- bek. "Türkiye'de bozuk gi- den ne varsa, düzeltecekolan btderiz.Bence Atatürk'ü sev- mek de buduıf dedi. SSK GöztepeEğitim Has- tanesi'nin 1998-99 Eğitim Programı kapsammda düzen- lediği, "Cunthuriyet ve Sag- hk" konulupanelin açılış ko- nuşmasını yap_an Başhekım Doç. Dr. FuatlpekçL 75. yıl- dönümü kutlanılan cumhu- riyete, onun ilke ve devrım- lerine, laik düzen içerisinde sahip çıkma gereğinin her ge- çen gün arttığıru söyledi. Panelde konuşan gazete- miz yazan Dr. Erdal Atabek de "Koruyucu sağhk hizme- tidahaucuz.kolav vedahain- sanidir. Hastalıklann ouna- masınısağlamak daha doğru bir sağhk hizmetidir" diye konuştu. Teknolojıningelişi- minin insan insana olan iliş- kilerimizde azalmaya neden olduğuna değinen Atabek. "İnsanı giderek bir tahül ra- poru, bir MR sonucu olarak görmeriskinıiz vardır" dedi. Atabek. hekimliği ınsanın ölümüne ve hayatma karar verebildiği için "tannsal" bir meslek olarak niteleyerek he- kımlığın insandan insana yar- dım sanatı olduğunu ve tek- nolojik araçlann hastayla he- kım arasına giremeyeceğıni kaydettı. Atabek, sağlık hiz- metinin karşı karşıya olduğu tehlikeleri şöyle sıraladı: "Bilim dısi eğüıınler, biz- mederin giderekyüksekücret ödeyebilenlere yönelik hale gebnesiveaşın uznıanlaşma." ALİKIUÇKAYA HAKK11VDAAS1LS1Z HABER Akit'in yeni hedefi Ayasofya'nın müdürü İstanbul Haber Servisi - Ayasofya Müzesi Müdürü AM Kılıçkaya, şeriat yanlısı Akit gazetesi tarafindan adb, soyadı ve telefon numarası venlerek hedefgösterildi. Gazete, Ayasofya Ca- mii'nin üç mınaresindeki Eminönü Müftülüğü tarafindan sökülen hopar- lörlerin, Müze Müdürü Kılıçkaya ta- rafindan söktürüldüğünü ve ezan se- sinin kıstınldığını öne sürdü. Akit gazetesinin 14 Ekim 1998 ta- rihli sayısında "Rezalet" başlığıyla verilen haberde, Ayasofya Müzesi'nin dört minaresinde yer aian hoparlör- lerden üçünün "MüzeMüdürüAB Kı- bçkaya tarafindan turistter rahatsız oİuyvr bahanesrv lesöktürüldüğü " öne sürüldü. Gazete, Eminönü Müftülü- gü'nün bilgisi dahilinde müftülük gö- revlilerince sökülen hoparlörler için "Eminönü Müftülüğü'nün haberi bi- lejok" başlığını attı. Ayasofya Müze- si için u Müslümanlann onur kalesi otarak adlandırüan Avasofv-a Camfl" yazan gazete, bir minareden banttan okunan ezanın sesinin de Kılıçkaya tarafindan kıstınldığını iddia etti. Ga- zetede, Kılıçkaya'nın "mescit olarak kuDanılan böiümün kapatdması içinyo- ğunçaba içindeolduğu da " ıddia edil- dı. Müze yetkililerince yapılan açıkla- mada, Ayasofya Müzesi'ndeki iki ho- pariörün Eminönü Müftülüğü 'nün bil- gisi dahilinde, Ağustos 1996'da sö- kûldüğu, o tarihte Kılıçkaya'nın mü- ze müdürü dahi olmadığı belirtildi. Ezan sesinin Kılıçkaya tarafindan kıs- tınldığı iddia edilen minaredeki kul- lanım sorumluluğunun da müftülüğe ait olduğu, anahtarlannm da mesci- din imamında olduğu bildirildi. "Mes- tit olarak kullanılan bötümün kapaül- ması için cahştiğT ıddia edilen Kılıç- kaya'nın, mescit olarak kullanılan Hünkâr Kasn'nın kurşun çatı örtüsü- nünonanlıp sağlamlaştınlmasını sağ- layarak akmasını önlediğı vurgulandl. SÖYLEŞİ ATTll \LHAH ( Bizîm de Sözümüz Var!' Gençlerle konuşuyoru2, nasıl daşaşınyorum: ço- ğu, Türkiye Işçi Partisi'ni (TİP) Mehmet Ali Bey'in (Aybar) kurduğunu sanıyor; hayır, sendika- cılar kendi aralannda anlaşarak örgütlenmişlerdi, 'Bizzat' Aybar, olayı şöyle anlatmaktadır: "...sendikacı Nuri Beşer, Adalet Partisi için ça- lışmalar yapıyor; arkadaşlarını, bu partiye katıl- maya çağırıyor. Toplantıda Zeki Gedik, Ibrahim Denizcier, Zeki Şahin, Kemal Nebioğlu bulunu- yor. Nebioğlu, 'kendi partimizi kuralım' diyor. Beşer, kabul ediyor ve Nebioğlu ile Denizcier'e 'Arkadaşlarla toplanalım, görüşelim' diyor. Ke- mal Türkler'e, Rıza Kuas'a, Ibrahim Güzelce'ye daha birkaç kişiye bildiriyorlar. Toplantılar Müs- kirat Federasyonu Genel Merkezi'nde yapılıyor: partinin kurulması kararlaştınlıyor. Adı 'Türkiye Işçi Partisi' olacak. 12.2.1961 Pazar'a rastlıyor. Basın-iş lokalinde toplamlıyor. 40-50 sendikacı. Kuruculan seçecekler. (...) kurucu olarak gizli oy- la 10 kişi seçiliyor: Seyfı Demirsoy, Nuri Beşer, Kemal Türkler, Avni Erakalm... Rıza Kuas, Nebi- oğlu, Şaban Yıldız, Ziya Hepbir. (...) Ve 13 Şubat 1961 Pazartesi günü TİP'in kuruluş dilekçesijs- tanbul Valiliği'ne veriliyor'.." (TİP Tarihi, I. cilt. s. 196. BDSYayınlan, 1998) 1961 'in son günüydü sanırım, Saraçhaneba- şı'nda, büyük bir işçi mitingi yaşadık: unutulmaz bir gündü! Aybar'ın kaleminden, onu da okumak iste- mez misiniz? "...250 bin işçinin oluşturduğu bu renkli kala- balık, halkın alkışlan arasında 2.5 kilometrelik bir konvoy halinde. Saraçhane Alanı'na yürüyordu. Alanda da büyük bir kalabalık toplanmıştı. Nev- zat Hatko (Behice Boran'ın eşi) ile biz de bu ka- labalığın içindeydik. Alan bayraklaıia, pankart ve bandrollarla donatlmışb. Alanın camiyeyakın bir yerine bir de kürsü konmuştu. Kürsünün karşı- sında dev bir resim vardı. Bez üzerine yapılmış bir resim: tulumlu bir işçi, elinde Türk bayrağı, çevresinde kravatiı beylerin yer aldığı bir maşa- ya yumruğunu vuruyor ve BİZİM DE SÖZÜMÜR VAR! diye haykırıyor. 'Bizim de Sözümüz var' sözleri, beni çok etkilemişti. (Aynı eser, s. 190)" O günleri nfye hatırladım? Türk-lş, 'özelteştirme'ye karşı eylem birliğinden söz etmiş; 'işçi sınıfının, ülke çapında üretimden gelen gücünü kullana- cağına' dikkati çekiyor. Sizce bu, acaba 'Bizim de Sözümüz Var!' hakikatinin, -ki demokrasilerdeki 'işçi muhalefeti'n\n somutlaşması anlamına gelir- yüzyılın sonunda, yeniden 'haykınlması' mıdır? Bu bir yerde 'gülünç', tragedya!.. ara, Yeşilçam'da harcadığım günlerden pişman, tekrar Fransa'ya gitmeye hazırfanryordum; bir davetiye aldım, Beyazıt'ta bir düğün salonunda ('Rüya Salonu' muydu?) toplanılacak, 'yenibirpar- f/'nin kurulması tartışılacak! Binbir güçlükle elde edilmiş, (Içişleri Bakanı'na başvurmak zorunda kalmıştım, yoksa vermiyoıiar- dı) pasaport cebimde, toplantıya gittim: Mehmet Ali Bey, Aziz Nesin, Rıfat İlgaz, bazı sendika büyük- leri, oradaydı. Kalabaiığın arasından, Şükran'ı (Kur- dakul), Demir'i (Özlü) hatırlıyorum. Olaylı bir top- lantı olmuştu. Zamanın 'ülkücüleh', hepimizin ezbe- re bildiği sloganlaıia, nerdivenlere saldırdılar; so- nunda, salona girdiler; polis, iki tarafarasında bir per- de oluşturdu; o garip durumda, konuşuluyor: sos- yalizmin çağdaşlığı ve zorunluluğu! Toplantıdan, Rıfet llgaz'la çıkıyoruz; o yorgun, üs- telik kötümser; kimbilir neleri hatırladı? Kapıda bir kalabalık: Aziz Nesin'i, bir köşede kıstırıp, hırpala- mışlaıi Rıfat 'Ağbiy', o meyyus ama gevrek gülü- şüyle, "-... Nasıl Ilhan diyor, Paris'te de böyle mi bu işler?" Ne diyebilirim? Daha önceki yolculukla- rımdan, Fransa'daki 'işçi muhalefeti' mitinglerini hatırlıyorum; yüz bini aşkın işçi, yumruklan havada, Ent«rnasyonal'i ve Marseillaise'i söyler, çrt çıkmazJ Fransız Komünist Partisi, Fransız Cumhuriyeti'nin parlamentosunda, 'ana muhalefet' partisidir; 'ana- yasal' varlığına itiraz etmek, kimin haddine! Orası da, 'demokrasi', biz de 'demokrasi'yiz, öy- le mi? Yirminci yüzyıl, sona ermek üzere! Kendi ken- dime soruyorum: bu bir yerde 'gü/ünç'tragedyayı, tekrar tekrar yaşamak zorunda mıyız? Türkiye'de işçiler, yasanmış onca acıdan, çekilmiş onca çi- leden aldığı derslerle; Türkiye'nin 'sosyalizmi'ni, kendi içlerinden kuracakJan örgütie, 'siyasi are- na'ya sokamayacaklarmı? 'Etnikmuhalefet'eça- nak tutan, işçiden uzak, adı sosyalist onca örgüt or- talıkta, cirit atarken; bu iş, hem 'Kemalist', hem 'sosyalist' hem de 'işçi' bir partinin liderini, olma- dık bir sebepten hapsederek mi olacak? Yoksa, hippy-punky bir sosyalizm'i öne çıkanp, işçileri - dolayısıyla muhalefetlerini- devre-dışı bırakarak mı? Asla unutulmaya: 'Işçiler'in de söyleyecek 'sö- zü var'! O 'sözü' bir türlü 'söyieyemiyoriar'l fşçlleri istemiyorlar da, ondan! Yeni Dünya Düzeni'nin, tam da bu sırada, 'Üçun- cü yol' adtnı verdiği, 'post-modern' bir sosya- listliği gündeme alması, tesadüf müdür sanırsınız? Yeni hiçbiryanı yok! Jaures'in partisi, SFIO'yu, Ce- zayir Savaşı sırasında, sağcı ve chauvin Fransız burjuvazisinin, hınk deyicisine dönüştüren koşullar neyse, yine onlar işliyor: 27 Mayıs ertesinde, TİP kurulurken, aynı oyunun oynandığını Mehmet Ali Ay- bar anlatıyor: dakikasında, 'Çalışanlar Partisi' di- ye, öyle uyduruk bir 'parti' örgütlenmek istenmişti. Şimdilik '3. Yol' üzerinde, Mümtaz Soysal'ın söz- lerine, dikkatinizi çekmekle iktifa edeceğim; sonra aynca üzerinde tartışınz. Diyor ki, Mümtaz 'Ho- ca'mız: "-...Blair'in ortaya attığı düşünceler, Ingilte- re'de zaten II. Dünya'dan sonra geliştirilen dü- şüncelerdi. Ne yapıyorlar? Bazı kamulaştrma- lardan, kamu girişimcifiğinden vazgeçerek, bu- nu bir 3. yol alarak ileri sürüyoriar; oysa, 1. yo- la, yâni Kaprtalizm'e dönmüş oluyorlar. Kaprta- fizm, artık eskiden olduğu kadar 'vahşi' biçimiy- le ortaya çıkamaz o ülkelerde. Ister istemez sos- yal güvenlik, sağlık ve eğitim gibi konularda dev- let sorumkıluğu gibi kavramlar geri dönüleme- yecek kavramlardır. O bakımdan, doğrusu niye buna 3. Yol d/yorlar, anlamış değilim!" (Cumhu- riyet, 6 Ekim 1998) Elleri yağlı, üstü başı toz toprak içindeki işçileri; aralanna almak istemiyorlar da onun için Hoca! http:// www. prizma.net. tr/ AILHAN http://www.eda.tr/-bikjiyay/yazar/ailhan.htim
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle