Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22TEMMUZ1997SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Lemis'in eski eşi
tellf istiyop
M Kültür Servisi - Ünlü
komedi sanatçısı Jerry
Levvis'in eski eşi Patti
Lewis, bu sezon Eddie
Murphy'nin rol aldığı
'Nutty Professor" (Çatlak
Profesör) adlı fılminin telif
haklannı istediğini belirtti.
Jerry Lewisile 1945'ten
1980 yılına dek evli kalan
Patti Levvis, ilk olarak
1963'te Jerry Lewis'in
başrolünü oynadığı
'Çatlak Profesör' adlı
fîlmin 1996 versiyonunun
kânnın bir bölümünün
kendisine verilmesi
gerektiğini vurguluyor.
Metis'ten yeni
kitaplar
• Kültür Servisi - Metis
•Yayınevi bilim-kurgu
dizisinden bir, tarih,
toplum. felsefe dizisinden
ise iki yeni kitabı yayın
koleksiyonuna ekledi.
"Otomatik Piyano". 'Iki
Şahit ve Diğerleri', 'Geriye
Kalan Devrimdir' adlı
kitaplar piyasaya çıktı.
Kurt Vonnegut Jr.'un
yazdığı 'Otomatik Piyano'.
tüm üretici faaliyetlerin
makineleştiği, faydalı
işlerin yalnızca dar bir
müdürler ve mühendisler
gnıbunun elinde
toplandığı. geri kalanlann
ise ya orduya ya da 'Haşat
ve Iskartalar" diye bilinen
tamir ve bakım ekiplerine
'tıkıştınldıgı' birdünyayı
betimliyor. Haldun
Bayn'nın kaleme aldığı
Mki Şahit ve Diğerleri' adlı
kitapta suçu sabit olmayan
bir firari konu ediliyor.
'Geriye Kalan Devrimdir'
adlı kitap ise Bülent
Somay'ın 1985-94 yıllan
arasında özgürlükçü ve
devrimcı yeni bir solun
oluşumuna katkı amacıyla
yazdığı yazılann toplamı
niteliğinde.
Bir yaz akşamı
sevgi ve barış
• Kültür Servisi - Tüm
Avrupa'yı evrensel bir
değer olan müzikle
birleştirmeyi amaçlayan
Vbx Europa (A\Tupa
Korosu), yaz
konserlermden ilkini 118-E
Lions Kulüpleri yaranna 4
ağustos pazartesi saat
19.00'daLütfiKırdar
Kongre ve Sergi Sarayı'nda
gerçekleştiriyor. Fevziye
Mektepleri Vakfı'nın
destiğiyle Türkiye'de
toplanacak koroda, bu yıl
14 ülkeden 40 sanatçı ve
Türkiye'yi temsilen 15
sanatçı yer alacak.
Koronun devamlı şefı
Fntzer Ter Wey'in yanı sıra
Istanbul Devlet Opera ve
Balesi Koro Şefı Gökçen
Koray da konserde "konuk
şef' olarak yer alacak.
BÜSK'te bu hatta
• Kültür Servisi -
Boğaziçi Üniversitesi
Sinema Kulübü'nün
düzenlediği 'Türkiye
Sinemasından Yeni
Kareler' başlıklı etkinlik,
Murat Dikmen Salonu'nda
sürüyor. Etkinlik
kapsamında bugün saat
19.00'da tntahar'ın
Elkitabı. yann saat
12.00'deYerçekimli
Aşklar, 17.00"de Aşk
Üzerine. 19.00'da
Sokak'taki Adam.
perşembe saat 19.00'da
Deniz Bekliyordu, cuma
saat 19.00'da Tabutta
Röveşata.21.00'deBir
Kadının Anatomisi,
cumartesi saat 19.00'da
Bir Erkeğin Anatomisi,
pazar saat 19.00'da da
Bir Kadının
Anatomisi adlı filmler
izlenebilir.
Celal Hafifbilek'in
yeni kitabı
• Kültür Servisi-'• 1958
Yunus Nadi Roman
Yanşmasf'nda "Sessizler
Sokağı" adlı romanı ile ilk
kez adını duyurduktan
sonra 1960"lı yıllarda
yayımlanan öykü kitabı
"Camekândaki Kız'"ın
ardından çalışmalanna
uzun bir süre ara veren ve
1994'te"SanaEl
Sallayacağım" isimli öykü
kitabı ile tekrar gündeme
gelen Celal Hafifbilek'in
yeni romanı "Kasaba",
Öteki Yayınlan'ndan çıktı.
Orhan Kemal ve Kemal
Tahir'le süregelen
Türk romancılığının
devamı olarak görülen
kitapta, bir kasabanın dar
sınırlan içinde iki evli
kadının yaşadıkları aşk ve
yine bu çerçevede gelişen
mafya-devlet ilişkileri ve
rüşvet gibi konular
anlatılıyor.
INSANLAR, SOKAKLAR VE ŞEYLER ENİS BATUR
Pessoa
9
nın SandığıRomain Gary'nin
Türkçeye çevrildiğı-
ni sandığım ufarak
kitabı •'EmifcAjar'ın
Yaşamı ve Öiümü"nü
bir çırpıda okudum,
içimi zifiri karanlık
kapladı.
lkıdırHandke'nın
etrafında dönerek
söylemeye çalıştı-
ğım, söylemeyi başa-
ramadığım sözler
örüyor Gary'nin bu
vasiyet'vaziyet met-
nini: Buruk, bıkkın.
gene de ekşi bir atak-
lığındesteklediğitok
birsöylem. Pazar-Pi-
yasa ikilisiyle olan
hesabını kesiyor ya-
zar: Alacağım kal-
masın, borçlu zaten
değildim, yanılan
kimmiş, ben miymi-
şim?
1984"ten başlaya-
rak defalarca söz al-
dım bu konuda:
Gary Ajarikilisi, bü-
tün takma kimlikler.
Pessoa ve İmrahor
olaylan hakkındaye-
niden aynı saptama-
lan yapmaya girişe-
cek değilim.
Bu metinle bağ-
lantılı bir gözlem *
bir soru: Romain
Gary, Pessoa'yı tanı-
mamış olabilir mi,
anlamadım; ya daha
önce üzerinde dur-
muştu ve ben göre-
medim, ya da Pessoa
konusu 1980'de pek
gündeme gelmemiş-
ti. anımsayamıyo-
rum. Ben Pessoa'nın
yapıtıyla ilk kez ne
zaman karşılaştım.
onu da (1982 'de miy-
di?). Gar>r
. benzeri
bir girişime yalnızca
Ossian olaymda rast-
ladığını belirtiyor.
demek Mc Pher-
son'u tanıyor da Pes-
• Pessoa'nın uzak komşulanndan aynldığı yer: Yazdıklannı pekâlâ yayımlayabilecekken
onlan sandığa kaldınyor, bile isteye posthume olma statüsünü benimsiyor: Yazarlık hayatı.
hayatı bitince başlasın. Büyük bir sandık: Her biri, tamamlandıkça aynı zarflara yerleştirilip
içeri alınan, toplam 40 bin sayfadan oluştuğu bilinen bir yapıt. Pessoa'nın sandığı bir
fantezi de değil, bir fantazma da, XX. yüzyılın yazı insanı için: Ciddi bir seçenek.
soa'yı tanımıyor. Olabilir.
Soru: Hiçbir şey söyle-
meden çekip gitseydi daha
doğru bir seçim yapmış sa-
yılmaz mıydı? Emin deği-
lim tabii: tş yılan hikâyesi-
ne dönmüş durumda, bazı
aynntılara ışık düşürmese
kısa erimde enikonu kan-
şıklık doğardı belki de. A-
ma uzun erimde ciddi kazı
araştırmalan çıkardı orta-
ya. Paris'in yazL n simsarla-
nna haklı öfkesiyle kusmak
istemiş Romain Gary. o öf-
keyi dişavurmasaydı intıha-
nnın gerekçeleri arasına bu
yüküde atarlardı.
Bir noktada içim sızladı
" Bütün bu ve benzeri dene-
yimlerin ardından (bir ro-
manını alkışlayan "eleştir-
men", bir sonrakini yerden
yere vurma gerekçesini'ba-
na ilk yazım için teşekkür
etmediniz' sözlerivletemel-
lendiriyor - örneğin), yaz-
dıklanmı yayımlama konu-
sunda güçlü bir tiksinti duy-
gusu uyandı icimde. Ekono-
mik nedenlerie gerçekleşti-
remediğim düş. doyasıya
yazmak ve sağlığımda hiç-
bir şey yayımlamamaktı."
Bu kahredici paragrafın
içeriğini çok iyi kavradığı-
ma inanıyorum. Neden
gösteriliyor. çözüm buluna-
mıyorsa. yenilgi hazır de-
mektir. Romain Gary'nin
intihar edince. ekonomik
nedenleri buharlaştı. Ne ki,
yazar da yok olmuştu. Pes-
soa'yı tanımış olsaydı, dü-
ğümü İskender üslubuyla
kesip atacağına. oturup onu
ağır ağır çözmenin yolunu
bulabilir, o yola sapabilir
miydi?
Sanmıyorum: Pessoa.
tıpkı Kavafis gibi olabildi-
ğince daraltılmış bir dış ha-
yat biçiminde kararkılmış,
bir küçük bunuva bile ol-
mamayı seçmişti. Romain
Gary düpedüz büyük buıju-
vaydı. bütün gözüpeklileri-
nin ve onu dengeleyen ağ-
dalı muhafazakârlığının ar-
kasında onun sandığa ulaş-
masına set çeken yaşam öl-
çüleri görülür.
Pazar-Piyasa oyunuyla
didiştiği kesin. Gelgelelim,
çemberin üzerinde olsun
duramamış. çemberden hep
içeri doğru davranmıştır.
Son cüretli edimi de dolayı-
sıyla onun çemberi kınp dı-
şun çıkma isteğinin birbe-
lirtisi olarak değerlendiri-
lemez diye düşünüyorum.
Münzevi portrekri
" Pessoa bir küçükburju-
va bile olmamayı seçmişti'*
cümlesi, yıllardır("Gönde-
ren: EB"den, "YolcıTnun
önsözüne) ön gönderme
yaptığım bu çıkma için asıl
doğru giriş cümlesi galiba.
XX. yüzyılın iki uç şairi.
hem konumlanyla, hem de
yapıtlan ve duruşlanyla en
kenarda kalmak istemiş
Kavafis ve Pessoa. sağken
pek az ürün yayımlamışlar-
dı. Merkezde değildiler; ts-
kenderiye de, Lizbon da ya-
rı açık. aslında yandan faz-
la kapalı kentlerdi yüzyılın
ilk yansında. Merkezle. İn-
giliz kültürü aracılığıyla
belli bir organik bağlan ol-
muştur. ama bir yandan me-
safeli bir ilişki geliştırdikle-
ri, bir yandan da Lond-
ra'nın tutucu bir merkez
kaldığı gerçeğini gördükle-
ri hemen söylenebilir de:
Sonuçta kendi dünyalarını
kurmuşlardır diyebıliriz.
Iki küçük memur. Sivril-
meyi; Perse, Claudel, Ste-
vens eibi vüksek sorumlu-
luk gerektiren ikincı uğraş
tırmanışına geçmeyi aklın-
dan geçirmemiş. besbelli
öylesi özelliklerdetaşıma-
yan iki münzevî. Kavafıs'in
yaşamındatensel serüvenin
payı küçümsenemez şüphe-
siz, gene de yapayalnız ya-
şamış. ölmüştür. Pessoa o
boyutu da siler hayatının
akışından: Sevgili Ophe-
lia'sına yazdığı mektuplar.
Ophelia'nın tanıklığı gös-
teriyor ki marazi yazı yaşa-
mını hiçbir biçimdepaylaş-
maya yanaşmıyor. Kaf-
ka/Feüce. Kierkegaard/Re-
gina çiftlerinin tıkanış
denklemlerinin bir çeşitle-
mesiyle karşı karşıya oldu-
ğumuza daha önce değin-
miştim.
Pessoa'nın uzak komşu-
lanndan aynldığı yer: Yaz-
dıklannı pekâlâ yayımlaya-
bilecekken onlan sandığa
kaldınyor, bile isteye post-
hume olma statüsünü be-
nimsiyor: Yazarlık hayatı.
hayatı bitince başlasın.
Büyük bir sandık: Her bi-
ri. tamamlandıkça aynı
zarflara yerleştirilip içeri
alınan, toplam 40 bin say-
fadan oluştuğu bilinen bir
yapıt. Yayımladıği kitaplar
var. öte yandan gençliğınde
birkaç (biri doğrudan tngi-
lızce yazmış olduğu) kitabı
çıkıyor. sonrasında bilindi-
ği gibi takma isimleri, hat-
ta kimlikleri kullanıyor,
Lizbon sokaklannda, işye-
rinde ve kahvelerde nere-
deyse incognito dolaşıyor,
elini kolunu rahatça salla-
yarak.
Pessoa'nın sandığı bir
fantezi de değil, bir fantaz-
ma da, XX. yüzyılın yazı
insanı için: Ciddi bir seçe-
nek.
Romain Gary. Gombro-
wicz'in güçlü cümlesini
cımbızla çekıp önümüze
sürüyor: Yazar. kendisine
biçilen bir suratın. bir biçi-
min, bir hüviyetin içine
hapsediliyor: Ortaya çıktı-
ğı andan başlayarak.
Sonunda tek (ve belki de
yanlış) bir surat sûret oluş-
turulsa da yazardan, oraya
gelesiye binbir surata sûre-
te büründürülüyor.
Suya şişe salmak
Kendisine bakan toplu-
ma bakan yazar orada sinek
gözü görür: Her bakış ayn
bir mercek. odak. perspek-
tiftir nereden bakılsa. son-
suz sayıda ışık kınğı kapa-
siteli bir prizmanın karşı-
sında kendisini nasıl bir-li-
ği içinde yakalayabilir. bir-
kaç adım attıktan sonra?
Hangi aynaya. hangisinin
en doğru yansıttığı. en az
yanılsamataşıdığı inancı ya
da kanısıyla bakabilir? Ar-
tık maruz kaldığı bu parça-
lanışı. paramparçalanışı
yüklenecektir.
Belli bir zaman dilimi
içinde belli sayıda yapıt ve-
ren yazann odasına, masa-
sına binen basıncın toplam
(ve aynştınldığında her bi-
ri ayn dozda apayrı baskı
noktalan oluşturan) öğele-
rin bedeli hakkında Roma-
in Gary'nin yazdıklannı
54. Uluslararası Venedik Film Festivali 27 ağusto:
Roselliııi ve
Mastroiamıi andıyor
• Festival, Roberto Rosellini'nin ölümünün 20. yılı nedeniyle
düzenlenen bir anma töreniyle başlıyor. "Marcello Mastroianni'nin
Anısına" başlığı altında düzenlenecek olan özel bölümde ise geçen yıl
ölen ünlü İtalyan aktörün beş önemli filmi gösterilecek.
ta başlıyor
Kültür Servisi - "Bu yıl Cannes Film Festi-
vali'ndeyasananhayalkınklığından sonra her
zamankinden daha da titiz ve dikkadi davran-
mamız gerektiğini anladık. Tüm gözler Vene-
dik'e çevTİlmisti ve biz de olabildiğince cesur
seçimter yapmalıydık. Festival kapsamına ala-
cağunız fümler konusunda karar verirken ön-
yarçılı olmamaya. nimlerin ardındaki isimler-
den etkilenmemeve calıştık. Yıllardır Sinema
Bienali'nin bizevernüş olduğu deneyimlerin de
etkisiyie tüm seçimlerimizde sadece kaliteyi ön
planda tuttuk. Amacımız yeni yeteneklere de
hak ettikleri şansı vermekti." Bu sözler 27
ağustos-6 eylül tarihleri arasında gerçekleşti-
rilecek olan 54. Venedik Film Festivali'nin baş-
kanı FeUce Laudadio ya ait. Ağırlıklı olarak
A\Tupalı sinemacılann çalışmalanna ev sa-
hipliği yapan festivale bu yıl da Amerikan ba-
ğımsız sinemasından sadece iki film katılıyor.
Festival, 27 ağustos tarihinde Roberto Ro-
sellini'nin ölümünün yirminci yılı nedeniyle
düzenlenen bir anma töreniyle başlıyor. Tö-
rende BeppeCino'nun u
neorealizm"in baba-
sı olarak kabul edilen Rosellini'yi konu alan
bir filmi ve 1977 yılında ölen bu büyük yö-
netmenle yapılmış bir röportaj gösterilecek.
27 ağustos akşamından başlayarak festival
kapsamında gösterime girecek olan filmlerden
ilki başrollerini Demi Moore ve Robin WTlli-
ams'ın paylaştıkları \\oodv Allen'ın yanşma
dışı çalışması "DeconstructingHarrv'". Festi-
valin 6 eylül akşamı San Marco Meydanı'nda
gerçekleştirilecek olan kapanış töreninde ise
müzikleri Ennio Morricone tarafından hazır-
lanmış olan James Deane'in 1912 yapımı
"Riccardo III" isimli sessiz filmi gösterile-
cek.
Bu yıl jüri başkanlığını Yeni Zelandalı yö-
netmen Jane Campion'ın üstlendiği Venedik
Film Festivali 'nin yanşma bölümünde üç İtal-
yan. iki Fransız, iki Amerikan ve birer Brezil-
ya. Polonya. trlanda, Japonya, Portekiz. Çin.
Rus, Belçika, Hong-Kong. Ingiliz ve Ispanyol
filmi yer alıyor. Eleştirmenler tarafından "Al-
tm A>ı"ya en yakın görülen isim ise Çinli yö-
netmen Zhang Yimou.
54. Venedik Film Festivali kapsamında
"Marcello Mastroianni'nin Anısına" başlığı
altında düzenlenecek olan özel bölümde ge-
çen yıl ölen ünlü italyan aktörün beş önemli
filmi ve Anna Maria Tato tarafından aktörle
ilgili olarak hazırlanmış dört saatlik bir film-
monolog entegrasyonu gösterilecek.
Yine italyan sinemasının Roberto Roselli-
ni, Marco Ferreri ve Ginlio de Santis gibi si-
nema tarihine mal olmuş büyük yönetmenle-
rinin bazı filmleri için de özel gösterimler dü-
zenlenecek.
Festivalin bu yılki özel "Altın Aslan" ödül-
lerinin sahiplen Amerikalı yönetmen Stanley
Kubrik, Fransız sinema oyuncusu Gerard De-
pardieu ve italyan aktris Alida Valli. Festival
nedeniyle Venedik'te bulunacak olan sinema
dünyasınm önemli isimlerinden bazıları ise
Petersen'ın son filmi "Air ForceOne"ın oyun-
culan Harrison Ford. Garl Oldman. Glenn
Close; GuiUermodel Toro ımzalı "Mimk" fil-
minin başrollerini üstlenen Mira Sorvino ile
Giancarlo Giannini. "II Vlaggio della Sposa"
adlı fılmle Ghanna Mezzogiomo-Sergio Ru-
bini ikilisi ve "Chinese Box"ın oyunculan Je-
rem>' Irons ile Gong Li.
Festi\ al kapsamında gösterime girecek olan
önemli filmler arasında Lars Von Trier'ın
"The Kingdom II" ve Zanussi nın "Fratello
del nostro 010" isimli çalışmaları bulunuyor.
Venedik'in bu yıl ev sahipliği yapacağı tek
Türk filmi ise "Uluslararası Eleştiri Haftası"
kapsamında gösterilecek olan "Masumiyet".
Başrollerini Haluk Bilginer ve Derya Alabo-
ra'nın üstlendiği fîlmin yönetmeni Zeki
Demirkubuz.
2. Ulııslararası Avşa Granit Heykel Sempozyumu başlıyor
Kültür Servisi - Mımar Sinan Üni-
versitesi ve Avşa Belediyesi tarafın-
dan düzenlenen 2. Uluslararası Avşa
Granit Heykel Sempozyumu, 23 tem-
muz-23 ağustos tarihleri arasında Av-
şa'da gerçekleştirilecek. Genel spon-
sorluğunu Borusan AŞ'nın üstlendiği
etkinlik. ülkemizde üniversite, yerel
yönetim ve özel sektör işbirliğinin
oluşturduğu ilk kültür ve sanat etkin-
liği olarak Türk sanat tarihi içinde yer
almayı amaçlıyor.
Organizasyon Komitesi Başkanlı-
ğı'nı Doç. Dr. Oğuz Bayrakçı'nın ve
Üniversite Heykel Bölümü adına ge-
nel koordinatörlüğünü Doç. Rahmi
Aksungur'un üstlendiği sempozyu-
mun amacı; Türk kültür hayatına ye-
ni, nitelikli ve kalıcı etkiler kazandır-
mak, heykel sanatı ile izleyici arasın-
daki kopukluğu gidermek. Marmara
Adaları olarak adlandırılan takımada-
nın MÖ 500'lere kadar uzanan mer-
mer üretim ve işleme atölyelerine hak
ettiği kültürel statüyü kazandırmak ve
Avşa Adası'nın bir açık hava heykel
müzesine dönüşümüne katkıda bulun-
mak olarak belirlendi. Sempozyuma;
Japonya"dan Taizo Murakami. Ryosu-
ke Kobayashi, Tomonori Fujioka. Ko-
re'den \loon K>ıı Kim, tsrail'den Igor
Brovv. Avusturya'dan Juan Elisabeth.
Fransa'dan Jean François Demeure.
Türkiye'den Rahmi Aksungur, Emre
Başoğlu ve Evrim Saraçoğlu olmak
üzere 7'si yabancı 3'ü Türk toplam 10
kişilik bir sanatçı grubu katılıyor.
Sempozyum aynca. Türk heykel
sanatının büyük ustalanndan Ali Ha-
di Bara anısına düzenleniyor.
Bir ay boyunca Avşa Adası 'nda pro-
jelerini uygulama imkânına sahip ola-
cak sanatçılann izleyicilerle kuracak-
ları diyalogların yanı sıra. çeşitli pa-
nellerve sanatçılann tanıtımınayöne-
lik açıkoturumlar da düzenlenecek.
Sempozyum sonunda ortaya çıkan ya-
pıtlaradanın çeşitli yerlerine yerleşti-
rilecek ve sürekli sergilenme imkânı
bulacak.
Sempozyum ayrıca.içeriğini ve ka-
tılımını uluslararası bir çizgiye taşı-
mayı ve kesintiye uğramayacak birge-
lenekselleşmeyi başlıca çıkış noktası
olarak belirledi.
dikkatle okumak. bu duru-
mun bütün yazı insanları
için geçerliliğini unutmak-
sızın gerekir.
Tanınmış her insan için
toplum bu bedeli doğal bul-
muştur: Evimize kadar gel-
din. böyle karşılanacağını
bilmeli. öngörmeliydin.
Böyle: Sıcak, çok sıcak,
soğuk. çok soğuk, kayıtsız,
tutkulu. isteksiz. düşman-
ca. hoş tutularak. saldırgan
öfkeyle küçümsenerek, kıs-
kançlıkla, keyifle, ölümüne
sevgi ya da nefretle.
tyi-kötü her yazar, herki-
tabıyla, kitaplan yan yana
dizildikçe oluşan yapıtıyla
bütün bunlarla karşılaşır.
Bir tek duygular değildir
okuduğu ama tavırlar, te-
maslar. iletişim arayışlan
ve körelişleri, sağırlıklar ve
alkışlar, yanlış anlamalarve
yanından geçip gitmeler,
haksız övgüler ve haksız
ilençlerdirde.
Masanın. odanın ötesin-
deki dünya. bir noktadan
sonra tikel çıkışlar olarak
algılanmaz olur. toplam bir
durum ağır basmaya koyu-
lur. \azdıklannı iletme yo-
lunu seçen her yazar bu du-
rumu kabullenmış demek-
tir, başka türlüsü elbette dü-
şünülemez. Kitabı simdilik
bu ortama. bu bağlama
göndermektedir - ama işin
başında. kimse boome-
rang'ın gcri dönüşünü he-
sabakatamaz. Bir süre son-
ra anlar yazar: Varlığı ka-
yıtsızlık, nefret, tılsım iliş-
kileri kurmaktadır. Öyle
yazmayı sürdürmesi. öyle
yazmaması, biraz öyle bi-
raz da böyle yazması bek-
lenmektedir. Içende. dışa-
nda. uçta durduğu için ye-
rilmekte. övülmektedir. Öl-
duğu gibi kalmaya da, de-
ğişmeye de hakkı yoktur.
En iyi kitabını çoktan yaz-
mıştır.. ileride yazacaktır,
hiçbir zaman yazamaya-
caktır.
Aslında yazmanın başka,
yayımlamanın bambaşka
şey olduğunu her yazar çok
geç öğrenir. Bunun gerçek-
liğini kendi deneyimiyleöğ-
renebilir ancak, ataianndan
öğrenemez.
Pessoa'nın sandığı gü-
venceliydi: Sesi çıkmayan
bir kuyu. Güvence dediği-
me bakmayın, •'sevilmek"
için yazmaya başlayan in-
san o eksıkliği kolay kolay
göğüsleyemez. hemen hep
kayıtsızlığı ve kini göze alır,
şişeyi suya indirir.
Elektronik sandık
Pessoa *ne derfcr?" soru-
sunu bertaraf etmeyi başar-
mıştı: Ne derlerse desinler,
ya da ne dıyeceklerse sonra
desinler cümlesini kurmuş
mudur?
•"ı'azarlar ölünce rahatlar-
lar. Sinek gözlü toplum on-
lan görmeyi. onlara bakma-
yı sürdürür ama. denilebilir.
Toplumlar, ortamlar. bağ-
lamlarda ölîir: Bugün yaşa-
yanlar gelecek yüzyıhn so-
nunda burada olmayacaklar.
Bizler Homeros'u. Marti-
alis'i, Milton'ı. Hölderlini
okuyoruz tabii. oysa nasıl da
farklı topluluklar, ortamlar
oluşturmaktayız şimdi.
Bu değişim, dönüşüm
gerçekliğinin farkındadır,
yazar, başka bir zamana hak
kazanma projesi bile bu za-
mana kayıtlıdır gene de.
O nedenle. her yazann
bir de sandığı olması gerek-
tiği kanısındayım: Biryada
birkaç yapıtını kendi gü-
nünden. çağından. 'sesveöf-
ke' dolu o uğulrulu dönem-
den ne yapıp edip koruma-
lı. esirgemelıdir - hiç değil-
se. Yazann çelişkisinin çö-
zülmesini beklemek safdil-
lik olur: Ya ilgiden, ya ilgi-
sizlikten ölecek hale gelen
bu tuhaf kişinin. oldukça
uzun bir süredir meşgul
edildiği bir iki anlamsız so-
ruyu ıskartaya alma vakti-
dir: Neden yazıyorum? K.İ-
min için yazıyorum?
Bu sorulann kaçınılmaz
biçimde yüzleşilmesi gere-
ken sorunlara dayandığı sa-
vı bence kesinkes koftur.
Onlan, artık geride bıraktı-
ğımız bir devir hazırlamış-
tı, beynimize burgulayarak.
o devir kapandı, başka bir
devir açıldı: Herkesin yaz-
maya. kendini ifade etmeye
başladığı yeni bir çağa de-
mir attık. Herkesin yazdığı
bir dünyada, neden oturu-
yorum ya da kimin için yü-
rüyorum kadar anlamsız ge-
lecek o sorular yerkürelile-
re. Artık elektronik sandık-
lar kullanılacak.