27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EYLÜL 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Northern Bale Tiyatrosu, 'Romeo ve Juliet' balesini 2-5 eylül tarihlerinde Açıkhava'da sahneleyecek 'Büyük aşldar en iyi dansla anlatdır' • 1991 yılından bu yana 'Romeo \e Juliet' gösterisiyle birçok ödül kazanan Northern Bale Tiyatrosu'nun sanat yönetmeri Christopher Gable, genç dansçılann tek eksiğinin kendilerira ve duygulannı nasıl ifade edeceklenni bilmemeleri oldugunu söylüyor. Onun için dans, büyük aşklan, kızgınlıklan anlatmanın en iyi yollanndin biri. NURDAN CİHAIVŞÜMÜL Genç Panukbank Sanat Ekinlikleri çerçevesinde Tûrkıye'ye gelen toplu- luk, gösterilerini 2-5 Eylül tarihleri ara- sında Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda gerçekleştirecek. 1991 yılından bu yana "Romeo&Ju- Bet" gösterisiyle birçok ödül kazanan Northern Bale Tiyatrosu'nun sanat yö- netmeni Christopher Gable. Juliet'i Jayne Regan, Romeo'yu Denis Malin- kine'in canlandırdığı gösterinin kore- ografisi MassimoMoricone'ye, müzik- leri ise Sergey Prokflfîev'e ait. Northern Bale Tiyatrosu Orkestrası'nı da John PryceJonesyönetecek. Gösteride Mer- cutio'yu Jeremy Kerridge, Dadı 'yı Ma- delaine VVahher, Lady Capulet'i Ama- ya Iglesias oynayacak. Northern Bale Tıyatrosu'nun sanat yönetmeni Christopher Gable, başdans- çılar Jayne Regan ve Denis Malinkine ile provalannı gerçekleştirdikleri Pera Güzel Sanatlar Lisesi'nde görüştük. Dans okulu da var Christopher Gable, dansla başlayan sanat yaşamını bir süre oyunculukla sürdürdükten sonra dans yaşamına ge- ri döndü. Royal Bale Okulu'nun ardın- dan Royal Bale Company ve Covent Garden operalannda 10 yıl boyunca ça- lışan Gable, özellikle Shakespeare'in 'Bir Yaz Gecesi Rüyası'nda rol aldıktan sonra aktör-dansçı olarak ünlendi. Bu dönemde dansın yanı sıra oyunculuk yetenegi de gerektiren birçok yapıtta rol alan Gable. 'RoyalOpera House'dan ay- nlarak oyuncuİuğa başladı. Russel ile birlikte oynayan Gable, bunun yanı sı- ra çeşitli müzikallerde de rol aldı ve Shakespeare Royal Company'de Peter Brook ile birlikte çahştı. Aynca dans dersleri veren Gable. "yenidönem dans- çüannın tek eksiğinin kendilerini ve duygulannı nasıl ifade edeceklenni bil- mememeleri'' oldugunu söylüyor ve "dansçılara yalnızca vücutlanyla değil nıhlanyla dans etmeyi öğretmek" ama- cıyla bir okul açtığını anlahyor. Bundan 10 yıl önce Northern Bale Tiyatro- su'nda çalışmaya başlayan Gable. ko- nuşmasını şöyle sürdürüyor "Northern Bale Tiyatrosu'nda çalışmaya başladt- ğımda sinema, dans, müzikal konusun- da bildiğim her şeyi bir araya getirmey i ve şarkı söyleyebilen, aynı zamanda oyuncu olan dansçılar yetiştirmeyi dü- şiindüm. Bu konuda başanlı oiup olma- yacağımız ise kesin değildi o dönemde. Ancak gösterilerimizi izleyenler bizi ka- buUendiler ve gördük ki insanlar duygu- laria yüklü hikâyeler duymak ve izle- dikleri gösterilerde kendilerinden bir şeyler bulmak istiyorlar. Sanınm şu an- da yapbğunız çahşmalarta bütün Ingü- Northern Bale Tiyatrosu'nun sanat yönetmeni Christopher Gable, başdansçüar Jay- ne Regan ve Denis Malinkine ile birükte. 'Karakterleri içimizde hissediyoruz' 6 yaşında dans yaşamına başlayan Jay- ne Regan onbeş yaşında kazandığı burs- la "KraByet Bale OkuhTna devam etti. 17 yaşından bu yana profesyonel olarak dans eden Regan, okulu bıtirdiğinde. 1986 yılında Northern Bale Topluluğu'na ka- hldı ve 1990 yılından beri topluluğun baş- dansçısı olarak görev yapıyor. Bale Cent- ral'da bir süre yönetmen yardımcısı ola- rak çalışan Regan. 1991 ve 1992 yıllann- da Dance & Dancers Magazme'm "yıkn en iyi dansçısı ödülü"ne aday gösterildi. "Topluluğumuzda dans ve tiyatro birbi- rindençok ayn değiL Biz,oyunculuk,dans. kurgu gibi öğeleri bir araya getirerek bir şeyler yapmaya çalışıyonız. Dans ederken canlandîrdığımız karakterleri içimizde hissediyoruz. çünkü onlar da bizden biri. Sahnede >alntzca dans etmiyonız, aynı za- manda içimizden birilcrinin de duygula- nnı yansrayoruz" diyor. Juliet rolünde ız- leyeceğimız Regan. iki gencin arasında yaşanan bu büyük aşkı dile gerirecek. Bolşoy Balesi'nde eğitim eören Denis Malinkine. 1985 yılında Moskova Klasik Balesine katılarak "Kuğu Gölü", "Dûn- yanın YaraüüşT. "Bachiana" gibi birçok yapıtta rol aldı. 1990 yılından sonra Av- rupa'da birçok toplulukta dansetti. Porte- kiz Ulusal Balesı'nin klasik reperruvarla- nnın tümünde rol alan sanatçı 1993 yılın- da Lewis Londra Bale Topluluğu'na mi- safir sanatçı olarak katıldı ve 1993 yılın- dan bu yana Northern Bale Tiyatrosu 'nda başdansçı olarak görev yapıyor. Northern Bale Tiyatrosu'nun diğer topluluklardan farklı oldugunu söyleyen Malinkine bu farki şöyle anlatıyor; "Biztopluluk olarak yalnızca dansgösterileri gerçekleştirmiyo- ruz. Sahneye duy gulanmızı taşıvonız, se- yirciye de tiyatro içindeki >aşamı sunuyo- ruzve seyirci kendinden birseyler buluyor bizim gösterilerimizde. Diğer bale toplu- luklannda'dansuı yanında böyle birtiyat- ro anlayışının oldugunu sanmıyorum." Shakespeare'in tüm dünya kültüriinü et- kiledığinden bahseden Malinkine, onun yapıtlannda hissedilen yoğun duygulann baleye uygun olduğu görüşünde. Nort- hern Bale Topluluğu'nun birbirini ve bir- birlerinin hissetriklerinı anlayan çok iyi birekipten oluştuğunu söyleyen Malinki- ne. toplulukta uzun süre kalmak istediği- ni anlatıyor Daha önce de Türkiye'ye gel- diğini belirten sanatçı. Türk izleyıcisinin sanata düşkün oldugunu ve Türk seyirci- siyle iyi bir iletişim kuracaklarına in- adığmı söylüyor. tere'de dansçı ve oyunculardan oluşan en iyi topluluk olarak tanınıyoruz." Dansçı vücuduyla konuşur 1956 yılında Bolşoy Balesi'nin Londra'ya gelmesinin ardından Lond- ra'da dans tiyatrosu kavrarmnın oluş- maya başladığını düşünen Gable, son 25 yıldır dansın soyutlandığını ve yal- nızca fiziksel görünümün önem kazan- dığını belirtiyor ve isteginin vücut ve dans aracılığıyla bir şeyler anlatmak ol- dugunu vurguluyor. "Oyuncuysanızke- limelerle, opera sanatçısıy sanız müzik- le, dansçıysanız vücudunuzla konuşur- sunuz. Her durumda da konuşmaıuz, bir şeyler anlatmanız gerekli. Eğer yal- nızca hareketlerle. bir şey hissetmeden bunu yaparsaıuz bujimnastik olur, böy- le yapacaksanız jimnastik yapuı daha iyi" diyor. Gable. bir Shakespeare yapıtını sah- nelemenin toplululuğu için çok zor ol- madığını anlatıyor: •'Sergey Prokofi- ev'in Romeo ve Juliet için yaptığı müzi- ği dinlediğinizde göreceksiniz ki bütün duygular müzikte gizli. Juliet'i izlerken ise onun gerçekten de 14 yaşında bir genç kız oldugunu hissedeceksiniz. Bal- kon sahnesini izlediğini/de ise Romeo veJuliet'in ateşli ve romantik aşkını his- sedebilirsiniz. Bence çalışmamn en önemli bölümünü Prokofiev gerçekles- tirdi. Aynca Massimo Morricone gibi koreografla çalışhğım için de çok şans- lıydını. onun çok güzel bir hareket dili oluşturduğunu düşünüvorum. Nort- hern Bale Tivatrosu'nun çok iyi dansçı ve oyunculardan oluştuğuna inanıyo- rum. Bütün bu iyi özellikler bir araya geldiğinde de iyi bir yapıt ortaya çıkar- dığımıa düşünüyorum. Çünkü kostünı- ler, müzik, dansçılar ve oyuncular çok i>t" Dans. büyük aşklan, kızgınlıklan an- latmanın en iyi vollanndan biri Gable'a göre. "Dans gösterileri sırasında.bube- nim kardeşim, bu kızkardeşim diye ta- mtamazsmız. Dans içindeki hikâye ör- güsü ve duygulann yansıtılması çok önemti." Oyuncular, Romeo ve Juliet'in bir sahnesınde ise gerçek kılıçlarla savaşa- cak. Oyunculan bu tehlikeli. ancak bir o kadar da heyecanh sahne için Jonat- han Hovvell çalıştınnış. Türkiye'de de çalışacak Gable. önümüzdekı dönemde konser- vatuvaröğrencileriyle birlikte çalışacak Türkiye'de. Ögrencüere bir repertuvar öğretmek için zamanının olmadığını söyleyen Gable, "Bazen aynı şeyleri bi- lirsiniz, ancak bildiğiniz seyleri başka birisinden duyduğunuzda onu tam ola- rak hissedersiniz. Burada ders verdiğim süre içinde dansçılaria oturup konuşa- cağız, aynı şeyleri bilsek de bilmediği- miz şeyleri birbirimizden ögreneceğiz r ' diyor. Northern Bale Tiyatrosu. Türki- ye'deki göstenlerinden sonra Ingilte- re'de 'Giselle'yi sahneleyecek. Noel dö- neminde Charles Dickens'ın 'Christ- mas Carrol' isimli yapıtını sahneleye- cek olan topluluk. Notre Dame'ın Kam- buru. Dracula gibi yapıtlan da repertu- vanna katacak. Sahnelendiğı her ülkede büyük bir il- giyle karşılaşan 'Dracula' isimli göste- riyi Türkiye'de de sahnelemek ıstediği- ni belirten Gable. kendilerini Türki- ye'ye daVet eden Pamukbank'a çok te- şekkür ediyor v e "Pamukbank'ın Türk insanı ve sanat adına böyle bir projeyi gerçekleştirmesi çok güzeL Bugün dün- yanın hiçbir yerinde bir banka sanat et- kinlikleri için öncülükefmiyor" > dıye an- latıyor. İşin ruhunu öğrenmek gerek Kurduğu okulu \e Northern Bale Ti- yatrosu'nu gelecek dönemlerde aynı bı- nada bir araya getirmeyi düşündüğünü ifade eden Gable. "Dansdatıpkı müzik gibidir. Bir müzisyenin çaklığı enstrü- manıtam olarak tanıması sekizyüını alır. Bir dansçuun da kendi vücudunu tanı- ması sekiz yıl alır. Dansçı olarak yetişir- ken vücudunu tanımak önemli. bunun vanmda işin ruhunu da öğrenmek ge- rekH" diyor. Türkiye'de bulunduğu bu dönem içinde sahneye uyarlayabileceği bir öy- kü araştıracağını belirten Gable, top- lulugun ve kendinın yeni öykülere. yeni heyecanlara ihtiyaçlan oldugunu vur- guluyor. Istanbul'da piyano festivali • Yapı Kredi Sanat Festivali çerçevesinde 12-18 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek olan piyano festivaline Almanya'dan 6 önemli sanatçı katılacak. İSTANBUL(AA)-Ya- 14 Eylül pazar günü pı Kredi Sanat Festivali Heidrun Holtman bir çerçevesinde, Alman konser verecek. Ulusal ve K.ültür Merkezi'nin Luft- uluslararası yanşmalarda . hansa Hava YoUan'run çok sayıda ödülün sahibi , katkısıyla düzenlediği Pi- olan Holtman, 1982 yılın- , yano Festivali. 12-18 Ey- da da Zürih'te, Concours lül tarihleri arasında ger- Geza Anda Yanşma- çekleştirilecek. sı'ndabirincilikkazandı. ,\lmanya'dan 6 önemli 15 Eylül pazartesi günü sanatçının katılacağı fes- ise 1986 yılından bu yana tivalde sanatçılar Bach. Ensemble Modern'in pi- Beethoven, Schubert yanisti olarak çalışmalan- Sehumann, Liszt, De- nısürdürenUeIiWigetre- bussy ve Brahms'ın eser- sitali yer alıyor. 1986 yı- • lenni seslendirecekler. lında Tel Aviv'de ünlü 5. Festival, dünya çapm- Arthur Rubinstein Yanş- da tanınmış bir piyanist ması'nı kazanan Tbomas olan ve Beethoven, Cho- Duis'in konseri 16 Eylül pin. Liszt'in piyano eser- salı günü izlenebilecek. lennin yorurrılannda ça- Uluslararası pek çok ya- ğımızın en iyi yorumcula- nşmada ödülleri bulunan nndan biri olarak kabul \Vblfgang Manz'm konse- edilen piyanist Friedrich ri ise, 17 Eylül çarşamba Höricke'nin 12 Eylül cu- günü. ma günü Cemal Reşit Rey Festivalin son günü ise, Konser Salonu'nda vere- 6 sanatçının birlikte vere- ceği konserle başlayacak. cegi gala gecesi yer alı- : Tüm konserlerin Ce- yor. Gala gecesinde 6 sa- . mal Reşit Rey'de ve saat natçı birlikte, Franz 18.30'da yapılacagı festi- Liszt'in "Hexameron" val kapsammda, 13 Eylül adlı eserini çalacaklar. cumartesi günü RotfPlag- "Çok iyi 6 piyanistin bir ge konseri yer alacak. araya gelmesinin çok en- Moskova Çaykovski Ya- der olarak gerçekkştirile- nşması'nda ödül alan ilk bildiğine" dikkati çeken Alman piyanisti olan otonteler, bu nedenle Plagge, Brüİcsel'de Reine- konserin çok özel bir 1 Elisabeth ödülünü de ka- önem taşıdığını belirti- zandı. yorlar. El yazması ve orijinal yapıtlann yer aldığı Napoli müzik arşivi önlem alınmazsa yok olacak Avrupa'nın kültür mirası tehlikede KühürServisi-Aşağı yukan bir milyon el yazmasımn yanı sıra Mo- zart, Verdi ve Haydn gibi dünyaca ünlü bestecilerin yapıtlannın oriji- nal kopyalannın da yer aldığı ve Avrupa'nın en büyük arşivlerinden biri olarak kabul edilen Napoli mü- zik arşivi, acil bir önlem alınmadı- ğı takdirde bakımsızlıktan dolayı yok olma tehlikesiyle karşı karşı- ya. Dünyanın en büyük sanat mer- kezlerinden biri olan Milano'daki La Scala Operasf nın müzik yönet- meni Rkcardo Muti. yangın tehli- kesine karşı güvenlik sistemi, ha- valanduma ve bilgisayarla katalog- lama sisteminden yoksun olan Na- poli Konservatuvan'ndaki müzik arşivini, içinde bulunduğu bakım- sız ve ilkel durumdan kurtarmak amacıyla uluslararası bir yardım kampanyası başlattı. Muti konuyla ilgili olarak şu açıklamayıyaptı:"Napoliarşivinin bakımsızlıktan ve ilgisizlikten yok olmasu Sistine Chapel'inin tahrip olmasıyla eşdeğerdir. Henüz tam olarak keşfedilmemiş ve Avru- pa'nın ortak kültür mirasını bann- dıran bu arşhin kurtanlması yalnız Italyanlaruı değU,tüm dünyanın so- rumluiuğudıır." 16. yüzyılda dünyanın ilk bü- yük dört konservatuvannm kurul- dugu Napoli, Avrupa'nın en önem- li müzik merkezlerinden biriydi. 15., 16. ve 17. yüzyıllarda Napoli, başta Gesualdo di Venosa olmak üzere pek çok değerli müzisyene de evsahipliği yapmıştı. Aynı dönemde tspanyol, ttalyan ve Flaman etkilerinin oluşturduğu müzikal bir sentez, bugün müzik Z a Scala Operası'mn müzik yönetmeni Riccardo Muti, yangın tehlikesine karşı güvenlik sistemi, havalandırma ve bilgisayarla kataloglama sisteminden yoksun olan Napoli Konservatuvaıi'ndaki müzik arşivini, içinde bulunduğu bakımsız ve ilkel durumdan kurtarmak amacıyla uluslararası bir yardım kampanyası başlattı. adamlannın yeterince ilgi göster- sını oluşturan ve günümüzde unu- mediği napoliten müziğine ilham kaynağı oldu. Daha sonra. özellikle Alessand- ro v e Domenko Scariatti. Puccini. Gluck'ın büyük rakibi Pergolesi kompozitörler ve Jomelli, POrpo- ra. Paisiello. Cimarosa gibi büyük opera bestecileriyle 18. yüzyıl. Na- poli kentinin müzik yaşamının al- tın çağı oldu. 1930 yılına kadar, dünyaca ün- lü İtalyan bestecileri VTvaldi ve Monteverdi'yi müzikologlardışın- da kimsenin tanimaması göz önü- ne alınırsa, klasik müziğin altyapı- tulmaya yüz tutmuş bu bestecilerin eserlerinin müzikçiler tarafından gerek]i ilgiyi görmesinin önemi an- laşılır. Ancak unutulmaması gereken bir nokta da, bu bestecilerin eser- lerinin günümüze dek korunması konusunda en büyük pay sahibinin Venedik. Londra, Amsterdam ve diğer önemli sanat merkezlerinde- ki müzik arsivlerinin olduğu. Napoli Konservatuvan'ndaki bir kütüphanede yer alan söz konu- su müzik arşivi ise hiçbir zaman müzi>yerılerin kullanımınaaçıkol- mamış. Napoli'de doğup büyüyen ve Napoli Konservaruvan 'nda mü- zik eğitimı alan Mutf şu yorumu yapıyor: "Napoli müzik arşivi ina- nılmaz bir biçimde resmi olarak ikinci sınıf bir okul kütüphanesi olarak tanımlanıyor. Bu tam bir çıl- gınlık. Bu arşiv de Paisello, Pergole- si, Puccini, Verdi, Bellini ve hatta Haydn ve Mozart'ın el yazması eserieri bulunuyor." Muti aynca, arşivdeki değerli eserlerin korunabilmesi için bu ya- pıtlann eğitimli kişilerin denetimi- ne bırakılması gerektiğini vurgu- ladı. Napoli Konservatuvan'nın yöneticisi RobertodeSimone, Mu- ti'nin bu görüşüne katıldığmı belir- tiyor ve şöyle ekliyor: "ArşKin şu anki durumu kesinlikle utanç veri- cL Elimizdeki tüm bu değerli ma- teryaJler yok olma tehlikesiyle kar- şı kars.iva. En büyük sorun yaz ay- lannda bir kalorifer ocağına dönü- şen arşivin aşm sıcak nedeniyle bu- rada bulunan el yazmalannın zarar görmesi. Havalandırma sisteminin yanı sıra artık bilgisayarla katalog- lama sistemine geçmemiz şart An- cak devlet, tüm bu işler için gereken maddi desteği bize sağlamıyor." Muti. "Bu müzik arşivini kur- tarmak için elimizdcn gelen her ça- bayi göstermeli ve arşivi dünyanın sayılı müzik kütüphanelerinden bi- ri haline getirmeliyiz*' dı> or ve şöy- le ekliyor: "Ancak bunun gerçek- leştirilebilmesi için bürokratik en- gellerin aşılması gerekiy or. Eğer acil onlemler alınmazsa bu süreç içinde bize, Napoli müzik arşivinin sonu- nun, yangın sonrası yok olan Venedik'teki Fenice Tiyatrosu'na benzememesi için dua etmek kalır." BUA$A3IADA ŞÜKRAN KURDAKUL Tepkinin Bileytaşı Gülmece Aziz Nesin "Baskıcı yönetim gülmecenin kay- nağıdır" derdı. "Egemen güç varlığıylayaratırgül- mece edebiyatını." İlk gülmece dergimiz "Diyojen", güreş tutma merakı devlet yönetiminden önde gelen Abdüla- ziz döneminde yayımlanmıştı. Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat llgaz'ın birlik- te çıkardıklan "Markopaşa", dıktatör özentısi Re- cep Peker'in başbakanlık yıllannın ürünüdür. Basın yolu kapansa, tabandaki halk fıkralara dö- kerek yukardakilerle dalga geçme yolunu bulmuş- tur yıllar boyunca. Gülmece edebiyatının bir dalı olan fıkralarda te- mel öğe ince yergidir, taşlamadır. Bektaşi fıkralarının kahramanı, baskı altında bi- le yenilgiyi kabul etmeyenin düşünme yeteneğini ve direnme gücünü simgeler. Laz fıkralarının kahramanı Temel, aykın doğaı- lan öne sürerek başkalarıyla birlikte, çoğu zaman kendisini de alaya alır. Kimi Divan şairlerı dizelerinde dalga geçme öğe- leriyle birlikte yaratır taşlamayı. "Mescidde riyâ-pîşeler etsin ko riyâyı, Meyhaneye gel, ne riyâ var, ne mürâyi." Şeyhülislam Yahya Efendi'nin okuduğumuz di- zelerinde tepki duyulanın önde gelen özelliği "ri- yâkârlık" en uç noktada "mescidde" yakalanır- ken, doğruluk başka bir uç noktaya "meyhaneye" özgü olarak gösterilmiştir. Tanzimat dönemi şaırleri taşlama öğeleriyle "kû- für"ü birlikte kullanmayı severler daha çok. Namık Kemal, ülkeyi, yarı sömürge durumuna düşürecek ölçüdeki borç batağına sürükleyenleri yererken gözünü budaktan sakınmaz: "Düşman girdi Istanbul'a Selam verdik sağa sola Vatanı sattık birpula Ne utanmaz köpekleriz." Abdülhak Hamid, döneminin eski edebiyat an- layışına bağlı olan kafaların eleştirilerini karşılama gereksinimi duyduğu zaman "küfür"ü temel ala- rakkurardizelerinı. "Yayımı atmadan evvelce ben attım okumu, Bunu inkâr ediyoharsa yesinler b....u." Ahmet Rasim, düzyazısını (nesrini) deyimlerle süsleyerek taşlamayı sever. Hüseyin Rahmi, ünlü Şıpsevdi romanının baş- kişisi Meftun'un yeniliği züppelik, Batı uygarlığını benimsemeyi kopyacılık, çağdaşlığı yalnızca kılık kıyafet değişmesi olarak kabul etme özelliğini ye- rerken ınce ince dalga da geçmiştir. ÖmerSeyfettin tek romanının kahramanı Efruz Bey'in kişilığinde II. Meşrutiyet Dönemi'nde mey- danı boş bulan "Günün Adamı"r\\ davranışlanyla sergileyerek gülmece ögelenni yakalar. • • • 1945'ten günümüze kadar "Çok Partili Ya- şam"\n getirdiği politikacılar arasında "hayatıgül- mece" olan nice unutulmazlanmız var. Başta Aydın'ın ünlü toprak ağası. Kabadayıca konuşmalarıyla başbakaniığı iyice kanştırdığı için gülmece yazarlarının gündemin- den düşmeyen. Bulunmaz özdeyişlerın sahibi: "Siz istersenlz hilafeti bile getirebilirsıniz." Cevdet Sunay, Ferid Malen, Yıldınm Akbu- lutgibi "ciddi komikler.. Mumları yatsıdan önce sönen yalan söyleme ustalan: Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Tansu Çil- ler... Evet, Aziz Nesin, "Baskıcı yönetim gülmecenin kaynağıdır" demişti. Ya her boydan oy avcısını, demagogu koynun- da besleyen biçimsel demokrasi. Tükenmez kaynağı olmuyor mu gülmece ede- biyatının... Geoge Harrison günümüz gpuplanna kızgın • Kültür Servisi-Geoge Harrison, "Le Figaro" isimli gazeteyle yaptığı bir söyleşide yeni dönem pop şarkıcılannın egoizmini, müzik endüstrisindeki ticarileşmeyi ve plak şirketlerinin elınde bulundurduğu gücüeleştırdi. Harnson. Spice Girls'ü dinlemenin en güzel yanı televızyonun sesini kıstığımzda dinleyebilmenizdir diyor. Oasis. U2 ve Texas'm müziğini ise kötü bulan Harrison. " 14 yaşında bu müzikleri dinlemek hoş olabilır. Ben şahsen Bob Dylan dinlemeyi tercih ederim" diyor. Günümüz müziğini ise şöyle eleştiriyor Harrison: "Günümüzdeki müzik anlayışında beni sınirlendiren. her şeyin ego üzerine yoğunlaşmış olması.Bugün yeni çıkan kasetlerde önemli olan ne kadar sattığı ve ne kadar para kazandırdığı, yetenek ise önemli değil." Harrison. sitar sanatçısı Ravi Shankar ile birlikte çıkaracağı yeni albümünün aşk ve banş duygulanyla yoğun oldugunu anlatıyor Şarkı sözleri yazmaya devam ettiğini belirten Harrison, yeni albümünün kış aylannda çıkacağını söylüyor. İsveçli yazar Johannes Edfelt öldü • Kümlr Servisi - Isveç'in en büyük lirik yazarlanndan biri sayılan Johannes Edfelt, 92 yaşında yaşamını yitırdi. Ayru zamanda çevirmen olan Edfelt. 1969 yılından bu yana Isviçre Akademisi üyesiydi. İlk kez 1923 yılında "Voices Down'" isimli toplu şiir kitabıyla tanman Edfelt, 1934 yılında yazdığı "High Mass" isimli kitabıyla da bütün ilgileri üzerine çekti. ilk yazdıklan II. Dünya Savaşı ve 1940'Iarda faşizm gibi büyük olaylan anlatan ve daha sonra anı yazılan yazmaya başlayan Edfelt'in yazın yaşamı ölene dek sürdü. Edfelt, aynı zamanda Franz Kafka, Erich Kaeshner ve T.S. Eliot çevirilerinı edebiyat dünyasma kazandırdı. tsveç Akademisi'nde. bir ay sonra, 'Edfelt'in Yazdıklan' konulu bir tartışma gerçekleştirilecek. Lennon'un oğul sevgisi • Kültür Servisi - John Lennon'un 1965 yılında eşi Cyntia'ya, oğlundan ayrı kalmaktan duyduğu acıyı anlatan bir mektubu bulundu. Lennon, oğlu henüz iki yaşındayken ona yeterince ilgi göstermediğini kabul ediyor ve kendini "alçak bir adam'" olarak tanımlıyor. İki sayfalık bu mektuptan anlaşılıyorki Lennon, Yoko Ono ile yaşadığı yasak ilişkiden dolayı 1968 yılında eşi Cyntia'dan boşandıktan sonra oğlunu ihmal ettiği için çok üzülüyor. Yamızca iki sayfası elde edilen 6 sayfalık bu mektubun, 17 Eylül'de duzenlenecek olan Sotheby's Rock açık arttırmasında 17.000 sterlinden daha fazlabir fıyata satılması bekleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle