Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 EKİM 1998 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
leyi nasıl kurtaracağız?
Bir iki gündür sağdan soldan partilerden koro halinde ay-
iı ses yükselıyor:
Kurtuluşumuz "derhal" erken seçimde!
Siyasetçiler kargaşa ortamına ittikleri ülkenin "derhal er-
(en seçim" ile esenliğe kavuşacağına neredeyse yemin
îdecekler!
Oysa, ülkenin dış ve iç sorunlan aralık ayında oluşacak
/eni bir parlamentoya kadar çözümsüzlük ortamına sürük-
enecek, 2.5 ay daha askıya alınacak.
Azınlık olmasına karşın kimi önemli olaylarda ilerieme
jösteren bu hükümet yerine; ya suya sabuna dokunmayan
)ir seçim hükümeti gelecek ya da seçime giden ülkede ar-
ık icraat yapamaz elı kolu bağlı Yılmaz hükümeti ile önem- -
i sorunlann hemen hepsi gelecege ertelenecek.
Üstelik bugünku yönetim ve bu parlamento ile seçim ve
iiyasal partiler yasalarında ulusal yararlar doğrultusunda
jereken düzenlemeleri yapabilecek miyiz? Hayır!
Halkımızı bugünküne benzer bir parlamento seçmeye
:orlayacağız.
Daha önemlisi, çetelere, mafyalara ve bunlarla iç içe olan
)ürokratlara, siyaset adamlanna toparlanma fırsatı bahşe-
tecegiz.
Seçim nedeniyle yönetimden kopan bir hükümet, çete-
erin, mafyalann üzerine nasıl olacak da gidebilecek?
Türkiye'de iktidar boşluğu bekleyenler; örneğin Güney
<ıbns, konuşlandırmayı ertelediği S-300'leri Ada'ya getirir-
;e...
"llan edilmemiş savaş"\n gereği kapımızı çalarsa...
İktidar kaygısına kapılmış hükümet ve partilerle bu day-
ara karşı ulusal karariılığımızı eyleme nasıl dönüştüreceğiz?
Cumhurbaşkanı Demirel'in krizin başladığı günlerdeki
-.erttutumundabirsüredirgözlenen "Zıafff" değişiklik, "der-
ıal" erken seçim önerilerine bir destek, bir işaret sayılıyor.
"Sabnmızın artık taşmakta olduğunu" söyleyerek Suri-
'e'ye karşı silaha davranan devlet; (Demirel) son günlerde
banş olanaklannı sonuna kadar zoriamanın gereğınden"
;öz ediyor.
Su ve benzeri sorunlar bir yana, ama terör konusunda Su-
iye ile ikili görüşmeleri göz ardı etmeyen bir tutum izleni-
•or gibi. Şam, bu gelişmelere bakarak Türkiye ile müzake-
e masasına oturmaya hazır olduğunu sürekli yineliyor.
Vkla gelen olasılık
Akla şoyle bir soru geliyor: Acaba, Türkiye'nin Suriye po-
tikası giderek yumuşayarak "daha banşçılbiriçerik" mi alı-
•or?
Bu soruyu akla getiren bir başka öğe daha var Devleti
önetenler Suriye sorununu birdenbire gündemin alt sıra-
anna çektiler.
Lütfen dünkü gazetelere bakınız: Seçim ve bantlar dışın-
la bir hafta öncekı savaş havasına deginen tek bir haber
Hjjabilir misiniz?
Üstelik seçim haberleri de çelişkili. Eski deyimte "muğ-
ik". Neredeyse bir "temennı" çerçevesinde.
Başbakan, bir protokolle bağlı olduğu CHP ile görüşme-
len adım atmamaya karariı. CHP'den "belihi yasalar için"
BMM'yı çalıştırma vaadi alırsa... Aralık seçimi yatacak!
Bilırsınız; Başbakan ağır aksak çalışıyor.
Baykal'la birkaç gün içınde görüşebilir. Diyelim ki, Bay-
al'dan da aralık seçimine onay aldı. önerge komisyondan
leçip genel kurula inip yasalaşıncaya kadar... Hayli zaman
ieçecek!
Yuksek Seçim Kurulu, yasama organından gelecek ara-
kta seçim buyruğuna elbette karşı çıkamıyor. Ama YSK
laşkanı "sızlanıyor":
"Aralıkta seçim zor" diyor.
Zaten seçimi daha erken tarihlere çekmek, "iemiz. top**, „,
ım" arayan Türkiye'de şaıbelı parti liderierini onca karan-
k işlevlerden kurtarma, bir bakıma aklanmalanna yol aç-
ia anlamına geliyor.
Kocası TBMM komisyonuna geliyor. 15 kilo ağırtığında-
i trilyonlartutanndaki kâğıt paralann, eşinin annesinin "kü-
ücük çıkmından" çıktığını söylüyor.
Kansı geliyor, kocasının söylediklerine tüy dikiyor.
Sorulan yanıtlamıyor ve bir ölüyü tanık gösterme lauba-
iği ile "Keşke annem yaşasaydı da ona sorsaydınız" di-
or. Malvarlığının hesabını vermekten kurtuluyor.
Nısan 1999, şaibelerin yargı önüne çıkması için bir umut-
j.
Aralık 1998 ülkemize değil, şaibelere kurtuluşu müjdeli-
or.
Şaibelerte ilgili, bütün ciddi araştırmalar ve sonuçlan...
Yargı yerine çöp sepetini boyluyor.
Türkbank'ta devlet eliyle zarar
• Baştarafı 1. Sayfada
1994 yılında bankanın kânnın sennayesine
oranı yüzde 21.53, 1995 yıhnda yüzde 53.3
ıken bankanın geri dönmeyen kredilerinm \e-
rildiği 1996 yılında bu oran yüzde 7.8'e dü-
şüyor. Tûrkbank, 1997 yılında ise danışman-
lık şirketi Arthur Andersen'e hazırlatılan bi-
lançoda yaklaşık 66 trilyon lira "net zarar*
göstenyor
Bankanın sermayesinin 50 trilyon liraya çı-
kanlması karanyla bırlikte, 1997 yılı kârhlık
oranı eksi yüzde 1.3 olarak hesaplanıyor.
Zarar-ö'zkaynak dengesi
Bankalar Bırliği'nın 1997 raporundaki
Türkbank venleri de 1996'dan itibaren olum-
suz gidışi göstenyor. Rapora göre net dönem
kânnın ortalama toplam aktiflere (nakit değer-
ler, Hazine bonolan, ıç borçlanma tahvilleri
gibi) oranı 1995 yılında yüzde 1.9 iken 1996
yılında yüzde 0.1'e, 1997 yılında ise eksi yüz-
de 28.5 'edüşüyor.
EvciTe usulsüz kredi
Öte yandan Türkbank Teftiş Kunılu'nun ha-
zırladığı raporda, bankanın zor duruma düş-
meye başladığı 1995-1996 yıllan ile Alaattin
ÇaJacı'ya yakınlığıyla bilinen Enrt Evcfl'in
kullandığıkredilerarasında ise önemli bir bağ-
lantı olduğu görülüyor.
Evcil'in, dönemin Türkbank Genel Müdü-
rü Oğuz Özkan' ın talimatlanyla mali durumu
zayıf olan 6 şirketi aracılığıyla 36 milyon do-
lar kredi kullandığı belirtilen raporda, banka-
nın kredi kullandırma yetkisi yönetim lcurulu
ve kredi komitesi aracılığıyla gerçekleştirilir-
ken Evcıl için bu prosedürün işletılmediği
açıklanıyor.
Eşrefoğlu'na aktanlıyor
Eze Zeytincilik, Erev Tekstıl, EEV Otomo-
bil, Hilalyıldız Tekstil, Voynak Tekstil ve Ha-
sıp Iplikçilik'e kullandınlan kredilerin, Eşre-
foğlu Şirketler Grubu' na havale edıldiği ıddıa
edilen Teftiş Kurulu Raporu'nda "Voynak
Tekstil, 250 miryar liralık senet karşılığı kredi-
nin (SKK) 220 mihannı Toprakbank Bursa
şubesine Erol Evcil adına EFT olarak gönder-
miştir. Bu durumda söz konusu kredinin Erol
Evcil, dolayısryla EşrefoğJu Grubu tara&ndan
kuüanıldığı görülmektedir" denıliyor.
Raporda, vadesı gelen faizlerin ödenmesı
gerektığınde Türkbank'ın iştırakı olan Ticaret
Faktoring'ten kredi alınarak ödendiğinı belir-
tiliyor.
Raporda Eşrefoğlu, Eze ve Erev firmalan-
nın 1 Ocak 1996 -31 Mart 1996 tarihleri ara-
sındaki ödenmesi gereken devre faizlennin
Erev firmasına, bankanın işriraki Ticaret Fak-
toring tarafından alman krediyle karşılandığı-
nın anlaşıldığı açıklanıyor. Bu amaçla fakto-
ring şirketinden 17-26 Nisan 1996 arasında
alınan toplam 433 milyar lıra paranın, Türk-
bank Bursa şubesine EFT yoluyla gönderildi-
ği ortaya çıkanlıyor.
Evcil'in tüm firmalann bilanço ve kâr-za-
rar cetvelleri alınmasına karşın bilgilerin ye-
minli mali müşavırden onaylattınlmadığı be-
lırtılen raporda "Bu durum Bankalar Kanu-
nun 46. maddeye aykındır" deniyor.
30 Haziran 1996 tarihinde Merkez Banka-
sı'nm hesaplamasma göre 6 şirketin tüm ban-
kalardan kullandığı kredi nedeniyle oluşan
riskin toplam 15 trilyon 497 milyar 777 mil-
yon lira olduğu açıklanırken fırma yüksek kre-
di borcu yükü altında olduğuna dikkat çekili-
yor. Teftiş Kurulu raporuna göre Türkbank'ın
6 Eylül 1996'da 6 firmada toplam 3 tnlyon 140
milyar liralık nski olduğu, buna karşın temi-
natlann 878.3 milyar lira olduğu belirtiliyor.
Teftiş Kurulu incelemesinde Eze'ye bağlı 6
şirkete Oğuz Özkan'ın talimatlanyla 22 Mart
1996 tarihinde 250 milyar lira SKK kullandır-
dığı, yönetim kurulu karannın ise 26 Mart
1996'da çıktığı belirtiliyor. Evcil'in şirketle-
rine önce Özkan'ın talimatı ardından yönetim
kurulu ve komite karannın çıktığı birçok kre-
di verilıyor.
Raporda kredi karşıhğı olarak gösterilen te-
minat çeklerinın büyük tutarlı olanlannm ger-
çek tican ılişkiye dayanmayan çekler olduğu.
büyük kısmının keşide tarihinde ödenmeyip
ilgililere iade edıldiği de ortaya çıkanlıyor.
Önce kredi verip ardından yönetim kurulun-
dan ve kredi komitesinden geçıren Oğuz Öz-
kan'ın bankayı zarara soktuğu belirtilirken
kredi verilmesınin ardmdan kredi komitesin-
de değerlendirip kullandınlmasına onay ve-
ren, yönetim kurulunda bilahare karar alın-
masını sağlayan komite üyeleri Ahmet Ar-
kun, Erdoğan Aram ve Doğan Tümay hakkın-
da dava açılmasma karar venldığı söyleniyor.
Eralp Ozgen'den Hplik' savunması
ANKARA (CumhuriyetBürosu)
- Türkiye İş Bankası- Eze Zeytin-
cilik olayı, 4 bin tonluk "ipflk skan-
dalTna da sahne oldu. fş Banka-
sı'nm rehin aldığı ipliklerin Erol
EvciJ tarafından depolardan "kaçı-
nlmasında" suç unsuru bulunma-
dığı yönünde rapor hazırlayan Tür-
kiye Barolar Birligi Başkanı Prof.
Dr. Eralp Özgen, "Ben binmsel bir
rapor hazuiadım. Dosyayı ceza hu-
kuku yönünden inceledim. Ceza
hukuku öğretim üyelerinin görüşle-
ri ileYargıtay içtiharJan çerçe>«sin-
de durumu orta>-a koydum" dedı
Eze'nin kredilen karşılığında
rehnedılen 4 bın ton ıplıkten 3 bın
100 tonu Genel Müdür Yardımcısı
Berhan Civelekoğlu'nun izniyle ia-
de edılmiştı. Kalan iplik, Evcil'in
adamlan tarafından 1997 yıl başuı-
da depodan kaçınldt.
Aynı zamanda bankanın başhu-
kuk müşavin olan Prof. Özgen, ce-
za hukuku yönünden hazırladığı
görüşünde, bir dava açılmasından
sonuç alınıp alınmayacagı husus-
lannın belirsiz olduğunu savundu.
'Hırsızhkyok'
özgen goruşünde şunlan kaydet-
ti: "\'asakrunızda böyie birfiiİeu> -
gulanabilecek bir hflkûm mevcut
değildir. İlk başta hırsızhk düşünü-
lebflir. Ancak hırsızakta temel un-
sur başkasuun malını almaktır. Oy-
sa burada Evcil, başkasının değil
keDdi malını almaktadır. Dolandı-
nahk unsurlan da me\ cut değildir.
MaL doğrudan doğruya depodan
aluimış. herhangi bir hile ile mağ-
dur yanılblarak bir işlem yapılma-
nuşnr. Konut dokunulmazhğını ih-
lal suçu da söz konusu olamaz. Yar-
grtay kararlanna göre bu suçancak
meskenlerdeişlenebilir, işyeri,depo
gibi yerierde bu suç söz konusu ola-
maz."
Özgen. Cumhuriyet'in sorulan-
nı yanıtlarken, genel müdürlüğe
sunduğu raporun gelişmelen cezaı
yönden değerlendiren bir bılımsel
çalışma olduğunu kaydetti. Rapor-
da Türkiye'nin önde gelen ceza hu-
kukçulannm görüşlen ve Yargıtay
içtihatlan yönünden olaylan değer-
lendırdiğinı belirten Özgen, sorum-
lu olduğunu savunduğu şube mü-
dürü Mehmet Ertaş hakkında suç
duyurusunda bulunulduğunu söy-
ledi.
Özgen, kredinin batınlmasına
ılişkin sorumluluk konusunda her-
hangı bir değerlendirme yapmaya-
cağını, kredilerin yönetim kurulu
karanyla verildiğini belirttı.
Özgen, ışine son verilen hukuk
müşavin Mehmet MustafaGüneş'e
avukat tuttuğu için banka sırlannı
ifşa ettiği suçlaması yöneltmedigi-
ni, bu suçlamanın teftiş kurulunda
yapıldığı yönünde iddıalar bulun-
duğunu behrttı.
Ozgen, hukuk müşavinnuı işine
"banka sırlannı ifşa etmek ve suç
duyurusunda bulunarak bankanın
yöneticUerini küçük düşürmek ve
leketemek" gerekçeleriyle son ve-
rildiğini söyledi.
Özgen, usulsüz işlemler konu-
sunda sorumluluğun şube müdürü
Ertaş'ın üzenne yıkılarak olaym
kapatıldığı iddialanrun anımsatıl-
ması üzenne, "Söz konusu değil.
Konuyla ilgili bir dava sürüvor.
Mahkeme. Mehmet Mustafa Ğü-
neş'in müdahale dilekçesinden son-
ra dosyayi yeniden bilirkişrve gön-
derdi. Savcılıga yapdan bir de suç
duyurusu var. Yargı, varsa yeni
sorumlular. bunlan saptayipgereği-
ni yapar" dıye konuştu.
Yargıtay Ozer Çiller'in
6
Ya kaset ortaya çıkmasaydı?'
mahkûmiyetini bozdu
"-' ANKARA (Cımıtlüfiyet Bürosn) -^"ftrgıfây 6. Ceza
Dairesi, Özer Lçuran ÇOler'e verilen mahkûmiyet ka-
rannı bozdu.
Yargıtay 6. Ceza Daıresı, davayla ilgili temyiz ınce-
lemesini dün sonuçlandırdı. Daıre, Özer Çiller, Mar-
san AŞ'nın avukatı AtüTa Özer ile Ankara 25. Noter
Başkatıbı Yusuf lygurtaş'ın "görevi kötüye kuDandı-
ğı" gerekçesiyle önce 5 ay hapis, daha sonra 1 milyon
916 bin 666 biner lıra ağır para cezasına çarptınlması
ve bu cezanın ertelenmesine ilişkin hükmü oybirliği ile
bozdu Daıre. ''mevcut deifllerle mahkûmiyete gidfle-
meyeceğmi" bozma gerekçesı yaptı.
6. Ceza Dairesi. Özer Çiller'in "ıtsmi betgede jah-
tecflik" fıilinden beraatine ilişkin hükmü de onayladı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tebliğname-*
sinde de mahkûmiyet hükmünün bozulması ve beraat
kararlannın onanması yönünde görüş bildirilmişti.
FIRSAT
SÜPER
ARMAĞAN
Ricky Martin
konserlori için
%2O îndirim
kupontı...
Özol
Ricky
Martin
albümii...
Ricky
Marfin'fn
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Mesut
Yıhnaz'ın haziran ayından
beri bildiklerini açıİdadığı
Çakıcı-VTğit ıhşkısıne kar-
şın Türkbank'ın bu işada-
mına satılması siyasi kulis-
lerde yeni soru işaretleri
yarattı.
Birçoğu doğrulanan bıl-
gilere göre, Başbakan'ın 4
ay önce bildiği bağlantıyla
ilgili olarak üç bakanlık 1
ay önce soruşturma yap-
mış, lçişleri Bakanlığı uya-
nda bulunmuş ve soruştur-
ma 12 Ekim Pazartesı gü-
nü belirli bir aşamaya gel-
mişti.
Bu durumda özellikle
CHP milletvekillen, "Bü-
tün bunlara rağmen banka
neden ağustos ayında saül-
dı ve kaseti ortaya çıkarma-
sak ne olacakü" sorusunu
gündeme getirdiler.
CHP Istanbul Milletve-
kili Mehmet Sevigen, Baş-
bakan Yılmaz' ın yanıtla-
ması istemiyle TBMM
Başkanlığı'na verdiği soru
önergesınde, Türkbank
ihalesi sürecinde Hazı-
ne'den sonımlu Devlet Ba-
kanı GüneşTaner'ın Kork-
maz \1ğit-Alaattin Çakıcı
ilışkisinden haberdar olup
olmadığını sordu.
Yıhnaz, kaseti açıklayan
Fikri Sağlar'la yaptığı gö-
rüşmede, Yiğit- Çakıcı te-
lefon görüşmesinden hazi-
randan bu yana haberdar
olduklannı söyledi.
Alman bilgiye göre Yıl-
maz bu görüşmede "Kork-
maz Yiğit benden ısraria
randevu istedi. Görüşmeyi
geri çevirdim, ancak Hüsa-
mettın Cindoruk'un ricası
ve 'lyı adamdır' demesi
üzerinegörüşmeyi kabul et-
tim" yönünde bilgi verdi.
Başbakan Yardımcısı
Bülent Ecevh ise konuyla
ilgili duyumlann 'bir ay ön-
ce' kendilerine ulaştığını
belirterek üç bakandan olu-
şan komisyonun soruştur-
ma ve incelemeler yürüttü-
ğünü bildinnişti.
Karapara kuşkusunu bil-
diren Ecevit, inceleme ve
soruşturmalann Başba-
kan'ın bilgisi ve onayıyla
yürütüldüğünü de eklemiş-
ti.
Bu arada, lçişleri Bakan-
lığı 'nın bir 'kripto' ile Ha-
zine'yi uyardığı bilgisi ku-
lislerde konuşuldu.
Yiğit ise kasetın ortaya
çıkmasından sonra yaptığı
yazılı açıklamada, yurtdı-
şında banka satın almak ıs-
tediğini, ancak Devlet Ba-
kanı Güneş Taner ile Mer-
kez Bankası Başkanı Gazi
Erçel'in, Türk Ticaret Ban-
kası'nın satış ıhalesıne gir-
mesinı önerdiğını söyledi.
Erçel, bu öneriyı doğru-
ladı. Başbakan ile yardım-
cısı gelışmelerden haberdar
olduklannı belirtırken Gü-
neş Taner, Yiğit-Çakıcı
bağlantısını kasetin açık-
landığı gün öğrendiğini sa-
vundu.
Yiğit öncekı gün yaptığı
yazılı açıklamada, 6
Ekim'de başlayan incele-
melerin 12 Ekim'de (kase-
tin açıklanmasından 1 gün
önce) sona erdığini, böyle-
ce aklandığını savundu.
Bu gelişmelen yan yana
koyan kaynaklar şu değer-
lendirmejd gündeme getir-
diler: "Oncelikle, Güneş
Taner ile diğcr hükümet
yetkiBlerinin açıklamala-
nnda çelişki var. Bilgilerin
doğruluğunu kabul eder-
sek, Başbakan'uı ihaleden
2 ay önce biküği bağlan&ya
ve ihaleden kısa süre önce
açılan sonışturmalara kar-
şın banka Korkmaz Ylgit'e
saühyor. Başbakan Yar-
duncısı bu kuşkularla ilgili
olarak' gü\ endıklen bır ga-
zete yönetıcisıni uyardıkla-
nnı' açıkhyor. Ancak Yi-
git'in \ ılmaz'la buluşması-
na bizzat Hüsamettin Cin-
donık aracıuk ediyor ve
Başbakan bu görüşmenin
içeriğiyle ilgili bilgi vermi-
yor. Bu kuşkulu bağlanb-
larda adı geçen işadamına
Türkbank'ı bizzat üst dü-
zey bir bürokratla bir ba-
kân teklif ediyor."
Prof. Doğan: Çakıcı
ile ilgim vok
Kartal Devlet Hastanesı
Göz Anabilim Dalı'nda gö-
rev yapan Prof. Dr. Ömer
Kamil Doğan. "Çakıcı'yia
hiçbir ilgim yok" dedı. Pa-
saportunun geçen yıl çalın-
dığını belirten Prof. Kamil
Doğan. "Pasaportu Hacı-
hüsrevli kadınlann çaldığn
nı tespit ettik. Emniyete
isimlerini verdik. Ancak
hiçbir şey yapdmadı" şek-
linde konuştu.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
diye başlayan sözler, bizde bu çağnşımı yaptı.
Türkiye, 1980'li yıllardan bu yana şöyle bir olum-
suzluğu yaşıyor:
Gelen her iktidar kendi "dönem zenginini" ya-
ratmak istiyor. Musluk ellerinde olunca, bunu ba-
şarmak da zor olmuyor. Seçim öncesinde "na-
musluluk" taslayanlar, seçim sonrasında muslu-
ğu 'tes'lıyor.
Partimiz Anavatan...
Cüzdanımız avantadan...
Doldur babam doldur...
Bu en 'doğru ypl'dur...
1980'li yıllar, "Özal zenginlerinin" devletin tüm
organlannda koltuk oynattığı dönemdi. Daha ön-
ce adı sanı duyulmamış kişiler, birden ihale zen-
gini olup nevalelendiler...
"Hayalleri" o kadar genişti ki, "ihracatı" trilyon-
lara değdi...
Daha önce yaşamında üç yıldızlı otelde gecele-
memiş olanlar, beş yıldızlı otel sahibi oldu.
Dikili ağacı olmayanlar, televizyon kanalı dikti...
Televizyon kanalını dikenler, gözlerini devletin özel-
leştirme ihalelerine dikti...
1990'lann başında sahneye "Demirel dönemi
zenginleri" çıktı. Yıllarca muhalefette kalmanın fa-
turasını, affedersiniz acısını çıkardılar. Arada işin
suyunu da çıkardılar ama, Demirel Köşk'e çıkın-
ca, dönmekte geç kalmadılar. Burada araya girip
altını çizelim. Dönem zenginleri kendi içlerinde iki-
ye ayrılıyor:
- Her dönemin adamlan.
- Bir dönemin adamlan.
Ikinci şıktakiler, "Bir voli vuralım, keyfimize ba-
kalım" diye düşünenler. Belli bir iktidar dönemin-
de parlıyorlar, sonra yeni iktidara ya dönemiyorlar
ya da eski iktidara çok fazla bağımlı olduklan için
orada kalıyoriar.
Birinci şıktakiler ise daha profesyonel çalışıyor-
lar. Mevcut iktidarla ilişkilerini iyi tutanken, olası
yeni iktidar adaylanna da arada selam vermeyi ih-
mal etmiyoriar.
1990' lann ikinci yarısına gelirsek. Parçalı bir gö-
rünüm ortaya çıkıyor. REFAHYOL elini çabuk tut-
tu. Her iki parti de döneminin adamlanna gerekli
çıkmalan yaptı. Refah kanadı işi o kadar "tabana
yaydı" ki, Konya yöresinde vergi denetimi yapıl-
maması bile sağlandı!
Reçete-Peçete-Gazete...
Geldik Yılmaz dönemine.
Artık, "mevsimlik Başbakan " tartışmalannı aştı.
O da, "dönemlik Başbakan" yolunda ileriiyor. Yıl-
maz, gerek muhalefette gerekse hükümete geli-
şinde sık sık altını çizdi:
"Çetelerie mücadele boynumun borcu."
Hakkını yemeyelim. Yılmaz çetelerie mücadele
ediyor. Son dönemde yurtiçinde, dışında yakala-
nan kişiler bunun kanıtlanndan biri. Ancak ortada
bir karmaşa var.
Yılmaz, Çakıcı'nın mutlaka ve mutlaka yaka-
lanmasını "emrediyor". Yakalanıyor. Yılmaz,
Aşık'ın Çakıcı aşkı ortaya çıkınca, "Hedefleri hü-
kümeti devirmek" diyor.
Hartan aynlmıyoruz... Az sonra... Çakıcı-Yiğit
görüşmesi ortaya çıkıyor. Ardından yalanlanma-
.yan bir iddia:
- Yılmaz, her şeyi biliyordu. Türk Ticaret Ban-
kası ihalesinin Yiğit'e gitmesi yönünde tavıraldı...
Bu durumda ortaya şu çıkıyon
- Yiğit, Çakıcı'dan ve Yılmaz'dan destek aldı!
Altını çizelim, bunu yalanlanmamış bir iddia ola-
rak ortaya atıyoruz. Yılmaz, aksi yönde açıklama-
lar yaparsa dikkate alacağız.
"Son dönem" ihalelerinde de, daha önce adı
duyulmamış ya da hızla yükselen kişilerin finale
kalması, bize yazının başlığını anımsatıyor.
Burada ürkütücü bir soru daha ortaya çıkıyor
- Yılmaz çeteleri, iyi çete kötü çete diye ikiye mi
ayınyor?
Çete var, her derde reçete...
Çete var, sil at peçete...
Ne yazık ki buna bir uyak daha geldi:
Çete var, al-sat gazete...
Eroin operasyonu
• tstanbul Haber Servisi - lstanbul Narkotik Şube
Müdürlüğü'ne bağlı ekiplerce tstanbul'da dün
düzenlenen operasyonda, piyasa değeri yaklaşık 1
milyar 800 milyon lira olan, 4 kilo 390 gram eroin ele
geçirildi.
BHim merkezi açılışı
• lstanbul Haber Servisi - Bilim Merkezi Vakfi,
Deneme Bilim Merkezi'nin yeni programını hizmete
açtı. Merkezde konferans, internet, bilgisayar, bilgi
teknolojileri ve sinema salonlan bulunuyor.
KMMCftN
Nobel K. trlanda
• Baştarafı 1. Sayfada
dan ötürü' bu yılın Nobel Banş Ödülü'ne layık görüldü.
Norveç Nobel Komitesi şu açıklamada bulundu:
"Kuzey Irlanda'da dinsel, ulusal ve sosyal anlaşmazlık
30 yıl içinde 3500 can aldı. Ülkenin politik liderlerinden
John Hume, anlaşmazlığın banşçıl ve kahcı bir şekilde çö-
zülmesi için sürekli olarak \e karariı bir şekilde çalıştı. 10
Nisan 1998'deimzalanan anlaşmamn temelinde Hume'un
ilkeleri yatmaktadır.
Kuzey lıianda'mn geleneklere en çok bağlı partisinin li-
deri olarak David Trimble, büyük bir cesaret örneği gös-
tererek karşıhkh görüşmelerin en kritik döneminde banş-
la sonuçlanacak olan çözümler önerdi. Kuzey trlanda hü-
kümetinin başı olarak kahcı bir banş için gerekli olan kar-
şıhkh güvenin doğmasına önderlik etti.
Norveç Nobel Komitesi aynca, B.Britanya. Irianda ve
ABD hükümetlerinin banş sürecine olan olumlu katkıla-
nnı vurgulamak istemiştir. Norveç Nobel Komitesi, bu an-
iaşmanın yalnızca K.lrlanda'da kahcı bir banşa kavuşut-
masına değil, dünyanın birçok bölgesindeki dinsel, etnik
ve ulusal anlaşmazhklann da banşçıl yöntemlerle çözüm-
lenmesine katkıda bulunmasuu dikmektedir."