Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL 1997 ÇARŞAMBA
HABERLER
Kanal 8nın
yayını kesildi
• TV Servisi - Kanal
6"nın. Türk Telekom'a olan
borcunu sekız aydır
ödememesi nedeniyle
kablolu TV'deki yayını
kesildi. Türk Telekom'dan
bir yetkili. kablolu TV'deki
kanallann a\da ödemesi
gereken 480 milyon TL'yi
Kanal 6'nın sekiz aydır
ödemediğini söyledi.
Toplam borcunun 3 milyar
TL'nın üzennde olduğunu
belirten yetkili, bu parayı
ödediği anda Kanal 6
yayınlannın yeniden
kablolu TVden \erilmeye
başlanacağını da sözlerine
ekledi.
İşçil
maaş
erin
sorunu
• OSMANIYE (LBA) -
Adana"da Osmanıye
Hasanbeyli Beledıyesi'nde
çalışan 27 işçinın 21 aydır
maaşlannı alamadıklan
ortaya çıktı. Hizmet-lş
Sendikası Osmanıye Şube
Başkanı Nıhat Abalı.
işçilerin 1994 yılından bu
yana sosyal haklardan
yoksun olduklannı
belirterek, Hasanbeyli
Belediye Başkanı'nı bu
konuya karşı duyarlı olma\a
çağırdı.
Sendikacıya
işkence
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Tiirk-lş, Petrof-İş
Sendikası Yanmca Şube
Başkanı Ali Buğdaycf nın,
18 Eylül perşembe günü
sendikal çalışmalar
nedeniyle gözaltına
alınarak, Körfez
Karakolu'nda işkence
gördüğü bıldinldi. Türk-
lş'ten yapılan açıklamada.
"Ülkemizde. basın
emekçilerinden
sendikacılara uzanan bu tür
şiddet eylemlen \e baskılar,
Türkiye Cumhunveti'nin
anayasasında ifadesıni bulan
demokratık. laık. sosyal
hukuk devleti anlayışına ters
düşmekte ve başta emniyet
güçleri olmak ûzere
devletimizın organlanna
karşı otan-güvent -"
sarsmaktadır" denildı
Milli Savumna'da
işçi kıyımı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk Harb-lş
Sendikası Genel Başkanı
lzzet Çetin. Milli Savunma
BakanlığTna bağlı
işyerlerinde ışten
çıkarmalann yoğunlaştığını.
böylece sendikal hareketin
etkısız kılınmaya
çalışıldığını bildirdi. Işten
çıkarmalann olduğu
dönemde işçı % e memur
alımlan yapıldığına dikkat
çeken Çetin. gerçekJeştirilen
işten çıkarmalarda
yürürlükteki toplusözleşmc
hükümlerinin
uygulanmadığını \nrguladi.
Gazeteci
Şahan'ın vefatı
• ANKARA (AA) -
Geçirdıği kalp knzı sonucu
önceki gün yaşamını yitiren
Başbakanlık Müşaviri.
Gazeteci Hasan Şahan
bugün Ankara'da toprağa
verilecek. Şahan için ılk
tören. Anadolu Ajansı
Genel Müdürlüğü'nde saat
11.00'deyapılacak.
Şahan'ın cenazesı. AA'dan
sonra götürüleceğı Maltepe
Camıi'nde. öğle namazını
müteakiben kılınacak
cenaze namazının ardından
Karşıyaka Mezarlığı'nda
toprağa verilecek.
Şevki Yılmaz'a
toplu dava
• ANKARA (AA) - TBMM
Başkanı Mustafa Kalemli ve
Başbakan Mesut Yılmaz'ın
da aralannda bulunduğu.
parlamentoda 18. dönem
ANAP millenekili olarak
görev yapan
milletvekıllerinden 8rinın.
özel bir televizyon
kanalındaki konuşmasında
kişilik haklanna hakaret
ettiği gerekçesıyle. Rıze
Bağımsız Mılletvekilı Şevkı
Yılmaz hakkında açtıklan
toplam 40 milyar 500
milyon liralık manevi
tazminat davası başladı.
Ankara 13. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nde görülen
davanın dünkü
duruşmasında mahkeme
hâkimi, RTÜK'ten kasetinin
kopyasının, konuşmanın
yayımlandığı Kanal D'den
ise kasetlenn asıllannın
istenmesine karar vererek.
duruşmayı erteledi.
işkence sanığı, kurbaniylayüzleşecek
Adana 2. Ağır Ceza Mahkemcsi Terörk
Mücadele(TE\I) Şubesi'ndeişkence gör-
düğünii öne süren Songül Yıldız'ı kendi-
sine işkence yapan iki polis memunıyla
yüzleştirme karan aldı. Geçen yü kutla-
nan 8 Mart Dûnya Kadınlar Günü son-
rasında PTT Evleri karakolundaki po-
lisler tarafindan TE.VTe götürülen Vıl-
dız. dunışmada, TEM'de kendisine bazı
fotoğraflar gösterildiğini ve işkence>apü-
dığıru anlattı. Duruşmayı 20 Ekim 1997
tarihineerteleyen2. AğırCeza Mahkeme-
si Başkanı E> üp karataş da. gelecek otu-
rumda sanık polisler Nezih Karakuş ve
Ahmet Seçkin ik Songül Yüdız'ı yüzleş-
tireceğini belirtti. Songül Yıldız, sanıkla-
n teşhis ederse ve mahkeme üyeleri ikna
olursa iki polis, TCK'nin "cürüm söviet-
mek için işkence etmek ya da ha> siyet kı-
ncı davranışta bulunmak" gerekçesiy le 5
yıla kadar ağır hapis. aynca meslekten
geçici veya sürekli biçimde uzaklaşünl-
ma cezasuıa çarpbnlabilecek.
(Fotoğraf: CUMHURlYET)
Çiftehavuzlar
operasyonu
davası
Kayseri'de
KEREMILGAZ
Çiftehavuzlar'da 1992'de 3
kişinin öldürüldüğü Dev-Sol
operasyonu davasında
aralannda İbrahim Şahin. Reşat
Akay ve Ayhan Çarkın'ın da,
bulunduğu samklarla ilgili dava
da Istanbul dışına gönderildı.
Böylece Istanbul'dan
"güvenlik" gerekçesiyle
kaçınlan dava sayısı 4'e ulaştı.
Çiftehavuzlar'da
gerçekleştirilen ve sabaha kadar
süren operasyon sonucu özel
harekât timi polislerince
öldürülen Sebahat Karataş,
Taşkın Usta ve Eda Yüksel'le
ilgili dava Kadıköy 2. Ağır
Geza Mahkemesi'nde
açılmıştı. Dönemin Terörle
Mücadele Şubesi Müdürü Reşat
Altay, Özel Harekât Dairesi
Başkanı lbrahim Şahin ve
Susurluk olayından sonra adı ön
plana çıkan Ayhan Çarkın'ın da
aralannda bulunduğu
sanıklann, "faili belirsiz
şelrîlde birden fazla kişryi
savunmasız şartlar içinde kasten
öJdürmek" suçundan
yargılandıklan davada, Kadıköy
2. Ağır Ceza Mahkemesi,
polislerin yargılandıği diğer
davalardaki gibi dosyayı "kamu
güvenliği bakımından" Kayseri
Ağır Ceza Mahkemesi'ne
gönderdi.
CHP'li Adnan Keskin, Karadeniz'de Güneydoğu'dan ders alınması gerektiğini söyledi
'Köy koracuhığu yanlış'ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - PKK'nin küçük sızmalar
gerçekleştırdiğı Doğu Karade-
niz'deki yoğun silahlanma ve ko-
ruculuk uygulamasına karşı çı-
kan CHP, bölgeye heyet gönder-
di. CHP Genel Sekreteri Adnan
Keskin. devletin Güneydoğu'da
yaptığı >anlışj, Karadeniz'de yi-
neiememesi gerektiğini söyledi.
CHP Grup Başkanvekilı Onder
Sav da. Karadeniz'de de korucu-
luk uygulamasınm başlatılması-
nın yapılacak en büyük yanlış
olacağını dile getirdi.
CHP Genel Sekreteri Adnan
Keskin, Cumhuriyet'e yaptığı
açıklamada, bölgeye incelemeler
yapmak üzere bir heyet gönder-
diklennı bildirdi. Keskin, Susur-
luk davasının bir numaralı sanı-
ğı eskıjstihbarat Daıre Başkan
Vekilı İbrahim Şahinın tutuk-
landıktan sonra PKK'nın Kara-
deniz'e yayıldığmın söylenme-
sinden rahatsız olduğunu belir-
terek DYP Genel Başkanı Tansu
Çiller'in de "İbrahim Şahin içe-
riye girdi, PKK İç Anadolu ve
Karadeniz botgesineyayıldı" söz-
lenne dikkat çektı. Keskin. "Şim-
di bu değeıiendirmeler gerçekten
üzerinde durulması gereken, tar-
öşma götüren değertendirmeler"
dedı.
Yapılan en büyük yanlışın işin
tekrar koruculara havale edilme-
sı olduğunu kaydeden Keskin
şöyledevametti:
"Eğer Karadeniz bölgesinde
Ordu tarafında PKK'nin bir sız-
ması söz konusuysa, devlette sa-
yılan da mahdut olan bu PKK
eylemcilerini çok rahat bir şekü-
de kendi kuvvetleriyle enterne
edebiiecek bir dunım söz konusu-
dur. Anıa bu konuda dev let resmi
güvenlikgüçlerini devreye sokma
anlayışını bir kenara bırakarak,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da
yanüşlığı uygulamanm niyet dışı-
na çıkmış koruculukanlaytşını bu
bölgeye aktanyor. Yapıhnası gere-
ken, koruculuk uygulaması değiL,
devletin o bölgede ciddi güvenlik
güçlerini arttırması gerekiyorsa,
tesisat bakımından takviye etme-
si gerekiyorsa devletin resmi gü-
venlikgücü mensuplanyla gerek-
ti tedbjrj almasıdjrC *.
Keskin, aynca iki çocuğun
ölümüne neden olan özel tim ça-
lışmalannın da dikkat çekici ol-
duğunu söyledi. Keskin, "PKK
müitanlan ohnası mümkün ol-
mayan,ellerinde ışıklany la fener-
leriyle yolda yürüyen, bir iki da-
kika geçmesinden sonra ikinci ci-
pin gelip orada bir ikaz bir uyan
yapmadan ateş açmasının üzerin-
de önemlice durulması gereki-
yor" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Ön-
der Sav da, PKK'nin İç Anado-
lu'ya uzanmak. Karadeniz'e açıl-
mak istedığinin yaklaşık 1.5-2
yıldır bilındığini savunarak, is-
tihbaratın yeterli miktarda çalış-
madığını, bu nedenle de gerekli
önlemin alınamadığını söyledi.
Sav,"Burada ciddi bir ihmal \ar
benim gördüğüm kadanyla" de-
di. Sav, Karadeniz'de gönüllü ko-
ruculuk adı altında baslatılarak
paralı koruculuk sistemine geçil-
mesinin çok yanlış olacağını söy-
ledi.
Cindoruk. Bayındırlık
ve İskân Bakanı Yaşar
Topçu'nun. Anadolu
Kuhıbü'nde garsonluk
yapan ,\li Cebeci'yi
lller Bankası Yönetim
Kunılu'na atamasıyla
ilgili olarak,
"Atamalan
değerlendirmekten
bıküm. Yetenekli bir
garson olabilir. Eğitinı
düzeyi musaitse
garsonluk yapması
önemli değiL Bizinı
daha çok siyasi
tayinlerden
rahatsızlığıraız var"
dedL(AA)
Cindoruk:Atamalan değeHendirmekten bıktını
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP
Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk "ar-
palık" olarak değerlendirilen KİT'lerin yö-
netim kurulu üyelikleri başta olmak üzere
kamu kurum ve kuruluşlanna partizanca
yapılan atamalara tepki gösterdi. Cindo-
ruk, son olarak Bayındırlık Bakanı Yaşar
Topçu'nun tller Bankası Yönetim Kuru-
lu'na gerekli koşullardan uzak "garson
hemşeri"sini atamasıyla ilgili olarak, "Ata-
malan değerlendirmekten bıktım'" diye
konuştu. DTP Başkanhk Divanı, Cindo-
ruk'un başkanlığında dün toplandı. Cindo-
ruk, toplantı öncesi yaptığı açıklamada, 30
Kasım 1997 tarihinde nüfus sayımının ya-
pılacağını anımsattı.
Cindoruk. seçimle ilgili düzenlemeleri
ıçeren yasada gerçekleştirilecek değışik-
likle >Tirtdışındaki yurttaşlann da oy kul-
lanmalannın sağlanması gerektiğini söyle-
di. Meclis'e, Nüfus Tespıt Yasası'na 2 ye-
ni madde eklenmesi için öneri götürecek-
lerini belirten Cindoruk. bütün sıyası par-
tilerin bu konuya destek vermesi gerekti-
ğini vurguladı.
Yurtdışındaki yurttaşlann yapılacak dü-
zenlemeyle "mektupla oy" kullanabilece-
ğini belirten Cindoruk şunlan söyledi: "Bu
şeknyle seçim yapıhrsa anayasaya aykın bir
seçim olur. Yüksek Seçim Kuriılu Başkanı
ile görüştfim. Onlar. yurtdışındaki vatan-
daşlann kütüğe kaydı için fornı bile hazır-
lamışlar. Düzenlemekr. 30 Kasım'a yetiş-
mese bile. 1 aylık süre ile bu eksildikler gi-
derilir. DTP olarak nüfusla ilgili kanuna 2
ek madde eklenmesini önereceğiz. Türtrî-
ye'de 37-38 milyon seçmen olduğunu var-
sayarsak,yüzde8"lik bir vatandaşumzınoy
hâkkı elinden alınmış olur."
SIFIBLNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
Türkiye, 12 Eylül sonrası katı
merkeziyetçi bir devlet yapısına
mahkûm edildi. Zaten merkezi-
yetçi ve bürokratik olan sistem,
12 Eylül'le katmerli hale geldi.
Her baskıcı rejimde olduğu gi-
bi, önce üniversiteler ve genç-
lik hedef alındı. Üniversite genç-
liğınin ve öğretim üyelerinin
akademik ve idari özgürlükleri
alabildiğıne kısıtlandı.
Gençlerin örgütlenmesinin
önüne inanılmaz engeller çıka-
rıldı. Aynı baskılar öğretim üye-
lerıne de uygulandı. Akademis-
yenler arasında cuntaya bağlı-
lık temelinde değerlendirmeler
önplana çıkarıldı. YÖK Yasa-
sı'nın çıkanlmasıyla birlikte bir-
çok değerli bılim adamının gö-
revine son verildi. Askeri yöne-
tim yanlıları, üniversitelerin ve
fakültelerin yönetimine getirildi.
Yağcıların yönetimine geçen
ünıversıtelerde, cuntacı gene-
rallere fahri doktorluk unvanla-
rı dağıtıldı. Üniversiteler bilim
yuvası olmaktan çıkanlıp birer
medreseye dönüştürüldü. YÖK
12 Eylül Karakollanndan YÖK
başkanlan ve bazı üniversitele-
rin rektörleri, kendilerini bilim in-
sanı olarak değıl de cuntanın
üniversitedeki komutanlan ola-
rak görüp ona göre davrandılar.
Meslektaşlannı, siyasi görüşle-
ri nedeniyle ihbar ettiler, zaman
zaman kariyer hırsıyla siyasi ol-
mayan aynlıklara bile siyasi kı-
lıf uydurup etkinliklerini arttır-
maya çalıştılar.
Oğrencilerini, meslektaşlannı
ihbar eden, yönetim yağcısı bir
azınlık, üniversiteleri perişan et-
ti. Bilim düzeyi geriledi, akade-
mik çalışma durdu, yaratıcılık
neredeyse sıfıra indirildi. Üni-
versite öğretim üyeleri, Türki-
ye'nin birçok kritik döneminde
demokrat ve dirençli tutumla-
nyla etkili bir ağırtık oluşturmuş-
lardı. 12 Eylülcüler işte bu di-
rençli tutumu kırmayı hedefledi-
ler. YÖK'ü de bu amaçla kurdu-
lar.
Mersin Üniversıtesi'nden ve
Kıbns'ın Yakın Doğu Üniversite-
si'nden yükselen ses, 'Artıkye-
ter' anlamına geliyor. Siyasi par-
tilerin ve parlamentonun hiç
ses çıkarmadığı YÖK Yasası'nı
ve onun uygulayıcılannı redde-
diyorlar.
Bu sesler iyiye işaret. Düne
kadar öğretim üyeleri ve öğren-
ciler düzeyinde gösterilen tep-
kiler, son eylemlerle üniversite
çapındatepkileredönüştü. Üni-
versitelerimizin değerli öğretim
üyeleri, kapıkulu sistemine so-
nunda kendi kurumlanyla birlik-
te başkaldırdılar.
KKTC Yakjn Doğu Üniversite-
si Rektörü Dr. Suat Günsel'le
telefonda konuştum, çok dert-
liydi. YÖK Başkanı Profesör
Kemal Gürüz'e sorunlan anlat-
mak amacıyla yazdığı mektu-
bun başına gelenleri anlattı. Gü-
rüz, Günsel'in mektubunu he-
men Kıbns'taki Türkiye Büyü-
kelçisi'ne fakslamış. Kurum içi
yazjşma nitelığindeki özel mek-
tup, sonunda Rauf Denktaş'ın
önüne gitmiş. Rektör Günsel bu
mektubunda, Gürüz'ün yetkile-
rini aşarak kendilerine yönelik
baskıcı ve engelleyici tutumunu
eleştiriyor ve Gürüz'ü hukuka
uygun davranmaya çağırıyor.
Gürüz, Günsel'in mektubuna
karşılık Yakın Doğu Üniversite-
si'ni ÖSYM Sınav Kılavu-
zu'ndan çıkarmakla tehdit edi-
yor. Bu yolla Türkiye uyruklu öğ-
rencilerin Kıbrıs'a gitmelerinin
önünü keserek bu üniversiteyi
yok edeceği mesajını veriyor.
Nisan ayında bir grup gaze-
teci arkadaşla birlikte Yakın Do-
ğu Üniversitesi'ni ziyaret etmiş-
tik. Kıbrıs'a yapılan bu bilim ya-
tırımının çok anlamlı olduğu
oraya gidince daha iyi anlaşılı-
yor. Kıbnslı olan Dr. Suat Gün-
sel, elindeki bütün olanaklan bu
bilim kurumuna yatırmış. İyi de
etmiş. Kıbns'ın Türk kesiminin
önemli çıkış yollanndan birisi-
nin burayı eğitim merkezi hali-
ne getirmek olduğu görülüyor.
Kıbns'ın önünde iki ekonomik
seçenek var, birisi kumamane,
diğeri üniversite. İşte bu yüzden
buradaki üniversitelerin yaşa-
ması ve yaşatılması çok önem-
li.
YÖK, her yere uzandığı gibi
Kıbns'a da uzanıyor ve yasalar-
da olmayan yetkilerini kullana-
rak aklınca buradaki okullan hi-
zaya sokuyor. YÖK Yasası za-
ten yeterince bilimsel özgüriü-
ğü ve yaratıcılığı köreltiyor, üni-
versitelerin birer devlet dairesi-
ne dönüşmesine neden oluyor.
Bu yetmiyor, yasalann da öte-
sindeyetkilerte, müdahalelerde
bulunuluyor.
Üniversitelerin kurum olarak
YÖK baskısına tepki gösterme-
leri anlamlı. 12 Eylül'ün bu ku-
rumunu da yeni baştan ciddi
ciddi sorgulamalıyız. Gönlümüz
bilimsel ve idari özerklik isteyen
üniversitelerte birlikte. Desteği-
miz onlara.
GLOBAIJM3IJTİKÜLTÜB
ERGİN YILDIZOĞLU "
»-
Kükreyen Kaplanlar
ve Şaşkın ÖrdeklerAsya Kaplanlan, yıllardır küreselleşmenin gerekleri-
ni yerine getırdikleri için uluslararası yatınmcılann göz-
bebeği oldular. Bu ülkelerin liderleri de, baskı ve terö-
rü "Asyalı değerter" kavramı altında, başanlannın
önemli bir bıleşeni olarak, demokrasi ve ınsan haklan-
na karşı büyük bir ıddıayla savundular. Şimdi mali pi-
yasalann hışmına uğradıktan ve "yükselen piyasalaf
yerini "Asya mucizesinin sonu mu?" tartışmalanna bı-
raktıktan sonra bu ülkelerin liderleri ortalıkta birer şaş-
kın ördekgıbıdolaşıyoriar. "Hersöyleneniyaptık. Şim-
di bize ne oldu?"
Geçen hafta sonu Hong-Kong'da, 180 ülkeden ban-
kacı ve maliyecileri bir araya getiren IMF-Dünya Ban-
kası yıllık ortak toplantısı bu şaşkınlığın çarpıcı örnek-
lerine sahne oldu. Uluslararası bankacı ve maliyeciler,
Malezya Başbakanı Mahatir Muhammed'ın, "Döviz
ticareti gereksızdir ve ahlaka aykmdır, yasaklamak ge-
rekir. Dövız tıcaretine ihtiyacımız yok. Yalnızca gerçefc
ticareti finanse etmek için krediye ihtiyacımız var"...
"Biz şımdi Güneydoğu Asya 'da yabancı sermayedeh
fena halde korkuyonjz..." (International Herald Tribu-
ne, 22.09.97) ifadelerini hayretler içinde dinlediler. Er-
tesi gün Malezya parasıringitt,yeni bir rekor düşüş ya-
şadı. Kuala Lumpur borsası yüzde 4 deger kaybetti (As-
sociated Press, 22.09.97).
Çinli, Malay. Hintli gibi etnik gruplardan ve Müslüman
ve Hindu dınlerinden oluşan bir mozaık Malezya. Bo-
zuk gelir dağılımının ve etnik çelişkilenn bu mozaiği
parçalaması yıllardır, Mahatir Muhammed'in baskıcı
rejimi, bol yabancı para ve "Wawasan 2020" (2020'de
ABD ve Avrupa'yı geçme projesi) gibi rüyalarla enget-
lendi. Geçen haziranda Tayland'da başlayan ve hızla
bölgeye yayılan mali kriz, Malezya'yı da etkilemeye
başlayınca, Mahatir Muhammed'ın, halkın gözünü bo-
yamak ve kendi egosunun boyunu sergıtemek ıçın gi-
riştiği en yüksek bına, en uzun tünel, en büyük baraj,
en modem havaalanı gıbı projelerin mali kaynağı ku-
rudu. Bunun üzerine Mahatir, tüm çok bilmiş diktatör-
ler gibi kendine bir yabancı düşman bulmakta gecik-
medi: uluslararası fon yönetıcısı ve döviz spekülatörü
Soros. Mahatir'in Soros'la ideolojik bir sorunu da var-
dı. Soros son yıllarda serbest piyasa ekonomisinin yı-
kıcı etkilerini eleştiren, kontrolsüz küreselleşmenin teh-
likelerine dikkatı çeken, ama en önemlisi, Malezya gi-
bi baskıcı toplumlan hedef alan, 'aç/fc toplum'u savu-
nanyazılanyladikkatiçekmişti. Mahatir'egörekrizınkö-
keninde ırkçı Batılılann Asya mucizesini çekememesi
yatıyordu: "40 yıl uğraş didin, sonra Soros gıbi bol pa-
ralı bir moron gelıp her şeyı yıksın" (Ajans France
Press, 22.09.97).
Mahatir'in IMF-Dünya Bankası toplantısında yaptığı
çıkış üzerine, Soros kendisine yöneltilen eleştirilere ce-
vap vermeye başlayınca son yıllann en ilginç küresel-
leşme tartışması yaşandı. Soros, Mahatir'in kendi ha-
talannı örtmek için bir günah keçisı aradığına işaret et-
tikten, krizin tam orta yerinde, döviz piyasalanna iliş-
kin bu tür müdahalelerin çok tehlikeli sonuçlar yarata-
bileceği konusunda uyanda bulunduktan sonra Maha-
tir için, "Nereye çarpacağı bellı olmayan serseri ma-
yın", "Ciddiye alınmamalıdır", "Bu adam kendiülkesi
için birbeladır" (Financial Times, 22.09.97) ifadeleri-
ni kullandı ve ekledi, "Malezya 'da basın seıpestpfeay-
ti'i yapına kalmşzdı" (WP
) ,
Mahatir'in şaşkınlığı ve hezeyanlan yanı sıra, So-
ros'un çok ilginç tespitleri oldu tartışma sırasında. So-
ros, "Mali pıyasalar ve özellıkle uluslararası mali piya-
salardoğalan gereğiistıkrarsızdır"... "Bugünkü yükse-
lişin birçöküşle sonuçlanmayacağına kimse beniinan-
dıramaz" dedıkten sonra ekliyor, "Mali piyasalar anla-
yışımıza egemen olan teorinin temelden yanlış olma-
sıyüzünden, bu çöküşriskidaha da artıyor"... "Bugün-
kü ekonomik teori, hatalı birdenge kavramı üzerine ku-
rulmuştur... Bana göre bu kavram tümü ile uygunsuz-
dur, mali piyasalann dengeye gelmesi diye bir şey söz
konusu değildir". Soros'a göre, "Piyasalar kendi hali-
ne bırakılmalıdır dıyen 'laissez faire' tehlikeli bir anla-
yıştır"... "Bugünün küreselleşmiş kapitalistsistemian-
cak, eksikliklerini sürekli düzelten ve sınıriayan bilinçli
ve ısrariı çabalarla ayakta tutulabılir" (Reuters,
21.09.97). Soros'a göre istikran sağlamanın en iyi yo-
lu, "iç pıyasada bır dennlik sağlayabilecek olan iç ta-
sarruflan güçlendirmektır" (WP, 22.09.97).
IMF ve Dünya Bankası'nın dayattığı neo-liberal po-
litikalara, küreselleşmeye ve bu yolla gelecek yabancı
sermayeye bel bağlayanlar ve bir zamanlar Asya Kap-
lanlan'nın yaptığı gıbi parasını dolara bağlamayı plan-
layanlar için bu tartışmadan çıkanlacak bazı derslerol-
sagerek.
IDEF 97 basladı...
Silah devleri ,
görücüye çıkti
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - IDEF'97.
Türkiye'nin dev silah pa-
zan pastasından pay alma
yanşına giren Rusya ile
batılı firmalann gö\de
gösterisine sahne oldu.
Türkiye'nin, Güney Kıb-
ns'a sattığı S-300 fuzele-
ri nedeniyle gerginlik ya-
şadığı Rus savunma fır-
malannın standlan yoğun
ilgi gördü.
IDEF'97 Fuan dün Eti-
mesgut'taki Türkkuşu te-
sislennde düzenlenen tö-
renle başladı. Törene.
Cumhurbaşkanı Vekili ve
TBMM Başkanı Mustafa
Kalemli, Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Ismail
Hakla Karadayı. Başba-
kan Yardımcısı ve Milli
Savunma Bakanı İsmet
Sezgin, Başbakan Yardım-
cısı Bütent Ecevit, Kara
Kuvvetleri Komutanı Or-
general Hüseyin Kıvnkoğ-
lu, Denız Kuvvetleri Ko-
mutanı Oramiral Salim
Dervişoğlu, Hava Kuvvet-
leri Komutanı Orgeneral
İlhan Kıhç, Jandarîna Ge-
nel Komutanı Orgeneral
Fikret Özden Boztepe,
millervekıllen, büyükelçi-
ler ve askeri ataşeler katıl-
dı.
Türkiye'nin taaruz he-
likopteri ve ana muharebe
tankı ortak üretim projele-
rinden iştahlan kabardığı
gözlenen aday Rus ve Ba-
tılı firmalann kendi ürün-
lerini fuar alanında görü-
cüye çıkardılar. Fransız
Giat firması Leclerc,
Amenkan General Dyna-
mics Abraams M1A2.
Dassault kıtalararası Fal-
cone 2000 jet uçağını ta^
nıttı. Türkiye'nin taarruz
helikopteri projesinde ya-
nşan fırmalar arasında y-
er alan Alman-Fransız or-
tak şirketi Eurocopter'in
Tiger, Rusya'nın Rostvef-
tol Bosna'da BM Banş
Gücü'nde görev yapan
ağır nakliye helikopteri
M1-26T ile uçuş göstenşi
yaptı. •]
Türkiye'nin Güney
Kıbns'a sattığı S-300 fu-
zeleri nedeniyle gerginlik
yaşadığı Rus savunma fir-
malannın standlan en faz-
la ilgi göreni oldu. Rus-
ya'nın S-300'ler konusun-
da Türkiye'nin duyarlıh-
ğını göz önüne alarak
Rumlara sattıklan bu fü1
-
zeleri Ankara'daki fuarda
maket şeklinde dahi teşhir
etmemeye özen gösterdik-
leri gözlendi.