04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22TEMMUZ1997SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Lemis'in eski eşi tellf istiyop M Kültür Servisi - Ünlü komedi sanatçısı Jerry Levvis'in eski eşi Patti Lewis, bu sezon Eddie Murphy'nin rol aldığı 'Nutty Professor" (Çatlak Profesör) adlı fılminin telif haklannı istediğini belirtti. Jerry Lewisile 1945'ten 1980 yılına dek evli kalan Patti Levvis, ilk olarak 1963'te Jerry Lewis'in başrolünü oynadığı 'Çatlak Profesör' adlı fîlmin 1996 versiyonunun kânnın bir bölümünün kendisine verilmesi gerektiğini vurguluyor. Metis'ten yeni kitaplar • Kültür Servisi - Metis •Yayınevi bilim-kurgu dizisinden bir, tarih, toplum. felsefe dizisinden ise iki yeni kitabı yayın koleksiyonuna ekledi. "Otomatik Piyano". 'Iki Şahit ve Diğerleri', 'Geriye Kalan Devrimdir' adlı kitaplar piyasaya çıktı. Kurt Vonnegut Jr.'un yazdığı 'Otomatik Piyano'. tüm üretici faaliyetlerin makineleştiği, faydalı işlerin yalnızca dar bir müdürler ve mühendisler gnıbunun elinde toplandığı. geri kalanlann ise ya orduya ya da 'Haşat ve Iskartalar" diye bilinen tamir ve bakım ekiplerine 'tıkıştınldıgı' birdünyayı betimliyor. Haldun Bayn'nın kaleme aldığı Mki Şahit ve Diğerleri' adlı kitapta suçu sabit olmayan bir firari konu ediliyor. 'Geriye Kalan Devrimdir' adlı kitap ise Bülent Somay'ın 1985-94 yıllan arasında özgürlükçü ve devrimcı yeni bir solun oluşumuna katkı amacıyla yazdığı yazılann toplamı niteliğinde. Bir yaz akşamı sevgi ve barış • Kültür Servisi - Tüm Avrupa'yı evrensel bir değer olan müzikle birleştirmeyi amaçlayan Vbx Europa (A\Tupa Korosu), yaz konserlermden ilkini 118-E Lions Kulüpleri yaranna 4 ağustos pazartesi saat 19.00'daLütfiKırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştiriyor. Fevziye Mektepleri Vakfı'nın destiğiyle Türkiye'de toplanacak koroda, bu yıl 14 ülkeden 40 sanatçı ve Türkiye'yi temsilen 15 sanatçı yer alacak. Koronun devamlı şefı Fntzer Ter Wey'in yanı sıra Istanbul Devlet Opera ve Balesi Koro Şefı Gökçen Koray da konserde "konuk şef' olarak yer alacak. BÜSK'te bu hatta • Kültür Servisi - Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü'nün düzenlediği 'Türkiye Sinemasından Yeni Kareler' başlıklı etkinlik, Murat Dikmen Salonu'nda sürüyor. Etkinlik kapsamında bugün saat 19.00'da tntahar'ın Elkitabı. yann saat 12.00'deYerçekimli Aşklar, 17.00"de Aşk Üzerine. 19.00'da Sokak'taki Adam. perşembe saat 19.00'da Deniz Bekliyordu, cuma saat 19.00'da Tabutta Röveşata.21.00'deBir Kadının Anatomisi, cumartesi saat 19.00'da Bir Erkeğin Anatomisi, pazar saat 19.00'da da Bir Kadının Anatomisi adlı filmler izlenebilir. Celal Hafifbilek'in yeni kitabı • Kültür Servisi-'• 1958 Yunus Nadi Roman Yanşmasf'nda "Sessizler Sokağı" adlı romanı ile ilk kez adını duyurduktan sonra 1960"lı yıllarda yayımlanan öykü kitabı "Camekândaki Kız'"ın ardından çalışmalanna uzun bir süre ara veren ve 1994'te"SanaEl Sallayacağım" isimli öykü kitabı ile tekrar gündeme gelen Celal Hafifbilek'in yeni romanı "Kasaba", Öteki Yayınlan'ndan çıktı. Orhan Kemal ve Kemal Tahir'le süregelen Türk romancılığının devamı olarak görülen kitapta, bir kasabanın dar sınırlan içinde iki evli kadının yaşadıkları aşk ve yine bu çerçevede gelişen mafya-devlet ilişkileri ve rüşvet gibi konular anlatılıyor. INSANLAR, SOKAKLAR VE ŞEYLER ENİS BATUR Pessoa 9 nın SandığıRomain Gary'nin Türkçeye çevrildiğı- ni sandığım ufarak kitabı •'EmifcAjar'ın Yaşamı ve Öiümü"nü bir çırpıda okudum, içimi zifiri karanlık kapladı. lkıdırHandke'nın etrafında dönerek söylemeye çalıştı- ğım, söylemeyi başa- ramadığım sözler örüyor Gary'nin bu vasiyet'vaziyet met- nini: Buruk, bıkkın. gene de ekşi bir atak- lığındesteklediğitok birsöylem. Pazar-Pi- yasa ikilisiyle olan hesabını kesiyor ya- zar: Alacağım kal- masın, borçlu zaten değildim, yanılan kimmiş, ben miymi- şim? 1984"ten başlaya- rak defalarca söz al- dım bu konuda: Gary Ajarikilisi, bü- tün takma kimlikler. Pessoa ve İmrahor olaylan hakkındaye- niden aynı saptama- lan yapmaya girişe- cek değilim. Bu metinle bağ- lantılı bir gözlem * bir soru: Romain Gary, Pessoa'yı tanı- mamış olabilir mi, anlamadım; ya daha önce üzerinde dur- muştu ve ben göre- medim, ya da Pessoa konusu 1980'de pek gündeme gelmemiş- ti. anımsayamıyo- rum. Ben Pessoa'nın yapıtıyla ilk kez ne zaman karşılaştım. onu da (1982 'de miy- di?). Gar>r . benzeri bir girişime yalnızca Ossian olaymda rast- ladığını belirtiyor. demek Mc Pher- son'u tanıyor da Pes- • Pessoa'nın uzak komşulanndan aynldığı yer: Yazdıklannı pekâlâ yayımlayabilecekken onlan sandığa kaldınyor, bile isteye posthume olma statüsünü benimsiyor: Yazarlık hayatı. hayatı bitince başlasın. Büyük bir sandık: Her biri, tamamlandıkça aynı zarflara yerleştirilip içeri alınan, toplam 40 bin sayfadan oluştuğu bilinen bir yapıt. Pessoa'nın sandığı bir fantezi de değil, bir fantazma da, XX. yüzyılın yazı insanı için: Ciddi bir seçenek. soa'yı tanımıyor. Olabilir. Soru: Hiçbir şey söyle- meden çekip gitseydi daha doğru bir seçim yapmış sa- yılmaz mıydı? Emin deği- lim tabii: tş yılan hikâyesi- ne dönmüş durumda, bazı aynntılara ışık düşürmese kısa erimde enikonu kan- şıklık doğardı belki de. A- ma uzun erimde ciddi kazı araştırmalan çıkardı orta- ya. Paris'in yazL n simsarla- nna haklı öfkesiyle kusmak istemiş Romain Gary. o öf- keyi dişavurmasaydı intıha- nnın gerekçeleri arasına bu yüküde atarlardı. Bir noktada içim sızladı " Bütün bu ve benzeri dene- yimlerin ardından (bir ro- manını alkışlayan "eleştir- men", bir sonrakini yerden yere vurma gerekçesini'ba- na ilk yazım için teşekkür etmediniz' sözlerivletemel- lendiriyor - örneğin), yaz- dıklanmı yayımlama konu- sunda güçlü bir tiksinti duy- gusu uyandı icimde. Ekono- mik nedenlerie gerçekleşti- remediğim düş. doyasıya yazmak ve sağlığımda hiç- bir şey yayımlamamaktı." Bu kahredici paragrafın içeriğini çok iyi kavradığı- ma inanıyorum. Neden gösteriliyor. çözüm buluna- mıyorsa. yenilgi hazır de- mektir. Romain Gary'nin intihar edince. ekonomik nedenleri buharlaştı. Ne ki, yazar da yok olmuştu. Pes- soa'yı tanımış olsaydı, dü- ğümü İskender üslubuyla kesip atacağına. oturup onu ağır ağır çözmenin yolunu bulabilir, o yola sapabilir miydi? Sanmıyorum: Pessoa. tıpkı Kavafis gibi olabildi- ğince daraltılmış bir dış ha- yat biçiminde kararkılmış, bir küçük bunuva bile ol- mamayı seçmişti. Romain Gary düpedüz büyük buıju- vaydı. bütün gözüpeklileri- nin ve onu dengeleyen ağ- dalı muhafazakârlığının ar- kasında onun sandığa ulaş- masına set çeken yaşam öl- çüleri görülür. Pazar-Piyasa oyunuyla didiştiği kesin. Gelgelelim, çemberin üzerinde olsun duramamış. çemberden hep içeri doğru davranmıştır. Son cüretli edimi de dolayı- sıyla onun çemberi kınp dı- şun çıkma isteğinin birbe- lirtisi olarak değerlendiri- lemez diye düşünüyorum. Münzevi portrekri " Pessoa bir küçükburju- va bile olmamayı seçmişti'* cümlesi, yıllardır("Gönde- ren: EB"den, "YolcıTnun önsözüne) ön gönderme yaptığım bu çıkma için asıl doğru giriş cümlesi galiba. XX. yüzyılın iki uç şairi. hem konumlanyla, hem de yapıtlan ve duruşlanyla en kenarda kalmak istemiş Kavafis ve Pessoa. sağken pek az ürün yayımlamışlar- dı. Merkezde değildiler; ts- kenderiye de, Lizbon da ya- rı açık. aslında yandan faz- la kapalı kentlerdi yüzyılın ilk yansında. Merkezle. İn- giliz kültürü aracılığıyla belli bir organik bağlan ol- muştur. ama bir yandan me- safeli bir ilişki geliştırdikle- ri, bir yandan da Lond- ra'nın tutucu bir merkez kaldığı gerçeğini gördükle- ri hemen söylenebilir de: Sonuçta kendi dünyalarını kurmuşlardır diyebıliriz. Iki küçük memur. Sivril- meyi; Perse, Claudel, Ste- vens eibi vüksek sorumlu- luk gerektiren ikincı uğraş tırmanışına geçmeyi aklın- dan geçirmemiş. besbelli öylesi özelliklerdetaşıma- yan iki münzevî. Kavafıs'in yaşamındatensel serüvenin payı küçümsenemez şüphe- siz, gene de yapayalnız ya- şamış. ölmüştür. Pessoa o boyutu da siler hayatının akışından: Sevgili Ophe- lia'sına yazdığı mektuplar. Ophelia'nın tanıklığı gös- teriyor ki marazi yazı yaşa- mını hiçbir biçimdepaylaş- maya yanaşmıyor. Kaf- ka/Feüce. Kierkegaard/Re- gina çiftlerinin tıkanış denklemlerinin bir çeşitle- mesiyle karşı karşıya oldu- ğumuza daha önce değin- miştim. Pessoa'nın uzak komşu- lanndan aynldığı yer: Yaz- dıklannı pekâlâ yayımlaya- bilecekken onlan sandığa kaldınyor, bile isteye post- hume olma statüsünü be- nimsiyor: Yazarlık hayatı. hayatı bitince başlasın. Büyük bir sandık: Her bi- ri. tamamlandıkça aynı zarflara yerleştirilip içeri alınan, toplam 40 bin say- fadan oluştuğu bilinen bir yapıt. Yayımladıği kitaplar var. öte yandan gençliğınde birkaç (biri doğrudan tngi- lızce yazmış olduğu) kitabı çıkıyor. sonrasında bilindi- ği gibi takma isimleri, hat- ta kimlikleri kullanıyor, Lizbon sokaklannda, işye- rinde ve kahvelerde nere- deyse incognito dolaşıyor, elini kolunu rahatça salla- yarak. Pessoa'nın sandığı bir fantezi de değil, bir fantaz- ma da, XX. yüzyılın yazı insanı için: Ciddi bir seçe- nek. Romain Gary. Gombro- wicz'in güçlü cümlesini cımbızla çekıp önümüze sürüyor: Yazar. kendisine biçilen bir suratın. bir biçi- min, bir hüviyetin içine hapsediliyor: Ortaya çıktı- ğı andan başlayarak. Sonunda tek (ve belki de yanlış) bir surat sûret oluş- turulsa da yazardan, oraya gelesiye binbir surata sûre- te büründürülüyor. Suya şişe salmak Kendisine bakan toplu- ma bakan yazar orada sinek gözü görür: Her bakış ayn bir mercek. odak. perspek- tiftir nereden bakılsa. son- suz sayıda ışık kınğı kapa- siteli bir prizmanın karşı- sında kendisini nasıl bir-li- ği içinde yakalayabilir. bir- kaç adım attıktan sonra? Hangi aynaya. hangisinin en doğru yansıttığı. en az yanılsamataşıdığı inancı ya da kanısıyla bakabilir? Ar- tık maruz kaldığı bu parça- lanışı. paramparçalanışı yüklenecektir. Belli bir zaman dilimi içinde belli sayıda yapıt ve- ren yazann odasına, masa- sına binen basıncın toplam (ve aynştınldığında her bi- ri ayn dozda apayrı baskı noktalan oluşturan) öğele- rin bedeli hakkında Roma- in Gary'nin yazdıklannı 54. Uluslararası Venedik Film Festivali 27 ağusto: Roselliııi ve Mastroiamıi andıyor • Festival, Roberto Rosellini'nin ölümünün 20. yılı nedeniyle düzenlenen bir anma töreniyle başlıyor. "Marcello Mastroianni'nin Anısına" başlığı altında düzenlenecek olan özel bölümde ise geçen yıl ölen ünlü İtalyan aktörün beş önemli filmi gösterilecek. ta başlıyor Kültür Servisi - "Bu yıl Cannes Film Festi- vali'ndeyasananhayalkınklığından sonra her zamankinden daha da titiz ve dikkadi davran- mamız gerektiğini anladık. Tüm gözler Vene- dik'e çevTİlmisti ve biz de olabildiğince cesur seçimter yapmalıydık. Festival kapsamına ala- cağunız fümler konusunda karar verirken ön- yarçılı olmamaya. nimlerin ardındaki isimler- den etkilenmemeve calıştık. Yıllardır Sinema Bienali'nin bizevernüş olduğu deneyimlerin de etkisiyie tüm seçimlerimizde sadece kaliteyi ön planda tuttuk. Amacımız yeni yeteneklere de hak ettikleri şansı vermekti." Bu sözler 27 ağustos-6 eylül tarihleri arasında gerçekleşti- rilecek olan 54. Venedik Film Festivali'nin baş- kanı FeUce Laudadio ya ait. Ağırlıklı olarak A\Tupalı sinemacılann çalışmalanna ev sa- hipliği yapan festivale bu yıl da Amerikan ba- ğımsız sinemasından sadece iki film katılıyor. Festival, 27 ağustos tarihinde Roberto Ro- sellini'nin ölümünün yirminci yılı nedeniyle düzenlenen bir anma töreniyle başlıyor. Tö- rende BeppeCino'nun u neorealizm"in baba- sı olarak kabul edilen Rosellini'yi konu alan bir filmi ve 1977 yılında ölen bu büyük yö- netmenle yapılmış bir röportaj gösterilecek. 27 ağustos akşamından başlayarak festival kapsamında gösterime girecek olan filmlerden ilki başrollerini Demi Moore ve Robin WTlli- ams'ın paylaştıkları \\oodv Allen'ın yanşma dışı çalışması "DeconstructingHarrv'". Festi- valin 6 eylül akşamı San Marco Meydanı'nda gerçekleştirilecek olan kapanış töreninde ise müzikleri Ennio Morricone tarafından hazır- lanmış olan James Deane'in 1912 yapımı "Riccardo III" isimli sessiz filmi gösterile- cek. Bu yıl jüri başkanlığını Yeni Zelandalı yö- netmen Jane Campion'ın üstlendiği Venedik Film Festivali 'nin yanşma bölümünde üç İtal- yan. iki Fransız, iki Amerikan ve birer Brezil- ya. Polonya. trlanda, Japonya, Portekiz. Çin. Rus, Belçika, Hong-Kong. Ingiliz ve Ispanyol filmi yer alıyor. Eleştirmenler tarafından "Al- tm A>ı"ya en yakın görülen isim ise Çinli yö- netmen Zhang Yimou. 54. Venedik Film Festivali kapsamında "Marcello Mastroianni'nin Anısına" başlığı altında düzenlenecek olan özel bölümde ge- çen yıl ölen ünlü italyan aktörün beş önemli filmi ve Anna Maria Tato tarafından aktörle ilgili olarak hazırlanmış dört saatlik bir film- monolog entegrasyonu gösterilecek. Yine italyan sinemasının Roberto Roselli- ni, Marco Ferreri ve Ginlio de Santis gibi si- nema tarihine mal olmuş büyük yönetmenle- rinin bazı filmleri için de özel gösterimler dü- zenlenecek. Festivalin bu yılki özel "Altın Aslan" ödül- lerinin sahiplen Amerikalı yönetmen Stanley Kubrik, Fransız sinema oyuncusu Gerard De- pardieu ve italyan aktris Alida Valli. Festival nedeniyle Venedik'te bulunacak olan sinema dünyasınm önemli isimlerinden bazıları ise Petersen'ın son filmi "Air ForceOne"ın oyun- culan Harrison Ford. Garl Oldman. Glenn Close; GuiUermodel Toro ımzalı "Mimk" fil- minin başrollerini üstlenen Mira Sorvino ile Giancarlo Giannini. "II Vlaggio della Sposa" adlı fılmle Ghanna Mezzogiomo-Sergio Ru- bini ikilisi ve "Chinese Box"ın oyunculan Je- rem>' Irons ile Gong Li. Festi\ al kapsamında gösterime girecek olan önemli filmler arasında Lars Von Trier'ın "The Kingdom II" ve Zanussi nın "Fratello del nostro 010" isimli çalışmaları bulunuyor. Venedik'in bu yıl ev sahipliği yapacağı tek Türk filmi ise "Uluslararası Eleştiri Haftası" kapsamında gösterilecek olan "Masumiyet". Başrollerini Haluk Bilginer ve Derya Alabo- ra'nın üstlendiği fîlmin yönetmeni Zeki Demirkubuz. 2. Ulııslararası Avşa Granit Heykel Sempozyumu başlıyor Kültür Servisi - Mımar Sinan Üni- versitesi ve Avşa Belediyesi tarafın- dan düzenlenen 2. Uluslararası Avşa Granit Heykel Sempozyumu, 23 tem- muz-23 ağustos tarihleri arasında Av- şa'da gerçekleştirilecek. Genel spon- sorluğunu Borusan AŞ'nın üstlendiği etkinlik. ülkemizde üniversite, yerel yönetim ve özel sektör işbirliğinin oluşturduğu ilk kültür ve sanat etkin- liği olarak Türk sanat tarihi içinde yer almayı amaçlıyor. Organizasyon Komitesi Başkanlı- ğı'nı Doç. Dr. Oğuz Bayrakçı'nın ve Üniversite Heykel Bölümü adına ge- nel koordinatörlüğünü Doç. Rahmi Aksungur'un üstlendiği sempozyu- mun amacı; Türk kültür hayatına ye- ni, nitelikli ve kalıcı etkiler kazandır- mak, heykel sanatı ile izleyici arasın- daki kopukluğu gidermek. Marmara Adaları olarak adlandırılan takımada- nın MÖ 500'lere kadar uzanan mer- mer üretim ve işleme atölyelerine hak ettiği kültürel statüyü kazandırmak ve Avşa Adası'nın bir açık hava heykel müzesine dönüşümüne katkıda bulun- mak olarak belirlendi. Sempozyuma; Japonya"dan Taizo Murakami. Ryosu- ke Kobayashi, Tomonori Fujioka. Ko- re'den \loon K>ıı Kim, tsrail'den Igor Brovv. Avusturya'dan Juan Elisabeth. Fransa'dan Jean François Demeure. Türkiye'den Rahmi Aksungur, Emre Başoğlu ve Evrim Saraçoğlu olmak üzere 7'si yabancı 3'ü Türk toplam 10 kişilik bir sanatçı grubu katılıyor. Sempozyum aynca. Türk heykel sanatının büyük ustalanndan Ali Ha- di Bara anısına düzenleniyor. Bir ay boyunca Avşa Adası 'nda pro- jelerini uygulama imkânına sahip ola- cak sanatçılann izleyicilerle kuracak- ları diyalogların yanı sıra. çeşitli pa- nellerve sanatçılann tanıtımınayöne- lik açıkoturumlar da düzenlenecek. Sempozyum sonunda ortaya çıkan ya- pıtlaradanın çeşitli yerlerine yerleşti- rilecek ve sürekli sergilenme imkânı bulacak. Sempozyum ayrıca.içeriğini ve ka- tılımını uluslararası bir çizgiye taşı- mayı ve kesintiye uğramayacak birge- lenekselleşmeyi başlıca çıkış noktası olarak belirledi. dikkatle okumak. bu duru- mun bütün yazı insanları için geçerliliğini unutmak- sızın gerekir. Tanınmış her insan için toplum bu bedeli doğal bul- muştur: Evimize kadar gel- din. böyle karşılanacağını bilmeli. öngörmeliydin. Böyle: Sıcak, çok sıcak, soğuk. çok soğuk, kayıtsız, tutkulu. isteksiz. düşman- ca. hoş tutularak. saldırgan öfkeyle küçümsenerek, kıs- kançlıkla, keyifle, ölümüne sevgi ya da nefretle. tyi-kötü her yazar, herki- tabıyla, kitaplan yan yana dizildikçe oluşan yapıtıyla bütün bunlarla karşılaşır. Bir tek duygular değildir okuduğu ama tavırlar, te- maslar. iletişim arayışlan ve körelişleri, sağırlıklar ve alkışlar, yanlış anlamalarve yanından geçip gitmeler, haksız övgüler ve haksız ilençlerdirde. Masanın. odanın ötesin- deki dünya. bir noktadan sonra tikel çıkışlar olarak algılanmaz olur. toplam bir durum ağır basmaya koyu- lur. \azdıklannı iletme yo- lunu seçen her yazar bu du- rumu kabullenmış demek- tir, başka türlüsü elbette dü- şünülemez. Kitabı simdilik bu ortama. bu bağlama göndermektedir - ama işin başında. kimse boome- rang'ın gcri dönüşünü he- sabakatamaz. Bir süre son- ra anlar yazar: Varlığı ka- yıtsızlık, nefret, tılsım iliş- kileri kurmaktadır. Öyle yazmayı sürdürmesi. öyle yazmaması, biraz öyle bi- raz da böyle yazması bek- lenmektedir. Içende. dışa- nda. uçta durduğu için ye- rilmekte. övülmektedir. Öl- duğu gibi kalmaya da, de- ğişmeye de hakkı yoktur. En iyi kitabını çoktan yaz- mıştır.. ileride yazacaktır, hiçbir zaman yazamaya- caktır. Aslında yazmanın başka, yayımlamanın bambaşka şey olduğunu her yazar çok geç öğrenir. Bunun gerçek- liğini kendi deneyimiyleöğ- renebilir ancak, ataianndan öğrenemez. Pessoa'nın sandığı gü- venceliydi: Sesi çıkmayan bir kuyu. Güvence dediği- me bakmayın, •'sevilmek" için yazmaya başlayan in- san o eksıkliği kolay kolay göğüsleyemez. hemen hep kayıtsızlığı ve kini göze alır, şişeyi suya indirir. Elektronik sandık Pessoa *ne derfcr?" soru- sunu bertaraf etmeyi başar- mıştı: Ne derlerse desinler, ya da ne dıyeceklerse sonra desinler cümlesini kurmuş mudur? •"ı'azarlar ölünce rahatlar- lar. Sinek gözlü toplum on- lan görmeyi. onlara bakma- yı sürdürür ama. denilebilir. Toplumlar, ortamlar. bağ- lamlarda ölîir: Bugün yaşa- yanlar gelecek yüzyıhn so- nunda burada olmayacaklar. Bizler Homeros'u. Marti- alis'i, Milton'ı. Hölderlini okuyoruz tabii. oysa nasıl da farklı topluluklar, ortamlar oluşturmaktayız şimdi. Bu değişim, dönüşüm gerçekliğinin farkındadır, yazar, başka bir zamana hak kazanma projesi bile bu za- mana kayıtlıdır gene de. O nedenle. her yazann bir de sandığı olması gerek- tiği kanısındayım: Biryada birkaç yapıtını kendi gü- nünden. çağından. 'sesveöf- ke' dolu o uğulrulu dönem- den ne yapıp edip koruma- lı. esirgemelıdir - hiç değil- se. Yazann çelişkisinin çö- zülmesini beklemek safdil- lik olur: Ya ilgiden, ya ilgi- sizlikten ölecek hale gelen bu tuhaf kişinin. oldukça uzun bir süredir meşgul edildiği bir iki anlamsız so- ruyu ıskartaya alma vakti- dir: Neden yazıyorum? K.İ- min için yazıyorum? Bu sorulann kaçınılmaz biçimde yüzleşilmesi gere- ken sorunlara dayandığı sa- vı bence kesinkes koftur. Onlan, artık geride bıraktı- ğımız bir devir hazırlamış- tı, beynimize burgulayarak. o devir kapandı, başka bir devir açıldı: Herkesin yaz- maya. kendini ifade etmeye başladığı yeni bir çağa de- mir attık. Herkesin yazdığı bir dünyada, neden oturu- yorum ya da kimin için yü- rüyorum kadar anlamsız ge- lecek o sorular yerkürelile- re. Artık elektronik sandık- lar kullanılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle