25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Kanal 8nın yayını kesildi • TV Servisi - Kanal 6"nın. Türk Telekom'a olan borcunu sekız aydır ödememesi nedeniyle kablolu TV'deki yayını kesildi. Türk Telekom'dan bir yetkili. kablolu TV'deki kanallann a\da ödemesi gereken 480 milyon TL'yi Kanal 6'nın sekiz aydır ödemediğini söyledi. Toplam borcunun 3 milyar TL'nın üzennde olduğunu belirten yetkili, bu parayı ödediği anda Kanal 6 yayınlannın yeniden kablolu TVden \erilmeye başlanacağını da sözlerine ekledi. İşçil maaş erin sorunu • OSMANIYE (LBA) - Adana"da Osmanıye Hasanbeyli Beledıyesi'nde çalışan 27 işçinın 21 aydır maaşlannı alamadıklan ortaya çıktı. Hizmet-lş Sendikası Osmanıye Şube Başkanı Nıhat Abalı. işçilerin 1994 yılından bu yana sosyal haklardan yoksun olduklannı belirterek, Hasanbeyli Belediye Başkanı'nı bu konuya karşı duyarlı olma\a çağırdı. Sendikacıya işkence • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tiirk-lş, Petrof-İş Sendikası Yanmca Şube Başkanı Ali Buğdaycf nın, 18 Eylül perşembe günü sendikal çalışmalar nedeniyle gözaltına alınarak, Körfez Karakolu'nda işkence gördüğü bıldinldi. Türk- lş'ten yapılan açıklamada. "Ülkemizde. basın emekçilerinden sendikacılara uzanan bu tür şiddet eylemlen \e baskılar, Türkiye Cumhunveti'nin anayasasında ifadesıni bulan demokratık. laık. sosyal hukuk devleti anlayışına ters düşmekte ve başta emniyet güçleri olmak ûzere devletimizın organlanna karşı otan-güvent -" sarsmaktadır" denildı Milli Savumna'da işçi kıyımı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Harb-lş Sendikası Genel Başkanı lzzet Çetin. Milli Savunma BakanlığTna bağlı işyerlerinde ışten çıkarmalann yoğunlaştığını. böylece sendikal hareketin etkısız kılınmaya çalışıldığını bildirdi. Işten çıkarmalann olduğu dönemde işçı % e memur alımlan yapıldığına dikkat çeken Çetin. gerçekJeştirilen işten çıkarmalarda yürürlükteki toplusözleşmc hükümlerinin uygulanmadığını \nrguladi. Gazeteci Şahan'ın vefatı • ANKARA (AA) - Geçirdıği kalp knzı sonucu önceki gün yaşamını yitiren Başbakanlık Müşaviri. Gazeteci Hasan Şahan bugün Ankara'da toprağa verilecek. Şahan için ılk tören. Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü'nde saat 11.00'deyapılacak. Şahan'ın cenazesı. AA'dan sonra götürüleceğı Maltepe Camıi'nde. öğle namazını müteakiben kılınacak cenaze namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Şevki Yılmaz'a toplu dava • ANKARA (AA) - TBMM Başkanı Mustafa Kalemli ve Başbakan Mesut Yılmaz'ın da aralannda bulunduğu. parlamentoda 18. dönem ANAP millenekili olarak görev yapan milletvekıllerinden 8rinın. özel bir televizyon kanalındaki konuşmasında kişilik haklanna hakaret ettiği gerekçesıyle. Rıze Bağımsız Mılletvekilı Şevkı Yılmaz hakkında açtıklan toplam 40 milyar 500 milyon liralık manevi tazminat davası başladı. Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü duruşmasında mahkeme hâkimi, RTÜK'ten kasetinin kopyasının, konuşmanın yayımlandığı Kanal D'den ise kasetlenn asıllannın istenmesine karar vererek. duruşmayı erteledi. işkence sanığı, kurbaniylayüzleşecek Adana 2. Ağır Ceza Mahkemcsi Terörk Mücadele(TE\I) Şubesi'ndeişkence gör- düğünii öne süren Songül Yıldız'ı kendi- sine işkence yapan iki polis memunıyla yüzleştirme karan aldı. Geçen yü kutla- nan 8 Mart Dûnya Kadınlar Günü son- rasında PTT Evleri karakolundaki po- lisler tarafindan TE.VTe götürülen Vıl- dız. dunışmada, TEM'de kendisine bazı fotoğraflar gösterildiğini ve işkence>apü- dığıru anlattı. Duruşmayı 20 Ekim 1997 tarihineerteleyen2. AğırCeza Mahkeme- si Başkanı E> üp karataş da. gelecek otu- rumda sanık polisler Nezih Karakuş ve Ahmet Seçkin ik Songül Yüdız'ı yüzleş- tireceğini belirtti. Songül Yıldız, sanıkla- n teşhis ederse ve mahkeme üyeleri ikna olursa iki polis, TCK'nin "cürüm söviet- mek için işkence etmek ya da ha> siyet kı- ncı davranışta bulunmak" gerekçesiy le 5 yıla kadar ağır hapis. aynca meslekten geçici veya sürekli biçimde uzaklaşünl- ma cezasuıa çarpbnlabilecek. (Fotoğraf: CUMHURlYET) Çiftehavuzlar operasyonu davası Kayseri'de KEREMILGAZ Çiftehavuzlar'da 1992'de 3 kişinin öldürüldüğü Dev-Sol operasyonu davasında aralannda İbrahim Şahin. Reşat Akay ve Ayhan Çarkın'ın da, bulunduğu samklarla ilgili dava da Istanbul dışına gönderildı. Böylece Istanbul'dan "güvenlik" gerekçesiyle kaçınlan dava sayısı 4'e ulaştı. Çiftehavuzlar'da gerçekleştirilen ve sabaha kadar süren operasyon sonucu özel harekât timi polislerince öldürülen Sebahat Karataş, Taşkın Usta ve Eda Yüksel'le ilgili dava Kadıköy 2. Ağır Geza Mahkemesi'nde açılmıştı. Dönemin Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Reşat Altay, Özel Harekât Dairesi Başkanı lbrahim Şahin ve Susurluk olayından sonra adı ön plana çıkan Ayhan Çarkın'ın da aralannda bulunduğu sanıklann, "faili belirsiz şelrîlde birden fazla kişryi savunmasız şartlar içinde kasten öJdürmek" suçundan yargılandıklan davada, Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi, polislerin yargılandıği diğer davalardaki gibi dosyayı "kamu güvenliği bakımından" Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. CHP'li Adnan Keskin, Karadeniz'de Güneydoğu'dan ders alınması gerektiğini söyledi 'Köy koracuhığu yanlış'ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - PKK'nin küçük sızmalar gerçekleştırdiğı Doğu Karade- niz'deki yoğun silahlanma ve ko- ruculuk uygulamasına karşı çı- kan CHP, bölgeye heyet gönder- di. CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin. devletin Güneydoğu'da yaptığı >anlışj, Karadeniz'de yi- neiememesi gerektiğini söyledi. CHP Grup Başkanvekilı Onder Sav da. Karadeniz'de de korucu- luk uygulamasınm başlatılması- nın yapılacak en büyük yanlış olacağını dile getirdi. CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, bölgeye incelemeler yapmak üzere bir heyet gönder- diklennı bildirdi. Keskin, Susur- luk davasının bir numaralı sanı- ğı eskıjstihbarat Daıre Başkan Vekilı İbrahim Şahinın tutuk- landıktan sonra PKK'nın Kara- deniz'e yayıldığmın söylenme- sinden rahatsız olduğunu belir- terek DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in de "İbrahim Şahin içe- riye girdi, PKK İç Anadolu ve Karadeniz botgesineyayıldı" söz- lenne dikkat çektı. Keskin. "Şim- di bu değeıiendirmeler gerçekten üzerinde durulması gereken, tar- öşma götüren değertendirmeler" dedı. Yapılan en büyük yanlışın işin tekrar koruculara havale edilme- sı olduğunu kaydeden Keskin şöyledevametti: "Eğer Karadeniz bölgesinde Ordu tarafında PKK'nin bir sız- ması söz konusuysa, devlette sa- yılan da mahdut olan bu PKK eylemcilerini çok rahat bir şekü- de kendi kuvvetleriyle enterne edebiiecek bir dunım söz konusu- dur. Anıa bu konuda dev let resmi güvenlikgüçlerini devreye sokma anlayışını bir kenara bırakarak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yanüşlığı uygulamanm niyet dışı- na çıkmış koruculukanlaytşını bu bölgeye aktanyor. Yapıhnası gere- ken, koruculuk uygulaması değiL, devletin o bölgede ciddi güvenlik güçlerini arttırması gerekiyorsa, tesisat bakımından takviye etme- si gerekiyorsa devletin resmi gü- venlikgücü mensuplanyla gerek- ti tedbjrj almasıdjrC *. Keskin, aynca iki çocuğun ölümüne neden olan özel tim ça- lışmalannın da dikkat çekici ol- duğunu söyledi. Keskin, "PKK müitanlan ohnası mümkün ol- mayan,ellerinde ışıklany la fener- leriyle yolda yürüyen, bir iki da- kika geçmesinden sonra ikinci ci- pin gelip orada bir ikaz bir uyan yapmadan ateş açmasının üzerin- de önemlice durulması gereki- yor" dedi. CHP Grup Başkanvekili Ön- der Sav da, PKK'nin İç Anado- lu'ya uzanmak. Karadeniz'e açıl- mak istedığinin yaklaşık 1.5-2 yıldır bilındığini savunarak, is- tihbaratın yeterli miktarda çalış- madığını, bu nedenle de gerekli önlemin alınamadığını söyledi. Sav,"Burada ciddi bir ihmal \ar benim gördüğüm kadanyla" de- di. Sav, Karadeniz'de gönüllü ko- ruculuk adı altında baslatılarak paralı koruculuk sistemine geçil- mesinin çok yanlış olacağını söy- ledi. Cindoruk. Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu'nun. Anadolu Kuhıbü'nde garsonluk yapan ,\li Cebeci'yi lller Bankası Yönetim Kunılu'na atamasıyla ilgili olarak, "Atamalan değerlendirmekten bıküm. Yetenekli bir garson olabilir. Eğitinı düzeyi musaitse garsonluk yapması önemli değiL Bizinı daha çok siyasi tayinlerden rahatsızlığıraız var" dedL(AA) Cindoruk:Atamalan değeHendirmekten bıktını ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk "ar- palık" olarak değerlendirilen KİT'lerin yö- netim kurulu üyelikleri başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlanna partizanca yapılan atamalara tepki gösterdi. Cindo- ruk, son olarak Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu'nun tller Bankası Yönetim Kuru- lu'na gerekli koşullardan uzak "garson hemşeri"sini atamasıyla ilgili olarak, "Ata- malan değerlendirmekten bıktım'" diye konuştu. DTP Başkanhk Divanı, Cindo- ruk'un başkanlığında dün toplandı. Cindo- ruk, toplantı öncesi yaptığı açıklamada, 30 Kasım 1997 tarihinde nüfus sayımının ya- pılacağını anımsattı. Cindoruk. seçimle ilgili düzenlemeleri ıçeren yasada gerçekleştirilecek değışik- likle >Tirtdışındaki yurttaşlann da oy kul- lanmalannın sağlanması gerektiğini söyle- di. Meclis'e, Nüfus Tespıt Yasası'na 2 ye- ni madde eklenmesi için öneri götürecek- lerini belirten Cindoruk. bütün sıyası par- tilerin bu konuya destek vermesi gerekti- ğini vurguladı. Yurtdışındaki yurttaşlann yapılacak dü- zenlemeyle "mektupla oy" kullanabilece- ğini belirten Cindoruk şunlan söyledi: "Bu şeknyle seçim yapıhrsa anayasaya aykın bir seçim olur. Yüksek Seçim Kuriılu Başkanı ile görüştfim. Onlar. yurtdışındaki vatan- daşlann kütüğe kaydı için fornı bile hazır- lamışlar. Düzenlemekr. 30 Kasım'a yetiş- mese bile. 1 aylık süre ile bu eksildikler gi- derilir. DTP olarak nüfusla ilgili kanuna 2 ek madde eklenmesini önereceğiz. Türtrî- ye'de 37-38 milyon seçmen olduğunu var- sayarsak,yüzde8"lik bir vatandaşumzınoy hâkkı elinden alınmış olur." SIFIBLNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Türkiye, 12 Eylül sonrası katı merkeziyetçi bir devlet yapısına mahkûm edildi. Zaten merkezi- yetçi ve bürokratik olan sistem, 12 Eylül'le katmerli hale geldi. Her baskıcı rejimde olduğu gi- bi, önce üniversiteler ve genç- lik hedef alındı. Üniversite genç- liğınin ve öğretim üyelerinin akademik ve idari özgürlükleri alabildiğıne kısıtlandı. Gençlerin örgütlenmesinin önüne inanılmaz engeller çıka- rıldı. Aynı baskılar öğretim üye- lerıne de uygulandı. Akademis- yenler arasında cuntaya bağlı- lık temelinde değerlendirmeler önplana çıkarıldı. YÖK Yasa- sı'nın çıkanlmasıyla birlikte bir- çok değerli bılim adamının gö- revine son verildi. Askeri yöne- tim yanlıları, üniversitelerin ve fakültelerin yönetimine getirildi. Yağcıların yönetimine geçen ünıversıtelerde, cuntacı gene- rallere fahri doktorluk unvanla- rı dağıtıldı. Üniversiteler bilim yuvası olmaktan çıkanlıp birer medreseye dönüştürüldü. YÖK 12 Eylül Karakollanndan YÖK başkanlan ve bazı üniversitele- rin rektörleri, kendilerini bilim in- sanı olarak değıl de cuntanın üniversitedeki komutanlan ola- rak görüp ona göre davrandılar. Meslektaşlannı, siyasi görüşle- ri nedeniyle ihbar ettiler, zaman zaman kariyer hırsıyla siyasi ol- mayan aynlıklara bile siyasi kı- lıf uydurup etkinliklerini arttır- maya çalıştılar. Oğrencilerini, meslektaşlannı ihbar eden, yönetim yağcısı bir azınlık, üniversiteleri perişan et- ti. Bilim düzeyi geriledi, akade- mik çalışma durdu, yaratıcılık neredeyse sıfıra indirildi. Üni- versite öğretim üyeleri, Türki- ye'nin birçok kritik döneminde demokrat ve dirençli tutumla- nyla etkili bir ağırtık oluşturmuş- lardı. 12 Eylülcüler işte bu di- rençli tutumu kırmayı hedefledi- ler. YÖK'ü de bu amaçla kurdu- lar. Mersin Üniversıtesi'nden ve Kıbns'ın Yakın Doğu Üniversite- si'nden yükselen ses, 'Artıkye- ter' anlamına geliyor. Siyasi par- tilerin ve parlamentonun hiç ses çıkarmadığı YÖK Yasası'nı ve onun uygulayıcılannı redde- diyorlar. Bu sesler iyiye işaret. Düne kadar öğretim üyeleri ve öğren- ciler düzeyinde gösterilen tep- kiler, son eylemlerle üniversite çapındatepkileredönüştü. Üni- versitelerimizin değerli öğretim üyeleri, kapıkulu sistemine so- nunda kendi kurumlanyla birlik- te başkaldırdılar. KKTC Yakjn Doğu Üniversite- si Rektörü Dr. Suat Günsel'le telefonda konuştum, çok dert- liydi. YÖK Başkanı Profesör Kemal Gürüz'e sorunlan anlat- mak amacıyla yazdığı mektu- bun başına gelenleri anlattı. Gü- rüz, Günsel'in mektubunu he- men Kıbns'taki Türkiye Büyü- kelçisi'ne fakslamış. Kurum içi yazjşma nitelığindeki özel mek- tup, sonunda Rauf Denktaş'ın önüne gitmiş. Rektör Günsel bu mektubunda, Gürüz'ün yetkile- rini aşarak kendilerine yönelik baskıcı ve engelleyici tutumunu eleştiriyor ve Gürüz'ü hukuka uygun davranmaya çağırıyor. Gürüz, Günsel'in mektubuna karşılık Yakın Doğu Üniversite- si'ni ÖSYM Sınav Kılavu- zu'ndan çıkarmakla tehdit edi- yor. Bu yolla Türkiye uyruklu öğ- rencilerin Kıbrıs'a gitmelerinin önünü keserek bu üniversiteyi yok edeceği mesajını veriyor. Nisan ayında bir grup gaze- teci arkadaşla birlikte Yakın Do- ğu Üniversitesi'ni ziyaret etmiş- tik. Kıbrıs'a yapılan bu bilim ya- tırımının çok anlamlı olduğu oraya gidince daha iyi anlaşılı- yor. Kıbnslı olan Dr. Suat Gün- sel, elindeki bütün olanaklan bu bilim kurumuna yatırmış. İyi de etmiş. Kıbns'ın Türk kesiminin önemli çıkış yollanndan birisi- nin burayı eğitim merkezi hali- ne getirmek olduğu görülüyor. Kıbns'ın önünde iki ekonomik seçenek var, birisi kumamane, diğeri üniversite. İşte bu yüzden buradaki üniversitelerin yaşa- ması ve yaşatılması çok önem- li. YÖK, her yere uzandığı gibi Kıbns'a da uzanıyor ve yasalar- da olmayan yetkilerini kullana- rak aklınca buradaki okullan hi- zaya sokuyor. YÖK Yasası za- ten yeterince bilimsel özgüriü- ğü ve yaratıcılığı köreltiyor, üni- versitelerin birer devlet dairesi- ne dönüşmesine neden oluyor. Bu yetmiyor, yasalann da öte- sindeyetkilerte, müdahalelerde bulunuluyor. Üniversitelerin kurum olarak YÖK baskısına tepki gösterme- leri anlamlı. 12 Eylül'ün bu ku- rumunu da yeni baştan ciddi ciddi sorgulamalıyız. Gönlümüz bilimsel ve idari özerklik isteyen üniversitelerte birlikte. Desteği- miz onlara. GLOBAIJM3IJTİKÜLTÜB ERGİN YILDIZOĞLU " »- Kükreyen Kaplanlar ve Şaşkın ÖrdeklerAsya Kaplanlan, yıllardır küreselleşmenin gerekleri- ni yerine getırdikleri için uluslararası yatınmcılann göz- bebeği oldular. Bu ülkelerin liderleri de, baskı ve terö- rü "Asyalı değerter" kavramı altında, başanlannın önemli bir bıleşeni olarak, demokrasi ve ınsan haklan- na karşı büyük bir ıddıayla savundular. Şimdi mali pi- yasalann hışmına uğradıktan ve "yükselen piyasalaf yerini "Asya mucizesinin sonu mu?" tartışmalanna bı- raktıktan sonra bu ülkelerin liderleri ortalıkta birer şaş- kın ördekgıbıdolaşıyoriar. "Hersöyleneniyaptık. Şim- di bize ne oldu?" Geçen hafta sonu Hong-Kong'da, 180 ülkeden ban- kacı ve maliyecileri bir araya getiren IMF-Dünya Ban- kası yıllık ortak toplantısı bu şaşkınlığın çarpıcı örnek- lerine sahne oldu. Uluslararası bankacı ve maliyeciler, Malezya Başbakanı Mahatir Muhammed'ın, "Döviz ticareti gereksızdir ve ahlaka aykmdır, yasaklamak ge- rekir. Dövız tıcaretine ihtiyacımız yok. Yalnızca gerçefc ticareti finanse etmek için krediye ihtiyacımız var"... "Biz şımdi Güneydoğu Asya 'da yabancı sermayedeh fena halde korkuyonjz..." (International Herald Tribu- ne, 22.09.97) ifadelerini hayretler içinde dinlediler. Er- tesi gün Malezya parasıringitt,yeni bir rekor düşüş ya- şadı. Kuala Lumpur borsası yüzde 4 deger kaybetti (As- sociated Press, 22.09.97). Çinli, Malay. Hintli gibi etnik gruplardan ve Müslüman ve Hindu dınlerinden oluşan bir mozaık Malezya. Bo- zuk gelir dağılımının ve etnik çelişkilenn bu mozaiği parçalaması yıllardır, Mahatir Muhammed'in baskıcı rejimi, bol yabancı para ve "Wawasan 2020" (2020'de ABD ve Avrupa'yı geçme projesi) gibi rüyalarla enget- lendi. Geçen haziranda Tayland'da başlayan ve hızla bölgeye yayılan mali kriz, Malezya'yı da etkilemeye başlayınca, Mahatir Muhammed'ın, halkın gözünü bo- yamak ve kendi egosunun boyunu sergıtemek ıçın gi- riştiği en yüksek bına, en uzun tünel, en büyük baraj, en modem havaalanı gıbı projelerin mali kaynağı ku- rudu. Bunun üzerine Mahatir, tüm çok bilmiş diktatör- ler gibi kendine bir yabancı düşman bulmakta gecik- medi: uluslararası fon yönetıcısı ve döviz spekülatörü Soros. Mahatir'in Soros'la ideolojik bir sorunu da var- dı. Soros son yıllarda serbest piyasa ekonomisinin yı- kıcı etkilerini eleştiren, kontrolsüz küreselleşmenin teh- likelerine dikkatı çeken, ama en önemlisi, Malezya gi- bi baskıcı toplumlan hedef alan, 'aç/fc toplum'u savu- nanyazılanyladikkatiçekmişti. Mahatir'egörekrizınkö- keninde ırkçı Batılılann Asya mucizesini çekememesi yatıyordu: "40 yıl uğraş didin, sonra Soros gıbi bol pa- ralı bir moron gelıp her şeyı yıksın" (Ajans France Press, 22.09.97). Mahatir'in IMF-Dünya Bankası toplantısında yaptığı çıkış üzerine, Soros kendisine yöneltilen eleştirilere ce- vap vermeye başlayınca son yıllann en ilginç küresel- leşme tartışması yaşandı. Soros, Mahatir'in kendi ha- talannı örtmek için bir günah keçisı aradığına işaret et- tikten, krizin tam orta yerinde, döviz piyasalanna iliş- kin bu tür müdahalelerin çok tehlikeli sonuçlar yarata- bileceği konusunda uyanda bulunduktan sonra Maha- tir için, "Nereye çarpacağı bellı olmayan serseri ma- yın", "Ciddiye alınmamalıdır", "Bu adam kendiülkesi için birbeladır" (Financial Times, 22.09.97) ifadeleri- ni kullandı ve ekledi, "Malezya 'da basın seıpestpfeay- ti'i yapına kalmşzdı" (WP ) , Mahatir'in şaşkınlığı ve hezeyanlan yanı sıra, So- ros'un çok ilginç tespitleri oldu tartışma sırasında. So- ros, "Mali pıyasalar ve özellıkle uluslararası mali piya- salardoğalan gereğiistıkrarsızdır"... "Bugünkü yükse- lişin birçöküşle sonuçlanmayacağına kimse beniinan- dıramaz" dedıkten sonra ekliyor, "Mali piyasalar anla- yışımıza egemen olan teorinin temelden yanlış olma- sıyüzünden, bu çöküşriskidaha da artıyor"... "Bugün- kü ekonomik teori, hatalı birdenge kavramı üzerine ku- rulmuştur... Bana göre bu kavram tümü ile uygunsuz- dur, mali piyasalann dengeye gelmesi diye bir şey söz konusu değildir". Soros'a göre, "Piyasalar kendi hali- ne bırakılmalıdır dıyen 'laissez faire' tehlikeli bir anla- yıştır"... "Bugünün küreselleşmiş kapitalistsistemian- cak, eksikliklerini sürekli düzelten ve sınıriayan bilinçli ve ısrariı çabalarla ayakta tutulabılir" (Reuters, 21.09.97). Soros'a göre istikran sağlamanın en iyi yo- lu, "iç pıyasada bır dennlik sağlayabilecek olan iç ta- sarruflan güçlendirmektır" (WP, 22.09.97). IMF ve Dünya Bankası'nın dayattığı neo-liberal po- litikalara, küreselleşmeye ve bu yolla gelecek yabancı sermayeye bel bağlayanlar ve bir zamanlar Asya Kap- lanlan'nın yaptığı gıbi parasını dolara bağlamayı plan- layanlar için bu tartışmadan çıkanlacak bazı derslerol- sagerek. IDEF 97 basladı... Silah devleri , görücüye çıkti ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - IDEF'97. Türkiye'nin dev silah pa- zan pastasından pay alma yanşına giren Rusya ile batılı firmalann gö\de gösterisine sahne oldu. Türkiye'nin, Güney Kıb- ns'a sattığı S-300 fuzele- ri nedeniyle gerginlik ya- şadığı Rus savunma fır- malannın standlan yoğun ilgi gördü. IDEF'97 Fuan dün Eti- mesgut'taki Türkkuşu te- sislennde düzenlenen tö- renle başladı. Törene. Cumhurbaşkanı Vekili ve TBMM Başkanı Mustafa Kalemli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ismail Hakla Karadayı. Başba- kan Yardımcısı ve Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin, Başbakan Yardım- cısı Bütent Ecevit, Kara Kuvvetleri Komutanı Or- general Hüseyin Kıvnkoğ- lu, Denız Kuvvetleri Ko- mutanı Oramiral Salim Dervişoğlu, Hava Kuvvet- leri Komutanı Orgeneral İlhan Kıhç, Jandarîna Ge- nel Komutanı Orgeneral Fikret Özden Boztepe, millervekıllen, büyükelçi- ler ve askeri ataşeler katıl- dı. Türkiye'nin taaruz he- likopteri ve ana muharebe tankı ortak üretim projele- rinden iştahlan kabardığı gözlenen aday Rus ve Ba- tılı firmalann kendi ürün- lerini fuar alanında görü- cüye çıkardılar. Fransız Giat firması Leclerc, Amenkan General Dyna- mics Abraams M1A2. Dassault kıtalararası Fal- cone 2000 jet uçağını ta^ nıttı. Türkiye'nin taarruz helikopteri projesinde ya- nşan fırmalar arasında y- er alan Alman-Fransız or- tak şirketi Eurocopter'in Tiger, Rusya'nın Rostvef- tol Bosna'da BM Banş Gücü'nde görev yapan ağır nakliye helikopteri M1-26T ile uçuş göstenşi yaptı. •] Türkiye'nin Güney Kıbns'a sattığı S-300 fu- zeleri nedeniyle gerginlik yaşadığı Rus savunma fir- malannın standlan en faz- la ilgi göreni oldu. Rus- ya'nın S-300'ler konusun- da Türkiye'nin duyarlıh- ğını göz önüne alarak Rumlara sattıklan bu fü1 - zeleri Ankara'daki fuarda maket şeklinde dahi teşhir etmemeye özen gösterdik- leri gözlendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle