25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16EYLÜL1997SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Oğretmen Sorunu Prof. Dr. CAHİT KAVCAR Ankara Üni\ersitesi Eğitim Bilimleri T ürkiye Cumhunyeti'nin son 50 yıl içinde önemli reformlanndan biri, 8 yıl- lık kesintisiz zorunlu il- köğretım yasasınm çık- masıdır. 16.8.1997 günü, Türkiye Büyük Millet Meclisı'nde ka- bul edilen ve 18 Ağustos 1997 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlü- ğe gıren 4306 sayılı bu yasa, ülkemız ve insanımız açısından. ülkemızin gelece- ği açısından büyük önem taşımaktadır. Yasanın çıkmasında unutulmaz emeği geçen aydmlan. basını. Bakanlar Ku- rulu'nu, Meclisimizin değerli milletve- killerini gönülden kutlamayı görev sa- yıyoruz. Bö>lesine kapsamlı ve ülke- miz için yaşamsal önem taşıyan bir ya- saya katkıda bulunmak elbette bir onur- dur. Ne var ki. şu nokta çok iyi bilinme- li; sadece yasayla iş bitmez. Önemli olan, yasanın uygulanması, ona bilinç- li olarak işlerlik kazandınlmasıdır. Bu- nun için de çok yönlü, yoğun çalışma- lar yapmak gerekir. Böyle çahşmalan ise ancak, yasaya inanmış aydınlar ya- pabilir. Sekiz yıl kesintisiz eğitimle ilgili baş- lıca sorunlar ve sıkıntılar şöyle sırala- nabilir: Program geliştirme, fînansman, derslik ve donanım, oğretmen, öğret- men yetiştirme, hazırlık sınıflan. öğ- renci rehberliği ve yönettme sistemının geliştınlmesi, sisteme uygun ölçme ve değerlendirme hizmetlerinin oluşturul- ması, öğrenme ve öğretme sürecinde zenginliğe ulaşılması. araç-gereç kul- lanımı, okul yönetimi. Konservatuvar- dan yabancı okullara, Anadolu lisele- Fakültesi rinden imam-hatip liselerine kadar eği- timde değişiklik gerekiyor. Sorun çok, ama karamsar olmaya gerek yok. Bütün bunlann üstesinden gelinebilir. Yeter ki zaman geçirmeden gerekli, bilinçli ve yeterli çahşmalar yapılsın. Hiçbir yasa ve yönetmelik, tek başı- na ne iyi ne de kötüdûr. Önemli olan. uygulayıcılann düzeyi ve niteliğidir. iyi ya da kötü sıfatı, uygulayıcılardan kay- naklanır. Çünkü bir kuruma ve yasaya özelliğini uygulayıcılar, yani ItişUer ka- zandınr. Ögretmen yetiştirme konusunda bu- gûn önemli sorunlar ve sıkıntılar için- de bulunduğumuz bir gerçek. Özellik- le nitelik bakımından, yüksek oğretmen okulunun ve 1970'ten önceki eğitim enstitülerinin yetiştirdiği öğretmenler bugün yetişmiyor. Hatta bugün üniver- sitelerde, ilkokuldan sonra altı yılhk es- ki ilköğretmen okullannın, lise düze- yindeki bu okullann yetiştirdiği sınıf öğretmenleri de yetişmiyor. Bunun ne- denlerini çok iyi araştınlmalı, buna gö- re kalıq çözümler aranmalıdır. Oğretmen yetiştiren kurumlann üni- versite çatısı altına alınması ve her ka- demedeki oğretmen için en az dört yıl- hk lisans öğrenimi aranması olumlu bir yaklaşımdı. Ancak, yeterli öğretim kad- rosu, gerekli altyapı hizmetleri ve prog- ramlar oluşmadan sadece tabela değı- şiklıği ve süre arttırma ile nitelikli oğ- retmen yetişmediği görülmektedir. Çünkü üniversitenin öğretmen yetiştir- me bakımından deneyimı yoktu ve YÖK de bu konuya başlangıçta gereken önemi veremedi, gerekJi özeni göster- medi. Öğretmenlik bazı üniversitelerde küçümsendi, ciddiye alınmadı. Oysa Türk eğitim tanhı. öğretmen yetiştirme bakımından köklü bir geçmişe, zengin bir deneyime sahiptir. Bu zengin dene- yimin içinde Köy Enstirüleri. ilköğret- men okullan, eğitim enstitüleri, yüksek öğretmen okulu gibi çok olumlu örnek- ler bulunduğu gibı; YAYKUR, mektup- la öğretim, hızlandınlmış eğitim, dışa- ndan diploma verme gibi çok olumsuz örnekler de vardır. Şimdi yapılması ge- reken şey, öğretmeni istihdam eden Mil- li Eğitim Bakanlığı ile öğretmeni yetiş- tiren YÖK ve üniversitelerin sağlıklı iş- birliği yapması. niceHkten (sayıdan) çok niteliğe önem verilmesidir. Meslek sevgisi ve öğretmenlik ruhu kazandır- mak. nitelikli adaylan mesleğe çekmek ve öğretmen adaylannı hizmet öncesı çok iyi yetiştirmek temel amaç olmalı- dır. tşte bu konuda, geçmişteki olumlu modellerden ve uygulamalardan mutla- ka yararlanmak gerekir. 8 yıllık eğitimde yer alan öğelerin et- kili olabilmesi için okul binalan, dona- tım, program. araç-gereç önemli olmak- la bırlikte, bunlan kullanıp programı uygulayacak olan öğretmenin bilgi ve becerisi hepsınden daha önemlidir. "Bir okuL ancak orada çalışan öğretmenler kadar iyidir" denilebilır. Görülüyor ki en büyük görev ve sorumluluk ögretme- ne düşüyor. Bu nedenle öğretmenlerin hizmet öncesı ve hizmet içı eğitımlen büyük önem taşımaktadır. İşte bu noktada karşımıza, çözümü gereken önemli bir sorun çıkıyor: Nite- likli öğretmen sorunu. Unutmayalım ki. nitelikli ve başanlı öğretmen yetiştir- mek için, her şeyden önce niteükliada)1 - lar, (öğretmenliğe gönül vermiş aday- lar) gerekir. Üniversiteye giriş sınavlannda düşük puan alan adaylann. öğretmen olmayı hiç aklından bile geçirmemiş adaylann nitelikli öğretmen olmalan beklene- mez. O halde yapılması gereken şey, öğretmenlik için geniş tabandan nitelik- li adaylar seçme yoluna gitmek, bu adaylan hizmet öncesinde çağdaş de- ğerler doğrultusunda yetiştirmek; bü- tün dallardaki öğretmen adaylanna dil .bilinci. Türkçe ve sanat sevgisi kazan- dırmaktır. Bu yapıhrsa, nitelikli ve ba- şanlı öğretmenler yetişecek, mesleğin saygınlığı daha da artacaktır. Bu konu- da geçmişteki olumlu modeller göz önüne alınabilir. Şu nokta herkes tarafindan çok iyi bi- linmelidirki öğretmenlik, herüniversi- te mezununun yapabileceği bir meslek değildir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun43. maddesinde öğretmen- lik, "Devletin eğitiın, öğretim ve bunun- la ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir" diye tanım- lanıyor. Evet, 'özel bir uzmanlık mesle- ği'. Şu ya da bu şekılde bir üniversiteyi ya da hiç öğretim üyesi görmeden açı- köğretim fakültesini bitirenlerin, işsiz kalmasınlar diye yapabilecekleri bir meslek değil bu. Öğretmen açığı var diye, 1996'da ya- pıldığı gibi ziraat fakültesi, Mısır El- Ezher Üniversitesı, iktısat mezunlannı. hatta diş hekimlerini ve hemşireleri sı- nıf öğretmeni olarak okullara atarsak her şeyden önce Milli Eğitim Temel Ka- nunu'na ve Milli Eğitim sistemine iha- net etmiş oluruz. Bu ihanetin günahı da kuşaklar boyu sürer ve toplumu içten içe çökertir, yıkar. Öğretmen adayının ve öğretmenin her şeyden önce genel kültür, özel alan bilgisi, öğretmenlik meslek bilgisi ba- kımından çok iyi yetişmiş olması gere- kir. Bunun yanı sıra mesleğe uygun ki- şilik özellikleri, meslek sevgisi, mesle- ğe karşı ilgi ve yetenekler, mesleki ye- terlikler gibi temel ölçütler de gereİdi- dir öğretmenlik için. Ve de çağdaş dün- ya görüşü, çağdaş değerlere ve demok- rasiye bağlılık, laik bir kafa yapısı ge- reklidir. Unutmayalım ki iyi eğitimi, iyi öğretmenler yapar. Bugün üniversitelerimizde ilköğret- men okullan düzeyinde bile nitelikli öğ- retmen yetişmediğini söylemiştik. Çün- kü ilköğretmen okullan, geniş taban- dan önce yazıh, sonra sözlü iki sınav so- nucu yetenekli ve zeki öğrenciler ahyor- du ve altı yıl boyunca öğretmenlik duy- gusu, meslek bilinci ve hizmet sevgisi kazandınyordu. Gerekli ve yeterli öğ- retmenlik formasyonunu herbakımdan kazandınyordu. Bugün bunlar ne yazık ki yapılamıyor. YÖK tarafindan hazırlanan ve eğitim fakültelerine yeni bir yapılanma geti- ren düzenlemenin, olumlu yanlan bu- lunmakla birlikte, özellikle nitelikli öğ- retmen ve yeter sayıda öğretmen bakı- mından yeterli, gerçekçi ve doyurucu olduğunu söylemek güç. Öncelikle yapılması gereken şey, yüksek öğretmen okulu modelinde ol- duğu gibi nitelikli adaylan mesleğe çek- mek, bu adaylara çok iyi bir alan bilgi- si ve pedagojik formasyon kazandınp ciddi ve sıkı bir uygulama-staj yaptır- mak, yani onlan hizmet öncesi çok iyi hazırlamak olmalıdır. Öğrenci kaynağı için, geniş tabana dayalı ciddı sınavla öğrenci almak kaydıyla Anadolu öğret- men liselerinden yararlanılabilir. ARADA BİR Av. EROL ERTUGRUL Aydın Atatürkçü Düşünce Dernegi Başkanı Siireci Höandıpmak Gerek Ağustos 1997'nin 16'sı, aydınlanma sürecimiz- de önemli bir tarihtır. 16 Ağustos 1997 günü Tür- kiye Büyük Millet Meclisi'nde sekiz yıllık kesintisiz eğitim yasası kabul edilmiştır. Sekiz yıllık kesinti- siz eğitim yasası, Atatürk'ün başlattığı akıl ve bi- limle aydınlanmamızın durdurulup ülkemizin ka- ranlığa boğulmasından sonra, aydınlanma yolun- da atılmış büyük bir adımdır. Bu yasayı çıkarmak için yoğun bir çalışma temposunu gerçekleştiren TBMM, Atatürk'ün kurduğu önemli bir kurum ola- rak umut vermiştir. Ülkemizde tarikatlar ve RE- FAHYOL iktidannın işbirliğiyte 8-9 ay içinde neter yaşadığımızı anımsarsak, bu yasanın çıkışının öne- mi kendiliğinden ortaya çıkar. Birbirlerinin çirkin- liklerini ve yolsuziuklarını örtbas etmek için kurul- muş olan REFAHYOL hükümetinin ülkemizi nere- lere getirdiğini hep birlikte yaşadık. Yurdumuzun adım adım şeriat kurallarına dayalı bir yönetime doğru götürülmeye çalışıldığım unutabilir miyiz? Atatürk'e ve Atatürkçü düşünceye yapılan çirkin saldırılara yüreğimiz yanarak tanık olduk. Bir bö- lüm Refahlı milletvekilinin, belediye başkanının la- ik demokratik cumhuriyete karşı, o küstahlaşarak pervasızca saldınlannı, irticanın, giysileriyle, kad- rolanyla, söylevlerı ile kol gezdiğı unutulur mu? Çetelerin devletin içine nasıl sızdığının gün gibi ortaya çıktığını da unutmadık. Uyuşturucuya, si- lah kaçakçılığına bulaşan devlet görevlilerinin en alçak cinayetleri nasıl işlediklerini de unutmadık. Dönemin Başbakan Yardımcısı Çiller'in ve yala- kalannın bu gericiliği desteklemek için nasıl yırtın- dıklarını da... Ne mutluluktur ki bu çirkin gericilik halkımızı bilinçlendirip ayağa kaldırdı da bu kirli yö- netim, sonunda geldiği gibi gitti! Ardında bir yığın sorun bırakarak! Şimdi bu sorunlar çözülmeye ça- lışılıyor. Biryandan irtica kaynakh kadrolaşma dü- zeltilirken, bir yandan da yasalarla aydınlanma yo- lu yeniden açılıyor. REFAHYOL'un gidişi kolay olmadı. Bilinçlenen ulusumuz ve onun kurumları, demokratik kitle ör- gütlerı Cumhuriyet tarihimizde yeni bir düşün ve eylem savaşı verdiler. Demokratik yollardan ve parlamento içerisinde bulunan çözümle bu çağ- dışı yönetime son verildi. Ve yeni yönetim, çağdaşlaşma yolunda önemli bir adım olan sekiz yıllık kesintisiz temel eğitim ya- sasını çıkarmak, gerici kadrolaşmayı düzeltmek, devleti çetelerden temizlemek ve sorumluları yar- gı önüne çıkarmak amacı ile görev başına geldi. ilk sınav başan ile geçildi. Sekiz yıllık temel eği- tim yasası TBMM'de kabul edildi. Gelecek için umutlarımızyeşerdi. Ulusumuzun, yönünü uygar- lığa ve çağdaşlaşmaya döndüğü bir kez daha or- taya çıktı. Ne olursa olsun, neler yaşarsak yaşa- yalım ve hangi yönetimler gelirse gelsin, Atatürk devrimierinın gerçek yol gösterıci olduğu, bilimin ve aklın gerçek yol gösterici olduğu bir kez daha ortaya çıktı. İş bununla bitmedi. Daha sırada çok şeyler var. Öncelikle, sekiz yıllık temel eğitim ya- sası, amacına uygun bir biçimde, ödün verılmeden uygulamaya konulmalı. Asıl yapılması gereken, ay- dınlanma yolunda yeni uygulamaların getirilmesi- dir. Birer meslek okulu olan imam-hatip liseleri çı- kışlılarayalnızcakendialanlanndayükseköğrenim yapabilme olanağı verilmeli, öbür yükseköğrenim kurumlarının kapılan kapatılmalıdır. Dünyanın hiç- bır yerinde devlet kendi eli ile kendi yönetim biçi- mini yok edecek kuşakları yetiştirmez. Ve camiler, gericilerin miting meydanı olmaktan çıkanlmalıdır. Kutsal yerleri eylem alanına çevirenler belli ki si- yasal amaçlar peşindedirler. Aydınlanmanın yeni döneminde, gereken başka atılımlan umutla bek- liyor, kirlenmenin sona erdirildiğini görmek is- tıyoruz. Başka Türkiye Yok Haydi Fidan Dikelim ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması) Hizmet Sistemi Bilgi Hattı: 212 - 257 06 46 'Dost' Dr. ALPASLAN BERKTAY 1 8 ve 19 Temmuz 1997 tarihli Cum- huriyet'te yayımlanan 2 günlük bir yazıda. ABD belgelerinde Türkiye ele alındı(x). C1A üst düzey yetkili- lerine, büyükelçilere, Pentagon ra- porlanna. "Türkiye'nin geleceği T< ile ilgılı konferanslara, resmı ve yan resmi yayın organlanna dayanan bu belgelerde, 2020 yılına dek Türkiye'ye gelecek biçiliyor; tslam devle- ti tehlikesinin bulunmadığı savunuluyor: kök- tendincilikledemokrasi uzlaştınlıyor; "YeniOs- manlıcıhk" benimseniyor; Kürt aynlıkçılara karşı savaşın sürdürülmesi uyansında bulunu- luyor; Balkanlar, Ortadoğu ve bağımsız cumhu- riyetlerde nüfuzunu ABD çıkarlanna uygun bi- çimde yayabileceği halde bunu yapmayan Tür- kiye'nin yerinin, ekonomisinin. iç siyasal sonın- lannın yeniden değerlendirileceği bildiriliyor. Buna göre Türkiye haddini aşıyor. ABD'nın sabn tükenebilir. Türkiye'nin siyasal ve sosyal bunalımlan artacak, istikrarsız durumu ağırla- şabilecektir. Bu arada Saddam'a darbe için Tür- kiye'ye baskı yapılabileceğı, Suriye ile su sava- şının kışkırtılabileceği. Yunanistan ile gerginli- ğin tırmandınlabileceği de anımsarılıyor. Tür- kiye'yi komşulanna karşı kışkırtma niyetleri gizlenmıyor; Türkiye'nin çıkmazı Kürt sorunu- na ve "kötü komşular"a bağlanıyor; "Kürtler- le federasvon kurmazsa, Türkiye'nin parçalana- btleceği'' tehdıdinde bulunuluyor ve "parçalan- mış Türkiye"nin haritası masaya konuluyor! Atatürkçülüğe karşı Turancılık ve Türkeş tutu- luyor. Osmanlı ile banşmak, gerekirse bölgede ırkçılık, dincilik, tarikatçılık yapılması ve "ıhm- lı tslam'" savunuluyor. ABD Müslüman mı? ABD'nin maşası mıyız? ABD'nın niyetleri açık. Onun niyetlerini giz- lemek ise bizim Amerikancılara mı düşûyor? "ABD emperyalizmi, bir "paranoya" mı? " Tam bağımsızlık yok. Interdependence-karşdıklı ba- ğımhlık var" diyordu Evren. ABD de bize ba- ğımlı mı? Düpedüz bağımlılık başka nasıl olur? Aynı EvTen. daha sonra D. Güreş ile emeklilik- lerinde bir TV programında "ABD'ye bağunlı- yız" diyor. Onlardan önce aynı açıklamayı, yi- ne emekliliğinde Org. M. Fisunoğlu yapıyor. D. Güreş konuşmasında "Çekiç Güç'ü de çıkara- mayız. Nedenini açıklayamam. Devtet sımdır" diyor. Bağımlılık, devlet sırn mı? Yurtseverlik, bağımlılığı gizlemek mi? Yurtseverlik görevini yerine getirmek için emekliliğini beklemeyen başka bir orgeneral, E.Bhüsise ABD'nin amaç- ladığı fCürt devietini önlemek için Saddam ile Barzani'yi uzlaştırmak isterken öldürülüyor! 1970'te tabii senatör Mucip Atakh, "Askeri olanın dışındaki tüm haberalmaörgütkrine CIA sıznuşür" demişti. Bugün sızmadığı yerneresi? Susurluk çetelerini, CIA ve Pentagon'un 1970'ten önce oluşturduğunu ve birkaç ay ön- ce açıklayan Amerikan The Progressive dergi- si, Başbakan Ecevit'in bile bilmediği, kuruluş yasası ve bütçede yeri bulunmayaa, örtülü öde- nekten beslenen bir giziı örgütün, bu ABD des- teğıyle ojuşturulup varlığını sürdüıdüğünü açık- lıyor! Bize bilinç gerek. Ulusal bilinç, her gûç- lüğü çözer. Bu iyi bilinsin. Türkiye ABD'nin büyüteci altında imiş. Türkiye, bağımsızlığının düşmanlannı ne zaman konuşacak? (x) ABD Belgelerinde Türk Ordnsu, Hasan Bögün, Cumhuriyet, 18 ve 19.7.1977 Unicef Türkiye Milli Komitesi yararına BilkentjSenfoni Orkestrası Özel Konseri Şef: J. lonescu Galati Solist: İdil Biret, piyano L. van Beethoven, Sol Maj 4 Pıyano Konçertosu L. van Beethoven, Do mın. 5 Senfoni 17 Eylül 1997, Çarşamba 19.30 Svvissötel, Fuji Balo Salonu Bılet satış yerleri: CRR Konser Salonu, AKM, Svvıssötel Ücret: 1.000 000 / 2.000 000 TL. BÜNYAN KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1996/34 Davacı DSİ Genel Müdürlüğü vekili Av. Güner Ak- gün tarafindan davalı Latif Orhan ale>'hine mahkeme- mize açılan tespite itıraz ve tescil davasının yapılan du- ruşmasında verilen ara karan gereğince; Davalı miras- çılanndan Imdat Urhan tüm araştırmalara rağmen teb- ligata yarar açık adresi tespit edilemediğinden, adı ge- çene dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edileme- miştir. Mahkememizde yargılaması devam eden Topsö- ğüt köyü adâ 182 parsel 55 sayılı taşınmaza ilişkin ib- raz etmek istediği belgeleri duruşmanın bırakıldığı 6.10.1997 günü saat 9.15'e kadar ibraz etmesi, duruş- maya katılması ya da kendinı bir vekille temsil ettirme- si, aksı halde davanın yokluğunda devam edeceğı ve karar verilecegı hususu dava dilekçesi yerine kaim ol- mak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 39110 İLANT.C. BOLUI. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1994/1051 esas 1996/606 karar Davacı Arif Onal vekili Av. Ferit Atalay tarafindan davalılar UğurÇankçı, Mef- haret Karadurmuş. Meserret Özakça. Rahmi Çankçı, Nadire Karamanlıoğlu, Nevzat Karamanlıoğlu, Necdet Karamanlıoğlu vasisi Ilyas Karamanlıoğlu aley- hine açılan tapu kayıt iptali ve tescil davası sonunda: 21.11.1996 gün 1994/1051 esas, 1996/606 karar sayılı hüküm ile Bolu ili Mer- kez Ilçe Büyükcami Mahallesi 5 pafta, 74 ada, 27 parsel sayılı taşınmazın 42/948 paylı 1 nolu bağımsız bölümünün davalılar adına olan 21/948 payının (Ilhami Çankçı'nın 5/84 payının, Rahmi Çankçı'nın 5''84 payının. Nadire Karamanlıoğ- lu'nun 2/42 payının. Nevzat Karamanlıoğlu'nun 7 '42 payının, Necdet Karaman- lıoğlu'nun 7/42 payının) iptaline, 21/948 pay ile davacı Mehmet oğlu 1944 doğumlu Arif Ünal adına tapuya tesciline, 5.400.000.- TL ilam harcı ile 6.053.000.- TL yargılama gideri ile davacı vekili lehine takdir olunan 9.750.000.- TL ücreti vekâletin davalılardan ahnarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. En son Bolu ili. Beşkavaklar mahallesi Ank.-fst. asfaltı Karamanlı Apt. 4/6'da ikamet eden davalı Nevzat Karamanhoğlu'nun adresi meçhul olduğundan ve bugüne kadar zabıtaca adresi tahkik edilemediğinden işbu hüküm özetı davalı Nevzat Karamanhoğlu'na ilanen tebliğ olunur. Basın: 39186 NURDAGISULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1996/88 Davacı Hasan Kılıç tarafindan davalısı Arif Daş- kınoğlu vs. aleyhine açmış olduğu feraga icbar da- vasında verilen karar gereğince; Davalılar Arif. Ök- keş, Ali, Muzaffer, Ayten Daşkınoğlu, Gülten Açık- göz, Selbi Andı, Zeynep ve Yüksel Şahinoğlu, Feri- de Çoban, Senem Güney'in adresleri meçhul oldu- ğundan adlanna ilanen davetiye tebliğ edilmiş olup yokluklannda verilen 23.6.1997 gün ve 1996 88 e. 1997/47 sayılı kararda dava konusu Nurdağı ilçesi Sakçagözü köyü Yalanfoz mevkiinde parsel: 103'te davalılar adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının ip- tali ile davacı adına tesciline karar verilmiş olup iş- bu ilanın yayın tarihinden itibaren 15 gün içerisinde yukanda dosya numarası yazıh dava dosyamıza başvurmalan aksi takdirde verilen karann kesin hü- küm arzedeceğinin bilinmesi mahkememiz karan- nın tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 36167 MERSİN1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1996/454 Mersin-Mezitli köyünde kain ve tapunun: 552 Ada, 1 parsel ve 459 ada, 1 parsel sayılı gayrimen- kuller hakkmda davacılar: Ayşe Ocak Vs. Vek. Av. Erkan Akış tarafindan davalılar: Perihan Türkoğlu Vs. aleyhine açılmış bulunan izaleyi şuyu davası se- bebiyle, adresleri tespit edilemeyen davalılara ila- nen tebligat yapılmasına karar verikniş ohnakla; Davalılar: Perihan Türkoğlu, Mustafa Abdulbaki Eker, Ahmet Hidayet Eker, Ali Ulaş, Kemal Ulaş, Ali Aydın, Hatice Kabakçı ve lffet Yıldınm'm ibraz etmek istedikleri delil ve belgelerini mahkememize göndermeleri ya da; tüm delilleri ile duruşmanın atılı bulunduğu 16.10.1997 günü saat 9.00'da mah- kememizde hazır bulunmalan, gelip de beyanda bu- lunmadıklan, kendilerini bir vekille temsil ettirme- dikleri, keza geçerli bir mazeret bildirmedikleri tak- dirde gıyaplannda yargılama yapılıp karar verilece- ği HUMK'nin 509. ve 510'uncu Md. uyannca dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olu- nur. Basm: 38109 <**.!•- PENCERE Haklı Çıkmaktan Bıkhk... 2O'nci yüzyılın ilk yarısında insanlık iki 'Dünya Savaşı' yaşadı. Toplam 50 milyon kişi yok edildi. Katil kim?.. Çağımızda 'uygar insan' diye vurgulanan Avru- palı, katilin ta kendisi!.. Çünkü her iki 'facia' da yeryüzünü 'paylaşma' kavgasının ürünüdür. 20'nci yüzyılın ikinci yarısının 40 yılı da "Soğuk Savaş"lageçti. Batı, yeryüzünde sosyalist düzeni kurmak sa- vıyla ortaya çıkan Sovyetler'i yenilgiye uğrattı. 1991 'de 'YDD' (Yeni Dünya Düzeni) tek merkez- li bir dünya oluşturdu. • Insanlığın kuruluşundan beri yeryüzünde en kapsamlı örgütlenme hangisidir?.. BM (Birleşmiş Milletler Orgütü)!.. 1945'te kurulan BM gerçi büyük devletlerin egemenliği altında çalışan bir örgüt yapısından kurtulamamıştır; ama, yine de küçük ülkelerin seslerini duyurabildikleri birforum oluşturmakta- dır. BM'nin 1948'de yayımladığı 'İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi' tarihsel bir belgedir; çağdaş insanın temel özgürlüklerini belirler... Peki, yeryüzünde BM (Birleşmiş Milletler) düze- ni mi geçerlidir?.. Yoksa YDD (Yeni Dünya Düzeni) mi?.. • 199O'lı yıllann çoğunu yaşadık; 2000'e iki bu- çuk yıl kaldı. YDD'nin (ya da öteki adlanyla 'glo- balizasyon'veya 'küreselleşme'nın) ne olup ne ol- madığı konusunda tartışma artık bir sonuca bağ- lanıyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan bir rapor hazırladı. Buna göre "BM'nin varolu- şundan kaynaklanan işlevlerini 'globalizm' (nam- ı diğer YDD) engelliyor. YDD; uyuşturucu kaçak- çılannı, kara para aklayıcılannı besliyor, toplum- lar sivil kimliklerinden uzaklaşıyorlar, biretnik top- lulukya da kabileye ait olmak çatışmalan körûk- lüyor, BM'nin banş taşımak istediği bölgelere si- lahyığıyor. Globalizmin olumsuz etkilerinden sıy- nlabilmek için uluslararası toplumun çabası ge- rek. Çünkü bugün dünyada 40 milyonu aşan in- san silahlı çatışmalar sürecinde..." Kofi Annan, temel çizgileri gazetelere yansıyan raporunu BM'nin açılışında okuyacak.. • BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (UNC- TAD) 1997 raporu da ilginç!.. Rapora göre "Glo- balleşme dünyaya yarar geiirmedi; genelde bü- yüme düşerken, gelir adaletsizliği arttı; bu gidiş- le 1929 Buhranı'na benzer bir kriz patlayabilir. Kuzey ve Güney yanm küre arasındaki gelir da- ğılımı farkı gittikçe açılıyor. Ortadireğin durumu herülkede bozulmaya başladı. Dünya ölçeğinde rant geliheh büyümeyi ve istihdamı sağlayıcı re- el yatınmlann yapılmasını önlüyor. Üretim faktö- rü olarak sermaye, emeğe oranla daha çok pay alıyor. İstihdam yapısının bozulmasıyla iş gûven- cesi tehdit altına giriyor. Ücret düzeyleri arasın- daki eşitsizliklerartıyor." Cumhuriyet, yıllardan beri, medyada tek başı- na bu gerçeklerin dökümünü yaparak kamuoyu- nu uyarmaya çalışıyordu. Ne var ki rantiyeci düzene bağh kimileri de YDD'nin şakşakçılığını yapıyorlardı; bunlara göre YDD'yi eleştirenler Kemalist dinozorlardı. Sorun tırmandı, Birleşmiş Milletler'de belgelere ve rapor- lara bağlandı. Ne yapalım ki bu konuda da haklı çıktık... Haklı çıkmaktan bıkkınlık geldi. Çok sevgili ablamız Nuran Bozer Akşit'i kaybettik. Üzgünüz demek yetmiyor. Gezerken öldün, mutlusun Nuran Abla. Ama keşke bizleri bu kadar üzmeseydin. ÖZEL GÖZTEPE HASTANESİ DOKTORLARI BAŞIMIZ SAGOLSUN Nuran ablamızı kaybettik. (Dr. N. Bozer Akşit) Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi'ııden arkadaşları CEYHAN İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Sayr 1997'21 Esas Alacaklı T. Emlak Şankası AŞ vekili avukat Atilla Ceylan, avukat M Fahri Uçkun ve avukat Saffet Serin'e raasraflan ha- riç 1.750.000.000.- TL. ödemeye borçlular Adana Caddesi No: 68"de mukiın Mehmet Hanıfi Ozıinur ile Yusuf Özünur'un iş- bu borçlanndan dolayı ömek 163 ödeme emn tebliğ edıleme- diği gibi adreslerinin tespıtı için yazılan müzakkerelerimizle de adreslen meçhul olduğundan. ödeme emrinin borçlulara ilanen teblığıne karar verilmekle; Yukanda yazıh borç ve masraflann işbu ödeme emrinin gazetede ılan edıldiğı tanhten itibaren 10 gün ödeme süresine 20 gün de dahıl ettinlerek 30 gün içinde ödemeniz. takibin dayanağı senet kambıyo senedı niteliğinde değilse 5 gün içinde \ e buna ilaveten ilan tanhinten itibaren 20 gün ila\e ile 25 gün içinde İcra Tetkik Mercıi Hâkımlığı'ne şi- kâyet etmenız. keza senet altındaki imza size ait değilse yıne bu süre içinde İcra Tetkik Mercıi Hâkımlığı'ne bir dılekçe ile bıldirmenız, yıne bu süre ıçensınde lIK'nın 74 maddesı gere- ğince mal beyanında bulunmanız. bulunmazsanız hapısle taz- yik olacaöınız tebliğ yenne geçmek üzere ilanen tebliğ olunur 26.8.1997 Basın 39894
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle