Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23MAY1S1997CUMA
HABERLER
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın RP'nin kapanmasını isteyen iddianamesinin tam metni - 2
Erbakan: RP Islaıııi cihat ordusuAnayasa Mahkememizin 21.10.1971
gün ve 53'76 sayılı karannda laiklik il-
kesinin şu unsurlan kapsadığı belirtil-
miştir:
"a) Dinin devlet işlerinde egemen ve
etkiü olmaması esasını benimseme,
b) Dinin. bireykrin manevi hayatina
ilişkin olan dini inanç bölümünde arala-
nnda aynm gözetilmeksizin, sınırsız bir
hüırivet tanımak suretiyte dini anayasa
inancası altma alma,
c) Dinin. bireyin manevi hayatmı aşa-
rak, toplumsal hayatı etkikyen eylem ve
davranışlara ilişkin bölümlerinde, kamu
düzenini, güvenini ve çıkariannı koru-
mak amacıyla snırtamalar kabul etme ve
dinin kötüye kullandmasını ve sömürül-
mesini yasakiama,
ç) Devlete, kamu duzenini ve haklan-
nın koruy ucusu sıfany la dini hak v e hiir-
rivetlcr üzerinde denetün yetkisi tanuna
niteliklerinden oluşmuş bir ilkedir."
Anayasa Mahkememizin 25.10.1983
gün ve 2'2 sayılı karannda, Türkiye'de-
ki laiklik anlayışının Batı'daki Hıristi-
yan ülkelerinden farklı bir yapı ve düşün-
ce bıçimine sahip olduğu belirtilmiş, ay-
nca sosyalist ülkelerin laiklik anlayışı ile
de benzerlik taşımadığı vurgulanmıştır.
Hıristiyan ve tslam dini inanç ve gerek-
lerinin farklılıgına değinildikten sonra
kararda şöyle denilmiştir:
"Dini ve din anlayışı farklı olan bir ül-
kenin laikliği. o ülke Batı medeniyetine
açık oisa dahi Baülı ülkelerdeki anlayış
içinde benimsemesi esasen düşünülemez
ve beklenemez.
„ Atatürk dev rimlerinin hareket nok-
tasında laiklik ilkesi yatar ve dev rimlerin
temel taşını bu ilke oluşturur. Başka bir
anlaünıla laiklik açısından verilecek en
küçiik ödün, Atatürk devrimlerini yö-
rüngesinden sapürarak yok olması sonu-
cunu doğurabifir."
Davamıza dayanak
yaptığımız deliller:
1- 3511 sayılı yasanın 2. maddesiyle
2547 savılı yasaya eklenen ek m. 16.
hükmü şu şekilde ıdi:
"Yükseköğretim kurumlannda. der-
sane, laboratmar, klinik, poliktinik ve ko-
ridorlannda çağdaş kıyafet v e görünüm-
de bulunmak lorunludur. Dini inanç se-
bebiyle boyun ve saçlann örtü ve türban-
la kapaülnıası serbesttir.*
Bu hükmün iptalinin istenmesi üzeri-
ne Anayasa Mahkememiz sorunu. "bir
yasal düzenlemenin din kurallanna, din-
sel inançlara ve gereklere göre yapılıp ya-
pdamayacağı" şeklinde saptadığı
7.3.1989 gün ve 112 sayılı karannda,
laikbir devlette hukuk kurallannın kay-
nağinın dînde değil, akılda bulunduğu,
kişilerin iç dünyasına ilişkin kufallar ge-
tiren dic prensiplerinin yasallaştınlma-
sının düşünülemeyeceği vurgulandıktan
sonra;
"Tevhidi Tedrisat Kanunu gereğince
dinscl eğitimin bile laik devlet anlayışına
göre yapılması gerekir.
_ Birlikte çalışmalar yapanlann kar-
deşKkleri, arkadaşlıklan, davanışmalan
yannlan için bile gerekli iken, onlan din-
sel gerekleıie ayırmak, kimin hangi
inançtan olduğunu bir işarede beili et-
mek, onlann yakınlaşmalannı, birlikte
çabşıp karşılıklı yardımlaşmalannı ve iş-
birliğini önler; aynlıklara, dinsel inanç
ve görüşler nedeniyle çatişmalara yol
açar.
_ Dersliklerde ve ügüi yerlerde dinscl
inançlan simgeleyen belirtilerden uzak
kalınması zorunluluğu nedeniyle yükse-
köğretim kurumlannda dinsel gereğe
bağlanan başörtüleri laik bilim ortamıy-
la bağdaşnnlamaz.
... Laiklik ilkesine ve laik eğitim kura-
Ima karşı ey lemlerin demokratik bir hak
olduğu savunulamaz.
_ Beili biçimde giyinmek özgürlüğü,
dinsel inancı aynı. ayn olanlar ve olma-
vanlar arasında farklıkk yaratmaktadır.
Vicdan özgürlüğü, istediğine inanma
hakktdjr. Laiklikle vicdan özgürlüğü ka-
nşünlarak dinsel giyinme özgürlüğü sa-
vunulamaz. Giyim konusu Türk devrimi
ve Atatürk ilkeleriyie sınırlı olduğu gibi
vicdan özgürlüğü konusu da değildir.
_. Yükseköğretim kurumlannda din-
sel giyim esaslannı içeren düzenleme,
dinsel kurallardan anndınlmış devlet dü-
zenine,gjyim nedenivle dinsel bir el atma-
da bulunmaktadır.
... Söz konusu vasa hükmü anavasanın
174. maddesinde yazılı Devritn Yasala-
n'na da aykuTdır" gerekçesiyle, anaya-
say a aykın olduğundan iptalıne karar ve-
rilmiştir.
Anayasamızın 138/son maddesi hük-
müne göre "Yasama ve yürütme organ-
lan ile klare. mahkeme kararlanna uy-
mak zorundadırlar; bu organlar ve ida-
re. mahkeme karaıiannı hiçbir sureüe
değiştiremez ve bunlann yerine getiril-
mesini geciktiremez".
Okullarda öğrencilerin dinsel kuralla-
nn emrettiği biçimde takılan başörtüsü
ile bulunmalannın laiklik ilkesine aykı-
n olduğu kesinleşmiş yüksek mahkeme
karanyla belgelenmesine rağmen Genel
Başkan Necmettin Erbakan dahil. Re-
fah Partisi'nın tüm yöneticileri, kendile-
nne oy getirdiği ınancıyla hemen her ko-
nuşmalannda, okullarda ve hatta devlet
dairelerinde başörtüsü ile öğrenim gör-
me ve çalışmanın anayasal bir hak oldu-
sı karşısmda; bu partinin yalnız bu ko-
nudakı eylemleri. söz ve davTanışlan bi-
le laikliğe aykjn eylemlerin odağı hali-
ne geldiğini kabule yeterlidir.
2- 23 Mart 1993 günü, TBMM Baş-
kanı Hüsamettin Cindoruk'un başkanlı-
ğında sıyasi parti liderlennin anayasa de-
ğişiklıği konusunda yaptıklan 3. toplan-
tıda Refah Partisi Genel Başkanı Nec-
mettin Erbakan:
("Benim inandığun şekilde sen yaşaya-
caksın" tahakkümünün otadan kalkma-
sını istiyoruz. Çok hukuklu bir sıstem
olmalı, vatandaş genel prensıplenn ıçe-
risinde kendi istediği hukuku kendisi
seçmeli, bu bizim tarihimizde de olagel-
miştir. Bizim tarihimizde çeşitli mezhep-
ler olmuştur. Herkes kendi mezhebine
göre bir hukuk içinde yaşarruştır ve de
herkes huzur içinde yaşamıştır. Niçin
ben başkasının kalıbına göre yaşamaya
mecbur olayım?.. Hukuku seçme hakkı
sız mı olacak bu ketimeleri kullanmak bi-
le istemiyorum amma, bunlann teroriz-
mi karşısında herkes gerçeği açıkça gör-
sün diye bu kelimeleri kullanma mecbu-
riyetini duvııyonım. Türkive'nin şu an-
da bir şeye karar vermesi lazun; Refah
Partisi adil düzen getirecek. bu kesin şart
geçiş dönemi > unıuşak mı olacak, sert mi
olacak. tatlı mı olacak, kanlı mı olacak,
altmış milyon buna karar verecek" diye-
bilmiştır.
4- Yine Refah Partısi Genel Başkanı
Necmettin Erbakan'ın 13.1.1991 günü
Sıvas'ın Sıcak-Çermik ilçesınde Refah
Partısi'nin eğitim seminerinde yaptığı,
çeşitli basın organlannda yayımlanan,
hatta Deniz Kuvvetleri Komutanımız
Güven Erkaya tarafından 28.2.1997 gü-
nü yapılan Milli Güvenlik Kurulu top-
lantısında okunduğu pek çok gazete ha-
berine göre Sayın Erbakan"ın sessizce
dinlemekk yetindiği iddia edilen konuş-
Erbakan'ın yanı sıra ortağı Çiller'in bazı açıklamalanna da Genelkurmay'dan sert yalanlamalar geldi.
Erbakan 'ın açıklamalarının çoğu doğru değil - 3
Isndl'ekarşANKARA(CumhurSyet Bûrosu)-
Almanya Dişişleri Bakanı V3*m
Kinkel'in 25-26 martta Türkiye'ye
yapöğı ziyaretten birkaç saat önce,
TBMM RP Grup toplantısında,
"Avrupa BirtiğL Türidye'ye karşı
taahhütierini yerine getirmedi.
Kinkd Türkiye'de başını öne eğecek"
diyen Erbakan. bu açıkiamasına da
sahip çıkmadı. Bu sözler üzerine o
sırada bulunduğu Roma'da Türkiye
ziyaretini iptal etme eğilimine giren
KJnkeFin sert tutumu ve resmi
açıklama istemesi üzerine Erbakan,
sözlerinin basın tarafından
çarpıüldığinı iddia ederek geri adım
attı.
İsrail talayyesi: tktidara gelmeden
önce İsrail ile yapılan askeri eğitim
işbirliği anlaşmasmı yırüp
atacaklannı ve yeni bir anlaşmanm
imzalanmasını engelleyeceklerini
söyleyen, ancak bu vaadini
gerçekleştiremeyen Erbakan, iki
ülkenin askeri makamlannca yaz
aylannda yapılacağı açıklanan
tatbikatın erteleneceğini öne sürünce
yine yalanlandı. Erbakan, tatbikatın
bir-ikı yıl sonraya ertelendigini
belirtirken Milli Savımma Bakanı
Turhan Tayan, Dışişleri Bakanlıgı
Sözcülüğü, Genelkurmay Başkanlığı
ve İsrail makamlan tatbikatın
zamanının kesinleştirilmediğini,
konu ile ilgili çalışmalann
sürdûrüldüğünü ve ertelemenin söz
konusu olmadığını kaydederek
başbakanı yalanladılar. 9-10 nisanda
Türlciye'yi ziyaret eden İsrail
Dışişleri Bakanı David Levi'ye basın
önünde soğuk davTanarak seçmenine
ıtıesaj vermeye çalışan Erbakan'ın,
başbaşa görüşmede konuğuna
iltifatlar yağdırdığı ortaya çıktı.
Israil'in Türkiye Büyûkelçisi Zvi
Elpeleg de Erbakan'ın, Tüıkiye'nin
milyonlarca dolarlık büyük
projelerine Israil'in de katılmasını
istediğini açıkladı.
Çiller de valanlaadı: Bugüne değin,
özellikle kuşkulu serveti ve siyasi
konuşmalannda çok sayıda gerçeğe
aykın açıklamalar yaptığı ortaya
çıkan DYP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı Tansu Çffler de
REFAHYOL hükümeti döneminde
" siyasetaskerler tarafından sert açıklamalarla
yalanlandı. Barzani kuvvetlerinin
Saddam desteğinde geçen yıl Kuzey
Irak'ta Talabani güçlerine karşı
giriştiği harekât sırasında ABD
Başkanı Bill Clinton la görüştüğünü
söyleyen, ancak bir gün sonra böyle
bir görüşme olmadığı ortaya çıkınca
zor durumda kalan Çiller, benzer
tutumu Genelkurmay Başkanlığı ile
ilişkilerinde de sergilemeye çabşınca
serttepkiyle karşılandı. Çiller'in,
"Genelkurmay Başkanı Karadayı,
başbakanken Mesut Yılmaz'a 'Sen
hükümetten çekil, sağı Çiller
birleştirecek'dedi Karadayı nana,
'Biz RP'yi hedef alarak hükümete
ilişkin bazı açıklamalar yapacağız.
Siz üzerinize alınmayan, hatta
bunlardan yararlanın' dedi" içerikli
açıklamalan Genelkurmay tarafından
sert ifadelerle yalanlandı. Çiller, bazı
komutanlann emekli edılmesini
içeren ve "A Ptanı" adı verilen
girişimi konusunda da Karadayı'nın
sert uyansına hedef oldu.
iitti
ğunu ısrarla iddia ederek halkı kışkırt-
mışlar, eylemler düzenlemişler. hatta ge-
nel başkan Erbakan. "İktidar oldukla-
nnda rektöıierin başörtüsüne selam du-
racağuu" bir seçım konuşmasında ileri
sürebilmiştir.
"Başörtüsü" konusunda yapılan ey-
lemlerin yaygınlığı, bu hususta parti üye-
lerince ve yöneticilerince binlerce ko-
nuşma yapıldığının dikkatli televizyon
ızleyicilerince dahi açıklıkla saptanma-
inanç hürriyetinin aynlmaz bir parçası-
dır) diyerek, laik devlet düzeııimizi ey-
lemli olarak ortadan kaldıracak öneriler-
de bulunmuştur. (EK 1)
3- Refah Partisi Genel Başkanı Nec-
mettin Erbakan, 13.4.1994 tarihinde Re-
fah Partisi Meclis Grubu'nda yaptığı ko-
nuşmada: "Şûndi ikinci bir önemli nok-
ta, Refah Partisi iktidara gelecek, adil dü-
zen kurulacak. Sonın ne? Geçiş dönemi
sert mi olacak, yumuşak mı olacak, kan-
mada(Ek2);
"_^en Refah Partisfne hizmet etmez-
sen hiçbir ihadtrin kabul obnaz_ Çünkü
başka türlü Müslümanlık olmaz. Başka
türlü kurtuluş yok~ Refah bu ordudur.
Bütün gücünle bu ordunun büyümesi
için çalışacaksın. Çahşmaz isen patates
düündensin» Bu parti Islami cihad ordu-
sudur. Kendi kendine cihad ediyonım di-
ye faaüyette bulunamazsın. Karargâha
bağlı ohnak zorundasın. Her faaüyette
karargâha bağh ohnak zorundayız. Ka-
rargâha danışılmadan yapılan faaliyet-
ler tenikadır. Çahşacaksan. burada çab-
şacaksuı. Müslüman mısm? Bu orduda
asker ohnaya mecbursun... Cihada para
vermeden Müslüman olunmaz. Kişinin
Müslümanlığı. cihada verdiği para ile öl-
çülür. Bir Müslüman, zekâünı götürüp
fakire veremez. Zekâtını beytülmale, ci-
had ordusunun karargâhına, üçe teşkila-
nnın başkanlığına verecektir. Biz Vlüslü-
manız. Biz Kur'am hâkim kılmak isteye-
ne gideceğiz. Hepimiz Refahçı olmaya
mecburuz, çünkü cihad ediyoruz_. Şu-
urla Refah'a çalışan cennete gidiyor, ne-
den? Çünkü Refah demek Kur'an niza-
nunı hâkim kılmak için çahşmak demek-
tir" demiştir.
5- Refah Partisi Genel Başkanı ve
Başbakan Necmettin Erbakan. laikliğe
aykın söz ve davranışlanyla tanınan ba-
zı tarikat liderlenne. devrim yasalanna
aykın kıyafetleriyle geldikleri Başba-
kanlık Konutu'nda yemek vererek. bu
çeşit kişılenn devlet katında ıtibar gör-
düklerinı ve eylemlerinin hoş karşılandı-
ğını kanıtlamaya çalışmıştır.
6- Refah Partisi üyesi olup, laiklik il-
kesine aykın söz ve eylemleri tespit edi-
len pek çok kişi var. Bunlardan önemli
görevler yüklenmiş olan ve konuşmala-
n video, kaset ve doğruluğundan kuşku
duyulamayacak tutanaklarla tespit edilen
kişilerin konuşmalanndan bazı bölümle-
ri değerlendırmenize sunuyoruz.
A- Refah Partisi Rize Milletvekili Şev-
ki Yümaz'ın Adalet Bakanlıgı Geza Iş-
leri Genel Müdürlüğü'nün 21.3.1994
gün ve 7444 sayılı yazılan ekinde gön-
derilen video bant çözümünde; "Biz
Kur'an nizamından >üz çevirenlerden,
ülkesinde Allah Resulü yetkisiz kılanlar-
dan mutlaka hesap soracağız dediğT gö-
rülmektedir. Şevki Yılmaz, Rize Beledi-
ye Başkanı seçilmeden kısa bir süre ön-
ce istanbuFda yaptığı konuşmada;
"Sizleri ahirette dünyada seçtiğiniz U-
derlerle çağıracağız... Bugün Kur'anın
kaçta kaçı bu ülkede uygulanıyor, hesap
ettiniz mi? Ben hesap ettim. Kur'anı Ke-
rim'inyüzde39'u bu ülkede ancakuygu-
lanabiliyor. 6500 ayeti rafa kaldınhnış...
Kur'an kursu inşa ettin. Yurt yaptm, ço-
cuk okutuyorsun, öğretmenlik yapıyor-
sun, vaaz ediyorsun. Bunlar cihad bölü-
müne girmez. Amdi salih bölümüne gi-
rer. Hakkın ihkakı için hakkın yayüma-
SL, Allah'ın kelimesi y ükselmesi için yapn
lacak iktidar çahşmalanna cihad deıier.
Cenabı hak bunu siyasi mücerretten em-
retmemiş cahudiden emretmiş. Ne de-
mek? Ordu halinde yapılır. komutanı
bellidir- Namaz kılmamn şarti iktidann
Müslümanlaşönlmasıdır. Mlah diyor ki.
camilerden önce iktidar yolu Müslüman
olacak-. Bes. vakit namaz kılmacak yer-
ler için kubbeler yapma sia cennete gö-
türmez. Çünkü bu ülkede Allah kubbe
yapıp yapmadığını sormuyor. Sormaya-
cak. YetkUi olup olmadığını soracakür.
Bugün Müslümanlann yüz lirası varsa
bu yüz liranın 30 lirasını kız ve erkek ev-
latianmızıyetiştirecek Kuran kurslanna
ayınrkcn. 60 lirasını da iktidara 0den si-
yasi kuruluşlara ayıracağız. Allah bütün
peygamberlerini iktidar için mücadele
ettirmiştir. Bana tarikat menşeinden ik-
tidar için boğuşmayan bir isim göstere-
mezsiniz. Size diyorum ki. saçlanm ade-
dince başlanm olsa, her bir baş Kur'an
yolunda kopanlsa.yine bu sahip davasın-
dan vazgeçmeyecektir... Allah'ın size so-
racağı soru şöyle: Küfür düzeninde İslam
devleti olsun diye niçin çauşmadın? Er-
bakan ve arkadaşlan parti görüntüsü al-
tinda bu ülkeve ıslami getirmek istiyor.
Sav cı anladı. Savcı kadar biz anlasak bu-
nu, meseley i halledeceğiz... Bu ülkede di-
nin simgesinin Refah olduğunu Vahudi
Abraham bile anlamışür^. Kim iktidar
Müslümanın eline geçmeden cemaati si-
laha teşvik ediyorsa, ya o cahildir, ya baş-
kalan tarafından görev lendirilen bir ha-
indir. Çünkü hiçbir peygamber devleti
ele geçirmeden harbe müsaade verme-
mistir... Müslüman akıllı olur. karşısın-
daki düşmanı nasıl yeneceğini göstermez.
Kurmay çizer. asker uygular. Eğer kur-
may planını açıklarsa, yeni bir plan kur-
ması ümmetin komutanlan üzerine va-
ciptir. Bizim görevimiz, konuşmak değil
asker olarak ordu içerisinde harpteki pla-
nı uygulamakür" demiştir.
Sürecek
Tf UZ YAZIIORHAN BİRGtT
DŞP Genel Başkanı, önceki gün par-
tisinin Meclis Grubu'nda yaptığı konuş-
mada, gensoru sonrasının hükümetine
"REFAHYOL-B" adını verirken, abartılı
bir tavır takınmıyor.
Hükümet son gensorudan, 271 mil-
letvekılinin destek oyu ile kurtuldu. Gen-
sonjnun gündeme alınmasını isteyenle-
rin içınde ise, Işılay Saygın'ın düzelt-
meli oyunu da ekleyerek söyleyelım, se-
kiz Dogaı Yol milletvekili bulunuyor. Bi-
risi Refah Partili, yedi iktidar milletveki-
li ise, böylesıne yaşamsal bir oylamada
parlamentoda bulunmamayı tercih etti.
Boylece, gensoru engeli Büyük Birlik
Pa/t/s/'nin altı milletvekilınin verdiği pa-
yanda ile aşıldı.
O zaman, politik literatürümüze İB-
DA-C, THKP-C gibi yeni bir terminolo-
jinin, üstelik bir hükümet takısı olarak
girmesinde yadırganıcı bir taraf olma-
ması gerekir. Zaten, ilgılilerden yadırga-
yanın olması şöyle dursun, Başbakan
Erbakan, sıcağı sıcağma teşekkür ziya-
retı yaptığı Muhsin Yazıcıoğlu ve beş
arkadaşına, desteklerinin sürmesi halin-
de 2000 yılına kadar hükümette kalabi-
teceklerini söylüyor.
Büyük Birlik Partisi'nin, REFAHYOL
iktidarını hiçbir karşılık beklemeden
desteklemesi, siyaset mantığının kabul
edemeyeceği birşeydır. Politikada, "a/-
madan vermek olmaz" kuralının geçer-
li olduğu bir yana, Buyük Birlik Parti-
REFAHYOL-B
si'nin, REFAHYOL ile aynı seçmen ta-
banına seslendiği düşünülürse, bu ıki
partiden birisinın diğerinin bırakacağı
boşluklardan yararlanma yolunu seç-
mesi aklın gereğidır.
Dün bir gazete, bu desteğin devlet-
ten 1 milyon dolarlık müteahhitlik alaca-
ğı olan birfirmanın, bu alacağının öden-
mesi koşulu ile yapıldığını söylüyordu.
BBP sözcüsü, bu iddiayı yalanladı.
O zaman, gensorunun gündeme alın-
maması için gerekli altı oy desteği -ki
yedinci BBP milletvekili oylamaya katıl-
mamıştır- elbette iktidar ile belirli bazı
koşullar üzerinde vanlan anlaşma üze-
rine sağlanmıştır.
Bu anlaşmayı, salt ülkeyi hükümetsiz
bırakmamak gibi, soyut bir iddiaya da-
yandırabilir misiniz? Elbette, REFAH-
YOL gensorunun mağlubu olsaydı, o
zaman bu yenilgiyi sağlayan pariamen-
ter oylan içinden yeni bir koalisyon hü-
kümeti çıkacaktı. BBP'nin altı milletve-
killi desteği, REFAHYOL hükümetinin
içinde bir üçüncü ortak olarak söz ve oy
sahibi olunmadan sürgit devam ede-
mez.
Ama bu, Büyük Birlik Partisi'nin ken-
di tüzel kişiliğini saklı tutarak, yeni bir
protokol ile hükümete girmesinin, par-
lamento hukuku açısından çok kolay bir
işlem olduğu anlamına da gelmez.
Böyle bir durum, tıpkı Tansu Çiller'in,
kendisini desteklemeye hazır, ama çev-
relerinden utandıklan için, bu desteğe
kılrf arayan bazı milletvekillerine, Kuran
üzerine yemin ederek, iki hafta içerisin-
de başbakanlığı Erbakan'dan devrala-
cağı güvencesini verdiği zaman, güve-
noyu gerektiğini gözardı etmesine ben-
zer.
Yani REFAHYOL iktidarı, arasına Bü-
yük Birlik Partisi'nden birya da iki mil-
letvekilini bakan alan bir hükümet deği-
şikliği yaptığı zaman da, Meclis'in gü-
venoyu kurumunun çalışması gereke-
cektir.
Nitekim, devletın iki deneyimli siyaset
bilgesi, Demirel ve Ecevit, başbakan-
lıkta nöbet değişikliği halinde bunun el-
li beşinci hükümet işlemi görmesi gere-
ken bir yeni durum olduğunu soylediler.
Önce, Ecevit önceki gün DSP gru-
bunda kürsüden yaptığı konuşmada,
"gizli" bir protokol gereği Erbakan ile
Çiller'in görev değişimi yapmak istedik-
leri zaman, yapılacak ilk işin bu hükü-
metin istifa etmış sayılacağı olduğunu
vurguladı. Hemen arkasından da kimin
yeni hükümeti kurmakla görevlendirile-
ceğinın de Cumhurbaşkanı'nın verece-
ği atama tezkeresi ile belirleneceğini
anımsattı. Dün de Demirel, bir gazete-
mize bu görüşü Çankaya açısından
destekleyen düşüncelerini açıkladı.
Bugünkü gazetelerde yer alacağını
sandığım bir UBA haberi, geride bırak-
tığımız güvenoyu görüşmelerinin perde
gerisine aydınlık getiriyor.
Refah ile Doğru Yol arasında yapılan
"gizli" sözleşme ile sadece başbakan-
lığının haziran ayında el değiştirmesi için
anlaşmaya vanlmamış; önümüzdeki ya-
sama döneminde süresini dolduracak
olan TBMM Başkanlığı için de Aydın
Menderes'in adaylığı için el sıkışılmış.
Ayaş kaplıcalarından kendi partisine
sağ duyu mesajlan yağdıran Aydın
Bey'ın, fızıksel durumunu kıskandıra-
cak kadar hızlı bir "U" dönüşünü yap-
masının nedenını araştıranlar için, cum-
hurbaşkanlığı vekilliği yollannı açan
böyle bir anlaşma elbette çok önemli-
dır.
Tevekkelı, Aydın Menderes için, bazı
çevrelerde eski Amerikalı başkanlardan
Roosevelt benzerliğı yakıştırması yapıl-
mıyordu!
Tepede sağlanan böyle bir "gizli" mu-
tabakatın Çiller ailesine, başbakanlık
yolunu açmasının getireceği destek
azımsanamaz.
Erbakan, bir süre için sütre gerisine
çekilerekyıldınmlardan kurtulmak, güç-
lenme yollannı denemek isteyecektir.
Üstelik, partisinın bir milletvekili de, za-
man zaman cumhurbaşkanlığı vekilliği
yetkisi ile istenilen atama kararlanna ye-
şil ışık yakacak konuma gelecek, dev-
leti Refah Partisi'nden gelen bir başka-
nın izdüşümüne alıştıracaktır.
Peki, böyle bir hükümetın payandası
olmayı kabul eden Yazıcıoğlu ve arka-
daşlan? Onlar, her seçime bir büyük
partinin koltuğunun altında girip, parta-
mentonun kapısını aralamaya koşullan-
mışlar.
"Amasya'nın bardağı" örneğinde ol-
duğu gibi, niçin önümüzdeki seçimde
de Refah Partisi ile Doğruyol arasında
sağlanacak bir seçim ittifakında "ana-
lar taşyesJn" örneği kendilerine de kon-
tenjan almasınlar?
Seçimlerde ortak davranan bir "RE-
FAHYOL-B". Benzetmek gibi olmasın
ama size, bir çete adını çağnştınrsa, çok
mu haksızlık yapılır?
• • •
Sevgili arkadaşım Ekmekçi.
Ulus gazetesınden başlayan kapıyol-
daşlığı ve meslek arkadaşlığının sım-
sıcak antlan yüreğimde. Sana Tanrı'dan
rahmet, yakınlanna sabır ve başsağlığı
diliyorum...
BffiBAKMA
SERVER TANtLLİ
Bir Mustafa Ekmekçi Vardı...
Son günlerde, sağlığı hakkında güzel haberier alı-
yordum dostlanmdan. Hafta başında da eşi Aldo-
ğan Hanım'la konuşmamda öğrendim ki bu haber-
lerde gerçeğın payı büyük. İki günüm sevinç için-
de geçti. Ama çarşamba sabahı, Almanya'dan bir
telefon: Onun ve benım ortak dostumuz, dostlar
dostu Nebahat Pöhlreich derin bir acıyla sarsıla
sarsılaağlıyordu...
ölümü, hele hele sevdiklerimize konduramayız.
Bir süre böyle geçer. Yaşam, ağır ağır hükmünü ka-
bul ettirir. Mustafa Ekmekçi için de öyle olacak.
Acıyı bal eyleyıp anılara sarılacağız, yazdıklarını,
kitaplarını karıştıracağız.
Yaşarken başka, öldükten sonra başkadır kişi.
Garip olacak demesi: insanın asıl gerçekliği ölü-
müyle başlar.
Şu anda ne söyleyebilirim Ekmekçi için?
•
Önce, dostluğumuzla ilgili birkaç söz: 70'li yıllar-
la başladı; birden derınleşti ve hep sürdü. Bir rast-
lantı: Kapıyı o açtı önce, ikimız de girdik ve kaynaş-
tık.
Ayrılışımız ölümle olmuştur.
Dostluğuyla övündüğüm nadir insanlardandı.
Sayın Adnan Binyazar'la çekişir dururlarmış.
Konu: Hangimiz daha karayız?
Bizim ortak konumuz ise başkaydı ve çekişme-
ye yol açmayacak türdendi: Konyalı Frenk Mus-
taa Bey'in torunu olduğunu, adının da ondan gel-
diğini söyler, övünürdü dedesiyle.
Övünülmeyecek gibi de değil: Adam, mezartaş-
lanna manzum yazı yazan bir kişi. llim irfan sahibi.
Çevresiyle fikrî uyumsuzluk içinde olacak ki
"Frenk" diye adlandınlır. Gün gelir bağlar tam ko-
par, Avrupa'ya kaçar. Sonrası bilinmiyor.
Ama ben, konunun burasında müdahale eder-
dim: Frenk Mustaa Bey'i, 19. yüzyılın ikinci yansın-
da yaşadığına göre, mutlaka Londra'ya gönderir-
dim; orada Namık Kemal'le, dahası Kari Marx'la
dostluklarını düşlerdik.
Gülüşürdük...
Hey gidi Frenk Mustaa Bey'ın torunu hey!
Hani o gül gülerek geldiği demler şimdi
Ağlanm hatıra geldikçe gülüştüklerimiz
Ne var ki asıl Ekmekçi, binlerce insanın dostlu-
ğunu kazanan, onların sorunlanyla hemhal olan; o-
nun da ilerisinde, çağdaş Türkiye'nin değerlerine
bağlanmış, o değerlerin düşmanlanna karşı top-
lumdaki kavganın içinde yer alan ve kalemini o
doğrultuda kullanan adamdır.
Cumhunyetçiydi, sapına kadar demokrattı.
Emekten ve aydınlıktan yanaydı.
Öyle olduğu için de bağnazlığın ve yobazltğın
karşısındaydı.
Laikliğin, hukuk devletinin, insan haklannın arka-
sından ısrarla koşması bundandı.
Emeğe ve emekçilere arka çıkması bundandı.
Din bezirgânlannı lânetlemesi bundandı.
Üniversite özerkliğini savunması bundand).
J i l
^
Geriye dönüp bir Köy Enştitüleri hareketini du-
rup durup anması bundandı.
Mesleği olan gazeteciliği de, bu genel tavnn tu-
tarlığı içinde sürdünmüş ve gerçekleri, olanca dü-
rüstlükle köşesinde dile getirmiştir. Açıkça söyle-
yemediğı zamanlarda, satıraralannda konuşarak...
Gazetecıliğin çağdaş tarihimizde apayn bir role
sahip olduğuna inananlardanım. Bu güç sanatı,
çağın doğrultusunda ve halkın hizmetinde -yüzü-
nün akıyla- sürdürmüş nadir aydınlanmızdan biri ol-
du Ekmekçi.
Mesleğinin gereğini yerine getirmiş bir insan ola-
rak, günümüz gazetecilerine öğüt verme hakkını
kendinde görüyor ve şöyle diyordu: "Bıraksınlarli-
der konuşmalanndan yazı yazmayı. Dedikodu ya-
zariığını bıraksınlar, yeni konularyaratsınlar. örne-
ğin, dursunlar Köy Enştitüleri gerçeği üstünde, di-
lin özleşmesi üstünde. Domuz eti üstüne yazstn-
lar. Ne olur biri yazsın da dişimi kırsın!"
Ekmekçi, davasına inanan ve onu ısrarla sürdü-
ren bir gazeteciydi.
Öyle olduğu için de, arkaya unutulmayacak bir
örnek bıraktı.
Yazılanyla, kitaplanyla, söyleşileriyle...
Bir "hoş sada "dır kalan ondan; "baki kalan bu
kubbede" de o değil mi?
Nur içinde yatsın!..
Başsavcı Savaş'a
kutlama yağıyor
• Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, RP'lilerin
suçlamalanna karşı, "Ben söyleyeceğimi söyledim.
Şimdi artık iş yargıya intikal etti. Bundan sonra söz
sırası yargının. Dava sonuçlanıncaya kadar
konuşmama karan aldım" dedi.
EVtN GÖKTAŞ
ANKARA - "Laikliğe
ay kın ey lemlerin odağı ha-
line geldiği ve ülkeyi gide-
rek bir iç savaş ortamına
sürükkdiği*" gerekçesiyle
RP'nin kapatılması için
Anayasa Mahkemesi'ne
dava açan Yargıtay Cum-
huriyet Başsavcısı Vural
Savaş'a kutlama mesajı ya-
ğıyor. Başsavcı Vural Sa-
vaş, dün cumhuriyet savcı-
lanyla toplantı yaptı. Yar-
gıtay'ın ek binasında saat
10.00'da başlayan ve yak-
laşık iki saat süren toplan-
tıda, başsavcı ve savcılann
durum değerlendirmesi
yaptıklan ögrenildi.
Vural Savaş. Başbakan
Necmettin Erbakan ile
RP'lilerin suçlamalanna
ilişkin sorulanmız üzerine.
"Ben söyleyeceğimi dün
söyledim. Şimdi arük iş
yargıya intikal etmiş du-
rumda. Bundan sonra söz
yargının. Dava sonuçlanın-
caya kadar da bu konuda
konuşmama karan aldım"
dedi. Savaş, Erbakan'ın
dün gazetelerde yer alan
eleştirileriyle ilgili deger-
lendirme yapmak isteme-
diğini bildirdi.
Savaş'ın basın toplantı-
sı düzenlemesinin ardın-
dan, Türkiye genelinde ge-
len kutlama mesajlan Yar-
gıtay'ın faksını kilitledi.
Bandırma'dan Dr. HaKl
ÜnKi adına Savaş'a gönde-
rilen faks mesajında şöyle
denildi: "Clkemizde, laik
demokratik Türkiye Cıun-
huriyeti tehlikede mi dü-
şüncesinin hâkim olduğu
bir dönemde, irtica korku-
sunun yürekleri sardığı bir
anda, Türkiye'de adalet
var mı yok mu sorusunun
sorulduğu bir dönemde,
bugün televizyon kanalla-
nndan RP hakkında dava
açüğınızı büdirmeniz, bü-
tün Türk halkının göniünü
ferahlatmışur. Laik de-
mokratik Türk Cumhuri-
yeti'nin bekçilerinin dim-
dik ayakta okhığunu bir ke-
re dahagösterdiniz. Sizi bü-
tün kalbimizle kutluyonız.
Allah sizin ve laik demok-
ratik Türk Cumhuriyeti'ni
koruyan ve kollay an bütün
vatan eviatiannm yardım-
cısı olsun."