27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 TEMMUZ 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul DGM'de görülen Susurluk davasında çarpıcı itiraflar... Korkut Eken açıkladı w Talimatsız iş yapmacbm'İstanbul Haber Servisi - Su- surluk duruşmasında tanıklığı- na başvurulan eski MÎT Kontr- Terör Daıre Başkanı Mehmet Eyiniir ifadesinde. "Devletin menfaatleri söz konusu olduğun- da ban suçlar görmezlikten geli- nebilir" diyerek suç işleyen ki- şilerin devlet tarafından kulla- nıldığını itiraf etti. Davanın tu- tuksuz sanıklanndan MlT gö- revlisı Yarbay Korkut Eken, ül- kücü Abdullah Çatiı"y ı hem ger- çek kimliğiyle hem de Mehmet Özbayolarak tanıdığını açıkladı. Yaptıklan her şeyin talimatla gerçekleştiğini vurgulayan Eken, Çatlı ile 1988 yılmda MÎT Istihbarat Daire Başkanı \asıta- sıyla tanıştığını söyledi. ancak bu kişinin kim olduğu konusun- da açıklama yapmadı. Görevin- den alınan eski Emniyet Istihba- rat Başkan Yardımcısı Hanefl Avcı. polislerin Ibrahim Şa- hin'in. siv illerin de Korkut Eken' in etrafında toplanarak ya- sadışı faaliyetlere girdiğini göz- lemlediğini kaydetti. Mahkeme- de tanık olarak dinlenen. öldürü- .len MtT muhbiri Tank Ümit'in Jandaima Genel Komutanhğı 'Küçük hakkmda delüyok' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Jandarma Genel Komutanhğı. eski Emniyet Genel Müdürlüğü Istihbarat Daıresi Başkan Yardımcısı Hanefi Ava'nın Giresun Jan- darma Bölge Komutanı Tuğ- general VeÜ Küçük'e yönelt- tiğı ıddialarla ilgıli soruşfur- ma yapılmadığı yolundaki haberlenn gerçekleri yansıt- madığını bildirdı. Jandarma Genel Komutanhğı"nın açık- lamasında, Utanbul Devlet -Güvenlik Mahkemesı Baş- savcısı ErdalGökçen'in Ge- nelkurmay Başkanlığı'na gönderdiği yazıda yer alan Küçük ile ülkücü katliam sa- nığı Abdullah Çath arasın- daki telefon görüşmelenne degınilmemesi dikkat çekti. Jandarma Genel Komu- tanhğı Genel Sekreterli- ği'nden dün yapılan açıkla- mada. Avcı'run basına da yansıyan iddialanna karşın Tuğgeneral Küçük hakkmda soruşturma yapılmadığı yo- lundaki haberlerin gerçekle- ri yansıtmadığı savunuldu. Avcı'nın açıklamalan üzen- ne, jandarma bünyesinde Küçük hakkında soruşturma yürütmek için heyet kurul- duğu kaydedilen açıklama- da, özetle şöyle devam edil- di: "Avcı'nın ifadeleri, gereği yapılmak üzere Genelkur- ma> Başkanlığı'na gönderü- miştir. Genelkurmay Baş- kanlığı'nın emri doğrultu- sunda. Avcı 1 nın iddialan hakkında Jandarma Genel Komutanlığı tarafından ye- niden bir tahkikat yapünl- nuşnr. İddialann 'Duydum. zannediyorum, bunu herkes bilır' gibi hukuken geçerlili- ği bulunmayan beyanlara is- tinatettiği ve mesnetsiz oldu- ğu sonuç ve kanaatine vard- mıştır. Bu kanaat Genelkur- may Başkanlığı'na sunul- muştur." Jandarma Genel Komu- îtanlıgı tarafından yapılan Jaçıklamada, Tuğgeneral Ve- li Küçük ile ülkücü katliam sanığı Abdullah Çatlı arasın- da geçen telefon görüşmele- ri kayıtlanndan söz edilme- mesi dikkat çekti. tstanbul Devlet Güvenlik Mahkeme- si Cumhuriyet Başsavcısı Erdal Gökçen. 24 Şubat 1997 tarihınde Genelkurmay Başkanlığı'na Avcfnın ifa- delerinin yanı sıra Çatlı ile Küçük arasındakı telefon -görüşmelerınin tespit tuta- naklannı da göndermişti. ,Türk Telekom'dan çıkanlan .tutanaklara göre. Nevzat Amasyalı adına kayıtlı bulu- nan ve Abdullah Çatlı tara- .fından kullanılan 0532 313 ,80 95 numaralı cep telefo- nundan Tuğgeneral Kü- çük'ün toplam dört kez aran- dığı belirlenmişti. Tutanak- jlaragöre, Çatlfnın Küçük'ü 15 Temmuz 1996'da Kocaeli .11 Jandarma Alay Komutan- hğı'nda görevliyken üç kez, 23 Eylül 1996'da Giresun'da görev liyken de bir kez aradı- ğı tespit edilmişti. • Tanık olarak dinlenen eski MİT Kontr-Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür, devlet için bazı suçlann görmezlikten gelinebileceğini savunarak "Biz devletiz, insanlan biz kullanmalıyız, insanlar bizi değil" dedi. Tutuksuz olarak yargılanan Korkut Eken ise "emirsiz, talimatsız hiçbir şey yapmadığını" söyleyerek daha üst makamlann sorumluluğuna dikkat çekti. amcası Cemalettin Ümit de. cı- nayeti araştıran Astsubay Ahmet Arantaş'ın bazı bilgilere ulaştı- ğını, ancak baskı yapıldığı için bu bilgileri derinleştiremediği yönündela savını tekrarladı. Susurluk davasının tutuksuz sanıklanndan MlT görevlisi emekli Yarbay Korkut Eken ifa- desinde, Hanefi Avcı'nın kendi- sı ile ılgili iddialannın asılsız ol- duğunu söyledi. Eken 'emirsiz, talimatsız hiçbir şey yapmadığı- nı' vurguladı. Cmit'in hem MtT'le hem de emniyetle çalış- tığını belirten Eken. Mehmet Eymür'ün. Ümit'in emniyetle çalışmasını istememesi üzerine kendisine kınldığını ifade etti. Çath'yı hem gerçek kimliğiyle hem de Mehmet Ozbay olarak tanıdığını belirten Korkut Eken, 1988 yılında MlT Daire Başka- nı tarafından Çatlı ile tanıştırıl- dığını kaydettı. Eken, bu görev- linin kimlıği konusunda açıkla- ma yapmadı. Mahkeme Başka- nı Sedat Karagül'ün. "Siz Çat- lı'nın arandığını bilmiyor muy- dunuz?" sorusuna Eken, "Avru- pa'da arandığını basından öğ- rendim. Türkiye'de suç işlediği- ni o zaman bilmiyordum. İki is- mi olması dikkatimi çekmedi. İs- tihbaratçılar iki isim kullanır" yanıtını verdi. Eken'in ifadesin- de Çatlı'nın Mehmet Ağar'ı ta- nıdığını zannetmediğini söyle- mesı dikkat çekti. 'Bazı suçlar görmezlikten gelinebilir' Susurluk davasında tanık sı- fatıyla ifade veren eski MlT Kontr-Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür. "Devletin men- faatleri söz konusu olduğu nda bazı suçlar görmezlikten geline- bilir. Ben çalışmadım, ama Çat- lı yurtdısındaki bazı faaliyetler- de MİT tarafından kullanılnuş olabilir" dedi. Eymür, Çath'yı hiç görmemekle birlıkte gıya- bında çok iyı tanıdığmı. eylem- lerini. arandığını bildiğini ve bu konuyu gazetemiz yazan Uğur Mumcu ile konuştuğunu belirt- ti. MtT elemanı Tank Omit'le 1987 yılından beri birlikte calış- tıklannı belirten Eymür. Ümit'in Çatlı tarafından Sami Hoştan'a ait çiftlik evinde sorgulandığını duyduğunu kaydetti. Ümit'le ka- çınlmadan iki gün önce, 28 Şu- bat 1995 tarihinde telefonda gö- rüştüğünü belirten Eymür. Ümit'in "Evimde iki polis var. Benimle Cahıt Kocakaya isimli şahsa yönelik istihbarat çalışma- sı yapmak istiyorlar*'dedığinı anlattı. Eymür, Ümit'e bu işe girmemesini söylediğini belirt- tı. Ümit'in 2 Mart 1995'te kay- bolduğunu anımsatan Eymür. son telefon görüşmelerinde "Ağar'Ia aramdaki buzlan erit- tim" dediğini de kaydetti. Ey- mür şunlan söyledi: "5 martta ailesiyk" göriiştüm. MİT'ten 2-3 kişiyi, olayı araşör- malan için İstanbul'a gönder- dim. Onlar, İmit'in ailesi ile Ümit'in arkadaşı Nur Hanım'la göriiştüler. Ailesi Ümit'in adres ve telefon defterlerinûı de bulun- duğu bazı eşyaiann evden kay- bolduğunu söylemişler. Biz daha sonra Ümit'in polislerce Çatlı'ya teslim edildiğini duyduk. Çath, Ümit'i Sami Hoştan'a ait çiftlik evinde sorgulamış." Tank Ümit'in kaçmlmasının ardından 7 martta Ağar'ı aradı- ğını kaydeden Eymür, olayla il- gıli iddialan kendisine söyledi- ğini kaydetti. Eymür, "Şaşırma- dı. Bu olayla meşgul olacağını söyledi. Bir de 'Bizim tosunlar bızden habersiz bir şey yapmaz- Mehmet Eymür. Abdullah Çatlı bakan gibi dolaşıyordu. Hanefi Avcı - Duruşmada da suçlamalannı sürdürdü. Çatlı'nın kayınbiraderi Öz ile Bucak'm şoförü Kızılkaya serbest bırakıldı Susurluk davasında 2 tahliye daha İstanbul Haber Servisi - "Cürüm işlemek için çete oluşturmak" suçundan haklannda dava açılan ve aralannda eski Özel Harekât Dairesi Başkanvekili İbranim Şahin ile özel timcilerin de bulunduğu 11 sanığın yargılanmasına devam edıldi. Duruşmada Abdullah Çatlı'nın kayr ınbiraderi, yeşil pasaportlu uyuşturucu kaçakçısı Yaşar Öz ile DYP Urfa Mılletvekili Sedat Bucakın şoförü Abdülgani Kızılkaya tahliye edildi. Mahkeme Başkanı Sedat' Karagül, özel harekâtçı polisler Şahin, Bandırmanoğlu ve Akça'nın da tahliyesini isteyerek karara muhalefet etti. Daha önceki iki tahliye ile birlikte Susurluk davasından tutuklu bulunanlann sayısı altıya düştü. İstanbul 6 No'lu DGM'de görülen davanın dün yapılan ikinci oturumuna Ibrahim Şahin. Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz, Abdülgani Kızılkaya, Zıya Bandırmalıoğlu, Ayhan .AJcça ve Yaşar Öz ile tutuksuz yargıtanan Korkut Eken katıldı. Bu davada tutuksuz olan Mustafa Altınok ile Enver Ulu ise duruşmaya katılmadı. Oturumda ilk olarak Susurluk davasının kilit isimlerinden tutuksuz sanık, emekli yarbay Korkut Eken'in sorgusu yapıldı. Mahkeme daha sonra öldürülen MtT muhbiri Tank Ümit'in amcası Cemalettin Ümit, eski MtT Kontr-Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür ve eski Emniyet tstıhbarat Daıresi Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı'yı tanık sıfatıyla dinledı. Duruşmaya kısa bir süre ara veren mahkeme heyeti. daha sonra karannı açıkladı. Mahkeme heyeti, sanıklardan Yaşar Öz ile Abdülgani Kızılkaya'nın tahliye edildiğini açıkladı. Mahkeme Başkanı Sedat Karagül ise sanıklardan tbrahım Şahin. Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça'nın tahliyesini isteyerek karara muhalefet şerhi koydu. Öz ve Kızılkaya'nın tahliyesiyle birlikte Susurluk davasından tutuklu bulunanlann sayısı 5'e düştü. Mahkeme heyeti, Ömer Liitfii Topal dava dosyasının Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nden istenmesinı, Astubay Ahmet Alüntaş'ın talimatla ifadesının alınmasını kararlaştırdı. Kema) Yazıcıoğlu, Hakkı Yaman, Ayşar Kaderoğlu. Hande Birinci. Ömer Lütfü Topal'ın resmı ve gayriresmi eşlen ile avukatı Ekrem Marakoğlu'nun ifadelennin alınması için istanbul DGM Başsavcılığı'na yazı yazılmasını kararlaştıran heyet, duruşmayı 12 eylüle erteledi. DYP liderinin çankaya ve orduya öfkesi dinmiyor Çiller: TSK tarüşmalı durumda HÜLYA KARABAĞLI MZILCAHAMAM- Başbakanlık koltuğunu kaybetmesinm ardmdan Cumhurbaşkanı Sûley- man Demirel ile orduya karşı ağır eleştirilerde bulunan DYP Genel Başkanı Tansu Çilkr. komutanlan doğrudan hedef aldı. *Bu miBet, Tûrk Silahh Kuvvçtle- ri'ni (TSK) asker olarak görmek ister. Siyaset- çi olarak değiL TSK tartışmaiı duruma gelir" diyen Çiller, Demirel'den, "yüksekrakımhte- pedeld görfimneyen güç" olarak söz etti. DYP milletvekilleri. Demirel'e ağır suçlamalarda bulundular. Çiller, il başkanlan ve milletvekillerini top- ladığı Kızılcahamam'daki muhalefet kampın- da hükümete yüklenirken TSK ve Demirel'e savaş açtı, Hükümete destek veren görünme- yen güçler bulunduğunu söyleyen Çiller, "Gö- rflnnıeyen bölümü ise tekelci sermav«, kartel- ci basın, yüksek rakınılı tepclcrdir. Bunu ben soylemiyorum. Onlar meydanlarda söylüyor- lar" dedi. Çiller. Genelkurmay bünyesinde irticai fâ- aliyetleri araştırmakla yükümlü kılınan Batı Çalışma Grubu'nun, sokaktaki yurttaştan va- lilere kadar herkesi fişlediğini sa\"unarak "T- SK'nin içinde,çıkıp birgrup kendine Bab Gru- bu diyecek. Bunun deviete ne faydası olacak? Bundan dolayı istesek de istemesek de TSK tarbşmab duruma gelir" dedi. TSK'nin yıpranmasına karşı olduğunu. ger- ginlik yaratılmasını istemediğini kaydeden Çiller. "Kavga efmedik. onun bedelini ödedik. Bu miBet TSK"vi asker olarak görmek ister. Si- yasetçi olarak değil" dedi. DYP'nin durum değerlendirme kampına, bir bölümü mazeretli olmak üzere 20 millet- vekili katılmadı. Çiller'e yakın milletvekille- ri, Demirel'in "Ağzmu açarsam gürüml ko- par" sözlerine tepki yağdırdılar. Afyon Mil- îetvekili İsmetAtüla, "Acsın ağzını. konuşsun. Bid ANAPTaTurgut Özal'la Mesut Yılmaz'la nive kavga ettirdi? Konuşsun.Türkiye duysun. Emri Hakk vaki olmadan konuşsun" dedi. Sinop 11 Başkanı Ayhan Ayyıldız'ın, "Sayın DemireL genel başkanlığı döncminde milletve- kili listelerini ahbap çav uş ilişkisiv le hazırladı. Her şeyi kendisi için fetedi" sözlerı üzerine İs- met Attila, oturduğu yerden, "Eli uzundur. Her şeyi yapar" diye seslendi. Aksaray Milletvekili Nevzat Kösede "Ma- rifet mevdanlardaninmemek,ağzınıaçmamak değikiir. Yüreği yeten, ağzını açar meydanlara iner'" diye konuştu. Çiller, akşam da basmla 5 dakika sohbet et- ti. Cumhurbaşkanlığı makamının siyaset dı- şında tutulması gerektiğini vurgulayan Çiller. bir gazetecinin, Demirel'in "ağzunı açarsam gümbûrtü kopar" sözlerini anımsatması üze- rine "Kim neyi söyleyecekse yanna saklama- s«n. Her şeyi bugüıiden söylesin" dedi. tktidar- lan döneminde imam-hatip okullannın orta kısmınınkapatılacağına ilişkın görüşünden de çark eden Çiller. u biz imam-han'plerin kapa- blmasından yana değUız. Cumhuriyet okuîla- nnda eğer yaniışvarsa bunlardüzeitMmelkUr.'' dedi. Genelkurmay Askeri Savcılığı'ncayürü- tülen CIA soruşturmasıyla ilgili bir soruya da Çiller. "O iddialan mahkeme mahkemedolaş- uranlara yazık obun diyorum" görüşünü dile getirdi. Eroin kaçakçılığı iddialannın da asıl- sız çıktığını savunan Çiller,U O sahte evrakın Türkive"den mi gönderildiği konusunda Al- manya'daaraştuTnayapdıyor" dedi. DYP, Kı- zılcıhamam'daki kampında, restoranda içki yasağı koydu. lar' dedi. Sonra İbrahim Şahin'i aradım. O da olayla meşgul ola- cağını belirtti. Ancak Çath o ta- rihlerde kontrolden çıkmıştL, azıtmıştı. Ona pek kimsenin laf geçirebileceğini zannetmiyıorum. Çiinkü Çath, beni bile görev den aldıracağı şeklinde bana haber- lergönderiyordu" diye konuştu. Çatlı'nın dosyasını çok iyi bil- diğini. lüks otellerde kaldığını, korumalarla bakan gibi ortalar- da dolaştığını vurgulayan Ey- mür, Çatlı'nın Isviçre'de tutuk- landığını bildiğini ifade etti. Ey- mür, Çatlı'nın Ankara'da 7 TtP'linin öldürülmesi olayına adının kanştığını da bildiğini söyledi. Mahkeme Başkanı Se- dat Karagül, Eymür'e "Peki Çattı'nın aranan bir adam oldu- ğunu neden söylemediniz?" so- rusunu sordu. Bunlan emniyete söyleyecek konumu olmadığını vurgulayan Eymür. "Aranan bir kişinin Emniyet taranndan ne- den kullanıldığını ben de anla- mıyordum. Devletin menfaatleri ağır basıyorsa bazı suçlar gözar- dı edilebilir" dedi. Eymür. şöyle konuştu: "ÇatiTyı MİT çalıştirdıysa bu da yanhştır. Bence kimin kimi kullandığı önemli. Biz devletiz, bizim kullanmamız önemli. İn- sanlan biz kullanmalıyız. Çat- lı'nın etrafında uyuşturucu ve kumaria uğraşan kişiler vardt" Savcı Gürses'in. Tank Ümit ile Korkut Eken arasındaki iliş- kiyi sorması üzerine Eymür, Ümit'in emniyerte uyuşturucu ve terörle mücadele konusunda çalıştığını. ancak daha sonra MlT'e döndüğünde Eken'le ara- sının açıldığını belirtti. Ümit'in inatçı. kontrolü zor, dikbaşlı bi- ri olduğunu ifade eden Eymür. "Korkut Ümit'e kızguımıs. Bu- nu da çevresindeki insanlara söv - lemiş. Tank da aynı şevi yapmış. Yalnız Yaşar Öz, Ümit'e "Sana kötülük yapmayı düşünüyorlar' demiş" diye konuştu. Eymür. mahkeme heyetinin "•Çatlfnın çevresinde kimlerv-ar- dı?" sorusu üzerine. "Abdurra- him Buğday. Haluk Kırci veem- niyetten insanlar vardı. Ancak o tarihlerde Çatlı ile İbrahim Şa- hin'in arasmm kötü olduğunu duydum" diye konuştu. 'Astsubay Altıntaş baskı gördü' Duruşmada daha sonra dinle- nen Tank Ümit'in amcası Cema- lettin Ümit, Astubay Ahmet Al- tıntaş'ın Ümit olayıyla ilgili önemli bilgilere ulaştığını, an- cak birilerinin Altıntaş'a baskı yaptığını belirtti. Astubay'ın Ümit olayını çözmek üzereyken aniden Diyarbakır'a tayin edildi- ğini vurgulayan Cemalettin Umit. kendisini aradığımda. "Abi bu işin üzerine gitme. Be- nim iki çocuğum var. Mağdur olurum" şeklinde konuştuğunu anlattı. Tank Ümit'in son za- manlarda emniyet içinde uyuştu- rucu işleriyle uğraşan kişilere tepki duyduğunu ve bu kişilerin ısimlerini açıklayacağı şeklinde tehditler savurduğunu söyleyen Ümit. "O, çok yakınındakilere güvendL O yüzden başma bunlar geldi" dedı". Eski Emniyet tstihbarat Da- iresi Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı, Ibrahim Şahin. Korkut Eken ile bazı polislerin yasadışı işler yaptığı yönünde duyumlar aldığını bildirdi. Hanefi Avcı. "Bunlar, terör için çahşırken da- ha sonra kirli işlere bulaştılar. Hangilerinin ne rol aldığını ise bihniyonım" dedı. Polislerin tbrahim Şahin'in. sivillerin de Korkut Eken'in et- rafında toplanarak yasadışı fa- aliyetlere girdiğini savunan Av- cı. "AsUgörevlerinisürdürürken birtakım yasadışı faaliyetlere gi- rildiğini gözlemledim. Kimin ol- duğunu söy leyemem, ama yasa- dışı faaliyetlere girikliğini tahmin ediyonım. Susurluk'tanöncede bana > üzlerce istihbarat geliyor- du. Bir kanrya varamamıştım. A- ma Susurluk kazasından sonra elde edilen belgeler sonucu bu ka- nıya vardım" diye konuştu. Av- cı, ifadesinde Çath'yı tanımadı- ğını Doğu Perinçek'in basın top- lantısmdaki açıklamalanndan bildiğini ileri sürdü. Bunun üze- nne Mahkeme Başkanı "Sen na- sıl istihbaratçısm?" diye Avcı'ya tepki gösterdi. Tanık ifadeleri karşısında bir diyeceği olup olmadığı sonılan tutuklu özel timci Ercan Ersoy ise Avcı'nın ifadesine ağlayarak tepki gösterdi. Ersoy, "Şimdion- lar tanık, bizse sanık. Biz işe, hep birlikte PKK'ye karşı mücadele için başladık. Şimdi birbirimizle mücadele ediyoruz. Bazılanna bayrağa sanlıp gitmek, bazılan- na ise hapiste yarmak düşüyor. Biz hapiste yatanz" dedi. POLİTtKA GÜINLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kelepçe Işık Yurtçu'nun elleri kelepçeli... Ben bu tür fotoğrafları çok gördüm gazete say- falarında... 1981 yılı Temmuz ayında benim de ellerime ke- lepçe vurulmuştu Nariıdere Askeri Tutukevi'nden izmir DGM'ye getirilirken... Tam 22 kişiydik. Aramızda doktor, mühendis, öğretmen, sendikacılar vardı... DGM'de duruşma sıramızı beklerken birkaç ga- zeteci bizleri uzaktan izliyordu. Sadece genç bir arkadaş yanaşıp sormuştu: "Bir ihtiyacın varmı abi?" 12 Eylül dönemiydı. Cuntacı Kenan Evren ve arkadaşları tüm siyasi partileri kapatmış, sendika- lann çalışmalannı askıya almıştı. Ülkemizde tam biraydın kıyımı başlamıştı... Işık'ın elleri kelepçeli fotoğrafına bakınca 16 yıl öncesini düşündüm... Babası Çoban Yurtçu'yu Adana'da Cumhuri- yet temsilciliğı yaptığı yıllardan tanırdım. Işık'la da sanınm 1970'li yılların başında Ankara'da tanış- mıştık... Elleri kelepçeli bir gazeteci... Acaba suçu ne? Sorumlu yazıişleri müdürü olmak... Yani, başkalannın yazılannı yayımlamaktan so- rumlu olmak. Başkaları muhabir, yazar. hatta okur bile olabilir. Eğer yazıda ya da haberde suç öğesı bulunmuşsa, yazıişleri müdürü ceza alır. Bu ceza kimi zaman paraya çevrilir, kimi zaman da Terör- le Mücadele Yasası kapsamına girer. Işte o zaman kurtuluş yoktur... Işık'ın fotoğrafına bakıyorum, sakallan bembe- yaz olmuş ve ona çok yakışmış... Orhan Erinç, Işık'ın beyaz sakallarına bakıp espriyi patlattı: "Işık'a hapıshane yaramış..." Elleri kelepçeli Işıkgülümsüyor... Bir başka fotoğrafta yanında avukat Fikret ll- kiz ile Türkiye Gazetecıler Cemıyeti Başkanı Na- il Güreli bulunuyor... Fikret ilkiz hem benim hem de Işık'ın avukatı... llkiz ara sıra bana takılır: "Seni bir cezaevine attırsam da rahat etsem..." Fikret, bugüne dek bu isteğini gerçekleştireme- di ve benden kurtulamadı... Aleyhime açılmış yaklaşık 100 dava bulunuyor... Bu davalar İstanbul, Ankara, İzmir ve Dıyarba- kır'dasürüyor... 100 davanın hemen hemen tümü tarikat şeyhleri ve şıhları tarafından açılmış... Suçumuzu merakedenlereduyurulur: 'Laikde- mokratik Cumhuriyetiyıkmak isteyen şeriatçı güç- lerin çalışmalannı anlatmak...' Sonuç ne oluyor acaba? Onu da açıklayalım: 'Kimi davalan kaybediyo- nız, kimilerini kazanıyonjz...' Bazı Cumhuriyet Savcıları 'şeriatçı' kelimesinı hakaret anlamında kullandığımız gerekçesiyle hakkımızda mahkûmiyet bile isteyebiliyorlar... • • • Işık Yurtçu'nun fotoğrafına bakıyorurrr uzun uzun... .. „, ,,ö Işık bir kalp hastası aynı zamanda... *" w * 4 •*; Birden 1971'leregidiyorum... . r * llhan Selçuk un Ziverbey Köşkü'ne götürülü- şünü anımsayınca, kendisine soruyorum: "Ağabey size vurulan kelepçenin cinsi neydi?" llhan Selçuk bir kahkaha atıp yanıt verıyor: "Yahu kelepçenin cınsinin lafı mı olur, kelepçe ne ki?" llhan Selçuk, işkence günlerini 'Ziverbey Köş- kü' kitabında şöyle anlatır: "Yatağımın başucuna bırkurşun kalemle, kâğıt- lar bırakılmıştı. Kâğıtların üzerinde sorular vardı. Bu sorulara ellerimi ayaklanmı zinciheyenlerin is- tediği biçimde yanıtlar vermek gerekiyordu. Bu ne biçim sorgu demeyin... O biçim sorguydu işte... Böyle bir ülkede işkencenin edebiyatını yap- mak hoş görülmez. Hele işkenceden ölenlerın mezar taşlannın çoğaldığı bir ülkede, bir süre ön- ce işkenceden geçmiş biryazann basından geç- miş işkenceleri uzun uzadıya anlatması bana ters geliyor. İşkence öylesine yaygın, güncel, somutki, anı yazmak ne demek? Bu düşüncelehe uzun süre Ziverbey Köşkü 'nde bana yapılan ışkencelerden söz açmadım; ama bütün Türkiye'de yurttaşlanma yapılan ışkence- lerden gazetedeki köşemde çok söz açtım. Tür- kiye'nin üstüne karanlık birgölge düşüren bu iğ- renç yöntem, ulusal onurumuzun kundaklanma- sıanlamını taşıyor, elbirliği ederek işkenceleri dur- durmak gerekiyor." Cumhuriyet'te bileklerine kelepçe vurulmuş, iş- kenceden geçmiş, hapis yatmış kaç yazar ve mu- habir vardır acaba? Benim bildiğim 20 kişi var... Yani bizler 'kelepçe', 'işkence' ve zindan' ko- nusunda oldukça deneyimliyiz... Işık bir düşünce suçlusu ama elleri kelepçeli... Işık Yurtçu yakında özgürlüğüne kavuşacak... Ama 'içen'de' yüzlerce düşünce suçlusu bulu- nuyor... Genç gazetecıler A. Kadir Konuksever ile Ah- met Sümbül 1.5 aydır Diyarbakır E Tipi Ceza- evi'nde tutuklu... Bu arkadaşlanmıza niçin sahip çıkmıyoruz? In- san Haklan Vakfı, Insan Hakları Derneği. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti niye suskun? • • • İstanbul Emniyet Müdürü Ramazan Er, başa- rılı bir bürokrattır. Diyarbakır'da görev yaptığı yıl- larda 'Hizbullah' adlı yasadışı şeriatçı örgütü or- taya çıkaran kişidir. Istanbul'da ise özellikle yasa- dışı örgütlere aman vermemiştir. Böyle başarılı bir emniyet müdürünün görev- den alınmasının düşünülmesı niye? Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR İLAN T.C. İSTANBUL 1. SIJLH HUKUK HÂKLMLİĞİ'NDEN 1997/248 Vası T. Yaşhlığı sebebiyle kendısının vesayet altına alınma- sını isteyen Lamıa Güzin Kamacf ya birlikte sorumlu olmak üzere Mehmet Şua Kamacı, Hatice Şule Kama- cı (Baruçuoğlu), Fatma Betüi Kamacı (Köseoğlu) ve Emıne Şeyda Kamacı'nın vası tayınine karar verilmış- tir. llan olunur. 8.7.1997 Basın: 32757
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle