22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23OCAK1998CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOM ABD istediği için ulusal yargıyı devre dışı bırakma girişimine sert tepki •Haîııee bir adım9 ŞİRKETLERDEN • LONDON School of Publk Relations, mart ayında Türkiye'de eğitime başlayacak. Medya ile ilgili tüm alanlarda öğretim veren David Game Medya Grubu'na bağlı okuL gerek halkla Uişldler sektörüne girmek isteyenlere, gerekse deneyimi olanlara, halkla Uişkiİer eğitimi sunacak. • PINAR, piyasaya yeni bir meyveli yoğurt sundu. "Pınar Canım Çekti" adlı ürün, muzlu. çilekli, vişneli. şeftaüli ve frambuazlı çeşitleriyle marketlerin raflannda yerini alıyor. • MEDİALAND, Amerika'nın en büyük gayrimenkul pazarlama şirketlerinden Remax, Türkiye tenısilciliğinin tanıtınıını üstlendL Rema\ dünya üzerinde 300 ofisiyle hizmet verivor. • MİS Süt'ün aromalı sütlerinin ambalajlannda bu ay vizyona girecek Herkül filminin kahramanlan kullaıuldı. Firmamn diğer bir ürünü olan kakaolu süt de yeni geliştirilen formülü ile çocuklann beğenisine sunuldu. • ELECTROLUX'ün Bakû temsilciliği açıldı. Bakû ofîsi. çalışmalannı. Elektrolıu Tiirkiye Profesyonel Ekipmanlar Genel Müdürlüğü'ne bağlı olarak sürdürecek. • LOGO Yazılım Uluslararası Bilgi Sistemleri firması Odyssey International ile yurtdışında işbirliği yapmak üzere bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma sonucunda. firma Rusya ve Azerbaycan'da Logo Yazılım ürünleri ile ilgili olarak satış. dağıtım ve satış sonrası hizmet konulannda tam yetkili oluvor. • MEXX, ilkbahar koleksiyonunu tüketicilerin beğenisine sunuyor. Mexx mağazalannda, miişterilerin ocak indirimindcn yararianabilme ve yeni se7onun giysilerini görme imkânı sunuluyor. • SAN'A. Hollanda'da da üretilmeye başlandı. Hollanda marketlerinde satışa sunulan ürün, Ortadoğu ülkeleri ve Türk cumhuriyetlerinde de satılıyor. Aynca Sana, Tarkan'ın Hollanda konsennin sponsoru oldu. • REEBOK 97 yılında DMX teknolojisi ile ayakkabıda yarattığı teknolojilere bir yenisini ekledi. 1998'deDMX teknolojisi ile basketboL yürüyüş, koşu ve antrenman ayakkabılan piyasaya sunuldu. • TUTTO CHICCO mağazalannda 15 Ocak'tan itibaren yüzde 30'lara varan indirim uygulanacak. Bebek ve çocuk giyimi firmasında, 0-8 yaş grubu çocuklar için tulumdan pantolona, elbiseden ayakkabıya, bereden papyona kadar geniş bir ürün skalası bulunuyor. IŞIK KA1NSU A1VKARA-ABD'nin istemi üzerine, ik- tidann "imtiyaz* oluşturan sözleşmelerin ulusal yargı denetiminden çıkanlması için anayasa değişikliğini kabullenmesi. sert tepkiye yol açtı. DSP Milletvekili Mümtaz Soysal da bu tür girişimlerin Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesine aykın düşeceğini belir- terek "İmtiyaz sözleşmelerini Danıştay de- netiminden geçirmeyi emreden anayasa maddesini değiştirmek. eumhuriyetin te- mellerini değiştirme girişiminin en haince adımı olacaktır. Buna önayak olanlar vebal alündan kalkamazlar" dedi. Ankara'yı zıyareteden ABD Ticaret Ba- kanı VVilliam Daley. özellikle enerji alanın- da gerçekleşmesi düşünülen "yap-işlet". "yap-işlet-devret" yöntemli ihalelerde en önemli engelin Danıştay denetimi olduğu- nu ima ederek bu konuda "uluslararası tah- kün" kurumunun işlevli hale getirilmesi- ni önermışti. Anayasanın 155. maddesi. enerji gibi doğrudan stratejik önemi bulunan "kamu" • DSP Milletvekili Mümtaz Soysal: Bu girişimler Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesine aykmdır. imtiyaz sözleşmelerini Danıştay denetiminden geçirmeyi emreden anayasa maddesini degiştirmek, eumhuriyetin temellerini değiştirme girişiminin en haince adımı olacaktır. hizmetlerinde yapılacak "imtiyaz şartiaşma vesözleşmeleri'"nin Danıştay denetiminden geçmesini emrediyor. Daley'in önerisi. ana- yasanın bu maddesinin değiştirilerek yâ- bancılarla yapılacak "imtiyaz sözteşmele- ri"nden kaynaklanan uyuşmazlıkların ulu- sal yargı tarafından değil. uluslararası bir hakem kurulu tarafından karara bağlanma- sını ıçeriyor. ABD'li Bakan Daley'in bu önerisine. hafta içinde gerçekleştirilen görüşmelerde iktidar "çok sıcak" baktı. Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, bir adım daha öne çıka- rak şu açıklamayı yaptı: "Anayasanın imtiyaz sözleşraelerine Da- nıştay incelemesi zorunluluğu getiren 155. maddesinin değiştirilmesi gerekir. Bötce gö- riişmelerinde bütiin partüer. özelleştirmeyi geciktirici bu dü/enlemelerin değişmesi yö- niinde fikir açıklamışlardı." Ersümer'in bu açıklamasıyla, ABD'nin isteği üzerine anayasasını değiştirmeye ha- zır bir ülke görüntüsü v ermesi tepkilere yol açtı. Ankara Hukuk Fakültesi öğretim üye- lerinden Prof. Dr. Yıldınm Uler, enerjinin bir "kamu hizmeti" olduğunun yadsınama- yacağının altını çizdi ve şunlan söyledi: "Bizim anayasal düzenimize göre kamu hizmederi ile ilgilidcnetim idari vargının işi- dir. Yabancılar. bizim hukuk sistemimizian- lamak istemiyorlar. Aynca, birsömürgecizih- niyetle, kendi dayatmalan ile Türkiye'ye gelmek istiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi kamu hizmetleri üzerindeki egemen- lik yttkisini yok etme istemlerine kimsenin güeü yetmez." Cumhuriyetin felsefesine aykın DSP Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal da imtiyaz sözleşmelerini Danıştay denetiminden geçirmev i öngören anayasa- nın 155. maddesinin. özünde Türkiye Cum- huriyeti'nin kuruluş felsefesinin bir sonu- cu olduğuna dikkat çekti ve şöyle konuştu: "Türkiye Cumhuriyeti. yıkılan Osmanlı devleti üzerine kuruldu ve Osmanlı devle- tini yıkan en önemli etkenlerden biri de im- tiyazlara dayah ekonomiydi. Şimdi, 155. maddeyi değiştirme girişimi, Türkiye'de karşı devrimin, yani eumhuriyetin temelle- rini değiştirme girişiminin en haince adımı olacaktır. Buna önayak olanlar.devletin han- gi kademesinde bulunuıiarsa bulunsunlar bu vebalin altından kalkamavacaklardır" TÜSÎAD Başkanı Kayhan, istikrar programlannm ve reformlann gerçekleştirilememesini eleştirdi 4 Siyasi yapı ayaldamıııza pranga' NURSEL KARSAVTJRAN Türk Sanayıcilerı ve Işadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muhar- rem Kayhan, istikrar programlannm ve yapısal reformlann gerçekleştiri- lememesinin yarattığı ekonomik so- runlan. toplumun sırtında ağır bir yük olarak taşıdığını belirterek "Siyasalya- pı ayaklanmıza pranga oldu" dedi. Türkiye"de sıyasette istikrann sağ- lanamadığını belirten Kayhan, "Refah Partisi, büyük bir kille partisi olarak siyasi hayaümızda yerini almış ouna- sına rağmen. ne yazık ki bu istikrar- sızlığı besleyen önemli kaynaklardan biri olmuştur. Türkiye'nin partisi ol- mayı başaramanuş, bir gizli gündemi olmadığuıa toplumu inandıramamış- ur" görüşünü dile getirdi. Yüksek Istişare Konseyi (YtK) Baş- kanı BülentEczacıbaşı ise yüksekenf- lasyon, gelirdağılımındaki adaletsiz- lik. rüşvet ve yabancı sermaye girişin- deki azalmayı "mahşerin dört atlı- sı"na benzeterek bu sorunlann Tür- kiye'nin gelecekte ekonomik ve sos- yal çöküş tehlikesi ile karşı karşıya ka- lacağını gösterdiğini bildirdi. TUSlAD'ın 28. seçimsiz genel ku- rulu'nda siyasi istikrarsızlığı ana gün- dem maddesi yapan işadamlan. de- mokratikleşme, insan haklan v e eko- nomik sorunlar konusunda hüküme- te sert eleştiriler yönelttiler. Kayhan "Siyasiyapı ayağınuza pran- ga oidu" derken Bülent Eczacıbaşı, "demokratik hukukdevietininyeniden yapdandırümasrnı istedi. TUSlAD'ın ağır toplanndan Rah- mi Koç, susmayı tercih ederken gaze- tecilerin sorulannı da yanıtlamadı. Dûşman kim? TÜSİAD Başkanı Muharrem Kay- han. on yıl önceki sorunlann varlığı- nı hâlâ sürdürdüğünü belirterek bu süre içinde yalnızca sorunlar üzerin- de uzlaşma sağlanabildiğine dikkat çekti. Kayhan, Türkiye'nin demok- ratik reformlara ihtiyaçı olduğunu söyleyerek herkesin düşman sayıldı- ğını belirtti. İstikrar programlannm ve yapısal reformlann gerçekleşririlememesinin yarattığı ekonomik sorunlann yıllar- ca toplumun sırtında yük olarak taşın- dığına işaret eden Muharrem Kay- han. "Buyetmiyonnuşgibisonyıflar- da bir de özgüriükçü demokratik bir siyasal yapı \e insan haklanna saygı- b bir yönetimin gerçekJeştirilmemesi ayaklanmıza pranga oldu" diye ko- nuştu. Kayhan. gerekli reformlann yapılmasının sorumluluğunun da par- lamentonun omuzlarında olduğunu bildirdi. Mahşerin dört athsı Eczacıbaşı ise konuşmasında. teh- Iike sinyalleri veren dört ekonomik gelişmeye dikkat çekti. Kronik yük- sek enflasyonun üç haneli rakamlara doğruyaklaştığını. gelirdagılımında- ki bozuklugun alarm verdiğini. Tür- kiye'nin rüşvette dünyada sekizinci sırayayükseldiğini ve yabancı serma- ye girişınm son 10 yılın en düşük se- v iyesine düştüğüne işaret eden Ecza- cıbaşı. "Dört fekalet habercisi. Mah- şerin dört atlısı gibi karşımı/da duru- yor.Türkiye'nin gelecekte bir güneko- nomik ve sosy al çöküş tehlikesi ile kar- şı karşıya kalacağını gösteriyor" dedi. ' Sakıp Sabancı da toplantıda yap^>: tığı konuşmada sorunlara bakıp kararft- - sarlığâ kapılmamak gerektiğini ifade etti. Sabancı. dünyanın her tarafında ihracat için çırpınan genç işadam- lanna rastladığını söyledi. Notlar Başkanbk gitti 4 şeter!> bahane İşadamlan siyasi istikrarsızlıktan yakınarak ekonomik çöküş tehlikesini dile getirdiler. (Fotoğraf: UĞURGÜNYÜZ) MEHMETSARAÇ TÜSfAD'ın dün Çı- rağan Sarayı Balo Salo- nu'nda gerçekleştirdiği genel kurul seçimsizdi. Ancak. artık bir gelenek haline gelmiş olan Di- van Başkanlığı'nm de- gişmez ismi, "sessiz se- dasız" yerini genç bir is- mebırakü. 1985'ten beri nere- deyse aralıksız olarak •*'4ıergfetıeFkuru1da ! dfvBn' "'"" ba^târJiğına seçilen. ge- çen yılın Demokrasi Ra- poru "muhalifi'", kıdem- li üyelerden. Türk Petrol Yönetim Kurulu Başka- nı ve tt Hocaefendi''nin sevgıli müridi Aydın Bo- lak. sabah sade üyeler arasındaydı. "TCSİAD'dadeğişim kolay kolay oimaz" denir, "Isimler siireklüik arz eder. Bir üye herhangi bir verde, heleheteönem- li bir görcv almışsa degi- şiklik çabuk gerçekleş- mez." Ancak dün Bogaz'a bakan mütevazı balo sa- lonunda, TÜSİAD ge- lenekleri bir yana bıra- kıldı ve kimsenin farkı- na bile varmadığı bir "görev değişildiğr bır- kaç dakikada gerçekJeş- tirildi. Divan başkanlı- ğına LHnçkök'ün seçii- mesiyle TÜSİAD kur- maylan. geçen yıldan kalmış birtartışmayı da noktalamışlardı. Aydın Bolak genel kurullarda zaman zaman TÜSlAD'ın "yaramaz çocuk"lannı eleştirmiş- ti ama derneğin 97'de yayımladığı ve çok "önem* verdigi Demok- rasi Raporu'nademedi- ğini bırakmamış, ağa- na geleni söylemişti. Bolak muhalefet et- mek bir yana bir de yö- netimin Demokrasi Ra- poru'ndan çark etriğini öne sürmüş, "Yoksa is- tifa edecektim. Arkam- dan da çok kişi gelecek- ti. TÜSJAD'ı bölünmek- ten kurtardım" tehdidi- ni savurmuştu. Bolak dün divan baş- kanlığına aday olmadı hatta kendi imzasıyla ye- rine başkalannı önerdi. Gerekçesi ise sağlığı ya- ni şekerdi. Huylu huyundan ko- lay vazgeçmezmiş. Ho- caefendi'nin müridi işa- damı Bolak dün yine eleştiri oklannı yağdır- mayı sürdürdü. Gerçi Demokrasi Raporu gibi zararlı şeyler ortada yok- tu ama olsun şimdi de "zararlı medya parron- lan*" vardı ve halki bir- birlerine kırdırmaya ça- lışıyorlardı üstelik de TÜStAD üyesiydiler. Bolak'meleştirilerinden Ankara'daki siyasilerde nasiplerini aldılar: **Di- nozoriar." YORUM OZTIJN AKGLÇ Serbest Pazar Ekonomisi Çözüm mü? Bundan on sekiz yıl önce ünlü 24 Ocak Karar- ları açıklanıyordu. Türkiye, planlı karma ekonomi- den serbest pazar ekonomisine geçiyor, dış açık büyüme modelini benimsiyor, piyasa güçlerinin di- namizmi, gerçekçi döviz kuru, reel ya da pozitif fa- iz ile sorunlarını çözüyordu. Uluslararası Para Fo- nu (IMF) reçetesi ya da dayatması olan 24 Ocak Ka- rarları, iç ve dış egemen güçler tarafından destek- leniyor. Türkiye'de yeni birdönem başlıyor, kamu- oyunda yeni umutlar yaratdıyordu. IMF reçetesinin amacını niteliğini; bu tür reçe- telerle gelişmekte olan hiçbir ülkenin kurtulamadı- ğını. fiyat mekanizmasının işleyiş koşullarını, bizim gibi ülkelerde serbest fiyat düzeninin ya da düzen- sizliğinin ekonomik kalkınma ile bağdaşmayacağı- nı az çok bilen bir kişi olarak "24 Ocak Kararlan- na" karşı çıkan az sayıda kalem arasında yer almış- tım. Kişiler, kuşkusuz kendilerini haklı görme eğili- mindedirler, yorumlarını bu yönde yaparlar. Alınan sonuçlar, ekonomik vetoplumsal açıdan gelinen nok- talar ortadadır. Ortalama olarak düşen büyüme hı- zı, artan işsizlik oranı, kabaran iç ve dış borçlar, sü- regenleşen enflasyon kamu kesimi finansman açı- ğı daha da bozulan gelir dağılımı, uçurumlar oluş- turan bölgeler arası gelişmişlik farkları, hızlanan yozlaşma süreci... Insaf sahibi hiç kimse, "24 Ocak Kararian başanlı olmuştur. Türkiye'nin sorunlannı hafifletmiştir ya da çözmüştür" diyemez. 24 Ocak Kararları. en iddialı olduğu dış ticarette, dış öde- melerde dahi bir iyileşme sağlayamamıştır. Halen yıllık dış ticaret açığımız 20.0 milyar Amerikan Do- ları, dışsatımın dışalımı karşılama oranı da yüzde 54.0 dolayındadır. Dış ticaret açığının GSMH ora- nının, dışsatımın dışalımı karşılama oranının bu günkü düzeyleri, 1980 öncesinden de kötüdür. Niı tekim Türkiye'nin dış borçlan. verilen dış açıklar ne- deniyle 1980 sonrası hızla büyümüş, 13.0 milyar Amerikan Dolan'ndan 83.0 milyar Amerikan Dola- rı'na yükselmiş, en azından altıya katlanmıştır. 24 Ocak, Türkiye'nin temel sorunlannın hiçbiri- ne umar (çare) olamamıştırama, devletten yapılan kaynak transferleriyle (ihracat primi vergi iadesi, yüksek faiz ekonomisi, çeşitli teşvikler, vb) yeni zenginler, görgüsüz bir varsıllar grubu türetmiş, devlet içinde belki de çekirdek (nüve) şeklinde olan çeteleri geliştirmiş Türkıye'yi uyuşturucu kaçakçı- lannın vuruştuğu bir arenaya dönüştürmüş, mafya- laşma sürecini hızlandırmış; mafya, bürokrat, po- litikacı demir üçgenini oluşturmuş, toplumda sağ- lıklı kalmış tüm değer yargılarını da yıkmıştır. Türkiye, içine düştüğü bu burgaçtan (girdaptan) kurtulmalıdır. Bu burgaç, türkıye'yi dibe çekiyor, boğulma olasılığını arttırıyor. Türkiye, IMF reçete- siyle. bu tür bir serbest piyasa düzeniyle boğulmak- tan kurtulamaz. Fiyat mekanizması. ancak çok özel koşullarda kaynakların etkin dağılımına, iyi kullanı- mına olanak verir. O koşullarda "Ekonomiye Giriş " kitaplarında da- hi yazıldığı gibi gerçekleştirilmesi zor, belki de ola- naksız durumlar yansıtır. Hele hele Türkiye'de ser- best rekabet düzeninin kurulması ve işlemesi için gerekli koşullardan tek birtanesi bile yoktur. Yakın bir gelecekte oluşması da söz konusu değildir. Dünyada çokuluslu şirketlerin (ÇUŞ) egemen oldu- ğu oligopol, düopol pazarlar vardır. Olsa olsa mal ve hizmet pazarlarında en iyi olasılıkla tekelci reka- betten söz edilebilır. Türkiye. belirli kişi ve kesimlere haksız edinim- ler sağlayan yollan, önerileri, ayartıları (iğvayı) bir ya- na bırakıp, kendine bir çıkış yolu bulmalıdır. Bu çı- kış yolu. savunmaya çalıştığımız gibi; devletin te- mel işlevlerıni yerıne getirdiği, ekonomide yönlen- dirici, yol gösterici olarak rol aldığı, gerektiğinde eko- nomik işletmelerde kurduğu planlı bir ekonomidir. Devlet; ekonomik kalkınmayı, gelir dağılımını dü- zeltmeyi, vatandaşların tümüne eğitim ve sağlık hizmeti vermeyi, temel amaçlar olarak almalıdır. . Devletı, çetelerden, mafya ya da mafyalaşmış işa- damı, bürokrat ve politikacı demir üçgeninden te- mizleyemezsek. yarınlara güvenle bakamayız. Su- surluk; mafya-bürokrat-politikacı demir üçgeninin bir görüntüsü. bir simgesidir. Bu demir üçgenin oluşmasında 24 Ocak Kararları kuşkusuz temel et- menlerden biridir. Ekonomide. boş. cilalı laflar, tümceler değil, alı- nan sonuçlar önemlidir. Bunlann sayısal değerlen- dirilmesi önemlidir. Bür ülke on sekiz yılda normal bir gelişme ile ulusal gelirini üçe katlayabilir. Türki- ye ise 24 Ocak Kararları ile başına çorap örmüş- tür. Devremülk ve devre tatil sözleşmelerini çok dikkatli okuyun atü hayau gozunuzu kYaklaşık 6-7 yıl önce tanıştığımız devremülk ve devre tatil sistemleri, tü- keticiye dü- şünme fırsatı tanınmayan satış yöntemleriyleyapılıyor. Uygu- lanmaya başlandığı dönemde Tüketici Yasası'nın kapsamadığı sistem, bu nedenle Türkiye'ye ge- lir gelmez ardında mağdur ordusu yarattı. Büyük miktarda para ödemelerine karşın va- at edilen tatil ülkesine bir türlü kavuşamayan tü- keticiler, hemen hemen her kapıyı çalmaya baş- ladılar. Soru sormakla işe başlayan pazarlamacılara. düşünmeden yanıt vermeye başladığıruz anda kay- bediyorsunuz. Büyülü bir tatili ve fırmanın ca- zip koşullannı anlatmaya başlayan yetkiliyi. din- lemeye devam ettiğiniz takdirde, çok sayıda mad- desi aleyhinize olan sözleşmeyi. kendinizi o ta- til ülkesinde hissederek neredeyse okumadan imzalamanız kaçınılmaz oluyor. Devre tatil satışlan -kapıdansatış" olarak ka- bul edilirken Antalya 3. Asliye Hukuk Mahke- mesi'nin geçen yıl aldığı 1996/318-569 sayılı ka- ran tüketicilere sözleşme tarihinden itibaren 7 gün içinde hiçbir tazminat ödemeden sözleşme- yi fesh etme hakkı tanıdı. Yargıtay 13'üncü Hu- kuk Dairesi de 3 Aralık 1996 tarihinde bu kara- n onayladı. Devre tatil pazarlayan firmalann bu durumu göz önünde bulundurmalan gerekiyor. Devremülk ve devre tatil sisteminin, doğru- dan satış olarak kabul edildiğini görmezden ge- lerek sözleşmenin bir hafta içinde fesh edilebi- liceğini gösteren bir belge düzenlemeyen fir- malar tüketicinin bu hakkını hiçe sayıyor. Ankaralı okurumuz Mehmet Aü Kayataş ve Zcynep Kayataş. 6 bin 664 dolar karşılığında 30 yıllık uluslararası devre tatil sözleşmesi imzala- mış. tlk anlatıldığında çok cazip göründüğünü. ancak sonradan maddi problemier yüzünden vazgeçmek istediklerini belirten Kayataşlar. söz- leşmeyi imzaladıkları Club Pera Palas'm bir haf- ta içinde sözleşmeyi iptal edebileceklerini gös- teren belgeyi düzenlemediğini, bu haklanndan habersiz olduklannı belirtiyorlar. Kayataşlar, ge- çen yıl haziran ayında imzaladıklan sözleşme- yi 2-3 ay sonra iptal etmek istediklerinde "dü- şünmedengirdikleri bu işin" dönüşü olmadığı ya- nıtını almışlar. Daha önceki yıllarda yasanın yarattığı boşluk- tan yararlanan firmalann "satilan mal geri alm- maz" zıhniyetindeki "iptal edilmez" keyfini, Yargıtay'ın geçen yıl aldığı karar. kısmen de ol- sa bozacak gibi görünüyor. Tüketicilerin özellikle bir hafta içinde vazge- çebileceği maddesinin başta olmak üzere tatil dö- neminin tanhi ve diğer unsurlann da sözleşme- de yer almasına dikkat etmesi gerekiyor. 'Uç ay oyaladılar' Kavataş ailesinin şikâyeti üzerine aradığımız Club Pera Palas'ın üst düzey yetkililerinden, "Zorunlu olmadığımız halde tüketicinin özel du- rumunu göz önüne alarak iptal edivoruz" yanı- tını aldık. Aradan iki aydan çok zaman geçmesine kar- şın. beklenen banka senetlerinin gelmediğini be- lirten Club Pera Palas yetkililerinin olumlu yak- laşımına karşın, aradan geçen uzun süre içinde bir gelişme kaydedilemediğini gördük. Halbu- kı. yetkililer 2-3 aydır gelmesi beklenen senet- lerin 15-20 gün içinde tstanbul'dan Ankara'ya geleceğini söylemişlerdi. Mehmet Ali Kayataş. kendısıne "iptal ederiz" diyen firmamn kendi- sini yaklaşık üç ay oyaladığını belirterek daha fazla beklemeyeceöini ve dav a açacaöını söyle- di. Kayataş ailesine yeni ödeme emirlerinin gel- mesi, firmanın sözleşmeyi iptal etmek için bir çaba sarf etmediğini ve Mehmet Ali Kayataş'ı doğru ve yeterlı bilgilendirmedığini gösterdi. S E S L E D I SESLENİYOR 5 yıl önce 24 Ocak 1993 günü Ugur Mumcu öldürüldü... O' nu yine hep birlikte anıyoruz. Ugur Mumcu yine bizlere SESLENECEK um:ag 24 Ocak 1998 Cumartesi Saat 21.30 Atatürk Kültür Merkezi/Taksim-İstanbul Davetiyeler, Park-Bravo ve Polo magazalarından temin edilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle