03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 1997 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Kahraman Atatürk YEKTA GÜNGÖR ÖZDETS : Anayasa Mahkemes, Başkam Y enilmez komutan Mus- tafa Kemal'in •'Ordu- lar, ilk hedefîniz Akde- niz'dir. tleri!" buyru- ğuyla şahlanan fürk Sılahh Kuwetleri"nin kazandığı Başkomutan Meydan Sava- şı utkusunun (zaferinin) 75. yıldönü- münü duygu yoğunluğuyla kutluyonız. Yayılmacılığa, sömürgeciliğe karşı ilk ulusal kurtuluş savaşının önderi. bü- yükler büyüğü. en büyük Türk, kahra- man Atatürk: ölüm fervalanyla idam fermanlanna, Türklük bilincinden yok- sun. halkına yabancı. *ulus-\atan"kav- ramlannı unutup düşmanlarla birlikte davranan bir yönetime ve tüm yoksun- luklara karşın yeniden kuruluşu ger- çekleştirerek Türkiye aydınlanmasının kaynağı olmuştur. Olumsuz koşullar. aşılmaz sarulan sorunlar göğüslenmiş, isyanlar bastınlmış, sapkınlar dışlan- mış. Sevryırtılarak Ulusal Ant (Misak- ı Milli) yaşama geçirilmiştir. "Ya ba- ğımsızlık. ya ölüm!'' anlayışıyla güçle- nen Müdafaa-i Hukuk olgusu. "Bu ulu- sun bağımsı/Jığınu yine bu ulus istenci ve karan kurtaracaktır" ilkesiyle TBMM'ye dönüşmüş, bu yolla "üm- met"ten "ulus" yapısma ve cumhuri- yetle demokrasiye geçilmiştir. Yengi (zafer), yenilgi olsaydı ulusal varlığı- mızı sürdürmek olanaksızdı. "Ölüm- kalım savaşı"nın gönendiren sonucu. "Yoktan var 00113" gerçeğinin tanım- sız kıvancı, yeni atılımlann gücünü oluşturmuştur. Bugün duyduğumuz mutluluğu. toplumsal esenliğimizi. sonsuzluğa değin bağimsız yaşama tut- kumuzu. bu ülkeyi kanlannı dökerek, canlarını vererek. varlıklannı adayarak bize armağan edenlere borçluyuz. Sa- vaşm kartalı-kaplam. banşm güverci- ni-güvencesi Silahlı ICuvvetlerimiz kahramanlar ocağıdır. Değerbilır ulu- sumuz, Silahlı Kuvvetleri'ni gururla kucaklamaktadır. Ulusal Kurtuluş Savaşı, yalnız ülke- yi saldırganlardan temizleyip smırlan- nı kesinleştirerek tümlüğünü sağlama- yı değil. tam bağımsızlık ve özgürlük- İe birlikte. banş içinde bilimi. ekono- miden eğitime kadar her alanda ulusal- laşmayı ve çağdaş uygarlık düzeyini amaçlayan benzersiz bir devrimin. TürkDevrimi'nin başlangıcıdır. Teme- li külrür olan en büyük Türk Devrimi Cumhuriyet'in -siyasal ödünlerle elli yıldıryitirilenlergözetilirse-kazandır- dıklannın değeri daha iyi anlaşılacak- tır. Günümüzde teokratik monarşiden. cumhuriyetle demokrasiye geçilişte ba- şanlanlardan yoksun kalma ve karan- lığa düşme olasılıklannın kuşku yara- tan boyutu. din devleti girişimcilerinin çabalan, Atatürk ve arkadaşlannın yü- celiklerini bir kez daha doğrulamakta- dır. Dürrizâde, Şeyh Sait ve Said-i Nur- si'nin ardıllan moila-ınedrese özlemci- leri'nin karşı devrim kalkışmalan. ib- retle izlenen aykınlık, çelişki ve çir- kinlikler, günümüzün koşullannda çö- zümlenemeyenlerden daha önemlileri- ni ve nicelerini kuruluş yıllannda ko- tarmanın büyüklüğünü kanıtlamakta- dır. Şimdilerde. ernik ve dinsel köken özellığini özgürce açıklama olanağını veren, toprağı yurt yapan ulusun birey- lerıni yurttaşlık kurumunda tam eşitlik- le birleştiren Atatürk milliyetçiliğine karşı çıkıp Türklüğü yadsıyarak üm- metçilik ve Arap milliyetçiliği peşinde koşanlann azgınlıklan sözkonusudur. Kimilerınce ulusal \e evrensel ilkeler- le değerler. bilgi. onur. erdem. ahlak ve tüze (adalet) yerine dinsel kavram ve kurumlar -üstelik inançlara saygıstzlık yapılarak- savunuluyor. Düşünce ve inanç özgürlüklerinin güvencesi: ba- ğımsızlık. egemenlik ve demokrasinin kaynağı; siyasal. hukuksal ve ulusal bırlığin dayanağı; aydınlanma ve bi- limsellik ortamı: ancak dinlerin oldu- ğu yerde bulunup olmadığı yerde bu- lunmayan laikliğe saldıran din düş- manlannca insanlanmız "laik-anrila- ik, laik-Müslüman" olarak ayrılıyor. Türklük bilıncini pekiştiren. ülkeyi iş- galden kurtaran.saltanatı yıkıp hilafeti dışlayan. yaşama organının ve devletin adına "Türkiye" sözcüğünü yerleşti- ren. "Ne mutlu Türk'üm diyene!" coş- kusuyla yüreklerı ateşlendiren Ata- türk"ten daha çok milliyetçi olduğu saplantı \e bozukluklanna. kimlerin Atatürk'le karşılaştuılıp yeğ tutuldu- ğuna. Lozan'ı başaran Ismet İnönü'ye sataşmalara bakınca uyduluk ve uşak- lığın kınanacak belırtileri saptanmak- tadır. lnsanlıknitelikleri. yurttaşlık sorum- luluğu ve anayasal konumlan gereği Atatürk ılkelerine içtenlikle sahıp çıkan komutanlan dinsizlik, siyaset yapma ve dayatmacılıkla: antlanna bağlı, du- yarlılıklan ve özenli davranışlanyla gö- revlerini özveriyle yapan bağimsız yar- gıç ve cumhuriyet savcılannı yanlılık- la suçlayıp yalanlarla karalamaya çalı- şan bölücü-yıkıcı. rutucu-gerici. çıkar- cı-eyyamcı ortaklığının örnek sapkın- lıklanna. hukuk tanımaz kimilerinin in- sanlıkla bağdaşmayacak tutumlan ek- leniyor. Her yere sızan. her kılığa giren tari- kat bağımhlannın. aydın geçinen ilke- sizlerin, kanşıklann sözde ilericilik. sözde demokratlık. sözde dindarlık ve sözde insan haklan gösterileriyle tik- sindiren gelgitler artık gülünç oluyor. Siyaseti hukuksallaştırmak yerine. di- ni siyasallaştınp demokrasiyi dinsel- leştirmek oyunlan her katta sergıleni- yor. Tüm ulusal değerlerimizin özeti ve simgesi. ilkeler anıtı. Türkiyemizle özdeşleşerek kurumlaşan Atatürk'e saldıran insan olmaz ki dindar olsun. Türk olmaz ki Türk milliyetçisi olsun. Vatan kurtanp de\ let kuranlara saygı- sızlığı hiçbır ınanç bağışlamaz. Kavga demokrasinin zehiridir. Banş, değişik görüşlerin iklimidir. Demokrasiden ya- rarlananlar. demokrasiyi yıkmamalı. yıktırnıamalıdır. İnançla değil, inada davrananlar: "kinini din. dinini kin" durumuna getirenler; şeyh dalkavukla- rı, kendi karanlıklannda erivecekler- dir. Zafer Bavranu, Atatürk'ün şanlı Si- lahlı Ku vvetleriınize armağanıdır. Ulu- sal istencin çelikleşmiş anıtı olan Silah- h Kuvvetlerimiz. canını vurduna ada- yan Atatürk'ler juvasıdır. Disiplini ve çalışkanlığıyla örnektir. Demokrasiye yürekten bağlılığı, birçok sivilden daha demokrat olduğu son günlerde daha iyi anlaşılmıştır. Nasıl 1920'lerde ulus or- dulaşmış. ordu bayraklaşmışsa, gerek- tiği zaman, ulusu ve ülkeyi kapsayan bir insan ve hukuk kurumu olan devlete yönelik tehlikeyi de önlemekle yüküm- İüdür. Kaldı kı. devleti güçlüklerden. soygundan ve kıyımdan kurtarmak. bu- laştınlan kötülük ve sakıncalardan anndırmak. yakınmalan önleyip gider- meL her >urttaşın görevidir. De\let ola- naklanyla palazlananlar. işbiriikçiler, mafya destckçileri, korkudan susanlar, ilişkilerini akçalı gelirlere göre düzenle- yenler. şakşakçılar, yetersiz ve yetenek- sizler, kuruntuyla çalım atanlar. söyle- neceklerdir. Bunlann hiç önemi yok- tur. Bilgili, yürekli. nitelikli yurttaşlar, bağımsızlık, özgürlük ve hukuktan ya- na çıktıkça karanlığa ve bataklığa dü- şülmeyecektir. Özgürlükleri kötüye kullananlar onlara yaraşır (lâyık) ol- duklannı savunamazlar. Savunmadığı- mız ve korumadığımız hiçbir şeye sa- hip olamayız. Kendıni yurttaş bilen herkes Cumhuriyet'in bekçisidir, dev- letin kuruluş felsefesini ve nitelikleri- ni ödünsüz savunarak saygınlığmı art- tıracaktır. Atatürk'te, Türkiye Cumhuriye- ti'nde, insan haklan, tam bağunsızhk- ta, laiklik ve demokraside birieşerek 30 Ağustos'u kutlarken, bu güzelliği ka- zandıranlan sa> gıy la \e özlemle anıyor. Silahlı Ku\>etlerimizi güvenle selamb- voruz. ARADABİR KEMALETTtN ÇELAN Ankara Barosıı Avukatlanndan Şeriatçımn Osmanlı Ozlemi... Orhan Gazi'den bu yana hiçbir padişah, Türk ka- dınından doğmadığından 4 batın sonunda bunlann, Türk soyundan padişah olduğu söylenemez. (Nite- kim, son padişah Vahdettin de önce kendi taraftaria- n ile Türk milletine karşı çarpıştı. Başanlı olamayınca, Ingiliz zırhlısı ile kaçtı.) Biliyorsunuz, Osmanh'nın sad- razamlan, şeyhülislamı, vezirleri, paşalan. valileri, kay- makamlan ve hassa askeri (yeniçeri) de devşirmedir. Devşirme, savaşlarda kimsesiz kalan ve esir edilen Hıristiyan erkek çocuklannın Müslüman yapılıp, yöne- tici olarak özel şekilde yetiştirilenlerine denir. Başanlı olanlar sadrazam, vezir, paşa ve vali olur. Başansız olanlar ise, yeniçeri askeri yapılırdı. Görülüyorki, Osmanlı Imparatorluğu, padişahından en küçük yöneticisine kadar, Türk olmayanlar tarafın- dan yönetilen bir devlettir. •••''•• Kanuriî döneminde Saraybosna'Öa özel olarak ye- tiştirilen bınlerce devşirme hdca mârifetiyle resim gü- nah, ticaret günah, sanat adidir, toprakla uğraşmak in- sanı cennete götürüryutturmacası ile Müslüman Ana- dolu köylüsü toprağa bağlanmıştır. Toprak ise, padi- şahın malı olduğundan, toprağın kirası olarak da aşar vergisi konulmuştur. Çok şeytanca bir düşünce ile, in- san aklını çalıştıran ne varsa günah sayılarak, aklı ça- lıştırmayan padi$ahın toprağına, Anadolu köylüsü tırt- sak edilmiştir. Toprak padişahın olunca, her yıl ürün mevsiminde saray, hervilayetin aşar vergisi miktannı altın olarak sa- ray kapısına asar. Belirtilen altını veren tüccarya da ku- yumcu, saraydan 0 vilayetin aşar vergisini toplama fermanını alır. Heyeti ile, 0 vilayete gider, vali ve kay- makamlar da devşirmedir. Müstelzimin emrine derhal jandarma verilerek köylere aşar vergisi toplamaya çı- kılır. Verdiği altının en az iki katını çıkarmaya karaıiı müstelzim, jandarma mârifetiyle köylünün elindekinin onda birini değil, muhtarodalanndaki dayaklarta en az yansını alarak, onu daha da yoksul bırakır. Çünkü, köy- lü ne kadar yoksul olursa, 0 kadar korkak ve itaatkâr olur. Allah'ın vekili olarak kabul ettiği padişahına dua ederek, cennete gideceği hayali ile yaşar. Onun için Türk köylüsünün jandarmadan korkusu, cumhuriyet- te bile devam etmiştir. "- Gerçeklere akılyolu ile değil, şeriatla gidilir. - Millet sürü, siz onun çobanı olacaksınız. - Milleti fazla bilgilendirmeyeceksiniz" düsturunu kendine ilke yapan, Osmanlı yönetimi, yoksul Anado- lu köylüsünü, Tann'nın kulu olduğu ve halife padişa- hın da, Tann'nın vekili olduğuna inandırarak, kendile- ri ve mütlu azınlıklar için çok mükemmel bir sömürü düzeni kurmuştur. "Nitekim, Vahdettin kaçarken bile, sürûmü nasıl bırakacağım endişesini belirtmiştir." O dönemde Müslüman Anadolu köytüsü, devlet da- iresinin kapısını dahi bilmez. Köyünde bir kanş topra- ğı vedikili birtekağacı bileyoktur. Tann'nın kulu oldu- ğu için hakkı da yoktur. Yalnız bir görevi vardır: Padi- şahaduaetmek, savaşlaraaskergöndermektir. (Istan- bullu ise, askere bile gitmezdi.) Osmanlı, lüks yaşamlannın devamını sağlamak amacı iledevamlı savaşlaryaparakzekât, ganimet, ciz- ye ve haraçlar alır. Ancak bu servet, saraya, vezir vü- zera ve yeniçeriye arttir. 0 harplerde yüzbinlerce Ana- dolu Türk evladı ölür amma, yaşadığı kasaba ve köy- lerin hiçbir ihtiyacı karşılanmazdı. Türkmen ve yörük gibi adlarla anılan Türk kimliği, Osmanlı kimliği altında ezilmiştir. Tarihçi Bernard Lewts'in "Türkler, Osmanlı boyun- duruğundan kurtulan son ulustur" ifadesi tamamen gerçeği yansıtmaktadır. Atatürk ne yaptı? Osmanlı devrinde 4. sınıf insan sayılan ve hakaret edilen Türk ulusuna, kimliğini verdi ve onu dünya sahnesine çıkardı. Osmanh'nın kulluk statüsü ile elinden aldığı özgürlüğünü verdi. Egemen- liğin kendisinde olduğunu belirten seçme ve seçilme hakkını verdi. Türk ulusunun laik ve demokratik bir öz- gürlük içinde yaşamasını sağladı. Ona "çağdaş uygar- lık düzeyine" (muasır medeniyet seviyesine) çıkmak azmini aşılayarak, uygar uluslar ailesine girmesini sağ- ladı. Aklın ve ilimin, gerçek yol gösterici olduğunu ilan etti. Osmanh'nın, yüzyıllardır Türk ulusundan sakladığı ulusçuluk, özgürlük ve girişimci fikirler, Büyük Atatürk tarafından halka öğretildi. Bu fikirlerin ışığı altında, Türk ulusu 70 yıl içinde büyük atılımlar yaptı. Yüzyıllann çok ender yetiştirdiği bu büyük insanın bızlere aşıladığı yüksek insanlık ülküsünü daima bir meşale gibi muhafaza etmeliyiz. Şeriatçı şunu bilmelidir ki, Türk ulusu. büyük Ata- türk'ün kendisine verdiği, laik ve demokratik özgürlü- ğünü, uygar dünyadaki yerini, kendi iradesi ile terk ederek, Osmanh'daki kulluğuna dönecek kadar ahmak değildir. Adalet Bakanı'nm ilk Odevi... M.İSKENDER OZTUR.4NLI C ahitSıtkı Tarancu •'Otuz Beş Vaş" adlı şıırinde "Zamanla nasıl deği- şiyor insan / Hangi resmime bak- sam ben değilim" diye yazmıştı. İnsanın özdeksel biçımde değış- tığini belırtmek istemişti bu dize- leriyle. Çok iyi biliyordu ki insan. yalnız özdek- sel biçimde değil. düşünsel olarak da değişmek- tedir. Beden yaşlanır, ama düşünce daha da kes- kinleşir. Bu, bir doğa yasasıdır. Ne var ki bu do- ğa yasasından nasıbinı almayan birçok kişi, dev - letin en üst katlanna kurulabilmektedirler. Sayın Cumhurbaşkanımız. nasıl zamanla öz- deksel bir değişikliğe uğradıy sa. büyük çapta dü- şünsel bir değişikliğe de ulaşmıştır. Bundan 20- 30 yıl öncesine göre düşüncelerinde ınanılmaz boyutlarda bir ilerleme olmuştur. O yıllarda şim- diki gibi düşünebilmiş olsaydı, hiç kuşkusuz Türk toplumu bugün, yaşadığımız koşullarda de- ğil. çok deği^ık. çok ileri bir düzeyde olurdu. l,Ş70'lerde "Meclislerin üzerinde bir Anavasa MahkemcsL hükümetin üstünde bir Dantştay oia- maz". "1961 Anavasası ile devlet yönetilemez" diyen Sayın Demirek bugün Anayasa Mahkeme- si'nin ve Danıştay"ın öneminden, değerinden söz etmektedir. Başbakanlığı zamanında "Tazminat veririm, Danıştay kararlannı uygulamam" diye Hukukçu konuşan Sayın Cumhurbaşkanımız (1975) şim- di hukuk devletinin yüceliğini, mahkeme karar- lannın geciktinlmeden uygulanmasını dile getır- mektedir. Ne yazık ki "taşın sert olduğunu geç fark etmiştirr Insanlar ve düşünceler nasıl değışiyorsa. ya- salar ve anayasalar da değişecektir onun gibi. Değişmelidir de. Çünkü dünya durmadan bir de- ğışimin. bir ivmenin içindedir. Uygulayımbilim- deki (teknoloji) ilerlemeler bunun en çarpıcı gös- tergesidir. Ne var ki bu doğa yasasına karşın. olduğu yer- de duranlar. hatta geriye gidenler vardır aramız- da. Bunlann kimler ve hangi partiler olduğunu söylemeye gerek yoktur. Olduğu yerde duranlar- dan biri ise beşinci kez Adalet Bakanlığı koltu- ğuna oturan Sayın Oltan Sungurlu'dur. Yıllar yılı Türk yargıçlan ve Türk hukukçula- n. 1982 Anavasası ile "yargıç güveneesinin ve yargı bağımsızlığuun ortadan kalknğını" belırt- mişlerdir. Yargıtay ve Danıştay başkanlan bu ko- nuya özenle değinmişler. yargının tam bağımsız bir duruma getirilmesi yolunda uyanlarda bu- lunmuşlardır. Oltan Sungurlu o^yıllarda Adalet Bakanfdır (1988). Ne var ki bu görüşe yıllarca karşı çıbmış ve -4 yargıç güvencesinin bulunma- dığına dair iddialara katılmadığınr söylemekten çekinmemiştir (4.6.1988 tarihli gazeteler). Bu yaklaşımıyla Türk yargıçlan ve Türk adaletiyle alay ettiğinin farkında bile değildir. Çağ değişmiş, başta Cumhurbaşkanımız ol- mak üzere sayısız devlet adamımız, yargıç gü- vencesinin gerçekleştirilmesi gereğini belirtme- ye, 1961 Anavasası sistemıne dönülmesini sa- vunmaya başlamışlardır. Ne var ki Adalet Baka- nımız düşüncesini değiştirmemiştir. Bugün de "Adalet Bakanı'nm HâkiınlerveSavcılar Yüksek Kurulu'nun başkanı olmasında bir sakınca bu- lunmadtgını" söyleyebilmektedir. Çağını çoktan' yıtirmiş olan "ölüm cezası'"nı savunabilmekte. "Adli kolluk kurulmasından yana olmadığım" ilen sürebilmektedir. Bu üç konuda vakit geçirmeden yasal düzen- lemeler hazırlayacağma, bugüne değin hiçbir gi- rişimde bulunmamıştır. Türkiye için bir utanç kaynağı olan "düşünce suçlan" hakkında bir ça- lışma başlatmamıştır. Bazı düşünce açıklama suçlulannın cezalannı ertelemekle sorunun çö- zümlenemeyeceğinı bılmezlıkten, görmezlikten gelmektedir. -~ '— •'-•• •** ' «- Meclis, yaz dinlericesini girmiştir. j kanlığı ise mışıl mışıl uyAjmaktadır. karşısında Adalet Bakanı"nı göreve çağırmak. uykudan uyanmasını istemek birey olarak hepi- mizin hakkıdır. Bu çağnyı yerine getirmekse Adalet Bakanfnın ilk ödevi olmalıdır. BU YIL ailece Foça'da tatilYAPACAKSINIZ..: Çünkü Foça cennet gibi.çünkü kiralama fiyatları uygun. Çünkü ' yalnızca bir ev degil, Clup Mayi Foça Devre-Tatil Köyü hızmetinizdeblacak. Çocuk Klübü.Yat gezilerı.çeşitli günlük turlar, animasyonlar vb... Günlük, haftalık, aylık, sezonluk fiyallarımızı bir telefonla öğrenebılırsıniz. r HEMEN ARAYIN TATİLİNİZİ ALIN YAŞATVÎ RADYO Deneyimli teknik masa elemanı arıyor. Müracaat: 231 41 31 - 230 03 93 * * * Dört mevsim boyunca en iyi hizmeti ve- ren Myndos Otel'de huzurlu ve sıcak bir ortamda misafir olabilirsiniz. Tesisimizde 2 yüzme havuzu, 4 bar. te- nis kortu,toplantı salonu, merkezi ısıtma, dört mevsim çiçeklerle bezenmiş geniş iç bahçe ve aynca klimalı ve çok özel 'Villa Myndos* odalan mevcuttur. Mindos Caddesi. No: I Tel: 0252 316 30 80 (81 48400 BODRL'M 0252 316 25 91 Faks.0252 316 52 52 tNTERNET ADRESİ: http://»»w.hotelm>ndos.com.tr. e-MAIL: myndosf» botelmyndos com.tr. Bugün 30 Ağustos 1997 Anadolu'dan Emperyalizmin Sürülüşünün 75. Yılı 19Mayıs1919 Erzurum 4 Eylül 1919 Kongresi 27 Atatürk'ün gelişi 12 Ocak san Meclisi' 17Şubat1920 16Mart1920 işgali 23 Nisan Büyük Millet Açılışı 11 Ma Anzavur Ayak 3 Arahk 1920 Antlaşması Etem Ayak 10 Ocak 1921 inönü Zaferi Mustafa Kemarin Samsun'a çıkışı. • 75 yıl önce bugün, Anadolu msanı, Mustafa Kemann önderHğinde, ülkesmde emperalizıni sirdü çftarA... • 30 Ağustos Zaferi böylece sömürülen tüm ıHusiann da baptısıztık savaşlarının simgesi oldu. • 30 Ağustos 1922, Aydnlanma'yı Anadolu'ya uteştmp çağdaş bir ulus oiuşturacak 1923 Devrimrnin de temellerini pekiştirdi. • Ne var ki bugün ülkemiz, bu [ak ve çağdaş yapnızı yok etmek isteyen dbı sömürünün boyunduruğuna sokunrak istenmektedir. • Halkımıa ve ülkemizin aydınlanmadan yana tüm güçlerini, daha çok geç kalmadan, bu boyunduruğu parçalamak üzere bir araya gelip, İkinci Milli Mücadele'yi sürdürmeye çagınyoruz!.. Kongresi Sıvas Aralık 1919 Ankara'ya 1920 Mebu- nin Açılışı Ulusal Ant istanbul'un 1920 Meclisi yıs1920 lanması Gümrü Çerkez lanması Birinci 1 Nisan 1921 İkinci İnönü Zaferi 13 Eylül 1921 Sakarya Savaşları 26 Ağustos 1922 30 Ağustos 1922 ÇAĞDAŞ VAŞAMI DESTEKLEME DERlVEĞt GE!VEL UIERKEZ ve Tüm ŞL*BELERİ ULASULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1995 266 Davacı Özer Kjvılcım tarafından açılan hasımsız veraset davasının yapılan açık duruşmasında: Ula il- çesi Karabörtlen köyü nüfusuna kayıtlı Mehmet ve Hatice oğlu 1332 doğumlu Süleyınan Erdem'in ölü- mü ile verasetinin eşi Hadiye Erdem'e kaldığı anlaşıl- mıştır. Muris Süleyman Erdem'in eşi Hadiye Erdem; veraset davasında eşinizden size kalacak olan mirasta. duruşmaya gelmediğinız takdirde mirasta mülkiyet hakkını tercih etmiş sayılacağınız hakkında ilanen teb- liğine karar verihııiştir. Duruşmanın bırakıldığı 17.09.1997 günü saat 11.30'da duruşmaya gelmeniz. gelmediğinız takdirde eşinizden kalacak mirasta mül- kiyet hakkını tercih etmiş sayılacağınız hususunda ılandır. 30.7.1997 Basın: 30046 Lise diplomarnı kaybettim. Hükümsüzdür. HÜLYA ALTIMUVA PENCERE 8 Yll?.. Lise son sınıfta Hasan Âli Yücel'in yazdığı "Mantık" kitabıyla tanışıp derslere başlayınca çar- pılmış, ne olduğumu şaşırmıştım. Vay canına!.. '" v ilk gençliğimde yaşadığım bu fırtınanın, tarihte yüzyıllar boyu, koskoca insanlığı sarsıp silkeledi- ğini ilerde daha çok anlayacaktım. Ne diyordu kitap? Özetle şunu söylüyordu: Okulda bize öğretilen- ler değişmez gerçekler değildi. Oysa ben, öğretmenlerimin bize bellettiklerini tartışılmaz doğrular sanıyordum. • Geometri dersinde matematik öğretmeni "iki nokta arasında en kısa yol bir doğrudur" demiyor muydu?.. Doğru olmayabilirmiş... Eğri olabilirmiş... Öklit geometrisi tartışılabilirmiş. Lobaçevskiy adında bir Rus bu konuda deği- şik şeyler söylüyormuş... • Uzay üç boyûtlu mu?.. Haydi canım sen de!.. Uzunluk, derinlik, genişlik ötesinde bir dördün- cü boyut -hatta beşinci- varmış... Al başına belayı!.. Kesin bildiğimiz matematikte iş böyleyken sos-. yal bilimlerde büsbütün karmaşıklaşıyordu. • Mantık neyi öğretiyordu?.. Bir: Düşünmenin yasalan vardır; gerçeğe ulaş- mak için doğru bildiğini de yeniden yargılayacak- sın; bu süreç bitmez tükenmez. iki: Aristo'yla simgelenen biçimsel (formel) man-> tık yetmez; eytişimsel (diyalektik) mantıkla düşün- mesini bilmeyen kişi gerçeğe yönelemez. Yön-^ tembilim (metodoloji) bilimsel yoldan gerçeklere ulaşmak yolunda kullanılması gereken somuç mantığı oluşturur. Hasan Âli Yücel'in yarım yüzyıl önce liselerdei. okunması için yazdığı "Mantık" kitabının "Sualler ve Meseleler" (Sorular ve Sorunlar) bölümünderr biralıntı: "Bilimler ortaçağda olduğu gibi yalnız biçimsel: mantıkla yetinselerdi, bugünkü aşamaya gelebi-' lirier miydi?.. Gelemezlerse sebebi nedir?.." Sonuçta Cumhuriyet devriminin ortaöğretimi,. öğrenciye "eleştirel akıl" aş\\ayan biriçeriktaşıyor-. du. Eleştirel akıl "bilimsel kuşku "yu içerir. Aydınlanma budur. Tarihte çeşitli uygarlık aşamaları yaşanmıştır;, ama, "çağdaş uygarlık" eleştirel akıl üstüne yük- selır; bilim ve demokrasi ancak eleştirel aklı benim-' seyen toplumlarda kök salarak yaşam biçimine' dönüşebilir. • 21 'inci yüzyılda tam anlamında çağdaş demok-, rasiyi amaçlayanlar, öğrencilerin nasıl bir oğretim- den geçmesini isteyebilirler?.. Demokrasi de -bi- lim gibi- inanç üstüne yükselemez; akıl ve bilim öğ-, • retimi, Avrupa'da, yüzlerce yıl öncesinden ^ *yarak nice kuşâklan tohumlamıştır. .','"' Türkiye'de sekiz yıllık zorunlu öğretim anc temele dayanırsa bir yararı olur. •• •-, Sekiz yıllık temel eğitimden geçen öğrenci, yurt-. taşlık bilincine kavuşacak mıdır?.. : Soru budur. Demokrasi yurttaşların düzenidir. Kulların değil... •• : - türsak SİNEMA EĞİTİM CALISMAURl BAŞUYOR. 4 fytûl 22 Kusım 1997 (Cumortesl gûnleri, Soot: 14.30 -11.30) • DMya SkMa» Trimt Gc«l Ubf • r * t S K M M Mof • Snenmılo Kvraaiv ve kkmim • S«Mrye Yo • Mckonk Koneralor ve SeskmlinM TMtealeri • ObjekHI ÖzeMderi ve Kodroj • Vtito KoMfrfan • Steeaodı SoMt YÖMtiıai • AyAnkıtmo Tekıriği ve l?ık Bİgis • Çekin Phıian İfcehri » Swe»a Ommit Kırgı Tetaijp (Uygıl»c*)' VJdw F h M e Kırgı Tekniği (UygriaMfa) • Fti TMMtMaiı TtMİ İlkeler! • lir Filnin Yapıa Sirtci • Fila (özîaltmsl TÛISAK - T*Uy» Sfaemı ve Arfov)swl K*«r VeM Gozeteci Erol Demek Sok. Ho:l 1/2 Btyoğlo - İSOM8U. hk fO 212) 251 84II - 251 47 70 • 244 52 51 Çocuklannı, 21.yüzyılın. "sağjıkh kendine güvenen sonjmluluk duyguları gelişmış, bağımstz kışıhkiı ve mutlu t»reyten" olarak yettştırebılmesı ıçm 20O2 yılına kadar MATURE'ye Daşvuracak 50,000 aılemıze EV OGRETMENLERIARIYORUZ 3 Bebek ve çxuklatı çok seven. 0-3 yaş çoajğuna, çocuğun yaşad^ı evde. sesgı dokı ortaraa ejıtım vmne* isteyen D Atakay. Bakırköy Şışh, Levent. E*r, Ulus, Tarabya. Sarryer, D Atasefif. Bostancı, Suadıye, Caddeöostan Erenköy. Goztepe. Kızıltoprak. F Bahçe, Kaiamtş, Koşj'yolü. Acıoadem, Altunızade, ÜSKUoar. Bejierteyı veya seçecegı semtte çaaşmak steyer ~J Eğrtjm almaya. gehşmeye açık 3 SJeryüzKı, snenı oolt, <endıne guvenen 3 Enekt öğretnen, universıte veya lise mezupu, ^ 2C-45 yaş arasında ve sıgara ıçmeyen bayanlar '•MATURE Eğitım ekibinın bir üyesı olmak isteyen bayanlar lutfen bizi arayınız. Tel: (0216) 327 68 77 Reklam ajansımızm telefon trafiğini aksatmadaB idare edebilecek, kendisine ve çevresine saygılı, dış görünüşüne özenen, teroihan yabanci dil bilen, PC kullaDabilen, çevre ile ilişkilerinde "başarılı, yoğUE iş temposunu "belli etmeyecek sempati ve nezakete sahip bir S E K R E T E R arıyoruz. tlgileneulerin kısa özgeçmişlerini eı geç 5 3jlü.l 1997 tarihine kadar 257 89 27 no'ya lakslaaaları rica olunur. YAZDL4N KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsssNo: 1997'10 Davacı DSİ \ekili tarafından Tecirli kö- yü 51 parsel maliklerı Mustafa Akkaya, vs. alevhine mahkememize açılan kadastro tespıtıne itiraz davasının yapılan açık yar- gılama sonunda; Tüm aramalara rağmen adresleri meçhul olup bulunamayan dava- lılar Mustafa Akkaya. Abdullah Cnlü, Zeynep Ağkaya. Olcay Ağkaya'ya ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup duruşma günü olan 25.9.1997 günü saat 09.30'da mahkememizde hazır bulunmala- n ya da kendilerini bir vekil ile temsil ettir- meleri. aksrtakdirde tahkikat ve yargılama yokluklannda devam edilerek karar verile- ceği teblıeat yerine geçerli olmak üzere ila- nen tebliğ olunur. 25.7.1997Basın: 36338
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle