Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 OCAK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
ŞtRKETLERDEN
• AKTAŞElektrik
mevcutyazüım ve
verüerini Oracle
veritabanına aktanyor.
Kayıt ilavesi günlük 100
bin adet olan Aktaş
Elektrik'in, bilgi işlem
platformunda başlattığı,
Oracle çözüm
ortaklanndan AJternatif
yazüım grubu tarafindan
yürürülen projenin amacı;
Aktaş Elektrik'in
bilgisayar kullanım alanını
genişjeterek, hizmetin
kesintisiz oimasını
sağlamak.
SIEMENS
• SIEMENS çahşanlan
150. kuruluş yıldönümü
vesilesiyle Ankara'da bir
araya geldiler. Bu
çerçevede geçtiğimiz
günlerde Simko A.Ş.'nin
Ankara'daki yeni
binasında toplanan Simko
çalışanlan. yapılan bır
çekilişle armağanlar
kazandılar.
BRELLI
• PIRELLI, üretimüıin
dünyada 125-, Türkiye'de
35. yılını kutluyor. Türk
Pireüi. Pirelli Ğrubu'na
baglı olarak 1960 yılında
kurulmuş ve 1962 yılında
UkTürklastiğtai '
iiretmişti.
• ANGORA
EVLERİ'nin ılk etabı
Temmuz 1998"de
tamamlanıyor. Ankara'nın
batısında kurulan Angora
Evleri kent merkezine 15
kılometre uzaklıktaki
Beysukent mevkiinde
bulunuyor.
• NÖVELL, bu yüın
dördüncü çeyreğini 269
milyon dolar gelir \e hisse
başmaO.02 dolar kârile
kapadı. Böylece üıüü
yazüım şirketi Novell
19*7 yıhnda 1 milyar
dslaruk getire ulaşmtş
oidu.
• BOYNER HOLDİNG,
geçen aylarda
yayımlamaya başladığı
kişisel gelişim kitaplanna
bir yenisini daha ekledi.
Tıp doktoru ve
uluslararası bir üne sahip
psikiyatrist Elisabeth
Kübler-Ross tarafindan
1969 yılında kaleme
alınan "Ölüm ve Ölmek
Üzerine", yirminci
yüzyılın sonlannda
yapılan en önemli
psikolojık çalışma olarak
kabul ediliyor.
• KOÇBANK,fitreve
zekâtlann Türk Hava
Kurumu'na verilebilmesi
için kartlı ödeme sistemini
devreye soktu. Koç Bank,
kredi kartı ile yapüacak
işlemlerin en kolay şekilde
gerçekleştirilebilmesi için,
niifus yoğunluğu fazla
olan kabul noktalarında
gerçek anlamda kablosuz
çalışan P.O.S. terminalleri
bulunduracak ve kesintisiz
hizmet verecek.
• COMPAQ, Şubat '98
sonuna kadar sürecek olan
kampanyasıyla, ProSignia
200 Sunucular'ı
masaüstü PC fiyatına
tüketicilerine sunuyor.
Küçük ve orta
büyüklükteki işletmelere
yılın fırsatı olarak
sunduğu bu üriin 3 yıl
boyunca müşteri yerinde
"Hata Öncesi Garanti"
uygulaması kapsamında
yer alıyor.
• ULUSOY HOLDtNG
bünyesinde yer alan
Ulusoy Otobüs
Işletmeleri 60. Genel
Kurulu 1997'nin son
günlerinde
gerçekJeştirildi. Ulusoy
Ticari Yatınmlar
Holding A.Ş. Yönetim
Kurulu Başkanı Yılmaz
Ulusoy Genel
Başkanlığa seçilerek,
otobüs ışletmeleri 2 yıl
süre ıle sorumluluğuna
bağlandı.
Cumhuriyet tarihinin en yüksek fiyatlanyla yeni bir yıla girdik
Vlııtfağı zor bir yıl beldiyorFATMAKOŞAR
Geçen koca bir yılın neredeyse her haf-
tasına yeni zamlarla giren Türkiye, aynı
zamlann getirdiği yükle 1998'e merhaba
dedi.
Yılm yansına kadar REFAHYOL hükü-
metinin, sonra da ANASOL-D'nin istik-
rarprogramlan çerçevesinde yaptığı zam-
lann altında ezilen dar ve sabit gelirli,
cumhuriyet tarihinin en agır fiyatlanyla
yeni yıla girdi.
Güvenoyu aldıktan üç gün sonra iğne-
den ipliğe kadar piyasada her şeyi etkile-
yecek akaryakıt zamlanna 6 aydır ara ver-
meyen hükümetin, enflasyonu düşürmek
için yaptığı fiyat artışlannın yükünü dar
ve sabit gelirli çekmeye devam ediyor.
Bir yilda enflasyonu yüzde 50'ye çek-
meyi vaat eden hükümet, uyguladıgı po-
litiİcalarla mutfaktaki enflasyonu yüzde
115 civanna, yoksulluk sınınnı 153 mil-
yon 869 bin liraya çıkardı. Yılın son ay-
lannda da devam eden fıyat düzenlemele-
riyle mutfak enflasyonu, geçen yılın aynı
dönemine göre büyük bir artış gösterir-
ken, memur zamlan yüzde 30da kaldı.
Temel gıdalarda görülen fiyat artışı aile
bütçesine her ay ek bir yük getirdi. Geçen
Ürün
Ekmek (225 gr.)
Yumurta (adet)
Siyah zeytin (kg.)
Tuz (kg.)
Toz şeker (kg.)
Çayfkg.)
Pirinç (kg.)
Makarna (paket)
Salça (kg.)
Tavuk (kg.)
Kuru fasulye (kg.)
Ayçiçekyağt (kg.)
Un (kg.)
Margarin (250 gr.)
Beyaz peynir (kg.)
Süt(kg.)
Dana eti (kg.)
Ocak "97
fiyat»
15.000
11.000
298.000
18.500
44.400
350.000
127.895
59.000
94.900
204.000
94.000
169.900
64.000
4&200
557.000
85.500
400.000
Ocak'98
fıyatt
35.000
18.000
780.000
66.000
192.500
900.000
175.000
75.000
290.000
600.000
285.000
360.000
125.000
80.000
890.000
159.000
930.000
Artış
Oranı t%)
133.3
81.0
161.7
256.8
333.6
157.1
36.8
27.1
205.6
300.0
203.2
111.9
95.3
88.0
59.8
86.0
132.5
yılın son günlerinde zamlann açmaya baş-
ladığı delik her geçen gün büyümeye de-
vam ediyor. Aralık ayında art arda yapı-
lan son zamlann getirdiği ek yük günde
en az 100 bin lira olarak gerçekkşti. Son
üç ayda temel tüketim ürünlermde görü-
len fıyat artışı en az zam gören ürünlerde
bile yüzde 7'nin altına düşmedi. Geçen yı-
lın ocak ayında 15 bin liradan satılan ek-
mek bir yıl içinde gördüğü fiyat artışlan
sonucunda, dört kişilik bir aileye ayda 759
bin liralık ek yük getirdi.
Enfazla artiş tavuk fiyatında
Son bir ay içinde ta\Tik etı üç kere zam-
lanarak, yılı yüzde 300'lük bir fiyat artı-
şıyla kapattı. Aralık ayında kuru fasülye-
nin fiyatında görülen artış yüzde 27.5 ola-
rak gerçekleşirken, pirinçten una, baldan
tuza kadar tüketim ürünlerinde ayn ayn
oluşan fiyat artışı ortalama yüzde 20'yi
buldu. Mutfağın vazgeçilmez ürünleri
arasında yer alan tuz yüzde 256 oranında,
salça yüzde 200' ü aşan oranlarda zam
gördü.
Öte yandan, tzmit Ticaret Odası'nca
gerçekleştirilen fiyat hareketleri araştır-
mastna göre, kasım ayında 31 milyon 521
bin 592 lira olan 4 kişilik bir ailenin mut-
fak gideri, Aralık ayında yüzde 5.7 oranın-
da artış göstererek, 33 milyon 310 bin 389
liraya yükseldi. Aynı hesaplamaya göre,
Kocaeli'nde yaşayan fakirlik sınınna
yakın dört kişilik bir ailenin yıllık mutfak
gideri ortalama yüzde 103.2 oranında artış
gösterdi.
Hâkimin imzasmı
avukat taklit etti
ENVERSEVİŞ
DtYARBAKIR-Güb-
re sübvansiyonu uygula-
masında sahtekârlık
yaptığı belirlenen ve
mahkeme karanyla Zi-
raat Bankasfndaki ala-
caklanna tahdit konulan
bir kişi, Diyarbakır 1.
Ağır Ceza Mahkemesi
hâkiminin imzasının
taklit edildiği sahte bir
belge ile bankadan 10
milyar lira çekmek ister-
ken suçüstü yakalandı.
Incelemede hâkimin
imzasını sanık avukatı-
nın taklit ettiği anlaşıldı.
Diyarbakır'daki dolandı-
ncılık girişimi Ziraat
Bankası yetkililerinin,
kendilerine getirilen bir
•• Ziraat Bankasfndaki
alacaklanna tahdit
konulan bir kişi,
Diyarbakır 1. Ağır
Ceza Mahkemesi
hâkiminin imzasının
taklit edildiği sahte bir
belge ile bankadan 10
milyar lira çekmek
isterken suçüstü
yakalandı.
mahkeme karanndan
kuşkulanıp durumu 1.
Ağır Ceza Mahkemesi
Hâkimliği'ne sormasıy-
la ortaya çıktı. Mahke-
menin böyle bir karan-
nın olmadığının anlaşıl-
ması üzerine olay Diyar-
bakır Cumhuriyet Baş-
savcıhğı'na iletildi.
r, Socuşnarmaçia., ( , da
mahkeme karanyla Zi-
raat Bankası'ndaki don-
durulmuş hesabından 10
milyar lira para çekmek
isteyen Cevher Yıldız
adlı çiftçi gözaltına alın-
dı.
Yıldız, sahte mahke-
me karannı ismi savcı-
lıkça gizli tutulan avuka-
tından aldığmı itiraf etti.
Savcılık, avukat hakkın-
da soruşturma yapılabil-
mesi için Adalet Bakan-
lığı'ndan izin istedi.
Cevher Yıldız, tutuk-
suz yargılanırken, Ziraat
Bankası'nda tahdit ko-
nulan hesaplardan sahte
mahkeme kararlanyla
başka kişiler tarafindan
para çekilip çekilmediğı
de araştınlıyor». • . 5
Mağazacılıkta zineir modası
Ekonomi Servisi - Günlük kullanaca-
ğımız ayakkabıyı ayn, çalışmahayatın-
da kullanacağımızı ayn yerden satm al-
dığımız günler çok geride kaldı. Artık s-
por yaparken kullanacağımız ayakkabı-
mızı da özel günlerde giyeceğimızı de
aynı mağaza- • ^ • ^ • • ^ ^ B w tı p
mz. Tüketim ^ ^ H P ^ ^ B înanç, değişen
ahşkaniıkian- ^ ^ & « c * f l alışveriş tarzmın
nın değıştığını ^ ^ H ^* f j ge
risinde
gözönünealan ^ • t -, " J f™
a
. . •
ve bu degişikü- ^ ^ K p ^ J H kalmamak ıçın
ğin gerisinde H ^ H ^ ^ I hazirllk
kaimak isteme- ww w * V yaptıklannı belirtti.
firmalar
arasında yer alan tnanç Grubu, ayakka-
bı mağazalar zinciri kuruyor.
ONON ayakkabı mağazalar zınciriy-
le her yaşa ve kesime aynı satış nokta-
sından hitap etmeyi hedefleyen firma,
geçen hafta açılan Beylikdüzü Migros
Alışvenş Merkezi'nin üçüncü büyük
mağazasını kiralayarak 2 milyon ile 30
milyon lira arasında değişen fiyatlarda-
ki ayakkabılannı satışa sundu. Maslak
Plaza'da üçüncü mağazasını faaliyete
sokan firmamn, Beylikdüzü'nden aylık
ciro beklentisı 75 milyar lira. ONON
Mağazacılık Genel Müdürü tlyas Fevzi
tnanç, değişen alışveriş tarzının gerisin-
de kalmamak
için hazırlık
yaptıklannı be-
lirterek bu yıl-
ki hedefierini
tutturduklannı
ve gelecek yıl
içinde zincirin
geri kalan hal-
kalannı ta-
mamlayacaklannı ifade etti.
Ankara, Bodrum, tzmir ve lstan-
bul'un Anadolu yakasında mağazalar
açmayı hedeflediklerini söyleyen lnanç,
"Ayakkabıcüıkta başanb olmak için her
kesime aynı anda hitap edebilmelisiniz'*
dedi. lnanç, müşteriye sağlayacaklan
avantajlann başında dört sezona uygun
ayakkabı olduğunu kaydetti.
Tüketmiyoruz aıııa
fflıracatta fldnciyiz
NİLÜFERŞENSÖZ
Makarna. günümüzde bekârlann ve yok-
sullann değişmez akşam yemeği olarak sof-
ralanmızı süsler. Ancak Türkiye'de ekme-
ğin tahtına oturamasa da son yıllarda dün-
yada buğdaym makama şeklinde tüketimi.
ekmek şeklinde tüketimine oranla artıyor.
Makarna, kolayca hazırlanması, uzun süre
muhafaza edilebilmesi. besleyicı ve ucuz
olması nedeniyle yay-
gın bir şekilde tüketili-
yor. ltalya makarnanın
anavatanı sayılsa da ilk
kez Çin'de tüketilmeye
başlanmış. Italya'ya
Marco Poto tarafindan
getirildiği sanılan ma-
karna, kısa sürede diğer
Avrupa ülkelerine ya-
yılmış. ABD'ye göç e-
den Italyanlar beraber-
lerinde makarnayı da
götürmüşler. Böylece
ABD de makarna ile ta-
nışıyor.
Türkiye'de erişte adı
altında ev yapımı ola-
rak tüketılen makarna.
1922'de sanayi olarak
adlandınlmaya başlan-
mış.
Bavullaria taşuıdı
Makarna Sanayicile-
ri Derneği Başkanı ve
Nuh Ticaret ve Sanayi
Yönetim Kurulu Baş-
kanı Fikret Eskiyapan.
ltalya'dan sonra Türki-
ye'nin dünyanın en çok makarna ıtıraç eden
ülkesi olduğunu söyleyerek "İhracatta
1997 rakamı 100 bin ton olacak. Özellikle
bavuJ tkareti ve sınır ticaretiyie de 50-75 bin
ton crvannda makarna yurtdıştna gitti"şck-
lınde konuşuyor.
Sektörün 1997 yılı kurulu kapasıtesinin
700 bin ton/yıla ulaştığını belinen Eskiya-
pan, iç piyasada 325 bm ton makarna tale-
binin karşılandığını ifade ediyor.
Makarna ithalatının 200 bin civannda
gerçekleştiğini söyleyen Eskiyapan. "Bir
kilo ekmek fıyatıyia iç piyasada sanlan yer-
li makamaya nazaran ithal makarna fiyat-
lannın çok yüksek olnıasu ithal makarna-
nın ilgi görmesini engeüiyor" dıye konuşu-
yor.
Makarna tüketmivoruz
£
Eskiyapan, Türkiye'de kişi başına düşen
makarna tüketimınin, sektörde söz sahibi
olan diğer ülkelerdeki tüketime göre çok
daha düşük olduğunu
belirtiyor.
Türkiye'de kişi başı-
na yıllık 5 kilogram
makarna tüketıldiğini
söyleyen Eskiyapan,
bu rakamın Italya'da
27.Venezüella'dal2.7.
Isviçre'de 9.1, Yunanis-
tan'da 8.5 ve ABD'de
de 8.5 kilogram oldu-
ğunu ifade ediyor.
Eskiyapan, makarna
tüketiminin düşük ol-
masmı ıse şöyle açıklı-
yor:
"Sos kalitesinin
Türk mutfağında yer-
leşik olmaması. pişirme
konusunda halkın yete-
rince bilgi sahibi olma-
ması, üretimdo çeşittili-
ğin çok yeni başlamış
olması ve makarnanın
besleyici değerinin ye-
terinceanlaülmamışol-
ması neden oluyor."
Eskiyapan, derne-
ğin, tüketimi ilk etapta
kişi başına yıllık 8 ki-
lograma çıkarmayı hedeflediklerini belirti-
yor.
Ekim alanlan azaldı
Eskiyapan, gcçmış yıllarla kıyaslandı-
ğında makarnalık buğday ekim alanlannın
azaldığı ve makarnalık buğday üretiminin
yüzde 8-10'lar seviyesıne ındiğini söylü-
yor. Eskiyapan, "Makarna üretkrisi yeterli
miktarda ve kalitede buğday temin ede-
mediği için ithalat yapma zarureti doğuyor"
dıye konuşuyor.
ÇIFTÇÎ DOSTU / SADULLAH USIIMÎ
Önceki hafta zeytinyağı ihracatında-
ki tüm kısıtlamalar kaldırılmıştı. Böyle-
ce iç piyasalarda fıyatlar hareketlene-
cekvetüccarüreticininelindenzeytin-
yağını düşük fıyatla satm alamayacak-
tı. Bu durum üreticiler arasında sevinç
yaratmıştı. Ancak, bu arada başlatıtan
sürpriz uygulamalar dökme ham yağ
ihracatını yeniden imkânsız hale getir-
di.
Ihracatçı tüccar ve sanayiciler yıllar-
dan beri dökme zeytinyağı ihracatına
şiddetle karşı çıkıyorlardı. Çünkü, ihra-
cat yasaklandığı ve tıkandıgı zaman, iç
piyasalarda durgunluk başlıyor ve tüc-
car da üreticinin elindeki zeytinyağını
çok düşük fiyatlarla alabiliyordu. Bu
tür düşük fiyatla yapılan alımlardan tü-
ketici de yararianamıyordu. Tüccar ve
sanayici, üreticiden düşük fiyatla aldı-
ğı zeytinyağtnı tüketiciye de yüksek fi-
yatlarla satıyordu.
Tüccann bu tutumu ülkede iki tür sı-
kıntı yaratıyordu. Birincisi, üretici dü-
şük fiyatla sattığı için eziliyor, tüketici
de gereginden fazla para ödediği için
soyuluyordu. Ikincisi ise, tüccar vesa-
nayicinin bu tutumu bakkal ve market-
lerdeki tiyatları yükselttiği için, alım gü-
cü yetersiz olan tüketici zeytinyağı al-
makta zorlanıyor ve iç tüketim düşü-
yordu.
Geçmiş yıllarda kişi başına yıllık tü-
ketimimiz 3 kilo civarında idi. 1980 yı-
lından sonra bu rakam giderek düştü
ve son yıllarda 700 ile 800 grama ka-
dar geriledi. Bu yüzden stoklanmızı dış
satımlarla eritmeye çalıştık. Yabancı
ülkeler de bu sıkışık durumumuzu bil-
diği için Türkiye'yi her yıl yeni yöntem-
Zeytinyağmda Bitmeyen Oyunlar
lerle köşeye sıkıştırmaya başladılar.
Zeytinyağı üreten diğer ülkelerdeyıllar-
dan beri "Millipolitika"\ar uygulandığı
için bozguna uğrayan hep Türkiye ol-
du.
Halbuki, Türkiye'de yıllık zeytinyağı
rokoltesinin 140 milyon kiloyu geçme-
si imkânsız gibidir. Zeytin ağacı bir yıl
bol, öbür yıl da az ürün verir... Geçmiş
yıllardan örnek alarak diyelim ki, bir yıl
240 milyon kilo zeytinyağı oldu. Ertesi
yıl da 40 milyon kiloya düştü. Ortala-
masını alırsak, yıllık üretimimiz 140 mil-
yon kiloyu geçmeyecektir.
İç tüketimimizi arttırmalıyız
Türkiye'de kişi başına tüketim 3 ki-
lodan 700 grama düşerken, yabancı
ülkelerde bu rakam 20 kiloya kadar
çıktı. Ispanya, italya, Yunanistan'da ki-
şi başına tüketim 15 ile 20 kilo arasın-
da. Türkiye'de iç tüketimimizi kişi ba-
şına iki kiloya çıkarabilsek 140 milyon
kilo zeytinyağımızın 125 milyon kilo-
sunu tüketebiliriz. Geriye kalan 15 mil-
yon kilo da stoklanmıza bile yetmez.
Bu sonuç kimseye hayal gibi gelme-
sin. Zeytinyağı üreten diğer ülkelerin
halkı, bizim üreticimizin rüyasında bile
görse inanamayacağı tatlı bir yaşam
sürüyor. Üreticileri bol bol kazanıyor,
tüketici de yağını alım gücüne uygun
fiyatlarla yiyebiliyor. Bu, sadece zeytin-
yağmda değil, tüm ürünlerde böyle sü-
rüp gidiyor!..
Türkiye'deki zeytinyağı üreticisini de
aynı koşullara kavuşturmak için yapı-
lacak ilk iş, üreticiyi hor gören, tüccar
ve sanayicileri destekleyen hükümet-
lerden kurtulmaktır. Kooperatifçiliğe
düşman olan hükümetler iş başından
gider gıtmez, ister üretici olsun ıster
tüketici... Insanlarımız saygınhğına ka-
vuşacaktır. Bunun gereği tarımsal
KİT'ler ve tarım satış kooperatifleh
güçlenecek ve piyasalarda etkin hale
gelecektir. Tariş, Antbirlik, Çukobirlik,
Trakyabirlik, Fiskobirlik gibı üretici ku-
ruluşlar özerkliğine kavuşacak ve hal-
kını özel sektörün sömürüsüne karşı
koruyacaktır. Üretici; traktör, gübre,
mazot, yedek parça gibi ihtiyaçlarını
kooperatiflerinden ucuz fıyat ve düşük
faizli kredilerle sağlayabilecektir. Buna
karşılık, ürününü birliklerin yaratacağı
rekabet ortamından yararianarak dün-
ya piyasaları ölçüsünde satabilecektir.
Ayrıca, birlikler kâr amacı gütmedik-
leri için, üreticilerden topladığı zeytin-
yağı ve benzeri diğer ürünleri tüketici-
ye çok az bir kârla satabileceklerdir.
Böylece tüccar ve sanayicinin fazla-
dan kazandığı trilyonlarca lira da üre-
ticinin ve tüketicinin cebinde kalacak-
tır.
Türkiye'nin yılda bir milyon tona ya-
kın sıvı yağ açığı var. Eğer, ürettiğimiz
zeytinyağlarını kendi halkımızayedire-
bilirsek, sıvı yağ açığımızın hiç olmaz-
sa 80 ile 100 milyon kilosunu kapatmış
olacağız. Zeytinyağı ihracatımızdan
kaybettiğimizi de sıvı yağ ithalatımızı
azaltarak kazanacağız...
Şimdi ne olacak?
Ekonomiden sorumlu bakanlık geç
de olsa bazı engelleri aşarak ham zey-
tinyağı ihracatına izin verdi. Ancak, il-
gili müşteşariık ve Ege Ihracatçılar Bir-
liği haksız bazı yeni uygulamalar baş-
latarak dış satımı zora soktu. Örneğin,
daha önce AB ülkesinde ithalatçı fir-
madan kesilen yüzde 10'luk fon, bun-
dan sonra Türkiye'de ihracatçı firma-
dan kesilecek veya temınat mektubu
alınacak.
Her ihracat için ayn izin
Ayrıca, ihracat izni sadece ihracatçı
firmalaraverilecek. Dahadakötüsü ih-
racat için verilen süre çok kısa. 31
Mart'tan sonra gene ihracat yasağı
başlayacak. Şeytanın bile aklına gel-
meyecek bir zorluk daha... Her ihracat
için ayrı ayn izin alınacak...
Ihracata izin çıkmış, ama engelle-
mek için de bütün önlemler alınmış.
Yüzde 10 fonun Türkiye'de ıhracatçı-
dan kesilmesi veya teminat istenmesi
maüyeti yükseltecek ve iç piyasada
zeytinyağı fiyatlarının düşmesine ne-
den olacak... Ihracatın sadece ihracat-
çılara bırakılması, piyasalarda rekabet
ortamını ortadan kaldıracak. Sürenin
kısatutulması, dış piyasalarla bağlan-
tılar kurulması için zaman bırakmaya-
cak. Hele her ihracat için ayrı ayn izin
istenmesi, işi tam yokuşa sürecek...
Böylece, dökme ham zeytinyağı ih-
racatına izin çıkartmak için yıllarca uğ-
raş veren üretici boşuna uğraşmış ola-
cak ve yarar yerine belki de zarar gö-
recek... Gene kazanan tüccar ve sana-
yici olacak...
Işte, Türk çiftçisinin başına oynanan
oyunlar böylece devam edip gidecek!..
İŞÇİNİN EYRENtNDEN
ŞÜKRAN SONER
Çizgiyi Tutturmak
AB, ABD ilişkileri, Refah'ın kapatılması davası,
28 Şubat, MGK kararian, Kürt sorununa, TC'ye
bakış.. Türk aydınları arasında hep var olan,
önemli kimi tartışmaları canlandırdı.
Türkiye'de aydın sorumluluğu, ödünsüz insan
hakları, demokrasi, cumhuriyet, laiklik, hukuk
devleti.. ilkelerinin savunulmasında soyut söy-
lemde buluşmak kolay da bu ilkelerin içinin so-
mut doldurulması, sıcak olaylar tek tek gündeme
geldiğinde ilkelerin gerçek özüne, anlamına uy-
gun çizgiyi tutturmak öyle kolay olmuyor. O nok-
tada özde ters çizgilere düşülünce karşıltklı acı-
masız suçlamalar, yargılamalar başlıyor.
Bakıyorum da aydınların çizgisi, 12 Eylül'ün,
örneğin DİSK davası iddianamesinde kullandığı
ilkel mantıkla sık sık çakışabiliyor: "Marks, Le-
nin, Engels demiştir. DlSKde tüzüğünde, ka-
rarlannda, eylemlerinde ....'yı savunmuştur. DİSK
Marksist-Leninist illegal örgüttür."
Evet, bilincinde, algılamasında değiliz ama ba-
zen bu ilkel iddianamedeki ilkel mantık, huyu-
muzdan, suyumuzdan, kültürümüzden, standart
eksikliğimizden midir bilinmez, hepimizi aynı acı-
masız yargılamalara, yanlışlara sürüklüyor.
"AB bizi doğrvdan işlerine gelmediği için hak-
sız cezalandınp dışladığına, asıl kendisi ırkçı, din-
ci, çıkarcı davrandığına göre, AB platformlann-
cfa Türkiye aleyhtarlığında kullanılabilecek done-
ler vermek vatan hainliğidir" ya da "AB 'nin iyi ni-
yetli olmaması, haksız dışlamakararlan, kendi in-
san haklan ihlalleri bizi bağlamaz, biz bize yöne-
lik haklı eleştirilerine bakıp kendi savaşımımızda
bundan yararianmaya bakalım" gibi sonuçta iki-
si de doğrulardan yola çıkılsa da yanlış kapıya va-
ran sonuçlara ulaşmak zorunda mıyız?
Ister dışarda, ister içerde, madalyonun iki yü-
zünü birden görmeye, göstermeye çalışarak dav-
ranamaz mıyız? Türkiye'deki olumsuzluklan, hak-
sızlıklan, eksiklikleri bir bir sayarken, aynı zaman-
da ve aynı gündemli olarak onlardan gelen olum-
suzlukları, haksızlıklan, eksiklikleri de dile getire-
mez miyiz? insan hakları savaşımında uluslara-
rası dayanışmayı gündeme getirip uluslararası
oyunlan bozamaz mıyız?
Örneğin, 12 Eylül sürecinde Batı dünyasının in-
san hakları ve demokrasi örgütlerinin Türkiye'de-
ki insan haklan, demokrasi savaşımına katkılan
yadsınamaz. İLO'nun, dünyasendikacılık hareke-
tinin kararları, çabalan, dayanışmaları ile gelen
katkıyı sadece DİSK yöneticilerinin değil, Türk
sendikacılık hareketi ve işçi sınıfının unutmama-
sı gerekir. Türkiye'nin demokratikleşme çabasın-
da Batı dünyasından gelen baskıların olumlu rol
oynadığını da kimse reddedemez.
Ama madalyonun öteki yüzünde Batı dünyası-
nın Türkiye'de darbelerden, insan haklan, demok-
rasi ihlallerinden birinci dereceden sorumlu ol-
ması olgusu da vardır. Batı'nın insan hakları, de-
mokrasi ile ilgili örgütleri Türkiye'de demokrasi
istemlerinde, standartlarında çok haklı olarak di-
retirlerken, Batı'nın iktidarlan ellerindetutan güç-
leri resmen "cunta" olarak ılan ettikleri askeri dar-
benin yanında olmuşlardır. Türkiye'-ye Cumhuri-
yet'ten 1980'e kadar yapılan dış yardımlann top-
lamının 7.5 katının, sadece Almanya tarafindan
3.5 yıl içinde bu cunta yönetimine yapılması na-
sıl açıklanabilir?
ABD'nin Türkiye'de demokrasiye sahip çıkma
adına Refah Partisi'nin kapatılmasına, 28 Şubat
MGK kararlanna karşı durması, Kürt sorununa
sahip çıkmasını iyi nıyetli olarak yorumlamak hiç
de doğru bir iş olmuyor. ABD'nin 12 Eytül'ü doğ-
rudan destekleyen güç olarak, demokrasi kaygı-
sı ile değil, değişen asker kimliğinden, ABD yan-
lısı 12 Eylül asker kafalan ıle Kemalist ve bağım-
sızlıkçı kimlikleri öne çıkan bugünkü kafalar ara-
sındaki degışimden rahatsız olarak harekete geç-
tiğini görmemek gerçek bır aymazlık oluyor.
ABD'nin küreselleşme ideolojisinin karşısında bir
tehdit oluşturan ulusal bağımsızlıkçı, ülke çıkar-
lannı gözeten Kemalizm çızgisini, ılımlı şeriattan
çok daha tehlikeli gördüğü anlaşılıyor.
Tabii bu noktada ülke çıkariannı, ulusal bağım-
sızlıkçı çizgiyi, rejimi, laikliği, MGK kararlarının
önemli bir çoğunluğunun içeriğini, 8 yıllık kesin-
tisiz eğitimi savunurken, şeriattehdıdine, Refah'a,
Erbakan ve Çiller'in kimliklennde en kirii politi-
kacılara karşı çıkarken, onlarla hesaplaşırken, de-
mokrasi çizgisinin dışına düşmek gibi birçok cid-
di risk de var.
"MGK kararlarının içinde var" diye, askerterie
aynı çizgiye düşmemek adına şeriatla hesaplaş-
mayı, rejime, laikliğe sahip çıkmayı kendi yaşam-
sal sorunlan içinde, demokrasi, insan haklan kav-
gası kapsamında görmemek gibi bir mantık asıl
bizi demokrasi çizgisinin dışına atıyor. Sivil çözüm
üretilmediğinde, askeri çözüme meydan bırakıl-
mış oluyor.
Aynı yaklaşımla "Askerter de ıst/yor/arsa Erba-
kan'ın, Çiller'in siyasetten silinmelerine karşı dur-
mak gerekir" sonucuna hiç ama hiç varamıyorum.
Türkiye'nin, siyasi partilerin kapatılmayacağı,
MGK kararları ile yönetilmeyeceği, gerçek de-
mokrasinin geçerli olacağı biranayasal, yasal dü-
zene, uygulamada geçerli yaşam düzeyine ka-
vuşmasının tek yolu, çözümü askeriere bırakma-
mak değil mi?
Motorlu araçlara
yeni esaslar geldi
ANKARA (AA) - Fir-
malar, ürettikleri araçlar
için T ı p Onay Bdgesi"
aldıktan sonra. satışa sun-
duklan her araçla birlik-
te uygunluk belgesinin
bir kopyasını da tüketici-
ye verecekler. Motorlu
Araçlar ve Römorklan
Tip Onay Yönetmeli-
ği'nin (MARTOY) uygu-
lama usul ve esaslannı
belirleyen tebliğ, 1 Ocak
1998'den itibaren yürür-
lükte olmak üzere Resmi
Gazetede yayımlandı.
Sanayi ve Ticaret Ba-
kanlığı'nın tebliği ile tip
onay belgesi için yapıla-
cak müracaatlarda yapı-
lacak işlemler. "mevcut
araçlar" ve "yeni araç-
lar" için ayn ayn belir-
lendi. 1 Ocak 1998'den
sonra müracaatı yapılan
araçlar "yeni araç" kabul
edilecek.
Firmalann bu araçlar
için yapacaklan müraca-
atlar bu tarihte yürürlük-
te bulunan yönetmelikler
dikkate alınarak değer-
lendirilecek.
tthal otomobillerde
"AT Araç Tıpi Onay Bel-
gea" ve Sanayi \ e Ticaret
Bakanlığı'ndan bakım.
onanm ve servis garanti-
si yeterlilikbelgesi ile bir-
likte aracın MARTOY'a
uygunluğunun belgelen-
dırilmesı için bir dilekçe
ile Sanayi ve Ticaret Ba-
kanlığı'na başvurulacak.