Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 1998 CUMJ
OLAYLAR VE GORUŞLER
• • •
Yoksul Ulkeler ve Kıtlıklar
Prof. Dr. NURİ KARACAN
K
ıtlık deyince. insanlann
açlıktan toplu halde ö\-
diikleri kıtlıldan kaste-
diyorum. 5-10 yıl geçmi-
yor ki bir yoksul ülkeden
kıtfık ve ölüm haberieri
gelmesin. İçinde bulunduğumuzgünlerde
K. Kore'de kıtük var. Gazetelerde ölüle-
nn. bitkin çocuklann fotoğraflan yeralı-
yor. Açlıktan ölümler yeni bir şey değil.
M.Ö. 6000 \ilından öncesine ait büyük taş-
larda toplu ölümlerle ilgili yazılar var.
M.Ö. 106 ile 1929yıllanaras'ındaÇin"de
(1828) kıtlık oldu. Her yüz yıla 90 kıtlık
düşüyor. Avmpa'da 1345-48 arasında 43
milyon kişi veba ile birleşen kıtlıktan öl-
dü. İtalya'da nüfusun üçte ikisi bu kıtlık-
la kınldı. Eskiden kıtlıklar. bürün ülkeler
için korkulu rüyaydı. Batı ülkelerinin 18.
ve 19. yüzyılda gelişmesiyle kıtlıklar. yok-
sul ülkelere özgü bir olay oldu. Nitekjm
bu yüzyılın ikinci yansındakı bürün kıt-
lıklar çok yoksul ülkeleri buldu.
Kıtlıklar, insanda iğrenme. gunır gibi
duygulan ortadan kaldınr. 1922-23"te
Sovyetler Birliği'ndepatlakverenkıtlık-
ta bir gün polis. müşterilenn yemek ye-
diği sırada bir lokantaya baskın yapmış.
bir polis yemek yiyenlere, bu Iokantada
ölü eti pişirildiğini saptadıklannı söyle-
miş. müşterilerden yemek yemeyi bırak-
malannı ıstemiştir; fakat herkes yemek ye-
meyi sürdürmüştür. Benzer şekiide. K.
Kore'de süren kıtlıkta ölümden kurtul-
mak için yoksul köylüler mezarlardaki
ölüleri yemekte; bir yakını ölenler. cese-
din toprakran çıkanlıp yenmesinden kor-
kup ölülerini gömmeyi ertelemektedir.
Kıtlıkta insanlar besin maddesı bulmak
ümıdiyle göç ederler. tarlalannı, hayvan-
lannı. giysilerini satarlar; hırsızlık, cina-
yet artar. alışılmış ahlak kurallan çöker.
kıüıklara yol açan şey, kötü iklim ko-
şullaruun sonucu olarak tanmsal üreti-
min yetersiz duruma gelmesidir. Kıtlığın
yol açtığı salgın hastalıklar ı kolera. sıtma.
çiçek hastalığı) da kıtlığa katılır. Ölüme
yol açan şey. açlık \e kıtlık ıshalidır. Ba-
zen savaşlar da kötü ürüne eklenir. Kıt
ürünün fıyatı hızla yükselirken. kıt ürün-
den satın almak için malını mülkünü sa-
tanlar. sattıklan mallann fiyatlannın hız-
la düşriiğünü görürler. Kıtlık zamanlan-
na özgü bir gelir dağılımı oluşur. Küçük
toprak sahibi. tanm işçisi daha da yoksul
hale düşer; tüccarlar. büyük toprak sahip-
leri daha da zenginleşir. Bazen de. ha\a
koşullan ülkeçapındaüretimiolumsuzbi-
çimde çok etkilemez. Öraeğin. tanmsal
üretim ülke çapında normal vılda 100 ise.
bir bölgedeki afet yüzünden 95-
e düşmüş
olabilir. Bu. kıtlesel ölümlere yol açacak
birbesınmaddesi yetersizliği değildir. fa-
kat dağılımın kötü olması. ölümlere yol
açabilmektedir. Şimdi kısaca son 50 yıl-
daki büyük kıtlıklar üzerinde duracağız.
1943"te Hindistan'daki Bengal kıtiı-
ğı' nda yaklaşık 3 miiyon kişi açlıktan öl-
dü. Ölümlere >ol açan şey. Bengal'de
1942-43 'te siklon ve su baskınlan yüzün-
den mahsulün üçte bir kadar azalması.
Japonya'nın denetımindeki Burma'dan
heryıl yapılan pirinç ithalatının sağlana-
maması. yardımlann yetersizolmasıydı.
Güç durumdakilerin bir kısmı, gıda mad-
desi bulmak ümidiyle Bengal ın kırsal
kesimlerinden Kalküta'ya yürüdüler. Kal-
küta'da yardım örgütlerince mutfakJarku-
ruldu ve yemek verilmeye başlandı. Bir
yerde yemek yiyen. bir başka mutfakta da
yemek yemesin diye yemekleraynı saat-
te. avnı dakikada verilivordu. Ne var ki.
kimilen yemek kuyruğuna giremeyecek
kadar halsizdi ve yemekler doyurucu de-
ğildi. Kalküta sokakian ölülerle dolma-
yabaşladı. Ölümler önlenemevince besin
maddesi ithal etmek ıçın İngiliz hüküme-
tine başvuruldu. Fakat gemilerin daha ön-
ce başka amaçlar için tahsis edüdiği ge-
rekçesiyle bu öneri kabul edilmedi.
1959^61 'de Çin'de kıthk yüziinden 16-
64 milyon kişi öldü. Alt ve üst sınır ara-
sında bu kadar büyük fark olmasının ne-
deni, hükümetin olayı dış dünyadan giz-
lemek istemesi, sonradan yapılan araştır-
maların. araştınma yöntemine göre deği-
şik sonuçlar vermesidır. Bu kıtlık. 20.
yüzyılın en büyük kjtlığıdır. Çin'de. örne-
ğin Hindistan'a oranla fert başına düşen
tahıl daha fazlaydı ve tahıl, daha eşite ya-
kın dağılmıştı. Fakat siyasal rejimlerinin
farklı olması yüzünden Hindistan'da be-
sin maddesi ithali, ülke içinde yeniden
dağıtım. yardım gibi yollarla kıtlığı atlat-
ma ümidi Çin'e oranla daha büyüktü.
Çin'de bu kıtlığa yol açan şey. kötü hava
koşullan. subaskınlan. kuraklık. 1958-60
yıllan arasında daha çok emek kullanıla-
rak yapılan kırsal yatınmlann düşük ni-
telikli olmasıydı. Hüküm süren siyasal
kampanya nedeniyle yerel yöneticiler. be-
sin maddesi yetersizliğini zamanında mer-
keze bildiremediler.
1974'te BangJadeş'te kıtlık yiizünden
yaklaşık 1 mihon kişi öldü. Haziran 1974
ile Eylül 19^4 arasında Brahmaputra Neh-
ri 'nin taşması. pirinç mahsulüne büyük öl-
çüde zarar verdi. Pinnç fiyatlan üç ayda
Jki misli yükseldi. Bu sırada Bangladeş.
ABD'dengıdayardımı alıyordu. Küba'ya
jüt satan Bangladeş, ABD'nın. Küba'ya
ihracatı durdurması isteğiyle karşılaştı.
PL 480'e (bir ABD yasası) göre. yardım
gören bir ülke (Bangladeş). kara listede-
ki bir ülke (Küba) ile ticaret yapamazdı.
Kıtlıkla karşı karşıya olan Bangladeş'in
gıda yardımına da, döv ize de çok gerek-
sinimi vardı. Ihracatını durdurması ve
ABD yardımının yeniden başlaması gü-
zü buldu. O zamana kadar da ölümler
başlamıştı. Ölümlere yol açan şey. pirinç
fiyatlan yükselirken topraksız tanm işçi-
leri \'e küçük toprak sahiplen arasında iş-
sizlığin artması \e ücretlenn düşmesiv-
di. 1979'daKamboçya'da kıtlığa yol açan
şey kötü hava koşulian değil. savaş okiu.
1979"da Kamboçya'da yiyecek maddesi sı-
lüntısınm doruğa çıkması. on yıl süren
savaşın sonucudur. ABD bombalanndan.
PolPot'un yıkıcı tanm politikasından son-
ra Vietnam'ın Ocak 19^9'da ülkeyi işgal
etmesi her şeyin üstüne tuz biber ekti.
Kaçan Kızıl Kmerler. düşmanın yarar-
lanmaması ıçın gıda maddesi adına ne
varsa >akıp yıktılar, bu da kıtlığa vol aç-
tı. Savaşlann kıtlığa yol açabildiğinin ikin-
ci birörneği 2. Dünya Savaşı sırasında or-
taya çıktı. 1944-45 kışında işgalci Nazi güç-
leri limanı kapatınca Hollanda'da yakla-
şık 10 bin kişi açlıktan öldü.
1984-85'teki Etiyopya kıtlığında yar-
dımlara rağmen vaklaşık 1 mihon kişi öl-
dü. Kıtlığa yol açan neden. kuraklıktı.
Kuraklığa şu etkenleri de eklemek gere-
kir: 1) Sivil çatışmalar. bölgesel isyanlar.
uzavıp giden ıç savaşlar. 2) Hızlı nüfus ar-
tışı. Kaba bir hesapla yılda nüfus yüzde
3. gıda maddeleri yüzde 2 artıyordu. Bu
da halkın karnını doyurmavı güçleştırdı.
3) Yanlış iktisat politikaları izlenmekte
olunması. Tanmsal yatınmlarihma) edil-
di. buna karşılık sınai ve askeri harcama-
lara öncelik \erildı. Tanmda ucuz-fiyat po-
litikasının ızlenmesi. bu alanda verimin
artmasını önleyen bir neden oldu. Birçok
Afrika ülkesi gelecek yıllarda yeni kıt-
lıklaragebe. Çünkü Afrika'daişleriyi git-
mivor.
K. Kore'de Nisan 1997'de başlayan kıt-
lıkta yalnız 1997'de 500 bin-2 milyon kişi
öklü. Bu sayılara ek olarak her ay 10 bin
çocuk ölüyor. Ölümlerin 1998'de de de-
vam etmesi bekleniyor. Kıtlığa yol açan
şey, iki yıl üst üste gelen sel felaketini iz-
leyen kuraklık oldu. Ekıli toprağın suya
en çok gereksinim duyduğu dönemde ya-
şanan kuraklık, besin yetersizliğini önem-
li oranda arttırdı. Mayıs 1997'den bu ya-
na hüküm süren kuraklık sonucu. tanm
alanlannı besleyen pek çok nehir kurudu,
su kaynaklan tükendi. Tanm alanlannın
yanı sıra. kuraklık nedeniyle 237 bin baş
hayvan öldü. 46 bin hektar orman yandı.
Ülkede açlıktan en az etkilenen yer baş-
kent PiyongYang, en çok etkilenen yer
ise dağlık kuzey bölgeleri oldu. Kuzey
Koreli kimi köylüler. yiyecek alabilmek
için giysilerini satmakta. hayvan yemini
çalmak için Çin'egirmektedir.
Bugün dünyada tahıl üretimi, bir ülke-
de aciıktanöJünmesini önleytcekkadar bü-
\üktiir. Ne var ki, parası oian tahılı saün
alır. Nitekim. 1974 Bangladeş kıthğı sı-
rasında iki özel Amerikan şirketi bu ül-
keye tahıl satmak istemiş, Bangladeş elin-
de döviz olmadığı için tahıl satın alama-
mıştı. Kıtlık tehlikesiyle karşılaşan bir ül-
kenin yapacağı ilk şey, dışanya tahıl sa-
tışını durdurmak. tahıl yetersizliğini it-
halatla karşılamaktır. Yeterli döviz yok-
sa, devletin yaptığı. örnegin makine, teç-
hizat ithalatı durdurulmalı, onun yerine ta-
hıl ithal edilmelidır. Buna karşuı yanlış şey-
leryapılmış, yalnız kıtlığın söz konusu ol-
duğu ülkeden değil, kıtlığın çıktığı bölge-
den bile tahıl ihraç edilmiştir. 1840'larda-
ki Irlanda kıtlığında halkın temel gıda
maddesi olan patates ihraç edilmiş, ben-
zer şekiide. 20 latlığın ortaya çıktığı 1860-
1910 döneminde Hindıstan her yıl tahıl
ihraç etmiştir.
ARADABİR
AHMET ARPAD
Viyana Kahveleri ve Kültür
Viyana, bir kültür kenti. Operası, tiyatrosu. operetleri,
müzikallen ile. Viyanalı her gürıünü kültür ile iç ıçe yaşar.
Bu Tuna kentinin sokaklarını arşınlayan, mağazaların, ya-
pıların, taşlann, heykellerin; loş. dar geçitlerın. parklann
kültür soluduğunu sezer. Mezartıklann bile.. Viyanalı 'anıt-
mezar'ı çok sevdıği ünlü müzısyenienne. sanatçılarına,
yazarlarına, bilım adamlarına yapar...
Osmanh'nın Viyana kuşatmasından bu yana 300 yıl—
dan fazla geçti. Çekilirken geride bıraktığı çuvallar dolu-
su kahve, o günden bugüne Vıyanalmm günlük yaşamı-
nı etkilıyor. Viyana insanı, kahvesiz yapamıyor. Kahve iç-
me alışkanlığı Vıyana'nm kültür ve sanat yaşamını da et-
kılemekte. Rahatına düşkün kentli, gününün birçok sa-
atını kahvelerde geçirir. Oradakı çeşitlı gazetelere göz
atar, yanında taşıdığı kitabını okur. tanışlan ile buluşup çe-
ne çalar, kâğıt oynar. Işadamı, randevularını bürosunda
değil, kahvede verır. Opera, operet. tıyatro sonrası sanat-
severler kahvelen doldurur.
Franz VVerfel, Arthur Schnrtzler, Stefan Zvveig gi-
bi yüzyılımızın ünlü Avusturyalılan da günlerının önemli
bölümünü kentin kahvelerinde geçirirdi. Viyana'nın bü-
yük kahvelerinden Central, 20. yüzyılın başlarında
Trozky'nin saatlerce satranç oynadığı mekândı. Kentin
tüm ünlü kahveleri savaştan sonra tek tek restore edildi.
yine eski günlerine kavuştu. Batı'nın kültür kentlerinde in-
sanlann buluşup konuştuğu, tartıştığı, fîkir ürettiği t>u yer-
lerin önemı bilinır.
Istanbul gibi üç büyük kültürün kalıtı (mirası) kıtalara-
rası bir kentte ise Viyana kahvelerınin benzeri yerler kal-
madı. Avrupa'ya kahveyi götüren bizler, yüzyıllar boyu kent
aydınlarına buluşma olanağı sağlamış kıraathaneleri yok
ettık. Şehzadebaşı'nın Şule, Yıldız. Şark gibi salonlan es-
kilenn anılannda... Tepeba-
şı'nın 'Kanun-uEsas/'siniha-
tırlanm. Bir de Babıâli basın ve
edebiyat ustalannın uğrak ye-
ri Ikbal ile Meserret kıraatha-
nelerinı. Buralar, büyükkent
düşünür ve aydınlannm söy-
leştiğı, tartıştığı yerlerdi. Ülke
'basın merkezi' Babıâlı'nin dü-
şünce yapısnı beslerlerdi. Ga-
zetelerin 'Yokuş'tan Ikitellı'nin
Center'lerine taşınmasıyla dü-
şünce de kalmadı ya!
Taksim'den Tünel'e Istiklal
Caddesı'nin pastane, kahve-
hane. çay salonlan ve lokan-
talannda azınlıklar, edebiyat-
çılar. sahne sanatçıları, tiyat-
ro-sinema öncesi ya da son-
rası bir araya gelirdi. Lebon,
Markız. Şato. Parisienne, Ni-
suvaz. Petrograd. Ambassa-
dorda artık anılarda... Beyoğ-
lu'na açılan semtlerde yaşa-
yan, Batı egilimli, Avrupa gör-
müş insanlar için bu yeriere uğ-
ramak, dostlarla buluşmak.
çene çalmak, buralandan alış-
veriş etmek kaçınılmazdı. Çe-
lik Gülersoy'un özenle resto-
re edıp döşediği 'birkolyenin
incilen" tarihi Boğazıçı köşk-
lenne de Tayyip Erdoğan el
koymadı mı? Sakaflılarla tür-
banlılar şımdı oralann sürekli
müşrerileri. Uzun yıllar klasik
Batı müziği eşliğinde bu köşk-
lerin salon ve bahçelerinde
çay içen, sohbet eden, kitap
okuyan insanlar acaba artık
nerelerde buluşuyor? 'Kova-
landıklan' o yeriere bir daha
dönebilecekler mi?
Viyana, Türklerin 'getirdiği'
kahvehaneferi yüzlerce yıldır
el üstünde tutar, korurken Is-
tanbullu onları 'öldürdü.' Son
40-50 yılda Türkiye'de düşün-
ce üretme engellenirken yüz-
yıllık kıraathanelerin, gelenek-
sel Avrupai çay salonlarmın,
pastanelerin Istanbul'da bir-
biri ardına kapanması sade-
ce ilginç bir rastlantı mı? Kent-
lenden kültür kovalanırken, dü-
şünür ve aydınların bir araya
geldiği. tartıştığı, düşünce alış-
verişi yaptığı yerler de yok ol-
du. Sadece onlar mı? Gerçek
aydın ve düşünür de artık bir
avuç...
Tanm Şûrası ve Tanmsal Kooperatifler
ERDOĞAN KAYTÜRER
Kıımcıı Yön. Kıır. Başkanı
ûra nedir ki? Sözlüğe bakalım: "Şû-
ra: Danjşma Kurulu. Milli Eğitiın Şû-
rasuSağlıkŞûrası,AskeriŞûra." Arap-
ça bir sözcük. Baktık ki Tanm Şûra-
sı yani Tanm Danışma Kurulu toplan-
mış. lyi niyetle "çağırmadılar mı"
diye soranlar oldu. Peki bız de soralım: Neden
tanmsal kalkınma kooperatiflerine danışılma ge-
reği duyulmadı?
Tanrnsal kooperariflerin sayısaJ gizilgücüne(po-
tansiyeline) şöyle bir göz atarsak 9012 koopera-
tif ülkemizde. Üye sayısı 3.685.538'dir.
Dört milyona yakın üretici ortak aile, yakla-
şık bir hesapla yirmi milyon kişi tanmsal koopc-»
ratiflerle ilişkilidir. Tanm kesimindeki koopera-
tif modeller arasında gönüllü \ e demokratik ol-
ması nedeniyle özel bir yere sahip olan -tanm-
sal amaçlı kalkınma, sulama, su ürünlen- ko-
operatiflerinin sayısı altı bin dört yüz yetmiş beş.
bu kooperatiflere ortak üreticilerin sayısı ise ye-
di yüz binin üzerindedir. Peki Tanm Danışma Ku-
nılu'nda kimlere danışıldı? Yalnızca bürokrat-
lara mı, müdürünü seçme yetkisi olmayan tanm
satış kooperatiflerine mi. çiftlik sahiplerine mi
ya da kendi aralannda örgütlenmiş besin (gıda)
sanayicilerine mi danışıldı?..
Clkemizde Türkije MiUi Kooperatifler Birli-
ği diye bir kooperatifler tepe örgütü \ardır. Ta-
nm sektöründe tanmsal kooperatifler vardır. Ta-
nmsal kooperariflerin yığınla sorunlan \ardır. Bun-
lar ilk Tanm Danışma Kurulu'nda yok... Tanm
Amaçlı KooperatifBirlikleri Merkez Birliği
sektöründe kooperatif örgütlenme gibi çağdaş bir
çaba içinde olan ve kayıtlı ekonomi kurallannı
uygulavan. katma değer üreten bu kesimin Ta-
nm Danışma Kurulu'nda olmayışı onanlamaz bir
eksikliktir. Ülkemizde Tanm Danışma Kuru-
lu'nun toplanması tanm kesimı için elbette olum-
lu bir adımdır. Elbette tanmsal konulann: bürok-
ratlar, uzmanlar ve bir kısım uşgulavıcılar tara-
nndantartışılmasının sayısızyararlan \ardır. El-
bette yararlı öneriler de ortaya atılmış olabilir.
Ama bu ilk Tanm Danışma Kurulu. önemli bir
eksikljği özünde banndırmaktadır: Tanrnsal alan«-
•da kooperatiflerde çağdaş bir örgütlenme çaba-
sı içinde oiaa milyonlarca üreUcfr^ooperatıfçı
köylülere damşılmamıştır. Örgütlenme çağı di-
yebileceğimiz bu jaşadığımız zaman parçasın-
da üretici-kooperatifçi köylülerın düşüncesinin
sorulmamasında gizlenen bir amaç mı vardır?
Doğrusudüşkınklığınauğradığımızı, 55. hü-
kümetten tanmsal alanda demokratik örgütlen-
melerin önünü açacak davranışlar beklediğimi-
zi belirtmek durumundayız, yanıldık...
Unutulmaması gerekirki tanmı kalkınmamış
ülkelerde sağlıklı bir sanayileşmenin gerçekle-
şemediği önemli bir gerçekliktir. Gelişmiş Av-
rupa ülkelerinin tümünde sanayideki gelişmiş-
liğin, tanmdaki gelişmeden sonra gerçekleşe-
bildiği. tanmdaki gelişmişliğin ise kooperatif
organizasyonlarla sağlandığını tarih kitaplan ya-
zıyor. Özgür pazar ekonomisi sektörlerin birbi-
rine tahammülünü gerektirir. Ama \ar olan dü-
zenimız. sanayicilerin, ticaret erbabının istedik-
leri gibi istedikleri alanda örgütlenmelerinin önü-
nü açarken tanmsal kooperatifbirliklerinin mer-
kezsel örgütlenmesini savsaklıyorsa. üretıci-ko-
operatifçi tanmsal kesime danışılmamasının ne-
denini buluruz. (Başvuralı altı yüz günü geçtiği
halde Tanm Köyişleri Bakanlığı'ndan, Tanmsal
Amaçlı Kooperatif Birlikleri'nin merkez birliği
kurma istemlerine (taleplerine) hâlâ olumlu ya-
nıt verilmedi).
Eğer bir ülkede kooperatif sektöre. özel sek-
tör kadar önem verilmiyorsa. o ülkede ekonomi
de demokrasi de aksayarak yürür. Örnek, ülke-
mizın durumudur. Ülkemizde tanma ve tanm-
- sal kooperatifçiliğe önertı \
r
erilmemesi sonuçta
bıryönetim sorunudur. Sanayici vetüccarçılcar-
tan-doğrultusunda örgütlenmiştir ve yönerimle-
re söz geçiricidir. Elbette ki bu kesim yine çıkar-
lan gereği üretici kesimin kooperatiflerde örgüt-
lenmesine karşı yönetimi yönlendirmek istemek-
te ve bu konuda başanlı olmaktadır. Ancak bu
tek yanlı başan ülkemizin başansı değildir.
Birayağı güçlü. birayağı zayıfbirdüzen özür-
lüdür, çağdaşlığı yakalayamaz. çağdaş ekonomi-
lerin yanında yaya kalır. yol alamaz. Tanmımı-
zı "Tanmsal Amaçlı Kooperatifler''le kalkındı-
rabilırsek ekonomik düzenımızdedemokrasimiz
de sağlığına kavuşur.
Bu ana nedenle tanmsal amaçlı kooperarifle-
rin sorunlan ve önceliklı talebi Tanmsal Amaç-
lı Kooperatif Birlikleri Merkez Birligi'nı kurma
girişiminın önündeki -yasadışı- bürokratik engel-
ler bir an önce kaldınlmalıdır. Yoksa ülkemiz ve
ekonomisinden yana degilsiniz demektir.
PENCERE
Sürekli Aydınlık İçin...
Melih Cevdet'in 'Anı'şiiri yalnız Rosenberg'ler
için yazılmadı: sevdiğini anmak isteyen herkesin
dilinin ucuna geliverir ilk dizeler:
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Adınız geliyor aklıma
Yann Uğur'un ölüm yıldönümü değil mi!..
Son yolculuğuna çıkarken (Jğur, karanfiflerle
uğurlanmıştı.
Aradan kaç yıl geçti?..
•
O günden bu yana karanfiller yanık yanık koku-
yor, güvercinler havalanıp konuyor; ama Uğur'u
anımsatan yalnız burilarmı?.. Çağnşım, kavramın
zıddıyla da birbirine eklemlenebilir; kara dedin mi,
ak gündeme girer; güzel dedin mi, çirkin; iyi de-
din mi. kötü; doğru dedin mi, eğri; suçlu dedin mi,
suçsuz; Ağca, dedin mi 'Papa, Ağca, Mafya' ad-
lı kitabının çağrışımıyla akla gelen kim?..
Uğur!..
YaÇatlı dedin mi?..
•
Uğur'u son yolculuğuna uğurlayan yüz binlerza-
man içinde çoğaldılar.
'Sürekli Aydınlık İçin BirDakika Karanlık' eyle-
mini yapanlar kimlerdi?.. Her gece saat 21.00'de
ışıklarını söndürenler kimlerdi?.. Susurluk'un ay-
dınlanmasını isteyenler, Uğur'un katillerinin yaka-
lanmasını isteyenlerden başkaları değildir.
Bu yolda iz sürenler günden güne sonuca yak-
laşıyorlar...
Peki, Uğur'a kim kıydı?..
Bir yobaz mıydı katil?.. • •
Olabilir.
'Çefe'den biri mi?..
Olabilir..
Uğur, son günlerinde sezgisiyle ve el yordamry-
la bir odağa doğru yaklaşıyordu. Neydi o? Susur-
luk kazasında arabanın içinde kimler vardı?.. Bir-
birinden en uzak olması gerekenler Mercedes'te
birbirine en yakın konumda değiller miydi?.. Uğur,
buluşma odağına mı yaklaşıyordu?.. Mumcu'nun
araştırmalarıyla gerçeği yakalayacağından kor-
kaniar mı cinayeti tezgâhladılar?..
Uğur'un dosyasını kapatmak isteyenler, Susur-
luk dosyasının içinden mi çıkacaklar?..
Uğur'un soluğu tümünün ensesinde...
Ufuk çizgisi her adımda bir adım öteye gider, ama
her bir adımda görüş uzaklığı biraz daha ilerler; Tür-
kiye, gerçekleri yakaladığı gün yapacağı bayramın
arifesini yaşıyor.
•
Birkaç gün önce 20'inci ölüm yıldönümünde
Kosta Daponte'yi andık. 6 Ekim 1978'de bu kö-
şede Kosta için yazdığım yazıyı şu tümceyle nok-
talamışım:
"Şimdi ne söylesek; acımızı dindiremeyiz. Ölen
değerlerin ardından yayımlanan yazılar, artık bu-
lunması olanaksız kişiler için verilen kayıp ilanla-
n gibidir."
Uğur'u yitirdik.. ./, ,„«,,„! üj)
Artık bulamayız. • ••> ..--,.;.
Ne var ki onun katillerını bı^labiliriz ki bu, çok şe?
yi aydınlatacak...
'Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık' eyle-
mi, bu açıdan da Uğur'la özdeşleşiyordu.
Sürekli aydınlık hava gibi, su gibi gerekli...
•
Her çiçek kullanıldığı amaca göre anlam kaza-
nır, her çiçek ölüye diriye, geline damada, iyiye say-
rrya, topluluğa yalnıza, küçüğe büyüğe, açılışa ka-
panışa, tiyatroya cezaevine, okula eve, herkese ve
her yere yollanır...
Ama son yıllarda karanfil özel bir anlam kazan-
dı...
Yanık yanık koktuğundan mı?..
Günler geçmek,
fiyatlar kıpırdamak
bilmiyor.
Bosch bayilerinde hâlâ 1997'nin fiyatlan geçerli.
Östelik bulaşık makineleri, "no-frost" buzdolapları,
setüstü ocaklar, aspiratörler,
elektrik süpürgeleri ve küçük ev aletlerinde '
peşin fıyatına 4 taksit avantajı sunuluyor.
_, Fmnlar "kettle" hediyeli; diğer tüm ürünlerde
ise 12 aya kadar varan çok uygun
ödeme koşullan var.
Eğer geçen yılın şartlanyla bir Bosch sahibi
olmak istiyorsanız bu uzun gün boyunca
bir ara Bosch bayinize uğramayı ihmal etmeyin.
BOSCHESB
<ÇT Boacfi &Q< Hatı nı Türbye nm her ywınden 24 saat v&etsa
BOSCHEn doğru seçim