18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç • Genel Yavın Koorcünatöru HikmetÇe- tinka>a # Yazıışlen Müdürii İbrahim V ıldız 0 Sorumlu Mudur Fikret Ilkiz • Haber Merkezı Müdünr Hakan Kara 0 Gorsel Yonetnıen Fikret Eser Isnhbarat Cengiz Yıldınm 0 Ekonomı Mehmet Saraç 0 Kuitur Handan Şenköken 0 Spor AbdüJkadir \ ücebnan 0 Makaleler Sami Karaören 0Duzeltme Abdullah Yancı 0 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen MehmetFaraç Yayın Kurulu llhan Selçuk iBaşkan). Orhan Erinç, Oktav Kurtböke. Hikmet Çetinka>a, Şükran Soner, Ergun BaJcı, tbrahim Y üdız. Orhan BursaJı. Mustafa Balba>. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balba\ AtatürkBul\anNo 125.Kat.4.Bakanlıklar-AnkaraTel 4195020(7 hat), Faks' 419502~ 0 lzmır Temsılcısı Serdar Kızık. H. Zıya Bh 1352S 2 3 Tel 441)220, Fak:, 44İ91 !^0Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu, inönüCd 119 S No 1 Kat:l, Tel 363 12 11, Faks 363 12 15 Müessese Mudüriı Üstûn \kmen # Koordmator Ahmet Korulsan 9 Muhasebe Bûient V ener01ıim.- Hüsevin Gürer#l5 ieinıe Önd«r Çeük • Bdgı- Işlem N'ail tnal 9 Bılgısa) ar Sıstem Mürihet Çikr#Sati5 FazttetKuza MEDYA C: • Yonetım Kun Başkanı - Genel Mudur Gülb Krduran • Koordınator Re Işıtman 0 Genel Mudur Yardjıncı SevdaÇoban Tel 514 0"" 53 51195 80-5138460-61.Faks 51384 Vanmlajan \e Basan: Yenı Gûn Haber Aıansı, Basın \e Ya>ıncılık A Ş Türkocajı Cad 39 41 Cağaloglu 34334 Ist PK 246 lstanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hatl Faks (0 212) 513 85 95 2EKİM 1998 İmsak:5.28 Güneş: 6.54 Öğle: 13.16 İkindi: 16.16 Akşam: 18.53 Yatsı: 20.14 www.cumhuriyet.com. Meksika gecesî • İstanbul Haber Servisi - Meksika haftası nedeniyle Ceylan Inter-Continental Oteli'nde düzenlenen gecede davetliler Mariachi Meksicanisimo Grubu'nun müziği eşliğinde coştu. Meksika gecesinde davetliler, Meksika mutfağının özgün yemeklerının yanı sıra Maya Tannsı Olmeca'nın içkisi olarak bilinen tekilalar ile Meksıka'yı hıssettiler. En kalitelı mavı aga\e bitkisinden üretüen Olmeca Teguila'nın sponsorluğunda gerçekleştırilen Meksika haftası 10 Ekım'e kadar sürecek. 6 İnka mumyası bulundu • AREQUIPA(AA)- Peru'da arkeologlar, And Dağlan'nın zırvesinde donmuş altı Inka mumyası buldular. Kazı ekıbinin başkanı Ruth Salas, Reuters'a yaptığı açıklamada, Peru'nun güneyindekı Arequıpa kentıne yakın Mıstı Yanardağı kratennin bitişığinde bulunan 500 yıllık donmuş altı mumyanın. yüksek nıtelikh alpaka yününe sanlı olduğunu \e yanlannın, Inka tannlanna kurban edilmiş kutsai varlıklar oiarak gümüş altın takılarla bezeli bulunduklannı anlattı. Rüzgânn çocukları • lstanbul Haber Servisi - Ingılız uçurtmacılar yeni gösteriienni ilk kez Marin City'de sergileyecekler. Dünya şampıyonu profesyonel uçurtmacılann yer aldığı "Rüzgânn çocuklan", gösteriienni Yakuplu Beldesf ndeki Marin City'de gerçekleştirecek. Uçurtmacılar, göstenlenni kuruluşunun 75. yılını kutlayan Türkiye'ye armağan ettiklerini söylediler. Öğrencilere kredi kartı • İstanbul Haber Servisi - Interbank yeni başlattığı bir uygulama ile tüm üniversite öğrencilerine visa kredi kartı venyor. tnterbank yetkılileri. kart aktivitelerinın tanıtunının tüm üniversitelerde yapılacağını bildirdiler. Ortaköy'de konser • İstanbul Haber Servisi - Cumhuriyetin 75. yılı doiayısıyla Pfizer ilaç firması, TOBAV ve Beşiktaş Belediyesi katkılanyla Ortaköy Meydam'nda bir müzik şöleni düzenlenecek. Soprano Ruhsal Öcal, tenor Cemalettin Kurugüllü. bas- bariton Suat Ankan'ın katılacağı konserde, Mozart, Verdi, Bizet'nin eserleri ile "Evita"nın müzikleri, tango ve Napoliten şarkılar seslendirilecek. Af Öpgütü'nden dev konser • LONDRA(AA)- Lluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Insan Haklan EvTensel Bıldirgesi'nın kabulünün 50. yıldönümü doiayısıyla aralık ayında Paris'te büyük bir konser düzenleyecek. 10 Aralık'ta Bercy sarayında düzenlenecek dev konsere Peter Gabriel, Tracy Chapman, Kassav ve Youssou N'dour gibi ünlüler katılacak. îstanbul Liseleri Felsefe Kulüpleri Platformu'na üye olan liselerin sayısı 22'ye ulaştı elimîzde kalan tek şey'FİGENATALAV Onlar, yaşam odalanna ulaşmak için 'felsefe'adlı koridordan geçıyorlar. Bu kondorda yürürken 'felsefeyapma'nın ayncalığını yaşıyor, not ıçm değıl bıl- gıye olan açlıklarını gıdermek için öğ- reniyorlar. Okullannın felsefe kulüp- lennde düşüncelennı başkalanyla pay- laşıyor. üretiyor. tartışıyorlar. "Lise öğrencileri arasında febefeye ilgi ve merakı arürmak", "Özgün ya- raOcı ve eleştirel düşünme yeteneSnin gelişmesineortamhazırlamak", "Fnsa- ıun kişisel \ e toplumsal problemlerinin çözümknmesuıde felsefi bir birikun ile kendisine yardımcı olmasınu etik de- ğerlendirmeler yapabilmesini sağla- mak" gibi amaçlarla kurulan Lıse Fel- sefe KJüplen'nce oluşturulan İstanbul Liseleri Felsefe Kulüpleri Platformu' na üye lise savısı 22'ye ulaştı. Felsefe Kulübü. ılk kez dört yıl ön- ce St. Benoit Lısesı'nde, Türloye Fel- sefe Kurumu'nun desteğiyle kuruldu. Kulüplerin sayısı daha sonra Alman. Avusturya \e Şişli Terakki liselerinde de öğrencilenn girişimiyle çogaldı. Bu- gün îstanbul'da 22 lisede. Felsefe Ku- lüpleri ya da gruplan bulunuyor. Geçen yıl bir dizı seminer düzenle- yen lstanbul Liseleri Felsefe Kulüple- ri Platformu. 1998-99 öğretim yıhiçin- de gene Yapı ve Kredi Kültür Sanat Ya- vıncılık tarafından desteklenecek et- kınlikler gerçekleştirecek. Kazım Taşkent Kültür Merkezi 'nde. kasım ayından mayıs a\ ma kadar pazar- • Kazım Taşkent Kültür Merkezi'nde, kasım ayından mayıs ayına kadar pazartesi, çarşamba ve cuma günleri yapılacak "Felsefe Okumalan"nda, "Insan ve Felsefe Açısından Islam", "Eleştirel Teori Bağlamında Gündelik Yaşam", "Edebiyata Felsefeyle Bakmak" konulan ele alınacak. tesı, çarşamba ve cuma günleri yapıla- cak "Felsefe OkumalarTnda. "Insan ve Felsefe Açısından İslanT. "Eleştirel Teori Bağlamında Gündelik Yaşam", "Edebiyata Felsefeyle Bakmak" konu- lan ele alınacak. Boğaziçı \ e Galatasa- ray üniversiteleri Felsefe bölümlerinden akademisyenlerın de katılacağı toplan- tılar, isteyen herkese açık olacak. Platform bu yıl, 22 liseden öğrenci- lerin felsefe, sosyoloji, psikoloji ve sa- nat alanmdaki yazılanndan oluşan bir Felsefe Dergisi yayımlayacak. Açık Radyo'da, Platform'a katılan iki öğrenci tarafından sunulacak "Pü- rüz" adlı radyo programında. felsefe tartışmalan. röportajlar ve mekân ana- lizleri gibi bölümler yer alacak. Platform'dan üç ögrenci ile felsefe ve felsefe yapmanın yaşamlarına etkısı üzerine görüştük. Cağaloğlu Anadolu Lisesi öğrenci- si Ceren Şahnacı. felsefeye ilk adımı, "insanın düşünmeye başladığı ilk an" oiarak nitelendirerek, "Defersizliğin değer olduğu bir dünyada düşünce eli- mizde kalan tek şey. Tutunacak başka dal yok" dıyor. St. Benoit Lisesi öğrencisi Ferhat Taylan, felsefe yapmanın insanı aynca- lıklı bir konuma getirdiğine. düşünsel anlamda edilgenlikten kurtardığına dık- kat çekiyor. "Çe%reden gelen (Hayat böyle yaşanır) baskısı alünda, 'Hayat neden böyle yaşanır'ı sorguluyonız." diyen Taylan, felsefeyle ilgılenmeye başla> ınca bilgi açlığının arttığını. ye- tersizliklerinin farkına vardığını anla- tıyor. Öğrencilenn bilgi için değil, not için, dıploma için uğraştıklanna dik- kat çeken Taylan, günümüzde bilginin değil paranın geçerlı olduğunu \-urgu- luyor. St. Benoit Lisesi öğrencisi Hakan Yücefer ıse felsefenin yaşam odalan- na ulaşmak için bir koridor olduğun belırterek, "Bizter bu koridorun faı kında olup odalara girmeden önce kc ridorda yüriiyoruz" dıyor. Felsefe yapmanın olanaklannın gıde rek daraldığına dikkat çeken Yücefeı şunlan söylüyor: "Felsefe yapmak için tutarb bir bü tünlüğe sahip olmak gerekir. Ama böy k bir toplumda çok zor. Oğretmeniı yaıunda ögrenci.Anne -babanın vanın da oğuL kız arkadaşın yanında sev gil vh» farklı roller içindeyken özneparça lanıvor. Ozne parçalanmca tutarlılık ge rektiren felsefe>le nasıl uğraşılır? Felsefe>e önyargüarla bakılrvor.' Ka zanç geürmıyor', 'Alternaüf getırmiyor' 'Felsefecı kendi kabuğunda yaşıyor diye düşünülüyor." Kadınsı çizgiler Gianni \ersace Nişantaşfnda gerçekleştirilen de- fikde 1998-99Sonbahar KışKadın KoleksryomTn- dan 45 parçalık özel bir böiüm sergilendi. Duj- gusal çekicilik ve kadınsı çizgilerin ön planda ol- duğu koleksiyonu Deniz Pulaş, Ce\lan, Ze\nep Tokuş, Sema Şimşek, Aliana ve Laura sundu. AğırüJklı olarak siyah ve gri tonlannın kullanıl- dığı koleksiyona desenli kumaşlar hâkim. PaJto ve pelerin tarn kı\ afetierde kullaıulan canlı renk- ler, \akalardaki kürklerie daha ilgi çekici hale getifiliyor. (Fotoğraf: KADER TUGLA) Karadeniz'e, oradan da İstanbul'a ulaşmayı planlıyorlar Kanoda heyecanh yolculuk LEYLA TAVŞAiNOĞLL Çok cesur. heyecan ve- rici, heyecan verici oldu- ğu kadar da tehlikeli bir yolculuk ve deneyim... Gencecik bırkaç Türk. bu yürekliliği göstererek Kuzey Denizi'nden Ka- radeniz'e "Ren-Tuna Ka- no Geçişi" adını \erdik- leri biryolculuğu gerçek- İeştiriyorlar. Temmuzda Kuzey De- nizi'nden kanolanyla yo- la çıktılar. Kasım başın- da Tuna yoluyla Karade- niz'e. oradan da lstan- bul'a ulaşmayı planlıyor- lar... Bu kişiler kimler triın Gökhan Türe, Zafer Kı- zılkaya, Turgay IşıkJar, Levent YükseL Aslı Tü- re ve Cenk MetİJikava. . Gökhan Türe, Zafer KJ- zılkaya, Turgay IşıkJar, Levent Yüksel esas kano ekibi. As- lı Türe ve Cenk Metinkaya onlara ka- rada lojistik destek sağlıyorlar. gece- leri bannacaklan kampı kuruyorlar. her türlü gereksinimi el altında ha- zırtutuyorlar... Bu yazıyı okurken "Nasıl bir ka- no yolculuğu" diye sorabilirsiniz. Bu. gerçek bir kano yolculuğu. "Kayak" adı verilen kanolanna bi- niyorlar ve saatlerce kürek çekiyor- lar. Hem de bu mevsimde... Gökhan Türe, ıslanmamak için su geçirmez giysi giydiğini anlatarak bunun xü- cudu çok terlettiğini ve ciddi su kay- bına yol açtığmı anlatıyor. Bir de sa- atlerce kürek çekmekten koltuk alt- lannın yara olduğunu söylüyor. Bun- dan başka sıkıntısı yok. Yolculuğu çok heyecanh buluyor. Ha. bir de çiçeği bumunda eşi Aslı'dan uzun saatler, Gökhan Türe, Zafer Kızılkaya. Turga> Işıklar, Levent Yüksel esas kano ekibi. .\ lı Türe ve Cenk Metinkaya onlara karada lojistik destek sağüyorlar. geceleri ba- nnacaklan kampı kuruyorlar, her türlü gereksinimi el altında hazır tutuyorlar. bazen de günlerce ayn kalmak onu dertlendiriyor. Evet, bu macera dolu yolculuğa çıkıldığı sırada grup içinde bir de romans yaşanmış ve Aslfyla Gök- han apar topar evlenmeye karar \er- mişler. Ama nıkâhtan sonra ancak bir günbaş başa kalabılmışler. E\ kur- ma ve bir arada olma hayallerini ar- tık Türkiye'ye dönüşte gerçekleşti- rebilecekler. Alcatel şırketıyle Atlas dergısınm sponsorluğunu üstlendığı bu yolcu- luğun uzunluğu. Kuzey Denizi'nden Karadeniz'e, toplam 4.500 km. Eki- bin güzergâhı Hollanda'dan başla- yarak Almanya, Avusturya, Macaris- tan, Slovakya. Sırbistan. Hırvatis- tan, Romanya, Bulgaristan. Yolculuğun amacmı ekip şu ana başlıklarda topluyor: • Başta ağrr endüstri atıklannın dö- küldüğü Tuna nehri ohnak üzere. ne- hirlerin kirletilmesine dikkat çek- mek. • Türkiye "de de bir "nehir koruma ağı" oluşumunu gündeme getirmek. • Dünyada daha önce yapıldığına dair hiç kayıt bulunmayan bir yolcu- luğu, "Avrupa Kıtası'nı bir kano Ue iç sulardan bo> dan boya geçişi" ger- çekleştirmek. • Avrupa kültürlenni göz önüne sermek. Biz, bir grup gazeteci, Alcatel'ın Türkiye Genel Müdürii Lütfi Yenel'le birlıkte, ekiple Macaristan"ın Ester- gon kentinde, Tuna kıyısında buluş- tuk; onlarla kürek çektik. Yolculuk- tan beklentilerini dinledik. Sonra da lstanbul Boğazf nın Karadeniz giri- şinde buluşma sözüyle vedalaştık. İklim Değişikliği Sözleşmesi Aykut'a bilim dünyasından tepki İstanbul Haber Servisi - Çe\re Bakanı İmren Ay- kut'un. Iklım Değışıklığı Sözleşmesfnın, ancak "kalkınmanın" sağlanma- sından sonra imzalanabi- leceği yönündeki açıkla- masına bilim adamından sert tepki geldi. Kocaelı Üniversitesı öğretim üye- sı Dr. Tanay Sıdkı Uyar. Türkiye'nin, dünyanın or- tak kullandığı atmosfenn korunmasına ilişkin alına- cak küresel kararlara enın- de sonunda uymak zorun- da kalacağına dikkat çeke- rek "Gelecek yülarda bu- nun zararlannı daha ağır ödeyeceğimiz unutulmak- tadir" dedi. Dr. Uyar, yaptığı yazılı açıklamada, sera gazları- nın, kömür, petrol, doğal- gaz, motorin, benzın gıbı fosıl yakıtlann yeraltından atmosfere çıkanlması \e yakılmasının bir ürünü ol- duğunu belırttı. L'var. "İk- lim değişikliği etkisi küre- sel bir etkidir. Bugün yereL ulusal ve küresel gerçekle- rin farkında olan ülkeler. eski\e kirli teknoloji ve üre- timlerini bu gerçeklerin far- kında olmayan ülkelere ak- tarmaktaduiar. İklim De- ğişikliğiÇerçeveSözleşme- si'ne paralel olarak her iil- kenin bir kotası oiacağmdan söz edilmekte ve bu kotala- nnı doldurmamış olan ül- kelerden çevreyi kirtetme hakkmın, sanavileşmişolan ülkelerce satın alınabiiece- ğinden söz edilmektedir. Eğer bu öneri havata geçi- ritecek olursa ülkemiz ge- lecek \ ıllarda kuilanabUe- ceği bir parasal kavnağı bu- günden rüketmiş olacak- ür" dedı. e-posta : tan (a prizma. net. tr SÖYLEŞİ ATTİL4İLHAN 'Sevgiye Dayalı Hizmet!' l j mtiyazlı Tarikatlar' söyleşilerıne (Bkz. Cumhu- I riyet, 13/15 Nisan 1998) 'Mason' tepkisi, ne ka- dar dolaylı ve 'müphem' olduysa; 'Rotaryen' tep- kisi, o kadar 'bâriz' ve 'dolaysız' oldu: birisi 'örtü- lü' öteki 'açık' birer 'tarikat' olduğuna göre, şaşıla- cak bir taraf yok: 'rotaryen'\n birisi, telefonu açıp, ekşi bir sesle sizi paylıyor; bir başkası, Prof. Dr. Sel- çuk Somer, kibar ve nazik bir mektupla, 'bilgi ek- sikliğinden doğan yanlışları' düzeltmeyi amaçlıyor. Gerçekte ikisinin de yaptığı, Masonlar'ın yaptığı: 'örgütlerinin'tarihçelerini, maksatlarını ve program- larını ulaştırıyorlar; yâni, 'resmi' ve 'yasa/'tavırser- gileniyor; üstelik 'iyiniyet'\n ve 'insanlığa hizmet'in kanıtı olarak öne sürülüyor. Oysa tarttştığımız başka şey! 'Resmen' söyle- nenle, 'uygulama' arasındaki fark! Uluslararası 'si- vil toplum' örgütlerinin, 'Sistem' tarafından -en çok da 'Soğuk Savaş' döneminde-, siyâsi ve ikti- sâdi amaçlar için 'kullanıldığı', herkesin bildiği bir gerçek! 'Banş Gönüllüleri'ni. bilmem hatırlar mı- sınız? 50'li yıltarda, Anadolu kırsalında köylüye hiz- met gibi yüce bir amaçla gelmiş, yurdun en ücrâ köşelerine dağılmışlardı. Çoğunun Amerikan 'ser- visleri' hesabına; nüfusumuzun, 'etnikyapısından' tutun; din. mezhep ve tarikat farklılığına kadar, ni- ce alanda 'bilgi deriedığı' anlaşılmıştır: acaba bu, yada buna benzeryöntemlerle edinilmiş başka bil- giler olmasaydı; 'Islâmi muhalefet' ve 'etnikmuha- tefef'le ilgili dış hesaplar, bu kadar usturuplu yapı- labilir miydi? Bunu sinek pislemedik bir yere yazınız. İki ilginç tablo'!.. Tablo: 1/ - Upton Sinclair, Jack London'la na- sıl karşılaştığını şöyle anlatmıştır: "...biz genç sosyalistler, onun şerefine 'Büyük Santral Oteli'nde, büyük bir toplantı tertip etmiş- tik: o, Florida'dan gelecekti, gecikti; ümidimizi kestiğimiz anda, meydana çıktı: kendisini selâm- layan kırmızı flamalar arasında kürsüye çıktı; ve sâkin bir meydan okuyuşla, 'New-York şehrine ilk 'ihtilâl nutkunu' verdi. Nutuk, elbette, New- York'un hoşuna gitmedi..." (Altın Zincır, s. 210. ls- tanbul, 1940) Sinclair, bu ortamın 1904/1905 ta- rihlerinde oluştuğunu söylüyor. Burası. Nevv-Yorkî Chicago'yagelince, aynı Upton Sinclair'in o yıl- larda ABD'ni sarsan ünlü eserinde, o şehrin mez- bahalarındaki cehennemî çalışma ortamı, işçilerin yoksulluğu ve çaresizliğı yansıtılmıştır; dilimize, 'Şi- kago Mezbahaları' adıyla çevrilen romanın asıl adı, o tarihte ABD Işçi Sınıfı'nın 'durumunu', çok daha iyi anlatıyor; "The Jungle / Balta Girmemiş Vahşi Orman!". Kitabın tarihi. 1906. Tablo: 2/ - Prof. Dr. Selçuk Somer, Rotary Club'un nasıl ve kimler tarafından kurulduğunu, şöyle anlatıyor: "...1905 yılının Amerikası'nı gözümüzün önü- ne getirirsek, bugünün deyimi ile 'vahşi kapita- lizmin' tam yeşermeye başladığı bir dönemi in- celediğimizi görürüz; Sanayi Devrimi'nin sonu- nu vurgulayan bu acımasız rekâbet ortamında; ve Amerika'nın en insafsız şehirlerinden birisi olan Chicago'da; büyük bir yalnızlık içinde bu- lunan dört kişi, Paul Harris (avukat). Silvester Schiele (kömür tüccarı), Gustavus E. Loehr (mağden mühendisi) ve Hıram Shorey (tüccar terzi), (...) tek amacı 'sevgiye dayalı hizmet üret- mek' olan Rotary Club'ü kuruyorlar..." (Rotary Ne- dir?,s. 3.1997) Hiç siyasi iktisat bilmeyen biraydın bile, bu iki 'tab- lo' arasındaki 'farkı've'karşıtlığı'görmezmi? 'Vah- şi' kapitalizm, 'İnsafsız' sanayileşme, işçileri ezmiş ve bunaltmış; ellerinde kırmızı flamalar, - 'ileıici' ay- dınlarla beraber,- sosyalist bir hak mücadelesini ör- gütlemeye başlıyorlar; öbür tarafta dört büyük bur- juva bir araya gelip, herkesi -bu arada öncelikle iş- çileri- 'sevgiye dayalı hizmet üretmeye' çağınyor- lar. Bu kadan bile, Rotary 'fe/sefes/'nin, toplumsal diyalektiğin sert çelişkisini 'yumuşatmayı'amaçla- dığını; bir manada 'hizmeti', yâni 'emeği', evcilleş- tirme yolunu açtığını göstermez mi? Ne hikmetse!.. * I I ykuyadalmışMasonluğun', 'uyandınlması- KJ n/n'da; 'Uluslararası Rotary Hareketi'nin 'ya- pılanmaya' başlamasının da; ülkemizde, 'Soğuk Savaş' yıllannda gerçekleşmesi, şaşırtıcı bir tesa- düftür. Işin tuhafı. bu Avrupa'da da böyle olmuş- tur: oradada, Rotary Hareketi'nin 'hareketlenme- si', 'Sıcak Savaş'ın sona ermesi, 'Soğuk Savaş'ın başlamasıyla, aynı zamana denk düşer; tesadüfe bakın ki, aynı zamanda bütün kıt'ada sosya- list/komünist 'işçi muhalefeti' hızla yükselmek- te, çoğu Avrupa ülkelerinde iktidar, bu partile- re geçmektedir. Ne kadar da, 1900'lü yıllarda, ABD'deki 'sosyal durumu' andmyor? Ülkemize gelince, bildiğinizgibi Gazi' 'Masonlu- ğu' menetmişti; ABD'Iİ 'Rotaryen' James David- son, çıktığı Ortadoğu seyahati sırasında, Türkiye'yi ziyaret eder (1928), 'mumaileyh', Şükrü Kaya ile 'samimi' bir hasbıhâlde bulunmuş; anlaşılan, kibar- ca 'sepetlenmiştir'; 50'li yıllara, yâni Türkiye'nin 'Sistem'le ilişkiîerinin sıkılaştığı zamana kadar, bu iki 'medeniyet tarikatından' sesçıkmaz; DP iktida- n ile başlayan 'uyanış' ve 'gelişme'ı anti/emper- yalist, radikal lâik ve cumhuriyetçi, 'Kemalist' aydının; yavaş yavaş, 'ilercilik' ya da 'sosya- lizm' yerine, 'seçkinci' bir 'evcilleşmeye' yön- lendirilmesi; bu sâyede, zamanla geliştirilecek neo-liberal -daha Türkçesi Neo/Tanzimatçı- 'ay- dın tipi'ne zemin hazııiaması şekline dönüş- müştür. Ortalıkta ahkâm kesen örneklerin bol- luğuna bakılırsa, 'operasyon' hayli başanlı ol- muştur. Çünkü neden? Masonlar olsun, Rotaryenter ol- sun, açık açık, komünistlere, faşistlere, nazilere ve kökdendincilere yükleniyoriar da; sıra 'liberalliğe' ge- lince, çıtlan çıkmıyor; açıkça görülüyor ki, karşı ol- madıklan tek fikir düzeni, liberallik; mensup ol- dukları sosyal kesim ise, orta ve yüksek burju- vazi! İyi de, bu, ABD öncülüğündeki 'Sistem'in, yer- yüzünde gerçekleştirmek peşinde olduğu 'Yeni Dünya Düzeni'nin, tam da aradığı 'aydın türü' ve 'aydın tipi' değıl mi? 'Sevgiye dayalı hizmet', acaba sâhiden 'insan- lığa' mı? http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eida.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle