25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 TEMMUZ 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Muhabirimiz Bağcı'dan umut kesildi G AZİANTEP (Cumhuriyet) - Geçen cumartesi günü haber peşinde koşarken geçirdiği trafik kazası sonucu yaralana- rak komaya giren Mil-Ha ve gazetemiz muhabiri Kemal Bağcı'dan umut kesil- di. 6 gazetecinin tedavi gördüğü Sa- ni Konukoğlu Tıp Merkezi Özel Müdü- rü Dr. İbrahim Konukoğlu, Başhekim Prof. Dr. Ünal Sert ve beyin cerrahı Ze- ki tpekoğiu dıin bir basın toplantısı dü- zenleyerek son gelişmeler hakkındabil- gi verdiler. Durumu hastaneye getirildi- ğinde de kötüolan Kemal Bağcı'nın ha- len tıbbi aygita bağlı olarak yaşamım sürdürebildiğini belirten İbrahim Konu- koğlu. şunlan söyledi: "Değişen hiçbir şev yok- Kemal Bağcı'nın beyin ölümii devam ediyor. Respiratöre bağlı durum- da. Arük hayata dönmesi mümkün gö- rünmüyor. VTcdanen ve kanunen maki- neyi çekemiyoruz, kesin ölümii bekleye- ceğH." Gazetecilerin tedavi ve ilaç giderleri- ni üstlendiklerini de belirten Dr. tbrahim Konukoğlu, yaralı ve ağır durumdaki gazetecilerden Nuri Karabulut'un duru- munun da bazı gelişmeler olmakla bir- likte ciddiyetıni koruduğunu belirtti. Bu arada başta muhabirimiz Kemal Bağcı olmak üzere yaralı gazeteciler ve aileleri için Gaziantep'teki bazı yerel ga- zeteler ile tele\ izyonlar, yardım kam- panyası başlatmak üzere hazırlık yapı- yor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başka- nıN'ail Güreli. Bağcı'nın geçirdiği kaza nedeniyle gazetemiz Genel Yayın Yö- netmeni Orhan Erinç'e bir geçmiş olsun mesajı gönderdi. Trafik kazası geçiren Nacar yoğun bakımda MUĞLA (AA) - Yazar İsmail Nacar, Muğla yakınlannda trafik kazası geçir- di. "Beyindezaraltıkanama" geçirdiği belırlenen Nacar, yoğun bakımda teda- vi altına alındı. Alınan bilgiye göre. Nacar'ın kullan- dığı özel otomobil. Muğla çıkjşında kar- şı yönden gelen yolcu otobüsü ile çar- pıştı. Kazada, İsmail Nacar ağır, otomo- bilde bulunan eşi Saime Nacar, çocuk- lan Tuğba (17), Cihangir (14) ve Cihan- ser (10) hafif yaralandı. Mtiğla özel Yücelen Hastanesi'nde tetbkıaltınâ ahnan Nacar'ın, beyinde zar altı kanama geçirdiği ve vücudunda kınklar olduğu belirtildi. Hastane yetki- lileri. göğüs tüpü takılan Nacar'ın sağ- lık durumunun ciddiyetini koruduğunu kaydederek bilincinin açık olduğunu ve konuşabildiğini söylediler. Kazada hafif yaralanan Nacar"ın eşi ve çocuklan, aynı hastanede gözlem al- tında tutuluyor. Nacar ve ailesınin tatil için Ankara'dan Marmaris'e gittiği öğ- renildi. Tutukluya jandarma dayağı Istanbul Haber Servisi - DHKP-C da- vasından Bayrampaşa Cezaevi "nde tu- tuklu ve hükümlü dört kişi muayene için getirildikleri Cerrahpaşa Tıp Fakülte- si'nde jandarma tarafmdan dövüldü. Tu- tuklulann dövülmesi cezaevinde gergin- liğe neden oldu. , Bayrampaşa Cezaevi'nde tutuklu bu- lunan DHKP-C davası tutuklu ve hü- kümlüsü Nursel Demirdövücü. Gamze Bayram, Asım Özdemir ve Raziye Kaür- cı dün saat 14.00 sıralannda muayene ol- mak için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne ge- tirildi. Tutuklu ve hükümlüler muayene sırasmda yanlarında jandarma bulunma- sjnı reddettiler. Jandarma erleri de bu- nun üzerine cop ve tekmelerle tutuklula- n döverek cezaevine götürdü. Cezaevi hastanesinde muayene edilen tutuklu ve hükümlülere rapor verildi. Cezaevi sav- cısının tutuklulan döven jandarma erle- ri hakkında soruşturma başlattığı bildi- rildi. Tutuklu ve hükümlülerin dövülme- si cezaevinde gerginliğe neden oldu. SSK'nin sağlık bütçesinin yüzde 25'i sevk yoluyla özel hastanelere aktanlıyor Özel sektöre tedavi rantıBANU SALMAN FARUKATAAY ANKARA - SSK'nin tasfiye edilmesineyönelik 1980 yılın- dan beri sürdürülen politikalar sonucunda kurumun sunduğu sağlık hizmetlerinde gerileme yaşanırken, özel sektöre tril- yonlar aktarılmaya başlandı. İlaç gideri dışında SSK hasta- nelerinin 1996 yılı harcaması 38 tnlyon 590 milyar lirayken. anlaşmalı doktor ve kurumlara 21 tnlyon 907 mılyar lira öden- digi ortaya çıktı. SSK'nin 1996 İstatistik Yıl- lığı. geçen yıl 1 milyon 89 bin kişinin 6 milyon 958 bin gün süreyle kurum hastanelerinde yatarak, 35 milyon 494 bin ki- şinin de ayakta tedavi edildiği- ni ortaya koydu. Anlaşmalı doktor ve kurumlar aracılığıy- la yalnız 104 kişi 366 gün ya- tarak teda\i görürken. SSK 2 milyon 462 bin 892 kişi için sevk yoluyla kurumdışından sağlık hizmeti aldı. SSK hastanelerinde. özel sektörde yatarak teda\ i gören- lerin 10 bin 470 katına. ayakta tedavi görenlerin de 14 katına hızmet sunulmasına karşın ku- rumun sağlık kuruluşlanna yalnızca 38 trilyon 590 milyar liralık kaynak aynlırken: anlaş- malı doktor ve kurumlara 21 trilyon 907 milyar lira aktanl- dı. SSK'nin 1996 yılı Faaliyet Raporu'nda SSK'nin sağlık gı- Kılıçdaroğlu görevine döndü ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemest'nin SSK'nin 44. Olağan Genel Kurulu'nu "ih- tiyati tedbir*le erteleme karannı kaldırdı. Karann gerekçesinde, genel kurul yapılamadığı için SSK'nin katnu hizmetlerini yerine getire- mez duruma geldiğine dikkat çekildi. RP'li Necati ÇeBk'in kadrolaşma hareketi çerçeve- sinde SSK Genel Müdürlüğü'nden aldığı ve iadesine ilişkin yargı karan aylarca uygulan- mayan Kemal Kıucdaroğlu. ycni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı NamiÇağantarafın- dan dün görevine başlatıldı. Türk-lş Genel Mali Sekreterlik görevinden hakkındaki "yüz kızartıcr suç nedeniyle ih- racı Yargıtay tarafmdan da onanan ve Çalış- ma Bakanlığı tarafmdan Demiryol-lş Genel Başkanhğı görevinden de ahnması istenen En- verToçoğhı'nun başvurusu üzerine Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, 26-27 haziran ta- rihlerinde yapılması planlanan SSK Genel Kurulu'nu ertelemişti. Toçoğlu'nun Türk-fş'in taraf olmasmı engelleyerek, haklannda dava açtığı Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanlığı ile SSK Genel Müdürlüğü'nün yaptığı başvuru üzerine Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi 18 temmuzcuma gü- nü yapılan duruşmada ihtiyati ted- bir karanm kaldırarak, SSK Ge- nel Kurulu'nun yapılmasına olanak sağladı. Kararda, 4792 sayıh SSK Yasası'nagöre SSK Genel Kurulu'nun 3 yılda bir haziran ayı için- de yapılmasmm hükme bağlandığı anımsatı- lırken. Türk-İş arasındaki iç ilişkiden kaynak- lanan uyuşmazlıkta bakanlık ilegenel müdür- lüğün katıhmı bulunmadığı kaydedildi. Kararda. ihtiyati tedbir nedeniyle görev sü- releri haziran aymın sonunda dolan SSK Yö- netim Kurulu'nun Türk-lş, TtSK ve TÎEC temsilcisi seçilmiş üyeterinin görevlerine de- vam edemedikleri. bu nedenle SSK'nin atama. ihale. kiralama. ilaç, tıbbi malzeme alım sa- tım işlemlerini yerine getiremediğine dikkat çekildi. derleri için de ilaç harcamala- rının payının 27 trilyon 439 milvar lira olduğu kaydedildi. Raporda. dışanda yapılan teda- vi giderlerinin 1996 yılında yüzde 115 düzeyinde. anlaş- malı doktor v e kurumlara > apı- lan ödemenin de yüzde 130 oranında arttığı kaydedildi. Faaliyet raporuna göre. ge- çen yıl ıtibanyla SSK'nin sağ- lık harcamalan ıçinde ilaç gi- derlerinin pav ı yüzde 31 iken. kurum hastanelerinin pav ı yüz- de 43, özel sektörün payı yüz- de 25 düzeyinde gerçekleşti. Petrol-tş'in 1995-1996 yıllı- ğında. SSK'nin sağlık gıderle- rindeözel sektörün payı arttın- larak. özelleştirme sürecınin iş- letildiğine dikkat çekildi. Yılhkta. SSK'den özel sektö- re yapılan sev k harcamalannın 1980 > ılında yüzde 5 iken 1990 yılında yüzde 30'a yükseltildi- ğı belirtilerek. "Sağlık harca- malannda kurumun payı yüz- de 70'ten yüzde 45'e düşmüş- tür"denildi. REFAHYOL hükümeti dö- neminde SSK ve Bağ-Kur'lu- lann Sağlık Bakanlığı hastane- lerinden y ararlanmasına ilişkin olarak bir protokol imzalandı. Yıllıkta, sıgortalılara sağlık hizmeti sunumu açısından olumlu bulunan uygulamanın kurumun özelleştirilmesine ze- mın hazırlayacağına dikkat çe- kildi. Protokole göre. SSK ve Bağ- Kur'un bu hizmetler karşılığın- da Sağlık Bakanlığı'na ödeme yapacağı belirtilen yıllıkta, "Öteden beri SSK kaynaklan- nuı özel ve kamu kesünine ak- tanlarak kriz yararıldığı bilini- yorken, bu tür bir uygulama SSK'vi Sağlık Bakanuğı'na bü- yük miktarda borçlandırarak, bu bakanuğa devrine ve>a özel- leştirmesine zemin hazırlay abi- lecektir" görüşü kaydedildi. "Üçüncü Dünya solcusu de- ğiL çağdaş sos\-al demokratız" diyen CHP Genel Başkanı De- niz Baykal'ın, SSK'nin sağlık hizmeti üretmemesı ve sağlık hizmetlerini piyasadan ticari sözleşmeyle satın alması ge- rektiği yönündeki görüşü, bu sektördeki meslek kuruluşlan- nın tepkisine neden oldu. TTB Merkez Konsey üyesi Dr. Ata Soyer. Av rupa ülkele- nnde ıktidara gelen sosyal de- mokrat ve sosyalist partılerin eğıtim ve sağlık alanında dev- lete önemli görev ler yükleyen programlarla seçıldiklerini anımsattı. • İstanbul'da her gün 25 bin hastaya bakıldığmı belirten hekimler, "Akıl var mantık var. Bir hekim bu kadar hastaya bakabilir mi" diye yakınıyorlar. SSK hastanelerinde 100 hastaya bir doktor düşüyor SAADET USLU Kimisi uzayan kuyruklardan. kimisi yeterlı muaye- ne edilmemekten şikâyetçi. Daha ucuza muayene ol- mak için sabahın saat beşinden itibaren gelmelerine karşm eli boş dönenlerse adeta isyan ediyor. Sabahın erken saatlerinde numara almak için girilen uzun kuy- ruk maratonunu akşam da ilaç kuyruklan tamamlıyor. Hekimler ise ellerindeki tüm olanakları zorladıklan- nı söylüyor. SSK hastanelerinde kendilerine düşen hasta sayısının 100 olduğunu belirten hekimler. "Akıl var mantık var. Bir hekim bu kadar hastaya bakabilir mi" dıyor. Yıllardır yazılıp çiziliy or. yetkililer sorunun büy ük- lüğünü kabul ediyor ama SSK hastanelerinin sorun- lannaçarebulunamıyor. Bazıhastalar.gereklibürok- rasiyi tamamlamak için oradan oraya koşturmaktan bıkmış. artık isyan ediyor. Hastalar. durumlanna is- yan ederken hekimler de imkânlannm yetersizliğıni dile getiriyor. İstanbul Tabip Odası SSK Komisyonu üyesi Dr. (>sman Oztürk. Türkiye nüfusunun yüzde 40'ının SSK güvencesi altında olduğunu belirterek durumu şöyleözetlıyor: "Hastane yataklannın yüzde 21'Lça- lışanlann ise yüzde 11'i SSK'dc. Türkiye nüfusunun yüzde 4O'ı pahalı operasyonlardan yararlanmak için çeşitli yollardan SSK'li oluyor. Böyle bir kurumu yok etmeye çalışıyoıiar. İstanbul'daki her 4 kişiden 3'ü SSK'li. Son 15 yıun verilerine göre. SSK'li nüfus yüz- de 150 artmış. Buna karşm hizmet y üzde 100. kurum- lar yüzde 50, personel ise yüzde 20 artmış. SSK sağlık hizrnetleri bilinçli olarak kötüye götürüldü. Bu nkanık- hğı ortaya koyuyor." SSK Okmc>danı Eğıtim Hasta- nesi polikliniklerine günde 2 bin 500hastanın başvur- duğunu belirten Dr. Oztürk'ün verdiği bazı rakamlar şöv le: "İstanbul'da günde25 bin hastabakılıyor. İstan- bul"un SSK'li nüfusu 7.5 milyon. Hastalann 13 bini doğrudan hastanelere, 10 bini dispansere bas^-uruyor. Dispansere giden hastalann 1500'ü hastanelere sevk olurken İstanbul dışından da 500 kişi hastanelere geli- yor. Hastanelerde günde 24 bin laboratuvar tetkiki ya- pılıyor. 14 bin reçete yazüıyor. Günlük yatış ise 700. Bunlardan 300'üne operasyon yapılıyor. Hastane ec- zaneleri 3 ay da 1 milyon reçete hazırlıyorr SSK İstan- bul Eğitim Hastanesinden bir yetkili ise medyamn sa- dece hastalan dinleyip hekimleri dikkate almamasın- dan yakınıyor. Hastaneye günde ortalama 2 bin has- tanın geldiğini kaydeden yetkili, "Bu kadar kalaba- lıkta sorun olmaması mümkün mü? İnsanlar bölgete- rindeki dispanserlere gitmey ip direkt hastanelere geli- yor. Bu yığıimalara neden oluyor. Bir hekim günde 150 hastaya bakıyor. Doktorun muayeneye vakti olmadığı için bazı tetkikleri yazıp hastayı yolluyor" diyor. Devlet tarafmdan korunamadığı saptamasmın yer aldığı araştırma raporu genel kurulda bugün görüşülecek 6 Uğur Mıımcu soruşturması savsaklandı': ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 24 Ocak 1993 'te katledilen gazetemiz yaza- n Uğur Mumcu'nun devlet tarafmdan korunamadtğı saptamasının yer aldığı TBMM Araştırma Komisyonu'nun ra- poru bugün Genel Kurul'da görüşülecek. CHP'nin önerisiyle kurularak çalışmala- nnı tamamlayan komisyon, 175 sayfalık raporunda, soruşturmayı yürüten döne- min Ankara Devlet Güvenlik Mahkeme- si (DGM) Başsavcısı Nusret Demiral ile DGM Savcısı Clkü Coşkun'un görevle- rini savsakladıklan, Ankara Valiliği ve Emniyet Müdürlügü'nün de hizmet ku- suru işledikleri görüşüne yer verdi. Komisyon raporunda. eski İçişleri Ba- kanı DYP Elazığ MilleUekili Mehmet Ağar'ın. Ankara Emniyet Müdürü'yken "Mumcu'yu resen konıduğu" yönünde- ki ifadesinin de gerçeği yansıtmadığı vur- gulandı. Ağar'ın komisyona verdiği ifa- dede. "Mumcu'nun koruma talebi bu- lunmadığı, kendisinin Ankara İl Emni- yet Müdürü iken Mumcu'yu resen, isteği dışında konıduğu" görüşlerini aktardığı- na dikkat çekildi, ancak dönemin Genel- kurmay Başkanı Doğan Güreş'in bu id- diayı. "Olay mahallinde Ankara Valisi Er- doğan Şahınoğlu. Mumcu'nun korunup korunmadığı sorusuna net bir cevap ve- rememiştir" sözleriyie çürüttüğü vurgu- landı. Raporda. Mumcu'nun katledildiği dönemde "resen- kendiliğinden" koru- maya ilişkin yasal düzenleme bulunma- dığına. bu tür koruma konusunda yasal düzenlemenin 1995 yılında yapıldığına da dikkat çekildi. Raporda. Mumcu cınayeti ile bağlan- tılı olabileceği için sorgulanan tslami Ha- reket Örgütü elemanlan Mehmet Ali Şe- ker ve Ayhan Usta'nın ifade tutanaklan- nı tahrif eden polislerin korunmaya çalı- şılması dikkat çekti. Mumcu soruşturmasının savsaklandı- ğı belirtilen raporda, örnek olarak, soruş- turmayı ilk dönemde Ankara DGM Sav- cısı olarak yürüten 2 No'lu DGM Yedek Hâkimi Ülkü Coşkun'un, "Mumeu'nun telefonla konuştuğu numaralan PTT'den sormanın akıllanna gelmedigini, bu ko- nuda da önemli bir tespitieri olmadığın- dan araştırma yapnıadıklan" ifadesi gös- terildi. Raporun sonuç ve öneriler bölü- münde özetle şu görüşlere yer verildi: •Mumcu cinayetinin belgeler. ruta- naklar ve dokümanlar değerlendirildiğin- de failin yakalanamadığı, tslami Hareket üzerinde durulmasına rağmen sonuç alı- namadıği, bu sebeple Ankara DGM Sav - cılığı'nda derdest halde bulunduğu ince- lenmiştir. İstihbarat birimleri. tüm ihti- mallerin şu durumda aynı şekilde araştı- nlması gerektiğini açıklamaktadır Zira belli bir örgüt. servis ya da kunıluşun ci- nayetle illiyetinin (bağlantısının) belge- lenemediğine göre soruşturmanın geniş- letilmesi ve bulgulann elde edebileceği istikamette soruşturmanın yoğunlaşma- sı gerekmektedir. Şu anda olduğu gibi sağ terör-irtica bölümünde küçük bir za- viyeden sonuç almak bugüne kadar mümkün olmadığı gıbi. bundan sonra da zor olacaktır. # Mumcu suikastı öncesi ve sonrası değerlendirmelerinden ülkemizde istih- baratın koordineli çalışmadığı kanaat ve sonucuna vanlmıştır. 9 Islami Hareket operasyonu gözaltı tutanaklannın tahrifatı. Uğur Mumcu ci- naycti ile bağlantısını şaibeli hale getir- miştir. Konu Ankara DGM Savcısı'nca incelenmesine rağmen, zamanın Emniyet Müdürü'nün (Necdet Menzir) açıklama- lan, Emniyet Genel Müdürlüğü ve ba- kanlığı by-pass ederek Başbakan'a ver- diği bilgilere istinaden basına çıkan DGM savcılannın incelemeleri ve sonuç- ta İslami Hareket'in suçlanmasınınyapı- lamamasi bu konuda birçok soru işareti bırakmıştır. Menzir'in tutanak tahrifatı- nı açıklaması gerekmektedir. Tutanak tahrifatı yoksa. İslami Hareket elemanla- nndan Mehmet Ali Şeker ve Ayhan Us- ta'nın tanıklığmı yapan ve yaptıranlann maksadı nedır? Tahnfat olayının Mum- cu olayı ile bağlantılı bir örtbas etme maksadınn vönclik olması münıkiin de- ğildır. Ay nca bu operasyonda. görev alan onlarca polıs memuru tanıktır. Tahrifatın önemsenecek bir delil karartma işlemi düzeyinde olması durumunda Ankara DGM Savcısı dışında İstanbul DGM Savcısı'nın olayı ciddi bulup, inceleyip gereğini yapması gerekirdi. Tutanaklann illa kasten tahrif edildiği tezi ile yola çı- karsak. suçlayacağımız tüm polis teşki- latı olacaktır. •Türkiye "deki muhakeme mev zuatın- da. Ceza Muhakemeleri Kanunu'nunda hâkimin reddi müessesesi olduğu halde savcının reddi hukuken mümkün değil- dir. Mumcu'nun sağlığında makalelerin- de eleştirdiği Demiral. cinayet sonrası, cinayetin soruşturulmasında yetkili DGM Başsavcısı olarak görevli olmuştur. Ev veliyatındaki gelişmeler sebebiyle ci- nayet sonrası Mumcu ailesi ile Nusret Demiral arasında küçümsenemeyecek ih- tilaflar meydana gelmiştir. Bu soruştur- ma ile başsavcı tarafmdan görev taksimi yapılan DGM Savcısı Ülkü Coşkun ile de aynı şekilde itilaflar meydana gelmiştir. Dav a açı lamadığı ya da açı Imadığı için de hâkim veya mahkemeye itiraz hukuki ha- le gelememiştir. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Üçüncü Dünya SolcusuGeçen cuma günü bizim gazetenin Ankara Büro- su'nun bir haberi vardı. Ankara Sanayi Odası'nda bir konuşma yapan CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal, "Biz Üçüncü Dünya solcusu değiliz. çağdaş sosyal demokratlanz" demiş. Ve bu çerçeve ıçinde sağlık hizmetierinin devlet tarafmdan değil. özel sek- tör tarafmdan sağlaması gereğini vurgulamış. Gözlerime inanamadım. Baykal düzeyinde ve biri- kiminde bir insan, nasıl böyle bir şey söyleyebilir? Cumhuriyet gazetesinin ilgınç bir kaderi var. Siya- sal yelpazenin "sol cenahında" olan tüm siyasal ör- gütlenmeler, bize kızıyorlar, CHP'lilere sorduğunuz zaman. "Cumhuriyet, CHP'ye düşmanlık ediyor ve Bülent Ecevit'/ destekliyor." DSP'liler, Cumhuriyet'in kendileri dışındaki tüm örgütlere yakınlık gösterdiği- ni, fakat DSP'ye "düşman olduğunu" düşünüyorlar. ÖDP'liler, yeterince ilqi göremediklennden şıkâyetçi- ler, işçi Partıliler ve SİP'lıler önemsenmedıklerınden şikâyetçi. "Emekçiler" ise kendilerinin "yok saydığı- mızı" savunuyor. Bu ve buna benzer siyasal örgtülerin, sendikalann ve diğer sivil toplum kuruluşlannın üyelerı böyle bir "kırgınlık"(t) içinde "Kartelin" ya da 'Bab-ı telli" ba- sınının renkli gazetelerini okuyorlar... Tabii bu arada "kuponlan" kesmekten de geri kal- mıyorlar... Okurlanm farkındadırlar, (gönlüm biraz CHP'den yana olmakla birtikte) CHP ile DSP arasında bir ay- nm vetercih yapmamaya çalışırım. Aynı şekilde, da- ha soldaki siyasal partiler arasında da aynm yapma- maya çalışırım. (Gönlümün işçı Partısı'ne yakın olma- sına rağmen...) Ve bu nedenle doğrusu kimi zaman bunların bırini eleştirmeye çekinir oldum. Hemen, "Sız bıze karşısı- nız.." itham ve şikâyetleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Ama bazı şeylen sineye çekmek de zor oluyor. hatta mümkün olmuyor. Işte Denız Baykal'ın son konuşma- sı da bunlardan biri. Baykal, bir zamanlar etrafma topladığı "Atatürk ve Kemalizm karşıtı" danışmanları nedeniyle "haklı" ve "sivri" oklarımıza hedef olmuştu. Ancak zaman için- de çevresinı temizlemiş ve "Atatürk'ün kurduğu par- tiye" layık birsiyasetçinin söylem ve davranışına gir- mişti. Şimdi "Üçüncü Dünya solcusu" lafı nereden çıktı?.. Türkiye'de fert başına düşen ulusal gelir payı on bin doların üstüne çıktığı zaman pek beğendikleri "çağ- daş so/cu" kisvesıne bürünebılirler. Ama "Üçüncü Dünya koşullarında" yaşayan Türk halkına çağdaş sosyal demokrasinin nımetlerinı sunmakgibi "orijinal" yaklaşımlara girmesinler. Sağlık hizmetierinin devlet tarafmdan sağlanması, bırakın "sosyal devletı" en basıttanımları çerçevesin- de "devletin en önde gelen görevlehnden" biridir. Zaten birdevleti "kabileden" ayıran şey. vatandaşla- rınm temel gereksinımlerıni karşılamak için örgutlen- mesidir. Bu temel gereksınımlerin en önde gelenleri "iç ve dış güvenlik", "eğitim", "sağlık", "iletişim" ve "to/ü"dü Avrupa'nın hemen hiçbir demokrasısinde sağlık hizmetleri özel sektöre devredilmemıştir. Hiçbir aklı başında sosyal demokrat politikacı, "Sağlık hizmet- lerini özel kesime devretmek gerekir" gibısınden ko- nuşmalaryapmaz. Hatta bırakın sosyal demokrat po- litikacıları; Türkiye gibi ülkelerde, aklı başında liberal politikacılar bile sağlık hızmetlerindeki devlet gerek- sinimini yadsıyamazlar. Türkiye'de çok başarılı. özel sağlık kuruluşlarının ol- duğu da elbette yadsınamaz. Fakat bunların hizmet- leri (doğal olarak) çok pahalı hizmetlerdir. Ve toplu- mun ancak çok ufak bir kesimine hitap edebılir. Peki gerıde kalanlar ne olacak? Sağlık özelleştirilirse, bugün devlet ve sıgorta has- tanelerinde perişan olan ınsanlarımız ''International Hospital" koşullarına mı kavuşacaklar? "Florance Nightingale Hastanesi'nın" sunduğu hizmetten mi yararlanacaklar? Yoksa "bedelıni ödeyemedikleri için", her türlü sağlık hizmetınden yoksun olarak ka- derleriyle baş başa ölümü mü bekleyecekler? Türkiye'de sosyal demokrasiyi bir türlü halka ulaş- tıramayan şey, işte Baykal ve Bayka! gıbilerin bu tür- den "çıkışlan" oluyor. Mari Antiuanette'in "Ekmek bulamayanlar pasta yesin" demesiyle. "Türkiye'de sağlık hizmetleri özel kesime bırakılsın" demek aynı şeydir. Bu arada Refahlılar, kımı tarikatlar ve cemaater; yandaşlarına ve hatta yandaşlan olmayanlara her alanda "bedava hizmet" taşımaya uğraşıyorlar. Bu arada elbette sağlık hizmetlerine de özen gösteriyor- lar. Bir yandan pahalı sağlık kuruluşları oluştururken ve sağlık hizmetlerini. olanakları olanlara yüksek fiyat- tan satarken bir yandan da bedava sağlık hizmetleri sağlıyorlar. Ve bizim sosyal demokratlarımız, "Biz Üçüncü Dünya solcusu değiliz" dıye, akılları sıra "katı solcu" olmadıklannı sergilemeye çahşıyorlar. Aslı varken sah- tesine kim itibar eder? Eğer adam lıberalse. liberal ol- maya çalışan solcuya değil, lıberale destek olur. Bu- nun aksi mümkün mü? Ve Refah, asıl karanlık yüzünü saklayarak fukara kit- leler arasında umut olurken solcularımız eşcinsellerin haklannı tartışarak zaman öldürüyorlar... Kemal Türkler bugün anıhyor İstanbul Haber Servisi - Eski DtSK Genel Başkanı Kemal Türkler katledilişi- nin 17. yıldönümü olan bugün anılıyor. Türkiye İş- çi Partisi (TİP) ve Dev rim- ci İşçi Sendikalan Konfe- derasyonu (DlSK) kuru- culanndan Türkler için ilk anma toplantısı saldınya uğradığı Merter'deki evi- nin önünde saat 10.30'da gerçekleştirilecek. Türk- ler'in ailesi ve işçilerbura- dakı anmanm ardından da saat 11.30'da Topkapı'daki kabri başında bir araya ge- lecekler. Lastik-İş Genel Sekre- teri Halil Altunay dün y ap- tığı yazılı açıklamada. Türkler gibi sınıf mücade- lesine inanan bir kişiliğe bugün her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuldu- gunu belirtti. Türkler'in Olüm haberinin duyulma- sının hemen ardından DİSK'e bağlı tüm işçiler iş bırakmaeylemi gerçekleş- tirirken. yurttan ve dünya- dan da yoğun tepki mesaj- ları alınıvordu. Türkçü İn- tikam fugayı'nın (TİT) üstlendiği katliamla ilgili kabul edilmeyerek. Ma- den-İş Sendikası tarafın- dan aynen geri gönderilen tek başsağlığı mesajı ise eski MHP"Genel Başkanı Alpaslan Türkeş'e aıtti. Türkler'in cenazesinde iş- çilenn. öğrencilerın ve ay- dınlann gösterdıği tepki de 16 Mart katliamı. Bahçel i- evlerkatliamı. Kahraman- maraş-Çorum katliamlan, Gazi Mahallesi katliamı. Abdi İpekçi. Uğur Mum- cu. Prof. Dr. Ümit Doğa- nay. Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil suikastlan v e da- ha nicelerinin ardından gösterilenlerle benzer ni- telikteydi. Kemal Türkler. 1947 yı- lında Bakırköy'deki Ema- yetaş Fabrikası'nda işçi olarak çalışmaya başladı. 27 Temmuz 1947'de kuru- lan Türkiye Maden-İş Sendikası'na üye oldu. Türkler. 13 Eylül 1953'te Türkiye Maden-İş Sendi- kası Bakırköy Şubesi Ge- nel Sekreterliği'neveyıne aynı yıl genel başkanlığa seçildi. Katledilişıne kadar aralıksız olarak bu göre\ i- nı sürdüren Türkler, 13 !ju- bat 1967'deDİSK'in genel başkanlığına getirildı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle