Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 ARAUK 1997 ÇARŞ
8 DIŞ HABERLER
1997 büyükpatronuzorladıŞİXASİDAMŞOCLU
Dünya bu yıl ABD'nin başıru çektiği yenı dünya
düzenıne ya da giobalizme ayak uydurmaya çalışır-
ken. hedefe doğru tam gaz giden bir arabadan çok,
askeri darbeden sonrademokrasiye geçmeye çalışan
bir üike görünümü verdi. Yani ordu (Yani ÂBD) hâ-
iâen büyûk güçtü. Toplumsal dengeler alfüst olmuş-
tu. Herkes kendi gemisini kurtarmaya çalışıyor-
du. Ama çıkar gaıpian da yavaş yavaş bir araya gel-
meye başlamış, başlanndaki tartışmasız giice za-
man zaman ıtiraz etmeyi, harta kafa tutmayı gö-
ze alır olmuştu.
1997'nin tek patronu geçen yıllarda oJduğu gibi
ABD oldu. Ekonomisini düze çıkaran, işsiziiği ve enf-
lasyonu büyük ölçüdedüsüren ABD, önümüzdeki yıl
ilk kez denk bütçeye hazırianıyor. Kamuoyu yokJa-
malannda hâlâ yüzde 60 gibi bir desteğe sahip olan
ABD Başkanı Bill Clinton, hakkındaki cinsel taciz
ve partisine yasadışı yollardan kaynak sağJama gibi
suçlamalara karşın oldukça rahat biryıl geçirdi.
Clinton dışanda da gerektiğinde insan hakJan gi-
bi zaman zaman öne çıkardığı değerlerden ödün ver-
se de önemJi başanlar elde etti.
Örneğin idamJarda ABD ile başabaş giden Çin iie
yeni bir başlangıç yapn. Bunun karşılığı 50-60 mil-
yar dolarlık Çin nüİdeer pazannın kapısım aralamak
oidu.
ABD, önümüzdeki dönemin Ortadoğusu olan
Azerbaycan'dan akacak petrolün güvenli biçimde
Batı'ya akması için de kollan sıvadı. Ancak bunun
o kadarkolayolmayacağı görülüyor. ABD'nin Irak'ı
cezalandırmak isterken karşısında Rusya, Fransa ve
Çin gibi üç Birleşmiş MilletlerGüvenlik Konseyi da-
imi üyesini bulması. hayati konularda artık eskisi gi-
bi at oynatamayacağını gösterdi.
Washington'un A^eri petrolünü sağlama alması
için bölgedeki diğer sorunlan çözmesi, ya da uzun-
ca birsüre için üstlerini örtmesı gerekiyor. Bu sorun-
lann başında Ortadoğu banşı, Ege ve Kıbns sorun-
lan geliyor.
Uzun suredirhem Irak'ı hemde Iran'ı soyutlama-
ya çalışan .ABD, bunu daha fazia sürdüremeyecegı-
ni göriiyor. Iran'ın ılımlı Cumhurbaşkanı Hatemi'run
sıcak çıkjşlan benüz ABD'yi yeten kadar etkiiemiş
görünmüyor. Ancak Washington'un buçıkışı deger-
lendirmeye aldığı muhakkak. ABD'nin gelişen İran-
AB ve Iran-Rusya ılişkilerini de göz önüne aldıgı mu-
hakkak.
Son Bağdat-ABD çekişmesi Arap dünyasının ar-
tık Irak halkına karşı güç kullanımına karşı olduğu-
nu gösterdi. OrtadoguUaki yeni gelişmeler Rusya 'nın
da soruna aktif müdahalesini oianaklı kıldı.
ABD amk Ortadogu'da eskisi gibi rahatdeğil. Böl-
gede eski huzurunu bulması için fsrai]-Arap banşı-
nm sağlanması gerekJi. ABD bu konuda başaniı oi-
madığmı Dışişleri Bakam MadeleineAlbrigbt'ın ağ-
zından itıraf etti.
Clinton yönetimi bu konudaki başansızlığinı öy-
le görünüyor ki Israil ile Türkiye'yi bir ittifaka so-
karak teJafi etmeye karar verdi. Üç üike ocak ayın-
da bir "insani" ortak operasyonla bu işbirligini pe-
kiştirecek. Ancak Türkiye'nin Ortadogu'dabanş sağ-
lanmadan Israirie oluşturduğu bu "erken" işbirliği,
yeni cepheleşmelerin yolunu açtı. Suriye ve tran da
ha da yakınlaşırken, ortak düşmanlan Irak'a da ılıl
mesajlar vermeye başladılar. Rusya da Suriye iie ge
lenekselleşen dostluğunu sürdürürken, Iran'a yaptı-
ği fîize teknolojisi transferi gibi yardımJarla satranç-
ta yerini aldı.
ABD'nin Ege ve Kıbns'ta taraflara son derece yu-
muşakdavranması aidatmasın. Süpergüç bölgede öne-
mi artan Türkiye'yi tatmin edecek birçözürn için ça-
ba harcayacak büyük olasıJıkJa. Bu sorunJann üste-
sinden gelirse Azeri petrolünün güvenliği de büyük
ölçüde sağlanmış olacak.
1998'in sonundaki yazımızın ana konusu büyük
olasıbkJa Avrupa para birliği olacak. Gerçi bunun için
en büyük adım bu yıl atıldj, ama damgasını 1998'e
vuracak. Hepinize iyi yıllardileğiyle...
A ORTADOGUVRUPA
AB ve NATO
genişliyor
ÖZGÜR ULÜSOV
1997 Avrupa tarihinde birdönüm nok-
tası oldu. Soğuk Savaş'ın yapay sınırla-
nnı hantadan kaldıranA\TupaBirügi, Tür-
kıye'nin Avrupa evıne aitolmadığını ima
ettiği Lüksernburg Zirvesi "nde eski Do-
ğu Avnıpa ülkelerine kapılannı açtı. So-
guk Savaş'tan sonra kendine yeni birkim-
lik ve yeni düşmanlar tanımlamaya ça-
lışan NATOda, eski sosyalistbloğun üç ül-
kesini Ittıfak'a dahil etme karanna im-
za attı. Reel sosyalizmin çökmesi, !5
üyeli AB'ye bir süredır kimlik kartını
değiştirme zorunluluğunu dayatıyordu.
1993'te Kopenhag Zirvesi'nde, Birliğe
girmek isteyen ülkeler için gereken si-
yası ve ekonomık kriterler tanımlandı.
Birlik. son kez I995"te. Finlandiya,
îsveç veAvxısturya"yı içinealarak üye sa-
yısını 12'den 15'eçıkarrnıştı. Bu üç ül-
kenin sosyal, tarihsel. ekonomik ve kül-
türel açıdan AB'ye yakın oluşu, geniş-
leme sürecini "doğal" kılmıştı.
Iş, orta vedoğu Avrupa ülkelerine gel-
diğinde, bu sürecin sancıiı geçeceği en
başından belliydi. Genişiemenin ekono-
mık maiiyeti bir yana, altı üike için bi-
çilmış AB elbisesinın de sayı otuza çık-
madan gözden geçirilmesi gerekiyordu.
Genişiemeden önce ortak tarım poli-
tikası gözden geçirilmelı. Maastricht'te
kabul edilen ortak para birlıği için adım-
laratılmalıydı. Kararalma mekanizma-
lannın kolaylaştınlması. oylama ve oy
ağırlığı sistemlerinin değiştirilmesi için
1996 martında başlatılan hükümetlerara-
sı konferans bekleneni veremedi. Hazi-
ran 1997'de Amsterdam 'da toplanan AB
üderleri. AB 'yi değişikliğe hazırlayacak
kurumsal reformlar konusunda anlaş-
maya varamamış. Birliğeüyeolmak için
kapıda bekleyen adaylara olumJu sinyal-
lergönderilememişti. Sonunda, genişle-
me sürecinin kurumsal reformlan bera-
berinde getirecegi görüşünde birleşen li-
derler, Lüksemburg'da 12-13 aralıkta
yaptıkJan zirvede, 1998 nisan ayından iti-
baren 10 doğu Avrupa ülkesi ve Türki-
ye'nin ıtirazlanna karşın Kıbns Rum
Kesimi ile görüşmeleri başlatma karan
aldj. ABKomisyonu'nuntemmuzayın-
da hazırladıgı rapor dogrultusunda tam
üyelik göriismelerinin önce Çek Cum-
huriyeti, Estonya, Macaristan, Polonya
ve Kıbns Rum kesimi ile başlatılması-
na kararverüdi. Buigaristan, Letonya, Lit-
vanya, Romanya ve Slovakya da ikinci
halka ülkeler arasında yer aldı.
Eski çamlar bardak oidu
AB'nin genişleme sürecine paralel
olarak NATO da, eski düşman Varşova
Paktı'nın üç üyesini. Çek Cumhuriyeti,
Macaristan ve Polonya'yı "yeni mütte-
fik olarak" Ittifak 'a dahi etm'ekaran al-
dı. 16 aralıkta Brüksel'de toplanan NA-
TO dışişleri bakanJannın imzaladjğı pro-
tokol çerçevesınde bu üç üike, Ittifak'ın
kuruluşunun 50. yılının kutlanacağı
1999'da NATO'ya dahil olacak.
Başlangiçta Rusya, kendi güvenligi-
ni tehdit ettiği gerekçesiyle NATO'nun
doğuya doğru genişlemesine sıcak bak-
mıyordu. Rusya özeliikJe Baltık ülkele-
nnin NATO'ya girmesine karşıydı.
27 mayısta Rusya ile anlaşma imza-
lanması ve ABD'nin, genişiemenin Çek
Cumhuriyeti, Polonya ve Macaristan ile
sınırlı kalması için ısran, Boris Yeltsin'in
tavnnda yumuşamaya neden oldu.
Avrupa 'daABD egemenliğini kjrmak
içinyoğun çaba harcayan Fransa'ya rag-
men Slovenya Ittifak'a dahil edilmedi.
Bölgede yeni
denge arayışlan
Dianayine manşetlerdeydi
Dış HaberierServisi-Galler Prensesi Di-
ana'nın ani ölümü mılyonlarca insanj üz-
dü. Lady Diana, 31 Ağustos 1997 günü
Paris'te sevgilisi Dodi EJ-Fayed ile birlik-
te paparazzılerden kaçtığı sırada meydana
gelen trafik kazasında yaşamını yitirdi.
Ingiliz Kraliyet Aılesi' nin en popüler is-
mi olan Lady Diana'nin ölümü, monarşi-
nin geleceğinin yani sıra paparazzi tartış-
masını da alevlendirdi. Diana-Dodi El Fa-
yed çifrini takip eden 7 foto muhabiri, ka-
zadan sonra gözaltına alınarak hakJannda
hukuki soruşrurma başlatıldı.
Yaşamı paparazzilerden kaçarken Pa-
ris'teki Alma Tûneli'ndeki meydana gelen
kazada son bulan Diana'nin cenaze töreni
tam 60 üike televızyonlanndan 44 ayn dil-
de naklen verildi.
AZE MARŞAN
Israil-Türkiye askeri işbirliğinin Arap
komşuJanndayarattıgı tepki ve Jran'da-
ki yeni yönetimin dış polittkada beyaz
bırsayfaaçmagirişimleri 1997'de Or-
tadogu'daki hassas dengeleri sarstı.
ABD'nin iki müttefiki olan Türkiye ve
Israil'in arasındaki dostlugun giderek
güçlenmesi, eski düşmanlar fran, Su-
riye ve Irak'ın aralanndaki anlaşmaz-
lıklan aşarak bir ıttifak oluşturması için
vesile oldu. Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in Türkiye'ye yönelik tepki-
ler nedeniyle erken terk ettiği Islam
Konferansı Örgütü (fKÖ) zirvesi (ran
için 1979'dan bu yana yaşadığı en bü-
yük diplomatik zafer olarak degerlen-
dirildi.
Israil ile Türkiye arasında gerçek-
leştirilen askeri işbirliği anlaşmalan
Ortadoğu'nun şiddetli tepkisini doğur-
du ve 1997'de bölge ülkeleri "gih«o~
liklerini tehdit etr^ine" inandıklan bu
ortaklığa karşı aralanndaki baglan güç-
lendirmeyeyöneldi. Herikı ülkeninde
bölgede güvenebileceği dostlara ge-
reksinim duydugunu vurgulayan Batı-
Jı diplomatlar, Türkiye-îsrail ittifakı
için "Dengelerin sürekJi değişebildigi
bir bölgede kalıcı bir dostluk geliştiri-
liyor" diyorlar.
Aralıkayında Tahran'dagerçekleşti-
rilen JKÖ zirvesi. Ortadogu'daki yeni
dengeleri iyicegözler önüneserdi. Cum-
hurbaşkanı Süleyman Demirel, îsra-
il'le işbirliği ve Kuzey Irak operasyo-
nu nedeniyle Türkiye'ye karşı ortak ta-
vırgeliştirilen zirveyi erken terk etme-
yi uygun bulurken ÎKÖ toplantısı.
Iran'ın bölgedeki eski düşmanlan ara-
sında giderek daha fazla kabul görme-
ye başladığmı kanıtladı. ABD tarafin-
dan uluslararası terorizmin önde gelen
destekçisi olarak nitelendirilen Iran,
Afrika, Avrupa ve Ortadogu'dan 55 ül-
kenin liderlerine ev sahipliği yaptı.
Iran'ın yeni cumhurbaşkanı ıJımiı
Muhammed Hatemi, zirvenin açılış
konuşmasında uygarlıklar arasında di-
yalogdan söz ederek ABD'ye zeytin
dalı uzattı. Hatemi, birkaç gün sonra da
"Büyük Anıerikan uJusu" sözleriyle
Washington 'un "djyaioğa haanz" ya-
nıtını hak etti.
1997'de Irak, Körfez'in yüreğini bir
kez daha hoplattı. Ekim aymda Irak
petrol karşılığı gıda aniaşmasmın ye-
nilenmesine birkaç ay kala, kendisine
uygulanan ambargonun son bulmasınj
istedi.
Körfez Savaşı sırasmda ABD güçle-
rine kucak açan Arap ülkeieri, hatta
Kuveyt bile bu kez VVashington'u yal-
nız bıraktılar ve askeri müdahaleden
yana olmadjkJanru bildirdiler. Krizin do-
ruğa ulaştığı bir anda, Rusya Daşişleri
Bakanı Yevgeni PrimakovdevTeyegi-
rerek yumuşama sağladı.
1997'de Israil Başbakanı Bemamin
Netanyahu'nun Filistin topraklannda
Arapça adıyla Har Homa'da yeni Ya-
hudi yerleşim birimleri inşa etme ka-
ran, çıkmazdaki Jsrail-Filisrin banş sü-
recinin "gömüJmesi" olarak nitelen-
dirildi.
ABD Dışişleri Bakam Madefine Alb-
right, 1997'nin son aylannda sürdürdü-
ğü mekik diplomasisiyle hiç olmazsa
iki lideri gelecek ay Washington'da bir
araya gelmeye ikna etti. Gözier şimdi
Başkan Clinton'la görüşmeye ABD 'ye
gidecek ikilinin AJbright'la yapacakla-
n zirveye çevrildi.
ÇiNAKAL CARLOS
Savunma
yerine saldın
İREMSAĞLAMER
Uzun>illararananlarlis-
tesinin en başındayer alan
ve yaşamının neredeyse
yansını yeraltında geçiren
ÇakaJ Carlos, 23 aralık
1997günü demırparmak-
lıklar arkasındaki yaşamı-
na basladı. _
Asıl adı İilich Ramirez
Saochez olan Venezüella
kökenli Çakal Carlos, 10
gün boyunca Paris'teki agır
ceza mahkemesinde 1975
yılında Paris'te iki Fransız
gizli polisi ve bir Lübnan-
lı muhbiri öldürmek su-
çuylayargılandı. Beşa\n-
katı olmasına karşjn du-
ruşmalarda genellikJe ken-
di savunmasını kendiyapan
ve zaman zaman yargıçla
vejüri üyeleriyledalga ge-
çen ve ilginç sözler eden
Carlos. suçlamalan kabul
etmedi ve kanıtlann yeter-
siz olduğunu söyledi.
Carlos'un avukatlan da
mahkemeye sunulan ka-
nıtlann yetersiz olduğunu
ve tanıkJann ifadelerinin
güvenilir olmadığmı söy-
leyerek asıl yargilananın
"kömünizm mücadelesi"
olduğunu vedavamn ABD
ve Jsrail çıkarlanna göre
sonuçlandığını belirttiler.
Çakal Carlos. 1994 yılın-
da Sudan'da Fransız ajan-
lan tarafindan kaçmldığı-
nı ve bu nedenJe yargılan-
masmın yasal olmadığını
da dile getirdi.
Mahkemenin ilk günün-
debirkonuşma yapan Car-
los, Filistin davası adına
yürüttüğü bütün eylemle-
ri gururla kabul ettiğini
açıkJayarak kendisine yö-
neltilen üçlücinayet suçla-
masını üstlenmedi. Çakal,
mesleği ve adresi soruldu-
ğunda "Ben profesyonel
dcvrimciyim.Adresün bö-
tün dünya"dedı.
48 yaşındaki Carlos,
mahkemenin son günü
yaptığı 4 saatlik ilginç ko-
nuşmasında "Dünya,
MeDonaJduasyon'a karşı
ölümünevTÎriirrüğü savaşı
kazanacak" dedi. Profes-
yonel birdevrim savaşçısı
olduğunu söyleyen Carlos,
mahkemekarannı ve mah-
kemenin yetkisini taruma-
dığını beiirtti. Carlos "30
yıl savaşırsaıuz hem baş-
kalannın hem de sizin ka-
nınızdökûlür.Ama biz, in-
sanlan para için değil bir
amaç uğruna öldürdük.
Amacunız Fflistin'in kur-
tuluşudur" diyerek fidye
eylemlerinden elde edilen
yüz milyonJarcadolarmFi-
listin direnişi için harcan-
dıgını beiirtti.
"Yaşasın devrim
w
Çakal Carlos, mahkeme
karannın açıklanmasından
sonra sol yumruğunu ha-
vaya kaldırarak "Yasasın
DevTİm,Aliahuekber" di-
yebagırdı.
1973-1994 yıllan ara-
sında Filistin davası adına
pek çok bombaiama vere-
hin alma eylemi gerçek-
leştiren Carios, 1970'lerin
başlannda Ürdün'deki Fi-
listin kamplannda eğitim
gördü.BBC radyosu. Car-
los'un eylemlerini yürüttü-
ğü yıllarda MahirÇayan'ın
önderi olduğu Türk Halk
Kurtuluş Cephesi iledeya-
kın ilişkileriçinde olduğu-
nu öne sürdü.
GülegüleNelson Rolihlahla Mandela
Ehş Haberier Servisi - Güney Afrika 'nın efsanevi
lideri Nelson RolihlahJa Mandela'nın 17 Aralık
1997'de, Afrika Ulusal Kongresi başkanlığından
isrifa efmesiyle Güney Afrika tarihinde bir sayfa
kapanmış oldu. Mandela, devlet başkanhğı görevinı
de 15 ay sonraki genel seçimlere kadar sürdürüceğinı
açıkladı. Yirmi yedi yıl hapis yatan Mandela, ülkede
ırkçı beyaz rejimin siyahlara karşı uyguladığı
apartheid poJitikasına verilen savastn sembolüydü.
İyi bir hatip olarak bilinmezdi, iki kez boşandı,
gönlünü üçüncü kez bir kadına kaptırdığında bunu
gururla anlattı. Istese. ömrünün sonuna kadar kolfuğa
yapışık kalabilirdi. Bunun yerine yerini yardımcısı
Thabo ^fbeki'ye bırakarak siyasete veda etmeyi
uygun gördü. Mandela'yı karizmatik kılan gerçekten
insan oluşuydu.
Aiiika'da ABD-Fransa savaşı sürdüDışHaberierServia-Afrika'da-
ki ABD-Fransa savası geçen yıl da
sürdü. Zengin maden ve petrol ya-
taklan üstüneyapılan hesaplar, da-
ha uzun yıllar Afh'ka'yı kanşttra-
cağabenzer. 1997'yegelinceABD
ve Fransa, bu yılı berabere kapat-
tı. -
Kongolar'dan biri" Fransa'ya,
öteki ABD'ye kaldı.
Zaire'de(şimdikj' adı Kongo De-
mokratik Cumhuriyeti) Mobutu
SesoSeko'nun 32 yıllık diktatörlü-
ğü, 17 mayısta Laurent Kabila'ya
bağh birlikJerin başkent Kinsha-
sa'yı ele geçirmesiyle sona erdi.
Kabila önderliğindeki Zaire'nin
Bagımsızlığı fçin Demokratik Güç-
lerittifakı 'nın yedi ay gibi kısa bir
sürede Mobutu'ya karşı zafer ka-
zanmasında, Seso Seko'ya duyu-
lan nefiıet kadarABD-Fransa çekiş-
mesinin payı var.
Aslında krizin kökenleri 1994'te
Ruanda'da beş yüz bini aşkm Tut-
si'nin Hutu'lartarafindan katledil-
mesine dayanıyor. Ruanda Devlet
Başkanı Habvarimana'nın emriy-
le başlatılan katliam, Ruanda Tut-
si Yurtsever Cephesi'nin(RPF) ik-
tidan elegeçirmesiyle sona ermiş-
ti. Zaire'nin doğusuna kaçan Hu-
tu'larburadan hem Ruanda'ya hem
yerli Tutsi nüfusa saldınlardüzen-
lemeye başladı.
Fransa ve Belçika hükümetleri
Hutu'lara destek verdi. Amaç Ru-
anda'daki ABD desteklı RPF hü-
kümetini alaşağı etmekti.
Mobutu'ya duyulan nefret Za-
ire'nindoğusunda, Tutsi'lerindeka-
tıldığı yeni bir ittifakjn şekillen-
mesine yol açtı. îttifaka Ruanda,
Uganda ve Angola rejımlerinden
destek geldi.
ÇürümüşdiktatörMobutu, Fran-
sa'nın üsrüne kaldı. Halbuki Mo-
butu*yu ellenyle besleyip büyüten
CIA'ydı. Belçika Kongo'su Belçi-
ka'dan bağımsızlığın] kazandığın-
da, sol eğilimli Patrice Lumum-
ba'ya iktidaryolu açılmıştı. Mobu-
tu, CIA patentli bir plan ile Lu-
mumba'ya suikast düzenledi.
Elmas, kobalt, bakır, çinko, al-
tm. gümüş, demir cevheri, uran-
>oım ve petrol rezervleri zengin
Zaire'de, Mobutu iktidanna 32 yıl
gözyumuldu. Belçika'mn eski Baş-
bakanı Leo Tindemans "ABD'nin
yönlendird^iBaö politikasuMobu-
tu'ya ner lürlü yardunın yapdma-
sıyih" diyor. IMF'nin 15yılda ver-
diği 231 milyon dolann Mobu-
tu'nun cebine gittiği Alman ban-
kacı EnvinBlumentiıai tarafindan
yazıldı. 1MF, bu rapordan sonra
verdiği paranın miktannı yedi yıl-
da 3 katına çıkardı. Ölümünden
önce Mobutu'nun servetinin 7mil-
yar dolan bulduğu söyieniyor.
Sovyet tehdıdı ortadan kalkınca
ABD için bu kadar lüks bir dikta-
töre de gerek kalmamıştı.Kabila
da daha içsavaş bitmeden, ABD
şirketleriyle anlaşmalar imzalama-
ya koyuldu.
Gelelim Kongo-Brazzaville yada
Kongo Halk Cumhuriyeti 'ne. Beş
ayhk bir içsavaş sonrasmda Fran-
sa'ya yalcınlığı ile bilinen Sassou
Nguesso, 16ekimde iktidan ele ge-
çırdi. ABD destekli eski başkan
PascaJlisouba'ya yol göriinmüş-
tü. Burada, Kongo'nun Atlantik
kıyısmda zengin petrol yataklan-
nın dörtte üçünün Fransız Elf şir-
ketınin kontrolünde olduğunu ha-
tırlatmakta yarar var.
1992'de iktidara oturan Pascal
Lissouba ise ABD'nin Occidental
Petoleum (Oxy) şirketi ile ilişkile-
ri geliştirmişti.
Hong Kong
evine döndü
Dış Haberier Servisi -
1997 Çin için hızlı bir yıl
oldu. Yılın başlannda ef-
sanevi üderleri DengSiao-
ping'i kaybeden Çinliler,
KomünistParti Kongresi'
nde aJınan kararla onu
Mao'yla aynı statüye yer-
leştirerek onurlandırdılar
ve ekonomik reformJanna
sonuna kadar sadık kala-
cakJannı açddadılar. Özeî-
leştirme sürecini bundan
sadecebirkaç ay önce baş-
laönasına karşın yeni yıla
şimdiden oluşmaya başla-
yan bir işsizler ordusuyla
"'merhaba" diyecek olan
Çin için 1997'nin tarihi
olayı kuşkusuz "Hong
Kong'un 150yıldan sonra
venkfen anavatanadönme-
sr>di."
Devrimin önderlerinden.
dünyaya açılmarun mima-
n, Tiananmen katliamının
sorumlusu Deng 19 şubat-
ta 92 yaşında Parkinson
hastalığı ve solunum yet-
mezliğine yenik düştü.
Deng'in !978'debaşlattı-
gı, 1980"lerde ise ivme ka-
zanan reformlan otoriter
siyasal yapıya dokunma-
dan ekonomide liberalleş-
meyi öngörüyordu.
1989'daki Tiananmen kat-
Iıamı ekonomik liberaiieş-
me ile siyasal sistemin acı-
masızhğı arasındaki çeliş-
kiyı dünyanın gözleri önü-
ne sermişti. Daha fazla de-
mokrasi için Tiananmen
Meydanı'nda yüriiyen öğ-
rencilerin üzerine orduyu
gönderen Deng'in kendisi
oldu. Bağımsız kaynakla-
ra göre bu katliamda en az
bin gösterici öldü.
Mao'nunölümünden iki
yıl sonra Deng'in önderli-
ğinde devlet denetiminde
ticaret sınıfi yaratmapoli-
tikası oluşturmak üzere ilk
adımlan atmaya başlayan
Komünist Pani, bu yılki
kongresinde ''özefleştir-
me" sözcüğünü kullanma-
dan özeileştirme sürecini
başlatma karan aldı. Çin
Komünist Partisi'nin ey-
lül ayında düzenJenen 15.
Kongresi 'nde oybirliğiyle
alınan birkararla Deng'in
ekonomik reform progra-
mını sürdürmek birzorun-
luluk halini aldı. DengSi-
aoping ideoJojik açıdan
Marx, Lenin ve Mao ile
aynı statüye yükseltildi.
Delegeler anayasada yapı-
lacak bir değişiklikle
Deng'in düşûncelerinin
parrinin "yol gösteren ide-
olojisi" olarak kabul edil-
mesi yönünde oybirliğiy-
lekarara vardılar. Deng'in
birzamanlarkendisine ha-
lef oiarak seçtiği Devlet
Başkanı Ciang Zemin,
Kongre'nin açılış konuş-
masında Deng'in ekono-
mik devriminin Mao'nun
siyasal devrimiyle aynı dü-
zeyde sayılması gerektiği-
ni vurguladı. Zemin, eko-
nomidedevlet mülkiyetin-
deki alanın daralfılacağı-
nı, birçok işletmede per-
sonel kadrolanndaki şiş-
kinliğin de giderileceğini
söyiedi.
Çin, 150 yıldan sonra
1997'de Hong Kong'uJn-
gihzler'dengeri alarak "ta-
nhi bir zafer" de elde etti.
Partinin resmi yayın orga-
nı Halkın Günlüğu Çin'in
"utancının nihayetzafere"
dönüştüğunü ilan etti.