Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
> EKİM 1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ABD başkanlık yanşına kamera tutan ve hem düşündürüp hem de eğlendiren bir film
Başkanfak yarışmda herşey rnübahÇoktan ıpliği pazara çıkmış 'ideal baş-
kan' Kennedy'nın yakışıklılıgıyla uç-
cur düşkünlüğünü miras olarak devral-
nış görünen ABD Başkanı BUI Clin-
ton'ın, nicedir saksofoncu Monica ad-
ı, piknik tipli, akça pakça stajyer ta-
«yle, Beyaz Saray'ın ovaJ ofisindeki oral
seks çeşitlemelerinı gezegenimizde duy-
iıayan kaldı tıu acaba? Aylardır sansas-
/on düşkünü medyanın, ağzı sulanarak
istüne atlayıp pehlivan tefrikasına çe-
•irdiği, değme porno yazarlanna taş çı-
cartırcasına, kesenin ucunu sonuna dek
içmış olan muhalefetteki Cumhuriyet-
;i Parti'nin maşası kesilen, ahlak bek-
;isi, cingöz bir savcının yürütüp ifşa et-
iği malum güncel soruşturmanın iyıce
-enkli ve ilginç kıldığı 'Primary Coİors-
Kirii Yanş'ı, gecikmiş tarafından biz de
«yrettik bu hafta. Ve bir kez daha Holly-
.vood'a özgü, tam da cuk oturmuş bir
jamanlamayla gösterime çıkanlan, ger-
;eklerle kurmacayı kaynaştırarak tez-
lâhlanmış, hem nalına hem mıhına vu-
-an bu 'Kirli Yanş' nedeniyle, aktüalı-
enin gidişine göre yön almakta, buka-
emun gibi renk değiştirmekte hüner sa-
ıibi, kudretli Hollywood imparatorluğu-
lun o çikarcı, paragöz zihniyetine yine
japka çıkardık ister ıstemez.
Mike Nichols'un 30 yıllik ahbabı olup
jn yıl öncesinin VV.Beatty- D. Hoffman
• I. Adjani'li 'Ishtar' fiyaskosuyla yö-
letmenlikte dikiş tutruramamış Elaine
May'in. arıonim birromana dayanan se-
laryosundan, yıllann deneyimli sahne-
serdeyönetmeniMike Nichols'un, ola-
üildiğince nesnel bir yaklaşımla çekti-
*i 'Primary ColorvKirti Yanş'. Arkan-
«s Valiliği'nden ABD Başkanlık kol-
uğuna yürüyen Demokrat Bill Clin-
on'ın 1992'deki seçim kampanyası üs-
üne kurulu bütünüyle. Yönetmen Nic-
lols'un büyük ölçüde, Hollyvvood'a ve
»österi dünyasının ünlülerine yakınlığıy-
a bilinen Bill- Hillary Clinton çiftinin
/ükseliş öyküsünden apaçık esinlenerek
;ektiği film, Clinton'larla nerdeyse bi-
•e birbenzeşen, güney eyaletlerinden bi-
inin iyi aile babası- valisi JackStanton'la
cansı Susan (Saç tıraşından jestlerine,
Prîmary Colors /
Yönetmen: Mike
Nichols / Senaryo:
Elaine May / Kamera:
Michael Ballhaus /
Müzik: Ry Cooder /
Oyuncular: John
Travolta, Emma
Thompson, Adrian
Lester, Kathy Bates,
Billy Bob Thornton,
Maura Tierney, Larry
Hagman, Paul
Guilfoyle/1997 ABD
(Umut Sanat)
mimiklerine kadar Clinton'a benzetil-
miş, dersine iyi çalışmış John Travol-
ta'yla, soğuk, ıçten pazarlıklı, avukat
'fîrstlady' Hillary'yı herzamanki usta-
lığıylacanlandıran (Emma Thompson)
ve ekibinin seçim kampanyası sırasın-
daki günlük yaşamından somut kesitler
sunuyor, saygın bir sivil haklarsavunu-
cusunun torunu olan, idealist genç zen-
ci Henry Burton'un (Geleceği parlak. ye-
ni kuşak oyunculardan Adrian Lester)
gözü ve tanıklığıyla.
Başkaıüı filmler fiıryasından
Halkın gönlünü, güvenini kazanıp
oyunu almaya hedeflenmiş Vali Stan-
ton'un yoğun insan sevgisinin belirtisi
sayılacak 'd sıkışma sanaö'ndan ömek-
ler seyrederek doludizgin içine daldığı-
mız 'Kirü Yanş', olumlu- olumsuz yan-
lanyla ABD Başkanı'nı ya da yakın
çevresini konu edinerek özellikle Clin-
ton döneminde çoğalan başkanh film-
ler furyasının en yeni uzantısı şimdilik.
(Bu konuda 'Dave', 'Nfcson', 'Clear and
Present Danger', 'The American Presi-
dent', "Absolute Power\ 'Wag the Dog\
'Independence Day' ya da "Air Force
One' ilk elde akla gelenler.)
Mıke Nichols'un siyasal taşlama ton-
lanna bürünen filmini, gerçekçi bir TV
yapımı gibi ilgiyle ve Stanton'un insan-
lara, özellikle zencilere gerçekten değer
verdiğine yürekten inanmış ve daha ide-
alizmini. masumiyetini yitirmemiş
Henry'nin bakış açısından izlerken per-
deden salona politik ahlakın çürumüş ko-
kulannın yayıldığı da söylenebilir bu-
ram buram.
Demokrat Parti'nin başkan adayı Stan-
ton'un seçim kampanyasında, biraz da
zenci oylannı toplama amacına yönelik
bir şekilde, sevgilisinden ayınp sağ ko-
lu yaptığı genç danışman Henry, gide-
rek elinde olmaksızın politikanın pisli-
ğine bulaştığmı fark ediyor. Dahası, Be-
yaz Saray'a postu sermek isterken 'az-
gın libidosu" yüzünden gizli ilişkileri
habire sıyasi rakiplerınce karalama mal-
zemesi olarak kullanılan eski valinin
samimiyetinden kuşkuya düşüyor ve za-
manla başkan adayından soğuyor.
Fena halde iktıdar hırsına, saltanat
tutkusuna kapılmışa benzeyen Stanton
çiftinin, kısır politikanın dolambaçla-
nnda, giderek yozlaşmaktaki ahlaki bo-
yutlannı gitgide daha bir görüp keşfet-
mesi de biraz zaman alacaktır
Henry'nin...
Seks, uyuşturucu, çürüme^.
Büyük çelişkilerin ülkesi ABD'de Be-
yaz Saray'ın kapılannı zencilere açıp
eşcinsellere hoşgörüyle yaklaşıp genel-
de kadınlardan yana tavır koyarak mu-
hafazakâr kesimin tepkisini alan, 1960'h
yıllara denk düşen gençliğindeyse Vi-
etnam savaşma gitmeyi reddedip seviş-
meyi ve 'taş gibi olmayT yeğlemiş gü-
neyli zampara Clinton-Stanton'un sonun-
da, en güçlü rakibi olan, geçmişindeki
kokain bağımlılığıyla birkaç eşcinsellik
deneyimini gizleyemeyen, dürüst poli-
tikacı, Cumhuriyetçi başkan adayı Fred
Picker'i (Dallas'ın kötûlük timsali J.R.
Ewing olarak anımsanan Larry Hag-
man, ne kadar da yaşlanmış!) da soylu
bir davranışla alt edip sollayarak ve ver-
diği ödünlerin karşılığını alarak başkan
seçildiği 'Kirli Yanş', özetle seks, uyuş-
tunıcu, çürüme sarrnalına dolanmış kir-
li politikacı tipini gözümüze sokuyor, kur-
macayla Clinton'lann 1992 seçim kam-
panyasında çevrilen dolaplan, yolsuz-
luklan ve tüm aşamalan harmanlayıp ser-
gileyerek.
Stanton'la ilişkilerini yüklü paralar
karşıhğında basına satan kadınlann, ge-
rektiğinde montaj bantlara da başvuran
medyadaki sülüklerin ve Stanton'lann
eski arkadaşı olup, basın ve kampanya
danışmanıyken hafif tertip kafayı ye-
miş, 1960'larda dünyayı değiştirmeyi
soyunmuş, özgürlûkçü kuşağm üşütûk
ama onurlu ve intihan seçen temsilcisi
Libby Holden (Şişman ama yine dök-
türen bir Kathy Bates) gibi yan tiplerin
de boy gösterdiği, kolruk uğruna her
türlü kirli yönteme başvurmanın mü-
bah sayıldığı 'Kirb' Yanş', ölçülü biçili
tarzı ve bire bir gerçekçiliğiyle ilginç ni-
telemesini hak ediyor. Komedi-drama-
dan politik taşlamaya yol alan ve iyice
aşina politik tipler galerisi niteliğinde-
ki bu 'Kirli Yanş' bizce kaçmaz!
İki babah takılanAücey
in öyküsiiArtık halis mulis Fransız film-
lerinin de tngilizce (daha doğru-
5U Amerikanca) isimlerle karşı-
nıza getirilmesinin son ömeği
Dlan "1 Chance sur 2" ("Hatf a
:hance" değil) "Yanm Şans"
ıdıyla Istanbul'da sadece üç sa-
londa gösteriliyor ve özellikle
yaşını başını almış sinemasever-
lere kuşkusuz bir şeyler ifade
;den iki ünlü 'dinozor' oyuncu-
suna karşın seyirciden ilgi gör-
"nüyor ne yazik ki. Beyoğlu'nda-
ki oda sinemamızda (Beyoğlu
Pera Sineması) 3-4 kişilik bir se-
ansta seyrettiğimiz "Yanm Şans"
Danicl Âuteuil \ e Vanessa Para-
dis'i yönettiği son filmi "LaFil-
le sur le Pont- Köpriideki Kiz"ın
final sahnelerini önümüzdeki
günlerde tstanbul'da çekeceği
Dİldirilen. iki mevsim önce "Ri-
dicule-Gülünç İfişkiler" adlı. nük-
te ve esprilerin 16. Louis'nin sa-
rayının koridorlannda yankılan-
dığı, incelikli, farklı bir dönem
filmi nitelığindeki, usta işi tarih-
sel taşlamasını izlediğimiz Pat-
rice Leconte'un beylik komedi
aksiyon denemesi.
JPB -AD yine biraradalar
IDHEC'deki sinema egitimi-
nin, animasyonculuğunun ve ün-
lü Pilote dergisinde, 1970-75 ara-
smdaki 5 yıllık çizgiromancılı-
gının ardından yönetmenliğe ge-
çen ve çeyrek yüzyıllık kariye-
rinde komediden kara filme ka-
dar, türden türe atlamaktan haz-
zeden, İstanbul festivalinde gör-
düğümüz "Ba\ Hire", "Berberin
Kocası", "Tango" gibi filmleri-
ne gönül düşürdüğümüz, günü-
müz Fransız sinemasının, farklı
çizgisini sürdüren yazar-yönet-
menlerinden Patrice Leconte, bu
kez bildik komedi. aksiyon, ma-
cera klişelerine bir nebze Fran-
sız tadı getiren, duygu ve espri
yüklü, eğlencelik bir gişe filmi
imzalamış. Fransız sinemasının,
son 40 yılına damga vurmuş iki
efsanevi stannı, Jean-Paul Bel-
mondo'yla Alain Deton'u. "Bor-
saüno^dan yıllar sonra. yapımcı
Christian Fechner'ın üsteleme-
siyle "Yanm Şans"ta biraraya ge-
tiren yönetmen Leconte, 1986'da
"Joe Le Taxi" adlı şarkısıyla 14
yaşında ünlendikten sonra sine-
maya yönelerek Gerard Depar-
dieu'yle oynadığı "EUsa", Jean
Reno'yla oynadığı "Matüda" ve
"Cadıca Sevmek",\ b. gibi fılm-
lerde rol alan, seksi ve tatlı bir Lo-
lita cazibesine sahip Vanessa Pa-
radis fıstığını da iki "dinozor'un
arasına katmış.
Ve cennet hurisi Vanessa
Filmin başında, tutkunu oldu-
ğu, çok pahalı Porsche. Merse-
des, vb. marka otomobilleri düz
kontak yaparak araklamaktan
düştüğü hapisten daha henüz çık-
mış. 20 yaşındaki, güzel bahtsız
Alice'i oynuyor 'cennet hurisi'
Vanessa Paradis. Derken. haya-
tı boyunca BabalarGünü'nü kut-
layacagı biri olmamış Alice, ye-
ni ölmüş annesinin ona doldurup
bıraktığı kasetten, Cote d'Azur'da
olası baba adayının bulunduğu-
nu öğreniyor, hem de iki tane!..
Megerse 20 yıl önce. iki erke-
ğe, aynı zamanda âşık olup han-
gisinin çocuğunu dogurduğunu
bile tam tamına bilemeden büyüt-
müş annesi Alice'i ve annesinin
bıraktığı kasetteki iki baba ada-
yını bulmak üzere Cote
d'Azur'un yolunu derhal tutu-
yor Alice'imiz. lzini bulduğu ilk
babası, işleri tıkınnda bir garaj
sahibi olan, lejyoner-komando
eskisi. araba ve yanş tutkunu.
tonton Leo Brassac'a (Belmon-
do) kanı kaynıyor hemen.
Aynı şekilde, lüks bir restora-
nın patronu ve hiç yakalanmamış
bir kibar hırsız olan. laserli alarm
sistemlerine karşı. yağdan kıl çe-
kercesine kasa açma becerisini
geliştiren, şiddetten hazzetmez,
şık ve bıçkın ikinci babası Juli-
en Vignal'den (Delon) de hoşla-
nıyor. Âiıcak hafta soiiu tatili ne-
deniyle, Alice'in gerçek babası-
nı belirleyecek olan kan analizi-
ni yaptırabilecekleri açık bir has-
tane yoktur ortalıkta. Leo ve Ju-
lien babalanyla, analiz için mec-
buren pazartesiyi beklerken bir
diskoda başı belaya giren ve pe-
şindeki zamane gençlerinden kaç-
mak amacıyla yine bir araba arak-
layan Alice'cik, bagajdaki Bond
çantada Italyanlann pabucunu
dama atarak Cote d'Azur'un
uyuşturucu trafığine hâkim olmuş
Rus mafyasmın milyonlarca do-
lannın bulunduğunu nerden bil-
sin? Emekliliğini bekleyen, ne-
me lazımcı komiserin (Michel
Aumont) bunalttığı, sonradan fi-
kır fikır Alice'le de mercimeği fî-
nna verecek olan genç bir poli-
sin (Eric Defosse) de izleyip göz-
lediği Rus gangster çetesi, para-
lannın, dolayısıyla Alice'in pe-
şine derhal takılınca, iki eski 'ba-
ba' kurdun hünerlerini ortaya dö-
keceği, havada sürekli kurşun-;
lann uçuşacağı, patlamalardan,
silahlı çatışmalardan. vur-kırdan
ve amansız takiplerden geçilme-
yen, ölümüne bir mücadele pat-
lak verecektir. kolayca önceden
tahmin edileceği gibi...
Fransız işi bir eğlencetik
Belmondo'yla Delon'un bunca
yıldır perdede oluşturduklan imaj-
lanna halel getirmeyen bir senar-
yodan çekilmiş ve Amerikan ak-
siyonlanyla rekabete girişen cins-
ten hızlı sahnelerle bezenmiş "Ya-
nnıŞans"ın fmalinde de, Alice'e
gerçek babasını açıklayan analiz
raporunu yırtıp attırarak beklen-
1 Chance sur 2 v
Yönetmen: Patrice
Leconte / Senaryo:
Patrick Dewolf,
P.Leconte /
Kamera: Steven
Poster / Müzik:
Alexandre Desplat
/ Oyuncular: Jean-
Paul Belmondo,
Alain Delon,
Vanessa Paradis,
Eric Defosse,
Michel Aumont,
Valery Gataev,
Alexandre
lakovlev / Fransa
1997 (Avşar Film)
diği gibi Belmondo'yla Delon ara-
sındaki dengelerin kollandıgı, ma-
kul bir sona bağlamış filmini yö-
netmen Leconte. Artık son dem-
lerine gelmiş Belmondo'nun yi-
ne dublör kullanmayı reddederek
çizgileri derinleşmiş Delon'la ka-
fa dengi, maça bir 'baba' çifti
oluşturup kendileriyle dalga ge-
çerek epeyce eğlendikleri besbel-
li. "Yarun Şans" esprili diyalog-
lann eşliğinde, yağ gibi kayan,
oyalayıcı, Fransız işi bir eğlence-
lik sonuçta. Kuşkusuz Patrice Le-
conte'un filmografisindeki en
önemli eserlerinden değilse de
Belmondo'yla Delon'u altmışlık
halleriyle karşımıza getümesiyle
özellikle bu iki ünlü aktörle bir-
likte yaşlanmış meraklısınm es
geçemeyeceği bir eğlencelik.
YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ B A Ş L A Y A N L A R... YENİ B A Ş L A Y A N L A R... YENİ BAŞLAYANLAR
rwilight-AlacaKaranlık
Şantajlann, cinayetlerin gırla gittiği, ah-
laki çöİcüntünün had safhaya ulaştığı,
A.BD'nin 'suç merkezi' Melekler Ken-
d'nden yani günümüzün Los Angeles'ın-
dan çağdaş kesitler sunan, gerilim yüklü
3İr drama "Tvvflçht-Alacakaranlık'', bugün
gösterimde.
Şöhretini yitirmiş, devrini tamamlamış
îski bir Hollywood stan olan arkadaşı Jack
\mes'le kansı Catherine Ames'e (Gene
Hackman- Susan Sarandon) yardım ede-
i'\m derken kendisini bir anda esrarengız
*e karmaşık bir cinayet olaytnın göbeğin-
de buluveren. feleğin çemberinden geç-
niş ama sonuçta alkolik olup çıkrruş. ne
v-arkiidealistliğinihâlâ yitirmemiş, gerek-
nğinde hâlâ kurallara karşı çıkabilen, esp-
-i sahibi, emekli özel dedektif Harry
Ross'un (Paul Nevvman) serüvenlenni be-
/azperdeye taşıyor film. Sonuçta, özellik-
e polisiye macera filmlerine ve dedektif
5ykü!erine tutkun se> ırcinin beklentilerı-
u karşılayacak cınsten, yepyeni \e en azın-
dan oyunculanyla da ilgisiz kalınamaya-
;ak bir Amerikan yapımı "Twilight-Ala-
cakaranhk".
Sinemaseverlerin geçmiş yıl-
lardan "Into the Night- Gecede"
ya da birkaç mevsim öncesinden,
yine Paul Nevvman'ı yönettiği
"Nobodj 's Fool" fılmiyle anım-
sayacağı. özellikle polisiye gen-
lün türiinde ustalaşmış, Holh/wo-
od'un deneyimli yazar-yönetmen-
yapımcılarından Robert Ben-
ton'un son filmi "Twilight".
Character-Karakter
1998 en iyi yabancı film Os-
car'ını kazanan Hollanda yapımı
"Character-Karakter"'in senaryosu Fele-
menk yazan F.Bordewijk'in "Dreverha-
>en veKatadreufr (1928) \e "Karakter''
(1938) adlı romanlanna dayanıyor. 1959
doğumlu, eleştirmenlikten TV dizi yönet-
menliğine geçen, okullu sinemacı Mike
Van Diem'in, Ruud Van Megen \e La-
urens Geels'le birlikte senanosunu yazıp
yönetmenlığını üstlendiği "Karakter"son
iki yılın festival ve ödül rekortmeni bir
film. Cannes'dan Santa Barbara'ya kadar
uzaulacak vığınla uluslararası festivalde al-
kışlanıp çeşitli ödüllere boğulan ve sonun-
da en iyi yabancı film Oscan'na da layık
bulunan "Karakter" 1920"li yıllann sonun-
da Rotterdam'da geçen, yoksul geçmişine
karşın önemli işlere imzaatarak başanlı ol-
mayı hedef edinmiş, içe dönük ama son de-
rece hırslı bir gencin hikâyesini anlatıyor.
"Karakter"de. basıt ama gururlu bir ka-
dının gayrimeşru oğlu olan Katadreuffe
(Fedja Van Huet), insafsızlığıyla ünlü mü-
başır babası Dreverhaven'ı (Jan
Decleir) tanımadan büyümüştür.
Yine de kendine çizdiği yolda ya-
vaş yavaş ilerleyen genç Katadre-
uff, güvenilir olmayan bir banka
kredisi alarak devraldığı tütün
dükkânından iflas edince a\
r
ukat
olmaya karar vererek kendini hu-
kuk öğrenimine verir. Çalışma ve
öğrenim hayatında elinden gele-
ni yapmasına karşın bir türlü düz-
lüğe çıkamayan, bu arada ilk ve
son aşkı olacak sekreter Lorna'ya
(Tamar Van Den Dop) da tutulan
Katadreuffe, avukat çıkmasını en-
gelleyen kişininmübaşirbabası ol-
duğunu farkedince babasma karşı cinaye-
te varacak bir mücadeleye girişir ve 'ka-
rakterierin çatışması yüreklerin enkaay-
la' sonuçlanır... Keşfe ve ilgiye değer bir
Hollanda filmi "Karakter" gösterime gi-
ren. yeni filmlerin en ilginçlerinden biri.
The Avengers-Tatlı Sert
Ülkemizde televizyonun tek kanalh, si-
yah beyaz dönemının en gözde dizilerin-
den biri olan "Tath Sert"in 1998 yapımı
sinema uyarlaması "The Avengers"da,
Ralph Fiennes, Uma Thurman ve Sean
Connery baş roüerde.
Beatles'm, çiçek çocuklannın, serbest aş-
kın ve pop art'ın başını çektiği bir kültür
devrimininyaşandığı, 196O'lı yıllannLond-
rası'nda, unutulmaz Mr. John Steed'Ie Mrs.
Emma Peel'in ekrandaki akıllara durgun-
luk veren serüvenlerini 1990'lann 'punk'
Londra'sına taşıyan beyazperde versiyonu
"TheAvengers-TaDiSert'',Amerikanusu-
lü kotanlmış, gösterişli, hareketli, hızlı ve
sürükleyici bir ajan-aksiyon yapımı.
Hitchcock'un Fransa şubesi sayılabile-
cek Henri-Georges Clouzot'nun İcorku ve
gerilim klasiğı "Les Diaboüques-Şeytan
Ruhlu tnsanlar"in Sharon Stone'lu. Isabel
Adjani'li Amerikan versiyonunu çekerek
birkaç yıl öncesinden adından söz ettiren
yönetmen-yapımcı Jeremiah Chechik'in
imzaladığı "The Avengers-Taflı Sert", Ste-
ed-Peel'in zekâlan ve mizahlanyla form-
lanndan bir şey kaybetmeden 1990'lara
döndüğü, göz alıcı özel efektlerle destek-
li bir James Bond serüveni gibi tezgâhlan-
mış.
KEDİ OÖZÜ
VECDİ SAYAR
75. Yıl omıruna
Yuvarlanan Taşlar
Bugün size kedilern7 5
- >"' kutlamalanndan bah-
setmek istiyorum.
Kedi'nin 75yaşı Ğzm
olurmuş demeyin... Cum-
huriyet hepimizin Cu^huriyeti değil mi? Elbet biz
de katılacağız kutlamalara. Koskoca 75 yıl, dile ko-
lay. 100'e varmaya br çeyrek kalmış...
Arkadaşlar düşünnüşler, taşınmışlar, bir güzel
kaşınmışlar, sonra "Herkes biryanşma düzenliyor,
biz niye geri kalalım" diye karar vermişler. Benden
duyurması.
Planlanan etkinlikltf arasında bir dizi yanşma ba-
şı çekiyor:
"75. YılOnuruna" ûst başlığı altında, bıyık titret-
me, tetik çekme, ocak söndürme, tırnak sökme,
peşkeş çekme, çete-le tutma, p-çete kullanma, alın
karışlama, baş bağlana, göz baglama, kuyrukya-
lama, bir parti duvarından diğerine atlama, kuyru-
ğu kapandan kurtarma dallarındaki yarışmalar...
Yarışmalan düzenleyen arkadaşlara hemen AH-
SAN-FON'a başvurrnalarını önerdim. AH-SAN-
FON da neymiş, diyeceksiniz. FAK-FUK-FON gi-
bi bir şey işte... Ülkenin tanıtılması için düzenle-
nen etkinliklerde kullanılıyor.
Açıhmını pek kimse bilmez bu AH-SAN-FON'un.
"Ahı gitmiş vahı kalmış Sanatçılara Destek Fonu"
olduğunusananlaryanılıyor. Tam karşılığı "AhaliSa-
nattan Ne Anlar" Fonu...
Ahalinin sanattan anlamadığı aşikâr olduğuna gö-
re bu fonun suni gölde sörf yanşması gibi "enter-
nasyonal aktivitelere" akıtılmasında hiçbır mahzur
yoktur.
Ha, bu fondan yararianan ciddi sanat etkinlikle-
ri yok mu? Var, elbette. Türkiye burası, her şey olur;
Fondan sorumlu bakanın sanatsever kişiliği bazı
"fcaza"lara da neden olur. Ama, "/sf/sna"lar kuralı
bozmaz.
Berna Hanım'ın arkadaşı olmak temel kuraldır
bu fonun işleyişinde. Bu durumda akan sular du-
rur, imzalar elden dolaştırılarak toplanıverir...
öyle ise bizim de dünya kedileri arası kuyruk ya-
lama yanşmasına destek almamızda hiçbir mah-
zur yoktur. Bu konuda gerekiyorsa Berna Hanım'ın
"medyatik" köpeğinden de destek isteriz (Bu ara-
da onun da bazı sıkıntılan olduğunu duydum, her-
kesi EXPO'ya götürürken beni unuttu, diyormuş.
Elbette, bu fondan yararlanmak onun da hakkı).
Kimi kötü niyetli kediler, "Rolling Stones" kon-
serinin Cumhuriyetimizin 75. yılı onuruna düzen-
lenmesi konusunda ileri geri konuşuyormuş. Ko-
nuşsunlar efendim, kaç yazar... Sizin de arkada-
şınız olsun, siz de alın...
Üstelik, çok da anlamlı bu konserin düzenlen-
mesi; "Yuvarlanan Taşlar" gibi Cumhuriyetimizde
yuvarlanıp gidiyor işte, demeye getiriyorlar. Siz
hâlâ anlamamazlıkta direnin...
Bir tevatür de şu: Efendim devtet kasasındaki pa-
ra yetmeyince, başbakanımız zenginlere bir mek-
tup yazıp, "Bizim AH-SAN-FON zor durumda, pa-
muA_e/terceöe" demiş... Doğrusu, bu yönteme di-
yecik yok. Böylelikle, kötü niyetli kişilere karşı
söyleyecek söz de hazır: "Devlet kasasından ver-
medik. Sponsor desteği ile yaptık!"
Basınımızın bu konudaki duyarlılığına da diye-
cek yok. 75. yıl etkinlikleri kapsamında en ciddi prog-
ramı hazırlayan Tarih Vakfı, etkinliklerin bütçesinin
dörtte birini zoriukla alabiliyor, ama basınımız ıs-
raria onların üstüne gidiyor. Esas "malı götüren-
lerle uğraşacak değiller ya. Ne de olsa, onlar "bi-
zim çocuklar"...
Aslında lafı şuraya getiımek istiyorum, AH-SAN-
FON'da gözümüz yok. Bari, bir de bizim için bir
fon kurulsun. Adı "Kedi Tanıtma Fonu"olabilir. Ya-
ni, kısaca KET...
Son bir not: 75. yıl onuruna düzenlenen "Rol-
ling Stones" konseri için Fransa'dan bir şirketten
800.000 franklık malzeme kiralanmış, ama para-
nın yansı ödenip ikinci yansının üstüne yatılmış. Şir-
ket, olayı dünya basınına duyurmayı düşünüyor...
Oldu olacak, AH-SAN-FON, şu açığı da kapatıver-
sin de dünya âleme rezil olmayalım...
Belkıs Aran
yaşamını yitirdi
Kültür Servisi-
Istanbul Devlet
Opera ve Bale-
si'nde uzun yıllar
solist sanatçı, şan
pedagogu olarak
çalışmalannı sür-
düren, 50 yılı aş-
kın bir süre Türk
operasına hizmet
eden soprano Bet-
kısAran çarşamba
günü yaşamını yi-
tirdi. Belkıs Aran
için bugün saat
11.00'deAKM'de
bir tören düzenle-
necek. 1911yılın-
da tstanbul Sala-
cak'ta dogan Aran,
Saint Pucherrie Li-
sesi'nin ardından
İstanbul Belediye
Konservatuvan 'nı
bitirdi. Daha son-
ra Prof.CariEbert
veArancio
L'Omhardi ile çalışan Bel-
kıs Aran, sanat yaşamına
1944 yıhnda Ankara'da
başladı. ilk kez VenM'nin
ünlü yapıtı 'Maskeli Balo'
ile Ankara Devlet Opera-
sı'nda sahneye çıktı.
Sanat yaşamı boyunca
birçok önemli yapıtta rol
alan Aran, ülkemizde sah-
nelenen 'Kerem ile Ash',
'Yunus Emre', 'Atatürk
Oratoryosu' gibi yapıtla-
nn dünya prömiyerlenni
yaptı; 'II Travatore', 'La
Traviata', 'Yenufa', 'Casi
Fan Tutte', 'Turandot'.
'Konsolos', 'La Boheme"
gibi ünlü operalann baş-
rollerinde sahneye çıktı.
Belkıs Aran aynca Münih
Devlet Operası'nda 'Tos-
ca', Belgrad ve Zagreb
Operalannda 'MaskeK Ba-
lo'. 'Chavalleria Rustica-
na' ve 'La Boheme' opera-
lannda konuk sanatçı ola-
rak yer aldı. Aran son ola-
rak 1989-1990 sezonunda
Çaykovsld'nin 'Maça Kı-
a' adh yapıtında rol alarak
ilerlemiş yaşına rağmen iz-
leyenleri büyüledi. Sanat-
çı aynca 1995 yılında "Kûl-
tür Bakanhğı Onur Ödü-
lü'ne değer bulunmuştu.