06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TEMMUZ 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Kabaalioğlu'na plaket • EkonomiServisi-KKTC Lefke Avrupa Üniversitesi'nde bir dönem rektörlük yapan Prof. Dr. Haluk K.abaalioğlu"na Lefke"de düzenlenen törenle "Şükran Plaketi" verildi. Kıbns'ta rektörlük görevi süresi içınde Bonn. Madrid. \ice. Londra gibi merkezlerde düzenlenen uluslararası seminer ve konferanslara davetli olan Prof. Kabaalioğlu, bir K.KTC üniversitesinde rektör olması nedeniyle Rum itirazı ile karşılaşmış. Madrid'de Avrupa Gazeteciler Birliği"nin toplantısında Rum yönetimi eskı Cumhurbaşkanı Vassiliou ile aralannda son derece sert tartışmalar yaşanmıştı. FabPikadan halka satış • Ekonomi Servisi - Dinamik lnşaat ve Tekstil Grubu tarafından inşa edilen ve ışletmesi üstlenilen 'fabrikadan halka satış' mağazalannın bulunduğu Avantaj Factoriy Outlets Çorlu'da hizmete girdi. 6.5 milyon dolar harcanarak inşa edilen Avantaj Factoriy Outlets'te. 40'a yakın Türk ve dünya markası bir araya getirildi. Outlets'in en büyük avantaj] ünlü markalann ürünlerinin yüzde 15-60 daha ucuza satılması. Yatınıma 177.8 trilyonluk teşvik • ANKARA (AA) - Mayıs ayında 414 başvuru için 177 trilyon 803 mılyar 17 milyon liralık yatınm teşvik belgesi verildi. Sektörlere göre dağılım şö>le: Tanm birtnlyon 384 milyar 762 milyon. madencilik 3 trilyon 955 milvar 164 milyon. imalat 114 trilyon 210 milyar. 200 milyon. enerji bir trilyon 567 milyar 103 milyon. hizmetler 56 trilyon 685 milyar 788 milvon lıra. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri Irak ambargosundan büyük zarar gördü Ambargo zaram 30 milyar dolar ARMET BARUTÇU KİLİS - Birleşmiş Milletler tarafından Irak'a yaklaşık 7 yıldan bu yana uvgulanan ambargo nedeniyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin uğradığı zarann 30 milyar doları aştığı. bölgeden yapılan yıllık ihracat tutanmn 780 milyon dolardan 380 milyon dolara geriledigi bildirildi. Irak'ın 2 Haziran 1990'daKuveyt'e girmesiyle başlayan ekonomik knzin ambargo sonrasında kronik hale geldiğini. özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeîerinde sosyal sorunlara yol açtığını belirten Kilis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Özciloğlu, zarann 30 milyar dolan aştığını kaydererek. "Bölge illerinin ambargoya dayanacak takati kaİmadı" dedi. Ambargonun birçok işyerinın kapanmasına da neden olduğuna dikkat çeken Ozçiloğlu şunlan söyledi: "Irak ambargosu yöredeki nakliyecilik sektörünü silip süpiirdü. TLR'lar çüriimeye terk edildi. 10 binin üzerinde şofbr işsizler ordusuna katıldı. Irak'a Yeni Trafik Yasası 'yla, kamyon satışlan büyük artış gösterdi Kamyon üreticileri gaza bastı MERİH AK İZMtR - Karmon tonajlarına getirilen sıkı denetim. kamyon sa- tışını arttırdı. Geçen yıla göre kam- von talebınin yüzde 60 ile 70 ara- sında artacağı bildiriliyor. BMC Genel Müdür Yardımcısı Turgut Cankılıç, 1994"le bırlikte sektörle- rinın kriz içine girdiğini anımsata- rak bu vılki artışlarla 1994'ten bu vana ılk kez olumlu birçizgi vaka- landığını söyledi. Trafik Yasasf nda yapılan deği- şiklikler ve cezalann arttınlmasıy- la birlikte özellikle uzun vıllardır büyük sıkıntı içinde olan kamyon sektörü yeniden canlandı. 1991 "de 16 bin 906. 1992'de 20 bin 743. I993"te 29 bin 739 kamyon üreti- migerçekleştirilirken. 1994"teya- şanan ekonomik knzle birlikte bu üretim 11 bin 235'e düştü. 1995 ve 1996 'da 1994"teyaşanankrizin etkilerini yaşayan ve üretimde 1993'ün çokgerisinde kalan kam- yon üreticilen. yeni Trafik Yasas'ı- nın tonaj sınırlamasına getirdığı cezalarla yeniden hareketlendi. Özellikle 20 tonun çok üzerin- de yük taşıyan kamyonlar, artık be- lirlenen sınırlan geçemeyecekler. Aşın vük taşıyana olduğu kadar taşıtana ve taşınana da getirilen ağır para cezalan yüzünden yükle- rin yasal sınırlanna çekilmeye baş- landığı bıldinliyor. Budadaha faz- la kamyon ihtiyacım ortaya koyu- vor. BMC Genel Müdür Yardımcısı Turgut Cankılıç, yıl başından bu yana artan cezalarla aşın yük taşm- masına ağır yaptınmlar getirildi- ğini söyledi. Cankılıç. Yeni yasa- ya göre aşın yükle taşımada taşıt- tırana ve taşınana 72 milyon. taşı- yana ise 7 milyon 200 bin lira ce- za kesildiğini vurguladı. uvgulanan ambargo öncesinde bölgeden yılda 400 milyon dolarük koyun ihraç edilirken ambargonun olumsuz etkileri nedenivle bu ihracat 50 milyon dolara geriledi. Bölgeden vapılan >ılUk toplam ihracat da 780 milyon dolardan 380 milvon dolara düştü." Ambargonun kaldınlmaması durumunda Birleşmiş Milletler Yasası'nı 50. maddesinin Crdün"e olduğu gibi Türkiye'ye de uygulanması gerektiğine değinen Mehmet Ozçiloğlu, ~İ rdiin Surive'den sabn aldığı mallan Irak'a satıyor. Türkive'nin Ürdün kadar itiban yok mu? Ürdün, Birleşmiş Milletler ve müttefîklerimiz için Türkiye'den daha mı \azgecilmez? Bunları anlamak mümkün değil" diye konuştu. 6 Beyaz altın' pamuk sorunlar yumağı Ekonomi Servisi - Türkiye ekonomisine kazandırdığı döv iz \ e yarattığı istihdam açı- sından birıncı sırada ver alan tekstil ve kon- feksiyon sektörünün stratejık hammaddesi konumundaki pamuğun hâlâ el le toplanma- sı. sanayide kalite vefınansman sıkıntılan- na yol açıyor. Tekstil ve konfeksiyoncular. pamuktakı kalite \e standardizasyon sorun- lannın ortadan kaldmlması için öncelikle "çağdaş bir pamuk politikası"nın uygulan- masını istediler. Istanbul Tekstil ve Kon- feksiyon İhracatçı Birlıkleri'nin (İTKİB) aylık vav ın organı Hedefdergisinde. kamu- oyunda 'beyaz altın" olarak da bilinen pa- muk sorunu masaya yatırılarak sektörtem- silcilerinın görüşlerine yer verildi. Çiftçi. çırçırcı. tohumcu. tüccar. borsacı, depocu. ipliksanayicisi.kumaşçı vekonfeksıvoncu gruplannın sıkı işbirliğini gerekli gören sektör vetkilileri. pamuğun "politikavepo- litikacı malzemcsi olmaktan çıkanlması" gerektiğine işaret ettiler. Pamuğun toplama \e toplama sırasındaki tekniklerde çiftçile- rin eğitilmesi. hasatın makine ile yapılma- sınageçilmesi.bölgelerarasıkütlütaşınma- sının denetlenmesı. tek balya sistemine ge- çilmesi. prim sıstemınin yeniden uygula- maya konulması gibi öneriler getirilerek şu görüşlere ver verildi: Kasım KülekÖz (TARtŞ Tanm Koope- ratiflen Müdürü): Iç tüketime yetecek ka- dar pamuk üretilemivor. Cünkü üretıci ka- zanamıyor. hatta son v ıllarda zarar ediyor. Ha>Tİ Özmeriç (Ege İhracatçı Bırlikle- ri): Tarlanın ıçine giren herhangi bir mad- denin ürünle kanştırılmaması sağlanmalı- dır. Tohum çuvallan. tohum ambalajlan ve suni gübre ambalajlan ürüne kanştınlabil- mektedir. Bu sorun eğitimle aşılabilir. Şadi Katırcıoğlu (Tzmır Pamuk Borsası Başkan Yardımcısı): Türkiye'de üretilen pa- muğun yüzde 38.8'i kayıt dışında. Yani 800 bin tonluk üretimde 350 bin ton hiçbir ye- re kaydolmuyor. "Sosyal demokrasinin ana unsurlarından taviz vermeden, liberal bir sos- yal demokrat anlayış için- deyiz" (Milliyet, 26/06/97). Deniz Baykal'a atıfla Mu- rat Sabuncu tarafından aktarılan bu tespiti, "...Özal'ın Türkiye'ye ka- zandırdığı ilerlemelerin 2000'li yıllarda yaşayacak olanını biz gerçekleştirece- ğiz..." (Cumhuriyet, 2/07/97) biçiminde açıkla- nan bir niyetle birlikte ele alınca ortaya çok garip bir siyasi eğilim çıkıyor. "Sos- yal demokratlar yine boşa kürek sallamaya mı hazır- lanıyorlar?" diye düşün- meden edemiyor insan. Çünkü bu ifadeler, kav- ramsal ve siyasal olarak gerçekleşmesi mümkün olmayan bir eklektikliği zorluyor. Sosyal demokrasinin ana unsurlan Sosyal demokrasi, bir kavram ve siyasi bir hare- ket olarak, birçok siyasi kavram gibi. belli birteorik ve tarihsel geçmişe sahip. Bundan kurtulmak müm- kün değil. Ancak bu teorik ve tarihsel geçmişe karşı konumlanmak mümkün. Sosyal demokrasi kav- ramı varlığını liberal de- mokrasiye borçlu. Libera- lizm, (yükselen burjuvazi- nin siyasi hareketi), feodal toplumun kral ve kilise ira- desine dayanan siyasal söylemine karşı. ahlaki de- ğerler açısından eşit ve do- layısıyla da yasalar önün- de eşit haklara sahip, akıl- cı bireylerden oluşan va- tandaşların özgür iradesi- ni savunarak tutum aldı. Ancak zaman içinde, anamalcı ekonomik ilişki- lerin, liberalizmin savundu- ğu hak ve özgürlüklerin pek çoğunu kullanılamaz hale getirdiği ya da en azından kullanılmasının önüne büyük engeller koy- . duğu ortaya çıktı. Piyasa ekonomisi ise toplumsal istikrarı sağlamak yerine, tekrar eden krizlere ve eşit- sizliklerin artmasına yol açıyordu. Bu yüzden öz- gürlüklerin ve eşitliklerin gerçekleşmesini sağla- mak için, bunları sınırlayan sosyo-ekonomik yapıya karşı mücadele etmek ge- rektiği sonucuna ulaşanlar DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN Y1LDIZOĞLU LONDR.4 'Liberal Bir Sosyal Demokrat Anlayış...' "liberal demokrasi" kavra- mının karşısında "sosyal demokrasi" kavramı geliş- tirdiler. Sosyal demokrasi. eko- nomik eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı, piyasa ekono- misinin yol açtığı krizlere son vermeyi amaçlıyordu. Ekonomik eşitsizliklerin, mülkiyet ilişkilerine ilişkin bir sorun olduğunu tespit eden sosyal demokrasi, mülkiyetin toplumsallaştı- nlmasını, piyasa ekonomi- sinin akılcı ve vatandaşla- rın özgür iradesini yansıta- cak bir şekılde, demokra- tik yöntemlerie düzenlen- mesini, planlanmasını sa- vunuyordu. Emperyalizmin döne- minde bu amaçlara bir ye- nisi eklendi. Eğer bir ülke bir başkası tarafından yö- netiliyorsa ya da bir ülke- nin vatandaşlarının de- mokratik bir şekilde seçti- ği hükümetler, kendilerini seçen bu vatandaşların iradesi yerine, bir başka ül- kenin ekonomik ve siyasi dayatmalarına göre dav- ranmak zorunda kalıyor- larsa. burada demokrasi- nin en temel ve basit var- sayımı ortadan kalkar. Böylece emperyalizme karşı ulusal bağımsızlık için, diğerbirdeyişle, ken- di vatandaşlarının irade- sinden başka bir irade ta- nımamak için, siyasal, ide- olojik ve ekonomik direniş, kaçınılmaz olarak sosyal demokrasinin amaçlan arasına girdi. Bir düşünce akımı ola- rak sosyal demokrasinin gelişmesi, işçi hareketinin. tarih sahnesıne çıkması ve üretim araçlarına sahip sı- nıfla çelişkileri doğrultu- sunda direnmeye ve mü- cadele etmeye başlama- sıyla çakıştı. Böylece sos- yal demokrasi işçi hareke- tinin çıkarlarını savunan bir hareket oldu. Sosyal de- mokrasi, emekçilerin des- teğiyle hükümet olduğun- da reformlar yoluyla eko- nomik ve siyasal eşitsizlik- leri ortadan kaldırmayı amaçladı. Süreç içinde, sosyal de- mokrasinin içinden bir ke- sim, anamalcı sistemin, re- formların birikmesiyle aşa- Baykal'ın ()/al donemi ileilgili açıklamalan garip hir >i\asi eğilimi ortava çıkarıvor. ma aşama değiştirileme- da devrimci bir krize yol da komünist olarak tarif yeceğinı, burjuvadevletin. açacağını savundu. Dev- edıp ayn bir yola gitmeye anamalcı sınıfın iktidarı rimci bir duruma hazır ol- karar verince işçi hareketi tehlikeye girdiğinde şidde- mak gerektiğini savunan- içinde tarihsel bir aynmor- tebaşvuracağını vebunun lar kendilerini sosyalist ya taya çıktı... HANGISIRKET NE KADAR BEDELSİZ VERECEK? Halka Arz Sırasında Bekleyen Şirketler Kuzey Kıbrıs'ın da bir Borsa'sı oluyor! Merko Gıda, Mutlu Akü, Çimentaş, Doğusan, Mehmet Şükrü Tekbaş; "Borsa daha iyi olabilir" BORSADAKÎ REHBERİNİZ Sosyal demokrasinin ana unsurlanna dönersek, şimdı şöyle özetleyebilirız sanırım: 1- Kendini liberal demokrasiden ayıret eden bir tepki, 2- Eşitsizliklerin ekonomik kaynağını orta- dan kaldırmaya yönelik bir mücadele hattı, 3- Emper- yalizme karşı bir direnme ve 4- işçi hareketiyle yakın ilişki. Bugün anamalcı sis- tem. bir tür olarak insanın varlığını da tehdit eden bir çevre tahribatına yol açtı- ğı için sosyal demokrasi bu tahribata karşı tutum alan kesımleridetemsil et- meye çalışır. Vatandaşlar ataerkil bir ideoloji ve sos- yal ilişkiler içinde yaşadık- ları için kadınların ve eşcin- sellerin özgün talepleri de sosyal demokrasinin elde etmek istediği özgürlükle- rin kapsamına girer. Sosyal demokrasinin programı bu amaçlara uygun refonm ta- leplerinden oluşur. Turgut Özal'ın gerçekleştirdikleri... Turgut Özal'ın adıyla öz- deşleşmiş olan uygulama- lann önemli bir kısmı aske- ri bir rejim altında ve sen- dikaların, sosyalistlerin ve sosyal demokratların sus- turulduğu birortamdager- çekleşti. ilk önce bunu ha- tırlatmak gerekir sanırım. Turgut Özal'ın inisiyatıfi ile gerçekleşen değişiklik- ler Türkiye ekonomisini sa- dece küreselleşme süreci- ne açmakla kalmadı, ülke vatandaşlarını dünya eko- nomisinde egemen olan mali sermayenin basıncı- na karşı sayunmasız bırak- tı. Turgut Özal reformları, hükümetlerin ekonomik programlannın uluslarara- sı mali sermayenin istek- lerine uygun olarak şekil- lenmesinin önündeki en- gelleri kaldırdı. Bu yüzden başlangıçta. ancak askeri bir rejim altında uygulama- ya konabildiler. Bu dönem- de toplumda zinciıierinden boşalmış bir bireycilik, keyfi irade, toplumsal or- tak çıkar ve dayanışma ye- rine "köşeyi dönmek" ah- laki değerler olarak yücel- tildi. Yoksullar, emekçiler anamalcı sistemin ve küre- selleşmenin yıkıcı etkileri- ne karşı tümü ile savunma- sız kaldılar. Bu çapta bir ekonomik, ahlaksal çöküntü ve bireyi hızla yalnızlaştırıcı geliş- meler tabii ki toplumsal tepkilere dönüşecekti ve dönüştü de. Ancak, emekçilerin ve yoksullann tepkilerini, on- ların maddi yaşam koşul- larıyla ılişkilendiren, akılcı demokratik çözümler üret- meye çalışan sosyalist söylem bastınlmıştı. Sos- yal demokratlar ise "hare- ketlerinin ana unsurlanna" sahip çıkmadılar. Bu du- rumda. toplumsal muhale- fet giderek kendine yeni mecralar aradı ve buldu. Siyasal islamın gelişmesi- ne uygun siyasal ideolojik koşulları aslında, bize Özal dönemi hediye etti. Bugünlerde. dünyada neo-liberalizme ve bunun- la özdeşleşen politikacıla- ra karşı teorik ve sosyal bir tepki gelişiyor. Bu tepki, Türkiye'de de 1980'lerin sonunda mart-nisan ey- lemleri ve Zonguldak gre- vi gibi toplumsal olaylarda ve özellikle Özalcı politika- ları hedef alarak kendini açığa vunmuştu. Ancak 1990'ların başında kendi- ni ''sosyal demokrat" ola- rak tarifleyen siyasi parti bu tepkilere cevap vermek yerine bu tepkiye binerek hükümet ortağı olmayı ter- cihetti. "Sosyal demokra- s/"nin bugün nereden ne- reye geldiğini, aldığı oy oranına ve siyasal Islamın gelişme çizgisine bakarak görmek mümkün. "Sosyal demokratlar" yine boşa kürek çekmeye hazırlanıyorlar. Liberalizm- le, Özal'ın ismiyle, sosyal demokrasiyi bir araya koy- mak olanaklı değil. Bu ma- nevra. kısa dönemde bel- ki onları siyasal iktidarın koridorlarına biraz yaklaş- tırır. Amayasonra... Sade- ce yükselen laiklik dalgası- na binerek nereye kadar gidilebilir? Türkiye'de de- mokrasinin geleceği açı- sından, sosyal demokrat- ların bir an evvel hareket- lerinin ana unsurlarına sa- hip çıkmaları gerekiyor. Bunu yapabilirler mi? Yok- sa sosyal demokrasi için artık çok mu geç? Bunu zaman gösterecek. Ben iyimser değilim. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Azalan Beklentiler... Türkiye yeni bir hükümete kavuşuyor; genel se- çimlerden bu yana geçen bir buçuk yıl içinde üçün- cü hükümet kuruluyor. Siyasal çalkantılarla çok "yorulan toplum" yeni hükümet döneminde en doğal davranışı gösteriyor; "soluk almak" istiyor. Güçlükle soluk almaya çabalarken çok şey iste- nemez; bu koşullarda önemli olan rahat nefes al- maktır: "istemler", daha sonra, olağan koşullara dönüşle birlikte yükselir. • • • Eski hükümetin "kendisi sorundu"; doğallıkla, sorunlara çözüm getirmesi beklenemezdi; yeni olu- şumla. hükümet, sorun olmaktan çıkıyor. Bu bile önemli bir aşamadır; yeni hükümetten en azından "çözüm yollannı açması" beklenmeiidir. Çözüm yollannı açmanın ilk basamağı, her gün patlayan elbombalarıyla iyice felç edilmiş olan dev- let çarkının dişlilerini yeniden işler duruma getir- mektir. Hükümetin, olumlu bir tutumla, siyasette "doğ- ruluk, dürüstlük ve erdem" gibi kaybolan değerle- rin yeniden kazanılmasına çaba harcayacağı anla- şılıyor. Bu değerlerin kazanılmasının. en etkili, kalı- cı ve doğru yöntemi. geçmişte yapılanların tam bir "dökümünü çıkarmak" ve bunu. kamuoyunda ser- gilemek ve suç öğesi taşıyanları, hiçbir ayrım gö- zetmeksizin, bağımsız yargıya aktarmaktır. Bu, ilk el "hesap sorma" başarılırsa, daha ileri adımlara yönelme olanağı doğar; Susurluk, "gözal- tında kayıplar" ve "işleyeni bulunmayan siyasal ci- nayetler"\n üzerindeki çete battaniyesi kaldırılabi- lir. Yolsuzluk ve çete dosyalannı yargıya aktarabile- cek bir hükümet, laik. demokratik ve sosyal hukuk devletinin altyapısının onarımına katkı yapabilir. Kamu yönetiminde "doğruluğu" ve "etkin işlerli- ği" uzun erimli ve kalıcı kılmanın asıl temeli, "de- mokratikleşme" ile oluşturulabilir. Bu nedenle hü- kümet, siyasal düzlemde, kurum ve kurallarıyla de- mokrasi yönünde çaba harcamalıdır: demokratık- leşme yönünde siyasal açılımlar sağlanamazsa, so- nuç, hem toplum hem de hükümet için yeni ve da- ha ağır bir 'düş kınklığı" olacaktır. Demokrasinin ön- koşulu olan laiklik konusunda hükümetin atabile- ceği somut adım sekiz yıllık zorunlu eğitimi bir an önce uygulamaya koymaktır. • • • Toplumun soluk almasmı sağlayacak ikinci hava borusu "ekonomiktir". Hiç kimse hükümetten eko- nomik sorunlara kısa dönemde köklü çözüm, örne- ğin enflasyon oranını birkaç ayda yüzde 20'lere dü- şürmesini beklemiyor. Ancak iki konuda belirli iyi- leştirmeleryapılabilir; birincisi, varolanyüksekenf- lasyonun dizginlenmesi; ikincisı de daha hakça ya da eşitlikçi vergı düzenlemeleri yapılması. Gerçekte bu ikıliyi bir arada görmek gerekiyor. Günümüzde ücret ve maaşlar yüzde 25 oranında vergileniyor; sermaye kazançlarının vergı oranı da, eğer sermaye kazançlarını "yakalayabilirseniz", da- ha doğrusu yakaladıklannız da yüzde 10 dolayın- da kalıyor. Yapılan araştırmalar, yeni bir yasa çıka- nlmadan da, yalnızca "var olan yasaların uygulan- masıyla vergi gelirlennin ikiye katlanacağını" gös- teriyor. Yıllardır süregelen rantçı sermayeyi güçlen- dirici vergi ve destekleme politikaları yerini, adım adım "üretimi" öne çıkaran yaklaşımlara bırakma- lıdır. Uzun dönemde enflasyonu düşürmenin "en sağlıklı" yolunun üretimi arttırmak olduğu biliniyor. Özellikle üretim dışı sermaye kazançlarının daha yüksek oranda vergilendirilmesiyle aşın boyutlar kazanmış olan vergi "eğriliği" düzeltilebilir. Hükümetin oluşması sürecinde, işçi, işveren, es- naf ve sanatkâr örgütlerinin el ele vererek ortak is- temlerini dile getirmeleri, hükümetin "açık, gelire göre dengelı ve ortak" ekonomik çözüm önerilerı- ne gerekli kamuoyu desteğini sağlayacaktır. "Beklentiler" şu sırada çok değil; raydan çıkarı- lan devlet trenini, "demokrasiile onanmak" ve eko- nomiyi enflasyon sıcağından korumak gerekiyor. Bu yöndeki asıl istemler olağan koşullara geçildik- çe gelecektir. Sosyal güvenlik açığına revizyon AMC\RA (W) - 1997 mali yılı bütçesınde 530 trilyon lira olarak öngörü- len sosyal güvenlik kuru- luşlannın finansman açığı- nın. 750 trilyon lıra olarak revize edilmesi planlanı- vor. Sosyal güvenlik kuru- luşlannın sağlıklı bir yapı- ya kavuşturulması için ge- reken yasal düzenlemenin henüz yapılamamış olması ve bazı taşınmazlann satı- lamaması sebebıyle sosval güvenlik kuruluşlannın açıkları. öngörülenin üs- tünde artış gösterdi. Yetkililer. önümüzdekı haftalarda, 1997 bütçesi makro ekonomik hedefle- rinin revize edilmesiyle ıl- gili olarak yapılacak top- lantılarda SSK. Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'dan oluşan üç sosyal güvenlik kuruluşunun 1997 açıkla- nnın revize edilerek daha çok ödenek talebinde bu- lunulacağını belirtiyorlar. İlgilıler. sosyal güven- lik kuruluşlarının 1997 ödeneklerının yüzde 50"sinden fazlasının ilk al- tı ay içinde bıtirildiğini de vurguluvorlar. Uluslararası Para Fonu (I.Y1F). 1997 yıh başında, Türkiye'nin 1997 yılı sos- yal güvenlik finasman açı- ğını 700 trilyon lira olarak hesap etmışyeUuslarara- sı Çalışma Örgütü (1LO) uzmanları tarafından ha- zırlanan sosval güvenlik reformunun bir an önce uy- gulamaya konulmasını is- temişti. Türkiye"deki sos- yal güvenlik sisteminin sürdürülemez olduğunu belirten IMF uzmanları. sosyal güvenlik sistemınde aktüeryal dengenin (gelir- gider dengesi) bozulduğu- nu \urgulayarak. gerekli düzenlemelerin yapılma- ması durumunda. sosyal güvenlik kuruluşlarının açıklarının her yıl. bir ön- cekinin iki katı düzeyinde gerçekleşeceği uyansında bulunmuşlardı. SAMSUN 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1995 1034 Karar No: 1997 405 Mahkememizin 30.04.1997 gün. 1995 1034 esas. 1997 405 sayılı kararı ile Atakum mahallesi pafta: F36bl6c2bl. ada: 246. parsel: 4"te kayıtlı 393.08 m2 ta- şınmazın satılarak ortaklığm giderilmesine karar verilmiş- tir.q Tapu maliki 20 393 hisse sahibı Emin oğlu Numan Keçeci ile 19 393 hisse sahibi Ismail kızı Hatice Keçeci'ye daha önce adreslen tespit edilemediğinden dava dilekçesi ilanen teblig edilememiştir. Dava konusu taşınmazın satılarak ortaklığın giderilme- sine ilişkin karann da ilanen teblığine karar verilmiş oldu- ğundan işbu ilan metninin gazetede yayımlandığı tanhten itibaren 15 gün sonra davalı Numan Keçeci ve Hatice Ke- çeci'ye tebliğ edilmiş sayılacağı 7201 sayılı Tebligat Ka- nunu'nun 28 ve müteakip maddeleri gereğınce tebliğ olu- nur. " Basın: 28323
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle