Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 OCAK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
RP yine türbanla
uğpaşacak
• ANKARA (URA)-
REFAHYOL hükümetı
dönefninde RP Istanbul
Milletvekili Mustafa Baş'a,
türbanın serbest kalmasını
sağlamak amacıyla yasa
önerisi liazıriatan Erbakan,
partisinin kapatma davasının
ardıhdan bu konuyu yeniden
gündeme getirme karan aldı.
Anayasa Mahkemesi'nde
görijlen kapatma da\ası
>üzünden türbanı serbest
bırakmayı sağlayacak olan
yasa önerisini Meclis'e
getiremeyen Erbakan 'ın
konu ile ilgili olarak DYP
veya BBP'nin devTeye
girmesini istediği bildirildi.
Erbakan, Özden'i
kutladı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - RP Genel Başkanı
Necmettin Erbakan, Anayasa
Mahkemesi Başkanlığı'ndan
emekliye aynları Yekta
Gûngör Özden'e bir mektup
göndererek hizmetlerinden
dolayı kutladı. Erbakan,
RP'ye açılan kapatma
davasmı tamamlayamadan
emekh olan Özden'e yazdığı
mektupta, "Bundan sonraki
yaşamiBizda da mutluluklar
dilern iHkemize önemli ve
hayuiı hizmetler yapmanız
temennisıyle saygılar
sunanm" dedi.
Zekâ özüplülere
kısırlaşürma
• ROMA (AA) - Italya'da
son 12 yılda zekâ öziiriî veya
başka ciddi rahatsızlığı
bulunan yaklaşık 6 bin
kişinın kısırlaştınldığı
bildirildi. Italya Ulusal Biyo-
Etik Komısyonu tarafindan
hazırlanan raporda, 1985'ten
beri kısırlaştınlanlann
hemen hemen hepsinin
kadın olduğu behrtildı.
Kısırlaştırma ışlemınin daha
çok psikıyatri kliniklerinde
yatan hastalara uygulandığı
ve ameliyatlann ailelerinin
ısteğiyle yapıldığı
vurgulandı.
Kaçak 20
Pakistanlı
• SEFERİHİSAR (AA)-
Izmır'ın Seferihisar
ılçesınde. >Tirtdışına kaçma"
yolu arayan kaçak 20
Pakistanlı yakalandı. 34 AC
2875 plakah midibüsle
Kuşadası sahiline gelen
Pakistanlilar, kendilerini
yurdışına kaçırmak için
anlaştıklan kişileri
bulamayınca. Seferihisar
sahibne geldi. Seferihisar
Emoiyet Amirlıği ekipleri
taraiından Ürkmez Eskiyol
kavşağmda yakalanan
Pakıstanlılar, adlıyeye sevk
Talabani'den
barış mektubu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Irak Kiirdistan
Yurtseverler Birliği"nın
(IKYB), Irak Kürdistan
Demokratik Partisi ne
(IKDP) Kuzey Irak'ta banş
sağlanmasına yönelik
mektup gönderdiği bildirildi.
IKYB sözcülerinden Kadir
Hacı Ali. dün yaptığı
dçıklamada, "Biz IKDP ile
daimi bır banş ıstiyoruz.
Lı'derimiz, IKDP lideri
Mesud Barzani'ye bu amaçla
mektup gönderdi'" dedi. AJi,
IKYBliden Celal
Talabani'nin önceki gün
gönderdiği mektupta, üst
dözey bir toplantı yapılması
isteğınin yanı sıra, "çeşitli
sorunlara çözüm yollan ile
yeni seçimler, yeni bir
hükjrpeT* konulannda
önerilerin yer aldığını
kaydeöi.
Para için cinayet
• İstanbul Haber Senisi -
Bağcılar'daki evlerinde 6
gün önce bıçaklanarak
ölcfiîfûlen Aydın ve Gülşen
Esin çiftinin katil zanlısı
olarak yakalanan Murat
Karadeniz ve Abbas Kılıç
adlı kişilere olay yerinde
tatbikatyaptınldı. Karadeniz
ve Kılıç. cinayeti 90 milyon
lıra itacak için işlediklerini
ıtiraf ettiler.
PBU'în çağrısı
•STOCKHOLM
(Cumhuriyet) - Uluslararası
PENİ örgütü. Isveç'te bir
günlük gazeteye verdiği tam
sayfa ilanda. okurlan "...hiç
karşîfaşmadıklan, yüzünü
hiç go'rmedikleri ınsanlann
yeni yıllannı kutlamaya"
davrt etti. 20 ülkeden 39
düşünce suçlusu ya da
yakmiannm adınm ve
adresinin bulunduğu listede
Türkiye'den halen
cezaeVihde bulunan Ismail
Beşikci ve Recep Maraşlı ile
tutuksuz yargılanan Edip
Polat yer alıyor.
Devlet içi yasadışı örgütlenmeler konusunda yanıtsız kalan sorular gündeme gelecek
Gözler Ağar'ın ifadesindeANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) -
Susurluk kazası ile ortaya çıkan "çete-dev-
let-mafya" ilişkilerinden sonra her şeyi yar-
gıya anlatacağını belirten Mehmet Ağar'ın,
bu vaadini yerine getirmesi durumunda İs-
tanbul DGM SavcılığVnda, "Binoperasyon
ne?" sorusuyla karşılaşması beklenıyor.
DYP Şanlıurfa Milletvekili SedatBucak'tan
ise Susurluk kazasında aynı arabada bulun-
duğu Abduilab Çatfe ile ilişkilerinı ve araç-
tan çıkan susturucular ile suikast silahlannı
açıklaması istenecek.
Ağar ve Bucak'ın, dokunulmazlıklannın
kaldınlmasına ilişkin itirazlannı inceleyen
Anayasa Mahkemesi'nin 'ret' karan verme-
sinin ardmdan gözler, iki millervekilinin yar-
gılanacagı İstanbul DGM'ye çevrildi. İstan-
bul 6 No'lu DGM'de görülen
Susurluk davasının sanıklan
Ağar ve Bucak'ın, savcıhk
tarafindan ifade vermek üze-
re DGM'ye çağınlması bek-
leniyor. Ağar, İstanbul
DGM'ye ifade vermeye çağ-
nldığında, daha önce verdiği
"Her şeyi yargıya anlataca-
ğım" sözünü tutması duru-
munda, Susurluk düğümün-
de karanlıkta kalan bazı nok-
talar aydınlanacak. Ağar'ın,
Susurluk kazasmın hemen
ardmdan Hürriyet Gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni Er-
tuğrul Ozkök'e açıkladığı
'bin operasyon'un içeriğinin
de, savcılar ve yargıçlar tara-
findan sorulabıleceğine işa-
ret edildi.
İstanbul DGM Başsavcılı-
ğı tarafindan hazırlanan fez-
lekede, Mehmet Ağar'ın Su-
surluk kazası sonrası ortaya
çıkan suç örgûtünü oluştur-
duğu savlanmışh. Fezlekede,
Ağar'ın 'Topal cinayetT so-
ruşturması çerçevesinde gö-
zaltına alınan özel tim görev-
lilerini, lçişleri Bakanı oldu-
ğu dönemde, dönemin Em-
niyet Genel Müdûrü'ne ha-
ber vermeksizin Ankara'ya
getirterek serbest bırakıima-
lannı sağladığı kaydedilmiş-
ti. Fezlekede, bu fiili nede-
niyle Ağar'a görevini suiisti-
mal suçlaması yöneltilmişti.
Ağar, Yaşar Öz ve AbduDah
ÇatfTya verilen silah taşıma
izın belgeleri nedeniyle ara-
nan kişileri saldamak suçla-
masına da hedef olmuştu.
Isianbul DGN4 Başsavcılı-Î
ğı'na çagnlacakolan Ağar"ın'
kendisine yöneltilecek soru-
lara vereceği yanıtlann, Su-
surluk kazası sonrası ortaya
çıkan devlet içi yasadışı ör-
gütlenmenin aydınlahlabile-
ceğine işaret edildi. Yasadışı
bağlantılann aydınlatılmasında Ağar'ın şu
sorulara yanıt vermesinin de önemi olduğu
kaydedildi:
- Ağar, "Bin operasyon gerçekleştirdik''
diye hangi olaylan kastetti?
- 1993 yılında Tansu Çifler başbakanlığı
döneminde, Holiday Inn Otel'de düzenledi-
ği basın toplantısında, teröre yardım ve ya-
taklık eden işadamlan ve sanatçılann isim-
lerini tespit ettiklerini söyledi. Bu açıklama-
nın ardından BehçetCantürkSavaşBuklan,
Haa Karay gibi Kürt işadamlan birer birer
öldürüldü. Çiller'in bu açıklamayı, Emni-
yet Genel Müdürîüğu'nün Miili Güvenlik
Kurulu'na sunduğu raporüzerine alınan ka-
rar üzerine yaptığı iddia ediidi. MGK'nın
böyle bir karan var mı? Ağar'ın rolü ne?
- Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde.
Ertaç Tînarm sahibi olduğu HOSPHRO
şirketinin emniyete bağışladığı ve daha son-
ra kaybolduğu açıklanan silahlara ne oldu?
- Eski MlT Kontr-Terör Dairesi Başkanı
Mehmet Eymür, emniyet istihbaratçısı Ha-
nefi Ava ile eski MlT mensubu, eski Emni-
yet Genel Müdürlüğü Danışmanı Korkut
Eken. Çath'nın. bazı güvenlik birimleri ta-
rafindan kullanıldığını söylediler. Çatlı em-
niyet tarafindan kullanıldı mı? Ağar, Çatlı
tarafindan kullanılan Mehmet Ozbay adma
düzenlenmiş sahte kimliğe, silah taşıma izin
belgesini neden düzenledi?
- Uyuşturucu kaçakçısı olarak yargılanan
Yaşar Öz, gözaltında bulunduğu İstanbul
Emniyet Müdürlüğü'nden Ankara'ya neden
• *LtH '•^JP //
Umrantye'de anma eylemiİstanbul Haber Servisi- Ümraniye Cezaevi'nde
4 Ocak 1996 tarihinde çıkan isyanın bastınlması sı-
rasında ölen 4 DHKP-C'li, cezaevi önünde aileleri
tarafindan anıldı.
Tutuklu ve hükümlü yakınlan ilej^alk meclisleri
. flyeleri dün 5ğJe saatlerindÇ poîısîn^geniş güvenlik
önlemleri aldığı Ümraniye Cezaevı Önünde topbuı-
maya başladılar. Olaylarda yasamını yitirenlerin fo-
toğraflannı taşıyan ve "4 Ocak katliammın hesabı-
nı soracağız" yazılı bir pankart açan TlYAD'lı aile-
ler adma açıklama yapan Haklarve Özgürlükler Plat-
formu sözcüsü Oya Gökbayrak. açıldığı günden be-
ri Ümraniye Cezaevi'nin insanlık dışı uygulamala-
ra sahne olduğunu belirttı. Halk meclisleri adınaya-
pılan açıklamada ise hükümetlerin hücre tipi ceza-
evi tartışmasını sık sık kamuoyunun gündemine sok-
tuğu vurgulanarak "Aylarca bunun tartLşmasını ve ne
kadar doğru bir sistem olduğunu anlatıp durdular.
Bu sistemi o kadar benimsemelerinin ve ısrarla böy-
lesi bir sisteme geçmek istemelerinin tek nedeni ken-
di düzenierinin ömriinii uzatmaktır" denildi.
(Fotoğraf: BERTAN AĞANOĞLU)
getirtildi ve serbest bırakıldı?
- Kaçınldıktan sonra kaybolan Tank Ümit
olayında özel timciler Ayhan Akça, 23ya
Bandınnaboğhı, Ümit'i son gören kişiler.
Ümit'in Silivri'deki yazhğa götürüldüğü ve
Çatlı tarafindan sorgulandığı ileri surülüyor.
MlT'çi Eymür'ün, Umitkaybolduktan son-
ra Ağar'ı arayarak, "Ziyave Ayhan kaçımıış-
lar. Çatlı da sorguluyormuş" dedığini,
Ağar' ın da, "Olur mu, o tosuncuklarbizden
habersiz iş yapmazlarn
yanıtı verdığj belir-
tiliyor. Bu kişiler neden Ağar'dan habersiz
iş yapmaz?
-Dönemin İstanbul EmniyetMüdürü Nec-
det Menzir' in Özgür Ülke gazetesinin bom-
balanmasının ardından Ağar'ı arayarak "Be-
nim bölgemi rahat bırak" diye uyanda bu-
lunduğu doğru mu? Ağar'ın,
Özgür Ülke gazetesinin
bombalanması ile bağlantısı
nedir?
istanbul DGM Savcılı-
ğı'na çağnlması beklenen
DYP Şanlıurfa Milletvekili
Bucak da oldukça kririk so-
rularla karşı karşıya kalacak.
Susurluk kazasının ardından
bırkaç kez konuşan ve Susur-
luk Araştırma Komisyo-
nu'na ifade veren Bucak, her
açıklamasında birbiriyle çe-
lişen sözler söylemişti.
Savcılığın, Bucak'ı sorgu-
larken açıklamasını isteyebi-
leceği karanlık noktalar ise
şöyle sıralanıyor:
- Polis şefı HüseyinKoca-
dağ, ülkücü katliam sanığı
Çatlı ile aynı araçta ne yapı-
yordu? İddiaedildiği gibi ka-
za yapan Mercedes marka
aracı takip eden araçlardan
birinin içinde. aranan katli-
am sanığı HaiukKıra da var
mıydı?
- 06 AC 600 plakah Mer-
cedes'in içinden çıkan sustu-
rucular ve suikast silahlan kı-
me aitti?
- Ömer Lütfü Topal cina-
yetinden yargılanan özeltim-
ci polisleri cinayetın hemen
ardından kendi koruması ola-
rak secmesindeki amacı ney-
di?
- Bucak, ikinci MlT rapo-
nı olarak bilinen belgede ifa-
de edilen 'çetenin aşiretçi ko-
hı' suçlamalan karşısında ne
diyor?
- Bucak'ın gerçek Mehmet
Özbay ile ilişkisi nedir? Öz-
bay-Çatlıilişlcisini Bucak mı
sağladı?
- Siverek'te, devletin gire-
mediği ileri sürülen bölgeler-
de dişi hintkeneviri tarlalan
bulunduğu iddialan doğru
îki milletvekilinin istifası halinde ANAP ve DSP'den ödünç milletvekili alınması gündemde
DTP gruptan diişmeıneye çahşıyor
CHP'li Yerlikaya:
1997 yılı ziyan edildi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
Genel Sekreter Yardıması Sinaıi Yeriikaya,
1997 yılmın ilk yansının REFAHYOL,
ikinci yansının da 55. hûkümet tarafindan
harcandığını belirterek, CHP'nin bu
durumdan son derece rahatsız olduğunu
söyledi. Yerlikaya, köy boşaltmalann ve iç
göcün de sûrdûğûnü anlattı. Bu
olumsuzluklann nedeninin bugûnkü
hükümet değil ülkeyi bugûne kadar yönetcn
sağ politikalar olduğunu kaydeden
Yerlikaya. ekonomi politikasında süren
kararsızlığın CHP'yi üzdüğûnü ve rahatsız
ettiğini bildirdi. Yerlikaya, "Ekonomide
sınnîa kalan bu hûkümet, demokrasi ve
insan hakiannda da sımfta kalmıştır.
Susurluk olayında hiçbir ciddi adım
atılmamış ve olay unutulmaya bırakümıştır.
İşkence olayına kanşan polisler, mahkemeye
dahi götürûJememektedir" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Koalisyonun küçük ortağı Demokrat
Türkiye Partisi (DTP), iki rrüllefveki-
linin daha aynlacağına ilişkin haber-
ler üzerine transfer arayışına girdi.
21 milletvekiliyle güç bir noktada
bulunan DTP'nin "gruptan düşme-
si" durumunda, hükümetin TBMM
komisyonlanndaki çoğunluğu tehli-
keye girecek.
DTP grubundan milletvekili ko-
parmaya çalışan DYP'de ise, Genel
Başkan Tansu Çüler'le kurmaylan
arasındaki soğukluk aşılamadı. Çil-
ler'in karar mekanizmasında başkan-
lık divanı üyelerini devre dışı bırak-
ması, "tek adam" tartışmasını can-
landırdı.
Meclis kulislerinde, DTP'den iki
milletvekilinin daha aynlacağına iliş-
kin söylentiler partiyi hareketlendir-
di. DTP'nin gruptan düşmesi duru-
munda TBMM komisyonlanndaki
çoğunluğu korumak için ANAP veya
DSP'den "ödünç miltetvekiir veril-
mesi yoluna gidilebileceği belirtildi.
Millervekili transferi ve örgütlenme
konusunda DTP'nin önünü kesmeye
çalışan DYP'de ise Başkanlık Diva-
nı'ndaki soğukluk giderilemedi.
DYP Genel Başkan Yardımcısı
Mehmet Gölhan, Demokrat Parti'nin
kuruluş yıldönümü olan 7 Ocak'ta
partinin yetkili organı Genel Idare
Kurulu (GİK) ile Merkez Karar Ku-
rulu'nun toplanacağını, Dedeman
Oteli'ndeeski milletvekili veDYP'li-
lere iftaryemeği verileceğini söyledi.
Söylemez gerginliği
Genel Başkan Çiller'in Ufiık Söy-
lemez'in geri dönüşü konusunda Baş-
kanlık Divanı üyeleri ve GtK karan-
na uymamasıyla başlayan gerginliğin
bu toplantıya yansıyacağına dikkat
çekti.
DYP Genel Başkan yardımcılan
Cihan Paçacı. Hayri Kozakçıoğiu, Rt-
za Akçalı, Söylemez konusunda Çil-
ler'i ağır bır dille eleştirmiş, ancak
geri adım atılması yönünde sonuca
ulaşamamışlardı.
Kurmaylann, 7 Ocak'taki toplantı-
da bundan sonra yapılacak transfer-
ler için "ilke kararlan" adı altmda bir
metin çıkarmalanna kesin gözüyle
bakılıyor.
Çiller'in, kararlarda ve izlenecek
politikalarda tek başına hareket etme-
sinden başkanlık divanı üyeleri Nahit
Menteşe, Kozakçıoğiu, Akçalı, Göl-
han, Paçacı'nin rahatsızlık duyduk-
lan biliniyor. Çiller'in özellikle, ka-
rarlan aldıktan sonra sadece "bilgi-
lendirnıe'' amacıyla başkanlık divanı-
nı topladığına dikkat çekildi. DYP !i-
deri, hemen hemen her konuda siya-
si danışmanlan Şükrü Karaca ve
Mümtazer TürkÖne'nin yönlendir-
mesiyle hareket ediyorlar. Çiller'in,
Menteşe, Gölhan ve Kozakçıoğ-
lu'nun itirazlanna karşın "Bu çıka-
cak" dediği bildiri de bunalıma neden
olmuştu.
Başkanlık divanı üyelerinin benzer
sorunlann bir kez daha yaşanmama-
sı için Çiller'le özel olarak konuşa-
caklan kaydedildi.
IRMIKI AYDIN ENGİN
Adlan sömürgecilik çağını
çağnştıran ülkelerdi: Singapur,
Malezya, Endonezya, Tayland,
Hong-Kong, Taivvan, (Güney)
Kore... 1970'liyıllara kadar yok-
sulluk, yüksek oranlı nüfus artı-
şı, cılız ekonomileri ile tanınıyor-
lardı.
(Avrupa'ya ve bize) çok uzak-
tılar. Dünya henüz iletişim dev-
rimineulaşmamıştı. Elektronik-
te baş döndürücü gelişmeler
yaşanmamıştı. Onlar hakkında
az şey duyuyor, duyduklanmız-
dan da azını biliyorduk. Japon
ekonornik mucizesinin yanı ba-
şında ve çok uzağındaydılar.
1974 petrol bunalımmın ar-
dından gitgide Avrupa'nın ve
Amerika'nın ilgi odağında yer
edinmeye başladılar. Ekonomi-
lerinde beklenmedik gelişme-
lere tanık olunuyordu. Avrupa
sermayesinin soaınlanna ağır-
lık veren gazete ve dergiferde
yüksek vergi, yüksek ücretler,
gelişkin ve yaygın sosyal yar-
dım ve sağlık hizmeti ağlan yü-
zünden sermayenin, bu Uza-
kasya ülkelerine "kaçtığına" iliş-
Uzakasya'nm Kâğıttan Kaplanlan
kin haberler boy göstermeye
başladı. Batı Avrupa'da ekono-
mik ve siyasal erkte büyük ağır-
lık taşıyan işçi sendikalan önce
homurdanmaya, sonra feryat
etmeye başladılar. Amerikan
sermayesinin Avrupa'da sürek-
li olacağı sanılan yatınmlan ter-
sine dönmekteydi. Avrupalı
sermayedariarda kendi ülkele-
rindeki yatınmlarda gitgide da-
ha isteksizdiler.
Yıllar gelişmeyi hızlandırdı.
80'li yıllarda artık sermaye ka-
çağı değil, özellikle Batı Avrupa
ve Amerika'da fabrikalann sö-
külüp Uzakasya'yataşınmasın-
dan yakınılmaktaydı.
Asya Kaplanlan ana rahmine
düşmüştü.
Avrupa ve Amerika pazarla-
nnda Japon otomobillerinin,
elektronik aygrtlannının (TV, mü-
zik seti vb.) istilasını endişe ile
izleyenler Asya Kaplanlan'nın
damgasını taşıyan mallann pa-
zarlan tıka basa doldurmasına
tanık olmaya başladılar. Önce
oyuncak, oyuncak bebek, tu-
haf süs eşyalannda "Made in
Hong-Kong, made in TaJwan"
etiketlerini gördük. Ardından
Uzakdoğu'da üretilmiş t-shirt,
fanila, don, jean pantolon gibi
tekstil ürnleri tezgâhlan dol-
durmaya başladı.
Bilgisayar teknolojisinde
devrim nitelikli sıçramanın baş-
langıcında pazar, IBM, Com-
paq, Dell, Commodore, Intel,
Apple, Microsoft gibi markala-
nn tekelinde görülürken, birkaç
yıl içinde fotoğraf değişiverdi.
Taivvan, Güney Kore, Tayland,
Malezya, Hong-Kong çıkışlı
"no name" bilgisayarlar şaşıla-
sı fiyat dampingleriyle pazara
daldılar. Pazan altüst ettiler.
Çok geçmedi, Hyundai, Kia
otomobilleri, Samsung marka-
sını taşıyan elektronik araçlar
da Avrupa, Amerika, Ortadoğu
pazarlannda otomobil ve elekt-
ronik devierinin geleneksel ege-
menliklerine meydan okumaya
başladılar.
Asya Kaplanlan doğdu.
Kalkınma, ekonomisini düze
çıkarma çabasındaki ülkelere
ömek gösterilmeye başlandılar.
Türkiye'nin nice anlı şanlı siya-
setçisi, çok bilmiş, derinlemesi-
ne araştırmış edalarla ortaya çı-
kıp "Kore modeli", "Taivvan
modeli" reçetelerini burnumu-
za dayadı.
Görünüşe göre düne kadar
yoksul, sömürge tarihlerinin iz-
lerini hâlâ taşıyan bu ülkeler ka-
ra kaderlerini değiştirmişler, sa-
nayileşmişler, kentienni göz ka-
maştıncı gökdelenlerle süsle-
mişîer, dünya borsafanyla yan-
şan borsalar kurmuşlar, kalkın-
mışlardı...
Kimse bu kalkınma efsanesi-
nin niçin halkın yaşam düzeyi-
ni yüksettmediğini sormadı. Yıl-
lık üretim istatistiklerini, ihracat
grafiklerini ezberledik ama, işçi
ücretleri üstüne hemangi bir bil-
ginin izine bile rastlamak han-
diyse olanaksızdı.
1997'nin son ayları Asya
Kaplanlan efsanesinin gerçek-
ten de "efsane" olduğunu gös-
terdi.
Ucuz işgücüne, çocuk eme-
ğinin ahlaksızca kullanılmasına,
dünya ölçeğinde sürüp giden
sendikasızlaştırma operasyon-
lanna bile gereksinim duyurma-
yacak örgütsüzlüğe, demokra-
si kılıfı geçirilmiş hunharbiroto-
riteriiği simgeleyen siyasal re-
jimlere dayanan bir kalkınma
modeli temelterinden çatırdıyor.
Euro Nevvs'ün TV kanalının ye-
ni yıldaki mini röportajlannda
Asya Kaplanlan'nın politik ön-
derlerinin sa(ya sümük "yandım
Allah" feryatlan vardı. 1998'in
biröncekinden daha da berbat
geçeceğini kendi ağızlanylaak-
tanyorlardı.
Asya Kaplanlan yakıştırması
kulağa hoş geliyorama, anlaşı-
lan kâğıttan birerkaplan bunlar.
Bana da nedense el şeyiyle
gerdeğe giren damadı anımsa-
tıyorlar..
POLİTtKA GUNLUGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Kaçış...
Kadınlar, erkekler, çocuklar...
Kimileri sağ elini kaldınp zafer işareti yapıyorlar...
Öykü hepaynı...
Nilgün Cerrahoğlu, onların bilinen öykülerini
şöyle anlatıyor:
"Bahriye ve Cemal Zaho 'dan geliyohar. Yaklaşık
biray önceyola çıkmışlaryanlannda 10 çocukla bir-
likte. Çocukların en büyüğü 13yaşında. 'Gülnaze'
adı. En küçükleri 'Delbri' ise 2.5yaşında. Onun da
adı Kürtçede 'yaralı gönül' demekmiş.
Cemal ve ailesi Türk sınınndan girer girmez gö-
zaltına alınmışlar ve altı gün hapis yatmışlar. Ama
serbest kalır kalmaz da İstanbul'a doğru yola ko-
yulmuşlar. Kâh yürûmüşler, kâh otostop yapmışlar.
tstanbul'da 24 gün birodanın içinde -bu kezdegö-
nüllü olmak üzere- yine hapis kalmışlar. Yalnız ek-
mek, su ve yoğurtla kann doyurmuşlar."
Onlar yıllardır Ege kıyılanndan Sisam'a, Sakız'a
kaçmak istiyoriardı...
Kuşadası ve Çeşme açıklanndan bindikleri küçük
balıkçı tekneleri azgın dalgalara yenik düşüyordu...
Bir yaz günü Kuşadasf nda karaya vuran ceset-
lerini gördük, bir süre sonra aynı acıyı Çeşme'de ya-
şadık...
Bu kez yeni bir yol bulmuşlardı. Küçük balıkçı
tekneleri yerine şileplertaşıyordu onlan. Orgütlü güç
adam başı 3 bin 500 dolar alıyondu.
Şileplere'oaM(/sf///'doldurulanlar Ege adalan ye-
rine Italya'ya götürülüyordu...
• • •
1997'nin son günü Ararat adlı şilepten 825,
1998'in ilk günü ise Comet adlı şilepten 400 sığın-
macı Itaiya'ya girdi...
Toplam 1200 sığınmacı Italyan hükümetinin ko-
ruması altında.
Göçmenler kilise vakıflannın bannaklannda kalı-
yorlar...
Adam başı 3 bin 500 dolar ödeyerek Italya'ya gi-
ren sığınmacılardan 'insan simsartarı'nm cebine gi-
ren ise 4 milyon 200 dolardır (840 milyar)...
Acaba bu kaçışı kim yönetiyor?
Bu soruya yanıt vermeden önce sığınmacılar han-
gi ülkelerden bakalım: Büyük bölümü Kuzey Iraklı
ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Kürt kökenli yurt-
taşlanmızdır. Geriye kalanlar Bangladeş, Pakistan
veCezayirlidir...
Türkiye'den insan kaçırma uluslararası suç şebe-
kelerinin işidir ve arkasında PKK'nin olduğu bilin-
mektedir. Güneydoğu'da silahlı gücü gittikçe eriyen
PKK, eroin kaçakçıhğı yerine 'insan simsarlığı'n\
seçmiştir.
Bu yol eroin kaçakçıhğı kadar riskli olmadığı için
de bir taşla iki kuş vurmaktadır...
Italyanlann 'Kürtlere' karşı takındıklan tavır sizce
ilginç değil mi?
Bakın ftalyan yetkililer ne diyor
"Kürtlerin ülkesiyok. Onlaryaşadıklan heryerde
zulüm ve baskı altında. Dolayısıyla haklan korunma-
lıdır."
Ben bu açıklamaları okudukça 1930'lu yılları
anımsıyor; 'Türkiye üzerine oynanan oyunlann' 2 bi-
ne 2 kala Avrupa ülkelerinin 'insan haklan' konusun-
da anlaşılmaz tutumlan karşısında hiç şaşırrnıyo-''
rum " '" '
!
"
Türkiye'nin sınırlan Lozan'la çizilmedi rrji?"
Itatya'ya sığınan 1200 göçmenin yaklaşık 800'ü
Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıdır...
Onlar ellerini kollannı sallayarak şilebe binip ka-
çak olarak Italya'ya gittığine göre, yann işsiz Kara-
denizli yurttaşlar aynı yola başvurup şu gerekçeyi
kullansalar ne diyeceklerdir:
"Biz Pontusluyuz ve ülkemiz olmadığı için, baskı
ve zulüm gördüğümüz için sığınma hakkı istiyoruz."
•••
Türkiye Cumhuriyeti devleti bu olup bitenler kar-
şısında ne yapacaktır?
Türkiye'nin sorunu insan haklan ihlalleri ve de-
mokrasinin tüm kurumlannda kurallanyla işleyeme-
mesinden kaynaklanmakta, uluslararası orgütlü suç
şebekeleri de -PKK dahil- bundan yararlanmakta-
dır...
Bu sorunun ivedi çözülmesi gerekmektedir...
Türkiye üniterbirdevlettir. Türkler, Kürtler, Lazlar,
Çerkezler, Arnavutlar vb. yüzyıllardır bu topraklar-
da tüm kışkırtmalara karşı banş içinde yaşamakta-
dıriar...
İç ve dış güçlerson 15 yıl içinde önce Türk ve Kürt
Sünnileri böldüler, ardından da Türk ve Kürt Alevi-
leri...
Güneydoğu'daki kan gölünden çıkar umanlar bu
güçlere hizmet ettiler...
Sizlere Tunceli'den birev yakma öyküsü anlatmak
istiyorum...
Süleyman Er, Ibrahim Er, Şükrü Krt, Müslüm
Er, Hıdır Er, Ullo Er; Hozat Kaymakamlığı'na, Cum-
huriyet Savcılığı'na, Cumhurbaşkanlığı'na, Başba-
kanlığa ve Genelkurmay Başkanlığı'na yakılan ev-
leriyle ilgili bir dilekçe verdiler...
Onlar, evlerinin yakıidığının saptanmasını ve za-
rariannın karşılanmasını istiyorlardı...
Evleri 2 Aralık 1997 günü yakılmıştı...
Diyoriardı ki:
"Bu saptamayı ve zararfann karşılanmasını ulus-
lararası hukuk kurumlan değil, Türkiye Cumhuriye-
ti'nin kurumları yapsın!.."
Hozatlı yurttaşlanmız Avrupa insan Haklan Ko-
misyonu'na başvurmadılar ama, şu ana dek Türki-
ye'de bir sonuç da alamadılar...
Bekliyorlar!..
E. Posta: Hikmet.Cetinkaya (a raksnet.com
Faks numaramız: 0212/513 90 98
800 milyon ödenmiyor
MHP'nin borcu
ortada kaldı
ANKARA (UBA) -
MHP Genel Başkanı Dev-
let Bahçeti. partinin borç-
lannı üstlenmedi. Eski
MHP genel sekreterlerin-
den Akkan Suver'in She-
raton Oteli'nde kaldığı
süre içerisinde parti adına
çıkanlan 800 milyon lira-
lık faruranın ödenmemesi
yeni bir tartışma yarattı.
23 Kasım kongresi ön-
cesinde Tuğrul Türkeş'in
adına Sheraton Oteli'nde
karargâh kuran Akkan
Suver, burada kaldığı sü-
re içerisinde 800 milyon
lıralık harcama yaptı.
Aradan uzun bir süre geç-
mesine rağmen bu borç
kapatılmadı. Sheraton
Oteli işletmesi tarafandan
MHP'den söz konusu bor-
cu kapatması istendi.
MHP Genel Muhasibi
Adnan Uçaş ise otel tara-
findan bugüne kadar ken-
dilerine herhangi bir uya-
n yapılmadığjnı söyledi.
Uçaş."Bir uyan yapıhrsa
borcun kimin adına oldu-
ğuna bakarız. Eğer parti
adınavsa bu borç ödenir"
dedi.