Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23OCAK1998CUMA
HABERLER
Koalisyonadirenen muhalif milletvekilleri hacca gidince Necmettin Erbakan'ın işi kolaylaştı
Ecevit'i hasta eden koalisyonsonuçlan belli
olduktan sonra cuntacılann
kurdurduğu Naiın Talu
hükümetı. istıfasını sundu
ve Cumhurbaşkanı Fahri
Korütürk de seçimden birinci parti
olarak çıkan CHP'nin Genel Başkanı
Bülent Ecevit'i hükümeti kurmakla
görevlendirdi Teamül gereği diğer
partılerle görüşen Ecevit, aslında
karannı vermiştı. MSP ile koalisyon
hükümeti konusunda koşullan
zorlavacaktı. Zorlamasına da gerek
yoktu ya. Çünkü Erbakan Hoca
işbirliğine dünden razıydı Ancak ne
var kı MSP'nın Genel tdare Kurulu ve
Meclıs Grubu'nu bu konuda bir türlü
ikna edemiyordu. Genel Idare Kurulu
Erbakan "a rağmen Ecevit'e olumsuz
yanıt verdi.
Ecevit görevi ıade edince
cumhurbaşkanı. sırasıyla Süleyman
Demirel ve Naim Talu'yu hükümeti
kurmakla görevlendirdi, ancak onlar
da başanlı olamayınca görevi iade
etmek zorunda kaldılar
Hükümet bunalımma rağmen
Erbakan. umutla sıranın kendisine
venlmesinı bekledi. Bu arada da yerel
seçımler yapılmış, CHP ve AP
oylannda 4'er puanlık artış
kaydedilirken MSP"nin oylan
anlaşılmaz bir şekilde 5.2 oranında
düşmüştü. MSP'liler paniğe kapıldı.
Çünkü hükümet bunalımı nedeniyle
ufukta bir erken seçim ihtimali
belirmişti. Koalisyona girmek
konusunda çark eden MSP
yöneticileri. CHP ile arayı bulmaya
çalışıyordu. Hükümete girme
konusunda daha önce en sert
muhalefeti yapan Genel Sekreter
Oğuzhan Asiltürk. tsmet İnönii nün
genel başkanlığı döneminden beri
CHP'nin kurmay heyeti içinde önemli
bir ağırlığa sahip olan Grup
Başkanvekili Necdet L'ğur'u arayarak
temaslara başlamaya hazır olduklannı
bıldirdi. Ancak MSP Genel ldare
Kurulu \e Meclıs Grubu, henüz ikna
edilmiş değildi Erbakan, grubu nasıl
ikna edeceğını kara kara düşünürken
imdadına "Hac mevsimi" yetişti.
Muhalif milletvekillerinden büyük bir
kısmı Hacc'a gitmişti.
Az sayıda kalan muhalif
mılletvekillerini ikna etme görevi de
Oğuzhan Asiltürk ile Hasan Aksay'a
düşmüştü. tşı kolaylaşan Hoca,
sonunda ıstediği karan gruptan
çıkarmayı başardı.
MSP adına Oğuzhan Asiltürk ile
CHP'de Mülkıye Cuntası'nın en genç
üyesi Deniz Baykal, gazetecileri
atlatmak içın araba içinde
Ankara'yı turlayarak yaptıklan
görüşmede ön anlaşmayı sağladılar.
Protokol görüşmeleri uzun
görüşmelerden sonra tamamlandı ve
25 Ocak I973'te iki genel başkan
tarafından törenle ımza edildi.
MSP, okullara " Milli Ahlak"
derslerinın konulması, ımam-hatip
okullannın orta kısımlannın açılması,
imam- hatıp mezunlannın
üniversıteye girebılmesı, binası halk
tarafından yaptınlan 40 kadar imam-
hatıp okulunun yenıden öğretime
açılması, faiz hadlerinin indirilmesi ve
kâr ortaklığı sisteminin geliştirilmesi
gıbi konulan ta\ ız olarak koparmayı
başardı.
Şenat yolunda önemli kilometre
taşlannı döşemesı ıçin MSP'ye önemli
tavizler veren CHP ıse genel af,
seçmen yaşının 18'e indirilmesi ve
ıs,çı kıdem tazmınatlannın arttınlması
gibi önemli sayılabilecek koşullann
dışında tümüyle Ecevit'in
fantezilenne u> gun
kooperatıfçıliğin geliştirilmesi,
yabancı sermayenin kontrol altına
• MSP adına Oğuzhan Asiltürk ile CHP'de
Mülkiye Cuntası'nın en genç üyesi
Deniz Baykal, gazetecileri atlatmak için araba
içinde Ankara'yı turlayarak yaptıklan
görüşmede ön anlaşmayı sağladılar.
Protokol görüşmeleri uzun
görüşmelerden sonra tamamlandı ve 25 Ocak
1973'te iki genel başkan tarafından törenle
imza edildi.
alınması türünden maddeleri
protokole koydurmayı kazanç saydı.
CHP'lilerle aralannda çetin geçen
bakanlık pazarlığı anlaşmayla
sonuçlanmıştı, ancak bu kez de MSP
içindeki tarikatlar birbirine girmişti.
Anlaşma sonucuna göre Içişleri
Bakanlığı MSP'ye bırakılmıştı.
Erbakan'ın Içişleri Bakanlığı için
düşündüğü isim aynı zamanda
Nakşibendı tarikatmdan olan 12 Mart
cuntasının ışkenceci generali Faik
Türün'dü. Erbakan, böylece hem
askerlere hem de nakşibendilere şirin
görünmeye çalışıyordu. Ancak
Anayasa Mahkemesi'ne talcıldı.
Anayasa Mahkemesi, I4l. 142. ve
149. maddelen de kapsam içine aldı
ve düşünce suçlulannın da yasadan
yararlanmasını sağladı. Af Yasası
görüşülürken muhalefetle birlikte
hareket eden 20 milletvekilinin
partiden ihracı gündeme gelmesine
karşın hükümet az bir oy desteğiyle
ayakta durabıldiğı ıçın bu düşünceden
de vazgeçildi. Ama bu konu
Erbakan'a ders oldu. Bu olaydan sonra
Erbakan, gerek parti yönetimine
gelecek isimleri, gerekse milletvekili
ve belediye başkan adaylannı bizzat
hakkında verilen gensoru knzı patlak
verdi. Muhalefet, MSP içindeki
muhaliflerin de destek vereceğini
umarak Üstündağ hakkında gensoru
önergesi verdiler. MSP içindeki asi
milletvekilleri gensoruya ret oyu
verme karşılığında koalisyon
protokolünde yer alan ilk ve orta
öğrenime millı ahlak dersleri
konulması, imam-hatip mezunlannın
üniversiteye girebilmeleri, imam-hatip
okullannın orta kısımlannın açılması,
binası halk tarafından yapılan 40
imam-hatip okulunun hemen açılması
gibi maddelerin derhal yaşama
Erbakan, CHP ile koalisyona direnen MSP'nin muhalif milletvekillerini ikna etmekte büyük gûçlükler çekmiştL
CHP'nin olmazlığı karşısında karar
değiştirip bu makama genel sekreteri
Oğuzhan Asiltürk'ü getirdi.
Hükümet protokolüne konulan "Genel
A f koalisyon hükümetinin yaşadığı
ilk knz oldu. Cumhuriyet'in
kuruluşunun 50. yılı olan
1973 yıhnda CHP'liler 12 Mart .
darbecılennin cezaevlerine
doldurduğu kişilere af getirmek
istiyordu.
Ancak MSP'liler TCK'nin 141. 142.
ve 149. maddelerinın af kapsamı
dışında bırakılmasında ısrar ediyordu.
Dışandan Nakşibendi Tarikatı
Şeyhı Mehmet Zahit Kotku.
içende de başmı A. Tevfık Paksu'nun
çektıği 15 kadar milletvekili
Kuran'a el basarak
u
a F konusunda
muhalefet etme karan aldılar.
Sonuçta. 15 Mayıs 1974 yıhnda
Meclis gündemine alınan
"AT Yasası. 141. 142. ve 149.
maddeler kapsam dşında bırakılarak
oylandı ve geçti.
MSP'nın muhalif milletvekilleri
muhalefetle işbirliği yaptılar. Ancak
Meclis'ten geçen "Af" Yasası,
tek başına seçme karan aldı.
Ucuz petrol bulma yalanı
Petrol krizinin çıktığı bu dönemde
Bakanlar Kurulu'nda yine yüksekten
atan Erbakan, "Benim Suudilerle çok
özel ilişkilerim var. Eğer Suudi
Arabistan'a gklersem ucu/ petrol
bulabilirim" diyerek Bakanlar
Kurulu'nu ikna etti. Başbakan
Yardımcısı Necmettin Erbakan, bir
heyetle Suudi Arabistan'a gitti. Ancak
Erbakan, Kral Fahd'la görüştükten
sonra ucuz petrol bulmanın hayal
olduğunu söyleyerek heyettekileri
şaşkına çeviriyordu. Arabistan
çöllerinden eli boş yüzü kara dönen
Erbakan'ın tek kazancı Başbakan
Yardımcısı sıfatıyla beleş
ft
hacı"
olmasıydı.
Ancak gezi öncesmde Kral Fahd'a
müstemleke valisi edasıyla mektup
yazan ve Fahd'dan "beni güçlendirin"
ricasında bulunan Erbakan, hükümeti
güç durumda bırakmıştı.
Suudi krizinden sonra bu kez de Milli
Eğitim Bakanı Mustafa Üstündağ
geçirilmesi dışında, yurtdışında dini
öğrenim görenlerin yurtiçindeki
yükseköğretim kurumlanna muadil
sayılması ve milliyetçi öğretmen
kıyımlanna son verilmesini isteyen
koşullar öne sürdüler. Gensoru MSP'li
muhaliflerin oylanyla reddedildi?
Ancak istenen tavizlerden ilk ve
ortaöğrenime "MilH Ahlak"
derslerinin konulması ve 29 imam-
hatip okulunun açılması koşulu kısa
süre içinde yerine getirildi.
Kıbrıs krizi ve koalisyonun
yıkılışı
Kıbns'ta EOKA'cılann 15 Temmuz
1974 tarihinde yaptıklan darbe
üzerine hükümetin karanyla Kıbns'a
20 Temmuz'da çıkartma yapıldı.
Kıbns'a çıkartma karannı veren
hükümetin Başbakanı Ecevit'in halk
nezdınde "Kıbns fatihi" olarak
ünlenmesi, Erbakan'ı çileden
çıkanyordu.
Ecevit'ın BM'nin ilan ettıği ateşkes
karanna uymasına da fena halde
içerleyen Erbakan, üniversitede aldığı
"kuş" lakabının hakkını vermek için
olsa gerek ağzına geleni kamuoyu
önünde söylüyordu. Ecevit de
ortağının uluorta patavatsız
konuşmalanndan rahatsızdı. O
nedenle yurtdışına çıkmaya
korkuyordu. SLıbns krizi nedeniyle
dünyada yalnız kalan Ecevit,
Iskandinav ülkelerine geziye çıkmayı
düşünüyor, ancak başbakanlığa
Erbakan'ın vekâlet edecek olması
nedeniyle huzursuz oluyordu. Sonuçta
bir çözüm buluyor ve yerine Erbakan
yerine CHP'li Başbakan Yardımcısı
Orhan Eyüboğlu'nu bırakmaya karar
veriyordu. Ancak MSP'liler bunu
içine sindiremiyordu. Zevahiri
kurtarmak için aynı dönemde
Erbakan'ın da Libya'ya gitmesi
koşulunu getıriyorlardı. Erbakan'ın
Libya'da ne gibi cevherler
yumurtlayacağını kestiremediği için
bu öneriye sıcak bakmayan Ecevit,
koalisyonu bozmayı kafasına
koymuştu. Kendisini 'über' eden
Erbakan'dan ne pahasına olursa olsun
kurtulacaktı. Zaten CHP içindeki
Mülkiye Cuntası'nın genç beyni
Deniz Baykal,da Meclis'e getirilecek
bir erken seçim önerisine DP'nin de
sıcak bakacağını belirterek "Kıbns
HarekâtT nedeniyle kamuoyunda
oluşan olumlu desteği oya tahv il
etmek gerektiğini kendisine
söylemışti.lskandinav gezisine ilişkin
kararnamenın MSP'li bakanlar
tarafından imzalanmaması bardağı
taşıran son damla oldu ve 19 Ekim
1974'te Ecevit, istifasını sundu.
Bu arada MSP içindeki Nurcu-
Nakşibendı ve Kadiri koalisyonu da
bozulmaya yüz tutmuştu. MSP içinde
ağırlıkta olan Nurcu kanat.
koalisyonun kurulması ve Af
Yasası'nın çıkması nedeniyle parti
içinde muhalefete geçtıler.
Nakşibendiler partide daha aktif hale
gelince Nurcular ile Kadıri'lerin
işbirliği gundeme geldi. MSP'nin
ikinci kongresınde ayn ayn liste
çıkaran Nakşibendi ve Nurcu-Kadiri
cephesi. kılıçlannı kınından çıkardılar.
Erbakan. seçilmişti ama istediğinı tam
olarak da elde etmiş değildi. Grup
başkanvekillikleri seçiminde hakem
tayin edilen Erbakan. Hz. Ayşe'nin
hakem olayına benzer bir tutum izledi
ve Nurculan oyuna getirdi.
MSP'de bunlar olurken hükümet
bunalımı da sürmekteydi. ikinci kez
görjylendirilen Ecevit, hükümeti
kuramamış Sadi Irmak'ın
başbakanlığında bir ara hükümet
kurulmuştu. Irmak hükümeti
görevdeyken Korutürk tarafından
görevlendirilen AP Genel Başkanı
Demirel, Erbakan'lageçmişte
yaşadığı tatsız olaylara sünger çekerek
AP-MSP- MHP-CGP ve DP'den
kopan milletvekillerinin katıldığı 1.
Milliyetçi Cephe (MC) hükümetini
kurmayı başardı. Erbakan, yine dört
ayak üstüne düşmüş ve başbakan
yardımcılığını kapmıştı.
SÜRECEK
Açıklama
21 Ocak 1998 tarihli gazetenizde say-
fa 4 'te Miyase ilknur tarafından kaleme
alınmış olan yazıda rahmetli babam
Prof Dr Bedri Karafakıoğlu 'nun 33. de-
receden mason olduğu vazılmıştır. Bu
bılgı tamamen vanlıştır. Prof. Dr. Bedri
Karafakıoğlu adı geçen kuruluşun hiçbır
zaman üvesi olmamıştır. Laik Cumhuri-
yeti her zaman sawnmuş ve muhtemelen
de bu niteligi nedenı ile hayatım yitirmiş
olan birınsanın ölümündenyirmiyıl son-
ra bu şekilde karalanmaya çalışılması
Ü2ÜCİİ ve havli düşündürücüdür. yazıda
verilen bılgınm düzeltılmesi gerekır.
Prof. Dr. Mehmet Karafakıoğlu
DUZ YAZIl ORHAN BİRGİT
Refah Partisi ve Erbakan, yanlış-
lıklar yapmayı ısraria sürdürüyorlar.
Demokratikleşme paketi altında,
parlamentodaki diğer siyası partile-
rın yöneticilerıne götürülen öneriler,
bence biçimsel açıdan vahim hata-
larla doludur. Refah kapatılmış, ama
Anayasa Mahkemesi'nin çalışmala-
nnı düzenleyen yasa uyannca, ge-
rekçelı kararın yazılıp Resmı Gaze-
te'de ılan edilmesıne kadar kapat-
manın yürürlüğe girmesi zamana bı-
rakılmıştır.
Mahkeme üyelerinin kararlarının
gerekçesini yazma uğraşında olduk-
lan bir dönemde, birtakım kişilerin
'genel başkan, grup başkan vekille-
ri' gibi yetkisini Siyasi Partiler Kanu-
nu'ndan alan kimlikler ile devletin
başbakanına ve parlamentoda tem-
sil edilen partilerin yöneticilenne res-
mi öneriler götürmelerini anlamak
olası değil. Böyle bir önen paketi ve
var olan partilerle diyalog arayışını,
Anayasa Mahkemesi'nin polıtikadan
yasaklamadığı başka 'eski' Refahlı-
lar yapmış olsalardı, girişimm sami-
miliğı bir ölçüde tartışılabilirdi. Ama
Erbakan, ziyaretlerini bir parti lideri
olarak yapıyor ve önerilerinı de parti
adına veriyor.
Kapılan çalınanların konuklarına
yaklaşımlan ise farklı:
Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, ko-
nuklarını anlayış ile dinliyor. destek
Erbakan'ın Fendi, ANAP'ı...
vaat edici sözler söylüyorlar. ANAP'lı
yöneticiler ıse bir adım daha atarak
kapatılmış bir partinin yönetimi ile bu-
günkü kutsal cuma günü resmen dı-
yalog ıçin söz bırlıği yapıyor. Ülkü
Güney'li, Uğur Aksöz'lü ev sahiple-
ri, konuktarla ülkeyi çağdaş düzeye
ulaştıracaklarını söyledıkleri önenle-
ri kutlamak ıçin şapır şupur öpüşü-
yorlar.
Ecevit ise çok eskiden ve yakın-
dan tanıdığı konuğunu dinliyor. Er-
bakan, 70 milyon vatan evladının kar-
deşlığı uğruna kendisi ve beş arka-
daşının beş yıllık yasağını kaldıracak,
Refah'ın yerine kurulacak partinin ay-
nı politikayı izlese de kapatılmasını
önleyecek değışiklikleri sağlayacak
ve yeni parti kurulup örgütleninceye
kadar seçimleri erteleyecek bir dizi
öneriyi anlatıyor. Bülent Bey'in du-
yarlı yanlarına sesleniyor.
Ecevit, konuklannı sadece dinliyor.
Anlattıklanndan yararlandıklannı söy-
leyerek, ayağa kalkarak nezaketle eli-
ni uzatıyor
Deneyimli bir devlet adamının gö-
rüntüsünü sergilemiş oluyor.
Cindoruk, detaylara girmeden de-
mokratikleşmeyi içeren her öneriye
açık olduklannı söylerken Baykal,
kapatılmış bir partinin lideri ile baş
başa konuşmaktan duyduğu hoş-
nutsuzluğu yüz hatlarına yansıtma-
maya çalışıyor.
Politık yaşamını, günlük çıkarlar
doğrultusunda düzenlemeyi vazge-
çilmezlik sayan Erbakan, asıl amacı-
nı önceki gün kapatılmış bir partinin
parlamento çatısı altında toplanan
grup toplantısında açıklayarak "Bu
hata düzeltilecek" dedi. Aynı saat-
lerde Anayasa Mahkemesi'nin Baş-
kanı ve üyelerı, Hoca'nın hata olarak
nitelendirdiği kararlannın gerekçele-
rini yazmak için uğraşıyorlardı.
Öyle görülüyor ki, kapatılan Re-
fah'ın yasaklı lideri, son ana kadar sı-
fatlannı kullanmakla kalmayacak, o
sıfatlarla kadayrfın altının kızarma-
sını olabildiğınce geciktirme nıyetin-
dedir. Bir yandan da etrafındaki des-
tek halkasını alabildiğince genışlete-
rek, hatalı karartar, emir komuta altın-
da yapılan yargılamalar söylemlerini
yaymakta, Avrupa Insan Hakları
Mahkemesi'ne başvuracaklarını ve
oradan alacakları sonuçtan yüzde
bin emin olduklannı söylemektedir.
DSP Genel Başkanı Ecevit, önce-
ki gün parti grubunda, sabık liderin
bu söylemlerini kürsüye getirmiştı.
Bülent Bey, ülkenın hukuk devletı ve
demokrasi açısından var olan eksik-
liklerinin altını çiziyor, ama Anayasa
Mahkemesi'nin bağımsızlığını 'tam
bağımsızlık' olarak ısimlendırıyor. Ve
mahkemenin hıçbirtelkin altında kal-
madan karar verdığini açık yürekle
söyleyen tek lider oluyor.
Bülent Bey, birçok demokratik ül-
kede parti kapatma hukukunun ışle-
diğini söylemekle yetinmiyor. Refah-
lıların 1993 Martı'nda anayasada de-
ğişiklik isteyen önerilerinde partilerin
hangi koşullarda kapatılacağını içe-
ren hükümlerin varlığını da anımsatı-
yor. Ecevit'in sadece eski ortağına
değil, onun revizyon paketini masa
üzerinde görüşmeyi çağdaşlık ola-
rak nitelendiren ANAP yönetimine de
vermek istediği mesajlar, konuşma-
sında isim verilmeden sıralanmış:
"Türkiye laiklıkle inanç özgürlüğü-
nü en sağlıklı biçimde bağdaştıran
ülkedir. Ve bu ülkede siyaset yapmak
isteyen her parti bu bağdaşmayı içi-
ne sindirmek zorundadır."
"RP'nin mahkeme karan karşısın-
da şimdiye kadar batılın temsilcisi
olarak nitelendirdiği Avrupa 'ya sığın-
ma eğilimi, Milli Görüş sloganını cid-
diye alanlann takdirine bırakılmalı-
dır."
"Türkiye'yi yönetmek iddiasında
bulunanlar, haklannı da yurtdışında
değil, yurtiçınde ararlar.."
Koalisyonun ikinci partisinden, sa-
dece Erbakan'ın önerilerine değil,
bugünkü AblAP-'kapatılmış' Refah
yöneticileriyle yapılacak 'çağdaşlığa
ulaşma' toplantısına verilen yanıtlar
özetle böyle. ANAVATAN cephesi,
bugünkü toplantı başlamadan kar-
rnaşa içinde. Genel Başkan, CHP li-
derine yaptığı ziyarette, Baykal'ın bir
başbakanın, kapatılmış bir parti lide-
ri ile resmi görüşmesinin yaratacağı
tepkileri söylemesinden hem şaşır-
mış hem de rahatsız olmuş bir görün-
tü sergiliyor. ANAP'lı grup başkanve-
kiileri, Ecevit'in önceki günkü konuş-
masının metnini okudukça Erbakan
Hoca'nın sarmalına geldiklerini sak-
lamıyorlar.
Erbakan, bir yandan Haşim Kılıç
ile Sacit Adalı'nın Anayasa Mahke-
mesi gerekçeli karanna yazacakları
muhalefet şerhinin kadayıfın altını kı-
zartmayı uzatması için adaklar adar-
ken, öte yandan ANAP yönetimini
tam kündeye getirebilmek için bu-
günkü toplantıda hangi oyunları oy-
namaları gerektiğini kendi arkadaşla-
rınaezberletiyor...
ANAP'lı dostlar ne yapsın.. Agâh
Oktay Güner'in bıyığı ile, Salih Ka-
pusuz'un sakalı arasında kalmışlar.
BİRBAKIMA
SERVER TAMLLİ
Refah Partisi Üstüne...
Şöyle bir saptama ile başlamak isterim: Devrım-
ci Cumhuriyet'in attığı adımlar karşısında -ister is-
temez- yenilip gerileyen Islamcı akımın, 1950'ler-
le yeniden gün ışığına çıktığında, inanç özgürlüğü
bakımından, bir iki ayrıntıyı bir yana bırakırsanız,
hiçbir sorunu yoktu; Cumhuriyet, din ve dünya iş-
lerini birbirinden ayırmış; dini, kışinin vicdanına bı-
rakmıştı. Kala kala bir tek şey vardı gündemınde
onun: Laik Cumhuriyet'in temellerinesuüşürmek,
kurumlarını içten içe kemirip yozlaştırmak!
Bu eyleminde, akım, önce başka partileri yanın-
da bulmuştur. Eğıtimden başlayarak, Demokrat
Parti, arkasından Adalet Partisi, sonra ötekiler, salt
oy uğruna bol bol hizmetsunmuşlardırona. Birta-
rih gelmiştir ki, Islamcı akım, kendi partisını kur-
muş, gitgide palazlanmış, iktidarlara ortak edil-
miştir. MİIIÎNİzam Partisi, MillîSelamet Partisi. so-
nunda da Refah Partisi, işte böylesi bir sürecın
menzilleridir. Refah Partisi, ömrü vefa etseydi ye-
ni bir seçimde tek başına iktıdarı isteyecekti.
Bir demokraside "muhafazakâr", yani "tutucu"
partilerin de bulunacağı gerçeğini unutmuş deği-
lim. Örnek de getirilir: Batı'da Hıristiyan demokrat
partiler vardır, niçin bızde de Müslüman demok-
rat parti olmayacakmış.
Şimdi tartışmamız gerekir: Refah Partisi, gerçek-
ten böyle bir kuruluş muydu ya da bu tür bir nite-
lik kazanabilir miydi?
Batı'da, tutucu da olsa, sosyal demokrat parti-
lerin hele hele sosyalist ya da komünıst partilerin
pek gerisınden de seyirtse, Hıristiyan demokrat
partiler, gerçekten demokrat ve kapitalist düzen-
le ilgili ciddi programları olan partilerdir. Adların-
daki "Hıhstiyan" etiketıne bakıp, kafasını Hıristi-
yan şeriatına takmış partiler olduklarını da sanma-
yınız. Öyle olsalar kapitalizm ve burjuvazı, dünya-
yı başlanna yıkarlar.
Şimdi söyler misiniz, alay konusu olduğu için
kendilerinin de terk ettiği "adil düzen" programı-
nı bir yana bırakalım; "demokratikleşme" sürect-
niyaşayan bir ülkede, Refah Partisı'nin. bıryılaya-
kın bir iktidar süresı içinde, demokratikleşme adı-
na attığı hangi adım vardır? Anayasa reformunda,
Siyasî Partiler Kanunu'nda, işçi ve memurları ilgi-
lendiren yasalarda, eğitimi çağdaşlandırma atılı-
mında, kadın haklarında, dahası Kürt sorununda,
onun ileriye dönük tek bir demokratik katkısını bu-
lup gösterebilir misiniz?
Bulun bir tane, dişımı kırın!
Kendi işlerine geldıği zaman ve ölçüde demok-
rat; kendi içlerinde ıse asla demokrat olmayan bir
partiydi Refah Partisi. Cumhuriyet, onun kurum-
ları ve anıları söz konusu olduğunda, neler yapılıp
söylendiğini ise tekrar etmeyelim.
Siyasal körlüğü, ufuksuzluğu da ekleyiniz bun-
lara.
Buydu Refah Partisi! - -
;
*
*
Şimdi, bütün bu eylemin içinde ve başında ol-
muş kadroya siyaset arenasının kapısını yenıden
açmanın yolları aranıyor.
Bulunabilecek mi? "'
f
.'
A
"Şam yolunda erme"ye inanırım; ayrıca demok-
rasinin eğitici, törpüleyip ehlileştirici erdemlerine
de inanınm. Yalnız iktisadî değil, demokratikleşme
yolunda da binbir sorunu çözüm bekleyen ülke-
de, her şeyi demokrasi içinde çözeceksek, orta-
ya koyacağımız eserde herkesin bir payı olmasını
beklemek de hakkımız. Bugün içine düştüğümüz
badireden elbirliğiyle çıkacağız. Ancak, şimdi ara-
lanmak istenen kapıların arkasında, olanlar olma-
mış gibi eskiyi sürdürme, Cumhuriyet'in kuyusu-
nu kazmaya devam etme niyeti yatıyorsa, bunda
yokum ben!
Hiçbir şeyi soyut olarak alamayız: Bizim Cum-
huriyetimiz bir devrimle doğmuştur; laiklik de. o-
nun "onsuz olmaz" koşuludur. Devrımci Cumhu-
riyet ve onun mirasında anlaşalım!
Anlaşamıyorsak, hiçbir konuda anlaşamayaca-
ğız demektir.
Demokrasi diyorsunuz, o da işte o mirasın an-
lamında gizlidir. Böylece demokrasi, Cumhuri-
yet'in kurumlarını daha ilerı rnenzıllere taşıyacak,
daha doğrusu taşıması gereken bir amaçtır.
lyice somutlaştırarak konuşmamı istiyorsanız,
diyeceğim ki, demokrasi, emperyalizme karşı
"Mazlûm Millet"\n hukukunu; içeride de, başta
aklın, emeğin, alınterinin ve göz nurunun haklan-
nı daha iyi savunmak için vardır.
önce bunlar için istiyoruz demokrasiyi.
Gerisi ayrıntıdır güzelim efendim!..
Not: Geçen haftaki yazımızda, yukarıdan 12-
13. satırlardaki "Milliyetçi" kelimesi, küçük harfle
başlayacaktı; 50-51. satırlardaki "başlamıştı" da
"başlamamıştı" olacaktı. Düzeltir, özürdileriz.
TEŞEKKÜR
Pek sevgili varlığımız
AHMET
KARAÖREN'in
dünyamızdan aynlması nedeniyle
cenaze törenine katılan Fethiye'mizin
değerbilir halkına; başsağlığı dileyen,
telefonla, telgrafla, faksla acımızı
paylaşan yakmlanmıza, dostlanmıza
ve 21. Yüzyıl Radyo-TV kurumuna,
yönetici ve sunucusu Sayın CANAN
YILDIRIM ve ERDAL ORHAN a
gönül borcumuz vardır.
Şükranlarımızı sunanz.
KARAÖREN AİLESİ
Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Arrtalım
ORMAN BAKANLIĞI
AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ