Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4TEMMUZ1997CUMA
10 KULTUR
89 yaşında ölen James Stewart, yıllarca beyazperdede idealist Amerikalıyı oynamıştı
Hollywood son çmaruıı da yitirdi
CUMHUR CANBAZOĞLU
Hollyvvood. sert ve asi yıldızı
Robert Mitchum'un ölümünden
24 saat geçmeden bu kez iyı ve
kırılgan kahramanı James Ste-
wart'ı bır kalp krizi sonucu yitir-
di.
89 yaşındaydı Stevvart: mimar-
lık eğitiminin yanında oyuncu-
luk dersleri almış, ıki yıl kadar
Broadway"de tıyatro yaptıktan
sonra girdiğı Hollyvvood'da
1935"ten başlayarak iyi roller
bulmuştu.
'Mr. Smitfa Goes to VVashing-
ton' (Bay Smith \Vashington'a
Gidiyor, 1939). 'The Shop Aro-
und the Corner' ve 'The Phila-
delphia Story' (1940). 'The Man
VVTıo Knev* too Much* (Çok Şey
Bılen Adam) gibi filmlerde çiz-
diği karakterlerle bellekJere yer-
leşen; Capra, Hitchcock, John
Ford, George Cukor gibi büyük
yönetmenlerle çalışmış ünlü
oyuneu James Stewart'ın. Frank
Capra ıle karşılaşması artistık
yönünün ortaya çıkmasına öna-
yak olmuş. 1938 yapımı "Ba>
Smith VVashington'a Gidiyor"Ia
Amenkan demokrasısıne inanan
prensıp sahıbi. kötülere karşı ıyi-
lerin safında yer alırken tesadüf
esen kahramanlaşan. her türlü
zorluktan sıynlıp mutlu sonu ya-
kalayan bu yeni tip. tam Ameri-
kan halkının özledığı cinstendı.
1940'tabaşrollerini Katherine
Hepburn'le paylaştığı Cukor fil-
mi "Philadelphia Oyküsü"yle
Oscar heykelciğini kazanmıştı.
1941 yılında gönüllü olarak
ABD Ha\a Kuvvetleri'ne yazı-
lıp Ikınci Dünya Savaşı'na İcatıl-
mıştı. Beyazperdedekı gibi nor-
mal yaşamında da kahraman ol-
muş. savaştan onur madalyasıy-
la e\ ine dönmüştü...
İld Oscar ödülü aldı
Uzun süren savaştan sonra Ste-
vvart. yeniden Capra'nın yanın-
daydı. Hâlâ her Noel'de onlarca
Amenkan TV'sinde gösterılen
"YaşamakGüzeldir'*le çıkışlan-
nı sürdürmüşlerdi. Film her yö-
nüyle Capra ve Stevvart'ın kişi-
liklerını gözler önüne seren il-
ginç bir çalışmaydı. İyi. yardım-
sever, dürüst. demokrat, gururlu
tipi çok beğenmişti Amerikan
Mnema kahramanını yitirdi. Amerikalılann en sevdiği aktörü James Stewart 'Bay Smith
VVashingtorf a Gidiyor'daki saf, sevimli, dürüst taşralı tipiyle kahramanlaşırken, 2.Dünya Savaşı
sonrasında özel yaşamında da kahraman olmuştu. Amerikan orta sınıf insanını en iyi yansıtan oyuncu,
Hitchcock'un gözdesi, Capra'nın unutulmaz partneri, 'büyük oyuncu, vatansever ve centilmen'di.
James Ste\\art 1994 yılında 45 yıflık çok sevdiği eşi Gloria'yı akciğer kanserinden yitiurdikten sonra inzivaya çekilmişti. (sağda)
mutlak birgüven sağlayan Frank
Capra'nın 'Stop' dediğınde, her
şeyin kusursuz bir biçimde ger-
çekleştirildiğine yürekten inanı-
yordu. Henüz sinemaya yeni baş-
ladığında, 1935te 'fhe.Murder
Man' adlı bir filmin çekimınde
Spencer Tracy'nin büyük deste-
ğini asla unutmamıştı.
'Kendimi oynuyonınT
Kariyerinin en parlak dönemi-
ni de şöyle aktanyordu: "1930'la-
nn ikinci döneminden başlaya-
rak büyük keyifaldığım işler yap-
Ok. O sıralarda Spencer Tracy,
Joan Cravvford gibi ojnncularla
çalışıvordum. tşe iyiden iyiye ver-
miştim kendimi. O dönemde
Holly Mood, küçük küçük şirket-
lerden oluşan kocaman bir ailey -
di. Hem birbirleriyle rekabet ha-
lindey diler hem de inanılmaz bir
dayanışma içindey diler."
En keyıfli çalışması ıse Hith-
cock'un 'Arka Pencere'siydi.
"Yaşadığımız en keyifli set çalış-
masıydı. Grace Kelly iîe başrol-
leri paylaşıyorduk. Hepimiz. tüm
oyuncular sabah Grace'in gelişi-
ni görmek üzere sette. sabırsızca
bekkşirdik. Öylc güzeldi ki_"
"Ben James Stewart James
Stenart'u kendi kendimin çeşitie-
melerini oynuyonım" diyen Ja-
mes Stevvart. bir aktör olarak her
zaman doğru bir yolda olup ol-
madığına ilışkin bir soruyu da
şöyle yanıtlıyordu: "Bunu pek
düşünmedim.. Yapmak zorunda
olduklanmı yapbm o kadar. Ta-
bü bir de şartlar ne>i gerektirdiy-
se onu...
1
*
Margaret Sullivan'a aşkı
Akciğer kanserine yenılen eşı
Gloria'nınölümünü bir türlü ka-
bullenememış. dostlannın anlat-
tığına göre eşınin hiçbır eşyasını
ortalıktan kaldırmadan tek başı-
na yaşamayı seçmiştı.
Kendını toplumdan ve gösteri
dünyasından bu kadar soyutla-
masında kulaklannın duymama-
sının etkisi de vardı. Toplantıla-
ra katılıp fotoğraf makinelennın
önüne işitme cihazıyla çıkmayı
kabullenememışti.
Magazin basını ise Stevvart'ın
30'lu yıllarda yıldız olmasını
sağlayan Margaret Sullivan'a
Savaş sonrası olgunlaşmış ye-
ni imajıyla halkın önüne çıkan
James bu özelliğini "Geciken
Adalet" (CalJ Nothside 777),
"Ölüm Karan" (Rope)gibı film-
lerdeki daha ayağı yere basan se-
naryolarlaileritaşımıştı. 1950'de
Anthony Mann'le tanışmış, bir-
likte "Winchester73'\''Fedai]er
Kenanı", "Çıplak Mahmuz",
"Fırüna KörfezT, "Lnutulmaz
Melodiler", "Stratejik Hava Ko-
mutanlığı", "Lzak Llke", "tnti-
kam Kanunu" adlı sekiz fılm ya-
parak Frank Capra çizgisinı sür-
dürmeyi başarmıştı.
Hıtchcock'la çok iyi bir uyum
sağlamıştı. Hitchcock onun kla-
sikleşmiş kınlgan. centilmen. ra-
fine adam tipinin ardına çeşitli
sapJantılar gızlemeyi başararak
"Arka Pencere" (Rear YVııukm),
"Ölüm Korkusu" (Vertigo),
"Çok Bilen AdanTda (The Man
Who Knevv Too Much) yeni bir
yüz sunmuştu sinemaya. Stevvart.
Ford'dan (Kahramanın Sonu) Le
Roy'a (FBI'nın Hikâyesi) ve Si-
egel'a (The Shootist) kadar dığer
'büyükler'le çalışma mutluluğu-
nu da tatmıştı.
Amenkalılann tartışmasız en
sevdiği aktör olan Stevvart'ın iyi
yönetmenlerle yaptığı 80 kadar
filmını 1984'te 'Kariyer Osca-
n'yla ödüllendirmişti Hollyu-o-
od. 1989 yılında yayımladığı
•Jimm> Stewart and His Poems'
adlı kıtapta. yirmı yıldır bir kö-
şeye koyduğu şiirlerinı sunmuş-
tu havranlanna.
Ancak. hayranlannın bitme-
yen ilgisinin getirdiği mutluluğu
öze! yaşamına pek yansıtamtyor-
du. Çok sevdiği eşı Gloria"nın
ölümcül hastalığı onu derinden
etkiliyordu. DonDewey'ın geçen
yıl basılan James Stevvart bıyog-
rafısinin son paragrafı sanatçının
ne zor günler yaşadığını özetli-
yordu:
u
Bir Hovvard Hughes gibi öm-
riiniin son yıllannı sterilize edil-
miş bir odada geçirmemişti ama
aşağı yukan av nı küskünlüğü v a-
şamıştı hav ata karşı. İki vıldır Be-
verh Hills yakınlanndaki evine
çekilmişti, kimscyi görmek iste-
mivordu. E> çok büyüktü ama o
valnız yatak odasım kuüanıyor-
du. İriandalı sadık hizmetçisi her
gece salondaki sofrayı itinay la ha-
nrlıvor. heyecanla patronunu
bekliyordu. ancak Stevvart çok
nadir iniyordu yemeğe."
Amerikan orta sınıf insanını
en iyi yansıtan oyuncu, Alfred
Hitchcock'un gözdesi. Frank
Capra'nın unutulmaz partnen.
bırçok ünlü tiplemenin başanlı
oyuncusu zor bir ihtiyarlık döne-
mi yaşamıştı. Mayıs 1996'da 88
yaşını kutlarken de yanında üç
çocuğu, birkaç dostundan başka
kimse yoktu.
Tracy'nin büyük desteği
45yıllıkeşıGlona'yı 1994yı-
lında yıtirdıkten sonra dış dün-
yayla ılişkilerinı tümüvle kopara-
rak inzivaya çekilen James Ste-
vvart, basın ve televizyona röpor-
taj vermekten ısrarla kaçınıyor-
du. Sinemada 60 yıhnı doJdUıj<to};'-
ğu, 88. yaşını kutladığı geçen yıl,
Independent On Sunday gazete-
sinden Gregon Solman iîe yap-
tığı söy leşıde. geçmişten. birlik-
te çalıştığı yönetmenlerden söz
etmişti.
Söyleşide, Alfred Hitch-
cock'un oyunculanna müthiş gü-
vendiğini ve büyük birözgürlük
verdiğini belirtiyordu. Capra ve
özellikle Preminger'in gerekti-
ğinde çok katı olduklannı anla-
tan Stevvart'a göre John Ford
gerçekten de hayran olunacak bir
yönetmendi. 'Shop Around the
Corner'da birlikte çalıştğı Lu-
bitsch'in ne istedığini anlatması-
nı Ford ya da Hithcock'tan daha
iyi becerdığini düşünüyordu.
Kendısine yönetmen olarak
ca 196O'taıntıharermiştı)duydu-
ğu aşkın karşılıksız kalmasını bir
rürlü unutamadığını. Marlene Di-
etrich, Olivia de Havüland, Kim
Nm'ak. Grace Kelly gibi flörtle-
rinin bıle unutturamadığı bu aş-
kın onu yiyip bıtirdiğine bağla-
mıştı suskunluğunu...
Hayranları meslektaşı Ronald
Reagan yenne ABD Başkanı ol-
ması halinde Stevvart'ın dünyayı
çiçek bahçesine döndürebilece-
ğine ınanmışlardı ve bir dönem
bu tıp bir kampanya başlatılmış-
tı. Bu kadar sevilen Stevvart'a
Amerikan halkının duyduğu hay-
ranlığı Clinton, bir toplantıda şu
sözlerle özetlemışti: "Büyük
oyuncu. büyük \atanse\er ve bü-
\iik centilmen."
Emma Thompson eşcinselleri canlandırmıyor
Külrür Servisi - Amerikan sinemasını
yeniden Jane Austen'ın cazibesiyle ta-
nıştıran Ingiliz sanatçı Emma Thomp-
son. Hollyvvood'dan gelen bir lezbıyen
rolünü geri çevirerek filmin senaryosu-
nun degıştırilmesine neden oldu. Son
günlerde eşcinselleri canlandırmak
Hollyvvood'da moda halıne gelmesine
karşın Thompson 'Primarv Colors'baş-
lıklı politik taşlamada. kurmaca da olsa
lezbiyen bir Hillary Clinton canlandır-
mak ıstemedı. 38 yaşındaki sanatçi. ay-
nı zamanda 1920'lerde yazılan ve iki ka-
dının aşkını konu alan 'The VV'eU of Lo-
neliness' adlı filmde rol almayı da red-
dettı. On milyon dolarlık bir bütçe ayn-
lan filmin çekımleri ağustos ayında baş-
layacaktı.
Thompson, Sharon Stone'un beş yıl
önce "Temeltçgüdü'de canlandırdığı bi-
seksüel rolünden sonra Hollyvvood'da
moda haline gelen 'eşcinsellik' temasını
gerı çevıren ilkkadınoyuncu. Bumoda-
nın Amerika'dakı önde gelen temsilcile-
ri arasında Ellen DeGeneres ve Anne
Hechesayılabilir.
'Kanşık tlişkiler'adlı. lezbiyenlen ko-
nu alan korku filmi ve lezbıyen bır ka-
dına tutulan bir adami konu alan 'Cha-
sing Ms Right' adlı filmden sonra pek
çok Hollyvvood yıldızı 30 yaşın üzerin-
deki kadın oyuncular için eşcinsel roller
dışında rol bulunmadığı konusunda ya-
kınmaya başlamıştı.
ISIMIU 25 ULUSmRARASI
I, İSTHNBUL
n MÜZİK FESTİVAIİ
Bill Clinton'ın başkanlık seçımlenn-
dekı ilk zaferinı konu alan 'Primary Co-
lors'adlı filmin senaristi JoeKlein. Hil-
lary Clinton'ı eski bır arkadaşıyla lezbi-
yen ilişki içınde aktanyor. Hillary Clin-
ton'ın arkadaşını Kathy Bates'ın canlan-
dıracağı film çoğunlukla kurmaca öğe-
lerden oluşuyor. Thompson'ın tngilız
yönetmen Mike Nichols'ın yöneteceği
filmde rol alması içın Hillary Clinton'ın
lezbiyen ılişkileriyle ilgili bütün imalar
senaryodan atılırken, yakışıklı başkan
adayının çapkınlık maceralan da en aza
indirgendi. Çekimler de bu yöndeki bü-
tün değişikliklerin tamamlanmasından
sonra başlayabildi ancak.
Thompson'ın eşcinsel kadınlan can-
Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı
25. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali
programında yer alan 20.6.1997 tarihli
"Amsterdam Concertgebouvv Kraliyet Orkestrası"
konserinin gerçekleştirilmesındeki değerli katkıları için
Koçbank A.Ş.'ye teşekkür eder.
Pestrval Sponsonj
IHEczacıbaşı
Bu tlan Cu
katkıs'v'a y
rryet Gaieieı
nlanm^t.r
15 Haânn - 8 femmtıı 1997
J!XX5istanbul Kültür ve Sanat Vakfı
25. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali programında yer alan
21/22.6.1997 tarihli "Orfeo" gösterilerinin
gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için
Vehbi Koç Vakfı/Fiat, Organik Holding A.Ş.,
Perfektüp Ambalaj San. ve Tic. A.Ş.'ye
teşekkür eder.
PCftFEKTUP
F&stıval Sponsofu
•HEczacıbaşı v
REMCIJ
Bu ılan Cumhunyeı Gaıeiesı
landırması istenen rolleri kabul etme-
mesinin asıl nedeni ise keskin zekâsı;
soğuk, kendine güvenli bakışlanyla Jo-
die Foster ve DeGeneres'le birlikte eş-
cinsel kadınlann gözdesi haline gelmiş
olması. Sanatçı. Kenneth Branagh laev-
lenmiş olması ve 'Aşk ve Yaşam'ın Os-
kar kazandığı törene son sevgilisi Greg
NVise'la katılmış olmasma karşın. eşcin-
sel olduğu yönündeki söylentileri engel-
leyemiyor.
Yakınlan, sanatçı bundan sonra eşcin-
selleri canlandırmasa bile artık kendısi
hakkındaki söylentilerin önüne geçeme-
yeceğini savunuyor. Birtakım Hollyvvo-
od kaynaklan ise Thompson'ın bu eşcin-
sel rolleri geri çevirirken oldukça çıkar-
cı yaklaştığını. filmler ta-
mamlandığında izleyicıle-
rin bu konudaki bütün açlı-
ğı tükeneceği için filmlere
ilgi göstermemesinden
korktuğundan bu rolleri ge-
ri çevırdiğini belirtıyorlar.
Radycİyffe Hall tarafın-
dan kaleme alınan 'The
VV'eU of Loneliness' iç savaş
yıllannda ıki kadın arasın-
da yaşanan aşkı konu alı-
yor. 1928'deyayımlanması
yasaklanan kitap hakkında
açılan davalar. Ingiliz hu-
kuk tarihının en müstehcen
davalan olarak geçti kayıt-
lara. Filme bütçe sağlayan
Kudos Production hâlâ
Thompson'ın filmde rol al-
dığını bildırırken sanatçı-
nın Los Angeles'taki söz-
cüsü Catherine Olin böyle
bir şeyın söz konusu bile
olmadığını açıkladı. Emma
Thompson ise 'Primary
Colors'ın çekımlerinden
sonra senaryosunu kendisı-
nin yazdığı bır bır film pro-
jesıne başlamak ıstediğini
söylüyor.
YAZIODASI
SELtM İLERİ
'Sırmalı LâciverfAlbiim
Öner Ciravoğlu arkadaşımızın hazırladığı Fo-
toğraflarla Attilâ llhan'ın Yaşamöyküsü, Büyük
Yollann Haydutu'nu (Sel Yayıncılık) tadına vara
vara okuyorum. Bazan fotoğraflara dalıp gıdiyo-
rum. Bazan fotoğraf altı yazılan gönlümü çeliyor.
Attilâ llhan çocukluğundan başlıyor anlatma-
ya. Öner Ciravoğlu giriş yazısından sonra "Eski-
den Izmir" çıkageliyor. Artık izdüşümleri bile si-
linmiş bir Izmir. Attilâ llhan şüphesiz son tanıkla-
rından.
Kitabın on beşinci sayfasında şu tasvir:
"(...) beyaz, ince vezanfKörfez vapuıiarı, hele
yazın, hele mehtap paldır küldür sulara dökül-
müşse, sahilde dolaşanları sırmalı lâcivert birsi-
hir âlemine sürüklerdi."
(Sel Yayıncılık'ın özenli baskısına saygı duydu-
ğumu belirteyim hemen. Ama şu uzatma işaret-
lerini büsbütün ortadan kaldırmış imlâsına itiraz
ettiğimi de ekleyerek. Başta Attilâ llhan'ın Attılâ'sı-
nın şapkasız yazılışından tedirginlık duydum.
Sonra lâcivertin, âlemin uzatma-inceltme ışare-
timizden arındırılıverilişine.)
Şimdi dönüyorum yukarıda alıntıladığım, yağ-
lıboya peyzaj lezzeti taşıyan tasvire. O 'sırmalı
lcivert'e kapılıp gıttim. Gözümün önünden bütün
ışıklı denizler geçti.
1960 sonrasından bu yana aralıksız, hemen her
eserini, her kitabını okuduğum, gazete yazılarını
kaçırmamayaçalıştığım Attillâ llhan, birazda 'sır-
malı /âc/ref'üslûbun ta kendısi değil midir, diye
düşündüm. Alıpgötüren, okura renkler, ışıklar, ra-
yihalar, resimler, görüntüler armağan eden üslûp.
Ya kökenleri bu üslûbun? Bir söyleşımizde Fa-
lih Rıfkı Atay'dan söz açmıştı Attilâ Bey, Zeytin-
dağı yazannın edebî üslûba katkısından.
Ama Falih Rıfkı Atay'ın akıcı, zengin üslûbun-
da, her şeye karşın çarpıntısızlık duyumsarım
ben. Zevkle okurum da, coşkulara kapılmam; bü-
yük serüvenler, yolculuklar, ayrılışlar, kavuşama-
malar üşüşmez aklıma.
Attilâ llhan bunlann hepsidir.
Büyük Yollann Haydutu, Attilâ llhan'ı Attilâ ll-
han kılmış yaşantılara şöylece bakıp geçiyor. Iz-
mır'ı "Uzaktan Sevmek" izliyor. Şiirınde ve roma-
nında derin iz bırakmış 'uzaktan sevmek'\ bu kez
Attilâ llhan'ın yaşamında yakalıyoruz.
Yalın, hemen herkesın yaşayageldıği ılkgenç-
lik, lise aşklarından örülmüş, bir yaşam felsefesi-
ne dönüştürülmüş, sonra, sözgelımı Fena Halde
Leman'a unutulmaz sayfalar sunmuş 'uzaktan
sevmek' motifi, bakıyorsunuz, yazınsal üretım için
bir gizilgüç olup çıkmış:
"Belkı uzaktan sevilenler, bitmek tükenmek bıl-
mez hayal kurma imkânlarıdır; oysa yakınlaşıldı
mı, hele gündelik hayata birlikte girildi mi, bütün
hayal kurma imkânlan ortadan kalkıyor (...)"
Yüz yirmi altıncı sayfada bir okul bildirgesi:
"Sayın Bayım,
"Okulumuz talebelerinden velisi bulunduğu-
nuz Attilâ llhan'm okuldan kovulması hakkındaki
Disiplin Kurulu karânnın Maarif Vekilliği yûksek
katınca tasdik edilmiş bulunduğu (...)"
Kovulma sebebi, tutuklanış, Manisa Tımarha-
nesi günleri elbette çok düşündürücü. Bununla
birlikte daha düşündürücü olan bir şey var; Atti-
lâ llhan fotoğraf altı yazısıyla saptamakla yetin-
miş:
"Bir süre sonra, TOAralık 1941 tarihinde, yu-
kandaki belge bize tebliğ edildi: Maarif Vekâleti
'yüksek katı' okulun verdiği kovulma (tard) kara-
nnı onaylamıştı. Böylece tutuklanmış olmakla kaf-
mıyor, aynı zamanda okulsuz da kalıyordum. Işin
en ilginçyanj, otarihte Maarif Vekâleti'nın başın-
da, Hasan Âli Yücel'in bulunmasıdır."
Doğrusu, yürek sızlatıcı.
Büyük Yollann Haydutu'nda "Hangi Beyoğlu"
ve "La Boheme" bölümleri, daha dünün Istan-
bul'unda kültüre açık, düzeyli, gerçekten 'entel-
lektüel' sanat ortamlanna anılar perspektifinden
yaklaşıyor. Attilâ llhan o hep kendine vergi anla-
tımıyla çiziveriyor bohem dünyasını.
Zaten şunu söylemek istiyorum: Dostum, us-
tam, ağabeyım Attilâ llhan'ı dinlemek ayrı bir mut-
luluktur. Bu kitabı onu dinler gibi okuyorum; anı-
lar-anılaryüklü fotoğraflara dalıp gittikçe, Attilâ ll-
han'ın birkaç ciltlik bir anı, özyaşamöyküsü kita-
bı yazmasını diledim.
Büyük Yollann Haydutu belki bir başlangıçtır.
Takvimde İz Bırakan:
"Uzaktan, soyut, hemen hemen yok bir şahsı
sevmekten güzelini tasavvuredemiyorum. Yakın-
da olmayan sevgili tahayyülde yaşatılır, hayalde
yaşatmak az evvel açıkladığım kaideye uygun
olarak, onu kendine benzetmektir; yanında bu-
lunmayacağından, o buna ne itiraz edebilir, ne
müdahale: Sevdiğini, hayalinde değiştirdikçe,
kendine benzettikçe daha çok seversin, böyle-
ce denge, korunmuş olur. Sevmek! Sevmek esa-
sında alıp başını gitmektir!" Attilâ llhan, Fena Hal-
de Leman, Karacan Yayınlan, 1980.
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I