Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 1997 ÇARŞAMBA
12 KULTUR
'İngiliz Casus'un yazan Michael Ondaatje'nin yeni kitabı 'Aria di Famiglia' İtalya'da yayımlandı
Bir yazarm içsel yolcuhığuKiiltür Servisi - ltalyan asıllı İngiliz
yönetmen Anthony MingheUa'nın son
filmı "The Engtish Patknt" (İngiliz Has-
ta), geçen mart ayında dokuz dalda Os-
car ödülü alan Michael Ondaatje'nin adı-
nı duyan pek yoktu. Oysa söz konusu
film, Kanadalı yazar Ondaatje'nin aynı
adlı romanından (ülkemizde 'İngiliz Ca-
sus' adıyla yayımlandı) beyazperdeye
uyarlanmıştı.
"İngiliz Hasta"nın gördüğü büyük il-
giye paralel olarak Ondaatje'nin daha
önceki romanlannı yenıden yayımlamak
için sıraya giren editörlerden Garzanti.
yazann "Aria di l-amiglia" adlı kitabını
geçen günlerde okuyucusuyla buluştur-
du. 1982 yılında kaleme aldıgı bu yapıt-
ta 30'lu yaşlannda bir adamın çocuklu-
ğu, o günlerde yaşadığı masalsı kent. ya-
şamında halen yansımalannı taşıdıgı in-
sanlar, sahip olduğu baba figürü ve do-
layısıyla da kendi öz "ben*'iyle yeniden
yüzleşmek için çıktığı keşif yolculuğu-
nu anlatan Ondaatje ile yapılan kısa bir
söyleşi ltalyan Panorama dergisinde ya-
yımlandı.
-"Ariadi Famigtia",Ondaatje'nin ken-
di geçmişi ve kendi belleğinin bir iirünii
mü?
MİCHAEL ONDAATJE - Evet, ken-
di öykümün 'Aria di Famiglia' için bir ha-
reket noktası olduğunu söyleyebilirim.
Kitap gecmışiyle olan yüzleşmesmi he-
nüz tamamlayamamış orta yaşlı bir ada-
mın üzerinde dönüyor v e galiba bu adam
da benim. Yıllar önce çocukluğumun
geçtiği Sri Lanka'ya gittiğimde o günle-
re ait birçok anımm zihnimde hâlâ can-
lıhklannı koruduklannı hissettim; tabii bu
da bana çok tuhafbirheyecan verdi. tçim-
de, daha fazlasını hatırlamak, ailemi ve
dostlanmı yeniden keşfetmek için güçlü
bir arzu duymaya başlamıştım. Işte zaman
M. ichael
Ondaatje, 1982
yılında yazdığı
'Aria di
Famiglia'da 30'lu
yaşlannda bir
adamın çocukluğu,
o günlerde
yaşadığı masalsı
kent, yaşamında
halen
yansımalannı
taşıdıgı insanlar,
sahip olduğu baba
figürü ve
dolayısıyla kendi
öz 'ben'iyle
yeniden
yüzleşmek için
çıktığı keşif
yolculuğunu
anlatıyor.
tünelindeki ilginç yolculuğum da boyle
başladı. Çocukluk anılanmı teker teker
toplayıp bir araya getirdim. Kitapta an-
nemden pek söz etmemiş olmamın nede-
ni ise onun, belleğimin Sri Lanka'yla ıl-
gili olan bölümünde çok fazla yer tutu-
yor olmaması; oysa kı benim asıl anlat-
mak istediğim bu ülkeydi.
- Ama kitaptaki anahtar sözcük 'Sri
Lanka'dan çok 'aıle' gibi görümiyor.
- Tabii ki kitap öncelıkle ailemin uze-
rine kurulu; hatta Sn Lanka'nın o dö-
nemdeki politık ortamına pek fazla de-
ğinmediğım için beni eleştirenler bile ol-
du. Bunu yapmak çok zor da bir ış değil-
di zaten; ama benim tek istediğim belkı
de kısa bir süre sonra yaşamın dogal akı-
şı içindeyıtip gidecek olan ailemi son bir
kez de olsa bir araya getirmektı.
-Sri LankahlarOndaatje'yi kendilerin-
den biri olarak görüyorlar. Oysa siz her
firsatta kendinizi Kanadalı bir vazar ola-
rak tanımlıyorsunu/.. Rimliğini/de bir çe-
şit ikilem yaşadığınızı söylemek mümkün
mü?
- Evet mümkün; ama bana öyle geli-
yor ki bu daha çok aıt olduğum kuşagın
bir özelliği. Polonya'da doğan birçok ar-
kadaşım Toronto'da. Sri Lankalı bazı ta-
nıdıklanmsa lngiltere'de yaşıyorlar. Ga-
liba bu dogal bir şizofreni. Sri Lanka'da
kalmış olsaydım bugün başka bir adam
olurdum. Ben Kanada'da yazar oldum. Ki-
şiliğimin ve bilıncimin ilk canlanmaya baş-
ladıgı yer olduğu için de zaman zaman
Sri Lanka'da bulunmak bana keyif veri-
yor.
- Şu an İtaha'da yaşamakta olan Filis-
tinli bilim adamı Edward Said bu ikiliği
"katışıklık" olarak niteliyor. Sizce de bu
"post-koloniyal" tanımından daha iyi
değü mi?
- Ben de 'postkokuıiyaT kelimesini pek
sevmiyorum; içerisinde çok fazla ideolo-
ji banndınyor bence. Hem bugün dünya
üzerinde yaşayan herkesin az da olsa 'ka-
üşık' ya da 'metez' olduğuna inanıyorum.
Hatta İngiliz Hasta'nın sahip olduğu ulus-
lararası kimligın de bu kozmopolıt orta-
ma bir gönderme niteliği taşıdığını söy-
leyebilirim. Artık edebiyat için bile 'ka-
öşık' denilebılir bence.
-Pekiyaİtarya'nın "İngiliz Hasta'dan
yansımalan nasıl oldu?
- ItaK a bu romanın çok farklı gelenek-
ler arasındaki kesışim noktası aslında.
Savaş süresince Alman, tngiliz ve Kana-
dalılan buluşturan tek şey bu ülkenin sa-
natıydı. O dönemde kültür ve savaş ttal-
ya'da iç içeydi; bu da benim için önemlı
bir metafor oldu.
- Romanınızda sinemanın, özellikk de
ünlii yönetmen Andrei Tarkovskı' nin et-
kilerini taşıdığıııızı her zaman dile getir-
diniz. Şimdi ise "tngiliz Hasta" beyaz-
perdede.
- Edebiyattan sinemaya uyarlanan bir
filmın. kitabın dramarik yapısına sadık ka-
labilmesi çok zordur; ama Anthony Ming-
hella bunu yapmayı başardı. Daha senar-
yo aşamasında çok iyi bir iş çıkaracağı-
nı anlamıştım. Minghella bu fılme tüm
yüregini verdi.
- Cannes FUm Festivali'nde jüri iiyeli-
ği vaptinız.
- Zor bir deneyimdi; ama bana Paul Aus-
ter, Gong Li, Mike Leigh ve Tim Burton
gibi çok saygı duydugum isimlerle bir
arada olma fırsatı verdi.
- Peki ya bundan sonraki tasanlanmz?
- Boş zamanlanmı seramik yaparak
geçirmek bana keyif veriyor. Bunun ya-
nı sıra da yeni bir roman yazmaya başla-
dığımı söylememe gerek varmı bilmiyo-
Matisse 'in
villası
üzerine otel
kuruluyor
• Ünlü Fransız ressam
Henri Matisse'in fovizm
akımının tohumlannı
attığı 'Villa La
Rocca'nın yıkılmaması
için kampanya başlatıldı
KültürServisi- Ünlü Fran-
sız ressam Matisse'in tartış-
malı sanat akımı fovizm'in
tohumlannı attığı, Korsika
adasındaki The Villa La Roc-
ca'nın yakın bir tarihte yıkı-
hp yerine altı katlı birotel ya-
pılmasına vönelik tepkiler
büyüyor. Gelecek yıl yayım-
lanacak bir Matisse biyogra-
fisinin yazan, İngiliz sanat
tarihçısi Hilary Spurüng. bu
önemli tarihi yapınm yıkı-
mını durdurmak amacıyla
bir kampany a başlattı. Spur-
ling konuya ilişkin görüşle-
rini şöyle anlatıyor- "tki yıl
öncesine dek yalnızca tarihi
bir villa olarak kabul edilen
bu yapıyı.fovizm akımının ilk
tohumlannuı arjldığı yer ol-
duğunu keşfettigim için kur-
tarmaya vönelikçahşmalara
guTştim."
Kuzey Fransa doğumlu
Matisse 1898 yılında evlen-
diği eşi AmeÛe Para>TC ıle
birlikte altı ay süren bir ba-
layı dönemıni La Rocca Vil-
la'sında geçirmişti. Matis-
se'in v illada kaldığı süre icin-
de yaptıgı 50 kadar resmmin
çoğu villa manzaralannı ıçe-
riyor. Fovizm, daha sonra
ünlüressam PaHoPicasso'vu
da kubızm yolundaki ilk
adımlannda etkılemişti.
Nice'deki Matisse Müze-
si'nin yardımcı genel müdü-
rü Christian Arthaud vılla-
nın Matisse'in sanatına kat-
kılan bakımından çokönem-
li olduğunu ancak pek az
kimsenin bunun bilincinde
olduğunu belirtiyor: "Vdla
La Rocca. Matisse'in en ba-
şanlı yapttlanna imzasını at-
tığı yerlerden biridir".
Villayı satm alan ve bu ta-
nhi binayı bir tatil beldesi-
ne dönüştürmeyi tasarlayan
Jean Dominique Malandri
aynı zamanda Diamant
Construction şirketinin de
sahibi. Malandri daha önce-
ki yıllarda da bir dönem Na-
polyon'un annesinin kaldığı
bir 18. yüzyıl malikanesini
bir ticarethane, bir 17. yüz-
yıl ilahiyat fakültesini bir
otopark ve 16. yüzyıl yapı-
mı bir duvan yıkıp yerine
bir otel yapmış.
Malandri "nin bu defa ta-
rihi bir yapı olmasının yanın-
da sanat tarihi açısından da
büyük bir öneme sahip olan
La Rocca Vılla'sının yıkımı
pek çok tepkiye neden olu-
yor. Yerel bir mahkemede
gerçekleşen ilk davayı kay-
betmelerine karşın davanın
daha yüksek bir mahkemeye
devTedileceği belirtiliyor.
Ünlü ressam Fernand Leger'nin geniş kapsamlı bir sergisi, Pompidou Merkezi'nde sergileniyor
Makineleri güzelleştiren ressam
GÖNÜL DÖNMEZr COLIN
PARİS-Paris'ın görkemli Georges Pom-
pidou Kültür Merkezi. ikı yıl sürecek bir
onanm için kapanmadan önce önemli bir
sanatçının, yüzü aşkın yapıtıyla geniş kap-
samlı bir sergi sunuyor sanatseverlere.
1881 yılında Fransa'nın Normandiya
bölgesinde doğan Fernand Leger yaşamı-
nı noktaladığı 1955 yılına dek her iki yüz-
yıldan da bol bol nasibini almıştı. Iki dün-
ya savaşı bir yana, empresyonızmin (ızle-
nimcilik) sonunu. kübızmin doğuşunu,
1920'ler ve 1930'lar Parıs ve New
York'unun bellı başlı sanat olaylannı ya-
şadı. Yapıtlarında yaşadığı dönemlerin
sosyalgerçekleriniyansıtmayaçalıştı. Mı-
manye olan ilgisi dekoratif sanatlar oku-
luna yöneltmişti onu. Paris'in bugün bile
ayakta duran ünlü 'sanatçı kolonisi' La
Ruche'da yaşadı. Delaunay.ChagalLApol-
linairegibi ünlü ressamlar, yazarlar ve di-
ğer sanatçılarla dostluklar kurdu. Cezan-
ne'nin etkisinde Terzi'yi yaptı (1909), res-
sam Henri Rousseau ile tanıştı. Yapıtlan-
nı sergilemey e başladı. 1914 yı1ında aske-
re alınıp 1917'de yaralandı. Yaşamı boyun-
ca kutsal saydığı, kişınin o yiğıt ve aynı
zamanda çilekeş yanını ona gösteren as-
kerlik arkadaşlannın sayısız resmini yap-
tı. Sık ele aldığı ana konulardan biri, gün-
lük çalışma programlannı sürdüren işçi-
lerdi: Yapı iskelesinde çalışan işçilerör-
neğin. Bir başka önemli ana konu. meka-
nık öğeler ve makınelerin güzellığidir. Ör-
neğın "insan bedeni bisiklet parçalan ya
da bir anahtardan fazla bir önem taşunaz
benim için'* demişti bir kez. "tnsan bede-
ninin yainızca plastik yanı ilgilendirir be-
ni,duygusal yanı degil. Bu nedenle 1905*ten
bu yana tüm çalışmalanmda insan betimi
bile bile anlamsızdır." Makineleri kutla-
yan çalışmalannda güncel yaşamı soyut bir
yöntemle bağdaştırabilen sanatçıya özel-
likle borulara olan tutkusundan. yakın
dostlan (ve düşmanlan) Tübist (tüpçü)
adını takmışlardı. Oysa Leger, mekanik
öğenin vanlacak bir sonuç değil, yainız-
ca bir yol olduğuna inanıyordu. "Karşıt
yaşadığımız sokak yaşamını görüntüledi-
ğirrı için çağdaşlarımdan pek farklı oldu-
ğumu da sanmıyorum*' diyordu. İnsan be-
denini parçalamakla başlamıştı Leger.
1914 öncesi büyük boy tablolannda kafa-
tasınm yuvarlak biçıminin bile bundan
kurtulamadığını görüyoruz.
Gezmeyi, serüveni seven Leger, birçok
ülke görmüş, özellikle Iskandinav ülkele-
nnde uzun zaman kalmıştı. Amerika'yı,
hele sanayi kentlerindekı eneıjiyi yakın bul-
muştu kendine. Savaş yıllannı Ne\v York'ta
geçirdi. Yapıtlannda bolca Amerikan mo-
tifleri kullandı. Yale Cniversitesi'nde "mi-
maride renk eylemi" adı altında konfe-
ranslar verdi. Amenka'yı birucundan öbür
ucuna arabayla dolaştı. Breton. ChagalL
Ernst. Mondrian gibi dığer sürgün sanat-
çılarla tanıştı. Duchamp, Calder. Ernst,
Man Ra> ıle birlikte müziğe John Cage'in
de katkıda bulunduğu Sanlık Düşler fılmın-
de çalıştı. Sık mektup yazdığından gen-
ye birçok belge kaldı yaşantısından.
117 resim ve 75 desen sergileniyor Be-
abourg'ta. Çoğumuzun daha önceleri kar-
şılaşrruş olduğu büyük boy ça^şrp^^rn ç<*
r
-
çeveledıği sergınin orta bölümünde: sanat-
çının mektuplan, desen ve heykel çalışma-
lan. sahne tasanmları (örneğin Isveç ba-
lesinin Champs Elysees tiyatrosunda
1923 'te sergilenen "Dünyanın Varadılışı"
yapıtının dekor ve kostümlen Leger'in
imzasını taşır) ve "maldnaçağı*' olarak ta-
nımladığı sinema ile ilgili deneyimleri yer
alıyor.
Amerika'yı ilk gördüğünde, Broad-
vvay'in, o gelen gecenin üstüne garip renk
dalgalan gönderen kocaman neon ışıkla-
n büyülemişti Leger'i. Yapıtlanna ege-
men olan canlı ve çarpıcı renkler bu izle-
nimin bir ürünüdür. Yine Amerika'da, ilk
gittiği halk yüzme havuzu onu çok etki-
lemiş. "Kimin bu baslar? Bu bacaklar? Bu
kollar? AyırabümekolanaksK" demişti. ko-
caman Kara Dalgıçlar tablosu bu duygu-
yu yansıtıyor.
1945 yılında Fransa'ya geri gelen Le-
ger, yine bısikletli adarnlara ve akrobat-
lara döndü. Komünist Parti'ye üye oldu.
Hoşçakal ve New York gibi Amerika ça-
lışmalannı sergiledi.
Georges Pompidou Kültür Merkezi'nde-
ki sergiyi noktalayan tablo, sanatçının son
yapıtı BüyükGeçkTöreni ise Leger'in en
sevdiği motifleri bir araya toplamış: Soy-
tan, dansöz. müzisyen, şaha kalkmış at,
akordeon. balon ve halat.
Serginin modacı Pierre Balmain tarafm-
dan destekJenmesi de aynca ilginç bir nok-
ta. Bir yanda çalışma yaşamını, sıradan ada-
mı kutlayan Fernand Leger, Öbür yanda
1945 yılında. tam savaş ertesi, güzel, lüks.
ince, zarif bir rönesans düşleyerek ilk ko-
leksiyonunu gerçekleştiren Pierre Balma-
in. İki kuşak, iki dünya, oysa iki yetenek-
li yaratıcı, kültürlü, inançlı. tutkulu iki
adam. Birinin yolu gerçeğe doğru, öbürü-
nün imgeleme, düşlere.
(29 eylüle dek sürecek olan sergı. Pa-
ris'ten sonra Madrid ve New York'a gide-
cek.)
7 -19 Tenauz 1997
istanbul Kültür ve Sanat Vakfı
4. Uluslararası İstanbul Caz Festivali programında yer alan
10.7.1997 tarihii "Jan Garbarek" konserinin
gerçekleştirilmesindeki değerli katkılan için
Siemens'e teşekkür eder.
SIEMENS
FestıvBİ Sportsorı Kurumsal Sponsorlar
• OTfAK SİGORTA
Bu ılan Cumhurıy«i GazaMıı'n
katk sıyla yavHilanmıştîr
EEMMİ1J
'"•«•»> 4. ULUSLARARASI
K".MT İSTANBUL
..." CAZ FESTİVALİ
7 -19 Tenmn 1997
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı
4. Uluslararası istanbul Caz Festivali programında yer alan
8.7.1997 tarihli Elvin Jones Dörtlüsü
Konuk Sanatçı: "VVynton Marsalis" konserinin
gerçekleştirilmesindeki değerli katkılan için
Roche MÜStahzarlan San. A.Ş.'ye teşekkür eder.
Festrvst Sponsoru
^OYAKSiGORTA
Kurumsal Sponsortar
[IM V
REMAÜIT
Bu ılan Cumhurıyet GazeteS''r
kalkısryla yayınUnrnıçtif
DEFNE GOLGESİ
TÜRGAY FİŞEKÇİ
PEN
Dünya yazarları arasındaki ilişkileri geliştirmek,
dünyanın her bir köşesindeki yazarlann anlatım öz-
gürlüklerini kazanmaları için çaba göstermek ama-
cıyla kurulan PEN. ingilizcepoef (şair), p/aywngrtf (oyun
yazan), editör (yayımcı), essayist (denemeci) ve no-
velist (romancı) sözcüklerinin ilk harflerini içeren bir
kısaltmadır.
ilk PEN örgütü 1921 'de ingiltere'de kuaılmuştu. Ül-
kemizin ilk PEN'ı ise 1951 'de Istanbul'da kuruldu. ilk
başkanı da Halide Edip Adıvar'dı. 12 Eylül dönemın-
de kapanan PEN 1988'de Bakanlar Kurulu'nun izniy-
le yeniden kuruldu.
Bugün uluslararası yazartarkuruluşu PEN'in attmış
kadar ülkede örgütü vardır.
Uluslararası PEN örgütü önümüzdeki 5-11 ağus-
tostarihleri arasında64. Kongresi'nı iskoçya'nın baş-
kenti Edinburg'da yapacak. Bu toplantı uluslararası
PEN'in yeni başkanının seçilmesi nedeniyle de önem
taşıyor. Bu nedenle bizim PEN merkezine de bugün-
lerde pek çok bıldiri ulaşıyor.
Genel sekreterliğini, ülkemizde de tanınıp sevilen
Paul Auster'in yaptığı ABD PEN'inden gelen bildi-
ride adını ilk kez duydugum Meksikalı şair Homero
Aridjis'in uluslararası başkanlık için desteklenmesı
istenıyor. Bildirinin altına Yves Bonnefoy, Nadine Gor-
dimer, Gunter Grass, Seamus Heaney, Arthur Mil-
ler, Octavio Paz, Susan Sontag gibi unlü yazarlar
da ımza koymuş. Ülkemizde de tanınan Meksikalı ro-
mancı Carlos Fuentes, onun için, "Lınk ve sıcak iç
bakıştyla tarihi veyapınbsalıkucaklayan büyük bir Mek-
sikalı şair" diye yazmış. On iki şıir krtabı, sekiz roma-
nı, ikı oyunu, bir de deneme kitabı varmış. Isviçre ve
Hollanda'da ülkesinin buyükelçisi olarak bulunmuş.
Uluslararası bir çevre gözlem komitesinin de kuru-
cusuymuş.
İngiliz PEN'İ ise yine adını ilk kez duydugum ital-
yan kadın yazar Dacia Maraini'yi uluslararası baş-
kanlık için aday göstermiş. Pek çok ulusal ve ulus-
lararası ödülü olan Maraini'nın dokuz romanı, aynca
da şiirieri, oyunlan, denemeleri, ünlü italyan yönet-
menlerinin fılme çektiğı senaryolan varmış.
Türkiye PEN'ini bu kongrede resmı delege olarak
yönetim kurulunun ıki üyesi Suat Karantay ile Nihal
Yeğinobalı temsil edecek. Şair Tank Günersel ise
Türk PEN'i Genel Kurulu'nda benimsenerek ulusla-
rarası PEN'e de önerilen 21 nisanın Dünya Şiir Gü-
nü olması yolundaki önerisinin kabulü için Kongre'ye
gıdiyor. Türk PEN'ı en son Prag toplantısına katıla-
bilmişti. Sonraki ıki toplantı Avustralya ve Meksıka'da
yapıldığından katılma olanağı bulunamamıştı.
Uluslararası PEN örgütü içindeki en etkin komite-
lerden birisi ise Hapıstekı Yazarlar Komitesi. Bu ko-
mite yeryüzünün her koşesinde yazdıklan nedeniy-
le tutuklanan ve yargılanan düşünce suçlularını izli-
yor. Ne yazık, bu komıtenin zaman zaman yayımlan-
dığı bildirılerde ülkemiz çok geniş bir yer tutmakta.
Üstelik. Suriye, Cezayır, Kore, Vietnam gibi demok-
rası dışı yönetimlere sahip ulkelerle bir arada anılmak
da cabası.
Çeşitli PEN merkezlerinden gelen başka bildiriler
de var: Orneğin Norveç PEN'i. öbür iskandinav ül-
kelerinin PEN'lerinin imzalarını dataşıyan bildirilerin-
de başkanlık için yapılacak seçimde, nispı çoğunluk
sıstemınden vazgeçılerek Fransız Devlet Başkanlığı
" seçirhlerihde öTdugu gibi ikTtürlü seçîm yapılmasını
ve başkanm mutlaka delegelerin yüzde 51'inin oyla-
nnı alarak mutlak çoğunlukla seçilmesini öneriyorlar.
Vietnamlı yazarlar ise aralarındakı sorunlan anla-
tan bildiriler göndermişler.
Gördüğünüz gibi herkesin derdi faklı. Ben bu bil-
dirilere bakınca önce günümüz yazarlarını yeterince
tanıyamadığım için üzüldüm. Ardından hertoplumun
kendine özgu pek çok sorunlan olsa da. böylesine
ıletişim ortamının bulunduğu bir dünyanın artık her-
kesin herkesten sorumlu olduğu ortak bir ev olma-
ya doğru gittiğıni, yeryüzünde yaşayan bütün insan-
lann da bir ailenın uyeleri gibi bırbirlenni ve evlerini
koruyacaklannı düşünüp sevindim.
AB(V Vakfı'nda karma sergi
• Kültür Servisi - Avşe ve Ercümend Kalmık Vakfı
(AEKV), sanat eğıtımı gören lisans ve yüksek lısans
öğrencılen arasında 1993 ten bu yana düzenledıği resım.
desen. özgünbaskı yanşmalannda ödül almış yapıtlar ile
sergilenmeye değer bulunmuş, ancak behrtılen tanhlerde
gen alınmamış yapıtlan "Koleksıyondan Genç
Yetenekler" başlığı altında sergilıyor. Vakıf Müteveli
Heyeti. 1996 öncesi koleksıyona dahıl ettıği ödüllü
yapıtlarla. 1996 sonrası gen alınmayan yapıtlan bağış
karşılığı elden çıkarmaya karar verdi. Bu sergıden elde
edilecek gelır, yine genç sanatçılarla. sanatçı adaylannı
desteklemek \e nıtelıklı sanatsal etkinlıklerdüzenlemek
amacıyla kullanılacak. Geçmış yıllarda AEKV'nın
ödüllendirdığı gençler. isimlenni 1. Uluslararası Ögrencı
Tnenalı ve Yeşilçam'a Bir Bakış gibi sergılerde
duyurmaya başladılar Sergı, 23 ağustosa dek pazar,
pazartesi hariç her gün AEK\' merkezınde izlenebılır.
BUGÜN
• RLiMELİ HİSARIKONSERLERİ kapsamında
Rumeli Hisan'nda saat 21.00'de Nilüfer izlenebilir.
• BOĞAZİÇİ ÜNİVTRSİTESt StNE\U
KULÜBÜ Murat Dikmen Salonu'nda şaat 12.00'de
Yerçekimli Aşklar. saat 17.00'de Aşk Üzerine, saat
19.00'da Sokaktaki Adam ısimli filmler gösteriliyor.
• BEYÖĞLU EMEKSlNEMASI'nda
12.0015.00İ8.30/21.15 saatlerinde Acı Çikolata
isimli film izlenebilir.
• İFSAK'ta saat 19.30'da Doğa Grubu Etkinliği yer
alıvor.
K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K
KÂMİL MASARACI