Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 OCAK 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
15
Kâr yalellisi
lç borçlanma katrilyonlam
ulaştı. Yine de devletin,
kamunun kaynaklan ile kolav
yoldan sermaye birikimi elde
etme tutkusu sönmedi.
Geçen hafta TEDAŞ'a ait
elektrik dağıtım şebekelerınin
devri ıhalesinin bir bölümü
açıklandı.
Bu "açıklama " bile, kimi
şirketler için bulunmaz fırsat
oldu. Daha, devir işlemleri için
DPT'den görüş alınacak,
Bakanlar Kurulu izin verecek,
Danıştay 'dan otıay çıkacak,
gerekli bedeller -ki bu paralar
kazanılacaklar karşısında
devede kulak- ödenecek.
Tüm bu aşamalar
gerçekleşmeden, ihale kazandığı
"açıklanan " şirketlerin
hisseleri borsada adeta
kapışıldı. Haberlere bakıhrsa,
örneğin yalnızca bir günün bır
seansında Doğan Holding
hisselerinde 10 trilyon liralık
işlem gerçekleşmiş...
Şimdi de elektrik dağıtım
şirketleri, hazır personeli ve
altyapısı ile ihale kazanan
firmalara devredildiğinde ne
olacak, ona bir gözatahm:
TEDAŞ, TEAŞ'tan elektriğin
bir kilovatsaatini geçen arahk
ayında 5 bin 684 liradan alıyor,
tüketiciye ise 11 bin 704 liradan
sahyordu. 1997de TEDAŞ'ın
yıllık ortama kâr haddi
yüzde 107 idi.
Türkive, tatlı kâr ülkesi.
TBMM Genel Kurul
Salonu nun yenilenmesi
ihalesinde de Hazine iç
borçlanma ihalesinde de enerji
dağıtım işi ihalesinde de bu
kural geçerli.
Özelleştirme yalellisi halkın
kara gözü, kara kaşı için
değilki!..
Tereciye tereBergama halkı, yabancı şirket Euro-
gold'un yörede siyanürle altın çıkarması-
na karşı çıktı. Demokratik eylemlerle dıren-
di, hukuk savaşımını kazandı. Eurogoldise
ısrar ediyor:
"Ne olursa olsun, Bergama 'da altın çı-
karacağım."
Üstelik, gazetelere verdiği ilanlardaAta-
tûrk 'ün "Bir mületin yücelmesi, yeraltı
zenginliklerinin işlenmesine vedeğerlen-
dirilmesine bağlıdır " tümcesini kullanarak
göz boyamaya çahşıyor.
Eurogold, hiç uğraşmasın! Atatürk ve
devrimcı kadrosunun amaçlanmn ne ol-
duğunu Bergamalılar da halhmız da çok
iyi bilıyor.
Atatürk, 17 Şubat 1923 lzmir Iktisat
Kongresi 'nde iki temaya vurguyapar:
"Tam bağımsıziık ve ulusal egemen-
lik."
Şöyle der:
"TBMM ve hükümetinin, mUletten al-
dığı direktife uygun olarakgörevi, tam bir
bağımsıziık ve milli egemenlik Ukelerine
dayanarakmUletizengin, memleketi imar
etmekten ibarettir."
Atatürk, aynı konuşmasında "yabancı
sermaye " konusuna dagirer. Dış sermaye-
ye karşı olmadığını açıklar. Ama, koşulla-
n vardır. Birincisi şu: "Kanunlanmızauy-
mak şarttyla..."
Eurogoldolayının özelinde bu sözün al-
tını çizdikten sonra diğer koşula geçelim:
"Geçmişte, Tanzimat devrinden sonra
yabancı sermaye, üstün hakları olan bir
yere sahipti. Devlet ve hükümet, dışyatı-
rımların jandarmalığından başka bir şey
yapmamıştır. Her yenimillet gibi Türkiye
bunu uygun bulamaz. Burasını esir ülke-
si yaphrmayız."
Dönemin Ekonomi Bakanı MahmutEsat
Bozkurt, Atatürk 'ün sözlerini aynı toplan-
tıda şöyle pekiştirir:
"Biz Türkiye'yi, Türk ekonomisini, bir
esirler ülkesi halinde yabancı sermaye-
nin eline bırakamayız."
Son alıntımız, Mısak-ı tktisadi, yani Eko-
nomi Andı nın esaslanndan olacak:
"Türkiye halkı, doğal kaynaklar ola-
rak bir altın hazinesi üzerinde oturduğu-
nubilmektedir. Madenlerinikendimilliüre-
timi için işletir ve doğal kaynaklarını her-
kestenfazla tanımaya çalışır..."
Bergama halkımn istemedıği, bağımsı:
Türk mahkemeleri önünde haksızhğı ka-
nıtlanan Eurogold, tereciyeteresatmayakal-
hşmasınyeter!..
Kazanım gibi görünüyor
Çalışma ve Sosyal Güven-
lik Bakanı Nami Çağan, ka-
mu çalışanlanna sendika
hakkı tamnmasına ilişkin ta-
sarıyı savunurken şunları
söylûyor:
"Tasarının yasalaşması
ile kamu çalışanlan ve on-
lann sendikaları önemli ka-
zanımlar elde edecektir."
Tasanda "kazanım " ola-
rakdeğerlendirilebilecek hü-
kümler ile bugünkü durumu
şöyle karşılaştırabiliriz:
Tasanya göre kamu görev-
lilerinin sendikaları önceden
izin alınmaksızın serbestçe
kurulabilecekler.
Zaten sendikalar bugün
kurtdmuş, konfederasyonlaş-
nuşlar bile.
Kaldı ki tasarı yasalaştığı
takdirde, kimi sendikalar, iş-
kollanna getirilen "sendika
kurma yasağı" nedeniyle
kapanacaktır.
Tasarı. kamugörevlilerinin
sendikalara "serbestçe üye
olabileceklerini " öngörüyor.
Varlığını sürdüren kamu sen-
dikalarının halen binlerce
üyesi bulunuyor.
Tasarının "kazanım" ola-
rakgözüken biryanı da "top-
lu görüşme." Ama, toplugö-
rüşmede uzlaşma sağlana-
mazsa, sendikanın hemen he-
men hiçbiryaptınmgücüyok.
Kamu çalışanlan "Biz bu
toplu görüşme sonuçlannı
beğenmedik" dediklerinde,
son kararı verme yetkisi Ba-
kanlar Kurulu 'nda olacak.
Bugünkü durum da hemen
hemen aynı. Araya bir "top-
lu görüşme "süreci sıhştınl-
mış.
Kamu çalışanlarımn sen-
dika hakjamn "yasa"iledü-
zenlenmesi bile belli başlı
bir "kazanım "olarak görii-
lebilir.
Ama, varılmış somut du-
rum açısından çok yetersiz.
Kamu Emekçileri Sendika-
ları Konjederasyonu (KESK)
Genel Başkanı Siyami Er-
dem, şu konuda haklı:
"Siyasi partiler, özgürbir
sendikal yaşam yerine gös-
termeük, şekilsel, dernek tipi
bir yasa ile kamu emek-
çilerini denetim altına al-
mak istemektedirler."
Koltuk
Mobilyacılara başvurduk,
esnafa danıştık. Türkiye 'de
üretilen koltukların tanesi 20
ile 300 milyon lira arasında
değişiyormuş.
"Altı da üstü de koltuk" dedik,
Istanbul Mobilyacüar ve
Lakeciler Odası Başkanı
Ziyaettin Göksu 'ya, "Ne
eder" diye sorduk. Göksu'nun
yaşı 60 'ı geçmiş. Yalan
söyleyecek hali vokya:
"Mekanizmasıyla birlikte
haydi diyelim 100 milyon, 125
milyon. 150 milyon olsun, 200
milyon olsun.
Meclis'e verilenlerin tanesi
1 milyan aşıyor. Allah 'tan
korkar insan yav. Yazıklar
olsun."
Çillerler
zarar etmiş
Özer ve Tansu Çiller, 6 Arahk
1988 de 173 bin 500 dolara
aldıkları ABD Maryland'deki
evlerini, Ocak 1998'de
157 bin 500 dolara satarak
16 bin dolar "zarar" etmişler.
Vah, vah, vah...
6 Arahk 1988 de dolar 1790
Türk Lirası ydı. Yani Çillerler,
ABD deki evlerini 309 milyon
920 bin 600 Türk Lirası 'na
almışlardı.
Ocak 1998 de dolar, 210 bin
Türk Lirası dır. Yani Çillerler,
ABD deki evlerini 33 milyar 75
milyon liraya satmışlar.
Aldıkları ile sattıkları
arasındakifiyatfarkı, Çiller
çifti lehine 32 milyar 765
milyon 79 bin 400 Türk Lirası
tutuyor. Yani, 100 kattanfazla.
Böyle zarara can kurban...
AYDINLANMA ATEŞt
betişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95
Gönüllü Okuma Yazma
Oğreticisi Yetiştirme Semineri,
23 Şubat'ta başhyor
Kartal ADD, dernekte aktif zümleyen yazılara gereksinim
olarak çalışmalara katılamayan duymaktayız. Yazılann seyrek
demokratik kişilerden burs ver- aralıkla, 20daktilo sayfasıni geç-
Sğiöğreneikriçin nnadtii destffct; :'vaoyKek<biçimde hazırlanarak,
ısuyor.
Gürpınar'da
okuma-yazma kursu
"ÇYDD Genel Merkezi'nin
Gürpınar Köyü'nde, belediye-
nin katkılanyla sürdürdüğü eği-
tim çahşmalan kapsamında aç-
tığı kurslarda 12 kadın okuma
yazma öğreniyor.
8 Ocak perşembe günü der-
nek üyesi Perihan Boz, kurs öğ-
ÇYDD Genel Merkezi ihesi Perihan Boz,
Belediye Halkla İlişkiler Müdiresi Nilgün Faiz
ve kurs öğretmeni Giilsüm Tiirkmen, 12 okuma
yazma öğrencisine Jstanbulu gezdirdiler.
retmeni Giilsüm Tiirkmen ve
'Gürpınar Belediyesi Halkla tliş-
kiler Müdiresi Nilgün Faiz, oku-
ma yazma kurslanna katılan ka-
dınlan 'kendi dünyalan'ndan
.çıkartarak, onlara lstanbul'u gez-
dirdiler. Bu gezi sırasında gaze-
temizi de ziyaret eden okuma-
yazma kursu öğrencileri. kurslar-
dan son derece memnun olduk-
lannı dile getirdiler ve içlerinden
birkaç tanesi kurslardan sonra il-
köğretim diploması almak iste-
diğini belirtti."
•Birleşmiş Milletler
TTürk Derneği
" 1997 yılı, ülke çapındaki bü-
yük emekleriyle yakın geçmişi-
,mizin devlet adamlan arasında
saygın yerini alan Hasan Sa-
ka'nın tek parti yönetiminden
çok partili yaşama geçiş gibi çok
zor ve duyarlı bir zaman dilimin-
•de, Cumhuriyet hükümetlerinde
'ilk başbakanlık görevini üstle-
nişinin 50. yıldönümüdür.
'. 36yılmilletvekilliği,8kezba-
dcanlık. 2 kez başbakanlık yapan
CProf. Hasan Saka, Birleşmiş Mil-
Hetler'in kuruluşu sırasında Tür-
kiye'yi Dışişlen Bakanı olarak
temsil etmiş ve kuruluş belgesi-
jıi imzalamıştır.
) Bu bağlamda demeğimiz, 'Ha-
-san Saka ya Armağan" adında
Cbir yayın çıkarmaya karar vermiş-
«tir.
Hasan Saka'nın siyasetçi kim-
Jiğini maliye. iktisat, dışişlen bo-
.yutianyla ya da bilimadamı ve in-
sancıl yönünü irdeleyen ya da o
dönemi herhangi bir yönüyle çö-
en geç Mart 1998 ortalarmda eli-
mize ulaşması yerinde olur. Ya-
zılara demeğimiz gelenekleri ve
sınırlı olanakJanmız ölçüsünde
ücret ödenecektir."
Anne Çocuk
Eğitim Vakfı
"Beşiktaş AÇEV, Halk Eği-
tim Merkezi işbirliğinde okuma-
yazma kurslannda gönüllü eğit-
menlik yapmak isteyenler için
seminer düzenli-
yor. Türkiye'deki
okuma-yazmazlık
sorununa parmak
basmak amacıyla
yapılan çahşmalar
kapsamında Gö-
nüllü Okuma Yaz-
ma Oğreticisi Ye-
riştirme Semineri,
23 Şubat-10 Mart
tarihleri arasında
Beşiktaş Halk Eği-
tım merkezi'nde
düzenlenecektir.
Katılımcılann 18
yaşından büyük,
en az lise veya
dengibirokulme-
zunu ve eğitim ko-
nusunda gönüllü
çalışma yapmaya
istekli olmalan ge-
rekmektedir. Seminere katılım-
cı olarak kabul edilecek kişi sa-
yısı kısıthdır. Katılabilmek için
en geç 15 Ocak tarihine kadar
Anne Çocuk Eğitim Vakff ndan
(AÇEV) Gülseren Kümüş'e
başvurulması gerekmektedir. Tel:
0.212.225 00 63-64."
Kartal ADP
"5 Ekim'de yaşadığımız Ola-
ğanüstü Genel Kurul'dan sonra
29 Ekim'i Sultanbeyli'de kutla-
dık. Aynı gün Sultanbeyli Meh-
met Akif Ersoy llköğretim Oku-
lu'na yaptırdığımız Atatürk K.Ö-
şesi, Kaymakam Hüseyin Eren
tarafından açıldı. Birçok okulun
kermesine katılıp tanıtım yap-
tık. 10 gün boyunca Mecidiyeköy
FM Fuar Merkezi'nde çeşitli
ürünlerle Armağan Fuan 'na ka-
tıldık. Şu günlerde Güneydo-
ğu'ya ve Kartal'ın çeşitli okul-
lanna, kapanan bir özel dersha-
nenin bağışladığı ve çevreden
topladığımız malzemeleri Kara
Kuvvetleri aracılığıyla dağıtma
çalışmasındayız.
Burs veren ADD şubeleri ara-
sına şimdilik bir 6. sınıf öğren-
cisine ayda 5 milyon lira vererek
biz de katıldık. Atatürkçü, çağ-
daş, laik, demokrat insanlar, eğer
aktif olarak dernek çalışmalan-
na katılamıyorsanız hiç olmazsa
ayda bir miktar parayla çorba-
mıza tuz katın. Bir üniversite öğ-
rencisine de siz destek olun.
Halk Bankası Kartal Şube Mü-
dürü'nün de katkılanyla açılan
burs hesabı numaramız:
58660750"
HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLCEÇ
mm )
J
DUM DUMA behkxak@turk.net
HARBİ SEMİH POROY
M1KM1KLAK LĞLR DURAK
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 12 Ocak
5EHZADE MEHMET'İN IDAML
1621'DE BU6ÜN,OSMAtüJPADİŞAHIH.OSMAH
(GENÇ), K*RDE$İ ŞBH2AOEM0*AET'l /PAM ETTKPff
LEHİSTAMSEF&HNE ÇJMefC£W,AKD/NM mHTA
eeÇBSİLBCEK SİtitNİ Btf&KM*MftK IÇJN KAR-
PEŞİNİ ÖLPÜBJMEK İSTEYEN I-OSAşlAN,
8UUON İÇİN 6EBEKEN FerVAYI MÛPTİİ-
DEN ALAAMA0Ç, ONUN YERİNE RUMEU
MZASKEJUNDeN AIA&IMİ$Tİ. ŞEH2AOE
MEHMErCEUATL4Gf KARÇIS/HM GÖBİN
CS: "OSMAN, DİLStiM ALLAH7AH, ÖMKÛ~
DeVLETİN 8E/İBATOUIP B£N< ÖMBÜMDeN
N/CE MAHIUIM£Yl£PİMS£r
S£*lMHİ AYNI
İ 6 *
İLeİNÇTİK, 1622'&E, H.OSMAAI'tN SOHUDA
AYNI OLACAICTIJt...
HERMAN GOERING
1833TE eUGÛN, HEKMAN \MUBM
GOER/US (jSÖgt'HŞ) AIMANYA'M
KOSeNHEIM'DA DOĞDU-HİTLEftiH
YAKtN ÇAUÇMA ARtCAOAÇtAfirHDMI
VE Jl. OÛNYA SAl/AŞ/ SIHASINDA
ALMAN UAVA KUVVETlEKJ KUMAN-
OA/JI OIMJeoERIM6,SAI/A$.
TAN SONRA NUtZNBER£
MAHKEMBSİNC£ÖUİU
CEZASINA ÇA*PTnZUA
CAK,ANCAİC İNR42-
PAhJ Bİe 6ÛN ĞNC£
İNTİHAIt
GÖRÜŞ
USTUN AKMEN
Onafın Yansıyan Gidişi
Arahk ayının son günleri geldiğinde, beynimin
tam ortasında, taaa Ocak'ın onbirine dek, sona
ermekteolan bir plağın "hışırtılı"dip müziği(!) baş-
lıyor çalmaya. Kafam o günlerde Onat Kutlar'ın
ölümünü kurguluyor. Ve de her nedense her ge-
ce Eisenstein'ın "PotemkinZırhlısı"n\ görüyorum
düşümde. Kurgu, giderektaşıdığı anlamı en iyi de-
ğerlendiren bir "şartlı refleks"e dönüşüyor. Onat
hastanede. Orasında burasında serum şişeleri,
bip bip ses çıkaran aygıtlar... Filiz sürekli ağlıyor.
Yetmişli yılların tam ortasında, Sinematek'in Sı-
raselviler'deayakkabıcı "Hayko"nun altındaki kat-
ta bulunan salonunda; Onat Kutlar yüzünde ola-
ğan dışı bir ciddiyet "Potemkin Zırhlısı"mn galiba
ilk gösterim öncesi, dünya tarihinin eşine ender
rastlanan baskı rejimlerinden biri olan Çarlık Rus-
yası'nda, insan yaradılışına aykırı, insanı hiçe sa-
yan bir baskıya karşı direnenlerin öyküsünü an-
latan filmi "anlatıyor". Patlama evresine gelen
baskı, direnme sürecinin devrimci devinime dö-
nüşümüymüş. Öyle diyor. Dikkat ediyorum da an-
latırken benzetmelere, zorlamalara, zorlanmaia-
ra hiç mi hiç başvurmuyor. Filmi izliyoruz. Aaa! Bir
de bakıyorum Eisenstein'da öyle. Çarpıcılığı olay-
ların doğal akışına bırakmış. Çarpıcılık, çekimle-
rin kendi içeriğinden çıkıyor. Kafatası delinen kü-
çük çocuk, kurtların kıvıl kıvıl kaynaştığı kokmuş
kokuşmuş et ya da bir Kazak'ın kırbaç darbesiy-
legözü çıkan kadın...
Film sonrası çay içiyoruz. Soruyor: "En çok han-
gi sahneden etkilendin?" Önce susuyorum, son-
ra, "Hepsinden"diyorum. Kestirmeyanıt. Belki de
bir anlamda sınav korkusu. Bilmeyenin bilene say-
gısı. Nasıl isterseniz öyle yorumlayın. Oysa komu-
tanın kamarasına giden merdivenin başında. ha-
ni o kıç güvertesinin ortasında kare biçimindeki
ambar ağzına doğru koşup kurtulmaya çalışan
erlerin siyah siyah gözleri ve Komutan Golikov'u
oynayan Vladimir Barski'nin: "Yerinizden kımıl-
damayın ulan! Erler komutanın merdivenini kulla-
namaz!" diye ya da benzer sözcüklerle bağırışı si-
linmiyor usumdan. Iri yarı, hayvan gibi güçlü Gil-
yarovski'nin ittiği erin sırtüstü güverteye düşüşü-
nü unutamıyorum.
Gün geliyor. Onat, sırtüstü yatakta yatarken fo-
toğraflanıyor. Ayaklarının tutmadığını biliyor gibi.
Ünlü kahkahası nerede, gülmüyor bile. Çarşafın
çizgileri arasında kenetlenip dik duran ayaklarını
seçiyorum, belli belirsiz. Ölüp ölmeyeceğinin ikir-
cikliliği içindesanki. Eminim kutsalı hiçesayan dü-
şünceler geziniyor beyin kıvrımlarında. Can taşı-
yan insan halınden tene geçiş fikrini bir yadsıyor
ki sormayın gitsin... "Işte ölüm bu" dediğini du-
yargibi oluyorum. "Ölüm, salt çevremizdekilerden,
inanlardan, Filiz'den aynlmak olsaydı, 'Potemkin
Zırhlısı'n/fi son perdesi kadar rahat anlatabilirdim
ölümü. Her gün düzenin başlıca öncülerine yanıt
yetiştirmek, eski çağ korolarını susturmak ve de
ilkel gerçeklerle boğuşmak yerine, bu kanlı dün-
yaya 'hayır' diyebilirdim (belki). Oysa ölümün kor-
kunçluğu akıl almaz başka bir aynlışla ilgili. Elve-
da demem geroken, içimdeki şu beğuk vurvş ve
şu belli belirsiz akış... Yansıma..."
Odesa merdivenlerinde halkın heyecanı gittik-
çe artıyor. Kelebek gözlüklü, siyah şapkasını çe-
nesinin altında düğümlediği beyaz bir eşarpla tut-
turmuş (öğretmen olduğu kuşkusuz) yaşlı bir ka-
dın yanındaki genç kıza gülümseyerek Potem-
kin'i ve bayrağını gösteriyor. Tüylü şapkalı bir baş-
ka kadın, zırhlıyı daha iyi görmek için şapkasının
tülünü kaldırıp elini yüzüne siper ediyor. Bir diğe-
ri siyah dantelli şemsiyesi altında, eldivenli eliyle
Potemkin'l selamlıyor. Basamakların hizasında
duran iki bacağı da kalçalarından kesik bir adam,
yumruklarını yere dayayıp yerini değiştiriyor. Elin-
de lime lime olmuş bir şapka sallamakta.
Filmin sonu az sonra... Potemkin, pruvası dal-
gaları yara yara geliyor. Onat "yansıyarak" gidiyor.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3SOLDAN SAĞA:
1/Osmanlı de\-
letınde, akın \e
savaşlarda ele
geçınlenherbeş
tutsaktan bınnin
devletevergıola- 4
rak verilmesi...
Atasözlerine da-
yanan dıdaktık
Çınşiiri.2/Şöh-
ret... Yoksullara
yiyecek dağıtan
hayır kurumu. 3/
Çayın etkin
maddesı... Papağanlaak-
raba küçük bir kuş. 4/
Sofrada kullanılan sahan
althğı.5/Bırerkeğınni-
kâhsız olarak aldığı ca- 3
riye... Tavlada bır sayı. 4
6/ Elısıkı, cimn... Salgı
oluşturan organ. II Al-
datma ışı, hile, düzen...
Cinayet. 8/ Eylemlerı
olumsuz yapmakta kul- 8
lanılanek...Kestaneren- 9
gi. 9/ Hay\an pisligı...
Kışın sisli havalarda ağaç dallannı, toprak çıkıntılannı kap-
layanbuz tabakası.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanh donanmasmda
bir deniz subaylığı rütbesi. 2/ Büyük erkek kardeş... Ye-
lek. 3/ Gözü kapalı inanılan düşünce; dogma... Rütbesiz
asker. 4/ Yankısının çokluğundan sesin iyi anlaşılamadı-
ğı yer. 5/ Parola... Akraba. 6/ Birçok üflemeli çalgıda, göv-
denın son kısmındakı huniyi andıran genişlik... Tibet sı-
ğın. 7/ Yapmacıklı davTanış... Bahçe ya da açık agıl et-
rafındaki çit. 8/ Duvarcılann doğrultu bulmakta kulian-
dıklan çekül ipi... Müstahkem yer. 9/ Uluslararası Tiyat-
ro Enstitüsü'nün simgesı... Şiddetli acı ve sıkıntı.
ORGAN BAGIŞI
Kutsal olan yaşam hakkına saygı duyan,
hayat kurtarmaya katkıda bulunmak üzere,
bir insanlık hizmeti olarak organlannı
bağışlayanların listesi
Bizim r
de
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin
günlûk yayın organ, bırsivil
toplum gazetesi, başlıca
bayilerde. Tel. 0.212. 511 08 75