14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ŞtRKETLERDEN • AKTAŞElektrik mevcutyazüım ve verüerini Oracle veritabanına aktanyor. Kayıt ilavesi günlük 100 bin adet olan Aktaş Elektrik'in, bilgi işlem platformunda başlattığı, Oracle çözüm ortaklanndan AJternatif yazüım grubu tarafindan yürürülen projenin amacı; Aktaş Elektrik'in bilgisayar kullanım alanını genişjeterek, hizmetin kesintisiz oimasını sağlamak. SIEMENS • SIEMENS çahşanlan 150. kuruluş yıldönümü vesilesiyle Ankara'da bir araya geldiler. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde Simko A.Ş.'nin Ankara'daki yeni binasında toplanan Simko çalışanlan. yapılan bır çekilişle armağanlar kazandılar. BRELLI • PIRELLI, üretimüıin dünyada 125-, Türkiye'de 35. yılını kutluyor. Türk Pireüi. Pirelli Ğrubu'na baglı olarak 1960 yılında kurulmuş ve 1962 yılında UkTürklastiğtai ' iiretmişti. • ANGORA EVLERİ'nin ılk etabı Temmuz 1998"de tamamlanıyor. Ankara'nın batısında kurulan Angora Evleri kent merkezine 15 kılometre uzaklıktaki Beysukent mevkiinde bulunuyor. • NÖVELL, bu yüın dördüncü çeyreğini 269 milyon dolar gelir \e hisse başmaO.02 dolar kârile kapadı. Böylece üıüü yazüım şirketi Novell 19*7 yıhnda 1 milyar dslaruk getire ulaşmtş oidu. • BOYNER HOLDİNG, geçen aylarda yayımlamaya başladığı kişisel gelişim kitaplanna bir yenisini daha ekledi. Tıp doktoru ve uluslararası bir üne sahip psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross tarafindan 1969 yılında kaleme alınan "Ölüm ve Ölmek Üzerine", yirminci yüzyılın sonlannda yapılan en önemli psikolojık çalışma olarak kabul ediliyor. • KOÇBANK,fitreve zekâtlann Türk Hava Kurumu'na verilebilmesi için kartlı ödeme sistemini devreye soktu. Koç Bank, kredi kartı ile yapüacak işlemlerin en kolay şekilde gerçekleştirilebilmesi için, niifus yoğunluğu fazla olan kabul noktalarında gerçek anlamda kablosuz çalışan P.O.S. terminalleri bulunduracak ve kesintisiz hizmet verecek. • COMPAQ, Şubat '98 sonuna kadar sürecek olan kampanyasıyla, ProSignia 200 Sunucular'ı masaüstü PC fiyatına tüketicilerine sunuyor. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelere yılın fırsatı olarak sunduğu bu üriin 3 yıl boyunca müşteri yerinde "Hata Öncesi Garanti" uygulaması kapsamında yer alıyor. • ULUSOY HOLDtNG bünyesinde yer alan Ulusoy Otobüs Işletmeleri 60. Genel Kurulu 1997'nin son günlerinde gerçekJeştirildi. Ulusoy Ticari Yatınmlar Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Ulusoy Genel Başkanlığa seçilerek, otobüs ışletmeleri 2 yıl süre ıle sorumluluğuna bağlandı. Cumhuriyet tarihinin en yüksek fiyatlanyla yeni bir yıla girdik Vlııtfağı zor bir yıl beldiyorFATMAKOŞAR Geçen koca bir yılın neredeyse her haf- tasına yeni zamlarla giren Türkiye, aynı zamlann getirdiği yükle 1998'e merhaba dedi. Yılm yansına kadar REFAHYOL hükü- metinin, sonra da ANASOL-D'nin istik- rarprogramlan çerçevesinde yaptığı zam- lann altında ezilen dar ve sabit gelirli, cumhuriyet tarihinin en agır fiyatlanyla yeni yıla girdi. Güvenoyu aldıktan üç gün sonra iğne- den ipliğe kadar piyasada her şeyi etkile- yecek akaryakıt zamlanna 6 aydır ara ver- meyen hükümetin, enflasyonu düşürmek için yaptığı fiyat artışlannın yükünü dar ve sabit gelirli çekmeye devam ediyor. Bir yilda enflasyonu yüzde 50'ye çek- meyi vaat eden hükümet, uyguladıgı po- litiİcalarla mutfaktaki enflasyonu yüzde 115 civanna, yoksulluk sınınnı 153 mil- yon 869 bin liraya çıkardı. Yılın son ay- lannda da devam eden fıyat düzenlemele- riyle mutfak enflasyonu, geçen yılın aynı dönemine göre büyük bir artış gösterir- ken, memur zamlan yüzde 30da kaldı. Temel gıdalarda görülen fiyat artışı aile bütçesine her ay ek bir yük getirdi. Geçen Ürün Ekmek (225 gr.) Yumurta (adet) Siyah zeytin (kg.) Tuz (kg.) Toz şeker (kg.) Çayfkg.) Pirinç (kg.) Makarna (paket) Salça (kg.) Tavuk (kg.) Kuru fasulye (kg.) Ayçiçekyağt (kg.) Un (kg.) Margarin (250 gr.) Beyaz peynir (kg.) Süt(kg.) Dana eti (kg.) Ocak "97 fiyat» 15.000 11.000 298.000 18.500 44.400 350.000 127.895 59.000 94.900 204.000 94.000 169.900 64.000 4&200 557.000 85.500 400.000 Ocak'98 fıyatt 35.000 18.000 780.000 66.000 192.500 900.000 175.000 75.000 290.000 600.000 285.000 360.000 125.000 80.000 890.000 159.000 930.000 Artış Oranı t%) 133.3 81.0 161.7 256.8 333.6 157.1 36.8 27.1 205.6 300.0 203.2 111.9 95.3 88.0 59.8 86.0 132.5 yılın son günlerinde zamlann açmaya baş- ladığı delik her geçen gün büyümeye de- vam ediyor. Aralık ayında art arda yapı- lan son zamlann getirdiği ek yük günde en az 100 bin lira olarak gerçekkşti. Son üç ayda temel tüketim ürünlermde görü- len fıyat artışı en az zam gören ürünlerde bile yüzde 7'nin altına düşmedi. Geçen yı- lın ocak ayında 15 bin liradan satılan ek- mek bir yıl içinde gördüğü fiyat artışlan sonucunda, dört kişilik bir aileye ayda 759 bin liralık ek yük getirdi. Enfazla artiş tavuk fiyatında Son bir ay içinde ta\Tik etı üç kere zam- lanarak, yılı yüzde 300'lük bir fiyat artı- şıyla kapattı. Aralık ayında kuru fasülye- nin fiyatında görülen artış yüzde 27.5 ola- rak gerçekleşirken, pirinçten una, baldan tuza kadar tüketim ürünlerinde ayn ayn oluşan fiyat artışı ortalama yüzde 20'yi buldu. Mutfağın vazgeçilmez ürünleri arasında yer alan tuz yüzde 256 oranında, salça yüzde 200' ü aşan oranlarda zam gördü. Öte yandan, tzmit Ticaret Odası'nca gerçekleştirilen fiyat hareketleri araştır- mastna göre, kasım ayında 31 milyon 521 bin 592 lira olan 4 kişilik bir ailenin mut- fak gideri, Aralık ayında yüzde 5.7 oranın- da artış göstererek, 33 milyon 310 bin 389 liraya yükseldi. Aynı hesaplamaya göre, Kocaeli'nde yaşayan fakirlik sınınna yakın dört kişilik bir ailenin yıllık mutfak gideri ortalama yüzde 103.2 oranında artış gösterdi. Hâkimin imzasmı avukat taklit etti ENVERSEVİŞ DtYARBAKIR-Güb- re sübvansiyonu uygula- masında sahtekârlık yaptığı belirlenen ve mahkeme karanyla Zi- raat Bankasfndaki ala- caklanna tahdit konulan bir kişi, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi hâkiminin imzasının taklit edildiği sahte bir belge ile bankadan 10 milyar lira çekmek ister- ken suçüstü yakalandı. Incelemede hâkimin imzasını sanık avukatı- nın taklit ettiği anlaşıldı. Diyarbakır'daki dolandı- ncılık girişimi Ziraat Bankası yetkililerinin, kendilerine getirilen bir •• Ziraat Bankasfndaki alacaklanna tahdit konulan bir kişi, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi hâkiminin imzasının taklit edildiği sahte bir belge ile bankadan 10 milyar lira çekmek isterken suçüstü yakalandı. mahkeme karanndan kuşkulanıp durumu 1. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimliği'ne sormasıy- la ortaya çıktı. Mahke- menin böyle bir karan- nın olmadığının anlaşıl- ması üzerine olay Diyar- bakır Cumhuriyet Baş- savcıhğı'na iletildi. r, Socuşnarmaçia., ( , da mahkeme karanyla Zi- raat Bankası'ndaki don- durulmuş hesabından 10 milyar lira para çekmek isteyen Cevher Yıldız adlı çiftçi gözaltına alın- dı. Yıldız, sahte mahke- me karannı ismi savcı- lıkça gizli tutulan avuka- tından aldığmı itiraf etti. Savcılık, avukat hakkın- da soruşturma yapılabil- mesi için Adalet Bakan- lığı'ndan izin istedi. Cevher Yıldız, tutuk- suz yargılanırken, Ziraat Bankası'nda tahdit ko- nulan hesaplardan sahte mahkeme kararlanyla başka kişiler tarafindan para çekilip çekilmediğı de araştınlıyor». • . 5 Mağazacılıkta zineir modası Ekonomi Servisi - Günlük kullanaca- ğımız ayakkabıyı ayn, çalışmahayatın- da kullanacağımızı ayn yerden satm al- dığımız günler çok geride kaldı. Artık s- por yaparken kullanacağımız ayakkabı- mızı da özel günlerde giyeceğimızı de aynı mağaza- • ^ • ^ • • ^ ^ B w tı p mz. Tüketim ^ ^ H P ^ ^ B înanç, değişen ahşkaniıkian- ^ ^ & « c * f l alışveriş tarzmın nın değıştığını ^ ^ H ^* f j ge risinde gözönünealan ^ • t -, " J f™ a . . • ve bu degişikü- ^ ^ K p ^ J H kalmamak ıçın ğin gerisinde H ^ H ^ ^ I hazirllk kaimak isteme- ww w * V yaptıklannı belirtti. firmalar arasında yer alan tnanç Grubu, ayakka- bı mağazalar zinciri kuruyor. ONON ayakkabı mağazalar zınciriy- le her yaşa ve kesime aynı satış nokta- sından hitap etmeyi hedefleyen firma, geçen hafta açılan Beylikdüzü Migros Alışvenş Merkezi'nin üçüncü büyük mağazasını kiralayarak 2 milyon ile 30 milyon lira arasında değişen fiyatlarda- ki ayakkabılannı satışa sundu. Maslak Plaza'da üçüncü mağazasını faaliyete sokan firmamn, Beylikdüzü'nden aylık ciro beklentisı 75 milyar lira. ONON Mağazacılık Genel Müdürü tlyas Fevzi tnanç, değişen alışveriş tarzının gerisin- de kalmamak için hazırlık yaptıklannı be- lirterek bu yıl- ki hedefierini tutturduklannı ve gelecek yıl içinde zincirin geri kalan hal- kalannı ta- mamlayacaklannı ifade etti. Ankara, Bodrum, tzmir ve lstan- bul'un Anadolu yakasında mağazalar açmayı hedeflediklerini söyleyen lnanç, "Ayakkabıcüıkta başanb olmak için her kesime aynı anda hitap edebilmelisiniz'* dedi. lnanç, müşteriye sağlayacaklan avantajlann başında dört sezona uygun ayakkabı olduğunu kaydetti. Tüketmiyoruz aıııa fflıracatta fldnciyiz NİLÜFERŞENSÖZ Makarna. günümüzde bekârlann ve yok- sullann değişmez akşam yemeği olarak sof- ralanmızı süsler. Ancak Türkiye'de ekme- ğin tahtına oturamasa da son yıllarda dün- yada buğdaym makama şeklinde tüketimi. ekmek şeklinde tüketimine oranla artıyor. Makarna, kolayca hazırlanması, uzun süre muhafaza edilebilmesi. besleyicı ve ucuz olması nedeniyle yay- gın bir şekilde tüketili- yor. ltalya makarnanın anavatanı sayılsa da ilk kez Çin'de tüketilmeye başlanmış. Italya'ya Marco Poto tarafindan getirildiği sanılan ma- karna, kısa sürede diğer Avrupa ülkelerine ya- yılmış. ABD'ye göç e- den Italyanlar beraber- lerinde makarnayı da götürmüşler. Böylece ABD de makarna ile ta- nışıyor. Türkiye'de erişte adı altında ev yapımı ola- rak tüketılen makarna. 1922'de sanayi olarak adlandınlmaya başlan- mış. Bavullaria taşuıdı Makarna Sanayicile- ri Derneği Başkanı ve Nuh Ticaret ve Sanayi Yönetim Kurulu Baş- kanı Fikret Eskiyapan. ltalya'dan sonra Türki- ye'nin dünyanın en çok makarna ıtıraç eden ülkesi olduğunu söyleyerek "İhracatta 1997 rakamı 100 bin ton olacak. Özellikle bavuJ tkareti ve sınır ticaretiyie de 50-75 bin ton crvannda makarna yurtdıştna gitti"şck- lınde konuşuyor. Sektörün 1997 yılı kurulu kapasıtesinin 700 bin ton/yıla ulaştığını belinen Eskiya- pan, iç piyasada 325 bm ton makarna tale- binin karşılandığını ifade ediyor. Makarna ithalatının 200 bin civannda gerçekleştiğini söyleyen Eskiyapan. "Bir kilo ekmek fıyatıyia iç piyasada sanlan yer- li makamaya nazaran ithal makarna fiyat- lannın çok yüksek olnıasu ithal makarna- nın ilgi görmesini engeüiyor" dıye konuşu- yor. Makarna tüketmivoruz £ Eskiyapan, Türkiye'de kişi başına düşen makarna tüketimınin, sektörde söz sahibi olan diğer ülkelerdeki tüketime göre çok daha düşük olduğunu belirtiyor. Türkiye'de kişi başı- na yıllık 5 kilogram makarna tüketıldiğini söyleyen Eskiyapan, bu rakamın Italya'da 27.Venezüella'dal2.7. Isviçre'de 9.1, Yunanis- tan'da 8.5 ve ABD'de de 8.5 kilogram oldu- ğunu ifade ediyor. Eskiyapan, makarna tüketiminin düşük ol- masmı ıse şöyle açıklı- yor: "Sos kalitesinin Türk mutfağında yer- leşik olmaması. pişirme konusunda halkın yete- rince bilgi sahibi olma- ması, üretimdo çeşittili- ğin çok yeni başlamış olması ve makarnanın besleyici değerinin ye- terinceanlaülmamışol- ması neden oluyor." Eskiyapan, derne- ğin, tüketimi ilk etapta kişi başına yıllık 8 ki- lograma çıkarmayı hedeflediklerini belirti- yor. Ekim alanlan azaldı Eskiyapan, gcçmış yıllarla kıyaslandı- ğında makarnalık buğday ekim alanlannın azaldığı ve makarnalık buğday üretiminin yüzde 8-10'lar seviyesıne ındiğini söylü- yor. Eskiyapan, "Makarna üretkrisi yeterli miktarda ve kalitede buğday temin ede- mediği için ithalat yapma zarureti doğuyor" dıye konuşuyor. ÇIFTÇÎ DOSTU / SADULLAH USIIMÎ Önceki hafta zeytinyağı ihracatında- ki tüm kısıtlamalar kaldırılmıştı. Böyle- ce iç piyasalarda fıyatlar hareketlene- cekvetüccarüreticininelindenzeytin- yağını düşük fıyatla satm alamayacak- tı. Bu durum üreticiler arasında sevinç yaratmıştı. Ancak, bu arada başlatıtan sürpriz uygulamalar dökme ham yağ ihracatını yeniden imkânsız hale getir- di. Ihracatçı tüccar ve sanayiciler yıllar- dan beri dökme zeytinyağı ihracatına şiddetle karşı çıkıyorlardı. Çünkü, ihra- cat yasaklandığı ve tıkandıgı zaman, iç piyasalarda durgunluk başlıyor ve tüc- car da üreticinin elindeki zeytinyağını çok düşük fiyatlarla alabiliyordu. Bu tür düşük fiyatla yapılan alımlardan tü- ketici de yararianamıyordu. Tüccar ve sanayici, üreticiden düşük fiyatla aldı- ğı zeytinyağtnı tüketiciye de yüksek fi- yatlarla satıyordu. Tüccann bu tutumu ülkede iki tür sı- kıntı yaratıyordu. Birincisi, üretici dü- şük fiyatla sattığı için eziliyor, tüketici de gereginden fazla para ödediği için soyuluyordu. Ikincisi ise, tüccar vesa- nayicinin bu tutumu bakkal ve market- lerdeki tiyatları yükselttiği için, alım gü- cü yetersiz olan tüketici zeytinyağı al- makta zorlanıyor ve iç tüketim düşü- yordu. Geçmiş yıllarda kişi başına yıllık tü- ketimimiz 3 kilo civarında idi. 1980 yı- lından sonra bu rakam giderek düştü ve son yıllarda 700 ile 800 grama ka- dar geriledi. Bu yüzden stoklanmızı dış satımlarla eritmeye çalıştık. Yabancı ülkeler de bu sıkışık durumumuzu bil- diği için Türkiye'yi her yıl yeni yöntem- Zeytinyağmda Bitmeyen Oyunlar lerle köşeye sıkıştırmaya başladılar. Zeytinyağı üreten diğer ülkelerdeyıllar- dan beri "Millipolitika"\ar uygulandığı için bozguna uğrayan hep Türkiye ol- du. Halbuki, Türkiye'de yıllık zeytinyağı rokoltesinin 140 milyon kiloyu geçme- si imkânsız gibidir. Zeytin ağacı bir yıl bol, öbür yıl da az ürün verir... Geçmiş yıllardan örnek alarak diyelim ki, bir yıl 240 milyon kilo zeytinyağı oldu. Ertesi yıl da 40 milyon kiloya düştü. Ortala- masını alırsak, yıllık üretimimiz 140 mil- yon kiloyu geçmeyecektir. İç tüketimimizi arttırmalıyız Türkiye'de kişi başına tüketim 3 ki- lodan 700 grama düşerken, yabancı ülkelerde bu rakam 20 kiloya kadar çıktı. Ispanya, italya, Yunanistan'da ki- şi başına tüketim 15 ile 20 kilo arasın- da. Türkiye'de iç tüketimimizi kişi ba- şına iki kiloya çıkarabilsek 140 milyon kilo zeytinyağımızın 125 milyon kilo- sunu tüketebiliriz. Geriye kalan 15 mil- yon kilo da stoklanmıza bile yetmez. Bu sonuç kimseye hayal gibi gelme- sin. Zeytinyağı üreten diğer ülkelerin halkı, bizim üreticimizin rüyasında bile görse inanamayacağı tatlı bir yaşam sürüyor. Üreticileri bol bol kazanıyor, tüketici de yağını alım gücüne uygun fiyatlarla yiyebiliyor. Bu, sadece zeytin- yağmda değil, tüm ürünlerde böyle sü- rüp gidiyor!.. Türkiye'deki zeytinyağı üreticisini de aynı koşullara kavuşturmak için yapı- lacak ilk iş, üreticiyi hor gören, tüccar ve sanayicileri destekleyen hükümet- lerden kurtulmaktır. Kooperatifçiliğe düşman olan hükümetler iş başından gider gıtmez, ister üretici olsun ıster tüketici... Insanlarımız saygınhğına ka- vuşacaktır. Bunun gereği tarımsal KİT'ler ve tarım satış kooperatifleh güçlenecek ve piyasalarda etkin hale gelecektir. Tariş, Antbirlik, Çukobirlik, Trakyabirlik, Fiskobirlik gibı üretici ku- ruluşlar özerkliğine kavuşacak ve hal- kını özel sektörün sömürüsüne karşı koruyacaktır. Üretici; traktör, gübre, mazot, yedek parça gibi ihtiyaçlarını kooperatiflerinden ucuz fıyat ve düşük faizli kredilerle sağlayabilecektir. Buna karşılık, ürününü birliklerin yaratacağı rekabet ortamından yararianarak dün- ya piyasaları ölçüsünde satabilecektir. Ayrıca, birlikler kâr amacı gütmedik- leri için, üreticilerden topladığı zeytin- yağı ve benzeri diğer ürünleri tüketici- ye çok az bir kârla satabileceklerdir. Böylece tüccar ve sanayicinin fazla- dan kazandığı trilyonlarca lira da üre- ticinin ve tüketicinin cebinde kalacak- tır. Türkiye'nin yılda bir milyon tona ya- kın sıvı yağ açığı var. Eğer, ürettiğimiz zeytinyağlarını kendi halkımızayedire- bilirsek, sıvı yağ açığımızın hiç olmaz- sa 80 ile 100 milyon kilosunu kapatmış olacağız. Zeytinyağı ihracatımızdan kaybettiğimizi de sıvı yağ ithalatımızı azaltarak kazanacağız... Şimdi ne olacak? Ekonomiden sorumlu bakanlık geç de olsa bazı engelleri aşarak ham zey- tinyağı ihracatına izin verdi. Ancak, il- gili müşteşariık ve Ege Ihracatçılar Bir- liği haksız bazı yeni uygulamalar baş- latarak dış satımı zora soktu. Örneğin, daha önce AB ülkesinde ithalatçı fir- madan kesilen yüzde 10'luk fon, bun- dan sonra Türkiye'de ihracatçı firma- dan kesilecek veya temınat mektubu alınacak. Her ihracat için ayn izin Ayrıca, ihracat izni sadece ihracatçı firmalaraverilecek. Dahadakötüsü ih- racat için verilen süre çok kısa. 31 Mart'tan sonra gene ihracat yasağı başlayacak. Şeytanın bile aklına gel- meyecek bir zorluk daha... Her ihracat için ayrı ayn izin alınacak... Ihracata izin çıkmış, ama engelle- mek için de bütün önlemler alınmış. Yüzde 10 fonun Türkiye'de ıhracatçı- dan kesilmesi veya teminat istenmesi maüyeti yükseltecek ve iç piyasada zeytinyağı fiyatlarının düşmesine ne- den olacak... Ihracatın sadece ihracat- çılara bırakılması, piyasalarda rekabet ortamını ortadan kaldıracak. Sürenin kısatutulması, dış piyasalarla bağlan- tılar kurulması için zaman bırakmaya- cak. Hele her ihracat için ayrı ayn izin istenmesi, işi tam yokuşa sürecek... Böylece, dökme ham zeytinyağı ih- racatına izin çıkartmak için yıllarca uğ- raş veren üretici boşuna uğraşmış ola- cak ve yarar yerine belki de zarar gö- recek... Gene kazanan tüccar ve sana- yici olacak... Işte, Türk çiftçisinin başına oynanan oyunlar böylece devam edip gidecek!.. İŞÇİNİN EYRENtNDEN ŞÜKRAN SONER Çizgiyi Tutturmak AB, ABD ilişkileri, Refah'ın kapatılması davası, 28 Şubat, MGK kararian, Kürt sorununa, TC'ye bakış.. Türk aydınları arasında hep var olan, önemli kimi tartışmaları canlandırdı. Türkiye'de aydın sorumluluğu, ödünsüz insan hakları, demokrasi, cumhuriyet, laiklik, hukuk devleti.. ilkelerinin savunulmasında soyut söy- lemde buluşmak kolay da bu ilkelerin içinin so- mut doldurulması, sıcak olaylar tek tek gündeme geldiğinde ilkelerin gerçek özüne, anlamına uy- gun çizgiyi tutturmak öyle kolay olmuyor. O nok- tada özde ters çizgilere düşülünce karşıltklı acı- masız suçlamalar, yargılamalar başlıyor. Bakıyorum da aydınların çizgisi, 12 Eylül'ün, örneğin DİSK davası iddianamesinde kullandığı ilkel mantıkla sık sık çakışabiliyor: "Marks, Le- nin, Engels demiştir. DlSKde tüzüğünde, ka- rarlannda, eylemlerinde ....'yı savunmuştur. DİSK Marksist-Leninist illegal örgüttür." Evet, bilincinde, algılamasında değiliz ama ba- zen bu ilkel iddianamedeki ilkel mantık, huyu- muzdan, suyumuzdan, kültürümüzden, standart eksikliğimizden midir bilinmez, hepimizi aynı acı- masız yargılamalara, yanlışlara sürüklüyor. "AB bizi doğrvdan işlerine gelmediği için hak- sız cezalandınp dışladığına, asıl kendisi ırkçı, din- ci, çıkarcı davrandığına göre, AB platformlann- cfa Türkiye aleyhtarlığında kullanılabilecek done- ler vermek vatan hainliğidir" ya da "AB 'nin iyi ni- yetli olmaması, haksız dışlamakararlan, kendi in- san haklan ihlalleri bizi bağlamaz, biz bize yöne- lik haklı eleştirilerine bakıp kendi savaşımımızda bundan yararianmaya bakalım" gibi sonuçta iki- si de doğrulardan yola çıkılsa da yanlış kapıya va- ran sonuçlara ulaşmak zorunda mıyız? Ister dışarda, ister içerde, madalyonun iki yü- zünü birden görmeye, göstermeye çalışarak dav- ranamaz mıyız? Türkiye'deki olumsuzluklan, hak- sızlıklan, eksiklikleri bir bir sayarken, aynı zaman- da ve aynı gündemli olarak onlardan gelen olum- suzlukları, haksızlıklan, eksiklikleri de dile getire- mez miyiz? insan hakları savaşımında uluslara- rası dayanışmayı gündeme getirip uluslararası oyunlan bozamaz mıyız? Örneğin, 12 Eylül sürecinde Batı dünyasının in- san hakları ve demokrasi örgütlerinin Türkiye'de- ki insan haklan, demokrasi savaşımına katkılan yadsınamaz. İLO'nun, dünyasendikacılık hareke- tinin kararları, çabalan, dayanışmaları ile gelen katkıyı sadece DİSK yöneticilerinin değil, Türk sendikacılık hareketi ve işçi sınıfının unutmama- sı gerekir. Türkiye'nin demokratikleşme çabasın- da Batı dünyasından gelen baskıların olumlu rol oynadığını da kimse reddedemez. Ama madalyonun öteki yüzünde Batı dünyası- nın Türkiye'de darbelerden, insan haklan, demok- rasi ihlallerinden birinci dereceden sorumlu ol- ması olgusu da vardır. Batı'nın insan hakları, de- mokrasi ile ilgili örgütleri Türkiye'de demokrasi istemlerinde, standartlarında çok haklı olarak di- retirlerken, Batı'nın iktidarlan ellerindetutan güç- leri resmen "cunta" olarak ılan ettikleri askeri dar- benin yanında olmuşlardır. Türkiye'-ye Cumhuri- yet'ten 1980'e kadar yapılan dış yardımlann top- lamının 7.5 katının, sadece Almanya tarafindan 3.5 yıl içinde bu cunta yönetimine yapılması na- sıl açıklanabilir? ABD'nin Türkiye'de demokrasiye sahip çıkma adına Refah Partisi'nin kapatılmasına, 28 Şubat MGK kararlanna karşı durması, Kürt sorununa sahip çıkmasını iyi nıyetli olarak yorumlamak hiç de doğru bir iş olmuyor. ABD'nin 12 Eytül'ü doğ- rudan destekleyen güç olarak, demokrasi kaygı- sı ile değil, değişen asker kimliğinden, ABD yan- lısı 12 Eylül asker kafalan ıle Kemalist ve bağım- sızlıkçı kimlikleri öne çıkan bugünkü kafalar ara- sındaki degışimden rahatsız olarak harekete geç- tiğini görmemek gerçek bır aymazlık oluyor. ABD'nin küreselleşme ideolojisinin karşısında bir tehdit oluşturan ulusal bağımsızlıkçı, ülke çıkar- lannı gözeten Kemalizm çızgisini, ılımlı şeriattan çok daha tehlikeli gördüğü anlaşılıyor. Tabii bu noktada ülke çıkariannı, ulusal bağım- sızlıkçı çizgiyi, rejimi, laikliği, MGK kararlarının önemli bir çoğunluğunun içeriğini, 8 yıllık kesin- tisiz eğitimi savunurken, şeriattehdıdine, Refah'a, Erbakan ve Çiller'in kimliklennde en kirii politi- kacılara karşı çıkarken, onlarla hesaplaşırken, de- mokrasi çizgisinin dışına düşmek gibi birçok cid- di risk de var. "MGK kararlarının içinde var" diye, askerterie aynı çizgiye düşmemek adına şeriatla hesaplaş- mayı, rejime, laikliğe sahip çıkmayı kendi yaşam- sal sorunlan içinde, demokrasi, insan haklan kav- gası kapsamında görmemek gibi bir mantık asıl bizi demokrasi çizgisinin dışına atıyor. Sivil çözüm üretilmediğinde, askeri çözüme meydan bırakıl- mış oluyor. Aynı yaklaşımla "Askerter de ıst/yor/arsa Erba- kan'ın, Çiller'in siyasetten silinmelerine karşı dur- mak gerekir" sonucuna hiç ama hiç varamıyorum. Türkiye'nin, siyasi partilerin kapatılmayacağı, MGK kararları ile yönetilmeyeceği, gerçek de- mokrasinin geçerli olacağı biranayasal, yasal dü- zene, uygulamada geçerli yaşam düzeyine ka- vuşmasının tek yolu, çözümü askeriere bırakma- mak değil mi? Motorlu araçlara yeni esaslar geldi ANKARA (AA) - Fir- malar, ürettikleri araçlar için T ı p Onay Bdgesi" aldıktan sonra. satışa sun- duklan her araçla birlik- te uygunluk belgesinin bir kopyasını da tüketici- ye verecekler. Motorlu Araçlar ve Römorklan Tip Onay Yönetmeli- ği'nin (MARTOY) uygu- lama usul ve esaslannı belirleyen tebliğ, 1 Ocak 1998'den itibaren yürür- lükte olmak üzere Resmi Gazetede yayımlandı. Sanayi ve Ticaret Ba- kanlığı'nın tebliği ile tip onay belgesi için yapıla- cak müracaatlarda yapı- lacak işlemler. "mevcut araçlar" ve "yeni araç- lar" için ayn ayn belir- lendi. 1 Ocak 1998'den sonra müracaatı yapılan araçlar "yeni araç" kabul edilecek. Firmalann bu araçlar için yapacaklan müraca- atlar bu tarihte yürürlük- te bulunan yönetmelikler dikkate alınarak değer- lendirilecek. tthal otomobillerde "AT Araç Tıpi Onay Bel- gea" ve Sanayi \ e Ticaret Bakanlığı'ndan bakım. onanm ve servis garanti- si yeterlilikbelgesi ile bir- likte aracın MARTOY'a uygunluğunun belgelen- dırilmesı için bir dilekçe ile Sanayi ve Ticaret Ba- kanlığı'na başvurulacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle