04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 1997 SALI HABERLER Çetinyalçın ile Oğütman toprağa veriliyor • İstanbul Haber Servisi - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ismet Çetinyalçın bugün Levent Camisi'nde kılınacak öğle namazınm ardından, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruknertin Oğütman da Şişli Camisi'nde kılınacak ögle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı"nda toprağa venlecek. Çetiriyalçın ve Oğütman ıçin fakülte oditoryumunda bugün ortak tören düzenlenecek. Yılmaz'dan genelge • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakanlık Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Başbakan Mesut Yılmaz tarafından yayımlanan genelgeyle kamu kurum ve kuruluşlannda atamalar, ödeme ve ıhaleleri durduran genelgeler ile belediye ve il özel idarelenni bu genelgelerin kapsamı dışında tutan genelge ve yazılann yürürlükten kaldınldığı bildirildi. Ölüm orucunda ölenler anıldı • İstanbul Haber Servisi - Geçen yıl cezae\ lerinde yapılan süresiz açlık grevi \e ölüm orucu eyleminde yaşamını yitiren 12 kişi, dün gece Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi'nde düzenlenen bir etkinlikle anıldı. Emekçi Halk Platformu tarafından düzenlenen ve yaklaşık 200 kişinin katıldığı etkinlikte Çiçek Ayyıldız. Grup Munzur ve Güneşe Türkü grubu konser verdi. Kampta gençlere gözaltı • İSKENDERU1N (Cumhuriyet Bürosu) - Iskenderun'un Karaağaç bölgesindeki halk plajında kamp yapan 21 genç. yasadışı örgüt üyesi olduklan gerekçesiy le gözaltına alındı. Polisın tutumunu kmayan aileler. "Tüm insanlann eğlenme ve tatil yapma hakkı anayasal bir haktır" dediler. Taşdelen tazminat kazandı • ANKARA (AA) - Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi. bir televizypn programında Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen'in kişilik haklanna hakaret ettiği gerekçesiyle son yerel seçimlerde Çankaya Belediye Başkan adayı olan Şahmertin Çimen'i 300 mılyon lıra manevi tazminat ödemeye mahkûm etti. Örsan Öymen'in ••-•• • ••• •• •• olum yıldonumu • İstanbul Haber Servisi - 22Temmuz 1987'de yaşamını yitiren Milliyet gazetesi yazan Örsan Öymen, ölümünün 10. yılında, bugün saat 11.00'de Zincirlikuyu Mezarhğf nda anılacak. Bakanlar Kurulu'nda, 8 yıl kesintisiz temel eğitim konusu liderlere bırakıldı. DSP ve DTP tasanyı imzaladı Basma kısmi af benimsendiANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Hükümet ortaklannın "Bu hafta TBMM'ye getecek" sö- zü \erdikleri 8 yıllık kesintisiz eğitim. dün ya- pılan Bakanlar Kurulu'nda tartışmaya açılmaz- ken temel eğıtimde \önlendirme konusunda be- lirlenecek yöntem. liderlerin uzlaşmasına kal- dı. Toplantıda. hapıstekı yazıişleri müdürlerinin cezalanrun 5 y ıl ertelenmesı. aynı suçun bu sü- re içinde işlenmemesı durumunda af getinlme- si görüşü benimsendi. Bakanlar Kurulu. dün Başbakan Mesut YU- maz başkanlığında toplandı. 8 yıllık kesintisiz eğitim, Bakanlar Kurulu'nda ayrıca bir gündem maddesi yapılmazken Başbakan Yılmaz. Baş- bakan Yardımcısı Bülent Ecevit v e Mılli Savun- ma Bakanı İsmetSezgin'm, toplantı öncesinde kendi bakanlanyla bir araya gelmeleri dikkat çekti. Yaklaşık 4.5 saat süren toplantının ardından açıklama yapan Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Ahat Andican. önümüzdeki haftalar- da 8 yıllık kesintisiz eğitim. nüfus tespiti ve ba- sın cezalannm ertelenmesıne ilişkin gerekli ça- lışmalann yapılarak öncelikli yasa olarak çıka- nlmasına karar \erildiğinı söyledi. Andican, basın amnın "cezalann ertelenmesi'' biçimin- Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, her türlü hazırlığın yapıldığını söyledi 'Kesintisiz eğitinıde ödün verilmeyecek' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit. 8 yıllık kesintisiz eğitime ilişkin her türlü hazırlığın yapıl- dığını vurgulayarak, "Bu konuda hiçbir ödün verilemez. Biz ver- {fiğhniz söziere bağhyTz" dedi. Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit Cumhuriyet'e yaptığı açık- lamada. 8 yıllık kesintisiz eğitime ilişkin tereddütlerin yersiz ol- duğunu belirterek. "Bu tereddüt nereden kaynaklanıyor, onu bU- miyonım. Ama bize yansımış bir olumsuzluk yok. 8 yıl kesintisiz eğitim ödünsüz uygulanacak" diye konuştu. Ecevit. 8 yıllık eği- timle ilgili her türlü hazırlığın yapıldığının altını çizdi. Zorunlu eğitime ilişkin tasannm Meclis'ten geçmesi için TBMM'deki ko- misyonlann da çalışır hale gelmesi gerektiğine işaret eden Ecevit, isteğe bağlı din eğitiminde devlet gözetimini kesin güvence altı- na alacaklannı kaydetti. Ecevit, tasandaki yönlendirme konusu- nun ANAP'ta yarattığı rahatsızhğı da bireysel düzeydeki farkh- lıklar olarak değerlendirerek, bu konuda hiçbir ödün vermeyecek- lerini yineledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Kumbaracıbaşı. 8 yıllık kesintisiz eğitimi sulandıracak hareketlere izin vermeyeceklerini savunurken, BBP Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan, zorunlu eğiriminTürk Milli Eğitim sistemini felç edeceğini savunarak, "Bu tasannm TBMM'den geçmemesi için mücadele edeceğiz" dedi. de >apılabileceğini kaydederek, "Sorumluya- aişleri müdürlerinin ce/alan tarnşılıyor. Bu ce- zalann anayasadaki bazı maddeler açısından tam bir afolamayacağıgörüşü aktanlnuşnr. Ly- gun şeklinin yasa merni olarak en kısa zaman- da ha/ırlanması karariaştırıldı. Bu da S >ıl sü- reyle erteleme, bu sürenin sonunda aynı suçun yeniden işlenmemesı durumunda af şeklinde olabilecekn'r. Bu görüşümüz,düşünce suçlannuı afn ve demokratikleşıne konusunda da ilk adım olacaktır" dedi. Andıcan, gazetecılenn sorulan üzenne, 8 yıl- lık kesintisiz eğitimin, çalışmalann surmesi ne- deniyle aynca bir gündem maddesi olarak gö- rüşülmediğını kaydettı. Bu konuda oluşturulan komısyonun çalışmalannın ayn ayrı değerlen- dinldığinı belırten Andican. temel ilkelerde uz- laşmaya vanldığını, yönlendirme ile ilgiliçalış- malann da bir ıkı gün içinde şekıllendirileceği- ni söyledi. Andican. "Görüşa>Tihğıyokrur.8yı- lın kesintisiz olmasu koşullann zorlanarak 1998 yılında bu sistemin başlatüması konusunda gö- rüş birliği \ardır. Ancak. anavasanın 24. mad- desi uyarınca dini eğitimin yapılması konusu ve yönlendirmenin nasıl >apılacağına ilişkin calış- nıalar sürüyor. Liderler arasında istişare yapıl- dıktan sonra bakanlann imzasuıa sunulacak. Bunun için aynca bir Bakanlar Kurulu yapılma- dan da bir iki hafta içinde Meclis'e gelecek" de- di. DTP ve DSP'h bakanlann. 8 yıllık kesintisiz eğitimle ilgili oluşturulan komısyonca hazırla- nan ve dıni eğitimdeki yönlendirmenin Talim ve Terbıye Kurulu'nca belirlenmesine ilişkin taslağı imzaladıkları belirtıldı. Taslağı yalnız- ca ANAP'lı bakanlar imzalamazken Başbakan Yılmaz. Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasmda bakanlanyla yeniden bir araya geldi. Andican toplantıda. devlet memurlannın yüz kızartıcı suçlann dışında almış olduklan disıplin ceza- lannın affedılmesı konusunun dagündemegel- diğını kaydederek bu konuda görüş birliğine vanldığırubıldırdı. Andıcan. 1997yılı ıçındeta- bi afetler nedeniyle zarar gören çiftçilenn kre- di borcu faizlennin ertelenmesinın de gündeme geldiğıni kaydederek anason fıyatlannın da 280 binden 320 bıne çıkanldığını belirtti. Ünlü türküyü kentin varoşlanndaki insanlann yoksul yaşamı yalanlıyor EMyarbakır artık 'şad akımyor' IŞIK KANSU DİYARBAKIR - Köylerle. kerpıç evier- le. geçmışle bir yandı türküler: "Diyarbakır şad akar." Aktı insanlar: Kulp'tan. Lice'den. Bin- göl'den, Hani'den, Batman'dan. Bitlis'ten. Neşe ve sevinç, şad olmanın sözlük karşılı- ğında dondu kaldı. Diyarbakır; yoksulluğu, umutsuzluğu. kaygıyı. yalnızlığı demledi. Daha birkaç yıl öncesine değin köyken. yaşayanı sevgide üstün tutulsun dıye. adına >4 Azfcriye* l yi uygun görmüşlerdi. Diyarba- kır'ın burnunun dibındeydi. Gel. Ankara'nın Hüseyingazisi. Şentepesı, Hasköy'ü say. De- rin bir farkla. Sıvaslı. Çankınlı, Çorumlu, Ankara'ya vanrken de ki Hasköy'de bir göz gecekonduya sığınırken en azından bir iz bı- rakmıştı gende. Kocamış dede. "Atam evi- ni, yeni yctnıe buzağı, bir cigara içimi uzak- taki taşü tarlayı bırakmam da bırakmam" diye ayak direnmişti. Bulgur dibeğinde buğ- day kıranı. çeşmeden su ıçeni. cevizi dalın- da bırakmayacak olanı ile gidilmese de ka- lınmasa da orada bir köy vardı uzakta. Bir- kaç dönüm toprak. bağdaki üzüm kann do- yurmaz olmuştu. Fabrikada işçilik. devlet dairesinde küçük iş kente çekmişti onlan. Olası düş kınklığının yedeğine "geridörüş" konulmuşru. Dicle'nin ötesi boşalmış Ya Aziziyelı ıçin durum neydi? Dicle'nin ötesı. boşalmış köyler. yakılmış evler, nice- dir bakım görmeyen topraklar ile korkunun ve yannsızlığın hayaletini gezdiriyordu. Orası. artık yokluğun ve hiçliğin ovası, te- pesı. mezrasıydı. Dicle'nin bu yanı, yani Aziziye, "zorunluluğun". hatta "zoria" gö- çün son durağıydı. Aziziye'den ilk gözlem: Toz. toprak ve ür- kek gözler. Belli ki "Hayırola'' geçmemiş pek buradan. "Kim ola" ya da "Ne o!a"nın kuşkucu bakışlan altındayız. Ha>Tet! Mera- kın sınırtanımazserihencileri çocuklarçev- remizi saımıyor. Foto muhabiri Hasan Ay- dın'ın göğsünden sarkan albenili makineler varken bıle yakaladıklan güvercin tek ilgi odağı. Yanımıza >anaşmak yok, utangaç gü- lüşmeler yok. Kaçamak. donuk göz atmala- n yakalabiliyorsunuz yalnızca. Kavrulan toprak yoldan ağır. sinsice sizi izleyen bir koku yükseliyor. Sidik ve insan pisliğinin bulamacı. tifo, sanlık ile sarmaş- dolaş, kendine ince bir yatak yapmış, mahal- lenin içlerine sızıyor. Köşedeki manav ile bakkal arası dükkân yoksulluğu anlatıyor. Tezgâhtaki tüm pata- tes. üzüm, domatesi toplasan, "Tart bunla- n hemşerim" desen. ar.cak 20-30 kilo gelir. Oysa mahallenin nüfusu. yetkililerin ifade- siyle en az 20-30 bin. Karşıdaki mezarlık, yaşam ile ölüm ara- Erkeklerin çoğu ekmek parası için gurbette. Terörün zorunlu göçerieri parçalanmış ailelerin kadınlan da çapadan aldıkları üç beş ku- nışla'yaşargibiyaparakyaşamaya'çahşıvorlar. (Fotoğraf: HASAN AYDİN) sındaki farksızlığı vurguluyor. Mezar taşı yerine, birer briket dikilmiş küçük tepecik- lerin başına. Yaşarken silinmiş adlar, yine öylece ölüme taşınmış. o kadar. Ad yok, do- ğum tarihi yok, ölüm tarihı yok. Ekmek tandırlan ve çit yerine yağ teneke- leri ile çevrilmiş küçük bahçelerde boy atan ayçiçekleri olmasa, mahallelinin yaşamla bi- rebir ilişkisini kopardiğı sanısına kapılıyor- sunuz. Ortahkta fazla erkek gözükmüyor. Çoğu Mersin'e, Bursa'ya, Ankara'ya. Istanbul'a, tzmir'e ameleliğe gitmiş. Orhan ailesinin evi bunlardan biri. Aziziye Mahallesı Muh- tan Mehmet Sait Yoldaş, bahçe kapısı saç- tan yapılmış bir tente olan eve girerken "Bu evin iki erkeği kaçınldıktan sonra ölü bulun- du" diyor. tki odalı derme çatma e\. 18 nü- fus banndınyor. Bir oda kapısından kafamı- zı uzatıyoruz. Birkaç bardak. bir sürahi, kı- saca evın en gözde eşyalannın korunduğu büfenin dışında ne bir masa, ne bir sandal- ye... Büfenin camına yapıştınlan fotoğraftan Mahsun Kırnuzıgül çapkınca gülümsüyor. Yerde yıpranmış bir kilim, kilimin üstünde duvara doğru sınmiş. adeta kaybolmaya ça- lışan bir genç kız. Gözlen çipil çipil. Dur- mayan yaş, yanaklanndan süzülüyor. Pamuk çapasına gidermiş, şimdi gözü yüzünden göndermiyorlarmış. Bizimle mahalle> i do- laşanÇHPDivarbakırll Başkanı Mesut De- ğer, "Trahom olabilir" dıyor. Aileye ilişkin bilgi şu: "1994'te Kulp'un Çağlayan Köyü yakılın- ca Diyarbakır'a göçmüşter. O gün bugün- dür Azizive'de yaşar gibi yapıyorlar." Hasan Barut'un öyküsünü dınlerken "Hah" dedik ıçımizden. "Yılmaz Güney'in filminden çıkıp gelmiş, yüzünde hep hüzün asılı Adanalı favtoncu." Kulp'un Bann Köyü'nden göçmüş. Evle- ri yıkılmış. Elinden ış gelmez. Atı arabaya koşmuş, hamallık yapmış bir süre. RP'li Di- > arbakır Belediye Başkanı Ahmet Bilgin de- m iş, "Kente at arabası sokmam. Ya 160 mil- yon lira vereyim ya da motor.'" Ne motor gel- miş, ne de 160 milyon. At arabası gitti gider. Hasan Barut ışsiz. Az konuşuyor. Tabakası- nı çıkanyor. sigara sanyor. Bir parça kâğıt. söyledikleri ile birlıkte dudağına yapışıyor: "Çocuklar çapaya gjdiyor da geçiniyoruz. Köye gitsek can güvenliği yok. Ama orada arazi var, bağ var. Başka iş bilmeyiz. Devlet imkân sağlasın, köye dönelim." Mehmet L'çak'ın e\ine. neredeyse çürü- mek uzere olan tahta merdivenlerle çıkılıyor. Kapıdan girdin mi lime lime bırperdenin ar- kası tuvalet. Lzunca. koridor biçimindeki odanın karşısına bir eski su bidonu yerleş- tirmışler. Yıkanmış tabaklar. sulan süzülsün diye yere dizilmiş. İki aylık Pervin beşiğinde. di- ğer iki küçük kardeşi yerde, küçük kilimin üzerinde, belleri göğüslerine kadar sıynl- mış. derin uykuda. Dışanda bir savaş uçağı cayırtıyla geçiyor. Çocuklann yumulmuş gözkapaklannda hiçbir hareket yok. Yanda- ki oda, hem mutfak. hem yatak odası. Şilte- ler duvar kenanna istiflenmiş. Dahası. bir küçük gaz ocağı. >anm torba şeker, bir bü- yük torba un. az pırinç. iki yumurta. Diyar- bakır'da ekmeğin bü>üğü 60. küçüğü 30 bın lıra. Bunüfusaparada>anmaz. Tarladan top- lanıp bahçeve yığılan pamuk saplan ile tan- dır yakılacak. 3 kılometre öteden bidonlar- la su taşınacak. un ile ekmek yapılacak. Pi- rinç. çorbaya katık. Ikı yTimurta, o günün lüksü. Bu kez. Aziziye Mahallesi Muhtan Meh- met Sait Yoldaş'ın evindeyız. Azizıye'nin göçlerden sonra nüfusunun 3-4 kat arttığın- dan söz açıyor. lkıde bir. "'Siyaset adına de- iiL insanlık namına konuşuyorum. Bilesiniz" lıyor. -İnsanlıknamına" sövledıklenne ge- ınce. Şunlar' "Çük perişan haldev a. Yol yok. kanalizas- \ on yok iş yok, su yok. Suyun bekçüiğini ben yapıyorum. Sabah 6'da açarım suyu. saat 8JO'a kadar alan alır. Ama kktrsuz. İnan. ge- çen bardağa su doldurdum. ağzıma kurba- ğa yavTusu geldi. Sonra açlık çoktur. Tifo de- sen bizde, sıtma desen bizde." "Peki" diyoruz. "Bu insanlar nevle geçi- nir, neyle yer, neyle içer?'* Tek iş kapısı pamuk çapası Dönüp dolaşıp aynı noktaya gelıyoruz. Tek ış kapısı var: Pamuk çapası. Çapanın yevmiyesi ne? Amele çavuşu Ali Yoldaş gi- nyor araya: "9-9.5 saat çalışır 15-16 yaşındaki çocuk- lar. Yevmiye 450 bin, bilemedin 500 bin." 8-10 nüfustan aşağı ev yok. Bir konduya. cn iyısinden günde 500 bın lira gıriyor. A.dam başına düşer 50 bin lira. Mahallenin kenannda ilköğretim okulu açılmış. Çocuklar okula gıdıyor mu? Muh- tara bakılırsa. çoğu. okulun kapısından içe- n girmemiş. Nıyesinegelince: Açlık ağırba- sıyor. Çocuklar, sabahtan kente yayılıyorlar. Ka\ şaklarda arabalann camlannı silıyorlar. avakkabı bovuyorlar, ışportaya çıkıyorlar, salatalık satıvorlar. olmadı dıleniyorlar, ol- madı hırsızlık yapıyorlar. Diyarbakır'ın Ofis semti söylenenleri doğruluyor. Çelimsız bacaklan, kısa kesil- miş kirli saçlan, navlon terlikleri ile bebe- ler. sucu, tartıcı. şerbetçı... Cepleri beşlık, onluk, yıımı beşlikle doldu mu ver elini it- hal oyuncakçının önü. Dizlerinin üstünde \ere çömeliyorlar. ıncecik boyıınlar vıtrine doğru uzadıkça uzuyor. Dakikalarca oradâ, yanan köylennde bılınçaltlannazorkapanır yaralarla kazınan acılan. tanımlayamadıkla- n çatışmalann örselediği küçük benlikleri- ni serinletiyorlar. Ulaşılmaz özlemlerle ay- nlıyorlar dükkânın önünden. Hayat bılgısi kitapta değil. tüm çarpıklığı ve çelişkileri ile çevrelerinde. Yurttaşlık bilgısi ile tanışıklık- lan, nüfus kâğıdı ile sınırlı. O da çıkanlmış- saeğer... Diyarbakır'ı çevreleyen gecekondu ma- hallelerini dolduranlann yaşamlannda "kı- vanç"tan eseryok. "Tasa" desen. diz boyu. Aziziveliler. Fis- kayası'ndakiler. Bağlarsemtinin varoşlann- dakiler. artık topu topu 289 bın 883 lira al- mak için "fakir fukara fonu"na başvuran 198 bin 663 Diyarbakırlı arasında olmanın sorunlan çözmeyeceğını biliyor. De\letten. ülkeyi yönetenlerden iş. aş, konut. sağlık ve eğitim hizmeti bekliyor. Kısaca. "yurttaş" olduklannın ayırdına varmak istiyor. UZ YAZII ORHAN BİRGÎT Selçuk Parsadan'ın örtülü ödenek- ten 5.5 milyar lirayı iç edişini kanrtlayan Ankara Ağır Ceza Mahkemesi karan, Tansu Çiller için 'sapla samanın' aynl- ması açısından bir turnusol kâğıdı ka- dar açık. Ne Tansu Çiller, ne de ona savunma hattı kurma çabasında olan kurmayla- n, dikkat ederseniz bu mahkeme kara- n için ağızlarını bileaçmıyorlar. Tam ak- sine, onlar için bu kararda ileri sürülen- leri de bir sis bombasının ardına gizle- yecek ölçüdeki CIA casusluğu savlan, adeta bir cankurtaran simidi haline dö- nüştü. Çiller de kurmaylan da bunca bela bulutunun DYP Genel Başkanf nın başının üstünde dolaştığı birdönemde, böylesine bir paratonere cankurtaran simidi gibi sarılmayıp da ne yapacak- lardı. Sanki, casus kullanan bir devlet, ismi süper devlet olmasa bile, kendisı- ne başvurulduğu zaman, 'falanca kişi fi- lanca tarihte bizim ajanlığımızı yapmış- tı' türünden belge verecek kadar, bu tür işleri bir kez daha yapmamaya kararlıy- mışçasına, bu yoldaki iddialan önemli haber haline getirmenin, ne kadar ge- Mazlume Bacı'nın Gönül Hazinesi... reksiz olduğu geçen hafta yeterince gö- rülmüş olmalıdır. Oysa, sapları biryana bırakıp, saman çöplerinin görmek istemeyen gözlere batacak kadar elle tutulur halde oldu- ğunu, Tansu Çiller de Hasan Ekinci ya da Mehmet Gölhan da çok iyi biliyor- dur. 'Bilmiyonız' diyenler, Ankara9. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Parsadan davası için hazırladığı 14 sayfalık gerekçeli ka- rannda özellikle dönemin Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Akın istanbul- lu'nun tanık olarak verdiği ifadelerin de- ğerlendirme bölümlerine başvurmalıdır. Gerekçeli kararda, Parsadan'ın Çil- ler'i dolandırmak için kimliğini kullandı- ğı Ongeneral Necdet Öztorun'un dö- nemin başbakanı ile telefon konuşma- sında vaat ettiği biçimde, genel seçim- lerde DYP'yi desteklemek için istediği zorunlu gıderier karşısındaki heyecan- lı yanıtına yer veriliyor. Bayan başbakan, bu yanıtında 'gö- nül hazinemden ne dilersiniz' sorusu- nu Oztorun Paşa sandığı muhatabına yöneltmiştir. Onun gönderdiği kuryeye de Akın istanbullu eliyle 5.5 milyarı say- mıştır. Çiller'in 'gönül hazinesi' olarak ta- nımladığı, devletin onun namus anlayı- şına emanet ettiği örtülü ödenektir. Bir başka deyışle 'beytül mal.' Akın istan- bullu'nun 'beytül mal'dan Parsadan'ın gönderdiği kuryeye saçı bitmemiş ço- cuklann hakkını tıkır tıkır ödediği mah- keme karan ile belgeleniyor. istanbullu, mahkeme sırasında bu iddialan tama- men reddediyor, ama daha önce bazı gazetecilere bu ödemeyi sözüm ona Atatürkçü bir dernek adına yaptığı yo- lunda açıklamalaryaptığını da unutmuş görünüyor. Ankara Ağır Ceza Mahke- mesi, bu çelişkili sapmalarından dola- yı özel kalem müdürünün tevıllerıni 'hi- lafı hakikat' bulmuş, geçersiz saymış- tır. Akın Istanbullu'nun, mahkeme önün- de nasıl bir 'şıracı' tanık haline düştü- ğü, örtülü ödenek skandalının patlama- sından sonra Hazine zarannın tazmini- ni isteyen Başbakanlık Müsteşar Yar- dımcısı'nın tanık olarak dinlenmesi yo- lundaki mahkeme kararına itiraz etmiş olması ile daha da belirginleşiyor. Mahkeme, 'tanık sıfatıyla katıldığı bir davada hakkı olmadığı halde bir başka tanığın bu itirazını 'dikkat çekici' olarak değerlendiriyor ve diyor ki "Akın İstan- bullu 'nun bu dikkat çekici iki davranı- şı, davayı suçluluğun telaşı içinde özel bir ilgi ile takip ettiği, kendisini ve baş- kalarını sorumluluktan kurtarma çaba- ları içinde olduğu izlenimi vermiştir." Olayı, kafalann karıştığını düşünerek yeni baştan özetleyelım: Bir dolandırıcılar şebekesi, dönemin başbakanına, seçimlerde bir grup say- gın emekli subay adına destek vaat et- miştir. Dönemin başbakanı sevinç çığlığı ile karşıladığı bu vaadin zorunlu giderleri için 'gönül hazinesi'nden şimdilik 5.5 milyar lira ödemek üzere, hazır olduğu- nu söylemiştir. Vaat edilen para, örtülü ödenek ka- sasından verilmiştir. Yanı Tansu Çiller, öyle anlaşılıyor ki başbakanlık özel kalem müdürünün ofi- sindekı örtülü ödenek kasasını, kendi gönül hazinesi olarak isimlendirmekte- dir. Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nin karan, Yargıtay'dan geçip de kesinleş- tikten sonra öyle sanıyorum ki Selçuk ve Cahit Parsadan kardeşlerle Mu- kadder Balkan isimleri, adli sicillerde istediği kadar 'sabıkalı olarak' yer al- sın. Halkın vicdanı, hiçdeğilsekibaryön- temlerle gönül hazinelerini, devletin beytülmalı ile iç ıçe görenlere de yargı yolları açtığı için bu kışilere birer teşek- kür borcu olduğunu kabul edecektir. Bence Mazlume Bacı rolünü bayağı kusursuz oynayan Çiller'in, önceki gün Antalya'nın Söbüce yaylasındaki yö- rüklere şıkâyet ettiği başkentın havası- nı 'kirleten' etkenler de devlet malını gönül hazinesinin vazgeçilmez parçası sayanların marifetidir. 120ye ulaştı Meclis'e • fezleke yağıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanlığı. RP'den ayrılan Rize . Mılletvekilı Şevki Yılmaz ve Şanlıurfa ' Milletvekili Ibrahim Halil Çeük ile RP ; Koma Milletvekili Lütfı Yalman'ın ', dokunulmazhklannın kaldınlmasına ilişkin yeni fezlekeleri de Başbakanlığa gönderdi. ANAP Tekirdağ Milletvekili ' Enis Sülün ile Yılmaz hakkındaki diğer bir fezleke de TBMM'ye sevk edildi. Son gönderilenlerle birlikte TBMM'de görüşülmeyi bekleyen fezleke sayısı - 120'ye ulaştı. Başbakanlık. RP'den aynlan Şevki Yılmaz ile ANAP Tekirdağ Milletvekili Sülün hakkındaki fezlekeleri TBMM Başkanlığı'na gönderdi. Fezlekelerde. Yılmaz'ın. •*Halkı kanunlara karşı itaatsizliğe sevk ettiği". ANAP'lı Sülünün de "•Görevini kötiiye kullandığı" iddiasıyla dokunulmazhklannın kaldırılması istendi. •!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle