Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 TEMMUZ 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
İstanbul DGM'de görülen Susurluk davasında çarpıcı itiraflar... Korkut Eken açıkladı
w
Talimatsız iş yapmacbm'İstanbul Haber Servisi - Su-
surluk duruşmasında tanıklığı-
na başvurulan eski MÎT Kontr-
Terör Daıre Başkanı Mehmet
Eyiniir ifadesinde. "Devletin
menfaatleri söz konusu olduğun-
da ban suçlar görmezlikten geli-
nebilir" diyerek suç işleyen ki-
şilerin devlet tarafından kulla-
nıldığını itiraf etti. Davanın tu-
tuksuz sanıklanndan MlT gö-
revlisı Yarbay Korkut Eken, ül-
kücü Abdullah Çatiı"y ı hem ger-
çek kimliğiyle hem de Mehmet
Özbayolarak tanıdığını açıkladı.
Yaptıklan her şeyin talimatla
gerçekleştiğini vurgulayan
Eken, Çatlı ile 1988 yılmda MÎT
Istihbarat Daire Başkanı \asıta-
sıyla tanıştığını söyledi. ancak
bu kişinin kim olduğu konusun-
da açıklama yapmadı. Görevin-
den alınan eski Emniyet Istihba-
rat Başkan Yardımcısı Hanefl
Avcı. polislerin Ibrahim Şa-
hin'in. siv illerin de Korkut
Eken' in etrafında toplanarak ya-
sadışı faaliyetlere girdiğini göz-
lemlediğini kaydetti. Mahkeme-
de tanık olarak dinlenen. öldürü-
.len MtT muhbiri Tank Ümit'in
Jandaima Genel
Komutanhğı
'Küçük
hakkmda
delüyok'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Jandarma Genel
Komutanhğı. eski Emniyet
Genel Müdürlüğü Istihbarat
Daıresi Başkan Yardımcısı
Hanefi Ava'nın Giresun Jan-
darma Bölge Komutanı Tuğ-
general VeÜ Küçük'e yönelt-
tiğı ıddialarla ilgıli soruşfur-
ma yapılmadığı yolundaki
haberlenn gerçekleri yansıt-
madığını bildirdı. Jandarma
Genel Komutanhğı"nın açık-
lamasında, Utanbul Devlet
-Güvenlik Mahkemesı Baş-
savcısı ErdalGökçen'in Ge-
nelkurmay Başkanlığı'na
gönderdiği yazıda yer alan
Küçük ile ülkücü katliam sa-
nığı Abdullah Çath arasın-
daki telefon görüşmelenne
degınilmemesi dikkat çekti.
Jandarma Genel Komu-
tanhğı Genel Sekreterli-
ği'nden dün yapılan açıkla-
mada. Avcı'run basına da
yansıyan iddialanna karşın
Tuğgeneral Küçük hakkmda
soruşturma yapılmadığı yo-
lundaki haberlerin gerçekle-
ri yansıtmadığı savunuldu.
Avcı'nın açıklamalan üzen-
ne, jandarma bünyesinde
Küçük hakkında soruşturma
yürütmek için heyet kurul-
duğu kaydedilen açıklama-
da, özetle şöyle devam edil-
di:
"Avcı'nın ifadeleri, gereği
yapılmak üzere Genelkur-
ma> Başkanlığı'na gönderü-
miştir. Genelkurmay Baş-
kanlığı'nın emri doğrultu-
sunda. Avcı
1
nın iddialan
hakkında Jandarma Genel
Komutanlığı tarafından ye-
niden bir tahkikat yapünl-
nuşnr. İddialann 'Duydum.
zannediyorum, bunu herkes
bilır' gibi hukuken geçerlili-
ği bulunmayan beyanlara is-
tinatettiği ve mesnetsiz oldu-
ğu sonuç ve kanaatine vard-
mıştır. Bu kanaat Genelkur-
may Başkanlığı'na sunul-
muştur."
Jandarma Genel Komu-
îtanlıgı tarafından yapılan
Jaçıklamada, Tuğgeneral Ve-
li Küçük ile ülkücü katliam
sanığı Abdullah Çatlı arasın-
da geçen telefon görüşmele-
ri kayıtlanndan söz edilme-
mesi dikkat çekti. tstanbul
Devlet Güvenlik Mahkeme-
si Cumhuriyet Başsavcısı
Erdal Gökçen. 24 Şubat
1997 tarihınde Genelkurmay
Başkanlığı'na Avcfnın ifa-
delerinin yanı sıra Çatlı ile
Küçük arasındakı telefon
-görüşmelerınin tespit tuta-
naklannı da göndermişti.
,Türk Telekom'dan çıkanlan
.tutanaklara göre. Nevzat
Amasyalı adına kayıtlı bulu-
nan ve Abdullah Çatlı tara-
.fından kullanılan 0532 313
,80 95 numaralı cep telefo-
nundan Tuğgeneral Kü-
çük'ün toplam dört kez aran-
dığı belirlenmişti. Tutanak-
jlaragöre, Çatlfnın Küçük'ü
15 Temmuz 1996'da Kocaeli
.11 Jandarma Alay Komutan-
hğı'nda görevliyken üç kez,
23 Eylül 1996'da Giresun'da
görev liyken de bir kez aradı-
ğı tespit edilmişti.
• Tanık olarak dinlenen eski MİT Kontr-Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür, devlet için bazı suçlann
görmezlikten gelinebileceğini savunarak "Biz devletiz, insanlan biz kullanmalıyız, insanlar bizi değil"
dedi. Tutuksuz olarak yargılanan Korkut Eken ise "emirsiz, talimatsız hiçbir şey yapmadığını"
söyleyerek daha üst makamlann sorumluluğuna dikkat çekti.
amcası Cemalettin Ümit de. cı-
nayeti araştıran Astsubay Ahmet
Arantaş'ın bazı bilgilere ulaştı-
ğını, ancak baskı yapıldığı için
bu bilgileri derinleştiremediği
yönündela savını tekrarladı.
Susurluk davasının tutuksuz
sanıklanndan MlT görevlisi
emekli Yarbay Korkut Eken ifa-
desinde, Hanefi Avcı'nın kendi-
sı ile ılgili iddialannın asılsız ol-
duğunu söyledi. Eken 'emirsiz,
talimatsız hiçbir şey yapmadığı-
nı' vurguladı. Cmit'in hem
MtT'le hem de emniyetle çalış-
tığını belirten Eken. Mehmet
Eymür'ün. Ümit'in emniyetle
çalışmasını istememesi üzerine
kendisine kınldığını ifade etti.
Çath'yı hem gerçek kimliğiyle
hem de Mehmet Ozbay olarak
tanıdığını belirten Korkut Eken,
1988 yılında MlT Daire Başka-
nı tarafından Çatlı ile tanıştırıl-
dığını kaydettı. Eken, bu görev-
linin kimlıği konusunda açıkla-
ma yapmadı. Mahkeme Başka-
nı Sedat Karagül'ün. "Siz Çat-
lı'nın arandığını bilmiyor muy-
dunuz?" sorusuna Eken, "Avru-
pa'da arandığını basından öğ-
rendim. Türkiye'de suç işlediği-
ni o zaman bilmiyordum. İki is-
mi olması dikkatimi çekmedi. İs-
tihbaratçılar iki isim kullanır"
yanıtını verdi. Eken'in ifadesin-
de Çatlı'nın Mehmet Ağar'ı ta-
nıdığını zannetmediğini söyle-
mesı dikkat çekti.
'Bazı suçlar
görmezlikten gelinebilir'
Susurluk davasında tanık sı-
fatıyla ifade veren eski MlT
Kontr-Terör Daire Başkanı
Mehmet Eymür. "Devletin men-
faatleri söz konusu olduğu nda
bazı suçlar görmezlikten geline-
bilir. Ben çalışmadım, ama Çat-
lı yurtdısındaki bazı faaliyetler-
de MİT tarafından kullanılnuş
olabilir" dedi. Eymür, Çath'yı
hiç görmemekle birlıkte gıya-
bında çok iyı tanıdığmı. eylem-
lerini. arandığını bildiğini ve bu
konuyu gazetemiz yazan Uğur
Mumcu ile konuştuğunu belirt-
ti.
MtT elemanı Tank Omit'le
1987 yılından beri birlikte calış-
tıklannı belirten Eymür. Ümit'in
Çatlı tarafından Sami Hoştan'a
ait çiftlik evinde sorgulandığını
duyduğunu kaydetti. Ümit'le ka-
çınlmadan iki gün önce, 28 Şu-
bat 1995 tarihinde telefonda gö-
rüştüğünü belirten Eymür.
Ümit'in "Evimde iki polis var.
Benimle Cahıt Kocakaya isimli
şahsa yönelik istihbarat çalışma-
sı yapmak istiyorlar*'dedığinı
anlattı. Eymür, Ümit'e bu işe
girmemesini söylediğini belirt-
tı. Ümit'in 2 Mart 1995'te kay-
bolduğunu anımsatan Eymür.
son telefon görüşmelerinde
"Ağar'Ia aramdaki buzlan erit-
tim" dediğini de kaydetti. Ey-
mür şunlan söyledi:
"5 martta ailesiyk" göriiştüm.
MİT'ten 2-3 kişiyi, olayı araşör-
malan için İstanbul'a gönder-
dim. Onlar, İmit'in ailesi ile
Ümit'in arkadaşı Nur Hanım'la
göriiştüler. Ailesi Ümit'in adres
ve telefon defterlerinûı de bulun-
duğu bazı eşyaiann evden kay-
bolduğunu söylemişler. Biz daha
sonra Ümit'in polislerce Çatlı'ya
teslim edildiğini duyduk. Çath,
Ümit'i Sami Hoştan'a ait çiftlik
evinde sorgulamış."
Tank Ümit'in kaçmlmasının
ardından 7 martta Ağar'ı aradı-
ğını kaydeden Eymür, olayla il-
gıli iddialan kendisine söyledi-
ğini kaydetti. Eymür, "Şaşırma-
dı. Bu olayla meşgul olacağını
söyledi. Bir de 'Bizim tosunlar
bızden habersiz bir şey yapmaz-
Mehmet Eymür. Abdullah Çatlı bakan gibi dolaşıyordu. Hanefi Avcı - Duruşmada da suçlamalannı sürdürdü.
Çatlı'nın kayınbiraderi Öz ile Bucak'm şoförü Kızılkaya serbest bırakıldı
Susurluk davasında 2 tahliye daha
İstanbul Haber Servisi - "Cürüm
işlemek için çete oluşturmak"
suçundan haklannda dava açılan
ve aralannda eski Özel Harekât
Dairesi Başkanvekili İbranim
Şahin ile özel timcilerin de
bulunduğu 11 sanığın
yargılanmasına devam edıldi.
Duruşmada Abdullah Çatlı'nın
kayr
ınbiraderi, yeşil pasaportlu
uyuşturucu kaçakçısı Yaşar Öz
ile DYP Urfa Mılletvekili Sedat
Bucakın şoförü Abdülgani
Kızılkaya tahliye edildi.
Mahkeme Başkanı Sedat'
Karagül, özel harekâtçı polisler
Şahin, Bandırmanoğlu ve
Akça'nın da tahliyesini isteyerek
karara muhalefet etti. Daha
önceki iki tahliye ile birlikte
Susurluk davasından tutuklu
bulunanlann sayısı altıya düştü.
İstanbul 6 No'lu DGM'de
görülen davanın dün yapılan
ikinci oturumuna Ibrahim Şahin.
Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy,
Oğuz Yorulmaz, Abdülgani
Kızılkaya, Zıya Bandırmalıoğlu,
Ayhan .AJcça ve Yaşar Öz ile
tutuksuz yargıtanan Korkut
Eken katıldı. Bu davada tutuksuz
olan Mustafa Altınok ile Enver
Ulu ise duruşmaya katılmadı.
Oturumda ilk olarak Susurluk
davasının kilit isimlerinden
tutuksuz sanık, emekli yarbay
Korkut Eken'in sorgusu yapıldı.
Mahkeme daha sonra öldürülen
MtT muhbiri Tank Ümit'in
amcası Cemalettin Ümit, eski
MtT Kontr-Terör Daire Başkanı
Mehmet Eymür ve eski Emniyet
tstıhbarat Daıresi Başkan
Yardımcısı Hanefi Avcı'yı tanık
sıfatıyla dinledı. Duruşmaya kısa
bir süre ara veren mahkeme
heyeti. daha sonra karannı
açıkladı. Mahkeme heyeti,
sanıklardan Yaşar Öz ile
Abdülgani Kızılkaya'nın tahliye
edildiğini açıkladı. Mahkeme
Başkanı Sedat Karagül ise
sanıklardan tbrahım Şahin. Ziya
Bandırmalıoğlu ile Ayhan
Akça'nın tahliyesini isteyerek
karara muhalefet şerhi koydu.
Öz ve Kızılkaya'nın tahliyesiyle
birlikte Susurluk davasından
tutuklu bulunanlann sayısı 5'e
düştü. Mahkeme heyeti,
Ömer Liitfii Topal dava
dosyasının Beyoğlu 1. Ağır
Ceza Mahkemesi'nden
istenmesinı, Astubay Ahmet
Alüntaş'ın talimatla ifadesının
alınmasını kararlaştırdı. Kema)
Yazıcıoğlu, Hakkı Yaman, Ayşar
Kaderoğlu. Hande Birinci. Ömer
Lütfü Topal'ın resmı ve
gayriresmi eşlen ile avukatı
Ekrem Marakoğlu'nun
ifadelennin alınması için
istanbul DGM Başsavcılığı'na
yazı yazılmasını kararlaştıran
heyet, duruşmayı 12 eylüle
erteledi.
DYP liderinin çankaya ve orduya öfkesi dinmiyor
Çiller: TSK tarüşmalı durumda
HÜLYA KARABAĞLI
MZILCAHAMAM-
Başbakanlık koltuğunu
kaybetmesinm ardmdan
Cumhurbaşkanı Sûley-
man Demirel ile orduya
karşı ağır eleştirilerde
bulunan DYP Genel
Başkanı Tansu Çilkr.
komutanlan doğrudan
hedef aldı. *Bu miBet, Tûrk Silahh Kuvvçtle-
ri'ni (TSK) asker olarak görmek ister. Siyaset-
çi olarak değiL TSK tartışmaiı duruma gelir"
diyen Çiller, Demirel'den, "yüksekrakımhte-
pedeld görfimneyen güç" olarak söz etti. DYP
milletvekilleri. Demirel'e ağır suçlamalarda
bulundular.
Çiller, il başkanlan ve milletvekillerini top-
ladığı Kızılcahamam'daki muhalefet kampın-
da hükümete yüklenirken TSK ve Demirel'e
savaş açtı, Hükümete destek veren görünme-
yen güçler bulunduğunu söyleyen Çiller, "Gö-
rflnnıeyen bölümü ise tekelci sermav«, kartel-
ci basın, yüksek rakınılı tepclcrdir. Bunu ben
soylemiyorum. Onlar meydanlarda söylüyor-
lar" dedi.
Çiller. Genelkurmay bünyesinde irticai fâ-
aliyetleri araştırmakla yükümlü kılınan Batı
Çalışma Grubu'nun, sokaktaki yurttaştan va-
lilere kadar herkesi fişlediğini sa\"unarak "T-
SK'nin içinde,çıkıp birgrup kendine Bab Gru-
bu diyecek. Bunun deviete ne faydası olacak?
Bundan dolayı istesek de istemesek de TSK
tarbşmab duruma gelir" dedi.
TSK'nin yıpranmasına karşı olduğunu. ger-
ginlik yaratılmasını istemediğini kaydeden
Çiller. "Kavga efmedik. onun bedelini ödedik.
Bu miBet TSK"vi asker olarak görmek ister. Si-
yasetçi olarak değil" dedi.
DYP'nin durum değerlendirme kampına,
bir bölümü mazeretli olmak üzere 20 millet-
vekili katılmadı. Çiller'e yakın milletvekille-
ri, Demirel'in "Ağzmu açarsam gürüml ko-
par" sözlerine tepki yağdırdılar. Afyon Mil-
îetvekili İsmetAtüla, "Acsın ağzını. konuşsun.
Bid ANAPTaTurgut Özal'la Mesut Yılmaz'la
nive kavga ettirdi? Konuşsun.Türkiye duysun.
Emri Hakk vaki olmadan konuşsun" dedi.
Sinop 11 Başkanı Ayhan Ayyıldız'ın, "Sayın
DemireL genel başkanlığı döncminde milletve-
kili listelerini ahbap çav uş ilişkisiv le hazırladı.
Her şeyi kendisi için fetedi" sözlerı üzerine İs-
met Attila, oturduğu yerden, "Eli uzundur.
Her şeyi yapar" diye seslendi.
Aksaray Milletvekili Nevzat Kösede "Ma-
rifet mevdanlardaninmemek,ağzınıaçmamak
değikiir. Yüreği yeten, ağzını açar meydanlara
iner'" diye konuştu.
Çiller, akşam da basmla 5 dakika sohbet et-
ti. Cumhurbaşkanlığı makamının siyaset dı-
şında tutulması gerektiğini vurgulayan Çiller.
bir gazetecinin, Demirel'in "ağzunı açarsam
gümbûrtü kopar" sözlerini anımsatması üze-
rine "Kim neyi söyleyecekse yanna saklama-
s«n. Her şeyi bugüıiden söylesin" dedi. tktidar-
lan döneminde imam-hatip okullannın orta
kısmınınkapatılacağına ilişkın görüşünden de
çark eden Çiller. u
biz imam-han'plerin kapa-
blmasından yana değUız. Cumhuriyet okuîla-
nnda eğer yaniışvarsa bunlardüzeitMmelkUr.''
dedi. Genelkurmay Askeri Savcılığı'ncayürü-
tülen CIA soruşturmasıyla ilgili bir soruya da
Çiller. "O iddialan mahkeme mahkemedolaş-
uranlara yazık obun diyorum" görüşünü dile
getirdi. Eroin kaçakçılığı iddialannın da asıl-
sız çıktığını savunan Çiller,U
O sahte evrakın
Türkive"den mi gönderildiği konusunda Al-
manya'daaraştuTnayapdıyor" dedi. DYP, Kı-
zılcıhamam'daki kampında, restoranda içki
yasağı koydu.
lar' dedi. Sonra İbrahim Şahin'i
aradım. O da olayla meşgul ola-
cağını belirtti. Ancak Çath o ta-
rihlerde kontrolden çıkmıştL,
azıtmıştı. Ona pek kimsenin laf
geçirebileceğini zannetmiyıorum.
Çiinkü Çath, beni bile görev den
aldıracağı şeklinde bana haber-
lergönderiyordu" diye konuştu.
Çatlı'nın dosyasını çok iyi bil-
diğini. lüks otellerde kaldığını,
korumalarla bakan gibi ortalar-
da dolaştığını vurgulayan Ey-
mür, Çatlı'nın Isviçre'de tutuk-
landığını bildiğini ifade etti. Ey-
mür, Çatlı'nın Ankara'da 7
TtP'linin öldürülmesi olayına
adının kanştığını da bildiğini
söyledi. Mahkeme Başkanı Se-
dat Karagül, Eymür'e "Peki
Çattı'nın aranan bir adam oldu-
ğunu neden söylemediniz?" so-
rusunu sordu. Bunlan emniyete
söyleyecek konumu olmadığını
vurgulayan Eymür. "Aranan bir
kişinin Emniyet taranndan ne-
den kullanıldığını ben de anla-
mıyordum. Devletin menfaatleri
ağır basıyorsa bazı suçlar gözar-
dı edilebilir" dedi.
Eymür. şöyle konuştu:
"ÇatiTyı MİT çalıştirdıysa bu
da yanhştır. Bence kimin kimi
kullandığı önemli. Biz devletiz,
bizim kullanmamız önemli. İn-
sanlan biz kullanmalıyız. Çat-
lı'nın etrafında uyuşturucu ve
kumaria uğraşan kişiler vardt"
Savcı Gürses'in. Tank Ümit
ile Korkut Eken arasındaki iliş-
kiyi sorması üzerine Eymür,
Ümit'in emniyerte uyuşturucu
ve terörle mücadele konusunda
çalıştığını. ancak daha sonra
MlT'e döndüğünde Eken'le ara-
sının açıldığını belirtti. Ümit'in
inatçı. kontrolü zor, dikbaşlı bi-
ri olduğunu ifade eden Eymür.
"Korkut Ümit'e kızguımıs. Bu-
nu da çevresindeki insanlara söv -
lemiş. Tank da aynı şevi yapmış.
Yalnız Yaşar Öz, Ümit'e "Sana
kötülük yapmayı düşünüyorlar'
demiş" diye konuştu.
Eymür. mahkeme heyetinin
"•Çatlfnın çevresinde kimlerv-ar-
dı?" sorusu üzerine. "Abdurra-
him Buğday. Haluk Kırci veem-
niyetten insanlar vardı. Ancak o
tarihlerde Çatlı ile İbrahim Şa-
hin'in arasmm kötü olduğunu
duydum" diye konuştu.
'Astsubay Altıntaş baskı
gördü'
Duruşmada daha sonra dinle-
nen Tank Ümit'in amcası Cema-
lettin Ümit, Astubay Ahmet Al-
tıntaş'ın Ümit olayıyla ilgili
önemli bilgilere ulaştığını, an-
cak birilerinin Altıntaş'a baskı
yaptığını belirtti. Astubay'ın
Ümit olayını çözmek üzereyken
aniden Diyarbakır'a tayin edildi-
ğini vurgulayan Cemalettin
Umit. kendisini aradığımda.
"Abi bu işin üzerine gitme. Be-
nim iki çocuğum var. Mağdur
olurum" şeklinde konuştuğunu
anlattı. Tank Ümit'in son za-
manlarda emniyet içinde uyuştu-
rucu işleriyle uğraşan kişilere
tepki duyduğunu ve bu kişilerin
ısimlerini açıklayacağı şeklinde
tehditler savurduğunu söyleyen
Ümit. "O, çok yakınındakilere
güvendL O yüzden başma bunlar
geldi" dedı".
Eski Emniyet tstihbarat Da-
iresi Başkan Yardımcısı Hanefi
Avcı, Ibrahim Şahin. Korkut
Eken ile bazı polislerin yasadışı
işler yaptığı yönünde duyumlar
aldığını bildirdi. Hanefi Avcı.
"Bunlar, terör için çahşırken da-
ha sonra kirli işlere bulaştılar.
Hangilerinin ne rol aldığını ise
bihniyonım" dedı.
Polislerin tbrahim Şahin'in.
sivillerin de Korkut Eken'in et-
rafında toplanarak yasadışı fa-
aliyetlere girdiğini savunan Av-
cı. "AsUgörevlerinisürdürürken
birtakım yasadışı faaliyetlere gi-
rildiğini gözlemledim. Kimin ol-
duğunu söy leyemem, ama yasa-
dışı faaliyetlere girikliğini tahmin
ediyonım. Susurluk'tanöncede
bana > üzlerce istihbarat geliyor-
du. Bir kanrya varamamıştım. A-
ma Susurluk kazasından sonra
elde edilen belgeler sonucu bu ka-
nıya vardım" diye konuştu. Av-
cı, ifadesinde Çath'yı tanımadı-
ğını Doğu Perinçek'in basın top-
lantısmdaki açıklamalanndan
bildiğini ileri sürdü. Bunun üze-
nne Mahkeme Başkanı "Sen na-
sıl istihbaratçısm?" diye Avcı'ya
tepki gösterdi.
Tanık ifadeleri karşısında bir
diyeceği olup olmadığı sonılan
tutuklu özel timci Ercan Ersoy
ise Avcı'nın ifadesine ağlayarak
tepki gösterdi. Ersoy, "Şimdion-
lar tanık, bizse sanık. Biz işe, hep
birlikte PKK'ye karşı mücadele
için başladık. Şimdi birbirimizle
mücadele ediyoruz. Bazılanna
bayrağa sanlıp gitmek, bazılan-
na ise hapiste yarmak düşüyor.
Biz hapiste yatanz" dedi.
POLİTtKA GÜINLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Kelepçe
Işık Yurtçu'nun elleri kelepçeli...
Ben bu tür fotoğrafları çok gördüm gazete say-
falarında...
1981 yılı Temmuz ayında benim de ellerime ke-
lepçe vurulmuştu Nariıdere Askeri Tutukevi'nden
izmir DGM'ye getirilirken...
Tam 22 kişiydik. Aramızda doktor, mühendis,
öğretmen, sendikacılar vardı...
DGM'de duruşma sıramızı beklerken birkaç ga-
zeteci bizleri uzaktan izliyordu. Sadece genç bir
arkadaş yanaşıp sormuştu:
"Bir ihtiyacın varmı abi?"
12 Eylül dönemiydı. Cuntacı Kenan Evren ve
arkadaşları tüm siyasi partileri kapatmış, sendika-
lann çalışmalannı askıya almıştı. Ülkemizde tam
biraydın kıyımı başlamıştı...
Işık'ın elleri kelepçeli fotoğrafına bakınca 16 yıl
öncesini düşündüm...
Babası Çoban Yurtçu'yu Adana'da Cumhuri-
yet temsilciliğı yaptığı yıllardan tanırdım. Işık'la da
sanınm 1970'li yılların başında Ankara'da tanış-
mıştık...
Elleri kelepçeli bir gazeteci...
Acaba suçu ne?
Sorumlu yazıişleri müdürü olmak...
Yani, başkalannın yazılannı yayımlamaktan so-
rumlu olmak. Başkaları muhabir, yazar. hatta okur
bile olabilir. Eğer yazıda ya da haberde suç öğesı
bulunmuşsa, yazıişleri müdürü ceza alır. Bu ceza
kimi zaman paraya çevrilir, kimi zaman da Terör-
le Mücadele Yasası kapsamına girer. Işte o zaman
kurtuluş yoktur...
Işık'ın fotoğrafına bakıyorum, sakallan bembe-
yaz olmuş ve ona çok yakışmış...
Orhan Erinç, Işık'ın beyaz sakallarına bakıp
espriyi patlattı:
"Işık'a hapıshane yaramış..."
Elleri kelepçeli Işıkgülümsüyor...
Bir başka fotoğrafta yanında avukat Fikret ll-
kiz ile Türkiye Gazetecıler Cemıyeti Başkanı Na-
il Güreli bulunuyor...
Fikret ilkiz hem benim hem de Işık'ın avukatı...
llkiz ara sıra bana takılır:
"Seni bir cezaevine attırsam da rahat etsem..."
Fikret, bugüne dek bu isteğini gerçekleştireme-
di ve benden kurtulamadı...
Aleyhime açılmış yaklaşık 100 dava bulunuyor...
Bu davalar İstanbul, Ankara, İzmir ve Dıyarba-
kır'dasürüyor... 100 davanın hemen hemen tümü
tarikat şeyhleri ve şıhları tarafından açılmış...
Suçumuzu merakedenlereduyurulur: 'Laikde-
mokratik Cumhuriyetiyıkmak isteyen şeriatçı güç-
lerin çalışmalannı anlatmak...'
Sonuç ne oluyor acaba?
Onu da açıklayalım: 'Kimi davalan kaybediyo-
nız, kimilerini kazanıyonjz...'
Bazı Cumhuriyet Savcıları 'şeriatçı' kelimesinı
hakaret anlamında kullandığımız gerekçesiyle
hakkımızda mahkûmiyet bile isteyebiliyorlar...
• • •
Işık Yurtçu'nun fotoğrafına bakıyorurrr uzun
uzun... .. „, ,,ö
Işık bir kalp hastası aynı zamanda... *"
w
*
4
•*;
Birden 1971'leregidiyorum... .
r
*
llhan Selçuk un Ziverbey Köşkü'ne götürülü-
şünü anımsayınca, kendisine soruyorum:
"Ağabey size vurulan kelepçenin cinsi neydi?"
llhan Selçuk bir kahkaha atıp yanıt verıyor:
"Yahu kelepçenin cınsinin lafı mı olur, kelepçe
ne ki?"
llhan Selçuk, işkence günlerini 'Ziverbey Köş-
kü' kitabında şöyle anlatır:
"Yatağımın başucuna bırkurşun kalemle, kâğıt-
lar bırakılmıştı. Kâğıtların üzerinde sorular vardı.
Bu sorulara ellerimi ayaklanmı zinciheyenlerin is-
tediği biçimde yanıtlar vermek gerekiyordu.
Bu ne biçim sorgu demeyin...
O biçim sorguydu işte...
Böyle bir ülkede işkencenin edebiyatını yap-
mak hoş görülmez. Hele işkenceden ölenlerın
mezar taşlannın çoğaldığı bir ülkede, bir süre ön-
ce işkenceden geçmiş biryazann basından geç-
miş işkenceleri uzun uzadıya anlatması bana ters
geliyor. İşkence öylesine yaygın, güncel, somutki,
anı yazmak ne demek?
Bu düşüncelehe uzun süre Ziverbey Köşkü 'nde
bana yapılan ışkencelerden söz açmadım; ama
bütün Türkiye'de yurttaşlanma yapılan ışkence-
lerden gazetedeki köşemde çok söz açtım. Tür-
kiye'nin üstüne karanlık birgölge düşüren bu iğ-
renç yöntem, ulusal onurumuzun kundaklanma-
sıanlamını taşıyor, elbirliği ederek işkenceleri dur-
durmak gerekiyor."
Cumhuriyet'te bileklerine kelepçe vurulmuş, iş-
kenceden geçmiş, hapis yatmış kaç yazar ve mu-
habir vardır acaba?
Benim bildiğim 20 kişi var...
Yani bizler 'kelepçe', 'işkence' ve zindan' ko-
nusunda oldukça deneyimliyiz...
Işık bir düşünce suçlusu ama elleri kelepçeli...
Işık Yurtçu yakında özgürlüğüne kavuşacak...
Ama 'içen'de' yüzlerce düşünce suçlusu bulu-
nuyor...
Genç gazetecıler A. Kadir Konuksever ile Ah-
met Sümbül 1.5 aydır Diyarbakır E Tipi Ceza-
evi'nde tutuklu...
Bu arkadaşlanmıza niçin sahip çıkmıyoruz? In-
san Haklan Vakfı, Insan Hakları Derneği. Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti niye suskun?
• • •
İstanbul Emniyet Müdürü Ramazan Er, başa-
rılı bir bürokrattır. Diyarbakır'da görev yaptığı yıl-
larda 'Hizbullah' adlı yasadışı şeriatçı örgütü or-
taya çıkaran kişidir. Istanbul'da ise özellikle yasa-
dışı örgütlere aman vermemiştir.
Böyle başarılı bir emniyet müdürünün görev-
den alınmasının düşünülmesı niye?
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR
İLAN
T.C.
İSTANBUL 1. SIJLH HUKUK
HÂKLMLİĞİ'NDEN
1997/248 Vası T.
Yaşhlığı sebebiyle kendısının vesayet altına alınma-
sını isteyen Lamıa Güzin Kamacf ya birlikte sorumlu
olmak üzere Mehmet Şua Kamacı, Hatice Şule Kama-
cı (Baruçuoğlu), Fatma Betüi Kamacı (Köseoğlu) ve
Emıne Şeyda Kamacı'nın vası tayınine karar verilmış-
tir. llan olunur. 8.7.1997
Basın: 32757