Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı. Orhan Erinç
9 Genel Yavin Koordınatöni Hiknıet
Çetinkava • Vazıışlen Müdurlen tbrahim
S'ıldız - Dinç Tayanç 9 Sonımlu Mudür:
Fikret tlkiz 9 Haber Merkezı Müdüru:
HakanKara9GorselYon«men:Fîkr«Eser
Dış Haberler Şinasi Danışoğlu 9 Unhbarat Cengiz
\ ıldırım 9 Kultur Handan Şenköken 9 Spor
Abdülkadir Yüeelman 9 Ekonomj Seda Oğuz
9 Makaleler Sami Karaören 9 Duzeltme AbduHah
Yazıcı9Fotograf Erdoğan Köseoğlu •Bılgı-Belge
EdibeBuğra9YurtHaberlen MehmetFaraç
> a>in Kurulu İlhan Sdçuk (Baskan).
Orhan Erinç, Oktav Kurtböke.
Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner.
Ergun Batcı. Dinç Tayanç. tbrahim
Yıldız, Orhan Bursalı. Mustafa
Balbaı, Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı Mustafa BaJba> Ataturk Bulvan No
125.Kar4.Bakanlıklar-AnkaraTel.4195020(7hat). Faks
419502^ • tzmır Temsılcısı Serdar Kızık, H. Zıva
Blv 1352S 2 3Tel-4411220. Faks 44191179Adana
Temsilcısı Çetin Yiğenoğlu, InonuCd 119S.No:l Kat 1,
Tel. 363 12 11. Faks 363 12 15
Muesse^e Mudüru Üstün Akmın •
Koordınatör Ahmet Korulsan •
Muhasebe Büknt \ener#ldarc Hüseyin
Gûrer • Işietme Önder Çelik • Bılgı-
Işlem Nail İnal # Bılgı^avar Sı^tem
Mürüvet (, ilcr • Satı, Fazilet Kuza
M E D \ A C: • Yönetım Kurulu
Ba^kanı - Genel Mudur Gülbin
Erduran # Koordmator Reha
Işitman # Genel Mudur Yardımcısı
Mine Akdağ Tel 514 0" 53 -
51395 SU-513S46U-61.Faks 5138463
\ avımla> an \e Basao: ^ enı Gûn Haber Ajanst, Basın \ e Yayıncıhk A Ş
Tıi-kocagıCad39'41Cağaloglu 34334 [st PK 246 tstanbu! Tel lO 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 5EYLÜL1997 Imsak: 4.57 Güneş: 6.27 Öğle: 13.10 İkındı. 16.46 Akşam: 19.39 Yatsı: 21.03
Çevre
kinliliği
• ANKARA (AA) -
Çevre Bakanı İmren
Avkut. Türkıye'de 2 bın
900 beledıye ve yerleşim
merkezının ancak
141" ınde kanalizasyon
sistemi bulunduğunu,
bunun da ancak yüzde
30"unun antma tesisine
sahıp olduğunu bildirdi.
Aykut. yılda 930 milyar
metreküp endüstriyel
atığın da yüzde 80'ınin
antılmadığını belirtti.
Aykut. "Türkiye'nin, çok
büyük bir hızla kirlenme
ve geleceğimizi tehdit
edecek boyutlarda çevre
sorunlanyla karşı karşıya
kaldığını söyleyebıliriz"
dedi.
Hezarfen-97
Tatbikatı
• ANKARA (AA) -
Hezarfen-97 tatbikatı, 8-
12 eylül tarihlen arasında
12. Hava Ulaştırma Ana
Üş Komutanhğı
sorumluluğunda Kayseri-
Erkilefte
gerçekleştırilecek. Hava
K.uvvetleri Komutanlıgı
Genel Sekreterliği'nden
yapılan açıklamada.
Tiirkiye'de ılk kez bu yıl
yapılacak tatbikatın
amacının. insani yardım
harekatı çerçevesinde,
NATO ve Banşlçin
Ortakhk (BİO)
ülkelennın komutan ve
karargâh subaylannın
müşterek
çalışabilirliğinin
oluşturulması konusunda
eğitilmesı ve çokuluslu
karargâh oluşturmak
suretıyle komuta-kontrol
usullerinın denenmesi
olduSu bildirildi.
Siyanüp
tehlikesi
• ANKARA (UBA)-
Her aşamada insan
sağlığını tehdit eden
sıyanürün, beyin zan ve
omirilık iltihabına neden
olduğu belirtildi. Dünya
Sağlık Örgütü verilerine
göre devamlı düşük
dozda siyanüre maruz
kalan kişiler üzennde
yapılan ıncelemeler
sonucunda genel bir
hastalık hali, başagnsı,
güçsüzlük. baş dönmesi.
burun-göz-kulak
hastalıklan ve trioid
bezınde büyüme
görülüyor. Söz konusu
araştırmada. siyanürle
çalışılan ortamlarda 30
kilometre yançaplı bir
alanda insan yaşamının
tehlıkeye gırdiği, sonraki
20 kilometrekarelik
1
alanın ise nsk bölgesi
olduğu ortaya çıktı.
Diyabet
kursu
• Haber Merkezi -
Akdeniz ülkeleri Diyabet
Çalışma Grubu
tarafından her yıl
düzenlenen Mezuniyet
sonrası Diyabet Kursu,
bu yıl Avrupa Diyabet
Derneği"nin de katılımı
ile İstanbul Eresin Otel'de
düzenlenecek. Dört gün
sürecek kursa. eğitimci
olarak Akdeniz ve
Av rupa ülkelerinden 25
bilim adamının yanı sıra,
çeşitli ülkelerden
eğitilmek üzere 100 iç
hastalıkJan uzman. kadın
hastalıklan ve doğum
uzmanı, diyetisyen ve
diyabet hemşiresi
katılacak.
Abasidze
ameliyat oldu
• Haber Merkezi -
Gürcistan'a bağlı
Acaristan Özerk
Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Aslan
Abasidze. geçen hafta
Koşuyolu Kalp ve
Araştırma Hastanesi'nde
ikili koroner by-pass
ameliyatı geçirdi.
Koşuyolu Kalp ve
Araştırma Hastanesi
Başhekımliği tarafından
yapılan açıklamada,
Abasidze'ye, Mart 1996
yılında geçirmiş olduğu
miyokard infarktüsünden
sonra göğüs ağnlannın
devam etmesi üzerine
koroner anjiyografi
yapıldığı, iki koroner
arterinde kritik darlık
bulunması nedeniyle
ameliyatın yapıldığı
belirtildi.
Türkiye'deki en yaygm hastalığm, AIDS'ten daha tehlikeli olduğu belirtildi
Hepatit B önemsennıiyor
Bulaşma
yollan
Kuluçka dönemi 15 - 45 gun
BeUrtileri
İstanbul Haber Servisi -
Dünyada, 2 milyar hepatit B
virüsü ile enfekte olmuş in-
san var. Bunlardan 350 mil-
yonu hepatit B taşıyıcısı. Bu
ınsanlann 65 milyonu önü-
müzdeki yıllarda karacığer
kanseri ya da sirozdan yaşa-
rrunı yitirecek. Her yıl 2 mil-
yon insan hepatit B nedeniy-
le yaşamını yitinyor. Tiirki-
ye'de ise 20 mılyon kişi he-
patit B'den etkilenmiş ve 5
mılyon taşıyıcı var. Her 100
kişiden 2-8'i bu virüsü taşı-
yor. Türkiye"de görülme sık-
lığı yüzde 10 olan hepatit B,
en çok Çukurova ve Doğu
Anadolu Bölgesi'nde görülü-
yor.
Pasteur Merieux Conna-
ught'nın düzenlediği "Hepa-
tit B" konulu basın semıne-
rinde konuşan Uzman Dr. Fikri Türkay. virüsü
~Çığ gibi büyüyen bir tehlike" olarak tanımla-
dı. Hepatit B'nın yetennce önemsenmedığini
belırten Türkay. "AJDS nedeniyle bir günde öien-
lerin sayısı AIDS'ten bir yüda ölenlerden fazla.
AIDS ile enfekte olanlann sayısı 195 mityonken
hepatit B'de bu rakam 2 milyar. AIDS bir dam-
la kanla bulaşıyorsa hepatit B bir zerre kanla bu-
laşır" dedı. Hepatit B vırüsünün vücuda girdık-
ten sonra direkt karaciğere gıttiğini söyleyen Dr.
Türkay, bulaşma yollannı şöyle sıraladı:
Viral sarılığın başlıca çeşitleri
Sarriık (Hepatrfjs) karaciğerin iltihaptanmasıyla ortaya
çıkar. Bu keiime A, B ve C gibf birçok değişik virüsün
yol açtoğı viral sanlık için kulianılır.
Pıslık banndıran \
yıyecek ve ıçecekler
45-180 gün 45 - 80 gün
Bulantı, kusma, aîeş
karacığer buyumesı,
sanlık. Hayatı tehlıke
banndırmaz.
Bulantı. kusma, ateş.
sanlık. Kronık durumlarda
hayatı tehlıkeye yol açar.
Tedavisi Vırus genellıkle tedavı
yapılmadan normal ömaınu
- sona erdınr. Aşısı var.
Ksynak Sağiığıne AnsıHopedısı ASGE
Kronık vakalarda ılaç
tedavisi yapılır Aşısı var.
"-Kanvekanürünleri: Kontroledilmembjkan
ürünleri sterilize edilmemiş cerrahi ve diş hekim-
liği aletleri, jilet diş fırçası. tırnak törpüsü gibi
ortak alet kullanımı, enjektör batması.
- Cinsel ilişki.
-Taşıyıcı anneden bebeğe geçme: Hepatit B bu-
laşma riski doğum sırasında yüzde 95'tir. \ irü-
sün bulaşüğı bebeklerden yüzde 9O'ı kronikleşir.
Bu bebeklerin yüzde 25'i sirozdan ya da karaci-
ğer kanserinden ölüyor.
-Günlükilişki yoluyla: Kreşler, yas.li bakımev-
leri, psikiyatri klinikleri, taşı-
yıcı bilinen evler, kışlalar ve
tophı olarakyaşanılaryerierf
Türkiye'de yaşayan insan-
lann yuzde 20-55"inin hepa-
tit B taşıyıcısı ile temas ettı-
ğinı belırten Dr. Türkay, Tür-
Idye'de bu kadar yaygın bir
hastalıkyok" dedi. Fikri Tür-
kay. Türkiye"de yılda 3 bin
vaka bıîdirilmesine karşın
beklenen rakamın 200 bin ol-
duğunu söyledi. Böyle bir
hastalık konusunda kesin ted-
birlerin alınması gerektiğine
dikkat çeken Türkay, hepatit
B'nin rutin aşı takvimme da-
hıl edilmesıni istedı.
Hepatit B'den korunma için
dünyada etkıli bir aşının var
olduğunu da anımsatan
Dr.Türkay, şöyle devam etti:
u
korunma için öncetikJe ki-
şiye verilen kan test cdilmeli, a>™ enjektör bir-
den fazla kişide kullanılmamaü. Prezervatif kul-
lanımı \ a> gjnlaşmalı. Vşılanıa, hepatit B'den yüz-
de 100 korur. Bunun için 0. 1. ve 6. aylarda aşı
\apilmali. Bu 7 yıl etkili olur. Daha sonra her 5
yılda bir yapılan aşı etkin koruma sağlar. Hepa-
tit B'nin bulunduğu tek yer insandır. Bu neden-
le insanlar rutin olarak aşılanırsa virüs dünva-
dan sitinir. Dünya SağhkOrgütü de asının devam-
lı kullanımı halinde iki nesil sonra dünyanın bu
virüsten temizleneceğini bildiriyor."
Ateş. kusma kann ağnsı.
yorgunluk. Kronık
durumlafda hayatı tehlıkeye
yol açar.
Bu vırusu taşıyanlann % 85-
ınde kronık sanlık ortaya çıkar.
llaç tedavisi var
AFPgraMr
Uluslararası Kas Hastalıklan Kongresi bugün İstanbul'da başlıyor
^Bedensel engelli toplum dışma itfliyor'
Kas Hastabklan Kongresi'ne 33 ülkeden 130 delege katılacak.
İstanbul Haber Servisi - Kas Has-
talıklan Derneğı tarafından Türki-
ye'de ilk kez düzenlenen Tluslara-
rası Kas Hastalıklan Kongresi" bu-
gün İstanbul'da başlıyor. Türkiye'de
onbınlerce kas hastası olduğuna dik-
kat çeken Prof. Dr. Coşkun Ozde-
mir. bedensel engelliler ıçın kaldınm
bıle yapılmadığından dolayı bu has-
talann çoğunun ev inden dışan çıka-
madığını ve toplumun dışına itildi-
ğinı söyledi.
Cç gün sürecek olan konferansa 33
ülkeden 130 delege katılıyor. Türkı-
ye'de 1978 yılından ben faaliyet gös-
teren Kas Hastalıklan Derneğı'nin
Başkanı Prof. Coşkun Özdemır. top-
lantının temel amacının. "Kas has-
talıkianna yakalanmış olan insanla-
nn insanca yaşayabilmelerini sağla-
mak ve yaşam kalitesini > ükseltmek
olduğunu" söyledi. Özdemır. yetiş-
kın yaşta birçok kas hastasının ılk
kez kendileri tarafından operaya, sı-
nemaya götürüldüğünü söyledi. Kas
hastalarının üfüriikçülerin elinden
kurtanlması gerektiğini söyleyen Öz-
demir, düzenlenen toplantıdabu gi-
bi sorunlann da ele alınacağını vur-
guladı.
Prof. Özdemir, çoğunlukla gene-
tık nedenlerle ortaya çıkan kas has-
talıklannın henüz tedavisi buluna-
madığını ancak genetik alanında son
yıllarda vaşanan gelişmelerin bu yön-
de umut verici olduğunu vurguladı.
Mimarlar ve beledıye başkanlan 'yağma'yı tartıştılar
Belediyeler 6
SIT9
istiyor
OKTAY EKİNCİ
BODRUM - Türkiye'de
belediyelerin çoğu SİT ka-
rarlanna tepki gösterirler-
ken Ege Bölgesi'ndeki ki-
mi kıyı belediyeleri de yağ-
maya engel olabilmek için
SİT uygulamasının "yay-
gmlaştınlmasını" istiyor-
lar.
Özellikle ANAYOL ve
REFAHYOL dönemlerinı
kapsayan son 1.5 yıl içen-
sinde Koruma Genel Mü-
dürü Altan Akat tarafından
"durdunılan" SlT çalış-
malannın önceliklefayıböl-
geleri için yeniden başla-
tümasını öneren Altrnoluk
Belediyestönceki yıl "mil-
B park" ilan edilen Kaz Da-
ğı'mn Edremıt Körfezi 'nde-
ki kıyı kuşağıyla birleşen
güney yamaçîannın da "do-
ğal SİT" kapsamına alın-
masını savunuyor...
Tasanm Yayın Gru-
bu'nca düzenlenen "2. Ya-
pı Fuan" kapsamındaki
4
"Kr>ilarda Kent>'e Mimar-
hk" forumu için Bodrum'da
bir araya gelen belediye baş-
kanlan ve mimarlar, yağma-
nın ve betonlaşmanın dur-
durulabıhnesi için üzerleri-
ne düşen "sorumluluklan"
tartıştılar.
Yağmacı projeler
Bardakçı Koyu'ndaki Bo-
na Dea Oteü'nde 29 Ağus-
tos 1997 günü yapılan ve "7
saat" süren değerlendırme-
lerde Bodrum.LrU,Focave
Altinolukbelediyeleri koru-
mada StT kararlannın "ge-
reğine'' değinırlerken, mi-
marlar da "yağmacı proje-
ler isteyen" ışverenlere kâr-
şı yerel yönetimlerle "da-
\amsma" önerdiler. Tartış-
macı mimarlardan Prof.
Utarit Izgi'nin; M
Baa yer-
terde hiç bina vapmamaken
dogru mimarhktır'' şeklin-
deki vurgulaması ise koru-
madaki "mesleki sorumlu-
hığu" özetleyen en çarpıcı
söylemler arasındaydı...
Forumun hıç kuşkusuz
• Kültür Bakanlığı. 1996 yılı başlanndan
bu yana SÎT kararlannı durdururken
Bodrum'daki taimarlık forumunda
konuşan kıyı belediye başkanlan, henüz
yağmalanmamış. alanlann korunabilmesi
için bölgelerindeki geri kalan kesimlerin
doğal SÎT ilan edilmesini istiyorlar.
en önemli mesajı, belediye ğal StT kararlannın durdu-
başkanlannın SlT uygula-
malannı "eldekiengüveni-
lir yasal olanak" şeklınde
yorumlamalanydı.
Tamşmaya Altinoluk Be-
lediyesi adına katılan Baş-
kanvekili Mehmet AkifÖz-
nal. kıyı kuşağında henüz
imar planı kapsamına alın-
mayan tüm "Kaz Dağı ya-
maçlarının" bir an önce
"doğalSÎT" ilan edilmesi-
ni savundu.
Önceki yıl izmir'in Çeş-
me Vanmadası'ndakı do-
rulmasına ve iptal edilme-
sine "karşı çıktığr için ko-
rumacı çev relerden destek
alan Urla Belediye Başka-
nı Bülent Baratah da bu tu-
tumlannın nedenıni şöyle
özetledı: "Biz yerel H.\BI-
TAT'la kabluncı bir koru-
ma örgütlenmesi içindeyiz.
Ancak bu aynı anda ulusal
bir göreve SİT kararlan da
bir işbölümü olarak \erel
çabalan güvenceye bağlı-
yor_"
Forumun önemli değer-
e-posta : tan (5 prizma.net. tr
lendiımeleri arasındaki Fo-
ça Beledıye Başkanı Nihat
Dirim'ın, "Konımada te-
mel yükümlülük beledhe-
nin olmalıdır. SİT kararla-
n bu yükümlülüğü unut-
turmanıalıdır" şeklındeki
vurgulaması ısetartışmava
"sonımluhık" bov'utunu da
ekledi. Arkeologlann arke-
olojik kalıntılan koruduğu
gibi mimarlann da "tarüıi
kent dokusunu" ve "eski
evleri" korumalan gerekti-
ğine dikkat çeken Nihat Dı-
nm, Foça'da vaşanan temel
sorunun "bu iki alanda
uyumlu bir rutumun sağ-
lanmarruşoimasmdan" kay-
naklandığını anlattı.
Bodnım Belediyesi ise
v aklaşık 2 yıldır Kültür Ba-
kanlığı'na y aptığı "yanma-
danın tiimüyle doğal SİT
ilan edilmesi" şeklindeki
başvurusuna hâlâ yanıt bek-
liyor. Bakanlığın "eleman
eksikliğini" ileri sürerek 2
yıldır çalışma başlatmadı-
ğindan yakınan Belediye
Başkanı Tuğrul Acar, bu
"gecikmeden" yararlanıla-
rak elde kalan son orman-
lık alanlann da turizm tesis-
lerine açılmaya başlandığı-
na dikkat çekiyor...
"Binasız" mimariık
Belediyelerin bu görüş-
lerini "mimarlann sorum-
hıhıklan" ile birleştirerek ır-
deleyen Prof. Utarit Izgı ile
Yük. Mimar Ersen Gür-
sel'in konuşmalan ise tü-
müyle "işverenin istekleri-
ne" bağımlı kalan bir mi-
mariık hizmetinin, mesle-
ğin topluma ve çevreye kar-
şı ^kümlülüklerini de en-
gellediğini ortaya serdi.
Prof. Utarit Izgi'ye gö-
re bir Boğaziçi Yalısı'nda-
ki "kültür zenginliğr ile
bir ormanlık kıyıdaki ya da
kumsaldaki "doga zengin-
Uğinr bibirine kanştırma-
dan koruyabilmek gerek.
Ersen Gürsel de imar plan-
lamasının sadece bir "yapı
ve yol düzenlemesi" olama-
yacağını vurguladı.
imkkedigüwnlik()lküxkı
BebekUğinden beri bakımını üstlendiği minik kedinin varamaz-
lıklanndan bıkan maymun Huzi çarevi kedi\i kucağında tutmak-
ta bulmuş. Ancak kedinin kurtulma çabalanna da pek kulak as-
tığı söylenemez. Pekin Hayvanat Bahçesi'nden satın aldıklan Hu-
zi'nin evde yalnızhktan sıkıldığını gören Çinli aile, annesi tarafın-
dan terkedilen bu minikkedhideevealmıştL (Fotoğraf: REUTERS)
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
'Ozel Sektör', 'Ozelleştirilmedikçe!..'
{ I a Boule D'Or' diye bir kahve, arada merak
Lederim, hâlâ yerinde duruyor mu? St-Michel
Meydam'nın çevresindeydi; yağmurun perde perde
indiği, bulanık sonbahar akşamları; o kahvede
Nicole'le oturur, konuşurduk: o, trotszkıst
sevgilisinden henüzaynlmış. sözeonun 'katılığından'
yakınmakla başlıyor; ama, bir süre sonra kendimizı,
XX. yy inkılâplannın 'kaçınılmazkaderim" tart\ş\rken
buluyoruz.
Nedir bu kader? Klâsik şemaya göre, inkılâplar,
belirli sosyal sınıfların toplumsal egemenliklerini
sağlamak amacıyla gerçekleştirilir; bunun klâsik
örneği, 'FransızIhtilâl-iKebin": Mustafa Suphi'nin
'askeri' 'Sarf Mustafa'nın (Börklüce), eski Vakit
Yurdu'nun yağmur karanlığında, meyyus ve
mükedder, anlattıklannı işitirgibiyim: "-...bu ihtilâl,
büyüyüp serpilmiş Fransız burjuvazisini, reiskâra'
getirmişti." Hesapça, 'ulusaldemokratikdevrim'ier,
'bu/juvaz/'nin tarih sahnesinde öne çıkmasına yanyor,
Sosyalist Devrimlerde, ülkelerinde 'pro/efa/ya'nın
(işçi sınıfı'nın) öne çıkmasına! Nicole, -o da trotzkist-
te^ü//<ectesos>^/zm'fikrininirnkânsızlıgınainanmıştı,
sosyalist devrim. bir dünya devrimi olmahydı, vs, vs!
Benim takıldığım nokta, başka; yıllar geçip de
'Hanya ile Konya 'yı anlamaya başlayınca', gördüğüm
bir şey var: ister ulusal demokratik ister sosyalist
olsun, eğer bir devrim, klâsik şemaya uygun
ortam ve şartlarda gelişmiyorsa, ulaştığı yer
demokrasi ya da sosyalizm olmuyor; ya ne
oluyor, düpedüz merkeziyetçi bir bürokrasi
diktası!.. Sonra da, o devrimi yapması gereken
sınıfı, oluşturma çabası içine girişiyorlar; hanı,
'istim arkadan gelsın' derler ya. o hesap! Örnek
mi? Sovyet Sosyalist Devrimi'nin parolası
'endüstrileşmek' idi; ne demek bu, amelemiz yok,
amele yaratacağız demek! Aynı şey, Anadolu'daki
Ulusal Demokratik Devrim için de geçerli. nıye,
çünkü komprador burjuvazisi ışbirlikçı, daha Kurtuluş
Savaş4 biterken çekip gitmış, devrimi gerçekleştıren,
aydınlar ve bürokrasi öncülüğünde, tarihsel bir blok;
sonra bakıyorsun, ülkede 'ulusal burjuvazinin
yaratılmasına' çalışılıyor.
Özel sektör devletten bağımsız değil!
Böyle 'serada' yetişen 'sosyal sınıflar', sağlıklı
olmuyor pek, bunu yaşadık ve gördük:
Rusya'daki işçi sınıfı ile, Türkiye'deki burjuvazi; bir
türlü, bağımsız inkılâpçı karakterlenni ortaya çıkanp
geliştiremediler; sürekli, bürokrasi ile ortakyaşam
(symbiosis) sürmeyi yeğlediler.
Rusya, Rusların işi, biz kendi işimize bakalım;
ülkemizde, iktidann ikinci ayağı burjuvazi, bürokrasiyle
özdeşleşmiştir demiştim ya, bunun ne kadar elle
tutulur bir gerçek olduğunu Doçent Dr. Erol
Katırcıoğlu'nun ağzından size duyurmak istiyorum:
"...Tiirk özel sektörü, hiçbir zaman devletten
bağımsız davranmadı. 1983 veya 1984 yılıydı
sanırım. Turgut Özal 'özelleştirme' konusunu
açtğı zaman, ilk karşı çıkan TUSİAD oldu; çünkü
devletle özel sektör arasındaki ilişkinin bir
mekanizması, bir mantığı var; o mantığı şöyle
rfade etmek mümkün: KİT'lerin üretiminin yüzde
85'i, ara ve yatırım malı; tüketim malı üretimi ise,
yüzde 15. KİT'lerin yüzde 85'e varan ara malı,
yarı mamul, yatırım mamulü biçimde üretilen
mallarını özel kesim alıyor, işletiyor; sonra da
tüketim malı olarak satıyor. KIT ürünlerinin halk
ancak yüzde 15'inden yararlanıyor; yüzde
85'inden özel sektör yararlanıyor. (...) Sorunun
önemli kısmı orada; sol adına siyaset yapanlann,
bir kere şunu görmesi lâzım: mevcut devlet
sistemi, halka yarar sağlamadığı gibi aksine
özel kesime yarar sağlıyor." (Sıyah/Beyaz, 25
Şubat 1996)
Yeterince açık ve seçik görebildiniz sanırım!
Keyfiyet böyle olunca, Türkiye'de 'özelleştirme'nin
bunca sürüncemede kalmasına şaşacak mıyız?
Çünkü, neresinden bakılırsa bakılsın, ülkemizde
gerçekten bir 'özelleştirme' yapılacaksa, önce
'özel sektör'ün 'özelleştirilmesi' lâzım! Çünkü onu
'semirten'; bürokrasi!.. Nasıl mı yapıyor, şöyle:
KİT üretimi ara malını, yatınm malını, yan mamulü,
Burjuvazi'ye 'ucuza veriyor'; böylelikle KİT'lerin
'zararettiğiefsanesi'ni pekiştiriyon buna karşılık,
'özel sektör', ürettiği malı halka istediği fiyattan
'kaktırıyor' Türkiye'deki Burjuvazi'nin mahıyeti ve
çalışma şekli bu!
Peki, kamu kesıminin üretimini, devlet, ülkenin özel
sektörüne istediği fiyattan veremez mi?
Devlet özel sektörü besliyor...
Elbette verir. verir de, onun koşulları var: Dr.
Katırcıoğlu şöyle belirlemiş, bu koşullan:
"...devlet, KlT'ler aracılığryla ürettiği malları,
maliyetinin altında, özel sektöre satabilir ama,
bunun makul karşılanması bazı koşullara bağlı:
özel kesimin maliyetleri aşağı düşerse, fiyatları
da aşağı düşer; üretimi, istihdamı, ihracatı artar;
yurtdışındaki rekabetçi pozisyonu pekişir. Oysa
Türkiye'de bu olmuyor. Olabilmesi için, özel
sektörde rekabet olması lâzım. Özel kesimde
rekabet olmazsa, devletin dolaysız sübvansiyon
politikası, sadece bu firmaların maliyetlerini
düşürür, neticede kârlılığını artırır." (Siyah/Beyaz,
25 Şubat 1996).
Bir bilenin ağzından, o anlı şanlı Türk özel
sektörünün 'anatomisi ve fizyolojisi'böyle görünüyon
gerçekte, 'özelleştirme' de onun aleyhinde
'küreselleşme' de! Avrupa Gümruk Biriiği'ne bu
^üzden karşıdır; yalnız ona mı, ıçten içe, Özal ya da
'Çiller tarafından uygulanmaya çalışılan Amerikan
tipi liberalliği de sevmiyor; ama açık açık, itiraf da
edemiyor. 'özel Sektör' aslında 'özelleştirilemediği'
içindir ki, ülkemizde 'özelleştirme' bütçe açığını
kapatmak amacıyla, kamu mal ve ışletmelerinin yok
pahasına elden çıkarılması; dolayısıyla, yine
bazılarının, devlet elıyle zengın edilmesi olarak
yürütülüyor.
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm