Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 1997 CUMA
-n î"*-
OLAYLAR VE GORUŞLER
"Devlet Adamı" Sözü...
Prof. Dr. KAZEV1TURKER
"De\let adamı sözüne güvenılir kim-
se olmahdır. Bu güven bır defa sarsıl-
dı mı deıletadamhğısıfatı dayokolur."
İsmet İnönii
B
u özdeyişi yıllar öncesı
not defterime kaydetti-
ğım günlerde Istanbul
Üniversitesi Tıp Fakül-
tesi'nde öğrenciydım.
Demokrat Parti'nin ku-
ruluşu ıle çok partilı demokratık siste-
me geçilmış ve halkımız 14 Mayıs
1950"de, bu partıyi yıkıcı bır çoğunluk-
la iktidaryapmıştı.
Bu yıllann coşkulu günlerini anım-
sıyorum. Demokrat Partı kurulduktan
sonra halkımız. kımi sıyasetçiler tara-
findan gerçek anlam \ e esası öğretılme-
den demokrasi dey imı kullanılarak son
derece yanlış yönlendirilmeye başlan-
dı. Bireysel çıkarlar için yapılacak her
türlü eylem ve uygulama. demokrasi-
nin geçerlı koşullanndan biriymiş gibi
halkımıza yutturuldu Köy ve kasaba-
larda partili kışıler ve özellikle partı
başkanlan. bilımsel adı "by pass" olan.
tüm ara kademeleri hiçe sayarak işlen-
ni Ankara "dan çözme yoluna gırdıler.
Devletin işleyen düzeneğindeki (meka-
nizmasındaki) kilit noktalan da sırtını
Ankara'ya dayatıp elde ederek hıyerar-
şık devlet otorıtesinin önemli ölçüde
sarsılmasına neden oldular. Demokra-
sinm bır kurallar rejimi olduğu. en ge-
çerli Ukesinin hcrkesin hak ve hukuku-
na saygüı olunması gerçekleri halkımız-
dan gizlendi. Atatürkdevrimlerine kar-
şı bugün inamlmaz boyutlarda sürdürü-
len düşmanlık. çıkarcılık, köşe dönücü-
lük ve din sömürüsü ışte bu bılinçli y an-
lış yönlendirmenin bir sonucu olarak
bugünkü boyutlanna erişti.
Istanbul Üniversitesi merkez binası
ile Süleymanıye Camisi arasındakı sur-
lar üzerindeki kocaman tarihsel taş bi-
na (sonradan yıktınlmıştır) bizim yur-
dumuzdu. Tek partili dönemde
CHP'nın desteği ile öğrencı yurdu ol-
masını sağlamasından kaynaklanmış
olacak ki yurdun adına " Parti Yurdu"
denırdi.
Demokrat Parti'nin 14 Mayıs 1950
seçimini ezıci bir çoğunlukla kazandı-
ğı gün bu yurdun arka tarafına bakan
Süleymaniye Camisi "nin mınarelerin-
den Arapça ezan okunduğunun canlı
tanığıyım. Büyük bir coşku ile halkımı-
zın destekleyerek ıktidar sahibı yaptığı
Demokrat Parti, Atatürk devnmlenne
ilk darbeyi, daha iktıdara geldiği gün
vurmuş ve daha sonraki davranışlan
(örneğin bazı tarikatlar ve dergâh men-
suplanna karşı göstenlen hudutsuz hoş-
göriisü) ile de bu tutum \e davranışını
sürdürmüştür.
Gerçı seçım kampanyalannda u
Ye-
ter, söz millctindir.. özgürlük.. hak.. hu-
kuk.. ikrisadi kalkınma" gibi parlak
sözler de edilmiş ve Küçük Amenka
edebiyatlarıdöktürülmüştü. ama esas-
ta sönmüş ve neredeyse yok olmuş gi-
bi kendini gizlemiş kökten dincilik ve
teokratikdüzen y anlüannın tüm saldır-
gan tutumlan ıle ortaya çıkmalanna da
neden olunmuşru. Zamanla bu kimse-
ler. demokrasi şemsıyesi altında, dozu
gıtgide artan birhırsla Atatürk'e, tsmet
Paşa'ya ve tüm Ku\ayı Milliyecilere
din düşmanlan diye saldırmaktan geri
kalmamışlardır.
Uvguladıklan ekonomikpolıtikanın
zaman aşamasında ülkeyı ne hale getır-
diği çok canlı örnekJen ile tek tek orta-
ya çıkmaya başlamış ve bu beceriksiz-
liklerini halkın gözünden uzak tutmak
içın halkın kutsal ınançlannı sömürerek
ve İsmet Paşa'yı din düşmanı olarak
damgalayıp ılan ederek. ıktidarda kal-
mayı amaç edınmış ve devamlı olarak
halkın beynini yıkamışlardır.
Halkımızın büyük bir ekseriyetınin
seve seve verdiği oylarla iktidar olan
Demokrat Parti. sıyasal rakıplerini din-
siz olarak ilan edıp dinı bütünlük gös-
terileriyle her seçimden başan ile çık-
mış v e "din sömürüsü ile ıktidarda ka-
labilmeilkesini" kendınden sonra gelen
sıyasetçılere bir kalıt(miras) olarak bı-
rakmıştır.
Eğer bugün Türkiye, köktendinci bir
sıyasal parti ve her fırsatta dıni bütün-
lük gösterileri ile halkı kandırmaya uğ-
raşan bir ortağının yönetımi altında bu-
lunuy orsa. nedenı bu ortaklann harika-
lar yaratan ekonomık. dış siyaset. bili-
me yönelme politikalan ya da adıl dü-
zen palav ralanndan (!) değil. tamamen
din bezırgânlığından kaynaklanmıştır.
Bıryılayakındırülkeyi yönetme savın-
daki sıyasılenn sırf ıktidar hırslan ve
kişisel çıkarlan için aralannda sürege-
len bıktıncı ve iğrenç pazarlıklan. mu-
halefetın. içinde bulunduğumuz iç ve
dış tehlikelen göz önünde tutarak bir
araya gelip bir şeyler yapamamalan.
köktendıncilenn estırdiklen terör ha-
vası ve tehditlen. yeraltı dünyasının
akıttığı kanlar. devlet içinde örgütlen-
miş çetelerin eylemleri. her gün artan
cinayetler. saldınlarve sonra ıktidar sa-
hıplerinın anlı şanlı yaşamlan (!) ve
sonra toprağa verilen şehitler. sonra on-
lar ıçm yapılan törenlerde başında siyah
eşarbı ile içtenliğıne hıç kımsenin inan-
madığı gözyaşı dökenler ve sonra Ge-
nelkurmayÛan yapılan bıraçıklamada.
hükümetin ordumuzdan yurt savunma-
sı için acilen gereklı bırmaddı desteğe
yanıt dahi vermemesi ve laçkalaşmış
dış siyaset, şeriat istekleri. bilımden
uzaklaşma. yalancılık. kişiliksızlik ve
çıkarcılık
Suudi Arabistan'da kutsal hac görev -
lerini yerine getirirlerken çıplak göv de-
leri v e Aczmendilere taş çıkaran kıvrak
hareketlenyle dıni bütünlük göstensı
yapan ve son günlerde kamuoyunu sar-
san küfürvesinkafkelimeleri ile önem-
li bir yeteneklennı daha ortaya koyan
büyüklerimiz (!) gerçekten geçmişten
kendilerine kalan din tüccarlığı kalıtı-
nı çok iyi kullanıyorlar.
Yüce Islam dinini her bakımdan sap-
tıran bu eyyamcı kadronun belden aşa-
ğı küfür edebiyatı ve kendilerine De-
mokrat Parti'den kalıt kalan din sömü-
rüsü ile siyasal çıkar sağlama uygula-
malan arasındakı koşut (paralel) gidi-
şin tanhsel gelişımını en iyi biçimde
görebıleceğimız gerçek bir belgesel y a-
pıt, Türk aydınlannın her zaman kalp-
İennde yaşayan. büyük insan. kalpak-
sız Kuvayı Millıyecı UğurMumcu'nun
ölmez yapıtı "Söz Meclisten İçerT baş-
lıklı kitabını dikkatle okumalannı öne-
ririz.
Bizi yöneten yetkilılenn her gün ve
her konuşmalannda insanı çıldırtacak
boyutlardaki yalanlan ve bu yalancıla-
nn çevresinde toplanan en az onlar ka-
dar yalancı ve eyyamcı olan destekle-
yicileri. acaba de»let adamı olma sıfat-
lannın halkımız nazannda yok olduğu-
nu ne zaman göreceklerdir?
Cahit Külebi Hep Okunacak
MUSTAFA GAZALCI CHP PM Cyesi,
N
âzım Hikmet gibi Kurtuluş Sava-
şı'nı şiınyle ölümsüzleştiren sev-
da ozanı. günümüz Karacaoğ-
lan'ı Cahit Kükbi'yi 20 Haziran
1997"de son yolculuğuna uğurla-
dık "Bolki de haziran/ Bulacak
naaşımı/ Belki de haziran" diyen büyük şairi. ger-
çekten bır haziran günü yitırdik. Uzun süredir has-
taydı. Sonunda kara haber geldi... Ne kadar bek-
lerseniz bekleyin. sevdiğiniz bir insanın kaybı ılk
anda sarsıyor: "'Karaydı ölüm haberi kara".
Dilimizin ustası. seksenlık ulu çınar yok artık.
Yeni şiirleriyle özgürlüğe. uzak köylere. bulut-
lara, yağmura, rüzgâra. seviye, Edırne'den Arda-
han'a ve ilk kez onun şiırlerinde tattığımız daha
nice duyguya gıdemeyecek miyiz? Gideceğiz el-
bet. O ölümsüz şıirler tek tek. topluca okunacak.
Şarkıiarda söylenecek, oyunlarda izlenecek. Ölen-
ler için "Gömüldü toprakiara. aşkoisun hatırlaya-
caklara" dıyor. Onu yıllar eskitemeyecek, hep
anjmsayacağız. Türkçe ölmeyeceğine göre Küle-
bi de yaşayacak.
Cahit Külebi'yi tanımadan şiirlerini tanıdım.
Eğit-Der Gen. Bşk.
sevdim Okulu bitirip Sıvas'ın bir köyüne öğret-
men olarak giderken "KöyOğretmenleri" ve "Sı-
vas Yollarında'" şiırleri dılımden hiç düşmedi:
"Sıvas yollarında geceleri
Katar katar kağnılar gider
Tekerleri meşeden.
Ağız dil vermeyen köylüler
Odun mu, tuz mu, hasta mı götürürler."
Köy öğretmenlenne seslenışı:
"Yurdumuz uçsuz bucaksız,
Gökte yıldız kadar kövümüz var.
Ama uzak, ama harap. ama garipsi...
Alın benim gönlümden de o kadar."
Ders kitaplanna şiirleri alınırken değiştirildi-
ğinden yakınmıştı. Örneğin "KöyOğretmenleri"
şiirindeki dıze "ama güzel, ama şirin. ama garip-
si..." olmuştu.
Külebi"nin şiirlerini bugüne değin bırçok eleş-
tirmen değerlendirdi. O kendisi "Beni en iyi Or-
han \'eli anladı. şiirlerim hakkında en doğnı değer-
lendirmeleri o yapü" derdi.
Cahit Külebi. uzun süre Millı Eğitim Bakanlı-
ğı'nda öğretmenlik ve müfettişlik yaptı. Kültur
Bakanlığı'nda çalıştı. müsteşar yardımcılığında
bulundu. Sonra kendı ısteğiyle emeklı oldu.
TDK Genel Yazmanlığı'nı yaptı. 12 Eylül'den
sonra Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP)kurucu
üyesi oldu. Bir süre partinin üst yönetıminde ça-
lıştı. Cok sevdiği Anadolu'yu dolaştı.
SODEPte 1985te "Eğitim Raporu" hazırla-
yan komisyonun başkanlığını yaptı. Eğitim rapo-
ru, bugün bile güncelliğinı korumaktadır. Cahit
Külebi'yle 20-21 Nisan 1996 "da Maımans ve Or-
taca'ya gıttik ÖgTetmenlerin, sevdiklerinin çağ-
nsını gen çeviremedıği için bu yorucu yolculuğu
kabul etmıştı. Toplantılarda eğitim birliğinden,
Atatürk ilkelennden ay nlmamızı, çeşitli adlar al-
tında lıseler açılmasını eleştırdı. Hele Anadolu
imam-hatıp lıseleri neden açılırdiye sordu. "Eği-
timimiz çok pişmiş tavuk gibi nercsinden tutsanız
efinizdekalıyor"dedı. Köy Enstitülerinı. HasanÂli
^'üee^i ve İsmail Hakkı Tonguçu övdü.
Ortaca'da toplantı salonunda "Cahit Külebi bi-
zimle" diye bir köşe düzenlemışler. Cok mutlu ol-
du. Külebi de Nâzım Hıkmet'in avukatı için yaz-
dığı. akrostiş sanatına güzel bir örnek olan şiırini
ezbere okudu. Hiçbır yerde duymadığımız için
not ettik:
"İyi günlerimde çok eller u/anır eüerime
Resmini suratımın baş köşeye asarlar
Fakat demir kapılann her kapandığmda üzeri-
me
Ardında taş duvaıiann her kaldtğım zaman
Ne arayan beni ne soran.
Eh daha iyi be bunun böyle olduğu
Minnetlerim \e borçluluğum yalnız sana kalsın
İyi günlerimde beni unuttuğun büyük insan eli
Nasılsın?"
Onu her görmeye gittiğimde yeni bir şeyler öğ-
rendim, ufkum açıldı. Geçen yıl lzmir "Yazıbaşı
Ekin Şenliği
r
'ne gittiğımızde gençler. Külebf nin
hasta olduğunu duyunca aralannda imza toplayıp
mektup yazdılar. Mektup. "Türkçe'yi, Atatürk'ü,
yurdu sizin şiirlerinizle daha çok sevdik" diye baş-
lıyordu. Külebı'ye götürdüğümde. "Benim için
cumhurbaşkamndan aldığım ödülden daha değer-
li. gençlerden aldığım bu ödül" dedi
Cahit Külebi, Sami Karaören'le birlikte 2 Tem-
muz Sıvas kıyımından kıl payı kurtulmuşru. Oy-
sa o Sıvas'ı şiiriyle ölümsüzleştirmıştı.
"Sıvas yollanndan geceleri
Katar katar kağnılar gider."
TARTIŞMA
Tarihsel Görev Olmalı
2
9 haziran günlü
Cumhuriyet'te
Sayın Alev
Coşkun'un "Seçilmiş
değil, atanmış
milletvekilleri" başlıklı
yazısını okudum.
Özellikle "Eğer
yapılacak bir erken
seçimde bugünkü
olumsuz tabloyla yeniden
karşılaşılmak
istennıivorsa. konu
tekrar tekrar
düşünülmelidir. Yoksa,
gerekli önlemler
alınmadığı için ileride
doğacak olumsuz durum
karşısında kendileri
tarih önünde sonımlu
olacaklardır" görüş ve
düşüncelerinjzi ayTien
paylaşıyorum.
Eğer ülkemizin
insanlan, "sıkıştınlmış
ve hızlandınlmış*" erken
bir genel seçirne
sürüklenirse tarih
huzurunda yalnız
Cumhurbaşkanımız
değil. tüm aydınlanmız
sorumlu olacaklardır.
"Vereceğinıiz destek en
geç bu yıl sonunda
yapılması koşuluyla
TBMM'dan çıkanlacak
erken secim karanna
bağir diyen Sayın Deniz
Baykal'ın (Cumhuriyet
29İ)6.1997 )ıse
sorumluluğu çok daha
fazla ağır olabilir. Çünkü
o CHP'nin genel
başkanıdır.
Yaşamakta olduğumuz
günlerde CHP'nin
yöneticileri. seçim
hesabı değil.
Efes Pilsen'den
EFES
ıPUseas
Efes Pilsen
Türkiye'nin aydınlık
geleceğine dönük
sağlıklı önerilerle
topluma önderlik
etmelidirler. Böylecebir
hedef, Gazi Mustafa
Kemal Atatürk'ün
partisi için tarihsel bir
görev olmalıdır. Tersine
bir yanılgı, ülkemizin
yannlan için çok hüzün
vericı talihsizlikler
zincin etrafımızı
sarabilir. Gün, yanlışlara
düşmememiz için
kamuoyuna yüksek sesle
seslenme günüdür. Bu
süreçte. cumhuriyet
yönetimıne ve değerli
köşe yazan
düşünürlerine de önemli
görev ler düşmektedir.
Şaban Ali Yaşaroğlu
PENCERE
Yazık Yitirdiklerimize...
2 Temmuz 1993'te, 'Pir Sultan Abdal Şenlikleri' için
Sıvas'a giden aydınlan, Sünni yobazlar Madımak Ote-
li'nde diri diri yaktılar.
Kaç yıl geçmiş?..
Zaman öyle hızlı akıyor ki insan şaşıp kalıyor. Aşa-
ğıda okuyacağınız yazı, bu köşede 18 Haziran 1966
günü çıkmış, demek ki 31 yıl önce...
Yazıyı birlikte okuyalım...
•
"Önce meselemizi korkusuz ve kuşkusuz ortaya
koyalım: Türkiye'de Alevilik de vardır, Sünnilik de
vardır. Var olan şeye yok demek, gerçeklere göz
yummaktır. Nerede din varsa, orada mezhepler ol-
muştur; Müslümanlık da mezheplere aynlmıştır, Hı-
ristiyanlık da...
Türkiye 'de yaşayanlann yüzde 99 'u Müslümandır.
Müslümanlar, Hazreti Muhammet'/n ölümünden
sonra mezheplere bölünmüşlerdir. Hazreti Ali'y/ tu-
tanlar, sevenler Aleviliği benimsemişlerdir. Anado-
lu'da Alevılerin 13 milyona ulaştığı söyleniyor. Yine
Türkiye'de Hıristiyan vatandaşlarKatolik, Protestan,
Ortodoks, vb dallara aynlmışlardır. Cumhuriyet Ana-
yasası'nın vicdan özgürlüğü, bütün dinlere ve mez-
heplere kanun karşısında eşitliksağlamtştır; Atatürk
Cumhuriyeti'nın temel ilkesi budur.
Ancak Türkiye'de bir Diyanet Işleri Başkanı çıkıp
"Alevilik ölmüştür" diye konuşursa ne olur?..
Cumhuriyetin temel ilkelerini anlamamış olur. La-
ik cumhuriyetin Hazinesi'nden aldığı maaş böyle ko-
nuşması için kendisine verilmemiştir. Çünkü o ma-
aşın içinde Alevi vatandaşlann alınteri ve vergileri de
vardır. Başbakanın ve Içişlen Bakanının "Türkiye'de
Alevilik Sünnilik yoktur" gibi lafları da anlamsızdır.
Alevilik - Sünnilik meselesi, tarihin derinliklerinden
kopup gelen ve Atatürt'ün eliyle çözümlenmiş bir
davadır ki din sömürgeni politikacılar eliyle hortlatıl-
mış, memleketın başına yeniden dert edılmiştir.
Konuyu daha iyi kavrayabilmek için daha gehlere
gitmeli, Islam tarihinin eski sayfalarına dönmeliyiz.
Hazreti Muhammet'in ölümünden kısa bir süre
sonra Islam'da Halıfelik üzerine itişmeler başladı.
Halife, yalnız dıni başkan değildi, aynı zamanda dev-
let başkanı ve kumandandı. Halifelik üzerine kavga-
lar bir tür taht kavgalandır. Bu taht kavgalarının ya-
rattığı aynlıklar, Isiamda mezhepleri meydana getir-
miştir.
İlk dört halifeden Hazreti Ali'yi tutanlar ve seven-
ler, Alevi adıyla anılmışlardır. Aleviler, dinı başkan
olarak Sünnilerin halifesini tanımazlar. Yavuz Suttan
Selim 1517'de Mısır seferıni başanyla sonuçlandı-
np Abbasi Sultanı el Mütevekkiî 'den halifeliği alın-
ca, ortaya siyasi bır sorun çıkmış oluyordu. Osman-
lı padişahlan, artık Sünni'lerin dini başkanı idiler. Te-
okratık Osmanlı Imparatorluğu'nda devletin yapısı
gereğı, Aleviler baskı altına girdiler.
Türkler, ümmet düşüncesinden kurtulup millet ol-
mak bilincıne Millı Kurtuluş Savaşı'nın ateşinde eriş-
tiler. Gerek devlet yapısında gerek vatandaş kafasın-
da Türk olmak kavramına öncelık vermek gerekiyor-
du. 1924'te Atatürk, hilafetikaldırdı. Böylece devlet
idaresi katında Sünnilerin imtıyazı kalkmış, Türk Müs-
lümanlan arasında ayrım yok edilmiş oluyordu. Ana-
yasaya laiklik Ukesinin konulması, devlet ve din işle-
rinın birbirinden aynlması, vicdan özgürlüğünün de-
~ 'ğerkazanması, Anadolu Türklüğünü bırleştiria dav-
Din sömürgenliği oıiadan kaldırıldıkça, inançlar, si-
yasal iktidara giden yollarda sömûrülmekten kurtul-
dukça, Anadolu'da mezhep anlaşmazlığı düşünüle-
mez; bütün yurttaşlar cumhuriyet yönetıminde vic-
dan özgürlüğü içinde yaşarlar."
•
Kim derdı ki bu tür yazıların yayımlanmasından
yaklaşık 30 yıl sonra yobazlar, mezhep bağnazlığı yü-
zünden aydınları dırı diri yakacaklar!..
30 yıl, güzelim Anadolu'da sürekli irtica yatırımı ya-
pıldı; nereye vardığımız meydanda!..
Yazık yitırdiğımiz yıllara, yitırdiğimız canlara, yitir-
diğimiz çağa...
ILAN
BAKIRKÖY 1. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'INDEN
DosyaNo. 1992-283
Mahkememizce verilen 10.5.1993 tarih, 1992'283
esas. 1993/386 sayılı karar ile hükümlü Nun Osman
Kaçar'a Nesibe Kaçar (Cıngöz) vası tayin edilmiş ol-
makla, işbu vası karanna itirazı olanların kanuni sü-
resinde itıraz edebilecekleri. itıraz vakı olmadığı tak-
dirde hükmün aynen kesınleşeceğı tebliğ yerine kaim
olmak üzere ilan olunur.
Basur 28118
EFES
• Ptlsea Isen
TUNCELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1993,219 Karar No: 1997 86
Davacı: SSK Genel Müdürlüğü - Ankara Davalı: 1) Köy Hizmetlen Genel Müdürlü-
ğü - Ankara. 2) Ali Güneş (adresı meçhul). Dava: Rücuan tazmınat Dava tarihı:
17.11.1993 Karar Tanhi: 15.5.1997 Davacı SSK Genel Müdürlüğü tarafindan. davalılar
Köy Hizmetlen ve Ali Güneş aleyhıne mahkememıze ıkame edılen rücuan tazmınat da-
vasının yapılan açık yargılaması sonunda;
Mahkememizın 15.5.1997 tarih. 1993219 esas. 1997 86 karar sayılı ilamı ıle davacı
taraf. davalı Ali Güneş hakkındakı davayı takıpten vazgeçtığınden. bu davalı hakkında.
davanın HUMK'nun 409. maddesı uyannca açılmamış sayılmasına.
Davacının davasmın kabulü ile taleple bağlı kalınarak ve fazlaya ılişkın talep ve dava
hakkı saklı kalmak kaydıyla 257.716.007 TL kurum rücu alacağın gelırlenn onay tarihin-
den ve masraflannda ödeme tanhinden ıtıbaren ışleyecek yasal faızi ile birlikte davalı
Köy Hizmetlen Genel Müdürlügü'nden tahsilı ıle davacı kuruma verilmesıne karar ve-
rilmiş olup.
Bütün aramalara rağmen adresi tespit edılemeyen davalı Ali Güneş'e mahkememizce
verilen 15.5.1997 tanh, 1993 219 esas. 1997 86 karar sayılı karannın ilanen teblığme ka-
rar verilmış olup, mahkememiz karan. teblıgat yerine kaım olmak üzere ilanen tebliğ olu-
nur. 1larun yayımlandığı tarihten ıtibaren 8 gün ıçerisınde temyız edilmediği takdirde ka-
rann kesinleşmış sayılacağı hususu da ilanen tebliğ olunur. Basın: 28198
BÎRA
EFES
Püseıt EFKS BIKA
SOĞUK.İÇİNİÎ
BU YIL
ailece Foça'da tatilYAPACAKSINIZ...
Çünkü Foça cennet gibi.çünkü
kıralama fiyattarı uygun. Çünkü
yalnızca bir ev degil, Clup Mavi Foça
Devre-Tatil Köyü hızmetinizde olacak
Çocuk Klübû.Yat gezileri.çeşıtlı günlük
turlar, anımasyonlar vb .
Günlük, hattalık, aylık, sezonluk
fiyatlarımızı bir telefonla,
öğrenebılırsınız
HEMEN ARAYIN
TATİLİNİZİ
ŞİMDİDEN