Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 EYLÜL 1997 PA2ARTESİ CUMHURİYET
EKONOMI
Konut fonunda
biiyük zarar
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türk-İş Araştırma
Merkezı'nce yapılan
araştırmada. Konut
Edindirme Yardımı
Fonu'nda hak
sahiplerinin 72.1 trilyon
liralık zarara uğratıldığı
vurgulandı. Araştırmaya
göre, fonda biriken 126
trilyon 421 milyar
liranın 81 trilyon 541
milyar liralık bölümü
Errüak Bankasf nın
vadesiz hesaplannda
tutulurken. geri kalan 44
trilyon 880 milyar Iira
ise Kamu Ortaklığı
Fonu. Toplu Konut
Idaresi ve TEAŞ
senetlerinde
değerlendirildi.
GAP'ta toprak
reformu
• ŞANLIURFA(AA)-
Toprak reformuy la
birlıkte GAP'ta şimdiye
kadar 1029 kişi toprak
sahıbi oldu. 6 bın kişiye
dağıtılmak üzere de 300
bin dönüm arazi hazır
bekJıyor. Toprak sahıbi
olanlar arazı bedellenni
4 yıl ödemesiz. 14 yılda
lOeşittaksitte
ödüyor. Ziraat
Mühendislen Odası
Gaziantep Şube Başkanı
Recep Kaşmer ise.
GAP'la yalnız tanm
sektöründe 1.9 mılyon
kişiye iş olanağı
sağlanacagını söyledi.
Türkiye'ye kaçak giren 2 milyon ton akaryakıtm ekonomiye faturası 1 milyar dolar
Akaryakıttafiyatkarmaşası
FİLtZGÜMÜŞ
Milh Gü\enlık Kurulu'nun (MGK) iste-
ğı ûzerine gündeme gelen, Habur sınır ka-
pısından getirilen ve devletin vergı ve fon
kaybına neden olan "akaryakıt sınır ticare-
b"'. Irak"ın yanında Azerbaycan ve tran sı-
nırlannda da olmak üzere toplam 11 ilde
sürüyor. Türkiye'deki toplam 5 rafineride
akaryakıt üretimi yılda 26 milyon ton ıken.
sınırticaretiyle getirilen akaryakıt miktan 2
milyon tonu buluyor.
TÜPRAŞ'tan alım yaptıklan için fiyat re-
kabeti ıçine giremeyen toplam 13 akarya-
kıt dağıtım şırketi. akaryakıt üzerindeki
yüksek vergi ve fon uygulaması nedeniyle.
bu bölgelerden vergısız ve fonsuz. litre
başına 30 bin lıra ucuza getinlen akaryakı-
tın kendileri için haksız rekabet yarattığına
dikkati çekiyorlar. MGK'nin isteği ûzerine
harekete geçen Maliye Bakanlığı \e Güm-
rük Müsteşarlığı"nın da sınır tıcaretiyle ge-
tirilen akaryakıtta, TÜPRAŞ çıkışlı akarya-
kıt üzerindeki vergi ve fon uygulamasını
başlatacaklan yönündeki açıklamalar, sayı-
lan 10'u bulan vergi ve fonlar ûzerine dık-
katleri çevirdi. Petrol Ofisı ve Türkiye'deki
diğer dağıtım şirketleri gibı TÜPRAŞ'tan
alım yapan Kuzey Kıbns Türk Cumhuriye-
ti'nde (KKTC) sadece düşük oranlı iki ver-
gi uygulanmasından dolayı akaryakıtm ya-
n yanya daha ucuz olduğu dikkati çekıyor.
Irak'tan kamyonlar ve tırlarla getirilen
mazotu satın alarak. ûzerine vergi ve fonla-
n ekledikten sonra satışa sunacaklan açık-
lamasını yapan Petrol Ofisi Genel Müdürü
Mehmet Gültekin. "Irak'ın yanında, İran
ve \zerbaycan'dan büy ük miktarda akarya-
kıt girisi sağlanıvor. Bu vaklaşık 11 ilde sü-
rüyor. Bu tkaret vılda 2 milyon tonu aşnuş
durumda. Bunun vergi ve fon kaybı da >ak-
Akayakrt ûzermdeki vergi, fon ^ekesintifer
I Tüpraş 5.60GümrükV.
Dagtım Şır.
DağrtımŞir.
Dağıtım Şır
Bayi
Bayı
Bayı
15.00 AFİF
280.00 Akar. TQk. V
4.40 Kâr+Masraf
0.57 NaKive(iznn8
1.10 FoePayf
5.58 Kâr+Masraf
0.32 ffâdiye rizmiîj
0.66 FsB Psv
Satş 15.00 KDV
Sınır ticaretivle Türkhe'ye giren ucuz benzin akar>akıt şirketlerinin tepkisini çekiyor.
laşık 1 milyardolardolayuıda. Tüketki ucuz
bir şekilde elde ediyor ama devletin ciddi öl-
çiide vergi ve fon kaybı söz konusu. Şu anda
tüketiciye ber ne kadar pahalı geliyorsa da
petrole sübvansivon devam ediyor. Tİ'P-
RAŞ'm ilk altı av lık zaran 36 trüyon Iira ol-
du. TÜPRAŞ'ın rafineri kâr marjını ûzeri-
ne koyarak satış yapmasına hükümct mü-
saade etmiyor" dedı.
Gültekin. akaryakıt pıyasasındayüzde 54
pazar payına sahip ve yüzde 94'ü kamuya
ait olan Petrol Ofisi"nin özelleştırilmesi ça-
hşmalanyla ilgili olarak. "Özelleştirmenin
blok. bölgesel va da depolar itibanvla olup
olmavacağına ve TL PRAŞ'la bağlannsı ko-
nusuna OzeUeştinne İdaresi karar verecek.
Zannediyorum bir iki av içerisinde bu konu-
da net cevaplar alabileceğiz" dedı.
Türkiye Akaryakıt Bayılen Petrol ve Gaz
Şirketleri Işveren Sendikası (TABGtS) ve
Turcas Petrolcülük Yönetım Kurulu üyesı
KavaBabanda. 1997'nın akaryakıt dağıtım
şirketlen ıçın sıkıntılı bir yıl olduğunu belırt-
tı. Baban. "Bu yıl akaryakıt pazan çok kan-
şık durumda. Sınır ülkelerden gelen akarva-
kıtsıkıntıyaraüyor. Birtaraftanvergisiylefo-
nuy la resmj rekabet yapmaya çalısacaksınız,
diğertaraftan vergisizfonsuz akary akıt ph>a-
saya sürülecek. Böyle bir şeyin kariul edilme-
si mümkün değiT dıye konu^tu
Kıbns 'ta benzin
70 bin Iira
KKTC Ekonomi Bakanlığı'ndan Kam-
biyo Dairesi Müdürü Yusuf Giilçür'ün
verdiği bılgiye göre, KKTC'de kurşunlu,
süper ve normal benzin 70 bin. mazot ve
gazyağı 43 bin. fueloil 35 bin Iira. Kıbns
devletının akaryakıta herhangi bir süb-
vansıyonu olmadığtnı belirten Gülçür.
KKTC ile Türkiye'deki akaryakıt fivatla-
n arasındakı fıyat farkı konusunda, U
KK-
IC'de akaryakıt üzerinde sadece iki fon
var. Akaryakıt Fiyat İstikrar Fonu ve Tu-
rizm Teşvik Fonu. Türkiye'de, çok sayıda-
ki vergi ve fonlar fiyatı yükseltiyor" diye
konuştu. Olkeve gereklı akaryakıtı TÜP-
RAŞ'tan sağladıklannı belirten Gülçür.
Türkiye'nin, KKTC'ye akarv akıt fiyatla-
n konusunda herhangi bir ındinmın de
söz konusu olmadıöını sövledi.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA
Manila -16.8 -:
Cakarta
Kuala Lumpur
feankok J
Hon-Kong
Sngapur
Seul t
Tokyo <î
Amsterdam/a
Zünh 1 ^
Frankfurt
-*4 1
^ -11.2
! > -10.2
\î^ -€4
0° -7.2
^ -4.3
fC "2.3
!l 'fe- -4.7
" Ö -4.2
Pans -3.7
Pasifik Okyanusu'nun doğu kıyılarında de-
niz yüzeyi ısısındaki dengesizlikten kaynakla-
nan El Nino hava sistemi dünya iklimini allak
bullak ederken güneybatısında bir başka. bu
sefer mali fırtına dünya ekonomisini fena hal-
desarsıyor. HazirandaTayvan'da orta derece-
li bir devalüasyonla başlayan mali istikrarsız-
lık bu hafta tam kapsamlı bir mali, hatta eko-
nomik krize dönüşme eğilimi göstermeye baş-
ladı.
Piyasa duvardan düştü...
Geçen hafta per-
şembe ve cuma
günleri Güneydoğu
Asya borsaları çok
şiddetlı düşüşler
yaşadılar. Hafta ka-
pandığında, birhaf-
tada Manila yüzde
16.9, Cakarta yüz-
de 14.1 Kuala Lum-
pur yüzde 10.2 de-
ğer kaybetmişti.
Bölgenin mali mer-
kezi Hong Kong'un,
geçen haftaya ka-
dar bu krizden etki-
lenmemiş olması krizin geçici olabileceğini de
düşündürüyordu. Ancak Hong Kong'un da
haftayı yüzde 8.4 gibi korkutucu bir düşüşle
kapatmış olması piyasalardaki tüm iyimserliği
ortadan kaldırdı. Böylece borsaların yıl başın-
dan bu yana gerilemesi. dolar bazında, Tay-
land'da yüzde 70, Malezya'da yüzde 32. Sın-
gapur'da yüzde 23. Endonezya'da yüzde
22'ye ulaşıyordu. (International Herald Tribu-
ne28/08/97).
Deutsche Morgan Grenfell-Singapur'aan
Angus Armstrong'a göre "Dövizler daha da
düşecekler" (Financial Times 30/08/96). Sin-
gapur'da çalışan Solomon Brothers'dan Ja-
mes Mitchel, daha renkli ifadelerle durumu
şöyle tarif etti "Piyasa duvardan düştü. Aca-
ba top gibi sıçrayacak mı, yoksa yumurta gi-
bi dağılacak mı?" (Los Angeles Times
29/08/97).
Çok yakın zamana kadar dünya ekonomisi-
nin yeni merkezleri olması beklenen ve yatınm-
cıların adeta gözü kapalı gittiği "Asya Kaplan-
lan"n\n bu krizı kısa zamanda atlatacağına gü-
venenlerin sayısı gittikçe azalıyor. Hemen tüm
yorumcular bir de güven krizinden söz ediyor-
lar.
Pasifik'te Fırtına
Asya borsalarındaki gerilemenin banka krizine yol açıp açmayacağı henüz belli değil.
Bugün Güney Asya ülkelerinin içine düştük-
leri mali krizin arkasında bıri uzun diğer ıkisi da-
ha kısa dönemli üç ekonomık ve bir de politik
etken yatıyor. Krizin uzun dönemli nedenlerı-
ne geçen haftalarda, bu kriz daha yeni başlar-
ken değinmiştim: Ucuz ve disiplinlı işgücü kul-
lanımı ve sürekli yeni kapasite kurulmasıyla,
bir anlamda yaygın bir sanayileşme yoluyla ve
güçlü bir bürokrasi denetıminde sürekli yaban-
cı sermaye girişine dayalı hızlı büyüme mode-
li.
Birçok yorumcu, içerde, baskıcı bir yaygın
sanayileşmeye. dışarda da ihracat seferberli-
ğine dayalı bu modelin sonsuza kadar sürme-
yeceğini vurgulamıştı. Örneğin Andre Gunder
Frank daha 1978'de, Asya ülkelerinde, salt ıh-
racata dayalı sanayileşmenın sınırlarına değin-
miş ve bir aşamada bunun da aynı ithal ıkame-
sinde olduğu gibi cari işlemler ve döviz krizine
yol açacağını söylemişti. Daha yakın bir tarih-
te 1994'te Prof. Paul Krugman Foreing Affa-
ires'te (1994 Cilt 73 Sayı 6) bu soruna değın-
diğinde şiddetli eleştirılere hedef olmuştu. An-
cak ne derler "Korkunun ecele faydası olmaz."
Bu sanayileşme modeli geldi ve içerde güçle-
nen bir ışçi sınıfının daha yüksek ücret ve orta
sınıflann demokrasi isteğine ve de açgözlü bü-
rokratların senelerdır sürdürdükleri mali talan
ve yolsuzluğun doğal sınırlarına dayandı. Ge-
çen iki yıl içinde, bu söz konusu ülkelerde dış
ticaret açıkları büyümeye, ekonomik büyüme
hızı gerilemeye başladı. Ancak her halükârda
büyüme hızı yüzde 5 civarında seyrediyordu.
Asya mucizesi üzerinde ikıncı uzun dönem-
li olumsuz etken Çin ekonomisinin dışa açılma-
sı ve bir ihracat seferberliğine girmesi oldu.
Montreal'deçıkanChinaAnalystbültenininya-
zarı Chen Zhao'ya göre "Güney Asya ülkele-
ri Çin 'den gelmeye başlayan tehdidi zamanın-
dagöremediler. Çin 1993'te Yuan'ıdevalüeet-
ti ve arkasmdan ihracatı teşvik için bir seri uy-
gulamayı devreye soktu" (Financial Times).
Geçen birkaç yıl içinde Çin bölge piyasaların-
da, Güney Asya ülkelerı aleyhine önemli geliş-
meler kaydetti.
Kısa dönemli ekonomik etken ise iki sene
önce ABD Dolan'nm hızla değer kazanmaya
başlamasıyla ortaya çıktı. Bugün kriz içindeki
İyi bir eğfflm için
ÖNCE
COCUĞÜSonra
OKULU
TANIMALI
Milli Eğitimin amaçlarını benimsemiş
Atatürk ilke ve İnkılâplarına bağlı
Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve
sorumluluklarını bilen öğrenciler
yetiştirmeyi ilke edinen bir okul.
Turgut Ozal Bulvarı Sahil Yolu No; 3
(Dengemek-Beltaş Yanı) Kartal Istanbul,
Tel:(0216)387 27 00(6hat)
ülkelerin paralan dolara bağlı olduğu ıçın, do-
ların nispeten zayıf olduğu 1980'lerde ve
1990'ların başında, ucuz kredi olanaklarından,
ihracatta avantaj sağlayan bir döviz ortamın-
dan faydalandılar. Ancak dolar 90 yene düş-
tükten sonra, 1995'ten bu yana istikrarlı ola-
rak yükselmeye başladı. Böylece söz konusu
ülkeler için avantajlı döviz ortamı hızla yok ol-
du; cari açıklar büyümeye ve dış borçlar şiş-
meye başladı. Pıyasaların bu ülkelerin yüksek
büyüme hızını ve döviz oranlarını daha fazla
kaldıramayacağını düşünerek tutum almaya
başladığı noktada hem fonlar piyasadan çekil-
meye. hem de yerli yatırımcılar kendı ülkeleri-
nin paralarını "short-selling"e başladılar: Ken-
di ülkesinin parasıyla borç alıp, bunu satarak
döviz almak ve kendı ülkesinin parasının düş-
mesini beklemek. Bu "şhort-selling" kısa za-
manda hisse senetlerin'e've'tahvillere de sıç-
radı.
Düne kadar istikrarlı dövize alışmış uluslara-
rası yatırımcılar için şimdi. Solomon Brot-
Aıers'ın bölge analistlennden Kapur'un ifade-
leriyle "yepyenı bir oyun" (Wall Street Journal
25.8.97) söz konusu. Belki de bu yüzden bır-
çoğu topunu alıp başka arsaya gırmeyi tercıh
ediyor. Geçen sene Güneydoğu Asya ülkele-
rine toplam 2.3 milyar dolar yatırdığı hesapla-
nan ABD kaynaklı 68 yatırım fonunun ağusto-
sun 20'sinden bu yana 2.1 milyar doları bölge
borsalarından çektığı söyleniyor.
Bölge borsalannda. geçen haftaki anı geri-
leme başka çok tehlikeli bir krizin de kapısını
araladı. Ucuz yabancı kredi ortamında bölge
ülkelerinde yatınmcılar dolarla borçlanıp, al-
dıklan krediyi gayrimenkule yatırmışlar ve bir
spekülatif köpük yaratmışlardı. Hem bu gayri-
menkul piyasası hem de hısse senetlerini kar-
şılık göstererek alınan borçlar yüzünden şim-
di bankalann mali bünyesının hızla zayıflama-
ya başladığı söyleniyor. Bu sürecın nereye ka-
dar yozlaşarak bir banka krizine yol açıp aç-
mayacağı ise henüz belli değil.
Megaloman yöneticiler
Asya Kaplanları denen ülkelerin hepsi. Fili-
pinler hariç, son derecede baskıcı rejımlerle
yönetiliyorlar. Bu ülkelerin yöneticıleri, ülkele-
rinin ekonomik başarısını, demokrasiyı değil
de "Asyalı değeıieh" benimsemiş olmalanna
borçlu olduklarını düşünüyor ve insan hakları
ihlallerine ilişkin eleştirılere kulaklarını kapatı-
yorlardı. Bu rejimlerin liderleri de kendilerinı,
tüm diktatörier gibı birer dâhi olarak görüyor
ve bunu herkese de gös-
termek için devasa proje-
lere gırışıyorlardı.
Endonezya dünyanın
en uzun köprüsünü, Ma-
lezya da dünyanın en yük-
sek binasını ve en büyük
barajını yapıyordu. Tay-
land bölgede ilk uçak ge-
misine sahip olan ülke
olarak övünüyordu. Sin-
gapur diktatörü, halkın
her adımını izleyebilmek
için tüm adayı bilgisayara
bağlı bir izleme odasına
çeviriyordu. Kocaman
egoların masajlanması
için yapılan bu projeler
muazzam fonlar emdiler.
Şimdı ekonomik kriz kapı-
ya dayanınca hem 'Asya-
lı değerter'ln mucizesine
hem de bunca sene ken-
dilerinden fedakârlık ıste-
yen bu liderlerin becerıle-
rine ilişkin şüpheler hızla
artıyor. Yolsuzluklara iliş-
kin birbiri ardına patlayan
skandallar da bu yıpran-
ma sürecıni hızlandırıyor.
Bugün Asya Kaplanla-
rı'nın içine düştüğü du-
rum, ekonomik krizin çok
uzun olmayan bir süre
sonra politik sarsıntılara
da yol açacağını düşün-
dürüyor.
X
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Eğitim ve Ötesi
Yeni ders yılının başında. eğıtimde "karmaşa-
nın" tedirginliği ile "umudun" güzelliği bırlikte ya-
şanıyor.
Toplumsal umudu yeşerten noktalar, sekiz yıllık
kesintısiz temel eğitimin uygulamaya konulması
ve bunun için gereken parasal kaynakların sağlan-
masında gösterilen duyarlılıktır. Bundan sonra ya-
pılması gereken. toplanan parasal olanakları en
etkın ve verimli bir biçimde değerlendırmek ve bu
amaçla sağlıklı bir "kurumlaşmaya "yönelmektir.
Temel eğitimi nicelik ve nıtelik yönlerıyle eksik-
siz bir düzeye çıkarmak gerekir. Ancak eğitimin
bundan öteki basamaklannm da gelıştırılmesi, eko-
nomik ve toplumsal kalkınmaaçısından birzorun-
luluktur. Kısaca, zorunlu temel eğitimin sekiz yıla
çıkarılması. asıl bundan sonra, anaokulu, lise ve
yükseköğretım basamaklannm da güçlendirılme-
siyle tamamlanmalıdır.
Oysa siyasal iktidarın tam da bu aşamada iki bü-
yük yanlış yaptığı görülüyor.
Eğitimde karmaşaya yol açan bu yanlışlardan bi-
rincisi, yükseköğretim kurumları öğrencıleri için çı-
kanlan "başansızlık affı" yasasıdır. Mıllet Meclisi,
çok hızlı bir biçimde, yasama görevleri arasında
saydığı başarısız öğrencilere sınav hakkını bu ya-
sayla verdi.
Universite öğrenimı sırasında yapılan sınavların
ve venlen notlann tümüyle eksiksız olduğu söyle-
nemez. Ancak bu yanlışlık ve eksiklerin "düzeltme
yeri" TBMM değildir. yükseköğretim düzeninın yı-
ne kendisidır; daha doğrusu yükseköğretim ku-
rumlarının iç ışleyışı bu sorunu çözebilecek bir
özellik taşımalıdır. Meclıs'in bu işe kanşması tam
anlamıyla yanlıştır. Yapılan, öğretim üyelerini kü-
çümsemenin ötesındedir: yükseköğretimde ku-
rumlaşma ve nıteliğın yükselmesi, siyasetin karış-
masıyla yeni bir "denn yara" almıştır. Başansızlık
affına. YÖK Başkanı dışında karşı çıkan olmadı;
universite yönetımlerinin ve özellikle de öğretim
üyesi sendika ve derneklerınin bu konudakı "sus-
kunluğu" ise ayrı bir sorundur. İlk ve lise öğretimın-
de "ders kıtaplannın seçıminin" ana-babalara bı-
rakılması da birçok bakımdan yanlıştır.
Önce, ana-babalar. ülkemızm okur-yazarlık du-
rumu göz önünde tutulursa. bu konuda "yeterli"
sayılamaz. En son nüfus sayımı sonuçlanna göre,
çağ nüfusunun, yanı altı yaş üzeri nüfusun yüzde
19,5'u okur-yazar değildir. Yani her beş kişiden bı-
ri, okuma-yazma bılmiyor. Bu oran kadınlarda yüz-
de 28'ın üzerindedir. Okur-yazar olanların da beş-
te biri. "dıplomasız" okur-yazar ve yüzde 57'den
fazlası da beş yıllık ılkokulu bitiren okur-yazardır.
Öğrenci ana-babalarının, bu durumda yaklaşık
beşte dördü, ders kitabı seçmede gereken ve eko-
nomide "alıcı uyanıklığı" denılen satın alanın bilgi
düzeyi bakımından yetersız sayılmalıdır.
Çok büyük çoğunluğu evlenirken "eşlerıni" bile
seçmemiş olanlardan çocuklarının okuyacağı ki-
tabı seçmelennı ıstemenin nesnel dayanağı bu-
lunmuyor.
Sonra. ilköğretim ve lise kitapları, sayı olarak,
yüzbinlerce basılmak durumundadır; en çok satan
bir romanın bite baskılarınt, üçer-beşer btnlerle ya-
pabildiği bir ortamda, ders kıtab! pazarı çok bü-
yük boyutlarda sayılmalıdır. Ancak sayı çokluğu,
her zaman "düşük fiyat" ve "yüksekkalite" sonu-
cunu vermez. Bu nedenlede ılgıli bırımlerın katılı-
mıyla bir "ön elemenın "yapılması gerekir.
Daha sonra, kıtap seçme ışıni ana-babaların üst-
lenmesıyle öğretim işinin asıl öğesi olan "oğret-
men" bir yana bırakılıyor. Bir öğretmene okutaca-
ğı ders kitabını seçme olanağı verecek kadar gü-
ven duyulmuyor mu?
Eğitim. ekonomik ve toplumsal etki ve sonuçla-
rıyla uzun dönemli gelışmenin itici gücüdür. Bu gü-
cün, kurumsal yapısı. ışleyişi ve evrimiyle, toplum-
sal yaratıcılığı arttırmasının sağlanması büyük
önem taşıyor.
Cep serbest Bölge Modeli
Bavul ticaretinde
son aşama
FATMA KOŞAR
Yıllık ticaret hacmi 10
milyar dolann ustünde ol-
duğu tahmın edilen bavul
ticaretını kayıt altma al-
ma çalışmalarında son
aşamaya gelindı. Dış Ti-
caret Müsteşar Yardımcı-
sı Kûrşad Tüzmenm
v erdığı bilgıye göre. yük-
leme - boşaltma ve güm-
rük işlemleri için Salıpa-
zarı Rıhtımı. Yenikapı.
Zevtınburnu gibi bavul ti-
caretınin yapıldığı pazar-
larda Atatürk Hav alimanı
(AHL) serbest bölgesine
bağlı cep serbest bölgeler
oluşturulacak. Kargo şir-
ketleri başta olmak üzere,
burada faalıyet gösteren
firmalara AHL'de venı
şube açma olanağının
sağlanması öngörülüvor.
Söz konusu model uvgu-
lamaya geçene kadar Ma-
liye Bakanlığfnın 61 Sa-
yıh KDV Tebliği yürür-
lükte kalacak.
lhracatçıların altyapı
eksikliğıni neden göste-
rerek karşı çıktığı cep
serbest bölge modelinın.
bir süre uvgulanacağmı.
gelişmelere göre karar
verileceğini belirten Dış
Ticaret Müsteşar \ ardım-
cısı Kürşad Tüzmen. "Bu
sistcmin ihracatçıvı ra-
hatlatacağı kanısındayız.
Bu koşullarda daha ivi bir
çözüm düşünemiyorum.
Firmaların işi koîaylaşa-
cak" dedı. Tüzmen şöyle
devam ettı:
"Eski merinde. büro-
larda hem gümrük hem
maliye memuru bulunsun
deniliyordu. Bizce maJiye-
cilerin bulunması zorun-
lu değil. Gümrük \f üste-
şarlığı'nca yapılması ge-
reken de özel faturanın
sadece ikinci ve iiçüncü
maddesini onaylayarak
yurtdışına gönderilmesi.
Böv lelikle bu onaytı fatu-
ranın bir av içinde. satıcı-
ya intikal etmesini öngö-
rüvoruz. Bu işlem fırma-
lan rahatlatacaktır. Çün-
kü sorun uygulamada çı-
kıyor. Dolayısıyla. söz ko-
nusu uygulama çözüme
giden ilk adım olacak.
Kargo şirketlerinin, satın
alınan ürünleri AHL Ser-
best Bölgesi'nde yapıla-
cak depolara kovmasını
ve burada işlemleri yapa-
rak göndermesini öngö-
rüyoruz."
Laleli Esnaf v ee Sanat-
kârlar Odalan Bırliği
Başkanı Suat Yalkın. bu
modeli yeterli bulmadığı-
nı. başanlı olunamayaca-
ğını öne sürerek "AHL'ye
bağlı yükleme-boşaltma
işlemlerinin orurnıasu alı-
cı ve saücmuı alışması çok
uzun süre alır. Müşteri.
ba\ ula doldurup, işlerine
geldiği gibi kamyonlan
ayarlavarak gönderiyor.
Bu işlemleri oraya giderek
nasıl yapsınlar? Sistemin
ne kadar vüriiyeceği şüp-
heü" dedî.
Modeli destekleyen
Den Sanayıcileri Derne-
ğı Başkanı Turgut Koşar
ise "Biz yeni bir serbest
bölge kurulmasına ya da
Laleli gibi verlerin serbest
bölge yapılmasına karşıy-
dık. Bu modelin başarilı
olacağı kanısındayım.
Orurması biraz zaman
alacak, ancak 61 Sayılı
KD\' Tebliği bu süre için-
de yeterli olur" diye ko-
nuştu.