Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 ARALIK1997 SALl CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Milli Eğitim Bakanı Uluğbay, 2000 yüına kadar 164 bin öğretmeninhaar olacağını söyledi
'Oğretmen açığı ohnayacak'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay,
"öğretmen açığı" sorununa işaret eden
uzmanlara tepki gösterdi. Kendıni
eleştirenlere "Derslerine iyi
çahşsınlar" diyen Uluğbay, 2000
yılına kadar ıstıhdam edilecek 164 bin
öğretmenin eğitim fakülteleri ve fen-
edebiyat fakültelerinden çok rahat
karşılanabileceğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Hikmet
Uluğbay, Cumhuriyet'e yaptığı
açıklamada, özellikle eski milli eğitim
bakanlan ve bazı eğitim uzmanlannın
2000 yılına kadar istihdam edilecek
164 bin öğretmenin eğitim
fakültelerinden karşılanamayacağı
yönündeki iddialannın gerçekleri
yansıtmadığını söyledi. Uluğbay,
kendini eleştirenlerin derslerine iyi
çalışmalannı isterken öğretmen
istihdam planmın da eğitim
fakülteleriyle fen-edebiyat
fakültelerinden mezun öğrencilere
göre yapıldığını söyledi. Bu yıl eğitim
fakültelerinden 28 bin, fen-edebiyat
fakültelerinden pedagojik formasyonu
olan 40 bin öğrencinin mezun
olacağını kaydeden Uluğbay, "Bu
hesaba göre öğretmen açığı sorunu
olmayacak. Ben ezbere konuşmam.
Hiç kimse ezbere konuşmamab" dedi.
Uluğbay, Yükseköğretim Kurulu
(YÖK) ile ortaklaşa yapılan proje ile
de eğitim fakültelerinin yeniden
yapıldığına işaret etti. Yeniden
yapılandınlan eğitim fakültelerinin
ülke gereksinimine göre istenen
oranda ve istenen branşta öğretmen
yetiştireceğini vurgulayan Uluğbay,
"Bu soruna kökten çözüm bulmak
için de eğitim fakülteleri yeniden
yapılandınlryor" diye konuştu.
Bakan Uluğbay, öğretmen açığı
sonınuna geçici bir çözüm bulmak
amacıyla da boş bulunan kadrolara
1930 vekil öğretmenin atandığını
bildirdi. Uluğbay, Maliye
Bakanlığı'ndan istenen 3 bin
kadrodan şu an için yalnızca
1930'unun kullanıldığını bildirirken,
atamalann 60 ilde gerçekleştirildiğini
kaydetti.
8 yıllık kesintisiz temel eğitime
destek olmak amacıyla yapılan halk
bağışlan 2.4 trilyon liraya ulaştı.
İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası'nın (IMKB) 32 trilyon lirahk
okul yaptırma bağışı için Milli Eğitim
Bakanlığı"nın yaptığı arazi tahsis
çalışmalan da tamamlandı. IMKB,
bakanlığın belirlediği 5-110 dönüm
arasında değişen arazilere göre okul
yaptıracak. Bakanlığın yoğun olarak
Güneydoğu ve Doğu Anadolu
bölgelerinde belirlediği yaklaşık 120
arazinin istimlakı hiçbir şekilde
gerçekleştirilmeyecek. Belirlenen
arazilerdeki okullar tamamen
İMKB'nin denetiminde yapılacak.
,. Bolu Tüneli
günde 3
metre ilerliyor
Bolu Dağı Tüneli'nde 1994 yüında
karşılaşüan fay hatti nedeniyle.
günde her iki ağızdan 3 metre
ilerlenebUdiği ve inşaatı süren iki
geçitten birinin trafiğe geçiş verecek
şekilde. ancak 2000 yılında
açılabileeeği belirtildi. karavollan
Genel Müdürlüğü'nden yapılan
açLklamaya göre, Gümüşova-
Gerede Otoyolu Bolu Dağı Geçişi
içinise31 EWml997'ye kadar 311
miryon 850 bin dolar ödeme yapüdL
Müteahhidin projecisi Geoconsult
firmasının ise karşdaşüan aşın
deformasyonlar (fay hatü)
nedeniyle rünel güzergâhında
jeolojik incelemeler yapüğı, bu
incelemelere göre aşın
deformasyonlann yaratüğı tehlikeyi
önlemek için tünelin dayanıkhlığı
üzerine projeler hazuiadığı
kaydedikü. Bolu Tüneli'nin hizmete
girmesi halinde, ortalama hızı
saatte 120 kilometre olan bir aracın
İstanbul-Ankara arasını 3.5 saatte
kat etmesi öngörülüyor.
(Fotoğraf: BERTAN
AĞANOĞLU)
Çanakkale KöprüsiTnde darboğaz
Bayındırlık ve îskân Bakanı Yaşar Topçu, dört firnıadari oluşan ortak girişimin gereldi
belgeleri tamamlamadığı için sözleşmenin imzalanamadığını, projenin geciktiğini söyledi
ANKARA (ANKA) - Bayındırlık ve tskân Bakanı Ya-
şar Topçu. Çanakkale geçişini sağlayacak köprünün ya-
pımı konusunda darboğazlarla karşılaşıldığını bildirdi.
Topçu, CHP'li Ahmet Küçûk'ün Çanakkale Boğazı Köp-
rüsü'nün hangı aşamada olduğu konusundaki yazılı so-
ru önergesine verdiği yanıtta. köprü projelerinin tamam-
landığını belirtti. Yaşar Topçu, yap-işlet-devret modeliy-
le gerçekleştirilmesi planlanan Çanakkale Boğazı Geçi-
şi Projesi için Alarko-Alsim, Fabrications Militares,
Krupp ve Tekser fırmalanndan oluşan ortak girişim ile
görüşme ve sözleşme yapmaya, Karayollan Genel Mü-
dürlüğü'nün yetkili kılındığım bildirdi. Topçu, "Ancak
adıgeçen firmalar buiş için bir şirket kurarak gereldi bel-
gelerini tamamlamadıklanndan sözleşme imzalanama-
nuşnr''dedi.
Topçu, projenin yap-işlet-devret modeli dışmda düşük
faizli bir kredi kullammı suretiyle de gerçekleştirilebi-
leceğini belirtti. Kamuoyundaki Çanakkale Boğazı Köp-
rüsü'yle ilgili çeşitli spekülasyonlann, köprü yapımını
engelleyip engellemediğine ilişkin soruya karşılık ise
Bakan Topçu, Çanakkale Belediye Başkanlığı ve bölge-
deki srv'il toplum kuruluşlannın projeye sıcak baktıkla-
nnı bildirdi. Topçu. u
Bu projeye en büyûk muhalefet
Eceabat Belediye Başkanlığı' ndan gelmektedir. Zira biz-
zat 17"nci Bölge Müdüriüğü'nden köprü geçişine ilişkin
1/5000'lik planlan ekkn akbldan nakie daha sonra köp-
rü bağlantı otoyolunun Eceabat tarafindaki güzergâhı
üzerinde yazhk konutlara ruhsat vcrdikkri için otoyol
koridorunun imar planına işlenerek bakanhğmuzca onay-
lannuş olnıaana rağmen, projeye muhalefet etmektedir-
ler" dedi. Topçu. Çanakkale Boğazı Köprüsü'nün şim-
diki yerleşmelere zarar vermeden bir köprülü kavşakla
Çanakkale Çevre Yolu'na bağlandığıru söyledi
Elektrik
'Kesintinin
nedeni
deneyimsiz
kadrolar'
tstanbul HaberServisi- Elekt-
rik Mühendisleri Odası İstanbul
Şube Başkanı Hüseyin Yeşi,TE-
DAŞ'abağh Boğazıçi Elektrik
Dağıtım AŞ'de (BEDAŞ),tecTÜ-
beli elektrik mühendislerinin
görevden alınarak yerlerine ku-
rum dışından, hiçbir deneyimi
olmayan, şaibeli atamalann ya-
pıldığını iddia etti.
Yeşil dün yazılı bir açıklama
yaparak özelleştirme politıka-
lan sonucunda elektrik enerji
üretimi, iletimi ve dağıümının
çıkmaza sürüklendiğini belirt-
ti. Tecrübeli elektrik mühendis-
lerinin görevden alınarak yerle-
rine kurum dışmdan deneyim-
siz kişilenn atanmasının elekt-
rik kesintilerini arttıracağını sa-
vunan Yeşil, "Çünkü, İstan-
buTdaki elektrik kesintüerinin
nedeni üretim yetersizliği değü,
dağıtım şebekesinin yetersizliği
veyeteneksiz, tecrübesiz kadro-
feuia doMurulanyönetimlerden
kaynaklanmaktadır" dedi.
Tecrübeli elemanlardan Asü
Uluay*m görev den alınarak ye-
rine "2 günlük BEDAŞtecrüHe-
si" olan Doğan Loğraroğju'nun,
Malzeme Yönetim Müdürü
Mehmet Şen'in yerine, "tecrü-
besiz''bir elektrik mühendisinin,
DAPT Tesis Müdürü Doğan Ba-
nıt'un yerine, Avcüar Belediye-
si' nden (zabıta müdürü) Abbas
Güvenç'in atandığını, DŞİB tş-
letme Müdürü Erol Ünalve Be-
yoğlu Işletme Müdürü Bülent
Cem'in de görevlerinden alın-
dığını belirten Yeşil, üyelerine
yapılan haksızlığın giderilme-
sıni istedi.
Avrupa ülkeleri demiryollannda yüksek hızlı ulaşımı seçerken Türkiye yolda kaldı
Hızh trenler Avrapa'yı sardıBARIŞ DOSTER
Avrupa Bırlıği'nın; yalnızca üye ülkelen değıl,
bütün Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini de kapsa-
yan "Avrupa Yüksek- Hız Tren Şebekesi'"nı kur-
maya başladığı, Avrupa Birliğı'ne katılmak iste-
yen Türkiye'nin de kendisinı bu ağın dışında tut-
maması gereküği kaydedıldi.
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kuru-
mu (TÜBİTAK) tarafmdan Bılim ve Teknoloji
Strateji ve Politika Çalışmalan çerçevesinde ha-
zırianan "Yüksek Hız Trenkri - Sistem ve Tekno-
lojileri" konulu çalışma, ülkemızın demiryolu ko-
nusunda dünyanm ne denli gerisinde olduğunu
ortaya koydu. Her gün onlarca kişinin yaşarmnı yi-
tirdigi trafik canavanna çare bulunamazken, Tur-
gutOzal'ın "Komünistsistemeözgüdür'' anlayı-
şıyla karşı çıktığı demiryollannm; Avrupa ve Uzak
Doğu'da agırhğını sürekli arttırdığı belirlendi.
Çumhuriyetinkuruluşyıllannda''ana>T
urdude-
mirağlarla örmek" politikasının, Türkiye'nin de-
miryolu polıtıkalannın belkerruğini oluşturduğu
anımsatılan raporda, 1950'li yıllarda bu polıtika-
nın tam tersi bır yönelimle karayolu politikalan-
naağırlık verildıği belirtildi. Bu yaklaşım değişik-
lığinin 1980'li yıllardaki otoyol yatınmlanyla sür-
düğü \oirgulanan çalışmada, 1980"li yıllann başın-
dan itibaren demiryollannda özellikle yeni hat
projelerinin arka plana itıldiği kaydedildı. Rapor-
da. "Türkiye'nin, demiryolu ulaşımını pazar eko-
nonüleri dışında kalan ülkelerin terdhettiği bir ula-
şun biçüni olarak gördüğü 1980'li yıllarda, tam
tersûıe Baü Avrupa ve Uzak Doğu'nun pazar eko-
nomisini benimsemiş ülkelerinde 2. Dünya Savaşı
sonrasında izlenen ulaşım politikalannda köklü
değişimler olmuş,. demiryolu ulaşımına verilen
önem yeniden ön plana çıknuştır. Özellikle de hız-
h-tren teknolojikrinde önemli gelişmeler kayde-
dilmiştir" denildi.
Söz konusu dönemde ABD'de demiryolu poli-
tikalanna ağırlık verildiği hızh-tren teknolojileri-
nin geliştirilmesinin Cünton-Gore yönetiminin
1991 'de ortaya koyduğu yeni teknoloji politikası-
nın da satır başlanndan birini oluşturduğu anım-
satıldı. Raporda, AB'nin bır yandan hızlı tren tek-
nolojilerine destek sağlarken, yük taşımacılığın-
da da demıryollannın payını arttırmaya çalıştıgı
belirtildi. 30 yıl önce ılk kez Japonya'da kullanıl-
maya başlanan ileri teknoloji ürünü yüksek hız
trenlerinın 1980'li yıllardan sonra tüm Avrupa'da
yaygınlaştığı kaydedılerek "\'üksek hız trenleri-
nin hizmetverdiği ülkelerde 200-600 kilometreara-
sındaki mesafelerde demiryolu ulaşımı. havayolu-
natercihedilmektedir" denildi. Çalışmada, şu gö-
rüşlere yer verildi: "Japonya'daTokyo-Osaka ara-
sındaki 553 kflometrelik yokuluk. bugün saatte
270 kilometre hız yapan Şinkansen adh trenlerle
2.5 saat sürmektedir ve toplam uzunluğu 2045
kilometreolanŞinkansenşebekcsinde günde120\ten
fazla trenk yılda 290 milyon yoku taşuunaktadır."
981 1982 1963 1 1966 19SJ 19«B 1989 1990 1991 "992 '993
SELAHATTIN TARAN
1918 - 1986
Rahmetle anıyoruz.
AİLESİ - ÖĞRENCİLERİ - ARKADAŞLARI
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Avrupalılar ve Biz
AB üyelerinin Lüksemburg Zirvesi'ndeTürki-
ye'yi "aday adayı" olmaya bile layık görmeme-
lerinin ardından, yoğun tartışmalaryaşanıyor, fark-
lı tutumlar izleniyor.
Bu farklı tutumlar içinde, benim en hoşuma
giden tırtumu, başbakanımız Sayın Mesut Yıl-
maz sergiliyor. Kullandığı sert üslup çok eleş-
tiriliyorama, sanıyorum artıkTürkiye'nin de diş-
lerini göstermesinin zamanı geldi ve geçiyor. Bu
kadar itilip kakılmaya, bu kadar horlanmaya, bu
kadar dışlanmaya layık değiliz. Gerekirse; bü-
yük sıkıntılar pahasına bile olsa, kendi başımı-
za ayakta durabıleceğimizi gösteımemiz ge-
rek. Hem kendimize hem de dışarıya...
Başta "Çankaya" olmak üzere, kimi siyasal
ve ekonomik "odaklar", hükümeti "ılımlı" ol-
maya çağınyorlar. Hatta hükümet ortaklan ara-
sında da bu konuda uyumsuzluk var. Ve hatta
başta ABD olmak üzere, kimi "dost"(!) ülkeler-
den de aynı doğrultuda telkinler geliyor.
Doğrusu Mesut Yılmaz'ın AB ile ipleri kopar-
ma niyetinde olduğunu sanmıyorum. Yaptığı
"çıkış", onuriu bir devletin başbakanına yakı-
şan bir çıkıştı ve "tarih bilinci" olan herkesin bu-
nu desteklemesini beklerim.
Hele hele o kendini bilmez Lüksemburg Baş-
bakanı'nın konuşmalan...
Eğer Avrupa Birliği dönem başkanlığı, insan-
lara böyle konuşma hakkını veriyorsa, galiba bu
biriiğe giımemek girmekten daha iyi.
Zirve sonrasındaki gelişmeler içinde; en çok
ilgimi çeken, kimi çevrelerin tepkileri oldu. He-
le yurtiçindeki süper zekâlı kimi "demokratla-
nn" meseleye yaklaşımları, tam bir komedi idi.
Bunlar, Türkiye'nin Avrupa Birliğı'ne aday ada-
yı bileolamamasını, "uygar" Batılılann Türkiye'ye
verdiği bir ceza olarak yorumluyorlardı ve ne-
redeyse "zil takıp oynayacaklardı."
Avrupa Birliği'nin karannı "çifte standartla' suç-
layan ve Türkiye'ye haksızltk yapıldığını açıkça
dile getiren Claudia Roth, bunlardan çok da-
ha "Türkiyeli" idi.
Erhan Akyıldız'ın "Yüksek Tansiyon"unda
bunlardan ikisini gerçekten ibretleizledim. Sev-
gili Abdurrahman Dilipak'la Mehmet Altan,
müthiş bir uyum içine girdiler. Zaten Dilipak,
benim olmadığım yerlerde bambaşka bir yapı-
ya bürünüyor. Bazen kendi kendini ajite ediyor,
kontrolden çıkıyor.
Lafı evirdiler çevirdiler, Türkiye'nin kuruluşfel-
sefesinin yanlıştığınagetirdiler. Yıldızoğlu, Ama
diğer adaylar arasında da demokrasi özürlüler
var" gibisinden ifadelerte araya ginmeye çalış-
tıysa da "Bu bizi ilgilendirmez, bizim sorgula-
mamtzgereken Türkiye'dir" diye işin içinden çık-
tılar.
Bu konuda Dilipak, biraz daha uyanık idi. Ama
Sayın Altan, AB'nin Türkiye'yi dışlamasını salt
demokrasi ve însan haklanna bağlıyordu. Adam-
lann "tarihimizle bütünleşiyoruz" gibisinden ifa-
delerinin ardındaki niyeti anlamamak için aca-
ba ne olmak gerek?
Bunlar "hükümet" ve "devlet" kavramlannı ka-
nştınyortar. Bizimki gibi özürlü de olsa bir de-
mokraside, herkesin "hükümete karşı" olma
hakkı vardır. Hatta, o hükümeti "gaynmeşru" da
görebilirsiniz. Ama hiç kimsede, "devlete kar-
şı" olmak hakkı yoktur. Hele o devieti "gaynmeş-
ru" görmek için çok somut kanıtlar göstermek
gerekir.
Adam, "Ben bu hükümetten memnun deği-
lim, yapması gereken demokratikleşmeyi yap-
madı" diyor. "Insan haklan ayaklaraltında" di-
yor. Elhak doğru. Ama bu söylenenler doğru ol-
duğu için binbir zorlukla kurulan Türkiye Cum-
huriyeti'ne karşı olmak mı gerek? Atalanmızın
dediği gibi "Papaza kızıp kilise yakılır mı?"
Pek yaşamadık ama, Türkiye iyi yönetilirse
memnun oluruz, kötü yönetilirse üzülürüzve mü-
cadele ederiz. Ama Türkiye'ye karşı olmayız, ol-
mamalıyız. Fenerbahçe'nin başında Ali Şen var
diye, Fenertiler, Fenerbahçe'ye düşman mı ol-
dular? 'Önol Tanm'la Sezar Şıkım bile hâlâ Fe-
nerbahçeli. Hele Işıtan Gündüz, Fenerbahçe
uğruna, Ali Şen'i bile sevmeye başladı...
"Sapla samanı" birbirine karıştırmamalıyız,
biribirinden ayırmayı öğrenmeliyiz.
Bilmiyorum Mesut Yılmaz'ın sert çıkışlan ne
kadar sürer. Kulağına karsuyu kaçırmalan, bel-
ki de çokyakındır. Ama her ne olursa olsun, Tür-
kiye'nin başbakanına yakışır bir çıkışta bulun-
du ve yüreğimi serinletti.
Avrupa Birliği'nin yeni adaylan, aday adayla-
n ve hatta üyelerinin bir bölümü, insanlığa ka-
ra lekeler sürerken Türkiye özgür ve demokrat
bir ülke olmanın mücadelesini veriyordu. İşin ay-
nntılanna girerek kimi devletlerin "marifetlerini"
sayıp dökmek istemiyorum. Fakat bunların "in-
san haklan" ve "demokrasi" bahanesiyle Tür-
kiye'yi dışlamaları, tek kelime ile ayıptır.
Peki bu "ay/ba" içimizden alkış tutanlara ne
demeli?..
Devrim yasalarına yapünm
• Adalet Bakanlığı'nca Türk Ceza Yasası'nın "zamana yenik dûşen"
hükûmlerini güncelleştirmek amacıyla Türk Ceza Kanunu Öntasansı
hazırlandı. Cmtasanda, devrim yasalannın uygulanmasında doğan
boşluklan gidermek amacıyla cezalar öngörüldü.
ANKARA (Cumhuri)ctBürosu)-Ada-
let Bakanlıgı'nca hazırlanan "Türk Ce-
za Kanunu Ontasansı"'nda, devrim yasa-
lanna karşı işlenecek suçlara karşı yap-
ünmlaröngörüldü. Işkencenin, insanın be-
densel ve ruhsal bütünlüğüne karşı işle-
nen bir insanlık suçu olduğu vurgulanan
öntasanda, Türkiye'de yaygın olarak uy-
gulanan işkence türleri sıralandı.
Adalet Bakanlığı'nca Türk Ceza Ya-
sası'nın (TCY) "zamanayenikdûşen" hü-
kümlerini güncelleştirmek amacıyla Türk
Ceza Kanunu Öntasan hazırlandı. Önta-
sanda, devrim yasalannın uygulanma-
sındadoğanboşluklan gidermek amacıy-
la cezalar öngörüldü. "Şapka,Türkharf-
Im vegiyilmesiyasakkisveier'' başhğı al-
tında düzenlenen hükümde şöyle denil-
di: -Şapka iktibası hakkındaki 671 sayı-
b kanunun veya Türk harflerinin kabul
ve tatbikine dair 1353 sayıb kanunun v«-
VB bazı Idsveleruı grvilmeveceğine dair
2596 sayıh kanunun koyduğu yasaklara
veyavûkümlûlüklere ayİan hareketeden-
lere. 6 aydan 1 yda kadar hapis ve 20 mil-
yon liradan 10Ö miKon liraya kadar ağn-
para cezası verilir."
"Birkişi>eişkcnceedene3vıWan6v>
faı kadar hapis cezasıverüir" denılen hük-
mün gerekçesmde, işkence türleri sıralan-
dı. Yeni bir işkence tanımının yapılma-
dığı belirtilen yasagetekçesinde, "Halen
mahkeme ictihatiannda ağuiaucı sebep
olarak if»de edilen işkence tanunlan yer
abnaktadır. Bu kapsarada, elve ayak par-
maklarrvia tenasül organlanna cereyan
vermek. sabaha kadar dövmek. sövmek,
ay^klan demire dayab \e havada. başla-
n yerde,eDeriarkasmda olacakşekildedur-
durmak. yere düşeni döverek başına tek-
meatmak ha>alan kjvırmak, penisinitu-
tup sağa. sola çekiştirmek, su hav uzuna
başını sokup havasız bırakmak, içine çok
miktardatuzkonulan suiu bulamacı cop-
lamak ve dövmek suretiv le direnmeyi lâ-
np kusturuneava kadar zorla vedirmek,
bfa- kaptan diğer kaba su boşaltarak su ar-
zusunu kamçüamak, ayaklanna falaka
takıp sopa ile \ urmak suretiyle etkiM ey-
lem uygulamak, elbiseierinden tamamen
tecrit ettikten sonra üzerine soğuk su dö-
kerek copla dövmek, loçlaruıa cop sok-
maya yeltenmek. vücutianmn göbek na-
hiyesidedahfl sigaraateşhleyakdarak dağ-
lanıak gibi davTanışlar işkenceolarak ifa-
de edilmektedir" denildi