Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 1997 CUMA
10 KÜLTÜR
Allegri Yaylı Çalgılar Dörtlüsü'nün lideri ve kemancısı Peter Carter:
'Iyi kemancı olmak yeterli değiL..'
ÜSTÜNGEL İNANÇ
Allegri Yaylı Çalgılar Dörtlüsü, 25.
Uluslararası Istanbul Müzik Festiva-
li'nde 23 haziran pazartesi günü saat
19.00'da A\a İrini'de bir konser vere-
cek. Oda müziğinin en seçkin örnekle-
rini sunan topluluk, klarnetçi James
Campbell eşliğinde sahne alacak. Oda
müzıği geleneğinin en seçkin örnekle-
rini sunan dörtlünün lideri ve keman-
cısı Peter Carter'la Istanbul'a gelme-
den önce görüştük.
- Yirmi yıü aşkın bir süredir Allegri
Yaylı Çalgılar İopluluğu'nun liderisi-
niz. Topluluğun geçmişi hakkında bilgi
verir misiniz?
- Allegri'nin. Beethoven dörtlüleri
gibi üç evresi var. llk grup yaklaşık on
iki yıl beraber çalıştı. Ardından Lond-
ra Senfoni Orkestrasf nı yöneten Hugh
McGuire sekiz >ıl boyunca toplulukla
birlıkteydi. Bu süreye de. Allegri'nin
ikinci evresi diyebiliriz. Hugh 1976'da
aynlmaya karar verince kemancı olarak
ben toplulukla çalışmaya başladım. O
dönemde Capetovvn Üniversitesi'nde
ders verivordum. Hugh aynldıktan son-
ra, grupla konserler veren bir fliitçü be-
ni Allegn'ye önermış. Benimle de ça-
lışmıştı. "İyi bir kemancıdır. Niye sor-
dunuz? Geri dönmek istiyor" demiş.
Bir gün. Londra'ya gidip Allegn'ye li-
derlık yapıp yapamayacağımı soran bir
telefon aldım. Ben de mutlaka geri dön-
mek istıyordum ve onlarla çalışmaya
başladım. Ama burada asıl önemli olan,
zamanınızın çoğunu birlıkte geçirdiği-
niz ınsanlarla anlaşıp anlaşamadığınız-
dır. lyı bir kemancı olmak her zaman
yeterli olmayabiliyor.
- Topluluk. yeni eserierin yorumlan-
ması \e sipariş edilmesinde aktif bir rol
oynadı. Yeni bir eserin sipariş edilme
süreci nasıl gelişiyor?
- E\et. yeni eserierin bestelenmesi
konusuna büyük önem veriyoruz. As-
ÜLUSLABARASI
İSTANBUL
MÜZİK FESTİVALI
ra• Yeni eserierin yorumlanması
ve sipariş edilmesinde aktif bir
rol oynayan topluluğun ilk kez
olarak bir besteciye, sadece
Allegri için yazacak olan
bestecisine sahip olacağını
belirten Peter Carter, " Bizim
çabalanmız yeni hareketin bir
parçası sayılabilir" diyor.
Allegri Yaylı Çalgılar
Topluluğu konserde Brahms
sonatını ve Schubert'in erken
dönemine ait dörtlünün yanı
sıra Schubert'in Arpeggione
sonatının yeni düzenlemesini
James Campbell'la birlikte
sunacak.
lında şu anda yeni bir besteciyle çalış-
maya başlamak üzereyiz. Bizımle bir-
likte iki yıl çalıştıktan sonra bizim için
iki dörtlü besteleyecek. Bu, yeni bir fi-
kir. Bundan önce. "Bizi tanıyorsunuz,
nasıl çakiıgımızı biliyorsunuz, bizim için
bir dörtlü >azar mısınız?" diye sorar-
dık. Onlar da bestelemek istediklerini
kendi stillennde bestelerlerdi. Ama bu
sefer durum oldukça farklı. Allegri ilk
kez olarak bir besteciye, sadece Alleg-
ri için yazacak olan bestecisine sahip
oluyor. Birçok konserde, provada ve
turnelerde yanımızda olacak. Böylece
besteciyle çok yakın bir ilişki kurula-
cak. Son elli yılda oldukça fazla eser
bestelendı. Eğerbana soracak olursanız
pek çoğu samımı değil, hatta kışiliksiz.
Son yıllarda tngiltere'de klasik müzıği
daha kabul edilebilir, hazmı kolay ha-
le getirmeye çalışan birhareket var. Bi-
zim çabalanmız da bu yeni hareketin
bir parçası sayılabilir.
- Allegri Yaylı Çalgılar Topluluğu
özellikle Beethoven, Mozart ve Schu-
bert yorumlanndaki başansrvla meş-
hur. 25. Uluslararası İstanbul Müzik
Festivali için programı nasıl belirledi-
niz?
- Görkemli bir parçayı programa al-
mak istiyorduk. Böylece yaklaşık kırk
beş dakika uzunluğu ile anıtsal Brahms
sonatında karar kıldık. İstanbul seyır-
cisine mutlaka istediğimiz ikinci parça
ise Schubert'in Arpeggione sonatıydı.
Arpeggione sonatını, bir yıl önce Ja-
mes Campbell ıçın yapılmış olan yeni
düzenlemesıyle sunacağız. Aslında
Schubert bu sonatı, artık var olamayan
"arpeggione'' çalgısı için yazmış. Ar-
peggione altı telli, gitar benzeri bir alet,
ama artık bu çalgıyla seslendirilmiyor
sonat. Daha çok solo keman ve viyo-
lonsel düzenlemeli konser programla-
nnda yer alan bu eserin, klarnet ve yay-
lı çalgılar için yapılmış olan yeni dü-
zenlemesini tstanbul'da James Camp-
bell'la birlikte sunacağız. Bu yeni dü-
zenlemeyi dinleyen herkes çok seviyor.
Bizce de eserin en iyi düzenlemesi. Su-
nacağımız dörtlü ise Schubert'in erken
dönemine ait ilgı çekici bir eser. Bu
eserde genç Schubert'i içgüdüsel ve il-
ginç fikirler ortaya atan bir besteci ola-
rak izleyebilmek mümkün. Istanbul'da
sunacağımız programdan çok memnu-
nuz.
-James Campbell'la daha önce bera-
ber çahştınız mı?
- Evet. birlikte pek çok konser ver-
dik. llk konserimizi benim topluluğa
katıldığım yıl Amerika'da verdik. llk
Amerika turnemizdi ve hepimiz olduk-
ça gergindik. Birbirimizi hiç tanımı-
yorduk. Bize alanın en iyisidir, çok se-
veceksiniz demişlerdi. Haklı çıktılar.
Yirmi yıldır her yıl sürekli solist olarak
çalıştığımız isimlerden James Camp-
bell. Bana soracak olursanız James
Campbell oda müziği alanında dünya-
nın en iyi klarnetçisidir.
- Konserlerinin yaıu sıra üniversitele-
rin müzik bölümlerinde atölye çaüşma-
lan, konferanslar ve yüksek lisans ders-
leri veriyorsunuz. Oğrencilerle yaşadı-
ğınız deneyimi özetleyebilir misiniz?
- Benim öğrencilere söyleyebilece-
ğim en önemli şey, dinlemek ve ögren-
mek için ellerine geçen her fırsatı de-
ğerlendirmeleridir. Çünkü pek çok üni-
versitede yaşadığım en büyük hayal kı-
nldığı. gerçekten ilgili ve öğrenmek ar-
zusunda olan öğrencilerin çok az sayı-
da olması. Her şeyi çoktan öğrendiği-
nı düşünen öğrenci sayısı daha fazla.
Onlara sunulan firsatlan değerlendir-
miyorlar. Çok daha fazla sayıda başa-
nlı müzisyen yetiştirebilecek öğretim
kurumlan bu nedenden ötürü çok az
sayıda mezun verebiliyor.
- İstanbul'da ilk konseriniz olacak.
Daha önceden İstanbul Festivali hak-
kında büginiz var mıydı?
- Evet, zannederim iki yıl önce viyo-
lacımız Jonathan Barritt tngiliz Oda
Orkestrasf yla İstanbul Festivali kap-
samında konser vermişti. Tekrar lstan-
bul'a gelebileceği için çok heyecanlı.
Çok iyi izlenimlerle Londra'ya döndü-
ğünü ben de hatırhyorum. tstanbul kon-
serini sabırsızlıkla bekliyoruz.
İsveç'te yaşayan şair Özkan Mert'in toplu şiirleri 'Bir Dünyalmın Notlan' adıyla bir kitapta toplandı
hurgıı
DUYGU DURGÜN
1960'larda'Kuracağız
Herşeyi Yeniden' dıyerek
dünyayla kavgalı olduğunu
ilan ediyordu Ozkan Mert.
Protestocu şiır geleneğinin
Ataol Behramoğlu, İsmet Özel
ve Süreyya Berfe ıle birlikte
anılan şairleri arasındaydı.
Şımdı. dünyanın bilinmedik
köşelerine uzanan bir 'nehir-
şiir' coğrafyasında yol alıyor.
Barcelona'da denize soktuğu
ayağı. "Antalya'da bir kadının
ayağına değJyor." 60'larda
"Protestoediyorum' dıye
havaya kaldırdığı yumruğu
bugün Çin'den Afrika'ya,
Kuzey Denizi'nden
Akdeniz'e kadar bütün
dünyayı kucaklıyor.
1960-1995 yıllan arasında
yazmış olduğu şıirlerini 'Bir
Dünyalmın Noüan' (Yapı
Kredi Yayınlan) adıyla bir
araya getiren Özkan Mert,
dünyayla kavgalı olduğu
dönemi geride bırakıp insana.
doğaya. tutkulara dönüyor son
şıırlennde. 70'lerin başında.
politik nedenlerle İsveç'e
sürgün olarak giden Özkan
Mert. bugün kendi
deyımiyle 'gönüllü bir iç
sürgünlük' yaşıyor.
Dünyayı geziyor; farklı
ınsanlarla, farklı dillerle
tanışıyor. Şiirlerinin ana
teması. sürgünde bir şair
olmak değil artık:
sürgünlüğü tadına vararak
yaşamak. Özkan Mert,
toplu şiirlerinden sonra
'İsveçli Kadın Şaiıierin
Erotik Aşk Şiirleri
Antolojisi' başlıkh
çevirilerinı önümüzdeki
günlerde YKY'den
yayımlayacak.
- Şiire dünyayı, sistemi
protesto ederek
başladınız. Bugün artık
mcydan okumuyor
musunuz?
- Şiir her zaman bir
meydan okumadır.
Kendime ve dünyaya
başkaldırma. Ama belki
en çok da kendime.
- Özkan Mert'in şiiri nasıl
oluşuyor?
- Şiır sürekli gelişerek,
basamakları çıkarak
oluşuyor bende.
Doğurgan ve patlamalarla
dolu bir şiir. Sürekli
gezgin bır tarafım var
benim. Dünyanın dört bir
yanından insanlarla aynı
onamlan paylaştım. Finli,
Tunuslu. Mısırlı işçilerle
limanlarda çalıştım.
Karşılaştığım ınsanlar
şiırime girdiler. Hiçbir
şeyi ıkı kez
ına vararak yaşıyor
yaşamıyorum. Sanıyorum bu
çok önemli, çünkü dilde de
yenilenmeyi getiriyor.
1970'ten bu yana lsveç'teyim.
Sürgünde olmak, kişinin ana
dilini geliştirmesine yardım
ediyor. Dilini yeniden
keşfetmek zorunda
kalıyorsun. Ama bu yeni
keşfettiğin dil de eskiden
tanıyıp bıldiğin o dıl değil.
Bambaşka bır şey. lsveççe
benim ikinci ana dilim artık.
- Anadii, sürgündeki şairin var
olma kaynaklanndan biri de
ohnuyor mu?
- Gayet tabiı. Benim şiinm
tsveç'ten çok Türkiye'yi
anlatıyor. Türkiye'nin hem
içinde hem dışındayım artık
ve bu yüzden daha iyi
i 960-1995 yıllan
arasında yazmış
olduğu şiirlerini 'Bir
Dünyalının Notlan'
(Yapı Kredi Yayınlan)
adıyla bir araya getiren
Özkan Mert, dünyayla
kavgalı olduğu dönemi
geride bırakıp insana,
doğaya, tutkulara
dönüyor son
şiirlerinde. Şimdi,
dünyanın bilinmedik
köşelerine uzanan bir
'nehir- şiir'
coğrafyasında yol
alıyor.
(Fotograf: UĞUR GÜNYÜZ)
görebiliyorum. Bu da şiirin
önünü açan bir şey sanınm.
- Hâlâ sürgün olarak
hissediyor musunuz kcndinizi
- Benimkisine gönüllü
sürgünlük denebilir. Ya da iç
sürgünlük. Siz de aynı iç
KÜLTÜR • SANAT 293 89 78 (3 HAT)
O SALIVAZAH WOLni MDIT
OYUNLAŞTIRAN-YONETEN MUSTAFA t v n u n
ZO-2T MAZttMM t**T SAAT 2 U O
YER lAlllrt (UKURLUÇEŞME SK 13A BEY0&.U
BİLETLU) VMKOHAUA,
ÇAAfl MAtAZAUUM VE ZARİFİ'DC 5.S0KAIQÎ>7.lı,, r i l
DUYURU
1997-1998 öğretm yılında Özel Rüya
Baie Kursiarı saalte 600 000+KDV
otoak ucrelnı tesbıt etrn-şhr Buna
göre ayda 10 saat ders alan öğtena-
ler ıçın ayiık 6.0OO.00O+KDV olarak
tespıt edılmıştt llgilılere duyunılur
RÜYA BALE KURSU
ralasıa'Şiiı Gai 3541 KaL 1 Doçi-çay Affl.
Şşlı 'stırtfi Tel 247 3246
Kültür
Sanat
ilanlarınız İçin: 293 89 78 ;;
(3 hat) $
97 ESENKENT YAZ KONSERLERI
21 HAZİRAN CUMARTESI
RIFAT ILGAZ KÜLTÜR MERKEZİ AÇIK HAVA TİYATROSU
ULAŞIM NOKTALARI (18.00'de hareket)
Bakırkûy Carcxjseı YaşaTi ve Ahşvefiş Mefkezı önu
Avcılar Beleclıye öru (havuzlu meydan)
Büyûkçekmece KaymakamhK önu
Esenyurt Ese^yurt meydanı
Özel Dialog Anlatım İletişim Kursu
1997 -1998 vılı kurs ücretleri
Kursun adı Süresi Devreler Saat ucreti Toplam
Spikerlik
Sunuculuk
Seminer
160 sa. I. 4ay
n. 4ay
m. 4ay
600.000.-
1.000.000.-
1.300.000.-
3.000.000.-
96.000.000 TL.
160.000.000 TL.
208.000.000 TL.
Fiyatlara KDV dahil değildır.
Mim Kemal Öke Cd. Erenler Apt. 16/1 Nişantaşı - İstanbul
Tel: (0212) 225 37 24 - 25
CMeserret' - Kuırııa Kanimi '
I I
BİZİM SAfNLEMMjZ"
Türk - Yunan Dostlugu Yemeği
Turk-Yunan dostluguna mutevazı bır katkı
amacıyla bu dostluğun saglam temellerını
oluşturan ıkı halkın kentımizde yaratmış
olduğu ortak kultüre dikkat çekmek ıçın
müzisyen MUAAAMER KETENCOĞLU KOMPANIYASI
(Muammer Ketencoğlu, Cengız Onural,
Murat Buket, Ivı Dermancı) eşlığmde 21 Haziran
Cumartesi gecesı ozel bır yemek duzenlıyoruz
llgınızı çekeceğıne ınanıyor ve bekliyoruz
Rezervasyon : MESERRET RESTAURANT
Tel: (0212) 293 99 18 Tel-f=ax (0212) 244 39 55
Adres : Meşrutıyet Cad. 13 1/4 Tepebaşı
(Odakule yanı. TÜYAP Karşısı)
Kültür Sanat
ilanlarınız için:
293 89 78 (3 hat)
I6
sürgünlüğü burada,
Türkiye'de yaşıyor
olabilirsiniz. Tıpkı, "Ben
kendi ülkemde daha çok
sürgünüm" dıyen Aziz Nesin
gıbı. Her ınsanın böyle bir ıç
sürgünlüğü olduğuna
ınanıyorum. Dünyaya bu
sürgünlüğü yaşamak için
gönderildik belki de.
Şiir kendisini yazdınr
- Dünya>la kavgah tavrınız
sürüyor mu?
- Kavgah oluşum. istediğım
düzeni gerçekleştirememiş
olmamız yüzünden. Her şey
güllük gülistanlık olsaydı ne
kavgam olabilirdi ki? Şiir her
zaman muhaliftir, düzene
karşıdır. Düzen devlet
demektir. Devlet ise baskı
aracı. Ama, şiirin de şairinden
bağımsız olduğu bir an var.
Kimi zaman yazdığını kontrol
edemez şair. dizgmleyemez.
O yüzden çoğu kez şairler şiir
yazmaz; şiir kendisini
yazdınr.
- Şairin en devrimci görevi ivi
şiir yazmaktır, drvorsunuz. İyi
şiir nasıl yaniır?
- Bu başlı başına bir tartışma
konusu. Evet, bir şairin
yapacağı ilk iş iyi şiir
yazmaktır. Sağlam bir
iskelet kurmalıdır şair.
Sözcükleri bir işçi gibi
ele almalıdır. Çünkü
geminin yolcuyu
taşıyacak kadar sağlam
olması gerek.
Taşıyamıyorsa zaten
batacaktır.
Şiirie var oluyorum
- "Şiirden başka kimsem
yok" diyecek kadar
bağhsınız şiire. Aynı
zamanda "Hayatta hiçbir
şey kadınlar kadar
heyecanlandırmadı beni"
dhorsunuz. Şiir de mi bu
heyecanı vermiyor?
- Şiir de... Çünkü yaşam
şiirden önce gelir.
" Şiirden başka kimsem
yok" derken bu dünyada
beni var kılanm şiir
olduğunu söylemek
istiyorum. Çok insan
tanıyorum; çoğunu
seviyorum ama benim
var oluşumu sağlayan
şiir. Kadınlara gelince...
Her şair gibi kadınlara
büyük ilgi duydum. Çok
önemli, çok saygıdeğer
olduklanna inandım.
Benim içimden kadınlan
söküp alsanız geriye
hiçbir şey kalmaz.
Çünkü insanı hayatta
mutlu kılan tek şey
aşktır. Şiir beni ne kadar
mutlu kılabilir ki?
YAZI ODASI
SELIM ILERI
Yepyeni Kitaplar...
... Elbette benim için yepyeni kitaplar. Yoksa, bir-
çok okuryazanmız için 'çoktan kullanımdan' kalk-
mış olabilir.
Oyledemişti birtanışım bana: "Kullanımdan kalk-
mış şu yazariarla, kitaplarla niye uğraşıyorsun? Ya-
kında kimsenin seni okumayacağının farkında de-
ğil misin?"
Bugün okunmamayı göze ala ala, kullanımdan
kalkacağım günlerin endişesini duyuyor, tasasını
çekiyordum belki de.
Ama şimdi bambaşka düşünüyorum. Asıl yaz-
mak istediklerimin, dünün sanat eserine, dünün bü-
tün bir yaşamına, bugünün yoaımunu getirebilmek
olduğunu seziyorum. Dün nankörce hırpalanıyor.
Sabahattin Eyuboğlu'nun sık sık yinelemekten
kendimi alamadığım şu sözleri: "Yeni Türksanatçı-
sı eski biçimler dünyasını yeni değerlerle şenlendi-
recek, eski meyvalarda yeni lezzetlerbulacaktır. (...)
Geçmişi yaşatan yoaımdur."
Yıllar önce söylenmiş. Ne var ki 'sav'ını hep ko-
ruyacak.
Denecek ki, geçmişi yaşatmak gerekir mi? Geç-
mişi anlamadığımız, geçmişi bugüne bağlayamadı-
ğımız sürece, bence gerekiyor. Siyasal hayatımız
geçmişi anlayamamaktan dolayı geçmişin bir yine-
lenmesi. Yalnız, yinelene yinelene o kadar yıpran-
mış ki, cılkı çıkmış...
Sanat eseri söz konusu edildiğindeyse, durum
başka: Eski meyvelerden yeni lezzetler tadamadı-
ğımızdan, yavan yenilıkletie gün doldumr gibiyiz.
Oyle gibime geliyor.
Yayınevlerimiz, kitap dünyamız dünün yazısına
çizisine kapalıdır. Unutulmuş yazarlan, şairleri bir
yana bırakıyorum. Unutulmamışlann, en önemlile-
rin bile 'bazı' eserlerini kitabevlerinin raflannda bul-
mak, kitabevlerinden edinmek olasızdır.
İki kitap vardı, yıllardan beri aradığım, asla edine-
mediğim. Ankara Radyosu'ndan sevgili arkadaşım
Nuray Kaya onlann fotokopilerini Milli Kütüpha-
ne'den benim için çıkarttı.
Ilki Cahit Srtkı Tarancı'nın Peyami Safa adlı ta-
nıtım kitabı. Ben daha kapsamlı umuyordum. Cahit
Sıtkı, Peyami Safa'ya ilışkin kısa bilgiler vermekle
yetinmiş. Sonra romancının eserlerine geçmiş, özet-
ler çtkarmış, bir antoloji duygusuyla eserierden say-
falar seçmiş.
Belki çok kapsamlı bir çalışma değil. 1940ta ya-
yımlanmış. Yine de örnek oluşturduğu düşünülebi-
lir. Variık Yayınlan'nın 1950 sonrası okura sunduğu
yazar-şair tanıtım kitaplarının çekirdeğini oluştur-
muş sanki.
Otekisi, 1934'te yayımlanmış bir kitap. Adı Ahmet
Haşım. Yazanysa Yakup Kadri Karaosmanoğlu.
(Yakup Kadri'nin Bütün Eserieri serisinde bu kitap
yeniden yayımlandı mı, bilmiyorum. Bildiğim, yıllar
yılı yayımlanmamış olduğudur. Bekledim bekledim,
sonra usanıp takip etmez oldum.)
Ahmet Haşim'in ilk sayfasında yürek yakıcı bir
not var:
"Su küçük kitaptan toplanacak para ile, şaire bir
mezar taşı yaptınlacaktır.
"Onun için, esasen mahdut miktarda basılan bu
kitaba (100) kuruş gibi yüksek bir fıyat konulmuş-
tur."
Nuray'ın bütün günü Milli Kütüphane'de geçmiş.
Çünkü istediğim, rica ettiğim bir iki eser daha var-
dı. Onlann aranması taranması, bulunması zaman
almış.
Mükerrem Kâmil Su'nun Su Kalp Duracak ve
Uyuyan Hatıralar adlı romanlannı istemiştim. Bu
Kalp Duracak 1935'in, Uyuyan Hatıralar 1944'ün
kitaplan.
Kitaplar, sayfaları açılmadan duruyoriarmış. Nu-
ray oturup açmış, fotokopi çektirebilmek için. Bun-
lan anlatırken; handiyse tarihi bir an, diye düşünü-
yordum. Çok uzun yıllar okurian, okunmayı bekle-
miş o kitaplar, şimdi ilk kez kitap açacağının lezze-
tini tadıyorlar ve besbelli son kez raflanndan indiril-
miş oluyorlar, diye düşünüyordum. Kınk bir mucize
gibi geliyordu bu bana.
Oysa Necatigil şöyle değeriendirmiştir Müker-
rem Kâmil'i:"(...) romanlannda millî, ahlâkîendişe-
leri de birinci planda tuttuğu için popüler kadın ro-
mancılanmızın faydalılanndan biri oldu." Nihat Sa-
mi'nin de benzeri yorumu söz konusu. Romanlar,
en azından, toplumbilimcilerimizin ilgisini çekebilir-
di.
Aynı romancıdan vaktıyle Ateşten Damla'y\,
Gençliğimin Rüzgân'ru, Özlediğim Kadın veAyna-
daki Kız'\ okumuştum. Vaktiyle, evet çok eskiden...
Yıne Yakup Kadri'nin Ahmet Haşim kitabına dö-
neyim: Önemli bir eser; anılar, yazılar, söyleşiler,
mektuplar arasından Ahmet Haşim'in şiirine uza-
nılıyor. Eserden aynca söz açmak isterim.
Nuray Kaya eşsiz armağanlar getirdi Milli Kütüp-
hane'den.
Takvimde İz Bırakan:
"Yedi yaşında hükümdar olan IV. Mehmed iyi
tahsil görememiş ve hattı pek bozukpadişahlardan-
dı. Taht üstünde yazı meşkiyapan bu çocuk padi-
şah, kamış kalemle boş kâğıtlara 'Başın keserim',
'Başın keserim' cümlesini talim edip duruyordu."
Halûk Y. Şehsuvaroğlu, Eski Türk Sanatlan, Var-
lık Yayınlan
K Ü L T Ü R » Ç İ Z Î K
KÂMİL MASARACI
T