Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 TEMMUZ 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Cesaria Evora, kendi öz müziğini bütün dünyaya sadece kendi diliyle söylüyor
'Müziğin düi ve sınırı yoktıır'• Bildiğim ve hâkim olduğum
tek dil Kreol dili. Her zaman
kendi dilimde söyledim
şarkılanmı; bu hep böyle
sürecek. Bizim müziğimizin
üzerinde özellikle Afrika ve
Avrupa müziğinin etkilerinden
söz edilebilir. Ama benim
şarkılanmın 'fado'larla
kıyaslanmasına karşıyım. Şu
anda kendi öz müziğimi
yapıyorum. Bütün dünyadaki
insanlar beni kendi dilimde
dinliyor. Müziğin dili yoktur;
bütün insanlığa hitap eder.
ESRA ALİÇAVTJŞOĞLU
tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tara-
fından düzenlenen 4. Uluslararası ts-
tanbul Caz Festivali, son on yıl içinde
peş peşe çıkardığı altı albümle ününü Av-
rupa'nın dört bir yanına yayan Cesaria
Evora'yı ağırladı önceki akşam Esrna
Sultan'da.
Bugün nüfusunun yansı Portekiz.
Fransa ve ABD gibi ülkelere gurbete
gitmiş Cabo Verde'de sekiz çocuklu bir
ailenin içine kapanık kızı olarak büyü-
yen Evora, limanda, sahilde tek başına
şarkılar söyleyerek olgunlaştı. Amcası.
adalann en saygın 'morna' güftelerini
yazar. babası ise kasabanın önde gelen
kemancısı olarak geçirirdi yaşamını.
1941'de Cape Verde Takımadalan'nda
Mindelo'da dogan Cesaria Evora. en-
fes sesi ile kısa zamanda dikkatleri üs-
tünde toplasa da. profesyonel bir şarkı-
cı olması ve ününü uluslararası boyuta
taşıması için 47. yaşını beklemesi gere-
kiyordu.
1975'e kadar Portekiz'in sömürgesi
olan. ardından başansız'bir sosyalizm
deneyı geçiren kurak, kara volkanik top-
rakla kaplı adalar. Evora'nın derin bir
hüznü anlatan ezgilerine. sarsıcı sahne
performansıyla yerelden evTensele giden
başansına kılavuzluk etti.
Cesaria Evora, Esma Sultan YalısTnda da çıplak ayakla şarkılannı seslendirdi. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK)
Evora'nın doğup büyüdüğü Sao Vi-
cente Adasının MindeloLimanı.yıllar-
ca türlü kültürlerden, ırklardan gelen
insanlann kısa süreli de olsa kaynaştık-
lan. barlarda birlikte müzik yarattıkla-
n. kısa süreli aşklar. uzun süreli aynlık-
lann mekânlanndan biri oldu. Işte bu-
rada doğan hüzün müziğinin ağır tem-
polu olanı •morna', orta tempolu olanı
'coladera' adını taşıvor Ilkinin 'fado'
ile. diğerinin 'bossa nova' ile akrabalı-
ğı var. Evora. ikısinin de, ama özellik-
le bırinci türün emsalsiz yorumcusu ola-
rak kabul ediliyor bütün dünyada.
Cesaria Evora her ne kadar Caz Fes-
tivalini daha önce duymamış olsa da
Türk dinleyicisıyle buluşmaktan son de-
rece hoşnut ve gelecek yıllarda daha bü-
yük bir topluluga seslenmek için gele-
ceğini müjdeliyor. Türk müzisyenleri
hakkında fazla bilgiye sahip olmayan sa-
natçı yine de "iyi olan her tür müziği din-
lerim"' diyor. Cesana Evora ile Esma
Sultan Yalısı'nda vereceği konser önce-
si konuştuk.
- 1941 doğumlusunuz fakat sesinizi
ancak 47yaşınıza geldiğiniz zaman fark-
lı kültüriere duv urabildiniz. Tanınmanı/
neden bu kadar gecikti. Daha erken keş-
fedüseydiniz müzik kariyerinizde fark-
lıiıklar olur muydu?
E\'ORA - Geçmişe dönmek imkân-
sız. 16 yaşımda. ülkenin kültür başken-
ti diyebileceğımiz Mindelo'da şarkı söy-
lemeye başladım. Kendi ülkemde in-
sanlar beni zaten tanıvorlardı ve çok sı-
cak ilgi gösteriyorlardı. Daha sonra Fran-
sa'vaeeldimveburadaki insanlarsavc-
sinde dün> a çapında ünlü bir şarkıcı ha-
line geldim. Şu anki konumumdan son
derece mutluyum.
- Sadece kendi diliniz olan Kreol di-
linde süvlüvorsunuz şarkılaruıızı. Başka
dillerde de şarkı sö> lemek gibi bir dü-
şünceniz var mı?
EVORA- Bildiğim ve hâkim olduğum
tek dil Kreol dili. Bunun dışında Bre-
zilya Portekizcesi denen dili de bilivo-
rum. Ama ülkem daha Portekiz ege-
menliği altında olduğu sırada bile Por-
tekizce değil Kreol dilinde şarkı söyle-
dim. Bu benim için bir direniş simge-
siydı. Her zaman kendi dilimde söyle-
dim şarkılanmı; bu hep böyle sürecek.
- Cesaria Evora'nın müziğini hangi
kalıplar içinde değerlendiriyorsunuz?
EVORA - Bizim müziöimızin üze-
rinde özellikle Afrika ve Avrupa müzi-
ğinin etkilerinden söz edilebilir. Ama be-
nim şarkılanmın 'fado'larla kıyaslan-
masına karşıyım. Şu anda kendi öz mü-
ziğimi yapıyorum. Bütün dünyadaki in-
sanlar beni kendi dilimde dinliyor. Ba-
na göre müziğin dili yoktur. müzik bü-
tün insanlığa hitap eder, müzikte sınır-
lar yoktur.
- Size çıplak ayaklı diva diyorlar. Sah-
nede çıplak ayakla şarkı söylemenizin
bir nedeni var mı?
EVORA - Bizim ülkemiz sıcak bir
ada olduğu için genellikle ayakkabı gi-
yilmez. Hepimiz ayakkabı gıymeden
büyüdük. böyle alıştık. Şarkı söylerken
ayağıma ayakkabı giymek bana çok an-
lamsız geliyor. Bu yüzden şarkılanmı
söylerken, konser verirken çıplak ayak-
la çıkıyorum sahneye. Bu çok doğal bir
şey benim için.
AIDS için albiime destek
- Vumuşak sesinizden, yaşam tarzıııız
ve müziği yorumlama biçiminizden do-
layı efsanevi caz divası Billie Holiday ile
kıyaslanıyorsunuz. Sizin bu konudaki
düşünceleriniz neler?
EVORA - BUUe Holiday çok sevdi-
ğim ve sürekli dinledigim bir sanatçı.
Onunla kıyaslanmaktan gurur duyanm.
Holiday birdönem Amerika'daki diğer
zenci sanatçılar gibi çok acılar çekmiş
bir kişı. Ben de sorunlu bir ülkeden ge-
liyorum. benzerlikler bunun üzerine ku-
rulabilir. Ben onunla ilgisi olmayan bir
müzik >apıyonım ve hep Cesaria Evo-
ra olarak kalacagım.
- Goran Bregoviç ile 'Underground'
albümünün "Ausencia" adlı parçasını
seslendirdiniz. Farklı rürden sanatçılar-
laçakşmalaryapmayı düşünüyor musu-
nuz?
EVORA-Brezilya'nın en önemli sa-
natçılanndan Caestano Veloso ve Japon
müzisyen Sakomoto ile AIDS hastalığı
için hazırlanan birkampanya albümü için
çalıştık. Farklı sanatçılarla da çalışabi-
lirim; neden olmasın?
Genç etkinlik vegençliksergileri
• Nicolas Payton
(üstte), tstanbul'ayeni
'Gumbo Noın'eau'
grubu ile misafır
olacak. Joshua
Redmanda (yanda)
bııyıl kendi gnıbuyla
katılrvor.
Açıkhava'da
neo-klasik cazKültür Servisi - Açıkhava
Sahnesi, Caz Festivali kap-
samında iki önemli konsere
evsahipliği yapacak bu ak-
şam. tlk olarak dörtlüsüyle
birlikte sahneye çıkacak olan
Nicoias Payton; LouisArmst-
rong. KingOUver v e VVynton
Marsalis gibi Nevv Orlens'ın
trompetçi geleneğinin izin-
denyürüdü. Onbiryaşınday-
ken şehirdeki çeşitli gruplar-
dan çalışma teklifleri almaya
başlamıştı sanatçı. Esnek ve
yeniliğe açık müzik anlayı-
şıyla caz'dan funk'a. fusi-
on'dan rhythmand blues'a,
rap'den Latin'e her çeşit
ging'e yer verdi programlann-
da. Kısa zamanda 'Genç As-
lanlar" olarak bilinen hızlı
parlamış genç cazcılardan bı-
ri olmak yerine. ustalann ya-
nında çırak olarak çahşmayı
ve öğrenmeyi
tercih etti.
Verve marka-
sı altındaki ilk
albümü 'From
This Moment
On'dayumuşak
baladlardan blues'a ve swing
dolu standartlara uzanan ge-
niş bir yelpazeye yer veren
sanatçınm günün birinde de-
rin bağlan olduğu Nevv Orle-
ans cazı ile bir şekilde karşı
karşıya gelmesi kaçınılmaz-
dı. Son albümü 'Gumbo No-
uveau'da da bunu gerçekleş-
tirerek geleneksel olarak doğ-
duğu kentle özdeşleştirilen
yapıtlan seslendirdi. Wynton
Marsalis. Nevv Orleas caz ge-
leneğini kendi besteleri ile
sürdürüp geliştirirken Pay-
ton, eski parçalan ele alarak
onlara yepyeni bir soluk kat-
tı.
Nicolas Payton. Istanbul'a
yeni 'Gumbo Nouveau' gru-
bu ile misafir olacak. Grup-
ta alto saksofonda Jesse Da-
>is, piyanoda Anthony Won-
sey, basta Reuben Rogers ve
davulda Adönis Resse eşlık
edecek sanatçıya.
Açıkhava Sahnesi'nin bu
akşamki ikinci konuklan ise
Joshua Redman Beşlisi. Jos-
hua Redman annesinden Hint
vurmalı aletleri çalmasını öğ-
rendikten sonra tenor sakso-
fonu eline aldığında henüz
lOyaşındaydı.
1991"de Thelonious Monk
Institute of Jazz Saxophone
yanşmasında birincilik ödü-
lünü aldıktan sonra 1993 yı-
lında ilk albümünü çıkardı.
tkinci albümü "Wish'in ar-
dından da 1994'te turne yap-
tığı grubu ile sadece kendi
yapıtlarını çaldığı 'Moods-
vving' albümünü çıkardı.
1995"teki yeni albümü
"Sprit of the Moment'. başa-
nlar zıncirinde yeni bir hal-
ka oluştururken Village Van-
guard'da kayde-
dilenikıCD'lik
bu çalışma için-
deki 11 Joshua
Redman beste-
si ile sanatçının
kompozisyon
yeteneklerini ortaya koydu.
Joshua'nın müzikal yolculu-
ğu şimdi de son albümü %
Fre-
cdom in The Groove' ile sü-
rüyor. Kendisine ait 10 beste
ile kendisi gibi genç bir mü-
zisyenden beklenebilecekle-
rin çok ötesinde açık bir ru-
hu yansıtıyor sanatçı.
Redman. ChickCorea'nm
"Remembering Bud PovvelT
grubu ile turneye çıkarak ge-
çen yıl Istanbul'u zivaret et-
mişti. Bu yıl kendi grubu ile
caz festivaline konuk olan sa-
natçıya piyanoda PeterMar-
tin, gitarda Peter Bernstein,
basta Chris Thomas ve da-
vulda Brian Blade eşlık edı-
yor.
Caz Festivali'nin bir başka
mekânı olan Cemal Reşit
Rey'de ise saat 18.30'da Ay-
dın Esen Üçlüsü yer alıyor.
CANAN BE\K.\L
"Gençlik Fetişizmi" diye yumuşatarak bir
gençlik sergisiyle ilgıli yazımda kullandığım
RolandBarrhesın "Gençliklrkçılığı^tanımına
bir kez daha \er vermek istiyorum bu yazımda.
Bu söyleşisınde Barthes. çağdaş toplumun ölü-
mü yok sayma. göımezden gelme adına kapıl-
dığı gençlik ırkçılığı tutumundan sözederve özel-
likle kültürtekniklerininlreklamcılık. sinemaya
da fotoğraf) genç insan ve genç gövdenin bir
ölümsüzlük miti, düşü yaratmak için sürekli
kullanıldığını. gençliğin ve genç gövdenin düş-
lenen, sunulan olarak gündemde tutulduğunu
belirtir. Sonuçta ölümü yok savma. görmezden
gelme çabası işi öylesıne bir çıkmaza sokar kı
ölümü aşmanıız. >aşamın dogal birparçası ola-
rak örebilmemiz günden güne zorlaşır. Bart-
hes'a göre. gençlik, çağdaş toplumdaavn bir ırk-
mış gibi görülür.
Zamanın geçtiğıni ancak değişkenlikte. dev in-
genlikte kavTayabiliyorsak zaman elbette genç
olanda yansıtacaktır bütün hünerlerini. onu her
saniye daha da geçmişe mal etmesiyle. değişi-
mın hızlı etkisini gözler önüne sermesiyle. O ne-
denle. gelecek, her zaman gençliği ve genci
anımsatacaktır. Mayıs ayından beri türlü türlü
gençlik sergilerini izlemekteyız. Anemas Zin-
danlan'ndan. eski DM Ofisf nin yani Dolma-
bahçe Sarayı Velıaht Dairesi bah-
çesindeki yapının içinde yer alan
öğrenci trienalinin mekânlarına
kadar veni yerler ve bir o kadar ye-
ni adlan izliyoruz. Henüz 20"li
yaşlannı sürmekte olan bir genç-
liğin sanatını se>rediyoruz. Ülke-
mizde de gençlik sergilerine bu
denli yoğun eğilim bırkaç neden-
den kaynaklanıyor sanınm.
Öncelikle bugün henüz vaşını
başmı almakta olan 70'li yıllann
gençliğinin doğrudan güzel sa-
natlar fakültelerinde öğretim kad-
rolarında bulunuyor \ e bu kişile-
rin çağdaş sanattan yana olmala-
ndır. tkincisi ise; kendi gençlik-
lerinde bir önceki kuşak sanatçı ve
hocalanndan görmedikleri hoş-
görü, ilgi ve desteği genç sanat-
çılardan esırgememek, kendileri-
ne yapılmış olan yanlışlığı yine-
lememek ve kendilerinin yaşamış
olduklan zorlukları bir kader gi-
bi bugünün gençliğince yaşanma-
sının gerekmediğine inanmış sa-
natçılann bugün etkin durumda ol-
malandır.
Işte bu nedenlerden ötürü Genç
Etkinlik adıyla üç yıldır sürdürülen etkinlik doğ-
muştur. Bu nedenden ötürü bugünün gençliği-
nin. 70'li yıllann gençliğinin düşünü. ütopyası-
nı sürdürebileceği umuduyla daha çok olanak ya-
ratmak telaşına kapılınmıştır. .\ncak açıkça be-
lirtmeliyim ki. sonuç bana kalırsa 70'lerin genç-
liğinin o dönemde her türlü bedeli ödemeye ha-
zır olarak başlattıklan yolun bir devamından
öteye gitmemiştir. Önceki kuşağın başanlannın
konfoımist birturumla devşirilmesinden öte bir
yol alındığı da söylenemez yaratı alanında. Bu
görüntü, yine bana göre. bir önceki kuşaklann
haklılaştınlacağını, onlann öncülük ettiği çaba-
nın meşrulaştınmını ve yaygınlaştınmını gerçek-
leştirmiştir.
PSD'nin üç yıldan beri gerçekleştirdıği Genç
Etkinlik sergilerinin ilkı "SmırlarveÖtesi" ka\-
ramıyla bir düşü, ütopyayı. ikincisi "\ersiz -
Yurtsuzlaşnıa" kavTamıyla arayışı ve sonuncu-
su "Kaos" kavramıyla biçim bulmadan önceki
karmaşayı. düzeni oluşturacak olan düzensizli-
ği simgeleştirmesivlebirbirleriylebağlantılı ve
hâlâ kendi yapısını. tarzını, düzenini, biçımıni
bulacak olan bir gençlik düşünü, mitini yaşatı-
yorolmasıylahaylianlarnlıbirdizioluşturrnak-
tadır.
Demokrasi, laiklik. toplumsallık. bireysellik
gibi henüz oturtulmakta olan çağdaş toplumve-
rılerinin tartışılmakta oluşuna eklenen inanç ve-
rileriv le iyice allak bullak olan genç kafalar ger-
çekten kaotik bir dönemi yaşamışlardır. Inancın
bağnazlık mı umut mu, çağdaşlığın vozlaşma mı
ılerleme mi. bireye karşı devletin küçülmesi.
demokratikleşme ve siv illeşmesi derken. bütün
çürümüşlüğüne karşm irtica tehlıkesine karşı
devletin ve onun temel ilkelerinin korunması
gerekliliği kafaları iyice kanştınrken güvenile-
cek tek bir yerin. kişinin ve kurumlann kalma-
dığı bir düzen içinde gelecek-gençlik ve sanat
ancak kendini kaos kavTamında gündeme geti-
rebilirdı. Sonuçta içinde >aşadığı öze! \e genel
dünyasıyla ilişkili genç birey kendini bu kavra-
mı içinde anlatabilecekti. Anlatabildi mi?
701i >ıllann gençliğinin düşü
Bu vıl 400'ü aşkın genç kişinin katıldığı III.
Genç Etkinlik başlangıcından bugüne kadar
PSD'nin tarihsel bir başansını belgeler. Gelece-
ğin oluşumuna katkıda bulunmak. geleceğin
oluşumuna tanıklık etmek. geleceği oluşturmak
tanhi birmisyondur. Ama bilıyorum ki bütün bu
tanımlar bugünün gençliğinin değıl. 70'li yılla-
(Fotograf: KADERTLĞLA)
enç Etkinlik var olanla yetinmeyen, verilenden daha çok
özgürlük ve yenilik talep eden, oluştuğu kaynağa yeni
alternatifler sunabilen bir genç sanatçının yaratılmasına olanak
amacını taşıyordu. Oysa verilenle yetinildiğini, var olandan ve
öncekinden devşirildiğini ve stoklann tüketilerek kazammlann
yeğlenmekte olduğunu görüyorum.
nn gençliğinin düşüydü. o günün gençliğinin söy-
lemıydi. Bu nedenden ötürü 1. Öğrenci Triena-
li'nde özellikle gençlerden oluşan bir paneliyö-
netmeyi önerdim. Gençliğin bu tutumunu bu
panelde dile getirebileceğimi düşündüm. 80'li.
90"lı yıllann gençliği, bir "gençlik Rönesansı"
yaşamış olan bizlerin söylemlennden oldukça
farklı şeyler ileri sürüyorlardı. Gelecek deni-
yordu. ama bu onlan pek ilgilendirmiyordu.
Aralannda çok büviik farklar yok
Geleceği oluştunnak gibi tarihsel misyonlar
üstlenmek. böylesi sorumluluk ve bilinçle do-
nanmış bir gençlik olmak onlann idealleri de-
ğildi. Var olan. şimdininbiçimine. tarzına uyum-
lanabilir bir esneklikten yanaydılar. Birinin ça-
1 ışmasına bir parça benzeyecek bir iş ortaya koy-
maktan korkulan bir dönemin ardından tümüy-
le alıntılardan, küçük eklentilerden oluşan bir sa-
natsal yaratı dünyası egemen olmuştu. Bu ne-
denle400'ü aşkın genç kişinin işleribirbirlerin-
den çok büyük farklarla avTilnııyordu. Onlann
her yapıtı önerilen her kavrama uyumlanabilen
bir esnekliğe sahip olabiliyordu. Bundan kim-
senin rahatsız olduğu da yoktu. Bu işlerin pek
çoğunun 20 yıl öncesinin yaratılanndan da pek
bir farklan yoktu ama bundan da rahatsızlık du-
vTilmuyordu.
Duyulması gerekirmi gerekmezmi bu datar-
tışılmıyor hatta eleştirilmiyordu. Sadece duru-
mu saptamakla yetinirsek eğer, küçük hayaller,
küçük eklentiler, küçük söylemlerle ^tinilen, bü-
yük romantik ideallerden annmış daha gerçek-
çi bir tutum sergiliyordu. Belki gerçekçinin ye-
rine "daha az baş kaldıran, daha az uzlaşımsız,
daha az muhalif. belki biraz eleştirel" tanımla-
rını kullanmak daha doğru olur.
III. Genç Etkinlik'te merkez tstanbul'unçev-
reden katılımcılarla kalabalıklaşmış. bir görüşe
göre erkinin kınlmış olmasıydı. Anadolu üni-
versitelerınden katılım gerçekten de bu yıl faz-
laydı. Ancak merkez-çevre ilişkisinde bekle-
nen. çevrenin kendi merkezini oluşturmasıydı.
Oysa bu katılımm tek amacı merkeze katılmak,
merkeze benzemek, merkezce secilmiş olmak-
tan öte değildi. Oysa I. Öğrenci Trienali bunu
bir anlamda gerçekleştırme adımını attı. Yaban-
cı ülkelerden katılan genç öğrencileri Istanbui 'da
buluşturmakta çevrenin kendi merkezsel potan-
siyelini du>aırdu.
Genç Etkinlik'in kaynaklıkettiği bütün genç-
lik sergilerinde hâlâ merkez egemenliğine ba-
ğımlılık gözleniyor oysa. Bu et-
kmlıkten gruplar. çeşitli sanat-
sal topluluklaroluşturulamamış.
Anadolu üniversitelerinde genç-
lik etkinlikleriyle oluşturulması
gereken "Kendi çevreni merkez
yap" sloganı başanlamamıştır.
Genç Etkinlik'te gidiş geliş yok-
tur. sadece geliş vardır. Bu. mer-
kezin erkinin kınlması değil, sa-
dece merkeze katılma çabasıdır.
O nedenle de Genç Etkinlik git-
tikçe şişer. değerlendirme olma-
dığı için sanatçı olmayacak pek
çok kişi anlayamadığım bir gü-
ven içinde sanatla ilişkisi olma-
yan birtakım düşünce kınntılan-
nı sunmaktan geri kalmazlar.
Kavramla ilişkisi olmayan. sa-
natla uzaktan yakından temasta
bulunmayan bu işlerle Genç Et-
kinlik kendini zamansız tüket-
meye başlar.
Genç Etkinlik var olanla yetin-
meyen, verilenden daha çok öz-
gürlük ve yenilik talep eden, oluş-
tuğu kaynağa yeni alternatifler
sunabilen bir genç sanatçının ya-
ratılmasına olanak amacını taşı-
yordu. Oysa verilenle yetinildiğini, var olandan
ve öncekinden devşirildiğini ve stoklann tüke-
tilerek kazammlann yeğlenmekte olduğunu gö-
rüyorum.
Kaos elbette biçim bulacak. zaman onu so-
ğutup alması gereken biçimi, düzeni verecek; an-
cak bu biçim. verilmek istenen düzene ne kadar
direnecek. ne kadar ona etkili olacak.. yani inan-
dığımız gibi iç oluşumuyla dışı belirleyebilecek
mi? Ancak belki de artık bu da sorun değildir.
Belki de dışın etkisine karşı dayanmak, korun-
mak yerine iç esnekliğini korumak direnmenin
yeni bir biçimidir. Belki de bugünün söv lemi için-
de gençliğin yaşam için geliştirdiği yeni değer-
ler ve kav ramlar içinde esneklik. direnmenin, sa-
vaşmanın. savunmanın ve korunmanın bir diğer
adıdır. O zaman beklenen. gençliğin kendi söy-
lemini açıklayacakdili oluşturmasıdır. 70'lerin
söylemiyle örtüşen dil, bugünün gençlik söyle-
miyle örtüşür mü? Yenilik bence öncelikle yeni
söyleme uygun bir dilin sorgulanmasıdır. Hani
herkes sorgulamadan söz ediyor ya. neyi sor-
gulayacaksınız öncelikle bunda karar kılmalı...
Şiikpan Kurdakul'a
Cadde İsmi
• Kültür Servisi - Gazetemiz
yazan ve ülkemizin önde gelen
edebiyatçılanndan, PEN
Yazarlar Birliği'nin eski
başkanı ve şu anda L'lusal
Sanat Kurulu Başkanı olan şair
ve yazar Şükran Kurdakul.
Aliağa'da Yalı Mahallesi'nde
TEK Lojmanlan'nın yanındaki
caddeye isminin verilmesiyle
ölümsüzleşti.
Hpabal'ın mezar taşı kondu
• Kültür Servisi - Geçen şubat ayında hastane
camında kuşlan beslerken aşağı düşerek yaşamını
yitiren Çek yazar Buhumil Hrabal'ın mezar taşıyla
ilgili garip vasiyeti yerine getirildi. Hrabal ölmeden
önce mezar taşının köpeklerin tuvaletleriyle
pisletemeyecekleri bir yükseklikte olmasını vasiyet
etti. Ölümünden sonra pek çok vasiyernamesi
bulunan yazann bu talebini her gece ziyaret ettiği
bann sahibi Pavel Renak. yerden 15 santim
yükseklikte bir mezar taşı inşa ettirerek
gerçekleştirdi. 20 romana ve sayısız öyküye imza
atan Hrabal. ölümünden önce hastanenin ortopedi
bölümünde kalıyordu.
Che Yılı'nda, Yeni Dünya Müzik
ve Yayıncılık
• Kültür Serv isi -
Küba Parlamentosu
tarafından 1997 yılı,
8Ekim 1967'de
Bolivya'da öldürülen
Küba Devrimi'nin
önemli isimlerinden
geri lla lideri Ernesto
Che Guevara'nın
anısına "Che Yılı"
ilan edilmişti. Yeni
Dünya Müzik ve
Yayıncılık da 'Che
Yılı'nadeğişik
yapıtlarla katılmaya hazırlanıyor. Aynı zamanda
Türkiye'de Küba Dostlan'nın kuruculanndan da
olan kuruluşun yayın yönermeni Mehmet Emin Sert,
bütün dünyada Che anısına söylenmiş şarkıları
toplamaya başladıklannı ve bunu bir dizi olarak
'Che Şarkılan' adıyla kaset ve CD olarak
yayımlamaya başlayacaklannı açıkladı.
Önümüzdeki hafta tanıtıma sunulacak 'Che
Şarkılan-I' kaset ve CD'si, kendisinin de Che
üzerine şarkılan olan Fransız Müzisyen Egon Kragel
tarafından hazırlanan ve Last Call firmas.ınca
yayımlanan "El Che Vive!" albümünden oluşuyor.
Ernesto Che Guevara'nın II Aralık 1964'te
Birleşmiş Milletlertoplantısındaki konuşmasından
da bir bölüm orijinal kaydıyla yer alıyor. 'Che
Şarkılan-I' albümünde Che Guevara için Küba, Şili.
Arjantin, Uruguay, Fransa, Venezüella. Ispanya ve
Yunanistan'dan çeşitli şarkıcı ve gnıplann söylediği
15 şarkı yer alıyor.
Birtakım Azizlikler ENKA'da
• Kültür Servisi - Dostlar
Tiyatrosu. ENKA Vakfı'nin
dü'zenlediği 1997 Yaz
Dönemi Kültür Programı
kapsamında 17 temmuz
perşembe günü 'Birtakım
Azizlikler' adlı oyunu
sahneliyor. Genco Erkal,
Aziz Nesin'in öykü, şiir.
oyun, masal. taşlama ve
köşe yazılanndan uyarladığı
oyunda vine kendisi rol
alıyor. "Birtakım
Azizlikler' saat 21.15'te ENKA Vakfı Sadı Gülçelik
Spor Sitesi'nde izlenebilir.
U2 Amepjka'da
• Kültür Servisi - Ünlü müzik grubu U2. son
Amerika turnesinde dört ay içinde toplam 49 milyon
dolar kazandı. Konser başına yaklaşık 2.4 milyon
dolar gelirelde eden grubun bilet satışlan istenen
düzeye ulaşamazsa 44 bölgede verecekleri
konserlerden bazılannın iptal edileceği
söyleniyordu. Ancak henüz kesinleşmemiş verilere
göre U2 özellikle Kuzey Amerika bölgesınde
Metallica, Phil Collins. Kate Bush, Tina Turner gibi
sanatçılardan bile daha fazla ilgi görerek bir rekora
imza attı. U2, 18 temmuz tarihinden sonra da
Avrupa turnesine başlayacak.
TÜYAP Sanat Beştirmeni Yanşması
• Kültür Servisi - TÜYAP bu > ıl plastik sanatlar
alanında sanat eleştırmeni yetışmesine destek olmak
amacıyla "TÜYAP Sanat Eleştirmeni Yarışması"nın
ikincisini düzenlıyor. Daha önce sanat eleştirisi
yazmamış olan kişilerin 7. Istanbul Sanat Fuan'na
katılan bir plastik sanatçı veya bir sanat yapıtı ile ilgili
eleştiri yazılanyla katılabileceği yanşmaya baş\ urular
5 ekimde son buluyor. Yanşma sonuçlan 16. Istanbul
Kitap Fuan'nda açıklanacak. Yanşmaya katılan
eserleri Ali Akay, Ahmet Kemal Gören. Abdülkadir
Günyaz, Haşim Nur Gürel ve Hasan Bülent
Kahraman'dan oluşan seçici kurul değerlendirecek.
(Aynntıh bilgi için 252 50 70-10hat)
Jackson, VVembley'i dolduramadı
• Kültür Servisi -
Ünlü pop yıldızı
Michael Jackson, son
beş yıldır Londra'da
verdiği ilk konserde
Wembley Stadyumu'nu
dolduramadı.
Sanatçının "Blood on
the Dance Floor' adlı
albümünü tanıttığı
turne kapsamında
verdiği konser
öncesinde bazı kişilerin
dışanda yan fiyatına
bilet satması nedeniyle bilet gişelerinde zor anlar
yaşandı. Jackson her şeye rağmen android
kostümüyle çıktğı konserde. 60 bin izleyicisinin beş
dakika süren alkışlanndan sonra başlayabildi
konsere. Jackson hayranlannın yoğun ilgisine karşın
sanatçının konseri eleştirmenlerin çoğunluğundan
eksi puan aldı.
Muharrem Pire'nin resim
sergisi İMKB'de
• Kültür Servisi -Muharrem Pire'nin resim sergisi
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (IMKB) Sanat
Galerisi'nde 2 ağustos tarihine dek izlenebilir.
Muharrem Pire'nin resimleri, insanın insan olma
süreçlerindeki serüvenini. sancılı ve acılı
yolculuğunu anlatırken üreten, düşünen ve yaratan
ve bu eylem içinde hem kendini hem çevresini
değiştiren insanı gözler önüne seriyor. Sanatçının
resimlerinde devingenlik. hız, ateş, çığlık, ayak
direme ve başkaldın bir araya gelerek günümüzdeki
kargaşa ortamının somutlanmasını da sağlıyor.