23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER RP yine türbanla uğpaşacak • ANKARA (URA)- REFAHYOL hükümetı dönefninde RP Istanbul Milletvekili Mustafa Baş'a, türbanın serbest kalmasını sağlamak amacıyla yasa önerisi liazıriatan Erbakan, partisinin kapatma davasının ardıhdan bu konuyu yeniden gündeme getirme karan aldı. Anayasa Mahkemesi'nde görijlen kapatma da\ası >üzünden türbanı serbest bırakmayı sağlayacak olan yasa önerisini Meclis'e getiremeyen Erbakan 'ın konu ile ilgili olarak DYP veya BBP'nin devTeye girmesini istediği bildirildi. Erbakan, Özden'i kutladı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'ndan emekliye aynları Yekta Gûngör Özden'e bir mektup göndererek hizmetlerinden dolayı kutladı. Erbakan, RP'ye açılan kapatma davasmı tamamlayamadan emekh olan Özden'e yazdığı mektupta, "Bundan sonraki yaşamiBizda da mutluluklar dilern iHkemize önemli ve hayuiı hizmetler yapmanız temennisıyle saygılar sunanm" dedi. Zekâ özüplülere kısırlaşürma • ROMA (AA) - Italya'da son 12 yılda zekâ öziiriî veya başka ciddi rahatsızlığı bulunan yaklaşık 6 bin kişinın kısırlaştınldığı bildirildi. Italya Ulusal Biyo- Etik Komısyonu tarafindan hazırlanan raporda, 1985'ten beri kısırlaştınlanlann hemen hemen hepsinin kadın olduğu behrtildı. Kısırlaştırma ışlemınin daha çok psikıyatri kliniklerinde yatan hastalara uygulandığı ve ameliyatlann ailelerinin ısteğiyle yapıldığı vurgulandı. Kaçak 20 Pakistanlı • SEFERİHİSAR (AA)- Izmır'ın Seferihisar ılçesınde. >Tirtdışına kaçma" yolu arayan kaçak 20 Pakistanlı yakalandı. 34 AC 2875 plakah midibüsle Kuşadası sahiline gelen Pakistanlilar, kendilerini yurdışına kaçırmak için anlaştıklan kişileri bulamayınca. Seferihisar sahibne geldi. Seferihisar Emoiyet Amirlıği ekipleri taraiından Ürkmez Eskiyol kavşağmda yakalanan Pakıstanlılar, adlıyeye sevk Talabani'den barış mektubu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Irak Kiirdistan Yurtseverler Birliği"nın (IKYB), Irak Kürdistan Demokratik Partisi ne (IKDP) Kuzey Irak'ta banş sağlanmasına yönelik mektup gönderdiği bildirildi. IKYB sözcülerinden Kadir Hacı Ali. dün yaptığı dçıklamada, "Biz IKDP ile daimi bır banş ıstiyoruz. Lı'derimiz, IKDP lideri Mesud Barzani'ye bu amaçla mektup gönderdi'" dedi. AJi, IKYBliden Celal Talabani'nin önceki gün gönderdiği mektupta, üst dözey bir toplantı yapılması isteğınin yanı sıra, "çeşitli sorunlara çözüm yollan ile yeni seçimler, yeni bir hükjrpeT* konulannda önerilerin yer aldığını kaydeöi. Para için cinayet • İstanbul Haber Senisi - Bağcılar'daki evlerinde 6 gün önce bıçaklanarak ölcfiîfûlen Aydın ve Gülşen Esin çiftinin katil zanlısı olarak yakalanan Murat Karadeniz ve Abbas Kılıç adlı kişilere olay yerinde tatbikatyaptınldı. Karadeniz ve Kılıç. cinayeti 90 milyon lıra itacak için işlediklerini ıtiraf ettiler. PBU'în çağrısı •STOCKHOLM (Cumhuriyet) - Uluslararası PENİ örgütü. Isveç'te bir günlük gazeteye verdiği tam sayfa ilanda. okurlan "...hiç karşîfaşmadıklan, yüzünü hiç go'rmedikleri ınsanlann yeni yıllannı kutlamaya" davrt etti. 20 ülkeden 39 düşünce suçlusu ya da yakmiannm adınm ve adresinin bulunduğu listede Türkiye'den halen cezaeVihde bulunan Ismail Beşikci ve Recep Maraşlı ile tutuksuz yargılanan Edip Polat yer alıyor. Devlet içi yasadışı örgütlenmeler konusunda yanıtsız kalan sorular gündeme gelecek Gözler Ağar'ın ifadesindeANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) - Susurluk kazası ile ortaya çıkan "çete-dev- let-mafya" ilişkilerinden sonra her şeyi yar- gıya anlatacağını belirten Mehmet Ağar'ın, bu vaadini yerine getirmesi durumunda İs- tanbul DGM SavcılığVnda, "Binoperasyon ne?" sorusuyla karşılaşması beklenıyor. DYP Şanlıurfa Milletvekili SedatBucak'tan ise Susurluk kazasında aynı arabada bulun- duğu Abduilab Çatfe ile ilişkilerinı ve araç- tan çıkan susturucular ile suikast silahlannı açıklaması istenecek. Ağar ve Bucak'ın, dokunulmazlıklannın kaldınlmasına ilişkin itirazlannı inceleyen Anayasa Mahkemesi'nin 'ret' karan verme- sinin ardmdan gözler, iki millervekilinin yar- gılanacagı İstanbul DGM'ye çevrildi. İstan- bul 6 No'lu DGM'de görülen Susurluk davasının sanıklan Ağar ve Bucak'ın, savcıhk tarafindan ifade vermek üze- re DGM'ye çağınlması bek- leniyor. Ağar, İstanbul DGM'ye ifade vermeye çağ- nldığında, daha önce verdiği "Her şeyi yargıya anlataca- ğım" sözünü tutması duru- munda, Susurluk düğümün- de karanlıkta kalan bazı nok- talar aydınlanacak. Ağar'ın, Susurluk kazasmın hemen ardmdan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Er- tuğrul Ozkök'e açıkladığı 'bin operasyon'un içeriğinin de, savcılar ve yargıçlar tara- findan sorulabıleceğine işa- ret edildi. İstanbul DGM Başsavcılı- ğı tarafindan hazırlanan fez- lekede, Mehmet Ağar'ın Su- surluk kazası sonrası ortaya çıkan suç örgûtünü oluştur- duğu savlanmışh. Fezlekede, Ağar'ın 'Topal cinayetT so- ruşturması çerçevesinde gö- zaltına alınan özel tim görev- lilerini, lçişleri Bakanı oldu- ğu dönemde, dönemin Em- niyet Genel Müdûrü'ne ha- ber vermeksizin Ankara'ya getirterek serbest bırakıima- lannı sağladığı kaydedilmiş- ti. Fezlekede, bu fiili nede- niyle Ağar'a görevini suiisti- mal suçlaması yöneltilmişti. Ağar, Yaşar Öz ve AbduDah ÇatfTya verilen silah taşıma izın belgeleri nedeniyle ara- nan kişileri saldamak suçla- masına da hedef olmuştu. Isianbul DGN4 Başsavcılı-Î ğı'na çagnlacakolan Ağar"ın' kendisine yöneltilecek soru- lara vereceği yanıtlann, Su- surluk kazası sonrası ortaya çıkan devlet içi yasadışı ör- gütlenmenin aydınlahlabile- ceğine işaret edildi. Yasadışı bağlantılann aydınlatılmasında Ağar'ın şu sorulara yanıt vermesinin de önemi olduğu kaydedildi: - Ağar, "Bin operasyon gerçekleştirdik'' diye hangi olaylan kastetti? - 1993 yılında Tansu Çifler başbakanlığı döneminde, Holiday Inn Otel'de düzenledi- ği basın toplantısında, teröre yardım ve ya- taklık eden işadamlan ve sanatçılann isim- lerini tespit ettiklerini söyledi. Bu açıklama- nın ardından BehçetCantürkSavaşBuklan, Haa Karay gibi Kürt işadamlan birer birer öldürüldü. Çiller'in bu açıklamayı, Emni- yet Genel Müdürîüğu'nün Miili Güvenlik Kurulu'na sunduğu raporüzerine alınan ka- rar üzerine yaptığı iddia ediidi. MGK'nın böyle bir karan var mı? Ağar'ın rolü ne? - Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde. Ertaç Tînarm sahibi olduğu HOSPHRO şirketinin emniyete bağışladığı ve daha son- ra kaybolduğu açıklanan silahlara ne oldu? - Eski MlT Kontr-Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür, emniyet istihbaratçısı Ha- nefi Ava ile eski MlT mensubu, eski Emni- yet Genel Müdürlüğü Danışmanı Korkut Eken. Çath'nın. bazı güvenlik birimleri ta- rafindan kullanıldığını söylediler. Çatlı em- niyet tarafindan kullanıldı mı? Ağar, Çatlı tarafindan kullanılan Mehmet Ozbay adma düzenlenmiş sahte kimliğe, silah taşıma izin belgesini neden düzenledi? - Uyuşturucu kaçakçısı olarak yargılanan Yaşar Öz, gözaltında bulunduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden Ankara'ya neden • *LtH '•^JP // Umrantye'de anma eylemiİstanbul Haber Servisi- Ümraniye Cezaevi'nde 4 Ocak 1996 tarihinde çıkan isyanın bastınlması sı- rasında ölen 4 DHKP-C'li, cezaevi önünde aileleri tarafindan anıldı. Tutuklu ve hükümlü yakınlan ilej^alk meclisleri . flyeleri dün 5ğJe saatlerindÇ poîısîn^geniş güvenlik önlemleri aldığı Ümraniye Cezaevı Önünde topbuı- maya başladılar. Olaylarda yasamını yitirenlerin fo- toğraflannı taşıyan ve "4 Ocak katliammın hesabı- nı soracağız" yazılı bir pankart açan TlYAD'lı aile- ler adma açıklama yapan Haklarve Özgürlükler Plat- formu sözcüsü Oya Gökbayrak. açıldığı günden be- ri Ümraniye Cezaevi'nin insanlık dışı uygulamala- ra sahne olduğunu belirttı. Halk meclisleri adınaya- pılan açıklamada ise hükümetlerin hücre tipi ceza- evi tartışmasını sık sık kamuoyunun gündemine sok- tuğu vurgulanarak "Aylarca bunun tartLşmasını ve ne kadar doğru bir sistem olduğunu anlatıp durdular. Bu sistemi o kadar benimsemelerinin ve ısrarla böy- lesi bir sisteme geçmek istemelerinin tek nedeni ken- di düzenierinin ömriinii uzatmaktır" denildi. (Fotoğraf: BERTAN AĞANOĞLU) getirtildi ve serbest bırakıldı? - Kaçınldıktan sonra kaybolan Tank Ümit olayında özel timciler Ayhan Akça, 23ya Bandınnaboğhı, Ümit'i son gören kişiler. Ümit'in Silivri'deki yazhğa götürüldüğü ve Çatlı tarafindan sorgulandığı ileri surülüyor. MlT'çi Eymür'ün, Umitkaybolduktan son- ra Ağar'ı arayarak, "Ziyave Ayhan kaçımıış- lar. Çatlı da sorguluyormuş" dedığini, Ağar' ın da, "Olur mu, o tosuncuklarbizden habersiz iş yapmazlarn yanıtı verdığj belir- tiliyor. Bu kişiler neden Ağar'dan habersiz iş yapmaz? -Dönemin İstanbul EmniyetMüdürü Nec- det Menzir' in Özgür Ülke gazetesinin bom- balanmasının ardından Ağar'ı arayarak "Be- nim bölgemi rahat bırak" diye uyanda bu- lunduğu doğru mu? Ağar'ın, Özgür Ülke gazetesinin bombalanması ile bağlantısı nedir? istanbul DGM Savcılı- ğı'na çağnlması beklenen DYP Şanlıurfa Milletvekili Bucak da oldukça kririk so- rularla karşı karşıya kalacak. Susurluk kazasının ardından bırkaç kez konuşan ve Susur- luk Araştırma Komisyo- nu'na ifade veren Bucak, her açıklamasında birbiriyle çe- lişen sözler söylemişti. Savcılığın, Bucak'ı sorgu- larken açıklamasını isteyebi- leceği karanlık noktalar ise şöyle sıralanıyor: - Polis şefı HüseyinKoca- dağ, ülkücü katliam sanığı Çatlı ile aynı araçta ne yapı- yordu? İddiaedildiği gibi ka- za yapan Mercedes marka aracı takip eden araçlardan birinin içinde. aranan katli- am sanığı HaiukKıra da var mıydı? - 06 AC 600 plakah Mer- cedes'in içinden çıkan sustu- rucular ve suikast silahlan kı- me aitti? - Ömer Lütfü Topal cina- yetinden yargılanan özeltim- ci polisleri cinayetın hemen ardından kendi koruması ola- rak secmesindeki amacı ney- di? - Bucak, ikinci MlT rapo- nı olarak bilinen belgede ifa- de edilen 'çetenin aşiretçi ko- hı' suçlamalan karşısında ne diyor? - Bucak'ın gerçek Mehmet Özbay ile ilişkisi nedir? Öz- bay-Çatlıilişlcisini Bucak mı sağladı? - Siverek'te, devletin gire- mediği ileri sürülen bölgeler- de dişi hintkeneviri tarlalan bulunduğu iddialan doğru îki milletvekilinin istifası halinde ANAP ve DSP'den ödünç milletvekili alınması gündemde DTP gruptan diişmeıneye çahşıyor CHP'li Yerlikaya: 1997 yılı ziyan edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Sekreter Yardıması Sinaıi Yeriikaya, 1997 yılmın ilk yansının REFAHYOL, ikinci yansının da 55. hûkümet tarafindan harcandığını belirterek, CHP'nin bu durumdan son derece rahatsız olduğunu söyledi. Yerlikaya, köy boşaltmalann ve iç göcün de sûrdûğûnü anlattı. Bu olumsuzluklann nedeninin bugûnkü hükümet değil ülkeyi bugûne kadar yönetcn sağ politikalar olduğunu kaydeden Yerlikaya. ekonomi politikasında süren kararsızlığın CHP'yi üzdüğûnü ve rahatsız ettiğini bildirdi. Yerlikaya, "Ekonomide sınnîa kalan bu hûkümet, demokrasi ve insan hakiannda da sımfta kalmıştır. Susurluk olayında hiçbir ciddi adım atılmamış ve olay unutulmaya bırakümıştır. İşkence olayına kanşan polisler, mahkemeye dahi götürûJememektedir" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Koalisyonun küçük ortağı Demokrat Türkiye Partisi (DTP), iki rrüllefveki- linin daha aynlacağına ilişkin haber- ler üzerine transfer arayışına girdi. 21 milletvekiliyle güç bir noktada bulunan DTP'nin "gruptan düşme- si" durumunda, hükümetin TBMM komisyonlanndaki çoğunluğu tehli- keye girecek. DTP grubundan milletvekili ko- parmaya çalışan DYP'de ise, Genel Başkan Tansu Çüler'le kurmaylan arasındaki soğukluk aşılamadı. Çil- ler'in karar mekanizmasında başkan- lık divanı üyelerini devre dışı bırak- ması, "tek adam" tartışmasını can- landırdı. Meclis kulislerinde, DTP'den iki milletvekilinin daha aynlacağına iliş- kin söylentiler partiyi hareketlendir- di. DTP'nin gruptan düşmesi duru- munda TBMM komisyonlanndaki çoğunluğu korumak için ANAP veya DSP'den "ödünç miltetvekiir veril- mesi yoluna gidilebileceği belirtildi. Millervekili transferi ve örgütlenme konusunda DTP'nin önünü kesmeye çalışan DYP'de ise Başkanlık Diva- nı'ndaki soğukluk giderilemedi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Gölhan, Demokrat Parti'nin kuruluş yıldönümü olan 7 Ocak'ta partinin yetkili organı Genel Idare Kurulu (GİK) ile Merkez Karar Ku- rulu'nun toplanacağını, Dedeman Oteli'ndeeski milletvekili veDYP'li- lere iftaryemeği verileceğini söyledi. Söylemez gerginliği Genel Başkan Çiller'in Ufiık Söy- lemez'in geri dönüşü konusunda Baş- kanlık Divanı üyeleri ve GtK karan- na uymamasıyla başlayan gerginliğin bu toplantıya yansıyacağına dikkat çekti. DYP Genel Başkan yardımcılan Cihan Paçacı. Hayri Kozakçıoğiu, Rt- za Akçalı, Söylemez konusunda Çil- ler'i ağır bır dille eleştirmiş, ancak geri adım atılması yönünde sonuca ulaşamamışlardı. Kurmaylann, 7 Ocak'taki toplantı- da bundan sonra yapılacak transfer- ler için "ilke kararlan" adı altmda bir metin çıkarmalanna kesin gözüyle bakılıyor. Çiller'in, kararlarda ve izlenecek politikalarda tek başına hareket etme- sinden başkanlık divanı üyeleri Nahit Menteşe, Kozakçıoğiu, Akçalı, Göl- han, Paçacı'nin rahatsızlık duyduk- lan biliniyor. Çiller'in özellikle, ka- rarlan aldıktan sonra sadece "bilgi- lendirnıe'' amacıyla başkanlık divanı- nı topladığına dikkat çekildi. DYP !i- deri, hemen hemen her konuda siya- si danışmanlan Şükrü Karaca ve Mümtazer TürkÖne'nin yönlendir- mesiyle hareket ediyorlar. Çiller'in, Menteşe, Gölhan ve Kozakçıoğ- lu'nun itirazlanna karşın "Bu çıka- cak" dediği bildiri de bunalıma neden olmuştu. Başkanlık divanı üyelerinin benzer sorunlann bir kez daha yaşanmama- sı için Çiller'le özel olarak konuşa- caklan kaydedildi. IRMIKI AYDIN ENGİN Adlan sömürgecilik çağını çağnştıran ülkelerdi: Singapur, Malezya, Endonezya, Tayland, Hong-Kong, Taivvan, (Güney) Kore... 1970'liyıllara kadar yok- sulluk, yüksek oranlı nüfus artı- şı, cılız ekonomileri ile tanınıyor- lardı. (Avrupa'ya ve bize) çok uzak- tılar. Dünya henüz iletişim dev- rimineulaşmamıştı. Elektronik- te baş döndürücü gelişmeler yaşanmamıştı. Onlar hakkında az şey duyuyor, duyduklanmız- dan da azını biliyorduk. Japon ekonornik mucizesinin yanı ba- şında ve çok uzağındaydılar. 1974 petrol bunalımmın ar- dından gitgide Avrupa'nın ve Amerika'nın ilgi odağında yer edinmeye başladılar. Ekonomi- lerinde beklenmedik gelişme- lere tanık olunuyordu. Avrupa sermayesinin soaınlanna ağır- lık veren gazete ve dergiferde yüksek vergi, yüksek ücretler, gelişkin ve yaygın sosyal yar- dım ve sağlık hizmeti ağlan yü- zünden sermayenin, bu Uza- kasya ülkelerine "kaçtığına" iliş- Uzakasya'nm Kâğıttan Kaplanlan kin haberler boy göstermeye başladı. Batı Avrupa'da ekono- mik ve siyasal erkte büyük ağır- lık taşıyan işçi sendikalan önce homurdanmaya, sonra feryat etmeye başladılar. Amerikan sermayesinin Avrupa'da sürek- li olacağı sanılan yatınmlan ter- sine dönmekteydi. Avrupalı sermayedariarda kendi ülkele- rindeki yatınmlarda gitgide da- ha isteksizdiler. Yıllar gelişmeyi hızlandırdı. 80'li yıllarda artık sermaye ka- çağı değil, özellikle Batı Avrupa ve Amerika'da fabrikalann sö- külüp Uzakasya'yataşınmasın- dan yakınılmaktaydı. Asya Kaplanlan ana rahmine düşmüştü. Avrupa ve Amerika pazarla- nnda Japon otomobillerinin, elektronik aygrtlannının (TV, mü- zik seti vb.) istilasını endişe ile izleyenler Asya Kaplanlan'nın damgasını taşıyan mallann pa- zarlan tıka basa doldurmasına tanık olmaya başladılar. Önce oyuncak, oyuncak bebek, tu- haf süs eşyalannda "Made in Hong-Kong, made in TaJwan" etiketlerini gördük. Ardından Uzakdoğu'da üretilmiş t-shirt, fanila, don, jean pantolon gibi tekstil ürnleri tezgâhlan dol- durmaya başladı. Bilgisayar teknolojisinde devrim nitelikli sıçramanın baş- langıcında pazar, IBM, Com- paq, Dell, Commodore, Intel, Apple, Microsoft gibi markala- nn tekelinde görülürken, birkaç yıl içinde fotoğraf değişiverdi. Taivvan, Güney Kore, Tayland, Malezya, Hong-Kong çıkışlı "no name" bilgisayarlar şaşıla- sı fiyat dampingleriyle pazara daldılar. Pazan altüst ettiler. Çok geçmedi, Hyundai, Kia otomobilleri, Samsung marka- sını taşıyan elektronik araçlar da Avrupa, Amerika, Ortadoğu pazarlannda otomobil ve elekt- ronik devierinin geleneksel ege- menliklerine meydan okumaya başladılar. Asya Kaplanlan doğdu. Kalkınma, ekonomisini düze çıkarma çabasındaki ülkelere ömek gösterilmeye başlandılar. Türkiye'nin nice anlı şanlı siya- setçisi, çok bilmiş, derinlemesi- ne araştırmış edalarla ortaya çı- kıp "Kore modeli", "Taivvan modeli" reçetelerini burnumu- za dayadı. Görünüşe göre düne kadar yoksul, sömürge tarihlerinin iz- lerini hâlâ taşıyan bu ülkeler ka- ra kaderlerini değiştirmişler, sa- nayileşmişler, kentienni göz ka- maştıncı gökdelenlerle süsle- mişîer, dünya borsafanyla yan- şan borsalar kurmuşlar, kalkın- mışlardı... Kimse bu kalkınma efsanesi- nin niçin halkın yaşam düzeyi- ni yüksettmediğini sormadı. Yıl- lık üretim istatistiklerini, ihracat grafiklerini ezberledik ama, işçi ücretleri üstüne hemangi bir bil- ginin izine bile rastlamak han- diyse olanaksızdı. 1997'nin son ayları Asya Kaplanlan efsanesinin gerçek- ten de "efsane" olduğunu gös- terdi. Ucuz işgücüne, çocuk eme- ğinin ahlaksızca kullanılmasına, dünya ölçeğinde sürüp giden sendikasızlaştırma operasyon- lanna bile gereksinim duyurma- yacak örgütsüzlüğe, demokra- si kılıfı geçirilmiş hunharbiroto- riteriiği simgeleyen siyasal re- jimlere dayanan bir kalkınma modeli temelterinden çatırdıyor. Euro Nevvs'ün TV kanalının ye- ni yıldaki mini röportajlannda Asya Kaplanlan'nın politik ön- derlerinin sa(ya sümük "yandım Allah" feryatlan vardı. 1998'in biröncekinden daha da berbat geçeceğini kendi ağızlanylaak- tanyorlardı. Asya Kaplanlan yakıştırması kulağa hoş geliyorama, anlaşı- lan kâğıttan birerkaplan bunlar. Bana da nedense el şeyiyle gerdeğe giren damadı anımsa- tıyorlar.. POLİTtKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Kaçış... Kadınlar, erkekler, çocuklar... Kimileri sağ elini kaldınp zafer işareti yapıyorlar... Öykü hepaynı... Nilgün Cerrahoğlu, onların bilinen öykülerini şöyle anlatıyor: "Bahriye ve Cemal Zaho 'dan geliyohar. Yaklaşık biray önceyola çıkmışlaryanlannda 10 çocukla bir- likte. Çocukların en büyüğü 13yaşında. 'Gülnaze' adı. En küçükleri 'Delbri' ise 2.5yaşında. Onun da adı Kürtçede 'yaralı gönül' demekmiş. Cemal ve ailesi Türk sınınndan girer girmez gö- zaltına alınmışlar ve altı gün hapis yatmışlar. Ama serbest kalır kalmaz da İstanbul'a doğru yola ko- yulmuşlar. Kâh yürûmüşler, kâh otostop yapmışlar. tstanbul'da 24 gün birodanın içinde -bu kezdegö- nüllü olmak üzere- yine hapis kalmışlar. Yalnız ek- mek, su ve yoğurtla kann doyurmuşlar." Onlar yıllardır Ege kıyılanndan Sisam'a, Sakız'a kaçmak istiyoriardı... Kuşadası ve Çeşme açıklanndan bindikleri küçük balıkçı tekneleri azgın dalgalara yenik düşüyordu... Bir yaz günü Kuşadasf nda karaya vuran ceset- lerini gördük, bir süre sonra aynı acıyı Çeşme'de ya- şadık... Bu kez yeni bir yol bulmuşlardı. Küçük balıkçı tekneleri yerine şileplertaşıyordu onlan. Orgütlü güç adam başı 3 bin 500 dolar alıyondu. Şileplere'oaM(/sf///'doldurulanlar Ege adalan ye- rine Italya'ya götürülüyordu... • • • 1997'nin son günü Ararat adlı şilepten 825, 1998'in ilk günü ise Comet adlı şilepten 400 sığın- macı Itaiya'ya girdi... Toplam 1200 sığınmacı Italyan hükümetinin ko- ruması altında. Göçmenler kilise vakıflannın bannaklannda kalı- yorlar... Adam başı 3 bin 500 dolar ödeyerek Italya'ya gi- ren sığınmacılardan 'insan simsartarı'nm cebine gi- ren ise 4 milyon 200 dolardır (840 milyar)... Acaba bu kaçışı kim yönetiyor? Bu soruya yanıt vermeden önce sığınmacılar han- gi ülkelerden bakalım: Büyük bölümü Kuzey Iraklı ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Kürt kökenli yurt- taşlanmızdır. Geriye kalanlar Bangladeş, Pakistan veCezayirlidir... Türkiye'den insan kaçırma uluslararası suç şebe- kelerinin işidir ve arkasında PKK'nin olduğu bilin- mektedir. Güneydoğu'da silahlı gücü gittikçe eriyen PKK, eroin kaçakçıhğı yerine 'insan simsarlığı'n\ seçmiştir. Bu yol eroin kaçakçıhğı kadar riskli olmadığı için de bir taşla iki kuş vurmaktadır... Italyanlann 'Kürtlere' karşı takındıklan tavır sizce ilginç değil mi? Bakın ftalyan yetkililer ne diyor "Kürtlerin ülkesiyok. Onlaryaşadıklan heryerde zulüm ve baskı altında. Dolayısıyla haklan korunma- lıdır." Ben bu açıklamaları okudukça 1930'lu yılları anımsıyor; 'Türkiye üzerine oynanan oyunlann' 2 bi- ne 2 kala Avrupa ülkelerinin 'insan haklan' konusun- da anlaşılmaz tutumlan karşısında hiç şaşırrnıyo-'' rum " '" ' ! " Türkiye'nin sınırlan Lozan'la çizilmedi rrji?" Itatya'ya sığınan 1200 göçmenin yaklaşık 800'ü Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıdır... Onlar ellerini kollannı sallayarak şilebe binip ka- çak olarak Italya'ya gittığine göre, yann işsiz Kara- denizli yurttaşlar aynı yola başvurup şu gerekçeyi kullansalar ne diyeceklerdir: "Biz Pontusluyuz ve ülkemiz olmadığı için, baskı ve zulüm gördüğümüz için sığınma hakkı istiyoruz." ••• Türkiye Cumhuriyeti devleti bu olup bitenler kar- şısında ne yapacaktır? Türkiye'nin sorunu insan haklan ihlalleri ve de- mokrasinin tüm kurumlannda kurallanyla işleyeme- mesinden kaynaklanmakta, uluslararası orgütlü suç şebekeleri de -PKK dahil- bundan yararlanmakta- dır... Bu sorunun ivedi çözülmesi gerekmektedir... Türkiye üniterbirdevlettir. Türkler, Kürtler, Lazlar, Çerkezler, Arnavutlar vb. yüzyıllardır bu topraklar- da tüm kışkırtmalara karşı banş içinde yaşamakta- dıriar... İç ve dış güçlerson 15 yıl içinde önce Türk ve Kürt Sünnileri böldüler, ardından da Türk ve Kürt Alevi- leri... Güneydoğu'daki kan gölünden çıkar umanlar bu güçlere hizmet ettiler... Sizlere Tunceli'den birev yakma öyküsü anlatmak istiyorum... Süleyman Er, Ibrahim Er, Şükrü Krt, Müslüm Er, Hıdır Er, Ullo Er; Hozat Kaymakamlığı'na, Cum- huriyet Savcılığı'na, Cumhurbaşkanlığı'na, Başba- kanlığa ve Genelkurmay Başkanlığı'na yakılan ev- leriyle ilgili bir dilekçe verdiler... Onlar, evlerinin yakıidığının saptanmasını ve za- rariannın karşılanmasını istiyorlardı... Evleri 2 Aralık 1997 günü yakılmıştı... Diyoriardı ki: "Bu saptamayı ve zararfann karşılanmasını ulus- lararası hukuk kurumlan değil, Türkiye Cumhuriye- ti'nin kurumları yapsın!.." Hozatlı yurttaşlanmız Avrupa insan Haklan Ko- misyonu'na başvurmadılar ama, şu ana dek Türki- ye'de bir sonuç da alamadılar... Bekliyorlar!.. E. Posta: Hikmet.Cetinkaya (a raksnet.com Faks numaramız: 0212/513 90 98 800 milyon ödenmiyor MHP'nin borcu ortada kaldı ANKARA (UBA) - MHP Genel Başkanı Dev- let Bahçeti. partinin borç- lannı üstlenmedi. Eski MHP genel sekreterlerin- den Akkan Suver'in She- raton Oteli'nde kaldığı süre içerisinde parti adına çıkanlan 800 milyon lira- lık faruranın ödenmemesi yeni bir tartışma yarattı. 23 Kasım kongresi ön- cesinde Tuğrul Türkeş'in adına Sheraton Oteli'nde karargâh kuran Akkan Suver, burada kaldığı sü- re içerisinde 800 milyon lıralık harcama yaptı. Aradan uzun bir süre geç- mesine rağmen bu borç kapatılmadı. Sheraton Oteli işletmesi tarafandan MHP'den söz konusu bor- cu kapatması istendi. MHP Genel Muhasibi Adnan Uçaş ise otel tara- findan bugüne kadar ken- dilerine herhangi bir uya- n yapılmadığjnı söyledi. Uçaş."Bir uyan yapıhrsa borcun kimin adına oldu- ğuna bakarız. Eğer parti adınavsa bu borç ödenir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle