02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 1997 CUMARTESİ 4 HABERLER Petrol-lş'ten barış broşürii • İstanbul Haber Servisi - Türk-lş'e bağlı Petrol Iş Sendikası. 1 Eylül Dünya Banş Günü nedeniyle "Banş Ellerimizde' adlı bir broşür çıkardı. Banşm sadece ülkelerin sıcak saldınlanyla sınırlı sayılmaması gerektiği; Irlanda. Ispanya ve Türkiye'de ölüm mangalannın şehirlerin sokakJanyla dağlann kuytu köşeleri arasında mekik dokuduklan belirtilen broşürde savaş ve banşın tarihsel bir özeti verildi. AB ilişkilerinde yeni düzen • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Başbakan Mesut Yılmaz imzalı yeni bir genelgeyle Türkıye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin yürütülmesinde uygulanacak esaslar ile kurumsal yapılanma yeniden düzenlendi. Genelge kapsamında, Tiirkiye'nin AB ile ilişkilerinin koordinasyonu, çalışmalann yürütülmesinde etkinlilc birlik, beraberlik ve ahengin sağlanması ve gerekli kararlann hızla almmasının temini amacıyla yeni düzenlemeler yapılırken AB ile ilişkilerden Sorumlu Devlet Bakanf nın görevleri belirtildi. AB ile ilişkilerin düzenli ve sürekli bir şekilde yürütülebilmesi için "AB Koordinasyon Kurulu', AB ile ilgili kamu kuruluşlan ve özel kuruluşlar tarafından yürütülen çalışmalar arasında gerekli uyumu sağlamak üzere de "AB Danışma Kurulu' oluşturuldu. Kuran kursları yönergesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Diyanet tşleri Başkanlığı, Kuran Kurslan Yönetmeliği'nde yaptığı değişiklikten sonra, bu kurslann nasıl, nerede. ne zaman ve kim tarafından düzenleneceğine ilişkin esaslan belirîeyen yönergeyi de yayımladı. Buna göre hafta sonu kurslan, hafta sonlannda Kuranıkerim'i ve mealini ögrenmek ve dini bilgilerini geliştirmek isteyenler için, ilgili müftünün tekJifi ve mülki amirin onayı ile Kuran kursu binalannda veya müftülükçe uygun görülecek yerlerde açılacak. Yaz kurslan ise yine aynı prosedürle ve a>Tiı yerlerde, okullann tatil olduğu yaz aylannda isteyenler için açılacak. ÖİB'nin itirazı reddedildi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Özelleştirme Idaresi Başkanlığı'nın (ÖİB), Türkiye Deniz fşletmeleri'ne bağlı Antalya Limanı'nın özelleştirilmesi hakkında verilen yürütmeyi durdurma karannın iptali için yaptığı başvuru Antalya Bölge İdare Mahkemesi'nce reddedildi. Link Ithalat ve İhracat AŞ'ye 102.5 milyon dolar bedelle satılan Antalya Limanı'nın özelleştirilmesine karşı Liman-lş Sendikası'nca açılan davada Antalya tdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma karan vermişti. IİHlftuı llloftaa* • Türkiyc'nin önde gelen bilim dergileri arasında yer alan Bilim ve Ütopya dergisi bugün bir Boğaz gezisi düzenliyor. • tsrail Dışişleri Bakanlığı Mashav Programı'nın bir parçası olan îsrail Bölgesel Meteoroloji Eğitim Merkezi ve Başbakanlık Köy Hizmetleri altında çalışmalanna devam eden Uluslararası Tanmsal Hidroloji Araştırma ve Eğitim Merkezi "nin Izmir'de ortak bir kurs açacaklan kaydedildi. • İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici, Bayrampaşa CezaevTnin kütüphanesinin zenginleştirilmesi amacıyla kitap kampanyası başlatü. • Sinema sanatçısı Aliye Rona, ölümünün birinci yıldönümünde mezan başında anıldı. • Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), bankalann İMKB Yadeli İşlemler Piyasası"nda (YİP) işlem vapamayacağına ilişkin bir ilke karan aldL • Eğitim Sen 2 No'lu Şube Başkanı Nazım Alkaya, ders kitaplannın devlet tarafından ücretsiz olarak da5ıtılmasını önerdi. Çeçenistan skandalı soruşturmasmda 5. gözaltı, Erbakan'm 'sağ kolu'na yakalama emri Dubai kaynağı buhinduESRA YENER / ALPER BALLI ANKARA - Çeçenistan skandalı soruşturmasmda kilit isimlerden Mehmet Tank Çetin'in Dubai bağ- lantılı olduğu öne sürülen "'Gulftm- port Export Ltd." adlı şırketin de sa- hibi olduğu ortaya çıktı. Milli Istih- barat Teşkılatı'nın (MİT); "Erba- kan'ın servetinin bir bölümünün Dubai'de olduğu ve Çetin'in şirket kurarken Dubai'den aktanlan pa- ralan kuüandığT iddialanyla ilgili incelemesini bu bağlantıya dayan- dırdığı öne sürüldü. Şirketın ortak- lan arasında Arap uyruklu Essa El Gburair adlı kişi ile uluslararası "Gulf tmport Export Co." adlı bir şirketin de bulunması dikkat çekti. "Benfima'1 şirketinin de ortağı olan Mehmet Tank Çetin ile Cihat Akahn, Ankara'da sorgulanıyor. RP Genel Başkanı Necmettin Erba- kan'ın Başbakanhğı döneminde özel kalem müdürlüğü görev ini yü- rüten Mehmet Karaman hakkında yakalama emri çıkanldı. Libya-Çeçenistan hattında RP'li- lere iletildikten sonra kaybolan 10 milyon dolara ilişkin soruştuıma de- rinleştirilerek sürdürülüyor. Soruş- tunnayı yürüten Ankara E>GM Sav - cısı Nuh Mete Y'üksel'ın talimatı üzerine gözalüna alma işlemleri hız- landınldı. 2 gün önce gözaltına alı- nan Başbakanlık Başdanışmanı Ce- lalettin Döver ile Ali Fuat Altmdal adlı işadamının ardından dün de Ci- hat Akalın, Mehmet Tank Çetin ya- kalanarak Ankara Emniyet Müdür- lüğü Terörle Mücadele Şubesi"ne götürüldü. Olayla ilgili bilgisi bu- lunduğu belirtilen Selamettin Gül de Ankara'da gözaltına alındı. Lib- ya'dan 10 milyon dolan getırdıği be- lirtilen Amar Abdulselam Hare- ba'nın Türkiye'deki bürün mali iş- < 1 C e c e n t e m s i l c i d e n c e l i s k i l i ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) BassavcıhğTnın Çeçen skandalı soruşturması çerçevesinde ifadesini almak istediği Medet Ünhı'nün kimliğiyle ilgili belirsizlik sürüyor. Çeçenistan Başbakan Yardımcısı'nı Türkiye'de temsil etmek üzere ~vekâletname'*ye sahip olduğu bildirilen ve basmda "MedeöıHah" olarak yer alan Medet Ünlü, Cumhuriyet'ın telefonla sorulannı yanıtlarken bütün iddialan reddetti. Ünlü, soruşturmayı yürüten Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığf na her zaman ifade vermeye hazır olduğunu kaydetti. "Eğer Libya'dan para getmiş olsaydı, onun peşine önce biz düserdik" diyen Ünlü, Türkiye CuTnhuriyeti'nin devlet olarak kendilerine yardım etmediğini. yardımın "Tfirk milktinden" geldiğini söyledi. Ancak Ünlü'nün skandal patlamadan önce Dışişleri Bakanlığı "na başvurarak açıklama • paranm verilmesi konusunda yardım istediği, bir süre önce de savcıhk yetkililerine verdiği bilgide de olayian doğruladığı belirtildi. Eski Devlet Bakanı. RP Kayseri Milletvekili AbduDah Gfll'ün îstanbul'da düzenlediği basın toplantısında. Türkiye Cumhuriyeti'nin Çeçenistan'a yardım konusunda üzerine düşeni yaptığına ilişkin sözlerin anımsatılması üzerine Ünlü, konuşmayı izlemediğini, yorum yapmayacağıru söyledi. lemlerini yürütmesi için vekâletna- me verdiği, para trafiğınde kilit rol oynadığı savlanan Benfima şirketi- nin ortakJanndan Cihat Akalın ile şırketin diğer ortağı Mehmet Tank Çetin'in ifadelennin iddialann ay- dınlatılmasında önemli rol oynaya- cağı vurgulandı. Cihat Akalın'ın RP'den Kayseri Milletvekili aday adayı olduğu. aynı zamanda Milİi Gazete'nin kuruculan arasında yer aldığı iddialan da soruşturma sıra- sında gündeme geldi. Cumhuriyet, Benfima şirketinin diğer ortağı Mehmet Tank Çetin'in Dubai kaynaklı bir şirketin de sahi- bi olduğunu saptadt. Benfıma ile ay- nı adreste bulunduğu belırlenen "Gulfİmport Export Dış Tkaret Li- mitedŞirketTnın "19Eylül 1989"da kurulduğu öğrenildi. "Gulfİmport Export Limited Şirketi"nın Mehmet Tank Çetin'in dışındakı diğer orta- ğının Essa Al Ghurair adlı Arap uy- ruklu bir kişi olduğu Ticaret Sicıli gazetesinin 3 Temmuz 1995 tarihli sayısmda yayımlanan ana sözleşme değişikliği karannda yeraldı. Sana- yi ve Ticaret Bakanlığı" nda -258820-206392" sıcıl numarasıyla kayıtlı olan "Gulf İmportExport Dış Ticaret Limited Şjrketi"nin 3. orta- ğı ise aynı adı taşıyan "Gulf tmport ExportCo." olarak sicil gazetesıne kaydedildi. Hareba ile bağlantıyı yürüftüğü ve toplanan yardım paralannı yö- nettiği kuşkusuyla soruşturmanm içine alınan Erbakan'ın başbakanh- ğı döneminde özel kalem müdürü olan Mehmet Karaman hakkında yakalama emri çıkanldı. Savcı Nuh Mete Yüksel'in, Lib- ya'da bir çiftlikte gözetim altında bulunduğu belirtilen Amar Abdul- selam Hareba'yı Lıbya'dan resmi kanaldan istemeye hazırlandığı bil- dirildi. Yüksel'inayncabasındaadı "Medetullah" olarak yer alan ve Çe- çenistan Başbakan Birinci Yardım- cısı'nın temsilcisi olduğu öne sürü- len Medet Cnhl'yü de tanık olarak çağırdığı öğrenildi. Ankara'da oldu- ğu öğrenilen Ünlü'nün birkaç gün içinde ifade vereceği bildırildi. Savcıhk, Çeçenistan için topla- nan yardım paralanndan 250 bin do- lan soruşturma kapsamında ifadele- ri alınan kişılerin zimmetlerine ge- çırdiklerini saptadı. Örtülüden verildiğı kaydedilen 2 milyon dolan Çeçenistan'a götür- mekle görevlendirilen Haluk Kuthı ile Fazıl Özen'in mayıs ayında Trab- zon'dan hareket ettikleri, daha son- ra kendilerinden haber ahnamadığı bildirildi. ANKA Ajansı'nın habe- rine göre, Ankara'daki Çeçen kay- naklar, Kutlu ile Özen'in beraberle- rinde götürdükleri 3 milyon dolann örtülü ödenekten sağlanmış olabi- leceğini söylediler. AA'nın haberine göre de Çeçe- nistan Başbakan 1. Yardımcısı Movladi Udugov, iki Türkün Çeçe- nistan'da rehin olduğunu ve kurta- nlması için operasyonlann sürdü- ğünü söyledi. Eylemleri cami içine de taşıdılarHaber Merkezi - Cuma namazı çıkışında gösterı yapmayı alışkanlık haline getiren şeriatçı gruplar. ey- lemlerini cami içine taşıdı- lar. RP Genel Sekreterı Oğuzhan Asiltürk' ün de bu- lunduğu Bursa Ulucami'de. 30 Ağustos hutbesini okut-< mayarak Atatürk'e yuh çe- ken şeriatçılann çirkin gös- terisine halk tepki gösterdi. îstanbul'da üç ayn yerde gösten yapan şeriatçılar. po- lise ve gazetecilere saldırdı. Üsküdar'da 1 Eylül Dünya Banş Günü etkinliğinin anonsunu yapan CHP oto- büsüne de saldıran şeriatçı- lar, otobüstekilerin yaralan- masına neden oldu. Yurt ge- nelınde gösterilere kanşan çok sayıda şeriatçı gözaltına alındı. Sultanbeyli'de yapı- lan şeriatçı gösterinin ardından tanklar geçiş yaptı. Bursa'daki olaylar, cuma nama- zı öncesi başladı. Diyanet Işleri Başkanlıgı tarafından hazırlanan ve müftülüklere dağıtılan 30 Ağustos hutbesi okunurken RP Genel Sek- reteri Oğuzhan Asiltürk'ün de içe- ride olduğu Ulucami'den yüksek sesle konuşmalar duyulmaya başla- dı. Hutbe içinde geçen 'Mustafa Kemal" sözcüğünden sonra kök- tendincilerin "yuh" çekerek ayağa kalkıp hocayı engelledikJeri bildi- rildi. Bu sırada camideki diğer va- tanda^lar da ayağa kalkarak şeriat- çılarla tartışmaya başladılar. Cami içindeki arbede. imamın "Sizonla- ra uymayın, kahramanlanmıza saygı gösteretinT çağnsıyla önle- nebildi. Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı Ulucami'nin Atatürk'e yuh çekme eyleminden sonra boşalma- ya başladığı, yüzlerce kişinin şeri- atçılan protesto ederek namaz kıl- madan camiden çıktıklan görüldü. İstanbuTda da üç ayn yerde gösteri yapan şeriatçılar, polisevebasma saldırdı. (Fotoğraf: MEHMET DEMİRKAYA) Bu arada Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı özel ekipler, slogan atanlan caminın içinde gözaltına almaya başladılar. Oğuzhan Asiltürk'ün ise protes- tolar alevlenirken camiden çıktığı görüldü. Gazetecilenn "Cami için- deki eytemi onay lıyor musunuz" so- rusuna sınirlenen Asiltürk. "Kış- kırtmakardeşim,çekUgit''diyeba- ğırarak yanıt \erdi. Camiden çıkan militanlar. gös- terilerini dışanda da sürdürdüler. Kapalıçarşı'ya giden eylemciler, burada esnafla tartıştı. Aynalıçar- şı 'da Atatürk posteri asan dükkân- lann önünde durarak şenat yanlısı slogan atan göstericiler. Bursa Em- niyet Müdürü Kemal Bayrak'ın ta- limatıyla dağıtıldı. Gösterilere katılan bazı peçeli ve çarşaflı kadınlar da gazetecilere saldırdı. Şeriatçılann eylemi sürer- ken Orhangazi Parkf nda toplanan çok sayıda yurttaş da göstericileri yuhaladı. Emniyet müdürlüğü yet- kilileri. 1 l'i kadın 40 kişinin gö- zaltına almdığını bildirdiler. İstanbul Beyazıt Meydanı'ndaki olaylarda, Beyazıt Camisi'nden çı- kan kalabalık bir grup, ellerinde ye- şil bayraklar, Arapça yazılı pan- kartlar ve dövizlerle polisin ve ga- zetecilerin üzerine doğru yürüyüşe geçti. Bu sırada daha önce TB- MM'de park ettiği aracının içinde kendisini kilitleyerek protesto eyle- mi yapan Ferhat Gedikli isimli bir yurttaş,, 8 yıllıkkesintisiztemel eği- timi savunan ve üzerinde Atatürk resmi olan bir bildiriyi önce gaze- tecilere dağıttı, sonra da kalabalığa doğru tuttu. Bunun üzerine galeya- na gelen kalabalık, Gedikli "ye doğ- ru harekete geçti. Gedikli, eylemin- den vazgeçmeyince polısler tara- fından olay yerinden uzaklaştınldı. Bu olayın ardından Beyazıt Cami- si önünde gazetecileri sıkıştıran şe- riatçı topluluk, sloganlar atarak ga- zetecilere taş ve bozuk para attı. Yüzüne taş gelen muhabirimiz Ke- rem Ilgaz da hafif şekilde yaralan- dı. Polis ekiplerini yöneten Emni- yet Müdür Yardımcısı Mehmet Çağlar'ın, göstericilere nazik dav- ranması dikkat çekti. Aynı saatlerde Sultanbeyli Mer- kez Camisi'nden çıkan bir grup da gösteri yaptı. Cami önünde geniş güvenlik önJemleri alan polis. uzun süre göstericilerin yürüyüş yapma- sını önledi. Göstericiler ara sokak- lara dağıldıktan sonra TEM yoluna çıkarak buradaki trafiği bir süre en- gellediler. Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak, olay yeri- ne gelerek göstericilerin dağılma- sını istedi. Ancak göstericiler dağıl- mayarak gazetecilerin üzerine sal- dırdılar. Bazı gazetecilerin tartak- landığı olay sırasmda bir polis miğ- feri, göstericiler tarafından alına- rakparçalandı. Sultanbeyli'de göstericilerin da- ğılmasının ardından olayın olduğu bölgede çok sayıda tankın geçit yaptığı görüldü. Yurdun çeşitli yer- lerinde de gösteriler yapıldı. Gös- terilerle ilgili Konya'da 15, Şanlıur- fa'da da 47 kişi gözaltına alındı. Örtülü saibesi RP'yi DYPde savunamıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - REFAHYOL hü- kümeti dönemindeki Çeçe- nistan skandalına ilişkin şa- ibeler konusunda DYP de savunma yapamadı. DYP Genel Başkan Yardımcısı Rıza Akçalı. ödeneğin siya- si tercihîere yönelik kulla- nılmasını önleyici düzenle- meler yapılabileceğini söy- ledi. CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin. Çeçenlere gönderilen malzemelerin Rize Limanfndan çıkanldı- ğını öne sürerken DTP lide- ri Hüsamettin Cindonık, RP lıderi Necmettin Erba- kan hakkındakı örtülü skan- dalı konusunda Başbakan Mesut Yılmaz'm. elindebil- gi-belge varsa yargıya ilet- mesi gerektiğini belirtti. Başbakan Yılmaz ve hü- kümet yetkilileri, Çeçenis- tan'a gönderilen yardımla ilgili soruşturmanın örtülü ödenek ayağı konusunda sessizliklerini sürdürürken Cindonık, hükümetten her türlü yolsuzluğun üstüne gitmesinı istedi. Cindoruk, Cumhuriyet'e yaptığı açık- lamada şöyle dedi: "Hükü- met iddianame hazuiamaz, ama bir yoLsuzJuk varsa o- nun araştınlması önündeki engeli ortadan kaldınr. Ör- tülü ödenekle ilgili daha ön- ce gündeme getirilen iddi- alann da incelenmesi gere- kir. Devletin önünde imkân- lar var. Devlet ve Başbakan- lık yeni bir hükümetin eün- de. yeni kanıüar bulurlarsa bunu yargıya intikal ettir- meliler." DYP'li Akçalı, TansuÇB- ler'in de bir dönem hedef olduğu örtülü ödenek suç- lamalan konusunda bazı düzenlemeler yapılabilece- ğini vurguladı. Akçalı. "Bir başbakanm tasamıftına her defasında kuşkuyla bakıl- ması, siyasetin geleceği açı- smdan doğru oünaz" dedi. Akçalı, RP ile ortaklıklan sürecinde Erbakan'ın örtü- lü ödenek konusunda bilgi vermediğini kaydetti. CHP'li Keskin, RP lide- ri Erbakan'ın başbakanhğı döneminde örtülü ödeneği suiistimal ederek kişisel ve parti çıkarlan için kullandı- ğını belirtti. RP'nin Ulusla- rarası Islami Çağn Cemiye- ti'yle bağlantısının belge- lendiğıni anımsatan Keskin. "RP, Darçın oiayiyla Mercü- mek skandahnı, Bosna ve Kaddafi'nin komutan yar- dımcılığırezaletiniiftira ola- rak nitelemiş, bu iddialann 'bir kısım medya' tarafın- dan ortaya atılan yalanlar olduğunu savunmuştu" gö- rüşünüdilegetirdi. RizeLı- manı'ndaki kayıtlann. ger- çekleri ortaya çıkaracağını belirten Keskin, şunlan söy- ledi: "Rize Limanı'ndan gerçekten Çeçenistan'a tes- lim edilmek üzere eşya gön- derilmiş midir? Limanın resmi kayıtlannda bu tür belgeler \ur mıdır? \arsa bunlan kim göndermiştir? Finansı nasıl sağlanmıştır? Aynca Çeçen yetkililerinin yardımla ilgili olarak Dışiş- leri Bakanlığı'na başvuruda bulunup bulunulmadığının da açıklanması gerekir." CUMARTESt <SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Aydınlar konusunda yapılan genellemeleri sevmem. Çün- kü aydınlar, kendi aralarında birbütünlükgöstermezler. Ki- misi devletten gelen baskıdan korkar, siner. Kimisi her tüıiü belayı göze alarak inandığını her koşul altında savunur. Bir üçüncü tür aydın var ki o, du- rumu idare edenler sınıfına gi- rer. Hem çok namuslu(!) kal- mayı başarır, hem de etkili ve yetkili kurumlarla dirsek tema- sını kaybetmez. Başı neredey- se devletle hiç belaya girmez, ama herkesten daha kabada- yı gözükmeyi becerir. Bu yazımda asıl bu kabada- yı aydınlar üzerinde durmak istiyorum. Bunların en önemli özelliği; kendi ülkelerinde mil- liyetçi ve devletçi, başka ülke- lerde ise insan hakları savu- nucusu olmalan. Che Gueva- ra onlann kahramanıdır. Latin Amerika'daki devrim ateşiyle yürekleri yanar. Çeçenistan'ın bağımsızlık savaşı onları çok Aydınlar ve Milliyetçilik ilgilendirir. Askeri darbeleri eleştirirler. Şili'de sosyalist Devlet Başka- nı Salvador Allende'yi devi- ren Amerikancı general Pi- nochet'ye de karşıdırlar. Is- panya iç savaşından Güney Afrika'daki ırk ayrımına kadar her alanda kendilerini kanıtla- yacak bir çıkışlarını görebiliriz. Yaldızları, kendi ülkeleri söz konusu olunca dökülüverir. Çünkü bu tür aydınlarımız, devlete eleştiri yöneltmeyi, milliyetçi önyargılara karşı çık- mayı nedense kendi görevleri olarak kabul etmezler. Onlar, Türklük ve Müslümanlık gibi genel geçer duygulara sığın- mayı bir çıkış yolu olarak gö- rürler. Çünkü tersinin tehlikeli olduğunu bilirler. Bir kısmı, as- keri darbelerde kısa süreli de olsa tutuklanmış, bir kısmı ise tutuklanma tehdidiyle yüz yü- ze gelmiştir. Bir kısmı ise da- ha akıllıdır. Hiç böyle bir soru- nu olmamıştır. Tehlikeli zamanlarda önce susarlar. Kendileri gibi davran- mayan ve kafa tutan arkadaş- larının başına gelenlere içten içe üzülürler. Korkuları, onları sanki ele vermiş gibidir. Dram- ları burada başlar. Arkadaşla- rı direnir, devleti eleştirir, bun- lar ise öyle davranmaya cesa- ret edemezler. O andan itibaren, insanın kendi kendinin kurdu olması süreci devreye girer. Aydınımız içinde bulunduğu duruma uy- gun bir ruh haliyle ilk adımda haklı olduğuna kendisini inan- dırır. Devletin haksızlıklarına kafa tutan, şoven ve milliyetçi önyargılara karşı koyan diğer aydının varlığı onu dehşetli ra- hatsız eder. Bir süre sonra o- nun gözünde artık direnen haksızdır. Bu kritik eşiği aşın- ca rahatlar. Direnen arkadaşı- nın aleyhinde konuşmalarya- par, yazılar yazar. Bu tavrı o- nun etkili ve yetkili çevrelerde- ki prestijini arttırır. Sırtındaki yükü atmanın verdiği rahatlık onu daha da saldırgan bir ta- vır içine sürükler. Eski arka- daşlannı tamamen terk eder. Milliyetçilik; bu kargaşanın ve bu ruh yıkıntısının temel sı- ğınağı olarak şekillenir. Çünkü bu yolla tatmin olabilir. Batılı- lar, kendi ülkesiyle ilgili insan hakları ihlallerinden söz ettiği zaman, işkence gündeme gel- diği zaman bu ülkelerin em- peryalist olduğunu hatırlar. Hemen anti-emperyalist olur ve devletin merkeziyle birhkte iç müdahalelere karşı çıkar. Bu arada ırkçı-şoven partiyle ay- nı tepkiyi gösterse de onun için bir önemi yoktur. O artık sıkı bir anti-emperyalisttir(!) Tehlikesiz bir yerde durmuş, prestij kazanmış, bunu yapar- ken anti-emperyalizm gibi önemli bir silahın arkasına sı- ğınmıştır. Bu noktadan sonra "Türkün Türkten başka dostu yoktur" diyen politikacıyla, sıradan va- tandaşla bizim aydın arasında birfark kalmaz. Hepsi aynı şe- yi söyler. Sıradan vatandaşın böyle düşünmesi anlaşılabilir. Siyasetçinin de bu sloganın arkasına sığınarak kuvvet top- lamaya çalışması bir yere ka- dar açıklanabilir. Ya aydın? Onunkini nasıl açıklayacağız? Korkaklık, güçlü olana sığınma ve birçok kez tanık olduğumuz gibi ce- halet. Milliyetçi ve Islamcı ön- yargılara teslim olan aydınlann çoğunun yüzeysel ve cahil ol- duğunu görürseniz şaşmayın. Cilalarını kazıyınca altından cehalet çıkıyor. Benden söy- lemesi. ATAOL BEHRAMOĞLU Yirmi Yıl Sonra Bir Kez Daha Struga'da... STRUGA - "Stnıga Şiir Akşam!an"r\a ilk kez 1977'de katılmıştım. O yıl Struga'ya Oktay Ak- bal'la gitmiştik. Yirmi yıl sonra bir kez daha, Oh- rid Gölü kıyısındaki bu küçük Makedonya kentin- deyim. "Struga Şiir Akşamlan "nın bu yıl otuzaltıncısı yapılıyor. Her yıl verilen "Altın Çelenk" ödülünün bu yılki sahibi Arap dilinin büyük şairi Ali Ahmad Said Eşber (Adonis). Adonis'i bizim okurumuz da "Nâzım Hikmet Ödülü" ve ülkemizde yayımlanan kitaplarıyla tanıyor. Yirmi yıl sonra bir kez daha gelinen bir kentte in- san neler hisseder? Ohrid Gölü yakınındaki "Drim" otelinde, sabahın çok erken bir saatinde bunlan yazmaktayken, böyle bir sorunun yanıtını aramak boşuna. Görebildiğim, Üsküp havaalanı küçük ve tertemizdi. Yirmi yıl önce Oktay Akbal'la geçtiği- miz Üsküp-Struga arasındaki Makedonya tpprak- lannı bu kez genç şair arkadaşım Adnan Özer'le geçmekteyken otobüsün penceresinden gördük- lerimde de büyük bir değişiklik yoktu. Aynı kırlar, mısır tarlaları, doğallığını yitirmemiş küçük yerle- şim merkezleri. Oteldeki odamın balkonunu çev- releyen ağaçlarda bıldırcın iriliğinde, kimileri güver- cine benzeyen kuşlar var. Bizde bu tür kuşlara şimdi kentlerden en uzak kırlarda bile kolay rast- lanmıyor. • • • Uçağımızın geliş saati uymadığı için perşembe günü sabah 11.00'deki açılış törenine katılamadık. "Drim" otelinin lobisinde btzi Makedonyalı Türk ar- kadaşlar karşıladı. Bu yıl Struga'ya elliden fazla şa- irin çağnlı olduğunu öğrendim. Şiir Akşamları'nın bu yılki konusu Kore şiiri. Akşam otelin terasında yabancı konuklar onuruna verilen kokteylde Ko- reliler geleneksel giysileriyle göze çarpıyordu. Ge- ce, Ohrid Gölü'nün karşı yakasından göle giren ve gölü enlemesine geçerek Struga'da yoluna de- vam eden "Drim Çyornı" (Kara Drim) nehrinin kı- yısında şiir evinin önünde, nehir kıyısını boydan bo- ya dolduran halkın, Makedonya Cumhurbaşkanı Kiro Gligorov'un, UNESCO Genel Direktörü Fe- derico Mayor'un, Makedonyalı sanatçıların ve yabancı ülkelerden konukların katıldığı görkemli törende, beyaz giysili genç kızlar ellerindeki me- şalelerle "festival ateşi"ri\ tutuşturdular... Daha sonra, Şiir Evi'nin büyük salonunda, Cumhurbaş- kanının da izlediği şiir programında şiirimi okuma- dan önce yaptığım kısa konuşmada, Struga'ya ilk kez yirmi yıl önce geldiğimi, geçen zaman içinde insanlarda ve siyasal sistemlerdeki değişikliklere rağmen Struga'da şiir ateşinin aynı canlılıkla yan- makta oluşundan ötürü duyduğum mutluluğu di- le getirdim. iki yıl önceki Bosna yolculuğumdan söz ederek. Struga'daki şiir ateşine, Balkanlarda ve dünyada barışa sonsuzluk diledim... . ...,M Bir mekâna uzunca bir zaman sonra yeniden gelmek kişiliğimizdeki değişimleri değerlendire- bilmemiz bakımından ilginç bir olanaktır... İlk kez otuzlu yaşlarda, 1970'liyıllarTürkiyesi'ninçalkan- tılı ortamından çıkıp geldiğim bu küçük sevimli Makedonya kentinde, bu kez ellili yaşlarda ve 1990'lar Türkiyesi'nden gelmiş olarak böyle bir değerlendirme yapabilmem için henüz erken... Buna karşılık değişmeyen şeyleri hemen görebil- dim: Ülkemiz Türkiye yıne kendi içine sımsıkı ka- palıydı...Kişiliklerimizleinsanlarıne kadar etkiliyor olsak da Türk yazarlan olarak yine yalnızdık... Ve Makedonyalı Türk arkadaşlanmızın sorunlan da değişmemişti: Türkçe konuşan onbinlerce kişinin yaşadığı, "Birlik", "Sesler", "Tan" gibi Türkçe ga- zete ve dergilerin yayımlandığı bu ülkede irili ufak- lı birçok ülkenin güçlü kültür bağları, kültür mer- kezleri varken, yıllardır konuşulagelmesine rağ- men Türkiye'nin hâlâ bir kültür merkezi bile yok- tu... Hasan Celal Cüzel davası DGM'de gizÜ belge çalışması EVİNGÖKTAŞ ANKARA - Ankara 2 No'lu DGM'ninyargıçla- n, Yeniden Doğuş Partisi (YDP) Genel Başkanı Ha- san Celal GüzeTın. basın toplantısı düzenleyerek kamuoyuna açıkladığı Genelkurmay ve Batı Ça- lışma Grubu'na (BÇG) ait belgelerin gizliliğini araş- tınyor. Hakkında. Türk Ceza Yasasfnın 136' 1. madde- si uyannca 5 yıla kadar ağır hapis cezası istemiy- le dava açılan Güzel'in yargılanmasına 29 Ey- lül'de başlanacak. Ankara Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından hazırlanan id- dianamede, Güzel'in, irti- cai faaliyetlere ilişkin ha- zırlanmış çok özel ve giz- lilik arz eden belgeleri açıkladığı kaydedildi. İd- dianamede. şöyle denildi: "Sanığın ibrazettiği bel- gelerin, Genelkurmay Başkanlıgı "na ait gizli ve kişiye özel damgasını taşı- yan belgeler olduğu ve bu belgekrde Türkiye Cum- huriyeti'nin laik, demok- ratik düzenini yıknıayı amaçlayan İslami hareket- lerin Türkiye'de kaydet- miş olduğu gelişme ile bu gelişmelerin nedenlerinin anlatıldığı. alınan tedbir- lerin belirtildiği, bu konu- daki çalışmalar ile ilgili ba- zı emir ve talimaüann bu- lunduğu görülmüştür. Bu belgelerin. irtkai tehdit de- ğerlendirmesine esas ola- cak niteiikte olduğu tespit cdilmiştir. Bu belgelerin ir- ticai faaliyetlerin tespitine ilişkin gizlilik dereceli ki- şiyeözel gerçek belgeler ol- duğu, Genelkurmay Baş- kanhğı'nın 29 Temmuz 1997 tarihli yaasından an- laşıldığı gibi, devletin em- niyeti açısından da gizli kalması gereken belgeler olduğu 30 Temmuz 1997 tarihli bilirkişi raporuyla da sabit olmuştur." tddianamede. "TürkSi- lahlı Kuv-vetleri'ndeki (TSK) Mezhepçi Yapılan- ma" başlıkJı dokümanın da. Genelkurmay Başkan- lığı'na ait olduğu kayde- dildi. tddianamede, şunlar belirtildi: -Baü Çalışma Grubu, varuğı ve amacı kamuoyu- na duyunılmuş bir organi- zasyoD olup ülegal bir ya- pılanma değildir. Genel- kurmay Başkanhğı'nın, yargı mensuplanna verdi- ği brifmgde bu belgeler açıklanmaşnr. Bu belge- lerden birisi Kadir Sarmu- sak'm Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan aldığı ve elde ettiği belgedir. So- ruşturma dosyasındaki belgelerle ilgisi ve alakası yoktur. Dolayısıyla bu bet- geler aleniyet kay betme- miştir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle