Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27EYLÜL 1997 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 15
TüftKJ^I
Istobul
Edne
Kocaelı
Ça-akkale
Izrr
Marrfsa
Aycn
De^zli
Y
PB
Y
PB
A
A
A
A
20
23
20
22
24
24
26
24
Sinop
Samsun
Trabzon
Giresun
Ankara
Eskişehir
Konya
Sıvas
Y
Y
Y
Y
PB
PB
PB
Y
18
18
18
17
19
18
19
18
Zorguldak Y 19 Antalya PB 25 Kars
Adana
Mersin
Dıyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siırt
Hakkârı
Van
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
2b
24
26
24
24
25
19
16
15
Yurdun kuzey ve do-
gu kesımlen çok bu-
•utlu, Karadeniz, Mar-
mara'nın doğusu iç
Anadolu'nun doğusu,
Doğu Akdenız. Doğu
ve Güneydoğu Ana-
dolu yağmur, yer yer
sağanakyağışlı.dığer
yerler az bulutlu ge-
çecek. Hava sıcaklı-
ğında önemli bır de-
ğışıklik olmayacak.
Oslo
Helsınki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Bruksel
Parıs
Bonn
PB
PB
B
B
PB
PB
PB
PB
1/
16
18
20
19
22
25
21
Münıh PB 20 Mılano
Berlın
Budapeşte
Madrid
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
19
20
29
20
21
20
26
24
PB 26 Kahı.-e
Moskova
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflis
Kahıre
Y
PB
Y
PB
Y
PB
Y
PB
b
31
26
28
22
30
21
32
Şam Y 29
Parçaiı öulülu
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
I Baştarafi 1. Sayfada
Öteki bireyimiz daha da ünlü. Demokrasimizi
bugünkü çıkmazlara sürükleyen Paşa. Arıfe tarif ne
gerek; "Netekim Paşa" diye tarihe geçen Kenan
Evren.
Önce "birinci"öen başlayalım: Masamda Anka-
ra 25. Noterliği'nden bir "ihtarname" duruyor.
Kim çekmiş ihtarnameyi?
Şaibe Hanım! (Nam-ı diğer Tansu Çiller).
Ne diyormuş ihtarnamede?
"Muhtelif yazılanmızda Çiller'e 'Şaibe Hanım'
sözcüğünü kullanarak hakaret etmışiz!"
Vay, vay, vay! Gördünüz mü Şaibe Hanım'daki
algılama ve kavrama gücünü? Yaklaşık 2 yıldır he-
men her yazımda Şaibe Hanım'ın kişisel ve siya-
sal serüvenlerinden söz ediyorum.
2 yıla yakın bir zaman geçiyor; Şaibe Hgnım.
binlerce kez yazdığım" Şaibe Hanım ismiyle ken-
disinde.n söz edildiğini sonunda anlıyor. algılıyor.
kavnyor ve bir ihtarnameyle "kulağımı çekiyor":
"Hukuka aykın biçımde kullandığımı söylediği
'Şaibe Hanım' ve buna benzer sıfat yakıştıncı söz-
cüklere 'birson' vermezsem... hakkımda 'gereklı
yasal yollara' başvuracağını ihtaren" bildirıyor.
Ihtarnameye gerek yoktu; zaten bu ülkede dıle-
yen istediğini yapıyor. Bir iki yılda türlü dümenler-
le dolar milyarderi olunuyor. Siyasal ve kişisel ya-
rarlar için cinsiyetini silah gibi kullananlar çıkıyor.
Çeteler kuruluyor, komplolar düzenleniyor vesa-
ire...
Velhasıl Şaibe Hanımcığım; kimse, kimsenin eli-
ni tutmuyor.
Bu nedenlerle yazmaktan başka gelir kaynağı ol-
mayan, tehditlere, şantajlara olanak bırakmayan
bir gazeteci, kuşkusuz hem bildiği yolda yürüme-
yi sürdürüyor, hem de artık kamuoyuna mal olan
Şaibe Hanım'ı yazmaktan vazgeçemiyor ve vaz-
geçmiyor. *
Şaibe Hanım nedense TBMM'deki kararın ken-
disini aklamadığını, sadece Yüce Divan'a gitmek-
ten alıkoyduğunu, hukuken gerçek aklanmanın
bağımsız yargıdan geçtiğini anımsamıyor.
'Netekim' ama...
Şaibe Hanım'a bugünlük yeter. Gelelim "Nete-
kim Paşa"m\za:
Paşamız yıllar sonra hangi olumsuz duyguların
dürtüsüyle bilemiyorum, bir avuç gazetecinin ya-
zılanndan alıntılar yaparak "12 Eylül'den Önce ve
Sonra Ne Demişlerdi, Ne Dediler, Ne Diyohar?"
diye bir yazı dizisi yayımladı.
12 Eylül'den 5 ay sonraki bir yazımdan alıntı
yapmış; "darbenin komuta zinciri içinde yapılma-
sından mutluluk duymamız gerektiğini belirtmi-
şYmöy'âziââve 'br'dufatflünseydTbirbirimTzi vürâ-"
cağımızı' vurgulamışım".
Bugün de aynı kanıdayım.
Zira, örneğin büyük tehlike irtica konusunda
TSK bölünürse, yaTahran rejimi ya da kanlı Ceza-
yir gelebilir ülkemize.
Kenan Paşa bizim yazdıklanmıza değil, kendi
yaptıklanna baksın. Bu konularda tek bir örnek
yeterli: 1982 Anayasası ulusun yüzde 92 oyu ile re-
ferandumdan geçti. Evren ve generaller Nisan
1983'te partilerin kurulmasına izin verdiler. Yüzde
92 oy aldığı için övündüğü anayasasındaki "parti
kurmanın, partilere üye olmanın tamamen ser-
best olduğunu" saptayan maddelerini ve partile-
rin Anayasa Mahkemesi'nce kapatılacağı kesin
hükmünü hiçesaydı ve Büyük Türkiye Partisi'ni ka-
pattı.
O anayasadaki insan haklarını göz ardı ederek
ciddi hiçbir nedene dayanmaksızın başta Demi-
rel ve Baykal. bir avuç siyasetçiyi Zincirbozan'a
sürdü, hapsetti.
Kısacası, kendi yaptığı anayasayı kendi eliyle
ipe çekti.
Tanıkmı? Evren'inaltıciltlikanıları. Eylül 1997'de
çıkmış sütunlara, "/Anayasa ve benim Çankaya 'da
geçen biryıltm sonunda basında çıkan yorumlar
son derece olumluydu" diyor. Gerçekler öyle de-
ğil, basın günün koşulları elverdiği oranda anaya-
sayı kabulden önce ve sonra eleştiriyordu. Evren
anayasasına karşı eleştiri gücümüzü nasıl kullan-
dığımızı, Evren'in bize saldınlarını renkli resimleri-
mizle yayımlayan Milliyet'in Genel Yayın Müdürü
Derya Sazak yakından biliyor. Genç bir gazete-
ciydi. Güneş'te, daha sonra Milliyet'te beraber ça-
lıştık.
Yalçın Doğan'a sorsa Paşa. anayasasını öv-
mek ve kabul ettirmek için çıktığı yurtiçi büyük tur-
da yanına aldığı gazeteciler olarak beıaim ve Do-
ğan'ın tek satır niçin yazmadığımızı da öğrenebi-
lir.
Evren'in altı ciltlik anılan, hemen her sayfasında
ogün hapsettiği, bugün Cumhurbaşkanı olan Sü-
leyman Demirel'e nefret ifade eden satırlarla do-
lu.
Evren Paşa, anılarıyla Demirel'e nefretin doru-
ğuna yükselıyor.
Ama Evren Paşa 1997'de Demirel'i anarken, "Al-
lah başımızdan eksik etmesin" noktasına iniyor.
Evren Paşa, köşesinde otururken bir avuç ga-
zeteayi karalamadan önce Demirel konusunda,
"bu yükse/işle iniş arasındaki irtifa kaybının" he-
sabını yapmalıydı.
Sahi Paşa izin verirseniz ben de bir sual sora-
yım:
Sanat değeri olmayan tablolarınıza Sabancı ve
diğereri buçüne kadar kaç para ödedi acaba?
BuUtıt ^ Çok bulutlu Yağmur u Karlı Sulu ka- »Gok gurültütu
'Tansu Çiller'e şaibe
hannn demeyin'
I Baştarafi 7. Sayfada
detı teri Cumhuriyet Ga-
zetesf ndekJ köşe yazılan-
nızUa ülkemizin önde ge-
len srasi lidcrierinden biri
olan % Baştnkanlık ve Ba-
kanliv göreMerinde bulu-
nan müveldil Prof. Dr.
Tansı Çille-rhakkında'şa-
ibe hınım' ştklinde çirkin
bir hıkaret sczcüğü kullan-
mavı itiyad haline gctirdiğj-
niz görülmektedir" dedi.
Noter aracılığıyla gön-
derilen ihtarnamede aynca,
ortaya atılan iddialann hiç-
birinin gerçek olmadığı. si-
yasi ve kişisel amaçlarla
ortaya atılan bu iddialarla
ilgili soruşturmalann tü-
münün takipsizük karan
ile sonuclandığı belirtildi.
'Köktendincilik Akdeniz'e tehdit'
• Baştarafi 1. Sayfada
alışık olunmayan unsurlar olarak
sıraladı.
NATO'nun kuvvet yapısımn ye-
niden düzenlenmesi çalışmalannı
anımsatan Karadayı. yeni oluşum-
lar ve düzenlemeler içinde 3 te-
mel ilkeyi. A\Tupa gihenlik ve sa-
\unma kimliginin geliştırılmesi.
transatlantik bağı ve NATO silah-
lı kuvvetlerinin etkinliğinin ko-
runması olarak açıkladı.
Türkiye"nin "ekostrateji*1
ola-
rak adlandırdığı tüm dünyanın ya-
şamsal çıkarlarını dogrudan etki-
le>en zengin su kaynaklan. petrol
yataklan ve doğalgaz kaynakları-
na yakınlıgı nedeniyle özel birko-
numu olduğuna işaret eden Kara-
dayı özetle şunlan söyledi:
"Türkiye. Anadolu topraklan-
nın kendisine sağladığı fevkalade
önemli jeostratejik avantajıyla ki-
lit iilke konumundadır. Güvenilir
ve istikrarlı bir Türkiye'nin 21.
yüzyılda bir enerji köprüsü olma-
sı. Batı'nın menfaatleriyle aynı
>önde paralellik göstermektedir.
Bu durumda Kafkas doğalgazı ve
petrolünün dünyaya Bakû-Cey-
han hattıyla Türkiye üzerinden
ulaşımının sağlayacağı a\antajlar
diğer alternatiflere göre daha faz-
ladır.'"
Karadayı. Rusya ile NATO ara-
sında imzalanan kurucu senedinin
ittifakla federasyon arasındaki
ilişkilere hız kazandıracağını \e
Rusya Federasyonu'nun banş için
ortaklık (BtO) faaliyetlerine daha
aktif olarak katılmasına olanak
sağlayacağını kaydetîi. Kıbns so-
rununda Türk tarafının görmez-
den gelindiğine dikkat çeken Ka-
radayı. bu tavnn iyi niyetli yakla-
şımlan da hüsrana uğrattığını di-
Ie getirdi. Israil ile Türkiye arasın-
daki sa\Tjnma ve egitim işbirligi
faaliyetlerinin benzerlerini diğer
bölge ülkeleri ile de yürütmeye ha-
zır olduklarını anlatan Karadayı.
yıkıcı ve bölücü akımlara sağla-
nan destek nedeniyle "ban ülke-
ler" ile güvenlik alanında işbirli-
ği yapılmasınm mümkün olmadı-
gını \ urguladı. Aşın dinci akımla-
nn. ülkelerin refah ve güvenliğini
olumsuz yönde etkilediğini \ur-
gulayan Karadayı. "LaiÛik ve di-
ni hoşgörü, Türki>e Cumhuriye-
ti'nin temel taşlarından biridir. Di-
ğer ülkelerin bu temel ilkemize
yaklaşımı bizim açımızdan önem-
lidir** diye konuştu.
Sezginde. 1990yılındanbuya-
na ya$anan sıcak çatışmalar. fun-
damentalist gelişmeler. etnik \e
aşın milliyetçi akımlar. terorizm
ve yabancı düşmanlıgının gü\en-
sizlik ve istikrarsızlıgı arttırdıgını
belirtti. Akdeniz \e Ortadogu"da
yükselen aşın ideolojilere dikkat
çeken Sezgin. füze bunalımını
kastederek. •'Eğer komşulanmız.
kitte imha silahlanna sahip olur-
larsa bundan ilk etkilenecek ülke
Türki\e olacaktır" dedi.
Sezgin. köktendincilik konu-
sunda şöyle dedi: "*Bu akım. özel-
likle Akdeniz havzasının güvenliği-
ni tehdit eden önemli bir faktör
olarak karşımıza çıkmakta. de-
mokratik düzenleri temelinden
sarsmavı amaçlamakta. demokra-
tik ve sivil toplumları tehdit etmek-
tedir. Bu nedenle köktendincilik.
banş ve istikran tehükeve düşüren
yıkıcı bir güç oluşturmaktadır."
RP'li Melîh Gökçek înceleniyor
I Baştarafi 1. Sayfada
gönderdigi ve \akıflardan sorum-
lu Devlet Bakanı Metin Gürdere
ile Sanayi Bakanı Yaiun Erez'den
de inceleme başlatmalannı istedi-
gibildirildi. \'ali Şahinoglu'nun.24
Eylül 1994 tanhinde BÇG ile görüş-
tügü ve 8.8.1994 tarihinden itibaren
usulsüz atama. işten atma, harem-
lik-selamlık uygulamaları ile dinci
vakıf. yurt ve okullara beledişeden
yardım yapılması konularının da
aralarında bulunduğu 60 dosyayı
verdiği öğrenildı.
Anakenl Belediyesi'ne baglı 14
şirketin 1 trilyon 376 milyar lira ser-
mayesi bulunduğu saptanırken. Gök-
çek'in. Bâlâ Kuran Kursu, Güdül
Öğrenci Yurdu. Süleymanıye Küllı-
yesi. Güheren Imam-Hatip okulu.
Haymana Kuran Kursu, Çamlıdere
Kuran Kursu'na belediye mallarını
verdiği belgelendi.
Şahınoğlu'nun BÇG'ye sundugu
Gökçek dosyalannm ana başlıklan
şöyle:
- Akit gazetesi. Milli Gençlik Vak-
fı çalışanlannı usulsüz istihdam.
- Altınpark havuzunda haremlık-
selamlık uygulamaları. (Parktakı
heykeller müstehcen bulunarak sö-
küldü).
- Muradiye Vakfı'nın şirketi olan
Tayfur Proje Ltd. Şirketf ne yapılan
usulsüz ihaleler. (Dıni vakıflara kö-
mür \e arsa ayncalığı).
- tş akitlerinin usulsüz feshedil-
mesi. (Belediyede çalışan sol görüş-
lü çalışanlann görev lerine son \ eril-
di. Bazı memurlara yollarda araba
saydınldı.)
- Doğalgaz fiyatlarınm fahiş tu-
tulması (Doğalgaz abonelik ücreti
300 dolara yükseltilirken. kullanım
ücretinde de yasal düzenlemelere ay-
kın olarak fahış fîyatlar öngörüldü.
Cumhuriyet Başsavcılığı'nca kamu
davası açıldı.) (
- ASKt Genel Müdürlüğü'nde Al-
fagaz fırmasına verilen montaj iha-
lesinde usulsüzlük.
- Makam odasına alınan eşyalar-
da ihale usulsüzlüğü.
- Kamu harcama bedelleri öden-
medi.
- Yasal dayanağı olmayan yetki
devri.
- Otomobilciler ve Şoförler Oda-
sı"na baskı yapıldı.
- İlçe belediyelerıne yapılan yar-
dımlar.
- EminÇölaşan'ı tehdit.
Hakkında açılan birçok davadan
"zamanaşımr'yia kurtulan Melih
Gökçek'ın. diğer bazı uygulamaları
da şöyle:
- RP Sıvas Milletvekili Temel Ka-
ramollaoğlu'nun damadının sahibı
olduğu Poyraz Inşaat'a Kocatepe
Otoparkı'nı ve tesislerini yasaya ay-
kın bir şekilde ihalesiz verdi.
- RP Malatya Milletvekili Oğuz-
han .\sUtürk"ün yeğeninin sahibi ol-
duğu ,\ntant şirketine ihalesiz ışler
verildi.
- RP1İ Ş. Urfa Milletvekili tbra-
him Halil Çelik'in akrabalarına
EGO'da işler verildi.
- Erbakan"ın korumalan Sakarya
grubuna 200 milyar tutarında. Anka-
ra'nın eski Belediye Başkanı Meh-
met Altınsm 'un yeğeninin şirketine
300 milyar lira tutannda ış verildi.
- Başkent'in amblemini değiştirir-
ken. gecekondulara kat izni vererek
şehrin görünümünü değıştirirken ye-
şil alanlaramacına aykın kullanıldı.
- Ankara'nın simgesi olan Ataku-
le mevzuata aykın şekilde. Belediye
Meclısi karan olmaksızın değerinın
çok altında satıldı.
- Belediyede çalışan çok sayıda iş-
çi atılırken. belediye hastanesi"nde
çalışan hekimler' hukuk dışı görev-
lendirildi.
'Başkanlık sistemi Türkiye'ye uymaz'
• Baştarafi 1. Sayfada
ülkeler arasındaki aynmı çok iyi tah-
lil etmek gerektiğini söyledi. Meral.
Türkiye'nin uzun yıllar mevcut sis-
temle yönetildiğine dikkati çekerek
şunlan söyledi:
"Ülkemiz, yıllardır yürürlükteki
sisteme alıştı. Böyle bir sistemin de-
ğişmesi ülkemize ne getirir, ne gö-
türür bunu iyi değerlendirmek la-
zım. Başkanlık sistcmi halka çok
iyi anlanlmalı. Çiinkü halk konuyu
henüz kavramış değil. Konu kamu-
oyuna iyi anlatıldıktan sonra, daha
sağlıklı bir sonuç elde edilebilir."
DtSK Genel Başkanı Rıdvan
Budakise başkanlık sisteminin ön-
ce TurgutÖzal. şimdi de Cumhur-
başkanı Süleyman Demirel tarafm-
dan Türkiye'nin gündemine geti-
rildiğini kaydederek, başkanlflc sis-
temi uygulanan ülkelerde. etkin bir
örgütlenme ve iyi işleyen bir dev-
let mekanizmasından söz etmenin
mümkün olmadığını kaydetti. Baş-
kanlık sisteminin tartışılmasına
karşı olmadığını anlatan Budak.
"Demokratikleşmeyi tamamlama-
mış ülkemizde. başkanlık sistemi-
nin çok büyük yarar getireceği ka-
nısında değilim" dedi.
Hak-lş Genel Başkanı Salim Us-
lu da. Türkiye""de başkanlık siste-
minden önce. demokrasi sorunu
olduğunu savunarak, öncelikle de-
mokrasinin üzerindeki gölgelerin.
kamburlann ve ayıplann kaldınl-
ması gerektiğini iddia etti. Demok-
ratikleşme sağlanmadan oluşacak
başkanlık sisteminin. beraberinde
'seçilmiş sultanlığı' getireceğini ile-
ri süren Uslu, sistemi vesayetten
Nickelodeon,
Türkiye'nin çocuklara özel
ilk televizyonu!
kurtararak halkın gücünün öne çı-
kanlmasını istedi. Uslu, evrensel
demokrasi ve hukuk normlannı
orurtmadan sistemde yapılacak bir
değişikliğin, bazı kişileri ve vesa-
yeti güçlendirmekten başka bir so-
nuç getirmeyeceğini kaydetti.
Başkanlık sisteminin demokra-
sinin tam uygulandığı ülkelerde bi-
le sorun olduğunu belirten TİSK
Başkanı Refik Baydur, 'sorun olu-
yor' diye böyle bir aşamaya giril-
memesinin de yanlış olacağını söy-
ledi.
Ecevit'ten
yatırım
çağrısı
KSKXRA (Cumhuriyet
Bürosu)-Başbakan Yardım-
cısı Bülent Ecevit, Batman.
Bingöl ve Bıtlis illerınin
olağanüstü hal yönetimi
kapsamından çıkarılması
karannın saJı günü yapıla-
cak Bakanlar Kurulu top-
lantısına sunulacağını söy-
ledi.
Ecevit. Başbakanlık'ta
kabul ettiği Avrupa Türk
Işadamlan ve Sanayicileri
Demeği (ATİAD) yönetici-
lerine Doğu ve Güneydoğu
Anadolu'ya sağlanan teş-
vikleri anlatarak yatınm
yapma çağnsında bulundu.
Hükümetın üçpartili birko-
alisyondan oluşmasına kar-
şın büyiik bir uyum ve hız
içinde çalıştığını vurgula-
yan Ecevit, hükümetin gö-
rev de kalması halinde özel-
leştirmede büyük mesafe
kat edeceklerini kaydetti.
Avrupa Birliği'yie ilişki-
lere de değinen Ecevit.
•"Türkiye için AB'ye üyelik
yalnızca bir hedef değiL ay-
nı zamanda bir haktır" di-
ye konuştu. AvTupalılann,
Türkiye'nin potansiyelin-
den çekindiğini düşündüğü-
nü anlatan Ecevit. "Yuna-
nistan'a 8-10 milyardolarlık
desteksağlanıyor. O miktar-
da bir destek Türkiye'ye
sağlansa Türkiye'de büyük
bir kalkınma hamlesi ola-
caktır. Onun için bu kaygıla-
n ben ciddiye ahnrvonım"
dedi.
Ecevit. bir gazetecinin
DYP liden Tansu Çillerın
"Seçilmiş hiçbir genel baş-
kan. onbaşı oüna şerefsizüği-
nigöstermedi"sözleriyle il-
gilı sorusunu. "Çok iizücii
birolay " diye değerlendirdi.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
I Baştarafi 1. Sayfada
atama ve tayinlerin tüm çıplaklığıyla ortaya konma-
sıydı.
Bu yapılmadığı gibi, tam tersi bir yaklaşım görü-
yoruz.
Kamuoyu haklı olarak aile atamalarını dilıne do-
ladı. Dikkat edilirse, RP ve DYP'den bu tür atama-
lara olağanüstü muhalefet gelmiyor.
Sadece arada bır kendi adamlarına dokunulur-
sa bozulup, homurdanıyorlar.
Erbakan bir garsonun lller Bankası Yönetim
Kurulu üyeliğine atanmasını bile "espriyle" karşı-
ladı. Belki de içinden. "Bu da bir şey mi, biz kim-
leri nereye atadık" diye düşündü.
Kadrolaşma konusunun iki boyutu var:
- REFAHYOL dönemi.
- Yeni hükümetin yaptıkları.
Kimileri, "Kardeşim eski hükümet ömrünü dol-
duralı üç aydan fazla oldu. Hâlâ o günler mi?" di-
yebilir...
Demesinler...
REFAHYOL'un devlet çarkına verdiği zararın de-
ğil giderilmesi, boyutları bile tam olarak ortaya çı-
karılmış değil.
İki örnek verip, konunun öteki boyutuna geçe-
lim.
Adalet Bakanlığı'nda, dönemin Adaletı Dağıtma
Bakanı Şevket Kazan, geleceğe yönelik de kad-
rolaşma yaptı. Açtığı sınavdayedek listesini deya-
pıp, "Bakanlığa ileride eleman gerekirse bu lıste-
den atama yapılmasını" fermana bağladı.
Kendi dönemleri gözlerıni doyurmadı, geleceğı
de kapatmaya giriştıler.
RP kanadı, devletin kilit noktalarına adam yetiş-
tirmede bilinen yöntemlerin dışında bir de şunu uy-
guladı:
Özellikle dönemin Çatışma ve Sosyal Gerginlik
Bakanı'na bağlı kurumlara RP'li belediyelerin kad-
rolanndan militanlar alındı. Bu kişiler işe başladık-
tan kısa süre sonra Başbakanlık'a yazı yazıldı:
"Kurumumuz özeileştirileceğı için cazıp kılın-
ması bakımından fazla elemanların devletin öteki
kadrolanna geçirilmesi..."
Başbakanlık'ın oluruyla bu kişiler RP açısından
önem taşıyan öteki kurumlara geçirildi...
RP'li belediyelerden RP'li bakanlıklara bağlı ku-
rumlara, oradan devletin kilit noktalarına...
Hilenin bu kadarı şeytanın aklına gelmez...
Yetkili-yetkisiz bu kişilerin çoğu kadrosunun ba-
şında...
BAC'ANAP'...
Kamuoyu bu haksızlıkların gıderılmesini bekler-
ken. yeni hükümetin özellikle ANAP kanadı 1980'li
yıllardaki alışkanlıkla işe girişti...
Devlet kurumları akraba evliliklehyle karşı karşı-
ya. Bir başbakan çıkıyor, koskoca kurumda güve-
necek bir tek bacanağını buluyor.
Bu tutumunda da ısrar ediyor.
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit muhalefet-
teyken öteki partilerin yolsuzluk olaylarının üzeri-
ne gitmemesi konusunda, "YolsuzlukJar dengesi
kurulmuş durumda. Her partinin bir açığı var. Bu
yüzden kimse ötekinin üzehne gidemiyor" demiş-
ti. Şimdi benzer durumu kadrolaşma konusunda
yaşıyoruz. Sağ partiler, iktidarda olsun muhalefet-
te olsun birbirlerini kolladıkları ıçin kadro talanına
ses çıkarmıyorlar.
Kimi bakanlıklarda öylesine kemikleşmiş bürok-
ratlar var ki, neredeyse bakanın yerinde kalıp kal-
mamasında belirleyici olacaklar. Hani bakanın bir
işi varsa, "Hamili bakan yakınımdır" diye kart yaz-
salar yeridir.
Bu çark dışında "ayakta" kalan tek bürokrat ti-
pi, her bakana göre biçimlenebilenler oluyor.
Bu tipler öyle bir kumaş ki, entariyken mayola-
şabiliyor...
Olan da, yağcılığı beceremeyen, işini iyi yapma-
yı tek erdem olarak kabul eden. dürüst bürokrat-
lara oluyor.
Onlar yaya, omurgasızlar kadroya...
Dürüst olmak bir üstte olmayı getirmiyor...
6
İthal rejiın tutmaz'
• Baştarafi 1. Sayfada
rektiğine dikkat çeken
Gençcan. tezinde, "Os-
manlı İmparatorluğu y ı-
kıntüan üzerine inşa edi-
len Türkiye Cumhuriye-
ti tek kişinin devlet haya-
tına egemen olması anla-
yışına tepki olarak doğ-
muştur. Atatürk'e sahip
olan bir toplumda, bir
dönemde dahi başkanlık
rejimi düşünülmemiştir.
Atatürk, bütün kişiliği ve
ağuiığma karşm Meclis
hükümeti sistemini tercih
etmiştir" görüşüne yer
verdi. Gençcan. Türki-
ye'deki siyasi pânilerin
oligarşik bir yapıda ve
değişime kapalı bulun-
duğuna dikkat çekerken.
" Siyasi partilerimiz mev-
cut statükoyu sürdür-
mekteısrarta bir tavır ser-
gilemektedir" görüşüne
yer verdi.
Türkiye'nin üniter bir
devlet olduğunu kayde-
den Gençcan. başkanlık
sisteminin uygulandığı
ABD"-nin federal bir ya-
pıda olduğuna dikkat çe-
kerek şu görüşleri kay-
detti:
"ABD'de uygulanan
başkanlık rejiminin ay-
nen benimsenmesi ola-
naklı değildir. Federal ya-
pı, bir siyasal tercih soru-
nudur. Türkiye'nin için-
de bulunduğu koşullarda
federal biryapılanmasöz
konusu değildir. Bu ko-
şullarda Türkiye'ye özgü
bir başkanlık rej imi oluş-
turulabileceği ifade edile-
bilir."
ABD'de sistemin kilit-
lenmemesi için başkan
ve kongre arasında zo-
runlu bir uyum bulundu-
ğuna dikkat çeken Genç-
can. Türkiye'de ıse siya-
sal uzlaşmanın güçsüz,
uzlaşmaz bir tablo sergi-
lediğine dikkat çekti.
Gençcan, tezinde şu gö-
rüşlere yer verdi:
"Türkiye'de parla-
mentoda birçok siyasal
parti yer alıyor. Başkan-
lık rejiminde heybetli si-
masıyia başkan, bu siya-
sal partiler arasından tek
olarak yükselecektir. Re-
jim bu anlamda siyasal
gövdede bir yarümaya
neden olacaktır. fktidar
Meclis yerine bir kişide
yoğunlaşacakür. Başkan-
lık sistemi ABD dışında
uygulanan ülkelerde ba-
şanlı olmadı. Türki-
ye'nin sorunlan tek renk-
li y ürütme ile çözülemez.
Başkanlık rejimi ülke-
mizde biriken sorunlan
çözmek yerine yeni so-
rıınlar getirecektir."