Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15TEMMUZ1997SALI
10 KULTUR
PORTAL DİKMEN GÜRÜN
Robert Wilson'la birlikte çalışan, ses enstalasyonlanyla ünlü bir sanatçı: Hans Peter Kuhn
Sahne dışına taşan ses tasarunlarıHans Peter Kuhn tiyatro, sinema, dans.
alanlannda yarattığı ses enstalasyonlan ile
ünlü bir sanatçı. Yapıtlan New York"tan
Uzakdoğu'ya dünyanın çeşitli galenle-
rinde ve ılginç mekânlannda sergılen-
mekte. 1998'de Avrupa külfür başkentı
olan Stockholm'de ve on Baltık kentinde
yine ses enstalasyonlan sergilenecek.
Kuhn 1978 'denbuyana Robert Wüson'la
birlikte çalışıyor. "Ölüm, V ıkını ve Det-
roif, "İç Savaşlar*", "Doktor Faustus Işık-
lan ^akar", •4
Örlando'\ -Hamlet" ıkı u>-
tanın beraber kotardıklan vapımlardan
sadece bırkaçı. Kasım 1997'de Wılson ve
Kuhn. Hebbel Tiyatrosu'nda GetrudeSte-
in'ın "Azizler ve Şartalar"ını sahneleye-
cek. 25. Uluslararası Istanbul Müzik Fes-
tivalı nedenıyle Japon sanatçı Junko Wa-
da ile birlikte konuğumuz olan sanatçıy-
la tiyatro çalışmalan üstüne konuştuk.
- Yapoğmız müzikte biçimselliği öne çı-
kanyorsunuz. Ses tasanmınızda sınır ta-
nımıyorsunu/, Robert \\ Uson'iaçalışma-
laruuzda deneyselzenginlikleriniz çok gü-
zel örtüşüvor. Bu noktaya nasıl geldinb?
Nerede buluştunuz? "Ölüm. Yıkun ve Det-
roit"le (DD&D) başlavan beraberliğini-
zin ilk günlerinde ikiniz arasında müthiş
kavgalar koptuğunu okumuştum.
KLHN - VV'ılson'la tanıştığım sıralar-
da Schaubühne'de ses tasanmcısıydım.
Peter Stein, KJaus-Micheal Grüber, Luc
Bondy gibı yönetmenlerle çalışıyordum,
amaözgürdeğildim. Yapmak istedikleri-
mi > apamıyordum. Özellıkle Peter Steın
karşısındakini kendi behrlediğı kesin çiz-
gıler içinde hareket etmeye zorlayan bir
yönetmendı. Herşeyı dıkteertırirdi. Ken-
di alanımda yaratım özgürlüğümün kısıt-
lanması beni tedırgin ediyordu. 1978'de
Schaubühne'den avrıldım. Wilson
"DD&D"de çalışmamı önerdi. Schaubüh-
ne"> i bu nedenle bırakmış olmama kar-
şın yine de başkalan ıçin müzik yapıyor
olmanın koşullanmışlığı içindeydim. Do-
ğal olarak karşınızdaki ıçın bir şey yapı-
yorsanız onu memnun etme uğraşı içine
girersiniz. Kaldı kı. biz Schaubühne'de
çok farklı birçalışmayöntemi içindeydik.
Wilson ise bambaşka bir yerdeydi v e ben
onu yeterince tanımıyordum. Bu neden-
le bırbırimizındilınıyakalayamadık. Ben
sürekli soruyordurn. o sorulanmj yanıt-
lamıyordu. Hiçbir yaptığımı sevmiyor-
du. Ikimiz de mutsuz \e gergindık. Sonun-
da müthiş bir kavga koptu ve "Bana ne
istediğini söylemezsen ben de kendi iste-
diğimi yapanm'" diyerek \urdum kapıvı
çıktım. Ertesi gün bir Keith Jarrett plağı
ile geri geldim. "Bu parçaçalınacak"" de-
dim. Çaldım. Bu olaydan sonra sorun çö-
zümlendi. Çünkü Wilsononun için değıl.
onunla birlikte çalışmamı, yaratım süre-
cini birlikte yaşamamtzı istiyordu. Doğ-
rusu da buydu. Yıllardırbiraradayız. Pa-
ralel çı^gılerde ilerliyoruz. Tartışıyoruz.
Sıfır noktasından başlayarak yapımı yan
yana inşa ediyoruz. Bu çok önemlı bir
nokta
- Biraz daha açar mısınız bu konuyu?
KUHN - Provalann başından itibaren
çalışmalara gırerim. Tüm sistemlerim ku-
rulmuştur. Prova süresince hergün dene-
meleryapanm. yaptıklanmı kaydederim
'Önemliolan sağlambgproje
ve iyibiryönetmen\ ^• Julia Roberts, "Le Mariage de Mon Meilleur Ami' ve
'Complots" adlı iki yeni filmiyle sinemaya iddialı bir
dönüş yapıyor. Kaliteli senaryolar. yönetmenler ve
projeler doğrultusunda çahştığuıı vurgulayan Julia
Roberts, değişik türleri deiierflenin hoşuna gTTtiğini
belirterek "Açıkça ifade edeyim ki bir filmin dikkatimi
çekmesi için astronomik bütçelerle çekiliyor olması
gerekmiyor. Önemli olan sağlam bir proje ve ardında iyi
bir yönetmenin olması" diyor.
Kiiltûr Servisi - Adını sınema-
da "Pretty \\oman" (Özel Bir Ka-
dın) olarak duyuran \e genış kit-
lelertarafından büyük beğeni top-
layan genç yıldız, ABD'de bu yaz
göstenme gırecek olan ıkı yeni
filmıy le gerçek oyunculuk potan-
siyelıni gözler önüne seriyor.
Iki yapımda da farklı karakter-
len canlandıran Roberts, her fır-
satta sinemayı çok sev diğinin. an-
cak kötü filmler yapmak isteme-
diğının altinı çızerken farklı yö-
netmenlerle çalışmasını da deği-
şik türde filmler gerçekleştırmek
isteğinebağlıyor.
Yeni filmlennin tanıtımı vesi-
lesiyle Studio'nun kendisıyle yap-
tığı bir söyleşide, sanatçı bu iki
film. sinema ve özel yaşamıyla
sorulan yanıtladı:
- Bu yaz ABD'de ild yeni filmi-
niz gösterime girecek. 97 yılı Julia
Roberts için bir geri dönüş yılı di-
yebüir miyiz?
Julia Roberts - Ben zaten kay-
bolmamıştım ki... Ama ne demek
istedığınizı ivi anlıvorum. En iyı
filmım
4
Prett\Woman'dı ve onun
ardından çevırdiklerimın hiçbin
aynı etkiyi yaratmadı. Ancak o
filmden beri işsız de kalmadım.
Dkokul öğretmenj olurdum
- KesinJikle, ancak uzun bir sü-
rediriçinde bulunduğunuz şartiar
pek elverişli değildi. Yeni fîlmleri-
niz "Complots" ve "Le Mariage
de Mon Meilleur .^mi" ile olay ya-
ratacağuuz kesin...
Evet. çünkü bu filmlerın her
ikisi de sinemaseverlenn ilgisinı
çekecek türden ve ben bu yüzden
çoksevinçliyim.
-Avustrarvahvönetmen P. J. Ho-
gan sizin seçiminiz miydi?
P. J. Hogan en başından beri her
zaman benım ilk tercıhım oldu.
"MurieT filmını çok beğenmiş-
tim. En ufak detaylara bile çok
önem veriyor, filmi ayncalıklı kı-
lan da zaten bu küçük dokunuş-
lar.
- "L« Mariage de Mon Meille-
ur Ami" fılminde gülüvor. çığlık-
lar aüyor. baca gibi sigara tüttürü-
yor. agüyor. kendinizi oradan ora-
ya atıyorsunuz...
Evet, P. J. Hogan'ın desteği tam
da bu anlarda ortava çıktı ve be-
ni çok başanlı bir şekilde yönet-
tı. Bana hafif komiklikten. delı
kaçık bir komedıye geçmem ge-
reken anlan o bıldırıyordu.
- Filmde başa baş giden dram
ve komedi arasında, aynı zaman-
da kariyeriniz de iki ayn yolda ikr-
liyor. Birincisi Joel Schumacher.
Steven Spielberg. Alan J. Pakula.
Rıchard Donner gibi yönetmen-
lerle çahşmaıuzdan ötürü HoO>
l
wo-
od tarzına \ akınken; ikincisi bek-
lenmedik bir şekilde Lasse Hallst-
röm, Robert Altman. Stephan Fre-
ars. Neil Jordan. Woody Allen ve
şimdi de Paul J. Hogan gibi ba-
ğımsız%önetmenlerleşckilleniyor.
Acaba iki farklı Julia Roberts mı
var?
Hayır. kaliteli senaryolar, kali-
teli yönetmenler ve kaliteli proje-
ler doğrultusunda çalışan tek bir
Julia Roberts var. Ancak değişik
rürler denemek hoşuma gidiyor.
Açıkça ıfade edeyim ki bir filmin
dikkatimi çekmesi için astrono-
mik bütçelerle çekiliyor olması
gerekmıyor. Önemli olan sağlam
bir proje \ e ardında ıyı bir yönet-
menin olması.
- Oyuncularbakınundan zengin
bir ailede büvüdünüz. (Julia Ro-
berts, Eric Roberts'ın küçük kız-
kardeşi ve her ikisi de ailelerinin
Atlanta'daki tiyatro atöhesinde
yetişmişler.) Her zaman için oyun-
cu olma\ı istediniz mi?
Bu ısteğimı aıleme açmadan
önce tereddütlüydüm, çünkü her-
kesin zaten yaptığı bir ışi yapmak
istiyor olmak tuhafıma eidiyor-
du.'
- Eğeroyuncu olmasayduuz han-
gi mesleği tercih ederdiniz?
İlkokul öğretmenı olurdum, an-
cak matematik okutmamak kay-
dıyla.
Fellini tara düşler...
- **Hook"un ardından çalışma-
ya iki yıl kadar ara verdiniz...
'Hook'un ardından bıraz çal-
kantılıbirdönemgeçırdim. Evet,
ara verdim çünkü bu zaman zar-
fında beni tatmin eden hiçbir se-
naryoyla karşılaşmadım. ta lu Alan
J. Pakula'nın "Pelikan Dos\as"na
kadar. Bu iki yıl müddetınce hep
çalışmak istedim. Mesleğimi çok
seviyorum, ancak kötü filmler de
yapmak istemiyorum.
-Fümlerinizdeüzgün olduğunuz
zamanlarda tek bir yüz ifadesiv le
izleyicflerin \iireklerini burkabili-
yorsunuz.
Bu iltifat için gerçekten çok te-
şekkürler. inanın ağlayabilirim.
Bu gıbı anlarda çok heyecanlanı-
yorum.lGözleri yaşanyor)...
- Basında, herhangi bir yıldızın
""Yenı Julia Roberts" olarak lan-
se edilmesine ne diyorsunuz?
E\et, böyle bir şey daha önce
gözüme çarptı. Ama bu onlar için
bir haksızlık olur. Etiketlenmek
hiç de hoş bir şey degil. Yenı bir
Julia Roberts olmak bence pek
dahıce değil.
- Sharon Stone'un beş yıl içeri-
sindcki çıkışını nasıl değerlendiri-
yorsunuz? Tıpkı sizin Pretty \V'o-
manfibninizdeolduğu gibio da ad»-
nı tek bir filnıle. Basic Instınct ile
du\urdu.
Pretty \\'oman'da yirmi yaşın-
daydım ve ardımda üç ya da dört
film \ar. Sharon Stone'unkilerse
otuzu aştı ve aktif olarak o daha
deneyimli. Kanımca bu iki farklı
başan örneği.
- Geceleri ne tür sinema düşle-
ri kurarsınız?
Anlatılmaz. FeDini tarzı düşler...
(Gülüyor)
Jodie Foster bir dahi
- Tanıdığınız ve sev diğiniz oyun-
cular...
İş yaşamımda pek fazla arkada-
şım yok Benım arkadaşlanm fark-
lı çevrelerden ama Susan Saran-
don, arkadaş olabileceğim ender
bir kişilik. Bundan başka Jodie
Foster'a sonsuz saygım \ar. o bir
dahı. Diğer taraftan. Meg Rvan,
Sandra Bullock \e HolN Hunter
gibi sanatçılann çalışmalanyla ya-
kından ilgilenıvorum
- "Complots" fîlminde canlan-
dırdığınız karakter için neler söy-
leyeceksiniz?
Kararlı. cıddi \e Mel Gibson'a
âşık genç bir kadını yorumluyo-
rum. "Mariage de Mon Meilleur
Amrdekinden çok daha basit bir
oyunculuk gerektiren bir rol...
- Mel Gibson ve siz her ikiniz de
rollerinizde doğrudan, kimi za-
man doğaçlama ve içgüdüsel bir
oyunculuk sergiliyorsunuz, yanıb-
yor mu> uz?
Doğru söylüyorsunuz. Mel \e
ben. birbinne çok > akın karakter-
lenz. Ikimiz de mesleğımize tapı-
yoruz ve setlerde uzun saatlerge-
çınyoruz. Bir filmin başrol oyun-
culan olduğunuz zaman. çekime
sizin de kendınızden bir şeyler
katmanız gerekıyor. Bunun. her
oyuncunun sahıp olması gereken
bir sorumluluk olduğunu düşünü-
>orum.
- Sizi günümüzde çoktutkulu a>-
nızamanda da son derece saküı bu-
luyoıiar. Bu sadece bir izlenim mi
dersiniz?
Hayır, ızlenimden öte. Bugün
yaşantım son derece hoş, kolay
\e mütevazı. Ancak insanlar sizin
mutsuz olmanızı çok ısterlerken
onlan mutlu olabıldığinıze ınan-
dırmak çok güç.
Desenin ustaları New York'ta
Egon
Schiele
Kültür Servisi - Bir milyona
yakın eski ve yenı baskj ile bir-
likte aşağı yukan 45 bin adet
yapıtın bulunduğu \'ıyana'daki
Albertina Müzesi restore edil-
meye başlandı. Restorasyon ne-
deniv le Albertina Müzesi'ne ait
en değerli yapıtlar. New York'ta
bulunanünlü Solomon R. Gug-
genheim Müzesi'nde 24 ağus-
tos tarihıne dek sergilenecek.
Tüm zamanlann en bü>oik desen
sanatçılannın onar adet yapıtı
bu müzede sergılenmek üzere
seçildi. Sergmin adı. yapıtlann
mükemmellhetini belırrmek için
"A quintessenceofdravring" (De-
senin Özü) olarak belirlendı.
Desenleri sergilenecek sanat-
çılar arasında. Alman ressam
AlbrechtDürerf 1471-1528). Fe-
dericoBarocci(1535-1612). Ital-
yan Rönesansı'nın önemli ismi
Rafaello Sanzio (1483-1520),
Italya'nın olduğu kadar Avru-
pa'nın da en büyük ressamla-
nndan biri olan Pietro Paolo Ru-
bens (1577-1640) \e yine ttal-
yan ressam Claudio Lorenese
(1600-1682) yeralıvor
Resim sanatınır. devlennden
Rembrandt'ı(1606- 1669)onun
büyük yapıtlanndan beslenerek
kendi tarzını bulan Fransız Je-
an- Honore Fragonard (1732-
1806)takipedı>or. Solomon R.
Guggenheım Müzesi"nde yapıt-
lan sergilenecek diğer ressam-
lar arasında Rudolf von Alt
(1812-1905). Gustav Klimnt
(1862-1918). Egon Schiele
(1890-1918) \ e Oscar Kokosch-
kada(1886- 1980)yeralı>or.
Bu yapıtlann dışında Gug-
genheim Müzesi kendi koleksı-
yonundakı yapıtlarla sergıye
katkıda bulunuyor Geçmiş ile
günümüz yapıtlannın harman-
landığı bu önemli sergıde ana
tema olarak 'insan figürü" yer
alıyor. Jean- Honore Fragonard
ve ertesi gün ayıklamış. yeniden düzen-
lemış olarak geri gelinm. Gerekli bulu-
yorsam üzerinde oynanm. Yeni emprovi-
zasyonlara yönelirim ve böylece bütüne
ula^ınm. Müzik ve ses tasanmı. yapıtın
aynlmazbirparçasıdır. MüziL az önce de
dediğım gibı, eldekı metnin üstüne kom-
poze edilmemiştir. Bıri diğerinin üstüne
düzenlenmemıştir. Biri dığeri için kota-
nlmamıştır. Dikkat edersenız, tiyatroda ge-
nellikle yapılan budur. Oyun ıçin müzik
yapılır. Bizde ise böyle bir şey söz konu-
sudeğildir. Bütün unsurlarbirbirinin içi-
ne girmiştir. ayıramazsınız. Çünkü hepsi
birlikte varatılmıştır. Kımi kez ses ve mü-
zik oyuncunun önüne geçebilır. kimi kez
sahnede yakaladığınız bir resım sesin
önünde yer alır. Sürekli bir etkileşim söz
konusudur.
- Robert YVilson'untiyatrosuduyulan
zorlayan bir tiyatro...
KL'HN - Evet. bütün duyulann olayın
içinde olması çok önemli. Onun tiyatro
konseptinın temelınde yatan da bu. Oyu-
nun her an sahnede var olması. ses ve mü-
ziğın her an sahnede var olması. ışık ve
resmin her an sahnede var olması. Bun-
lann iç içe geçmesı. Pek çok şeyın aynı
anda, aynı düzlemde. aynı süreçte oluş-
ması. Bu farklı görsel düzlemleri (ışık-
oyunculuk-müzik) birlikte yaratıyoruz.
hepsi birbin ıçine örülüyor, hepsi birbıri-
ne paralel olarak gelişiyor. ama hepsi fark-
lı bir şey söylüyor.
- Konvansivonelti>atro anlayişına a> kı-
n bir konsept
KUHN-Alışageldiğimız tiyatroda. söz-
gelimi, kralın öldüğünü söyleyen bir me-
tın vardır ve siz o anda sahnede kralı can-
landıran oyuncunun ölümünü izlersiniz.
Böyle bir sahneye çoğu kez gözyaşlan, gök
gürültüsü. kararan ışıklar \ b.
eşlik eder. Taklıdin taklidi-
diryapılan. Bizim tiyatro an-
layışımızda ise. az önce de
altını çizdim. paralel geli-
şimlerdir söz konusu. tzleyi-
ci yapıtın farklı düzlemleri
arasında dolaşma ve düşün-
me özgürlüğüne sahıptır.
- Mesela "Hamlet"te dü-
ello/olüm sahnesi salt ses ve
ışık üstüne kurulmuştu ve
birkaç dakikada her şeyi an-
labyordu. İnanılmazderece-
deçarpıcıvdı.
KLHN - Sizin çok etki-
lendığiniz bu sahne ekspres-
yonıst tiyatro ile kıyaslandı-
ğında çok mesafeli ve çok
ölçülü kotanlmış bir sahne-
dır. Ama ızleyicı üzerindekı
etkisı bunun tam tersi. Çün-
kü o ölçütlerin altında müt-
hiş bir dinamızm yatıyor.
Coşkulan öncelikle kendim
yaşamak isterim. Bu neden-
le de biçimselliğin yaranna
inanıvorum. Seyırci. koltu-
ğuna yaslanıp sahnede olup
bıtenlen izlemek yenne ak-
lm dennlıklerinde dolaşabil-
meli. kendi bakış açısını sor-
gulayabilme özgürlüğünü
yakalayabilmelı.
- "Doktor Faustus", "Or-
lando" ve "Hamlet'"te ses-
leıie çok ustaca oynuyorsu-
nuz. Her üçünde de ses ak-
töriin bir parcası ama ondan
kopukda. Yine her üç oyun-
da kınlan cam sesleri, çarpan
kapdardikkati çekhor. Biraz
ses kullanımındaki bu ka-
rakteristikyapı üzerindedu-
rur musunuz?
KUHN - Ben seslerin alt-
yapılanyla değıl yüzeyleriy-
İe ilgileninm. Sesın nedeni-
ne değil. "nasıTına baka-
nm. Mesela kınlan cam se-
si saldırgandır, kısadır. tizdir,
köşelıdir. Kapı çarpması ka-
lındır ama nıspeten yumu-
şaktır ve güçlüdür. Cam se-
sinde bu güç yakalanmaz.
Kapı çarpması da köşeli de-
ğildır. Sesler pek çok özel-
likleri yansıtır ve ben bu özel-
liklerden özgürce yararlanı-
nm. Seslerin kaynağı değil-
dir benım ıçin önemli olan.
Herkesin bildiği seslerle ça-
lışınm. Bırçeşit soyutlama-
dan söz edebilirız burada.
Ses o anda sahnede olanla-
nn bir yansıması değıldir.
farklı biryerdedirve izleyen
herkesin kafasında farklı bir
düşüncenin tetiğini çeker.
Ses ve aktör arasındaki
ilişkiye gelince: radyo mik-
rofonlarla oyuncunun sesinin
bedenınden aynlmasına ya da
sahne üzerindekı oyuncunun
sesinin salonun bir başka kö-
şesinden gelmesine paralel
dünyalann ıç ıçe geçışi dıye-
biliriz. Aynı derecede önem-
li düzlemlerden söz ediyo-
rum. Aralannda rahatlıkla
dolaşabileceğimiz. bırinden
ötekine atlayabıleceğimiz
düzlemler. Doğru bir sapta-
mayla sesın hem oyuncunun
bir parçası olmasından hem
de ondan kopukluğundan söz
ediyorsunuz. Çünkü. her iki-
si de aynı değerleri taşıyor v e
kimi zaman ses oyuncu olu-
yor, oyuncu da ses.
- Bu zevkli sö\ leşi için size
teşekkür ederim.
YAZI ODASI
SELİM tLERİ
Yaşayan, Ölümsüz
Hüseyin Rahmi
Hüseyin Rahmi Bey için çok yazı yazdım. Ba-
zıları ilgi topladı. Bazıları hiç mı hiç dikkat çekme-
di.
Ne var ki Kitap Tırtılı'ndaki Utanmaz Adam ya-
zısı, beni şaşırtacak kadar yankı uyandırdı. Tele-
fonia arayanlar oldu, sokakta rastladığım dostlar
söylediler, hatta bir mektup bile aldım. Bunlar ya-
zımın başansı değil, onu biliyorum. Bunlar, Hüse-
yin Rahmi Gürpınar'ın zamana meydan okumuş-
luğuna bir kez daha gösterge.
Ustalar katında en ıyı romancımız mıydı Hüse-
yin Rahmi? Bence değil. Halid Ziya Uşaklıgil on-
dan daha iyi bir romancıdır. Öte yandan Hüseyin
Rahmi'nin en 'büyük' romancımız olduğunu kim-
selerle tartışmak istemem.
Bir yazarlık ömrune sığamayacak o doğurgan-
lık, verimlilik; bir yazarlık ömrüne sığamayacak o
saptayım. gözlem, yaşatma gücü...
Fakat yalnız şu özellikler 'büyük' kılmıyor ro-
mancımızı. Çok daha önemli bir özellik söz konu-
su: Hüseyin Rahmi'nin kişileri. bugün de 'yaşıyor-
lar', hem de olanca canlılıklan, devingenlikleriyle.
Romanlarının yapısı. kurgusu, tekniğı, mimarisi
eskimiş midir, eskimemiş midir, doğrusu bunu da
tartışmaya yanaşmayacağım. Eskidi diyenler var;
baştan beri eskımişti diyenler var; bugün artık oku-
namaz diyenler var.
Oysa yapısında, kurgusunda, tekniğinde, mi-
marisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın geleneksel
ifade ediş tarzlanna bağlanmış olduğu gönül ra-
hatlığıyla ileri sürülebilir. Kimıleyın Karagöz'ün ko-
nuşturmatekniğinı uygulamıştır. Kimileyın birmed-
dah gibı anlatmaya koyulmuştur. Fars ve ortaoyu-
nu tarzı sahneler kurmaktan geri durmamıştır. Bel-
ki kendince bir 'Türk romanı' çizgisi aranıyordu...
Bana sorarsanız, Hüseyin Rahmi'yi sadece Hü-
seyin Rahmi okumak için okumalıyız, derim. Bel-
ki de kendisıyle başlayan ve kendısiyle noktalanan
çok özgül bir romancılık. Özgül, çünkü ardılı çık-
mamış. Başlangıç ıçin Ahmet Mithat Efendi gös-
terilir ama, çok uzak akrabalıktır.
Ardılı sayılanlar, örnekse, Sermet Muhtar Alus,
Ercüment Ekrem Talu, başka lezzetlere açılmış-
lardır. Herikisindede 'kötücüllük', 'şeytaniyet' he-
men hiç yoktur.
Hüseyin Rahmi Bey. eserinden açık seçik kav-
ranabiliyor, iblisleanlaşmayı tercih etmıştir. Bazı ro-
manlannda bu konuda ılginç açıklamalar yapar. Top-
lumun sağduyulu, ölçülü bıçıli bulduğu herşeyden
kuşkulanır; kahramanlanna iblisin kılavuzluğunu
salık verir ve kendisi de handiyse bir iblis olup çı-
karak, madalyonun öteki yüzünü betimlemeye ko-
yulur.
Pek sevdiğim Kaderin Cilvesi/ Başımıza Gelen-
Ier adlı romanı 1925'te Son Telgraf gazetesinde tef-
rika edilmiş. Ancak 1964'te kitap olarak yayımlan-
mış. Çok acı, çünkü bu güçlü roman bugünkü ha-
yatımızı 1925'ten günümüze anlatmaya devam
ediyor.
Kaderin Cilvesi/Başımıza Gelenler'de dürüst bifj
hayat sürmüş Salâh Efendi ve ailesi, "kangalla^
arasına almtş biryılan gibi" kendilerini sıkan "za*.
ruret" karşısında, zorunlulukla, yeni zamanın 'ka-
zanç' yollanna ayak uydururlar:
Elde kalan 'yedisekizodalı'ev. artık kibar, göz-
lere hoş görünür bir randevuevidir. Aile; önce pa-
ranın, bolluğun tadını tadar. ardından düşünüşten
ınanca her şey değişir, gerçi sonda yıkım çıkage-
lir ama, bu biraz da romancının ahlaki endişeleri
dolayısıyladır.
Işte Hüseyin Rahmi, 'kumarhaneekonomisi'nin
başımıza neler getıreceğinı tam yetmiş iki yıl ön-i
ce dile getirmiş, haykırmıştır.
Zaten roman, Salâh Efendi'yi baştan çıkaran
Şem'i Bey'ı de dile getiriyor ve Salâh Bey ailesi
çökerken Şem'i'ye bir şeycikler olmuyor. Bakın
onun felsefesi Türkiye'de kimlerı ayakta tutma-
mış, ikbalden ikbale kavuşturmamıştır:
"Birharis bir içtimaî merdiven görünce, hemen
tırmanır."
Merdıvenin tırmanıhşında bütün yolların, en çar-
pık yolların bile 'mübah' olduğunu söylemeye el-
bette gerek yok.
Hüseyin Rahmi'nin romanları, geçit törenidir. Te-
levizyondaki çalgı-çengi programlarını görmeksi-
zin her birini yazmıştır. Siyaset hayatımızdaki nice
anlı şanlı kişiyi, daha yıllar öncesinden, bu kışiler
belki de bebekken, doğmamışken. o, başımıza
gelecekleri bir bilici, falcı tutumuyla kaleme dök-
müştür. O, harisin içtimaî merdıveni tırmanıp yal-
nız kendisi için kazandığını, kazanırken toplumu yık-
tığını gömnüştür. Bir edebiyat adamı için yetmez
mi?
Takvimde İz Bırakan:
"Uzun zamandan ben kendimizi ve kendimizin
her çeşit örneklerle dolu bir vitrini olan Istanbul
halkını içinde bütün âdetleri, zihniyetleri, lehçele-
ri, sınıf farklanyla gülümseyerek seyrettiğımiz hü-
nerli, sihirli aynanın büyük mucidi öleli bir ay geç-
ti. Bir ay oluyor ki Türkiye 'nin en büyük romancı-
sı, örfve âdetler tarihçisi öldü. Zamanımız, Hüse-
yin Rahmi'siz kaldığı için bomboştur." Refik Ha-
lid Karay, Tan gazetesi, 9 Nisan 1944.
Müzik-Der 2. Olağan Genel Kurulu
• Kültür Servisi - Müzik. Sahne \ e Gösterı
Sanatçılan Derneğf nin (Müzik-Der) Genel
Başkanlığı'na Mehmet Çınka yeniden seçildi.
Derneğin 2. Genel Kurul toplantısında Genel
Sekreterliğe Şafak Ünek getirildi. Genel Mali
Sekreterliğe Çiğdem Özbaş, Genel Eğitim v e Sosyal
İşler Sekreterliği'ne S. Bülent Gür. Genel
Organizasyon Sekreterliği'ne M. Haluk Kılıç, Halkla
Ilişkiler ve Organizasyon Sekreterlığine Serpil Akıllı.
Uluslararsı tlişkıler Sekreterlığrne de Nadir Özçıvi
seçildiler. Dernek Denetleme Kurulu ise Melih Abay,
Orhan Çakın. Atilla Kılıç'tan oluştu.
4. ULUSLARARASI İSTANRUL CAZ FESTİVALİ
BlGlırv
• Açıkhava Tiyatrosu'nda saat 20.45'te "Nicholas
Pa>ton Dörtiüsü" ve "Joshua Redman Beşlisi"
ızlenebılır.
• CRR Konser Salonunda saat 18.30'da "Aydın
Esen/Trio" sahne alıvor. Rox>'de saat 23.30'da
"Grome Collective" dinlenebilir.
YARIN
H Açıkhava Tiyatrosu'nda saat 21.30da "Massive
Attack'" sahne alıyor.
• CRR Konser Salonunda saat 19:00'da "Fazıl Sa>'
izlenılebılır. Rovy'de saat 23.3O"da "Mehmet Ali
Sanükol Topluluğu" dinlenebilir.