Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 1998 CUMA
12 KULTUR
Yazar John Berger'in karakalem ve mürekkep desenleri Londra'da sergileniyor
Babldar gibi görünınez olmak...Kültür Servisi-Geçen yıl T(jYAP Is-
tanbul Kitap Fuan'nın konugu olarak
Türkiye'ye gelen Ingihz ykzaT J o h n
Berger, bu yıl 72 yaşma basI y o r Yaşa-
mının büyük birbölümünü uikesinden
uzakta geçiren ve bugün Fransız Alple-
ri'nde bir kasabada yaşayan Booker
Edebiyat Ödüllü John Berge^ şU S ) r a -
lar Londra'da desenlerıni sergiliyor.
1972 yihnda BBC'de yayımlanan
"Görme Biçimleri'' dizisiyle bir kuşa-
ğın görme ve düşünce biçimlerjni etki-
leyen Berger, eğitimine aslında sanatla
başlamıştı. 194O'lı yıllarda Chelsea Sa-
nat Okulu'nda RobertMedley,Geri Rfc-
hards, Henr> Moore ve Julian Trevelyan
gibi isimlerin öğrencisi olan Berger, o
dönemde sanatçı olma\a karar verm'iş-
ti. Birkaç karma sergıye katılan ünlü
yazar, 1953 yılında 20'ye yakın resmi-
nin sergilendiği ilk kişisel sergisini aç-
mıştı.
Tek elli ressam olacağ»na~.
John Berger, o dönem yaptığı resim-
lerle ilgili olarak "Çoğu pekacemice ya-
pılmış... Öte yandan, daha özgür olabi-
lirtermiş dhe düşünüyorum, bir baskı
seziliyor sanki. Ancak o resimlerde yine
de ön plana çıkmak için mücadele eden
ve bana ait olduğunu bildiğirtı bir tutku-
nun varlığını görebilhorum* diyor.
John Berger'ın resmi bırakması, ilk
kişisel sergisini actıgı 1953 yıhna rast-
lıyor. Daha doğrusu resim. yazının ya-
nında ikinci plana itiliyor: "Ondanson-
ra resim yapmak eylemi bir işlev üstlen-
di bcnim için. Ya görüp de unutmak is-
temediğim şeylerin ya da yazımma yar-
dımcı olacağını sandığım şeylerin res-
mini yapıyordum artık. Bazen bir ki-
tapta anlatmayaçalıştığım bir kişinin ya
da >akm dostlanmın portresini yaph-
ğıni da olurdu. Aslında bunu hep yapa-
nnı - insanlann ellerinde ya da yüzlerin-
de yasamlannın izini sürmek mümkün
oluyor çünkü."
Londra'da şu sıralar sergilenen kara-
'ohn Berger'in sergisindeki balık desenleri, ünlü yazann devinim kavramına olan ilgisini
ortaya koyuyor: "Balıklarla ilgili iki şey önemli: Birincisi, biçimlerinde de ortaya çıkan
hızlan, ikincisi de onlann yaşamının sırlarla dolu olması. Suda görürsün, ölüyken görürsün:
ama başka zaman göremezsin. Ve bence desen ve resim de görünmeyeni aramakla ilgili."
kalem ve mürekkep desenleriyle iddı-
alı olmamasına karşın, denemecilikten
eleştirmenliğe. oyun yazarlığından şa-
irliğe, fotoğraftan romana dek yaratıcı-
lığının uzandığı bir diğer alanı göster-
mesi açısından önemli buluyor John
Berger. "Dört beş yü önce, giderek da-
ha çokçizmeyebaşladım"dıyor ~35-40
yıl kadar pek çizmemiştim... İnsan, bı-
raktığı yerden yeniden başlayacağını sa-
nıyor. Ama öy le değilmiş. O sessiz yıllar-
da gelişim sürmüş, bir evrim yaşanmış.
Yani üertemişim."
Peki edebiyatı neden yeğlemiş sana-
ta? İnsan bu kararları, pek de bilinçli
olarak vermediğini yıllar sonra fark et-
tiğini düsünüyor. "Aslında ressam ola-
mayacağım konusunda bir umutsuzluk
yaşamamıştun. Elbette umutsuzluğa
düştüğüm anlar olmuştu ama, resmi bt-
rakmamın nedeni bu değildL Soğuk sa-
\aş \ıllan\dı. nükleer savaş tehdidiyle
yaşıyorduk. Bu ölümcül felaketin ger-
çekleşmesini engellemek için insan ger-
çekten tepki vermek zorundaymış gibi
hissediyordu kendini. O durumda re-
sim yapmak o kadar acil bir çözüm gi-
bi gelmemişti bana. Elbette afişler yapa-
bilirdim ama yapmadım."
Yazmak uğraşı da böyle başlıyor:
" Yanya belli bir yeteneğim vardı. Bunu
okuldayken fark etmiştim. Şiirier. mek-
ruplar yazardun... Gazeteci olmam ve
nükleer tehditler ve politik seçenekler
konusunda doğrudan sesimi duyurma
olanağım vardı. Dolayısıyla yazmak, bir
tûr acil süreçten kaynaklandı bende.
Sonra da o iki farklı dafı kaynaştırama-
yacağımı gördüm. Resim sürekli bir ug-
raş olmak zorunda. Kullandığın malze-
me ileyaşamak zorundasın bir kere. Ben
de tek elli bir ressam olacağuna, ressam
olmamaya karar verdim."
Yolculuk sana dönüşüyor
1952-62 yıllan arasında The New
Statesman dergisinin sanat eleştirmen-
liğini yapan ve sanat dünyasmda saygın
bir yer edinen John Berger'in ilk kita-
bı, 1958 yılında yayımlanan "Çagımı-
zm Bir Ressamı"ydı. Berger, temelde
resim sanatıyla ilgili bu kitabında kısa
süre önce yaşamını yitiren dostu Hol-
landalı ressam Friso Ten HoK'tan esin-
lenmişti. Berger ile Holt, birlikte moto-
siklet gezilerine çıkiyorlardı. Sergide
yer alan desenlerden bazılan. Berger'in
bu pek bilinmeyen motosiklet tutkusu-
nu ifade ediyor. "Bunlar motosiklet de-
senleri değU, motosiklete binme deneyi-
mini ifade etmeye çahşan desenler. Bu se-
ri üzerinde çalışırken, birden bir harita
üzerinde çizim \apmak aklıma geldi.
Derken deneyimle ilgili olgusal bir şey
fark ettim... Haritadaki nehirlerin, yoİ-
laruı vedağlann dış hatlan. bir motosik-
let ile süriicüsünün gövdesinin dış hat-
lanna metafor oluşturuyordu sanki. Ya-
ni bir şekilde,yapüğuı yolculuk sana dö-
nüşüyor—"
John Berger'in sergisinde bir de ba-
lık desenleri önemli yerruruyor. Bunlar,
ünlü yazann devinim kavramına olan il-
gisini ortaya koyuyor. " Balıklarla Ugj-
li iki şey önemli: Birincisi, biçimlerinde
de ortaya çıkan hızlan, ikincisi de onla-
nn yaşamının sırlarla dolu olmasL Su-
da görürsün, ölüyken görürsün, ama
başka zaman göremezsin balıklaru. Ve
bence desen ve resim de görünmeyeni
aramakla ilgili sonuçta..."
Uan
Parsons
Project,
bugün ve
yarın saat
20.30'da
Bostancı
Gösteri
Merkezi'nde
konser
verecek.
Türkiye'de ilk konser
Kültür Servisi - Alan Parsons
Project, Akademi Istanbul'un
sponsorluğunda Majör Müzik
Organizasyon tarafından Tür-
kiye'ye getiriliyor. Alan Par-
sons, bugün ve yann saat
20.30'da tstanbuf Bostancı
Gösteri Merkezi'nde Akademi
Istanbul Müzik Bölümü bursla-
n yaranna konser verecek.
Grup aynca, bugün saat
12.30'dan başlayarak super on-
line chat (lnternet aracılığıyla
sohbet) yann ise saat 12.30'dan
itibaren Akademi Istanbul Çok
Amaçlı Salonu nda düzenlenen
seminere katılacak.
Türkiye'ye ilk kez gelecek
olan Alan Parsons, şu sıralar
1996 yılında çıkardığı 'On Air'
albümünün konser turnesinde.
Turne kapsamında Istanbul a
gelen grup Türkiye'ye ilk kez
geliyor olması nedeniyle daha
önce çıkarmış olduklan albüm-
lerden de parçalar seslendıre-
cek. Alan Parsons Project, Alan
Parsons (klavye, gitar. vokal.
perküsyon). Ian Bairnson (gi-
tar), Stuart Elliot (da\ ul). John
Gibiin (bas). John Beck (klav-
ye), Peter Beckett (vokal) \e
Nefl Lockwood'dan (\ okal) olu-
şuyor.
Alan Parsons'ın albümlerin-
de yer alan Alan Parsons Pro-
ject imzası sanatçının kendı dü-
şüncelerini simgeliyor. Alan
Parsons Project kapsamında
her çalışmada ve konserde Alan
Parsons'a değişik müzıs\enler
eşlik ediyor, beste venyor.
Londra'daki Abbey Road Stüd-
yolan'nda müzik kariyerine
başlayan Alan Parsons. Beat-
les'ın Let ıt Be ve Abbey Road
kayıtlanndayeraldı. Daha son-
ra ise Paul McCartney'ın grû-
bu Wings'in Speed\vav albü-
mü ve Pink Floyd'un 'DarkSi-
de of the Moon' isimli albüm-
lenndeçalıştı. EricNVbotfsonıle
birlikte çalışmaya başlayan Par-
sons 1974 yılında Edgar Allen
Poe'nun öykülerini müziğe
uyarla> arak 'Tales of Mysterj
And Imagination" isımlı albü-
müçıkardı Bualbümü. 'OIRo-
bot\ 'Pyramid', 'Eve', 'The
Turn of A Friendh Card", "Eye
in The Sky\ 'Ammonia A>r
e-
nue\ 'Vulrure Cuhure', 'Stere-
otomy' ve 'Caudi' isimli al-
bümlen izledı. Bu albümleriy-
le dünyanın hemen hemen her
tarafında ödüller kazanan Par-
sons. aynca on Grammy ödülü-
nün de sahibi.
Aynı zamanda Colin Blusto-
ne, Vitamin Z ve Richard
Donner'ın yönettıöı 'Lady-
hawke' fılmınin müziklerinı
yapan Alan Parsons müzik
agırlıklı televizyon programla-
nnın yönetmenlıgini yaptı
Yapı Kredl Uluslararası Leyla Cencer Şan Yarışması
Odüllü sanatçılar
Avrupa operalanndaKültür Servisi - Her iki
yılda bir düzenlenen 'Yapı
Kredi Uluslararası Leyla
Gencer Şan Yanşması'nda
ödül alan sanatçılar, aldık-
lan ödüllerden sonra Avru-
pa'nın en önemli operala-
nnda başrollerde oynuyor-
lar.
1995 yılında ilki yapılan
U
I. Yapı Kredi Uluslararası
Leyla Gencer Şan Yanşma-
sı"nda ödül alan Meksikalı
tenor Raoul Alvarez. Roma
ve Torıno operalannın en
gözde sanatçılan arasında.
Sürekli başrollerde oyna-
yan sanatçının 2000 yılına
dek tüm angajmanları do-
lu.
Yine aynı yanşmanın bi-
rincisi Amavutasılh mezzo
soprano Enkelejda Shkosa.
bu yıl Londra'daki Covent
Garden'da Mozart'ın "Co-
si FanTutte" isimli eserinde 'Dorabella'rolünüoy-
nuyor. Geçen yıl Roma Operası'nda başroller oy-
nayan sanatçı, daha sonra La Scala Operası'nda
"Stabat Mater" söyledı. Sanatçının önümüzdeki
sezonu da dolu.
Enkelejda Shkosa 24 Ocak Cumartesi günü Ya-
pı Kredi Kültür Sana! Yayıncılık ile Kültür Bakan-
lıgı Atatürk Kültür Merkezi Müdürlügü"nün işbir-
liğiyle düzenlenen "Cumartesi Konserleri" çerçe-
vesınde AKM Konser Salonu'nda saat 18.30"da
vereceği resitalde, ilgınç bir programla istanbullu
sanatseverlerin karşısına çıkıyor.
1. yanşmada finale kalan tenor Bülent Bezdüz
Leyla Gencer ve Enkelejda Shkosa.
ise, Ingiltere'deki Manches-
ter Turne Operası'nda Bri-
gitte Fasbinder tarafından
sahnelenen Mozart'ın "Lu-
cio SiDa" operasında oyna-
yacak ve eserin Covent Gar-
den Operasf ndaki prömi-
yerinde aynı role çıkacak.
"II. Yapı Kredi Uhıslara-
rası Leyla Gencer Şan Ya-
nşmas
t
"nda birincilik ödü-
lü kazanan Norveçli kole-
rarur soprano HegeGustava
Tjonn de. Manchester Tur-
ne Operası'nda Türk tenor
Bülent Bezdüz ile başrole
çıkıyor.
Aynı yanşmada ıkincilik
ödülü kazanan ttalvan sop-
rano Paola Cigna, Italya ve
Almanya'nın en önemli
operalannda başrolleri oy-
nuyor.
Üçüncülük ödülünü pay-
laşan Yugoslav bariton Ni-
kola Mijailoviç ve Gürcü tenor Lasha Nikabadze
ıse.sınavını Leyla Gencer ve ünlü şefRfcardoMu-
ti'nin yaptıklan La Scala Opera Akademisi'ne ka-
bul edildiler. Nikabadze aynca, lngiltere'de Pucci-
ni'nin "Tosca" operasmdaki rolünü sürdürüyor.
Özel ödüllerden birini kazanan Türk tenor Şakir
Şenol Talınlı, Paris'te bulunan Comique'de başrol
oynamak üzere davet edildi.
Diğer özel ödülü alan Türk basbariton Güneş
Gürle ise, henüz 21 yaşında olmasına ragmen, bu
yıl Italya'nm en önemli operalanndan biri olan Bo-
İogna Operası'nda, Mozart'ın "Don Gknanni" ese-
rinde başrol oynamak üzere davet edildi.
İNŞAAT MÜHENDİSLERİNE
ÇAĞRI
DAHA ETKlN-ÜRETKEN-DEMOKRATİK
BİR ODA YAPILANMASI İÇİN...
24-25 Ocak 1998 tarihlerinde yapılacak TMMOB
tnşaat Mühendisleri Odası Istanbul Şubesi 36. Genel
Kurulu ve Seçimlerine tüm meslektaşlanmızı çağın-
yoruz.
ÇAĞDAŞ İNŞAAT MÜHENDİSLERİ
24 Ocak 1998 Cumartesi Saat: 9.30'da
GENEL KURUL
Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu,
Beşiktaş-ISTANBUL
25 Ocak 1998 Pazar Saat: ".00-17.00
SEÇİMLER
Karagözyan tlkokulu Abide-ı Hürnyet Cad.
(Şişli Adliyesi Karşısı), Şijli/İSTANBUL
YÖNETİM KURULU ADAYLARIMIZ
ASİL
1. Cemal Gökçe
2. M. Akif Efe
3. H. Mutlu Öztürk
4. H. Olkü Özer
5. Murat Antik
6. Rezan Bulut
7. Murat Akad
YEDEK
1. Halide S. Başaran
2. Haluk Işözen
3. Rıza Hayat
4. Orhan Doğan
5. Temel Pirli
6. Cihangir Uzun
7. M. Serdar Kırçıl
TMMOB
ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
IV. OLAĞAN GENEL KURULU
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası'nın 4. Olağan Genel
Kurulu çoğunluklu olarak 14-15 Şubat 1998 tanhlerınde,
Sümer Sok. No: 12/8 Kızılay ANKARA adresinde, çoğunluk
sağlanamadığı takdırde 21 Şubat 1998 tanhinde TÜBİTAK
Mustafa Inan Salonu Tunus Cad. No: 80 Kavaklıdere-AN-
KARA adresinde 10.00-17.00 saatleri arasında aşağıdaki
gündemı görüşmek üzere toplanacaktır. Toplantının 2. gü-
nü (22 Şubat 1998) 09.00-17.00 saatleri arasında ise seçim-
ler ÇMO Genel Merkezi Sumer Sok. No: 12/8 Kızılay-AN-
KARA adresinde yapılacaktır.
1. Gün
GÜNDEM
1. Açılış ve Saygı Duruşu
2. Genel Kurul Başkanlık Divanı'nın Seçimi
3. Oda Başkanı'nın Açılış Konuşması ve Konuklann
Konuşmaları
4. Oda Yönetim Kurulu Çalışma Raporu'nun Okunması,
Raporun Göruşmeye Âçılması ve Yönetim Kurulu'nun
Aklanması
5. Guncel Çevre Sorunlannın Görüşülmesi
6. Meslekı Sorunların Görüşülmesi ve Öneriler
7. Yenı Donem Çalışma Programı'nın, Oda ve TMMOB
Örgutlüluğunun Görüşülmesi
8. Oda Organları (Yönelım Kurulu. Denetleme Kurulu ve
Onur Kurulu), TMMOB Yönetim Kurulu, TMMOB
Onur
Kurulu ve TMMOB Delagasyonu İçin Adaylann
Belırlenmesı ve llanı
9. Dılek ve önerıter
10. Kapanış
2. Gün
Seçımler
ECumhuriyet
kitap kulübü
TAKSİM Sergi Salonu
OCAK AYl ETKİNLİKLERİ
SOYLESİLİ İMZA GÜNÜ
23 Ocak Cuma Saat:17.00-19.00
NEZİH W > * ~ TUNA
H. NEYZİ BALTACIOĞLU
Kitaplannı imzalıyorlar.
Adres: Istiklal Cad. (Aksanat Karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82
DOGAN
CANKU
ÖZEL ETÜT
MÜZİK KLfRSU
"Gitar-Piyano-
Keman"
yeni gruplar için
kayıtlar devam
etmektedir.
327 59 36-37
Tatile çıkmadan
kalbinizi kontrol
ettirin.
TÜRKKALPVAKFI
19 Mayıs Cd. No: 8
Şişlı/İSTANBUL
Tel: (0212) 212 07 07
fpbx) 10 Hat
Faks:(0212)212 6835
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Günün Modasını
Okumak...
Yazı Odası'nın okurlan belki hatıriayacak: Adam
Öykü dergisindeki bir yazısı dolayısıyla Aydoğan
Yavaşlı'ya kınldığımı yazmıştım.
Sn. Yavaşlı, günümüz Türk okurunun "yalnızca
'belirti verme' düzleminde kalan, üst tarafını kendi-
ne bırakan romanları, hikâyeleri", benimsediğini
söylüyordu.
Yazısından anladığım kadanyia Kemal Tahir'in,
Orhan Kemal'in, bu soy yazarlanmızın, ilk ustalar-
dan Halide Edib'in Yakup Kadri'nin ya da benzer-
lerinin bugün okunmasına artık handiyse olanak
kalmamıştı.
Ben de bu sütunda demiştim ki, onlar okunma-
' dan nasıl yol alınır, "geçmişin dikenli yollannda
kalem bilemiş yazarianmızı" nasıl gözden çıka-
nnz!..
Adam Öykü dergisinin Ocak-Şubat 1998 tarihli
sayısında Sn. Yavaşlı'dan ince bir yanıt aldım. Dile
getirmek istediklerini yanlış anladığımı, yazar, du-
yarlıkla dile getiriyordu bu kez.
Sn. Yavaşlı'nın "Evet üzücü, ama..." başlıkh ya-
zısından şu uzunca alıntıya gerek var:
"Türkiye'de şöyle esaslı bir 'okur profıli' araştır-
ması yapılsa kim bilir daha başka ne gibi sonuçlar
çıkacak; doğrvsu çok merak ediyorvm. Örneğin:
Çok sattığı iddia edilen yazarlar okunuyorlar mı?
Orhan Pamuk'un kitaplan çok satıyor, ama oku-
nuyormu? Şöyle sonuna kadar... Medyanın koşul-
landırmalanna çabucakyatan 'bir kısım okurlar' So-
fi'nin Dünyası 'nı okudular da felsefi düşünceyi be-
nimsediler mi? Aşkı bulan okurlar, onu konımanın
yollannı öğrendiler mi? Ruhlannı Nepal'in gizemli
tapınaklannda temizleyemeyenler Simyacı ile bu
gereksinmelehni birazcık olsun giderebildiler mi?"
Böylece günümüzün trajikomik görünümü çizil-
miş oluyor.
1970'ten bu yana Türkiye'de kitap 'düşman' sa-
yılmadı mı? Kitabı kendi seçen, seçtiğinı okuyan on-
on beş bin kiştden örülü bir okur topluluğu söz ko-
nusuydu. Onlann okuduğu kitaplartelevizyonda bi-
rer suç aleti gibi sık sık gösterılmedı mi?
Ardından, hangi kitabın seçileceği konusunda
dayatıcı, zorba reklam kampanyalan dönemi çıka-
geldi. On yıl var ki, bu dayatıcı kampanyalann kur-
banı nice nıce okur doiaşıyor ortalıkta.
Dünün edebiyat sevdıricı yazarları çoktan unutul-
du, bızleri yetiştıren yazarlar. Bundayayıncılann kat-
kı payı handiyse uçsuz bucaksızdır.
Sn. Yavaşlı, Izmir'i örnek kent olarak alıyor ve Iz-
mir'deki "hemen tümkitapçılannyakınında"biregi-
timci olduğunu vurguladıktan sonra, sözgelimi, Or-
han Kemal'in belli bir zamandan beri okur ilgisin-
den uzak kalakaldığını "gerçekten üzülerek" bize
haber veriyor.
Peki ama niye?
Niye okunmaz Küçücük, Baba Evi, Devlet Kuşu,
o eşsiz romanlar?
Niye okunmaz EsirŞehrin Insanlan, Köyün Kam-
buru?
Niye Kiralık Konak, Ateşten Gömlek, Aşk-ı Mem-
nu?
Geçmişe döndükçe, yazarlanmız... ustayazarta-
nmız, bazı çevrelerce, besbelli gündem dışı 'bırakı-
Iryor', 'moda dışı' ilan edılıyor.
Radikal gazetesinin ilanlannda Halide Edib Ha-
nım 'o bir radikal' srfatıyla takdim edılmışti. Bilmi-
yorum, Radikal, adından, fotoğrafından, 'ımaj'm-
dan gönül rahatlığıyla yararlandığı Halide Edib Adı-
variçin bir 'Halide Edib'iBugün Okumak' kampan-
yası başlatmayı düşünür mü?
Çuvaldızı kendimize de batıralım: Sevgili Cumhu-
riyet'ın başsayfasında bazan Sezen Aksu 'muhte-
şem' Rumehhisarı konserlenyle görunür. Nıce yıllar-
dan beri beklıyorum: Yakup Kadri Bey'ın bir fotoğ-
rafı, 'Asıl bugün Ankara romanının Ütopya bölümü-
nü okuyoruz...' altbaşlığı, şöyle başsayfada...
Kurtuluş Savaşı'nı günü gününe yazıya geçırmiş,
yankılannı yıllar boyu eserinde işlemış, Cumhuriye-
timizin sorunlannı çok değişik açılardan tartışmış,
farklı dünya görüşlerinden bu sorunlara yaklaşmış,
saygın, önemli, değerii yazarlanmızı okumuyoruz a-
ma, laiklikten, demokratlıktan, Kemalistlikten, anti-
kemalistlikten, ilericilikten, muhafazakârlıktan bol
bol söz açabiliyoruz.
Sekiz yıllık eğitimin ülkede yeni bir nesil yetiştire-
ceğine inanıyoruz da, bu eğitim döneminde, biricik
Çalıkuşu'nun yine bir 'özet-kişiler-sonuç' ödevin-
den öteye gidemeyeceğini bir türlü kavrayamıyo-
ruz.
Kitap düşman ilan ediliyor, öğretım amacıyla ya-
zılmış 'ders' kitaplan öteden beri edebiyat 'sevgi-
sizliği' aşılıyor, yayıncılar en küçük bir vefa borcu
duymuyor, duyan tek-tük arkadaşlanna 'alık' gözüy-
le bakıyor, medya 'Hülya Avşar1
;/! yavrucuğu na-
sıldoğdu' peşinde kameralannı harcıyor, sayfalan-
nı işgal ettiriyor, Sibel Can Hanımefendı'nin anne-
si hanımefendi dolarlar-marklar içınde yüzdüğünü
açıklar açıklamaz bütün kameralar kendisini görün-
tüluyor... Bu kargaşada, bu cınnette yüce Reşat
Nuri'ler, yüce Yakup Kadri'ler, yüce Ataç'lar için
okur umuyoruz.
Hüseyin Rahmi'nın çok güzel bir romanı vardır;
adı, halimizi açıklıyor Kaderin Cilvesi, Başımıza Ge-
lenler...
K Ü L T Ü R » Ç Î Z Î K
K Â M l L M A S A R A C I