Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22TEMMUZ1997SALI
10 KULTUR
SAHNEDEN AYŞEGIX YÜKSEL
Yaşadıkça. bu ülkenın yazarla-
nna olan hayranlığım artıyor. Top-
lumu özümseyip yapıtlanyla top-
luma ayna tutmak içın ne denli
gözlem yapıp ne deneyimlerden ge-
çip, edindıkleri malzemeyi ne den-
li yoğun çabalarla sanata dönüştür-
müşler diye. Karşılığını almışlar
mı? Yazın tanhimiz; tutukevlerin-
de çürüyen. ınandıklan doğrular
adına yoksulluğa talim etmiş. onu-
runu. düşünsel özgürlüğünü tüm
değerlerin üstünde tutmuş yazar-
lann yaşadığı acılarla yoğrulmuş.
Oysa bugün ekonomımizle değıl.
dış siyasettekj başanlanmızla de-
ğil. toplumca uygar davranışlan-
mızla değil, onlann yapıtlanyla
vanz dünyada. Pek çok yabancı
dile çevrilmiş, pek çok ülkede ki-
taplıklan dolduran cilt cilt kitap-
lanyla... Onlan biitün dünya oku-
yor. Biz yeterince okuyor muyuz?
Ya tiyatrocular? "Mekteb-i
Edeb" olarak tanımlanan bu sana-
tı, Türk halkına se\dirmek. be-
Kültür yangmına körülde gittneknimsetmek için. meddahından Ka-
ragözcü'süne. ortaoyuncudan bu-
günün çağdaş sahne sanatçısına
uzanan çızgıde ne çok emek. ne çok
yoksunluk ne çok acı yatıyor. Pat-
layan nüfus karşısında bir avuç in-
san onlar. Yüreklı. hevesli, coşku-
lu. korunmasız... Çoğu eğıtımli.
Isteseler. mankenlerin. fûtbolcula-
nn, şarkjcılann yaptığı gıbi butik,
benzin istasyonu. süpermarket aç-
makgıbitecımselgınşımlerlege-
leceklerinı güvencealtınaalmaya
çalışabilirler. Ama onlar tiyatro
yapıyor. Tiyatro yapmanın yaşı
yok. Tıyatrodan emekli olunmu-
yor. Onlar toplumun vicdanı. on-
lar uygarlığımızın simgelen. Ge-
lişmek. dûnyay la yanşmak hakla-
n. Tiyatro pahalı bir sanat. Tiyat-
romuzun çağdaş dünyada öne çı-
kabılmesi için tıyatroculann her
yönden desteklenmeleri gereklı.
Ama toplum ıçindeki seçkın yer-
lerinı almak şöy le dursun. her fır-
satta aşağılananlar, hakkı yenen-
ler. yasaklara toslayanlar. zora ko-
şulanlar hep onlar... Tiyatroyu. ti-
yatroculan sevmivoruz.
REFAHYOL dönemi, tıyatroya
karşı işlenmişsuçlarlabezeli. 1996-
97 Tiyatro Eleştırmenleri Birliği
Ankara Ödülü'nü alan Altan Er-
kekli'nin tek başına oynadığı. Me-
tin Balay'ın "İnadına Yaşamak"
oyunu. bütün dönem viırdun çeşıt-
lı kentlerinde sahnelendıkten son-
ra Afyon Valıliği'nce, "güvenlik
güçkrine hakaret edildiğT, Sam-
sun'da da sergıleneceği okulun aı-
le birliği tarafından "okul binası
içindeld sahnederakıiçilemeyece-
ğT gerekçesiyle yasaklanmış.
Buyrun sıze ikı tiyatro oyunu
konusu. "İnadına Vaşamak", bir
sürü ilde sergilenirken güvenlik
gûçlerine hakaret edılmıy or da ni-
ye işın rengi Afyon ılıne gelinin-
ce değişıyor? Oyıın aynı oyun. kah-
ramanın gözaltındayken elınden
alınan sarma dolu sefertasının bir
ay sonra kendisine teslim edilme-
si de bizım ülkede olmayacak şey
değil. Okuldarakı ıçmeyegelince...
AST, okul bınasmda büyüklere oy-
nayacak oyiinu, çocuklara değıl.
Koca Samsun'da koca bir tıyatro-
ya uygun bir salon bulunamıyor-
sa. "çocuklara kötüörnekolur'' dı-
yerek "rakıir sahneyı değiştirecek
değillerya.. Kendımızı eleştırme-
\ı. kendimize gülmeyı bılemedı-
ğımiz için asık suratlı. kavgacı.
hoşgörüsüz bir toplum olup çıktık.
Tiyatro seyretmediğımız. tiyatro-
daki yansımamızı göremedığımız
içın...
Refah egemenlığindeki Kültür
Bakanlığı "nca atanan Refah eğüım-
li kültür müdürlüklennın. Devlet
Tıyatrolan'nın turnesıne bıle en-
gel koymalan da bir başka komik-
temsıl eden yetkili kişiler. tiyatro-
dan korkmakta. tiyatro istememek-
tedir. Neden? Gerçeklerin sahne-
den yansımasıvla toplum düzenı
bozulur dıye mı? Hangi düzen?
Trafıkte sıradan bir anlaşmazlık
nedeniyle sürücülerin bırbırine ta-
banca. bıçak çektıği. uygar birkent-
te yaşamanın gerektığı tüm yazı-
lı yazısiz kurallann hiç sayıldığı.
herkesın bırbırine öfke kustuğu
"düzen" mı? Bu durumun sorum-
lusu tiyatrocular mı?
Şu anda ülkenın en başanlı özel
tiyatro topluluklanndan bin olan
Tiyatro Stüdyosu ise on yedi ay-
dır bunalım ıçındedır. Ahmet Le-
vendoğlu, Zuhal Olcay \ e Haluk
Bilginertarafindan kurulan toplu-
luk. bugüne dek sergıledığı va-
pımlardolayısıyla 199O'lı yıllann
nüştünnek. Odeon Tiyatrosu'nu
kurmak... Gitgide büyüyen tstan-
bul kentının çoğu tiyatro seyircı-
sı. ulaşım zorluğu ve pahalılığı ne-
denıyle, karşı yakadaki oyunlan
izlemekten çoktan vazgeçmiş du-
rumda. Kadıköy yakasındaki salon-
lann sayısı ıse sınırlı Odeon Tiyat-
rosu hem Tiyatro Stüdyosu'nun
süreklı evi olacak hem de başka
kentlerden ya da karşı yakadan ge-
len sahne yapıtlarını barındıracak
hem de Kadıköy yakası her çeşıt
sanatsal kültürel etkinlığin yer
alabıleceğı donanımlı bir merke-
ze kavuşacaktı. Elde \ar olan or-
taya kondu v e onanm ışıne başlan-
dı'.
Salon tamamlanmak üzereydi.
Mart 1996. Ti> atro Stüdyosu "His-
teri" adlı oyunla açılış yapmaya
tiyatrolara "yapım projesi" teme-
linde sağladığı desteğin kararlaş-
tırma aşamasında yapacağından.
böyle bir desteğin \erilmesi Ara-
lık 1996'ya (yangından 9 ay son-
raya) kaldı. Refah-egemen Kültür
Bakanlığı dönemıne kısacası...
Çatısı açık biryapının onanm ca-
lışması daha çok bekletilemeye-
ceğınden, de\let dışında yapılan
katkılarla ve Tiyatro Stüdyosu'nun
elinde avucunda kalan son paralar-
la kış gelmeden çatının kapatıl-
ması öngörülerek Ekim 1996"da
onanm ışıne ginşıldı. Beş mılyar
liralık malzeme bulunmaktaydı ça-
tısı açık salonda.
Ne ki onanm çalışması Kasım
1996"dan başlayarak ikı kez bele-
dıye zabıtası, bir kez de polis ta-
rafından -yazılı belge göstenlmek-
iyatro Stüdyosu, şimdilik eli kolu bağlı, 18 eylüle ertelenen davanın sonuçlanmasını bekliyor. AÇOK
Ltd. Şti'nin "yürütmeyi durdurma7
karan alması durumunda, onanm çalışmalanna yeniden başlanabilecek.
Bu arada son yıllarda kültür ve sanata yaptığı katkılarla öne çıkan ünlü bir özel kuruluşun Tiyatro
Stüdyosu'na destek önerdiği de aldığımız duyumlar arasında. Sonunda 'mutlu son'a ulaşılacak mutlaka.
Ancak tıpkı futbolda olduğu gibi şanssızhklar nedeniyle yitirilen her 'sezon' sanatçıyı da yıpratır. Tiyatro
Stüdyosu'nun seçkin sanatçılanna bunu yapmaya kimsenin, hiçbir kuruluşun hakkı yoktur.
lık. Genel Müdür Bozkurt Ku-
ruç'un. Refah-egemen Kültür Ba-
kanlığı 'na ters düşmemek içın dö-
nem boyunca harcadığı çaba. an-
laşılan Refahlılar dünyasının umu-
nmdabıleolmamıştır. Refahse\er
kültür müdürlükknnce, kendıleri-
nin de bağlı olduğu bir bakanlığın
bir genel müdürlüğü karşısında
sergilenen tiyatro düşmanlığı, dü-
şündürücü \e kaygı vencıdir.
Ankara Ekın Tiyatrosu'nun,
De\ let Tiyatrolan'nın saygın sanat-
çısı Riiştü Asvalı tarafından sahne-
lenen. Haluk Işık'ın "Memkket
Hikâyeteri"
1
adlı oyununun. 13 il ve
ilçede yasaklanması sonucunda
toplulukbüyük bir parasal yıkıma
uğramıştır. Demek kı "devlef'ı
çeşıtlı dallarda en çok ödül almış
sanatkuruluşu olmuştur. Oysa ku-
rulduğu aşamadan bu yana hep sa-
lon sıkıntısı çekmiş. prova yapa-
cak yer bile bulamamış, kıralık sa-
lonlara. turne uzamlanna >üksek
kiralar ödemek zorunda kalmıştır.
Sanat düzeyinden hıç ödün ver-
meksizın, kolaya kaçmayı bir an bi-
le düşünmeksizın göğüslemıştir
bütün bu zorluklan.
Geçen yıl bir düş gerçekleştır-
me aşamasındaydı bu başanlı top-
luluk. AÇOK Ltd. Ştfnin Üskü-
dar Belediyesfnde "yap-işlet-dev-
ret" modeli uyannca on yıllığına
kiraladığı Üsküdar'daki eski bir si-
nema salonunu. AÇOK'la işbırli-
ği ıçinde bir kültür merkezine dö-
hazırlanıyordu 17marttabeklen-
medik bir kaza. Kaynak makirie-
sinden başlayan yangınla \almz
salon değil. Tiyatro Stüdyosu'nun
tüm parasal birikimi de yandı, bit-
ti, kül oldu...
Tüm yıtırilenlere karşm hemen
onanm işine geçılecekti. Bağış
kampanyası açıldı. Bir dolu tiyat-
rose\er parasal katkıda bulundu.
Başka topluluklar. Tiyatro Stüdyo-
su'nu kendi mekânlannda konuk
ettiler. kimı seanslannı onlar içın
oynadılar. Yapı Endüstrisi Başka-
nı Doğan Hasol, salonun onanl-
ması için topluluğa tüm desteğinı
verdi.
Pekı devlet ne yaptı? Kültür Ba-
kanlığı. salon y apım desteğinı. özel
sızın- durduruldu. Yapı. zabıt bıle
tutulmadan mühiiriendi. Kısasü-
re içınde de Refahlı egemen Üs-
küdar Belediyesi'nin AÇOK Ltd.
Ştı'netahliyedavasıaçtığıanlaşıl-
dı. Böylece inşaat iznı de engellen-
miş oluyordu.
Bu arada Kültür Bakanlığf ndan
Tiyatro Stüdyosu için 3 milyar li-
ra salon yapımı desteği çıkrnıştı.
Ancak bu ödeme AÇOKİa Üskü-
dar Belediyesi arasındaki uyuş-
mazlık sürdüğü için yapılmadı.
Dava ise yaklaşık sekız aydır sür-
mekte. Şimdilik 18 eylüle ertelen-
miş durumda. Salonun çatısı açık.
içeride 5 milyar degerindekı mal-
zeme çürümekte. Tiyatro Stüdyo-
su bir buçuk milyar lıra tutannda
Ergin Atlıhan'ın Efes'ten Wiesbaden'e uzanan egzoz sanatı
100çocuky 100 mesaj ve biregzozpiramü
ESRA ALİÇAVLŞOĞLL
Bu nedir' Bilemiyorum Sanırım çöp-
leri bir araya gelirip bir şev vapmışlar.
Hurdadan vapılmış bir piramit. Çir-
kin. Çok çirkin. Modern sanat yapıtı
Kitsch tnsanlann ne çok ank madde iirei-
tiklerinı görmeleri için getirip burava
kondurmuşlar.
Bu cümleler. Ergin AtüharTın Alman-
ya'nın Wiesbaden kentinin Reisinger Par-
kı'nda egzozlardan oluşturduğu enstalas-
yonunu görüp görüşlerini dile getiren çe-
şitli yaşlarda insanlara ait. New York'ta ya-
şayan sanatçının iki yıl önce Efes antik ken-
tinin sütun kalıntıları üzennde tek tek eg-
zozlardan gerçekleştirdiği işi bugün bin-
lerce egzozun bir araya gelmesıyle koca-
man metalden bır piramit oluşturuyor. Eg-
zoz; tngilizcede de 'birşeyisonuna kadar
kullanmak. yok etmek. birirmek" anla-
mına geliyor.
Çağımızı anlatan simge: Egzoz
Ergin Atlıhan"a göre yapıtında kullan-
dığı egzoz tam da bizım yaşadığımız ça-
ğı anlatan bir simge ve bunu da sanatsal
bir öğe olarak sonuna kadar işlediğine
inanıyor. •'egzoz bir atık. belki de insanla-
nn kullandıkları ve bir daha görmek iste-
medikleri bir nesne. Bu çağın bütün yapı-
sının cndüstri ile biriikte sona erdiğini gö-
rüyoruz. Egzoz, bu durumu anlatmak için
çok anlanılı geldi bana. Alnıan gazeteleri-
nin buna verdigi yüklemde benim anlat-
mak istediğim şe>e bire bir oturdu. Sana-
jide çok ilerlemiş, her şeyini haDetmiş in-
sanlara böyle bir şeyi teldifettigim zaman.
"gıt sen kendi ülkende yap bu işı' diyebi-
UrlerdL Çünkü her türlü kirliliğin daha
çok olduğu ülkemizde böyle bir iş daha ivi
yerini bulur. Böyle bir duyguya kapılma-
dılar anlaşılan."
Bu projeyi, iki okulun öğrencileriyle
gerçekleştiren Atlıhan. böylece işin daha
yeni bır bilınç yarattığını belırtıyor. Bu
işin aslında 10 metre boyunda bır piramit
yapılmak üzere tasarlandığını söyleyen
sanatçı, çahşmaya katılan öğrencileri asıs-
tan olarak değıl her birını ayn bir sanatçı
olarak düşündüğünü ıfade edıyor. "100
ayn genç, 100 ayn düşünce taşıyor. Her-
kesin verdiği mesaj farklı oldu. Bövlelikle
100 çocuk 100 a> n > apıt ortaya koy muş ol-
du." Sanatçı, egzozu tek tek kullandığı
zamanda büy ük anlamlar kazandığı inan-
cında Jlk kez Efes antik kentinde yapıl-
masının da özel bir anlamı var Atlıhan
için. Çünkü sanatçı. günümüz insanının çok
rötuşlu kozmetik bir dünyada yaşadığına
inanıyor Ergin Atlıhan'ın Türkiye'de ger-
çekleştinnek ıstediğı diğer bır proje ise.
Bergama'da sıyanürle altın aranmasını
protesto eden Bergamalılara destek ver-
mek. Sanatçı. Bergamalılann haklannı
sonuna dek savunmaları gerektiğini ve
kendi işı ıle de bunun çok ıvi örtüştüğü-
nü ıfade edıyor.
Atlıhan, yolunun, Istanbul ve Efes üze-
nnden daıma Batı'ya doğru yol aldığını.
daha doğrusu Doğu'dan Batı'ya giderek
geliştiğini söylerken aynı projeyi daha
kapsamlı olarak Anzona'da da gerçekleş-
tireceğıni ifade ediyor. Anzona'da 45 bın
tane egzozu bır araya getirmeyi amaçla-
yan sanatçı, böylece Vietnam'da kaybol-
mıış ınsanları. Hint asıllı Amerikahları
anmayı ve onları sımgeleyen bir abide
yapmak istediğını belırtıyor. Atlıhan. Ari-
zona'da gerçekleştıreceğı işı içın Türk işa-
damlarından destek bekledigını belırtı-
yor. Atlıhan'ın egzozlardan oluşturduğu
işinin taşıdığı birbaşka mesaj ıse: ınsanoğ-
lu böy le davranmaya devam ederse ancak
çöle varabıleceğı düşüncesi.
u
Herşey bir
mesajadönüşebilir. Insan.çevrevekültür
iltşkileriçerçevesindedoğan bir şey bu.1
" Tür-
kıye'nin dışa açılmasının sanat yolu ile de
gerçekleşeceğıne inanan Ergin Atlıhan,
insan hıssettiklennı söylediğinde ve bun-
lar açık bır mesaj taşıdığında mutlaka bir
vankı bulacağı ınancında. Atlıhan. ens-
talasyonu msanlan içine çeken birgüce sa-
hıp olmasından dolay ı daha çok tercıh et-
tığinı de vurgulamadan edemıyor. "Bugü-
nün sanatçısı kendini anlatmak için tek
bir malzemeyleçalışmak zorunda değil. Et-
rafındaki bütün malzemeleri sanat >apı-
tına dönüştürebilir. Sınıriama yok. Sınır-
lama olsa olsa insanın içindedir."
bağış yapmış olan tiyatroseverle-
re karşı utanç duyuyor 1997-98
dönemi içın hazırlayacağı oyunun
provalarını nerede yapacağını dü-
şünüyor. AÇOK ıse 17 aydır gelir
sağlayamadığı için zararda.
Burada vurgulanması gereken
nokta, Refah-egemen Csküdar Be-
lediyesi 'nın on yıllığına kıraya ver-
miş olduğu binayı -üstelık büyük
hasar görmüşken ve onarmak içın
belediye dışı kaynaklar seferber
edilmışken- neden geri istediğidır.
Neden böv le bir vıkımla yüzleşmiş
bir kuruluşa daha ağır bır darbe
vTirulmak istenmektedir. "Tiyat-
ro"dan, sahne sanatlanndan kor-
kulduğu içın mi? Csküdar bir za-
manlaryangın söndürmek için ca-
nını ortaya koyan yığıt "tulumba-
a"delikanlılanyla övünürdü. Ar-
tık "yangına körüldemigjdiliyor"
Lsküdar'da.
Kültür Bakanlığı ıseaynntılıbır
inceleme vapmadan nasıl üç mil-
yar liralık bir salon v apım desteği
karan çıkardı Tiyatro Stüdyosu
için? Sonra da Csİcüdar Belediye-
si ile uyuşum içine gırerek duru-
mun "ihtilafir olduğu gerekçesiy-
le neden geri çekti desteğinı? Ba-
kanlığın özel tiyatrolara destek ka-
rarlaştırma toplantısı geçen yıl,
.fcneeki yılbra orânla e«k.*geç ya-
pılmıştı. Karar ve ödeme aşama-
lanna daha önce gırilmış olsavdı.
bu para Tiyatro Stüdyosu'na öden-
miş olmayacak mıydı? Doğrusu.
ÜsküdarBelediyesf nin Kültür Ba-
kanlığı'nın kararlannı ve uygula-
malannı etkileme bağlamındaki
zamanlaması da harika!
Tiyatro Stüdyosu, şimdilik eli
kolu bağlı. 18 eylüle ertelenen da-
vanın sonuçlanmasını bekliyor.
AÇOK Ltd. Ştı'nin "yürütnıeyi
durdurma" karan alması duru-
munda, onanm çalışmalanna ye-
niden başlanabilecek. Bu arada
son yıllarda kültür ve sanata yap-
tığı katkılarla öne çıkan ünlü bir
özel kuruluşun Tiyatro Stüdyo-
su'na destek önerdiği de aldığı-
mız duyumlar arasında. Sonunda
Tnutiu son"a ulaşılacak mutlaka.
Ancak tıpkı futbolda olduğu gibi
şanssızhklar nedeniyle yitinlen her
"sezon" sanatçıyı da yıpratır. Ti-
yatro Stüdyosu'nun seçkin sanat-
çılanna bunu yapmaya kimsenin,
hiçbir kuruluşun hakkı yoktur.
Felsefe ve edebiyat dünyamızın
seçkin kişısı olan Füsun Akath
bağlamındaki bır uygulamanın da
altının çızilmesı gerekıvor. Istan-
bul Belediyesi Şehır Tiyatrola-
n'nın Yönetım Kurulu üyesı olan
Akatlf nın görevine, Belediye Baş-
kanı ReeepTayyipErdoğan'ınya-
zısıyla son verılmesı... Yönetim
kurulu üyeleri doğal ki değiştiri-
lebilir.
Ancak y önetimin artık kendile-
riyle çalışmak istemediğı sözlü
olarak duyurulursa, Füsun Akat-
lı'nın dabelirttiği gıbi yönetim ku-
rulu üyeleri, kendiliklerinden isti-
fa edebilirler. Tüm kuruluşlarda
egemen olması gereken bırcentil-
menlık görevidir bu. Saygın bir
kültür sanat insanımıza ayıp edıl-
miştir.
Yenı Kültür Bakanı İstemihan
Talay, REFAHYOL dönemınde ti-
yatroya karşı işlenen suçlann he-
sabını sormakJa. yaralan onarmak-
la. ülkenin rayından ıyıce çıkanl-
mış kültür ortamını yalnız rayına
oturtmakla değıl. değişmez ilkele-
re bağlamakla da yükümlü.
AST'ın. Ekin Tiyatrosu'nun. Tı-
yatro Stüdyosu'nun uğratıldığı
maddi zarann. özel tiyatrolara des-
tek kararlan venlirken göz önüne
alınması gerekiyor. Her şeyden ön-
ce de bu ülkede çoktan yitip gıt-
miş olan "hoşgörii"nün. "özeleş-
tiri"nın, "yardımlaşma''nın kül-
türümüzün ayrılmaz bır parçası
olarak toplum düzeyinde benım-
setılmesı zorunlu. Kültüre. sanata
öncelik tanımakla kültür ve sanat
içın fırsat oluşturmakla, sanat ve
kültür insanlanna saygı gösterme-
yi topluma öğretmekle, kendini
kültüre ve sanata adamış ınsanla-
nn çoğalmasına yardımcı olmak-
la gerçekleşecek bir görev bu. Sa-
yın Talay gönüllüyse, yanındayız.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Aşk Mektupları
O kitabı Sahaflar'da bulmuştum, tabii yıllar ön-
ce, her yaz günü Beyazıt'a, Sahaflar'a gittiğim dö-
nemde. Fransız yayınevlerinin kitabı gibiydi.
Bir defa kapak düzenı öyleydi, ikincisi, Fransız-
ca ad taşıyordu: Lettres a Abdülhak Haamit.
Abdülhak Hâmid bizim kuşak için efsanesi de
efsanelere kanşmış bır şaırdir. Dinmıştırefsane; kim-
se şiirini okumamaktadır; ezberde handiyse tek di-
zesi kalmamıştır. Ama yine de efsane söz konu-
sudur, efsane yankısı. Bu sebeple kitabı hemen al-
mıştım.
Itiraf edeyim ki, bugün okurum yarın okurum er-
teleyışleriyle, yıllar yılı kapağı açılmadan durdu Ab-
dülhak Hâmid'e mektuplar. Hâmid üzerine hayli uzurj
bir yazı dizisi hazırlamıştım. İşin tuhafı, o sırada bi-
le, mektupları okumayı gereksinmemiştim.
Şimdi bu mektuplar Lüsiyen Hanım 'dan Abdül-
hak Hâmid'e Aşk Mektupları adıyla ve Ismail Yer-
guz'un geçmiş zaman tatlarını dilde gözardı etme~
miş çevirisiyle Türkçe'de. Geçmişin yazınsal, kül-
türel birikimini günümüzün de kılmaya çalışan Oğ-
lak Yayıncılık göze alıp basmış kitabı.
Demin Hâmid için efsane kişisi dedim. Biraz aç-
mak istiyorum.
Büyüklerimiz, ozamanlaredebiyatınyıldızı büs-
bütün sönmediğinden olacak. günlük hayatın or-
tasında, arada bir de olsa, edebî eserlerden söz
açmayı gereklilik bilirlerdi. Namık Kemal, vatan ko-
nusu açıldığında hatırlanırdı. Tevfik Fikret hürri-
yet ve siyaset-iktidar adamlarının yağmacılığı ko-
nularında hemen akla gelırdi. Abdülhak Hâmid ise.
ölmüş zevceye sonsuz bağhlığın şaınydı.
Işte Makber sık sık anılmaktaydı. Gerçi büyük-
lerimiz Makber'in kapağını açmayalı nice zaman-
lar geçmişti ama, yeri geldiğınde, ille Makber de-
nilirdi. Biz küçükler de Hâmid'i böylece tanımış-
tık.
Maçka Palas'ta yaşamış olduğu söylenırdi. Tan-
tanalı, şatafatlı bir ömür sürdüğü, salonunda şair-
lerin, yazarlann buluştuğu... Son hanımı Lüsiyen
Hanım'ın güzelliğı biliniyordu. Zaten, Hâmid'ın ef-
sanesini, son dönem, Lüsiyen Hanım'ın gençliği,
güzelliği sürdürmüş gibiydi.
Lise son sınıfa kadar Abdülhak Hâmıd'den tek
satır okumadım. Teşvıkiye'ye taşındıktan sonra
Maçka Palas'ın giriş katındakı sararık mermer lev-
ha, "Ulu Şair Abdülhak Hâmid Tarhan burada ya-
şadı..." gibisınden bır söz, ulu şaırı arada bir aklı-
ma getirirdi.
Okulda, sonra, Fınten'öen bır parça okuduk.
Dalgalar göklere çıkarken Fınten kayıkta koskoca
bir gemıye ulaşmaya çalışryordu. Öğretmenımız Ra-
uf Mutluay, Finten'den seçme parçayı bıraz da ala-
ya alarak işlemışti.
Finten'i üç dört yıl önce okudum, Ahmet Mu-
hip Dıranas ın sadeleştirmesinden. Tuhaf şekılde
etkiledi beni. Örtük cinselliğı, çılgınlığa varan kar-
maşık ruh çözümlemeleri, çılgınlığı handiyse aşan
davranışlar bütünü, bütün o abartık dünya geçmış-
ten bir güzellık gibiydi.
Aşk Mektuplan'na uzun, önemli bir gınş yazan
İnci Enginün: "türk edebiyatında yenilıği kesın ola-
rak başlatan Abdülhak Hâmid Tarhan..." diyor. Bir
edebiyatta 'yenıliği' başlatmak kolay bireylem ol-
masa gerek.
Tanpınar da Hâmid'i yenilikçiliğin ilk kişileri ara-
sında sayar. Gerçi Tanpınar, Makber şairi üzerin-
de olumsuz sayılabılecek eleştinler de yazmıştır ama,
edebiyatımıza fırtınalar taşıdığını yadsımamıştır.
Hâmid'in dili bugün bu fırtınaları hissetmemizi
olanaksız kılıyor. Ağdalı, günümüz Türkçesi'neenı-
konu uzak, süslü, arkaık bir dil. Hâmid'i sözlükle
bile okuyamıyoruz, desem yeridır.
Geçmiş günlerın serüvenlerini, söylentilerini,
yapmacıklannı kirpi oklu anlatımla kaleme getirmiş
olan Münevver Ayaşlı, Hâmid'le Lüsiyen Hanım'a
Dolmabahçe Sarayı'ndakı Dil Kurultayı'nda rast-
ladığını yazar. Arılaşan Türkçe karşısında Osman-
lıca ustası Hâmid'in aldırışsızlığını adamakıllı ya-J
dırgamıştır. Hâmid'in yenı döneme yaranmak is4
tediği kanısına bile varır.
Ayaşlı, Lüsiyen Hanım'lasıkı fıkı görüşmüştür. Ne
var ki, Lüsiyen Hanım'ı yerı geldığinde yermekten
kaçınmamıştır. Ne Hâmid - Lüsiyen aşkına pek;
inanır, ne de Lüsiyen Hanım'ın o aristokrat tavrıT
na...
Mektuplardaki Lüsiyen Hanım'a gelince, ne olur-
sa olsun, çapraşık tutkuyu hissediyorsunuz. Hâ-
mid'den ayrılmış, bır italyan'la evlenmiş Lüsiyen
Hanım, eski eşine derin saygıyla bağlı görünmek-
te.
Hem ne önemi var; yaşanmış, dinmiş, noktalan-
mış aşk ilışkisinin gerçekliğinde ya da gerçeksız-
liğinde karar kılmak mektuplara artı hiçbir şey kat-
mayacaktır. Tat alınarak, su gibi okunan mektup-
lar bunlar. Lüsiyen Hanım roman kahramanı nite-
liğiyle beliriyor. Dedikodular, lyilikler, kötücülükler,
yalanlar, özentiler, görgüler, görgüsüzlükler... -hep-
si!
Evet - evet, bır roman kahramanı Lüsiyen Ha-
nım.
Takvimde İz Bırakan: ;
"Anlayan kimse var mı hâtırda? I Ben emînim
kidevr-i hâzırda I Yazdığım şeyleranlaşılmayacak..."
Abdülhak Hâmid Tarhan, "Gâzub Bir Şair", 1928,
Yenigün Şiir Ödülii
H Kültür Senisi - Almanya'nın Stuttgart kentinde
yayımlanmakta olan Yenigün gazetesi. "güzel
günlere inanan ve bunun için çaba sarfeden' herkese
açık bir şiir yanşması düzenliyor. Konu
sınırlamasının konmadığı yanşmada katılımcılann
her bin 6 nüsha olmak üzere 5 şiın, Yenigün Riager •
Str. 28 70378 adresine kısa yaşamöykülenyle
biriikte göndermeleri gerekiyor. Aralık ayında
sonuçlanacak olan yanşmanın son katılım tarihi 15 •
Kasım 1997. Yanşmanın seçici kurulu Fakır
Baykurt, Sunay Akın, Hasibe Sönmez, İsmaıl
Kahraman ve Erol Ars'tan oluşuyor. Stuttgart ;
Dostluk ve Dayanışma Derneği ve Stuttgart
Kulturamt'ın katkılanyla gerçekleşen yanşmada
seçici kurul tarafından uygun görülen şıırler bır
kitapta toplanacak.
BUGÜN
• RLMELİHİSARI KONSERLERİ kapsamında
Rumelihısan'nda saat 21.00'de Nilüfer izlenebilir.
• ENKA VAKF1 SADİ GÜLÇELİK SPOR \
SİTESİ'nde saat 21.15'te 'Eşkıya' ısımli film
izlenebilir
• BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ SİNEMA '
KLîLÜBÜ Murat Dikmen Salonu'nda saat 19.00'da '
'tntihann El Kitabı1
ısimli film gösteriliyor.