03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 TEMMUZ 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Cesaria Evora, kendi öz müziğini bütün dünyaya sadece kendi diliyle söylüyor 'Müziğin düi ve sınırı yoktıır'• Bildiğim ve hâkim olduğum tek dil Kreol dili. Her zaman kendi dilimde söyledim şarkılanmı; bu hep böyle sürecek. Bizim müziğimizin üzerinde özellikle Afrika ve Avrupa müziğinin etkilerinden söz edilebilir. Ama benim şarkılanmın 'fado'larla kıyaslanmasına karşıyım. Şu anda kendi öz müziğimi yapıyorum. Bütün dünyadaki insanlar beni kendi dilimde dinliyor. Müziğin dili yoktur; bütün insanlığa hitap eder. ESRA ALİÇAVTJŞOĞLU tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tara- fından düzenlenen 4. Uluslararası ts- tanbul Caz Festivali, son on yıl içinde peş peşe çıkardığı altı albümle ününü Av- rupa'nın dört bir yanına yayan Cesaria Evora'yı ağırladı önceki akşam Esrna Sultan'da. Bugün nüfusunun yansı Portekiz. Fransa ve ABD gibi ülkelere gurbete gitmiş Cabo Verde'de sekiz çocuklu bir ailenin içine kapanık kızı olarak büyü- yen Evora, limanda, sahilde tek başına şarkılar söyleyerek olgunlaştı. Amcası. adalann en saygın 'morna' güftelerini yazar. babası ise kasabanın önde gelen kemancısı olarak geçirirdi yaşamını. 1941'de Cape Verde Takımadalan'nda Mindelo'da dogan Cesaria Evora. en- fes sesi ile kısa zamanda dikkatleri üs- tünde toplasa da. profesyonel bir şarkı- cı olması ve ününü uluslararası boyuta taşıması için 47. yaşını beklemesi gere- kiyordu. 1975'e kadar Portekiz'in sömürgesi olan. ardından başansız'bir sosyalizm deneyı geçiren kurak, kara volkanik top- rakla kaplı adalar. Evora'nın derin bir hüznü anlatan ezgilerine. sarsıcı sahne performansıyla yerelden evTensele giden başansına kılavuzluk etti. Cesaria Evora, Esma Sultan YalısTnda da çıplak ayakla şarkılannı seslendirdi. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) Evora'nın doğup büyüdüğü Sao Vi- cente Adasının MindeloLimanı.yıllar- ca türlü kültürlerden, ırklardan gelen insanlann kısa süreli de olsa kaynaştık- lan. barlarda birlikte müzik yarattıkla- n. kısa süreli aşklar. uzun süreli aynlık- lann mekânlanndan biri oldu. Işte bu- rada doğan hüzün müziğinin ağır tem- polu olanı •morna', orta tempolu olanı 'coladera' adını taşıvor Ilkinin 'fado' ile. diğerinin 'bossa nova' ile akrabalı- ğı var. Evora. ikısinin de, ama özellik- le bırinci türün emsalsiz yorumcusu ola- rak kabul ediliyor bütün dünyada. Cesaria Evora her ne kadar Caz Fes- tivalini daha önce duymamış olsa da Türk dinleyicisıyle buluşmaktan son de- rece hoşnut ve gelecek yıllarda daha bü- yük bir topluluga seslenmek için gele- ceğini müjdeliyor. Türk müzisyenleri hakkında fazla bilgiye sahip olmayan sa- natçı yine de "iyi olan her tür müziği din- lerim"' diyor. Cesana Evora ile Esma Sultan Yalısı'nda vereceği konser önce- si konuştuk. - 1941 doğumlusunuz fakat sesinizi ancak 47yaşınıza geldiğiniz zaman fark- lı kültüriere duv urabildiniz. Tanınmanı/ neden bu kadar gecikti. Daha erken keş- fedüseydiniz müzik kariyerinizde fark- lıiıklar olur muydu? E\'ORA - Geçmişe dönmek imkân- sız. 16 yaşımda. ülkenin kültür başken- ti diyebileceğımiz Mindelo'da şarkı söy- lemeye başladım. Kendi ülkemde in- sanlar beni zaten tanıvorlardı ve çok sı- cak ilgi gösteriyorlardı. Daha sonra Fran- sa'vaeeldimveburadaki insanlarsavc- sinde dün> a çapında ünlü bir şarkıcı ha- line geldim. Şu anki konumumdan son derece mutluyum. - Sadece kendi diliniz olan Kreol di- linde süvlüvorsunuz şarkılaruıızı. Başka dillerde de şarkı sö> lemek gibi bir dü- şünceniz var mı? EVORA- Bildiğim ve hâkim olduğum tek dil Kreol dili. Bunun dışında Bre- zilya Portekizcesi denen dili de bilivo- rum. Ama ülkem daha Portekiz ege- menliği altında olduğu sırada bile Por- tekizce değil Kreol dilinde şarkı söyle- dim. Bu benim için bir direniş simge- siydı. Her zaman kendi dilimde söyle- dim şarkılanmı; bu hep böyle sürecek. - Cesaria Evora'nın müziğini hangi kalıplar içinde değerlendiriyorsunuz? EVORA - Bizim müziöimızin üze- rinde özellikle Afrika ve Avrupa müzi- ğinin etkilerinden söz edilebilir. Ama be- nim şarkılanmın 'fado'larla kıyaslan- masına karşıyım. Şu anda kendi öz mü- ziğimi yapıyorum. Bütün dünyadaki in- sanlar beni kendi dilimde dinliyor. Ba- na göre müziğin dili yoktur. müzik bü- tün insanlığa hitap eder, müzikte sınır- lar yoktur. - Size çıplak ayaklı diva diyorlar. Sah- nede çıplak ayakla şarkı söylemenizin bir nedeni var mı? EVORA - Bizim ülkemiz sıcak bir ada olduğu için genellikle ayakkabı gi- yilmez. Hepimiz ayakkabı gıymeden büyüdük. böyle alıştık. Şarkı söylerken ayağıma ayakkabı giymek bana çok an- lamsız geliyor. Bu yüzden şarkılanmı söylerken, konser verirken çıplak ayak- la çıkıyorum sahneye. Bu çok doğal bir şey benim için. AIDS için albiime destek - Vumuşak sesinizden, yaşam tarzıııız ve müziği yorumlama biçiminizden do- layı efsanevi caz divası Billie Holiday ile kıyaslanıyorsunuz. Sizin bu konudaki düşünceleriniz neler? EVORA - BUUe Holiday çok sevdi- ğim ve sürekli dinledigim bir sanatçı. Onunla kıyaslanmaktan gurur duyanm. Holiday birdönem Amerika'daki diğer zenci sanatçılar gibi çok acılar çekmiş bir kişı. Ben de sorunlu bir ülkeden ge- liyorum. benzerlikler bunun üzerine ku- rulabilir. Ben onunla ilgisi olmayan bir müzik >apıyonım ve hep Cesaria Evo- ra olarak kalacagım. - Goran Bregoviç ile 'Underground' albümünün "Ausencia" adlı parçasını seslendirdiniz. Farklı rürden sanatçılar- laçakşmalaryapmayı düşünüyor musu- nuz? EVORA-Brezilya'nın en önemli sa- natçılanndan Caestano Veloso ve Japon müzisyen Sakomoto ile AIDS hastalığı için hazırlanan birkampanya albümü için çalıştık. Farklı sanatçılarla da çalışabi- lirim; neden olmasın? Genç etkinlik vegençliksergileri • Nicolas Payton (üstte), tstanbul'ayeni 'Gumbo Noın'eau' grubu ile misafır olacak. Joshua Redmanda (yanda) bııyıl kendi gnıbuyla katılrvor. Açıkhava'da neo-klasik cazKültür Servisi - Açıkhava Sahnesi, Caz Festivali kap- samında iki önemli konsere evsahipliği yapacak bu ak- şam. tlk olarak dörtlüsüyle birlikte sahneye çıkacak olan Nicoias Payton; LouisArmst- rong. KingOUver v e VVynton Marsalis gibi Nevv Orlens'ın trompetçi geleneğinin izin- denyürüdü. Onbiryaşınday- ken şehirdeki çeşitli gruplar- dan çalışma teklifleri almaya başlamıştı sanatçı. Esnek ve yeniliğe açık müzik anlayı- şıyla caz'dan funk'a. fusi- on'dan rhythmand blues'a, rap'den Latin'e her çeşit ging'e yer verdi programlann- da. Kısa zamanda 'Genç As- lanlar" olarak bilinen hızlı parlamış genç cazcılardan bı- ri olmak yerine. ustalann ya- nında çırak olarak çahşmayı ve öğrenmeyi tercih etti. Verve marka- sı altındaki ilk albümü 'From This Moment On'dayumuşak baladlardan blues'a ve swing dolu standartlara uzanan ge- niş bir yelpazeye yer veren sanatçınm günün birinde de- rin bağlan olduğu Nevv Orle- ans cazı ile bir şekilde karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz- dı. Son albümü 'Gumbo No- uveau'da da bunu gerçekleş- tirerek geleneksel olarak doğ- duğu kentle özdeşleştirilen yapıtlan seslendirdi. Wynton Marsalis. Nevv Orleas caz ge- leneğini kendi besteleri ile sürdürüp geliştirirken Pay- ton, eski parçalan ele alarak onlara yepyeni bir soluk kat- tı. Nicolas Payton. Istanbul'a yeni 'Gumbo Nouveau' gru- bu ile misafir olacak. Grup- ta alto saksofonda Jesse Da- >is, piyanoda Anthony Won- sey, basta Reuben Rogers ve davulda Adönis Resse eşlık edecek sanatçıya. Açıkhava Sahnesi'nin bu akşamki ikinci konuklan ise Joshua Redman Beşlisi. Jos- hua Redman annesinden Hint vurmalı aletleri çalmasını öğ- rendikten sonra tenor sakso- fonu eline aldığında henüz lOyaşındaydı. 1991"de Thelonious Monk Institute of Jazz Saxophone yanşmasında birincilik ödü- lünü aldıktan sonra 1993 yı- lında ilk albümünü çıkardı. tkinci albümü "Wish'in ar- dından da 1994'te turne yap- tığı grubu ile sadece kendi yapıtlarını çaldığı 'Moods- vving' albümünü çıkardı. 1995"teki yeni albümü "Sprit of the Moment'. başa- nlar zıncirinde yeni bir hal- ka oluştururken Village Van- guard'da kayde- dilenikıCD'lik bu çalışma için- deki 11 Joshua Redman beste- si ile sanatçının kompozisyon yeteneklerini ortaya koydu. Joshua'nın müzikal yolculu- ğu şimdi de son albümü % Fre- cdom in The Groove' ile sü- rüyor. Kendisine ait 10 beste ile kendisi gibi genç bir mü- zisyenden beklenebilecekle- rin çok ötesinde açık bir ru- hu yansıtıyor sanatçı. Redman. ChickCorea'nm "Remembering Bud PovvelT grubu ile turneye çıkarak ge- çen yıl Istanbul'u zivaret et- mişti. Bu yıl kendi grubu ile caz festivaline konuk olan sa- natçıya piyanoda PeterMar- tin, gitarda Peter Bernstein, basta Chris Thomas ve da- vulda Brian Blade eşlık edı- yor. Caz Festivali'nin bir başka mekânı olan Cemal Reşit Rey'de ise saat 18.30'da Ay- dın Esen Üçlüsü yer alıyor. CANAN BE\K.\L "Gençlik Fetişizmi" diye yumuşatarak bir gençlik sergisiyle ilgıli yazımda kullandığım RolandBarrhesın "Gençliklrkçılığı^tanımına bir kez daha \er vermek istiyorum bu yazımda. Bu söyleşisınde Barthes. çağdaş toplumun ölü- mü yok sayma. göımezden gelme adına kapıl- dığı gençlik ırkçılığı tutumundan sözederve özel- likle kültürtekniklerininlreklamcılık. sinemaya da fotoğraf) genç insan ve genç gövdenin bir ölümsüzlük miti, düşü yaratmak için sürekli kullanıldığını. gençliğin ve genç gövdenin düş- lenen, sunulan olarak gündemde tutulduğunu belirtir. Sonuçta ölümü yok savma. görmezden gelme çabası işi öylesıne bir çıkmaza sokar kı ölümü aşmanıız. >aşamın dogal birparçası ola- rak örebilmemiz günden güne zorlaşır. Bart- hes'a göre. gençlik, çağdaş toplumdaavn bir ırk- mış gibi görülür. Zamanın geçtiğıni ancak değişkenlikte. dev in- genlikte kavTayabiliyorsak zaman elbette genç olanda yansıtacaktır bütün hünerlerini. onu her saniye daha da geçmişe mal etmesiyle. değişi- mın hızlı etkisini gözler önüne sermesiyle. O ne- denle. gelecek, her zaman gençliği ve genci anımsatacaktır. Mayıs ayından beri türlü türlü gençlik sergilerini izlemekteyız. Anemas Zin- danlan'ndan. eski DM Ofisf nin yani Dolma- bahçe Sarayı Velıaht Dairesi bah- çesindeki yapının içinde yer alan öğrenci trienalinin mekânlarına kadar veni yerler ve bir o kadar ye- ni adlan izliyoruz. Henüz 20"li yaşlannı sürmekte olan bir genç- liğin sanatını se>rediyoruz. Ülke- mizde de gençlik sergilerine bu denli yoğun eğilim bırkaç neden- den kaynaklanıyor sanınm. Öncelikle bugün henüz vaşını başmı almakta olan 70'li yıllann gençliğinin doğrudan güzel sa- natlar fakültelerinde öğretim kad- rolarında bulunuyor \ e bu kişile- rin çağdaş sanattan yana olmala- ndır. tkincisi ise; kendi gençlik- lerinde bir önceki kuşak sanatçı ve hocalanndan görmedikleri hoş- görü, ilgi ve desteği genç sanat- çılardan esırgememek, kendileri- ne yapılmış olan yanlışlığı yine- lememek ve kendilerinin yaşamış olduklan zorlukları bir kader gi- bi bugünün gençliğince yaşanma- sının gerekmediğine inanmış sa- natçılann bugün etkin durumda ol- malandır. Işte bu nedenlerden ötürü Genç Etkinlik adıyla üç yıldır sürdürülen etkinlik doğ- muştur. Bu nedenden ötürü bugünün gençliği- nin. 70'li yıllann gençliğinin düşünü. ütopyası- nı sürdürebileceği umuduyla daha çok olanak ya- ratmak telaşına kapılınmıştır. .\ncak açıkça be- lirtmeliyim ki. sonuç bana kalırsa 70'lerin genç- liğinin o dönemde her türlü bedeli ödemeye ha- zır olarak başlattıklan yolun bir devamından öteye gitmemiştir. Önceki kuşağın başanlannın konfoımist birturumla devşirilmesinden öte bir yol alındığı da söylenemez yaratı alanında. Bu görüntü, yine bana göre. bir önceki kuşaklann haklılaştınlacağını, onlann öncülük ettiği çaba- nın meşrulaştınmını ve yaygınlaştınmını gerçek- leştirmiştir. PSD'nin üç yıldan beri gerçekleştirdıği Genç Etkinlik sergilerinin ilkı "SmırlarveÖtesi" ka\- ramıyla bir düşü, ütopyayı. ikincisi "\ersiz - Yurtsuzlaşnıa" kavTamıyla arayışı ve sonuncu- su "Kaos" kavramıyla biçim bulmadan önceki karmaşayı. düzeni oluşturacak olan düzensizli- ği simgeleştirmesivlebirbirleriylebağlantılı ve hâlâ kendi yapısını. tarzını, düzenini, biçımıni bulacak olan bir gençlik düşünü, mitini yaşatı- yorolmasıylahaylianlarnlıbirdizioluşturrnak- tadır. Demokrasi, laiklik. toplumsallık. bireysellik gibi henüz oturtulmakta olan çağdaş toplumve- rılerinin tartışılmakta oluşuna eklenen inanç ve- rileriv le iyice allak bullak olan genç kafalar ger- çekten kaotik bir dönemi yaşamışlardır. Inancın bağnazlık mı umut mu, çağdaşlığın vozlaşma mı ılerleme mi. bireye karşı devletin küçülmesi. demokratikleşme ve siv illeşmesi derken. bütün çürümüşlüğüne karşm irtica tehlıkesine karşı devletin ve onun temel ilkelerinin korunması gerekliliği kafaları iyice kanştınrken güvenile- cek tek bir yerin. kişinin ve kurumlann kalma- dığı bir düzen içinde gelecek-gençlik ve sanat ancak kendini kaos kavTamında gündeme geti- rebilirdı. Sonuçta içinde >aşadığı öze! \e genel dünyasıyla ilişkili genç birey kendini bu kavra- mı içinde anlatabilecekti. Anlatabildi mi? 701i >ıllann gençliğinin düşü Bu vıl 400'ü aşkın genç kişinin katıldığı III. Genç Etkinlik başlangıcından bugüne kadar PSD'nin tarihsel bir başansını belgeler. Gelece- ğin oluşumuna katkıda bulunmak. geleceğin oluşumuna tanıklık etmek. geleceği oluşturmak tanhi birmisyondur. Ama bilıyorum ki bütün bu tanımlar bugünün gençliğinin değıl. 70'li yılla- (Fotograf: KADERTLĞLA) enç Etkinlik var olanla yetinmeyen, verilenden daha çok özgürlük ve yenilik talep eden, oluştuğu kaynağa yeni alternatifler sunabilen bir genç sanatçının yaratılmasına olanak amacını taşıyordu. Oysa verilenle yetinildiğini, var olandan ve öncekinden devşirildiğini ve stoklann tüketilerek kazammlann yeğlenmekte olduğunu görüyorum. nn gençliğinin düşüydü. o günün gençliğinin söy- lemıydi. Bu nedenden ötürü 1. Öğrenci Triena- li'nde özellikle gençlerden oluşan bir paneliyö- netmeyi önerdim. Gençliğin bu tutumunu bu panelde dile getirebileceğimi düşündüm. 80'li. 90"lı yıllann gençliği, bir "gençlik Rönesansı" yaşamış olan bizlerin söylemlennden oldukça farklı şeyler ileri sürüyorlardı. Gelecek deni- yordu. ama bu onlan pek ilgilendirmiyordu. Aralannda çok büviik farklar yok Geleceği oluştunnak gibi tarihsel misyonlar üstlenmek. böylesi sorumluluk ve bilinçle do- nanmış bir gençlik olmak onlann idealleri de- ğildi. Var olan. şimdininbiçimine. tarzına uyum- lanabilir bir esneklikten yanaydılar. Birinin ça- 1 ışmasına bir parça benzeyecek bir iş ortaya koy- maktan korkulan bir dönemin ardından tümüy- le alıntılardan, küçük eklentilerden oluşan bir sa- natsal yaratı dünyası egemen olmuştu. Bu ne- denle400'ü aşkın genç kişinin işleribirbirlerin- den çok büyük farklarla avTilnııyordu. Onlann her yapıtı önerilen her kavrama uyumlanabilen bir esnekliğe sahip olabiliyordu. Bundan kim- senin rahatsız olduğu da yoktu. Bu işlerin pek çoğunun 20 yıl öncesinin yaratılanndan da pek bir farklan yoktu ama bundan da rahatsızlık du- vTilmuyordu. Duyulması gerekirmi gerekmezmi bu datar- tışılmıyor hatta eleştirilmiyordu. Sadece duru- mu saptamakla yetinirsek eğer, küçük hayaller, küçük eklentiler, küçük söylemlerle ^tinilen, bü- yük romantik ideallerden annmış daha gerçek- çi bir tutum sergiliyordu. Belki gerçekçinin ye- rine "daha az baş kaldıran, daha az uzlaşımsız, daha az muhalif. belki biraz eleştirel" tanımla- rını kullanmak daha doğru olur. III. Genç Etkinlik'te merkez tstanbul'unçev- reden katılımcılarla kalabalıklaşmış. bir görüşe göre erkinin kınlmış olmasıydı. Anadolu üni- versitelerınden katılım gerçekten de bu yıl faz- laydı. Ancak merkez-çevre ilişkisinde bekle- nen. çevrenin kendi merkezini oluşturmasıydı. Oysa bu katılımm tek amacı merkeze katılmak, merkeze benzemek, merkezce secilmiş olmak- tan öte değildi. Oysa I. Öğrenci Trienali bunu bir anlamda gerçekleştırme adımını attı. Yaban- cı ülkelerden katılan genç öğrencileri Istanbui 'da buluşturmakta çevrenin kendi merkezsel potan- siyelini du>aırdu. Genç Etkinlik'in kaynaklıkettiği bütün genç- lik sergilerinde hâlâ merkez egemenliğine ba- ğımlılık gözleniyor oysa. Bu et- kmlıkten gruplar. çeşitli sanat- sal topluluklaroluşturulamamış. Anadolu üniversitelerinde genç- lik etkinlikleriyle oluşturulması gereken "Kendi çevreni merkez yap" sloganı başanlamamıştır. Genç Etkinlik'te gidiş geliş yok- tur. sadece geliş vardır. Bu. mer- kezin erkinin kınlması değil, sa- dece merkeze katılma çabasıdır. O nedenle de Genç Etkinlik git- tikçe şişer. değerlendirme olma- dığı için sanatçı olmayacak pek çok kişi anlayamadığım bir gü- ven içinde sanatla ilişkisi olma- yan birtakım düşünce kınntılan- nı sunmaktan geri kalmazlar. Kavramla ilişkisi olmayan. sa- natla uzaktan yakından temasta bulunmayan bu işlerle Genç Et- kinlik kendini zamansız tüket- meye başlar. Genç Etkinlik var olanla yetin- meyen, verilenden daha çok öz- gürlük ve yenilik talep eden, oluş- tuğu kaynağa yeni alternatifler sunabilen bir genç sanatçının ya- ratılmasına olanak amacını taşı- yordu. Oysa verilenle yetinildiğini, var olandan ve öncekinden devşirildiğini ve stoklann tüke- tilerek kazammlann yeğlenmekte olduğunu gö- rüyorum. Kaos elbette biçim bulacak. zaman onu so- ğutup alması gereken biçimi, düzeni verecek; an- cak bu biçim. verilmek istenen düzene ne kadar direnecek. ne kadar ona etkili olacak.. yani inan- dığımız gibi iç oluşumuyla dışı belirleyebilecek mi? Ancak belki de artık bu da sorun değildir. Belki de dışın etkisine karşı dayanmak, korun- mak yerine iç esnekliğini korumak direnmenin yeni bir biçimidir. Belki de bugünün söv lemi için- de gençliğin yaşam için geliştirdiği yeni değer- ler ve kav ramlar içinde esneklik. direnmenin, sa- vaşmanın. savunmanın ve korunmanın bir diğer adıdır. O zaman beklenen. gençliğin kendi söy- lemini açıklayacakdili oluşturmasıdır. 70'lerin söylemiyle örtüşen dil, bugünün gençlik söyle- miyle örtüşür mü? Yenilik bence öncelikle yeni söyleme uygun bir dilin sorgulanmasıdır. Hani herkes sorgulamadan söz ediyor ya. neyi sor- gulayacaksınız öncelikle bunda karar kılmalı... Şiikpan Kurdakul'a Cadde İsmi • Kültür Servisi - Gazetemiz yazan ve ülkemizin önde gelen edebiyatçılanndan, PEN Yazarlar Birliği'nin eski başkanı ve şu anda L'lusal Sanat Kurulu Başkanı olan şair ve yazar Şükran Kurdakul. Aliağa'da Yalı Mahallesi'nde TEK Lojmanlan'nın yanındaki caddeye isminin verilmesiyle ölümsüzleşti. Hpabal'ın mezar taşı kondu • Kültür Servisi - Geçen şubat ayında hastane camında kuşlan beslerken aşağı düşerek yaşamını yitiren Çek yazar Buhumil Hrabal'ın mezar taşıyla ilgili garip vasiyeti yerine getirildi. Hrabal ölmeden önce mezar taşının köpeklerin tuvaletleriyle pisletemeyecekleri bir yükseklikte olmasını vasiyet etti. Ölümünden sonra pek çok vasiyernamesi bulunan yazann bu talebini her gece ziyaret ettiği bann sahibi Pavel Renak. yerden 15 santim yükseklikte bir mezar taşı inşa ettirerek gerçekleştirdi. 20 romana ve sayısız öyküye imza atan Hrabal. ölümünden önce hastanenin ortopedi bölümünde kalıyordu. Che Yılı'nda, Yeni Dünya Müzik ve Yayıncılık • Kültür Serv isi - Küba Parlamentosu tarafından 1997 yılı, 8Ekim 1967'de Bolivya'da öldürülen Küba Devrimi'nin önemli isimlerinden geri lla lideri Ernesto Che Guevara'nın anısına "Che Yılı" ilan edilmişti. Yeni Dünya Müzik ve Yayıncılık da 'Che Yılı'nadeğişik yapıtlarla katılmaya hazırlanıyor. Aynı zamanda Türkiye'de Küba Dostlan'nın kuruculanndan da olan kuruluşun yayın yönermeni Mehmet Emin Sert, bütün dünyada Che anısına söylenmiş şarkıları toplamaya başladıklannı ve bunu bir dizi olarak 'Che Şarkılan' adıyla kaset ve CD olarak yayımlamaya başlayacaklannı açıkladı. Önümüzdeki hafta tanıtıma sunulacak 'Che Şarkılan-I' kaset ve CD'si, kendisinin de Che üzerine şarkılan olan Fransız Müzisyen Egon Kragel tarafından hazırlanan ve Last Call firmas.ınca yayımlanan "El Che Vive!" albümünden oluşuyor. Ernesto Che Guevara'nın II Aralık 1964'te Birleşmiş Milletlertoplantısındaki konuşmasından da bir bölüm orijinal kaydıyla yer alıyor. 'Che Şarkılan-I' albümünde Che Guevara için Küba, Şili. Arjantin, Uruguay, Fransa, Venezüella. Ispanya ve Yunanistan'dan çeşitli şarkıcı ve gnıplann söylediği 15 şarkı yer alıyor. Birtakım Azizlikler ENKA'da • Kültür Servisi - Dostlar Tiyatrosu. ENKA Vakfı'nin dü'zenlediği 1997 Yaz Dönemi Kültür Programı kapsamında 17 temmuz perşembe günü 'Birtakım Azizlikler' adlı oyunu sahneliyor. Genco Erkal, Aziz Nesin'in öykü, şiir. oyun, masal. taşlama ve köşe yazılanndan uyarladığı oyunda vine kendisi rol alıyor. "Birtakım Azizlikler' saat 21.15'te ENKA Vakfı Sadı Gülçelik Spor Sitesi'nde izlenebilir. U2 Amepjka'da • Kültür Servisi - Ünlü müzik grubu U2. son Amerika turnesinde dört ay içinde toplam 49 milyon dolar kazandı. Konser başına yaklaşık 2.4 milyon dolar gelirelde eden grubun bilet satışlan istenen düzeye ulaşamazsa 44 bölgede verecekleri konserlerden bazılannın iptal edileceği söyleniyordu. Ancak henüz kesinleşmemiş verilere göre U2 özellikle Kuzey Amerika bölgesınde Metallica, Phil Collins. Kate Bush, Tina Turner gibi sanatçılardan bile daha fazla ilgi görerek bir rekora imza attı. U2, 18 temmuz tarihinden sonra da Avrupa turnesine başlayacak. TÜYAP Sanat Beştirmeni Yanşması • Kültür Servisi - TÜYAP bu > ıl plastik sanatlar alanında sanat eleştırmeni yetışmesine destek olmak amacıyla "TÜYAP Sanat Eleştirmeni Yarışması"nın ikincisini düzenlıyor. Daha önce sanat eleştirisi yazmamış olan kişilerin 7. Istanbul Sanat Fuan'na katılan bir plastik sanatçı veya bir sanat yapıtı ile ilgili eleştiri yazılanyla katılabileceği yanşmaya baş\ urular 5 ekimde son buluyor. Yanşma sonuçlan 16. Istanbul Kitap Fuan'nda açıklanacak. Yanşmaya katılan eserleri Ali Akay, Ahmet Kemal Gören. Abdülkadir Günyaz, Haşim Nur Gürel ve Hasan Bülent Kahraman'dan oluşan seçici kurul değerlendirecek. (Aynntıh bilgi için 252 50 70-10hat) Jackson, VVembley'i dolduramadı • Kültür Servisi - Ünlü pop yıldızı Michael Jackson, son beş yıldır Londra'da verdiği ilk konserde Wembley Stadyumu'nu dolduramadı. Sanatçının "Blood on the Dance Floor' adlı albümünü tanıttığı turne kapsamında verdiği konser öncesinde bazı kişilerin dışanda yan fiyatına bilet satması nedeniyle bilet gişelerinde zor anlar yaşandı. Jackson her şeye rağmen android kostümüyle çıktğı konserde. 60 bin izleyicisinin beş dakika süren alkışlanndan sonra başlayabildi konsere. Jackson hayranlannın yoğun ilgisine karşın sanatçının konseri eleştirmenlerin çoğunluğundan eksi puan aldı. Muharrem Pire'nin resim sergisi İMKB'de • Kültür Servisi -Muharrem Pire'nin resim sergisi İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (IMKB) Sanat Galerisi'nde 2 ağustos tarihine dek izlenebilir. Muharrem Pire'nin resimleri, insanın insan olma süreçlerindeki serüvenini. sancılı ve acılı yolculuğunu anlatırken üreten, düşünen ve yaratan ve bu eylem içinde hem kendini hem çevresini değiştiren insanı gözler önüne seriyor. Sanatçının resimlerinde devingenlik. hız, ateş, çığlık, ayak direme ve başkaldın bir araya gelerek günümüzdeki kargaşa ortamının somutlanmasını da sağlıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle