16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23OCAK1998CUMA HABERLER Koalisyonadirenen muhalif milletvekilleri hacca gidince Necmettin Erbakan'ın işi kolaylaştı Ecevit'i hasta eden koalisyonsonuçlan belli olduktan sonra cuntacılann kurdurduğu Naiın Talu hükümetı. istıfasını sundu ve Cumhurbaşkanı Fahri Korütürk de seçimden birinci parti olarak çıkan CHP'nin Genel Başkanı Bülent Ecevit'i hükümeti kurmakla görevlendirdi Teamül gereği diğer partılerle görüşen Ecevit, aslında karannı vermiştı. MSP ile koalisyon hükümeti konusunda koşullan zorlavacaktı. Zorlamasına da gerek yoktu ya. Çünkü Erbakan Hoca işbirliğine dünden razıydı Ancak ne var kı MSP'nın Genel tdare Kurulu ve Meclıs Grubu'nu bu konuda bir türlü ikna edemiyordu. Genel Idare Kurulu Erbakan "a rağmen Ecevit'e olumsuz yanıt verdi. Ecevit görevi ıade edince cumhurbaşkanı. sırasıyla Süleyman Demirel ve Naim Talu'yu hükümeti kurmakla görevlendirdi, ancak onlar da başanlı olamayınca görevi iade etmek zorunda kaldılar Hükümet bunalımma rağmen Erbakan. umutla sıranın kendisine venlmesinı bekledi. Bu arada da yerel seçımler yapılmış, CHP ve AP oylannda 4'er puanlık artış kaydedilirken MSP"nin oylan anlaşılmaz bir şekilde 5.2 oranında düşmüştü. MSP'liler paniğe kapıldı. Çünkü hükümet bunalımı nedeniyle ufukta bir erken seçim ihtimali belirmişti. Koalisyona girmek konusunda çark eden MSP yöneticileri. CHP ile arayı bulmaya çalışıyordu. Hükümete girme konusunda daha önce en sert muhalefeti yapan Genel Sekreter Oğuzhan Asiltürk. tsmet İnönii nün genel başkanlığı döneminden beri CHP'nin kurmay heyeti içinde önemli bir ağırlığa sahip olan Grup Başkanvekili Necdet L'ğur'u arayarak temaslara başlamaya hazır olduklannı bıldirdi. Ancak MSP Genel ldare Kurulu \e Meclıs Grubu, henüz ikna edilmiş değildi Erbakan, grubu nasıl ikna edeceğını kara kara düşünürken imdadına "Hac mevsimi" yetişti. Muhalif milletvekillerinden büyük bir kısmı Hacc'a gitmişti. Az sayıda kalan muhalif mılletvekillerini ikna etme görevi de Oğuzhan Asiltürk ile Hasan Aksay'a düşmüştü. tşı kolaylaşan Hoca, sonunda ıstediği karan gruptan çıkarmayı başardı. MSP adına Oğuzhan Asiltürk ile CHP'de Mülkıye Cuntası'nın en genç üyesi Deniz Baykal, gazetecileri atlatmak içın araba içinde Ankara'yı turlayarak yaptıklan görüşmede ön anlaşmayı sağladılar. Protokol görüşmeleri uzun görüşmelerden sonra tamamlandı ve 25 Ocak I973'te iki genel başkan tarafından törenle ımza edildi. MSP, okullara " Milli Ahlak" derslerinın konulması, ımam-hatip okullannın orta kısımlannın açılması, imam- hatıp mezunlannın üniversıteye girebılmesı, binası halk tarafından yaptınlan 40 kadar imam- hatıp okulunun yenıden öğretime açılması, faiz hadlerinin indirilmesi ve kâr ortaklığı sisteminin geliştirilmesi gıbi konulan ta\ ız olarak koparmayı başardı. Şenat yolunda önemli kilometre taşlannı döşemesı ıçin MSP'ye önemli tavizler veren CHP ıse genel af, seçmen yaşının 18'e indirilmesi ve ıs,çı kıdem tazmınatlannın arttınlması gibi önemli sayılabilecek koşullann dışında tümüyle Ecevit'in fantezilenne u> gun kooperatıfçıliğin geliştirilmesi, yabancı sermayenin kontrol altına • MSP adına Oğuzhan Asiltürk ile CHP'de Mülkiye Cuntası'nın en genç üyesi Deniz Baykal, gazetecileri atlatmak için araba içinde Ankara'yı turlayarak yaptıklan görüşmede ön anlaşmayı sağladılar. Protokol görüşmeleri uzun görüşmelerden sonra tamamlandı ve 25 Ocak 1973'te iki genel başkan tarafından törenle imza edildi. alınması türünden maddeleri protokole koydurmayı kazanç saydı. CHP'lilerle aralannda çetin geçen bakanlık pazarlığı anlaşmayla sonuçlanmıştı, ancak bu kez de MSP içindeki tarikatlar birbirine girmişti. Anlaşma sonucuna göre Içişleri Bakanlığı MSP'ye bırakılmıştı. Erbakan'ın Içişleri Bakanlığı için düşündüğü isim aynı zamanda Nakşibendı tarikatmdan olan 12 Mart cuntasının ışkenceci generali Faik Türün'dü. Erbakan, böylece hem askerlere hem de nakşibendilere şirin görünmeye çalışıyordu. Ancak Anayasa Mahkemesi'ne talcıldı. Anayasa Mahkemesi, I4l. 142. ve 149. maddelen de kapsam içine aldı ve düşünce suçlulannın da yasadan yararlanmasını sağladı. Af Yasası görüşülürken muhalefetle birlikte hareket eden 20 milletvekilinin partiden ihracı gündeme gelmesine karşın hükümet az bir oy desteğiyle ayakta durabıldiğı ıçın bu düşünceden de vazgeçildi. Ama bu konu Erbakan'a ders oldu. Bu olaydan sonra Erbakan, gerek parti yönetimine gelecek isimleri, gerekse milletvekili ve belediye başkan adaylannı bizzat hakkında verilen gensoru knzı patlak verdi. Muhalefet, MSP içindeki muhaliflerin de destek vereceğini umarak Üstündağ hakkında gensoru önergesi verdiler. MSP içindeki asi milletvekilleri gensoruya ret oyu verme karşılığında koalisyon protokolünde yer alan ilk ve orta öğrenime millı ahlak dersleri konulması, imam-hatip mezunlannın üniversiteye girebilmeleri, imam-hatip okullannın orta kısımlannın açılması, binası halk tarafından yapılan 40 imam-hatip okulunun hemen açılması gibi maddelerin derhal yaşama Erbakan, CHP ile koalisyona direnen MSP'nin muhalif milletvekillerini ikna etmekte büyük gûçlükler çekmiştL CHP'nin olmazlığı karşısında karar değiştirip bu makama genel sekreteri Oğuzhan Asiltürk'ü getirdi. Hükümet protokolüne konulan "Genel A f koalisyon hükümetinin yaşadığı ilk knz oldu. Cumhuriyet'in kuruluşunun 50. yılı olan 1973 yıhnda CHP'liler 12 Mart . darbecılennin cezaevlerine doldurduğu kişilere af getirmek istiyordu. Ancak MSP'liler TCK'nin 141. 142. ve 149. maddelerinın af kapsamı dışında bırakılmasında ısrar ediyordu. Dışandan Nakşibendi Tarikatı Şeyhı Mehmet Zahit Kotku. içende de başmı A. Tevfık Paksu'nun çektıği 15 kadar milletvekili Kuran'a el basarak u a F konusunda muhalefet etme karan aldılar. Sonuçta. 15 Mayıs 1974 yıhnda Meclis gündemine alınan "AT Yasası. 141. 142. ve 149. maddeler kapsam dşında bırakılarak oylandı ve geçti. MSP'nın muhalif milletvekilleri muhalefetle işbirliği yaptılar. Ancak Meclis'ten geçen "Af" Yasası, tek başına seçme karan aldı. Ucuz petrol bulma yalanı Petrol krizinin çıktığı bu dönemde Bakanlar Kurulu'nda yine yüksekten atan Erbakan, "Benim Suudilerle çok özel ilişkilerim var. Eğer Suudi Arabistan'a gklersem ucu/ petrol bulabilirim" diyerek Bakanlar Kurulu'nu ikna etti. Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, bir heyetle Suudi Arabistan'a gitti. Ancak Erbakan, Kral Fahd'la görüştükten sonra ucuz petrol bulmanın hayal olduğunu söyleyerek heyettekileri şaşkına çeviriyordu. Arabistan çöllerinden eli boş yüzü kara dönen Erbakan'ın tek kazancı Başbakan Yardımcısı sıfatıyla beleş ft hacı" olmasıydı. Ancak gezi öncesmde Kral Fahd'a müstemleke valisi edasıyla mektup yazan ve Fahd'dan "beni güçlendirin" ricasında bulunan Erbakan, hükümeti güç durumda bırakmıştı. Suudi krizinden sonra bu kez de Milli Eğitim Bakanı Mustafa Üstündağ geçirilmesi dışında, yurtdışında dini öğrenim görenlerin yurtiçindeki yükseköğretim kurumlanna muadil sayılması ve milliyetçi öğretmen kıyımlanna son verilmesini isteyen koşullar öne sürdüler. Gensoru MSP'li muhaliflerin oylanyla reddedildi? Ancak istenen tavizlerden ilk ve ortaöğrenime "MilH Ahlak" derslerinin konulması ve 29 imam- hatip okulunun açılması koşulu kısa süre içinde yerine getirildi. Kıbrıs krizi ve koalisyonun yıkılışı Kıbns'ta EOKA'cılann 15 Temmuz 1974 tarihinde yaptıklan darbe üzerine hükümetin karanyla Kıbns'a 20 Temmuz'da çıkartma yapıldı. Kıbns'a çıkartma karannı veren hükümetin Başbakanı Ecevit'in halk nezdınde "Kıbns fatihi" olarak ünlenmesi, Erbakan'ı çileden çıkanyordu. Ecevit'ın BM'nin ilan ettıği ateşkes karanna uymasına da fena halde içerleyen Erbakan, üniversitede aldığı "kuş" lakabının hakkını vermek için olsa gerek ağzına geleni kamuoyu önünde söylüyordu. Ecevit de ortağının uluorta patavatsız konuşmalanndan rahatsızdı. O nedenle yurtdışına çıkmaya korkuyordu. SLıbns krizi nedeniyle dünyada yalnız kalan Ecevit, Iskandinav ülkelerine geziye çıkmayı düşünüyor, ancak başbakanlığa Erbakan'ın vekâlet edecek olması nedeniyle huzursuz oluyordu. Sonuçta bir çözüm buluyor ve yerine Erbakan yerine CHP'li Başbakan Yardımcısı Orhan Eyüboğlu'nu bırakmaya karar veriyordu. Ancak MSP'liler bunu içine sindiremiyordu. Zevahiri kurtarmak için aynı dönemde Erbakan'ın da Libya'ya gitmesi koşulunu getıriyorlardı. Erbakan'ın Libya'da ne gibi cevherler yumurtlayacağını kestiremediği için bu öneriye sıcak bakmayan Ecevit, koalisyonu bozmayı kafasına koymuştu. Kendisini 'über' eden Erbakan'dan ne pahasına olursa olsun kurtulacaktı. Zaten CHP içindeki Mülkiye Cuntası'nın genç beyni Deniz Baykal,da Meclis'e getirilecek bir erken seçim önerisine DP'nin de sıcak bakacağını belirterek "Kıbns HarekâtT nedeniyle kamuoyunda oluşan olumlu desteği oya tahv il etmek gerektiğini kendisine söylemışti.lskandinav gezisine ilişkin kararnamenın MSP'li bakanlar tarafından imzalanmaması bardağı taşıran son damla oldu ve 19 Ekim 1974'te Ecevit, istifasını sundu. Bu arada MSP içindeki Nurcu- Nakşibendı ve Kadiri koalisyonu da bozulmaya yüz tutmuştu. MSP içinde ağırlıkta olan Nurcu kanat. koalisyonun kurulması ve Af Yasası'nın çıkması nedeniyle parti içinde muhalefete geçtıler. Nakşibendiler partide daha aktif hale gelince Nurcular ile Kadıri'lerin işbirliği gundeme geldi. MSP'nin ikinci kongresınde ayn ayn liste çıkaran Nakşibendi ve Nurcu-Kadiri cephesi. kılıçlannı kınından çıkardılar. Erbakan. seçilmişti ama istediğinı tam olarak da elde etmiş değildi. Grup başkanvekillikleri seçiminde hakem tayin edilen Erbakan. Hz. Ayşe'nin hakem olayına benzer bir tutum izledi ve Nurculan oyuna getirdi. MSP'de bunlar olurken hükümet bunalımı da sürmekteydi. ikinci kez görjylendirilen Ecevit, hükümeti kuramamış Sadi Irmak'ın başbakanlığında bir ara hükümet kurulmuştu. Irmak hükümeti görevdeyken Korutürk tarafından görevlendirilen AP Genel Başkanı Demirel, Erbakan'lageçmişte yaşadığı tatsız olaylara sünger çekerek AP-MSP- MHP-CGP ve DP'den kopan milletvekillerinin katıldığı 1. Milliyetçi Cephe (MC) hükümetini kurmayı başardı. Erbakan, yine dört ayak üstüne düşmüş ve başbakan yardımcılığını kapmıştı. SÜRECEK Açıklama 21 Ocak 1998 tarihli gazetenizde say- fa 4 'te Miyase ilknur tarafından kaleme alınmış olan yazıda rahmetli babam Prof Dr Bedri Karafakıoğlu 'nun 33. de- receden mason olduğu vazılmıştır. Bu bılgı tamamen vanlıştır. Prof. Dr. Bedri Karafakıoğlu adı geçen kuruluşun hiçbır zaman üvesi olmamıştır. Laik Cumhuri- yeti her zaman sawnmuş ve muhtemelen de bu niteligi nedenı ile hayatım yitirmiş olan birınsanın ölümündenyirmiyıl son- ra bu şekilde karalanmaya çalışılması Ü2ÜCİİ ve havli düşündürücüdür. yazıda verilen bılgınm düzeltılmesi gerekır. Prof. Dr. Mehmet Karafakıoğlu DUZ YAZIl ORHAN BİRGİT Refah Partisi ve Erbakan, yanlış- lıklar yapmayı ısraria sürdürüyorlar. Demokratikleşme paketi altında, parlamentodaki diğer siyası partile- rın yöneticilerıne götürülen öneriler, bence biçimsel açıdan vahim hata- larla doludur. Refah kapatılmış, ama Anayasa Mahkemesi'nin çalışmala- nnı düzenleyen yasa uyannca, ge- rekçelı kararın yazılıp Resmı Gaze- te'de ılan edilmesıne kadar kapat- manın yürürlüğe girmesi zamana bı- rakılmıştır. Mahkeme üyelerinin kararlarının gerekçesini yazma uğraşında olduk- lan bir dönemde, birtakım kişilerin 'genel başkan, grup başkan vekille- ri' gibi yetkisini Siyasi Partiler Kanu- nu'ndan alan kimlikler ile devletin başbakanına ve parlamentoda tem- sil edilen partilerin yöneticilenne res- mi öneriler götürmelerini anlamak olası değil. Böyle bir önen paketi ve var olan partilerle diyalog arayışını, Anayasa Mahkemesi'nin polıtikadan yasaklamadığı başka 'eski' Refahlı- lar yapmış olsalardı, girişimm sami- miliğı bir ölçüde tartışılabilirdi. Ama Erbakan, ziyaretlerini bir parti lideri olarak yapıyor ve önerilerinı de parti adına veriyor. Kapılan çalınanların konuklarına yaklaşımlan ise farklı: Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, ko- nuklarını anlayış ile dinliyor. destek Erbakan'ın Fendi, ANAP'ı... vaat edici sözler söylüyorlar. ANAP'lı yöneticiler ıse bir adım daha atarak kapatılmış bir partinin yönetimi ile bu- günkü kutsal cuma günü resmen dı- yalog ıçin söz bırlıği yapıyor. Ülkü Güney'li, Uğur Aksöz'lü ev sahiple- ri, konuktarla ülkeyi çağdaş düzeye ulaştıracaklarını söyledıkleri önenle- ri kutlamak ıçin şapır şupur öpüşü- yorlar. Ecevit ise çok eskiden ve yakın- dan tanıdığı konuğunu dinliyor. Er- bakan, 70 milyon vatan evladının kar- deşlığı uğruna kendisi ve beş arka- daşının beş yıllık yasağını kaldıracak, Refah'ın yerine kurulacak partinin ay- nı politikayı izlese de kapatılmasını önleyecek değışiklikleri sağlayacak ve yeni parti kurulup örgütleninceye kadar seçimleri erteleyecek bir dizi öneriyi anlatıyor. Bülent Bey'in du- yarlı yanlarına sesleniyor. Ecevit, konuklannı sadece dinliyor. Anlattıklanndan yararlandıklannı söy- leyerek, ayağa kalkarak nezaketle eli- ni uzatıyor Deneyimli bir devlet adamının gö- rüntüsünü sergilemiş oluyor. Cindoruk, detaylara girmeden de- mokratikleşmeyi içeren her öneriye açık olduklannı söylerken Baykal, kapatılmış bir partinin lideri ile baş başa konuşmaktan duyduğu hoş- nutsuzluğu yüz hatlarına yansıtma- maya çalışıyor. Politık yaşamını, günlük çıkarlar doğrultusunda düzenlemeyi vazge- çilmezlik sayan Erbakan, asıl amacı- nı önceki gün kapatılmış bir partinin parlamento çatısı altında toplanan grup toplantısında açıklayarak "Bu hata düzeltilecek" dedi. Aynı saat- lerde Anayasa Mahkemesi'nin Baş- kanı ve üyelerı, Hoca'nın hata olarak nitelendirdiği kararlannın gerekçele- rini yazmak için uğraşıyorlardı. Öyle görülüyor ki, kapatılan Re- fah'ın yasaklı lideri, son ana kadar sı- fatlannı kullanmakla kalmayacak, o sıfatlarla kadayrfın altının kızarma- sını olabildiğınce geciktirme nıyetin- dedir. Bir yandan da etrafındaki des- tek halkasını alabildiğince genışlete- rek, hatalı karartar, emir komuta altın- da yapılan yargılamalar söylemlerini yaymakta, Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'ne başvuracaklarını ve oradan alacakları sonuçtan yüzde bin emin olduklannı söylemektedir. DSP Genel Başkanı Ecevit, önce- ki gün parti grubunda, sabık liderin bu söylemlerini kürsüye getirmiştı. Bülent Bey, ülkenın hukuk devletı ve demokrasi açısından var olan eksik- liklerinin altını çiziyor, ama Anayasa Mahkemesi'nin bağımsızlığını 'tam bağımsızlık' olarak ısimlendırıyor. Ve mahkemenin hıçbirtelkin altında kal- madan karar verdığini açık yürekle söyleyen tek lider oluyor. Bülent Bey, birçok demokratik ül- kede parti kapatma hukukunun ışle- diğini söylemekle yetinmiyor. Refah- lıların 1993 Martı'nda anayasada de- ğişiklik isteyen önerilerinde partilerin hangi koşullarda kapatılacağını içe- ren hükümlerin varlığını da anımsatı- yor. Ecevit'in sadece eski ortağına değil, onun revizyon paketini masa üzerinde görüşmeyi çağdaşlık ola- rak nitelendiren ANAP yönetimine de vermek istediği mesajlar, konuşma- sında isim verilmeden sıralanmış: "Türkiye laiklıkle inanç özgürlüğü- nü en sağlıklı biçimde bağdaştıran ülkedir. Ve bu ülkede siyaset yapmak isteyen her parti bu bağdaşmayı içi- ne sindirmek zorundadır." "RP'nin mahkeme karan karşısın- da şimdiye kadar batılın temsilcisi olarak nitelendirdiği Avrupa 'ya sığın- ma eğilimi, Milli Görüş sloganını cid- diye alanlann takdirine bırakılmalı- dır." "Türkiye'yi yönetmek iddiasında bulunanlar, haklannı da yurtdışında değil, yurtiçınde ararlar.." Koalisyonun ikinci partisinden, sa- dece Erbakan'ın önerilerine değil, bugünkü AblAP-'kapatılmış' Refah yöneticileriyle yapılacak 'çağdaşlığa ulaşma' toplantısına verilen yanıtlar özetle böyle. ANAVATAN cephesi, bugünkü toplantı başlamadan kar- rnaşa içinde. Genel Başkan, CHP li- derine yaptığı ziyarette, Baykal'ın bir başbakanın, kapatılmış bir parti lide- ri ile resmi görüşmesinin yaratacağı tepkileri söylemesinden hem şaşır- mış hem de rahatsız olmuş bir görün- tü sergiliyor. ANAP'lı grup başkanve- kiileri, Ecevit'in önceki günkü konuş- masının metnini okudukça Erbakan Hoca'nın sarmalına geldiklerini sak- lamıyorlar. Erbakan, bir yandan Haşim Kılıç ile Sacit Adalı'nın Anayasa Mahke- mesi gerekçeli karanna yazacakları muhalefet şerhinin kadayıfın altını kı- zartmayı uzatması için adaklar adar- ken, öte yandan ANAP yönetimini tam kündeye getirebilmek için bu- günkü toplantıda hangi oyunları oy- namaları gerektiğini kendi arkadaşla- rınaezberletiyor... ANAP'lı dostlar ne yapsın.. Agâh Oktay Güner'in bıyığı ile, Salih Ka- pusuz'un sakalı arasında kalmışlar. BİRBAKIMA SERVER TAMLLİ Refah Partisi Üstüne... Şöyle bir saptama ile başlamak isterim: Devrım- ci Cumhuriyet'in attığı adımlar karşısında -ister is- temez- yenilip gerileyen Islamcı akımın, 1950'ler- le yeniden gün ışığına çıktığında, inanç özgürlüğü bakımından, bir iki ayrıntıyı bir yana bırakırsanız, hiçbir sorunu yoktu; Cumhuriyet, din ve dünya iş- lerini birbirinden ayırmış; dini, kışinin vicdanına bı- rakmıştı. Kala kala bir tek şey vardı gündemınde onun: Laik Cumhuriyet'in temellerinesuüşürmek, kurumlarını içten içe kemirip yozlaştırmak! Bu eyleminde, akım, önce başka partileri yanın- da bulmuştur. Eğıtimden başlayarak, Demokrat Parti, arkasından Adalet Partisi, sonra ötekiler, salt oy uğruna bol bol hizmetsunmuşlardırona. Birta- rih gelmiştir ki, Islamcı akım, kendi partisını kur- muş, gitgide palazlanmış, iktidarlara ortak edil- miştir. MİIIÎNİzam Partisi, MillîSelamet Partisi. so- nunda da Refah Partisi, işte böylesi bir sürecın menzilleridir. Refah Partisi, ömrü vefa etseydi ye- ni bir seçimde tek başına iktıdarı isteyecekti. Bir demokraside "muhafazakâr", yani "tutucu" partilerin de bulunacağı gerçeğini unutmuş deği- lim. Örnek de getirilir: Batı'da Hıristiyan demokrat partiler vardır, niçin bızde de Müslüman demok- rat parti olmayacakmış. Şimdi tartışmamız gerekir: Refah Partisi, gerçek- ten böyle bir kuruluş muydu ya da bu tür bir nite- lik kazanabilir miydi? Batı'da, tutucu da olsa, sosyal demokrat parti- lerin hele hele sosyalist ya da komünıst partilerin pek gerisınden de seyirtse, Hıristiyan demokrat partiler, gerçekten demokrat ve kapitalist düzen- le ilgili ciddi programları olan partilerdir. Adların- daki "Hıhstiyan" etiketıne bakıp, kafasını Hıristi- yan şeriatına takmış partiler olduklarını da sanma- yınız. Öyle olsalar kapitalizm ve burjuvazı, dünya- yı başlanna yıkarlar. Şimdi söyler misiniz, alay konusu olduğu için kendilerinin de terk ettiği "adil düzen" programı- nı bir yana bırakalım; "demokratikleşme" sürect- niyaşayan bir ülkede, Refah Partisı'nin. bıryılaya- kın bir iktidar süresı içinde, demokratikleşme adı- na attığı hangi adım vardır? Anayasa reformunda, Siyasî Partiler Kanunu'nda, işçi ve memurları ilgi- lendiren yasalarda, eğitimi çağdaşlandırma atılı- mında, kadın haklarında, dahası Kürt sorununda, onun ileriye dönük tek bir demokratik katkısını bu- lup gösterebilir misiniz? Bulun bir tane, dişımı kırın! Kendi işlerine geldıği zaman ve ölçüde demok- rat; kendi içlerinde ıse asla demokrat olmayan bir partiydi Refah Partisi. Cumhuriyet, onun kurum- ları ve anıları söz konusu olduğunda, neler yapılıp söylendiğini ise tekrar etmeyelim. Siyasal körlüğü, ufuksuzluğu da ekleyiniz bun- lara. Buydu Refah Partisi! - - ; * * Şimdi, bütün bu eylemin içinde ve başında ol- muş kadroya siyaset arenasının kapısını yenıden açmanın yolları aranıyor. Bulunabilecek mi? "' f .' A "Şam yolunda erme"ye inanırım; ayrıca demok- rasinin eğitici, törpüleyip ehlileştirici erdemlerine de inanınm. Yalnız iktisadî değil, demokratikleşme yolunda da binbir sorunu çözüm bekleyen ülke- de, her şeyi demokrasi içinde çözeceksek, orta- ya koyacağımız eserde herkesin bir payı olmasını beklemek de hakkımız. Bugün içine düştüğümüz badireden elbirliğiyle çıkacağız. Ancak, şimdi ara- lanmak istenen kapıların arkasında, olanlar olma- mış gibi eskiyi sürdürme, Cumhuriyet'in kuyusu- nu kazmaya devam etme niyeti yatıyorsa, bunda yokum ben! Hiçbir şeyi soyut olarak alamayız: Bizim Cum- huriyetimiz bir devrimle doğmuştur; laiklik de. o- nun "onsuz olmaz" koşuludur. Devrımci Cumhu- riyet ve onun mirasında anlaşalım! Anlaşamıyorsak, hiçbir konuda anlaşamayaca- ğız demektir. Demokrasi diyorsunuz, o da işte o mirasın an- lamında gizlidir. Böylece demokrasi, Cumhuri- yet'in kurumlarını daha ilerı rnenzıllere taşıyacak, daha doğrusu taşıması gereken bir amaçtır. lyice somutlaştırarak konuşmamı istiyorsanız, diyeceğim ki, demokrasi, emperyalizme karşı "Mazlûm Millet"\n hukukunu; içeride de, başta aklın, emeğin, alınterinin ve göz nurunun haklan- nı daha iyi savunmak için vardır. önce bunlar için istiyoruz demokrasiyi. Gerisi ayrıntıdır güzelim efendim!.. Not: Geçen haftaki yazımızda, yukarıdan 12- 13. satırlardaki "Milliyetçi" kelimesi, küçük harfle başlayacaktı; 50-51. satırlardaki "başlamıştı" da "başlamamıştı" olacaktı. Düzeltir, özürdileriz. TEŞEKKÜR Pek sevgili varlığımız AHMET KARAÖREN'in dünyamızdan aynlması nedeniyle cenaze törenine katılan Fethiye'mizin değerbilir halkına; başsağlığı dileyen, telefonla, telgrafla, faksla acımızı paylaşan yakmlanmıza, dostlanmıza ve 21. Yüzyıl Radyo-TV kurumuna, yönetici ve sunucusu Sayın CANAN YILDIRIM ve ERDAL ORHAN a gönül borcumuz vardır. Şükranlarımızı sunanz. KARAÖREN AİLESİ Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Arrtalım ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle