Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 TEMMUZ 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Kabaalioğlu'na
plaket
• EkonomiServisi-KKTC
Lefke Avrupa
Üniversitesi'nde bir dönem
rektörlük yapan Prof. Dr.
Haluk K.abaalioğlu"na
Lefke"de düzenlenen
törenle "Şükran Plaketi"
verildi. Kıbns'ta rektörlük
görevi süresi içınde Bonn.
Madrid. \ice. Londra gibi
merkezlerde düzenlenen
uluslararası seminer ve
konferanslara davetli olan
Prof. Kabaalioğlu, bir
K.KTC üniversitesinde
rektör olması nedeniyle
Rum itirazı ile karşılaşmış.
Madrid'de Avrupa
Gazeteciler Birliği"nin
toplantısında Rum yönetimi
eskı Cumhurbaşkanı
Vassiliou ile aralannda son
derece sert tartışmalar
yaşanmıştı.
FabPikadan
halka satış
• Ekonomi Servisi -
Dinamik lnşaat ve Tekstil
Grubu tarafından inşa
edilen ve ışletmesi
üstlenilen 'fabrikadan halka
satış' mağazalannın
bulunduğu Avantaj Factoriy
Outlets Çorlu'da hizmete
girdi. 6.5 milyon dolar
harcanarak inşa edilen
Avantaj Factoriy Outlets'te.
40'a yakın Türk ve dünya
markası bir araya getirildi.
Outlets'in en büyük
avantaj] ünlü markalann
ürünlerinin yüzde 15-60
daha ucuza satılması.
Yatınıma 177.8
trilyonluk teşvik
• ANKARA (AA) - Mayıs
ayında 414 başvuru için
177 trilyon 803 mılyar 17
milyon liralık yatınm teşvik
belgesi verildi. Sektörlere
göre dağılım şö>le: Tanm
birtnlyon 384 milyar 762
milyon. madencilik 3
trilyon 955 milvar 164
milyon. imalat 114 trilyon
210 milyar. 200 milyon.
enerji bir trilyon 567 milyar
103 milyon. hizmetler 56
trilyon 685 milyar 788
milvon lıra.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri Irak ambargosundan büyük zarar gördü
Ambargo zaram 30 milyar dolar
ARMET BARUTÇU
KİLİS - Birleşmiş
Milletler tarafından
Irak'a yaklaşık 7 yıldan
bu yana uvgulanan
ambargo nedeniyle
Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerinin
uğradığı zarann 30
milyar doları aştığı.
bölgeden yapılan yıllık
ihracat tutanmn 780
milyon dolardan 380
milyon dolara
geriledigi bildirildi.
Irak'ın 2 Haziran
1990'daKuveyt'e
girmesiyle başlayan
ekonomik knzin
ambargo sonrasında
kronik hale geldiğini.
özellikle Doğu ve
Güneydoğu Anadolu
bölgeîerinde sosyal
sorunlara yol açtığını
belirten Kilis Ticaret ve
Sanayi Odası Başkanı
Mehmet Özciloğlu,
zarann 30 milyar dolan
aştığını kaydererek.
"Bölge illerinin
ambargoya dayanacak
takati kaİmadı" dedi.
Ambargonun birçok
işyerinın kapanmasına
da neden olduğuna
dikkat çeken Ozçiloğlu
şunlan söyledi: "Irak
ambargosu yöredeki nakliyecilik
sektörünü silip süpiirdü.
TLR'lar çüriimeye terk edildi. 10
binin üzerinde şofbr işsizler
ordusuna katıldı. Irak'a
Yeni Trafik
Yasası 'yla, kamyon
satışlan büyük
artış gösterdi
Kamyon
üreticileri
gaza bastı
MERİH AK
İZMtR - Karmon tonajlarına
getirilen sıkı denetim. kamyon sa-
tışını arttırdı. Geçen yıla göre kam-
von talebınin yüzde 60 ile 70 ara-
sında artacağı bildiriliyor. BMC
Genel Müdür Yardımcısı Turgut
Cankılıç, 1994"le bırlikte sektörle-
rinın kriz içine girdiğini anımsata-
rak bu vılki artışlarla 1994'ten bu
vana ılk kez olumlu birçizgi vaka-
landığını söyledi.
Trafik Yasasf nda yapılan deği-
şiklikler ve cezalann arttınlmasıy-
la birlikte özellikle uzun vıllardır
büyük sıkıntı içinde olan kamyon
sektörü yeniden canlandı. 1991 "de
16 bin 906. 1992'de 20 bin 743.
I993"te 29 bin 739 kamyon üreti-
migerçekleştirilirken. 1994"teya-
şanan ekonomik knzle birlikte bu
üretim 11 bin 235'e düştü. 1995
ve 1996 'da 1994"teyaşanankrizin
etkilerini yaşayan ve üretimde
1993'ün çokgerisinde kalan kam-
yon üreticilen. yeni Trafik Yasas'ı-
nın tonaj sınırlamasına getirdığı
cezalarla yeniden hareketlendi.
Özellikle 20 tonun çok üzerin-
de yük taşıyan kamyonlar, artık be-
lirlenen sınırlan geçemeyecekler.
Aşın vük taşıyana olduğu kadar
taşıtana ve taşınana da getirilen
ağır para cezalan yüzünden yükle-
rin yasal sınırlanna çekilmeye baş-
landığı bıldinliyor. Budadaha faz-
la kamyon ihtiyacım ortaya koyu-
vor.
BMC Genel Müdür Yardımcısı
Turgut Cankılıç, yıl başından bu
yana artan cezalarla aşın yük taşm-
masına ağır yaptınmlar getirildi-
ğini söyledi. Cankılıç. Yeni yasa-
ya göre aşın yükle taşımada taşıt-
tırana ve taşınana 72 milyon. taşı-
yana ise 7 milyon 200 bin lira ce-
za kesildiğini vurguladı.
uvgulanan ambargo öncesinde
bölgeden yılda 400 milyon
dolarük koyun ihraç edilirken
ambargonun olumsuz etkileri
nedenivle bu ihracat 50 milyon
dolara geriledi. Bölgeden
vapılan >ılUk toplam ihracat da
780 milyon dolardan 380 milvon
dolara düştü."
Ambargonun kaldınlmaması
durumunda Birleşmiş Milletler
Yasası'nı 50. maddesinin
Crdün"e olduğu gibi Türkiye'ye
de uygulanması gerektiğine
değinen Mehmet Ozçiloğlu,
~İ rdiin Surive'den sabn aldığı
mallan Irak'a satıyor.
Türkive'nin Ürdün kadar
itiban yok mu? Ürdün,
Birleşmiş Milletler ve
müttefîklerimiz için
Türkiye'den daha mı
\azgecilmez? Bunları anlamak
mümkün değil" diye konuştu.
6
Beyaz altın' pamuk sorunlar yumağı
Ekonomi Servisi - Türkiye ekonomisine
kazandırdığı döv iz \ e yarattığı istihdam açı-
sından birıncı sırada ver alan tekstil ve kon-
feksiyon sektörünün stratejık hammaddesi
konumundaki pamuğun hâlâ el le toplanma-
sı. sanayide kalite vefınansman sıkıntılan-
na yol açıyor. Tekstil ve konfeksiyoncular.
pamuktakı kalite \e standardizasyon sorun-
lannın ortadan kaldmlması için öncelikle
"çağdaş bir pamuk politikası"nın uygulan-
masını istediler. Istanbul Tekstil ve Kon-
feksiyon İhracatçı Birlıkleri'nin (İTKİB)
aylık vav ın organı Hedefdergisinde. kamu-
oyunda 'beyaz altın" olarak da bilinen pa-
muk sorunu masaya yatırılarak sektörtem-
silcilerinın görüşlerine yer verildi. Çiftçi.
çırçırcı. tohumcu. tüccar. borsacı, depocu.
ipliksanayicisi.kumaşçı vekonfeksıvoncu
gruplannın sıkı işbirliğini gerekli gören
sektör vetkilileri. pamuğun "politikavepo-
litikacı malzemcsi olmaktan çıkanlması"
gerektiğine işaret ettiler. Pamuğun toplama
\e toplama sırasındaki tekniklerde çiftçile-
rin eğitilmesi. hasatın makine ile yapılma-
sınageçilmesi.bölgelerarasıkütlütaşınma-
sının denetlenmesı. tek balya sistemine ge-
çilmesi. prim sıstemınin yeniden uygula-
maya konulması gibi öneriler getirilerek şu
görüşlere ver verildi:
Kasım KülekÖz (TARtŞ Tanm Koope-
ratiflen Müdürü): Iç tüketime yetecek ka-
dar pamuk üretilemivor. Cünkü üretıci ka-
zanamıyor. hatta son v ıllarda zarar ediyor.
Ha>Tİ Özmeriç (Ege İhracatçı Bırlikle-
ri): Tarlanın ıçine giren herhangi bir mad-
denin ürünle kanştırılmaması sağlanmalı-
dır. Tohum çuvallan. tohum ambalajlan ve
suni gübre ambalajlan ürüne kanştınlabil-
mektedir. Bu sorun eğitimle aşılabilir.
Şadi Katırcıoğlu (Tzmır Pamuk Borsası
Başkan Yardımcısı): Türkiye'de üretilen pa-
muğun yüzde 38.8'i kayıt dışında. Yani 800
bin tonluk üretimde 350 bin ton hiçbir ye-
re kaydolmuyor.
"Sosyal demokrasinin
ana unsurlarından taviz
vermeden, liberal bir sos-
yal demokrat anlayış için-
deyiz" (Milliyet, 26/06/97).
Deniz Baykal'a atıfla Mu-
rat Sabuncu tarafından
aktarılan bu tespiti,
"...Özal'ın Türkiye'ye ka-
zandırdığı ilerlemelerin
2000'li yıllarda yaşayacak
olanını biz gerçekleştirece-
ğiz..." (Cumhuriyet,
2/07/97) biçiminde açıkla-
nan bir niyetle birlikte ele
alınca ortaya çok garip bir
siyasi eğilim çıkıyor. "Sos-
yal demokratlar yine boşa
kürek sallamaya mı hazır-
lanıyorlar?" diye düşün-
meden edemiyor insan.
Çünkü bu ifadeler, kav-
ramsal ve siyasal olarak
gerçekleşmesi mümkün
olmayan bir eklektikliği
zorluyor.
Sosyal demokrasinin
ana unsurlan
Sosyal demokrasi, bir
kavram ve siyasi bir hare-
ket olarak, birçok siyasi
kavram gibi. belli birteorik
ve tarihsel geçmişe sahip.
Bundan kurtulmak müm-
kün değil. Ancak bu teorik
ve tarihsel geçmişe karşı
konumlanmak mümkün.
Sosyal demokrasi kav-
ramı varlığını liberal de-
mokrasiye borçlu. Libera-
lizm, (yükselen burjuvazi-
nin siyasi hareketi), feodal
toplumun kral ve kilise ira-
desine dayanan siyasal
söylemine karşı. ahlaki de-
ğerler açısından eşit ve do-
layısıyla da yasalar önün-
de eşit haklara sahip, akıl-
cı bireylerden oluşan va-
tandaşların özgür iradesi-
ni savunarak tutum aldı.
Ancak zaman içinde,
anamalcı ekonomik ilişki-
lerin, liberalizmin savundu-
ğu hak ve özgürlüklerin
pek çoğunu kullanılamaz
hale getirdiği ya da en
azından kullanılmasının
önüne büyük engeller koy-
. duğu ortaya çıktı. Piyasa
ekonomisi ise toplumsal
istikrarı sağlamak yerine,
tekrar eden krizlere ve eşit-
sizliklerin artmasına yol
açıyordu. Bu yüzden öz-
gürlüklerin ve eşitliklerin
gerçekleşmesini sağla-
mak için, bunları sınırlayan
sosyo-ekonomik yapıya
karşı mücadele etmek ge-
rektiği sonucuna ulaşanlar
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN Y1LDIZOĞLU LONDR.4
'Liberal Bir Sosyal Demokrat Anlayış...'
"liberal demokrasi" kavra-
mının karşısında "sosyal
demokrasi" kavramı geliş-
tirdiler.
Sosyal demokrasi. eko-
nomik eşitsizlikleri ortadan
kaldırmayı, piyasa ekono-
misinin yol açtığı krizlere
son vermeyi amaçlıyordu.
Ekonomik eşitsizliklerin,
mülkiyet ilişkilerine ilişkin
bir sorun olduğunu tespit
eden sosyal demokrasi,
mülkiyetin toplumsallaştı-
nlmasını, piyasa ekonomi-
sinin akılcı ve vatandaşla-
rın özgür iradesini yansıta-
cak bir şekılde, demokra-
tik yöntemlerie düzenlen-
mesini, planlanmasını sa-
vunuyordu.
Emperyalizmin döne-
minde bu amaçlara bir ye-
nisi eklendi. Eğer bir ülke
bir başkası tarafından yö-
netiliyorsa ya da bir ülke-
nin vatandaşlarının de-
mokratik bir şekilde seçti-
ği hükümetler, kendilerini
seçen bu vatandaşların
iradesi yerine, bir başka ül-
kenin ekonomik ve siyasi
dayatmalarına göre dav-
ranmak zorunda kalıyor-
larsa. burada demokrasi-
nin en temel ve basit var-
sayımı ortadan kalkar.
Böylece emperyalizme
karşı ulusal bağımsızlık
için, diğerbirdeyişle, ken-
di vatandaşlarının irade-
sinden başka bir irade ta-
nımamak için, siyasal, ide-
olojik ve ekonomik direniş,
kaçınılmaz olarak sosyal
demokrasinin amaçlan
arasına girdi.
Bir düşünce akımı ola-
rak sosyal demokrasinin
gelişmesi, işçi hareketinin.
tarih sahnesıne çıkması ve
üretim araçlarına sahip sı-
nıfla çelişkileri doğrultu-
sunda direnmeye ve mü-
cadele etmeye başlama-
sıyla çakıştı. Böylece sos-
yal demokrasi işçi hareke-
tinin çıkarlarını savunan bir
hareket oldu. Sosyal de-
mokrasi, emekçilerin des-
teğiyle hükümet olduğun-
da reformlar yoluyla eko-
nomik ve siyasal eşitsizlik-
leri ortadan kaldırmayı
amaçladı.
Süreç içinde, sosyal de-
mokrasinin içinden bir ke-
sim, anamalcı sistemin, re-
formların birikmesiyle aşa-
Baykal'ın ()/al donemi ileilgili açıklamalan garip hir >i\asi eğilimi ortava çıkarıvor.
ma aşama değiştirileme- da devrimci bir krize yol da komünist olarak tarif
yeceğinı, burjuvadevletin. açacağını savundu. Dev- edıp ayn bir yola gitmeye
anamalcı sınıfın iktidarı rimci bir duruma hazır ol- karar verince işçi hareketi
tehlikeye girdiğinde şidde- mak gerektiğini savunan- içinde tarihsel bir aynmor-
tebaşvuracağını vebunun lar kendilerini sosyalist ya taya çıktı...
HANGISIRKET NE
KADAR BEDELSİZ
VERECEK?
Halka Arz Sırasında
Bekleyen Şirketler
Kuzey Kıbrıs'ın da
bir Borsa'sı oluyor!
Merko Gıda, Mutlu Akü,
Çimentaş, Doğusan,
Mehmet Şükrü Tekbaş;
"Borsa daha iyi olabilir"
BORSADAKÎ REHBERİNİZ
Sosyal demokrasinin
ana unsurlanna dönersek,
şimdı şöyle özetleyebilirız
sanırım: 1- Kendini liberal
demokrasiden ayıret eden
bir tepki, 2- Eşitsizliklerin
ekonomik kaynağını orta-
dan kaldırmaya yönelik bir
mücadele hattı, 3- Emper-
yalizme karşı bir direnme
ve 4- işçi hareketiyle yakın
ilişki. Bugün anamalcı sis-
tem. bir tür olarak insanın
varlığını da tehdit eden bir
çevre tahribatına yol açtı-
ğı için sosyal demokrasi
bu tahribata karşı tutum
alan kesımleridetemsil et-
meye çalışır. Vatandaşlar
ataerkil bir ideoloji ve sos-
yal ilişkiler içinde yaşadık-
ları için kadınların ve eşcin-
sellerin özgün talepleri de
sosyal demokrasinin elde
etmek istediği özgürlükle-
rin kapsamına girer. Sosyal
demokrasinin programı bu
amaçlara uygun refonm ta-
leplerinden oluşur.
Turgut Özal'ın
gerçekleştirdikleri...
Turgut Özal'ın adıyla öz-
deşleşmiş olan uygulama-
lann önemli bir kısmı aske-
ri bir rejim altında ve sen-
dikaların, sosyalistlerin ve
sosyal demokratların sus-
turulduğu birortamdager-
çekleşti. ilk önce bunu ha-
tırlatmak gerekir sanırım.
Turgut Özal'ın inisiyatıfi
ile gerçekleşen değişiklik-
ler Türkiye ekonomisini sa-
dece küreselleşme süreci-
ne açmakla kalmadı, ülke
vatandaşlarını dünya eko-
nomisinde egemen olan
mali sermayenin basıncı-
na karşı sayunmasız bırak-
tı. Turgut Özal reformları,
hükümetlerin ekonomik
programlannın uluslarara-
sı mali sermayenin istek-
lerine uygun olarak şekil-
lenmesinin önündeki en-
gelleri kaldırdı. Bu yüzden
başlangıçta. ancak askeri
bir rejim altında uygulama-
ya konabildiler. Bu dönem-
de toplumda zinciıierinden
boşalmış bir bireycilik,
keyfi irade, toplumsal or-
tak çıkar ve dayanışma ye-
rine "köşeyi dönmek" ah-
laki değerler olarak yücel-
tildi. Yoksullar, emekçiler
anamalcı sistemin ve küre-
selleşmenin yıkıcı etkileri-
ne karşı tümü ile savunma-
sız kaldılar.
Bu çapta bir ekonomik,
ahlaksal çöküntü ve bireyi
hızla yalnızlaştırıcı geliş-
meler tabii ki toplumsal
tepkilere dönüşecekti ve
dönüştü de.
Ancak, emekçilerin ve
yoksullann tepkilerini, on-
ların maddi yaşam koşul-
larıyla ılişkilendiren, akılcı
demokratik çözümler üret-
meye çalışan sosyalist
söylem bastınlmıştı. Sos-
yal demokratlar ise "hare-
ketlerinin ana unsurlanna"
sahip çıkmadılar. Bu du-
rumda. toplumsal muhale-
fet giderek kendine yeni
mecralar aradı ve buldu.
Siyasal islamın gelişmesi-
ne uygun siyasal ideolojik
koşulları aslında, bize Özal
dönemi hediye etti.
Bugünlerde. dünyada
neo-liberalizme ve bunun-
la özdeşleşen politikacıla-
ra karşı teorik ve sosyal bir
tepki gelişiyor. Bu tepki,
Türkiye'de de 1980'lerin
sonunda mart-nisan ey-
lemleri ve Zonguldak gre-
vi gibi toplumsal olaylarda
ve özellikle Özalcı politika-
ları hedef alarak kendini
açığa vunmuştu. Ancak
1990'ların başında kendi-
ni ''sosyal demokrat" ola-
rak tarifleyen siyasi parti
bu tepkilere cevap vermek
yerine bu tepkiye binerek
hükümet ortağı olmayı ter-
cihetti. "Sosyal demokra-
s/"nin bugün nereden ne-
reye geldiğini, aldığı oy
oranına ve siyasal Islamın
gelişme çizgisine bakarak
görmek mümkün.
"Sosyal demokratlar"
yine boşa kürek çekmeye
hazırlanıyorlar. Liberalizm-
le, Özal'ın ismiyle, sosyal
demokrasiyi bir araya koy-
mak olanaklı değil. Bu ma-
nevra. kısa dönemde bel-
ki onları siyasal iktidarın
koridorlarına biraz yaklaş-
tırır. Amayasonra... Sade-
ce yükselen laiklik dalgası-
na binerek nereye kadar
gidilebilir? Türkiye'de de-
mokrasinin geleceği açı-
sından, sosyal demokrat-
ların bir an evvel hareket-
lerinin ana unsurlarına sa-
hip çıkmaları gerekiyor.
Bunu yapabilirler mi? Yok-
sa sosyal demokrasi için
artık çok mu geç? Bunu
zaman gösterecek. Ben
iyimser değilim.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Azalan Beklentiler...
Türkiye yeni bir hükümete kavuşuyor; genel se-
çimlerden bu yana geçen bir buçuk yıl içinde üçün-
cü hükümet kuruluyor.
Siyasal çalkantılarla çok "yorulan toplum" yeni
hükümet döneminde en doğal davranışı gösteriyor;
"soluk almak" istiyor.
Güçlükle soluk almaya çabalarken çok şey iste-
nemez; bu koşullarda önemli olan rahat nefes al-
maktır: "istemler", daha sonra, olağan koşullara
dönüşle birlikte yükselir.
• • •
Eski hükümetin "kendisi sorundu"; doğallıkla,
sorunlara çözüm getirmesi beklenemezdi; yeni olu-
şumla. hükümet, sorun olmaktan çıkıyor. Bu bile
önemli bir aşamadır; yeni hükümetten en azından
"çözüm yollannı açması" beklenmeiidir.
Çözüm yollannı açmanın ilk basamağı, her gün
patlayan elbombalarıyla iyice felç edilmiş olan dev-
let çarkının dişlilerini yeniden işler duruma getir-
mektir.
Hükümetin, olumlu bir tutumla, siyasette "doğ-
ruluk, dürüstlük ve erdem" gibi kaybolan değerle-
rin yeniden kazanılmasına çaba harcayacağı anla-
şılıyor. Bu değerlerin kazanılmasının. en etkili, kalı-
cı ve doğru yöntemi. geçmişte yapılanların tam bir
"dökümünü çıkarmak" ve bunu. kamuoyunda ser-
gilemek ve suç öğesi taşıyanları, hiçbir ayrım gö-
zetmeksizin, bağımsız yargıya aktarmaktır.
Bu, ilk el "hesap sorma" başarılırsa, daha ileri
adımlara yönelme olanağı doğar; Susurluk, "gözal-
tında kayıplar" ve "işleyeni bulunmayan siyasal ci-
nayetler"\n üzerindeki çete battaniyesi kaldırılabi-
lir. Yolsuzluk ve çete dosyalannı yargıya aktarabile-
cek bir hükümet, laik. demokratik ve sosyal hukuk
devletinin altyapısının onarımına katkı yapabilir.
Kamu yönetiminde "doğruluğu" ve "etkin işlerli-
ği" uzun erimli ve kalıcı kılmanın asıl temeli, "de-
mokratikleşme" ile oluşturulabilir. Bu nedenle hü-
kümet, siyasal düzlemde, kurum ve kurallarıyla de-
mokrasi yönünde çaba harcamalıdır: demokratık-
leşme yönünde siyasal açılımlar sağlanamazsa, so-
nuç, hem toplum hem de hükümet için yeni ve da-
ha ağır bir 'düş kınklığı" olacaktır. Demokrasinin ön-
koşulu olan laiklik konusunda hükümetin atabile-
ceği somut adım sekiz yıllık zorunlu eğitimi bir an
önce uygulamaya koymaktır.
• • •
Toplumun soluk almasmı sağlayacak ikinci hava
borusu "ekonomiktir". Hiç kimse hükümetten eko-
nomik sorunlara kısa dönemde köklü çözüm, örne-
ğin enflasyon oranını birkaç ayda yüzde 20'lere dü-
şürmesini beklemiyor. Ancak iki konuda belirli iyi-
leştirmeleryapılabilir; birincisi, varolanyüksekenf-
lasyonun dizginlenmesi; ikincisı de daha hakça ya
da eşitlikçi vergı düzenlemeleri yapılması.
Gerçekte bu ikıliyi bir arada görmek gerekiyor.
Günümüzde ücret ve maaşlar yüzde 25 oranında
vergileniyor; sermaye kazançlarının vergı oranı da,
eğer sermaye kazançlarını "yakalayabilirseniz", da-
ha doğrusu yakaladıklannız da yüzde 10 dolayın-
da kalıyor. Yapılan araştırmalar, yeni bir yasa çıka-
nlmadan da, yalnızca "var olan yasaların uygulan-
masıyla vergi gelirlennin ikiye katlanacağını" gös-
teriyor. Yıllardır süregelen rantçı sermayeyi güçlen-
dirici vergi ve destekleme politikaları yerini, adım
adım "üretimi" öne çıkaran yaklaşımlara bırakma-
lıdır. Uzun dönemde enflasyonu düşürmenin "en
sağlıklı" yolunun üretimi arttırmak olduğu biliniyor.
Özellikle üretim dışı sermaye kazançlarının daha
yüksek oranda vergilendirilmesiyle aşın boyutlar
kazanmış olan vergi "eğriliği" düzeltilebilir.
Hükümetin oluşması sürecinde, işçi, işveren, es-
naf ve sanatkâr örgütlerinin el ele vererek ortak is-
temlerini dile getirmeleri, hükümetin "açık, gelire
göre dengelı ve ortak" ekonomik çözüm önerilerı-
ne gerekli kamuoyu desteğini sağlayacaktır.
"Beklentiler" şu sırada çok değil; raydan çıkarı-
lan devlet trenini, "demokrasiile onanmak" ve eko-
nomiyi enflasyon sıcağından korumak gerekiyor.
Bu yöndeki asıl istemler olağan koşullara geçildik-
çe gelecektir.
Sosyal güvenlik
açığına revizyon
AMC\RA (W) - 1997
mali yılı bütçesınde 530
trilyon lira olarak öngörü-
len sosyal güvenlik kuru-
luşlannın finansman açığı-
nın. 750 trilyon lıra olarak
revize edilmesi planlanı-
vor.
Sosyal güvenlik kuru-
luşlannın sağlıklı bir yapı-
ya kavuşturulması için ge-
reken yasal düzenlemenin
henüz yapılamamış olması
ve bazı taşınmazlann satı-
lamaması sebebıyle sosval
güvenlik kuruluşlannın
açıkları. öngörülenin üs-
tünde artış gösterdi.
Yetkililer. önümüzdekı
haftalarda, 1997 bütçesi
makro ekonomik hedefle-
rinin revize edilmesiyle ıl-
gili olarak yapılacak top-
lantılarda SSK. Emekli
Sandığı ve Bağ-Kur'dan
oluşan üç sosyal güvenlik
kuruluşunun 1997 açıkla-
nnın revize edilerek daha
çok ödenek talebinde bu-
lunulacağını belirtiyorlar.
İlgilıler. sosyal güven-
lik kuruluşlarının 1997
ödeneklerının yüzde
50"sinden fazlasının ilk al-
tı ay içinde bıtirildiğini de
vurguluvorlar.
Uluslararası Para Fonu
(I.Y1F). 1997 yıh başında,
Türkiye'nin 1997 yılı sos-
yal güvenlik finasman açı-
ğını 700 trilyon lira olarak
hesap etmışyeUuslarara-
sı Çalışma Örgütü (1LO)
uzmanları tarafından ha-
zırlanan sosval güvenlik
reformunun bir an önce uy-
gulamaya konulmasını is-
temişti. Türkiye"deki sos-
yal güvenlik sisteminin
sürdürülemez olduğunu
belirten IMF uzmanları.
sosyal güvenlik sistemınde
aktüeryal dengenin (gelir-
gider dengesi) bozulduğu-
nu \urgulayarak. gerekli
düzenlemelerin yapılma-
ması durumunda. sosyal
güvenlik kuruluşlarının
açıklarının her yıl. bir ön-
cekinin iki katı düzeyinde
gerçekleşeceği uyansında
bulunmuşlardı.
SAMSUN 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1995 1034 Karar No: 1997 405
Mahkememizin 30.04.1997 gün. 1995 1034 esas.
1997 405 sayılı kararı ile Atakum mahallesi pafta:
F36bl6c2bl. ada: 246. parsel: 4"te kayıtlı 393.08 m2 ta-
şınmazın satılarak ortaklığm giderilmesine karar verilmiş-
tir.q Tapu maliki 20 393 hisse sahibı Emin oğlu Numan
Keçeci ile 19 393 hisse sahibi Ismail kızı Hatice Keçeci'ye
daha önce adreslen tespit edilemediğinden dava dilekçesi
ilanen teblig edilememiştir.
Dava konusu taşınmazın satılarak ortaklığın giderilme-
sine ilişkin karann da ilanen teblığine karar verilmiş oldu-
ğundan işbu ilan metninin gazetede yayımlandığı tanhten
itibaren 15 gün sonra davalı Numan Keçeci ve Hatice Ke-
çeci'ye tebliğ edilmiş sayılacağı 7201 sayılı Tebligat Ka-
nunu'nun 28 ve müteakip maddeleri gereğınce tebliğ olu-
nur. " Basın: 28323