Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 1997 SALI
HABERLER
Çetinyalçın ile
Oğütman toprağa
veriliyor
• İstanbul Haber Servisi -
İstanbul Üniversitesi
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Ismet Çetinyalçın bugün
Levent Camisi'nde
kılınacak öğle namazınm
ardından, Trakya
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Ruknertin Oğütman da
Şişli Camisi'nde kılınacak
ögle namazından sonra
Zincirlikuyu Mezarlığı"nda
toprağa venlecek.
Çetiriyalçın ve Oğütman
ıçin fakülte oditoryumunda
bugün ortak tören
düzenlenecek.
Yılmaz'dan
genelge
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakanlık
Basın Merkezi'nden
yapılan açıklamaya göre,
Başbakan Mesut Yılmaz
tarafından yayımlanan
genelgeyle kamu kurum ve
kuruluşlannda atamalar,
ödeme ve ıhaleleri
durduran genelgeler ile
belediye ve il özel
idarelenni bu genelgelerin
kapsamı dışında tutan
genelge ve yazılann
yürürlükten kaldınldığı
bildirildi.
Ölüm orucunda
ölenler anıldı
• İstanbul Haber Servisi -
Geçen yıl cezae\ lerinde
yapılan süresiz açlık grevi
\e ölüm orucu eyleminde
yaşamını yitiren 12 kişi,
dün gece Ümraniye
Mustafa Kemal
Mahallesi'nde düzenlenen
bir etkinlikle anıldı.
Emekçi Halk Platformu
tarafından düzenlenen ve
yaklaşık 200 kişinin
katıldığı etkinlikte Çiçek
Ayyıldız. Grup Munzur ve
Güneşe Türkü grubu
konser verdi.
Kampta gençlere
gözaltı
• İSKENDERU1N
(Cumhuriyet Bürosu) -
Iskenderun'un Karaağaç
bölgesindeki halk plajında
kamp yapan 21 genç.
yasadışı örgüt üyesi
olduklan gerekçesiy le
gözaltına alındı. Polisın
tutumunu kmayan aileler.
"Tüm insanlann eğlenme
ve tatil yapma hakkı
anayasal bir haktır"
dediler.
Taşdelen
tazminat kazandı
• ANKARA (AA) -
Ankara 7. Asliye Hukuk
Mahkemesi. bir televizypn
programında Çankaya
Belediye Başkanı Doğan
Taşdelen'in kişilik
haklanna hakaret ettiği
gerekçesiyle son yerel
seçimlerde Çankaya
Belediye Başkan adayı
olan Şahmertin Çimen'i
300 mılyon lıra manevi
tazminat ödemeye mahkûm
etti.
Örsan Öymen'in
••-•• • ••• •• ••
olum yıldonumu
• İstanbul Haber Servisi -
22Temmuz 1987'de
yaşamını yitiren Milliyet
gazetesi yazan Örsan
Öymen, ölümünün 10.
yılında, bugün saat
11.00'de Zincirlikuyu
Mezarhğf nda anılacak.
Bakanlar Kurulu'nda, 8 yıl kesintisiz temel eğitim konusu liderlere bırakıldı. DSP ve DTP tasanyı imzaladı
Basma kısmi af benimsendiANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Hükümet
ortaklannın "Bu hafta TBMM'ye getecek" sö-
zü \erdikleri 8 yıllık kesintisiz eğitim. dün ya-
pılan Bakanlar Kurulu'nda tartışmaya açılmaz-
ken temel eğıtimde \önlendirme konusunda be-
lirlenecek yöntem. liderlerin uzlaşmasına kal-
dı. Toplantıda. hapıstekı yazıişleri müdürlerinin
cezalanrun 5 y ıl ertelenmesı. aynı suçun bu sü-
re içinde işlenmemesı durumunda af getinlme-
si görüşü benimsendi.
Bakanlar Kurulu. dün Başbakan Mesut YU-
maz başkanlığında toplandı. 8 yıllık kesintisiz
eğitim, Bakanlar Kurulu'nda ayrıca bir gündem
maddesi yapılmazken Başbakan Yılmaz. Baş-
bakan Yardımcısı Bülent Ecevit v e Mılli Savun-
ma Bakanı İsmetSezgin'm, toplantı öncesinde
kendi bakanlanyla bir araya gelmeleri dikkat
çekti.
Yaklaşık 4.5 saat süren toplantının ardından
açıklama yapan Devlet Bakanı ve Hükümet
Sözcüsü Ahat Andican. önümüzdeki haftalar-
da 8 yıllık kesintisiz eğitim. nüfus tespiti ve ba-
sın cezalannm ertelenmesıne ilişkin gerekli ça-
lışmalann yapılarak öncelikli yasa olarak çıka-
nlmasına karar \erildiğinı söyledi. Andican,
basın amnın "cezalann ertelenmesi'' biçimin-
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, her türlü hazırlığın yapıldığını söyledi
'Kesintisiz eğitinıde ödün verilmeyecek'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Yardımcısı Bülent
Ecevit. 8 yıllık kesintisiz eğitime ilişkin her türlü hazırlığın yapıl-
dığını vurgulayarak, "Bu konuda hiçbir ödün verilemez. Biz ver-
{fiğhniz söziere bağhyTz" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit Cumhuriyet'e yaptığı açık-
lamada. 8 yıllık kesintisiz eğitime ilişkin tereddütlerin yersiz ol-
duğunu belirterek. "Bu tereddüt nereden kaynaklanıyor, onu bU-
miyonım. Ama bize yansımış bir olumsuzluk yok. 8 yıl kesintisiz
eğitim ödünsüz uygulanacak" diye konuştu. Ecevit. 8 yıllık eği-
timle ilgili her türlü hazırlığın yapıldığının altını çizdi. Zorunlu
eğitime ilişkin tasannm Meclis'ten geçmesi için TBMM'deki ko-
misyonlann da çalışır hale gelmesi gerektiğine işaret eden Ecevit,
isteğe bağlı din eğitiminde devlet gözetimini kesin güvence altı-
na alacaklannı kaydetti. Ecevit, tasandaki yönlendirme konusu-
nun ANAP'ta yarattığı rahatsızhğı da bireysel düzeydeki farkh-
lıklar olarak değerlendirerek, bu konuda hiçbir ödün vermeyecek-
lerini yineledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Kumbaracıbaşı. 8 yıllık
kesintisiz eğitimi sulandıracak hareketlere izin vermeyeceklerini
savunurken, BBP Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan, zorunlu
eğiriminTürk Milli Eğitim sistemini felç edeceğini savunarak, "Bu
tasannm TBMM'den geçmemesi için mücadele edeceğiz" dedi.
de >apılabileceğini kaydederek, "Sorumluya-
aişleri müdürlerinin ce/alan tarnşılıyor. Bu ce-
zalann anayasadaki bazı maddeler açısından
tam bir afolamayacağıgörüşü aktanlnuşnr. Ly-
gun şeklinin yasa merni olarak en kısa zaman-
da ha/ırlanması karariaştırıldı. Bu da S >ıl sü-
reyle erteleme, bu sürenin sonunda aynı suçun
yeniden işlenmemesı durumunda af şeklinde
olabilecekn'r. Bu görüşümüz,düşünce suçlannuı
afn ve demokratikleşıne konusunda da ilk adım
olacaktır" dedi.
Andıcan, gazetecılenn sorulan üzenne, 8 yıl-
lık kesintisiz eğitimin, çalışmalann surmesi ne-
deniyle aynca bir gündem maddesi olarak gö-
rüşülmediğını kaydettı. Bu konuda oluşturulan
komısyonun çalışmalannın ayn ayrı değerlen-
dinldığinı belırten Andican. temel ilkelerde uz-
laşmaya vanldığını, yönlendirme ile ilgiliçalış-
malann da bir ıkı gün içinde şekıllendirileceği-
ni söyledi. Andican. "Görüşa>Tihğıyokrur.8yı-
lın kesintisiz olmasu koşullann zorlanarak 1998
yılında bu sistemin başlatüması konusunda gö-
rüş birliği \ardır. Ancak. anavasanın 24. mad-
desi uyarınca dini eğitimin yapılması konusu ve
yönlendirmenin nasıl >apılacağına ilişkin calış-
nıalar sürüyor. Liderler arasında istişare yapıl-
dıktan sonra bakanlann imzasuıa sunulacak.
Bunun için aynca bir Bakanlar Kurulu yapılma-
dan da bir iki hafta içinde Meclis'e gelecek" de-
di.
DTP ve DSP'h bakanlann. 8 yıllık kesintisiz
eğitimle ilgili oluşturulan komısyonca hazırla-
nan ve dıni eğitimdeki yönlendirmenin Talim
ve Terbıye Kurulu'nca belirlenmesine ilişkin
taslağı imzaladıkları belirtıldı. Taslağı yalnız-
ca ANAP'lı bakanlar imzalamazken Başbakan
Yılmaz. Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasmda
bakanlanyla yeniden bir araya geldi. Andican
toplantıda. devlet memurlannın yüz kızartıcı
suçlann dışında almış olduklan disıplin ceza-
lannın affedılmesı konusunun dagündemegel-
diğını kaydederek bu konuda görüş birliğine
vanldığırubıldırdı. Andıcan. 1997yılı ıçındeta-
bi afetler nedeniyle zarar gören çiftçilenn kre-
di borcu faizlennin ertelenmesinın de gündeme
geldiğıni kaydederek anason fıyatlannın da 280
binden 320 bıne çıkanldığını belirtti.
Ünlü türküyü kentin varoşlanndaki insanlann yoksul yaşamı yalanlıyor
EMyarbakır artık 'şad akımyor'
IŞIK KANSU
DİYARBAKIR - Köylerle. kerpıç evier-
le. geçmışle bir yandı türküler:
"Diyarbakır şad akar."
Aktı insanlar: Kulp'tan. Lice'den. Bin-
göl'den, Hani'den, Batman'dan. Bitlis'ten.
Neşe ve sevinç, şad olmanın sözlük karşılı-
ğında dondu kaldı. Diyarbakır; yoksulluğu,
umutsuzluğu. kaygıyı. yalnızlığı demledi.
Daha birkaç yıl öncesine değin köyken.
yaşayanı sevgide üstün tutulsun dıye. adına
>4
Azfcriye*
l
yi uygun görmüşlerdi. Diyarba-
kır'ın burnunun dibındeydi. Gel. Ankara'nın
Hüseyingazisi. Şentepesı, Hasköy'ü say. De-
rin bir farkla. Sıvaslı. Çankınlı, Çorumlu,
Ankara'ya vanrken de ki Hasköy'de bir göz
gecekonduya sığınırken en azından bir iz bı-
rakmıştı gende. Kocamış dede. "Atam evi-
ni, yeni yctnıe buzağı, bir cigara içimi uzak-
taki taşü tarlayı bırakmam da bırakmam"
diye ayak direnmişti. Bulgur dibeğinde buğ-
day kıranı. çeşmeden su ıçeni. cevizi dalın-
da bırakmayacak olanı ile gidilmese de ka-
lınmasa da orada bir köy vardı uzakta. Bir-
kaç dönüm toprak. bağdaki üzüm kann do-
yurmaz olmuştu. Fabrikada işçilik. devlet
dairesinde küçük iş kente çekmişti onlan.
Olası düş kınklığının yedeğine "geridörüş"
konulmuşru.
Dicle'nin ötesi boşalmış
Ya Aziziyelı ıçin durum neydi? Dicle'nin
ötesı. boşalmış köyler. yakılmış evler, nice-
dir bakım görmeyen topraklar ile korkunun
ve yannsızlığın hayaletini gezdiriyordu.
Orası. artık yokluğun ve hiçliğin ovası, te-
pesı. mezrasıydı. Dicle'nin bu yanı, yani
Aziziye, "zorunluluğun". hatta "zoria" gö-
çün son durağıydı.
Aziziye'den ilk gözlem: Toz. toprak ve ür-
kek gözler. Belli ki "Hayırola'' geçmemiş
pek buradan. "Kim ola" ya da "Ne o!a"nın
kuşkucu bakışlan altındayız. Ha>Tet! Mera-
kın sınırtanımazserihencileri çocuklarçev-
remizi saımıyor. Foto muhabiri Hasan Ay-
dın'ın göğsünden sarkan albenili makineler
varken bıle yakaladıklan güvercin tek ilgi
odağı. Yanımıza >anaşmak yok, utangaç gü-
lüşmeler yok. Kaçamak. donuk göz atmala-
n yakalabiliyorsunuz yalnızca.
Kavrulan toprak yoldan ağır. sinsice sizi
izleyen bir koku yükseliyor. Sidik ve insan
pisliğinin bulamacı. tifo, sanlık ile sarmaş-
dolaş, kendine ince bir yatak yapmış, mahal-
lenin içlerine sızıyor.
Köşedeki manav ile bakkal arası dükkân
yoksulluğu anlatıyor. Tezgâhtaki tüm pata-
tes. üzüm, domatesi toplasan, "Tart bunla-
n hemşerim" desen. ar.cak 20-30 kilo gelir.
Oysa mahallenin nüfusu. yetkililerin ifade-
siyle en az 20-30 bin.
Karşıdaki mezarlık, yaşam ile ölüm ara-
Erkeklerin çoğu ekmek parası için gurbette. Terörün zorunlu göçerieri parçalanmış ailelerin kadınlan da çapadan aldıkları üç beş ku-
nışla'yaşargibiyaparakyaşamaya'çahşıvorlar. (Fotoğraf: HASAN AYDİN)
sındaki farksızlığı vurguluyor. Mezar taşı
yerine, birer briket dikilmiş küçük tepecik-
lerin başına. Yaşarken silinmiş adlar, yine
öylece ölüme taşınmış. o kadar. Ad yok, do-
ğum tarihi yok, ölüm tarihı yok.
Ekmek tandırlan ve çit yerine yağ teneke-
leri ile çevrilmiş küçük bahçelerde boy atan
ayçiçekleri olmasa, mahallelinin yaşamla bi-
rebir ilişkisini kopardiğı sanısına kapılıyor-
sunuz.
Ortahkta fazla erkek gözükmüyor. Çoğu
Mersin'e, Bursa'ya, Ankara'ya. Istanbul'a,
tzmir'e ameleliğe gitmiş. Orhan ailesinin
evi bunlardan biri. Aziziye Mahallesı Muh-
tan Mehmet Sait Yoldaş, bahçe kapısı saç-
tan yapılmış bir tente olan eve girerken "Bu
evin iki erkeği kaçınldıktan sonra ölü bulun-
du" diyor. tki odalı derme çatma e\. 18 nü-
fus banndınyor. Bir oda kapısından kafamı-
zı uzatıyoruz. Birkaç bardak. bir sürahi, kı-
saca evın en gözde eşyalannın korunduğu
büfenin dışında ne bir masa, ne bir sandal-
ye... Büfenin camına yapıştınlan fotoğraftan
Mahsun Kırnuzıgül çapkınca gülümsüyor.
Yerde yıpranmış bir kilim, kilimin üstünde
duvara doğru sınmiş. adeta kaybolmaya ça-
lışan bir genç kız. Gözlen çipil çipil. Dur-
mayan yaş, yanaklanndan süzülüyor. Pamuk
çapasına gidermiş, şimdi gözü yüzünden
göndermiyorlarmış. Bizimle mahalle> i do-
laşanÇHPDivarbakırll Başkanı Mesut De-
ğer, "Trahom olabilir" dıyor.
Aileye ilişkin bilgi şu:
"1994'te Kulp'un Çağlayan Köyü yakılın-
ca Diyarbakır'a göçmüşter. O gün bugün-
dür Azizive'de yaşar gibi yapıyorlar."
Hasan Barut'un öyküsünü dınlerken
"Hah" dedik ıçımizden. "Yılmaz Güney'in
filminden çıkıp gelmiş, yüzünde hep hüzün
asılı Adanalı favtoncu."
Kulp'un Bann Köyü'nden göçmüş. Evle-
ri yıkılmış. Elinden ış gelmez. Atı arabaya
koşmuş, hamallık yapmış bir süre. RP'li Di-
> arbakır Belediye Başkanı Ahmet Bilgin de-
m iş, "Kente at arabası sokmam. Ya 160 mil-
yon lira vereyim ya da motor.'" Ne motor gel-
miş, ne de 160 milyon. At arabası gitti gider.
Hasan Barut ışsiz. Az konuşuyor. Tabakası-
nı çıkanyor. sigara sanyor. Bir parça kâğıt.
söyledikleri ile birlıkte dudağına yapışıyor:
"Çocuklar çapaya gjdiyor da geçiniyoruz.
Köye gitsek can güvenliği yok. Ama orada
arazi var, bağ var. Başka iş bilmeyiz. Devlet
imkân sağlasın, köye dönelim."
Mehmet L'çak'ın e\ine. neredeyse çürü-
mek uzere olan tahta merdivenlerle çıkılıyor.
Kapıdan girdin mi lime lime bırperdenin ar-
kası tuvalet. Lzunca. koridor biçimindeki
odanın karşısına bir eski su bidonu yerleş-
tirmışler.
Yıkanmış tabaklar. sulan süzülsün diye
yere dizilmiş. İki aylık Pervin beşiğinde. di-
ğer iki küçük kardeşi yerde, küçük kilimin
üzerinde, belleri göğüslerine kadar sıynl-
mış. derin uykuda. Dışanda bir savaş uçağı
cayırtıyla geçiyor. Çocuklann yumulmuş
gözkapaklannda hiçbir hareket yok. Yanda-
ki oda, hem mutfak. hem yatak odası. Şilte-
ler duvar kenanna istiflenmiş. Dahası. bir
küçük gaz ocağı. >anm torba şeker, bir bü-
yük torba un. az pırinç. iki yumurta. Diyar-
bakır'da ekmeğin bü>üğü 60. küçüğü 30 bın
lıra. Bunüfusaparada>anmaz. Tarladan top-
lanıp bahçeve yığılan pamuk saplan ile tan-
dır yakılacak. 3 kılometre öteden bidonlar-
la su taşınacak. un ile ekmek yapılacak. Pi-
rinç. çorbaya katık. Ikı yTimurta, o günün
lüksü.
Bu kez. Aziziye Mahallesi Muhtan Meh-
met Sait Yoldaş'ın evindeyız. Azizıye'nin
göçlerden sonra nüfusunun 3-4 kat arttığın-
dan söz açıyor. lkıde bir. "'Siyaset adına de-
iiL insanlık namına konuşuyorum. Bilesiniz"
lıyor. -İnsanlıknamına" sövledıklenne ge-
ınce. Şunlar'
"Çük perişan haldev a. Yol yok. kanalizas-
\ on yok iş yok, su yok. Suyun bekçüiğini ben
yapıyorum. Sabah 6'da açarım suyu. saat
8JO'a kadar alan alır. Ama kktrsuz. İnan. ge-
çen bardağa su doldurdum. ağzıma kurba-
ğa yavTusu geldi. Sonra açlık çoktur. Tifo de-
sen bizde, sıtma desen bizde."
"Peki" diyoruz. "Bu insanlar nevle geçi-
nir, neyle yer, neyle içer?'*
Tek iş kapısı pamuk çapası
Dönüp dolaşıp aynı noktaya gelıyoruz.
Tek ış kapısı var: Pamuk çapası. Çapanın
yevmiyesi ne? Amele çavuşu Ali Yoldaş gi-
nyor araya:
"9-9.5 saat çalışır 15-16 yaşındaki çocuk-
lar. Yevmiye 450 bin, bilemedin 500 bin."
8-10 nüfustan aşağı ev yok. Bir konduya.
cn iyısinden günde 500 bın lira gıriyor.
A.dam başına düşer 50 bin lira.
Mahallenin kenannda ilköğretim okulu
açılmış. Çocuklar okula gıdıyor mu? Muh-
tara bakılırsa. çoğu. okulun kapısından içe-
n girmemiş. Nıyesinegelince: Açlık ağırba-
sıyor. Çocuklar, sabahtan kente yayılıyorlar.
Ka\ şaklarda arabalann camlannı silıyorlar.
avakkabı bovuyorlar, ışportaya çıkıyorlar,
salatalık satıvorlar. olmadı dıleniyorlar, ol-
madı hırsızlık yapıyorlar.
Diyarbakır'ın Ofis semti söylenenleri
doğruluyor. Çelimsız bacaklan, kısa kesil-
miş kirli saçlan, navlon terlikleri ile bebe-
ler. sucu, tartıcı. şerbetçı... Cepleri beşlık,
onluk, yıımı beşlikle doldu mu ver elini it-
hal oyuncakçının önü. Dizlerinin üstünde
\ere çömeliyorlar. ıncecik boyıınlar vıtrine
doğru uzadıkça uzuyor. Dakikalarca oradâ,
yanan köylennde bılınçaltlannazorkapanır
yaralarla kazınan acılan. tanımlayamadıkla-
n çatışmalann örselediği küçük benlikleri-
ni serinletiyorlar. Ulaşılmaz özlemlerle ay-
nlıyorlar dükkânın önünden. Hayat bılgısi
kitapta değil. tüm çarpıklığı ve çelişkileri ile
çevrelerinde. Yurttaşlık bilgısi ile tanışıklık-
lan, nüfus kâğıdı ile sınırlı. O da çıkanlmış-
saeğer...
Diyarbakır'ı çevreleyen gecekondu ma-
hallelerini dolduranlann yaşamlannda "kı-
vanç"tan eseryok.
"Tasa" desen. diz boyu. Aziziveliler. Fis-
kayası'ndakiler. Bağlarsemtinin varoşlann-
dakiler. artık topu topu 289 bın 883 lira al-
mak için "fakir fukara fonu"na başvuran
198 bin 663 Diyarbakırlı arasında olmanın
sorunlan çözmeyeceğını biliyor. De\letten.
ülkeyi yönetenlerden iş. aş, konut. sağlık ve
eğitim hizmeti bekliyor. Kısaca. "yurttaş"
olduklannın ayırdına varmak istiyor.
UZ YAZII ORHAN BİRGÎT
Selçuk Parsadan'ın örtülü ödenek-
ten 5.5 milyar lirayı iç edişini kanrtlayan
Ankara Ağır Ceza Mahkemesi karan,
Tansu Çiller için 'sapla samanın' aynl-
ması açısından bir turnusol kâğıdı ka-
dar açık.
Ne Tansu Çiller, ne de ona savunma
hattı kurma çabasında olan kurmayla-
n, dikkat ederseniz bu mahkeme kara-
n için ağızlarını bileaçmıyorlar. Tam ak-
sine, onlar için bu kararda ileri sürülen-
leri de bir sis bombasının ardına gizle-
yecek ölçüdeki CIA casusluğu savlan,
adeta bir cankurtaran simidi haline dö-
nüştü. Çiller de kurmaylan da bunca
bela bulutunun DYP Genel Başkanf nın
başının üstünde dolaştığı birdönemde,
böylesine bir paratonere cankurtaran
simidi gibi sarılmayıp da ne yapacak-
lardı. Sanki, casus kullanan bir devlet,
ismi süper devlet olmasa bile, kendisı-
ne başvurulduğu zaman, 'falanca kişi fi-
lanca tarihte bizim ajanlığımızı yapmış-
tı' türünden belge verecek kadar, bu tür
işleri bir kez daha yapmamaya kararlıy-
mışçasına, bu yoldaki iddialan önemli
haber haline getirmenin, ne kadar ge-
Mazlume Bacı'nın Gönül Hazinesi...
reksiz olduğu geçen hafta yeterince gö-
rülmüş olmalıdır.
Oysa, sapları biryana bırakıp, saman
çöplerinin görmek istemeyen gözlere
batacak kadar elle tutulur halde oldu-
ğunu, Tansu Çiller de Hasan Ekinci ya
da Mehmet Gölhan da çok iyi biliyor-
dur. 'Bilmiyonız' diyenler, Ankara9. Ağır
Ceza Mahkemesi'nin Parsadan davası
için hazırladığı 14 sayfalık gerekçeli ka-
rannda özellikle dönemin Başbakanlık
Özel Kalem Müdürü Akın istanbul-
lu'nun tanık olarak verdiği ifadelerin de-
ğerlendirme bölümlerine başvurmalıdır.
Gerekçeli kararda, Parsadan'ın Çil-
ler'i dolandırmak için kimliğini kullandı-
ğı Ongeneral Necdet Öztorun'un dö-
nemin başbakanı ile telefon konuşma-
sında vaat ettiği biçimde, genel seçim-
lerde DYP'yi desteklemek için istediği
zorunlu gıderier karşısındaki heyecan-
lı yanıtına yer veriliyor.
Bayan başbakan, bu yanıtında 'gö-
nül hazinemden ne dilersiniz' sorusu-
nu Oztorun Paşa sandığı muhatabına
yöneltmiştir. Onun gönderdiği kuryeye
de Akın istanbullu eliyle 5.5 milyarı say-
mıştır.
Çiller'in 'gönül hazinesi' olarak ta-
nımladığı, devletin onun namus anlayı-
şına emanet ettiği örtülü ödenektir. Bir
başka deyışle 'beytül mal.' Akın istan-
bullu'nun 'beytül mal'dan Parsadan'ın
gönderdiği kuryeye saçı bitmemiş ço-
cuklann hakkını tıkır tıkır ödediği mah-
keme karan ile belgeleniyor. istanbullu,
mahkeme sırasında bu iddialan tama-
men reddediyor, ama daha önce bazı
gazetecilere bu ödemeyi sözüm ona
Atatürkçü bir dernek adına yaptığı yo-
lunda açıklamalaryaptığını da unutmuş
görünüyor. Ankara Ağır Ceza Mahke-
mesi, bu çelişkili sapmalarından dola-
yı özel kalem müdürünün tevıllerıni 'hi-
lafı hakikat' bulmuş, geçersiz saymış-
tır.
Akın Istanbullu'nun, mahkeme önün-
de nasıl bir 'şıracı' tanık haline düştü-
ğü, örtülü ödenek skandalının patlama-
sından sonra Hazine zarannın tazmini-
ni isteyen Başbakanlık Müsteşar Yar-
dımcısı'nın tanık olarak dinlenmesi yo-
lundaki mahkeme kararına itiraz etmiş
olması ile daha da belirginleşiyor.
Mahkeme, 'tanık sıfatıyla katıldığı bir
davada hakkı olmadığı halde bir başka
tanığın bu itirazını 'dikkat çekici' olarak
değerlendiriyor ve diyor ki "Akın İstan-
bullu 'nun bu dikkat çekici iki davranı-
şı, davayı suçluluğun telaşı içinde özel
bir ilgi ile takip ettiği, kendisini ve baş-
kalarını sorumluluktan kurtarma çaba-
ları içinde olduğu izlenimi vermiştir."
Olayı, kafalann karıştığını düşünerek
yeni baştan özetleyelım:
Bir dolandırıcılar şebekesi, dönemin
başbakanına, seçimlerde bir grup say-
gın emekli subay adına destek vaat et-
miştir.
Dönemin başbakanı sevinç çığlığı ile
karşıladığı bu vaadin zorunlu giderleri
için 'gönül hazinesi'nden şimdilik 5.5
milyar lira ödemek üzere, hazır olduğu-
nu söylemiştir.
Vaat edilen para, örtülü ödenek ka-
sasından verilmiştir.
Yanı Tansu Çiller, öyle anlaşılıyor ki
başbakanlık özel kalem müdürünün ofi-
sindekı örtülü ödenek kasasını, kendi
gönül hazinesi olarak isimlendirmekte-
dir. Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nin
karan, Yargıtay'dan geçip de kesinleş-
tikten sonra öyle sanıyorum ki Selçuk
ve Cahit Parsadan kardeşlerle Mu-
kadder Balkan isimleri, adli sicillerde
istediği kadar 'sabıkalı olarak' yer al-
sın.
Halkın vicdanı, hiçdeğilsekibaryön-
temlerle gönül hazinelerini, devletin
beytülmalı ile iç ıçe görenlere de yargı
yolları açtığı için bu kışilere birer teşek-
kür borcu olduğunu kabul edecektir.
Bence Mazlume Bacı rolünü bayağı
kusursuz oynayan Çiller'in, önceki gün
Antalya'nın Söbüce yaylasındaki yö-
rüklere şıkâyet ettiği başkentın havası-
nı 'kirleten' etkenler de devlet malını
gönül hazinesinin vazgeçilmez parçası
sayanların marifetidir.
120ye ulaştı
Meclis'e •
fezleke yağıyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Adalet Bakanlığı. RP'den ayrılan Rize .
Mılletvekilı Şevki Yılmaz ve Şanlıurfa '
Milletvekili Ibrahim Halil Çeük ile RP ;
Koma Milletvekili Lütfı Yalman'ın ',
dokunulmazhklannın kaldınlmasına
ilişkin yeni fezlekeleri de Başbakanlığa
gönderdi. ANAP Tekirdağ Milletvekili '
Enis Sülün ile Yılmaz hakkındaki diğer
bir fezleke de TBMM'ye sevk edildi.
Son gönderilenlerle birlikte TBMM'de
görüşülmeyi bekleyen fezleke sayısı -
120'ye ulaştı. Başbakanlık. RP'den
aynlan Şevki Yılmaz ile ANAP
Tekirdağ Milletvekili Sülün hakkındaki
fezlekeleri TBMM Başkanlığı'na
gönderdi. Fezlekelerde. Yılmaz'ın.
•*Halkı kanunlara karşı itaatsizliğe sevk
ettiği". ANAP'lı Sülünün de
"•Görevini kötiiye kullandığı"
iddiasıyla dokunulmazhklannın
kaldırılması istendi. •!