24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 1998 CUf HABERLER FP, Yılmaz'm istifasında ısrarlı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel Başkanı Recai Kutan, daha önce "çamurun üstünde oturmayacağını" söyleyen Başbakan Mesut Yılmaz'ın "boğazma kadar çamura gömüldüğunü" iddia etti. Alaattin Çakıcrnın yakalanmasıyla ortaya çıkan çete-siyasetçi bağlantısına ilişkin iddialann Ü2erine gidilmediğini kaydeden Kutan,"Bu işinucu Yılmaz'a kadar uzanıyor. Kendisine düşen görev en kısa zamanda istifa etmektir" dedi. İnsan Hakları Konferansı • ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Hacettepe Üniversitesi İnsan Haklan ve Felsefe Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Heinrich Böll Vakfı'nın düzenlediği "50 YıIIık Deneyimlerin Işığında Türkiye'de ve Dünyada insan HakJan" konulu konferans dün Ankara Oniversitesi Avrupa Toplulufu Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde (ATAUM) başladı. TEMA'dan ağaç dikimi • tstanbul Haber Servisi - Cumhuriyetin 75. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında TEMA Vakfı ve Orman Bakanlıöı'nın girişimleriyle başlatılan, " 10 Milyar Meşe Palamudu Ekimi Kampanyasf'nın ılk ekimi, 14 Ekim'de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafindan Çankaya Köşkû'nde gerçekJeştirilecek. Kampanyaya katıimak isteyenler, Eribank Mecidiyeköy Şubesi'nde 24232-351, Ziraat Bankası Levent Şubesi'nde 4000-2, Halk Bankası Beyoğlu Şubesi'nde 66000 ve Demirbank Merkez Şubesi'nde 706-0120412- 282 numaralı hesaplara yapacaklan, en az 1.000.000 liratutannda havalelerle sertifikalannı alabilecekler. II. Çocuk Meclisi toplanıyor • tstanbul Haber Servisi - Türkiye'nin her ilinden birer öğretmen eşliğinde ikişer öğrencinin katılımıyla oluşan "II. Türkiye Çocuİc Meclisi" 12 Ekim'de Holiday Inn Otel'de toplanıyor. Tetra Pak girişimiyle Milli Eğitim Bakanlığı'nın himayesinde gerçekleşecek olan toplantıya, 80 ilden 160 delege katılacak. Toplantı sonucunda oluşturulacak dekJarasyon, 15 Ekim'de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve TBMM Başkanı Hikmet Çetin'e sunacak. Kontplo davası • tstanbul Haber Servisi - Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesine ilişkin soruşturmayı yürüten Sanyer Cumuhuriyet Başsavcısı Veli Engin Arslan'ı "Yayın yolu ile tehdit ettikleri" iddiasıyla haklannda dava açılan Mehmet Şehirli ile Topal'ın sevgilisi Sevda Ince'nin yargılanmasına devam edildi. Sanyer 1. Asliye Ceza Mahkemesi'deki duruşma tanıklann dinlenmesi için ertelendi. Özgürlük ve Dayanışma Partisi 'Yurttaş Adalet Anyor' kampanyasına etkin katılım istedi 4 Ulkeyi yurttaş temizleyecek'tstanbul Haber Servisi - ÖDP tl Başkanı Mehmet Atay, Türkiye 'yi çeteler- den, yolsuzluklardan ve mafyadan hükümetin de- ğil, yurttaşlann kurtarabi- leceğini belirtti. Atay, te- miz bir Türkiye isteyen tüm yurttaşlan "Yurttaş Adalet Anyor" kampanya- sına etkin biçimde katıl- maya ve ÖDP'nin yann düzenleyeceği şenliğe ça- ğırdı. Atay, dün bir grup parti- liyle birlikte ÖDP Beyoğ- lu llçe Merkezi'nin bulun- duğu tstiklal Caddesi Mis Sokak girişinde yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Susurluk kazasından bu yana bir korku filmi izle- diğini söyledi. Susurluk dü- ğümünü çözeceğini öne sü- ren Başbakan Mesut YıJ- maz'ın, sağında TBMM'deki soygunla gündeme gelen Mustafa Kalemti'nin, so- lunda ise ülkücü çete reisi Alaattin Çakı- cı'yla garip ihşkiler içinde olan Eyüp Aşık'ın oturduğunu vurgulayan Atay, dev- let içindeki çeteleşmenin ortaya çıkanlar- dan ibaret olmadığının iyice anlaşıldığım kaydetti. Atay, şöyle konuşru: "Yurttaş, temiz siyaset, temiz toplum, kirli ve kanlı Uişkilerden annmış saydam ve demokratik bir devlet özlüyor. Bu özle- me kirli partileıie ulaşüama>acağuu da gö- riiyor. Resmi ve sivil çete mensuplannın, u u İlçe Merkezj'nin bulunduğu tstiklal Caddesi Mis Sokak gjrisinde bir grup partili ile yapan Atay, temiz toplum isteverüeri "Gökkuşağı İçin Bulusuyoruz" şenliğine davet etti. siyasal sorumlulann hesap vermesi için adalet anyor. Bu dıırumda iş temiz ve dü- riist insanlara, toplumsal muhalefet gûç- ierine kaldı." Bu çerçevede ÖDP'nin ya- nn saat 17.00-23.00 saatleri arasında Ab- di Jpekçi Spor Salonu'nda düzenlediği "Gökkuşağı İçin Bulusuyoruz" şenliğine temiz toplum isteyen tüm yurttaşlan da- vet eden Atay, TBMM'deki partilerin çe- telerin önüne geçecek güçleri ve niyetle- rinin olmadığımn anlaşıldığım ifade etti. Atay, şunlan söyledi: "ÖDP olarak 3 Ekim - 3 Kasım tarihte- rinde N urttaş Adalet Anyor kampanyası- m yürütme karan aldık. Kötülüğün ana- sı da babası da bu sistenıdir. Susuriuk'la Ugiliçözümleryerine,havada kasetler uçu- şuyor. Yurttaş da bunian ya dinliyor ya iz- Bjor. Birdakika karanhk ey lemlerinin öte- sine geçip, sokaklarda, salonlarda, alan- larda buluşup haklamızı aramanın vakti gekü". Güvenlik güçlerinin yoğun önlem aldı- ğı açıklama sırasında ÖDP'lıler sık sık "Çeteler değU, üretenler yönetsin", "Çe- telerhalka hesap vcrecek". "Çakıcı istifa" ve "Ya çete devieti ya demokrasi" slogan- lan attılar. Rıdvan Budak 'Siyasetçiye inanç yitirildi' tstanbul Haber Servisi - DlSK Genel Baş- kanı Rıdvan Budak, yeni bir seçime bugün- kü koşullan yaratan çarpıklıklarla gitmeyi düşünmenin halka ve ülkeye yapılacak en bü- yük kötülük olacağını savundu. Budak, "Yol- suzluklann.çetelerieilişküerin ve irtica>ades- tek veren vekiJlerin »ariıği, toplumun Meclis'e >önelikgüvenini ciddi biçimdesarsmısOr" de- di. Budak, TBMM'nın yeni yasama dönemi- ne girmesi nedeniyle yaptığı açıklamada si- yasetçiye inancın yitirildiğini ve siyasetin kir- letildiğini ifade etti. Budak, bu yasama döne- minin, geleceğe yönelik önemli değişiklik- leri yapmakJa yükümlü olduğunu belirterek bunun ilk adunının, siyasetteki kirlenmenin hukuksal zeminini hazırlayan dokunulmazlık ve Memurin Muhakematı yasalannın değiş- tirilmesi olacağını kaydetti. Örgütlenme ve düşünce özgürlüğünü çağdaş normlara taşı- yacak yasa ve anayasa değişikliklerinin ya- pılmasını isteyen Budak siyasetçilere de şöy- le seslendi:"Türkiye'ıün çete pisliğinden bir an önce kurtanlması \e çetelerie ilişki kuran- iann ağır biçimde cezalandırüması gerekir. 20. dönemin tariheyalnızca çirkinlikJerin do- ruğa ulaştjğı bir dönem olarak geçmesinden kurtaruıp demokrasi, hukuk ve sosyal adale- tin egemen olduğu bir Türkive'nin gerçekleş- mesinde önemli bir dönemeç olarak anılıp anıhnaması siyasetçilerin eündedir." Birdal davasında yine olay çıktıANKARA (AA) - JHD Genel Başkanı AJan Birdal'a 12 Mayıs 1998'de düzenlenen silahlı saldın olayını gerçekleştiren ve suça işti- rak eden toplam 11 sanığın, "cû- rüm işlemek için silahlı çete oluş- turduklan, siyasi amaçla adam öl- düntıoe tam teşebbüste bulun- duklan \e bu suçlara istirak ettik- leri" gerekçesıyle, 1 yıl ile 24 yıl arasında değişen çeşıtlı ağır hapis cezalanna çarpünlmalan ıstemıy- le yargılandıklan davanın dünkü duruşmasmda yine olay çıktı. Ankara 1 No'lu DGM'de görü- len davanın bugiinkü duruşması- na, 7 tutuklu sanık, avukatlan, mü- dahil avukatlan ve müdahil IHD Genel Başkanı Akın Birdal ile iz- leyiciler katıldılar. Duruşmayı, Su- avi ve Orhan Aydın' ın da araların- da bulunduğu bazı sanatçılar ile tı- yatro oyunculan da izledi. Duruşmada söz alan müdahil avukatlanndan Ali Rıza Dizdar, Avrupa İnsan HakJan Mahkeme- si'nin, heyette askeri üye olması nedeniyle DGM'lerin tarafsız ola- mayacağı konusunda bir davada verdiği karan anımsatarak. bu ge- rekçeyle yargılamanuı durdurul- masına kararverilmesini içeren di- lekçesini okuduğu sırada, sanık- lardan Cengiz Ersever yerinden kalkarak küfretmeye başladı. Er- sever, "Allahsızlar. Başlanm Av- nıpanıza" dedi. Sanık Semih Tu- fan Gülaltay ise "Burası Tûrkiye, sinkaf ederim Avrupanızı, insan haklannızT diye bağırdı. Ersever ile Gülaltay, müdahil avukatlan- nın üzerine yürümek istedi. Diğer sanıklann da galiz küfürler ederek avukatlara saldırmak istemeleri üzerine jandarmalar araya girdi. Sanıklar, Başkan Mehmet Orhan Karadeniz'in isteği üzerine zorla duruşma salonundan çıkan larak, nezarethaneye götüriildüler. Bü sı- rada salonda bulunan sanık yakın- lannın, müdahil avukatlanna laf atmalan üzerine izleyici taraflar arasında da tartışmalaroldu. Polis, olayı büyümeden önledi. Olaylann yahşmasının ardından sanıklar tekrar duruşma salonuna alındılar. Mahkeme Başkanı Kara- denız, avukat Ali Rıza Dizdar'ın, "DGM'lerin kuruluşuileilgiB ola- rak hazuiadığı dflekçesini okurken tahrik edici konuşmalar yapması üzerine olaylann meydana geldi- ği" sözlerini tutanaklara yazdır- ması nedeniyîe mudahıl avukatla- n tepki gösterdiler. Müdahil avu- katlan, yargılamanm durdurulma- sıyla ilgili talepleri konusunda ka- rar verilmesini ıstediler. Başkan Karadeniz'in. bu konu- da daha önce başka davalarda ka- rar veriidiğıni, mahkemenin de bi- lahare karar vereceğini söylemesi üzerine, müdahil avukatlan bu is- tekJeri konusunda karar verilmesi için ısrar ettiler. Karar verilmesi konusundaki taleplerinin kabul edilmemesini gerekçe gösteren Duruşmada söz alan müdahil avukatlanndan Ali Rıza Dizdar, DGM'Ierleilgüi AtHM karannı anımsarması sırasındjı. sanıklar, "Allahsızlar. Başlanm AvTupanıza", "Burası Türkiye, sinkaf ederim Avrupanızı, insan haklarünzT diye küfürler ederek müdahil avukatiara saldırmak istedL Jandarmalar araya girerek olayı önledi Ldeykiler kısmında da tartişmaiar yasandL müdahii Akın Birdal ve avukatla- n ile bazı izleyiciler salonu terk ettiler. Duruşmada bir tanığın din- lenılmesinin ardından söz alan sa- nık avukatlan, müvekkillerinin, müdahil Akın Birdal'ın vurulma- sı olayı ile ilgilerinin bulunmadı- ğını öne sürerek tahliyelerini talep ettiler. Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel de cevabı gelmeyen müzekkere ve talimat cevaplanrun bekJenmesini ve tutuklu sanıklann tutukJuluk halJerinin devamına ka- rar verilmesini talep etti. BtRBAKIMA Turgut Kazan, Erdoğan karannı degerlendirdi 'Meydanlarda adaletdağıtdmaz' tstanbul Haber Servisi- Eski tstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan yargı kararlanna bazı çevrelerin gösterdiği tepkiyi eleştirerek" Yahıız yargı sizi haklı buhınca 'Yaşasın adalet' demek yetmez. Haksızhğınıza karar verOince de adalete küfretmeyeceksiniz" dedi. Baro Başkanı Yücel Sayman, Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili karar için "utanç verid'' ifadesini kullanmadığını belirtti. tstanbul Adliyesi'nde Çağdaş AvukatlarGrubu'na üye bir grup avukatla birlikte açıklama yapan Kazan, Erdoğan'ın cezasının onanmasmm ardından yapılan gösterilere değindi. Kazan, mahkeme kararlannın yanlış olabileceğini, ancak sistem içinde bu kararlan eleştirmenin, düzeltmenin ve tartışmanuı başka yollan da olduğunu ifade etti. Mahkeme kararlan için "sosyal alanrT yaratılması durumunda sağlıklı hüküm verilemeyeceğini kaydeden Kazan, tahrik edilen kitlelerle meydanlarda adalet dağıtılamayacağını vurguladı. Her iki bölgede secmen kütükleri yenîleniyor KYP veKDP seçimehazırlantyor DtYARBAKIR(Cumhuriyet)- Kuzey Iraklı Kürt gruplann ABD'de bir araya gelerek aniaşmaya varmalaruıın ardından, KYB ve KDP taraflan seçün çalışmalanna başladı. Önümüzdeki yıl haziran ayından Kuzey Irak'ta yapılması planlanan seçimler için her iki tarafin kendi bölgelerinde halka kımlik kartlan dağıttıklan ve seçmen kürüklerinin yenilenmesi çalışmalanna hız verdikleri bildirildi. Öte yandan AGtT adına Kuzey Irak'ta bulunan temsilci Davut Bakustani 3 gün önce Kuzey Irak'taki taraflara birer mektup göndererek çatışmalann durdurulmasmı istedi. Kuzey Iraklı Kürt gruplannın liderlerinin ABD'nin başkenti Washington'da bir araya gelerek anlaşmalan Kuzey Irak'ta ABD ve tngiltere kontrolünde bir "federasyBn hükümetinin" kurulmasının ilk aşaması olarak değerlendirilirken taraflar, kendi bölgelerinde anlaşmada öngörülen seçim için çalışmalanru hızlandrrdı. UZ YAZIl ORHAN BİRGİT Tek parti dönemlerinde Türkiye Bü- yük Millet Meclisi'nin yasama yıllannın açılışı cumhurbaşkanlannın nutku ile başlardı. Cumhurbaşkanı, aynı zamanda par- tinin de lideri olduğu için, söylemleri milletvekillerinin yeni yasama yılında uygulayacağı politikanın bir çizelgesi de sayılabilirdi. 1950-60 arasındaki parlamentomuz çok partili idi ama; çoğunluk sistemiy- le oluşan Meclis'te iktidar milletvekil- lerinin sayısal egemenliği bulunduğu için genel başkan olmasa bile cum- hurbaşkanının açış konuşmalan yine de yol ve yön belirîeyici bir direktif gi- bi algılanabiliyordu. 27 Mayıs'tan sonrasının cumhur- başkanlan, konumlannı da bilerek bu geleneği uygulamadılar. Zaten, 1961 Anayasası da öyle bir uygulamaya ye- şil ışık yakmıyordu. 12 Eylül'den sonra cumhurbaşkan- lan Meclis karşısında isterlerse yasa- ma yılını açış konuşması yapma hak- kını anayasaya dayanarak kullanma hakkını kazandılar ama; bu söyledik- lerinin yasama geçirilebilmesi için ye- terli gücün ellerinde olmadığını da unutmadılar. Dün Türkiye Büyük Mil- let Meclisi'nin kürsüsünde Süleyman nemirel'in yeni yasama yılını açış ko- nuşmasını televizyondan izlerken, bu Demirerin Söyledikleri konuşmanın büyük bölümünün par- lamentonun her kanattaki milletvekil- leri için "bir kulaklanndan girip, öteki- sinden çıkmaması" gerekecek kadar yaşamsal olduğunu düşündüm. Bakınız niçin? Cumhurbaşkanı, "Siyasette ahlak kavramının ilkelerdüzeyinden uygula- maya taşınmasının zorunluluğunu" söyfediği için. "Siyasetteahlaktn uluşal birliğin ve toplumsalbütönlüğün çimentosu" ol- duğunu da o zorunluğa gerekçe ola- rak gösterdiği için. Türkiye aylardan beri çetelerie yatı- yor, çetelerie kalkıyor. Çete şeflerinin kimi bakanlaria yaptığı ileri sürülen te- lefon bantlan elden ele, televizyon is- tasyonlanndan istasyonlanna dolaştı- nlıyor. Bir MİT sorumlusunun, bir çete şefine hakkında düzenlenecek ope- rasyonu haber verdiği, başka bir MİT sorumlusu tarafindan ileri sürülüyor ve yalanlanmıyor. O bantlar, o bakanlar- dan görev ve ahlak bilincine sahip ol- duğu söylenenler tarafindan görevden alınma karannı ortaya koyuyor. Yani "ahlak kavramının ilkeleri za- man zaman az da olsa işliyor." Ama, operasyonu haber verdiği ile- ri sürülen MİT sorumlusu, hâlâ ser- best. Hâlâ savcının önüne çıkmış de- ğil. Dilerse hakkındaki kanıtlan da yok edebilecek ölçüde uzman olduğu kuş- kusuz bulunan kimse, belki sadece emekliliğini isteyerek işin içinden sıy- nlabilecek. Niçin? Bu niçinin yanıtırn, Çankaya gece- lerinde kendi kendisine kaldığı zaman Cumhurbaşkanı da ararnış olmalı ki, dün parlamenterterin huzuruna çıkıp "siyasette ahlak kavrammı" uygula- maya taşıyacak yasalann çıkartılması- nı istiyor. Demirel yine dünkü konuşmasında "Organize suçla mücadelede aysber- gin görünen kısmı üzerinde durulma- sının yeterii olmadığı"nı söylüyor. Konuşmasının bu bölümünde he- men "Bağımsızyargı-hür basın ve si- vil toplum örgütleri"r\'m varlığının top- lum için ne kadar gerekli olduğunun al- tını da çizerek, aysbergin görünme- yen bölümünü su yüzüne çıkartacak bu üç gücün önemini vurguluyor. Yani Cumhurbaşkanı, yargı bağım- sızhğını önleyen anayasa hükümlerinin kaldırılmasını istiyor diyebiliriz. Yine Cumhurbaşkanı'nın, basının yolsuz- lukları üzerine gitmesini, halkın haber alma hakkını sağlayacak yasal güven- celerin yürüriüğe girmesini istediğini söyleyebiliriz. "Demirel, artık eski De- mirel değildir ve sivil toplum örgûtle- rinin güçlenmesinden yanadır" diye de düşünebiliriz. O zaman, yine dün sabah bir açık- lama yaparak yargı bağımsızlığını gü- venceye alabilmek amacı ile anaya- sada değişiklik isteyen tekliflerine par- lamentonun öteki milletvekillerinin de ilgi göstermesini isteyen DSP Grup Başkanvekili Metin Bostancıoğ- lu'nun sözlerini, Cumhurbaşkanı'nın dünkü konuşmasına ekleyerek Mec- lis Başkanlık Divanı'nın önüne getir- mek gerekmektedir. Demirel, Türkiye'nin içinde bulun- duğu bunalımlı günlerin tünelinden çıkmanın bir başka yolu olarak da, "parti içi demokrasinin geliştirilmesi" ve "partilerin mali kaynaklannın say- damlaştınlmasrn gösteriyor. Hangi sağduyulu yurttaş bu iki ko- nunun yaşamsal olmadığını söyleye- bilir? Dumanı üzerinde bir örnek verelim: DYP'liler dünkü birleşimin açılışın- da, yeni salonla ilgifi yolsuzluk savla- nnın sonuçlandınlmadığını ileri süre- rek bulunmadılar. Peki.. Böyle bir karar için kendi grup genel kurullannda görüşme açtılar mı? Hayır. Ama, ABD'de cevelan hallnde bu- lunan Çiller, öy\e istediği için öylesi münasip görüidü. Tıpkı CHP'lilerin, seçimlerin öne alınması, bu hükümetin aralık sonun- da istifa ederek yerini düşük profilli bir kabineye bırakması gibi Deniz Bay- kal'ın buyruklarının parti meclisinde bırakınız karar almayı, görüşme konu- su bile yapılmayışı gibi. Tamam. Cumhurbaşkanı önümüz- deki yasama dönemi için pariamento- ya "Ya bunlarçözüme ulaştınlır. Ya da ülke daha büyük bunalımlaria kucak kucağa kalır" türünden açıklamalar yaptı. Açık açık, siyasette ahlakın ulusal biriiğin ve toplumsal bütünlüğün çi- mentosu olduğunu söylemesinin baş- ka bir anlamı mı var? lyi de altı ay sonra seçimleri yenile- yecek, iki ay sonra hükümet bunalımı ile karşı karşıya kalacak bir parlamen- to, bu kadar kısa sürede böylesine ağır sorunlara nasıl çözüm arayabilecek? SERVER TANtLLt Bir Dinozorun Anılanı.. Mîna Urgan'ın Bir Dinozorun Anılan adıyla Ya Kredi Yayınlan'nda çıkan eserinin aylardır en çok a tan kitaplar arasında, hatta başında yer alması, eserin taşıdığı önemin asıl ölçütü değildir; çünkü, sc konusu listeye geçip de, bir anlığına etkinin arkasır dan unutulan nice kitaplar olmuştur. Yazann, içind yetiştiği aile ve ortam; tanıklık ettiği pek tanınmış k şiler üstüne söyledikleri de, kitaba olan ilginin asıl be lirteyicisi sayılamaz. Bu eseri, gözümüzde ilginç kılan ne peki? Bence şu: Yazann, kendi başından geçen ya da ta nık olduğu olay ve olgulan, gözlemlerine, izlenimle rine, bilgilerine dayanarak, kimi zaman kişisel duy gulannı ve düşüncelerini de katarak anlatırken, yüz yılımıza ve Cumhuriyet Türkiyesi'ne kaynaklık eder büyükfikrîve sosyal ilke ve değerleri göz önünde tut- ması; olan bitene, onlann ışıgında bir eleştiri getirme- si; "çürüyüp dökülen"in yani sıra, "diri ve sağlam' kalanı işaret edip gözlerimizin önüne koymasıdır. Ba- yağılaşan bir dünya ortamında, gitgide çözülen bir toplumda, birinin çıkıp bunu yapması gerekiyordu. Mîna Urgan, bu önemli rolü üstlenmiştır. Boytece, Bir Dinozorun Anılan, "anı" olmanın çer- çevesini çoktan aşmıştır. Okuyup geçemeyeceği- miz, gözardı hiç edemeyeceğimiz bir "icmal'"dir önü- müzdeki ve yüzümüze tutulmuş bir "ayna"... • Hemen hemen bütün temel sorunlara değiniliyor söz arasında: Yaşlılığın sorunlanndan alışkanlıklara, kadın sorunundan ötanaziye, kentçilikten tiyatronun anlamına değin can alıcı nice konu da ele alınıyor. "Uydurma bir demokrasi"nin başımıza açtığı felâ- ketler de anlatı\ıyor sırası gelmişken: Struma gemi- sinin başına gelenler; variık vergisi; "memlekete ege- men olmaya başlayan barbariığın birpatlaması' ola- rak 6-7 Eylül olaylan; kanlı pazar, Denizler'in asjlma- sı, 1982'de "Cuntanın faşistanayasası "nin neredey- se bütün memleketçe kabul edilmesi, yazann "u- tanç günlerim" dediği bu olaylan hatırlayıp da aynı utanca katılmamanız mümkün müdür? Ama katılmayanlan da göreceksiniz çevrenizde. 27 Mayıs için yazar, "ömrümün en mutlu günü" di- yor; çünkü 27 Mayıs, hiçbir şey yapmasa, bu toplu- mun bugüne değin gördüğü en demokratik anaya- sayı yapmıştır. Ancak öyle de olsa, Demokrat Parti hayranlığına ve aynı çizgiyi -daha da bayağılaşarak- sürdüren Özal meddahlığına bugün de soyunanlara rastlayacaksınız. Mîna Urgan'ı çağdaş, cumhuriyetçi ve her konu- da insanca tavra götüren nedir? 20. yüzyılda gelip durduğu saf: Yani sol'da oluşu, sosyalizme inanması, daha da açıkçası komünistli- ği! Bütün bunlar, hümanizmayla iç içe onun gözün- de. "Solculuğum hep arttı" diyor bir yerde. Nasıl artmaz olur? Onca felâket, yoksulluk ve haksızlık ortamında, onlan unutup da kişisel mutluluğun arkasından koş- mak bir "kepazelik" değil de nedir? "Consensus" güzel, "hoşgörü" âlâ: Ama kiminle ve kime karşı? Irkçıya, faşiste, liberal ekonomiye sırtını dayâyan soyguncuya, köktendinci yobaza, demokrasiden işi- ne geldiği kadanyla yararlanıp özünde demçkrasi düşmanı olan hinoğluhine niçin hoşgörü? ... ; . "4 Nasıl "consensus" olabilir böyleleriyle?'"' 0 '"'"-" Nasıl mücadele etmezsiniz bu tür yaratıklarla? Ve yazar, bağlandığı ilkeleri sıralıyor: "Ben tarafsız değilim. Açık seçik taraf tutuyorum. Yobazlığa kar- şıyım, ırkçılığa karşıyım, gericiliğe karşıyım. Insanla- nn sömürülmesıne ve savaşa karşıyım. Sosyalizm- den, sevgiden, kardeşlıkten, aydınlıktan yanayım." Işte Mîna Urgan'ın kitabına binlerce okuyucunun koşmasının altında asıl yatan! Bu her şeyiyle, en başta da politikasıyla çürüyüp kokuşan toplumda, asıl gerçeklerin altını, bir yaşam serüveninin öyküsü anlatılırken çizip dobra dobra konuşan sesi anyordu insanlar. Onümüze çıkanlan sahtetannlann, onlann sahtedeğerierinin üstüne yü- rüyen bir "put kıncı"y\ bekliyorduk. Mîna Urgan, kitabryla bunu yapıyor. Sürükleyici anlatışıyla, saygın kişiliğiyle, derin kül- türüyle, inandıncı içtenliğiyle. Ve eşine pek az rastlanan cesaretiyle... Gençler, bu kitap başta sızi ilgilendiriyor; öğret- menler, sizlerden daha yaşlı, giderek daha deneyim- li bir meslektaşınızdır karşınızdaki, onu okuyunuz ve okutunuz; tiyatrocular, bu "epik" konuyu sahneye çıkannız; sivil kuruluşlar, paneller ve sempozyumlar düzenleyiniz onun üstüne! Yani, bir şeyler yapınız sizler de. Bu kitap önemli, çünkü konusu ve çağnsı önem- li... ÇAKICI BANTLARI YARGIDA Yavuz Ataç'a soruşturma AJVKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Savcılar, ba- sında her gün yenisi çıkan "çete kasetteri"nde adlan geçenlerle ilgili ilk soruş- turmayı, MlT'ten emekli- ye aynlan YavuzAtaç hak- İcmda başlattılar. Ankara Cumhuriyet Savcılığı, MÎT'in eski Operasyonlar Daire Baş- kanı Yavuz Ataç'la ilgili olarak Çakıcı ile telefon görüşmeleri konusunda sonişturma başlattı. Gaze- te ve televizyonlarda ya- yımlanan haberleri ihbar kabul eden savcılığın, ge- lecekgünlerde Ataç'ın ifa- desine başvuracağı öğre- nildi. Emniyet Genel Müdür- lüğü'nden bir istihbarat yetkilisi, Çakıcı olayında savcılann şimdiye kadar istemeyerek sessiz kaldık- lannı belirterek "Çünkü, olayda ismi geçenlerin bir kısmı MİT mensubu, bun- lar hakkında soruşturma açılmasına Başbakanhk izin vermez, Bir kısnunın dokunulmazlığı var, bir kısmı da Memurin Vluha- kemat Yasası'oa tabi. Sav- cılar. açacaklan soruştur- madan sonuç alamay acak- lannı bildikleri için sessiz kalmayı yeğiediler.'' dedi. Çakıcı'nin, yıllardır kir- lı işlerin içindeki bir kişi olduğunu ve çek-senet tah- silat işlerinde bazı çevTeler tarafindan taşeron olarak kullanıldiğmı kaydeden is- tihbarat yetkilisi şunlan söyledi: "Şimuiböyle birinsanuı kaüap temiz toplum iste- mesi çok komik. Temiz toplum istiyorsa eğer, şim- diye kadar hangi ihalelere girdiğini, hangi özeüestir- meyi ucuza kapatnğını, kimlerin canını yaknğını, hangi işadamı ve politika- cılarla birlikte iş yapbğuu açıklaması gerekir. Çakıa şu anda korkunç bir serve- tesahip veyıllardır yurtdı- şuıda yaşıyor. Bunlann kaynagı nereden geliyor? Paratransferi nasılvekim- ler tarafindan yapüıyor? Kendisi veyakuı çevresi va- sıtasıyia basuıa sızdırdığı kasederie kamu<nunu ya- nıltmaya çalışıyor. Aynea neden Çakıa Ue yalan iliş- kisi olduğu ortaya çıkan Mehmet Ali Yılmaz, Enis Sülün ve Mehmet Koca- baş'ın üzerinde kimse dur- muyor? Çakıa BelçikaUa çok yakın arkadaşı olan Osman Nuri Van'ı neden öldürdü? Kimse bunu araşurmryor."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle