27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 EYLUL 1997 SALI HABERLER Duruşmayı sadece avukat ve basın mensuplan izledi, sanıklar fotoğraflannm çekilmesine karşı çıkınca Fadime Göktepe tepki gösterdi Göktepe davasında 4 polise tahliye Afyon'da dün yapüan duruşma öncesinde 600 kişilik grup, slogan atarâk tepkilerini diJe getirdi. Duruşma- yı 9 Ekim'e erteleven mahkeme heyeti, 4 polisin tah- İKesine karar verirken diğer duruşmalarda da hazır bulunmalannı istedi. (Fotoğraf: OZAN YAYMAN) MERİH AK / HÜLYA TOPCU / ŞULEKAYA AFYON-Gazeteci Metin Göktepe'yiöl- dürmekten tutuklu yargılanan 9 polisten 4"ü davanın dün yapılan 8. oturumunda tah- liye edildi. Mahkeme heyeti, sanık avukat- Iannın davada dinlenecek tanıklann "sol örgüt üyesi olduklan" gerekçesiyle tanık- lıklanndan vazgeçilmesi istemini reddetti. Sanık polisler, emniyette ifadelerinin alın- ması sırasında kendilerine işkence yapıldı- ğını öne sürdüler. Metin Göktepe davasınuı dün yapılan 8. oturumu için Ankara, Istanbul ve İ2mir'den yaklaşık 20 otobüslük konvoy dün sabah sa- atlerinde Afyon'a geldi. Afyon'da polisin vejandarmanın yoğun güvenlik önlemi ile karşüaşan yaklaşık 600 kişilik grup, slo- ganlar attı. Valiliğın bir süre önce yayımla- dığı genelge çerçevesinde sadece Metin Göktepe'nin ailesi, avukatları ve basın mensuplannın adliyeye girişine izin verdi. Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nde göriilen davanın 8. oturumuna tutuklu polisler Şu- ayip Muthıer, Saffet Hızaıu, tlhan Sanoğ- lu. Selçuk Bayraktar. Seydi Battal Köse, Fe- dai Korkmaz, Murat Pblat, Burhan Koç, Metin Kuşat ıle tutuksuz sanıklar Tuncay Izun, FikretKayacankatıldı. Sanık avukat- lan Güzm Köprülükıbç, MehmetAnıt,Nec- det Küçüktaşkıner, Ahmet Ülger ve Omer Yeşfljurtile 20'ye yakm müdahıl a\"ukat da oturumda hazırbulundu. Saat 10.15"tebaş- layan duruşmayı Kamil Şerif şu sözlerle açtr "YapabiHrsek bu eeteede yüzJeştirme ya- pacağız. Fotoğraf makineleri \<e kameralar çıküktan sonra sanıkian çağıracağız. Sa- İonda bulunan seyirci arkadaşlar mümkün- se sessizolsunlar. Yüzteştirme >apüktan son- ra bir veya Ud celsede işi bitireceğiz. Bu da- va bia yordu. Sizler de yoruldunuz. Binler- ce kikunetne öteden gefiyorsunuz." Bu sırada sanık polislerin fotoğraflan- nın çekilmesinden rahatsız olması üzerine Metin Göktepe'nin annesi Fadime Gökte- pe, "OnlarMetin'iöktûrdüğû zaman biz ra- hatsız oimadık mı? Şimdi neden gazetedk- rin görüntü almasından rahatsız oluyor- lar?" dedı. Mahkeme Başkanı. sanıklara geçen oturumda susma haklannı kullan- dıklannı anımsatarak bu oturumda sorgu- lanna ek bir şeyler söyleyıp söylemeyecek- lerini sordu. Sanıklardan Selçuk Bayrakta- r sorgusunda olay günü Eyüp Kapalı Spor Salonu'nda dövühne olayı görmediğini söyledi. Sanıklardan Şuayip Mutluer' in sorgusu- na geçildiği sırada söz alan müdahil avukat Flkret llidz, bu oturumda, geçen oturuma katılmayan 4 tutuklu polisin sorgulannın yapılması gerektigine dikkat çekti. Ancak mahkeme heyeti Şuayip Mutluer'in sorgu- suna devam etti. Sanık avukatlan ise yargı- lama süresince samklann istedikleri zaman açıklama yapabileceklerini savundular. Mutluer. Göktepe olayı ile ilgili olarak Asa- yiş Şube Müdürlüğü'nde ifadesi alınırken dövüldüğünü, tehdit edildiğini ve ifade tu- tanağınm kendisine zorla imzalatıldığıru öne sürdü. Mutluer, polis başmüfettışi Ya- şarGökışık'ın dönemin Asayiş Şube Mü- dürü Sedat Dcmir ve ekıbi ile bırlikte ıfade süresince > anlannda bulunduğunu belirtti. Mutluer'in sorgusundan sonra tekrar söz alan tlkiz, susma hakkmı kullanan sanıkla- nn savunma aşamasında açıklama yapabi- leceklerini vurguladı. Bu sırada Gökte- pe'nin ağabeyı Derviş Göktepe mahkeme heyetine dönerek, "Siz samklann avukaüV ğını yapıyorsunuz" dedi. Sanık avukatlan- nın bu sözlerin tutanağa geçirilmesini iste- meleri üzerine ise Göktepe, "Şimdi de ben susma hakkımı kuDanıyorum" diye konuş- tu. Müdahil avukatlann istemi üzerine gö- rüşü sorulan savcı, susma hakkını kullanan samklann bu haktan her zaman vazgeçebi- leceklenni bildirdi. Sanık avukatlan, müdahil avukatlann sorgu sırasında sanıklara soru sorma istem- leri üzenne müvekkillenne hukuki yardım- da bulunmak için mahkemeye ara verilme- sıni istediler. Mahkeme heyetinin bu ıste- mi reddetmesi üzerine sanık avukatlan mü- dahil avukatlarla aynı görüşü paylaşarak. -Sanıklar susma hakkını kullandılar. On- lara tekrar soru sorulmasını istemiyoruz" dedıler. Sanık avukatlannın daha sonra mü- vekkillenne dönerek, "Birşeysöylemeyur demeleri üzerine sanıklar daha önce Eyüp Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde verdik- leri ifadeleri kabul ettiklerini vurguladılar. Daha sonra sorgusu yapılan eski emni- yet amin Seydi Battal Köse, ek savunma sunmak istediğini söyledi. Olay günü em- rindeki tüm memurlara gözaltına alınanla- n salona yerleştirmeleri emrini verdiğini söyleyen Köse, yalnızca Yalçm Aydeniz'i sert davranmaması için ikazettiğıni söyle- di. Emrindeki polislerin salondaki kimse- ye cop ya da başka bir cisimle vurduklan- nı görmediğini söyleyen Köse. kendisine yöneltilen suçlamalan kabul etmediğini kaydetti. Müdahil avukatlardan Ali Say- dı'nın Eyüp'teverdiği ifadede mülkiye mü- fettişlerine verdiği ifadeyi kabul ettiğini arumsatarak söz konusu ifadede Polat, Ku- şat ve Aydeniz'in gözaltına almanlan döv- düğünü söylediğine dikkat çekmesi üzeri- ne tekrar söz alan Köse şöyle konuştu: "Mahkemelerde verdiğim ifadelerim doğru.Mülkiyemüfettişlerineverdiğiın ifa- dede tanık olmadığını halde bu ola>i gör- müşüm gibi zapta geçilnıiş olabilir. Mülld- ye müfettişleri ifademi alırken Göktepe ola- yından sorumlu olduğumu. ceza alacağımı söylediler. Müfettişlere yakışmayan tavır- lar sergilediler." Köse. "Asayişten sorumlu emniyet müdüryardımcısı Deniz Gökçetin, Asayiş Şube Müdür Yardımcısı MuzafTer Candan'ın odasuıda bir polisi tokaüadı. Gökçetin'in adı Söylemez çetesine kanş- nuşür. Bu sırada Başkomiser Adnan Arhan Be Turan isimü başkomiser de dayak sesle- rini duymamam için odanın kapısuıı ka- paralar. 5 gün nezarethanede kaknm" de- dı. Mahkemenın 15 dakikalık ara vermesi- nin ardından oturum 12.30'da yeniden baş- ladı. Yapılan yoklama sonucu polislerle yüzleştirilecek tanıklann gelmediğinin an- laşılması üzerine avııkatlann istemlerine geçıldı. Güzin Köprûlükılıç, mahkemenin geçen oturumda yüzleştirme yapılmasını karar- laştırdıgı tanıklara itirazlan oldugunu söy- ledi. Sanıklann geçen oturum sonrasında fotoğraflannm ve adlannın tüm gazeteler- de yer aldığını söyleyen Köprûlükılıç, yüz- leştirmenin sağlıldı olamayacağını savun- du. Köprûlükılıç, tanıklardan Deniz Öz- can'ın bazı eylemlerde yasadışı pankartlar açtığını, tlhan Uçar'ın DHKP-C davasın- dan yargılandığını söylerken Göktepe'nin çalıştığı Evrensel gazetesinin de yasadışı örgütlerce fınanse edildiğini ileri sürdü. Kısa bir aradan sonra ara karannı açık- layan mahkeme heyeti, sanık polisler Mut- luer, Hızarcı, tlhan, Bayraktar, Köse'nin tu- tukluluk hallerinin devamına karar verdi. Heyet, daha önce mahkeme baş,kanlığı ya- pan Fatma NOgün Uçar'ın haklannda tu- tuklama karan verdiği Fedai Korkmaz, Mu- rat Polat, Burhan Koç, Metin Kuşat'ın da dosyadaki delil durumuna göre tahliyeleri- ne, ancak her duruşmada hazır bulurîmala- nna karar verdi. Mahkeme aynca sanık polislerin ifadelerini alan polis başmüfetri- şi Yaşar Gökışık, mülkiye müfettişi Cengiz Akın, mülkiye basmüfettişi Şükrü Erden'in tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Önümüzdeki oturumda tamklarla samkla- nn yüzleştirilmesine karar veren mahkeme duruşmayı 9 ekime erteledi. Cazi davası Trabzon 'da yoğun güvenlik önlemleti AHMET ŞEFtK TRABZON - lstanbul'da 12 Mart 1995'temeydana gelen Gazı olaylannda 7 kişinin ölümü, çok sayıda kişinin de yaralanmasına neden olmakla suçlanan ve haklannda "idam" cezası istenen 20 polisin yargılanmasına bugün Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde ıbaşlanacâk. fetanbul'Ey'ûp Cumhuriyef'' 'Başsavcıîığı'rirt iddianamesi ile açıTan davaya, uzun bir aradan sonra, Trabzon Ağır Ceza Mahkemesı Başkanı Dursun Kaya Güleç başkanlığındaki heyet bakacak. tlk oturuma. olaylarda ölenlerin yakınlan ile kalabalık bir avukat grubunun katılacağını göz önüne alan güvenlik güçlen genış önlemler alıyor. Kente giriş ve çıkışlar kontrol altında tutulurken adliye çevresinde de güvenlik kuşağı oluşturuldu. Yetkililer, salonun kapasitesi kadar izleyici alınacağını, duruşmayı izleyecek basın mensuplan için herhangi bir smırlama getirmeyeceklerini söylediler. Duruşmayı CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevıgen de izleyecek. lstanbul'da, Gazi Cemevf nin önünde toplanan mağdur yakınlan ve avukatlardan oluşan yaklaşık 150 kışılık grup da 4 otobüse bınerek saat 12.00'de polis ekiplerinin kontrolünde Trabzon'a hareket etti. Gruptakiler adına basın açıklaması yapan Gazı Cemevı dedesi Hüseyin Gülen "Devlet her alanda ve her anlamda kendi kurumlannın ve yurttaşlannın güvenüğini sağlamakla yükümlüdür. Bunu yapanıa\an devlet. destet olamaz" dedi. Haklar ve Özgürlükler Platformu Sözcüsü O>-a Gökbayrak ise davadâkı takipsızlık karannı kaldıracaklannı söyledi. Manisa davasının cocuk t e r ö r i s t l e r i - 2 Sava işkenceyikabulediyor Izmir DGM Savcısı, sanığa işkence görüp görmediğini soruyor; sanık 'Kapıda polisler..' deyince, Anlat, kapı kapalı duymazlar' yanıtını veriyor HALİLNEBtLER Sanık durumundakı Ali Göktaş, artık po- lisin değil yargının elindedir. Savcılıktadır. Yargı bağımsızdır ve savcılık da bağımsız yargının bir unsurudur. Sanığın lehine kanıt toplamakla da yükümlüdür ve hiçbir güç ba- ğımsız yargıyı etkileyemez. Işte böyle bir or- tarn, sanığın hiçbir şeyden koTkmadan ger- çekleri anlatabıleceği yerdir. Bü ortamda IXJM savcıs^'^anığa işkence görüp görrfie- diğini soruyor. Sanık, kapıda polislerin belc- lediğini belirterek "Burada konuşursam dV şanda duyulabüir" diyerek poliste kendisi- ne neler yapılmış olabileceğinin bütün işaret- lerinı veriyor. Demek ki bir şeyler var!.. Bu- rada bağımsız yargının en önemli unsurlann- dan savcılık makamınm söyleyeceği tek şey vardır artık: "Ben devietin savcısıyun, hiçbir şeyden ve hiç kimseden çekinmene. korkma- na gerek yok. Burası bir yargı kuruluşu vebu- rada bağımsız yargının gttvencesi atündasn. Her şeyi rahatça anlat" Ancak Izmır Devlet Güvenlik Mahkeme- si Savcısı 19842 böyle bir güvence vermek yerine, "Kapı kapah. duymazlar, sen anlat'' diyor. Savcının sadece bu sözleri bile, işken- celeri anlatacak sanık için polisin ne kadar korkulacak bir şey oldugunu kabul etmek oluyor. Üstelik sorulması gereken bir soru daha çıkıyor ortaya: "Acabaaalkorkanktaı?" Bu durumda, 16 yaşındaki M.G.' nin po- liste ve savcılıkta verdiği ifadenin ne kadar sağlıklı olabileceğine kim inanabilir? Evienemez, hesap açamaz, oy kullanamaz ama~ Bir başka çocuk... R.D. 1979 yılında doğ- du. Ailesiyle birhkte oturdugu evinden 21 Mayıs 1996 tarihinde gözaltına alındı ve 10 gün gözaltında kaldıktan sonra 21 Mayıs'ta tutuklanıp 3 Şubat 1997'ye kadar, yani 8 ay 12 gün cezaevinde kaldı. R.D. turuklandığın- da 18'inden küçüktü. Avukat Kemal Kele- şoğlu'nun kendisini savunması için gerekli vekâletnameyi Medeni Kanun veya Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu gereğince ken- dısı veremiyordu. Bunun için yeterince ge- lişmediği. yeterince bilgi sahibi olmadığı. an- lama ve seçme yeteneğini kazanmadığı ya- salartaraftndan benimsendiğı için vekâletna- meyi babası imzalamışh onun adına. îddi- anameye göre 1995"in Agustos ayında bir fi- nna molotofkokteyli atmış, bir ay sonra bir ilkokulu kundaklamış ve dört ay sonra pan- kart asmış, bir dört ay sonra bir pankart da- Manisa ola\lan davasında, öğrenciler gizli örgüt kurmak ve düzene başkakfarmak suçlamalamia yargılandılar. ha asmıştı... Yalnız, bir gariplik vardı... Evet, polisin bültenlerine göre bu olaylar yaşan- mıştı. Ancak R.D. ne finna molotofkokteyli atarken, ne ilkokulu kundaklarken ne de pan- kart asarken yakalanmıştı. Peki, bu eylemle- ri R.D.'nin yaptığını gören tanıklar mı vardı? Hayır... Parrnak izine falan mı rastlanmıştı? Yoo... Peki neden R.D.? Bu eylemlerin ger- çekleştirilmesinden oldukça uzun bir süre sonra birisi tutup "Bu işkri RI). yapn" diye ihbarda bulunmuştu. R.D. tutuklu olarak yar- gılanıyordu. Ailesi ve avukatlan mahkeme- ye "Bu Idşi tanık olarak mahkeme>« çağru- sm" diyordu ama muhbir ortada yoktu. A\ u- kat Keleşoğlu'na göre "adı, adresi, kunBğune işyapugı bilinmeyen ve davaya veyargryayun- sunayan bir Idşi ve hatta, gerçek olup olma- dığı dahi bflinmeyen" biriydı muhbir. Oysa R.D. savcılıkta, yedekhâkimlikte ve mahke- mede suçlamalan reddediyordu. Suçlama- larla ilgili suçüstü yoktu, görgü tamğı yoktu. R.D.'nin yazdığı belirtilen pankartlardaki ya- zılarla ilgili olarak ekspertiz raporunda. -R.D.'ye ait elyazdanyla diğer elyazüan ara- sındaiBşkikıırulamamışür" deniliyordu. Gö- zaltına alındığında evinde herhangi bir suç unsurunadarastlanmamıştı... R.D.'nin polis- te. mahkemede ne işi vardı. Niye tutuklanı- yordu? R.D. 16-17 yaşlannda yaptığı iddia edilen eylemlerden dola>n yargılaruyordu. Avukatı Kemal Keleşoğlu, îstanbul 4 Numaralı Dev- let Güvenlik Mahkemesı Başkanlığı'na ver- diği 4 Agustos 1997 tanhli dilekçede şunla- n söylüyordu:"Bilindiği gjbi müvekkilim 1979 doğumludur. Kendisine yöneitikn iddia ve suçtamalar 1995 ve 1996 yıllanna ait yasa- dışı eykm suçlamasıdır. Yani müvekkiİimin 16 ve 17 yaşlannda olduğu yillardadır. Yani,' -Medeni Kanun yönünden reşit kabul edfl- mediğinden kendi kanuni haklannın savıınu- culuğunu yapamaz, vekil veya avukat tayin edemez. -Evienme akdiyapamaz, Veüsinin veyava- sisinin iznine tabi olup, izin verilmedikçe ev- lenemez. - 657 sayıh kanun yönünden devlet memu- ru olamaz. - Borçlar Kanunu yönünden ticari anlaş- maiar yapamaz ve sözJeşmeler yapamaz, im- zaladığı borç senedi geçersizdir. ev saon ala- maz, kira akdi yapamaz. - Tıcaret Kanunu, Kooperatifler, Dernek- ler, Sendikalar Kanunu benzeri kanunlaryö- nünden üye olamaz, kuruculuk, yönetkilik yapamaz. Şirket bik kuramaz. - Anayasa. Siyasi Parüler, Seçim kanunla- n yönünden, üye olamaz, kurucu, yönetici olamaz. mflletveldn, bclediye başkanı, muh- tarvb. olamaz veo\ kuDanamaz. Seçmevese- çilme hakkı yoktur. - Türk Silahh Kırvvetleri Kanunu yönün- den askeıiik görevi yapamaz, silah altına au- namaz. Yani böy le bir durumdadır. Bu yaşta ve bu durumdaki bir çocuk, ge- rekeğitse 1 ,gerek kültüreL,gereksiyasalvepsi- kokıjik vh. yöalerden yeterB ergenliğe, geliş- kinliğe uJaşmış olarak, Türkiye'nin ekono- mik, siyasaL toplumsal vb. sorunlannm mev- cutanayasal demokratikparlamentersistem- le çözülemeyeceği gibi anlayişa ulaşacak, du- şüncelerini sistematize edecek vç cezai yapn- runını TCK'nin 168. maddesinde düzenle- nen şekildeki bir süahlı çeteye dahil olacak. (lddianamede iddia edildiği gibi) Veya, TCK'nin 168. maddesindecezai yap- bnmının düzenkndiği şekilde, 'böyle bir ce- miyet veya çeteye hal ve safhalannı bilerek yardım ve yataklık' edecek. Hukuk sistemimizde uzun zamandan beri bir büyük çelişki \e hukuka ay kınlık yaşan- maktadır ve uy gulanmaktadır. TCK dışmda tüm kanunlara göre bu yaş- taki ve bu durumdaki bir kişiye. bir sürücü belgesibfleverilmezken.'adamdan' sayılmaz- ken. devieti, kumlu düzeni, hem de silahh bir çete kuracak veya buna üye olarak veya bu- na yardımcı olarak yasadışı yöntemlerie dev- ieti teslim alacak çalışmalar içinde bulundu- ğu iddia edilecek. tutuklanacak, yargdanacak ve sonra da cezalandınlacak. Ne yazık ki bu hukuka ay kınhk burada da önümüze çıkmış ve devam etmektedir." Yaaa... Ne olacak şimdi?... Avukat, büyük- lenn çocuklara yönelik "Sen bflmezsin, sen anlamazsn, sen yapamazan, sen çocuksun" tavnnı yasalara dayanarak hukuken açıklı- yor ve bir tek "sen yargüanabüirsin, sen suç- lusun, sen çocuksun'' sonucunu ortaya koyu- yor. Karanlık bir dönemde 17 yaşındayken ıpe çekılen Erdal Eren adlı çocuğa yapıldığı gibi... Yalan mı?.. SÜRECEK &IFIRNOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR Ibrahim Şahin ve arkadaşlarının toptan tahliyesiyle ortaya çıkan tablo umut kırıcı. Merkezi Türk devieti, bir diğer adıyla derin devlet, Susurluk işinde yan çiziyor. Baştan da yan çiz- memiş mıydi? ibrahim Şahin'in Ab- dullah Çatlı'yla göbek attığını belge- leyen fotoğraflar yayımlanana kadar, devletin birimleri elini bile kıpırdatma- mıştı. Hakkında tutuklama kararı olan Ibrahim Şahin, canı teslim olmak is- teyinceye kadar elini kolunu sallaya- rak dolaşmış, Emniyet Müdürü'nün eskortluğunda törenle teslim olmuş- tu. Susuriuk'un ortaya dökülmesini bü- yük ölçüde medya sağladı. Gazeteci- lerin olağanüstü gayretı ve sıvil toplum güçlerinin tepkileri sayesınde Susur- luk'ta ve devlet içinde neler olup bit- tiği anlaşılabildı. Başlangıçta Mesut \ılmaz da mücadeleci bir tutum al- mıştı. Budapeşte'de yediği yumruk- tan sonra eski ataklığı kalmadı. So- Şimdi Ne Yapacağız? nunda ipin ucunu iyice bıraktı. Susur- luk konusunda ortaya çıkan bilgi ve belgeler önemliydi. Derin devletin içi- ne düştüğü kirli manzara iç karartıcıy- dı. Dokunulmaz kabul edilen birçok kurumun ne hale geldiğini sıradan yurttaş öğrenme olanağını bulmuştu. Ibrahim Şahin'lerin tahliyesi, çete hanesine yazılacak önemli bir geliş- me. Ama umutsuzluğa yer yok. Su- surluk çetesinin bir kısmının yargı önü- ne çıkmasını ve tutuklanmasını sağla- yan, duyarlı sivil toplum güçleriydi. Çetenin serbest kalacağı ortamı ya- ratan ise devlet içindeki çete ağıriığı. Bu iki güç, Türkiye demokratik bir ül- ke olana kadar hesaplaşmaya devam edecek. Çete bir hamle yaptı. Şimdi sıra demokrasi güçlerinde. Eskisin- den daha kararlı olarak gerçekleri hal- ka açıklamaya devam etmek gereki- yor. Başka bir seçenegimiz yok. Susurluk çetesinin ve Orakoğ- lu'nun tahliye edilmesiyle ortaya çı- kan durumu, sakin bir kafaylatahlil et- memiz gerekıyor. Bu tahliyeler neden sürpriz şekilde ve aniden gerçekleş- ti? "Yargının önündeyeteri kadarbel- ge yoktu, ne yapsın?" gerekçesini, olaganüstü mahkemelerde defalarca yargılanmış bir sanık olarak komik bu- luyorum. DGM gibi, Deniz Kuvvetleri Askeri Mahkemesi gibi olaganüstü yargılama yapan mahkemelerde siya- si bağlantı her zaman tayin edici rol oynar. ••• Örneğin normal koşullarda hiç so- ruşturma açılmamış konular, bu mah- kemelerde büyük suçlar olarak gün- deme gelebilir. Düne kadar savcılığın ve mahkemelerin kapattığı dosyalar, siyasi iradenin müdahalesiyle yeniden açılabilir ve umulmadık gerekçelerle insanlar yeniden yargı önüne çıkarıla- bilir. Ibrahim Şahin'lerin tahliyesini basit bir yargı kararı olarak kabul etmek mümkün mü? Mesut Yılmaz'laasker- ler arasında son dönemde Batı Çalış- ma Grubu'yla ilgili olarak artan çeliş- me bir anlam ifade edebilir mi? ıbra- him Şahin'lerin tahliyesi, Tansu Çil- ler"i güçlendirdi ve onun inisiyatif ka- zanmasına neden oldu. Mesut Yılmaz ise ciddi bir şaibe altında kaldı. Bu noktadan sonra yeni bir soru da- ha ortaya atılabilir. Merkez sağın iki gücü arasındaki rekabet ve denge, parlamento dışındaki güçlerin hare- ket kabiliyetini arttırmıyor mu? Son dönemde Tansu Çiller köşeye sıkış- mıştı. Mesut Yılmaz ise kazândığı top- lumsal destekle, kartları eline almaya çalışıyordu. Birileri son tahliyelerle ona dur mu demek istedi? Belki de Mesut Yılmaz'ın güçlenme şansı ve merkez sağın başına geçme isteği birtakım çevrelerin hoşunagitmedi. Bizim izni- miz olmadan bir adım atamazsınız mesajı mı verilmek istendi? Merkez sağdaki denge durumu ko- runuyor. Ne Mesut Tansu'yu, ne Tan- su Mesut'u ait edebiliyor. Düne kadar Mesut'a destek çıkanlar, şimdi bir ağıriık da Tansu'nun tarafına mı koy- dular? Düşünmek gerekiyor. Her ne oluyorsa olsun. Bizim işimiz belli. Biz, çetelerin, katillerin izini sür- meye ve halka gerçekleri açıklamaya devam edeceğiz. Türkiye'nin iç barı- şa kavuşması ve demokratikleşmesi çabamızı sürdüreceğiz. Devletin ta derinlerine işlemiş kirli- liğin temizlenmesi kolay iş değil. Bu zor işi takip edeceğiz. Başka çaremiz yok. Herkes çıkb iki gazeteci unutuldu• iki itirafçı Murat Demir ve Murat İpek'in ifadeleriyle cezaevinde bulunan gazeteciler Abdülkadir Konuksever ile Ahmet Sümbül, 29 Eylül'deki duruşmayı bekliyor. KEREMILGAZ PKK'ye üye olduklan savıyla tutuklandıktan sonra serbest bırakılan itirafçılar Murat Demir ve Murat tpek'in ifadele- ri doğrulrusunda Diyar- bakır'da cezâevinde bu- lunan arv ve Demokrasi gazetesi muhabirleri ha- len cezaevinde bulunu- yor. Diyarbakır Ceza- evi'nde adeta kamuoyu tarafindan unutulan mu- habirler, 29 eylülde baş- layacak duruşmayı bek- liyor. PKK itirafçılannın açıklamalan üzerine tu- ruklanan arv Diyarbakır muhabiri Abdülkadir Konuksever ve Demok- rasi gazetesi muhabin Ahmet Sümbül PKK'ye yardım ve yataklık yap- tıklan gerekçesiyle T- CY'nin 169. maddesi uyannca yargılanıyorlar. Diyarbakır DGM savcı- lan Tuncay lpak ve Sami Güngörtarafindan hazır- lanan iddianamede Süm- bül ve Konuksever'in, 3 PKK örgüt üyesiyle bir- likte itirafçı Murat İpek'i tehdit ettiklen ve devlet aleyhine açıklamalar yapmaya zorladıklan öne sürülüyor. Güneydoğu'da gazete- ci olmanın zorluğuna dikkat çeken Diyarbakır atv Büro Temsilcisi Nev - zat Bingöl "Susma sus- tukça sıra sana gelecek" sloganımn ucunun artık herkese dayandığını be- lirttı. Bingöl sözlerini şöyle sürdürdü: "Abdülkadir Konuk- sever'in bu olay la benden fazla ilgisi yok. Murat İpek merkezi aradıktan sonra bize haber veriyx)r- lar. Bu itirafçıy la ben ilgi- lendiın, Kervansaray 2 Tesisleri'nde buluşto^u- muzda kendisiy le ben ko- nuştum. Konuksever olayda sadece şoförlük yaptı. ancak oşimdi ceza- evinde." iki itirafçının ifadeleri doğrultusunda gazeteci- lerin cezaevine atılması- nın doğru olmadığını söyleyen Diyarbakır atv büro temsilcisi Nevzat Bingöl. "Bu insanlar za- manında dev letten kork- madan örgütegittiler,da- ha sonra örgütten kork- madan dev lete stguıdılar. Şimdi bu insanlar bu ka- dar kimseyi karşılanna ahnaktan korkmadılar da iki gazeteciden mi kor- kuyoriar?" diye konuştu. Her hafta Diyarbakır Ce- zaevi'nde bulunan arka- daşını ziyaret ettiğini be- lirten Bingöl, "Abdülka- dir'in sağhk durumu iyi değfl. İdrar yoDarmda bir rahatsızlığı var, aynca ce- zaevlerinin meydana ge- tirdiği koşullar nedeniyie psikolojik sorunkn var" dedi. Güneydoğu bölgesin^ de bugüne kadar 23 gaze- tecinin öldürüldüğunü dile getiren Nev zat Bin- göl, ancak bunlann batı- da dövülen bir gazeteci kadar ses getirmediğini öne sürdü. Yağmurdereli 22.5 yıl lıapis yatacak İstanbul Haber Servisi- Avukat Eşber Yağmurde- reB'nin hakkındaki mah- kümiyet karannın düzel- tiknesi istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıh- ğı'na yaptığı başvurured- dedildi. Yargıtay 9. Daire- si'nde yargılanması sonu- cu aldığı 10 ay cezası, es- ki cezalanyla birleşecek ve toplam 22.5 yıl hapıs yatacak olan Yağmurdere- li, Yargıtay'ın karannın kendisi için "sürpriz" ol- madığını söyledi. Şişli Abıde-i Hürnyet Meydanı'nda 8 Eylül 1991 tarihinde düzenle- nen mitingde yaptığı ko- nuşmada "bölücülük pro- pagandası" yaptığı gerek- çesiyle Istanbul 2 No'lu DGM'de yargılanan avu- kat Eşber Yağmurdereli 10 ay hapis cezasına çarp- tınldı. Bu karann Yargıtay 9. Dairesi'nce onaylanması üzerine, Eşber Yağmurde- reli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na karann düzeltılmesi istemiyle başvuruda bulundu. An- cak bu istem reddedildi. Yargıtay'ın ret karan- nın kendisi için sürpriz ol- madığını ifade eden Yağ- murdereli, "Bugün dü- şüncelerinden dolayı yüz- İerce ayduumız cezaevin- deyatıyor, mahkemelerde de bu konuyia ilgili yakla- şık 5-6 bin dosya var. Dev- letindüşünceye yasak koy- ması.toplumun da düşün- ce yapısını olumsuz etkiü- yor"diye konuştu. Koalis- yon hükümetinin Türki- ye'de toplumsal banş adı- na bazı girişımlerde bu- lunduğuna dikkat çeken Yağmurdereli, ancak ken- disi gibi düşünce suçlan- na verilen cezaya neden olan Terörle Mücadele Yasası'nın değişmesi ge- rektiğini ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle