Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ze~EMMlZ 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Çimento fabrikalarının satışı sonunda geride işsizler ordusu kaldı, bölge besicileri can çekişiyor
Ozefleştirme Doğu'yu vurduHACER GEMÎCt ÖZDEN
ADANA-l 986 yılinda özelleştirme
sürecine adım atan Türkiye aradan
geçen süre içınde özelleştirmeden
109.8 tnlyongelir, 108trilvondakul-
lanım yaparak 'sıflra sıfir elde var s-
fir' hesabının örneğini de vermış ol-
du. Yani bugüne kadar yapılan özel-
leştirmelerden geriye kalan net gelir
1.8 trilyon lıra gibi komik bir rakam
oldu. Hazine'nin haftada bır açtığı
ihalelerde en az 50-60 trilyon borçlan-
dığı düşünülürse, özelleştirmenin ge-
lir getırme amacının çok uzağında ol-
duğu görülüyor.
Sermayenin tabana yayılması ve te-
sislerin kârlı olarak işletilmesıne iliş-
kin savıınmaya ise en güzel yanıt Do-
ğu \e Güneydoğu'dakı özelleştırme-
lerden geliyor. Kurtalan dışında tüm
çimento fabrikalannı elinden çıkaran
devlet, bir yandan 'kartel' savlan ıle
boğuşurken bir yandan da çimento
fabnkalannın yeni patronlannın kapı
önüne koyduğu işçilerin de eklendiği
işsizler ordusu ile uğraşıyor. Yanlış
özelleştirmelere en güzel ömekJerden
biri Elazığ'da yaşanıyor. Et. süt ve
yem tesıslerinin satışı ile darbe alan
besiciler. Elazığ Et"ın yeni patronu
kendilerinden kesimlik et almayıp ka-
pasiteyi yiizde 10'lara kadar düşürün-
ce. çareyi çevre illere gıtmekte bulu-
yorlar. Elazığ Ticaret Odası yetkilile-
ri, et tesisleri ıle birlikte siitü de alan
şirketin süte 50 bin lıra yerine 20 bin
lira gıbi bir değer bictiğini belırterek
"Paraya ihtiyacı olanlar. mecburen gi-
dip veriyoriâr. Ancak hcr iki işletme-
yi alan bu kişilerin amacının üretim
vapmak değiL arazi \e lojmanlaroldu-
ğu zaten biliniyordu. Arazileri ya>aş
yavaş elden çıkarırken düşük kapasi-
te ile üretim yaparak. çalışıyor imajı-
nı veriyorlar. Ancak bu iki tesisin de ili-
mize yaran arük yok" dıyorlar.
Elazığ'da 1000'eyakınağılınkapa-
sıtesınin >üzde 25'lere inmesine ne-
den olan bu gelışmenm bir benzeri de
Van"da yaşanıyor. Van Ticaret ve Sa-
nayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Yekta Haydaroğtu Van Çımento'nun
satışuıın ardından işçilerin kapıya ko-
nulduğunu belırterek Uzanlar'ın haf-
talık olarak zam uy gulamaya başladı-
ğını kaydediyor.
Haydaroğlu. tran'dan çimento ge-
tirmek üzere harekete geçtıklerinı be-
lirterek özelleştirme ile bölgeye ade-
ta bır darbe daha vurulduğunu söylü-
yor. Kurtalan Fabnkasf nm özelleş-
tirmesi son anda ıptal edilen Siirt'te
ise yem fabnkasını alan Refık Kıa-
lay'm ışçilenn tamamını kapınm önü-
ne koyduğu ve halen birçoğunun taz-
mınatını alamadıklan öne sürülüyor.
Sıırt Ticaret ve Sanayi Odası Genel
Sekreteri TefikNalbant,yem fabrika-
sında çalışan işçılenn halen mahke-
melerde haklannı aradığını belırtıyor.
Tûrkıye'nın en uç noktası Hakkâ-
ri'de ise süt fabrikasırn alan kişi. îşi
yürütemedığı içın çözümü tesisleri
başka bır gruba satmakta bulmuş. Et
ve Balık Kurumu tesislen ise 2 aydır
kapısına kilit vurulmuş olarak bekle-
tiliyor.
Ozelleştırmenın nıspeten yoğun
yapıldığı Gazıantep. Adıyaman. Di-
yarbakır ve Şanhurfa'da da durum he-
men hemen a>Tiı. Gaziantep Ticaret
Odası yetkılilennden Mesut OdeçaL
özellıkle çimentoda başanlı bir özel-
leştirme yapilmadığmı belirterek
"Bundan sonraki özelleştirmelerde
biz yöre halkı ile birlikte teklifvenne-
ye hazjrlanıyoruz" dıyor.
Adana da ÇEAŞ'ta Uzanlar'ın ga-
libiyeti ile başlayan olumsuz örnekle-
re en son Sümer Holding'e ait Adana
Pamuklu Sanayiı'nın Yüksekbaş Hol-
ding'e satılması eklendı. 850 ışçi bu
özelleştirme sonunda işsiz kalırken,
halen birçoğunun tazmınatlannı ala-
madıgı bılınivor.
Rekor kâr beklentîsi
80'H yıDardazarareden KİTlerde ibre kârhhk yönüne döndü.
ANKARA (AA) - îşletmecı
KİT'lerin, 1995 yılına kadar zarar
ettiği, 1996 yılinda ise 35.3 tnlyon
lira düzeyinde olan kârlannı,
1997'de 97.7 trilyon liraya yükselt-
mesinin beklendiği belirtildi.
Devlet Planlama Teşkılatı'nin
Temel Ekonomık Göstergeler rapo-
runa aöre. 1992"de 40 tnlyon.
1993'de~46 trilyon. 1994'te 81 tril-
yon lira zarar eden işletmeci KtT'le-
rin 1995 yılı zaran 7 tnlyon liraya
genledı. 1996 yılinda ise 35.3 tril-
yon lira kâr eden KİT'lerin, bu yıl
97 trilyon 722 milyar lira kâr etme-
si bekleniyor.
Rapora göre. işletmeci KİT'lerin
1996'da 1.5 trilyon lira olan harca-
malannın 1997'de 2.6 trilyon liraya,
292 milyar lira olan maaş ve ücret
ödemelen tutannm da 472 milyar
liraya yükseleceğı tahmın edilıyor
Üreticide açlık korkusu
CELAL YILMAZ
İZMİR- Özelleştirmeyle sıga-
ra fabrikalannın çokuluslu şirket-
lere devredileceğını vurgulayan
ve buna ızin venlmemesi gerekti-
ğini belirten Tütün Platformu
Başkanı Orhan Özet, tütün üreti-
miylegeçimini sürdüren 3 milyon
kişının de perişan olacağını kay-
dettı. Özet. şöyle konuştu:
•'Özelleştirmenin kaçınılmaz
sonucu olarak, çokuluslu şirkeder
yalnız sigara pazanmıza hâkim ol-
makla kalma\acaklar. ekki tütün
piyasalannı, piyasa ve ihraç fiyat-
lannı. kendi çıkarlan doğnılru-
sunda yönlendirecek konuma ge-
leceklerdir. Sonuç olarak, Türktü-
tüncülüğü kapı kapamaca
çokuluslu şirketlere teslim edilmiş
olacaktır.'"
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ ERGIN YILDIZOĞLU LONDRA
Eskı birÇın ilentisı, "In-
şallah ilginç zamanlarda
yaşarsın" der. Geçen
hafta sermaye ve para
piyasalarındakı gelişme-
ier ve tüm hayalleri zorla-
yan senaryolara bakının-
ca, ilginç değil "çok ilginç
zamanlarda" yaşadığımı-
zı düşünmek mümkün.
Bazı ilginçlikler
Bu hafta The Europe-
an gazetesinin kapağtn-
daki tam sayfa tarihi "200
-milyar Reichmark" bank-
notunu ve "Deutsche-
mark devalüe edildi"
başlığını gören Almanla-
nn ve Avrupalıların tüyle-
rinin diken diken olduğu-
na eminım. The Europe-
an'ın başmakalesı ise
mark devalüasyonu
(sterline karşı 12 ayda
yüzde 30 dolara karşı al-
tı ayda yüzde 18) ve
1920'lerdeki hıperenflas-
yonu arasında bir para-
lellik kuruyor, birtüriü ka-
rar veremedıği için de,
"Ama markın dolara kar-
şı devalüasyonu, hem
Almanya'nın hem de di-
ğerAvrupa ülkelerinın ih-
racatlarını arttırarak dur-
gunluktan çıkmalanna y-
ol açabilir" diyerek baş-
lıkla taban tabana ters bir
-sonuca ulaşıyordu.
Bir başka ilginç geliş-
me Fransa'da gerçekleş-
ti. Fransa'nın sosyalist
başbakanı Jospin iş
çevrelerine dönüp adeta,
"Madem ki Avrupa Para
Birliği'ne bu koşullarda
girmek istiyorsunuz, öy-
leyse pamuk eller cebe"
diyerek kurumlar vergisi-
ni yüzde 36.6'dan "geçi-
ci olarak" yüzde 41.6'ya
yükseltti. Bu sırada Fran-
sa kamu maliyesi hesap-
lannın değertendirilmesi-
-nin sonuçları açıklanmış
-ve Fransa'nın bütçe açı-
ğının GSMH'ye oranının
bu sene ve gelecek sene,
hem de yeni vergilere
rağmen yüzde 3'ün üs-
tünde, yüzde 4'e yakın
bir yerlerde dolaşacağı
ortaya çıkmıştı. The
Economist, Wall Street
Journal ve Financial Ti-
mes'ın şaşkın bakışları
önünde, tüm beklentilere
rağmen Fransız borsası
CAC40 çökmedi, yük-
selmeye devam etti.
FT'den Barry Riley'e gö-
re, "Avrupa 'da siyasi sar-
'kacın birçokyerde (ve bir
•olasılıkla da gelecek se-
ne Almanya'da) sola
doğru sallanması bu
bağlamda çok garip bir
durum yaratıyordu".
"(23/07/97)
Tabii, diğer ilginç tartış-
ma da borsalarla, daha
doğrusu Wall Street ve
Londra borsalarıyla ilgi-
li. Gerçi "hemen herke-
sin, ha bugün ha yann"
•düşecek yorumlarına
rağmen borsalar çıkma-
ya devam ederken, bu
tartışmaların artık iyice
kabak tadı vermeye baş-
ladığını da düşünmek
mümkün. Ancak piyasa-
ların, çoğu yatırımcı bo-
şuna beklediğine karar
verdiği ve "emeklilerden
kapıcılara kadar herkesin
borsada para.yapmaya
başladığı" anlarda yön
değiştirmek gibi garip bir
huyu olduğu da bilinen,
ama hırs herkesin gözü-
nü döndürdüğü için bir
türlü zamanında hatıria-
namayan bir gerçek.
ABD Federal Reserve
Yönetim Kurulu Başkanı
Alan Greenspan'ın çar-
şamba günü kongreye
ekonomi üzerine verdiği
raporda, geçen senekin-
den çokfarklı ve "piyasa-
nın yönünde" bır dil kul-
lanmasını acaba "Gre-
enspan da ıkna olduğu-
na göre mesele yok" di-
ye mi yorumlamak gere-
kir? (Greenspan geçen
sene bu zamanlarda pi-
yasalara bakıp "abartılı
yükseliş", "enflasyon
tehlikesi", "şırketgelirle-
ri bu yükselişi kaldırmaz"
türünden karamsar ifa-
deler kullanmış ve piya-
salan birkaç günlüğüne
dalışa geçırmişti.) Yoksa
FED Başkanı'nın iyimser-
liğine bakıp piyasanın
herkesi bir yöne gittiğine
ikna ettıkten sonra başka
bir yöne döndüğü o "il-
ginç noktalardan" birine
fena halde yaklaştığımızı
mı düşünmek gerekir?
Bu soruya cevap vere-
cek cesaret bende yok!
Ancak "herçıkışın birini-
şi vardır" derler. Borsa
yakında yine bir sallanır.
Birçok yorumcu Dow
Jones'da "Yüzde 10'luk
bir düzeltme ve sonra
tekrar büyük çaplı alım-
lardan bahsediyor", bun-
lar lyimser olanlar. Kö-
tümser olanlara göreyse,
"Eğer indeks yüzde
10'dan fazla gerilerse
dalışa geçer". (Financi-
al Times, 27/07/97)
Ve felaket senaryolan
Böyle belirsizlik ortam-
larında felaket senaryo-
lan tabii ki hiç eksik ol-
maz. Oxford Üniversi-
tesi'nin Exeter Kolle-
ji'nden öğretim üyesi
VVarter Eltis'in Porspect
isımli dergide yayımlanan
makalesı bunlara bir ye-
nisini ekledi: "Alman-
ya'da hiperenflasyon!"
Bildiğiniz gibi Alman-
ya'da hiperenflasyon sa-
dece ekonomik bir kav-
ram değil, Nazilerin ikti-
daragelmesinivell. Dün-
ya Savaşı'nı hatıriatan bir
imge. Almanya'nın bu-
gün içınde bulunduğu
ekonomik ve toplumsal
koşullara bakarak hipe-
renflasyon senaryosuna
deli saçması muamelesi
çekmek mümkün olabi-
lirdi, eğer Avrupa Birliği
sorunu olmasaydı.
Piyasalarda Çok 'İlginç Zamanlar!'
Bü\ük bir şirketin bilançosunun kötü olması haünde borsalarda panik çıkabüir.
Avrupa Para Ortak Bi-
rimi'ne geçiş süreci için-
de, 1999-2001 yıllannda
yaşanması planlanan bir
ara dönem var. Bu ara
dönemde EURO ortak
para binmi, ulusal parala-
ra paralel olarak bir mu-
hasebe parası. "sanal
para" olarak kullanılma-
ya başlanacak ve Avrupa
çapında geçerli tek birfa-
iz oranı olacak. EURO ile
ticaret ya da yatınm yapı-
labilecek. Eltis'e göre bu
dönemde eğer Avrupa
ülkelerınin bütçe açıkları
oranlan arasındaki fark-
lar kapanmazsa, bu ora-
nın en düşük olması bek-
lenen ülkenin parasına
talep büyük bir hızla artar.
Diğer bır deyişle yatınm-
cılar kendi ulusal parala-
nnı terk edip mark alma-
ya başlarlar. Maastricht
anlaşmasının öngördüğü
ortak rezerv havuzundan
dolayı, eğer bir yatırımcı
ya da tüketici kendi ülke-
sinin merkez bankasına
gidip mark almak isterse,
denklemin öbür ucunda,
Almanya Merkez Banka-
sı'nın talep edilen miktar-
da mark basması gereki-
yor. Bu ister istemez, bir
süre sonra Avrupa piya-
salarının markla dolması
demek.
Eğer zamanı gelince EU-
RO'ya planlandığı gibi ge-
çilirse, bır sorun yok. An-
cak eğer evdeki hesap çar-
şrya uymaz ve bır veya bir-
kaç ülke, örneğin istikrar
anlaşmasının basıncına
dayanamayıp ekonomik ve
siyasi çalkantılar içinde
EURO'dan çıkarsa EU-
RO çökecek ve Almanya
muazzam bır mark stoku
ile karşı karşıya kalacak.
Sonuç: Hiperenflasyon.
Bu senaryo, Avrupa
hükümetlerinin bir kere
başladıktan sonra "geçiş
dönemi"n\ ne pahasına
olursa olsun başanyla ta-
mamlamak için tüm ira-
delerini sonuna kadar
kullanmalannı gerektiri-
yor. Ancak bu iradelerin,
sonunda toplumsal yapı-
ları kırıp dökmemesı için
de EURO'nun bugün
planlanandan daha dü-
şük bir değerden ve yu-
muşak koşullarda başla-
ması lazım. Piyasalar da
zaten bu yönde ikna ol-
duğu ıçın Avrupa parala-
rı ve en önemlisi DM, do-
lar ve sterline göre değer
kaybediyor. Avrupa Birli-
ği süreci bu devalüasyo-
nun önümüzdeki dö-
nemde dalgalanmalara
rağmen eğıtımsel olarak
devam edeceğini düşün-
dürüyor.
Buradan diğer felaket
senaryosuna sıçrayabili-
riz. Dow Jones ve Lond-
ra borsalarının ısrarla
yükselmesınin arkasın-
da, şirket getirilerindekı
olumlu eğilimin yanı sıra
dolar ve sterlinin DM ve
yen karşısında güçlen-
meye devam etmesi ya-
tıyor (bu iki yönlü bir sü-
reç tabii).
Bu sene Asya döviz pi-
yasalannda başlayan,
Orta Avrupa ve Latin
Amerika'ya ve de serma-
ye pıyasalarına sıçraya-
rak halen devam eden
para krizi, dolar ve sterli-
ni daha da yukan itti ve it-
meye devam edeceğe
de benziyor. Bu madal-
yonun öbür yüzündeyse
ABD ve Ingiltere'nin dö-
vızlerinin güçlenmesine
paralel olarak dış ticaret
rekabet güçlerinın zayıf-
laması ve bunun da enin-
de sonunda şirket getiri-
lenni olumsuz bir yönde
etkılemesı var. ABD için
çok önemlı bir pazar olan
Güney Asya ülkelerinde,
krizle birlikte gelen eko-
nomik yavaşlama da bu
sorunu iyice ağırlaştıra-
cak.
ABD'nin iç pazan çok
büyük olduğu için henüz
basıncı hissetmiyor. An-
cak ihracat performansı
tehlikeli boyutlarda zayıf-
layan Ingiltere'de CBI
(Sanayiciler Birliği) bu
hafta gittikçe sesini yük-
selterek ağlaşmaya baş-
ladı.
Önümüzdeki dört aylık
dönemlerden birinde, bir
gün, bir lider sanayi da-
lında, bir büyük şirketin
dört aylık bilançosunun
piyasaların bekledığin-
den çok daha kötü çık-
ması halinde, bir panik ve
zınciıieme satışlarla "go-
do" beklenmedik (!?) bir
şekilde ABD ve Londra
borsalarına gelebilir.
BORÇLANMADA MALİYETİ DÜŞÜRMENİN YOLU: SWAP
Devlet Bakanı Işın Çelebi açıkladi:
mîpii
00-00
ö «» 9
Dûnyafi]
işbirliğitekliflc
•, Tanerpiyasan
ayarıyla oynac
>' Faiz yükselişi hangi
ı şirketlere yârayacak?PJ j j ~
I « n «
Ozeüeştirmedegözler davalıkdosyalardjp^ ^ • - ^ E K O N O M ! K
TREND
Paranıza yön
veren dergi
HER PAZAR BAYINIZDEN ALMAYI UNUTMAYINIZ
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Enflasyon 'Yazgısı'
Yeni hükümet beklenmedik biçimde enflasyon-
la birlikte geldi. Hükümet edenlerin bir bölümünün
"yürek sızlatıcı" ya da "görev gereği" öbür bölü-
münün de "ince ayar denge zorunluluğu" olarak
niteledikleri zamlar ile yeni bir "enflasyon süreci"
başlıyor. En iyimser kestirimlere göre tüketici fiyat-
ları endeksine göre yüzde 78.0 olan yıllık enflas-
yon oranının, yıl sonunda yüzde 100'lere çıkaca-
ğı, hükümetçe, "öngörülüyor".
Dünyada "Enflasyon öldü" türküleri söylenir-
ken, Türkiye, son 23 yıl boyunca sürekli enflasyon
ile boğuşuyor; enflasyonda "dünya rekorunu"
elinde tutuyor. Toplum yönetenleri ve yönetilenle-
ri, enflasyonu "kaçınılmaz alın yazısı" sayıyor.
• • •
Yeni zamlarla, ekonominin dengeye geleceği
ve enflasyonun önleneceği öne sürülüyor. Her
zam böyle yapıldı.
Oysa kazın ayağı hiç de öyle değil. Hükümetin
gelir ve gideri dikiş tutmuyor; daha doğrusu büt-
çe açığının, şimdilerde 720 trilyon lirayı bulduğu,
yıl sonunda en az 2.5 katrilyon olacağı görülüyor.
İç ve dış borçlanma olanakları giderek daralan
hükümet, çözümü, yine "enflasyon vergisinde"
buluyor.
Ve yanlış yapıyor.
Çünkü akaryakıt, şeker vb. tüketim ürünlerinde
alınan vergiler kolayca tüketıcilere yansıtılıyor; dol-
muş ve otobüs taşımacılığında yolcunun cebini
yakıyor; içtiği bir bardak çayı tatlandırmıyor, zehir
ediyor. Dolaylı vergiler de denilen bu tür vergiler,
ekonomik etkinlikyönünden çoğu kez "olumsuz"
ve asıl toplumsal açıdan "en haksız" vergilerdır.
Ekonominin ve özellikle de demokrasinin ışlediği
ülkelerde, kamu gelirlerinin çok büyük bir bölümü
doğrudan vergilerden, yanı "gelir ve kurumlar"
vergilerinden sağlanır. Türkiye'yi yönetenler bunun
tersini yapıyor; haksız vergilerle halkı eziyor ve
enflasyonu körüklüyor.
Daha eskiye gitmeye gerek yok. 1991 'de kon-
solide bütçe gelirlerinin yüzde 40.8'i gelir ve ku-
rumlar vergilerinden oluşuyordu (yüzde 33.7 ge-
lir, 7.1 de kurumlar); geçen yıllarda sürekli azaltı-
lan bu oran, 1996'da yüzde 31.6'ya düşürülmüş,
bu yıl da 1997 bütçe gerekçesinde belirtildiği gi-
bi, 28.4'e indırilmesi (yüzde 22.6 gelir, 5.8 kurum-
lar) öngörülmüştür. 1991-1997 oranlan arasında-
ki "fark" 12.4 puandır. Aynı dönemde "doğrudan"
vergilerin toplam içindeki payı yüzde 42.3'ten yüz-
de 41.5'e düşmüştür.
Eğer 1997 bütçesinin geliri başlangıçta tasar-
landığı gibi 6.255 trilyon lira alınırsa, bunun anla-
mı, 1991 'e göre yüzde 12.4, yani 775.6 trilyon li-
ranın üzerinde bır gelir kaybıdır. Ekonominin "ye-
raltılaşması" ve öbür yapısal bozukluklar bir ya-
na, Türkiye, gelirlerden eğer "1991'deki oranda
vergi" alsaydı, bugün 500 trilyon olduğu açıkla-
nan son maaş artışlanndan doğan "ekyük" bir bu-
çuk katıyla, ya da 720 trilyonluk bütçe açığı, faz-
lasıyla karşılanabilecekti.
Türkiye, yüksek gelirlerden, özellikle de üretim
ve hizmet dtşi işlerden sağlanan "sermaye ka-
zançlarından vergi almıyor". O kadar ki vergisini
veren dürüst işadamı, "aptal" yerine konuyor. ver-
gi kaçıranın yaptığı yanında kalıyor. Yapılan araş-
tırmalar, var olan yasaların eksiksiz uygulanmasıy-
la bile toplanan vergi gelirlerinin "ikiye katlanaca-
ğ/n/"kanıtlıyor.
• • •
Isıtılıp bu hükümetçe yeniden sofraya getirilen
"1980 sonrası liberalizmi", vergilendirilmeyen ser-
maye kazançlarının "kendiliğinden" yatınma dö-
nüşeceğini, iş bulmanın ve üretimin artacağını
"öngörür". Türkiye'de yıllardır bu "beklenti ger-
çekleşmiyor". Anlaşılan yeni hükümet, bu "karşı-
lıksız dua"y\ sürdürecektir.
Oysa, ekonomik oda ve birtiklerin, işçi, ışveren
ve esnaf konfederasyonlarının "tam desteğini"
arkasına alan bu hükümet, ekonomıdekı yapısal
bozuklukları, hakça ve üretime katkı yapabilecek
bir "vergileme" ile düzeltmeyi, en azından, baş-
latabilirdi. Bu yapılmadı. Enflasyona dayalı çıkar
ağı, bu hükümeti de teslim aldı.
Enflasyon, "alın yazısı" olunca, insanların ken-
dilerini "kaderciliğin kollanna" bırakması doğal
değil mi?
İzmir'de yüzde 20 zam
Ekmek 30 bin
liraya çıkü
İZMİR (AA) - Iz-
mır'de, 25 bin liradan sa-
tılan 250 gram ekmeğin
fiyatı >üzde 20 oranında
arttınlarak 30 bin liraya
çıkanldı.
İzmir Fınncılar Oda-
sı Başkanı Fikri Sırtı.
yapnğı açıklamada, girdi
fıyatlanndaki artış nede-
niyle zam yapmak zo-
runda kaldıklannı belir-
terek daha önce 25 bin li-
radan satılan 250 gTam
ekmeğin 30 bin liradan
satılmasını kararlaştır-
dıklannı söyledi.
Ekmeğin fıvatını son
olarak 17 mayısta belir-
lediklerini hatırlatan Sır-
tı. yüzde 32 oranındaki
son akaryakıt zammının,
kendilerine yüzde 39
oranında yansıdrğını be-
lirterek "Ün fi>atlannda
da buna bağtı olarak ar-
nş meydana geldi. Bu
yüzden ekmek fnatının
yeniden duzenlonmesi
kaçınılmaz oldu" dedı.
Sırtı. ekmeğin fiyatı-
nın yasa ile serbest bıra-
kıldığını, gramajınm de-
netiminin ise belediyele-
re ait olduğunu ifade
ederek "Fınncı esnafi-
mızın isteği doğruttusun-
da oluşturulan komis-
yon, gjrdi malhetlerini
göz önüne alarak yeni fi-
yaü belirledi" diye ko-
nuştu.
RİZE STJLH HUKUKIVIAHKEMESİ
HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo 1996 920
Davacı Çay tşletmelen Genel Müdürlüğü vekıli Av Hak-
kı>e Takış taraftndan mahkememızde açılan veraset davası-
nın yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara kaıan gere-
ğınce;
Davacı kurum vekıli mahkememizde açtığı veraset dava-
sında Rize ilı Derepazan ılçesi Tersane Mahallesı 34 sa>nlı
hanede nüfusta ka>ıtlı, muns Mustafa oğlu. 1330 doğumlu.
Ali Osman Çakıroğlu'nun \asal mırasçılannı gösterir bır kı-
ta veraset ılamı ıstedığı, ancak mirasçılardan Hatıce Çakıroğ-
lu'nun mırasta mülkiyet ve ıntifa hakkında tercıhı bulundu-
ğu, keza adresının bılınmedığı, tanıyan \e bılen olmadığı an-
laşıldığından kendisıne mırasta mülkiyet ve ıntifa hakkının
basın ılan yoluyla yapılmasına karar venldiğı anlaşıldıgından;
Tercıhli mirasçı Mehmet kızı. Hatıce Çakıroğlu'nun du-
ruşma günü olan 9.9.1997 günü saat 09 00'da bizzat mahke-
memızde hazır bulunması veya bir vekılle kendısini temsıl et-
tırmesı, aksı takdırde mırasta mülkiyet hakkını tercih etmiş
sayılacağı tercih davetıyesi yerine kaim olmak üzere ilanen
tebliğ olunur
Basın. 32708