Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 EKİM 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Tiirkiye Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen: Eylemler inanca saygı istemi sınırlannı aştı
'Türhan, şerîat eylemine dönüştiTAJNKARA (AA) - Türkiye Baro-
lar Birliği (TBB) Başkanı Eralp
Özgen, geçen pazar günü bazı iller-
ie yapılan türban eylemlennin,
:umhuriyeti yok edip teokratik bir
devlet kurma. laik hukuk düzenini
kaldınp şerıat düzenini getirme ey-
lemi haline dönüştüğünü savundu.
Özgen. TBB Merkezi'nde dü-
zenlediği basm toplantısmda dış
gelişmeler, iç politıka ile yargıda-
ki güHcel konulara ilişkin görüşle-
rini açıkladı. Dış politikadaSuriye
ile yaşanan krizin diplomatik giri-
şimlerle çözülebilecek gibi gözük-
tüğünü kaydeden Özgen, bundan
mutlulukduyacaklan-
nı ancak ülke bütünlü-
ğünün söz konusu ol-
duğu bir durumda
Türkiye"ye yönelık
tehditlerin kaynağını
oluşruran bir ülkeye
karşı takınılan tavn
son derece olumlu
karşıladıklannı belirt-
ti. Fransa'da yakalanan AJaattin
Çakıa'nın çeşitli kişilerle telefon
görüşmelerine ilişkin kasetlere de
değinen Eralp Özgen. "Bukasede-
rin basına yansıy an içerikleri doğ-
ru ise bugüne kaidar politikacu em-
niyet, mafya üçgeni diye söz ettiği-
miz oluşumun ashnda politikacı-
emniyet-holding-mafya dörtgeni
olduğunu, Türk ekonomisinin de
giderek mafya tarafuıdan yönetü-
meyebaşlandığını anlıyonız" dedi.
Toplumun boğazına geçirilen ve
onun ha>atını tehdıt eder hale gel-
miş bir "mafya çemberi" bulundu-
ğunu ilen süren Özgen, demokra-
tik rejimi devam ettirmek, temiz
toplum, saygın bir toplum için bu
çemberin rnutlaka kınlması gerek-
tiğini anlattı. Özgen, bunda en bü-
yük görevin maryanın üzerine ka-
rarlılıkla gitmesi gereken hüküme-
te düştüğunü kaydetti.
Istanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
hakkmdaki mahkûmiyet karannın
kesinleşmesi üzerine yapılan gös-
terilerin, yayınlann devletm teme-
li olması gereken adalet sistemine
karşı bir saldırv niteliği aldığını
vurgulayan Özgen, yargı kararlan-
nın eleştirilebileceğini ancak bu-
nun hukuk çerçevesinde yapılma-
sı gerektiğini söyledi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
ile mahkûmiyet hükinünü onayla-
• Eralp Özgen, türban eyleminin
cumhuriyeti yok edip teokratik bir devlet
kurma, laik hukuk düzenini kaldınp şeriat
düzenini getirme eylemi haline
dönüştüğünü söyledi. Temiz toplum için
"mafya çemberi'"nin kınlması gerektiğini
belirten Özgen, hükümeti göreve çağırdı.
yan Yargıtay üyelerine karşı tehdit,
hakaret ve hedef gösterme haline
dönüşen yayınlara dikkati çeken
Eralp Özgen, "Yargıç ve savcüara
hakaret etmek. onlan hedef göster-
mek, onlara tehdit ve hakarette bu-
lunmak adalet sistenıimLn felce uğ-
raür. Adalet çökersedevletyüahr ve
bugün yargıya hakaret edenler de
bu yıkmtmın alünda kaür" diye ko-
nuştu.
"Seçilenlersecimlegider'' sloga-
nının da, suç söz konusu olduğun-
da ge5erli olmayacağına dikkati çe-
ken Özgen. seçilenlerin yasada suç
sayılan fıilleri işleyip cezalandınl-
mama gibi bir ayncalıklannın ola-
mayacağını belirtti.
Erdoğan'ın mahkûmiyet kara-
nndan sonra ABD'nin Istanbul
Başkonsolosu'nun açıklamasını da
eleştıren Özgen, "Türk ulusu, tam
bağunsızhk ükesinin bilinç ve heye-
canını duymaktadır. Sevr özlemci-
lerine asla taviz verilmeyecektir.
Gönlümüz Sayın Büyükşehir Bele-
diye Başkanı'nın Başkonsolos'u
mudu bir ifadeyle dinlemekyerine,
onususturmasmı ve'Bızım iç işle-
rimize ve yargı kararlanmıza kanş-
mayın' demesini dilerdi" dedi.
'Hedef cumhuriyet'
Eralp Özgen, geçen pazar günü
bazı illerde "türbanaözgüriük" adı
altında yapılan eylemlerin "inanca
saygı ve düşünceye özgür-
lük" adına yapıldığını an-
cak bu eylemler sırasında
taşınan "Başörtüsüzulmü
75 yaşuıda" pankartının,
amacın cumhuriyet reji-
mine yönelik olduğunu
açıkça gösterdiğini kay-
detti. Bu eylemin cumhu-
riyeti yok edip teokratik
bir devlet kurma, laik hukuk düze-
nini kaldınp şeriat düzenini getir-
me eylemi haline dönüştüğünü ifa-
de eden Özgen, "Türban eyleminin
inanç konusu olmaktan öte cum-
huriyet karşıtlannın siyasal bir gös-
tergesi olduğunu, türbanın siyasal
bir simge olarak kullanıldığını bir
kezdahagöstermiştir'' diye konuş-
tu.
Politikacılann bu konuyu siyasi
malzeme yarjmaktan vazgeçmele-
rini isteyen Ozgen, "Şeriatçüann,
siyasal lslamcılann özlemleri ger-
çeklesmeyecektir. Çünkü Atatürk
devrim ve ilkelerine. laik cumhuri-
yete inanmış kitleler Atatürk'ün
verdiği görevi yerine getirecek,
cumhuriyeti her koşulda koruya-
cak ve savunacaklanhr" dedi.
İHVde
türban
inadı
Yanm milyonu aş-
kın kı/ öğrencinin
ögrenim gördüğü
imam-hatip lisele-
rinin müdürleri,
Milli Eğitiın Ba-
kaıüığVnın kılık
kjyafet genelgesini
uygulamamakta
ısrar ediyor. E yüp,
Ümraniye, KadV-
köyimam-hatipB-
selerinin müdürle-
ri, kdık kryafet ge-
nelgesinde. öğren-
cilerin yalruzca
Kuranderslerinde
başlannın örtülü
olabileceğiııin be-
lirtilmesinekarşın,
kız öğrencilerin
bütün derslere
rürbanla girmesi-
ne ve okul içinde
törbanla dotaşma-
lanna göz yumu-
yorlar.FP'li Istan-
bul Büyükşehir
Belediyesi de i-
mam-fıatip lisele-
rinin bulunduğu
bölgelere kız öğ-
renciler için özel
İETT otobusleri
tahsis ediyor.
(Fotoğraf:
ERDOĞAN
KÖSEOĞLU)
MUFETTIŞLER DEVREDE
Yargıda irtica
soruşturması
lyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Adalet Bakanhğı'nın,
adlı ve idari yargıda "tarikat bağlanülan olduğu, tarikat ör-
güttenmesinde rol oynadıklan, kadın eli sıkmadıklan ve ha-
rem-selanüucuyguladıklarT gerekçesıyle 40 yargıç ve sav-
cı hakkında başlanığı soruşturmanın kapsamı genişletildi.
Bakanlıkta görevli yaklaşık 120 müfettişin, şimdiye kadar
gelen ihbarlar üzerine hemen hemen tüm kentlerde soruş-
turmaya koyulduklan bildirildi.
tlk aşamada sıcil dosyalan üzerinde inceleme yapan mü-
fettişlerin, daha sonra gittıkleri il veya ilçenin askeri ve sı-
vil yetkılıleri ile temasa geçip yargıç ve savcılar hakkında
özel bilgiler topladık-
lan belirtildi. Alınan
bilgiye göre müfettiş-
ler, yargıç ve savcüar
hakkında "Eşlerinin
veya kız çocuklannın
türban takıp takma-
djğı, çocuklannın
hangi okula gittıkleri,
Gürüz'den
türban ^
uyarısı
HATAY (Cumhuriyet) -
Yüksek Öğretim Kurumu
(YÖK) Başkanı Kemal Gü-
riiz, rektörleri üniversitelerde
kılık kıyafet kurallannın sıkı
uygulanması konusundayeni-
den uyardı.
Reİctörler Komitesi'nin dûn
Hatay'da yapılan toplantısuı-
da görevlileri uyaran Gürüz,
bu konuda her türlü önlemin
alınmasını, gerekirse öğrenci-
lerin ailelerine mektup yazıla-
rak bilgi verilmesini istedi.
Üniversitelerce öğrenci veli-
lerine gönderılecek mektup
ise şöyle: "Yürürlükteki ka-
nun ve yönetmelikler ile Ana-
yasaMahkemesi,idariyargjve
Avnıpa İnsan Haklan Komis-
yttnu kararlanna göre, kamu
görevlUerinin ve öğrencilerin
başörtüsii Oe üniversitelere gir-
raesi disiptin suçu oiuşrunnak-
tadır. Türkiye Cumhuriye-
n'nde göre\ yapan tüm yöne-
tici ve öğrencilerle. her düzey-
deki personelin bu kararian
gecikdrmedenyerinegetirme-
â kanunlarımız gereğidir. Bu
tususun gerçekleşmesi veveli-
abulunduğunuz öğrendmizin
»erhangi bir disiplin cezası al-
namasL eğitimini aksatma-
lan tamamlaması için gerekti
cikuıi yapmanızı. uyan ve
fğütterde bulunmanızı, soru-
•un çözümii konusunda bize
'arduncı olmamzıdiöyorum."
mesai saati dışında
kimlerie irtibaüı ol-
duklan,boş zamanla-
nnda veya hafta son-
lannda nerelere git-
tikleri, hangi yayınla-
n izledikleri ve ne tür
etkinlikler içinde bu-
lunduklan ve zaafla-
nnın neler olduğu"
konulannda bilgi top-
luyorlar.
Cezaışleri Genel
Müdürlüğü'yl
e
koor-
dineli olarak çalışan
müfettişlerin raporla-
nnda suç unsuruna
rastlanırsa. Teftiş Ku-
rulu Başkanlığı tara-
findan Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Ku-
rulu'na götürülecek.
Türkiye Barolar
Birliği (TBB) Başka-
nı Eralp Ozgen Erci-
yes Üniversitesi Fen
Edebiyat Fakülte-
si'nde türbanlı öğren-
cilerin okula kayıtla-
nnm yapılmaması ne-
deniyle Dekan Prof.
Yunus Akçamür ve
okul idarecileri hak-
kında soruşturma
açan Yozgat Cumhu-
riyet Başsavcısı Reşat
Petek hakkında Ada-
let Bakanlığı'na suç
duyurusunda bulun-
du. Petek, önceki gün
yaptığı açıklamada
•'lirbanlı öğrencilerin okula devam etmelerinin yasal hak-
aıolduğunu" savunmuştu. Özgen Adalet Bakanlığı'nadün
»ediği dilekçede, Anayasa Mahkemesi'nin Mart 1998 yı-
ıxia verdiği bir karan anımsatarak şöyle dedi: "Anayasa
Vlhkemesi'nin bu karanna karşm 'yasal haklan olmalan-
ıakarşın türbanlı öğrencıleri okula almayan" şeklinde bir
,sı yazabflen Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı, boylece Ana-
,-aB Mahkemesi kararuu hiçe saydığını göstermis ve anaya-
>^un 153. maddesine ay kın da\ ranmışür."
)zgen, türban lehindeki karanna Din Işleri Yüksek Ku-
-mu'nun bir fetvasım dayanak gösteren Edirne tdare Mah-
c&eıesı Başkanı AH Kazan'ı da Adalet Bakanı Hasan De-
iHİcurdu'na şikâyet etmiştı. Denizkurdu, bunun üzerine so-
~*urma başlatmıştı.
MU Atatürk Eğitim Fakültesi'nde türbanlı öğrencilerin kayıtlan yapılıyor
'YOK genelgesi uygulanmıyor'
YTJSUF ZİYA AY
Marmara Üniversitesi'nde
YÖK'ün türban yasağı deliniyor.
YÖK'ün, türbanlı ve şakalu, _J
öğrencilerin üniversitelere ' "'•
giremeyecekleri yönündeki
genelgesine karşın türbanlı
öğrenciler, Marmara
Üniversitesi (MÜ) Atatürk
Eğitim Fakültesi'ne serbestçe
gırebiliyor ve kayıt
yenileyebiliyorlar.
Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin
gelecekteki öğretmenlerini
yetiştirmek üzere kurulan
Marmara Üniversitesi Atatürk
Eğitim Fakültesi, YÖK'ün tüm
• Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin gelecekteki
pğretmenlerini yetiştirmek üzere kurulan Marmara
Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi, YÖK'ün tüm
••"'• -'üniversitelerde türban yasağı jgetiren genejgesini
Rb
"!
"!
- ' uyguramıyor. !
üniversitelerde türban yasağı
getiren genelgesini uygulamıyor.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal
Gürüz imzasıyla tüm
üniversitelere gönderilen ve
türbanlı öğrencilerin üniversite
kampuslanna ya da binalanna
alınmamalan yönündeki
Istanbul Bölge İdare Mahkemesi
karannın tüm üniversitelerde
uygulanmasıru içeren genelge,
MU Atatürk Eğitim
Fakültesi'nde uygulanmıyor.
Üniversiteye türbanlı fotoğraf
bulunan kimliklerle serbestçe
girip çıkabılen türbanlı kız
öğrencilerin kayıtlan, öğrenci
işleri biriminde hiçbir engelle
karşılaşılmadan yapılabıliyor.
YÖK'ün, geçen günlerde
yayımladığı genelgeyle
uyulmasını istediği Istanbul
Bölge İdare Mahkemesi'nin
karannda şöyle deniliyor:
"Anayasaya, laiklik ilkesine
ay kın oian ve yükseköğretimin
amaç ve düzeniyle bağdasmayan
özgürlük savunuiamaz ve
korunamaz. Yükseköğretinıia •• ı •
dersliklerinde ve UgiK yerlerde
dinsel inantları simgeleyen
belirtilerden ve yükseköğretimde
kanşıklık ve karmaşa yaratan ve
huzur bozan durumlardan uzak
kalınması zorunluhığu
gözetüdiginden, laik eğitim
kuralına ve yükseköğretim ilke
\e amacına ve yükseköğretimin
düzeninin sağlanmasma aykınnk
teşkii eden eylemlerin
demokratik bir hak otduğu
savunuiamaz."
Bahçelievler'de
referandumlu
hizmet
Bahçelievler Belediye Başkanı
Saffet Bulut, daha önce
belediye sınıriarındaki
ay dınlatma sLstemi için
yapılan halkoy lamasının,
Fevzi Çakmak Caddesi
üzerinde yaya trafiğine açılan
bölgede de uygulandığını ve
tüm binalann ön cephelerinde
kullanılacak rengin
referandum ile belirlendiğini
beBrtti. E-5 üzerindeki altgeçit
çahşmalannın da hızla devam
ettiğini belirten mimar Saffet
Bulut, "AJtgeçh ve kolektör
için E-5'in ahmda yoğun
biçimde çanşryoruz" dedi.
Bulut, 1 rriryon lira y atınmla
gerçekleştirilen altgeçitin
kazık ve betonlama
çahşmalannın
tamamlandığnu kaydetti.
Yurtdışına kaçan işadamının arkadaşı Bozdemir, sorgulamaya alındı
Evcil'in şirket defterleri inceleniyor
LEVENTGENCELLt
BURSA - AJaattin Çakıa'nın
kasası olarak nitelendirilen
Bursalı işadarm Erol Evcil'e ait
şirketlerin defterlerine, îstanbul
ve Bursa mali polisinin ortaklaşa
düzenlediği operasyonlarla el
konulduğu öne sürüldü.
Ülkücü mafya elebaşısı AJaattin
Çakıcı'yla yaptığı telefon
görüşmeleri kamuoyuna
yansıyan ve Çakıcı'nın
Fransa'da yakalanmasından
hemen sonra yurtdışına kaçan
Erol Evcil'in yakın çalışma
arkadaşlanndan olduğu
bildinlen Bayram Bozdemir'in,
Bursa Emniyet Müdürlüğü
Organize Suçlar Büro Amirliği
ekipleri tarafindan sorgulandığı
ve ilk sorgusunun ardından
tstanbul Emniyeti'ne teslim
edildiği öne sürülüyor.
Bozdemir'e sorguda daha çok
kara para aklama
organizasyonlanna yönelik
bilgisinin olup olmadığının
sorulduğu öğrenildi.
Sadece Iş Bankası'ndan aldığı
150 milyon dolarlık krediyle
banka piyasasını kanştıran ve Iş
Bankası Genel Müdürü Ünal
Korukçu'nun istifasına neden
olan Erol Evcil'in şirketlerinde
telefonlara çıkanlann
"Olağanüstü bir şey yok.
Bayram Bey yülık iznini
kullanıyor" dedikleri öğrenildi.
Cumhuriyet'in ulaştığı bilgiler,
Bayram Bozdemir'in Eze
Zeytincilik Gıda Inşaat ve
Tekstil Sanayi ve Ticaret AŞ ve
Erin lnşaat Sanayi ve Ticaret
AŞ'nin yönetim kurulu üyesi
olduğunu ortaya koyuyor.
Mafyayla ilişkileri aylardır
bilinen ve son kasetlerde adı çok
sık gündeme gelen Erol Evcil'in
polis kökenli eski kurmaylannın
yaklaşık bir yıl önce Evcil'in
yanuıdan aynldıklan öne
sürülüyor. Bursa'da uzun yıllar
Emniyet Müdür Yardımcılığı
görevini yapan Yusuf Ilhan ile
Bursa Emniyet Müdürlüğü
Terörle Mücadele Şubesi'nde
görev yapan başkomiser ve
komiser düzeyındeki eski
polislerin de son dönemlerde
llhan'la birlıkte Evcil'i terk
ettikleri öne sürülüyor.
Cumhuriyet'e son gelişmeleri
yorumlayan bir kaynak, "PoUs
Evcil'in üzerine gitmekte geç
kaldı. Erol E vciL tabir yerindeyse
elini kolunu saüaya saUaya
yurtdışına gittL Şirketlerinde
ismen sorumluluk alan alt düzey
yöneticiler var. Örneğûı Erol
Evcirbı babası Salıh Evcil'in
yönetim kurulu üyelikleri
bulunuyor. Ama Salih Evcü,
köyünden dışanya çıkmamıstır.
Polis, elini daha çabuk rutsaydı,
operasyonlara aylar önceden
başlasaydı, Erol Evcfl bugün
yurtdışında bulunmay acaktı"'
diye konuştu.
Bursa Emniyet Müdürü Kemal
Bayrak, Çakıcı- Evcil telefon
görüşmelerintn kamuoyuna
yansıdığı günlerde bir soru
üzenne, "Gazete haberleri ve
bantlarla is yapmayız. Genei
müdüriüğün bu konuda talimab
yok. Talimat olursa gereğini
yapanz" demişti.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Devlet ve Din Eğitimi
Geçen cumartesi qünü Akatlar Kültür Merkezi'nde
oturum başkanlığınfllhan Selçuk üstadımızın yap-
tığı ilginç bir panele katıldım. TUSES, TESAV ve Fri-
edrich Ebert Vakfı'nın CHP şemsiyesi altında dü-
zenlediği üç günlük bir program çerçevesinde yapı-
lan bu paneide, "2000'li Yıllarda Nasıl Bir Cumhu-
riyet ve Demokrasi" başlıklı bir tebliğ sundum. Pa-
nelin yorumculan Uğur Alacakaptan, Tarhan Er-
dem, Meryem Koray ve ilhan Tekeli idiler.
Bu yazı çerçevesinde amacım, bu programı ve bu
paneli anlatmak değil. Zaten toplantılar kasede alın-
dı ve yakında kitap olarak yayımlanır. Amacım, teb-
liğimin sonrasındaki yorumlamalar sırasında, değer-
li bir yorumcunun, din eğitimi ve devlet bağlamında
ortaya koyduğu görüşleri tartışmak. (Polemik yorgu-
nu olduğum için isim vermiyorum...)
Bu değerli yorumcumuz, devletin din eğitimi ver-
mesine karşı çıkıyordu. "Daha ilkokuldan başlamak
üzere din bilgisi dersinin ne gereği var?" diyordu.
"Devletin Kuran kurslanna müdahale etmesi de de-
mokrasiye aykındır. Devlet daktilo kurslanna karışı-
yormu? 40.000 Kuran kursu varmış, daha çok ol-
sa ne olur?" diye devam ediyordu.
Doğrusu, yorumculann yapacaklan yorumlan ya-
nıtlamak gibisinden bir niyetim yoktu. Fakat böyte-
si biryorumu yanıtsız bırakmanın yanlış olacağını dü-
şündüm ve yeniden söz aldım.
Burada öncelikle, "din eğitimi" kavramı karıştın-
lıyordu. İlk ve ortaöğretimde zorunlu din dersleri ko-
nulması başka bir şeydir, devletin ülke içindeki din
eğitimine kanşmak istemesi ve bu eğitimi kontrol et-
mesi bambaşka bir şey.
Devletin ilk ve ortaöğretimde zorunlu din dersleri
koyması hususu tartışılabilir bir konudur. Hele biz-
deki uygulamada gözlediğimiz üzere, din bilgisi der-
sinde sadece Islamiyet ve Islamiyetin bir mezhebi
temel alınıyorsa, buna karşı çıkmanın belli bir man-
tığı olabilir.
Fakat devletin din eğitimini kontrol etmesine kar-
şı çıkmak, Türkiye gibi ülkeler açısından tam bir "ha-
rakiri" davetidir.
Devletin çok sayıdaki tanımları arasında, benim
çok sevdiğim bir tanım, "Devlet güç ve silah kullan-
ma tekeline sahip bir kurum ve örgüttür" tanımıdırı
Gerçekten çağdaş devlet, özel nedenlerden ötüru
izin verdiği insanlann dışındaki insanlara güç ve si-
lah kullanma izni vermez. Eğer güç kullanımı gere-
kiyorsa, bunu devletin görevlileri yapar.
Bu nedenle devlet, vatandaşlanna özel izinle si-
lah kullanma ve bulundurma ayncalığını tanısa bile,
bunu ancak hafif silahlar için yapar.
Peki devlet, vatandaşlannın ağır silahlar bulun-
durmasına ve kullanmasına neden izin vermez?
Bunun net bir yanrtı vardır. Devlet, vatandaşlan-
nın ağır silahlar bulundurmasına ve kullanmasına
izin vermez, zira, sorumsuz ellerdeki o silahlar bir gün
kendine yönelebilir. Ve devlet bu riski taşımaktansa,
yolu baştan kesmek ister.
Devletin din eğitimini kontrol etmek istemesinin ar-
dında da aynı neden yatar. Peki o zaman şu soru
gündeme gelmeyecek midir? "Din bir silah mıdır?"
Bana sorarsanız, din bir silah değildir ve hele Is-
lamiyet kesınlıkle siyasal mesajlar içermediği gibi, si-
yasal talepleri de yoktur. Ama, eğer bana sorarsa-
nız...
Birtakım insanlar Islamiyeti öyte yorumlamaktadır-
lar ki, pekâlâ, din bir silah biçimine dönüşebilmek-
tedir. Kimi Müslüman ülketerde bunu acı bir biçim-
de gördüğümüz gibi, ülkemiz içinde de Islamiyeti
böyte yorumlamak isteyen gruplar vardır.
Peki bu durumda devlet ne yapacaktır? Devletin
yapması gereken şey, Islamiyetin böyle yanlış yo-
rumlamalarla, bir silah ve düzene bir tehdit biçimi-
ne dönüşmesini engellemekfr.
Ve devletin bunu başarabilmesinin tek yolu da din
eğitimini kontrol etmek ya da din eğitimini bizzat
üstlenerek Islamiyeti bir silaha dönüştürmek ısteyen-
lere fırsat vermemektir.
Parteldeki yorumcumuz, "demokrasi adına" ko-
nuşuyordu. "Demokratik bir toplumda, devlet neden
din eğitimi versin?" diyordu. Gerçekten kulağa hoş
geliyor. Ama boş laf bunlar.
"Madem demokrasi istiyorsunuz, her türlü silahın
sat;ş/n/ serbest bırakalım o zaman" dedim; "ı'nsan-
lar canlan isterse top satın alsmlar, isterse tank sa-
tın alsmlar. Zaten, o fiyata satılan arabalan satın alı-
yoriar. Hoşunuza gidermi" diye sordum.
Gitmedi tabii. Ama en aydın insanlanmız bile kont-
rolden çıkmış ve yanlış yalan yorumlarla siyasallaş-
tınlmış bir dinin, atom bombasından çok daha yıkı-
cı ve tehlikeli olabileceğini göremiyorlar.
Oysaki bunu görebilmek için tarih okumaya bile
gerek yok. Sadece gazete okusalar yeter...
ADT'de Mutlu Son'
Çete-din bezirgânı
ilişkileri sahnede
AMCARA (AA) - An-
kara Devlet Tiyatrosu,
1998-99 sanat sezonuna
"çete-din bezirgânı-kar-
tel" ilişkilerini anlatan bir
oyunla "merhaba" dedi.
Ünlü tiyatro adamı Bertolt
Brecht'in kaleminden bu
üçlü arasındaki çıkar iliş-
kilerini hicveden "Mutlu
Son-Happy End", bas.kent
izleyıcisiyle buluştu.
Sezonun en iddialı ya-
pıtlarından olan "Muthı
Son", tiyatro ustası Ber-
tolt Brecht'in doğumunun
100. yıldönümü dolayı-
sıyla kutlanan "BrechtYı-
h"nda başkente armağan
edildi.
Yücel Erten'in perdeye
aktardığı oyun, Amerika-
Ankara hattında Hollyvvo-
od tarzı müzikal bir kome-
di...Oyunda. çetelerin ba1
şı, mafya babası "Çanrü''
BiIICracker'ı ünlü tiyatro
oyuncusu Çetin Tekindor
sahneye taşıyor. Din taci-
ri Kutsal Ordu'nun gangs-
ter Bill'e gönül veren ele-
manı Lillian HoHday'i Tü-
lay Çimenser başanyla ız-
leyiciyle buluştururken,
Ordu'nun Albay'ı Schre-
iner rolünde Hüseyin Soy-
salan başkentlilen selam-
lıyor. Holly^ood fılmleri-
nin "şaşmaz" mutlu son-
lannı tatlı bir şekılde ala-
ya alan oyun, bira salo-
nunda gizli işler çeviren
Bill ve çetesinin başından
geçenleri konu alıyor.
Bira salonunda soygun
planlan yapan karanlık
çetenin yaşantısına bir
gün sokaklarda din \ e tn-
cil üzerine konuşmalar
yaparak geçimini sağla-
yan Kutsal Ordu'nun ele-
manı Lilian Holıday'in
girmesiyle başlayan oyun-
da, Lilian Bıll Cracker'a
gönül verince ışler değişi-
yor. Aslmda "din tüccar-
hğf" yapan Kutsal Or-
du'nun amaçlannın da çe-
teden farklı olmadığını
gösteren oyunda, giderek
iki grup arasuıdaki ilişki-
ler iç içe giriyor ve bütün-
leşiyor.
Zaman zaman Türki-
ye'ye de göndermeler ya-
pan yapıtta, Gangster Bill,
çete elemanlanndan bıri-
sine "Şimdi bir tane çaka-
nm" deyınce diger mafya
üyesi de Tekindor'a, "Sen,
zaten Çakıcılar'ın şubesi-
sto" karşılığını veriyor.